Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 ŞUBAT 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
DIZIYAZI
Eşcinselük cinslerarasıeşitsizük iirünüDOCU PERİNÇEK
: Biyolojik nedenlerle eşcıns,el-
liğe eğıhmli olarak doğanlann varlığından
da söz edılıyor. Ancak okuduldanma göre.
bunlar, eşcinseller ıçinde çok çok küçük
bir oranda Kaldı ki. biyoloji, fızyoloji ve
genbılımi benim bilgi alanım dışında kalı-
yor. Altını çizerek belırtelım. Bu yazıda
öne sürülen tezler. biyolojik özelliklen ne-
deniyle eşcinsel eğilimlı olduğu söylenen
o çoİc küçük azınlığı kapsamıyor. Tartışma-
ya sunacağımız görüşler. toplumsal ve ıde-
olojik nedenlerle eşcinsel olanlarla sınırlı-
dır. Aslında ıdeolojı de toplumsal. daha
doğrusu sınıfsaldır. Ancak eşcinsellikte ide-
olojik boyutun önemme \urgu yapmakiçin,
"tophımsal\c ideaiojik nedenlerden"söz edi-
yoruz
Konuya gırerken eşcınsellığin toplumsal
ve tdeolojik kaynağıyla ilgıli başlıca tezle-
rimizısıralayalım- 1-Eşcinsellık.uzlaşmaz
sınıfsal çelişmelenn aşınya varmasının,
dolayısıyla meta ekonomistnin olağanüstü
derinleşmesinın ürünüdür. Başka deyişle,
özel çıkar \e bireysel mülkıyet sistemı ıle
insan vedoğa arasrndaki çelişmemn çok kes-
kınleştiğı toplumlarda \e hâkim sınıflar
içındeortayaçıkarveyaygmlaşır. 2-Eşcin-
sellik, cinsler arası eşitsizlığın ürünüdür
3- Meta ekonomısmın artık ınsanı ve do-
ğayı yıkıma uğrattığı çürüyen kapitalıst sis-
tem. bir yandan mılyonlarca ınsanı şiddet
kullanarak eşcınselligi dayatırken bir yan-
dan da ıdeolojık araçlannı seferber ederek
bu durumu topluma "özgûr dnsel tercüT
olarak kabul ettırmektedır. 4- Eşcinselük,
özel çıkar sisteminin aşınya vararak buna-
lıma gırdıği kaos ve çöküş dönemlennde
patlama yapar. 5- Eşcinsellık. bir yabancı-
laşma olayı ve belııtısidir. 6-Eşcinsellık, sı-
nıfsal ve cinsel eşitsizliklerle, yabancılaş-
mayla. toplumsal kaos ve çürümeyle doğru orannlı ol-
masından da anlaşılacağı uzere ınsan özgürlüğünü bo-
ğan ilişkılenn ürünüdür. Bu nedenle eşcinsellık, özgür
bir tercih değil fakat toplumsal bir dayatmadır ve mut-
suzluk kaynağıdır. 7- Sınıfsal ve cinsel tahakkümun
son bulduğu, yabancılaşmanm kaynaklannın kurutul-
duğu sınıfsız toplumda, insan ile insan, kadın ile erkek,
insan ile doğa arasındakı denge v e uyum olusacak. cin-
sel aşk prangalanndan kurtulacak ve eşcınselliği bes-
leyen zemm de büyük ölçude ortadan kalkacaktır.
1. SINIFSAL EŞİTSİZLİK VE EŞCİNSELÜK
Divan şürinde sapıksevgi
C Orta Asy a toplumlanndakı göz-
lemlerini anlatan seyyahlar, göreh eşıtlıkçı kabüe top-
lumunda eşcinselliğe hiç rastlamadıklannı belirtirler.
Değerli mitoloji uzmanı Arif Acaloğlu'nun belırttıği
üzere fahişelik,eşcinsel ilişkı-
lervb., eski Türklerarasındakı-
.y^Dietıbçlirtİsi olarak kabul
edfliyor. (1) Sımflara bölün-
memış toplumda, cinsler ara-
sında da eşıtlik geçerlidır. Sı-
nıfsal cinsel eşitügin bozulma-
ya başladığı dönemin toplu-
munu yansıtan Dede Korkut
Hıkâyeleri. bir yandan arkada
kalan kabıleeşıtlığinı, öte yan-
dan filizlenen farklılaşmalan
yansıtır. Bamsı Beyrek ıle Ba-
nû Çıçek arasındakı aşk, eşıt-
ler arası bir cinsel ıletışımın
ızlennı taşır. Birbırleriyle gü-
reş tutarlar. Bamsı Beyrek. an-
cak Banû Çiçek'in sırtını yere
vurduğu zaman gönlünü de fet-
heder. Göreh eşit ilışkilerin var
olduğu böyle bir toplumda eş-
cinselliğe de rastlanmıyor. Bu
olgu, Orta Asya Türk toplum-
lanna özgü değıl kuşkusuz.
Meta ekonomısinın pek geliş-
mediğı. sımflara aynşmanın
dennleşmedığı bütün toplum-
larda, eşcmsel ıhşkıler ya gö-
rülmüyor veya çok seyrek gö-
rülüyor.
SaA ttphMİK Pekı eşcin-
sel ilişkilere hangı toplumlar-
da ve hangı sınıflann içinde
rastlanmaktadır
• Eskı Yunan toplumunda
köle sahibi soylular sınıfı için-
de.
• Yine kölecı Roma toplu-
munda soylu smıfı içinde ve
zengin konaklannda
• Bızans, Iran. Emevı. Ab-
basi, Osmanh sarayında.
• Japonya'da Samuray denen
savaş ağalan zümresinde. vb.
smıfı. maddi üretimde köle emeği kullanırken insan üre-
tıminde de kadın emeğıni kullanmaktadır. Kadına yer
verilmeyen Platon'un Devlet'i erkek erkeğedir. Bu du-
rumdacinsel aşkın da erkek erkeğe olması sistemm fel-
sefesinde mevcuttur. Sıstemin efendisi olan köleci soy-
lular. kendi hayatlannı meşrulaştıran ıdeolojıyi de fi-
lozoflan aracılıgıyla üretmişlerdır Platon, Devlet adlı
eserinde kutsal aşkın ancak erkekler arasında olacağı-
nı savunur Sıstem.eşcınsel ilişkıyı "devletbüyüğü"ol-
manın şartı olarak kabul etmektedır Aristophanes şöy -
le der "'Yalnızca beden ve ruhuyia kendini crkeklerin
aşlana veren genç detikantüar ileride devlet büyükleri
olabilirfcr."
Aynı Yunan toplumu. kölecilik öncesı dönemde, eş-
cınsel ılışkilen yaşamıyordu. Eşcinsellık. sımflara bö-
lunmenin dennleşmesi ve köle emeğinın sömürüsüne
dayanan sıstemle birlikte ortaya çıktı. Nitekim yeryü-
Araştırmacı yazar İsmet Zeki Eyüboğlu, "Di-
vanŞiirindeSapıkSevgr adlı yapıtında. divan şi-
irinin az araştınlmış bir yönünü, bu şiirde yansı-
yan eşeinsellik ilişkilerini irdeliyor, örnekleriyle
sergiliyor, nedenlerini araştınyor. Divan şiiri üze-
rinde fran ve Arap etkilerini inceleyen Eyüboğ-
lu, Osmanh toplumunun özünü biçimlendiren
başlıca etkenin din olduğunu, din dışında bir Os-
manlı kurumu düşünütemeyeceğini. bu dunım
karşısında şürin de kendisine aynlmış ortamda gö-
revini yapma gereği ile karşı karşıya bırakılnuş
olduğunu belirtiyor. Din tarafından sınırlan çızil-
miş böyle bir ortarnda kadın-erkek ilişkilerinin
durumunu irdeleyen Eyüboğlu, yapıtında şu dü-
şündürücü saptamalan yapıyor: "Şimdi bu sınır-
lıortamda kadın-erkek ûişkilerine gelelim. Kadı-
nın bir insan olarak erkek karşısında özgürlüğü-
bağımsızhğı yoktur. Erkeklekadın birbirierini an-
cak aile arasında (>akınlann birtakunı içinde) gö-
rebilir. Sözgetişi adına hısım denen kadınla kuru-
luafleyakınlan arasında birbirinineşüü knanıgör-
mek, erkek için dince yasaklanmışur. Baba, kuo-
nın befli bir yaştan sonra saçını şöy\e dursun. ku-
lağını. dirseğini bik göremez. Kadın bütün alan-
larda kapahhk içimledir. Erkeğin her bakımdan
buyruğu altındadır. Kadın bağımsız olmayuıca
erkekler arasında başka türlü iiişkiler kurulnıa-
sına doğru bir yol açünuş oluy or."
Elimizde bulunan dıvanlann pek çoğunda er-
keklerin birbirine karşı derin bir sevgi ile bağlan-
dığını, birbirleriyle düşüp kalktıklannı, seviştık-
lerini gösteren sayısız örnek bulundugunu belir-
ten Eyüboğlu, ilk örnekleri divan şiirinin üç ku-
rucusundan Necati, Ahmed Paşa ve Zati'den ve-
riyor...
XV. yüzyıl divan şairi Necati'nin ^Göz yaşı
zündeki efendilenn düşünsel planda Olimpos Dağı'nın
tepesıne taşınmasıyla yaratılan Yunan tannlan da eş-
cınsel ılişkilerde bulunurlar. Efendı-kul ılışkısının do-
ğuşu ile tannlann doğuşu ve eşcinselhğin doğuşu ay-
nı dönemde oluyor.
Ancak eşcinselliğin kölecı soy lular içinde yaygınlaş-
ması, sistemin çöküş dönemme rastlamaktadır. Tüccar-
lar sınıfı i!e köleci soylular arasındakı hâkimıyet mü-
cadelesınin sertleştığı dönemde, genciliğı temsıl eden
köleci soylulann filozofu olan Sokrates, zamanın ile-
rici sınıfı tüccarlara karşı darbe ginşimine katıldığı içın
yargılanmıştır. Öğrencisi Platon da, gerici köle sahip-
lerinın fılozofudur. Bu sınıfın eşcinselliği. kölelik sis-
temıyle ve sıstemin çöküş dönemıyle bağlantılıdır. tl-
ginçtır. Yunan uygarhğının yükseliş döneminın önde-
n Perikfcs. çöküş dönemi fılozoflan gıbı oğlancı değil-
dır. kadınlarla cinsel beraberlık yaşamaktadır.
İ l V L " M t İ n î n t * » l < r r î l f *>Vİff»TTiİ SağukwSosyalHizmetEmekçileriSendikası'ııa(SES)bağlıBakH--
U H v l l l 1^111 i t ^ I g F c t i t î y i d l l l köy, Şişli Aksara>,.\nadoluşubeleri genel başkanlan Ali Urküt'ün
serbest bırakılması için Adalet Bakanlığı'na toplu hakle telgraf çekme eyiemi yaptı. SES temsilcileri Şişli Postanesi'nden saat 12J0 sıralaruıda
telgraf çektikten sonra basın açıklaması >apmak istedi. Şişli Postanesi çevresinde geniş güvenh'k önlemi alan emniyet yetkililere yürii>üş yapma-
malan ve slogan atmamalan koşuluyta basın açıklamasına izin verdl Istanbul subeleri adına yapılan basın acıklâmasında, "Genel Başkanımız
AH Urküt'ün adresi bellklir. Bir sendikanın genel başkanı deliUeri yok etme gibi bir durumu oîmazken cezaevine atılması shasi bir tavırdır. Ge-
nel başkanımızm bir an önce serbest bırakılmasııu istiyoruz7
" denildi. Sağlık çalışanlan daha sonra olaysız bir şekilde dağıldı. SES GeneJ Başka-
nı AH ürküt, 28 AraJık'ta yapOğı bir konuşma nedeniyle Ankara DGM Savcdığı tarafindan tutuklanniıştL (Fotoğraf: HATİCE TUNCER)
sanmabenümseyl-irevanûmŞeyhi/Lebüniyâd
idecek kaynadı kanum Şeyhi" dizelenyle başla-
yan bir şiirinin günümüz Türkçesine çevirisi şöy-
ledir:
"Akan sellerimi göz yaşı sanma ey Şeyhi
Dudağıru anarak kaynaâı kanun Şeyhi
Öhirüm deyüzünün güneşine havadar ohmm
Benden geriye bir hnntıak kahncaya değin Şeyhi
Ben aşhnın üzüntüsüyle kocakhmartıkyiğitlikbumu
Hele sen de bir kocalasın benım gibi Şeyhi
S'e dersen öyle olaytm. öleyim, dirileyim
Canım da cihamm dayolunafeda olsun Şeyhi
Sensiz kaimca denedim ÖDJmü ölürüm vallahi
Ey canım Şeyhigel şu aynlığı btrakdayammagel."
Yukandaki şiirin özünde dile getirilen sevgi-
nin bir kadın için söylendiğinin ileri sürüleme-
yeceğini, Şeyhi'nin düpedüz bir delikanlı oldu-
ğunu. Necati'nin ona bir gün onun da kendisi gi-
bi kocalacağını söylediğini belirten Eyüboğlu,
bir erkeğin bir başka erkek için dile getirdiği bu
sevginin çağın ahlak anlayışına uygun olup oma-
dığı konusunda şu görüşleri ileri sürüyor "Bu sev-
ginin,çağının insan davTantşJanna, ahlak anlayış-
lanna uygun olup ohnadığun söylemek gereİdr-
se, uzanın düşünceterinin açıkfağmdaa, saklaya-
cak sözii oimadığından doia>i pek de yasakohna-
dıgını ileri sürebiliriz. Divan şiirinin gdistigi or-
tam bunaazçok elverişlidir. Birçok tanntannnaz-
lann öklürüJdüğünü, asüdığnu, derisinin yüzül-
düğünü biliyoruz da sapık sevgi ile sannaş dolaş
otaıüann asitap kesildigini bilmiyoruz. Bu bir çağ
anlayişıdır. O çağın ahlak kurallan buna pek >«-
saklayicı yargriar koy mamış demektir."
SÜRECEK
KİKİ Rma'da: Köleci sistem. kadının cinsel köleli-
gı yanında erkeğin cinsel köleligım. yanı oglan kullan-
mayı da doğuruyor. Bunun ilcmcı önemli ömeğı Roma'dır.
Roma'da eşcinsellik. ımparator saraylannın ve zengin
konaklannın ilışkisidır. Sezar'dan dönemin yazılan,
"Kleopatra'nın kocaa ve bütün Romahlann kansı*' di-
y e söz eder. KJeopatra'nın diger kocası, Imparator An-
tonuis da eşcınseldir. Roma tmparatorluğu çökuşe gıt-
tikçe. ımparatorlann cinsel hayatlan da "renklenir".MS
47 yıhnda tahta çıkan CaiguU, kızkardeşinin ırzına
geçer, diğer üç kızkardeşıni ise fahişe yapar. Kızkar-
deşi Agrippina yı metres tutar. Bu Agrippina'nm oğ-
lu daha sonra imparator olacaktır: Hepimizin tanıdığı
Neron. Roma'yı ateşe veren Neron, kendisine koca
olarak kölesini seçmiştir. Bütün bunlan, "cinsel terah
özgürlüğü" diye anlatanlar bulunmaktadır. Hem de ya-
zılanru Bilün ve Ütopya gıbı saygm bilim dergilerin-
de yayımlatabıliyorlar. (2)
Oysa Roma Imparator Sa-
rayrndakı bu cinsel hayatın
"cinsel tercih 5zgürlüfü"yle
en küçük ılgisı yoktur. Caligu-
la'dan Sezer ve Neron"a kadar
hepsinin cinsel hayatı, tıpkı
Yunan köle sahıplerininki gi-
bi toplumsal ve ıdeolojiktir.
Roma ımparatorlan, eşcinsel-
liği özgürce seçmemişlerdır.
Onlann bu "terdhlerini'',efen-
disı olduklan sistem belirle-
miştir. Gerçı onlar, köle sahip-
leri sınıfınm ımparatorudur
ama cinsel hayatlanyla efen-
disi olduklan sistemin kölesi-
dirler.
Insanı alınır satılır mal ha-
lınegetiren sistem, köleylebir-
likte kadını da aşağılara iter-
ken kölecı soylular smıfinı da
eşcinselliğe mahkûm etmiştir.
Köleci toplumsal sistem, erkek-
lerden oluşan köleci sınıfı, ken-
di arasındacinsel ihşkiye ve kö-
leleriyle cinsel ilişkiye hapset-
mıştir. Sistemin ideologlan ıse
bu hayatı meşrulaştırmışlar-
dır "Cinsel tercih özgürlü-
ğû'"nden eski Yunan ve Ro-
ma da kölelerin paylanna dü-
şen de unutulmamahdır. Kö-
le, çocukluk yıllanndan itiba-
ren. efendisinın aynı zamanda
cinsel kölesidir. Çürüyen ka-
pıtalizmin ideologlanna göre
bu da "özgürlük" oluyor.
Özelleştirme Karsıtı Platform, BEDAS için protesto gösterisi diizenledi
• Eşcinsellık. meta ekono-
misinin gelişmesi sonucu insa-
nın da alınır satılır mal haline
geldığı köleci toplumlarda gö-
rülüyor.
• Kölecı toplumda eşcınsel
ilişkilere gırenler, köle sahibi
soylular sınıfıdır. Genç köleler
ise onlann malı olduğu için bu
ilişkilere mecbur bırakılmak-
tadır
KüacinmtoptanMdKEş-
cınselliğın propagandasını ya-
panlar, Eskı Yunan fılozoflan
Sokrates, Platon ve Aristota-
les'm eşcmsel olduklannı sü-
reklı yineliyorlar. Tarihsel ger-
cektır, her üçü de eşcinseldir.
Dahası, Yunanköle sahibi soy-
lulan sınıf olarak eşcınseldir.
Bu gerçek. eşcınselliğın köle-
lik sıstemiyle ve cinsler ara-
sındaki eşitsizlikle bağını or-
taya koy ar Platon"un ıdeal dev -
letinde köleler dışlanmıştır.
Çünkü köle, yurttaş değil. fa-
kat maldır Hayvanlar gibi ah-
nan satılan kölelerin devletin
uyTuğu olmaması, sıstemin ge-
reğıdir. Platon'un ıdeal devle-
tınde kadın da dışlanmıştır; ka-
dın da kölenin konumunupay-
laşır; sıyasal bir varlık olarak
kabul edılmez. Çünkü kadın
da bir üretım aracıdır, ınsan
üretimindekullanıhr Soylular
'Halkın mallarıyağmalaniyor'
Istanbul Haber Servisi - KESK'e bağlı
Enerji Yapı Yol-Sen ve meslek
odalannm oluşturduklan "OzeUestirme
Karşıtı Platform" temsilcileri, Boğaziçi
Elektnk Dağıtım AŞ'nin (BEDAŞ)
özelleştirilmesini protesto etmek
amacıyla gösteri yaptı. Platform üyeleri.
özelleştirmeyle çok sayıda çahşanın
sokağa atılacağını ve elektrik fiyahnın
artacağını v^ırguladılar. KESK Istanbul
Şubeler Platformu, kamu çalışanlannın
sendikal istemlerini gündeme getirmek
amacıyla bu haftadan itibaren bir dizi
etkinlik hazırladı. Kamu çalışanlan ve
meslek odalan temsilcilen dün 11.30
sıralannda Taksim'deki BEDAŞ
binasına "Aktaş halkı çarptı şimdi sıra
tüm tstanbul'a geldi". "Halkın mallan
yağmacüara. çetecilere peşkeş çekiliy or"
yazılı dövizler astılar. Özelleştirme
Karşıtı Platform adına yapılan basın
acıklâmasında KİT'lerin, hastanelerin,
enerji santrallannın, okullann
özelleştirilmesınin çalışanlara hiçbır
fayda sağlamadığı belirtilerek "Enerji
santrailan, karayoUan, petrol
rafinerileri, uluslararası serma\eve ve
emperyalizme peşkeş çeklidi. Yaratüan
tüm değer ve kaynaklar, kurulan kirti
ilişkilerk tekellere ve sermaye
gruplanna y^ğmalatıldı" denildi.
Açıklamada, 19901ı yılların Anadolu
yakası elektrik dağıtımının Aktaş'a
devredilmesiyle halkın zarara
sokuldugu belirtilerek özetle şu
ifadelere yer verildi:
"Şimdi BEDAŞ'ın özel şirkete
devredflmesryk birlikte tstanbul
yakasındaki enerji tüketicileri de aynı
ırygulamalarla yü> yüze kalacaklar. Özel
şirketler, maliyetteri düşürmek için
taşeron işçi çahştıracak ve kalitesiz
mabeme kullanacaklar. Enerji nakil
hatianndaki kayıpiar artacak. Elektrik
birim fiyatlan sûrekli zamlanacak.
Bütün bunlan yaşamak istemiyorsanız
enerji çahşanlannın özeUeştirme
karşLsındaki mücadelesini destekleyin."
Kamu çalışanlan ve meslek odalan
temsilcileri. "Özelleştirme yalan gerisi
tatan". "KİTler btdmdir Wzinj
kalacaktır", "Söz yetki karar
çalışanlara'" sloganlannı attıktan sonra
olaysız bir şekilde dağıldılar.
KESK Istanbul Şubeler Platformu
"grevli toplusödeşmeli sendika yasasının
bir an önce çıkanhnasu sürgün ve
cezalann gcri alınması. tasarnıfa teşvik
fonunda biriken nemalann ana parası
ile birlikte ödenmesT talepleriyle bir
dizi eylem programı hazırladı. Buna
göre 5 Şubat Cuma günü Ali Sami Yen
Stadyumu önünde toplanan memurlar
DSP il binasına yürüyecek.
Talepfcr doğrultusunda toplanan inızalar, 11 Şubat gü-
nü Sirkeci Postanesi'nden toplu halde gönderilecek.
{Fotoğraf: HATİCE TUNCER)
4c Eşcınselliğin sınıfsal ve
ıdeolojik karakterini, Ortado-
ğu'nun kulluk sistemlerinde
de görüyoruz. Oğlancıhk, Is-
lamiyetin yasaklanna rağmen
Emevi, Abbasi ve Osmanh Sa-
rayı°run Tnunulukkaynağı<1
dır
Osmanlı Saray şaırleri, en muh-
teşem gazellerinı erkekler içın
yazmışlardır YakınKüçük'ün
"Aydm ÜzerineTezter*kitabın-
da ömekleruzun uzun verilmiş-
tir. Osmanlı hâkim sınıfinı, eş-
cinsellikten kurtaran, 19. yüz-
yılda başlayan demokratik dev-
rimdin Yeni Osmanlı-Jöntürk-
Kemalist devrim hareketidir.
Bir ilkçağ ve ortaçağ özeti çı-
karalmı: Eşcinsellik, aşın smıf-
laşma, kölecilik, saray ve zen-
gınhkle bağlantılıdır; köle ve
kul sıstemlerinin ûrCnüdür. Bu
sıstemler, kadını meta haline
getirirken insan statüsünü bir
tek erkeğe bırakmıştır. Cinsel
aşk ise insanlar arasında ola-
cağına göre erkekler arasın-
dadır. Bu sistemlerin çöküş
dönemleri ideolojisi. cinsel aş-
kın tahtına, erkek erkeğe iliş-
kiyi oturtmuştur.
SÜRECEK
(1) Arif Acaloğlu'nun ay-
dınlatıcı yazısı için bkz. "Tûrk
mitolojisinde eskatoloji. top-
lumveetikdeğerler". Papıriis,
sayı23,Ocakl999,s.20vd
(2) Bkz. Ayhan Korkmaz.
-E^dnseflikâdetleri''. Bıhnı ve
Ütopya, sayı 42, Aralık 1997.
s. 53 vd.
DUZYAZI
ORHAN BIRGIT
G-74=18NisanPazar
Dağ taş yerinden oynasa, Türkıye Büyük Millet
Meclisi'nin toplanamayacağı gerçeğıni, herkesin
içine sindirmesi gerekiyor.
Dolayısıyla, ülkenin gündemine birdenbire dü-
şen ünlü 'yerel seçimlerin ikı turlu olarak yapılma-
sını' isteyenlerin de, bu isteklerinin hiç değilse 18
Nisan seçimlerinde gerçekleşmeyeceğini bilerek
hareket etmek için önlem almalan da. Dün, iki par-
tinin parlamento gruplarının toplanacağı biliniyor-
du. Ikisi de muhalefeti temsil eden bu partılerin,
yani CHP'nin de, Fazitet Partisi'nın de yöneticile-
ri son dakikada genel kurul toplantılarının iptal
edildiğini açıkladılar.
Oysa, mesela CHP'liler, geçen hafta milletveki-
li dokunulmazlığının kaldırılmasını öngören birdü-
zenlemeyı gerçekleştirecek olan Anayasa'nın 83.
maddesindeki değişikliğin ikinci görüşmesinin ya-
pılabilmesi için en başta iktidar grubu olan DSP'nin
üyelerini uyarmak amacı ile genel kurulda oturma
eylemi gerçekleştirmişlerdı.
Ama görülüyor ki, muhalefet milletvekilleri de,
iktidan temsil eden ya da destekleyen partilerin üye-
leri de artık parlamento yerıne gözlerini seçim böl-
gelerine çevirmek gereğıni duyuyorlar.
O yüzden de sadece dokunulmazlık ile Anaya-
sa'nın ilgili 83 ve 100. maddelerindeki düzenleme-
leri ele almak değil, ekonomık yaşamın selameti
için olağanüstü yaşamsal birzorunluluk olduğu bi-
linen Bankalar Yasası'nı da ele almak olanaksız gö-
rünüyor.
Bunlar gibi, gaziler ve şehıt ailelerinin maaşları
ile ilgili yasa tasarısı da seçimlerden sonra gele-
cek parlamentoyu bekliyor. Yerel yönetımleıie il-
gili tasan kadük oluyor. 1999 Mali Yılı Bütçe Ta-
sarısı da, kapağı açılmadan yenı oluşacak Mec-
lis'i ve onun içınden çıkacak ellı yedinci hüküme-
ti beklemek için, yerini aylık geçıci bütçelere bı-
rakmakla karşı karşıya kalıyor.
Bütün bunlar, birerken seçimi isteyenlerin, o is-
teklerini TBMM'nın üzerine bir Demokles kılıcı gi-
bi sallandırırken düşünmeleri gereken öğeler ola-
rak görülmelidir. Doğrudur, sokaktakı yurrtaşlar, par-
lamentodaki kimı politikacılar gibi, zamanından
önce bir erken seçim için istekli değillerdi ve her
şey, bu yılın Nisan ayında yapılacak yerel seçim-
ler için ayarianmalı, genel seçımler ise önümüz-
deki yıla bırakılmalıydı.
Ama seçim isteği, bir bombanm fünyesini çe-
kip hedefe atılmaktan farksızdır. Bu yüzden de, se-
çimlerin öne alınması kampanyasını öncelıkle açan-
lar, artık bugünkü parlamentodan herhangi bir
beklenti içine girmemelidirler.
Mevcut milletvekilleri, önseçim alanını, değıştir-
me birliklerine bırakmamak için haklı olarak seçim
bölgelerinde olacaktır ve sesini oradan hem örgü-
tüne, hem kamuoyuna duyuımanın çarelerıni ara-
yacaktır.
Siyasi partilere bundan sonrası için düşen asıl
görevler, 18 Nisan seçımleri için seçmenlere su-
nacaklan çözüm reçetelerinın neler olduğunu ay-
nntılı olarak saptayarak kamuoyunun tartışması-
na sunmaları olmalıdır.
Kamuoyumuz, 18 Nisan seçimlerine kadar özel-
likle iç politikada ve ekonomide günübirlik ya da
kısa vadeli önlemlerie gitmeyi içine sindirmeli, dış
politikada ellı beş ve elli altıncı hükümetlerin ba-
şan ile yürüttükleri yaptırımlan desteklemelidir.
Terörist başının Şam'dan çıkartılması sırasında,
neredeyse elli beşinci hükümet için gensoru ver-
meyi düşünen Tansu Çiller ve onun gibi düşünen-
ler, Apo'yu taşıyan uçağın Avrupa havaalanlan
arasındaki 'grf-ge/'lerini gördükçe, bilmiyorum, ikı
ay önceki görüşlerınden mi utanmaktadırlar, yok-
sa, ülkelerinin itibarını hakkı ile temsil eden bir hü-
kümetin işbaşında olduğunu görerek, "Türkiye,
Avrupa 'nın karşısında sözü mutlaka dinlenmesi ge-
reken bir ülkedir. Bız bu gerçeğın farkına varama-
mışız" diye kendi vicdanlanndan özür mü dile-
mektedirier? Yinelemekte ve altını birkaç kez çiz-
mekte yarar var: Türkıye, ıki turlu seçim tasarısı-
nın gündeme alınmasını isteyenlerin zoraki bir ba-
hane olarak ileri sürdükleri biçimde. 18 Nisan ge-
nel seçimterini ertelemeyi düşünenlenn bulundu-
ğu bir ortamın içinde değildır.
Tam aksine, hele bir azınlık iktidan için her şey
-şimdilik- o iktidarda bulunanlar için 18 Nisan'da
genel seçimlerin yapılmasını isteyecek biçimde
yürümektedir.
Dolayısıyla, seçim meteorolojisi kendi mevsi-
minin koşullarına göre politik barometrede oynaş-
malara neden olacak ve bundan sadece 74 gün
sonra, 18 Nisan'da sandıklara gidilecektir.
Kimileri için gidip de gelmemek, kimileri için de
gelip de gömnemek gibi, asla değişmeyen doğa
yasalannın işleyeceğini bile bile.
Faks: 0212-677 07 62 E-Mail:obirgit,u cumhuriyetcom.tr
Cumhurryğt I
. kitap kulübü I
1MZA GUNU «
TAKSİM SERBİ SALONUNDA
Su
Saat:18.00-20.00
Konuklarımızla söyleşip, kitaplarını
imzalayacak
İstiklal Cad. (Fransız Konsolosluğu yanı) Taksim Tel: 252 38 81/82
Ist. Adli Tıp öğrencı kimliğimı.
pasomu, yurt kimliğimı kaybettım,
hükümsüzdür
S'ESRİN BARUTÇU
Ehhyetımi kaybettıra.
hükümsüzdıir
YEŞİM GÖKALP