23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet tmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı Orhan Erinç # Genel Yayın Koordınatörü: Hikrael Çetinkava # Yazıışleri Müdürü. tbrahim Yıldız "• Sorumlu Müdur: Fikret tlkiz # Haber Merkezı Müdüru Hakan Kara • Görsel Yönetmen Fikret Eser Istıhbarat: Cengiz Yıldınm • Ekonomı Özlem Yûzak • Kültür Handan Şenköken • Spor Abdülkadir Yücelman # Makaleler Sarai Karaören # Du/eltmc Abdullab Yazıcı 0 Fotograf. Erdoğan köseoğlu • Bılgi-Belgc Edibe Buğra • Yun Haberleri Mehmet Faraç Yayın Kurulu: llhan Selçuk (Başkanl. Orhan Erinç, Okta> Kurtböke. Hikmet (.«inkasa. Şûkran Soner, Ergun Balcı, tbrahim Yıldız, Orhan Bursalı, Mustafa Balbav. Hakan Kara. AnkaraTemsılcısı. Mustafa Balbav AtatürkBuKan No: 125. Kar4, Bakanlıklar-AnkaraTel: 4195020 (7 hai). Faks 4195027 •izmırTemsılcısı Serdar Kıak, H.ZıyaBK 1352 S.2-3Tel:4411220, Faks. 4419117 9 Adana Temsılcısı: Çetin Yiğenoğlu, tnönü Cd. 119 S No 1 Kat l.Tel: 363 12 11, Faks 363 12 15 Mûessese Müduru Üstân Akmen 0 Koonimatör Ahmet Konılsan O Muha- sebe Bülent V ener V Idarc Höseyin Gürer^l^leOTK Önder Çelik • Bılgı- Işlem Nail Inal 0 Bılgısa>ar Sıstem. Mürüve* Ç0er#Sati) Fazitet Kuza MEDYA C: • Yönetım Kurulu Başkanı - Genel Müdür Gûlbîn Erduran # Koordınatör Reha Iptman • Genel MüdürYanhmcısı: SevdaÇoban Tel 514 07 53 - 5139580-5138460-61.Faks 5138463 Ya)uüa>ınveBauu: Yenı Gun Habcr Ajansı, Basın ve YayıncılıkAŞ TMtEcagıCad 31-41 Cağaloglu ?4334 l»ı. PK 246 Islanbul Tel (0212) 5120? 05 (20 hap Faks (0 2121513 85 95 îmsaK. 3.J IV ı U g i e . İ Z . O lKinai.13.VM 17 7Q Çin Tavşan Yılı'na giPdi • Haber Merkezi - Çınliler, kendı tak\ imlerine göre Tavşan Yılfna girdikr. Şangay'da tavşan kılığına girmiş bir model kentın en büyük reklam panosunun önünde poz veriyor. Kola reklamı ise boş bir gökdelene sanlmış 8 bin 789 metre karelik dünyanın en büyük reklam panosu olarak Guiness Rekorlar Kitabı'na girmeye aday. Kanser hücrelepini yok ettilep • CHICAGO(AA)- Daha önce kanser hücrelerinin beslenmesini önleyerek tümörlerin farelerde küçülmesini sağlayan bilim adamlan. bu defa da molekül kullanarak sağlam hücrelere zarar vermeden farelerde kanser hücrelenni öldürmeyi başardılar. ABD'de yayımlanan Journal Nature Medicine adlı tıp araştırmalan dergisinde yer alan habere göre, farelere, önce insanlardan alınan göğüs ve kalın bağırsak kanseri tümör hücreleri enjekte edildi, ikı hafta sonra tümörlerin oluşmasıyla birlikte moleküller verildi. Günlük enjekte edilen TNF moleküllerinden sonra, farelerdeki tümörler gözlendi ve bir süre sonra tümörlerin yüzde 70 ile 100 arasmda küçüldüğü görüldü. knönü fotoğrafları sergisi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Gazi Ünıversıtesi tletişım Fakültesi öğretim üyesi. fotograf sanatçısı Yard. Doç. Ibrahim Demirel'in hazırladığı "Atatürk'ün Silah Arkadaşı lsmet Inönü'nün Yurt Gezileri" başlıklı sergi, sanatseverlerle buluştu. Serginın açılış töreninde konuşan Gazı Cniversitesi Rektörü Enver Hasanoğlu, Cumhunyetin 75. y\ldönümü kapsamında düzenlenen sergı ile Cumhuriyet kavramına sahip çıkılmasını sağlamayı amaçladıklannı söyledi. IngiHzler talip • DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Mardin'de yüzyıllardan beri dikiş ve nakış işlerinde kullanılan iğne oyasına lngilizlerin talip olduğu belirtildi. Mardin Valisi Fikret Güven, iğne oyasının İngiltere'ye ihraç edileceğıni söyledi. Ingiltere'den bir tekstıl firmasından teklif geldiğini belirten Güven "Bu değerlı ürünün temelinde kadınlanmızın sabır, azim ve kararlılığı yatıyor. Bizim amacımız el sanatlannı geliştirmek ve kadmlanmızı aile yapısı içinde ekonomik anlamda söz sahibi yapmaktır" dedi. KTHY'nin hostes eğitimi • İstanbul Haber Servisi - Kıbns Türk Hava Yollan'nın (KTHY), kabin memurlannın eğitimi amacıyla penyodik olarak düzenlenen "acil ınış" tatbikatlanndan sonuncusu dün Atatürk Ha\ahmanı'ndaki Kabin Eğitım Sımülatör Merkezi'nde gerçekleştirildi. Dünya Sulak Alanlar Günü'nde, Bursa Uluabat Gölü'ne Ramsar Diploması verildi, sulak alan korumacılan anıldı Doğa dostu llciler'e çevre ödiilüBURSA (Cumhuriyet) -Traf ik ka- zasında yaşamlannı yitiren Burdur Belediye Başkanı Armağan tlcî ile gazetemızın Burdur temsilcisi yeğe- nı Gülçinİki doğaya duyarhlıklan ne- deniyle çevre ödülüne layık görüldü. Doğal Hayatı Koruma Derneği'nce (DHKD) ikinci kez verilen ödülleri llcıler'in yakınlan aldı. Doğal hayattn devamı açısından büyük öneme sahıp sulak alanlann ko- runması amacıyla 1971 yılındatran'm Ramsar kentınde yaşama geçirilen " Ramsar Sözteşmesi''mn imzaya açıl- dığı günün anısına düzenlenen "Dün- ya Sulak Alanlar Günü". Bursa'da gerçekleştirilen etkinliklerle kutlan- dı. Uluabat Gölü'nün Ramsar Sözleş- mesı kapsamma almması nedeniyle düzenlenen toplantıdakonuşan Çev- re Bakam Fevzi Aytekin. Türkiye'nin coğrafı konumunun yanı sıra biyolo- jik çeşitlilik yönünden de yeryüzünün en önemli ve stratejik ülkelerinden bi- ri olduğunu söyledi. Türkiye'de, 56'sı uluslararası öne- me sahip yaklaşık 250 sulak alan bu- lundugunu anlatan Aytekin. "Bu alan- lann korunmasL, kuruluşundan bu yana bakanlığımızın öncelikli hedef- leri arasmda yer almıştır. Bu çerçeve- de, 9 sulak alanımız, Ramsar Sözleş- mesi'ne dahil edilmiştir" dedi. Aytekin, uluslararası öneme sahip Amik Gölü de dahil olmak üzere. Emen, Gâvur. Suğla, Kestel. Avlan, Söğüt, Simav, Efteni ve Ladik gölle- ri ile Anyaz ve Karasaz bataklıklan- nın da kurutulduğunu bildirdi. Sanayi tesisleri ve yerleşim merkez- Gülçin tki Armağan Ilci Dünya Sulak Alanlar Günü nedeniyle, Burdur Gölü'nün korunmasma büyük katkı sağlayan arkadaşımız Gülçin tlci ve Burdur Belediye Başkanı Armağan İlci'ye çevre ödülü verildi. Trafık kazasında yaşamını yitiren tlciler'in ödülünü vakınlan aldı. lerinden gelen atık sularla taşınan ağır metaller ve pestisitlerin, balıkla- nn, kurbağalann ve su kuşlannın top- lu ölümlerine yol açtığına dikkatı çe- ken Aytekin, "Avrupa Konse>i tara- fuıdan A suufi diploma ile ödüllendi- rflmiş ManyasGölü başta olmak üze- re, Uluabat,Tuz. Eber ve Akşehir göl- leri kirlilik tehdidi altında" dedi. Türkiye'nin önemli sulak alanlann- dan biri olan UluabatGölü'nün de kir- lılikten etkılendiğini anlatan Ayte- kin, şöyle devam etti: u Gölün Ramsar SözJeşmesi'ne da- hiledilmesini takiben, alanda etkin bir izleme vedenetimin yanı sıra ha/ırla- nacakplanlann u\ gulanmasını ve ta- kibini sağlayacak uygun bir yönetim modelinin oluşturulması için çauşma- lar \ ürütülmektedir. Bu amaçla Hol- landa Büyükelçiliği, DSİ ve Doğal Ha- yatı Koruma Derneğj nezdinde giri- şimlenk bulunulmuş, Uluabat Gölü Yönetim Planı Projesi başlatılmıştır." Çe\Te Bakanı Fevzi Ayiekin. top- lantıdan sonra, Uluabat Gölü'nün *Ramsar SözfcşmesTne dahil edilme- si nedeniyle Türkiye'ye verilen "Ram- sar Dipk>mas"nı. Bursa Valisi Orhan Taşanlar'a teslim etti. Ağlatan tören Toplantıda. Burdur Gölü'nün ko- runmasına büyük katkı sağlayan ve bir trafik kazasında ölen Burdur Be- lediye Başkanı Armağan tlci ile ga- zetemiz temsilcisi olan yeğeni Gül- çin llci'nin yakınlanna, DHKD Ge- nel Müdürü Nergjs Yazgan tarafından çevre ödülü verildi. Bu yıl ıkıncisi verilen ödülleri, Ar- mağan İki'nin eşi Birsen tlci ile Gül- çin tlci'nin kardeşi Nurçin tki aldı. llciler gözyaşlan içinde ödülünü ahr- ken, salonda bulunanlann da ağla- dıklan görüldü. Nergis Yazgan, Armağan ve Gül- çin tlci'nin çevTe korumaya, özellik- le de sulak alanlann korurunasına bü- yük emeklen geçtiğıni belirterek şun- lan söyledi: " Onlarçokderin, saygın doğa dost- lan. Armağan ve Gülçin îlci'\i, 1990 \ıhndatamdık. Dikkuyruklann >ıtşam alanlannı korumak çok önemliydi. Armağan tlci ve Gülçin tlci bizim is- tekkrimizi dinkdikr. Bizdendaha ite- riye gittiler. 9 sene olağanüstü işbuii- ği yaptık. Burdur Gölü korundukça aramızda olacaklardır." Afvoniu antikacı Şahin tşlek. 150 >ilnk bir Yörük çuvah ya da bir cicunin değerinin m&yarlaıia ölçükıneyeceği görüşünde. Gözden kaçan tarihOZAN YAYMAN AFY'ON - Anadolu'daki antik eserler yurtdışına ka- çınlarak büyük paralarla pa- zarlanırken, yüzlerce yıl ön- cesınin günlük kullanım eş- yalan. arkeolojik eser kap- samında olmadığından, izi- ne gerek olmaksızın kolay- ca alınıp satılabilivor. Bu alandabüyük birsektöroluş- tuğunu belirten uzmanlar, duyarsızlık vebilgisızlik ne- deniyle birçok medeniyetin simgesi eserlerin. aıt oldu- ğu yerlerden kopanldığını söylüyorlar. Anadolu'nun en eski yer- leşim yerlennden olan Af- yon, antik eşya açısından da oldukça zengin bir bölge. Kent merkezinde bulunan üç antikacı dükkânı Afyon- lulardançok kentın ziyaret- çilerinin ilgı odağı. Yaklaşık 10 yıldır Af- yon'da antikacılık yapan Şa- hin Isiek. antik eşyalara ken- tin yerlilerinden çok tzmir, Ankara. Antalya ve diğer büjük şehirlerden gelenle- nn ilgi gösterdiğini belirte- rek şunlan söyledi: u ArjT>n eski bir yerleşim merkezi Pek çok medenhe- tin doğduğu birycrin kültü- relsüngeleri büyük ilgiçeld- \or.Odevirdeyaşayan insan- B i r h a f t a i ç i n d e d ö r t k a z a Denizler karayoluna döndü BURSA(AA)-Tûrkiye'dekarayollann- da meydana gelen trafık kazalanna çözüm yollan aranırken bu defa da karasulanmız- daki deniz kazalan dikkati çekmeye baş- ladı. Ülkelerarası denizticaret yolunun geç- tiği ve 1998 yılmda 130 bin 550 yerli ve yabancı geminin geçiş yaptığı Çanakka- le ve tstanbul bogazlanndaki gemi vetan- ker yoğunluğu, son günlerde deniz kaza- lannı da gündeme getirdi. Bir haftada İstanbul ve Çanakkale bo- ğazlannda 3 gemi karaya oturdu, Mar- mara Denizi'nde benzin yüklü bir tanker yandı. Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma Işletmeleri (KEGKİ) Genel Müdürü Hn- cum Tnlgar. işletmede 12 söndüren, 2 konvansiyonel kurtarma, 9 destek olmak üzere 23 gemi bulunduğunu. deniz kaza- lanna bu ekipmanla müdahale ettiklerini bildirdi. Ûzellikle îstanbul ve Çanakkale bo- ğazlannda son günlerde meydana gelen deniz kazalannm dikkat çekici olduğunu ifade eden Tulgar. "Uzun yıllardan beri deniz kazalarnia uğrAşmaktavım. 20 yd- dır tki deniz kazasmın aynı gün olduğunu görmedim. an» üç gemi kazasını hafta yaşadım. Aynı anda üç deniz kazası da Türkiye tarihinde görüinu'miştir" dedi. lann yaşam biçimterinL orf ve âdctlerini günlük eşyala- nnda görebiliyoruz. Her bi- ri kültür hazinesi sayüacak eşyalann üretimi ve tüketi- mi günümüzde mevcut de- ğfl.Buviizden geçmişkültür- lere karşı ilgi du\anlar et- nografık eser sayılan antik eşyalarla ilgilenivorlar." tşlek, amatör ruhla \ap- tığı antikacılığa. yöre insa- nının kendisine getirdiğı eş- yalan biriktirerek başladı- ğını ve bugün çok farklı dö- nemlen yansıtan, pek çok eşyayı dükkânında bulun- durduğunu söylüyor. Şahin lşlek,"Geçnûşdö- nemlerinküitürünebu den- li merakhsınız. Peki satma- yakıyamadığuuzeş>"alarvar mı" şeklındeki sorumuzu, "Tüm eş>-alarbenim için »- n bir değer. Bu işin ricareti- ni yapıyonım. Her eş>anın beili bir ücreti var. Âncak bana sorsanız mih^rlar bir cfcim kiliminL 150i\ılnk Yö- rük çuvalnu, yüzlerce vıDık kolyeleri almaya yetmez. Çünkü tüm bunlar tekran ofanayacak /amanlardanbu- güne yansıyanlar" diyerek yanıtlıyor. (aüıyağmurkrıy/o. bitgün gpçtün gittjn- Amaç öğrenciyi bilgilendirmek TEMA eğitimcilere erozyonu anlattı e-posta: tan @ prizma. net tr tstanbul Haber Servisi - TEMA Vakfi, tstanbul"daki ilçe milli eğitim müdürleriyle birlikte ülkenin en önemli sorunlanndan biri haline gelen erozyon konusunda bir toplantı gerçekleştirdi. TEMA yetkilileri, toplantmın amacının milli eğitim müdürlerinin erozyon konusunda bilgilendirilerek kendi ilçelerindeki eğitim ve öğretim kurumlannda bu bilgilerin öğrencilere aktanlması ve duyarlılığın arttınlması olduğunu söyledi. TEMA Vakfi, ilçe milli eğitim müdürleriyle dün Şişli Etfal Hastanesi Konferans Salonu'nda bir toplantı yaptı. Hastane Başhekimi ve TEMA Vakfi İstanbul Temsilcisi Prof. LütfüBaş'ın katkılanyla gerçekleyen toplantıda TEMA Vakfi'nın erozyon kontrolü ve teşkilatlanma çalışmalan hakkında bilgi verildi. Toplantıya ilçe milli eğitim müdürlerinin yaklaşık üçte birinin katılımı ise Prof. Lütfü Baş tarafindan eleştiri konusu yapıldı. Prof. Baş, bu konuda iş yoğunluğu mazeretlerimn geçerlı olmadığmı. kendisinin de son derece meşgul olmasma karşın erozyon konusuna zaman ayırdığını söyledi. Toplantıda, TEMA Vakfi Başkanı Hayrettin Karaca Türkiye'de erozyon tehlikesi, TEMA Bılim Kurulu Üyesı Prof. Metin Bahtiyar. Türkiye topraklannın temel sorunlan, TEMA Teşkilatlanma Bölüm Başkanı Semra Yücedağ da teşkilatlanma çalışmalan hakkında bilgi verdı. ÇEVTIEYE ZARAR VEREIN YOL YAP1MI DLRDURLT-DU Fırtnıa balonunda ilk paüak RİZE (Cumhuriwt)-Rıze'nınÇam- lıhemşin ilçesinde yapımı süren Dilek- Güroluk santraltnm yol yapım çalış- malan \atandaşlara zarar venldıği ve ÇED raporunau>r ulmadığı gerekçesi ile durduruldu. Çamlıhemşınlı çe\Tecilenn 205 im- za ile Trabzon Bölge Idare Mahkeme- sı'ne açtığı yürütmeyı durdurma dava- sı devam ederken BVI Holdıng'ın sant- rahn su tünellen için yapımı sürdürdü- ğü iki ayn yol çalışmasından zarar gö- ren vatandaşlar. Çamlıhemşin Cumhu- nyet Savcılığı'na suç duyurusunda bu- lundu. Yol yapım çalışmalannda ÇED ra- poruna uyulmadığı ve bırinci derece- de SİT alanlanna zarar verildiği gerek- çesiyle Trabzon Tabiat ve Kültür Var- lıklannı Koruma Kurulu Müdürlüğu de Rize Valiliği. Çamlıhemşin Kayma- kamlığı ve beledıyesi ik BM Holding'i uyardı. Orman tşletmeleri de işaretle- nen ağaçlar dışmda ağaç kesıldıği ve çe\ reye saçılan hafriyatlar nedeniyle çevTenın zarargördüğünü gerekçe gös- tererek yol yapım çahşmalannın dur- durulmasını ıstedi. Alabahkiar ökiû Şenyuva mevkıindeyapılan yol (Ulaş- 2) çalışması nedeniyle arazisı ve tesis- lerinın zarargördüğünübelirterek Çam- lıhemşin Cumhuriyet Savcılığı'na baş- vuruda bulunan Musa Yıhnaz adlı va- tandaşın isteği doğrultusunda Asliye Hukuk Hâkimligi yol için "ihii^-atited- bir karan" alarak yol yapımını dur- durdu. Yılmaz'ın, lObineyakınalaba- hk yavrusunun ölmesi, tesis ve arazi- lerinin zarar görmesi gerekçesiyle BM Holdıng aleyhine tazminat davası aç- maya hazırlandığı da öğrenildi. Konaklarmeviuinde yapılmakta olan ikinci yol (Ulaş-1) çalışması sırasında, proje dışında çalışma yapıldığı ve ha- ber venlmeden evinin üzerinde 2 kez dınamıt patlatıldığını gerekçe gösteren Akif HacaJoğlu adlı vatandaş da yürüt- menin durdurulması için Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Her ıki yolun yapımı sırasında Or- man tşletme Şeflıği tarafından proje ve ÇED raporu doğrultusunda belirle- nen güzergâh dışına çıkıldığı ve işaret- lenen kesilebilecek ağaçlann dışmda ke- simyapılarak bölgeye zarar verildiği ge- rekçesiyle PazarOıman tşletme Şefli- ği de maddi zarar tespiti istedi. tşletme Şefı Neşat KansuL "Arazi şarüan ola- ğanüstü durumda.Bu nedenleçalışma alanı dışuıa çıkıhyor. Bize karşı bu ko- nularda verilnüş taahhütlervar. Buyü- kümlülükkr >erine getirilmezse yasal yollara başvurmamız söz konusu ola- cakür" dedi. SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN 'Operasyon': Sanatı, 'Sanal' Yapmak! Affedersinız, Barones Aurore Armandine Du- pin-Dudevant'ı tanır mıydınız? Hiç sanmıyo- rum! Ama eminim ki George Sand'i tanırsınız: 4O'lı yıllarda, hayatını anlatan birfilmde, Chopin'in 'ga- rip' sevgilisiydi; ünlü, kadın yazar; 'garip', çünkü 'erkek' adı taşıyor, 'erkek' kılığıyla dolaşıyor; da- hası, -o zaman için, birskandal-, 'erkekgibi' pipo içiyor! Bu iki kadın, aslında bir ve aynı kişidir. Ge- orge Sand, bir 'öarones'ti, yânı bir soylu (asil)! Onu meşhur eden romanları, ('Indiana', 'Valenti- ne', 'Lelia', 'Meuprat'), bir manada 'tutku' ro- manlanydı. Şaşmak gerekir mi, böyle 'Barones'e, öyle yazarlık! Oysa, George Sand'in 'özelliği', başka: 'bisek- süe/'L Hayatının önemli iki aşkı, şair Alfred de Mus- set, besteci Friedrich Chopin gibi görünürya; za- manın en ünlü tiyatro oyuncusu, Marie Dorval ile de, 'gizlı' bir 'gönül serüveni' yaşamıştır; o Marie Dorval ki, ünlü şair Alfred de Vıgniy'nin 'metre- s/'ydi; ve şair, Marie'ye yazdığı bir mektupta, 'Sa- na, canını sıkan bir Sappho'yu, görmeyi ya- saklıyorum' diyecek kadar, bu ilişkiden bezmiş- ti. Günümüzde yaşasaydı, George Sand'in, bu 'değ/ş/Vc'cinselliğınden, 'küreselpiyasa'için, nero- manlar 'üretebileceğinı', hele bir düşünün! 'Malı götüreceği' kesin! Hayır, o böyle bir şey yapmamıştır. Peki, ya ne yapmıştı?.. 'Halka mektuplar' yazıyor... 1848 Devrımi, Paris, Ledru/Rollin, 'Le Globe' gazetesinin başyazan; Saint-Simon taraftarı eski bir işçı, radıkallerin solunda görünüyor; Ge- orge Sand, nam-ı diğer Madame la Baronne Aurore Armandine Dupin-Dudevant, Ihtilâlin he- yecanlı ve dağdağalı günlerinde, Ledru/Rollin'le omuz omuza vermış; 'Le Globe'da. o ateşli 'Hal- ka Mektuplan'nı, 'Cumhuriyet Bültenleri'ni ya- zıp yayımlamıştı! Çünkü ülkesinde. 'Temmuz Mo- narş/s/'nce('Louis-Philippe') sağlanmış, 'aynca- lıklardan 'yarartanan 'FinansAhstokrasisi'nin; 'Üre- tici' Sanayi Burjuvazisi'ni, bir kenara itmesine, 'kü- çük' Burjuvazi'yi ezip, 'Işçi Sınıfını ve Köylüyü soy- masına' katlanamıyordu. 1848 Ihtilâli'nin, 'gerek- çesi' de budur. (Bkz. 'Kari Marks', 'Fransa'da Sı- nıf Kavgası') XIX. yy'da, -XX. yy'ın ilk yansında-, sanatçının, genel olarak yaklaşımı aynı: o, 'sınrfsal olarak', hangi katmanda bulunursa bulunsun; 'bireysel olarak', hangi ruhsal ya da cinsel sorunlann için- de, olursa olsun; eğer ülkesinde halkın büyük çogunluğu küçük bir azınlığın ekonomik basın- cı, siyasal sultası altına düşmüşse; görevi, hal- kının yanında hatta 'önünde' olmaktır! Kolaycatahmtn edebilirsınizı bundan en hoşlan- mayacak olan, zamanın finans aristokrasisi'yd\, evet! 'Mazlumların bayrağı' olmasın da!.. Onun içindir ki, Fransa'nın degil; 'küreselleşti- rerek', gezegenin 'hâkimi' olmaya kararlı, za- manımızın 'finans aristokrasisi', George Sand'den, -gerçekte, onun ardıllanndan- yaeski 'tutkusal' ro- manlara dönmesini istiyor: ya da Musset'yle, Cho- pin'le ve Marie Dorval'le -yâni filan bey, falan ha- nımla- yaşadığı, fırtınalı cinsellikleri;- hem de ay- nntılarıyla,- yazmasını! Eğer işin içine, bazı bâtıl iti- katlar, korkunç itiyâttar, akla ziyan aykırılıklar girer; bunlar, anlaşılması güç bir kurgu ve çetrefil bir dil- le anlatılırsa, çok daha 'ıspanaklı' olmaz mı? Ede- biyatçımn -yâni sanatçının- 'mazlumların' bay- rağını açmasını önlemek için, önerilen ve uy- gulanan tedbir, açıktır: 'toplum'dan birey'e; 'muhteva'dan (içerik), 'şekle' (form); 'diyalek- tik'ten, 'metafizik'e; 'psikolojik'ten 'patolojik'e yönelinecek!.. Eğer sanatçı bunu zevkle ve şevk- leyapıyorsa, mükâfatı hazır: önüne, dolara sanlı iri bir kemik atılır, o da 'efendisini' eğlendiren, sâdık -sâdık da lâf mı, dalkavuk- 'süs köpeğinin işlevi- ni' üstlenir. Fransa'da, 'Yeni fîoman'yıllan: Neuilly'deyiz, eflâtuna çalar bir gün batımı; Puteaux'daki, uzun binalann görüntüsü, nehrin aynasına vunmuş; ağır ve hantal bir penicne (nehir gemisi) geçiyor, bur- nunda akordeon çalan bir genç kız. Oturmuş, ko- nuşuyoruz. 'Şizofren Şiir' deyimini, ilk önce Cla- ude'dan mı duymuştum; yoksa yoksa Marie- France mı söylemişti? Şaşırdım. Doğru bir yere, koyamadığımı hatırlanm: sanatçıdır, -ister beşe- ri olsun, ister sosyal-, insanla ilgili her şeyi ko- nu edinir, ama bir şartla, o şeyin, hangi sosyal ya da beşeri çelişkilerin sonucu olduğunu, ya dolaylı hissettirip, ya dolaysız açıklayarak! Tho- mas Mann'ın 'SihirliDaçJ'ını okumuş muydunuz? Geçen yüzyılın 'kâbus'u 'verem', nasıt anlatılmış- tır, bir hatıriayınız! 'Bizzat' sanatçıyı, 'akıl hastası' yerine koymak; yazdığı şiiri, romanı, -yaptığı her neyse, onu-; psi- kiyatra sunulmuş, bir 'durum raporu' derekesine düşürmez mi? Böyle bir raporu, niye okura uzatı- yorsun, git muayene olacağın, hekime ver! 'Şizo\ 'parano', 'techno', 'sado/ma- zoşist' vs... Meraklısı biliyor; pop/kültürü'nde, 'şizotren', 'paranoyak', 'sado// mazoşist' şarkıcılar, adamakıllı gözdedin melodiyi, dolayısıyla müzik im- gesini ortadan kaldırmış, bütünüyle 'fempo'yada- yanan, 'techno' ya da 'endüstriyel' müzik yapı- lıyor. Sinema ve roman, artık, 'korku sineması' ya da 'korku romanı' diye, pazarda 'müşteri' bulu- yor: büyük ustalan çıktı, 'küresel' edebiyat 'piya- sasında', büyük iş yapıyorlar. Eski Hollywood'un, sıradan 'melodramlannı' bile, çok anyoruz; ağır- lık, bâtıl itikatlara, gerçeküstü güçlere, sihiriere, büyülere verilmiştir; ya da, 'özel efekt', sinema sa- natını, bir bilgisayar oyununa çeviriyor: arbk, ne be- şeri portreleri hepimizi çarpan, insanhk dramlan; ne. sosyalin düğümünü çözmeye uğraşan, ince yer- giler: ne de, 'insanhk dunımu'nun tartışıldığı, de- rinlik boyutu büyük, 'gerilim' tahlilleri! Ustelik bü- tün bunlar, son derece cafcaflı ambalajlar içinde, yüzyılın 'son ve en büyükyeniliği' diye sunuluyor: ondan öncekileri, kesinlikle, 'yok' sayarak! 'Operasyon', -neresinden bakılsa,- 'sosyal' bir 'kurum' olan sanatın; bütünüyle, 'sosyal'in dışına çıkarılması 'operasyonu'dur. Nedenle- ri, ne kadar sosyal, ekonomik, ya da beşeri olursa olsun; bireyin duygulan ve düşüncele- ri, mutlaka soyut bir düzeyde, sanal olarak iş- lenecek! Böylesi, daha 'estetik' oluyor da, ondan mı? Hayır! Nedenini merak eden, halkının önün- de bayrak sanatçılann, onunla birlikte, yüzyılımız- da -ve bir öncekinde,- neler başarmış olduğuna, şöyle bir göz atsın! Korkuyorlar yahu! http:// www. prizma.net tr/ A İLHAN http://www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle