Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21ŞUBAT 1999 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Türkiye'de korkak sanat yapıldığını' savunan Sinan Çetin'in 'Propaganda'sı gösterime giriyor
4
Resmi ideolojiyi eleştiriyoruz'• "Propaganda, devlete
'Sen güçlü bir devletsen
hukuk devletini kur, birey
olarak hayatıma kanşma,
birey olarak hayatımdan
çık' diyen bir film."
ESRA ALİÇAVUŞOĞLU
Türk sinemasında en çok tartışma ya-
ratan yönetmenlerden Sinan Çetin. ken-
di gibi tartışma yaratan fılmı 'Bay E'den
sonra şimdi 'Propaganda' ile çıkıyor si-
nema arenasına. Bay E'nin aksine, başı
sonu bellı, devlete eleştirel bir bakış açı-
sı ile yaklaşan bir film Propaganda...
Film, doğduğu büyüdüğü Hislı Hisar
kasabasına gümrûk muhafaza müdürü
olarak dönen Mehdı (Kemal Sunal) ve
çocukluk arkadaşı. can dostu Rahım'in
(Metin Akpmar) aitelerinin kasabarun or-
tasından geçen sınır telleri ile parçala-
nan yaşamlannı konu alıyor.
'Propaganda'da yüzyıllardır birlikte
yaşayan Hisli Hisarlılann çizilen sınır-
la birlikte altüst olan yaşamlannı, sev-
dalannı izleyeceğiz.
1948 yılında geçen filmde, Türk sıne-
masının duayenlerinden Kemal Sunal,
Metin Akpmar. gençlerden MdtemCum-
bul Rafet El Roman, Ali Sunal ve Ke-
nan Baydemirrol alıyor. Bay E'nin ye-
teri kadar iyi değerlendirilmediğini dü-
şünen Sinan Çetin, Propaganda'dan umut-
lu...
2 milyon dolar gibi hayli yüksek bir
bütçe ile Aksaray"ın Yalman Köyü'ne ku-
rulan dekorla altı haftada çekilen film.
5 Mart"tan itibaren Istanbul, Ankara ve
Izmir olmak iizere 45 sınernada izleyi-
cilerle buluşacak. 'Propaganda'nın spon-
sorluğunu Efes Pilsen üstleniyor.
Sinan Çetin ile 'Propaganda' üzerine
görüştük.
- 'Gerçeküstü' olarak adlandınlabi-
Filmin kadrosu Metin Akpmar, Meltem Cumbui, Ali Sunal, Sinan Çetin ve Kemal Sunal. (Fotoğraf: UĞUR DEMİR)
lecek bir film olan 'Bay E'den sonra sos-
yal gerçekliği daha ağır basan bir filme,
'Propaganda'ya imza atıynrsunuz. Pro-
paganda nasıl bir film?
Yoğun bir propaganda yapılan bir ül-
kede, "Propagandanın artık sonu gel-
süı" diye yapılmış bir film. Dünyada
Soğuk Savaş biteli yıllar oluyor. Kendi
kendimize "Ne kadar büyük bir devle-
tiz" diye övünen bir tek biz kaldık. Ken-
di milletine propaganda yapan devletle-
re baktığımızda, kendıne pek güvenme-
yen devletler olduğunu görüyoruz. Ay-
nca kendi milletinden hafif tırsan, çeki-
nen devletler propaganda yapıyor. Yok-
sa neden bir devlet kendi milletine ken-
dini övsün ki... Eğer gerçekten büyük bir
devletse gider başka devletlere söyler
bunu.
1948 yılında geçiyor film. Uluslar o
yıllarda sınırlannı saptamış durumda-
lar ve pasaport denilen kâğıt parçası da-
ha yeni ortaya çıkıyor. Işte o yıllarda
başlayan bu propaganda Türkiye'de hâ-
lâdevam ediyor. Başka uluslarda bu yok.
Yapsa bile kımse yemıyor, çünkü sınır-
lan manasız kılan durumlar söz konu-
su. Koca Avrupa bile tek bir ülkeye dö-
nüştü. Sanıyorum dünya gelecekte tek
bir ülkeye dönüşecek.
-Söylediklerinizden 'Propaganda'nm
eleştirel bir film olduğunu anlıyoruz_
Evet. Eleştırel bır film. Resmı ideolo-
jinin Türkiye'de eleştınsıni yapan belki
de tek film olacak. 'Vatan, Millet, Sakar-
ya'edebıyatmın, resmı ağzın. devlet ide-
olojisinin eleştirildiğı bir film. Halkın.
"Bizler vatandaş ve birey olarak kendi-
mizi devlete adamak >erine kendi hava-
Metin Akpınar, Türkiye de her şeyin yeniden gözden geçirilmesinden yana
'Sinemanın krahyönetmendir'Uzun yıllar tıyatroda ve özel
yaşamlannda birlikte olan Kemal
Sunal ye MetinA^pjnar^'Pro-
paganda'nın ıki star ismi... Iki-
si de çıkardıklan işten, uzun yıl-
lar sonra bir araya gelmekten
memnun... Metin Akpınar. sağ-
lıklı bir yapıt ortaya çıktığını dü-
şünüyor. Kemal Sunal konuş-
mayı pek sevmediğinden olsa
gerek, Akpmar'ın söylediği her
şeyle hemfikir. Akpınar, Türki-
ye'de her şeyin yeniden gözden
geçirilmesinden, yeniden sorgu-
lanmasından yana. Çetin bir kar-
maşanın yaşandığı şu günlerde,
özgürlüğün de, demokrasinin de
tarifının yeniden yapılması ge-
rektiğinı düşünüyor deneyimlı
sanatçı.
"Propaganda bu tariflerin ye-
niden >apılması amacıyla yola
çıkıyor. F8me, para karanmak da
dahiL konunun ca/ipolmasuca-
zipovunculann bir araya gelme-
si ve gelecekte kaynak olmak gi-
bi birkaç amaçla giriklL"
Gerek Kemal Sunal'ı. gerek-
se Metin Akpınar' ı 'komik' oyun-
cular olarak mımlemiş ızleyıcı-
Kemal Sunal ileoynayan Metin Akpınar, 'Fllme çok fazla katkımız olmadı, hatta olamadı' divor.
nin bu filmde pek şansı yok. Her
iki oyuncu da filmde seyircıyi
gülmekten kıracak boyutta ko-
miklikleryapmayı hıç akıllann-
dan geçirmemış. Propaganda da
'ciddi' bir konu işleniyor \e bu
ısımler de filmde yer alıyor.
Akpınar'ın üzerinde durduğu
bır diğer nokta ise filme katkı-
lannın olmamasi. "Sinemanın
kralı yönetraendir. Her şeyi yö-
netmen düşündüğü için filme
çok fazla katkımız olmadı. hat-
ta olamadı. Bunasa>gıduymak
/orunda kaldık. Bunun getirdi-
ği bazı eksiklikler filmde görül-
dü saımorum. izleyidler bunu
yakaJayaçgl-.laniır. Ozü ryivseba-
ğışlayacaldandegfce bağışlama-
yacaidar."
Akpmar bır fılmin mutlaka iş
yapabilmesi için Türkiye'nin ko-
şullannın vazgeçilmezlennin her
filmde bulunduğunu düşünüyor.
"Türkiye'de film yeni yapdıyor
adeta. Bu gelişmelerin artacağı
inancında\ım. Buna yasal dü-
zenlemeler de sağlıklı boyutlar-
da girerse, sponsorluk kurumu
daha neticşirse belki sponsora
bile gerek kalmayacak gelecek-
te. Böykce Türk sinemasıda çag-
daş sinemaya ayak uydurabile-
cek."
Akpınar bunca yıl uzak kaldı-
ğı beyazperdeye yıllann getirdi-
ğı deneyimlerle dönüyor. Yaşa-
dığı yenilıkler de filme yansıyor
kuşkusuz. "Bizde daha çok ak-
siyon esprilerinc yer veriBr, ko-
miklik anlayışı rafuie olmaktan
uzaktır. Filmde bunu denedik.
Fazla bir şe> yapmamaya özen
gösteıdik. Bunun bir fazlahk kat-
tığını görürsek mutlu olacağtz."
üınifl kunnakistiyoruz" dediği bir film.
Propaganda, devlete "Sen güçlü bir dev-
letsen hukuk devletini kur, birey olarak
hayatıma kanşma, birey olarak haya-
bmdan çık" diyen bir film. Devlete bi-
reyin yaşamında fazla dolaşmaması ge-
rektigini, bireyin kendi hayatını, kendi
özgûrlüğünü. kendi mutluluğunu bul-
ma hakkını. devletin görevinin sadece bu
hakkı korumak olduğunu, bunu hukuk
düzeniyle sağlaması gerektığini söyle-
yen bır film. Propaganda ile büyük laf-
lar eden bir devlet yerine küçük bir hu-
kuk devletinın artık Türkiye için gerek-
li olduğunu söylemeye çalıştım.
'Ozgürce konuşamıyoruz'
- Mesajı bu kadar yüklü bir filmle, yi-
ne taröşma yaratacaksınız~
Eleştinleri bekliyorum. Türkiye'de ar-
tık çok korkak bir sanat yapılmaya baş-
ladı. Yapılan filmlere baktıgımızda bu-
günden söz edemediğimizi görüyorum.
Türkiye'de üstü kapalı olarak uygula-
nan çok yoğun bir sansür var. Bunun ya-
nı sıra Türkiye açık bir toplum da değil,
adı konmamış büyük bir otosansür me-
kanizması da var. Düşün adamlanmız,
yazarlanmız. bilim adamlanmız dile-
diklerı gibi konuşamıyor Evlerimizin
dışında hiçbır yerde özgür konuşamıyo-
ruz. Yakında korkanm, evlerimızde de
özgürce konuşamayacağız.
- Oyuncu seçimini/e gelecek olursak;
Metin Akpmar ve Kemal Sunal gibi star-
buın yanı sıra genç oyunculardan Met-
tem Cu mbuL AH Sunal gibi ısimler deyer
alıyor filmde. Aynca müzik dünyasın-
dan bir isinv Rafet El Roman da var Pro-
paganda'da. Farklı sanatçıları filmde
toplamak bilinçli bir tercih miy di?
Bilinçli bır tercihtı... Metin Akpınar
ve Kemal Sunal gibi nitelikleri olan iki
oyuncuyu bır araya getirmek ve bulmak
Türkiye'de çok zor. Meltem ve Rafet de
onlann çocuklan olduğu için genç ku-
şaktan iki yıldızı bir araya getirmek da-
ha doğru geldi. Aslmda iki
farklı kuşağın starlan aynı
filmde bir araya gelmiş ol-
du. Çok da mutluyum. Çok
muhteşem bir performans
sergilediler.
- Filnün senaryosu Kür-
şat Başar'a mı ait?
Senaryonun ilk halı Kür-
şat Başar'a ait. Kürşat, bir
hafta-on gün içinde yazıla-
bilecek en güzel senaryoyu
jazdj. Fakat set koşullan,
ö c B n ö a , KostûiTider-
ken senaryo sette yeniden
yazıldı. Kürşat beni tanıdı-
ğı için onun yazdıklannı
kullanmazsam adını koy-
mamamı istemışti. Sonuç-
ta senaryosuz çektik filmi.
- Son yıllarda hareketien-
me yaşayan Türk sineması
içinde Propaganda'nm şan-
sı ne olacak?
İyi film yaparsanız mut-
laka izleyiciyle buluşur bir
gün. Bir film eğer sinema-
tografik olarak iyiyse izle-
yıci tarafından destekleni-
yor. Bunca yıl sonra sınema-
tografık olarak kötü bir film
yapmayı kendime yedire-
mem. Propaganda'nın çok
şanslı olacağını düşünüyo-
rum. Sezen Aksu ile fılmin
müziklerini yaparken bir-
çok kişi ile izledik ve baş-
ta Sezen Aksu olmak üze-
re herkes çok etkilendi fılm-
den. Filmi izlediğinizde de
göreceksiniz. müzikler in-
sanın tûylerini diken diken
ediyor.
Ken Loach, sinemayı bu yüzyılm sanat biçemi olarak değerlendiriyor
^izleyiciyle dayamşma önemli'
inema ölmüş değil, tersine çok canlı.
Korkunç tartışmalar yapılıyor. Sinema bu
yüzyılın sanat biçemi. En önemlısi.
yaşamlanmızın anılannı vermesi bize.
Sinema beni müthiş etkiliyor'
GÖNÜL DÖNMEZ-COLIN
Otuz beş yıldır tüm y apıtlannda dizgeli ola-
rak emekçi sınıfınınsorunlannı.toplumunke-
narlanna itilmiş insanlann kurulu düzenle ça-
tışmalannı ve en önemlisı eyleme geçmenin
zorunluluğunUjişleyen Ken Loach. son fılmı
"Benim Adını Joe" ile yıne gündemde. Hiç-
bır açıdan yaranna olmayan koşullar altında
alkol bağımlılığından kurtulup yaşamına ye-
ni bir yön vermeye çalışan Joe rolü Peter Mul-
lan a En İyi Erkek Oyuncu ödülü kazandırdı
geçen Cannes Film Festivali'nde
- "Riff Raff" filminde u\u;turucu
bağımlılığının ilişkilere etkisini sergilemiştiniz.
"Benim Adım Joe" da aynı konuyu işliyor.
Sizce hükünıetkr bu amansıztehlikenin önüne
geçebilirter mi?
Uyuşturucu sorununu yabancılaşmak besler.
yabancılaşmayı ise ekonomik yapı yaratır.
özellikle işsizlik söz konusu olduğu zaman.
Lyuşturucu yasadışı olduğu sürece. suçlar
artacaktır. Sorgulanacak ıkj şey var burada:
işsizlik ve uyuşturucuyu suç saymak. Blair.
pantolonlu Thatcher'dır, bu konuda hıçbir şey
yapmayacaktır.
- Tüm filmlerinizin yapısına temel işlevi gö-
ren belirii ana konular var. Örneğin. sınıflann
kişüıin değeıierini beliriemesi gibi...
Tehhkeli bıryol bu. Birşey dıyecekolsamz
"siyasal film" diye yazılar yazmaya başlıyor-
lar, ınsanlardaöğütdınlemek ıstemediklerin-
den. gidip görmüyorlar ya da boynunuza bır
levha asılmış oluyor ve bu da ızleyıcının fıl-
mı nasıl algılayacağını önceden belirlıyor. O\-
sa açık bir görüşle gelmelıdır izleyıci, sağlı-
ğmıza zararlıdır, önensi ile değil.
1960'larda ilk film yapmaya başladığım sı-
ralarda bir yazarlar ve yönetmenler grubumuz
vardı. O zamanlar siyasa tartışmak çok daha
"seksi idi". Bıze kalıt kalan. biçimlendirdiği-
miz, uğruna savaşım verdiğimiz düşünceler
Rusya'dakı Stalinist işkencelere karşı çıkan
bir sol geleneğınden geliyor, bu olaylara nasıl
baktığımıza. bu ne ABD ne de Sovyet komü-
nizmi, ama başka bir yol ınancı yön veriyor-
du. Yazarken olsun, film yaparken olsun, fo-
toğraf çekerken olsun, en iyi işinizi dogmatik
olmadığınız zaman çıkanrsınız. Dünyayaaçıl-
mazsanız, ne gıbı öyküler anlatacağınızı bile-
mezsınız.
'Sinema aıulanmızı verir bize'
- Filmlerinizin en güçlü öğelerinden biri, ele
aldığını/ konular, ama güçlü konular her za-
man etkili filmler yaratmıyor.
Karmaşık bır soru bu. Bir filme soyunurken
önemlı soru 'nasıl' değil. 'neden'dir. Niçin bu
filmi yapmak istıyorsunuz? Amacınız bir ev-
rene ışık tutmak. bir öykü anlatmak ya da bir
şakayı paylaşmak belki. Önemlı olan. filmi-
nızde görüntülediğinız kişilere sadık kalma-
nız, onlara saygı du>Tnanız Insanlık denen şe-
yin paylaşılması ka\Tamındangelirbuveonun
da siyasal boyutları \ardır. Bu ınsanlann kul-
lanıldıklannı görmek istemezsiniz. Düzene
karşı çıkmak siyasal bireylemdir. Düzenı onay-
lamak ya da ona karşı çıkmak konusunda ke-
sın bır karar almanız gerekir. Ikisini birden
yapamazsınız. Düzene karşı çıkma algınız on-
İan anlayabilmenize yardımcı olur. Bu düzen
komünıst olabilır. totaliter olabılir ya da şaka
olarak "'Açık Pazar" dediğımizin çıkarlar için
kullanılması olabilır. Blair'e oy verip de dü-
zenle çatışmaya kalkışmak çok acıklı bence.
- En siyasal olmadığınız zamanlarda bile
müthiş sivasalsınız-.
Yapmak istediğim de bu. Bunun bir başka
adı dayanışmadır. Amaç, izleyicinin dayamşma
duygusu duyabilmesi. "Senin sorunun benim
sorunum" diyebilme sorumluluğunu bulma-
sı kendisinde. Eğer bu fılmden Joe adına kız-
gın çıkıyorsanız, bir başlangıçtır bu.
- Hemen her filminizde yeni yüzter görüyo-
ruz—
Her filme başlarken karşınızda bir boş kâ-
ğıt parçası vardır. Öyküyü canlandıracak oyun-
culan nereden bulacağınızı düşünürsünüz. tz-
leyici, oyuncunun dediği gibi olduğunu onay-
layabilmelidir. Peter Mullan ile beş-altı yıl ön-
ce ufak bir rol nedeniyle çalışmış, ne denli ye-
tenekli olduğunu görmüştüm. Aşağı yukan
200 kışiyi denedim, hıçbirinde aradığım nite-
liği görmedım.
- Bu gibi fılmlerin dağıtun şansı nedir tngil-
tere'de?
"FuD Monty" (Anadan Doğma) gibi fılm-
lerin beklenmedik tecimsel başansı hepimiz
için iyi oldu. tngiltere'de sinemayı destekleyen
başorgan Film 4 televizyon kanallanna bağlı
olduğundan televizyon satın alıtica bütçenin
önemlı bır bölümü karşılanmış oluyor. Genel
olarak her yıl yapılan filmlerin ancak üçte iki-
sı gösterime giriyor sinemalarda. diğerleri fes-
tivalleri dolaşıp video pazanna geçiyor.
- Bir başka Ingiliz yönetmen (Peter Greena-
nay), sinemanınölmüşolduğunu söyledi geçen
gün. Siz ne düşünüyorsunuz?
Kim olduğunu sormayacağtm. Tartışma ko-
nusu açmak için yaramazlık yapmıştır sanınm.
Sinema ölmüş değil, tersine çok canlı. Korkunç
tartışmalar yapılıyor. Sinema bu yüzyılın sanat
biçemi. En önemlisi, yaşamlanmızın anılannı
vermesi bize. Sinema beni müthiş etkiliyor.
A R ?
Tokyo
y
da John
Lennon Müzesi
m Roberto
Benigni. Yaşam
Güzeldir filminden
dolayı yönetmen
James Moll
tarafından
eleştirildi. Soykınmı
konu alan The Last
Days adlı filmin
yönetmenı Moll,
Benigni"yi Yaşam
Güzeldir filminde
soykınmı gerçekçı
bir şekilde
yansıtmadığı.
olaylara pembe
gözlüklerle baktığı
gerekçesiyle eleştirdi.
• Hollywood
Reporter ın haberine
göre bu yıl Venedik
Film Festivali'nde ilk
kez para ödülü
verilecek. Haberde.
Alberto Barbera'nın
başkanlık edeceği
festivalde en iyi filme
100 milyon ttalyan
Lireti ödül verileceği
bildirildi.
• coldie Hawn
Harvard Üniversitesı
öğrencileri tarafından
yılın en sempatik kadını
seçildi
• Madonna, Ray of
Lıght albümünde yer
alan Nothing Really
Matters adlı şarkısına
videoklip çekti.
Madonna, Arthur
Jjpjdçn' ift kitabı Bir
'Geyşânih Anılan
üzerine kurulan albüme
uygun olarak
videoklip'te bir geyşayı
canlandınyor.
Golden'ın kitabı.
Spielberg'ün projeleri
arasında da sinemaya
aktanlmak üzere
bekliyor.
• Akl Kaurismakl
Delphi'de düzenlenen
Genç Sinemacılar
Forumu'nda yeni
fılmini tanıttı.
Kaurismaki,
Finlandiyalı yazar
Juhani Aho'nun
1911'deyazdığı
kitaptan sinemaya
uyarladığı Juha isimli
filmi tamamen sessiz
olarak çekmiş.
Kaurismaki. filminin
sessiz sinema
dönemine aitmiş hissi
verdiğıni ve filmin
sonlannda da
1950'lerin stilini
yakaladığını söylüyor.
• covent
Carden'ın onanmı
tamamlandı... lngiltere
Kültür Bakanı Çhris
Smıth, milli piyango
tarafından yapılan
bağışla binadaki tüm
sorunlann giderildiğini,
evine kavuşan Kraliyet
Operası'nın bundan
böyle yüksek fıyatlı
biletlerle sadece varlıklı
izleyiciye değil, tüm
halka ulaşabileceğini
bildirdi.
• Julla Roberts ın
yeni projesi belli oldu.
Richard Gere'le birlikte
başrolleri paylaştığı
Runaway Bride filminin
çekimleri sürerken.
Roberts'ın kısa bir süre
sonra Steven
Soderbergh'in
yöneteceği Erin
Brockovich Project'de
rol alacağı açıklandı.
Senaryosunu Richard
LaGravanese 'nin
yazdığı filmde kocası
olmayan ve işsiz bir
annenin öyküsü
anlatılıyor.
• Dennis Ouaid.
Peter Antonıjevıc'in
yönettiği Night of the
İguana'da başrolü
üstleniyor. John
Huston'ın 1964yapımı
filminin yeni versiyonu
niteliğindeki Night of
the iguana'da Ouaid,
daha önce Richard
Burton'ın canlandırdığı
karakteri oynayacak.
• Tlm BuitOn yeni
filmi için çalışmalara
başladı. The Legend of
Sleepy Hollow isimli
filmde başrolü,
1990'lardaçıkış
yapan oyunculardan
Çhristopher Walken
üstleniyor.
• Shirlev
Mdaine
Yaşamboyu Başan
Ödülü'nü alacağı
Berlin Film
Festivali'nde,
Hollyvvood
stüdyolannın artık
film yapmayı
unuttuğunu ve
günümüzün en iyi
filmlennın bağımsız
sinemacılardan
çıktığını açıkladı. 64
yaşındaki McLaine.
bugüne dek 50
Hollyvvood filminde rol
almıştı. Ancak
Amerikalı oyuncu
bugünlerde dıiîjük
bütçeli filmterin çok "^*
daha iyi öyküler
anlattığını düşünüyor.
Oyunculuğa 1955
yılında başlayan Oscar
ödüllü McLaine,
bugüne dek Jack
Nicholson. Frank
Sinatra ve Jack
Lemmon'la unutulmaz
ikililer oluşturdu.
• Vaslli Plchulu,
yeni filmi Sky and
Diamonds'ın
önümüzdeki yıl Cannes
Film Festivali'nde
Rusya'yı temsil edeceği
bildirildi.
• Paul Newman ve
Joanne Woodward, 135
hektarlık bir ormanlık
alanın özel bir şirkete
satılmasını önlemek
için mücadele eden
Aspetuck Land Trust
yaranna sahneye
çıktılar. Connecticut'da,
Gurney'in Aşk
Mektuplan oyununun
çok özel bir temsilini
gerçekleştiren çift.
gecenın tüm gelirini
bağışladı.
• Michael
JaCkSOII Afhka'da
dört üniversitenin
kurulması için 75
milyon dolar bağışta
bulundu. Tunus,
Gana, Kuzey Afrika
ve Kenya'da açılacak
olan üniversitelerde
ağırlıklı olarak
işletme ve iktisat
dersleri görecek
öğrencilerden para
alınmayacak.
Üniversitelere Michael
Jackson'ın adı
verilecek.
• John Lennon
müzesi açılıyor..
Tokyo'da oluşturulan
müzede Lennon'ın
gitarlan. el yazısıyla
yazdığı çeşitli şeyler ve
yaptıği resimler yer
alacak. Projenin. Yoko
Ono ile yapılan anlaşma
doğrultusunda
yürütüldüğü açıklandı.