23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 ŞUBAT 1999 ÇARŞAMBA 16 KULTUR 21. Yüzyılın Görüntüleri: I. Selanik Belgesel Film Festivali 15-21 Mart'ta gerçekleşecek Belgeseller ışığında bir festival• 8 bölümden oluşan festival, genç film yapımcılanna belgesel filmlerin tüm olanaklannı kullanmayı, daha geniş kitlelere ulaşmalannı amaçhyor. Türkiye, festivale 'Istanbul'da Rum Okullan', 'Gören Göz Için Kadıköy', 'Yeditepe Camileri' ve 'Cuma'dan Pazar'a tstanbul' ile katılıyor. ASLISELÇUK 1999'da Selanik'te ilk kez bır belge- sel film festivali başlatılıyor. 15-21 Mart tarihleri arasında gerçekleşek olan fes- tival Yunan Kültür Bakanlığı'nca. Ulus- lararası Selanik Film Festivali ile birlik- te düzenlenen bir kültür olayı. Selanik Film Festivali'nin Yeni Uftiklar bölü- münün başkanı Dimitri Eipides, bu fes- tivalde yönetıci olarak görev japmakta. Festival, aynı zamanda Yunan televizyon ağı NET'in de desteğini alıyor. 21. Yüzyılın Görüntüleri etkinlıği bel- gesel filmler üretimi için hem uluslara- rası hem de bölgesel anlamda önemlı bir girişim olma potansiyeline sahip. Festivalin ana amacı genç film yapım- cılanna belgesel filmlerin tüm olanak- lannı kullanmayı, daha geniş seyirci kit- lelenne ulaşmayi özendirmeyi amaçlı- yor. Medyadaki değişim Bu festivali düzenleme fikrine günü- müzde yer alan görsel-işitsel iletişim araçlanndaki, yani medyadaki değişim- ler neden olmuştur. Medyadaki bu de- ğişimlerin, gelişmelerin kültürler arası bir haberleşme aracı olarak dikkate alın- ması Fıkn festivalin en belirgin önemli ana çıkış noktasıdır. Teknolojideki sürek- li değişmeler nedeniyle belgeseller bu- gün çeşitli formatlar altında büyük bır gelişme göster- mektedir. Bu değişik yakla- ştmlar arasında film, dijital film ve video bulunmakta. Bunlar içinse farklı çıkış ve- ya satış noktalan oluşmakta- dır. Bu satış noktalanmn en belli başlılan sinema. kab- lolu televizyon ve normal te- levizyon kanaltandır. Festi- val aynca tümüyle bağımsız ya da alternatif denebilecek haberleşme kaynaklannm da kendilerini sunabilecekleri bir ortam olma niteliği taşı- mayı istemektedir. Bu yeni festival uluslara- rası bir onur komıtesi kur- ma yolunda çalışmalar sür- dürmektedir. Şu ana kadar bu komiteyekatkılannı sağ- lamak için evet diyenler ara- sında JuditElek (Budapeşte). RobertKramerlTaris), \öc- helNegreponto(Ne\\ York). Johan van tkr Keuken (Ams- terdam), Mareeüne Loridan- Ivens (Paris), Adrienne Man- cia (New York), Chantal Afcerman (Paris) ve başkala- n bulunmaktadır. Bu seçkin ilişkiler ağı, belgesel film üretimi ile ilgili olan kay- naklann aralanndaki bağlan- tılan sağlayacak önemli bir iletişimi de oluşturmaktadır. Festivalin ana programı son 12 ayın uluslararası üre- timinden seçılen olağanüstü yapımlan içermektedir. Fes- tival herhangi biryanşmaya dayanmayan uluslararası bir Selanik Belgesel Film Festivali'nde, Yonanistan'da ödül kazannuş olan belgesel filmler bölümünde 'Epirus' (solda) ve 'Sinassos' (sağda) izleyicilere sunulacak. olay olmasına karşın izleyici ödülü, Yu- nan ve yabancı basınında birbirinden bağımsız olarak verecekleri ödülleri de içeriyor. Film veya videolan ile 21. Yüzyılm Gö- rüntüleri etkınlıgine katılan ülkeler Isveç, Avustralya, ABD, Türkiye, Israil, Italya, Japonya, Arjantın, lngiltere, lsviçre, Rus- ya, Almanya, Fransa, Polonya, Şili, Hol- landa, Norveç. Avusturya. Yetmişten faz- lafilmve video gösterilecek. Özellikle üze- rinde yoğunlaşılan konular. sosyal tema- lar, çevrebilim, tarih, siyasal bilimler ve müzik olacaktır. Kimilerine taklit diyebi- leceğimiz belgesellenn son teknolojiler aracılığıyla oluşturulan, bir anlamda bel- gelesellerde yeralmaktadır. Festivalin bü- tünü şu bölümlerden oluşuyor: 1) GünOmüzün Perspektifleri: Bura- da 14 film yer alıyor. Bunlardan biri de 1998 Amsterdam Belgesel Film Festiva- li'nde ödül kazanan "Fotoamator" fil- mi. "MobikCinemaofDreams" (Hare- ketli Düşler Sinemasi/' Polonya-Alman- ya), "Bread Day" (Ekmek Günü/Rusya), "Kinsagani Diarj•" (Kinsagani Günlüğü/ Fransa-Avusturya) bu bölümde yer alan filmlerden bazılan. 2) Dünya\a Bakışbölümünde ıse "Chi- le-Obstinate Memory" (Şili-tnatçı Bel- lek/'Şıh-tspanya), "DivorcelranianStyle'' (lran Usulü Boşanma/lngıltere), "Tinta Roja" (Fransa-Arjantin), "Night Flo- wers" (Gece Çiçekleri/Yunanistan) gös- terilecek. 3) Portreler-Yasama Deneyimi bölü- münde "Moment of Impact" (Etki Za- manı/ ABD), "Living Among Lions" (Aslanlar Arasında Yaşamak/Norveç). "Hephabah" (Avustralya) filmleri ge- çecek. 4) Yünanistantta ödül kazannuş olan belgeselfiJmlerbölümünde "Sinassos" ve "Epirus" var. 5) Spot Işıklan: Burada Yunanlı yö- netmen Dimitri Mavrikios'un anısına, onun belgesellen gösterilecek. Böylece yönetmenin çalışmalannın bir antolojı- si düzenleniyor. 6) Askın Kjyısında-90'lann Sonubaş- Ugı altında gösteriler yapılacak. Cinsel devrim sonrasında belirginleşen konu- lann işlendiği filmler bu bölümde yer ala- cak. 7) Joris tvens-100. Doğum Yıhnı Kut- lama bölümünde Ivens'in en son filmi "The Story of the Wind" (Rüzgânn Öy- Kemai Sevimlinin 'Cuma'dan Pazara Istanbul u Selanik Belgesel Film Festivali'ne de katılacak Farklı din ve kültürlerin ev sahibi: İstanbul Kültür Senisi - Yönetmenliğini Kemal Sevimli'nin üstlendiği Cuma'dan Pazara tstanbul adlı belgeselin çekımlen geçen ay tamamlandı. Filmin görüntü yönetmenliğini Orhan Ağaoğiu. seslendirmesinı ise Levent Dönmez üstleniyor. Kültür Bakanhğı'nın katkılanyla çekilen filmin müzikleri ise Ezginin Günlüğü'nden tanıdığımız Nadir Göktürk'e ait. Istanbul'u din penceresınden anlatan Cuma'dan Pazara İstanbul, Istanbul'da yaşayan farklı dinlere ve kültürlere mensup kişilerin yaşamlanndan kesitler sunuyor. Filmin yönermeni Kemal Sevimli, Cuma'dan Pazara tstanbul'u hazırlarken hoşgörüyü vurgulamak istediklerini ve bunun için de en ıyi örnegin İstanbul olduğunu söylüyor. tstanbul, Osmanh'dan günümüze yüzyıllardır farklı dınlerden, kültürlerden ve uluslardan insanlara ev sahipliği yapıyor. Aynı zamanda siyası bir sığınma merkezi olan İstanbul. Troçld'yi, Ruslan ve Polonyalılan da ağırladı. Belgeselde. birbirleriyle kardeş gibi yaşayan farklı dinlerden insanlann ibadetleri, gündelik ve sosyal yaşamlan, dini törenleri yansıtılıyor. Önceki yıllarda Topkapı Sarayı, Peygamberler Şehri Şanlıurfa ve Anadolu'nun Kapısı Sıvas gibi belgeseller çeken Kemal Sevimli, Cuma'dan Pazara lstanbul'un, daha önceden varolan bir altyapırun 'Cuma'dan Pazara tstanbul degerlendirmesi oldugunu, araştırmalar sırasında Murat Bdge ve danışman Hasan tierici'nin yardımcı oldugunu söylüyor. Belgesel çekımlerinin geniş bir zaman dilimine yayıldıgını ve belgeselde gösterilen dini törenlerin herhangi bır gün değil de bunun yerine özel günlerde çekildiğini belirtiyor. Belgeselde. dini törenlerin yanı sıra gündelik yaşam, eğlence yaşamı da gözler önüne seriliyor. 33 milyarlık bir bijtçeyle çekilen filmin 12 milyarlık bölümünü Kültür Bakanlığı karşıladı. Sevimli, bunun ardından sponsor arayışına girdiklerini, ancak bu konuda bir yanıt alamadıklannı, bu yüzden de bütçenin geri kalan kısmını kendi imkânlanyla karşıladıklannı söylüyor. Cuma'dan Pazar'a İstanbul, Mehmet Basutçu'nun yardımlanyla şu günlerde Paris'te göstenliyor. Danimarka'da düzenlenen Türk Kültürü Haftası'nda ülkemizi temsil edecek olan film aynca Tokyo'da gerçekleştirilecek olan bir festivalde de izleyicilerin beğenisine sunulacak. 1.Selanik Belgesel Film Festivali'ne de katılacak. Özel televizyon kanallannın belgesel filmleri gece yansı gösterdiğinden yakınıyor ve filmin önümüzdeki günlerde TRT televizyonunda göstenlme ihtimalinden söz ediyor. Kemal Sevimli. önümüzdeki günlerde Osmanlılan, Anadolu'yu ve Akdeniz "de yaşanan bir göç olayını şu günlerdeParistegösterifiyor. anlatan üç film çekmeyi planlıyor. küsü) kansı Marceline Loridan-tvens ta- rafindan sunulacak. 8) Lens-Rock ve Caz Müziğinin Için- den: Büyük müzisyenlere adanmış bır se- çim. Lou Reed Rock and Roll Heart, Zakir ve Arkadasları, Searching for Ji- mi, Storefront Hitchcock, Bob Marley Konserde filmleri gösteriliyor. Batkan televizyon toplantısı Türkiye, festivale Istanbul'da Rum Okullan, Gören Göz İçin Kadıköy, Ye- ditepe Camileri ve Cuma'dan Pazar'a istanbul belgesellen ile katılıyor. Festivalde film gösterimlerinin yanı sı- ra birçok etkinlik de olacak. Yunanisian'da ilk kez kurulacak Belgesel Pazar'ı film festivalinin bünyesinde yeralacak. Bel- gesel filmler için dagıtım olanaklan, özellikle televızyonlara satış şanslannı Balkanlar'da ve Do- ğu Avrupa ülkelerinde geliş- tirmek amacıyla birpazarku- ruluyor. Bu girişimi NET (Ulusal Televizyon Ağı) düzenhyor. Pazann dışındaki Balkan top- lannsmda Selanik'ın bölgede- ki önemine dikkat çekilerek festival düzenleyıcilen Yu- nanistan ve bölgenin diger ülkeleriyle işbirliğinı gelış- tirmeyi amaçhyor. Bu üç gün sürecek toplantıya 14 Balkan ve Doğu Avrupa ülkesınden gelecek temsilciler katılacak. Özel toplantılar da var fes- tival kapsamında. Yeni Med- ya başlığı altında yeni tekno- İojilerle ilgili açıklayıcı. tanı- tıcı toplantılar yapılacak. Bu konu, Yeni Medya: 21. Yüz- yıl İçinAraçlaradıyla günde- me getirilecek. Bu başlık al- tında üç çalışma grubu top- lantısı yapılacak. Bıri pazar- Iama ile ilgili, diğeri Avrupa Belgeseller Ağı EDN'nin dü- zenledigi ortak yapımlarla il- gili, sonuncusu ise Media Hel- las'ın düzenleyeceği atölye çalışmalan olacak. Balkan televizyon toplan- tısı üç günü kapsıyor. On dört ülkeden gelecek temsilcile- rin katılacağı bu toplantılann temel amacı Uluslararası Bel- gesel Festivali'ni, Selanik'te yaratıcılığı destekleyecek olan yıllık bir sinema olayı haline getirmek. Londra 'daki sergide, Picasso 'nun yaşamında fotoğrafın önemi örneklerle sunuluyor 'Fotoğrafi keşfettim, şimdi kendimi öldürebüirim y Picasso'nun ilk eşi Rus balerin Olga KhokhJova. • Sanatçının fotoğraflan, bazı resimleriyle karşılaştırmalı olarak Anne Badassari'nin küratörlüğünde sergileniyor. Picasso'nun yaratıcı yöntemiyle fotoğraf arasındaki bağlantı ilk kez bu kadar aynntılanyla sunuluyor izleyicilere. Kültür Servisi -21. yüzyıla gir- meye hazırlandığımız şu günlerde dünya çapında düzenlenen pek çok etkinlik, 20. yüzyıla damgasmı vur- muş olaylan ve kişileri tekrar gün- deme getırerek onlann bılinmeyen yönlerini ortaya koymay ı amaçhyor. Ingıltere'nin önde gelen galerile- rinden bin olan Barbican Galeri'de de 20. yüzyılın önemli kişiliklerin- den Picasso nun çok bilinmeyen bir yönü, fotoğrafçılıgı konu alınıyor. Pek çok kişinin üzerinde uzlaştığı nokta ise şu: "Eğer Picasso'nun ya- rancı dinamiklerini anlarsak bu yüz- yıh anlamanuz da kolaylaşır." Barbican Gaien "de açılan sergi 28 Mart tarihine dek sürecek. Picas- so'nun fotoğrafla ilişkisini irdeleyen serginin amacı Picasso'nun çok par- lak birfotoğrafçı oldugunugöstermek değil. Zaten öyle de değildi. Sergi- nin amacı. ünlü lspanyol sanatçının yaşamında fotofrafın önemli bir rol oynadığını örneklerle göstermek. Picasso, 1935'te "Resimlerimeis- ted^imberşeyiyerleştiririnı"diyor- du. 20. yüzyılın ünlü ressamı, sanat tarihine getirdiği yeniliklerle sanınz 21. yüzyılda da az bilinen pek çok yö- nüyle karşımızda olacak. Picasso fotoğraf çekmeye 20'li yaşlannı sürdüğü 1901 yılında Paris'te başlar. Bu dönemde objektifine ta- kılan pek çok görüntü, yaşamını et- kileyen pek çok şey gibi tek bir şe- ye, resimlerine hizmet eder. Sanatçının fotoğrafi, bazı resimle- riyle karşılaştırmalı olarak Anne Ba- dassari'nin küratörlüğünde sergile- niyor. Picasso'nun yaratıcı yönte- miyle fotoğraf arasındaki bağlantı ilk kez bu kadar aynntılanyla sunu- luyor izleyicilere. Picasso, patronu Gertrude Stein'ı. 1909'da lspanya'da bir köy olan Hor- ta de Ebro'ya çağırarak çektiği fotog- raflan göstermiş ve kübist dünyanuı gerçek oldugunu ispatladığım belirt- mişti. Picasso'nun fotoğrafa duydu- ğu 'saygı ve sevgp şu sözleriyle bel- ki birderece açıklanabilir: "Fotoğra- fi keşfettini. Şimdi kendimi öldürebj- Brim.Öğrenecekhiç bir şevimkauna- dL" Picasso'nun fotoğrafçılarla yakın- lığı herkesçe biliniyor. Örneğin sür- realıst fotoğrafçılardan Man Ray... Aynca bir süre birlikte yaşadığı sev- gilisi DoraMaarda Yugoslavyah bir fotoğrafçıydı. Picasso'nun fotoğraf- çıhğının resmine yansıdığını göste- ren en önemli yapıtlanndan biri, Rus eşi balerin Olga Khokhlova'mn port- resi... Olga"nın, fotoğrafindan ruva- le yansıyan portresi çok küçük aynn- tılar dışmda birbirinın tıpatıp aynısı. Picasso bu resmini 'fotogrann geniş- lemiş hali' olarak tanımlıyordu ve re- simdeki gerçekliğin sadece çok kü- çük bir bölümünün fotoğraftan borç alındığını söylüyordu. Picasso'nun Olga'yı resmettiğj yapıt uzaysal bir görünrü taşıyor. Orneğin; sol el tu- valde daha detaylı, boyun daha uzun, Olga'nın elbisesi ve sandalyesi ise uzay boşluğunda gibi... Picasso fotoğrafi, resimlerinde en iyiyi bulmak için bir araç olarak kul- lanıyordu. Bunu da başardığı pek çok kimse tarafindan kabul ediliyor. Picosso'nun fotoğraf koleksiyon- culuğu yaptığı da biliniyor. Özellik- le anonım fotoğraflan toplayan sa- natçı bunlan çok küçük bir para kar- şılığında bitpazanndan temin edi- yordu. Sergide bu koleksiyondan ör- nekJer de sunuluyor. Picasso arka- daşlannı da fotoğraflamaktan hoşla- nıyordu. Bunlann arasında George Braque.Gufllaume.'VpoDinaire. Sher- Jock Holmes, Daniei-Henry Kahwe- Der- Billy Bunter gibi tarihe mal ol- muş kışıler de yer alıyor. Eleştirmenlertarafindan Picassova- ri bir rüya olarak nıtelenen sergide büyük ustanın yaşamı. çalışmalan, sevgilileri, kısaca yaşamına girmiş her şeyden birparça bulmak mümkün. DEFNE GOLGESt TURGAY FİŞEKÇİ Demiryolları 3 Şubat günkü "Milliyet"te Başbakan Bülent Ecevit'in, demiryolu yatınmlarıyla anılmak istedi- ği, bunun için Ankara-lstanbul arasını kısaltacak Arifiye-Sincan yolu ile Antalya-Alanya arasındaki demiryolunun yapımı ıçin kimi şirketlerle görüşme- lere başlandığı yazıyordu. Haberi okuyunca Falih Rrfkı Atay'ın 1934'te yayımlanan Bizim Akdeniz adlı kitabındaki o şiir- sel satırlan anımsadım. "Kayalardan taraçalar üzerine oturup uzun uzun Manavgat şelalesini dinleyiniz. Karşınızda binler- ce beygır kuvveti boşuna köpürüyor ve bir tahta su değirmenini çeviriyor. Bu şelale, beyaz kuvve- tin en zengin kaynaklanndan biri olabiiir. Bir gün, bölgenin birçok şehir ve köylerinde Manavgat elektriği yanacak, Antalya-Alanya treni onunla iş- leyecektir." Aradan geçen altmış beş yılda Manavgat üze- rine Oymapınar Barajı'nı yapabildik ama.. bu ül- kemizin en ünlü kıyı çizgisinde demiryolu hâlâ ta- san aşamasında. Cumhuriyet'le başlayan demiryolları atılımı 1950'ye dek sürdü. Bu tarihten sonra değişen ula- şım politikalanyla demiryollan biryana bırakıldı. Bü- tün ulaşım karayollarına aktarılarak, günümüzde her yıl binlerce insanın canına mal olan çarpıklık yaratıldı. Aklın yolu birdır, derler. Bütün dünya, bizim de- miryollannı terk ettiğimiz yıllarda, bu alandaki ya- tınmlannı arttırdı. 1950'lerde, Avrupa'ya gidenler, daha karayolla- n yokken vapurla Marsilya'ya, oradan trenle Pa- ris'e giderlerdi. Pek çok yazanmız bu yolculuğu an- latmışlardır. Vartan Ihmatyan da anılannda Mar- silya'dan bindiğı elektrikli trenin hızı karşısında şaşkınlığını ve Hk kez bir sanayi ülkesinde olma- nın nasıl bir duygu yarattığını yazmıştır. Ellilerde yüz kilometre hızla giden trenler bugün üç yüz kilometre hızla gidiyor. Biz bir buçuk kilo- metrelik Boğaz tüp geçişini tartışırken eller Manş Denizi'nin altına tüne) yaptılar. Paris'in göbeğınden trene binip üç saat sonra Londra'nın merkezınde inebiliyorsunuz. Demiryollan artık karayolunun de- ğil, havayolunun seçeneği durumuna geldi. 1975'te yaptmına başlanan Istanbul-Ankara hız- lı demiryolu bugüne dek bitirilmiş olsa, iki kent arasında karayolu ya da hava yolunu kullananla- nn büyük çoğunluğu bu yolu yeğlerierdi. Ne kara- yolunun yorgunluğu ve masrafı ne de hava alan- lanyla kent arasındaki zoriu ulaşım koşullanyla bo- ğuşmaya gerek kalmadan. 1975'ten bugüne 1200 kilometre otoyol yapıldı ama, yirmi beş yılda 400 kilometrelik demiryolu he- men hiç ilerlemedi. Basınımız da sağ olsun, oto- yol üzerindeki Bolu Dağı tünelini hemen her gün haberyaparken, demiryolunun en çetin noktası olan Ayaş Tüneli'ni anmaz oldu. Konuya bir de olanaklan kısrtlı ülkemiz için önem taşıyan maliyetleraçısından bakalım: Üç şeritli çift hat otoyolunun maliyeti, hızlı demiryoluna göre 1.5 ila 3 kat pahalı; otoyolun ekonomik ömrü 10- 15 yıl iken demiryolunun 30 yıl. Enerji tüketimi de karayollarında demiryolundan 2-5 kat daha fazla. (Türkiye Mühendislik Haberieri Dergisi, sayı: 397, Mayıs1998). Bir ülkede otoyollar olmasın demenin anlamı yoktur. Ancak otoyolların yalnızca özel araçlar için anlamlı oldugunu da bilmeliyiz. Toplu taşımacılık; hız, çevre koruma, güvenlik bakımlanndan demir- yoluyla yapılmak zoaındadır. Tüm dünyanın da yaptığı budur. Fransa'da 70'li yıllann başına dek ülkeyi kuzeyden güneye geçen yaklaşık bin kilo- metrelik tek bir otoyol vardı. Ülke varsıllaş<p dün- yanın dördüncü büyük ekonomisi olduktan sonra ancak otoyol yatırımlan hızlandı, bugünkü 6.500 kilometrelik uzunluğa ulaştı. Biz daha demiryolu ulaşımını sağlayamadığımız Karadeniz kıyı çizgımizde Zonguldak'tan Sarp'a dek otoyol ihaleleri yapıyoruz. Kıyılann doldurulup do- ğanın yok edilmesi ve sorumsuzca harcanan ulu- sal kaynaklarımız karşılığında. Bir başka çarpık ulaşım gerçeği de güney kıyı- larımızda sürüyor. Izmir'den Mersin'e dek her yıl milyonlarca gezmenin dolaştığı Ege ve Akdeniz kı- yılanmızda tek bir yerieşime bile demiryolu ulaşı- mı yok. Gerçekler ve ülke çıkan bu denli açıkça ortaday- ken, hâlâ ulaşım seçeneklerini karayolundan ya- na kullanan siyaset adamlarımızın bu tavıriannın ne anlama geldiğini toplumca sorgulamamızın zamanıdır. K Ü L T Ü R f Ç İ Z Î K K Â M Î L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle