Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3ARALIK1999CUMA
14 KULTUR kurtur@cumhuriyet.com.tr
Figen Aydıntaşbaş'ın sergisi, manzara resminin Türkiye'deki geçmişine bir sunu niteliğinde
Yerel resim tarihine bîr bakış
ESRA ALİÇAVUŞOĞLU
FigenAydmtaşbaş' ın 'lçtemasVdan
Nesne! Betimlemeye' başlıklı sergısi,
11 Aralık tanhıne dek Urart Sanat Ga-
lerisi'nde... Figen Aydıntaşbaş bu ser-
giyı manzara resmınin Türkiye'deki
geçmişine bir sunu olarak nitelendi-
riyor. Sanatçının sahaflarda dolaşuken
bulduğu bir fotoğraflan yola çıkarak
oluşturduğu bu sergi, 20. yüzyılın baş-
lanndan sonuna kadar geçen süre için-
de ressam-resım-doğa-fotoğraf iliş-
kisini irdelemeye yönelik olarak tanım-
lanabılir.
tkı ressamı, doğa karşısında resim
yaparken gösteren bu fotoğrafin 'bd-
ge' yanı ağır basıyor. Büyük olasıhk-
la 1914 kuşağının izlenimci sanatçı-
lanndan olan bu iki ressam, neyi res-
mettıklen görülmeyen bır manzara
içinde tuvalleri ve boyalanyla tam 'iş
üstündeyken' göstenliyor. Yiyecek ve
içeceklen, şemsiye, bir kutu konser-
ve ve elbette resim yapmak ıçin gere-
ken ne varsa hepsi bir arada bu fotoğ-
rafta... Bu iki ressam, arkalannda bel-
li belirsız seçilebilen yıkıntı ve ağaç-
larla asluıda tam da manzara resmi-
run kendısi oluyorlar.
Figen Aydıntaşbaş yıllardır sanat
tarihçilerinin üzerinde kafa yorduğu;
"İzleyki hangi görüntûnün resmini
gönnekister" sorunsalına bır anlam-
da sanatçı kimliğiyle katkıda bulunu-
yor. Günûmûzde artık her ne kadar
•demode' bir resim türü olarak adlan-
dınlsa da manzaranın izleyeni ve ah-
cısı hıç tükenmiyor. Sergi, bu anlam-
da gelenekselle modem olanı karşı
karşıya getinyor denilebilır. Figen
Aydıntaşbaş sergide, bu fotoğrafı tıp-
kı bir doktor titizliğiyle aynntüara bö-
lerek, her birini resimsel düzlemde
tekrar ele alıyor. tki ressamm hazır
tuvali, günümüze 'laptop' olarak uy-
gulanıyor örneğin...
Aydıntaşbaş, Batı resmı ile tanışık-
lıktan sonra, doğa karşısında gelenek-
sel içten bakışın (iç temaşanın) terk edı-
lerek yerine gelen nesnel betimleme
anlayışını benimseyen ressamın tuval
önündekı duruşunun resmi olarak ta-
mmlıyorbu sergiyi. Fotoğraf, fotoko-
pi, tuval ve kâğıt üzerine çalışmala-
nn yer aldığı sergi, bugünden yerel re-
sim tarihine doğru bır bakış.
Göndermeterde bulunuy or
Hazır nesne üzerinde çalışmaktan
keyifalan Aydıntaşbaş, fotoğrafla iliş-
kisini şöyle açıkhyor: "Fotoğrafin ken-
disizaten nesne olarak yeterincecazip-
tL Onun yolundan giderek bir çeşit
jimnastik yapmayı amaçladım. Bir tfir
çeşiüemeter diyebfliriz. Serginin gû-
nümüzün resim tarüşmalaruıada gön-
dermeyapmasını istedim. Kııllandığım
araç eski bir fotoğraf olsa da bu tar-
bşına bugûne sutbir şey.Ama befld bir
• " Fotoğrafin yolundan
giderek bir tür
çeşitlemeler yaptım.
Serginin günümüzün
resim tartışmalanna da
gönderme yapmasını i,
istedim. Kııllandığım araç
eski bir fotoğraf olsa da
bu tartışma bugüne ait.
Ama belki bir anlamda
manzara ressamlığına bir
selam çakmak istedim."
anlamda manzara ressamhğmabirse-
lam çakrnak..."
Sanatçı bu sergiyle, çağdaş bİT man-
zara ressamı olarak karşımıza çıkar-
ken, fotoğraftaki ressamlarla arasm-
daki farkı da vurguluyor resimleriy-
le. "Manzara günümüzdeaşmınışbir
resim türü olarak adlandınhyor. Bu-
rada resim türü kadar ressam da söz
konusu. O günden bu güne değişenle
değişmeyeııi bir arada göstermeye ça-
hşom. Kullandığım şeffaf kâğıt veya boy
resimdeki konuya simgesel bir yakla-
şun getiriyor. Bunu bir örtüşme olarak
düşünebfliriz.
r
Figen Aydıntaşbaş, Türkiye'de Ba-
tılı anlamda ortaya çıkan resmin se-
rüvenine de göndermelerde bulunuyor
bazı resimlerinde. Türk resim sanatı-
mn manzarayla, daha doğnısu fotoğ-
raflan manzara yapmayla başlayan sü-
recini resimlerin üzenne giydirdiği
şeffaf Türk ressam kronolojıleriyle
gösteriyor. Bu anlamda fotoğraftan
yola çıkılıp fotoğraf ressamlığına da
selam göndermeyi ihmal etmiyor.
Arnold Wesker> konuk değil bizden biri
• Türkiye'ye birçok kez söyleşiler yapmak, seminerler
yönetmek için gelen Wesker, bu kez kendi tiyatrosu üstüne *
konuştu. Otobiyografisindeki annesiyle ilgili bölümü okurken
yüreklerimizi titretti. Son oyunundaki traji-komik bölümler,
profesyonel oyunculan geride bırakan bir ustalıkla sunuldu.
SEVGİ SANLI
1959-1960 tiyatro sezonu Londra'da
yeni yetenekleri tanıtan unurulmaz bır
şölendi. Yüdız ve Müşfik Kenter'le
çeşitlı tıyatrolarda karşılaştık. Birçok
oyunu bırlikte izledik. Joan
LitrJewoodun keşfettiğı genç ışçı kız
Sheiagh Delaney den "A Taste of
Honey", Amerikalı kadın yazar
Lorraine Hansbem den "A Raisüı in
the Sun* ve Arnold Wesker"den
"Roots" (Kökler). Delaney parlak
başansını sürdüremedı. Genç,
yetenekli ve siyah olmanın
güçlüklenni düe getiren Hansberry
otuz dört yaşmda kansere yenik düştü.
Ama bizım Wesker, rahatlıkla bızim
diyebileceğimız kadar ülkemıze
yakınhk gösteren
Wesker, dünyaca
tanınan, yapıtlan
dünyamn dört
bucağında sergilenen
bir yazar şımdi.
' Kökler' inyülar
sonra Cevat Çapan'ın
Türkçesiyle
konuşacağını. Müşfik
Kenter'in yorumuyla
Kent Oyunculan
sahnesinde boy
vereceğini Wesker'le
ilk karşüaşmamızda
nasıl düşünebılirdik?
GönülÇapan
"Mutfak" ıle «Annie
WobWer"ı, Berrin
Cumalı "Dört
MevsinTi, Yıkuz
Arda "Mavi Kâğıt Üstüne Aşk
Mektuplan"nı. AH Taygun "Tacir"i
dılimıze kazandırdılar.
Wesker'ın bizden biri ohnasında Türk-
tngilız Derneğı eski başkam Yüdız
Arda'nın payı büyük. 'Annie
Wobbler'i Ankara Devlet
Tiyatrosu'nda yöneten Vacide Öksüzcü
şöyle demiştı: "Yıldız Hanun'm
yardımlan olmasa ne yapanhk,
. < bilnüyorum. Hem yazan daha
^ kapsamh bir biçimde tanryabiklik.
(
- I Hem doğrudan doğruya Uetişim
f | kurarak yapıtunn sergüenmesi üstüne
• düşüncelerini öğrenebildik."
Arnold Wesker gerek bu oyununu
gerek başka birçok oyununu kendi
sahneye koymayı yeğlemiştir.
Yönetmenin yazann üstüne çıkanldığı
modadan yaka silktiği için kendi
oyunlannı kendi yönetme
eğilımindedır. Görsel efekt uğruna,
| çarpıcılık uğruna, insan
• davraruşlanndaki inceliklerin, "' .
duygusal gerilimlerin, sahnelerdeki
ritmik gelişmelerin, dildeki şiirselliğin
feda edilmesi yazara göre haddini
bıhnezliğin ta kendisidir. Zaman
zaman romana, öyküye yönelmesi
belki de yönetmenlerden yaka silktiği
için. Shakespeare, "Bütün dünya bir
sahnedir" demışti. Wesker ıçin bütün
dünya bir mutfaktır, desek fazla
abartmış olur muyuz?
tt
Mutfak"(Kitchen) (1956), "Ctakken
SoupwithBariey" (Arpalı Tavuk *>H-">
Çorbası) (1959), "Chips wtth
Everything" (Her Öğün Çips) (1962)
"Can boğazdan gefir" deyimini
anımsatmıyor mu?
Wesker'in kalemiyle geçinmeye
başlamadan yaptığı işler arasında
pastacılık da var. Londra'daki evinde
kendi ellenyle pışırdiğı pastadan bir
dilim almayı, tattığım dünya nimetleri
arasında sayıyorum.
Türkiye'ye birçok kez söyleşiler
yapmak. seminerler yönetmek için
gelen Wesker. bu kez (TtSAN),
Tiyatro Sanatını Geliştirme
Denıeği'nce çağnhnıştı. Aksanat
Sanat Merkezi ve TİSAN işbirliğiyle
tiyatro ve sinema dünyasımn bazı
ünlülen, Wesker'den başka Terry
Schreiber, Israd
Horovitz ve Terry
Gillam,
workshop'lar ve
nyatro sohbetleri
gerçekleştirdiler.
Her biri ayn ayn
üstünde durulmaya
değer ilginç
etkinliklerdi.
Kendi tiyatrosu
üstünde konuşan
Arnold Wesker,
son oyunundan
örnekler vererek
bir sahne eserinin
nasıl yaratüdığını
anlattı. Dramatik
yapı ve kurgu
üstüne konuştu.
"Biredebiyat
eserinin uzun zaman varfağmı
sürdürebihnesinin. suuriar
aşabilmesinin sım nedir? Bir oyunun
DNAsı nedir?™"
"Teknik beceri yazarukta ilk adnndır.
Marangoz aletlerini ustaca kullanabflir,
ama yaptığı iskemle güzel mi, rahat
mı?_ Oyun yazan için de böyle.
Djyalog pariak, yapı orurmuş,
karakteıier iyi tanımlanmış, konu soylu
ama yazann idraldni sağiayan zekâ ne
güçte? Duyarhk ne derece keskin?
Marifet bizde hayranhk uyandmr ama
yüreğimLzi tirreten. zihnimizi harekete
geçiren \e hayatunızı değiştiren
büinçteki dermtiktir."
Wesker otobıyografisindeki annesiyle
ilgili bölümü okurken yüreklerimizi
titretti Son oyunundaki trajikomik
bölümler, profesyonel oyunculan
geride bırakan bır ustalıkla sunuldu.
Meğer gençliğınde oyuncu olmak
istermiş. RADA smavlannı kazanmış
ama yoksulluk belinı büktüğü için bu
okulda okuyamamış. Her oyun
yazanmn gönlünde oyunculuk yatar
samnm. Birçok oyuncu nasıl yazarhğa
özenirse... Avni Dilligil Tiyatro
Ödüllen'nin 22. yılı konuk yazar ve
sanatçılann katılımıyla Sabancı
Center'da görkemli bir biçimde
kutlandı. Bu ilk uluslararası
kutlamaydı NedimSaban'ın
organizasyondakı çabalan da göza rdı
edümemeü.
22. Avni Dilligil Tiyatro Ödülleri'ne yeni bir boyut getiriliyor
Odiifler sanat haftasına dönüşecek
KüMr Servisi - Tiyatro ve sinema
dünyasından ünlüyabancı konuklany-
la uluslararası bir sanat etkinliğine dö-
nüşen 22. Avni Diffigü Tiyatro ÖdüDe-
ri, Sabancı Center'dayapılan bir tören-
le sabiplerini buldu. Bu yü ilk kez Ne-
dün Saban'ın başkanlığındaki Tiyatro
Sanatuıı Geliştirme Derneği tarafin-
dan düzenlenen Avni Dilligil ödülle-
ri, sponsorlannın çeşitlilik göstermesi
açısından da dikkat çekıyordu: Akbank,
Hyatt Regency, Kültür Bakanhğı, Bo-
ğaziçi Borsa Restaurant, Mahzen Res-
taurant ve Dedıkodulu Meyhane.
TlSAN Başkanı Nedim Saban, tek-
nolojinin büyük bir hızla ınsanlan, top-
lumlan, sanatlan bırbinne yaklaştırdı-
ğı bir çağda AVTÜ Dilhgil TiyatroÖdül-
leri'nin de uluslararası boyut kazan-
masuun kaçuulmaz olduğunu belirte-
rek etkinliğin bu yıl farklı bir platfor-
ma taşınmasını gerekçelendirdı. Çiçek
DiBigil de, bu yıl ödülün kavuştuğu ye-
ni niteliğin, gelecek yülarda gelenek-
sel hale getirilmesi düşünülenbir 'Av-
ni DiHigfl Sanat Haftas'nın ilk adunla-
n olduğunu belirrti.
Leyla Tekül'ün sunduğu törende,
AylaAlgan 'YıiBBsEmre'denŞarküar'
başlıklı birmini konser sundu. Yayla Sa-
nat Merkea Oyunculan tarafindan ye-
ni sahnelenmeye başlayan 'YediKoca-
b Hörmüz1
oyunundan aktanlan bö-
hımler ve DemetAkbağ ile Gürdal To-
sun'un "Sen Hiç Ateş Böceği Gördün
mn?' adlı ojiondan bir bölüm sundu.
Avni Dilligil Tiyatro Odülleri'nin en
büyük ödülü olarak tanıtılan Yaşam
BoyuBaşanÖdüKi'nü, tiyatromuzunus-
ta oyuncusu ve yönetmeni Müşfik Ken-
ter aldı Seçici Kunıl Başkanı Göksel
Kortay'ın,"Bugünekadar yaptüdany-
b w bundansonrayapacaklarryta nyat-
ronun en büyüğü olduğu tartışmasız
olarak kabul edikn sanatçılara verilen
bir ödüldür. Bu ödülü alan sanatçı, bir
daha AvniDUHgilTiyatroÖdüHeri'nde
hiçbir biçimde değeriendirmeye sokn-
iamaz" dıye tanıttıgı Yaşam Boyu Ba-
şan ödülü'nü bgiliz oyun >-azan Ar-
nold VVesker'in elinden alan Kenter.
u
Böylecebizeyeniodül)erinyTihıkapan-
mış otdu" diyerek espri yaptı.
Tiyatromuzun bir başka ustası. Ne-
jatlîygurda'BelkjsIMln^lOnurÖdü-
hı'nü kazandı. Çahşmalan dolayısıyla
törene gelemeyen Uygur, sahneye ku-
rulan ekrana yansıyan görüntüleri ara-
cılığıyla teşekkür etti.
aşam Boyu Başan Ödûlü
Müşfik Kenter'e, Belkıs
Dilligil Onur ÖdülüNejat
Uygur'a verildi. "Sen Hiç
Ateş.Böceği Gördün mü?"
Avni Dilligil Odülleri'nin bu
yılki galibiydi. "Bağla Şu
îşi", iki erkek oyuncusuna ve
çevirmenine ödül getirdi. En
başanh yönetmen de Müge
Gürman seçildi.
lzmit'te yaşanan deprem felaketine
karşın çaUşmalannı vargücüyle sürdü-
ren ve etkiiüiklenyle depremden zarar
gören çocuklara moral veren IzmitBe-
lediyesi Şehir Tiyatrolan, 'Jüri Ctari
Ödülü'ne hak kazandı. Kısa bir süre ön-
ce bır kaza sonucu yıtirdiğimi2 genç tı-
yatrocu Hüseyin Kanrcıoğlu'nurı anı-
sına verilen bır özel ödül, törene katı-
lanlann duygulu anlar yaşamasına ne-
den oldu.
Kaurctoğlu'nun eşi DflekKaOrcıoğ-
lu, gönderdiğı mesajda "Hüsevin, bu
dünyaüzerindeki herkese doğnı ve gü-
zd insanın ne olduğunu gösterdi. Ümit
ederim ldonun anısına verilen bu ödül,
HüseyinKabraoğhı'nun anısını nokta-
lamaz, aksioe, yeni sanatçdarm ortaj-a
çrianasmıteşvikedki birrolovnar" de-
di.
'Sen Hiç Ateş Böceği Gördün mü?',
Avni Dilligil Odülleri'nin bu yılkı ga-
libiydi. Yılın en başanh yapımı seçi-
len oyun, yazan Ydmaz Erdoğan'a yı-
hn en başanh yazan ödülünü kazandı-
nrken Zerrin Sümer'e de yıhn en ba-
şanh yardımcı kadın oyuncusu ödülü-
nü getirdi. Sümer, ödülü 'Şen Makas'
adlı oyundarol alan Hülya Karakaşla
paylaştı.
SevinçErbıdak, KekbeklerÖzgür-
dür' ve 'Deryn Gühl' adlı oyunlarda
gösterdiği başan nedeniyleyıhn en ba-
şanlı kadın oyuncusu ödülüne değer
bulundu. Ödülünü Kenan Işık'ın elin-
den alan Erbulak, "Yaşamnnda akb-
ğnn ilködülbu.lzinverirseniz bunu, şu
andayanımdaounasmı her şeyden çok
istediğim sevgüi babam Altan Erbu-
lak'la pa> iaşmak istiyorum" dedi
Mersın'de oynandığı sırada bazı si-
yasilerimızın çok ılgınç tepkilerine he-
def olan 'Bağb Şu Isj'. hem iki erkek
oyuncusuna hem de çevırmeni Pmar
Kflr'e ödül getirdi. Payidar Tüfekçi ve
Mehmet AB Kaptaniar yılın en başan-
h erkek oyuncusu ödülünû paylaşırken,
yazar Pmar Kür de yıhn en başanh çe-
virmeni oldu. Kür, ödülünü, çevirmen
ve tiyatro yönetmenı Tunç Yahnan'dan
aldı.
En başanh yönetmen ödülünü, 'Kû-
çük Bir İş tçin Yaşh Bir Palyaço Aranı-
yor' adlı oyunuyla MügeGürman aldı
bu yıl. Gürman oyunculanna teşekkür
ederek *Onlarküçük bfr oyunda büyük
bir iş yaptılar" dedi. Adnan Btricik,
IMıust'taki rolüyleyıhnen başanh yar-
dımcı erkek oyuncusu olurken, en ba-
şanh dekor tasanmcısı ödülünü 'Atça-
tı Kel Mehmet'tekı tasanmıyla Nuret-
tin Özkönü, yılın kosfüm tasanmcısı
ödülünü 'Hürrem Sutan'la Duygu Tür-
kekuL en başanh tiyatro müzığı ödülünü
ıse Metin Kalender aldı.
ODAK NOKTASI
SELtM İLERİ
Sahaflap Çarşısı •
Orada, Sahaflar Çarşısı'nda bir hayat buldum ben.
Hiç üşenmez, bütün yaz günleri, Cihangir"den kal-
kıp Beyazıt'a gider, Sahaflar Çarşısı'nı gezerdim.
Böyle kaç yıl... Hayatımın en güzel yıllan.
Kitaplar orada başiadı. Kitaplara bakıyordum. Bu
kitaplar benim olmalıydı. Onlan edinip eve götürme-
liydim. Okumaltydım onlan.
Onlar tezgâhlarda dururdu. Yeditepe Yayınlan, Var-
lık Cep Kitaplan, Türkiye Yaymevi, Şaheser Roman-
lar. Bunlar birer ikişereve geldiler. Ama Sahaflar'a git-
mek arzusu dinmedi.
Gerçi bugünün Sahaflar Çarşısı, benim anlattığım,
anlatmak istediğim altmışlı yıllann çarşısı değil. Ama
0 günlerden bir şeyler yine yansıyor.
Nasıl mıydı o günler; ilk günü bile hatırianm:
Bir sonbahar günüydü. Beyoğlu'ndaki Kitap Sa-
rayı'nda raflara bakarken Sahaflar Çarşısı'nın adını,
iki kitapseverin konuşmasından işitmiştim. Asıl 'ki-
tapevleri', her şey Sahaflar'daymış!
Dar, mermer kapıdan girerken yüreğim çarpıyor-
du. Dar merdivenden çıktım. Sonra sıra sıra kitapçı-
lar başladı. Bütün bir edebiyat orada duruyordu
Adlannı hiç bilmediğım yazarlar ve eserieri. Ka-
paklanna, kapaklanndaki resimlere bakakaldığım ki-
taplar. öğrenci harçlığıyla hangi birini alacaksın?!
Ama hepsi al beni d'ıyor. Al beni!
Öyle kitaplar gördüm ki, sayfalannı çevirdikçe re-
simler çıktı karşıma. Resîmli hıkâye kitaplan, şiir ki-
taplan...
Yazlar, sonbaharlar, okul zamanı yalnız cumartesi
günleri, hep burada, Sahaflar Çarşısı'nda. Henüz öy-
le 'en çok satan kitaplar' lısteleri, baskı üstüne bas-
kı yapan ve okunmayan, okunmuş gibi yapılan kitap-
lar falan yok. Tersıne, 'edebiyat'ı sen kendin yakalı-
yorsun. Biravcısın. Sahaflar Çarşısı'nda herdefasın-
da güzelim bir eseri aviıyorsun...
Buranın aziz kitapçılan vardı. Aradığınız bir eseri bul-
mak için günlerce, haftalarcauğraşııiar, kitaplan okur,
kitaplar salık verir, kitaba karşı yol yordam öğretirler-
di. Harçlığınız yetmezse, çok gençseniz, öğrenciy-
seniz, kitabffi ederini bir sonraki gelişinizdealmayı öne-
rirter, size güvenirterdi.
Sonra bir şeyler değişmeye başladı. Ben mi değiş-
miştim? Yazılarım yayımlanıyordu ya, yazardan sa-
yıyordum kendimi. Tezgâhlarda kitaplanmın sergile-
neceği günü bekliyordum.
Ama başkaşeyler de oluyordu: Kitabın kutsal dün-
yasını soluduğumuz Sahaflar Çarşısı'nda işportacı-
lar, kırtasiye, sergiciler belirmeye başlamıştı. Kitap ne-
redeyse gözden düşüyordu. Dünkü aziz kitapçılar
birer ikişer uzaklaşıyoriardı çarşıdan.
Ben de uzaklaşıyordum galiba.
Eski kitapların sararmış, bazan yırtılıp bin emekle
onanlmış sayfalanna geleceğe bir emanetmişçesine
dokunan coşkun eller hatırlanm bu çarşıdan. Eski bir
kitap için duyulan heyecant hatırlanm. Yıllarsonra yüz
yüze gelmişsiniz, bir düşünün, yıllarca aramış, bek-
lemişsiniz o kitabı, şimdi yaşlı sahaf size uzatıyor, si-
ze emanetediyor... , •. „ -
Bir yaşama biçımiydi herhalde.
Gözümün önünde:
On üç on dört yaşımdaymışım. Sahaflar'ın Kapa-
. -Jçarşı_yönündeKı kapısındartgiriyormuşum. Tenteler,
asmayapraklan altmda durarakkitaplara bakıyormu-
şum. Bazı akşamüzerleri, hele sonbaharsa, gün er-
ken sönüyorsa, ince tşıklar yanıyormuş kitapevlerin-
de. Saatlerce orada, kitaplar arasında kalıyormu-
şum...
Şimdi ne zaman yolum düşse, Sahaflar Çarşısı'na
bu anılarla uğranm. Görünüm aynı değil, biliyorum.
On üç on dört yaşım çok gerilerde kaldı. Ama o se-
vinç, o coşku, o eski, sararmış kitaplar rüyası hiç
dinmedi. Yazılann, harflerin, sözcüklerin büyüsü ay-
nı başdönmesini, aynı yürek çarpıntısını yinegeri ge-
tiriyor. yine kendimden geçiyorum...
Takvimde lz Bırakan:
"Kayboldum I Yıllarca beraber uyumak uyanmak
1 Suya ve ekmeğe uzanmak bırlikte I Tartışmak, kü-
süşmek, sevişmek /Ama sevda nerde sevda nerde"
Gülten Akın, "Sevda Kalıcıdır"
Şedat Simavi
Odülleri belirlendi
Istanbul Haber Servisi -
Türkiye Gazeteciler Cemı-
yeti (TGC) Kunıcu Başka-
nı Sedat Simavi adına 23
yıldan ben verilen "Sedat
Simavi OdüDerTnı kaza-
nanlar belirlendi.
TGC'den yapılan yazılı
açıklamaya göre, 9 dalda
yapılan yanşmaya toplam
298 eserkatıldı. Seçici ku-
rulların değerlendirmesi
sonucunda. 23. Sedat Si-
mavi Ödülleri'ni kazanan-
lar şöyle:
- Gazetecüik Ödülü: Sa-
mi Kohen "Yonun" adlı
köşesindeki dış politıka ya-
zılan nedeniyle, KadirEr-
can "TekkulakSkandalı"
haben üe.
-Televizyon Ödülü: Coş-
kun Aral "Majın Dosya-
sı" çahşması, Nedret Ça-
tay "Beyoğhı Zaman tçin-
de" adhtelevizyonbelge-
seliyle.
- Radyo Ödülü Erol
Candabak. Tezaevlerinde
Yaşanan Olayter" adlı rad-
yo programı. R.Cengiz Ay-
vaz -Metin Göktepe Bel-
geseii" adlı radyo yapımı> -
la.
-Sosyal Bılimler Ödülü:
Prof. Dr. Şerafettin Turan
"TûrkDe%TimTaribi;Çağ-
daşbk Yoiunda Yeni Türld-
ye (lV Kitap)" adh eseri ve
Prof. Dr. Şevket Pamuk da
"Osmanh tmparatorlu-
ğıTnda ParanmTarihi'" ad-
lı çahşmasıyla.
- Edebiyat Ödülü: Prof.
Dr. TahsinYücd, "Söjtan-
lerin İçraden" adh yapıüy-
la.
- Görsel Sanatlan Alaet-
rın Aksoy, "Ankara/Gale-
riNe\SergBİ''ile.
- Fen Bilimleri Odülü:
Prof Dr Necdet Coşkun;
"tmidazoun 3-OksMerin
Aril İzoshanattam Regk)
veDiastereoseçkiKanhn»-
sı" adh eseriyle.
- Sağlık Bilimleri Ödü-
lü: Prof. Dr. Feridun Cahit
Tanyel Dr Mehmet Yıkb-
nm Sara, Dr. Ahmet Mert
Ertunç. Prof. Dr. Rüştü
Onur ve Prof. Dr. Nebil
Büyükpamukçu ortak ça-
hşmalanyla.
-Spor Ödülü SinanŞa-
mlSam. "Dünyaboksşam-
piyonu otması" nedeniyle.
Aynca televizyon dahn-
daki seçici kurul, yanşma-
ya kanlan 29 eserarasmdan
NTV HaberMerkezı'nı ça-
lışmalanndan, SehnaÖzi-
nanır'ı da TRT'de yayım-
lanan "Televizyonda Şid-
det" programındarı dolayı
övgüye değer buldu.
Odüller, 13 Arahk Pa-
zartesı günü AKM'de dü-
zenlenecek törenle sahıp-
lerini bulacak.
BUGUN
I CRR'de Türk Musikisıni Araştırma ve Tanıtma
Bırimı'nin (TÜMATA) Oruç Gfrvenç'ın yönetıminde
vereceği 'Dede Korkut Destanı'nın 130. Yıh" başlıklı
konser 20 OO'de başlayacak. (252 98 30)
• YILDIZ TEKNÖC ÜNTVERSÎTESt'nde saat
20.00'de Erkan Oğur bir konser verecek.
• FtLM-YÖN'de gerçekleşen fıhn analizleri
toplantılan kapsammda saat 18.00'den itibaren Mustafa
Ataoklar'ın Asansör' adh fıhni tartışılacak/293 90 01)