22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 2 ARAUK 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER MFden Kemal Gürvz'e tepki • ANKAJU (Cıımmıriyet Bûroso) -YÖK Araştınna Komisyonu'nun MHP'li başkanı Mustafa Gûl yaptığı yazılı açıklamada, millıyetçi olduğunu ve ANAP'a oy verdiğini açıklayan YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürûz'ün tarafsızlığını yitırdiğinı belirterek "Araştırma komısyonunun çalışmalannı sulandırmak istiyor. Oy verdığı partiye mesaj göndertne gayretine düşen, adeta 'kurtann beni1 diye feryat eden zihniyeti de anlamak mümkün değildir" dedi. Bartın Cezaevrnde tünel ortaya çftarıldı • BAKTIN(AA)- Jandarma tarafindan Bartın Özel Tip Kapalı Cezaevi'ndekı periyodik denetınüer sırasında yaklaşık 20 metre uzunluğunda tünel bulundu. Tünehn, terör suçlusu mahkûmlar tarafindan kazıldığından şiiphe duyulduğunu belirten yetkilıler, soruştunnanın çok yönlü sürdürüldüğünü kaydetti. Balıkadamlar Demfrenn önünde • ANKARA(AA)- Çumhurbaşkanı Süleyman "Demiret,Gençlik ve '' u 'n"' "S'pbrdan Sonımlu Devlet " 'Bakanı Fikret Ünlü, Sualtı Sporlan Başkanı Harun Sevinç ve beraberindeki balıkadamlan kabul etti. Çankaya Köşkü'nde gerçekleşen kabulde Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, "Sualtı sporlannı önemsiyorum" dedi. Dünya rekortmeni Yasemin Dalkıhç, Demirere bir balıkadam heykeli hediye etü. Akpmar'ın yargdanması • ANKARA (AA) - Ankara Adli Tıp Kurumu doktoru Cumhur Akpuıar ile Ankara Barosu avukatlanndan Zeki Rüzgar'ın da aralannda bulunduğu 4 sanığın, Devrimci Halk Kurtuluş Partısı-Cephesi (DHKP-C) üyesi olduklan ve bu örgüte yardım ettıkleri ıddiasıyla yargılanmalanna devam edildi. Ankara 1 No'lu DGM'de görülen davanın dünkü duruşmasrnda mahkeme başkanı Mehmet Orhan Karadeniz, sanık Rüzgar'ın hasta olduğuna ikşkın rapor sunduğunu bildırdi. Başkan Karadeniz, Rüzgar'ın mazeretinin kabul edildiğini belirterek duruşmarun ertelendiğini açıkladı. Yener-Eceyit görüşmesi • ANKARA (AA)- Başbakan Bülent Ecevit, dün TRT Genel Müdür Yücel Yener'i Başbakanlık merkez bınasındaki makamında kabul ederek bir süre görüştü. Kabulde Yener, Cumhuriyet Treni'nın 27 Aralık'ta Ankara'ya gelişi sırasındaki karşüama törenine Başbakan Ecevıt'i davet etti. Yener, aynca Ecevit'e "Cumhuriyet Treni"'nin maketıni sundu. Başbakan Ecevit, dün tktısadi Kalkınma Vakfi Başkanı Meral Gezgin Eriş'i de kabul etti. Eriş Başbakanlık'tan aynlırken gazetecilerin sorulan üzerine, Ecevit üe görüşmelerinde AB- Türkıye ilişkileri üzerinde durduklannı söyledi. Başbakan Ecevit'ın AB'ye girişle ilgilı bazı açıklamalan bulunduğunu anımsatan Eriş, "'Zaman kaybetmeden çalışmamız lazım" dedi. Gençler tmiversileye yâbancı Öğrenciler, okullardaki 20 yıllık 'olağanüstü halin' artık kaldınlmasını istiyorlar ALİER "Üniversiteyi kendünize ait bir yer ota- rak görmüyoruz, dahası kendimizi öğren- tibissetmryonız.'' Ümversıteh gençler. ünı- versitelerdekı baskının getirdiği yabancı- laşmayı bu sözlerle ifade ediyor. Universi- te yönetimi ve polisin çifte baskısı nedeniy- le öğrencı psikolojisı yerine suçluluk psi- kok>jisi taşıdıklannı anlatan öğrenciler, üniversitenin varlık nedenı olmalanna kar- şın, üniversitelerin bir bıleşenı olarak ka- bul edilmediklenni savunuyor. IC Jeofızik Mühendisliği öğrencileri Koray Güverdn, Savaş Karabulnt Hatke Yeziz ve tşletme Fakültesı öğrencısı Neslihan Öz sorulan- mızı_yanıtladı: - Universheye yabancılaştığuuzı söytü- yorsunuz, neden? - Sabah kampusa gıderken ünıversitenin önünde ilk gördüğürnüz şey polis otobüsü, sonra kapıda polisle karşüaşıyoruz: tek tek aranarak içeri alınryoruz, çantalanmız ara- nıyor, kimlik kontrolünden geçiyoruz. Üni- versitede günümüz böyle başlıyor. Kantin- de sivıl pohslerle yan yanayız. Biliyoruz ki bızi izlemek içın oradalar, afışlenmizı yır- tıp bizi götürebilırler. Bir öğrencı kımlıği- mız, bir özgürlük ortamı yok. Bu koşullar- da kendimizi öğrenci hıssedemiyoruz, da- ha çok suçluluk psikolojisi içmdeyız. As- lında üniversite denilen şey bu değil bili- yoruz; eğitim görenbiziz, eğitim veren ho- calar. Arna iki taraf da aslında yokuz üni- versitelerde. - Yasadışı gösterilere polisin müdahaksi doğal değil mi? Zaman zaman yap&gınız ldtiesel basın açıklamalan ve benzer eylem- lerin başkasımn özgürlük alaruna taşma- Mimarlar Odası YÖK'e basvurdu 'Mimarhklisans eğitimi 5 yılolsun' İstanbul Haber Servisi - Mimarlar Odası, dünyanın en kök- lü mimarlık birikimlerine sahip Türkiye'de mimarlık eğjtimı- nin uluslararası normlara uygun düzeye gelmesi için alınacak ivedi önlemler konusunda YÖK'e başvurdu. Mımarlar Odası Merkez Yönetim Kunılu. "Türkiye'nm 2000'li yıOarda zengiıı kürrür ve kent tarihine yalaşır bir mimari çevreye kavuşabü- mesinin uygarbk acsından değerini bilen tûm duyarh çevrete- ri, söz konusu başvunı hedeflerine destek olmaya" çağırdı. Mimarlar Odası Genel Başkanı Oktay Ekinci tarafindan YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz'e ıletilen başvuruda, Uluslararası Mımarlar BırliğYmn (UIA) Hazıran 1999'daki Pekin Dünya Mimarlar Kongresi ve Genel Kurulu'nda kabul edilen ilkelerin Türkiye'de bir an öoee yaşama geçirilmesi is- tendi Mımarlar Odası tarafindan Türkiye'deki tüm üniversi- telerin mımariık fakülte ve bölüm başkanlıklanna da gönde- rilen 06.12.1999 tarihh başvuruda, UIAve UNESCO'nun or- tak çalışması olarak hazırlanan ve Türkiye'de uygulanması is- tenen ilkeler özetle şöyle: • Mimarlık lisans eğitiminin asgari 5 yıl olması. • Mimann mesleki sonımluluk üstlenebilmesi için mezu- niyetinden sonra en az 2 yıl pratik (staj) yapnktan sonra ge- rekli başan düzeyını kamtlaması. • Mimarlık okullannm, gerek öğretim elemanı ve diğer ekipmanlar, gerekse eğıtrm programlan ve müfredat açısmdan UIA ve UNESCO'nun belirlediği asgan koşullara sahıp olma- lan. ması gerekmez mi, örneğin TÜYAP önün- de gerçckleştirilen basın açıklamasL, fuara girmek isteyen yurttaşlan rahatsız etmedi mi? - 6 Kasım'da yaptığrmız eylemler tama- men çizdiğiniz çerçevede yapüdı. O açık- lamamızı Beyazıt'ta yapabilseydik TÜ- YAP'a gitmezdık. 6 Kasım'da YOK'üpro- testo etmek amacıyla yasal bir miting baş- vurusu yapıldı, arna kabul edılmedi. Kam- pusta açıklama yapmamıza rektörlük izın vermıyoı, dışarda ise polis. Kampustan, evlerden şüphelı şahıs diye öğrencüer top- lanıp götürülüyor. Öğrenci neden şüpheh şahıs olsun? Avcılar Kampusu'ndaki bina- lar depremde büyük zarar gördü. Bınala- nn tehlıkeli olduğunu ünıversitemızin ın- şaat mühendisliği öğretim üyeleri saptadı. Ancak, Rektör bey kendi hocalanna gü- venmedi, tTÜ'lü hocalara 'sağüun' rapo- ru düzenletti. Can güvenhğimizle ilgili bu durumu açıklamamıza bile ızın venlmedi. Bıze destek veren Çevre Mühendisliği öğ- retım üyesı Yrd. Doç. Metin Duran açığa alındı. Kampusun en büyük bıleşıni sensuı ve hiçbir söz hakkın yok. Üsteük bu can güvenliğinın söz konusu olduğu brr durum. - L niverstteterde öğrenci temsflriMkleri oluşmaya başiadL Bu kendinizi ifade etmek için önemli bir araç değil mi? Avnca, üni- versite yönetimleri de öğrenci çoğunluğunu temsil etmeyen dar gruplan karşüannda görmekten şikâyetçiler. - Öğrenci Temsilcileri Konseyi üniver- site yönetimınin istemiyle kuruldu. Ancak demokratik değil. Çünkütemsılci seçilebil- mek için, bir siyasi partiye üye olmamak, devamsızlığı ve alt sınıflardan dersi bulun- mamak gibi koşullar ıstenıyor. Temsüci olarak ise yalnızca, fakülte ve senato top- lantılanna görüş bildirmek üzere katılabı- liyoruz. AB'ye sözüm ona uyum sağlamak ıçm oluşturuhnuş bir kurum. Daha çok şen- likler düzenleme vs. gibi konularda görev veriyorlar. - Pdd sizce nasd obnah? - Öğrenciler, ünıversitenin bir bileşeni olarak kabul edilmelı ve öğrencinin doğ- rudan söz, yetki, karar ve denetleme hak- kına sahıp olduğu bir tnekanızma ohnalı. Bu da bağrmsız öğrencı örgütlenmesinden geçiyor. Öğrenci Temsilciliği, her bölüm- den hiçbir önkoşul aranmadan öğrencüerin seçtiği kişilerden oluşmalı. Yıldız Lnrversttesi Rektörû Prof. Dr. Ayfaan Alkış, ûniversite gençliğmin kendisini ifade edeceği kanaHann mutlaka açık tutulmaa ve diyaloğun sağlanması gerekrjgm söyledi Prof. Kaboğlu, ifade özgürlüğünün engellenmesinin hukuk dışı olduğunu söyledi 'Baskılarhukuk dışı'Öğrencilerin YÖK'ü protesto etmek ya da başka sorunlannı di- le getirmek amacıyla yaptıklan basm açıklaması türünden eylem- lerin engellenmesıni hukuk açı- sından değerlendiren, Mannara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabdim Dalı Başkam Prof. Dr. Ibrahim Ka- boğhı, bir başkasını rahatsız et- mediği sürece, öğrencilerin ifade özgürlüğünün engellenmesinin hukuk dışı olduğunu söyledi. Üniversite yönetiminin yasakla- yıcı tutumunun gûvenlik güçle- rininkiyle paralellik taşımasının dıkkat çekici olduğunu vurgula- yan Prof. Kaboğlu, polisin gele- neksel tutumunun kamu düzeni- ni sağlama yerine bizzat düşünce- yi hedef aldığım behrtti. Bu tür eylemlerde polisin tavrrnı ikı öl- çüye göre beürlemesı gerektiğini vurgulayan Prof. Kaboğlu, "Bi- rindsi, öğrencilerin o tavrı ilgüi mekânın düzenmi bozuyor mu, dersi engelliyor mu? lkincisi fa- küheye giriş çıkışı engelliyor mu, trafik akışuu engefliyor mu? Bun- lara bakmak lanm. Kamu düze- nini bozucu dav ranışlar varsa el- bette engeHenecektir. Onun dışın- dakfler ifade özgürlüğünü önle- mektir" dedi. Yasaklayıcı rutum ve baskıla- nn demokrat insan yetiştırmeyi de engelledığıni anlatan Kaboğlu, "Demokratik katıhnu özendir- mek gerekirken. tam tersi tavırla- nn takımlması demokrarikleşme çababnna rvıne kazandmna sü- recinde düşünülmesi gereken bir tavTrdır" dedi. PsüayatrDoç Dr. MansurBe- yazyürek. gençlerin düşünceleri- Bu gibi olayiarla karşüasan genç- ler ailelertv le geçinemhoriar, çev- resindekikrle iletişimi kopuyor. Kısacası üetişim bozukluğu yaş> yorlar." Yüdız Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayhan ADaş, üniversite gençliğinin kendisini ifade ede- ceği kanallann mutlaka açık tu- tulması ve diyaloğun öncelıkle cilerintepkflermi dfle getirmeieri- ne izin veriyoruz. Ancak tercüü- miz onlan örgüüü olarak karşı- mızdagörmektir. Bizdeher döne- min bir temsilcisL bölüm temsüci- si. fakülte temsflcisi var. Bu tem- silcilikaracıhğıyla öğrenciler Üni- versite Senatosu'na sorunlannı aktanyoriar. tstiyonız kl örgütJü olarak görüşeüm, çünkü o biKnce • Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. îbrahim Kaboğlu, bir başkasını rahatsız etmediği sürece, öğrencilerin ifade özgürlüğünün engellenmesinin hukuk dışı olduğunu söyledi. Üniversite yönetiminin yasaklayıcı tutumunun güvenlik güçlerininkiyle paralellik taşımasının dikkat çekici olduğunu vurgulayan Prof. Kaboğlu, polisin geleneksel tutumunun kamu düzenini sağlama yerine bizzat düşünceyi hedef aldığını belirtti. ni ve hedeflenni özgürce açıkla- yamamalarırnn cıddı psikolojik sorunlara yol açabıleceği uyan- smda bulundu. Doç. Beyazyü- rek'in değerlendirmesi şöyle: "Bu tür basla ve yasaklayıcı davranışlar gençlerde gelecekle il- gili güvensizlik yaraür. Devlete, polise ve hukuksistemine karşı bir güvensizlik oluşur. Aynı zamanda gençlerin düşüncelerininengeDen- mesL, onlann duvgulannm kam- çılanmasuıa ve ola\lara karşı di- renme güçierini arttırnıasına kar- şın zamanla hırçınhğı ve şiddeti öğrenmeierine de sebep olabiüyor. yönetıcilertarafindan başlahlma- sı gerektiğrnı söyledi. Öğrenciler- e farklı yaklaşmııyla dıkkat çe- ken, geçen yülarda öğrencilerin polis tarafindan gözaltına ahnma- suu önlemek için onlara destek veren Prof. Dr. Ayhan Alkış, öğ- rencilerin tüm taleplerini yetkili- lere her düzeyde iletebiknelen gerektiğini vurguladı. Üniversite- yi dışardan etkilemek isteyenler olduğunu bildiklerini vurgulayan Rektör Alkış, "Falan örgüt adına ya da bir gnıp adma açıklama yapmak istiyorlar. Biz ka\ gaya, hakarete varmadığı sürece öğren- ulaşmtş obunlar. taleplerini sûz- geçten geçirsinler. Aksihalde kar- maşa ohıyor" dedi. Bu yaklaşımlannm pratikte ya- rannı gördüklerini ifade eden Al- kış, şöyle devam etti: "Baüh üniversiteler kadar ak- tif değfl ama her yıl üniversite ög- rencUeriyle bir toplantı yapıyo- rum. Genelde, bu toplannya ge- lenler daha çok ideolojik yaldaşı- mı olan arkadaşjar ve tüm öğren- ciler adına talepte burunuyoıiar. Üniversite her türlü ideolojiye açık olmahama eylem yeri olmamah." Ekım ayında yemek fıyatlan- nın artması üzerine öğencilerin başlattığı yemek boykot sürecin- de onlarla grrdığı diyalog deneyi- miru aktaran Prof. Alkış. şunlan anlattı: "Yemek malrveti 900 bin B- ra idi 450 bin liraya verdik. Bunu fada buldular. Bedava da verebi- hVdik. ancak bu durumda yemek giderinin karşılandığı öğrenci fo- nu üç ay sonra bitecekti. Yemeği maliyetinin yansına vereHm,vere- bflenler versin istnoruz. İki bin öğrenciye de yemek bursu verh'o- nız. Boykotyapmar. Grup olarak görüstüm, durumu anlatom, ik- na olmadüar. Bir sandviçi 250 bin liraya sattnar, doğal olarak bir çe- lişki doğdu. Bir süre sonra boyko- ta son verdikr." Yöneticı-öğrenci iüşkisınde di- yalog ve hoşgörünün öneminı vurgulayan Rektör Alkış, şimdi- ye dek kimseye 'sen' diye seslen- mediğini belirtti. Mutlaka bir bi- çimde uzlaşmak gerektiğini anla- tan Alkış, diyaloğu da öncelikle yöneticilerin başlatması gerekti- ğinı söyledi. Mümkün olabildi- ğince öğrencileri polisle karşı karşıya bırakmamak gerektiğini de ifade eden Prof. Alkış, "Ge- rekriğinde üniversitedeki özel gü- venlik görevfUeri müdahale etme- B. Ne de olsa kendi kontrolümüz- deki görevüier bunlar" dedi. DUZYAZI ORHAN BİRGİT Bakanlıklar Arasında Demeç Savaşları! Dün sabah evden çıkarken Adalet ve Içişleri ba- kanlan arasındaki "demeç savaşian "ndan sıkılmış, hatta bıkmış bir yurttaş olarak, bugünkü yazımda Başbakan'a bir çağrıda bulunmayı planlamıştım. Aynı hükümette görevli iki bakanın, belirli bir so- run üzerinde farklı düşünmelerinin doğal olduğunu, ancak aralanndaki görüş farklılıklannı Bakanlar Ku- rulu'nun bir toplantısına getirip, önce kabine arka- daşlannı, sonra da Başbakan'ı hakem seçmeleri gerektiğini hatıriatacaktım. Şayet iki bakan da aynı partınin üyesi iseler, öyle bir görüş farklılıgı tartışmasını, partilennin ya mer- kez karar organında ya da grup yönetim kurullann- da ele alabilırler. Ama bir koalisyon hükümetinın ay- n kanatlanndan gelerek aynı kabinede buluşan ba- kanlar, Tann'nın her günü gazetelerin sayfalannda ya da televizyonlann haber bültenlerinde "Benim bakanlığım Çakıcı olayında.." diye başlayan birtür kayıkçı kavgalanna girişmezler. Giriştiler mi, o hükümette uyumsuzluk belirtileri- nin boy attığı görüşleri yayılmaya başlar. Ve başbakanın hakemliğı kaçınılmaz olur. Başbakan'ın, ünlü mafya babası Alaattin Çakı- cı'nın Türkiye'ye iadesıyle birlikte boy gösteren ve önceki gün Hıncal Uluç'un yaralanması ıle ilgili da- vaya bakan İstanbul 6. Asliye Ceza Mahkemesi'nde zamanaşımı nedeniyle duruşmanın tatili gibi, her sağduyu sahıbini adeta çıldırtan bir gerekçe ile nok- talanan Çakıcı sergüzeşti içın yapılan tartışmalara dün el koyduğu anlaşılıyor. Adalet ve Içişleri bakanlannın dün sabah Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Öz- kan'ın makamında yaptıklan ortak toplantı, bu el koymanın somut sonucu sayılmalı. ••• Çakıcı gibi, ünü uluslararası boyutlara ulaşmış bir "yeraltı dünyası kahramanı "nın Türkiye'ye iadesiy- le, başta Susurluk olmak üzere bir sürü skandalın aydınlanabileceğı gibi mutlaka zamansız lyımserii- ğe kapılmış olanlanmız için önceki günkü duruşma tatilinin doğal sonucu olan tahliye karan bir soguk duş etkisi yaptı. Hakkındaki asıl soruşturma dosyalannın hemen tümünde "ölüm cezası" istemi bulunması yüzün- den, elde kala kala iki ayn konudan suçlanma so- nucunda tüy kadar hafıflemış bulunan Çakıcı, san- ki toplum ile alay etmek içın Türkiye'ye getırildi ve sözde ülkenın en ağır suçlulan içın yapılmış ceza- evinde konuk edildi. O en ağır suçlulan banndırmak içın yapılan cezaevının kendısı için nasıl bir rehabi- litasyon merkezi olduğunu, avukatı öncekj günkü duruşmaya gönderdiği mazeret dilekçesine ekledi- ği sağlık raporunu dayanak yaparak açıklıyordu. Avukata göre, Fransa'daki tutukluluk günlerinde psikolojik rahatsızlık geçıren Çakıcı, henüz Kartal'da kendisine gelemediği ve o rahatsızlığı tam olarak üzerınden atamadığı için Suttanahmet Adlıyesi'ne kadar uzanacak bir rahatsızlığı göze alamamıştı! Madem cezaevi hekımı de bu mazerett tıp açısm- dan haklı gördüğünü onaylamış... Kimtn ne diyece- ği olabilir! Oysa galiba minare için hazırlanmış kılıfın etrafın- da fazla harekete yol açmaması, Çakıcı'nın savun- masını düzenleyenlenn başlıca taktikleri cHuyor. Hıncal Uluç dosyasını zamanaşımı nedeniyle dü- şüren İstanbul 6. Asliye Ceza Hâkımı Tevfik Gün- gören'in, elinin altındakı dosyayı bütünuyle ve in- ceden inceye okumadığını ortaya koyan bir iddia, dün hem Ankara'yı hem İstanbul Adliyesi'ni kanşti- nyor. Çünkü, o dosyada Çakıa için Fransız makamla- nna iletilmek üzere Adalet Bakanlığı'na göndenlen 16 Ekim 1997 tarihli beş sayfalık bir yazının kopya- sı var. O gün bu mahkemenin başkanı olan hâkim Ahmet Ulucak, bu dosya ile ilgili zamanaşımının 4 Eylül 2001 yılında dolacağını açık açık bildirmiş. Ama öyle anlaşılıyor kı mahkemenin bugünkü başkanı bu iadeyazısını gözden kaçırmış! Mafyanın gücünün, zaman zaman üst düzey bü- rokrasiyi de, hele hele seçilmişleri de aştığı, artk apaçık ortadadır. Bir mahkeme dosyasındaki beş sayfalık bir yazı- nın içindeki zamanaşımı tarihıni, ister kasten ister eskilerin deyimı ıle "sehven" yanlış okuyan hiçbir yargıcın elindeki terazi adalet dağıtamaz. O yazının gönderildiği Adalet Bakanlığı'ndaki üst düzey görevliler, ünü uluslararasına taşmış bir maf- ya babasıyla ilgili bu tür belgeleri, Çakıcı daha ülke- ye getirildiği gün kamuoyuna açıklayarak, yaratıla- cak kargaşalar için önlem almayı düşünmemişler- se, görevterınde kalamazlar. Öyle anlaşılıyor kı bugünlerde görüşülecek olan Adalet Bakanlığı'nın 2000 yılı bütçesınde Hikmet Sami Türk adamakıllı ter dökecek. Faks: 0212 677 07 62 E-Mail: orhan.birgrtCg do.nettr TBMM YÖK Komisyonu 4 Suç Güriiz'de sîstemde' ANKARA (Cumhuri- yetBürosu)-TBMM YÖK Araştırma Komisyo- nu'nda FP ve MHP'li üye- lerin, YÖK Başkam Prof. Dr. Kemal Gürüz ve İstan- bul Üniversitesı Rektörü Prof. Dr. Kemal Atemda- roğtn'na yönelık yargılı sorulanna karşın Öğretim Elemanlan Sendikası (ÖES) Başkam Prof. Dr. Izzettin Önder, kimsenin Gürüz ve Alemdaroğlu'nu suçlamaya hakkı olmadı- ğını, sorunun sıstemden kaynaklandığrnı söyledi. Önder, türban yasağıyla il- gili sorulara da "Birfleri astemin açıklanndan ya- rarianmak istiyor. Türban asıl zihinlerde. Türbanh gehnek de eğitim özgürlü- ğünü engeüer" dedi. TBMM YÖK Araştır- ma Komisyonu, dün ÖES Başkanı Izzettin Önder, TÜMÖD Genel Başkanı Prof Tahir Hatipoğhı. Prof. Dr. Burhan Şenats- hr ile Prof. Dr Mahmut Adem'ı dınledi. Edinilen bılgıye göre Önder, komis- yonda İstanbul Ümversite- sı'nde kıtaplann yakıldığı ıddialannı yalanladı. Önder, deprem sonra- sında bazı fakültelerin ta- şındığını, bu sırada çok sa- yıda gereksiz dokümamn, hatta 8-10 yıllık smav kâ- ğıtlanmn bulunduğunu behrterek, bunlann ayık- landığını söyledi Önder, "Kitaplann güncel olanla- n enstitüde duruyor. Ki- taplann yakıiması >^ da yokedilmesi gibi bir şe>' ke- sinlikk söz konusu değil" diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle