Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 2 ARAUK 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
MFden Kemal
Gürvz'e tepki
• ANKAJU (Cıımmıriyet
Bûroso) -YÖK Araştınna
Komisyonu'nun MHP'li
başkanı Mustafa Gûl
yaptığı yazılı açıklamada,
millıyetçi olduğunu ve
ANAP'a oy verdiğini
açıklayan YÖK Başkanı
Prof. Dr. Kemal Gürûz'ün
tarafsızlığını yitırdiğinı
belirterek "Araştırma
komısyonunun
çalışmalannı sulandırmak
istiyor. Oy verdığı partiye
mesaj göndertne gayretine
düşen, adeta 'kurtann beni1
diye feryat eden zihniyeti
de anlamak mümkün
değildir" dedi.
Bartın
Cezaevrnde tünel
ortaya çftarıldı
• BAKTIN(AA)-
Jandarma tarafindan Bartın
Özel Tip Kapalı
Cezaevi'ndekı periyodik
denetınüer sırasında
yaklaşık 20 metre
uzunluğunda tünel bulundu.
Tünehn, terör suçlusu
mahkûmlar tarafindan
kazıldığından şiiphe
duyulduğunu belirten
yetkilıler, soruştunnanın
çok yönlü sürdürüldüğünü
kaydetti.
Balıkadamlar
Demfrenn
önünde
• ANKARA(AA)-
Çumhurbaşkanı Süleyman
"Demiret,Gençlik ve ''
u
'n"'
"S'pbrdan Sonımlu Devlet "
'Bakanı Fikret Ünlü, Sualtı
Sporlan Başkanı Harun
Sevinç ve beraberindeki
balıkadamlan kabul etti.
Çankaya Köşkü'nde
gerçekleşen kabulde
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel, "Sualtı sporlannı
önemsiyorum" dedi. Dünya
rekortmeni Yasemin
Dalkıhç, Demirere bir
balıkadam heykeli hediye
etü.
Akpmar'ın
yargdanması
• ANKARA (AA) - Ankara
Adli Tıp Kurumu doktoru
Cumhur Akpuıar ile Ankara
Barosu avukatlanndan Zeki
Rüzgar'ın da aralannda
bulunduğu 4 sanığın,
Devrimci Halk Kurtuluş
Partısı-Cephesi (DHKP-C)
üyesi olduklan ve bu örgüte
yardım ettıkleri ıddiasıyla
yargılanmalanna devam
edildi. Ankara 1 No'lu
DGM'de görülen davanın
dünkü duruşmasrnda
mahkeme başkanı Mehmet
Orhan Karadeniz, sanık
Rüzgar'ın hasta olduğuna
ikşkın rapor sunduğunu
bildırdi. Başkan Karadeniz,
Rüzgar'ın mazeretinin
kabul edildiğini belirterek
duruşmarun ertelendiğini
açıkladı.
Yener-Eceyit
görüşmesi
• ANKARA (AA)-
Başbakan Bülent Ecevit,
dün TRT Genel Müdür
Yücel Yener'i Başbakanlık
merkez bınasındaki
makamında kabul ederek
bir süre görüştü. Kabulde
Yener, Cumhuriyet
Treni'nın 27 Aralık'ta
Ankara'ya gelişi sırasındaki
karşüama törenine
Başbakan Ecevıt'i davet
etti. Yener, aynca Ecevit'e
"Cumhuriyet Treni"'nin
maketıni sundu. Başbakan
Ecevit, dün tktısadi
Kalkınma Vakfi Başkanı
Meral Gezgin Eriş'i de
kabul etti. Eriş
Başbakanlık'tan aynlırken
gazetecilerin sorulan
üzerine, Ecevit üe
görüşmelerinde AB-
Türkıye ilişkileri üzerinde
durduklannı söyledi.
Başbakan Ecevit'ın AB'ye
girişle ilgilı bazı
açıklamalan bulunduğunu
anımsatan Eriş, "'Zaman
kaybetmeden çalışmamız
lazım" dedi.
Gençler
tmiversileye yâbancı
Öğrenciler, okullardaki
20 yıllık 'olağanüstü halin'
artık kaldınlmasını istiyorlar
ALİER
"Üniversiteyi kendünize ait bir yer ota-
rak görmüyoruz, dahası kendimizi öğren-
tibissetmryonız.'' Ümversıteh gençler. ünı-
versitelerdekı baskının getirdiği yabancı-
laşmayı bu sözlerle ifade ediyor. Universi-
te yönetimi ve polisin çifte baskısı nedeniy-
le öğrencı psikolojisı yerine suçluluk psi-
kok>jisi taşıdıklannı anlatan öğrenciler,
üniversitenin varlık nedenı olmalanna kar-
şın, üniversitelerin bir bıleşenı olarak ka-
bul edilmediklenni savunuyor. IC Jeofızik
Mühendisliği öğrencileri Koray Güverdn,
Savaş Karabulnt Hatke Yeziz ve tşletme
Fakültesı öğrencısı Neslihan Öz sorulan-
mızı_yanıtladı:
- Universheye yabancılaştığuuzı söytü-
yorsunuz, neden?
- Sabah kampusa gıderken ünıversitenin
önünde ilk gördüğürnüz şey polis otobüsü,
sonra kapıda polisle karşüaşıyoruz: tek tek
aranarak içeri alınryoruz, çantalanmız ara-
nıyor, kimlik kontrolünden geçiyoruz. Üni-
versitede günümüz böyle başlıyor. Kantin-
de sivıl pohslerle yan yanayız. Biliyoruz ki
bızi izlemek içın oradalar, afışlenmizı yır-
tıp bizi götürebilırler. Bir öğrencı kımlıği-
mız, bir özgürlük ortamı yok. Bu koşullar-
da kendimizi öğrenci hıssedemiyoruz, da-
ha çok suçluluk psikolojisi içmdeyız. As-
lında üniversite denilen şey bu değil bili-
yoruz; eğitim görenbiziz, eğitim veren ho-
calar. Arna iki taraf da aslında yokuz üni-
versitelerde.
- Yasadışı gösterilere polisin müdahaksi
doğal değil mi? Zaman zaman yap&gınız
ldtiesel basın açıklamalan ve benzer eylem-
lerin başkasımn özgürlük alaruna taşma-
Mimarlar Odası YÖK'e basvurdu
'Mimarhklisans eğitimi 5 yılolsun'
İstanbul Haber Servisi - Mimarlar Odası, dünyanın en kök-
lü mimarlık birikimlerine sahip Türkiye'de mimarlık eğjtimı-
nin uluslararası normlara uygun düzeye gelmesi için alınacak
ivedi önlemler konusunda YÖK'e başvurdu. Mımarlar Odası
Merkez Yönetim Kunılu. "Türkiye'nm 2000'li yıOarda zengiıı
kürrür ve kent tarihine yalaşır bir mimari çevreye kavuşabü-
mesinin uygarbk acsından değerini bilen tûm duyarh çevrete-
ri, söz konusu başvunı hedeflerine destek olmaya" çağırdı.
Mimarlar Odası Genel Başkanı Oktay Ekinci tarafindan
YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz'e ıletilen başvuruda,
Uluslararası Mımarlar BırliğYmn (UIA) Hazıran 1999'daki
Pekin Dünya Mimarlar Kongresi ve Genel Kurulu'nda kabul
edilen ilkelerin Türkiye'de bir an öoee yaşama geçirilmesi is-
tendi Mımarlar Odası tarafindan Türkiye'deki tüm üniversi-
telerin mımariık fakülte ve bölüm başkanlıklanna da gönde-
rilen 06.12.1999 tarihh başvuruda, UIAve UNESCO'nun or-
tak çalışması olarak hazırlanan ve Türkiye'de uygulanması is-
tenen ilkeler özetle şöyle:
• Mimarlık lisans eğitiminin asgari 5 yıl olması.
• Mimann mesleki sonımluluk üstlenebilmesi için mezu-
niyetinden sonra en az 2 yıl pratik (staj) yapnktan sonra ge-
rekli başan düzeyını kamtlaması.
• Mimarlık okullannm, gerek öğretim elemanı ve diğer
ekipmanlar, gerekse eğıtrm programlan ve müfredat açısmdan
UIA ve UNESCO'nun belirlediği asgan koşullara sahıp olma-
lan.
ması gerekmez mi, örneğin TÜYAP önün-
de gerçckleştirilen basın açıklamasL, fuara
girmek isteyen yurttaşlan rahatsız etmedi
mi?
- 6 Kasım'da yaptığrmız eylemler tama-
men çizdiğiniz çerçevede yapüdı. O açık-
lamamızı Beyazıt'ta yapabilseydik TÜ-
YAP'a gitmezdık. 6 Kasım'da YOK'üpro-
testo etmek amacıyla yasal bir miting baş-
vurusu yapıldı, arna kabul edılmedi. Kam-
pusta açıklama yapmamıza rektörlük izın
vermıyoı, dışarda ise polis. Kampustan,
evlerden şüphelı şahıs diye öğrencüer top-
lanıp götürülüyor. Öğrenci neden şüpheh
şahıs olsun? Avcılar Kampusu'ndaki bina-
lar depremde büyük zarar gördü. Bınala-
nn tehlıkeli olduğunu ünıversitemızin ın-
şaat mühendisliği öğretim üyeleri saptadı.
Ancak, Rektör bey kendi hocalanna gü-
venmedi, tTÜ'lü hocalara 'sağüun' rapo-
ru düzenletti. Can güvenhğimizle ilgili bu
durumu açıklamamıza bile ızın venlmedi.
Bıze destek veren Çevre Mühendisliği öğ-
retım üyesı Yrd. Doç. Metin Duran açığa
alındı. Kampusun en büyük bıleşıni sensuı
ve hiçbir söz hakkın yok. Üsteük bu can
güvenliğinın söz konusu olduğu brr durum.
- L niverstteterde öğrenci temsflriMkleri
oluşmaya başiadL Bu kendinizi ifade etmek
için önemli bir araç değil mi? Avnca, üni-
versite yönetimleri de öğrenci çoğunluğunu
temsil etmeyen dar gruplan karşüannda
görmekten şikâyetçiler.
- Öğrenci Temsilcileri Konseyi üniver-
site yönetimınin istemiyle kuruldu. Ancak
demokratik değil. Çünkütemsılci seçilebil-
mek için, bir siyasi partiye üye olmamak,
devamsızlığı ve alt sınıflardan dersi bulun-
mamak gibi koşullar ıstenıyor. Temsüci
olarak ise yalnızca, fakülte ve senato top-
lantılanna görüş bildirmek üzere katılabı-
liyoruz. AB'ye sözüm ona uyum sağlamak
ıçm oluşturuhnuş bir kurum. Daha çok şen-
likler düzenleme vs. gibi konularda görev
veriyorlar.
- Pdd sizce nasd obnah?
- Öğrenciler, ünıversitenin bir bileşeni
olarak kabul edilmelı ve öğrencinin doğ-
rudan söz, yetki, karar ve denetleme hak-
kına sahıp olduğu bir tnekanızma ohnalı.
Bu da bağrmsız öğrencı örgütlenmesinden
geçiyor. Öğrenci Temsilciliği, her bölüm-
den hiçbir önkoşul aranmadan öğrencüerin
seçtiği kişilerden oluşmalı.
Yıldız Lnrversttesi Rektörû Prof. Dr. Ayfaan Alkış, ûniversite gençliğmin kendisini ifade edeceği kanaHann mutlaka açık tutulmaa ve diyaloğun sağlanması gerekrjgm söyledi
Prof. Kaboğlu, ifade özgürlüğünün engellenmesinin hukuk dışı olduğunu söyledi
'Baskılarhukuk dışı'Öğrencilerin YÖK'ü protesto
etmek ya da başka sorunlannı di-
le getirmek amacıyla yaptıklan
basm açıklaması türünden eylem-
lerin engellenmesıni hukuk açı-
sından değerlendiren, Mannara
Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Anayasa Hukuku Anabdim Dalı
Başkam Prof. Dr. Ibrahim Ka-
boğhı, bir başkasını rahatsız et-
mediği sürece, öğrencilerin ifade
özgürlüğünün engellenmesinin
hukuk dışı olduğunu söyledi.
Üniversite yönetiminin yasakla-
yıcı tutumunun gûvenlik güçle-
rininkiyle paralellik taşımasının
dıkkat çekici olduğunu vurgula-
yan Prof. Kaboğlu, polisin gele-
neksel tutumunun kamu düzeni-
ni sağlama yerine bizzat düşünce-
yi hedef aldığım behrtti. Bu tür
eylemlerde polisin tavrrnı ikı öl-
çüye göre beürlemesı gerektiğini
vurgulayan Prof. Kaboğlu, "Bi-
rindsi, öğrencilerin o tavrı ilgüi
mekânın düzenmi bozuyor mu,
dersi engelliyor mu? lkincisi fa-
küheye giriş çıkışı engelliyor mu,
trafik akışuu engefliyor mu? Bun-
lara bakmak lanm. Kamu düze-
nini bozucu dav ranışlar varsa el-
bette engeHenecektir. Onun dışın-
dakfler ifade özgürlüğünü önle-
mektir" dedi.
Yasaklayıcı rutum ve baskıla-
nn demokrat insan yetiştırmeyi
de engelledığıni anlatan Kaboğlu,
"Demokratik katıhnu özendir-
mek gerekirken. tam tersi tavırla-
nn takımlması demokrarikleşme
çababnna rvıne kazandmna sü-
recinde düşünülmesi gereken bir
tavTrdır" dedi.
PsüayatrDoç Dr. MansurBe-
yazyürek. gençlerin düşünceleri-
Bu gibi olayiarla karşüasan genç-
ler ailelertv le geçinemhoriar, çev-
resindekikrle iletişimi kopuyor.
Kısacası üetişim bozukluğu yaş>
yorlar."
Yüdız Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. Ayhan ADaş, üniversite
gençliğinin kendisini ifade ede-
ceği kanallann mutlaka açık tu-
tulması ve diyaloğun öncelıkle
cilerintepkflermi dfle getirmeieri-
ne izin veriyoruz. Ancak tercüü-
miz onlan örgüüü olarak karşı-
mızdagörmektir. Bizdeher döne-
min bir temsilcisL bölüm temsüci-
si. fakülte temsflcisi var. Bu tem-
silcilikaracıhğıyla öğrenciler Üni-
versite Senatosu'na sorunlannı
aktanyoriar. tstiyonız kl örgütJü
olarak görüşeüm, çünkü o biKnce
• Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. îbrahim Kaboğlu, bir
başkasını rahatsız etmediği sürece, öğrencilerin ifade özgürlüğünün
engellenmesinin hukuk dışı olduğunu söyledi. Üniversite yönetiminin yasaklayıcı
tutumunun güvenlik güçlerininkiyle paralellik taşımasının dikkat çekici olduğunu
vurgulayan Prof. Kaboğlu, polisin geleneksel tutumunun kamu düzenini sağlama
yerine bizzat düşünceyi hedef aldığını belirtti.
ni ve hedeflenni özgürce açıkla-
yamamalarırnn cıddı psikolojik
sorunlara yol açabıleceği uyan-
smda bulundu. Doç. Beyazyü-
rek'in değerlendirmesi şöyle:
"Bu tür basla ve yasaklayıcı
davranışlar gençlerde gelecekle il-
gili güvensizlik yaraür. Devlete,
polise ve hukuksistemine karşı bir
güvensizlik oluşur. Aynı zamanda
gençlerin düşüncelerininengeDen-
mesL, onlann duvgulannm kam-
çılanmasuıa ve ola\lara karşı di-
renme güçierini arttırnıasına kar-
şın zamanla hırçınhğı ve şiddeti
öğrenmeierine de sebep olabiüyor.
yönetıcilertarafindan başlahlma-
sı gerektiğrnı söyledi. Öğrenciler-
e farklı yaklaşmııyla dıkkat çe-
ken, geçen yülarda öğrencilerin
polis tarafindan gözaltına ahnma-
suu önlemek için onlara destek
veren Prof. Dr. Ayhan Alkış, öğ-
rencilerin tüm taleplerini yetkili-
lere her düzeyde iletebiknelen
gerektiğini vurguladı. Üniversite-
yi dışardan etkilemek isteyenler
olduğunu bildiklerini vurgulayan
Rektör Alkış, "Falan örgüt adına
ya da bir gnıp adma açıklama
yapmak istiyorlar. Biz ka\ gaya,
hakarete varmadığı sürece öğren-
ulaşmtş obunlar. taleplerini sûz-
geçten geçirsinler. Aksihalde kar-
maşa ohıyor" dedi.
Bu yaklaşımlannm pratikte ya-
rannı gördüklerini ifade eden Al-
kış, şöyle devam etti:
"Baüh üniversiteler kadar ak-
tif değfl ama her yıl üniversite ög-
rencUeriyle bir toplantı yapıyo-
rum. Genelde, bu toplannya ge-
lenler daha çok ideolojik yaldaşı-
mı olan arkadaşjar ve tüm öğren-
ciler adına talepte burunuyoıiar.
Üniversite her türlü ideolojiye açık
olmahama eylem yeri olmamah."
Ekım ayında yemek fıyatlan-
nın artması üzerine öğencilerin
başlattığı yemek boykot sürecin-
de onlarla grrdığı diyalog deneyi-
miru aktaran Prof. Alkış. şunlan
anlattı: "Yemek malrveti 900 bin B-
ra idi 450 bin liraya verdik. Bunu
fada buldular. Bedava da verebi-
hVdik. ancak bu durumda yemek
giderinin karşılandığı öğrenci fo-
nu üç ay sonra bitecekti. Yemeği
maliyetinin yansına vereHm,vere-
bflenler versin istnoruz. İki bin
öğrenciye de yemek bursu verh'o-
nız. Boykotyapmar. Grup olarak
görüstüm, durumu anlatom, ik-
na olmadüar. Bir sandviçi 250 bin
liraya sattnar, doğal olarak bir çe-
lişki doğdu. Bir süre sonra boyko-
ta son verdikr."
Yöneticı-öğrenci iüşkisınde di-
yalog ve hoşgörünün öneminı
vurgulayan Rektör Alkış, şimdi-
ye dek kimseye 'sen' diye seslen-
mediğini belirtti. Mutlaka bir bi-
çimde uzlaşmak gerektiğini anla-
tan Alkış, diyaloğu da öncelikle
yöneticilerin başlatması gerekti-
ğinı söyledi. Mümkün olabildi-
ğince öğrencileri polisle karşı
karşıya bırakmamak gerektiğini
de ifade eden Prof. Alkış, "Ge-
rekriğinde üniversitedeki özel gü-
venlik görevfUeri müdahale etme-
B. Ne de olsa kendi kontrolümüz-
deki görevüier bunlar" dedi.
DUZYAZI
ORHAN BİRGİT
Bakanlıklar Arasında
Demeç Savaşları!
Dün sabah evden çıkarken Adalet ve Içişleri ba-
kanlan arasındaki "demeç savaşian "ndan sıkılmış,
hatta bıkmış bir yurttaş olarak, bugünkü yazımda
Başbakan'a bir çağrıda bulunmayı planlamıştım.
Aynı hükümette görevli iki bakanın, belirli bir so-
run üzerinde farklı düşünmelerinin doğal olduğunu,
ancak aralanndaki görüş farklılıklannı Bakanlar Ku-
rulu'nun bir toplantısına getirip, önce kabine arka-
daşlannı, sonra da Başbakan'ı hakem seçmeleri
gerektiğini hatıriatacaktım.
Şayet iki bakan da aynı partınin üyesi iseler, öyle
bir görüş farklılıgı tartışmasını, partilennin ya mer-
kez karar organında ya da grup yönetim kurullann-
da ele alabilırler. Ama bir koalisyon hükümetinın ay-
n kanatlanndan gelerek aynı kabinede buluşan ba-
kanlar, Tann'nın her günü gazetelerin sayfalannda
ya da televizyonlann haber bültenlerinde "Benim
bakanlığım Çakıcı olayında.." diye başlayan birtür
kayıkçı kavgalanna girişmezler.
Giriştiler mi, o hükümette uyumsuzluk belirtileri-
nin boy attığı görüşleri yayılmaya başlar.
Ve başbakanın hakemliğı kaçınılmaz olur.
Başbakan'ın, ünlü mafya babası Alaattin Çakı-
cı'nın Türkiye'ye iadesıyle birlikte boy gösteren ve
önceki gün Hıncal Uluç'un yaralanması ıle ilgili da-
vaya bakan İstanbul 6. Asliye Ceza Mahkemesi'nde
zamanaşımı nedeniyle duruşmanın tatili gibi, her
sağduyu sahıbini adeta çıldırtan bir gerekçe ile nok-
talanan Çakıcı sergüzeşti içın yapılan tartışmalara
dün el koyduğu anlaşılıyor.
Adalet ve Içişleri bakanlannın dün sabah Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Öz-
kan'ın makamında yaptıklan ortak toplantı, bu el
koymanın somut sonucu sayılmalı.
•••
Çakıcı gibi, ünü uluslararası boyutlara ulaşmış bir
"yeraltı dünyası kahramanı "nın Türkiye'ye iadesiy-
le, başta Susurluk olmak üzere bir sürü skandalın
aydınlanabileceğı gibi mutlaka zamansız lyımserii-
ğe kapılmış olanlanmız için önceki günkü duruşma
tatilinin doğal sonucu olan tahliye karan bir soguk
duş etkisi yaptı.
Hakkındaki asıl soruşturma dosyalannın hemen
tümünde "ölüm cezası" istemi bulunması yüzün-
den, elde kala kala iki ayn konudan suçlanma so-
nucunda tüy kadar hafıflemış bulunan Çakıcı, san-
ki toplum ile alay etmek içın Türkiye'ye getırildi ve
sözde ülkenın en ağır suçlulan içın yapılmış ceza-
evinde konuk edildi. O en ağır suçlulan banndırmak
içın yapılan cezaevının kendısı için nasıl bir rehabi-
litasyon merkezi olduğunu, avukatı öncekj günkü
duruşmaya gönderdiği mazeret dilekçesine ekledi-
ği sağlık raporunu dayanak yaparak açıklıyordu.
Avukata göre, Fransa'daki tutukluluk günlerinde
psikolojik rahatsızlık geçıren Çakıcı, henüz Kartal'da
kendisine gelemediği ve o rahatsızlığı tam olarak
üzerınden atamadığı için Suttanahmet Adlıyesi'ne
kadar uzanacak bir rahatsızlığı göze alamamıştı!
Madem cezaevi hekımı de bu mazerett tıp açısm-
dan haklı gördüğünü onaylamış... Kimtn ne diyece-
ği olabilir!
Oysa galiba minare için hazırlanmış kılıfın etrafın-
da fazla harekete yol açmaması, Çakıcı'nın savun-
masını düzenleyenlenn başlıca taktikleri cHuyor.
Hıncal Uluç dosyasını zamanaşımı nedeniyle dü-
şüren İstanbul 6. Asliye Ceza Hâkımı Tevfik Gün-
gören'in, elinin altındakı dosyayı bütünuyle ve in-
ceden inceye okumadığını ortaya koyan bir iddia,
dün hem Ankara'yı hem İstanbul Adliyesi'ni kanşti-
nyor.
Çünkü, o dosyada Çakıa için Fransız makamla-
nna iletilmek üzere Adalet Bakanlığı'na göndenlen
16 Ekim 1997 tarihli beş sayfalık bir yazının kopya-
sı var. O gün bu mahkemenin başkanı olan hâkim
Ahmet Ulucak, bu dosya ile ilgili zamanaşımının 4
Eylül 2001 yılında dolacağını açık açık bildirmiş.
Ama öyle anlaşılıyor kı mahkemenin bugünkü
başkanı bu iadeyazısını gözden kaçırmış!
Mafyanın gücünün, zaman zaman üst düzey bü-
rokrasiyi de, hele hele seçilmişleri de aştığı, artk
apaçık ortadadır.
Bir mahkeme dosyasındaki beş sayfalık bir yazı-
nın içindeki zamanaşımı tarihıni, ister kasten ister
eskilerin deyimı ıle "sehven" yanlış okuyan hiçbir
yargıcın elindeki terazi adalet dağıtamaz.
O yazının gönderildiği Adalet Bakanlığı'ndaki üst
düzey görevliler, ünü uluslararasına taşmış bir maf-
ya babasıyla ilgili bu tür belgeleri, Çakıcı daha ülke-
ye getirildiği gün kamuoyuna açıklayarak, yaratıla-
cak kargaşalar için önlem almayı düşünmemişler-
se, görevterınde kalamazlar.
Öyle anlaşılıyor kı bugünlerde görüşülecek olan
Adalet Bakanlığı'nın 2000 yılı bütçesınde Hikmet
Sami Türk adamakıllı ter dökecek.
Faks: 0212 677 07 62
E-Mail: orhan.birgrtCg do.nettr
TBMM YÖK Komisyonu
4
Suç Güriiz'de
sîstemde'
ANKARA (Cumhuri-
yetBürosu)-TBMM YÖK
Araştırma Komisyo-
nu'nda FP ve MHP'li üye-
lerin, YÖK Başkam Prof.
Dr. Kemal Gürüz ve İstan-
bul Üniversitesı Rektörü
Prof. Dr. Kemal Atemda-
roğtn'na yönelık yargılı
sorulanna karşın Öğretim
Elemanlan Sendikası
(ÖES) Başkam Prof. Dr.
Izzettin Önder, kimsenin
Gürüz ve Alemdaroğlu'nu
suçlamaya hakkı olmadı-
ğını, sorunun sıstemden
kaynaklandığrnı söyledi.
Önder, türban yasağıyla il-
gili sorulara da "Birfleri
astemin açıklanndan ya-
rarianmak istiyor. Türban
asıl zihinlerde. Türbanh
gehnek de eğitim özgürlü-
ğünü engeüer" dedi.
TBMM YÖK Araştır-
ma Komisyonu, dün ÖES
Başkanı Izzettin Önder,
TÜMÖD Genel Başkanı
Prof Tahir Hatipoğhı.
Prof. Dr. Burhan Şenats-
hr ile Prof. Dr Mahmut
Adem'ı dınledi. Edinilen
bılgıye göre Önder, komis-
yonda İstanbul Ümversite-
sı'nde kıtaplann yakıldığı
ıddialannı yalanladı.
Önder, deprem sonra-
sında bazı fakültelerin ta-
şındığını, bu sırada çok sa-
yıda gereksiz dokümamn,
hatta 8-10 yıllık smav kâ-
ğıtlanmn bulunduğunu
behrterek, bunlann ayık-
landığını söyledi Önder,
"Kitaplann güncel olanla-
n enstitüde duruyor. Ki-
taplann yakıiması >^ da
yokedilmesi gibi bir şe>' ke-
sinlikk söz konusu değil"
diye konuştu.