Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22 ARALIK 1999 ÇARŞAMBA
14 J v U l _ j x LJ1\ kultur@cumhuriyet.com.tr
Esat Tekand, modern sanat çalışmalannı 500 yıl önceki resim tekniğiyle birleştiriyor
'Sanatçı kimüğintisorgıüuyorum't KOltür Servisi - 'Sanat ve sa-
jnatçıneair?' tartışmalan bume-
•selelerle ilgısi olmayanlar tara-
•tfindanyapıladursuruöteyandaki-
# mi sanatçılar var ki, yaptığı işler-
j de bu kaygılan taşımıyorİar...Ya-
Jpıtlannda mutlaka 'ulvi' ve 'en-
• teüektüel' bir anlara bulunması
için de çaba sarfetmiyorlar. Ama
sanatçı kimliklerini ve bugün
içinde bulunduğumuz dönemi
sorguluyorlar...
Ressam Esat Tekand ın An-
kara Siyah-Beyaz Sanat Galeri-
si'nde sergilenen 12 resmi de bu
mantıkla yapılmış. Sonradan
edindiğımız bilgilerle yaşama-
mız ve böylece bugün içinde bu-
lunduğumuz yabancılık hali ile
modern sanatm da geçmişteki
resim bilgilerinden oluştuğu gd-
çeğini sorguluvor resımler... Ge-
çen sergısinde olduğu gibi bu
kez de perfonnans ve enstalas-
yon fotoğraflannı kullanmış Te-
kand. Russolonun 'GûrültüMa-
kineleri'. RichardLongun 'Sa-
ha Dairesi'. Emmy Hennings'in
'Emmy Henningsve Bebek'ı res-
samın yararlandığı çahşmalar-
dan bazüan. Perfonnans ve ens-
talasyon göriintûlerinin tahta üze-
rine yağh boya ile yapıldığı re-
simlerde ön-rönesans (pre-röne-
sans) tekniğı kullanılmış.
O zamandan bir ûslup
-Önceki serglnizde de perfor-
mans ve enstalasyon fotoğrafla-
nnı kuUanmıştınız, Bu kez yine
aynı anlaytşla çabşıyorsunıız- Ya-
pılan birçok perfonnans ve ens-
talasyon gösterisi var. Fotoğrafla-
n neye göre seçiyorsunuz?
ESAT TEKAND - Hiçbir seç-
me yapmıyorum. Resimde dü-
şündüğüm tarzla yapılması en
eğlenceli ve ilginç olabilecekle-
ri seçiyonım. Sanatçılar arasın-
dan bir tercih de yapmıyorum.
Tek bir kriterim var, o da fotoğ-
raf olmalan... Yani bu işleT resim
ve heykel değıl. Sadece ana ait
görüntüler, gösteri özelliği olan
çalışmalar. Perfonnans, ensta-
lasyon gibı mekânla birlikte al-
gılanabilen çalışmalar... Ben, bu-
rada bir ışe ihale edilmiş gibi
davranıyorum. Bana, 'al bunla-
rm resmira yap
1
diyorlar, ben de
bildiğim 1400-1500'li yıllann re-
otoğraflar, performans ve enstalasyonlann bütününü yansıtmıyor. Ufak bir fikir veriyor. Zaten
benim kaynağım da bu gösterilerin kendisinden çok vasıtası. Kısacası, tıpkı benim oluşma yöntemim
gibi... Nasıl ki ikinci ve üçüncü el bilgilerle oluşmuşsam, ilgilendiğim işlerin bilgileri de böyle.'
sim tekniğini kullanarak yapı-
yorum... Modem sanatın çalışma-
lannı, 500 yıl önceki resim tek-
niğiyle birİeştiriyorum. Bunlar
birbirine zıt iki dönem. Ama özel-
likle böyle olmasını istedim za-
ten. Çünkü, 500 yü önceki re-
simler başka bu: ruh haliyle ger-
çekleşmiş. Ben o dönemin ada-
mı değıldım. Ama o zamandan
bir üslup alıyorum. Resmini yap-
tığım işler ise bu eski dönem re-
simlerle çeliştyor. Bütün bunla-
ra yaklaşunımda hep bir ikinci el
olrna hali var. Benı ilgilendıren
astl Romt da.feu.
-1400 yınarmınresimtekniğiOe
modern sanattaki performans ve
enstalasyon gosterüernin fotoğ-
raflannı birlestiriyorsunuz~
TEKAND - Çağdaş sanat ile
olan temasım ne olursa olsun,
doğrudan doğruya yaratan bir
kusak değil, bu işe sonradan da-
hil olanbir kuşağın temsilcısıyim.
Burada da belirli oranda, o za-
mankı çalışmalann yapıhş. ne-
deniyle benimkiler arasında me-
safeler var. Bu mesafeyle ilgi-
lenmem demiyorum ama o per-
formans ve enstalasyon gibi mo-
dern sanatlarla ilişkim bir batılı
gibi değil. En azından aynısı de-
ğil... Mesafeleri kakhrmak içın
de bir çabam yok. Sadecebulun-
duğum yerdekı yabancılık hali-
nı, geçmışle olan ilişkısızliğimi
-ki çok doğaldu", çünkü o kültür-
den gelmiyorum, etkisinden ge-
liyorum- vurguluyorum. Bu be-
nim sanatçı kimliğimi oluştur-
mamla da ilgili bir sorun... Ken-
dimle alay da ediyorum. Aynı
zamanda birbinyle akrabalık ihş-
kisi uzak olan teknikleri uygula-
yarak bir tarih yaratıyorum. Bu-
rada fotoğraflar sadece bir ara-
cı... Fotoğraf performans ve ens-
talasyonlann bütününü yansıt-
mıyor, ufak bir fikir veriyor. Za-
ten benim kaynağım da bu gös-
terilerin kendisinden çok vasıta-
sı. Kısacası, tıpkı benim oluşma
yöntemim gibi.. Nasıl ki 2. ve 3.
el bilgilerle oluşmuşsam, ilgi-
lendiğim işlenn bilgileri de böy-
le.
Fikir ve beceri bana ah
-Fotoğraflann resünlerini ya-
pıyorsunuz-. Sizin yarancüğuuz
hangi noktada ortaya çıkıyor?
TEKAND - Bütün sanat tari-
hinde böyle şeyler vardu". Örne-
ğin, 'tsa'nın Çarmıha Gerilme-
si' konusu 1 milyon kişi taraftn-
dan yapUmıştır. Hepsi de ıyi ya
da kötü sanat yapıtlan diye de-
ğerlendirilir. Benim durumum
da biraz böyle... Netice itibariy-
le konunun seçünı sanatsal bir ba-
şannın göstergesı değıldir. Konu
iyi seçilmiş olabilir ama resim kö-
tü yapılmıştır. Benim şu anda
böyle bir kaygım yok. Burada
önemli olan düşünsel temas. Ne-
den böyle bir ise girisüğım önem-
li... Sanat tarihi üzerinde özel-
likle yakm dönem tarihi üzerin-
deki spekülasyonlan ya da o ko-
nudaki kuşkulanmı böyle bir me-
todla dile getumek, sorular uyan-
dmnak gibı bir nıyetim olmadı.
Kısacası konu seçimini önemse-
miyorum. Benim bu resimleri
yaparken düşündüğüm tek şey
var. Bu da hem kendı konumu-
mu hem de bu ülkede tuttuğum
yeri sorgulamak...
-Perfonnans ve enstalasyon fo-
toğraflannı çerçevekyip bir ser-
gj de açabinrdiniz_. Bu fotoğraf-
lann resmedilmesinin ne özeüiği
\1
ar?
TEKAND - Bir dönem yapıl-
mış bir resmi alıp, tekrar yorum-
layanlar da var. Sadece fotoğraf-
larla bize anlatüan şeyler de var...
Bunu yağlıboyaya zorladığm za-
man, o işlerin varlık nedenlerin-
den biri olan resim dışına çıkma
çabasını, yani reddettikleri ça-
lışmayı onlara zorlamış oluyor-
sun. Ûstelik bunu 500 yıl önce-
ki resim tekniğiyle yapınca iş da-
ha da zorlaşıyor. Burada benim
irrasyonel bir çabam bulunu-
yor...Yani kalıcı olmayam kalıcı
hale getirme çabası... Ancak bu-
nu başarabilmek mümkün de-
ğil.. Çünkü bu akla yakın olma-
yan, işlevsiz bir tutum... Ama
ben bu irrasyonelliği sevdim.
Özetle, kalıcı olmayan şeyleri re-
simle zapt etmeye çauşıyorum
ve bir anlamda orjinal tuval res-
mine indirgemeyi, özellikle de
forse etmeyi tartışıyorum. Aynı
zamanda çoğaltma özelliğinin
de ne olduğunu sorguluyorum.
Ortaya bir problem koyuyorum
ama soru çıkarmak için değil...
Doğu-batı ilişkisini, sonradan
edinilenleri, aslından uzaklıkla-
n sorgulayan bir şey olduğu için
tercih ettim. Aslınm bir fotoğra-
fmı koymuş olsaydım, lüzumsuz
bir zahmette bulunmuş olacak-
üm. Bunu resmetme çabası, as-
lında emeğin irrasyonel kullanı-
şuıı da getiriyor. Burada, sadece
bana ait fikir ve beceri var... Ba-
na ait üslupsal bir özellik yok...
Uuluslararası
Nâzım Hikmet
Şiir Ödülü,
'20. yüzyılda
bütün
ezilenlerin
özgürlük ve
eşitlik
özlemini
çarpıcı bir
dille
açıkladığı
için'
Martinikli şair
Aime
Cesaire 'ye
verildi.
u
Ezilenlerin, özgürlük
isteyenlerin şairi...Kültür Servisi - Nâzım Hikmet Vakfı
tarafından bu yıl ıkıncısı verilen Ulusla-
rası Nâzım Hikmet Şiir Ödülü'nü . Mar-
tinikli şaır Aime Cesaire aldı.
Toplumcu görüşe sahip şairlerin tüm
yapıtlan incelenerek değerlendirilen ödül,
ilk olarak 1995 ydında Lübnanlı şair Ado-
nis'e verihnişti.
20. yüzyılda bütün ezilenlerin özgürlük
ve eşitlik özlemini çarpıcı bir dille açık-
ladığı için bu ödüle değer görülen Aime
Cesaire, sadece şairüğı ile değil polıtik ki-
şiliğı ile de dikkatleri çekiyor. Şiirlerinde
geleneksel biçimlerden uzaklaşarak ger-
çeküstü akımın özgür anlatunından ya-
rarlanan şair. birçok yapıönda kullandığı
Afrika'ya özgü üngelerle Afrika kültürü-
nün tanıtılmasında öncülük ettı. Mehmet
Uhısoy'la Paris'te ve Türkiye'de bazı tiyat-
ro yapıtlannın Fransızca'ya çevrilmesi
için birçok çalışmalar yapan şairin en
önemli yapıtlan arasında Anavatan'a Bir
DönüşRehberi, Mucizevi Silahlar, Bo>ııu
Vurulmus Güneş bulunuyor.
Vakfm genel sekreteri KmnetCoşkun,
ödülün uluslararası bir alanda verilmesi-
nin NâzımHikmet
1
in anısuıı yaşatmak ve
yapıtlannın dünya çapında yaygınlaşma-
sını sağlamak olduğunu belirtti. Coşkun,
ödülün giderek kurumsallaşması için iki
yılda bir verilmesinin amaçlandığını. an-
cak bunun 2000 yılına ertelendiğini söy-
ledi. Nâzun Hikmet'in 100. doğumyüdö-
nümü olan 2002'nin 'Nâzun Hikmet Yı-
h' olarak ilan edilmesi için UNESCO ile
girişimlerde bulunduklannı da anımsattı.
Nâzım Hikmet Şiir Ödülü'nün seçici ku-
rulunda Ingiltere'den John Berger, Dani-
marka'dan Henrik Nordbrant, Yunanis-
tan'dan TltosPatrikios, Rusya'dan Andrei
Voznesenski, Türkiye'den Memet Fuat,
Selahattin Hilav ve Cevat Çapan yer alı-
yor ve ödüle değer görülen şair bu kunıl
tarafindan belirleniyor.
Seçici Kurul aduıa konuşan Cevat Ça-
pan ise beş değişik ülkeden bir araya ge-
len jüri üyelerinin üzerinde anlaşabile-
cekleri ve Nâzım Hikmet'in adına layık
bir şaıri bulmanın çok zor olduğunu be-
lirtti. Bu yıl ödüle değer görülen Aime Ce-
saire için oybiriiği ile karar verildiğini fa-
kat bundan sonraki adaylann seçiminde
daha zorlanılacağını ifade ettı. Bu yüzden
ön hazırlıklann daha erken yapılacağıru
ve adaylar hakkında gerek yurtdışında ge-
rekse yurtiçinde kamuoyuna bilgi verile-
rek ödülün saygnüığınnı armrümasınaça-
hşılacağını sözlerine ekledi.
Ödül 17 Ocak 2000'de AKM'de dü-
zenlenecek törenle sahibine verilecek.
Mifltimedyatik yorum
Ted Hughes'ün uyarladığı Aiskhylos'un Oresteia
üçlemesi îngiliz Ulusal Tiyatrosu'nda sahneleniyor
KOltür Servisi - Çağdaş tıyatro-
nun önemli yönetmenlennden Ka-
tie Vlitchell, Antik Yunan tragedya
yazarlanndan Aiskhylos un Oreste-
ia üçlemesini, Ted Hughes'ün biçim-
lemesiyle sahneye taşıyor. 10 5.
yüzyıldan günümüze kalan üçleme,
Atreus soyundaki laneti ele alıyor.
Oresteia ilk sahnelendiğinde, mitle
başlayan ve çağın politikasnıı eleş-
tiren bir oyundu. Fakat Mitchell'in
yorumu pek çok yönden Aiskhy-
los'un polıtik amaçlanndan farklı.
Ted Hughes'ün metni antik metin-
deki tutarsızhklara çok az değini-
yor. Net sözler, harekeüi imgelerba-
nnduan bir dili var; Antik Yunan
yazarlanrun yaptığı gibi karakterle-
rin zaman içindeki gelişimini üstün-
körü ele almıyor.
Mitcheirin yapunı, Oresteia'nuı
temasnıı "doğal olanın çarprolması
vebozutanasısonucunda orta>-açıkan
jiKani suçbr'' olarak tanımlayan gü-
nümüz Antik Yunan uzmanlanndan
CoiinMadeod'aadanmış. Agamem-
non'un Argos'unun Mîoseviç'in Ko-
sova'sma benzerliğine dikkat çeken
ilk kişi Mitchell değil, ancak yönet-
men, coğraf i dokuyu ve tarihi bakı-
şı geniş açıda değerlendirmiş.
NATO generali Klytemnestra'nın
Balkan haritası üstünde kara oklar
uçuşur. Şeffaf plastık çantalardaki da-
va evraklan ile kanlı delil etiketlen-
miştir. Apollo, Kızılhaç doktorudur.
Erinilerin ini işkence odasıdır. Yö-
netmen ve sahne tasanmcılannın
özenle yerleştirdikleri video kame-
ralar her şeyi kaydeder. Gazeteciler
korosu Argos'ta ortalığı kanştınr,
söylenir ve tahminler yürütür.
Oyun ahı saat sürüyor
Mitchell zaman içindeki karak-
terlerin gelişimini, T. S. EUiot un
'Burnt Norton'unda yer alan, "Sa-
dece zamamn zamanı ele geçjrmesi-
dir; hızla dönen dünyanm değjşme-
yen noktası" gibi dizelerden eklem-
İer yaparak yansıtrruş. Yönetmenin
altı saat süren yorumu, oyunculan-
nı da düşünmeye zorlayan bir mey-
dan okuma... Iphegenia, yumuşak
başlı bir bakire yerine şakacı bir li-
seli kız gibi; Orestes. kaderin oyun-
cağı yerine soğuk bir karakter;
Klytemnestra, manik duyarsızhk ve
duygusal travma kanşımı; cinsel ta-
cizci Aigistus, katli emreden Bal-
10 5.yüzyıldangünümüzekalanüçteme,postmodernankrytşla sahnefeniyor.
kan güçlerinin temsilcisi.
Oçlemenin ilk bölümünde, Aga-
memnon'un narin, kâhin kölesi Cas-
sandra'yı canlandıran LOoBaur, bır
gelinin beyazhğına bürünmüştür, sa-
hibinin ölümünü önceden sezmiş-
tir; kıyafetlerini parçalayıp kana bu-
lanmadan önce nefes kesici oryan-
tal ağıtlar yakar.
Final bölümünde Orestes, dönü-
şünde annesini öldürür ve kendisi-
ni bu: tür bağışlanma içinde bulur.
Macleod'un belirttiği bozukluklar
ve çarpıklıklar böylece sona erer.
Açılış oyununda gürültüyle ağız kav-
gası yapantekerleklı sandalyedeki kı-
demli askerler ve masklı Eriniler-
den oluşan koro, ikinci oyunda da-
ha uyumlu bir köleler topluluğu ha-
lıne gelir, final oyununda ise Erini
filosuna dönüşen koro adalet ister
Mitchell'in yorumu, yeni bır çö-
züm banndınyor. Sondaki mahke-
me sahnelerinde Mitchell, demok-
ratik Atina adaletinden, eylemin de
ötesınde, arastırmalanna dayanarak,
kanlı acılan ve feryat eden yüzleri
dev ekrana taşıyor. Oresteia'da BM
gözlemcilerinin değer yargılan, post-
modernizm ve mültimedya dene-
yimcisi biryönetmeninbakışıyla ak-
tanlıyor.
Trajedide, Tiestes, kardeşi Atre-
us'un kansmı baştan çıkanr. Buna
karşıhk Atreus, Tiestes'in çocukla-
nnı pişirerek kardeşine yedirir. At-
reus'un oğlu Agamemnon, kızı tp-
hegenia'yı Truva seferi için tannla-
ra kurban eder. Agamemnon'un eşi
Klytemnestra, öç almak için Ties-
tes'in oğlu Aigistus'la ilişkiye girip
eşini ve âşığı Cassandra'>T savaş bi-
timinde öldürür. Klytemnestra'nm
oğhı Orestes, babası Agamemnon'un
öcünü annesi ve âşığı Aigistus'u öl-
dürerek alır.
DEFNE GÖLGESt
TURGAY FtŞEKÇt
Sanatçının Evreni
Fransız romancı, şair ve eleştirmen Alain Bos-
quet'nin sorduğu otuz soruya Yaşar Kemal'in
verdiği aynntılı yanrtlardan oluşan 178 sayfalık Ya-
şar Kemal KendiniAnlatıyor adlı kitap, ünlü roman-
cımızı çeşitli yönleriyle tanımak için bulunmaz bir
kaynaktır.
Bir yazan yeterince anlayabilmiş bir eleştirmen
bulmak, sık karşılaşılan bir rastlantı değildir. Eleş-
tirmen, yazann dünyasını kavrayabilmiş olmalı ki,
onu daha da deşebilsin, köklerine ulaşabilsin ve
oradan çıkaracağı ışıkla yazan ve yapıtlan dahada
aydınlatabilsın.
Yaşar Kemal Kendini Anlattyor adlı bu kitap ol-
masaydı, ünü dünyaya yayılmış bu yazanmızı biz-
ter yeterince tanıyabilmiş olamayacaktık. Ülkemiz-
de ve dünyada kendisiyle yapılmış yüzlerce, bel-
ki binlerce konuşmanın hiçbirinde ne bu sorular so-
rulabilmiştir, ne de bu yanıtlar alınabilmiştir.
Konuşma, insani, yaşamsal ve yazınsal bir ders
kitabıdır. Bir yazara sorulabilecek her şey sorulmuş-
tur ve tümü de haklan verilerek yanrtlanmıştır.
Sonuçta ortaya çıkan benzersiz yapıt, özel bir
Yaşar Kemal yaratısı olarak öteki kitaplann yanın-
da yerini alır.
• • • -• •
Benzer bir çalışma sinema alanında gerçekleş-
miştir. Ünlü Fransız film yönetmeni FrançoisTruf-
faut, yetişmesinde ve sinema konusunda büyük
etkisi altında kaldığı Alfred Hitchcock'a derin bir
hayranlık duyar. Neredeyse onun fılmlerinin tümü
sahne sahne belleğindedir.
Bir gün bu iki yönetmen bir araya gelirler. Bir di-
zi karşılıklı konuşma gerçekleştirirler. Truffaut, yıl-
lar boyu kafasında biriken bütün sorulan yöneltir
Hitchcock'a.
Hitchcock (Afa Yayınlan) adryla dilimize de çev-
rilip yayımlanan bu kitap Hitchcock'un sanatçı
dünyası üzerine bulunmaz saptamalar, farklı ba-
kışlar, yaklaşımlaria doludur.
• • • •
Bu örneklerden söz etmemin nedeni, alçakgö-
nüllü ölçülerde benzer bir çalışmaya rastlamam.
Bu yıl Acının Gümüşü ile Yunus Nadi Şiir ödü-
lü'nü kazanan Ahmet Uysal'ı hem kutlamak, hem
de kendisiyle çalıştığı gazete için bir söyleşi yap-
mak amacıyla, Nahit Kayabaşt, bir pazargünü Bur-
sa'dan kalkıp Balıkesir'e geliyor.
Ne ki, temmuz sıcağı, onlan deniz kıyısına atı-
yor. Çevreyi geziyorlar, anı fotoğraflan çekiyorlar,
yemekler yeniyor, sonra da oturup üç buçuk saat
süren bir söyleşi yapıyoriar.
Ertesi gün geri dönüyoriar. Bant çözümleri ya-
pılınca ortaya bir gazete söytesisinin boyutJannı çok
aşan bir metin çıkıyor.
Böylelikle Ahmet Uysal'la Bir Yaz Günü (Düş-
lem Yayınları, 64 safya) adlı kitap oluşuyor.
Kitapta sorular-yanıtlar, konuşulduğu gibi peş pe-
şesıralanmış. Bir şiir dünyasınayaklaşılmaya, çö-
zümlenmeye çalışılıyor. Kitabın sonuna da "Se-
yir/Görünüler/Notlar" başlığıyla yolculuğun aynn-
tılan; "Dizin" bölümüyle de konuşmada geçen ki-
şi, yer adlan, yapılan vb.'nin yerieri belirtilmiş.
Söyleşiyi gerçekleştiren Nahit Kayabaşı, bir şa-
ire nasıl yaklaşılacağını biliyor. Böyle rastlantısal ya-
pıtlaryerine keşke ölçülü biçili, uzun söyleşilere gi-
rişse ve elbet bunlan yayımlayabilse.
Hem yalnız o mu? Birbirini seven, yakından ta-
nıyan çok yazar var. Bunlar da böylesi kapsamlı
çalışmalara yönelseler...
Yazın dünyamıza bu yolla önemli kaynak yapıt-
lann kazandınlabileceğine inanıyorum.
Sözler yazıldığında düşünce haline gelir. Tartı-
şabilmek ve gelişebilmek için de düşüncelere ge-
reksinim duyanz.
Inöntfyü anma konserleri
• Kültür Servisi - Cumhurbaşkanlığı Senfoni
Orkestrası, tsmet Inönü'yü anma konserlerini 24-25
Arahk'ta gerçekleştirecek. Şef Orhan Şallıel
yönetimindeki konserde, ünlü piyanist Idil Biret,
Faik Canselen'in "3. DujTişlar Orkestra Suiti", U.
Cemal Erkm'in " 1 . Senfoni", L. V Beethoven'ın
"Coriolan Uvertür Op. 62" ve "Korolu Fantezi Op.
30" adlı eserlerini sunacak. Sanatçıya, Kültür
Bakanhğı Devlet Çoksesli Korosu ile TRT Çoksesli
Korosu eşlik edecek.
Dia gösterisiyle Kızrirmak deltası
• Kültür Servisi - Doğa ve kuş fotoğraflan çeken
Mehmet Ahuğ bugün saat 18.00'de Borusan Kültür
ve Sanat Merkezi'ndeki dia gösterisiyle Kızüırmak
deltasınm kuşlannı, kelebeklerini, böceklerini,
çiçeklerini sunacak ve konu ile ilgili bir söyleşi
gerçekleştirecek.
Dokunma'ya mecazi antamh serg
B Kültür Servisi - Yıldız Teknık Cniversıtesi Sosyal
Bılimler Enstitüsü Müzecilik Anabilim Dah'nın
öğrenci çalışması olarak gerçekleştirdiği
'Dokunma' sergisi 22 Aralık 1999-4 Ocak 2000
tarihleri arasında YTU Yüksel Sabancı Sanat
Merkezi'nde görülebihr. Belkıs Balpınar, Bubi,
Füsun Onur, Inci Eviner ve Suzy Hug Levy'nin
dokuma ve tekstil ürünlerinden oluşan sergide,
sanatçılar hali, ip, tül, deri, kumaş, hatta tel gibi
farkh malzemeler kullanarak yapmış olduklan
eserleri ile çağdaş sanata "dokunma"da
bulunuyorlar.
Nehar Töbtek Karikatûp Yamşması
• Kültür Merkezi - 6 Mart 1995 tarihinde yaşammı
yitiren Nehar Tüblek adına Beşiktaş Belediyesi ve
Karikarürcüler Derneği tarafindan bir karikatür
yanşması düzenleniyor. Bu yılki teması 'deprem'
olarak belirlenen yanşmaya son katılım tarihi 1
Şubat 2000. Yusuf Namoğlu, Turhan Selçuk, Bedri
Koraman, Mesut Yavuz, Yurdagün Göker, Orhan
Doğu ve rbrahim Ersaraç'ın jünde yer aldığı
yanşmaya katılacak olanlann, ürünlerini, Karikatür
ve Mizah Müzesi, Atatürk Bulvan, Kovacılar
Sokağı No: 12 Fatih/lstanbul adresine göndermeleri
gerekiyor.
CSO'dan sürprizfi yeni yri konseri
• Kültür Servisi - Her yıl yeni yıl konserleri
düzenleyen Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası
(CSO), 29-30 Arahk'ta da konserler verecek. Özel
sürprizlerle zenginleştirilecek olan programda, şef
Ernst Theis yönetiminde soprano Katrin Leiwe ile
tenor Andras Sosko, J. Strauss'tan sevilen eserleri
seslendirecek.