Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11 ARALIK 1999 CUMARTESİ
HABERLER
DİMYADA BUGUN
ALtStRMEN
NedenAçık
Konuşmuyoruz?
Dün Türkiye'nin AB adaylığı Helsinki'de ka-
palı kapılar ardında konuşuluyordu.
• Sabah otuaımunun bitiminden, yetkililerin
açıklamalarından sonra bile durum nenüz açık-
lığa kavuşmuş değildi. Öne sürülen koşullann
gerçek içeriği biiinmediği gibi, Ankara'nın tep-
kisi de şu anda belirienmiş değil.
Heteinki'de bunlar konuşulurken Helsinki
. Yurttaşlar Komitesi ile kimi insan haklan kuru-
Juşlan da, Istanbul'da eskiden hapishane olan
ve birçok düşünce suçlusunu banndırmak "şe-
nefine!" erişen binada yapılan oteide toplan-
mışlardı.
Konu tabii ki, Türkiye'nin insan haklan kame-
siydi.
Türkiye'nin karnesinde ekonomi ve siyaset
bölümlerinde yüksek notlar bulunmadığını he-
pimiz biliyoaız.
İnsan haklan, yani hafve gidiş hanesinde Ise
not olsa olsa Jean Vigo'nun ünlü filmindeki gi-
toklir, yani "hal ve gidiş sıfır".
. Idam cezasından tutun, sansüre, işkenceye,
düşünce özgürlüğüne kadar her alanda sınıfta
kalmış bir ülkedir Türkiye.
Evet kimi yasal düzenlemeler yapılıyor. Ama
bunlann yanm kaldıklan, kimi yasal düzenle-
melerin bazı alanlarda öncekilerin gerisinedüş-
tüğü de bilinen bir gerçek.
• • •
Türkiye'nin demokrasi ve insan haklan özür-
leri bilinen bir olay. Bunu herkes dile getiriyor.
Çoğu zaman da, bu özrün tanısı doğnj kon-
muyor. Yani insan haklan özürlüiüğümüzün ger-
çek kaynağı doğru belirlenmiyor.
Çoğunluk ceberrut devletten yakınıyor, bas-
kıcı düzenden şikâyellerini dile getiriyor, kimi-
leri de Iderin devleti" hedef gösteriyor.
Bu yakınrnalann hertürlü dayanaktan yoksun
olduğunu söyleyecek değilim. Ama bunlann yi-
ne de sorunu tümüyle kavramadığını da kimse
yadsıyamaz sanınm.
Çünkü eğer sorun yalnız bu olsaydı, çözümü
sanıldığından çok ama çok daha kolay olurdu.
EğerTürkiye'de ceberrut devletin, baskıcı dü-
zenin karşısında, insan haklanna âşık, özgüriük-
lere meftun, demokrasiyetutkun bırtoplum do-
kusu bulunsaydı, söz konusu düzen, inanılmaz
bir çabuklukla yıkılır, yerine özgürlükçü ve katı-
lımcı bir sistem geçerdi.
Sanınm sorunun özü burada, yani topJumun
dokusunda.
- Ne yazık ki, hâlâ töre cinayetlerinin egemen
olduğu toplum temelinden insan haklanna say-
gı yönünde herhangı bir baskı getmıyor.
Derin devleti bırakın bir yana, gözümüzün
önünde duran, açık yasama, yürütme ve yargı-
dan oluşan sığ devlet de, bu durumda taban-
dan baskı gelmeyince, insan haklan yönünde
. kılını bile kıpırdatmıyor.
•••
Sivil toplum kuruluşlanna gelince, devletin ja-
koben yapısından yakınıp, sivil toplum kuruluş-
lannı (STK) geliştirmek isteyenler de, gerçekte
jakoben, yani tepeden inmeci birtavnn içinedü-
şüyortar ister istemez. Çünkü aslında Türki-
ye'de STK'lere can verecek çağdaş birey bilin-
cine erişmiş bir sivil toplum tabanı oluşmuş de-
ğil-
Bütün bu açıklamalar devleti ya da düzeni
aklamak anlamını taşımıyor. Çünkü düzen yine
de sorumludur.
Bir zamanlar, Türkiye'de gerçek bir demok-
rasinin temelinin onsuz olmazı aydınlanmayı
vatandaşa taşımak için eğitim seferberiiğine gi-
rişen düzen, sonra bu girişimi bir yana atarak
eyyamcılığa saptığı için sorumludur.
Ama nedense Türkiye'nin insan haklan savu-
nuculan, olayın bu yanına bakmamakta, eksik
tanılarla yetinmektedir.
Bilmem neden hiç doğruyu konuşmuyoruz?
Bunun nedeni acaba toplumsal yapımızdan
duyduğumuz utanç mı?
Devlet Bakanı İrtemcelik
însan haklan eğitim
veahlaksorunudur'
ANKARA (Cumhuri-
yet Bûrosu) - Devlet Ba-
kanı MehmetAIiîrtemçe-
ik, Türkiye'deki insan
haklan ihlallerinin aşıla-
bilmesi için yasal mevzu-
atın gözden geçinlmesi
gerektiğinı söyledi. Tür-
kiye'ye yarasız beresiz
bedenler ve ruhlann yab-
şacağını kaydeden Irtem-
çelik, "Insan haklan; ya-
salardan, klari önlemkr-
denveherşeyden öncebir
eğfcim, biÜBç ve ahlak so-
runudur" dedi. Irtemçe-
lik, "Sizin bizatihi insan
otınani7i<an kavnaklanan
temel hak ve özgürtükle-
rinizemutiaksaygıveözen
göstermekbenim insanoi-
mamın alfabesidir" anla-
yışını içselleştirmış ku-
şakian yetiştirmeyi hedef-
lediklerini kaydettı.
İrtemcelik, BM insan
Haklan Bildirgesi'nin yıl-
dönümü nedeniyle dün bir
basın toplantısı yaptı. Ya-
zdı, gorsel ve işitsel med-
yaya çağayapan irtemce-
lik, "Medya, haftanın bir
gûnünde sütonlanm, sü-
relerini, mümkün olabil-
diğbıce cömertbirşddide,
insan haklanna saygı bi-
Bndnin yaygmlaşn), kök-
leşmesmekatiadabuluna-
cak njteükte yayınlanı
ayınnayı düşönmeadir''
dedi.
Türkiye'nin insan hak-
lan alanındaki eksiklikle-
rini arkasında bırakabil-
mesi için yasal mevzuatı-
nı bütüncül ve ufiıklu bir
yaklaşımla köklü bir göz-
den geçirmeye ihtiyacı ol-
duğunu kaydeden trtem-
çelüt, uygulama alanında
da yannlan beklemeden
daha iyi bir perfonnans
koyması gerektiğini kay-
detti. irtemcelik, "Hüin-
nıetolarak, Türkiye'yeya-
rasız-beresiz bedenkr ve
ruhlaryataşacağmmidra-
kiyle hareket ediyor, ge-
reksinmelerimiz ile koşul-
bmmızı banşbra bartjö-
ra ilerieme kararünğıyla
davTanryonız" dedi.
irtemcelik, insan hakla-
nnın, yasalardan, idari ön-
lemlerden ve her şeyden
önce bır eğıtun, büinç ve
ahlak sorunu olduğuna
dikkat çekti.
Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur açıkladı
'Doktor işkenceye ortak'tstanbul Haber Servisi - Istan-
bul Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabi-
lim Dalı Başkanı Prof. Dr.Şebnem
Korur, ışkencenin bir klinik tanı
olduğunu vurgulayarak, hekimle-
rın raporlannda bunu belirtmeleri
gerektiğini söyledi. Prof. Korur,
çok yaygm olrnasa da hekimlerin
de işkenceye katılımını gözlemle-
diklerini söyledi.
Helsinki Yurttaşlar Derneği, in-
san Haklan İçin Uluslararası Hel-
sinki Federasyonu (MF) ve Avru-
pa Konseyi'nin işbirliğiyle düzen-
îenen "Avrupa Konseyi ve AGİT
Üyesi Oiarak Türkiye'nin Benim-
sediği tnsan Haklan Standarüan-
nin ITygıılfmmamaa*' konUİU top-
lantı dün Armada Otel'de başladı.
Toplantıda konusan Adli Tıp Uz-
manlan Demeği Başkanı Prof. Dr.
Şebnem Korur, Türkiye'deki he-
kim-işkence ilişkisini anlattı. İş-
kenceye hekimlerin doğrudan mü-
dahil olduğunu ifade eden Prof.
Korur, "AdH üp süreci asbnda bir
'koruyucu hekimlik' sürecidir. Bu
sûreç iyi degeriendirilirse işkence-
nin önlenmesinde önemii roy oy~
• Işkencenin bir klinik tanı olduğunu vurgulayan Prof.
Korur hekimlerin raporlannda bunu belirtmeleri
gerektiğini belirtti ve çok yaygın olrnasa da hekimlerin
de işkenceye katılırnını gözlemlediklerini söyledi.
nar" dedi. işkenceye tanı koyacak
adli tıp uzmanı sayısının çok ye-
tersiz olduğunu ve Türkiye gene-
linde sadece 180 uzman oldukla-
nnı anlatan Prof. Korur, bu konu-
daki açığı pratısyen hekimlerden
yardım alarak kapattıklannı kay-
detti.
Hekim işkenceye kafahyor
Türkıye'de çok yaygın olmasa
da kimi hekimlerin çeşitli biçim-
lerde işkenceye kaüldıklannı be-
lirten Prof. Korur, hekimlerin iş-
kenceye katüunlannın şu şekilde
gerçekleştiğini söyledi:
"İşkence yöntemlerini geliştir-
me, işkenceye dayanıldilığı ölçnıe,
işkence zararlannı tedavi etme, iş-
kence buJgulannı kaj betme ve iş-
kence btügulannı adam&T
Hekimlerin işkence konusunda
ciddi bir ilgisizlik içinde oldukla-
nnı ve en yaygın sorunun hekim-
lerin bu alandakı bilgi ve deyim
eksıkliğı olduğunu ifade eden
Prof. Korur, hekimlerin görebildi-
ği lezyonlan yorumlayarak işken-
ce tanısı koyması gerektiğini söy-
ledi. Prof. Korur, sözlerini şöyle
sürdürdü:
"tşkence bir klinik tanıdır. Bu-
nu hekim söylemetidir. Nasıi Id bul-
gulardan hareketle hastanm tü-
berküloz olduğunu söylüyor, bnl-
gulan yorumlayarak işkence gör-
düğünü de söyiemelidir. İşkenceta-
nısı yapmazsak, işkence yapan kö-
tü muamele yapmış gibi iştem gö-
rü>r
or ve görevini sürdürebiliyor."
Ne yapmalı?
Prof. Korur, işkencenin görünür
fiziki belirtileri olmasa dahi "Sin-
tiffrafi" gibi yöntemlerle saptana-
bildiğıru belirterek. bu yöntemle
vücuda verilen radyoaktif madde-
nin eski döneme ait lezyonlan bul-
mayı sağladığmı söyledi. Işkence-
nin saptanmasmda bulgu ve lez-
yonlan iyi yorumlayabılen heki-
min önemini vurgulayan Prof. Ko-
rur ışkencenin önlenmesi için ad-
li üp süreciyle ilgili alınması ge-
rekü bazı önlemleri şöyle sıraladı:
"Birind basamak adli üp eğiti-
mi rüm üp faküiteJerini kapsaya-
cakşekildey^gınlaşonbnah,stan-
dart adli tıpformlandûzenlenme-
K, muayenede saptanan bulgular
görsel cihaziaria beigelenmeil, ad-
li raporun Uetümesinde potis dev-
reden çıkanlarak rapor özd kur-
ye ile doğrudan savcıhğa gönderil-
men, bağunsız bir rapor komisyo-
nu hekimleri denetkmeli. Adli üp
yarguıın bir parçasıdır ve bu ne-
denleözerk olmatadn-. Çapraz sor-
gulama yöntemi getirilmeK, bu
yöntemle alternatif raporlar de-
ğeriendirilebilir ve ekieki bulgula-
nn taröşümasıyia sonuca gjdilebi-
lirf
Avrupa Konseyi, Uluslararası
Af Orgütü ve IHF'den uzmanlann
da katıldığı toplantı bugün yapıla-
cak oturumlarla sona erecek.
Başanlı
üetişimcüere
ödül
tt) Üetişinı Fakühes ve Tekofaks-
Psnasonic işbûüğrvie düzenknen
"Yıhn Başanh betişimcfleri
Ödûneri" dün, tÜ Fen Fakültesi
Konferans Salonu'nda
gerçekleştirilen törenle sahiplerine
verildi Törende, yazüı basın,
sinema, televizyon, reklamcıhk-
halkla Uişkikr, radvo ve çeşnü
dallarda başanlı bulunan kişi vç
kuruluşlara toplam 56 ödül
verfldL Gazetemiz yazarlanndan
Ahmet Taner Kışlah'ya verilen
"en iyi köşe yazan" ödülüoü eşi
NOüfer Kışlata aku. Sinan Çetin ve
Tomns Giritnoğlu'nun "en iyi
yönetmen" ödülünü aknğı
törende, "en iyi senaryo ödülü
n
nü
Zeki bemirkubuz, "en iyi
belgesel" ödülünü Coşkun AraJ ve
TtytunTaupoğlualdL (Fotoğraf:
UĞUR DEMİR)
CHP MYK üyesi Hacaloğlu
w
Bu ayıplarla
AB kapısı açık
tutulamaz'
Istanbul HaberServisi
-CHP MYK Üyesi ve es-
ki insan haklanndan so-
rumlu Devlet Bakanı AJ-
gan Hacaloğlu, Türki-
ye'de demokrasi, insan
haklan ve hukuk devleü-
nin tam yerleşmemesi
durumunda, AB'ye gir-
menin de anlamsız oldu-
ğunu söyledi. Bu kav-
ramlan AB'ye girmek
için değil, Türk halkı hak
ettiği için istediklerini
vurgulayan Hacaloğlu,
"Ama Türkiye'nin şim-
dild durumunun sürme-
si hannde. oylamada oy
hakkun olsaydı, Türkiye
için hayır oyu verirdim"
dedi.
tnsan Haklan Haftası
nedeniyle CHP Istanbul
ll Merkezi'nde basın
toplantısı düzenleyen
Hacaloğlu, Türkiye'nin
demokrasi, özgürlükler
ve insan haklan açısın-
dan karnesinın zayıf ol-
duğunu ifade etti ve "12
Eylül anayasası yürür-
lükte, yargı bağunsızüğı
yok, devletin Susurluk
tesnmryeti sürüyor, çete-
ler ortahkta cirit atryor,
laikliğe saldınlar, faili
meçhuller, işkenceler,
yargısız infazlar, gözal-
ünda kaymlar, aydmlara
yönelik saldınlar devam
edivor. Manisa,Gazi Ma-
halîesi ve Metin Göktepe
davalan sonucsuz" dıye
konuştu.
Güneydoğu'da yurt-
taşlann en temel haklan-
nın çiğnendiğini, bu
ayıplarla AB kapısımn
açık tutulamayacağını
öne süren Hacaloğlu, te-
rörün varlığının, kural-
sızlığın, hukuksuzluğun
ve şiddetin gerekçesi
olarak gösterilemeyece-
gtni söyledi. "Bir tap-
hnn,en ucundakiinsanın
özgürtüğü düzeyinde öz-
gürdür" diyen Hacaloğ-
lu, çoğulcu, kaüumcı, la-
ik, demokratik ve özgür-
lükçü bir anayasa yapü-
masını istedi. Hacaloğlu,
devletin dininin olama-
yacağını, tüm inançlara
eşit uzaklıkta olması ge-
rektiğinin altını çizdi.'
Hacaloğlu, devletin ırkı-
nın da olamayacağını,
tüm alt kimlik ve etnik
kesimlere eşıtolması ge-
rektiğini vurgulayarak
"Bizim ÜSt kimliginıiz,
Türkiye Cumhuriyeti
yurttaşuğıdır. Alt kimlik-
ler ulusal zenginlikleri-
mizdir ve dileyen yurtta-
şın bu yönünü geliştire-
bilmesi gereku-" dedi.
Ölüm cezasının ve
DGM'lerin kaldınlması,
Hâkimler ve Savcılar
Yüksek Kurulu'nun öz-
erk bir yapıya kavuşma-
sı, Türkiye Barolar Birlı-
ğı'nin Anayasa Mahke-
mesi'ne dava açabilmesi
yönünde düzenlemeler
yapılmasını isteyen Ha-
caloğlu, MGK'nin üstun
konumunun demokra-
siyle bağdaşmadığını sa-
vundu. Emniyet ve istih-
barat birimlerinin siya-
setten anndınlması ge-
rektiğinin altını çizen
Hacaloğlu, adli polis ör-
güülnün kurulmasım,
koruculuk sisteminin
tasfiye edilmesini, dü-
şünce ve ifade özgürlüğü
önündekı tüm engellerin
kaldınlmasını savunduk-
lannı kaydetti.
SODEVidamâ
karşı
Sosyal Demokrasi
Vakfi'nca (SODEV) ya-
pılan açıklamada da
ölüm cezasının derhal
kaidınlması istendi ve
TÜStAD'ın. bu yöndcfcı
açıklamasının cesur ve
yerinde olduğu büdırildi.
Nevzat Helvacı: Insanlığın baskıya karşı başkaldırma durumunda bırakılmamasmı istedi
Hak ve özgürlükler korunmahANKARA/ADANA (Cumhuriyet) - FP
Genel Başkanı Recai Kutan. Türkiye'de iş-
kence ve baskı bulunduğunu belirterek
u
İş-
kenceenbûyükinsanlıkayıbıdır'' dedi. Tür-
kiye insan Haklan Kurumu \'akfi (TlHAK)
Yönetım Kurulu Başkanı Nevzat Hdvaa,
insanlığın baskı ve zorbalığa karşı başkal-
dırma durumunda bırakılmaması için, hak
ve özgürlüklerin hukuksal yollarla korun-
ması gerektiğini vurguladı. Helvacı, yürür-
lükteki anayasanın devleti kutsallaştıran
baskıcı bir anayasa olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, in-
san Haklan Günü ve İnsan Haklan Evren-
sel Beyannamesrnin kabulünün 51. yıldö-
nümü nedeniyle yayımladığı mesajda, Te-
md Szgürhılderin, insanın insan olarak do-
ğuştan sahip oldnğu haklann evrensefleşme-
si sürecidir" dedi.
Başbakan BülentEcevit, insan haklannın
en vahim ıhlalı olan teronzme karşı ulusla-
rarası ışbirliğinin gelıştınlmesının Türki-
ye'nin önceliklerinden biri olduğunu belir-
terek uluslararası toplumu "terorizme kar-
şıçıkmaya, terörii himayeetmemeye ve tero-
rizmi en ağır insan haJdan ihlali olarak la-
namaya" çağırdı.
Türkiye'de işkence ve baskı bulunduğu-
nu kaydeden FP Genel Başkanı Kutan, 'Iş-
kencenin varhğını, Devlet Bakanımız. Cum-
hurbaşkanı'na ifade etnıistir. 'Evet. ülke-
mızde işkence var' diye. İşkence en büyük
insanhk ayıbıdır" dıye konuştu.
TBMM Başkanı Yıldınm Akbulut, insan
haklan ve demokrasi konusunda bazı adım-
lar anlmasmın zorunluluk olduğunu vurgu-
ladı.
İHD Genel Başkanı Hflsnü Ondül, ölüm
cezasının ve işkencenin olmadığı bir Türki-
ye'yi yaratmanın olanaklı olduğunu, ülke-
de yaşayan her bireyin insan haklannı ve
özgürlüklen teneffus etmesinin sağlanabile-
ceğini kaydetti.
CHP Ankara ll Başkanı Levent Gök, gü-
nü Türkiye'nin bir sevincin ötesinde buruk
acıyla kutladığım kaydetti.
HADEP'te yapılan açıklamada, yaşama
hakkının tartışmasız evrensel bır hak oldu-
ğu vurgulanarak "Yaşama hakkuun doğal
birparcasj olarak. idam cezasının hiçbir top-
lumsal sorunu çözmediğL, hiçbir tarihsel ya-
rayı kapatmadığı, aksine kanatüğı acıknr"
denildı.
TlHAK'ın 1. Olağan Genel Kurulu da
dün İnsan Haklan Evrensel Beyanname-
si'nin kabulünün 51. yıldönümünde gerçek-
leştırildi. Kurulun açış konuşmasını yapan
Nevzat Helvacı, dünya nüfusunun yaklaşık
alnda birinin ya aç, işsiz, okulsuz ya da sağ-
uk hizmetlerinden yoksun olduğunu vurgu-
ladı. Hel\-acı. "Oysainsanhğmortaldaşaya-
ratnğıdeğerier,adilveakdabirbiçhndetüm
İBsanların yaranna kullanılabflseydi, günü-
müzde aç, işsiz, bannaksız, sağhk ve okuma
olanaklaruıdan yoksun insan kahnazdı'' di-
ye konuştu.
Adana CHP ve tHD'den yapılan açıkla-
malarda da ülkemızde insan haklan ihlalle-
rinin sürdüğü belirtildi.
Türkiye'nin, altında imzası bulunan be-
yannamedekı kararlara uymadığı vurgula-
nan CHP açıklamasnida, "Ne yazık ki üDte-
yi yönetenler bu haklann gereğini yerine ge-
tninemişlerdir. Ulkede bugün inmini^r eko-
nomikeücüne göre itibargörürdununagel-
miştir. lnsanlannyaşam standartian arasn-
da uçurumlar bulunmaktadır. Bu ülkede 15
milvon insan yoksulhık sınınnda. bfldirgede
belirtiien tüm haJdardan ve özgürhıklerden
yoksun olarak yasamaktadır'' denildı.
İIFIMNOKTASI/ ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@turk.net
Türkiye'nin Avrupa Birtiği'nin kaptstnda-
ki sıkmtılan ve son karann getirdiğı bazı ko-
şullar, iki türiü yorumlanabilir: "Avrupa bi-
ziistemiyor. Müslümanlann çoğunlukta ol-
duğu bir ülkenin önûnü kesmek için bin
dereden su getiriyortar." Böyle düşünenleri
doğnıbyacak verDer bu karardan da gkanb-
biir,gecmi$teki bazı uygnhmahntan da.
Ancak unutmamak gerekir ki Avrupa'nın
büyük ülkeleri bu kez Türkiye'nin adaylığı
içinçabasarfettiler. Nedenleriniayncatar-
nşabiliriz, ama Almanya, ingiltere ve Fran-
sa gibi ülkeler, artık Türkiye'yi biıiiğin aday
üyesi olarak görmek istiyorlardı. Çünkü on-
lar, Türkiye gibi stratejik ve ekonomik öen-
mi büyük olan bir ülkeyte ipleri germek ni-
yetinde değillerdi. Isveç, Norveç gibi ülke-
ler ise bu konularda daha özgür davranı-
yorlar ve 'Kopenhag ÖiçüHeri'm dikkate
alan bir siyaset izfiyorlardı. Son dönemde
büyük ülketerin tavrı, Kürt sorununda Tür-
kiye'de ortaya çıkan yumuşak hava, onla-
m görüşlerini değiştirmesini beraberinde
getircli.
Geriye Yünanistan kaldı. Yunanistan'la
birkaç aydır, balayı yaşıyor olunsa da çok
teme/ siyasi sorunlarmasa üstûnde duru-
yordu. Yunanistan, etindeki veto kozunu,
artık kullanamayacak bir siyasi atmosfere
girdiğini fark edince bu kez 'Ne koparabi-
lirim' siyasetini öne çıkardı. Dünkü AB zir-
vesi karan, Türkiye'nin adaylığını kabul e-
den Avrupa'nın Yunanistan'ın gönlünü et-
mek amacıyla verilmiş ödünleri içeriyor.
Sonuçta, Yunanistan geri adım attı ve
Türkiye'nin Avrupa Biriiği aday üyeliğinin
önünde durmadı. Ancak, özellikle iç pdi-
tikada kuUanabileceği bazı kozlan da elin-
Avrupa Bir Zorunluluk
den bırakmadı. Türkiye'nin zaten kaçınıt-
maz olan üyetik sürecinin de önü böylece
açılmış oldu. Hem Türkiye reddedilmedi
hem de Yunanistan teslim dmuş gibi bir
hava içine girmedi. Yani Batı, Türkiye ile Yu-
nanistan arasında bır orta yol bulmuş ol-
du.
•••
Türk-Yunan üişkilerinde başlayan yeni
dönem ve AB'nin Türkiye'nin önüne koy-
duğu koşullar, eğer akıllı bir şekilde ete alı-
nırsa, iki ülkenin de yaranna sonuçlar do-
ğuracakürünlerverebilir. Yani, Yunanistan
ve Türkiye sorunlannı hafıfleterek karşıhklı
olarak genginliğin tırmandınldığı ve bu ne-
denle silahlanma harcamalannın ekono-
milerin belini büktüğü bir dönemi geride bt-
rakabiliher.
iki tarafta da bu ifişkilerin yumuşama-
stndan çıkan olanlar bulunduğu gibi, ilişki-
lerin gerginleşmesinden siyasi rant sağla-
yanlar da yar. Şimdi, Yunanistan'da ve Tür-
kiye'de iki siyaset birbiriyle yeniden yanş-
maya başlayacak. İki ülkenin şovinistleri,
bu gerilimden rant sağlayanlar, iki tarafı da
ödün vermekle suçlayacaklar. Önümüz-
deki günlerde her iki ülkenin medyasında
bu tipleri çokça göreceğimizden emin ola-
bilirsiniz. Çünkü onlarca yıldır Türk-Yunan
düşrnanlığından beslenen güçlü lobiler ol-
duğunu biliyoruz.
Ancak, Avrupa artık birliğe doğru ilerli-
yor. Avrupa, Türkiye gibi çok temel bir ül-
keden vazgeçmek niyetinde değil. Bu ne-
denle Avrupa'nın büyük ülketeri, iki ülkeyi
uzlaştırmak için çabalarmı sürdürecekler.
Bunun, Türkiye'ye de, Yunanistan'ada ya-
ranolacak.
Avrupa ile ilişkiler, milliyetçi temelde ifa-
de edilmeyecek boyutlar içeriyor. Ömeğin
Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi. Geçen
gün, milliyetçilerden birisi, "0 zaman ken-
di kanunlanmızı çöpe atalım" diyordu. Bir
bakıma doğru söylüyor. Artık, Avrupa in-
sanlığın bugün ulaştığı temel hukuk norm-
lannı evrensel bir hale getiriyor ve bunlan
herkesin iç hukukunun üstüne çıkaran bir
sistemi benimsiyor. Bunlann altındaTürki-
ye'nin de imzası olduğu bir gerçek. öme-
ğin, 1982 Anayasası bile, imzaladığımız
uluslararası sözleşmelerin kanun hükmün-
de olduğunu ve anayasaya aykınlığının id-
dia edilemeyeceğrıi söylüyor. Bcz sürece
çoktan girdik. Bütün sorun, siyasi kültürü-
müzü ve iç hukukumuzu buna nasıl uydu-
racağımız. Avrupa Birliği'nin Helsinki zirve-
siyle Türkiye'nin önünde yeni bir süreç
başladı. Dönüşü olmayan bir şekilde girdi-
ğimiz bu yola, yeni virajlar eklendi hepsi o
kadar.
Artık kabul etmek zorunda olduğumuz
evrensel ölçütlerie, hâlâ düşük yoğunluk-
lu geri hukuk standartlanmızı nasıl bağ-
daştıracağız? Milliyetçilik ve devletçilikle
eğitilmiş 'soğuksavaş'siyasetçileıi, bu du-
ruma nasıl uyum sağlayacaklar? Biraz
bunlan düşünsek iyi olacak....
Not 7 Aralık tarihinde Cemal Kutay'ın
1980 yılmda yazdığı Saidi Nursi'yi öven
bir kitabından söz etmiştim. Cemal Ku-
tay'ın 1930'lu yıllarda Sabahattin Ali'yi
ihbar ettiği ve onun 14 aya mahkûm edil-
mesine neden olduğu Rliz Ali'nin, 'Filiz
Hiç Üzülmesin' (Sel Yayıncılık) kitabında
yeraldı. Kıtabın24.sayfasındaşunlar y-
eralıyor "O sırada Konya'dayaşayan Ce-
mal Kutay ve Emin Soysal, S. Ali'nin bir
dost toplantısında okuduğu şiir ile Ata-
türk'e hakaret ettiği iddiasıyla kendisini
adli makamlara ihbar ederler. 8.1.1993
tarihinde Konya'dan arkadaşı Ayşe Sıt-
kı"ya yazdığı mektupta S. AJİ şunlan an-
labr. 'Dün Asliye Ceza Mahkemesi'nde
tam bir seneye mahkûm edildim. Benim
mesele senin zannettiğin gibifiyakalıbir
zamanımda ağzımdan kaçırdığım sözle-
rin neticesi değildir. Aramın açıldığı bir iki
namussuz başıma bu işi getirdiler.'"
Cemal Kutay konusundaki 7 Aralık ta-
rihli yazımda şöyle bir cümle de yer almış-
tı: "Kendisini, hemen hemen her gün bir
Atatürkçü Düşünce Demeği toplantısın-
da, Yekta Güngör Özden 7e biriikte ayak-
taalkışlanırkengörmemizmümkün." Yek-
ta Güngör Özden'in bu cümleden alındı-
ğı anlasılıyor; şu açıkJamayı yolladı: ''Ata-
türkçü Düşünce Demeği Istanbul şube-
lerininherhangibiretkinliğindebulunrna-
dım ve şubeierimizin herhangibir toplan-
tısında Sayın Cemal KUTAY'la biriikte ol-
madım. 1998'de Moda Deniz Kulü-
bü'nde benim konuşmamı izleyenlerara-
sında o vardı; 15 Kasım 1999'da Ist.
AKM'de Istanbul Hukukçu Kadınlar ve
Kadın Kuruluşlan Birliği'nin düzenlediği
ortak toplantıda onu izleyenler arasında
da ben vardım. Biriiktegöründüğüm der-
nek ortamlan bu kadar."
Tunceli
Ekrem'in
ottesi
dava
açümasını
istedi
Yurt Haberleri
Servisi-PKK'lilerta-
rafindan "tehditfcgö-
türüidüğü" Tunce-
li'nin Pertek ilçesine
bağlı Pirinçlı Köyü
çıkışında askerlenn
açtığı ateş sonucu ya-
şammı yitiren Süky-
mao Ekrem'in ailesi
Pertek Cumhuriyet
Savcılığı'na başvur-
du. Tunceli Sendıka-
lar Platformu da Ek-
rem'in öldürülmesinı
kınadı.
Pertek Adh'yesi'ne
dün sabah gelen aile-
ye avukatlar ve Eme-
ğin Partisi (EMEP)
yöneticileri eşlik etti.
Müsteki sıfatıyla sav-
cıyabirsüre ifade ve-
ren Ekrem'in eşi Gül-
lü ve babası Mehmet
Ekrem, savcıdan ola-
yın aydınlatılmasmı
ve sorumlular hak-
kmda dava açılmasını
istediler Savcı, müş-
tekilerin dışında olay-
la ilgili bazı tanıklan
daduıledı.
Savcıhğa verilen
suç duyurusu dılek-
çesinde, "Süleyman
Ekrem'in bölgedeyTİ-
lardır yolcu taşıdığı,
arabasuun piakası-
Bm,rengfaınguveoMk
gûçkrindeiyibaindi-
|i aalde, oiayia Sgisiz
ve masum olan Ek-
rem'in sağ yakafam-
masımamkünkenöl-
dfirülmesi hukuka
aykırKur" denildı.
EMEP Elazığ ll
Başkanı Av. Mesut
Göndoğdu adliye çı-
kışında yaptığı açık-
lamada "Bugüne ka-
dar basındaçıkanha-
berterbiksayınsavo
bğın olay hakkmda
resen soruşturma
baslaünasını gerekti-
rirniteflktedir"ded]