23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 ARALIK 1999 CUMARTESİ HABERLER DİMYADA BUGUN ALtStRMEN NedenAçık Konuşmuyoruz? Dün Türkiye'nin AB adaylığı Helsinki'de ka- palı kapılar ardında konuşuluyordu. • Sabah otuaımunun bitiminden, yetkililerin açıklamalarından sonra bile durum nenüz açık- lığa kavuşmuş değildi. Öne sürülen koşullann gerçek içeriği biiinmediği gibi, Ankara'nın tep- kisi de şu anda belirienmiş değil. Heteinki'de bunlar konuşulurken Helsinki . Yurttaşlar Komitesi ile kimi insan haklan kuru- Juşlan da, Istanbul'da eskiden hapishane olan ve birçok düşünce suçlusunu banndırmak "şe- nefine!" erişen binada yapılan oteide toplan- mışlardı. Konu tabii ki, Türkiye'nin insan haklan kame- siydi. Türkiye'nin karnesinde ekonomi ve siyaset bölümlerinde yüksek notlar bulunmadığını he- pimiz biliyoaız. İnsan haklan, yani hafve gidiş hanesinde Ise not olsa olsa Jean Vigo'nun ünlü filmindeki gi- toklir, yani "hal ve gidiş sıfır". . Idam cezasından tutun, sansüre, işkenceye, düşünce özgürlüğüne kadar her alanda sınıfta kalmış bir ülkedir Türkiye. Evet kimi yasal düzenlemeler yapılıyor. Ama bunlann yanm kaldıklan, kimi yasal düzenle- melerin bazı alanlarda öncekilerin gerisinedüş- tüğü de bilinen bir gerçek. • • • Türkiye'nin demokrasi ve insan haklan özür- leri bilinen bir olay. Bunu herkes dile getiriyor. Çoğu zaman da, bu özrün tanısı doğnj kon- muyor. Yani insan haklan özürlüiüğümüzün ger- çek kaynağı doğru belirlenmiyor. Çoğunluk ceberrut devletten yakınıyor, bas- kıcı düzenden şikâyellerini dile getiriyor, kimi- leri de Iderin devleti" hedef gösteriyor. Bu yakınrnalann hertürlü dayanaktan yoksun olduğunu söyleyecek değilim. Ama bunlann yi- ne de sorunu tümüyle kavramadığını da kimse yadsıyamaz sanınm. Çünkü eğer sorun yalnız bu olsaydı, çözümü sanıldığından çok ama çok daha kolay olurdu. EğerTürkiye'de ceberrut devletin, baskıcı dü- zenin karşısında, insan haklanna âşık, özgüriük- lere meftun, demokrasiyetutkun bırtoplum do- kusu bulunsaydı, söz konusu düzen, inanılmaz bir çabuklukla yıkılır, yerine özgürlükçü ve katı- lımcı bir sistem geçerdi. Sanınm sorunun özü burada, yani topJumun dokusunda. - Ne yazık ki, hâlâ töre cinayetlerinin egemen olduğu toplum temelinden insan haklanna say- gı yönünde herhangı bir baskı getmıyor. Derin devleti bırakın bir yana, gözümüzün önünde duran, açık yasama, yürütme ve yargı- dan oluşan sığ devlet de, bu durumda taban- dan baskı gelmeyince, insan haklan yönünde . kılını bile kıpırdatmıyor. ••• Sivil toplum kuruluşlanna gelince, devletin ja- koben yapısından yakınıp, sivil toplum kuruluş- lannı (STK) geliştirmek isteyenler de, gerçekte jakoben, yani tepeden inmeci birtavnn içinedü- şüyortar ister istemez. Çünkü aslında Türki- ye'de STK'lere can verecek çağdaş birey bilin- cine erişmiş bir sivil toplum tabanı oluşmuş de- ğil- Bütün bu açıklamalar devleti ya da düzeni aklamak anlamını taşımıyor. Çünkü düzen yine de sorumludur. Bir zamanlar, Türkiye'de gerçek bir demok- rasinin temelinin onsuz olmazı aydınlanmayı vatandaşa taşımak için eğitim seferberiiğine gi- rişen düzen, sonra bu girişimi bir yana atarak eyyamcılığa saptığı için sorumludur. Ama nedense Türkiye'nin insan haklan savu- nuculan, olayın bu yanına bakmamakta, eksik tanılarla yetinmektedir. Bilmem neden hiç doğruyu konuşmuyoruz? Bunun nedeni acaba toplumsal yapımızdan duyduğumuz utanç mı? Devlet Bakanı İrtemcelik însan haklan eğitim veahlaksorunudur' ANKARA (Cumhuri- yet Bûrosu) - Devlet Ba- kanı MehmetAIiîrtemçe- ik, Türkiye'deki insan haklan ihlallerinin aşıla- bilmesi için yasal mevzu- atın gözden geçinlmesi gerektiğinı söyledi. Tür- kiye'ye yarasız beresiz bedenler ve ruhlann yab- şacağını kaydeden Irtem- çelik, "Insan haklan; ya- salardan, klari önlemkr- denveherşeyden öncebir eğfcim, biÜBç ve ahlak so- runudur" dedi. Irtemçe- lik, "Sizin bizatihi insan otınani7i<an kavnaklanan temel hak ve özgürtükle- rinizemutiaksaygıveözen göstermekbenim insanoi- mamın alfabesidir" anla- yışını içselleştirmış ku- şakian yetiştirmeyi hedef- lediklerini kaydettı. İrtemcelik, BM insan Haklan Bildirgesi'nin yıl- dönümü nedeniyle dün bir basın toplantısı yaptı. Ya- zdı, gorsel ve işitsel med- yaya çağayapan irtemce- lik, "Medya, haftanın bir gûnünde sütonlanm, sü- relerini, mümkün olabil- diğbıce cömertbirşddide, insan haklanna saygı bi- Bndnin yaygmlaşn), kök- leşmesmekatiadabuluna- cak njteükte yayınlanı ayınnayı düşönmeadir'' dedi. Türkiye'nin insan hak- lan alanındaki eksiklikle- rini arkasında bırakabil- mesi için yasal mevzuatı- nı bütüncül ve ufiıklu bir yaklaşımla köklü bir göz- den geçirmeye ihtiyacı ol- duğunu kaydeden trtem- çelüt, uygulama alanında da yannlan beklemeden daha iyi bir perfonnans koyması gerektiğini kay- detti. irtemcelik, "Hüin- nıetolarak, Türkiye'yeya- rasız-beresiz bedenkr ve ruhlaryataşacağmmidra- kiyle hareket ediyor, ge- reksinmelerimiz ile koşul- bmmızı banşbra bartjö- ra ilerieme kararünğıyla davTanryonız" dedi. irtemcelik, insan hakla- nnın, yasalardan, idari ön- lemlerden ve her şeyden önce bır eğıtun, büinç ve ahlak sorunu olduğuna dikkat çekti. Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur açıkladı 'Doktor işkenceye ortak'tstanbul Haber Servisi - Istan- bul Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabi- lim Dalı Başkanı Prof. Dr.Şebnem Korur, ışkencenin bir klinik tanı olduğunu vurgulayarak, hekimle- rın raporlannda bunu belirtmeleri gerektiğini söyledi. Prof. Korur, çok yaygm olrnasa da hekimlerin de işkenceye katılımını gözlemle- diklerini söyledi. Helsinki Yurttaşlar Derneği, in- san Haklan İçin Uluslararası Hel- sinki Federasyonu (MF) ve Avru- pa Konseyi'nin işbirliğiyle düzen- îenen "Avrupa Konseyi ve AGİT Üyesi Oiarak Türkiye'nin Benim- sediği tnsan Haklan Standarüan- nin ITygıılfmmamaa*' konUİU top- lantı dün Armada Otel'de başladı. Toplantıda konusan Adli Tıp Uz- manlan Demeği Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur, Türkiye'deki he- kim-işkence ilişkisini anlattı. İş- kenceye hekimlerin doğrudan mü- dahil olduğunu ifade eden Prof. Korur, "AdH üp süreci asbnda bir 'koruyucu hekimlik' sürecidir. Bu sûreç iyi degeriendirilirse işkence- nin önlenmesinde önemii roy oy~ • Işkencenin bir klinik tanı olduğunu vurgulayan Prof. Korur hekimlerin raporlannda bunu belirtmeleri gerektiğini belirtti ve çok yaygın olrnasa da hekimlerin de işkenceye katılırnını gözlemlediklerini söyledi. nar" dedi. işkenceye tanı koyacak adli tıp uzmanı sayısının çok ye- tersiz olduğunu ve Türkiye gene- linde sadece 180 uzman oldukla- nnı anlatan Prof. Korur, bu konu- daki açığı pratısyen hekimlerden yardım alarak kapattıklannı kay- detti. Hekim işkenceye kafahyor Türkıye'de çok yaygın olmasa da kimi hekimlerin çeşitli biçim- lerde işkenceye kaüldıklannı be- lirten Prof. Korur, hekimlerin iş- kenceye katüunlannın şu şekilde gerçekleştiğini söyledi: "İşkence yöntemlerini geliştir- me, işkenceye dayanıldilığı ölçnıe, işkence zararlannı tedavi etme, iş- kence buJgulannı kaj betme ve iş- kence btügulannı adam&T Hekimlerin işkence konusunda ciddi bir ilgisizlik içinde oldukla- nnı ve en yaygın sorunun hekim- lerin bu alandakı bilgi ve deyim eksıkliğı olduğunu ifade eden Prof. Korur, hekimlerin görebildi- ği lezyonlan yorumlayarak işken- ce tanısı koyması gerektiğini söy- ledi. Prof. Korur, sözlerini şöyle sürdürdü: "tşkence bir klinik tanıdır. Bu- nu hekim söylemetidir. Nasıi Id bul- gulardan hareketle hastanm tü- berküloz olduğunu söylüyor, bnl- gulan yorumlayarak işkence gör- düğünü de söyiemelidir. İşkenceta- nısı yapmazsak, işkence yapan kö- tü muamele yapmış gibi iştem gö- rü>r or ve görevini sürdürebiliyor." Ne yapmalı? Prof. Korur, işkencenin görünür fiziki belirtileri olmasa dahi "Sin- tiffrafi" gibi yöntemlerle saptana- bildiğıru belirterek. bu yöntemle vücuda verilen radyoaktif madde- nin eski döneme ait lezyonlan bul- mayı sağladığmı söyledi. Işkence- nin saptanmasmda bulgu ve lez- yonlan iyi yorumlayabılen heki- min önemini vurgulayan Prof. Ko- rur ışkencenin önlenmesi için ad- li üp süreciyle ilgili alınması ge- rekü bazı önlemleri şöyle sıraladı: "Birind basamak adli üp eğiti- mi rüm üp faküiteJerini kapsaya- cakşekildey^gınlaşonbnah,stan- dart adli tıpformlandûzenlenme- K, muayenede saptanan bulgular görsel cihaziaria beigelenmeil, ad- li raporun Uetümesinde potis dev- reden çıkanlarak rapor özd kur- ye ile doğrudan savcıhğa gönderil- men, bağunsız bir rapor komisyo- nu hekimleri denetkmeli. Adli üp yarguıın bir parçasıdır ve bu ne- denleözerk olmatadn-. Çapraz sor- gulama yöntemi getirilmeK, bu yöntemle alternatif raporlar de- ğeriendirilebilir ve ekieki bulgula- nn taröşümasıyia sonuca gjdilebi- lirf Avrupa Konseyi, Uluslararası Af Orgütü ve IHF'den uzmanlann da katıldığı toplantı bugün yapıla- cak oturumlarla sona erecek. Başanlı üetişimcüere ödül tt) Üetişinı Fakühes ve Tekofaks- Psnasonic işbûüğrvie düzenknen "Yıhn Başanh betişimcfleri Ödûneri" dün, tÜ Fen Fakültesi Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen törenle sahiplerine verildi Törende, yazüı basın, sinema, televizyon, reklamcıhk- halkla Uişkikr, radvo ve çeşnü dallarda başanlı bulunan kişi vç kuruluşlara toplam 56 ödül verfldL Gazetemiz yazarlanndan Ahmet Taner Kışlah'ya verilen "en iyi köşe yazan" ödülüoü eşi NOüfer Kışlata aku. Sinan Çetin ve Tomns Giritnoğlu'nun "en iyi yönetmen" ödülünü aknğı törende, "en iyi senaryo ödülü n nü Zeki bemirkubuz, "en iyi belgesel" ödülünü Coşkun AraJ ve TtytunTaupoğlualdL (Fotoğraf: UĞUR DEMİR) CHP MYK üyesi Hacaloğlu w Bu ayıplarla AB kapısı açık tutulamaz' Istanbul HaberServisi -CHP MYK Üyesi ve es- ki insan haklanndan so- rumlu Devlet Bakanı AJ- gan Hacaloğlu, Türki- ye'de demokrasi, insan haklan ve hukuk devleü- nin tam yerleşmemesi durumunda, AB'ye gir- menin de anlamsız oldu- ğunu söyledi. Bu kav- ramlan AB'ye girmek için değil, Türk halkı hak ettiği için istediklerini vurgulayan Hacaloğlu, "Ama Türkiye'nin şim- dild durumunun sürme- si hannde. oylamada oy hakkun olsaydı, Türkiye için hayır oyu verirdim" dedi. tnsan Haklan Haftası nedeniyle CHP Istanbul ll Merkezi'nde basın toplantısı düzenleyen Hacaloğlu, Türkiye'nin demokrasi, özgürlükler ve insan haklan açısın- dan karnesinın zayıf ol- duğunu ifade etti ve "12 Eylül anayasası yürür- lükte, yargı bağunsızüğı yok, devletin Susurluk tesnmryeti sürüyor, çete- ler ortahkta cirit atryor, laikliğe saldınlar, faili meçhuller, işkenceler, yargısız infazlar, gözal- ünda kaymlar, aydmlara yönelik saldınlar devam edivor. Manisa,Gazi Ma- halîesi ve Metin Göktepe davalan sonucsuz" dıye konuştu. Güneydoğu'da yurt- taşlann en temel haklan- nın çiğnendiğini, bu ayıplarla AB kapısımn açık tutulamayacağını öne süren Hacaloğlu, te- rörün varlığının, kural- sızlığın, hukuksuzluğun ve şiddetin gerekçesi olarak gösterilemeyece- gtni söyledi. "Bir tap- hnn,en ucundakiinsanın özgürtüğü düzeyinde öz- gürdür" diyen Hacaloğ- lu, çoğulcu, kaüumcı, la- ik, demokratik ve özgür- lükçü bir anayasa yapü- masını istedi. Hacaloğlu, devletin dininin olama- yacağını, tüm inançlara eşit uzaklıkta olması ge- rektiğinin altını çizdi.' Hacaloğlu, devletin ırkı- nın da olamayacağını, tüm alt kimlik ve etnik kesimlere eşıtolması ge- rektiğini vurgulayarak "Bizim ÜSt kimliginıiz, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşuğıdır. Alt kimlik- ler ulusal zenginlikleri- mizdir ve dileyen yurtta- şın bu yönünü geliştire- bilmesi gereku-" dedi. Ölüm cezasının ve DGM'lerin kaldınlması, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun öz- erk bir yapıya kavuşma- sı, Türkiye Barolar Birlı- ğı'nin Anayasa Mahke- mesi'ne dava açabilmesi yönünde düzenlemeler yapılmasını isteyen Ha- caloğlu, MGK'nin üstun konumunun demokra- siyle bağdaşmadığını sa- vundu. Emniyet ve istih- barat birimlerinin siya- setten anndınlması ge- rektiğinin altını çizen Hacaloğlu, adli polis ör- güülnün kurulmasım, koruculuk sisteminin tasfiye edilmesini, dü- şünce ve ifade özgürlüğü önündekı tüm engellerin kaldınlmasını savunduk- lannı kaydetti. SODEVidamâ karşı Sosyal Demokrasi Vakfi'nca (SODEV) ya- pılan açıklamada da ölüm cezasının derhal kaidınlması istendi ve TÜStAD'ın. bu yöndcfcı açıklamasının cesur ve yerinde olduğu büdırildi. Nevzat Helvacı: Insanlığın baskıya karşı başkaldırma durumunda bırakılmamasmı istedi Hak ve özgürlükler korunmahANKARA/ADANA (Cumhuriyet) - FP Genel Başkanı Recai Kutan. Türkiye'de iş- kence ve baskı bulunduğunu belirterek u İş- kenceenbûyükinsanlıkayıbıdır'' dedi. Tür- kiye insan Haklan Kurumu \'akfi (TlHAK) Yönetım Kurulu Başkanı Nevzat Hdvaa, insanlığın baskı ve zorbalığa karşı başkal- dırma durumunda bırakılmaması için, hak ve özgürlüklerin hukuksal yollarla korun- ması gerektiğini vurguladı. Helvacı, yürür- lükteki anayasanın devleti kutsallaştıran baskıcı bir anayasa olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, in- san Haklan Günü ve İnsan Haklan Evren- sel Beyannamesrnin kabulünün 51. yıldö- nümü nedeniyle yayımladığı mesajda, Te- md Szgürhılderin, insanın insan olarak do- ğuştan sahip oldnğu haklann evrensefleşme- si sürecidir" dedi. Başbakan BülentEcevit, insan haklannın en vahim ıhlalı olan teronzme karşı ulusla- rarası ışbirliğinin gelıştınlmesının Türki- ye'nin önceliklerinden biri olduğunu belir- terek uluslararası toplumu "terorizme kar- şıçıkmaya, terörii himayeetmemeye ve tero- rizmi en ağır insan haJdan ihlali olarak la- namaya" çağırdı. Türkiye'de işkence ve baskı bulunduğu- nu kaydeden FP Genel Başkanı Kutan, 'Iş- kencenin varhğını, Devlet Bakanımız. Cum- hurbaşkanı'na ifade etnıistir. 'Evet. ülke- mızde işkence var' diye. İşkence en büyük insanhk ayıbıdır" dıye konuştu. TBMM Başkanı Yıldınm Akbulut, insan haklan ve demokrasi konusunda bazı adım- lar anlmasmın zorunluluk olduğunu vurgu- ladı. İHD Genel Başkanı Hflsnü Ondül, ölüm cezasının ve işkencenin olmadığı bir Türki- ye'yi yaratmanın olanaklı olduğunu, ülke- de yaşayan her bireyin insan haklannı ve özgürlüklen teneffus etmesinin sağlanabile- ceğini kaydetti. CHP Ankara ll Başkanı Levent Gök, gü- nü Türkiye'nin bir sevincin ötesinde buruk acıyla kutladığım kaydetti. HADEP'te yapılan açıklamada, yaşama hakkının tartışmasız evrensel bır hak oldu- ğu vurgulanarak "Yaşama hakkuun doğal birparcasj olarak. idam cezasının hiçbir top- lumsal sorunu çözmediğL, hiçbir tarihsel ya- rayı kapatmadığı, aksine kanatüğı acıknr" denildı. TlHAK'ın 1. Olağan Genel Kurulu da dün İnsan Haklan Evrensel Beyanname- si'nin kabulünün 51. yıldönümünde gerçek- leştırildi. Kurulun açış konuşmasını yapan Nevzat Helvacı, dünya nüfusunun yaklaşık alnda birinin ya aç, işsiz, okulsuz ya da sağ- uk hizmetlerinden yoksun olduğunu vurgu- ladı. Hel\-acı. "Oysainsanhğmortaldaşaya- ratnğıdeğerier,adilveakdabirbiçhndetüm İBsanların yaranna kullanılabflseydi, günü- müzde aç, işsiz, bannaksız, sağhk ve okuma olanaklaruıdan yoksun insan kahnazdı'' di- ye konuştu. Adana CHP ve tHD'den yapılan açıkla- malarda da ülkemızde insan haklan ihlalle- rinin sürdüğü belirtildi. Türkiye'nin, altında imzası bulunan be- yannamedekı kararlara uymadığı vurgula- nan CHP açıklamasnida, "Ne yazık ki üDte- yi yönetenler bu haklann gereğini yerine ge- tninemişlerdir. Ulkede bugün inmini^r eko- nomikeücüne göre itibargörürdununagel- miştir. lnsanlannyaşam standartian arasn- da uçurumlar bulunmaktadır. Bu ülkede 15 milvon insan yoksulhık sınınnda. bfldirgede belirtiien tüm haJdardan ve özgürhıklerden yoksun olarak yasamaktadır'' denildı. İIFIMNOKTASI/ ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@turk.net Türkiye'nin Avrupa Birtiği'nin kaptstnda- ki sıkmtılan ve son karann getirdiğı bazı ko- şullar, iki türiü yorumlanabilir: "Avrupa bi- ziistemiyor. Müslümanlann çoğunlukta ol- duğu bir ülkenin önûnü kesmek için bin dereden su getiriyortar." Böyle düşünenleri doğnıbyacak verDer bu karardan da gkanb- biir,gecmi$teki bazı uygnhmahntan da. Ancak unutmamak gerekir ki Avrupa'nın büyük ülkeleri bu kez Türkiye'nin adaylığı içinçabasarfettiler. Nedenleriniayncatar- nşabiliriz, ama Almanya, ingiltere ve Fran- sa gibi ülkeler, artık Türkiye'yi biıiiğin aday üyesi olarak görmek istiyorlardı. Çünkü on- lar, Türkiye gibi stratejik ve ekonomik öen- mi büyük olan bir ülkeyte ipleri germek ni- yetinde değillerdi. Isveç, Norveç gibi ülke- ler ise bu konularda daha özgür davranı- yorlar ve 'Kopenhag ÖiçüHeri'm dikkate alan bir siyaset izfiyorlardı. Son dönemde büyük ülketerin tavrı, Kürt sorununda Tür- kiye'de ortaya çıkan yumuşak hava, onla- m görüşlerini değiştirmesini beraberinde getircli. Geriye Yünanistan kaldı. Yunanistan'la birkaç aydır, balayı yaşıyor olunsa da çok teme/ siyasi sorunlarmasa üstûnde duru- yordu. Yunanistan, etindeki veto kozunu, artık kullanamayacak bir siyasi atmosfere girdiğini fark edince bu kez 'Ne koparabi- lirim' siyasetini öne çıkardı. Dünkü AB zir- vesi karan, Türkiye'nin adaylığını kabul e- den Avrupa'nın Yunanistan'ın gönlünü et- mek amacıyla verilmiş ödünleri içeriyor. Sonuçta, Yunanistan geri adım attı ve Türkiye'nin Avrupa Biriiği aday üyeliğinin önünde durmadı. Ancak, özellikle iç pdi- tikada kuUanabileceği bazı kozlan da elin- Avrupa Bir Zorunluluk den bırakmadı. Türkiye'nin zaten kaçınıt- maz olan üyetik sürecinin de önü böylece açılmış oldu. Hem Türkiye reddedilmedi hem de Yunanistan teslim dmuş gibi bir hava içine girmedi. Yani Batı, Türkiye ile Yu- nanistan arasında bır orta yol bulmuş ol- du. ••• Türk-Yunan üişkilerinde başlayan yeni dönem ve AB'nin Türkiye'nin önüne koy- duğu koşullar, eğer akıllı bir şekilde ete alı- nırsa, iki ülkenin de yaranna sonuçlar do- ğuracakürünlerverebilir. Yani, Yunanistan ve Türkiye sorunlannı hafıfleterek karşıhklı olarak genginliğin tırmandınldığı ve bu ne- denle silahlanma harcamalannın ekono- milerin belini büktüğü bir dönemi geride bt- rakabiliher. iki tarafta da bu ifişkilerin yumuşama- stndan çıkan olanlar bulunduğu gibi, ilişki- lerin gerginleşmesinden siyasi rant sağla- yanlar da yar. Şimdi, Yunanistan'da ve Tür- kiye'de iki siyaset birbiriyle yeniden yanş- maya başlayacak. İki ülkenin şovinistleri, bu gerilimden rant sağlayanlar, iki tarafı da ödün vermekle suçlayacaklar. Önümüz- deki günlerde her iki ülkenin medyasında bu tipleri çokça göreceğimizden emin ola- bilirsiniz. Çünkü onlarca yıldır Türk-Yunan düşrnanlığından beslenen güçlü lobiler ol- duğunu biliyoruz. Ancak, Avrupa artık birliğe doğru ilerli- yor. Avrupa, Türkiye gibi çok temel bir ül- keden vazgeçmek niyetinde değil. Bu ne- denle Avrupa'nın büyük ülketeri, iki ülkeyi uzlaştırmak için çabalarmı sürdürecekler. Bunun, Türkiye'ye de, Yunanistan'ada ya- ranolacak. Avrupa ile ilişkiler, milliyetçi temelde ifa- de edilmeyecek boyutlar içeriyor. Ömeğin Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi. Geçen gün, milliyetçilerden birisi, "0 zaman ken- di kanunlanmızı çöpe atalım" diyordu. Bir bakıma doğru söylüyor. Artık, Avrupa in- sanlığın bugün ulaştığı temel hukuk norm- lannı evrensel bir hale getiriyor ve bunlan herkesin iç hukukunun üstüne çıkaran bir sistemi benimsiyor. Bunlann altındaTürki- ye'nin de imzası olduğu bir gerçek. öme- ğin, 1982 Anayasası bile, imzaladığımız uluslararası sözleşmelerin kanun hükmün- de olduğunu ve anayasaya aykınlığının id- dia edilemeyeceğrıi söylüyor. Bcz sürece çoktan girdik. Bütün sorun, siyasi kültürü- müzü ve iç hukukumuzu buna nasıl uydu- racağımız. Avrupa Birliği'nin Helsinki zirve- siyle Türkiye'nin önünde yeni bir süreç başladı. Dönüşü olmayan bir şekilde girdi- ğimiz bu yola, yeni virajlar eklendi hepsi o kadar. Artık kabul etmek zorunda olduğumuz evrensel ölçütlerie, hâlâ düşük yoğunluk- lu geri hukuk standartlanmızı nasıl bağ- daştıracağız? Milliyetçilik ve devletçilikle eğitilmiş 'soğuksavaş'siyasetçileıi, bu du- ruma nasıl uyum sağlayacaklar? Biraz bunlan düşünsek iyi olacak.... Not 7 Aralık tarihinde Cemal Kutay'ın 1980 yılmda yazdığı Saidi Nursi'yi öven bir kitabından söz etmiştim. Cemal Ku- tay'ın 1930'lu yıllarda Sabahattin Ali'yi ihbar ettiği ve onun 14 aya mahkûm edil- mesine neden olduğu Rliz Ali'nin, 'Filiz Hiç Üzülmesin' (Sel Yayıncılık) kitabında yeraldı. Kıtabın24.sayfasındaşunlar y- eralıyor "O sırada Konya'dayaşayan Ce- mal Kutay ve Emin Soysal, S. Ali'nin bir dost toplantısında okuduğu şiir ile Ata- türk'e hakaret ettiği iddiasıyla kendisini adli makamlara ihbar ederler. 8.1.1993 tarihinde Konya'dan arkadaşı Ayşe Sıt- kı"ya yazdığı mektupta S. AJİ şunlan an- labr. 'Dün Asliye Ceza Mahkemesi'nde tam bir seneye mahkûm edildim. Benim mesele senin zannettiğin gibifiyakalıbir zamanımda ağzımdan kaçırdığım sözle- rin neticesi değildir. Aramın açıldığı bir iki namussuz başıma bu işi getirdiler.'" Cemal Kutay konusundaki 7 Aralık ta- rihli yazımda şöyle bir cümle de yer almış- tı: "Kendisini, hemen hemen her gün bir Atatürkçü Düşünce Demeği toplantısın- da, Yekta Güngör Özden 7e biriikte ayak- taalkışlanırkengörmemizmümkün." Yek- ta Güngör Özden'in bu cümleden alındı- ğı anlasılıyor; şu açıkJamayı yolladı: ''Ata- türkçü Düşünce Demeği Istanbul şube- lerininherhangibiretkinliğindebulunrna- dım ve şubeierimizin herhangibir toplan- tısında Sayın Cemal KUTAY'la biriikte ol- madım. 1998'de Moda Deniz Kulü- bü'nde benim konuşmamı izleyenlerara- sında o vardı; 15 Kasım 1999'da Ist. AKM'de Istanbul Hukukçu Kadınlar ve Kadın Kuruluşlan Birliği'nin düzenlediği ortak toplantıda onu izleyenler arasında da ben vardım. Biriiktegöründüğüm der- nek ortamlan bu kadar." Tunceli Ekrem'in ottesi dava açümasını istedi Yurt Haberleri Servisi-PKK'lilerta- rafindan "tehditfcgö- türüidüğü" Tunce- li'nin Pertek ilçesine bağlı Pirinçlı Köyü çıkışında askerlenn açtığı ateş sonucu ya- şammı yitiren Süky- mao Ekrem'in ailesi Pertek Cumhuriyet Savcılığı'na başvur- du. Tunceli Sendıka- lar Platformu da Ek- rem'in öldürülmesinı kınadı. Pertek Adh'yesi'ne dün sabah gelen aile- ye avukatlar ve Eme- ğin Partisi (EMEP) yöneticileri eşlik etti. Müsteki sıfatıyla sav- cıyabirsüre ifade ve- ren Ekrem'in eşi Gül- lü ve babası Mehmet Ekrem, savcıdan ola- yın aydınlatılmasmı ve sorumlular hak- kmda dava açılmasını istediler Savcı, müş- tekilerin dışında olay- la ilgili bazı tanıklan daduıledı. Savcıhğa verilen suç duyurusu dılek- çesinde, "Süleyman Ekrem'in bölgedeyTİ- lardır yolcu taşıdığı, arabasuun piakası- Bm,rengfaınguveoMk gûçkrindeiyibaindi- |i aalde, oiayia Sgisiz ve masum olan Ek- rem'in sağ yakafam- masımamkünkenöl- dfirülmesi hukuka aykırKur" denildı. EMEP Elazığ ll Başkanı Av. Mesut Göndoğdu adliye çı- kışında yaptığı açık- lamada "Bugüne ka- dar basındaçıkanha- berterbiksayınsavo bğın olay hakkmda resen soruşturma baslaünasını gerekti- rirniteflktedir"ded]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle