Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 ARALIK 1999 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
J C J J v U i l U1VJJ. / ekonomifgcumhuriyetcom.tr 13
Bektrikte çok
tarifeli dönem
• A-NKARA (AA) -
Türkıye Elektrik Dağıtım
AŞ (TEDAŞ) Genel Müdûr
Vekili Osman Nuri Doğan,
elektrik faturalanndan
yüzde 50 tasarruf etmek ve
milli ekonomiye 1.5 milyar
dolar kazandırmak için,
abonelerine çok tarifeli
elektronik sayaç kullanma
çağnsında bulundu. Doğan,
çok tarifeli sayaç sayesinde
17.00-22.00 saatleri
arastnda en yoğun olan
elektrik talebini diğer
saatlere yayarak aşın
yüklenme nedeniyle artan
iletim kayıplannı
azaltmanın mümkün
olacağıru bıldirerek 1.5
milyar dolarlık tasarmf
sağlanmasını
hedeflediklerini anlattı.
Vergi yasasna
tepkiler
• BÜRSA (Cumhuriyet) -
Bursa'da son vergi
dûzenlemeleri nedeniyle
kapanan işyeri sayısınrn 5
bine yaklaştığı bildirildi.
Bursa Esnaf ve Sanatkâr
Odaları Birliği. Demirtaş
Sanayicileri Derneği ve
Bursa Orta Ölçekli
tşletmeler Serbest Meslek
Mensuplan ve Yöneticileri
Destekleme Derneği
tarafından yapılan ortak
açıklamada, vergi yasasımn
Bursalı esnafta büyük
huzursuzluk yarattığı ifade
edilerek kapanan işyeri
sayısuırn 7 bini bulacağı
vurgulandı.
Salça fabrikasma
uyarı yapıldı
• KARACABEY/
İNEGÖL (Cumhuriyet) -
Bursalı domates üreticileri,
salça fabrikalannın
sözleşme koşullanna
uymadığını ve ürünü teslim
eden ûreticilere ücret
ödemediğini bildirerek bu
yıl domates üretmeme
karan aldılar. Inegöl Ziraat
Odası Başkanı Nıyazi
Özbil, Inegöl'ün
Sungurpaşa Köyü'nde bir
araya gelen üreticiler adına
yaptığı açıklamada "Salça
ağalanna muhtaç değiliz.
Toprağımızı işleyip karpuz.
çekirdek kabağı, kestane
kabağı ekıp rahatlıkla
pazarlayabiliriz" diye
konuşru.
Et teletmelermin
mesi
• ANKARA(AA)-Etve
Balık Ürünleri AŞ'ye
(EBAŞ) ait Burdur,
Eskişehir, Gaziantep, Sivas
ve Kayseri et kombınalan
ile Fatsa Balık Mamulleri
Işletmesi'nin
özelleştirümeleri amacıyla
açılan ihalede, toplam 13
teklif alındığı kaydedildi.
Kayseri et kombınalanna da
teklif gelmemesi nedeniyle
ihalenin iptal edildiği
bildirildi. ÖlB'den yapılan
açıklamada da tekliflerin ön
değerlendirilmesi
yapıldıktan sonra, teklif
sahiplerinin pazarlık
görûşmelerine davet
edileceği belirtildi.
Sony İnternet
bankacılığında
• TOKYO(AA)-Japon
elektronik fırması
Sony'nin, Intemet
bankacılığı işine de
girmeyi planladığı
bildirildi. lnternet'te,
tüketicileri hedef alan bir
bankacılık hizmeti
sunulmasının hedeflendiğini
belirten Sony yetkilileri,
hizmetin 2001 yılında
başlatılacağı belirtildi.
Yeni kur politikasıyla dar gelirli kesim üzerinden istikrar arayışına gidiliyor
aıııı uyguLamak zor'
BANUSALMAN
ANKARA - Uluslararası Para
Fonu'yla (IMF) imzalanacak stand-
by anlaşması doğrultusunda açık-
lanan kur ve para politikası gelir
dağılınıının daha da bozulacağı, iş-
sizliğin artacağı, bir taraflan yatı-
nmlara finansman kaynağı yara-
tılırken diğer taraftan durgunlu-
ğun sürmesine neden olacağı kay-
gılanna yol açtı. Türk-lş Araştır-
ma Müdürü Prof. Dr. Oğuz Oyan.
hükûmetin sıyasi geleceğiyle ku-
mar oynadığrnı, hükümet içinde-
ki tartışmalann siyasi istikrarsız-
lığa, bu durumun da yan güdüm-
lü bir rejime yol açabileceği kay-
gısını bildirdi. Prof. Dr. Onur
Kumbaracıbaşj ise TurgutOzaTın
çağ atlatıyorum diye Türkiye'yi
"borç batağına sokarak en bûyük
kazığı atnğuıı" ve öngörülen po-
litikalann da bu sorunu çözmeye-
ceğine dikkat çekerek açıklanan
programın uygulanabilirliğinin ol-
madığını bildirdi.
Türk-lş Araştırma Müdürü Prof.
Dr. Oğuz Oyan, açıklanan kur sis-
temiyle nominal "çça" uygulana-
cağını ve kurun baskı altına alına-
• Tûrk-îş Araştırma
Müdürü Oğuz Oyan,
açıklanan politikalann
işsizliği arttıncı, zaten
bozuk olan gelir
dağılımını daha da
bozacak bir döneme
girildiğini gösterdiğini
vurguladı.
cağını belirtirken parasını nereye
yatıracağını bilemeyen şaşkın ta-
sarruf sahiplerinin dövize kayma-
sından duyulan kaygıya karşı yön-
lendirme yapümak istendiğini söy-
ledi. Oyan. sıcak paraya devalü-
asyon yapılmayacağı güvencesi
verildiğini, buna karşın şimdiki
kadar yüksek reel getiri verilme-
yeceğinin ortaya konulduğunu an-
lattı. Enflasyonun yüzde 2O'ye in-
mesi durumunda yüzde 60-70'den
değerlendirilen para için yine de
yüksek reel faiz ortaya çıkacağı-
nı anlatan Oyan, faizlere ek ver-
gilerin gelebileceğinı söyledı.
Oyan, şöyle konuştu:
"Sıcak para girişini caydıracak
• Prof. Dr. Onur
Kumbaracıbaşı, Turgut
Özal'in "çağ atlatıyorum"
diye Türkiye'yi "borç
batağına sokarak en büyük
kazığı attığını" ve öngörülen
politikalann da bu
sorunu çözemeyeceğine
dikkat çekti.
bir olay değfl. Şok önkmler değfl.
Tedrici önkmler. Çok sıla durul-
maa gerekiyor. Ecevit'in buna öm-
rü vefa ederse kendi siyasi gelece-
ği açısından bir kaygısj yok. Ancak
DSP eğer Ecevit'ten sonra dağıl-
mayacaksa, onun için ve diğer par-
tiler için ciddi seçmen kaybı kaçı-
rulmaz. Bu partüer kendi kumar-
lannı oynuyorbuf
Dışsaüma teşvikyok
Bankalann ellerindeki fonlan
daha fazla krediye dönüştürmek zo-
runda kalacaklaruıı, ancak bunun
enflasyonist bir baskı yaratabile-
ceğini, hükûmetin bunu da kont-
rol altında tutmak zorunda kala-
cağını anlatan Oyan, dışsatıma
teşvik olmayacağının anlaşıldığı-
nı belirtti. 2000 yüı için dış talep-
te aruş umudu görülmezken, sa-
tın alma gûcü kısıtlanmış iç piya-
sada talep yetersizliğı olacağını
kaydeden Oyan. "Bir taraftan ya-
ürun kolaylaştınhrken talep olma-
dığı için de zorlaşunlryor. Stagf-
lasyonist ekonomi bir miktar sü-
recekgjbigözüküyor" dedi. Oyan,
dövizin sınırlı tutulmasıyla enf-
lasyonun kontrol altına alınmaya
çalışıldığına dikkat çekti.
Bu pohtikalann işsizliği arttın-
cı, gelir dağılımını daha da boza-
cak bir döneme girildiğini göster-
diğini vurgulayan Oyan, "MnHge-
Yalnızca ücretlerln dondurulduğuna, faizlere dokunulmadığına dikkat çekildi
'Fatura emekçikesimeçıkardtyor'
• Merkez Bankası'nın 1988'de hemen hemen aynı
kararlan uygulamaya çahştığı anımsatılırken bugün
amaca ulaşılması için ücretler ve kiralar gibi
faizlerin de dondurulması gerektiği bildiriliyor.
Ekonomi Servisi - Merkez
Bankası Başkanı GazJErçeTın
dün açıkladığı para ve kur po-
litikalanrun yankılan sürerken
kararlann yanlızca ücretleri
dondurduğu, buna karşılık fa-
izlere
kat çekiliyor.
Merkez Bankası'nın 1988'de
"para programı" adı altında
hemen hemen aynı kararlan
uygulamaya çalıştığı anımsan-
lırken bugün amaca ulaşılma-
sı için ücretler ve kiralar gibi fa-
izler de dahil bütün politikala-
nnın dondurulması gerektiği
bildiriliyor. 1988 yıluıda da
benzer kararlannahndığınL, an-
cak kazançlara dokunulmadı-
ğı için başanlı olunamadığuıı
belirten uzmanlar, hükûmetin
dış borç ödemelerine aktara-
cak kaynağı bulunmadığı için
faizler konusunda "cesur" ka-
rarlar alamadığını vurguluyor-
lar.
Kazançlan,yani faizleri don-
durmadığı halde ücretleri don-
duran söz konusu kararlann fa-
turasının emekçi kesime çıka-
cağını anlatan uzmanlar, "Eğer
enflasyon politikası kınlmak is-
tenseydi birgecedefabler de da-
hil bütün para politikalannın
dondurulduğu şok maBye po-
litikası uygulanırdL Ancak hü-
kûmetin dış borç ödemelerine
aktaracağı parası olmadjğı için.
sıcak para akışını hdandırmak
vejeniborçalternatifleribulun-
mak jstenr>t)r" dediler.
Kararlan "yan sıkı para po-
litikası" olarak nıtelendıren
Prof. Dr. lzzettinÖnder. "Dur-
madan döviz akışı sağlayacak.
Faiz hadleri biraz yükselecek.
Gelen para ise devlet borçlan-
ma poftikasrvia tekraremilecek.
Merkez Bankası açısından
önemli bir poütika. Ancak büt-
çeaçığı,yüksek enflasyon soru-
nunu çözmekten uzak" dedı
Prof. Dr. Önder, kararlann, enf-
lasyonu biraz denetleyeceğıni,
ancak önlemesinin olanakh ol-
madığını vurgulayarak "Ka-
rarlar bekleyişJere yönetik.Ka-
rarlar tek \-anh. ücretieri don-
durdiüar. Faturada emekçi ke-
shni çtkanhyor" dedi.
İş dünyası
kararlara
destek
veriyor
Rüştü Saracoğlu
'Olanaklar
dahilinde iyi'
Eski Merkez Bankası Başkanı Rüş-
tü Saracoğlu, Erçel'ın açıklamalannı
değerlendinrken *MerkezBankas ken-
di imkânlan dahilinde gûzd bir prog-
ram açıkJadı" dedi.
Saracoğlu. Merkez Bankası'nın bu
tür programlan yürütmekten kaçınan bir
kurum olmadığını dile getirdı. Ancak
bu tür programlann sıyasetçıler tarafin-
dan bozurmasının söz konusu olduğu-
nu ifade eden Saracoğlu, şunlan söy-
ledi: "Türkiye'nin DV1File istikrar prog-
rammagidhor ohnasıolumiu bir adun-
dn*. AB ile Uişkilerde hayati bir sörec
başlrvor. Türkiye'nin AB ile bütünleş-
mesinitescfl etmeyeyöndikbir süreç ob-
cakbr. Türkij'e''je sağla\acağı sosyaL
poKtik konulan ele almak gerekir."
Mr payı darahmş kesimler üzerin-
den yeniden istikrar arayışnıa gir-
miş Türldye. Türk-lş üzerine bas-
kı gettrse, geçmiş enflasyon değfl
gekcek enflasyona göre ayariama
yapüacak diye, 2000 sonu toplu-
sözleşmeleri için çetin mücadele
görünüyor. Ciddi tepkiler günde-
me gelebilir. Eşitsidiği bu kadar
göze alan düşük gearfi kesim üze-
rindenistikrar programı yürütme-
yi bu kadar kolay gören anlayısın
muhasebesinin bir kez daha yapd-
masını isthıoruz'" diye konuştu.
Enflasyonu denetiemekzor
Prof. Dr. Onur Kumbaracıbaşı,
açıklanan kur ve para politikası-
nın enflasyonla mücadelede abar-
tıldığtnı, tek başına bunun çözüm
olamayacağını vurguladı.
Kumbaracıbaşı, "Enflasyonu
bununb deneüemek çok za>ıf bir
düşünce. Çünkü enflasyonun ne-
deni kur değfl. Bu büyük bir pa-
ketin parçasıdır. O paket ne kadar
çahşırsa busistemin de katkısı o 51-
çüde olabilir. Enflasyonun yüzde
20'lere düşmesi sa>esinde bu uygu-
lama başanlı olabilir. Eğer ekono-
miyi tümden durdurmayacaklar-
sa,enflasyonun yüzde 20'yedüşme
şansı za>ıf. Çünkü enflasyonu otuş-
tııran ana neden iç borçlanma" di-
ye konuştu.
Türkıye'ye gu-en sıcak paranın
da Türk menşeli olduğunu, sıcak
para sistemiyle Türkiye'ye borç
venldiğini belirten Kumbaracıba-
şı, "Kııru çok aşağıda tutarsaıuz
sıcak parada bir gerfleme olabüir.
Faizlerin de düşürülmesi nedeniy-
le. rezervlere \ükknen bir nıann-
ğı \ar bu açıklamalann. 22.6 mil-
yar dolar rezervle bunu tutmayaça-
hşacak. Enflasyon hedefıne ulaşa-
madıkçakur baskısryla karşüacak
Merkez Bankası ve döviz satmak
zorunda kalacak. Buna ne kadar
tahammül edebiürzaman göstere-
cek" diye konuştu.
Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün,
3 yıl için uygulanacak para ve kur politıkasını,
"güven veren adun" olarak nitelerken Istanbul
Ticaret Odası (tTO) Yönetim Kurulu Başkam
Mehmet Yıkünm, söz konusu kararlarla diğer
kurum ve kuruluşlara bir hedef gösterildiğini
bildirdi.
ÎTO Başkanı Mehmet Yıldınm,
yalnızca Merkez Bankası'nın kur
ve para politikası uygulaması ile
bu prograrmn başanya
ulaşmasuım güç olduğunu,
hükûmetin öncelikle öngörülen
bütçe açığuıı aşmaması, taban
fıyatlannda popülist politikalar uygulamaması
gerektiğini ifade etti. Türkiye'de enflasyonun
düştüğü görüşüne katılmadığını da savunan
Mehmet Yıldınm, "Bugün Türkiye'de
durgunluğun getirdiği bir enflasyon düşüşü var.
Halkın alını gücünü bitirerek. üretimi düşürerek,
geUşmeyi eksiye dönüştürerek enflasyon düşmez.
Bunu ihracaü ve gelir düzeyini yükselterek
gerçekleştirebiliriz" diye konuştu.
ATO Başkanı Sinan Aygün de önceki gün
açıklanan yeni para politikasına ilişkin
olarak yaptığı açıklamada, "Kronik hale
gelen enflasyonun bünyeden sökülfip
aülması yolunda aülrruş en ciddi. en güven
verici adım. Eğer siyasi irade progranun
arkasında durursa önenıü mesafe
ıbflir'' görüşünü dile getirdi.
Döviz ve repoda değerlendirilen reel
sektör kârlannın bu yolla yatınmlara
dönüşebileceğini ifade eden ATO Başkam Aygün,
düşme eğilimine girecek kredi faizlerinin de ticaret
ve sanayi sektörü üzerinde uyancı etki
yapabileceğini, bu kaynağuı yatınma
dönüşebileceğini belirtti. . . - "". -
4
Ekonomi taahhütlerle yönetilemez
9
Akademisyenler, para ve kur politika-
lanna ilişkin yorumlannı farklı yönde ya-
pıyorlar. ODTÜ tktisat Bölümü öğretim
görevlisi Prof. Dr. Nur Keyder hedeflere
ulaşılabileceğini belirtti. Marmara Üni-
versitesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Osman
Altuğ ise programm, parasal tedbirlerle
üretimi canlandırmaya yönelik yapüdığı-
m, ancak uygulanabilirlikten uzak oldu-
ğunu bildirdi.
Keyder, "Programı uygulanabflir olarak
görüyorum ama tabii bu yapısal refomla-
nn gerçekleştirilmesine bağlı"' dedi
Keyder, programla bu"ükte, faiz dışı faz-
lanuı arzu edilen seviyelere gehnesi gerek-
tiğini, bütçe gelirlerinin daha iyi bir şekil-
de toplanması, kayıt dışı ekonominin ka-
yıt içine alınması, sosyal güvenlik kuru-
İuşlannın bütçe kaynaklanna daha az baş-
vurmasının sağlanması gerektığini bildir-
di. Keyder, hepsinin bir arada ohnası du-
rumunda kesinlikle programm başanlı ola-
cağrna inandığını söyledi.
Osman Altuğ: Altyapıdan yoksun
Prof. Dr. Altuğ ise yeni pohtika ile dev-
letin bant sistemine geçerek, kurlann ön-
ceden belirlenmesi işlerrune başladığını
ve bunun bir taahhüt olduğunu belirterek
"Ama ekonomi, taahhütlerle yönetümez.
Ekonomi üretim ve tüketim dengesi ile bir-
Hkte yürür'* dedi. Altuğ, şunlan kaydetti:
"Bu görünürde ga>
r
et yerinde bir tedbir-
miş gibi duruyor ama bu parasal tedbir-
lerle üretim arttırılabilecek mi? Yani mev-
cut sermay e, "dolar artık artmayacak. ben
yaünm japayım" diyecek mi? Orada en-
dişelerim var. Bu programı uygulanabilir
olarak görmüyorum, çünkü altyapıdan
yoksun."
Prof. Altuğ, ekonominin kurallan ile
yönetildiğini, dolara narh koyarak, "eko-
nomiyi düzelteceğiz*' demenin, tutarlı bir
yaklaşım tarzı olmadığını söyledi.
Ekonominin, üretim yani ile uğraşmak
durumunda olunduğunu, onun da disipli-
ni gerektirdiğini bildiren Altuğ, şunlan
kaydetti: "Bir tür sabh kur sistemine ge-
çüiyor, geriye dönüş yapdryor. Bant siste-
mi açık kapı bu~akmak için getiriuniş. Bu
sonuç ahnabflecek bir olay değil. I ürkiye
disiplini sağlamadıkça hiçbir yere vara-
maz. Para politikalannda, ekonomi, ma-
liye politikalannda disiplin. Bunlann hep-
si bir orkestradır. Bir tarafta disiplini sağ-
layıp öbür tarafta sağlayamıyorsanız tek-
rar disipfinsizlik getir. Bu politikalar itha-
ladözendhid, ihracaü caydıncı,üretimden
kopancı bir hadise. Inşallah biz yanıhyor
olunız, başanlı olııriar."
İŞÇENİN EVRENİNDEN
ŞUKRAN SONER
Öngörülep
Türkiye'nin AB'ye adaylık statüsünü kazanma-
sına ilişkin en sıkı pazarlıkların devam ettiği sa-
atlerde sonuçlan üzerinde öngörüde bulunacak,
boş yere zamanınızı alacak değilim. Harp Aka-
demileri Komutanlığı'ncadüzenlenen, "21. yûz-
yılın ilk çeyreğinde Türkiye'nin genel vizyonu,
politikası ve stratejisi ne olmalıdır?" konulu top-
lantıda yapılan öngörüleri size aktarmak istiyo-
njm.
öncelikle askerierin iç siyaset alanına girebile-
cek konulara taşmamakta özen gösterdikleri, an-
cak kendileri için çok önemli "olmazsa olmaz" il-
kelerin altını çizmekle yetindiklerini vxırgulamalı-
yım. Askerler çok açık ve net bir dille, AB üyeli-
ğini benimsediklerini, tek kutuplu dünya gerçe-
ğini veri olarak aldıklannı söylediler. Ancak Kürt
sorununa çözüm ararken üniter devletin, Cum-
huriyet ilkelerinden ödün verilemeyeceğinin, la-
ikliğin tartışılamayacağının, Yunanistan'la olan
sorunların bir paket halinde tartışılmasına bir iti-
razları olmasa da, başta Kıbrıs olmak üzere Tür-
kiye için stratejik çıkariardan vazgeçilmesinin söz
konusu olamayacağının altını çizdiler.
Birçok tebliğ, tartışmalara katılan asker köken-
lilerin açıklamaları ve özellikle de Harp Akademi-
teri Komutanı Orgeneral Nahit Şenoğul'un açış
ve kapanış konuşmalannda vurgulanan görüşler,
bugüne kadar söylenmiş ve bilinenlerden, as-
kerierin ne kadar kararlı olduklarının, ödün ver-
meyeceklerinin bir kez daha ayrıntılı olarak ka-
muoyuna duyurulması çerçevesindeydi.
Ya siviller? Çok sayıda bilim insanı, uzman, ha-
riciyeci, sivil toplum örgütü temsilcisi, siyasetçi,
iş dünyasının sözcüsü, kendi görüşleri ile asker-
leri etkilemek üzere yanşa çıkmış gibiydiler. Tek
ideoloji ekseninde, farklı çıkar ve görüşlere yö-
nelik aynmlannı koyarak kendilerini kanıtlamaya
çalıştılar.
Bölgesel gelişmelerin Türkiye üzerindeki etki-
si değerlendirilirken Balkanlar, Ortadoğu, Kaf-
kaslar*daki gelişmeler, Türk-Yunan ilişkileri üze-
rine degerlendirmeler, öngörüler, yaklaşımlara
göre farklılık gösterse de bu sorunların yakıcı sı-
caklığı ile devam edeceği sentezinde buluşulu-
yordu. Sonuç olarak Türkiye çok ince dengeler
üzerinde çıkariannı koruyabilmek üzere çok dik-
katli olmalıydı. ABD çıkarlan doğrultusunda ya-
şanacak büyük çalkantılar, en küçük bir yanlışın
kaosun içindeki Türkiye'ye çok ağır bedellerinin
olması söz konusu idi.
Soğuk savaş döneminin ardından dünyanın
tek kutuplu, ABD ekseninde gideceği tartışılmaz
bir veri olarak kabul ediliyordu. Hatta ekonomik
anlamda şimdilik üç önemli ekonomik ittifak ve
gelişmeleri üzerinde soru işaretleri olan Rusya ve
Çin gerçeği sayılmakla birlikte, önümüzdeki 25
yılın gelişmelerinde ABD'nin dünyaya egemen, yön-
lendiren tek askeri, politik süper güç, ekonomik
anlamda da tek belirleyici güç olacağı görüşü
ağırlık kazanıyordu.
Bu mutlak veri gibi sunulan öngörülere göre de-
ğerlendirme yapılırken de Türkiye'nin çıkariannın,
ABD'nin önemli müttefiki konumunu koruması,
AB üyeliğinde gereken adımları atması olarak
özetleniyordu. Arada elbette komşulan ile olan iliş-
kilerinde dengelere dikkat etmesi, Rusya faktö-
rünü hafıfe almaması, pazarlık gücünü kullana-
rak ABD ve AB'den de gelse çıkarlan ile çattşan
konularda ödün vermemekte direnmesi de tav-
siye ediliyordu.
Küreselleşme, mutlak, tek ideotoji, dünyanın ge-
leceğinin düzeni olarak ilan edildikten sonra el-
bette ki Dünya Bankası, IMF, Dünya Ticaret ör-
gütü... vesaire vesaire, dünya tekellerinin çıkar-
iannı her şeyin üstünde tutan örgütlerden gelen
öneri ve reçetelere eksiksiz uyulması öğütleri yi-
nelenip duaıldu. Satır aralannda özelleştirmeye,
tahkime, diğer koşullara direnmeme telkin edil-
di.
Soğuk savaş sonrası yaşanan asıl kutuplaşma;
zengin kuzey, yoksul güney olgusu geçiştirildi. In-
sanlığın, ülkelerin önemli çoğunluğunun yoksul-
laşması, uçurumun hızla büyümesi, düzen dışı-
na atılma, kuralsızlaştırma, istenen bir sonuç ola-
rak tanımlanmasa bile çaresiz bir sonuç gibi ka-
bul edilerek, Türkiye'nin, kendi toplumu içindeki
zenginlik, yoksulluk farklılaşmasının büyümesi
pahasına zenginler arasında yer kapma savaşı-
mını vermesi önerildi.
"Afrika tamamen gündem dışı, işi bitik", "Tür-
kiye koşullannı zorfarsa kendine zenginlerarasın-
da biryeraçabilecek", "ABD çok daha fazla güç-
lenecek", "AB uzun dönemde eriyecek", "Rus-
ya 'nın durumu umutsuz" gibi vurgulamalarla ge-
lecek 25 yılın falına bakıldı.
Bu arada gündemle uzaktan yakından ilişkisi
yokken, hazıraskerieri yakalamışken, cumhurbaş-
kanının seçimle gelmesi, başkanlık sistemi pro-
pagandası için özel söz alan eski bakanlar bile
çıktı..
Askerler çok dikkatli, kendileri için tartışılamaz
gördükleri konular dışında hiçbir konuda tepki-
lerini göstermeksizin, bütün görüşleri, 21. yüzyı-
lın ilk çeyreğine ilişkin öngörüleri dinlediler.
Faiz ödemeleri, halkı daha da yoksullaştıracak politikaları getiriyor
Borç sarmalı IMF'ye mahkûm etti
• Önüne geçilemeyen borçlanma gereği
ve bütçenin yüzde 46'sını yok eden
faiz ödemeleri, borcunun faizini
ödeyebilmek için borçlanmak zorunda
kalan hükümeti bsırdöngüye götûrüyor.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Türkiye'yi gelir dağılımını daha da bo-
zacak, kamu hizmetlerini daraltacak ve
halkın daha da yoksullaşmasuıa neden
olacak Uluslararası Para Fonu (IMF)
politikalanna mahkûm eden temel so-
run önüne geçilemeyen borçlanma ge-
reği ve bütçenin yüzde 46'sını yok eden
faiz ödemeleri oluyor. Devlet, borcunun
faizini ödeyebilmek için borçlanmak
zorunda kalırken, bu durumun aşılma-
sı için yeni bir kısırdöngüye giriliyor.
Türkiye'nin içinde bulunduğu borç ba-
tağı, enflasyon ve büyüme gerilemesi-
nin yanrnda üretim ekonomisinin yok
olmasıyla katlanılamaz bir noktaya gel-
di. Tüm olumsuz gelişmelere karşın
1999 yıl sonu için artı büyûme öngö-
ren hükümet, hedefini eksi büyüme ola-
rak düzeltmek zorunda kalırken, açık-
lanan yılın üçüncü çeyreğine ilişkin bü-
yüme oranı revize edilen hedefin bile
iyımser olduğu yorumlanna neden ol-
du. 1999 yılı ulusal gelir büyüme ora-
nı yıhn ilİc çeyreğinde eksi yüzde 8.6,
ikinci çeyreğinde eksi yüzde 3.3, üçün-
cü çeyreğinde eksi yüzde 6.6 oldu.
Durgunluğun temel nedeni olarak ya-
urımlar için kaynak bulunamaması gös-
terilirken, hükûmetin gündeme getirdi-
ği para ve kur politikasıyla yatırımlara
bankalann kaynak aktarmak zorunda
bırakılması öngörülüyor. Ancak yüzde
20-25 enflasyon hedefine ulaşmak için
dar gelirlilerin alım güçlennin daha da
düşûrülecek ohnası bu beklentinin ger-
çekleşmesini şüpheli kılıyor.
Rantiyeye karşı konulamıyor
Siyasal iktidarlann borç sarmalından
çıkış için sağlıklı ve adaletli gelir arttı-
ncı önlemlere dayanan düzenlemelere
basMjrmaması ve faizle üretim oknadan
tatlı kâr elde eden kesimlenn baskısuıa
karşı koyamaması nedeniyle IMF'nin ön-
gördüğü politikalar, Türkiye'nin uygu-
layacağı enflasyonla mücadele progra-
mının da temeüni oluşturdu. Hükümet,
IMF'yle yapüacak stand-by'la dışandan
gelecek kaynağa dayanan bir programı
2000 yılı başından itibaren böylece yü-
rürlüğe sokacak.
Renault Clio Symbol Tiirkîye Yollannda1998 yıitndaki Megane Wagon
projesinden sonra Renault'un yeni
küçük sedanı Clio Symbol'ün üretimi
de dünyada ilk önce Türkiye'de, Oyak
Renault Otomobil Fabrikaian'nda basladı. Clio Syrnbot üretimi ile
Renault sadece Türkiye pazanna değil, Avrupa, Türki
cumhuriyetler, Orta Asya ve Kuzey Afrika pazartanna da gaiş
yapacak. Bu bölgelere yapılacak satşlar ile Renault. Megane
VVagon ile başlatmış ofduğu ihracat sürecini Clio Symbol ile devam
ettirecek. Kendi segmentinde üstün güvenlik ve konfor
ekipmanlarına sahip olan Clio Symbol, RN ve RNA olmak üzere iki
ekipman seviyesinde ve sadece 1.4 litre 75 beygiriik motor
versiyonu ile piyasaya sunuldu. Renault Clio'nun piatformu üzerine
geliştirilen Clio Symbol, eklenen bagaj bölümüyle hatchback fıthai)
Clio'dan 377 mm. daha uzun. Bir üst sınıftakı otomobillerden bile
daha büyük (510 İt.) bir bagaj hacmine sahip ve kullanımı kolay bir
aiie otomobilı olan Clio Symbol'ün RN versiyonunda sürücü hava
yastığı, renkli camlar, 3> stop lambasj, arka kapı çocuk kilidi
standart olarak sunuluyor. RNA versiyonunda ise bu ekipmanlara
ek olarak gövde rengi tamponlar, hidrolik direksiyon, merkezi kilit,
elektrikli ön camlar, direksıyondan kumandalı radyo teyp standart
olarak sunuluyor. Renault Clio Symbol RN modelinin anahtar
teslimi fiyat 5 milyar 392 milyon lira, zengin donanımlı RNA
modelinin fiyatıysa 5 milyar 913 milyon lira.