22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 ARALIK 1999 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA J C J J v U i l U1VJJ. / ekonomifgcumhuriyetcom.tr 13 Bektrikte çok tarifeli dönem • A-NKARA (AA) - Türkıye Elektrik Dağıtım AŞ (TEDAŞ) Genel Müdûr Vekili Osman Nuri Doğan, elektrik faturalanndan yüzde 50 tasarruf etmek ve milli ekonomiye 1.5 milyar dolar kazandırmak için, abonelerine çok tarifeli elektronik sayaç kullanma çağnsında bulundu. Doğan, çok tarifeli sayaç sayesinde 17.00-22.00 saatleri arastnda en yoğun olan elektrik talebini diğer saatlere yayarak aşın yüklenme nedeniyle artan iletim kayıplannı azaltmanın mümkün olacağıru bıldirerek 1.5 milyar dolarlık tasarmf sağlanmasını hedeflediklerini anlattı. Vergi yasasna tepkiler • BÜRSA (Cumhuriyet) - Bursa'da son vergi dûzenlemeleri nedeniyle kapanan işyeri sayısınrn 5 bine yaklaştığı bildirildi. Bursa Esnaf ve Sanatkâr Odaları Birliği. Demirtaş Sanayicileri Derneği ve Bursa Orta Ölçekli tşletmeler Serbest Meslek Mensuplan ve Yöneticileri Destekleme Derneği tarafından yapılan ortak açıklamada, vergi yasasımn Bursalı esnafta büyük huzursuzluk yarattığı ifade edilerek kapanan işyeri sayısuırn 7 bini bulacağı vurgulandı. Salça fabrikasma uyarı yapıldı • KARACABEY/ İNEGÖL (Cumhuriyet) - Bursalı domates üreticileri, salça fabrikalannın sözleşme koşullanna uymadığını ve ürünü teslim eden ûreticilere ücret ödemediğini bildirerek bu yıl domates üretmeme karan aldılar. Inegöl Ziraat Odası Başkanı Nıyazi Özbil, Inegöl'ün Sungurpaşa Köyü'nde bir araya gelen üreticiler adına yaptığı açıklamada "Salça ağalanna muhtaç değiliz. Toprağımızı işleyip karpuz. çekirdek kabağı, kestane kabağı ekıp rahatlıkla pazarlayabiliriz" diye konuşru. Et teletmelermin mesi • ANKARA(AA)-Etve Balık Ürünleri AŞ'ye (EBAŞ) ait Burdur, Eskişehir, Gaziantep, Sivas ve Kayseri et kombınalan ile Fatsa Balık Mamulleri Işletmesi'nin özelleştirümeleri amacıyla açılan ihalede, toplam 13 teklif alındığı kaydedildi. Kayseri et kombınalanna da teklif gelmemesi nedeniyle ihalenin iptal edildiği bildirildi. ÖlB'den yapılan açıklamada da tekliflerin ön değerlendirilmesi yapıldıktan sonra, teklif sahiplerinin pazarlık görûşmelerine davet edileceği belirtildi. Sony İnternet bankacılığında • TOKYO(AA)-Japon elektronik fırması Sony'nin, Intemet bankacılığı işine de girmeyi planladığı bildirildi. lnternet'te, tüketicileri hedef alan bir bankacılık hizmeti sunulmasının hedeflendiğini belirten Sony yetkilileri, hizmetin 2001 yılında başlatılacağı belirtildi. Yeni kur politikasıyla dar gelirli kesim üzerinden istikrar arayışına gidiliyor aıııı uyguLamak zor' BANUSALMAN ANKARA - Uluslararası Para Fonu'yla (IMF) imzalanacak stand- by anlaşması doğrultusunda açık- lanan kur ve para politikası gelir dağılınıının daha da bozulacağı, iş- sizliğin artacağı, bir taraflan yatı- nmlara finansman kaynağı yara- tılırken diğer taraftan durgunlu- ğun sürmesine neden olacağı kay- gılanna yol açtı. Türk-lş Araştır- ma Müdürü Prof. Dr. Oğuz Oyan. hükûmetin sıyasi geleceğiyle ku- mar oynadığrnı, hükümet içinde- ki tartışmalann siyasi istikrarsız- lığa, bu durumun da yan güdüm- lü bir rejime yol açabileceği kay- gısını bildirdi. Prof. Dr. Onur Kumbaracıbaşj ise TurgutOzaTın çağ atlatıyorum diye Türkiye'yi "borç batağına sokarak en bûyük kazığı atnğuıı" ve öngörülen po- litikalann da bu sorunu çözmeye- ceğine dikkat çekerek açıklanan programın uygulanabilirliğinin ol- madığını bildirdi. Türk-lş Araştırma Müdürü Prof. Dr. Oğuz Oyan, açıklanan kur sis- temiyle nominal "çça" uygulana- cağını ve kurun baskı altına alına- • Tûrk-îş Araştırma Müdürü Oğuz Oyan, açıklanan politikalann işsizliği arttıncı, zaten bozuk olan gelir dağılımını daha da bozacak bir döneme girildiğini gösterdiğini vurguladı. cağını belirtirken parasını nereye yatıracağını bilemeyen şaşkın ta- sarruf sahiplerinin dövize kayma- sından duyulan kaygıya karşı yön- lendirme yapümak istendiğini söy- ledi. Oyan. sıcak paraya devalü- asyon yapılmayacağı güvencesi verildiğini, buna karşın şimdiki kadar yüksek reel getiri verilme- yeceğinin ortaya konulduğunu an- lattı. Enflasyonun yüzde 2O'ye in- mesi durumunda yüzde 60-70'den değerlendirilen para için yine de yüksek reel faiz ortaya çıkacağı- nı anlatan Oyan, faizlere ek ver- gilerin gelebileceğinı söyledı. Oyan, şöyle konuştu: "Sıcak para girişini caydıracak • Prof. Dr. Onur Kumbaracıbaşı, Turgut Özal'in "çağ atlatıyorum" diye Türkiye'yi "borç batağına sokarak en büyük kazığı attığını" ve öngörülen politikalann da bu sorunu çözemeyeceğine dikkat çekti. bir olay değfl. Şok önkmler değfl. Tedrici önkmler. Çok sıla durul- maa gerekiyor. Ecevit'in buna öm- rü vefa ederse kendi siyasi gelece- ği açısından bir kaygısj yok. Ancak DSP eğer Ecevit'ten sonra dağıl- mayacaksa, onun için ve diğer par- tiler için ciddi seçmen kaybı kaçı- rulmaz. Bu partüer kendi kumar- lannı oynuyorbuf Dışsaüma teşvikyok Bankalann ellerindeki fonlan daha fazla krediye dönüştürmek zo- runda kalacaklaruıı, ancak bunun enflasyonist bir baskı yaratabile- ceğini, hükûmetin bunu da kont- rol altında tutmak zorunda kala- cağını anlatan Oyan, dışsatıma teşvik olmayacağının anlaşıldığı- nı belirtti. 2000 yüı için dış talep- te aruş umudu görülmezken, sa- tın alma gûcü kısıtlanmış iç piya- sada talep yetersizliğı olacağını kaydeden Oyan. "Bir taraftan ya- ürun kolaylaştınhrken talep olma- dığı için de zorlaşunlryor. Stagf- lasyonist ekonomi bir miktar sü- recekgjbigözüküyor" dedi. Oyan, dövizin sınırlı tutulmasıyla enf- lasyonun kontrol altına alınmaya çalışıldığına dikkat çekti. Bu pohtikalann işsizliği arttın- cı, gelir dağılımını daha da boza- cak bir döneme girildiğini göster- diğini vurgulayan Oyan, "MnHge- Yalnızca ücretlerln dondurulduğuna, faizlere dokunulmadığına dikkat çekildi 'Fatura emekçikesimeçıkardtyor' • Merkez Bankası'nın 1988'de hemen hemen aynı kararlan uygulamaya çahştığı anımsatılırken bugün amaca ulaşılması için ücretler ve kiralar gibi faizlerin de dondurulması gerektiği bildiriliyor. Ekonomi Servisi - Merkez Bankası Başkanı GazJErçeTın dün açıkladığı para ve kur po- litikalanrun yankılan sürerken kararlann yanlızca ücretleri dondurduğu, buna karşılık fa- izlere kat çekiliyor. Merkez Bankası'nın 1988'de "para programı" adı altında hemen hemen aynı kararlan uygulamaya çalıştığı anımsan- lırken bugün amaca ulaşılma- sı için ücretler ve kiralar gibi fa- izler de dahil bütün politikala- nnın dondurulması gerektiği bildiriliyor. 1988 yıluıda da benzer kararlannahndığınL, an- cak kazançlara dokunulmadı- ğı için başanlı olunamadığuıı belirten uzmanlar, hükûmetin dış borç ödemelerine aktara- cak kaynağı bulunmadığı için faizler konusunda "cesur" ka- rarlar alamadığını vurguluyor- lar. Kazançlan,yani faizleri don- durmadığı halde ücretleri don- duran söz konusu kararlann fa- turasının emekçi kesime çıka- cağını anlatan uzmanlar, "Eğer enflasyon politikası kınlmak is- tenseydi birgecedefabler de da- hil bütün para politikalannın dondurulduğu şok maBye po- litikası uygulanırdL Ancak hü- kûmetin dış borç ödemelerine aktaracağı parası olmadjğı için. sıcak para akışını hdandırmak vejeniborçalternatifleribulun- mak jstenr>t)r" dediler. Kararlan "yan sıkı para po- litikası" olarak nıtelendıren Prof. Dr. lzzettinÖnder. "Dur- madan döviz akışı sağlayacak. Faiz hadleri biraz yükselecek. Gelen para ise devlet borçlan- ma poftikasrvia tekraremilecek. Merkez Bankası açısından önemli bir poütika. Ancak büt- çeaçığı,yüksek enflasyon soru- nunu çözmekten uzak" dedı Prof. Dr. Önder, kararlann, enf- lasyonu biraz denetleyeceğıni, ancak önlemesinin olanakh ol- madığını vurgulayarak "Ka- rarlar bekleyişJere yönetik.Ka- rarlar tek \-anh. ücretieri don- durdiüar. Faturada emekçi ke- shni çtkanhyor" dedi. İş dünyası kararlara destek veriyor Rüştü Saracoğlu 'Olanaklar dahilinde iyi' Eski Merkez Bankası Başkanı Rüş- tü Saracoğlu, Erçel'ın açıklamalannı değerlendinrken *MerkezBankas ken- di imkânlan dahilinde gûzd bir prog- ram açıkJadı" dedi. Saracoğlu. Merkez Bankası'nın bu tür programlan yürütmekten kaçınan bir kurum olmadığını dile getirdı. Ancak bu tür programlann sıyasetçıler tarafin- dan bozurmasının söz konusu olduğu- nu ifade eden Saracoğlu, şunlan söy- ledi: "Türkiye'nin DV1File istikrar prog- rammagidhor ohnasıolumiu bir adun- dn*. AB ile Uişkilerde hayati bir sörec başlrvor. Türkiye'nin AB ile bütünleş- mesinitescfl etmeyeyöndikbir süreç ob- cakbr. Türkij'e''je sağla\acağı sosyaL poKtik konulan ele almak gerekir." Mr payı darahmş kesimler üzerin- den yeniden istikrar arayışnıa gir- miş Türldye. Türk-lş üzerine bas- kı gettrse, geçmiş enflasyon değfl gekcek enflasyona göre ayariama yapüacak diye, 2000 sonu toplu- sözleşmeleri için çetin mücadele görünüyor. Ciddi tepkiler günde- me gelebilir. Eşitsidiği bu kadar göze alan düşük gearfi kesim üze- rindenistikrar programı yürütme- yi bu kadar kolay gören anlayısın muhasebesinin bir kez daha yapd- masını isthıoruz'" diye konuştu. Enflasyonu denetiemekzor Prof. Dr. Onur Kumbaracıbaşı, açıklanan kur ve para politikası- nın enflasyonla mücadelede abar- tıldığtnı, tek başına bunun çözüm olamayacağını vurguladı. Kumbaracıbaşı, "Enflasyonu bununb deneüemek çok za>ıf bir düşünce. Çünkü enflasyonun ne- deni kur değfl. Bu büyük bir pa- ketin parçasıdır. O paket ne kadar çahşırsa busistemin de katkısı o 51- çüde olabilir. Enflasyonun yüzde 20'lere düşmesi sa>esinde bu uygu- lama başanlı olabilir. Eğer ekono- miyi tümden durdurmayacaklar- sa,enflasyonun yüzde 20'yedüşme şansı za>ıf. Çünkü enflasyonu otuş- tııran ana neden iç borçlanma" di- ye konuştu. Türkıye'ye gu-en sıcak paranın da Türk menşeli olduğunu, sıcak para sistemiyle Türkiye'ye borç venldiğini belirten Kumbaracıba- şı, "Kııru çok aşağıda tutarsaıuz sıcak parada bir gerfleme olabüir. Faizlerin de düşürülmesi nedeniy- le. rezervlere \ükknen bir nıann- ğı \ar bu açıklamalann. 22.6 mil- yar dolar rezervle bunu tutmayaça- hşacak. Enflasyon hedefıne ulaşa- madıkçakur baskısryla karşüacak Merkez Bankası ve döviz satmak zorunda kalacak. Buna ne kadar tahammül edebiürzaman göstere- cek" diye konuştu. Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, 3 yıl için uygulanacak para ve kur politıkasını, "güven veren adun" olarak nitelerken Istanbul Ticaret Odası (tTO) Yönetim Kurulu Başkam Mehmet Yıkünm, söz konusu kararlarla diğer kurum ve kuruluşlara bir hedef gösterildiğini bildirdi. ÎTO Başkanı Mehmet Yıldınm, yalnızca Merkez Bankası'nın kur ve para politikası uygulaması ile bu prograrmn başanya ulaşmasuım güç olduğunu, hükûmetin öncelikle öngörülen bütçe açığuıı aşmaması, taban fıyatlannda popülist politikalar uygulamaması gerektiğini ifade etti. Türkiye'de enflasyonun düştüğü görüşüne katılmadığını da savunan Mehmet Yıldınm, "Bugün Türkiye'de durgunluğun getirdiği bir enflasyon düşüşü var. Halkın alını gücünü bitirerek. üretimi düşürerek, geUşmeyi eksiye dönüştürerek enflasyon düşmez. Bunu ihracaü ve gelir düzeyini yükselterek gerçekleştirebiliriz" diye konuştu. ATO Başkanı Sinan Aygün de önceki gün açıklanan yeni para politikasına ilişkin olarak yaptığı açıklamada, "Kronik hale gelen enflasyonun bünyeden sökülfip aülması yolunda aülrruş en ciddi. en güven verici adım. Eğer siyasi irade progranun arkasında durursa önenıü mesafe ıbflir'' görüşünü dile getirdi. Döviz ve repoda değerlendirilen reel sektör kârlannın bu yolla yatınmlara dönüşebileceğini ifade eden ATO Başkam Aygün, düşme eğilimine girecek kredi faizlerinin de ticaret ve sanayi sektörü üzerinde uyancı etki yapabileceğini, bu kaynağuı yatınma dönüşebileceğini belirtti. . . - "". - 4 Ekonomi taahhütlerle yönetilemez 9 Akademisyenler, para ve kur politika- lanna ilişkin yorumlannı farklı yönde ya- pıyorlar. ODTÜ tktisat Bölümü öğretim görevlisi Prof. Dr. Nur Keyder hedeflere ulaşılabileceğini belirtti. Marmara Üni- versitesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Osman Altuğ ise programm, parasal tedbirlerle üretimi canlandırmaya yönelik yapüdığı- m, ancak uygulanabilirlikten uzak oldu- ğunu bildirdi. Keyder, "Programı uygulanabflir olarak görüyorum ama tabii bu yapısal refomla- nn gerçekleştirilmesine bağlı"' dedi Keyder, programla bu"ükte, faiz dışı faz- lanuı arzu edilen seviyelere gehnesi gerek- tiğini, bütçe gelirlerinin daha iyi bir şekil- de toplanması, kayıt dışı ekonominin ka- yıt içine alınması, sosyal güvenlik kuru- İuşlannın bütçe kaynaklanna daha az baş- vurmasının sağlanması gerektığini bildir- di. Keyder, hepsinin bir arada ohnası du- rumunda kesinlikle programm başanlı ola- cağrna inandığını söyledi. Osman Altuğ: Altyapıdan yoksun Prof. Dr. Altuğ ise yeni pohtika ile dev- letin bant sistemine geçerek, kurlann ön- ceden belirlenmesi işlerrune başladığını ve bunun bir taahhüt olduğunu belirterek "Ama ekonomi, taahhütlerle yönetümez. Ekonomi üretim ve tüketim dengesi ile bir- Hkte yürür'* dedi. Altuğ, şunlan kaydetti: "Bu görünürde ga> r et yerinde bir tedbir- miş gibi duruyor ama bu parasal tedbir- lerle üretim arttırılabilecek mi? Yani mev- cut sermay e, "dolar artık artmayacak. ben yaünm japayım" diyecek mi? Orada en- dişelerim var. Bu programı uygulanabilir olarak görmüyorum, çünkü altyapıdan yoksun." Prof. Altuğ, ekonominin kurallan ile yönetildiğini, dolara narh koyarak, "eko- nomiyi düzelteceğiz*' demenin, tutarlı bir yaklaşım tarzı olmadığını söyledi. Ekonominin, üretim yani ile uğraşmak durumunda olunduğunu, onun da disipli- ni gerektirdiğini bildiren Altuğ, şunlan kaydetti: "Bir tür sabh kur sistemine ge- çüiyor, geriye dönüş yapdryor. Bant siste- mi açık kapı bu~akmak için getiriuniş. Bu sonuç ahnabflecek bir olay değil. I ürkiye disiplini sağlamadıkça hiçbir yere vara- maz. Para politikalannda, ekonomi, ma- liye politikalannda disiplin. Bunlann hep- si bir orkestradır. Bir tarafta disiplini sağ- layıp öbür tarafta sağlayamıyorsanız tek- rar disipfinsizlik getir. Bu politikalar itha- ladözendhid, ihracaü caydıncı,üretimden kopancı bir hadise. Inşallah biz yanıhyor olunız, başanlı olııriar." İŞÇENİN EVRENİNDEN ŞUKRAN SONER Öngörülep Türkiye'nin AB'ye adaylık statüsünü kazanma- sına ilişkin en sıkı pazarlıkların devam ettiği sa- atlerde sonuçlan üzerinde öngörüde bulunacak, boş yere zamanınızı alacak değilim. Harp Aka- demileri Komutanlığı'ncadüzenlenen, "21. yûz- yılın ilk çeyreğinde Türkiye'nin genel vizyonu, politikası ve stratejisi ne olmalıdır?" konulu top- lantıda yapılan öngörüleri size aktarmak istiyo- njm. öncelikle askerierin iç siyaset alanına girebile- cek konulara taşmamakta özen gösterdikleri, an- cak kendileri için çok önemli "olmazsa olmaz" il- kelerin altını çizmekle yetindiklerini vxırgulamalı- yım. Askerler çok açık ve net bir dille, AB üyeli- ğini benimsediklerini, tek kutuplu dünya gerçe- ğini veri olarak aldıklannı söylediler. Ancak Kürt sorununa çözüm ararken üniter devletin, Cum- huriyet ilkelerinden ödün verilemeyeceğinin, la- ikliğin tartışılamayacağının, Yunanistan'la olan sorunların bir paket halinde tartışılmasına bir iti- razları olmasa da, başta Kıbrıs olmak üzere Tür- kiye için stratejik çıkariardan vazgeçilmesinin söz konusu olamayacağının altını çizdiler. Birçok tebliğ, tartışmalara katılan asker köken- lilerin açıklamaları ve özellikle de Harp Akademi- teri Komutanı Orgeneral Nahit Şenoğul'un açış ve kapanış konuşmalannda vurgulanan görüşler, bugüne kadar söylenmiş ve bilinenlerden, as- kerierin ne kadar kararlı olduklarının, ödün ver- meyeceklerinin bir kez daha ayrıntılı olarak ka- muoyuna duyurulması çerçevesindeydi. Ya siviller? Çok sayıda bilim insanı, uzman, ha- riciyeci, sivil toplum örgütü temsilcisi, siyasetçi, iş dünyasının sözcüsü, kendi görüşleri ile asker- leri etkilemek üzere yanşa çıkmış gibiydiler. Tek ideoloji ekseninde, farklı çıkar ve görüşlere yö- nelik aynmlannı koyarak kendilerini kanıtlamaya çalıştılar. Bölgesel gelişmelerin Türkiye üzerindeki etki- si değerlendirilirken Balkanlar, Ortadoğu, Kaf- kaslar*daki gelişmeler, Türk-Yunan ilişkileri üze- rine degerlendirmeler, öngörüler, yaklaşımlara göre farklılık gösterse de bu sorunların yakıcı sı- caklığı ile devam edeceği sentezinde buluşulu- yordu. Sonuç olarak Türkiye çok ince dengeler üzerinde çıkariannı koruyabilmek üzere çok dik- katli olmalıydı. ABD çıkarlan doğrultusunda ya- şanacak büyük çalkantılar, en küçük bir yanlışın kaosun içindeki Türkiye'ye çok ağır bedellerinin olması söz konusu idi. Soğuk savaş döneminin ardından dünyanın tek kutuplu, ABD ekseninde gideceği tartışılmaz bir veri olarak kabul ediliyordu. Hatta ekonomik anlamda şimdilik üç önemli ekonomik ittifak ve gelişmeleri üzerinde soru işaretleri olan Rusya ve Çin gerçeği sayılmakla birlikte, önümüzdeki 25 yılın gelişmelerinde ABD'nin dünyaya egemen, yön- lendiren tek askeri, politik süper güç, ekonomik anlamda da tek belirleyici güç olacağı görüşü ağırlık kazanıyordu. Bu mutlak veri gibi sunulan öngörülere göre de- ğerlendirme yapılırken de Türkiye'nin çıkariannın, ABD'nin önemli müttefiki konumunu koruması, AB üyeliğinde gereken adımları atması olarak özetleniyordu. Arada elbette komşulan ile olan iliş- kilerinde dengelere dikkat etmesi, Rusya faktö- rünü hafıfe almaması, pazarlık gücünü kullana- rak ABD ve AB'den de gelse çıkarlan ile çattşan konularda ödün vermemekte direnmesi de tav- siye ediliyordu. Küreselleşme, mutlak, tek ideotoji, dünyanın ge- leceğinin düzeni olarak ilan edildikten sonra el- bette ki Dünya Bankası, IMF, Dünya Ticaret ör- gütü... vesaire vesaire, dünya tekellerinin çıkar- iannı her şeyin üstünde tutan örgütlerden gelen öneri ve reçetelere eksiksiz uyulması öğütleri yi- nelenip duaıldu. Satır aralannda özelleştirmeye, tahkime, diğer koşullara direnmeme telkin edil- di. Soğuk savaş sonrası yaşanan asıl kutuplaşma; zengin kuzey, yoksul güney olgusu geçiştirildi. In- sanlığın, ülkelerin önemli çoğunluğunun yoksul- laşması, uçurumun hızla büyümesi, düzen dışı- na atılma, kuralsızlaştırma, istenen bir sonuç ola- rak tanımlanmasa bile çaresiz bir sonuç gibi ka- bul edilerek, Türkiye'nin, kendi toplumu içindeki zenginlik, yoksulluk farklılaşmasının büyümesi pahasına zenginler arasında yer kapma savaşı- mını vermesi önerildi. "Afrika tamamen gündem dışı, işi bitik", "Tür- kiye koşullannı zorfarsa kendine zenginlerarasın- da biryeraçabilecek", "ABD çok daha fazla güç- lenecek", "AB uzun dönemde eriyecek", "Rus- ya 'nın durumu umutsuz" gibi vurgulamalarla ge- lecek 25 yılın falına bakıldı. Bu arada gündemle uzaktan yakından ilişkisi yokken, hazıraskerieri yakalamışken, cumhurbaş- kanının seçimle gelmesi, başkanlık sistemi pro- pagandası için özel söz alan eski bakanlar bile çıktı.. Askerler çok dikkatli, kendileri için tartışılamaz gördükleri konular dışında hiçbir konuda tepki- lerini göstermeksizin, bütün görüşleri, 21. yüzyı- lın ilk çeyreğine ilişkin öngörüleri dinlediler. Faiz ödemeleri, halkı daha da yoksullaştıracak politikaları getiriyor Borç sarmalı IMF'ye mahkûm etti • Önüne geçilemeyen borçlanma gereği ve bütçenin yüzde 46'sını yok eden faiz ödemeleri, borcunun faizini ödeyebilmek için borçlanmak zorunda kalan hükümeti bsırdöngüye götûrüyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye'yi gelir dağılımını daha da bo- zacak, kamu hizmetlerini daraltacak ve halkın daha da yoksullaşmasuıa neden olacak Uluslararası Para Fonu (IMF) politikalanna mahkûm eden temel so- run önüne geçilemeyen borçlanma ge- reği ve bütçenin yüzde 46'sını yok eden faiz ödemeleri oluyor. Devlet, borcunun faizini ödeyebilmek için borçlanmak zorunda kalırken, bu durumun aşılma- sı için yeni bir kısırdöngüye giriliyor. Türkiye'nin içinde bulunduğu borç ba- tağı, enflasyon ve büyüme gerilemesi- nin yanrnda üretim ekonomisinin yok olmasıyla katlanılamaz bir noktaya gel- di. Tüm olumsuz gelişmelere karşın 1999 yıl sonu için artı büyûme öngö- ren hükümet, hedefini eksi büyüme ola- rak düzeltmek zorunda kalırken, açık- lanan yılın üçüncü çeyreğine ilişkin bü- yüme oranı revize edilen hedefin bile iyımser olduğu yorumlanna neden ol- du. 1999 yılı ulusal gelir büyüme ora- nı yıhn ilİc çeyreğinde eksi yüzde 8.6, ikinci çeyreğinde eksi yüzde 3.3, üçün- cü çeyreğinde eksi yüzde 6.6 oldu. Durgunluğun temel nedeni olarak ya- urımlar için kaynak bulunamaması gös- terilirken, hükûmetin gündeme getirdi- ği para ve kur politikasıyla yatırımlara bankalann kaynak aktarmak zorunda bırakılması öngörülüyor. Ancak yüzde 20-25 enflasyon hedefine ulaşmak için dar gelirlilerin alım güçlennin daha da düşûrülecek ohnası bu beklentinin ger- çekleşmesini şüpheli kılıyor. Rantiyeye karşı konulamıyor Siyasal iktidarlann borç sarmalından çıkış için sağlıklı ve adaletli gelir arttı- ncı önlemlere dayanan düzenlemelere basMjrmaması ve faizle üretim oknadan tatlı kâr elde eden kesimlenn baskısuıa karşı koyamaması nedeniyle IMF'nin ön- gördüğü politikalar, Türkiye'nin uygu- layacağı enflasyonla mücadele progra- mının da temeüni oluşturdu. Hükümet, IMF'yle yapüacak stand-by'la dışandan gelecek kaynağa dayanan bir programı 2000 yılı başından itibaren böylece yü- rürlüğe sokacak. Renault Clio Symbol Tiirkîye Yollannda1998 yıitndaki Megane Wagon projesinden sonra Renault'un yeni küçük sedanı Clio Symbol'ün üretimi de dünyada ilk önce Türkiye'de, Oyak Renault Otomobil Fabrikaian'nda basladı. Clio Syrnbot üretimi ile Renault sadece Türkiye pazanna değil, Avrupa, Türki cumhuriyetler, Orta Asya ve Kuzey Afrika pazartanna da gaiş yapacak. Bu bölgelere yapılacak satşlar ile Renault. Megane VVagon ile başlatmış ofduğu ihracat sürecini Clio Symbol ile devam ettirecek. Kendi segmentinde üstün güvenlik ve konfor ekipmanlarına sahip olan Clio Symbol, RN ve RNA olmak üzere iki ekipman seviyesinde ve sadece 1.4 litre 75 beygiriik motor versiyonu ile piyasaya sunuldu. Renault Clio'nun piatformu üzerine geliştirilen Clio Symbol, eklenen bagaj bölümüyle hatchback fıthai) Clio'dan 377 mm. daha uzun. Bir üst sınıftakı otomobillerden bile daha büyük (510 İt.) bir bagaj hacmine sahip ve kullanımı kolay bir aiie otomobilı olan Clio Symbol'ün RN versiyonunda sürücü hava yastığı, renkli camlar, 3> stop lambasj, arka kapı çocuk kilidi standart olarak sunuluyor. RNA versiyonunda ise bu ekipmanlara ek olarak gövde rengi tamponlar, hidrolik direksiyon, merkezi kilit, elektrikli ön camlar, direksıyondan kumandalı radyo teyp standart olarak sunuluyor. Renault Clio Symbol RN modelinin anahtar teslimi fiyat 5 milyar 392 milyon lira, zengin donanımlı RNA modelinin fiyatıysa 5 milyar 913 milyon lira.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle