Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 KASIM 1999 PAZAR
HABERLER
DUIN^ADA BUGUN
ALt StRMEN
Mizahı Ciddiye Alan Adam
Sevgılı.
Bu hafta, Cumhurıyet'te Aydın Boysan'ın
"Deprem ıle ilgili önerileri"ru okuduğunda bil-
rnem şaşırdın mı?
ÇoK kişi, bu sohbet erbabı ünlü yazarın, şimdi
de deprem ile ilgili bneriler ileri sürmesine şaşır-
rnış olabılir. Oysa şaşacak bir şey yok Sevgili, Ay-
dın Boysan aynı zamanda mimardır. "Aynı za-
manda mimardır" diyorum. Çünkü artık onda mi-
marlığın mı yazarlığın mı ön sırayı aldığına karar
vermek güç. Gerçi o 200 futbol sahası yüzölçü-
müne eşıt bina yapmış ve bu işe elli yıldan dafaz-
la zaman önce, Hakkâri Hükümet Konağı şanti-
ye şefı olarak başiamış. aralannda Hürriyet bina-
sının da bulunduğu bır sürü önemli esere imza-
sını atmıştır ama, 61 yaşında başladığı yazarlığın-
da 27 yıla 19 kitap da sığdırmış. mizahın içinde
bir yerlerde gizlı duran nostaljiyi, yaşam keyfini,
o pastel renkli lezzeti de katan eserler vermiştir.
Aziz Nesin bir gün, mımar Aldın Boysan'ın işi-
nin yanı sıra, mizah yazarlığına soyunmasına ta-
kılmış. Hazırcevap Aydın Bey Çatalca'daki Vak-
fın üstadın kendisı tarafından çızilen kapısını ima
ederek, "Sen mimarlığa soyunursan ben yazar-
lığa neden soyunmayayım kı" diyerek konuyu ge-
çiştirmış. Ama belirtmek gerekir ki, Aydın Boy-
san'ın yazarlığı dünyaca ünlü Aziz Nesin'in mi-
marlığının çok ötesınde. Cumhuriyet okuriannın
bu haftaokuduklan deprem ile ilgili görüşlerini ka-
teme almadan bitirip piyasaya sürdüğü "Yıl 2046
Uzay Anıları" onun son yapıtı. Radikal'de Celal
Başlangıç, bu yapıttan söz ediyor. Aydın Boysan
meraklılanna salık vereceğim, geçmiş ile gelece-
ğin süperpoze fotoğraflar gıbı iç içe ya da üst üs-
te veya birtıkte sunulduğu bir kitap bu.
• • •
Tanımaktan hem onur duyduğum hem de bü-
yük keyif aldığım (sen de bıliyorsun ki bunlann her
ikisi de her zaman bırlikte olmayabilirler) Aydın
Boysan'da, zekânın ürünü olan o eşsiz mizah ye-
teneğinin yanı sıra, yıllara meydan okuyan ener-
jisi ve gençligi benı çok etkılemiş, hatta şaşırtmış-
tır.
Dünyaya hep gülerek bakmak, mizahın gözlük-
lerini hiç çıkarmamak, yalnız zekâyı değil, aynı za-
manda, sağlıklı bir bünyeyi gerektirır düşüncesi-
ne bel bağlamayalım hadi ve dıyelim ki, "bu ko-
nuda sağlık şart değildır".
Ama seksenine merdıven dayamış bir adamın
yirmisındekı gıbı bır heves ve canlılık ıle, dünya
kazan o kepçe dolaşması, hatta Ege Adalan'na
îırtınayı dagöze alarakyelken açması, biryandan
mimarlığını sürdürürken, öte yandan kitaplarını
kaleme alması ve bütün bunlann yanı sıra, dost-
larıyla içkiler içinde "nık^ahlı kansı" olarak adlan-
dırdığı rakının. kendisınden sonra, başköşede bu-
lunduğu sofralarda, etrafına neşe saçması, hep
tükenmez enerjinin kanıtlarıdır. Eskiler "akıi yaş-
>>(ta değıl, baştadtr" demişler, Aydın Boysan't gö-
rünce enerjinin de yaşta olmayıp başta olduğu-
nu anlıyor ınsan.
Bir gece Sevgili. TV'de Aydın Boysan'ı kendisi
gibi asıl mesleği ile yazarlığı ıç içe sokmuş, ka-
dim dostu ve onun gibi hoş sohbetliği sanat ha-
line getirmış Prof. Dr. Tank Minkari ile bir prog-
ramda izledim.
Karşılannda ünlü genç. biraz da arogan bir su-
nucu vardı. Programın onuncu dakikasına kal-
' madan, bu iki delikanlı sunucuyu bir yana itip sa-
lona hâkim olmuşlar, genç kız ve erkekleri kah-
kahaya garketmişlerdi.
Kent TV'de "Ayıpttr Söylemesi" adlı haftalık
söyleşi programlarından birıne Sevgili Boysan'ı
bir kez konuk ettiğımde, kameramandan izleyici-
sine kadar herkesten gelen tepkiler üzerine, bu
eşsiz sohbet ustasını sık sık davet eder oldum.
Alçakgönüllü olduğundan hiç bırinde beni kırma-
dı ve geldi.
O gelişlerinin her birınde, söyleyeceklerıni, ara-
ya sıkıştıracağı şakalan hep bir kâğıda yazıp ge-
liyordu. O zaman gördüm ki, Aydın Boysan yal-
nızcayeteneği ve kıvrak zekâsıyla yetinmiyor. her
söyleşi ıçin cıddi ciddi, uzun uzun hazırianıyordu.
Ve anladım ki, Aydın Boysan'ın şaşılası enerji-
si, gençliği ve herkesi ağzına baktıran konuşma-
lannın sım, yaşamı da mizahı da ciddiye alıp, on-
lann gergefini biran çalışkanlığıyladokumasından
kaynaklanıyordu.
Aydın Hoca'nın son kitabını sana da bütün
okurianma da salık veririm.
Tanilli okurlarıyla söyleşti
'12Eylüldarbesi
toplumu çökertti'
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu)-TÜYAP Ki-
tap Fuan'nın onurkonuğu
olarak Türkiye'ye gelen
yazar. Prof. Dr. Server Ta-
nilli, dün tlhan tlhan Kıta-
bevi'nde Ankarah okurla-
nyla söyleşti ve kitaplan-
nı imzaladı. Tanilli.
1950'lerden sonra De-
mokrat Parti dönemiyle
Türkiye'de bir karşı dev-
rim başlatıldığını ve çağ-
daşlaşma hareketinin ku-
rumlannın kapatıldığını
vurgularken: 12 Eylül'ün
toplumu bir yerlere geti-
rerek çökerttiğinı. başka
hedeflere savurduğunudi-
legetirdi.
Flhan Ilhan Kitabevı.
Tanilli'nin Ankara'ya ge-
lişi ve okurlanyla buluş-
masının anısına "Gel dos-
U gidelim'' adlı bır broşür
bastırdı. Broşür Tanilirnin
söyleşisinde okurlarına
ücretsiz olarak dağıtıldı.
Yazar Muzaffer tlhan
Erdost'un sunuşundan
•sonra konuşan Tanilli,
"Cumhurhetin tadınuı tu-
zunun olduğu dönemde o-
nun laik eğitiminin yetiş-
tirdiği bir arkadaşınızun.
Ortaokulda. liscde metafi-
zik hiçbirşev beyiıuerimize
akıtılmadL Akİa ve bihne
inanan insanlar olarakye-
tiştirildik" diye konuştu.
Türkı>e'de"l950'lerden
sonra Demokrat Partı"den
sonra karşı devrim sürecı-
nin başlatıldığını vurgula-
yan Tanilli. Türkiye'mn
1950'lerden kaynaklanan
denn sorunlar içinde çır-
pındığını, bu süreci gözle-
riyle gördüğünü belirtti.
Söyleşide aynca, Halit
Çelenk. Prof Dr. Sadun
Âren. yazar Talip Apay-
dın. Prof. Dr. Leziz Ona-
ran, eğitimci Mustafa Ga-
zafcL Prof. Dr. Yaknp Ke-
penek. eğuimcı Vecihi Ti-
muroğlu ve Sıvas Cumhu-
riyet Unıversitesi tktisadi
Idari Bihmler Fakültesi
Dekanı Prof. Dr Mustafa
Altıntaş. da birer konuşma
yaptı.
15 yıl önce TBMM'nin verdiği son idam kararlarına karşı çıkan Edip Özgenç'm ıtıuhalefet gerekçesi
'OKim cezası bir tür cinayet'TÜREYKÖSE
ANKARA-TBMM'nin on beş yıl ön-
ce, son onayladığı idamlarolan Hıdır As-
lan ve İh/as Has'la ilgili kararmtutanak-
lan; o dönemde Halkçı Parti (HP) mil-
letvekili olan. bugün ıse DSP Içel Mil-
letvekili olarak görev yapan Edip Öz-
genç'in de karara muhalefet ettığini or-
taya koydu. Özgenç, Vfctor Hugo'nun
"Kan kan ile temizlenmez. gözyaşı ile te-
miztenir" sözlerini anımsatarak "Ölüm
cezası hiçbirhakka istinatetmemektedir.
Bu. doğnıdan doğruya vatandaş aleyhi-
neilan edflmiş bir harptir. İdamcezası bir
başka cinayettir" sözleriyle idama karşı
çıkmıştı. Dönemin HP'li millervekille-
rinden Hasan Altay. Hıdır Aslan'm hiç
adam öldürmediğine dikkat çekerken
ANAP'lı İsmail Saruhan "Metaike mi
onlar" diye bağırmıştı.
TBMM'nin 3 ve 4 Ekim 1984 tarihli
birleşımlerinde Devrimci Yol örgütü
içindeki bazı eylemleri gerekçe gösteri-
lerek idama mahkûm edilen Hıdır Aslan
ve THKP/C Dev-Yol örgütü içindeki ey-
lemleri gerekçe gösterilerek aynı cezaya
çarptınlan llyas Has'la ilgili idam karar-
lan onaylandı. 3. 10.1984 tarihinde Hı-
dır Aslan'la ilgili ölüm cezası görüşülür-
ken gruplaradına hiç söz alınmadı. Şah-
sı adına söz alan bazı HP'liler idam ka-
ranna karşı çıkarken MDP ve ANAP'lı-
lar karara onay verdi. Bir gün sonra llyas
Has'la ilgili idam karan gündeme geldi-
ğinde ise hiç söz alan olmadı ve oylama
yapılarak birkaç dakika içinde idam ce-
zası onaylandı. Hıdır Aslan'la ilgili idam
cezasımn görüşüldüğü TBMM tutanak-
lanndan seçtiğimiz bölümler şöyle:
Edlp Ozgenç (içel. HP)
Sayın Başkan, yüce Meclis'in değerli
milletvekilleri; konuşmama başlamadan
evvel, her şeyden önce Türkiye Cumhu-
riyeti devletinin bütünlüğüne yöneltilmiş
hertürlütehlikeli unsurlarvn ortadan kal-
dınlması ve cezalandınlması inancı içe-
risinde olduğumu belirterek, şu anda si-
ze ölüm cezasımn medeni ülkeler cami-
ası içerisinde birçok hukukçular tarafın-
dan da desteklenmiş olduğunu ifade et-
mek suretiyle aşağıda şu anda size arz ve
izah edeceğim konuşmamdan sonra söz-
konusu komisyon raporunun komisyon-
da tekrar gözden geçirihnesini istirham
edeceğim.
İdam cezası, o işlenen suçu ve cinaye-
ti aritmetik olarak ödeten başka bir cina-
yettir. VTctor Hugo'nun ifade ettiği gibi;
"Gemi o kadar dolmuş da bir insan mı
fazlagelhor.Nedametduyanbirsııçhıyiı,
okadar âğır rradır ki,cemiyetbu ABah'ın
yarattığı gemiden firbtmak, uçurumun
kananlıgına atmak istetnektedir. Suç vic-
dan azabıyU ödemr. Yoksa batta, grvotin
yahut yağb kement Be değiL Kan, kan ile
temizkıunez, gözyaşı ile temiztenir."
Ölüm cezası hiçbir hakka istinat etme-
mektedir. Bu husus doğrudan doğruya
vatandaş aleyhine ilan edilmiş bir harp-
tir. Cezalann şiddeti hiçbir zaman suçla-
n önleyemeyeceginden, ölüm cezası hem
faydalı değildir ve hem de kanaatimce
meşru değildir. Meşru görülebilecek tek
husus; belki \>atana ihanet ve milli sa-
vunma aleyhine işlenen suçlarda buluna-
bilir.
Cezanın asıl amaç ve maksadmın ıs-
lah. uslandırma olması gerektiği açıktır.
Bu itibarla, ölüm cezası yerinde bir ceza
değildir. Netice olarak, ölüm cezasında
uslandırma, önleme gayesinin bulunma-
dığı çok açıktır ve keza bu cezanın tasfi-
ye gayesini kaışıladığı hususunda da şüp-
he yoktur. Suçlunun ıstihkak derecesine
göre cezanın derecelenebilmesi ve tami-
ri ve verdiği yarar ile kötülüğün telafisi-
nin mümkün olması vasıflannın ölüm
cezasında tnevcut ohnadığı muhakkaktır.
Kaldı ki, cemiyet insana hayat vermedi-
ğinden, ne sebeple olursa olsun onu ge-
ri almak hakkına da sahip değildir. Suç
işlemek yaşama hakkının ıskatı için bir
sebep teşkil etmez. Adam öldürmenin
asli sebebi. ölüm cezasımn varhgı veya
yokluğu değil, fakat fiile tekaddüm eden
tazyiklerle, sevk edici sosyal münasebet-
ler yahut bir kimseyi ortadan kaldırmak
arzusudur. Aynca, ölüm cezasımn suçla-
n önlemek bakjmından etkisinin olup ol-
madığı hususunda elde ilmi anlamıyla
kesin veriler de yoktur. (....)
Muhterem milletvekilleri, işte idam
cezalannın görüşülmekte ve görüşüle-
cek olduğu şu anlatmış olduğum husus-
lar muvacehesinde ve bu bundan sonra
görüşülecek olan idam cezalanna ilişkin
ve insan hayatının sözkonusu olduğu ko-
nulardaki komisyon raporlannın bir de-
fa daha gözden geçirilmesi. insan haya-
tına verilen değerin bir anlamı ve ifade-
si olacaktır. (HP sıralanndan alkışlar)
Hasan Altay (Samsun, HP)
Sayın Başkan. değerli milletvekilleri.
ben adalet komisyonunun bir üyesı ola-
rak bu karara muhalif kaldun. Değerli
arkadaşlanm. çağdaş hukuk sistemini
uygulayan devletlerde idam cezalan is-
tisnai olarak kabul edilmiştir. Bizim ül-
kemizde de kabul edilmiştir, bunu tartış-
manın hiçbir anlamı yoktur. Ancak, eli-
mızdeki ölçü, kıstas, idam mahkûmu ki-
şinin cezae\r
inde bulunduğu sürece top-
lum için bir yük teşkil edip etmediği ol-
mak gerekir. Kanımca, bizim inceleyece-
ğimiz husus budur. Şayet mahkûm olan
kişi cezaevinde kaldığı sürece birtakım
talimatlar veriyor, birtakım zararh faali-
yetlerde bulunuyor, toplum için tehlike
teşkil ediyor ve yaptıklan olay her an
gündemde kalıyorsa, idamında mutlaka.
şu an için ülkemiz koşullan için, ben fay-
da olduğu, gerekli olduğu kanaatinde-
yim. (...)
Bu dosyayı gözönüne aldığımızda,
dosyada idama mahkûm edilen kişinin
NihotAkgim
topmğaverikti
Sflahh saidın sonucu ölen üDcficii maiŞa
babası Nihat Akgün dün Fatih Camisi"nde
öğleyin kıhnan cenaze namannın ardından
Edirnekapı Mezarbğı'nda toprağa verüdi.
Akgün'ün cenaze törenine yeraltı dünyasuun
ünlü isimlerinden Necdet llucan. Omer
Lütfü TopaPm eski ortağı Sami Hoştan,
Vatan hastanelerinüi sahibi Dr. Azmi
Ofluoğlu, avukat Rahmi Ozkan, şarkıa
Orhan Geneebaj. Faruk Tınaz. Selahattin
.\lpa>. eski Eminönü Betedhe Başkanı Ahmet
Çetinsa\a. mankenler Yusuf Azuz ve Engin
Kos da katıldı. LTkücü Sedat Peker ve Sedat
Şahin de törene çeienk gönderdi Nihat
Akgün'ün katil zanhlan Mustafa ve Şaban
Akhan kardeşler ile bu kişikre otav sırasmda
yardımcı okJuklan iddia edilen Pars Okav,
Muzaffer Düşer w kardeşi tlker Düşer'in
sorgusuna Istanbul Organfee Suçlar vç Süah
Kaçakçılık Şube Müdüriüğü'nde devam
edflKur. Zanhlann sorgusu için Istanbul
DGM Cumhuri>vt Başsavcıhğı'ndan sah
gününe kadar ek sfire ahndL
'Kemal' kod adlı Haydar Alparslan, PKK liderini teslimiyetçilikle suçlamışü
Ocalaıvuı muhaBfi operasyonda öldü
FERİT DEMtR
TUNCELİ - PKK'nin aldığı son
kararlara karşı çıkan. AbduUah
Ocalan'ı "tesliıniyetçilik''le suçlayan
ve bu nedenle örgütten a>nlan
"KetnaT kod adlı Haydar Alparslan,
Dersim Eyalet Komutanı "Kazun"
kod Hamili Yüdınm ıle görüşmeye
giderken güvenlik güçleriyle girdiği
çatışmada 3 arkadaşıyla birlikte
öldürüldü. Çatışmalarda 1 üsteğmen
şehit oldu, 3 er de yaralandı.
Güvenlik yetkililerinin verdiği
bilgiye göre Haydar Alpaslan, dün
sabah saatlerinde beraberindeki
yaklaşık 15 kişilik grubuyla birlikte.
bir süre önce yollan aynlan Dersim
eyalet komutanı "Kanm" kod adlı
Hamili Yıldırım ile görüşmek için
yola çıktı. Haydar Alparslan,
Tunceli'nin Mazgırt ılçesi Akpmar
köyü mevkiinde Yıldınm'ın
grubuyla buluştuğu sırada güvenlik
güçleri operasyon başlattı. Burada
çıkan çatışmada Haydar Alpaslan ile
3 arkadaşı öldürüldü. Çatışmalar
sırasında asteğmen Yılmaz Kagan
şehit olurken iki asker de yaralandı.
Askeri yetkililer, bolgede
çatışmalann devam ettiğini, Alpaslan
ve Hamili Yıldınm'ın gruplannı
oluşturan 30-35 kişilik PKK'li
grubun çembere ahndığını söylediler.
Çatışmada şehit olan üsteğmen
Yılmaz Kağan'ın cenazesi dün
Elazığ Askeri Hastanesi önünde
düzenlenen törenin ardından uçakla
lstanbul'a gönderildi. Yarah erlerin
tedavisi aynı hastanede sürüyor.
'Teslimiyetçiler.J
Tunceli'nin merkez Karşıgöl
köyünde otururken yaldaşık 10 yıl
önce PKK'ye katılan Haydar
Alpaslan, bölgede çok sayıda eylem
gerçekleşrirmişti. Alpaslan'ın kardeşi
Murat, 1995 yılı ortalannda Hozat
kırsalında güvenlik güçleriyle girdiği
çatışmada yaşamını yitirmişti.
Alpaslan'ın kız kardeşi Berian da
yaklaşık 4 ay önce ağabeyi ile
buluşmaya giderken güvenlik
gjiçlerince öldürülmüştü.
Öcalan'ın yargılamasının
başlamasının ardından örgütün üst
düzey yöneticıleriyle ters düşen
Alpaslan, özellikle Ocalan'ı
teslimiyetçilikle suçlamıştı. Alpaslan,
bu açıklamalannm örgütün bir
kesiminde tepki çekmesi üzerine 22
arkadaşıyla birlikte PKJC'den
aynldığını açıklamıştı. Haydar
Alpaslan uzun süredir bölgede eylem
hazırlığı içindeydi.
Geri çekümedi
Öcalan'ın açıklamalanna karşı çıkan
ve özelhkle PKK Başkanlık
Konseyi'nin talimatlannı yerine
getirmeyen Hamili Yıldınm ise
örgütün gen çekilme karanna karşın
Tunceli bölgesinden aynlmıyordu.
PKK'nin Dersim eyalet komutanı
olan Hamili Yıldınm. CemilBayık'ın
telsiz emriyle Haydar Alparslan'ı
ikna etmek için yer belirlemiş ve
görüşme için önceki gün yola
çıkmıştı.
Tunceli genelinde PKK ve diğer terör
örgütlerine yönelik sonbahar
operasyonlan da devam ediyor.
Yaklaşık 15 bin askerin katıldığı
operasyonlar Mazgırt, Hozat, Ovacık
ilçeleri kırsal alanmda yoğunlaşıyor.
Sikorsky ve Kobra helikopterlerinin
de destek verdiği operasyonlan
Kayseri 1. Komando Tugayı'ndan
gelen birlikler yüriitüyor. Yetkililer
bölgede, toplam 200 civannda PKK
ve TÎKKO militanı bulunduğunu
söylediler.
WFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@turk.net
MERSİN - Mersin'de si-
vil toplum örgütlerinin or-
takiaşa düzenlediği "İnsan
Haklan ve Demokrasi Stan-
dartlan Açısından Toplum-
sal Banşın Rolü" başlıklı
toplantıdayız. Öcalan hak-
kındaki idam cezasımn
onandığı, karar sonrası İn-
san Hakları Derneği Genel
Merkezi'nin, polisin gözü
önünde basılıptahrip edildi-
ği, yöneticilerinin hırpalan-
dığı, Türkiye'nin aday üye-
liğinin Helsinki'de kararlaş-
tınlmak üzere olduğu gün-
lerde yaşıyoruz.
Türkiye, aslında ileriyle
geri arasında, modernle il-
kel, diktatörlükle demokra-
si, insan haklarıyla baskı ve
işkencenin gelgitleri arasın-
da kendisine bir yer arıyor.
Baskıdan, yıllardır devam
eden "düşük yoğunluklu
savaş"tan zarar görenlerie
rant elde edenler arasında,
bu yer arayışında farktı ta-
vırlar olacağı, farklı tutumlar
göstereceklerini biliyoruz.
Avrupa'nın kapısını arala-
Akdeniz'de Barış Arayışı
mak, bir yandan Türkiye'yi
olumlu bir sürece zoriuyor,
bir yandan ba iç çekişmele-
ri derinleştiriyor. AhmetTa-
ner Kışlalı neden öldürül-
dü? Katilleri neden buhar
olup uçtu? Acaba bu iç çe-
kişmelergiderek şiddetlen-
diği için mi?
Toplantının bizim katıldı-
ğımız bölümünde, "Medya-
nın Rolü"nü tartışıyoruz.
Yani barış ve demokraside
medyanın rolünü konuşu-
yorvız. Hiçbir örgütlenmesi
olmayan, sendikası olma-
yan, enerji ihalesi dahil,
bankası dahil çok büyük iki
tekelin kumanda ettiği
medyadan banşve demok-
rasi rolünü oynamasını bek-
liyoruz.
Gerçekten medya böyle
bir rolü oynayabilir mi? Şim-
diye kadar böyle bir rolü oy-
nadı mı? Medyanın işi nedir,
sorusunu sorarsak, "Halka
gerçekleri, var o/anı, aktar-
mak haber iletmek"t\r ce-
vabını veririz. Bu çok ma-
sum cevap, ne yazık ki o ka-
dar masum şekilde gerçek-
leşmiyor. Yani medya, hal-
kın gözü kulağı olmak göre-
vini ne yazık ki yerine getir-
miyor, getiremiyor.
Eğer tek tek gazetecılere
bakarsak ve onlann eğilimi-
ne göre bir karar vermeye
kalkarsak çoğunluğunun
barış ve demokrasiden ya-
na olduğunu söyleyebiliriz.
Ancak gazetecilerin tek tek
iradesi, gerçeklerin medya
aracılığıyla halka ulaşması-
nı sağlamaya yetmiyor. Te-
kelleşmeninyarattığı ortam,
tekellerin olaganüstü büyü-
mesi, medya ile devlet iliş-
kisine de yeni bir boyut ka-
zandırdı. Bu yeni boyut,
medyanın devlete daha faz-
la bağlanmasına, medyanın
devletli olmasına yol açtı.
İşte bu ortamda gazete-
cilerin bir kesimi de kendi-
sini devlet görevlisi sanma-
ya başladı. Geçmişte de
basınla devlet arasında bir
ilişki ve etkileşim vardı. An-
cak son dönemde bu ilişki
etkilerinin çok ötesine geç-
ti. Gazeteciler, halka ger-
çekleri aktarmak yerine,
kendilerini orkestra şefi
sanmaya başladılar. Toplu-
mu yönlendirmekle görevli
meslek insanları kabul etti-
ler.
•••
Devletlü olmanın ötesin-
de, buna bir de iç kamplaş-
manın taraftarı olmak ekle-
nince, medya medya ol-
maktan çıkıp, yani haber
verme aracı olmaktan çıkıp,
kamplaşmanın aracı haline
dönüştü. Bu da iktidar
odaklarının gerilim odakla-
rının silahı rolü oynamasına
yol açtı.
Mersin'de, Akdeniz'in bu
sıcak kentınde, güneşli bir
hafta sonunda, büyük bir
kalabalık önünde, banşın ve
demokrasinin geleceğini
tartışıyoruz. Medyanın bu
alanda rol oynayıp oynaya-
mayacağını saptamaya ça-
lışıyoruz. Türkiye'nin gele-
ceğini, içinde yaşadığı ka-
ostan çıkıp çıkamayacağını,
bu çıkışta medyanın rolü
olup olmayacağını konuşu-
yoruz. Biz bu mesleğin
mensuplan, yaşadığımız acı
örnekleri anarak, anımsa-
yarak, olumsuz tablodan
, duyduğumuz utancı açıkla-
may gayret ediyoruz.
Banş ve demokrasi gel-
gitleri...
İç gerilim tırmanışlan...
Suikastler, faili meçhul-
ler...
Yargısız infazlar, işkence-
ler arasında...
Avrupa Birliği kapısında
bir gelecek arıyoruz.
Medya, bunun neresin-
de?
hiçbir şekilde adam öldürmediği ve öl-
dünneyle sonuçlanan bir olaya katılma-
dığı görülmektedir. Sadece örgütsel bir
faaliyettir. Örgütsel faaliyetler ülkemi-
zin 12 Eylül'den önceki otorite boşluğu
nedeniyle maalesef Türk milletinın asil
evlatlannm şu veya bu şekilde, sağda ve-
ya solda yanıltılarak bazı kişilerce kulla-
nılmasından doğan birtakım eylemler-
dir. Bu mahkûm şahıs doğrudan kendisi
olaya katılmamıştır, adam öldürmeraiş-
tir.
İsmail Saruhan
(Ankara, ANAP)
Melaike mi onlar?
Hasan Altay: Melaike değil efendim.
Yani bu...
Başkan: Lütfen efendim, lütfen. Gayet
ciddi bir konu bu.
Hasan Altay: Bu karan infaz etmedi-
ğiniz takdirde, salınsın, eli kolu serbest
gezsın, demiyoruz. Gerekli tedbirleralm-
sın, ilanihaye cezaevinde kalsın. Affedil-
sin bunlar, salınsın, yine anarşi doğsun da
demiyoruz efendim.
Olayda. dosya incelendiğinde benim
görüşümü kuvvetlendirebilecek emare-
ler vardır. Askeri Yargıtay 2. Ceza DaİTe-
si karan oyçokluğuyla venniştir. Bu ba-
kımdan da yüce Meclis'in bu konuyu
dikkatle ele alması, idamda yarar bulun-
madığını göz önünde bulundurması ge-
rekmektedir. (....)
PKKnin 21. yıh
Binlerce köy
boşaltıldı
MAHMUTORAL
DtYARBAKIR - PKK baskısı ve gü-
venlik gerekçesiyle bölgede 199O'lı yılla-
nn başından itibaren 3 binin üzennde köy
boşaltıldı. Boşaltılan köylerden göç eden-
ler. büyük metropollerde olaganüstü zor
koşullarda yaşamaya başladı.
Ülkeyi maddi ve manevi sıkıntıya so-
kan 15 yıllık terörhareketi, güvenlik güç-
lerinin kararlılığı karşısında hergeçen gün
agır kayıplar verdi.
Şemdin Sakık'tn özel birliklerce Ku-
;ey Irak'ta yakalanmasıyla büvük darbe
r
en örgüt, daha sowa Abduİlah Oba-
'ın da Türkiye'ye getinlmesı ve dün-
yada tartışmaya açılan idam karanyla so-
nuçlanan yaıgılanmasıyla erime sürecine
gırdi. Örgütün erime sürecine girmesi,
Moldova'da PKK'nin Avrupa ve Türki-
ye'deki örgütlenme sorumlusu olduğu id-
dia edilen CevatSoysal'ın yakalanması ve
son olarak da Murat Karayüan'm Kuzey
Irak'tan Avnıpa'ya gitmesiyle hız kazan-
dı. Abduİlah Öcalan, tmralı Cezaevi'nden
sık sık avukatlan aracılığıyla yaptığı açık-
lamalarda örgütünü "sflahlan bırakma ve
ülke dışuıa" çıkmaya çağırdı. Öcalan'ın
yargılanması sırasında yaptığı "Demok-
ratik cumhuriyeteksenindeki banş çağn-
lan" örgüt tarafından ilk başlarda olum-
lu karşılanmadı.
Lidertik çekişmeleri
Zaman zaman örgütten yapılan açıkla-
malarda Öcalan'ın tutuklu bulunduğu Im-
ralı Adası'nda baskı altında olduğu ileri
süriilerek, çağnlanrun örgütü bağlamaya-
cağı bildinldi. Örgüt Öcalan'ın yakalan-
masıyla bir süre liderlik çekişmelerine
sahne olurken, alınan bir kararla 10 kişi-
lik Başkanlık Konseyi olusturuldu. Lider-
lik çekişmesini önlemek için Abduİlah
Ocalan'ı yeniden PKK'nin Genel Başka-
nı seçtiğini açıklayan Başkanlık Konseyi,
sonunda örgüt içindeki tartışmalara son
veıerek Öcalan'ın yapüğı her çağnya uya-
caklannı ve l Eylül Dünya Banş Gü-
nü'nden sonra ülke dışına çıkacaklannı
duyurdu.
Türkiye ve dünya kamuoyu Abduİlah
Öcalan'ın lmralı'dan yaptığı banş çağn-
lannı yakından izlerken, Öcalan bir sürp-
riz daha yaparak, banş sürecine katkıda
bulunması için bir grup PKK'linin Türki-
ye'ye teslim olmasını istedi.
Öcalan. bununla örgüt üzerindeki hâki-
miyetini tescil edecek ve böylece "Yaşa-
dığun sürece örgutümü kontrol edebîli-
rim, idam edilmemem bu nedenle önem-
B" mesajmı verecekti.
Kısa süre sonra özel olarak seçilmiş bir
günde örgütün Avrupa'da faaliyet göste-
ren kadrolanndan
,\& Sapan başkanlığındaki 8 kişilik bir
PKK'li grup, Hakkâri'nin Şemdinli üçe-
sinde güvenlik güçlerine teslim oldu.
Çok geçmeden Öcalan 29 Ekim Cum-
huriyet Bayramı 'nda bir grubun daha tes-
lim olmasının uygun olacağını açıkladı.
Buna uyularak örgütün Avrupa'daki siya-
si kanadı adına faaliyet gösteren 8 kişilik
bir grup dahabindikleri bir uçakla Atatürk
Havaalanı'nda Türkiye'ye teslim oldu.
Örgütün çözülme sürecindeki en yakın
gelişmelerden biri de iki hafta önceyaşan-
dı. Yıllarca dağlarda çatışmalara giren
"Cemal" kod adlı ;
MuratKarayüan Hollanda'ya gittı. Ka-1
rayılan, başından beri örgütün savaşma-j
dan yaşayamayacağını bu nedenle silah
bırakılmaması gerektiğini savunuyordu.
Alınan bir kararla Karayılan etkisizleşti-j
rilmek için Avnıpa'ya çekildi. Ve örgüte'
vurulan asıl darbe, 25 Kasım'da Yargı-
tay'ın Abduİlah Öcalan hakkında Anka-
ra 2 No'lu Devlet Güvenlik Mahkeme-
si'nin verdiği idam karannı onaması ol-
du.