Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 KASIM 1999 PAZAR
14 kultur@cumhuriyet.com.tr
40. Uluslararası Selanik Film Festivali'ndeki seçkin ve ilginç filmlerin ardından...
çabşması
ASLJ SELÇUK
40. Uluslararası Selanik Film
Festivali'nde Altın lskender (40
bin dolar) ödülünü Çinli yönet-
men Zhang Yang'ın ikinci uzun
metraj çalışması "Shower'' (Duş)
filmi kazandı. Jüri özel ödülü
Gümüş lskender de (25 bin do-
lar) yönetmen Marco Bechis'in
"Garage Olimpo" (Olimpo Ga-
rajı) adlı ttalyan-Fransız-Arjan-
tin ortak yapımına venldi.
Uluslararasıjüri tanınmış ltal-
yan senarist Tonino Guerra baş-
kanlığında Danimarka'nın önem-
li yönetmenlerinden BüAugust'la
Lars vonTrier'in fîlmlerinin ya-
pımcılığını üstlenen Danimar-
kalı Mbeke Wîndekm, Yugoslav
yönetmen Srdjan Karanovic. tr-
İanda sinemasının genç oyuncu-
lanndan ElaineCasskh. 1997'de
Selanik Film Festıvali'nde "Wy-
zeck" filmiyle en başanlı yönet-
men ödülünü alan Macar Janos
Szasz, Fransız aylık sinema der-
gisi Posıtif'in editörü, sinema
>azan, film eleştırmeni Mkhd
Cünent ve Yunanlı besteci Chıis-
todoulos Halaris'ten oluşuyor-
du.
Uluslararasıjûrinin büyük ödü-
lü verdiğı Çin filmi "Duş", yö-
netmen Zhang Yang'ın ikinci ça-
lışması. Çın'ın yeraltı müzik-vi-
deo alanında da önde gelen yö-
netmenlerinden bin sayılan Yang
ilk fiimı "Spicy LoveSoup" (Ba-
haratlı Aşk Çorbası) ıle Çın'de alı-
nabilecek tüm ödülleri de kazan-
mıştı. Yang'ın başanlı bu ilk fil-
mi aynı zamanda Çin'de gerçek-
leştirilen ilk büyük yapım ve ba-
ğımsız Çin sinemasının yurrjçin-
de gışe başansını da sağlayan ilk
filmi olmuş yönetmenin.
Tanıdık bir öykü: Hamam
"Duş", bir baba ile iki oğulun
öyküsünü anlatıyor. Shenzhen
ekonomik gelişme bölgesine ta-
lıhıni denemek içın giden büyük
oğul, ardında Pekin'deki baba-
•sıyla zihinsel özürlü kardeşini
bırakmaktadır. Baba, biryandan
küçük oğluna bakmakta bir yan-
dan da hamamını işletmektedir.
Babasının ölmüş olduğunu sa-
narak bir süre sonra Pekın'e dö-
nen büyük oğul, zamanla hama-
mın büyüsünü aynmsar. Çevre
halkı için hamamın taşıdığı öne-
mı kavramaya başlar. Gelen ge-
dikli müştenlerle süren hamam-
dakı banyo keyfinin kültürü ile
adeta büyülenen büyük oğul, hem
aile sorumluluklannı kavrar hem
de yaşammı etkileyen modern-
leşme sorunlanyla karşı karşıya
kalır.
Film, yüksek teknoloji ürünü
bir duş aletinin (modern bir oto
• Altın îskender Ödülü'nü Çinli yönetmen Zhang Yang'ın 'Shower' adlı filmi kazandı. Jüri Özel
Ödülü Gümüş lskender de Marco Bechis'in 'Garage Olimpo' adlı ortak yapımına verildi.
Festivalin Yaşam Boyu Başan Ödülü'nü alan Abbas Kiarostami'nin Paris'te açılan fotoğraf sergisini
biz de Nisan ayında Uluslararası îstanbul Film Festivali'nde izleyebileceğiz. Festivalin başkanı,
yönetmen Theo Angelopoulos da tstanbul'da konuklar arasında yer alacak.
'Duş' - Zhang Ytaang - Ahm lskender ve Devnırt Halk Ödûlû
yıkama aletini çağnştıran) etki-
leyici fantezisiyle başlar. Birden
geleneksel Çin hamam ortamına
geçerek devam eder. Çin'deki ha-
mam geleneğı inanışlan, kural-
lan ve kavramlan olan bir kül-
türdür. Binlerce yıldan beri sü-
regelen bir tören gibidir bu. Ba-
bası ve özürlü küçük kardeşiyle
giderek iletişim kurmaya başla-
yan büyük oğul, babasını bir kalp
krizi sonucunda yitirir.
Babanın ölümü ıle geleneksel
hamamın kapanmasıyla genç
adamın modern yaşamın kendi-
sini nereye götürdüğüne derin
bir sorgulamayla bakmasına da
yol açar.
Yönetmen Yang, "Duş" fil-
mini olağanüstü duyarlı ve usta-
lıklı bir anlatımla, yalın bir dıl-
le gerçekleştiriyor ve bunda da
son derece başanlı. Filmdeki tüm
oyuncularsa aksamayan bir uyum
içerisinde rollennı yorumluyor-
lar.
Gümüş lskender'i kazanan
"Olimpo Garajı", Santiago do-
ğumlu, cunta dönemınde Arjan-
tın'den sürülen ve Mılano'ya yer-
leşenMarco Bechis'in filmi.Ül-
kesindeyken öğretmenlik yapan
Bechis, îtalya'ya gelince film
okumayı seçer.
1983-87 yıllan arasında 5 kı-
sa metraj çalışması yapan Bec-
his, 1991'de ilk uzun metrajı
"Alambrado"yu çeker. 1999'da
gerçekleştirdiği "Olimpo Gara-
jı"nı, yönetmen Bechis ışkence
yapan barbarlann öyküsü olarak
tanımlıyor: "tşkencecflerinmab-
kûmun nıhunda hapishaneyi in-
şaetmeterininövküsudür fumim.
'Kapah Kapılar'- Atef Hetata - En lyi Kadın Oyuncu ve senaryo
Aynı zamandayaşama savaşının,
kisiiçmssygmlığınıyitirmesa'.un-
masının da en valın yolunun öy-
küsü" diyerek eklıyor. "1970'ter
Latin Amerika'nın güney ucun-
da askeıi diktatöriükkrmhızlage-
liştiği ve aynı zamanda hızla çök-
tüğü bir dönemoldu. 1976-80yü-
lan arasında Arjantin'de 30 bin
Idşi kayboidu. Sadece Buenos Ai-
res çe\resinde o zamanlar 306
toptama kampı vardı. Bu acı dö-
nemianlatmayıben kendimegö-
rev büdnn" diyor Bechis.
Arjantinlı yönetmen yerin al-
tında çektiği sımsıkı örtülü me-
kânlarda donuk renkler kullana-
rak, yapay aydınlatmayla adeta
klostrofobik bir ortam yaratmış.
Çok sayıda daracık hücrelerden
oluşan koğuşlann bulunduğu ya-
n aydınhk, rutubetli, ınsan sağ-
lığmı hiçe sayan bu ortamı usta-
hkla vurgulamayı başarmış.
•CHimpoGarajı-M.Bechis-GürnüştskenderveFIPRF.SCI()dülü
mıs, bizdeki en genel ve en yayguı
gençlik kültürüdür. 90'lar genç-
tiğinin gerçek hikâyesi iseşu öğe-
lerden oluşmakta; uyuşturucu-
lar. kulüpler. bartar. publar,
prezervatifler, konuk listesi yap-
tnak. cep telefonlarına sahip ol-
mak, spor a>akkabdar gnmek,
dövüş sanatlannı bümek, aşağı-
lanmak,ezttmek, kategorizeedil-
mek, güven."
En ıyı kadın oyuncu, en iyi se-
naryo ödülleri yönetmenliğini
Atef Hetata'nın yaptığı "Oosed
Doors" (Kapalı Kapılar) adlı Mı-
sır filmine verildi. New York'ta
doğan, Kahire Üniversıtesi'nde
iletişim okuyan Hetata, Yusuf
Şahin ve SpikeLeegibi tanınmış
yönetmenlere asistanlık yaptık-
tan sonra 3 kısa film yazıp yö-
netmiş. ilk filmi "Kapah Kapt-
lar"ı ise 1998'de gerçekleştiri-
yor. Hetata filmınde, Körfez Sa-
vaşı sırasında köktendincilik
yükselirken ergenhk çağındaki
bir gencın son derece hızlı deği-
şen çevre ortamında bekâretini
kaybetmesını ve baskı, onur, er-
dem, kıskançlık, şiddet kavram-
lannı anlatıyor. *
Festivalin "New Horizons"
(Yeni Ufuklar) bölümünde bu yıl
37filmgösterildi. 1992yılından
beri büyüyen "Yeni Ufuklar",
Selanik'e her zamanki gibi alı-
şılmamış, yaratıcı. çatışmacı, il-
ginç, sıradışı bır festival olma ni-
teliğini de kazandırmaya devam
ediyor. Yeni Ufuklar'da son fil-
mi "The Wınd WiU Carry Us"
(Bızi Rüzgâr Taşıyacak) göste-
rilen lranlı yönetmen Abbas Ki-
arostami'ye festival yaşam boyu
Festivalde en ıyi yönetmen
ödülünü "Human Traffic" (In-
san Trafiği) ısımlı ilk filmi ile ka-
zanan Justin Kerrigan, Galler te-
levizyonunda başanlı kısa konu-
lu filmler çekmış.
Yeni Ufiıklar'da 37 film
İlk uzun metrajı "Insan Trafı-
ği"nde beş, aıkadaşı ve bunlardan
bırinın küçük kardeşinın, bir Car-
diff gecesinde yaşadıklannı ele
ahyor. Küçük kardeş bu uyuştu-
rucu bağımlısı gençliğin arasına
katılmak için sabırsızlanıp dur-
maktadır. Bağımh gençlenn hep-
si sıkıcı işlerde çalışmakta, par-
çalanmış ailelerden gelmekte ve
tüm ilişkilennde sorunlar yaşa-
maktadırlar.
Yönetmen Kerngan bugünkü
Ingiliz gençliği hakkındaki ger-
çeği şöyle değerlendiriyor "Ku-
lüp kültürü, şimdiye dek yaşan-
başan ödülü olarak da bir Altın
îskender verdı. Kiarostami, bö-
lümün yöneticisi Dimitri Eipi-
des hakkındakonuşurken; "Bay
Eipides, benhn ülkem İran'da,
Yunanistan'da olduğundan da-
ha popükr. Çünkü lranh yönet-
menleri içtenfikle desteklrv or. Bu
vılki festi\alde gördüm ki,
1992"den bu yana daha farklı ola-
rak seyirciler artık benim filmi-
min oynadıgı saktnlan da doJdu-
ruyor. Bu da bence son yedi yıl-
da. Selanik FestivalTnde çokckt-
di, önemlibir olayınyaratıhnış ot-
dugu anlamına da gehnektedir."
diyor.
Kıarostami, festi\r
al sonrasın-
da Pans'te Beaubourg yakınlann-
da açılacak olan son fotoğraf ser-
gisinin kokteylinde bulunmak
için Fransa'ya geçti. Sanatçmın
doğa fotoğraflanndan oluşan bu
sergisini bizler de nısan ayında
Uluslararası Îstanbul Film Fes-
tivali'nde izleyebileceğiz. Îstan-
bul'daki festivalin aynca çok ün-
lü, tanıdık bir Yunanlı konuğu
da olacak. Selanik Festivali'nin
başkanı yönetmen Theo Ange-
lopoulos. Yeni Ufuklar'da bu kez
gösterime gıren filmlerin arasın-
da "Felicia'^Journey" (Felicia'nın
Yolculuğu), "L'Humanit'e" (ln-
sanhk), "1999 Madeleine" " U
Ciudad" (Kent), "Beau TravaiT
(Güzel Iş) gibi çok sayıda ilginç
ve özgün yapımlar vardı. Güzel
lş'in yönetmeni Claire Denis,
filminde pop şarkıcımız Tar-
kan'ın "Şunank" parçasına yer
vermişti.
Sergüer >ine ilginçti
Bu yıl festivalin sergileri yine
ilginçti. Yunanlı naif ressam ve
tasanmcı Tassos Zografos'un ça-
lışmalanndan. Meksika sinema-
sı Altın Çağı'nın film afişlerin-
den, Dimitris Arvanitis'in gra-
fıklerinden ve Penolope Maso-
uri'nin "Yunanh Oyunculann
Portreleri"nden oİuşuyordu.
1936-56 yıllan arasında çevri-
len Meksika yapımlannın afiş-
lerindeyse Luis BunueL Dolores
Del Rio, Emilio Fernandez, Ma-
ria Feto, Pedro Armendariz gi-
bi sınçmanın çok tanıdjk adlao,.^
yer alıyordu.
Selanik Festivali'nin yöneti-
cisi Michel Demopoukts'un fes-
tivalin 40. yılı içın düşünceleri
şöyle: "Medektaşianmvçben,^.
festivalin halkın beklentilerini
karşdadığını umuyoruz. Onlar
ydda bir kez, kasun ayında ger-
çekJeşen bu gürderi gerçekten bü-
yük bir hevecanla bekliyorlar.
Çağdaş sinemanın. çağdâş dün-
yanın etkili uzantuan olan gö-
rüntüler, sester, yüzler, fıkirierle
dolu olan bu günkri_~
Emre Aracı, Cihat Aşkın'ın solist olduğu
4
Osmanlı'da Çoksesli Müzik' başlıklı konseri yönetti
Kültürmirasunıun büinmeyen notalan
FECİRALPTEKİN
Müzıkolog, besteci ve orkestra şefi
Emre AracL Osmanlı de\ letinın kurulu-
şunun 700. >ılı nedenıyle TMMOB Mı-
marlarOdası tarafından düzenlenen ulus-
lararası kongre kapsamında ÎTÜ Oda Or-
kestrası'yla birlikte 'Osmanh'da Çokses-
li Müzik' başlıklı bir konser gerçekleştir-
dı. 19.yüzyıldaOsmanlıSarayıiçinbes-
telenmış Batı formlanndaki eserler üze-
nne yaptığı araşrırmalarla tanınan Ara-
cı'nın, kendi kurduğu Osmanlı Saray Mü-
zdgı Akademısi'yle 18 Kasım'da Londra'da
verdıği konserin tekran niteliğındeki et-
kinhkte, İTÜ Oda Orkestrası, Rossini'nin
'MecidiyeMarşı', ÖmerPaşa'nın kansı-
Jiın 'Marş'ı, Callisto Guanelli Paşa'nın
'AziziyeMarşı'. Sultan Abdülaziz'in 'In-
\itarion la Valse'i ve Sultan Murad'ın
'Valse'ın\ seslendırdı Keman sanatçısı
CihatAşkın'ın solist olarak katıldığı kon-
serde aynca, Aracı'nın Keman Konçer-
tosu Türkiye'de ilk kez yorumlandı.
Edınburgh Üniversıtesi'nde hazırladı-
ğı 'Adnan Saygun - Hayan ve Eserleri'
konulu doktora tezi kısabirsüre sonra Tür-
kiye'de yayımlanacak olan ve Keman
iConçertosu'nu Cihat Aşkm'la birlikte
kaydetmeye hazırlanan Aracı'yla, Lond-
ra'da sürdürdüğü Osmanlı saray müzıği
araştırmalan üzenne görüştük:
- •Osmanu'da Çoksesli Müzik' başlık-
lı konseri bir süre önce de Londra'da sun-
dunuz...
EMRE AR\CI - İTÜ Oda Orkestra-
sı'yla verdiğımiz konsere çok yakın bır
repertuvan, Londra'da kendi kurmuş ol-
Juğum yaylı çalgılar grubuyla birlikte
sunduk. Londra konserinın bır özelliği
de depremzedeler yaranna düzenlenmiş
olmasıydı. Aslında 12 kışiden oluşan yay-
lı çalgılar grubunun üye sayısı, bu kon-
ser içın 25'e çıkanldı ve temsil çok ge-
niş bir ızleyıcı katılımıyla gerçekleştiril-
di. Çok anlamlıydı; çünkü Londra'da ya-
şayan Ruşen Güneş, Selma Gökçen gibi
profesyonel Türk müzısyenlen de gönül-
lü olarak konsere katkıda bulundular. Ge-
nelhkle hayır konserlerinde, kanlan sanat-
• 19. yüzyılda
Osmanlı Sarayı
için bestelenmiş
Batı formlanndaki
eserler üzerine
yaptığı
araşrırmalarla
tanınan Aracı'nın,
Osmanlı Saray
Müziği
Akademısi'yle 18
Kasım'da
Londra'da verdiği
konserin tekran
ÎTÜ Oda
Orkestrası'yla
gerçekleştirildi.
Cihat Aşkın,
Aracı'nın Keman
Konçertosu'nu
Türkiye'de ilk kez
yorumladı.
çılar masraflannı alırlar ve genye kalan
kâr. yardım olarak gerekli yerlere aktan-
lır. Bu konserde sanatçılar hiçbir masraf
ve kaşe almadılar.
Tarihle müziği birteştirmek
-Osmanlı saray müziğini tngiliz sanat-
çdarla seslendiriyor ve ıngflizduıleyicisi-
ne sunuyorsunuz. \urtdışında bu müziğe
gösterilen yaklaşımı nasıl değerkndiri-
yorsunuz?
ARACI- tngilizlerin tepkisi gerçekten
enteresan; çünkü Osmanlı saray müziği
denılınce doğal olarak akla Türk musiki-
si geliyor. Oysa benım, gruba Osmanlı Sa-
ray Müziği Akademısi adını vermemin ne-
deni, 19. yüzyılda Osmanlı Sarayı'nda
Batı tarzı müzığin de yer aldığını ortaya
koymaktı. Bunlar, 19. yüzyılın popüler
dans müzikleri; ancak tarihsel açıdan ve
iki ülkenin kültürleri arasındaki karşıhk-
lı iletişimle ortaya çıkan sentez bazında
değerlendirdiğinızde ışın boyutlan değı-
şiyor. Yapıtlann niteliğı bır yana; Osman-
lı paşasının eşinın yaptığı bestenın, halk
tarafından çahnsın diye 1850'lerde Ingil-
tere'de basılması ya da Sultan Abdühziz'ın
Londra zıyareti içın 1.600 kişı tarafından
sunulan bir kasıde bestelenmesi çokönem-
li olaylardır. Benım, tarihsel müzikoloji-
ye yaklaşımım bu: Yaşadığımız tarihten
yola çıkarak müziği birleştirmek.
- Saray müziği üzerine çaltşmalar >ap-
manız,sanatçı kimüğinizi Batıh insan için
daha ilginç küıyor mu sizce?
ARACI - Bır farklılık, bir alternatif
sunması açısından çalışmalanm insanla-
ra ilginç geliyor tabii; çünkü bugün dün-
yada her şey çok kalıplaşmış durumda.
Akademık eğitim gördüğüm müzik eko-
lüyle karşılaştınldığında hafif kalıyor ol-
sa da, araştırdığım müzik tarihsel önem
taşıyor. Bu bizım kültür mirasımız. Av-
rupa'da bilinmeyene duyulan merak ve mü-
ziğin evrensel bir dil oluşu, saray müzi-
ğini insanlar içm çok ilginç ve eticileyicı
kılıyor.
-Osmanlı tnüziğinin izini,farklı toprak-
lar üzerinde sürüyorsunuz. Araşnrmala-
nnızı tngiltere'de sürdürmek size ne gibi
olanaklar sağnyor?
ARACI - Bir ülkeye dışardan bakmak,
nesnelhğinızi korumanızı sağlıyor. Bazı
şeyleri, belli akımlara kapılmadan, taraf
tutmadan görme olanağı buluyorsunuz.
Ben, Adnan Saygun'un yaşamını ve eser-
lennı konu alan doktora tezimi de Iskoç-
ya'da yazdım. Bugün Avrupa'nın pek çok
yerinde Osmanlı tarihı üzenne çalışan
araştırmacılar var. Dünya çok küçüldü
artık. tnsanlar kolaylıkla seyahat edip is-
tedikleri materyale ulaşabiliyorlar. Be-
nım buradaki bir avantajım da. toplum
içinde zaten var olan arayışa bir alterna-
tif sunmak. Egzotik çahşmalar. Ingilte-
re'deki halka ilginç geliyor Türk insanı
içinse, yurtdışındakı Türkıye etkileşim-
lerini görmek anlamında ilginç.
A. Saygun üzerine konferanslar
- Araştırmalannızda nasıl bir yöntem
izliyorsunuz?
ARACI - Biraz içgüdüsel, biraz da sis-
tematik denılebilir... Heyecan vericı; de-
dektıflik gibi bır şey bu. Gittiğim her
kentte mutlaka sahaflan gezerim. Nere-
de. neyin karşınıza çıkacağı hiç belli ol-
maz. Basılmış notalara ulaşmak içinse, dü-
zenli birbıçımde dünyanın önemli kütüp-
hanelerine gidip döküm çıkarma yönte-
mıyle çalışıyorum. Ardmdan da bulduğum
eserleri değerlendırip, kulağa hoş gelen
ve iyi yazılmış olanları belirliyorum.
- Yurtdışuıda Osmanlı propagandası
yapmak gibi bir amacnuz yok. Peki bilin-
me>«niorta>-açıkarmakyöiundabir mis-
yon üstlendiğinizi söyleyebilir miyiz?
ARACT-Şüphesız... Benim çıkış nok-
tam, kendi kültürümüzü evrensel kültü-
riin ıçine yerieştırebilmek. Müziğimizle
banşık olmalı, kültürümüzü doğrusuyla
yanlışıyla ortaya koymalıyız. Müzik öy-
le bir şey ki bulduğunuz notalan insan-
larla paylaşmadığınız takdirde anlamını
yitiriyor.
- Araşnrma ve konserierinizin yanı sı-
ra, saray müziğini tanıtmaya yönelik di-
ğer etkinlikleriniz hakkındada bilgi verir
misiniz?
ARAO - Sık sık konferans veriyorum.
Konferanslanmm konulan, Mehter mü-
ziğinin Avrupa müziğme etkisi, Adnan
Saygun ve Osmanlı saray müziği üzerin-
de yoğunlaşıyor.
George Michael 'dan
Ricky Martin 'e şarkı
• Harrlson Ford
tkinci kez Amerika'nın
en popüler oyuncusu
seçildi. New Yorklu bir
şirket tarafından
yürütülen kamuoyu
arastırmasında Indiana
Jones fîlmlerinin yıldızı
Ford, John Wayne, Mel
Gibson ve Clint
Eastwood'u geride
bırakarak birincı sıraya
yerleşti. Listenin ilk
kadın ismi Julia Roberts
ise Tom Hanks, James
Stewart ve Sean
Connery'nin ardından
ancak sekizinci sırada
yer alabildi.
• Robert De Nlro,
Martin Scorsese'nin
'Gangs of New York'
adlı filminde rol
almaktan son anda
vazgeçti. De Niro'nun.
Amerika'dan aynlmak
istemediği içın Roma'da
çekilecek olan fıhru
bıraktığı düşünülüyor.
• Ceorge
MİChael'ın gelecek ay
yayımlanacak olan
'Songs From the Last
Century' adlı yeni
albümünde Puerto
Rico'lu şarkıcı Ricky
Martm'e ithaf edilmiş
bir şarkı yer alıyor.
Martin'in gülüşünü
anlatan şarkı, Nina
Simone'nin 'My Baby
Just Cares for Me' adlı
parçasının yeni
versiyonu niteliğinde.
• Robert Redford,
Gianni Mina tarafından
kaleme alınmakta olan
Che Guevara
senaryosımu satın
almaya çalışıyor.
Senaryo. Che
Guevara'nın 1952
yılında Arjantin, Şili,
Peru, Colombia ve
Venezuela'ya
motorsikletle yaptığı
gezi sırasında tuttuğu
günlükler üzerine
kurulu.
• Lech vvalesa,
Henryk Dederko'nun
yönettiği ve 2000 yılı
seçımlenni konu alan
fılmde kısa bir rol
üstlendi.
• Aklra
Kurosawa'nm
öğrencisi Masato
Harada'nın 'Jubako'
adlı filmi Japonya'da
büyük ilgi gördü.
Filmde, Tokyo
bankalannda yapılan
yolsuzluklar anlatılıyor.
• Nelson
Mandela'nın 18yıl
tutuklu kaldığı Robben
hapıshane adası Kuzey
Afrika'nın şiir, müzik.
dans ve tiyatroyla
karşılayacağı 2000 yılı
etkinliklerinin merkezi
olacak.
• Plerce Brosnan
son James Bond filmi
The World is not
Enough'ın Almanya
galasında, 47 yaşına
geldiği için artık
aksıyon sahnelerinde
yeterli olamayacağı
gerekçesiyle bir sonraki
Bond filminde
oynamayacağı yönünde
çıkan söylentileri
yalanladı.
• Krls
Krlstofferson,
Amerikan CBS
televizyonu için çekilen
'Perfect Murder, Perfect
Town' adh dizide, 1996
yılında, henüz altı
yaşındayken öldürülen
çocuk güzellik kralıçesi
Jon Benet Ramsey
cinayetini araşaran bir
dedektıfı canlandınyor.
• BOtiCelllnin
Bakire Meryem ve
uyuyan lsa'yı konu alan
başyapıtı Scotland'daki
National Gallery'de
sergilenmeye başladı...
En son 1957 yılında
izleyicilerin önüne
çıkan yapıtın sahibi
Wemyss ve March
Kontu, Boticelli'nin
1480 ve 1485 yıllan
arasında tamarnladığı
tabloyu sergınin
ardmdan satmayı
planlıyor.
• Deml Moore,
Temel Içgüdü 2'de
Sharon Stone'un rolünü
üstlenmeye en yakın
aday olarak görünüyor.
Stone, yine Paul
Verhoeven'in
yöneteceği ve Michael
Douglas'ın oynayacağı
fılmde rol almama f ;
karannm kesjn,T,, , ^
olduğunu açıkkdı.
• Mlkis
Theodorakls, Eski
Frankfurt Operası'nda
ilk senfonisini yönetti.
1964 yılında'Zorba'
filmine yaptığı
müziklerle ünlenen 74
yaşındaki besteci,
müzik çalışmalanm
sürdüreceğini ancak
sirtakiyi bıraktığını
açıkladı.
• YOkO OnO yeni bin
yıla girerken Israil'deki
banş sürecine avant-
garde bir sergiyle
katkıda bulunuyor. 66
yaşındaki sanatçı, son
40 yılda verdiği
yapıtlardan oluşan
'Yoko Ono: Daha önce
Ufku Gördünüz mü?'
başlıklı sergisinde
çahşmalannın, John1
'
Lenon'ın gölgesinde
kalmasmdan da yakmdı.
• Peggy
Ramsay ın fırtınau
yaşamı oyunlaştınldı.
İngiltere'deki en güçlü
oyuncu ajansınm sahibi
olan Peggy Ramsay
tıyatro ve oyunculuk
konusunda hiçbir eğitim
görmemesine karşnı
güçlü sezgileri
sayesinde Ingiliz
tiyatrosunun gelişimine
büyük katkıda
buîunmuştu.
• Rus Ulusal
Fliarmoni
Orkestrası, Ingiltere
turnesi sırasında parasız
kalınca bir McDonald's
şubesinin önünde
Brahms çalarak para
toplamaya çalıştı. 1879
yıîmda kurulan
Filarmoni Orkestrası,
Galler'de McDonald's
önünde çalarak 20
pound kazandı.
Orkestranın tngiltere
turnesindeki bilet
satışlannın düşük
olduğu belırtildi. 86
kişilik ekip, bir odada
10 kişi birden yatarak
ve peynir ekmek
yiyerek geçiniyor.