23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 KASIM 1999 PAZAR 14 kultur@cumhuriyet.com.tr 40. Uluslararası Selanik Film Festivali'ndeki seçkin ve ilginç filmlerin ardından... çabşması ASLJ SELÇUK 40. Uluslararası Selanik Film Festivali'nde Altın lskender (40 bin dolar) ödülünü Çinli yönet- men Zhang Yang'ın ikinci uzun metraj çalışması "Shower'' (Duş) filmi kazandı. Jüri özel ödülü Gümüş lskender de (25 bin do- lar) yönetmen Marco Bechis'in "Garage Olimpo" (Olimpo Ga- rajı) adlı ttalyan-Fransız-Arjan- tin ortak yapımına venldi. Uluslararasıjüri tanınmış ltal- yan senarist Tonino Guerra baş- kanlığında Danimarka'nın önem- li yönetmenlerinden BüAugust'la Lars vonTrier'in fîlmlerinin ya- pımcılığını üstlenen Danimar- kalı Mbeke Wîndekm, Yugoslav yönetmen Srdjan Karanovic. tr- İanda sinemasının genç oyuncu- lanndan ElaineCasskh. 1997'de Selanik Film Festıvali'nde "Wy- zeck" filmiyle en başanlı yönet- men ödülünü alan Macar Janos Szasz, Fransız aylık sinema der- gisi Posıtif'in editörü, sinema >azan, film eleştırmeni Mkhd Cünent ve Yunanlı besteci Chıis- todoulos Halaris'ten oluşuyor- du. Uluslararasıjûrinin büyük ödü- lü verdiğı Çin filmi "Duş", yö- netmen Zhang Yang'ın ikinci ça- lışması. Çın'ın yeraltı müzik-vi- deo alanında da önde gelen yö- netmenlerinden bin sayılan Yang ilk fiimı "Spicy LoveSoup" (Ba- haratlı Aşk Çorbası) ıle Çın'de alı- nabilecek tüm ödülleri de kazan- mıştı. Yang'ın başanlı bu ilk fil- mi aynı zamanda Çin'de gerçek- leştirilen ilk büyük yapım ve ba- ğımsız Çin sinemasının yurrjçin- de gışe başansını da sağlayan ilk filmi olmuş yönetmenin. Tanıdık bir öykü: Hamam "Duş", bir baba ile iki oğulun öyküsünü anlatıyor. Shenzhen ekonomik gelişme bölgesine ta- lıhıni denemek içın giden büyük oğul, ardında Pekin'deki baba- •sıyla zihinsel özürlü kardeşini bırakmaktadır. Baba, biryandan küçük oğluna bakmakta bir yan- dan da hamamını işletmektedir. Babasının ölmüş olduğunu sa- narak bir süre sonra Pekın'e dö- nen büyük oğul, zamanla hama- mın büyüsünü aynmsar. Çevre halkı için hamamın taşıdığı öne- mı kavramaya başlar. Gelen ge- dikli müştenlerle süren hamam- dakı banyo keyfinin kültürü ile adeta büyülenen büyük oğul, hem aile sorumluluklannı kavrar hem de yaşammı etkileyen modern- leşme sorunlanyla karşı karşıya kalır. Film, yüksek teknoloji ürünü bir duş aletinin (modern bir oto • Altın îskender Ödülü'nü Çinli yönetmen Zhang Yang'ın 'Shower' adlı filmi kazandı. Jüri Özel Ödülü Gümüş lskender de Marco Bechis'in 'Garage Olimpo' adlı ortak yapımına verildi. Festivalin Yaşam Boyu Başan Ödülü'nü alan Abbas Kiarostami'nin Paris'te açılan fotoğraf sergisini biz de Nisan ayında Uluslararası îstanbul Film Festivali'nde izleyebileceğiz. Festivalin başkanı, yönetmen Theo Angelopoulos da tstanbul'da konuklar arasında yer alacak. 'Duş' - Zhang Ytaang - Ahm lskender ve Devnırt Halk Ödûlû yıkama aletini çağnştıran) etki- leyici fantezisiyle başlar. Birden geleneksel Çin hamam ortamına geçerek devam eder. Çin'deki ha- mam geleneğı inanışlan, kural- lan ve kavramlan olan bir kül- türdür. Binlerce yıldan beri sü- regelen bir tören gibidir bu. Ba- bası ve özürlü küçük kardeşiyle giderek iletişim kurmaya başla- yan büyük oğul, babasını bir kalp krizi sonucunda yitirir. Babanın ölümü ıle geleneksel hamamın kapanmasıyla genç adamın modern yaşamın kendi- sini nereye götürdüğüne derin bir sorgulamayla bakmasına da yol açar. Yönetmen Yang, "Duş" fil- mini olağanüstü duyarlı ve usta- lıklı bir anlatımla, yalın bir dıl- le gerçekleştiriyor ve bunda da son derece başanlı. Filmdeki tüm oyuncularsa aksamayan bir uyum içerisinde rollennı yorumluyor- lar. Gümüş lskender'i kazanan "Olimpo Garajı", Santiago do- ğumlu, cunta dönemınde Arjan- tın'den sürülen ve Mılano'ya yer- leşenMarco Bechis'in filmi.Ül- kesindeyken öğretmenlik yapan Bechis, îtalya'ya gelince film okumayı seçer. 1983-87 yıllan arasında 5 kı- sa metraj çalışması yapan Bec- his, 1991'de ilk uzun metrajı "Alambrado"yu çeker. 1999'da gerçekleştirdiği "Olimpo Gara- jı"nı, yönetmen Bechis ışkence yapan barbarlann öyküsü olarak tanımlıyor: "tşkencecflerinmab- kûmun nıhunda hapishaneyi in- şaetmeterininövküsudür fumim. 'Kapah Kapılar'- Atef Hetata - En lyi Kadın Oyuncu ve senaryo Aynı zamandayaşama savaşının, kisiiçmssygmlığınıyitirmesa'.un- masının da en valın yolunun öy- küsü" diyerek eklıyor. "1970'ter Latin Amerika'nın güney ucun- da askeıi diktatöriükkrmhızlage- liştiği ve aynı zamanda hızla çök- tüğü bir dönemoldu. 1976-80yü- lan arasında Arjantin'de 30 bin Idşi kayboidu. Sadece Buenos Ai- res çe\resinde o zamanlar 306 toptama kampı vardı. Bu acı dö- nemianlatmayıben kendimegö- rev büdnn" diyor Bechis. Arjantinlı yönetmen yerin al- tında çektiği sımsıkı örtülü me- kânlarda donuk renkler kullana- rak, yapay aydınlatmayla adeta klostrofobik bir ortam yaratmış. Çok sayıda daracık hücrelerden oluşan koğuşlann bulunduğu ya- n aydınhk, rutubetli, ınsan sağ- lığmı hiçe sayan bu ortamı usta- hkla vurgulamayı başarmış. •CHimpoGarajı-M.Bechis-GürnüştskenderveFIPRF.SCI()dülü mıs, bizdeki en genel ve en yayguı gençlik kültürüdür. 90'lar genç- tiğinin gerçek hikâyesi iseşu öğe- lerden oluşmakta; uyuşturucu- lar. kulüpler. bartar. publar, prezervatifler, konuk listesi yap- tnak. cep telefonlarına sahip ol- mak, spor a>akkabdar gnmek, dövüş sanatlannı bümek, aşağı- lanmak,ezttmek, kategorizeedil- mek, güven." En ıyı kadın oyuncu, en iyi se- naryo ödülleri yönetmenliğini Atef Hetata'nın yaptığı "Oosed Doors" (Kapalı Kapılar) adlı Mı- sır filmine verildi. New York'ta doğan, Kahire Üniversıtesi'nde iletişim okuyan Hetata, Yusuf Şahin ve SpikeLeegibi tanınmış yönetmenlere asistanlık yaptık- tan sonra 3 kısa film yazıp yö- netmiş. ilk filmi "Kapah Kapt- lar"ı ise 1998'de gerçekleştiri- yor. Hetata filmınde, Körfez Sa- vaşı sırasında köktendincilik yükselirken ergenhk çağındaki bir gencın son derece hızlı deği- şen çevre ortamında bekâretini kaybetmesını ve baskı, onur, er- dem, kıskançlık, şiddet kavram- lannı anlatıyor. * Festivalin "New Horizons" (Yeni Ufuklar) bölümünde bu yıl 37filmgösterildi. 1992yılından beri büyüyen "Yeni Ufuklar", Selanik'e her zamanki gibi alı- şılmamış, yaratıcı. çatışmacı, il- ginç, sıradışı bır festival olma ni- teliğini de kazandırmaya devam ediyor. Yeni Ufuklar'da son fil- mi "The Wınd WiU Carry Us" (Bızi Rüzgâr Taşıyacak) göste- rilen lranlı yönetmen Abbas Ki- arostami'ye festival yaşam boyu Festivalde en ıyi yönetmen ödülünü "Human Traffic" (In- san Trafiği) ısımlı ilk filmi ile ka- zanan Justin Kerrigan, Galler te- levizyonunda başanlı kısa konu- lu filmler çekmış. Yeni Ufiıklar'da 37 film İlk uzun metrajı "Insan Trafı- ği"nde beş, aıkadaşı ve bunlardan bırinın küçük kardeşinın, bir Car- diff gecesinde yaşadıklannı ele ahyor. Küçük kardeş bu uyuştu- rucu bağımlısı gençliğin arasına katılmak için sabırsızlanıp dur- maktadır. Bağımh gençlenn hep- si sıkıcı işlerde çalışmakta, par- çalanmış ailelerden gelmekte ve tüm ilişkilennde sorunlar yaşa- maktadırlar. Yönetmen Kerngan bugünkü Ingiliz gençliği hakkındaki ger- çeği şöyle değerlendiriyor "Ku- lüp kültürü, şimdiye dek yaşan- başan ödülü olarak da bir Altın îskender verdı. Kiarostami, bö- lümün yöneticisi Dimitri Eipi- des hakkındakonuşurken; "Bay Eipides, benhn ülkem İran'da, Yunanistan'da olduğundan da- ha popükr. Çünkü lranh yönet- menleri içtenfikle desteklrv or. Bu vılki festi\alde gördüm ki, 1992"den bu yana daha farklı ola- rak seyirciler artık benim filmi- min oynadıgı saktnlan da doJdu- ruyor. Bu da bence son yedi yıl- da. Selanik FestivalTnde çokckt- di, önemlibir olayınyaratıhnış ot- dugu anlamına da gehnektedir." diyor. Kıarostami, festi\r al sonrasın- da Pans'te Beaubourg yakınlann- da açılacak olan son fotoğraf ser- gisinin kokteylinde bulunmak için Fransa'ya geçti. Sanatçmın doğa fotoğraflanndan oluşan bu sergisini bizler de nısan ayında Uluslararası Îstanbul Film Fes- tivali'nde izleyebileceğiz. Îstan- bul'daki festivalin aynca çok ün- lü, tanıdık bir Yunanlı konuğu da olacak. Selanik Festivali'nin başkanı yönetmen Theo Ange- lopoulos. Yeni Ufuklar'da bu kez gösterime gıren filmlerin arasın- da "Felicia'^Journey" (Felicia'nın Yolculuğu), "L'Humanit'e" (ln- sanhk), "1999 Madeleine" " U Ciudad" (Kent), "Beau TravaiT (Güzel Iş) gibi çok sayıda ilginç ve özgün yapımlar vardı. Güzel lş'in yönetmeni Claire Denis, filminde pop şarkıcımız Tar- kan'ın "Şunank" parçasına yer vermişti. Sergüer >ine ilginçti Bu yıl festivalin sergileri yine ilginçti. Yunanlı naif ressam ve tasanmcı Tassos Zografos'un ça- lışmalanndan. Meksika sinema- sı Altın Çağı'nın film afişlerin- den, Dimitris Arvanitis'in gra- fıklerinden ve Penolope Maso- uri'nin "Yunanh Oyunculann Portreleri"nden oİuşuyordu. 1936-56 yıllan arasında çevri- len Meksika yapımlannın afiş- lerindeyse Luis BunueL Dolores Del Rio, Emilio Fernandez, Ma- ria Feto, Pedro Armendariz gi- bi sınçmanın çok tanıdjk adlao,.^ yer alıyordu. Selanik Festivali'nin yöneti- cisi Michel Demopoukts'un fes- tivalin 40. yılı içın düşünceleri şöyle: "Medektaşianmvçben,^. festivalin halkın beklentilerini karşdadığını umuyoruz. Onlar ydda bir kez, kasun ayında ger- çekJeşen bu gürderi gerçekten bü- yük bir hevecanla bekliyorlar. Çağdaş sinemanın. çağdâş dün- yanın etkili uzantuan olan gö- rüntüler, sester, yüzler, fıkirierle dolu olan bu günkri_~ Emre Aracı, Cihat Aşkın'ın solist olduğu 4 Osmanlı'da Çoksesli Müzik' başlıklı konseri yönetti Kültürmirasunıun büinmeyen notalan FECİRALPTEKİN Müzıkolog, besteci ve orkestra şefi Emre AracL Osmanlı de\ letinın kurulu- şunun 700. >ılı nedenıyle TMMOB Mı- marlarOdası tarafından düzenlenen ulus- lararası kongre kapsamında ÎTÜ Oda Or- kestrası'yla birlikte 'Osmanh'da Çokses- li Müzik' başlıklı bir konser gerçekleştir- dı. 19.yüzyıldaOsmanlıSarayıiçinbes- telenmış Batı formlanndaki eserler üze- nne yaptığı araşrırmalarla tanınan Ara- cı'nın, kendi kurduğu Osmanlı Saray Mü- zdgı Akademısi'yle 18 Kasım'da Londra'da verdıği konserin tekran niteliğındeki et- kinhkte, İTÜ Oda Orkestrası, Rossini'nin 'MecidiyeMarşı', ÖmerPaşa'nın kansı- Jiın 'Marş'ı, Callisto Guanelli Paşa'nın 'AziziyeMarşı'. Sultan Abdülaziz'in 'In- \itarion la Valse'i ve Sultan Murad'ın 'Valse'ın\ seslendırdı Keman sanatçısı CihatAşkın'ın solist olarak katıldığı kon- serde aynca, Aracı'nın Keman Konçer- tosu Türkiye'de ilk kez yorumlandı. Edınburgh Üniversıtesi'nde hazırladı- ğı 'Adnan Saygun - Hayan ve Eserleri' konulu doktora tezi kısabirsüre sonra Tür- kiye'de yayımlanacak olan ve Keman iConçertosu'nu Cihat Aşkm'la birlikte kaydetmeye hazırlanan Aracı'yla, Lond- ra'da sürdürdüğü Osmanlı saray müzıği araştırmalan üzenne görüştük: - •Osmanu'da Çoksesli Müzik' başlık- lı konseri bir süre önce de Londra'da sun- dunuz... EMRE AR\CI - İTÜ Oda Orkestra- sı'yla verdiğımiz konsere çok yakın bır repertuvan, Londra'da kendi kurmuş ol- Juğum yaylı çalgılar grubuyla birlikte sunduk. Londra konserinın bır özelliği de depremzedeler yaranna düzenlenmiş olmasıydı. Aslında 12 kışiden oluşan yay- lı çalgılar grubunun üye sayısı, bu kon- ser içın 25'e çıkanldı ve temsil çok ge- niş bir ızleyıcı katılımıyla gerçekleştiril- di. Çok anlamlıydı; çünkü Londra'da ya- şayan Ruşen Güneş, Selma Gökçen gibi profesyonel Türk müzısyenlen de gönül- lü olarak konsere katkıda bulundular. Ge- nelhkle hayır konserlerinde, kanlan sanat- • 19. yüzyılda Osmanlı Sarayı için bestelenmiş Batı formlanndaki eserler üzerine yaptığı araşrırmalarla tanınan Aracı'nın, Osmanlı Saray Müziği Akademısi'yle 18 Kasım'da Londra'da verdiği konserin tekran ÎTÜ Oda Orkestrası'yla gerçekleştirildi. Cihat Aşkın, Aracı'nın Keman Konçertosu'nu Türkiye'de ilk kez yorumladı. çılar masraflannı alırlar ve genye kalan kâr. yardım olarak gerekli yerlere aktan- lır. Bu konserde sanatçılar hiçbir masraf ve kaşe almadılar. Tarihle müziği birteştirmek -Osmanlı saray müziğini tngiliz sanat- çdarla seslendiriyor ve ıngflizduıleyicisi- ne sunuyorsunuz. \urtdışında bu müziğe gösterilen yaklaşımı nasıl değerkndiri- yorsunuz? ARACI- tngilizlerin tepkisi gerçekten enteresan; çünkü Osmanlı saray müziği denılınce doğal olarak akla Türk musiki- si geliyor. Oysa benım, gruba Osmanlı Sa- ray Müziği Akademısi adını vermemin ne- deni, 19. yüzyılda Osmanlı Sarayı'nda Batı tarzı müzığin de yer aldığını ortaya koymaktı. Bunlar, 19. yüzyılın popüler dans müzikleri; ancak tarihsel açıdan ve iki ülkenin kültürleri arasındaki karşıhk- lı iletişimle ortaya çıkan sentez bazında değerlendirdiğinızde ışın boyutlan değı- şiyor. Yapıtlann niteliğı bır yana; Osman- lı paşasının eşinın yaptığı bestenın, halk tarafından çahnsın diye 1850'lerde Ingil- tere'de basılması ya da Sultan Abdühziz'ın Londra zıyareti içın 1.600 kişı tarafından sunulan bir kasıde bestelenmesi çokönem- li olaylardır. Benım, tarihsel müzikoloji- ye yaklaşımım bu: Yaşadığımız tarihten yola çıkarak müziği birleştirmek. - Saray müziği üzerine çaltşmalar >ap- manız,sanatçı kimüğinizi Batıh insan için daha ilginç küıyor mu sizce? ARACI - Bır farklılık, bir alternatif sunması açısından çalışmalanm insanla- ra ilginç geliyor tabii; çünkü bugün dün- yada her şey çok kalıplaşmış durumda. Akademık eğitim gördüğüm müzik eko- lüyle karşılaştınldığında hafif kalıyor ol- sa da, araştırdığım müzik tarihsel önem taşıyor. Bu bizım kültür mirasımız. Av- rupa'da bilinmeyene duyulan merak ve mü- ziğin evrensel bir dil oluşu, saray müzi- ğini insanlar içm çok ilginç ve eticileyicı kılıyor. -Osmanlı tnüziğinin izini,farklı toprak- lar üzerinde sürüyorsunuz. Araşnrmala- nnızı tngiltere'de sürdürmek size ne gibi olanaklar sağnyor? ARACI - Bir ülkeye dışardan bakmak, nesnelhğinızi korumanızı sağlıyor. Bazı şeyleri, belli akımlara kapılmadan, taraf tutmadan görme olanağı buluyorsunuz. Ben, Adnan Saygun'un yaşamını ve eser- lennı konu alan doktora tezimi de Iskoç- ya'da yazdım. Bugün Avrupa'nın pek çok yerinde Osmanlı tarihı üzenne çalışan araştırmacılar var. Dünya çok küçüldü artık. tnsanlar kolaylıkla seyahat edip is- tedikleri materyale ulaşabiliyorlar. Be- nım buradaki bir avantajım da. toplum içinde zaten var olan arayışa bir alterna- tif sunmak. Egzotik çahşmalar. Ingilte- re'deki halka ilginç geliyor Türk insanı içinse, yurtdışındakı Türkıye etkileşim- lerini görmek anlamında ilginç. A. Saygun üzerine konferanslar - Araştırmalannızda nasıl bir yöntem izliyorsunuz? ARACI - Biraz içgüdüsel, biraz da sis- tematik denılebilir... Heyecan vericı; de- dektıflik gibi bır şey bu. Gittiğim her kentte mutlaka sahaflan gezerim. Nere- de. neyin karşınıza çıkacağı hiç belli ol- maz. Basılmış notalara ulaşmak içinse, dü- zenli birbıçımde dünyanın önemli kütüp- hanelerine gidip döküm çıkarma yönte- mıyle çalışıyorum. Ardmdan da bulduğum eserleri değerlendırip, kulağa hoş gelen ve iyi yazılmış olanları belirliyorum. - Yurtdışuıda Osmanlı propagandası yapmak gibi bir amacnuz yok. Peki bilin- me>«niorta>-açıkarmakyöiundabir mis- yon üstlendiğinizi söyleyebilir miyiz? ARACT-Şüphesız... Benim çıkış nok- tam, kendi kültürümüzü evrensel kültü- riin ıçine yerieştırebilmek. Müziğimizle banşık olmalı, kültürümüzü doğrusuyla yanlışıyla ortaya koymalıyız. Müzik öy- le bir şey ki bulduğunuz notalan insan- larla paylaşmadığınız takdirde anlamını yitiriyor. - Araşnrma ve konserierinizin yanı sı- ra, saray müziğini tanıtmaya yönelik di- ğer etkinlikleriniz hakkındada bilgi verir misiniz? ARAO - Sık sık konferans veriyorum. Konferanslanmm konulan, Mehter mü- ziğinin Avrupa müziğme etkisi, Adnan Saygun ve Osmanlı saray müziği üzerin- de yoğunlaşıyor. George Michael 'dan Ricky Martin 'e şarkı • Harrlson Ford tkinci kez Amerika'nın en popüler oyuncusu seçildi. New Yorklu bir şirket tarafından yürütülen kamuoyu arastırmasında Indiana Jones fîlmlerinin yıldızı Ford, John Wayne, Mel Gibson ve Clint Eastwood'u geride bırakarak birincı sıraya yerleşti. Listenin ilk kadın ismi Julia Roberts ise Tom Hanks, James Stewart ve Sean Connery'nin ardından ancak sekizinci sırada yer alabildi. • Robert De Nlro, Martin Scorsese'nin 'Gangs of New York' adlı filminde rol almaktan son anda vazgeçti. De Niro'nun. Amerika'dan aynlmak istemediği içın Roma'da çekilecek olan fıhru bıraktığı düşünülüyor. • Ceorge MİChael'ın gelecek ay yayımlanacak olan 'Songs From the Last Century' adlı yeni albümünde Puerto Rico'lu şarkıcı Ricky Martm'e ithaf edilmiş bir şarkı yer alıyor. Martin'in gülüşünü anlatan şarkı, Nina Simone'nin 'My Baby Just Cares for Me' adlı parçasının yeni versiyonu niteliğinde. • Robert Redford, Gianni Mina tarafından kaleme alınmakta olan Che Guevara senaryosımu satın almaya çalışıyor. Senaryo. Che Guevara'nın 1952 yılında Arjantin, Şili, Peru, Colombia ve Venezuela'ya motorsikletle yaptığı gezi sırasında tuttuğu günlükler üzerine kurulu. • Lech vvalesa, Henryk Dederko'nun yönettiği ve 2000 yılı seçımlenni konu alan fılmde kısa bir rol üstlendi. • Aklra Kurosawa'nm öğrencisi Masato Harada'nın 'Jubako' adlı filmi Japonya'da büyük ilgi gördü. Filmde, Tokyo bankalannda yapılan yolsuzluklar anlatılıyor. • Nelson Mandela'nın 18yıl tutuklu kaldığı Robben hapıshane adası Kuzey Afrika'nın şiir, müzik. dans ve tiyatroyla karşılayacağı 2000 yılı etkinliklerinin merkezi olacak. • Plerce Brosnan son James Bond filmi The World is not Enough'ın Almanya galasında, 47 yaşına geldiği için artık aksıyon sahnelerinde yeterli olamayacağı gerekçesiyle bir sonraki Bond filminde oynamayacağı yönünde çıkan söylentileri yalanladı. • Krls Krlstofferson, Amerikan CBS televizyonu için çekilen 'Perfect Murder, Perfect Town' adh dizide, 1996 yılında, henüz altı yaşındayken öldürülen çocuk güzellik kralıçesi Jon Benet Ramsey cinayetini araşaran bir dedektıfı canlandınyor. • BOtiCelllnin Bakire Meryem ve uyuyan lsa'yı konu alan başyapıtı Scotland'daki National Gallery'de sergilenmeye başladı... En son 1957 yılında izleyicilerin önüne çıkan yapıtın sahibi Wemyss ve March Kontu, Boticelli'nin 1480 ve 1485 yıllan arasında tamarnladığı tabloyu sergınin ardmdan satmayı planlıyor. • Deml Moore, Temel Içgüdü 2'de Sharon Stone'un rolünü üstlenmeye en yakın aday olarak görünüyor. Stone, yine Paul Verhoeven'in yöneteceği ve Michael Douglas'ın oynayacağı fılmde rol almama f ; karannm kesjn,T,, , ^ olduğunu açıkkdı. • Mlkis Theodorakls, Eski Frankfurt Operası'nda ilk senfonisini yönetti. 1964 yılında'Zorba' filmine yaptığı müziklerle ünlenen 74 yaşındaki besteci, müzik çalışmalanm sürdüreceğini ancak sirtakiyi bıraktığını açıkladı. • YOkO OnO yeni bin yıla girerken Israil'deki banş sürecine avant- garde bir sergiyle katkıda bulunuyor. 66 yaşındaki sanatçı, son 40 yılda verdiği yapıtlardan oluşan 'Yoko Ono: Daha önce Ufku Gördünüz mü?' başlıklı sergisinde çahşmalannın, John1 ' Lenon'ın gölgesinde kalmasmdan da yakmdı. • Peggy Ramsay ın fırtınau yaşamı oyunlaştınldı. İngiltere'deki en güçlü oyuncu ajansınm sahibi olan Peggy Ramsay tıyatro ve oyunculuk konusunda hiçbir eğitim görmemesine karşnı güçlü sezgileri sayesinde Ingiliz tiyatrosunun gelişimine büyük katkıda buîunmuştu. • Rus Ulusal Fliarmoni Orkestrası, Ingiltere turnesi sırasında parasız kalınca bir McDonald's şubesinin önünde Brahms çalarak para toplamaya çalıştı. 1879 yıîmda kurulan Filarmoni Orkestrası, Galler'de McDonald's önünde çalarak 20 pound kazandı. Orkestranın tngiltere turnesindeki bilet satışlannın düşük olduğu belırtildi. 86 kişilik ekip, bir odada 10 kişi birden yatarak ve peynir ekmek yiyerek geçiniyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle