Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
t
SAYFA CUMHURİYET 28 KASIM 1999 PAZAR
12 PAZAR KONUGU
Birleşmiş MilletlerKalkınma Programı Türkiye temsilcisiAlfredoWitschi-Cestari ile depremi konuştuk
lç goç
büyük
sorun'
Sizce Türkiye'nin şu andaki en önemli
meselelerinden birisi nedir?
- Iç göçü azaltmak. Bunu yapmak
zorundasımz. tç göç dayanılmaz
boyutlarda. Ankara'nra haline bakın.
Gittikçe şişen bir şehir görünümünde.
Öte yandan Türkiye'nin kırsal kesimleri,
öraeğin Doğu Anadolu genç, parlak,
eğitimli nüfustan yoksun kaldı. Burada
amaç, bu genç, yetenekli parlak nüfusu
olduklan yerde tutmak değii. Batı'ya
eğitim için giden bu insanlann
memleketlerine geri dönmelerini
özendinnek.
Peki, Türkiye gibi bir üikede nüfusun
dengeli dağıhmı sizce nasıl sağlanabilir?
- Bu, birkaç yıl içinde başanlamaz. Bu
hedefe ulaşılması için belki de bir kuşak
geçmesi gerekecektir. Üikede dengeli bir
biçimde yerleşim yerleri kurulmahdır.
Ama tstanbul. Ankara, Izmir gibi şehirler
Türkiye'nin ekonornik ve sanayi
lokomotifi olmaya devam ettikleri sürece
zamanla iki ayn Türkiye yaratırsınız.
G.Doğu'ya
yatırım
yapılmalı'
O-Al ^Türkiye'de bu zaten böyle...
. , HCEŞTAKİ- Evet, ama bunun değişmesi
Iazım. Dünyada küreselleşme aldı
başını, gidiyor. Her şeyi ileri taşıyor. Bu
küreselleşmede geride kalamazsınız.
Bakın KOBl'lerin ülke çapına
yayılması gerekir. KOBt'lerin daha
fazla desteklenmesi için beş merkez
daha açtık UNDP olarak...
Bunlar .sas olarak Giineydoğu
Anadolu'da. Bu merkezlerde
KOBİ'lere küreselleşmedeki yenilikler,
çağdaş yönetim konusunda temel
bılgilendirme yapıyoruz.
Bu KOBl'lerin rekabet gûçlerini
arttırmayı hedefliyoruz. Bunlann, daha
gelişmiş, ekonomik açıdan daha
güçlenmiş bir dünyada rekabet
edebilmelerinı sağlamaya çalışıyoruz.
Belki bir kuşak geçtikten sonra sözûnü
ettigim bölgede yeni merkezler
oluşabilecektir,
Bakın, gün gelecek Irak'a uygulanan
yaptınmlar, ambargo kalkacak.
Yaşam normale dönecek, Gûneydoğu
Anadolu da patlama yapacak. Neden
şimdiden o bölgeye yatınm
yapılmasın? Tabii ki burada kaybetme
olasılığı da var. Ama bizim
yaklaşımımız risk almaya dayanıyor.
Bence risk almaya değer.
Burada başanlı olursak Türkiye halkı
kuşaklar boyunca bundan
yararlanacaktır.
Ben kısa vade değil, orta ve uzun
vadeyi hesapta tutarak konuşuyorum.
Ama ben UNDP olarak tek başuna bu
işi yapamam. Bizim kaynagımız,
gücümüz, kapasitemiz yok. Bunu ancak
Türk halkı başarabilir, öncü rolü
oynayabilir.
LEYLA TAVŞANOĞLU BMKalkınma Programı (UNDP) uzun yıllardır BM'ye üye ülkelerde ve doğaldır ki Türkiye de çeşitli etkinlikler
gösteren bir kurum. 17 Ağustos depreminden sonra UNDP çok ciddi biçimde kolları sıvadı ve Türkiye 'nin afetlere karşı hazırlıklı olması, bu
afetlerle baş edebilmesi için çeşitli programlar ve projeler yürütmeye başladı. Koordinasyondan yardıma kadar çeşitli işleryapan UNDP
Türkiye 'nin yeterli bilgi birikimi ve deneyime sahip bir ülke olduğuna, ancak kaynakları arasında yeterli bağlantı kurmadığı için pek çok
PORTRE / ALFREDO WİTSCHİ-CESTARİ
Mart 1999 'dan beri BM Kalkınma Programı 'nin
(UNDP) Türkiye temsilcisi olarak görevyaptyor. Daha önce
1996 'dan 1998 'e kadar Afganistan 'da UNDP'nin
koordinatörlüğünü yaptu 1995-96 arası BMMülteciler
Yüksek Komiserliği'nin Orta Amerika bö'lge temsilcisi oldu.
1991-95 arası BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin
(UNHCR) misyon başkanlığıyaptu 1978'den beriBM'de
çalışıyor. Venezuela vatandaşu
UNDP'nin Türkiye için hazıriadığı ve uygulamaya koyacağıyeni
projeler neler? özeüikle son depremfelaketieri üzerine UNDP nasıi
bir çalışma yapıyor?
- Biz, UNDP olarak iki temel hareket çizgisi üzerinde çalışıyoruz.
Birincisi, yoksullukla mücadele prograrrudır. Bunun odak noktası Gü-
neydoğu Anadolu'ydu. Şiradı bu program Kuzeydoğu Anadolu'ya ya-
yılmış durumda. Bu çerçevede Batı Anadolu'da da etkinkşmiş durum-
dayız. Bu konuda çeşitli programlar üzerinde çalışıyoruz. Türk top-
lumundaki çok çeşitli aktörlerle bir çalışma ağı kurduğumuzu söyle-
yebilirim. Tabii ki merkezi hükümet. bakanlıklar, belediyeler. çeşitli
kurumlarla valiler ve giderek de sivıl toplum kuruluşlanyla daha faz-
la işbirliği halinde çalışıyoruz. Bunun için de çeşitli projeler yürütü-
yoruz. Bunlardan binsi Local Agenda 21 (21. Yüzyıl \ferel Günde-
mi).
Local Agenda 21 'in önemini biraz anlatır mısınız?
- Bu, 1992'de yapılan Rio Zirvesi, ya da Dünya Zirvesi olarak ad-
landırdığunız genış çaplı toplantının bir devamı niteliğinde. Local
Agenda 21, ınsanlann, bıreylerin kendi yaşadıklan toplum, çevreleri
konusunda bilınçlenmelerini hedefliyor. Bu amaçla da Türkiye'de ye-
rel yönetıcilerin yanı sıra merkezi hükümetin yöneticilerinın de katı-
lımJannı sağladık.
Bu platformda çok geniş bir gündemimiz var. BM'nin görevlileri
bütün dünyayı dolaşıyor ve bu yerel gündemi çeşitli ülkelerde yerleş-
tirmeye, bireyleri bilinçlendirmeye çalışıyorlar. Rio zirvesinden son-
ra Local Agenda 21 çahşmalan bütün dünyada çok başanlı bir biçim-
de sürdü. Bu çalışmalann esas amacı da toplumlann gündemindeki
en öncelikli konularm belirlenip bunlarla ilgili derhal harekete geçil-
mesi.
Kaç belediyeyle işbirliği halinde
çahştyorsunuz?
- Yirmı beş belediyeyle işbirliği
halinde.çahşmalarımızı yürütüyo-
ruz. Yakın bugEİeoekteıbu.yerel yö-
netim sayıSımn tkıye k&tlanacağını
sanıyorum. Öbür projelerimiz ara-
sında yoksul kesimlerdeki kadınla-
ra beceri kazandırraak var. Bu çalış-
mayı şöyle tarif edebiliriz:
Yoksul kesim kadınlanna beceri
kazandırmanın yanı sıra onlan hak-
lannı savunmalan konusunda da bı-
linçlendiriyoruz. Aynca aHe içi şid-
detle nasıl baş etmeleri gerektiğini
öğretiyoruz.
En önemlisi de yasal haklan ko-
nusunda onlan bilinçlendiriyoruz.
Geleceğin refah toplumlannda bu
bilinçlenmişkadınlannbüyük katkı-
sı olacaktır. Kadınlar geleceğin top-
lumunun lokomotifleri olacaklardır.
Şimdiye kadar kadınlarla ilgili ça-
lıştığımız projelerin yüzde 75'inde
başanlı olduk.
UNDP'nin bir de KOBİ'Ierle ilgili çahşmalan vardu.
- Evet. KOBl'leri geliştirmek için onlarla çok yakından çalışıyo-
ruz. Bu arada GAP bölgesindeki KOBl'lerin geliştirilmesi amacıyla
GAP yönetimiyle de işbirliği halindeyiz.
Depremle ilgili çahşmalannıza gelirsek...
-Evet. 17 Ağustos depreminin hemen ardından uluslararası yardım-
lann ve kurtarma çalışmalannın koordinasyonu için tstanbul 'un mer-
kezinde ve Istanbul Havaalanı'nda bürolar açtık. Başbakanlığa bağlı
kriz yönetimi masasıyla da işbirliği kurduk. Böylece uluslararası yar-
dımlann daha yeterli bir biçimde deprem bölgesine kanalize edilme-
sini sağladık. Yani bir anlamda yerel yöneticilerle uluslararası kuru-
luşlar arasında köprü görevı yaptık. Insanlann, evleri yıkıldıktan son-
ra açıkta kalmalanna karşı da önlem almamız gerekiyordu. Bu amaç-
la Izmit'te bir çadırkent kurduk. Bu çadırkentte şimdi 400 aile yaşı-
yor. Bu çadırkentte güneş enerjisi kullanıyoruz. Kadınlar ve çocuklar
için sosyal merkezler oluşturduk. Ama burasını bır çadırkent olarak
tutmak da istemiyoruz.
Zamanla buralarda ev yapılmasmı sağlamayı hedefliyoruz. Bu ara-
da, depremzedelerin normal yaşama dönmeleri için de çalışıyoruz. Ön-
celikle hedefımiz işlerini kaybetmiş olan bu insanlara KOBt anlamın-
da kendi küçük işyerlenni kurmalannda yardımcı olmak. Depremze-
delerin bugünküpsikolojileriyle sürekli başkalanna bağımh olarak ya-
şamaktan kurtulmalannda yardımcı olmaya çalışıyoruz. Aile birey-
lerini, yakınlanm, dostlannı, işyerlenni kaybetme travması, yeni bir
deprem korkusu içinde yaşamalan değil bu. Bu insanlar artık kendi
yaşamlarından sorumlu olmadıklan ve buna karşı hiçbir şey yapama-
malarının çaresizliği içindeler. Her şeylerinı kaybetmişler; atalet için-
deler ve başkalanna bağımlılar, muhtaçlar. Bu, bir insanın içine dü-
şebileceği en kötü durum. tkinci yaptığımız şey de depremin hemen
ardından Dünya Bankasf nın deprem kayıplannı incelemek üzere ha-
rekete geçtiğini öğrenince derhal Dünya Bankası'yla bağlantı kurmak
oldu.
Dünya Bankası ekiplerine afet yönetimi çalışmalannda yardımcı ol-
duk. lnşaat standartlan, yasal yönetmelikler, sigorta konularmın hal-
ledilmesinde koordinasyon içinde çalıştık. Ama bence en önemlisi
UNDP. deprem sonrası Türkiye'de toplumun harekete geçirilmesi.
toplumsal yardım bilincinin yükseltilmesi, afete hazırlıklı olma çalış-
malannda başanlı olmuştur. Depremde bunu yaptıktan sonra şimdi
bu çahşmalan çok daha geliştirmeyi hedefliyoruz. Şunu hıç unutma-
mak Iazım: Toplumsal bilincin her zaman uyanık tutulması çok önem-
li. Toplumsal eğitim de burada öncelikli bir unsur.
Dünya Bankası 'yla depremde zarargören KOBl'lerin yeniden fa-
aliyete geçirilmeleri konusunda bir çalışma yaptıntz mı?
-Evet. Depremle ilgili yürüttüğümüz projelerin en önemlilerinden
birisi de bu. Ama esas olarak deprem nedeniyle büyük acılar çeken
bu insanlara yaşamlannı kolaylaştırmak için projelerimizi yürütüyo-
ruz. Burada da AB'nin desteğini aldık. Bu projelerde Dünya Banka-
sı'nın katkısı büyük. Ama AB'yle de koordinasyon içinde çalışmala-
nmızı yürütüyoruz. AB üyesi ve AB üyesi olmayan ülkelerden ciddi
destekler alıyoruz.
Bunlar hangi ülkeler? • * • ; > > ••• -
- Ömeğin Japonya. Sonra Fransa, Almanya, Hollanda bu çalışma-
lann içinde var. Bütün bu ülkeler, çahşmalannı birbirlerini tamamla-
yıcı biçimde yapmaya özen gösteriyorlar. Bu ülkeler çalışmalannı en
etkin, en düşük maliyetle yapmaya çalışıyorlar Biz de UNDP olarak
onlann arasmdaki bağlantıyı sağhyoruz. Bu amaçla şimdi Yalova,
Adapazan ve tzmit'te bürolar açıyoruz. Demin de söylediğim gibi, da-
ha önce de tstanbul'da büro açmıştık. Çocuklara yardım için BM Ço-
cuklara Yardım Fonu'ndan (UN1CEF) destek alıyoruz. Bir de kaybo-
lan aileler sorunu var. Burada etkin biçimde görev yapmayı hedefli-
yoruz. Bu aileler büyük acılar içindeler. Korkunç bir felaketle karşı
karşıya kaldılar. Aile fertleri bir türlü bulunamıyor. Bunun psikolojik
yönü de çok ağırhklı.
Depremin önümüze çıkardığı bir başka sorun, çevrenin gördüğü za-
rar. Öncelikle enkazın ne yapılacağı çok önemli. Enkaz maddeleri ye-
niden kullanılabilir. Ama bu arada çevrenin korunması öncelikli me-
sele. Bir de çadırkentlerde cevre dostu enerjinin nasıl kullanılması ge-
rektıği konusu var. Bütün bunlar üzerinde çalışmalanmız hızla sürü-
yor.
Bugünlerde tstanbul'da, UNDP'nin de katkılanyla Kurumsal,
Toplumsal Sorumluluk konulu bir sempozyumyapıhyor. Kurumsal,
toplumsalsorumluluk kavramının BMkaynaklt olduğunu biliyoruz.
Bu kavram nasıl ortaya çıktt?
- Bu kavram dünyada onlarca yıldır vardı. Yani öncelikle BM'nin,
ya da UNDP'nin ortaya attığı bir kavram değildi. Ama zamanla BM
sisteminin öncelikli gündem maddelerinden binsı haline geldi. BM,
meselenin üstesinden gelemediğine inanıyor.
Hafta içinde Istanbul'da, yine BM'nin
geliştirdiği kavramlardan olan "kurumsal,
toplumsal sorumluluk" konulu bir sempozyum
düzenlenmişti. Katılımcılardan birisi de
UNDP'nin Türkiye TemsilcisiAlfredo Witschi-
Cestari 'ydi. Cestari 'yle UNDP 'nin Türkiye 'de
depremzedelere yardım koordinasyon
çalışmalannı, kurumsal ve toplumsal
sorumluluk kavramının önemini ve 21. yüzyılın
kavramlarından birisi haline gelen
insancılyönetimi konuştuk.
gittikçe daha fazla özel sektörle koordinasyon içinde çalışması gerek-
tiğinin bilincine vardı. Bu, hükümetlerin bütün sorunlan tek başlan-
na çözemeyecekleri bilincinin yerleşmesine bağlı bir kavram.
Bakın, BM 196O'lı ve 1970'li yıllarda muazzam bir bütçesi olan,
fonlan kanalize eden, herkesi fınanse etmeye çalışan bir örgüttü. Bu
paralar ülkelerin fînansmanında. parasal desteklenmesinde kullanılı-
yordu. Ama artık yeterli para kalmadı. Böylece ülkelerin kendi ken-
dilerini kalkındırmalan yoluna gitmemiz gerektiğini gördük. Bir baş-
ka şey daha gördük. O da şuydu: Bu kalkınma programı çerçevesin-
de özel sektörle birlikte çalışabilirdik. Özel sektörle bu çalışmalan-
mız kurumsal ve toplumsal sorumluluk bilincinin de gelişmesinde kat-
kı yapacaktı. Ana fikir de şu: BM artık parakanalize etmeyecekti. Ak-
sine... Fonlar, özel sektör tarafmdan toplumsal amaçlı etkinlikler ve
çalışmalarda kullanılmak üzere, çahşmanm yapıldığı üikede kamu
sektörüyle paralel olarak kullanılacaktı.
Örnek olarak, Türkiye'deki özel sektörü alalım. Son derece canlı
ve dinamik bir özel sektörünüz var. Bu özel sektör ülkenizin ihtiyaç
içindeki bölgelerine çeşitli yatUTmlar yapabilir ve uzun vadede de ka-
zançlı çıkabilir. Açıkça görülüyor ki hedef sadece sosyal etkinliklere
para vermek değil. aynı zamanda ekonomik yatınmlar yapmaktır.
Belki özel sektör yoksul bölgelerde yatınm yapmayı riskli bulacak-
nr. Ama burada BM'yle ortak hareket edebilir. thtiyacımız olan şey
de zaten ortaklık. Ortakhklar kurmak zorundayız. Özel sektör, sivil
toplum, yerel yönetimler ve merkezi hükümetler, ülkenin en önemli
meselelerinin üstesinden gehnek amacıyla el ele vermelidirler.
Burada insancılyönetim (human governance) kavramının katkı-
sı ne olabilir?
- Sivil toplum bütün kurumlany-
la, sivil toplum kuruluşlan, özel sek-
törüyle işin içine girer, yerel ve mer-
kezi yönetimler de süreci hareket-
lendirirse bu iş daha kolaylıkla ba-
şanlabüir. Böylece süreç kolaylaştı-
ğı gibi; daha şeffaflaşır, daha katı-
lımcılığa açık olur, maliyet de böy-
lece düşer.
Bu, tabii bürokrasinin dar boğaz-
lannı aşmak, yeni yasal düzenleme-
ler, daha fazla şefafflık, açıklık, da-
ha fazla katılımcılık anlamına gele-
cektir. Merkezi hükümette pek çok
kişinin, bürokratik engellerin aşıl-
ması, arnk yönetimin daha modern-
leştirilmesi gerektiğini bildiklerin-
den eminim. Bunu başarmak için de
çabalıyorlar. Biz de işte, UNDP ola-
rak bu çabalara katkıda bulunmak,
eğitim programlan düzenlemek isn-
yoruz. Burada dikkatinizi çekmek
istediğün bir nokta var.
Avrupa'da pek çok ülke bu prog-
rama parasal destek vermeye ve bu-
nun sürekli olmasını sağlamaya hazır. Biz UNDP olarak küçük bir ak-
törüz. Değişiklik sağlamayayız. Ama biz katalizörrolü oynuyoruz. Biz,
işleri yürütecek farklı aktörleri bir araya getirmeye çalışıyoruz. Dün-
yada, Türkiye'yle kıyaslanabilecek ülkelerde iyi yönetimler konu-
sunda büyük aşamalar kaydedildi. Türk hükümetinin yetkililerini bu
ülkelerin hükümetlerinin yetkilileriyle bir araya getirebilir, deneyim-
lerden edinilen bilgilerin paylaşıhnasını sağlayabiliriz. Bu bilgiler ve
deneyimler zaten \-ar.
O nedenle Türkiye bunlan yeniden öğrenmek zorunda kalmayacak-
tır. Bu alanlardan bir tanesi de afet yönetimi. O nedenle buna bu ka-
dar önem veriyomz. Bankalardakı kredilerin çoğu afet yönetimi ve
yardımlar için yatınldı. Türkiye en mükemmel afet yönetimi meka-
nizmasına sahip olabilir. Ama sorun doğru kararlar almak ve doğru
seçimler yapmaktır. Türkiye'de bir şey çok açık görülüyor. Gerekli bil-
gi birikimi ve deneyim bu üikede var. Dış ülkelerden hiçbir şeye ge-
reksiniminiz yok. Bütün mesele bu mekanizmalan doğru biçimde ça-
lıştırmak.
Bütün kaynaklar bir araya getirilmeli ve birbirlerinden yararlandı-
nlmalıdır; kaynaklann her birini birbirlerinden yalıtarak hiçbir yere
varamazsuuz. Türkiye'de bu son dediğimi özel sektörde de, akademi
dünyasında da görüyorum. Bunlar birbirleriyle çok daha interaktif ol-
malılar. Ama şu anda bu yok.Şimdi yeniden afet yönetimine dönmek
istiyorum. California, Japonya ve Meksika, Türkiye benzeri risk böl-
geleri olduklan için bu konuda epeyce deneyim sahibiler. Onlann
deneyimlerinden neden yararlanılmasın?
Cumhuriyet
ası
Cumhuriyet ,";;
Kitap Kulübü
Sergi Salonlarında
ve Temsilciliklerinde
4.000.000 TL
T Cumhuriyet
kitap kulübû
Ça§ Pazarlama A.Ş. Türkocağı Caddesı No:39/41 (34334)
Cağaloğlu/lstanbul Tel: (0212)514 01 96Faks:(0212)514 01 95
Eğitime uzanan yardım elleri için
tebrikler..
Anne Çocufc Eğitim VaUı'na karikatür tanatçılarından
tam destek. Nadide çahşmalan bir araya toplayan özel
bir koleteiyon sizin için 12 tebrik kartından oluşan çok
özel bir sete dönüştörüldB.
Bu tebrik kartlarının satışından ette edilecek gelir,
AÇEV'in efiitlm programlan ve deprem sonrası
rehabilitasyon çalışmaları fçin kulfanılacak.
Vereceğiniz gönilden destek içln şimdiden teşekkürier.
Detaylı bılgı ve kart sıpanşlennız için lûtten
0212 234 02 00/225 00 63-«4 no lu telefondan Bu Filiz Öztürtfü arayınE
UZUNKÖPRÜ tCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN İLANEN TEBLİGAT
1999420
Alacaklı: Akbank Uzunköprü Şubesi Vekih: Av. Edip Can Yayalar
Borçlu: Reşat Balaban Yenıköy Uzunköprü Takip müstenidi: llamsız ödeme emri
Borç miktan: 10.786.395. 000 TL. Müdürlügümüzce yukanda taraflan yazıh yapılan icra takibınde borçluya ödeme
emri teblğ edilememiş ve adres tahkikatından da bir netıce alınamamış olması sebebiyle, ödeme emrinin ilan yolu ile
tebliğine karar verilmiştir. Yukanda yazıh borç ve takip masraflannı işbu ödeme emrinin ilan tarihinden itibaren 22 gün
içinde ödemeniz, (teminat vermeniz) borcun tamamına veya bır kısmına veya alacaklının takibin icrası hakkına dair bir
itirazınız varsa, senet altındakı imza size ait değilse yine bu 22 gün içinde aynca ve açıkça bildirmeniz, aksi halde icra
takibinde bu senedin sizden sadır olmuş sayılacağı imzayı reddettiğiniz takdirde mercii önünde yapılacak duruşmada
hazır bulunmanız. buna uymazsanız vaki itirazınızın muvakkaten kaldınlacagı senet veya borca itirazınızı yazıh veya
sözlü olarak icra daıresine 22 gün içinde bildirmediğiniz takdirde aynı müddet içinde 74.madde gereğince mal'beyamn-
da bulunmanız aksi halde hapısle tazyık olunacağınız. hiç mal beyanında bulunmaz veya hakikate aykuı beyanda bulu-
nursanız hapisle cezalandınlacağınız borç ödenmez veya itiraz edilmezse cebri icraya devam edileceği takibe itiraz et-
tiğiniz takdirde itirazla birlikte tebliğ giderini ödemeniz aksi halde itiraz etmemiş sayılacağınız ılanen tebliğ ve ihtar
olunur. 9.11.1999 Basın: 58273
BAKIRKÖY 2. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN
DosyaNo: 1999/911
Mahkememızde görülmekte olan vasi tayini davası sebebiyle;
Mahkememizce verilen 1999/911-818 esas ve karar sayılı ve 3.11.1999 tarihli karar ile Çankın iü, Orta ilçesi, Kal-
fat köyü Cilt No:0013. K.Sıra No:0040'da nüfusa kayıtlı buhman Hüseyin ile Habibe'den olma 1330 d.lu Fevziye Ka-
rakaya'mn vesayet altına alınarak kendisine Denizli ili, Denizli merkez Değirmenönü, Cilt No: 0005, K.Sıra No:
0244'de nüfusa kayıtlı bulunan Fahrettin ile Fatma'dan olma 20.4.1958 d.lu gelini Hahme Çahşer vasi olarak tayin edil-
miştir. Itirazı olanlann yukanda yazıh dosyaya müracaat etmeleri, aksi takdirde kesinleşeceği hususu ilan olunur.
5.11.1999 Basın: 58629