Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 EKİM 1999 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
i l LJJLI. kultur(5 cumhuriyet.com.tr 15
Isveç Akademisi'nin 'kolay bir karar'la verdiği ödül, sürpriz olarak karşılanmadı
Günter Grass alkışlarla..•GURHAN UÇKAN
STOCKHOLM - Alman yazar Gün-
terGrass'a bu yılın Nobel EdebiyatÖdü-
lü'nün verilmesi edebiyat dünyasında al-
kışlaria karşılandı. Isveç Akademisi'nin
daimi sekreteri ve yazar Horace EngdahL
karann "kolay bir karar" olduğunu söy-
leyerek şöyle konuştu:
- Günter Grass, 1900'lü yıllann tarihi-
ni deşen gerçek bir yazar ve yorumcu.
Onun diğer birçok yazardan farkı. onu kü-
reğinin daha derinlere iniyorolması ve ora-
da bulduğu iyilik ve kötülûk köklerinin
birbirleriyle nasıl sarmaş-dolaş olduğu-
nu ifşa etmesi.
GünterGrass'ın 1996'daçıkanve 'Du-
var'ın yıkılmasından sonraki Almanya'yı
anlatan kitabının üikesinde fırtınalarya-
ratması hakkında ne düşündüğü sorul-
duğunda Engdahl şu yanıtı verdi:
- Biz Almanya'daki tartışmalann dışın-
dayız. Kitaplannı okuduk -ben 5 dilde oku-
dum- ve ona göre karar verdik. Ben de
herkes gibı "Teneke Trampefe hayranım.
ama "Kedi üe Fare"nin ıçımdekı yeri ay-
n.
Alman haberajansı DPA, karann açık-
lanmasından sonra Günter Grass'la ilk ko-
nuşan medya organı oldu. Grass duygu-
lannı şöyle dile getirdi:
- Hiç kuşkusuz büyük gurur duvdum.
tlk aklıma gelen şey. benden önce bu
ödüiü en son alan Alman yazar Heinrich
BöDhayatta olsaydı ne derdi. sorusuydu.
Sanınm onaylardı. Ben bu ödüiü birçe-
şit uzlaşma olarak görüyorum.
Edebiyat dünyasındaki
tepkller:
Almanya: Alman eleştirmenler ve ya-
yıncılann tepkisı iki kanattaydı: Onayla-
yanlarveonaylamayanlar. FranknırterAII-
gemeineZeitung'un edebiyat şefi Thomas
Steinfdd şöyle konuştu:
- Şimdi bu konuda yazacağım yazıya.
"Şimdi eksik gkJerOdi". diye başlayaca-
ğım. Onun bu ödüiü eninde sonunda ala-
cağını herkes biliyordu. Ama benim gö-
zümde Grass, 1980'li yıllann ortalann-
dan beri ikıorta bir yazar. Çok ikiorta .
Onun "Fare" adlı romanı, "Teneke Tram-
pefteki başanya gölge düşürüyor. Son
yapıtı "Benim Yüzyıhm" ise estetik kav-
ramını tamamıyla terk etmiş olduğunu
gösteren fevkalade avangart bir kitap.
Ote yandan, onun en gözgün yanı. vata-
nında ve dış dünyada böylesine zıt algı-
lanan tek yazar olmasıdır. Örneğin ıs-
veç'te onu konulanyla değerlendıriyor-
lar. yazuısal değıl. Birçeşiteğlendirici ta-
rih dersi gibi estetik kriterin yokluğuyla
ilgilenmiyorlar. Bana kalirsa Alman ede-
biyatında bu ödüiü çok daha fazla hak eden
bıryazar var. oda MartinVMüser. Grass"ın
seçilmesinde. ödülün bu yüzyılın son
ödüiü olması rol oynadı. Çünkü eğer bir
yazar bu yüzyıla kafayı takmış ve onu ko-
nu edinmişse, o da Günter Grass'tır.
Liberal haftalık dergi DieZeit'ın ede-
biyat şefi Llrich Greiner'in yorumu ise
şöyle:
- Nobel Odülü her zaman için bir pi-
yango olmuştur. Günter Grass kesinlik-
le benım tuttuğum bir yazar değil. ama
ödüle layık. "Teneke Trampet" hıç kuş-
kusuz bir başyapıt. ama, "Pisibahğrnı da
unutmamak gerek. Televizyonda karam-
sar hali Alman halkına bıkkınlık getirdi.
Dış dünya bunlan görmüyor, yalnızca
kitaplannı okuyor. Bana kalırsa o. Eski
Incil'den çıkma bir figür.
'Almanya ona şükran borçlu'
Öte yandan. Almanya'nın en gözde
yazarlanndan Martin Walsel karan al-
kışhyor:
- Hiç şaşırmadım. Bu ödüiü çoktan al-
malıydı.
Tanınmış eleştirmen ve fılozof Hans
Magnus Enzensberger de aynı düşünce-
de.
- Her şeyden önce onu candan kutlu-
vorum. Nankörlüğe ve art niyetlere on-
dan fazla hedef olmuş bir başka Alman
yazan yoktur. Bazen. diğer Alman yazar-
lann, onun uluslararası başanlannı çeke-
miyor olduklan izlenimini ediniyorum.
Alman edebiyatı için "Teneke Tram-
pet"in anlamı büyük. O sayede ansızın bir
pencere açıldı ve çağdaş tarihimizi göz-
•*Hiç kuşkusuz büyük gurur duydum. Heinrich BöU hayatta olsaydı, sanınm onaylardı. Bu ödüiü bir çeşit uzlaşma olarak görüyorum." (Fotoğraflar: REUTERS)
X^inyılın son Nobel Edebiyat Ödülü'nün Alman yazar Günter Grass'a verilmesi edebiyat dünyasında alkışlarla
karşılandı. Yapılan yorumlann ortak yanı, bu ödülün yazara çok daha önce verilmiş olması gerektiğiydi. Alman
eleştirmenler ve yayıncılar ikiye bölündü. Nadine Gordimer 'nihayet', Kenzaburo Oe 'nefis bir karar', Hans Magnus
Enzensberger 'Almanya ona şükran borçludur', Martin Walsel de 'bu ödüiü çoktan almalıydı' dedi.
Paranın bir bölümü ÇingenelereGünter Grass, Nobel Edebiyat Ödülü'nün karşı-
lığı olarak aldığı 960 bindolann birkısmını 1996'da
Lubeck'te kurduğu Çingenelere Yardım Vakfi'na
bağışlayacağını açıkladı. Vakfi. Almanya'daki Roms
ve Sintis Çingenelerinden oluşan azınlığa yardım et-
mek amacıyla kuran Grass "Bunlar, NazÜerin top-
lama kamplanna sürülenlerin çocuklandır. Hiçbir
statüleri yok. Hiçbiryerde btenmi>orlar. Heryerden
kapı dışan ediliyortar. Suıır tanımadıklan için de
Avrupapasaportunun ilk onlara verilmesigerekryor"
diyor.
Nazizm karsıtı düşüncelerini yapıtlanna yansıtan
ünlü yazar Günter Grass'ın bu Nobel Edebiyat Ödü-
lü'nü alması tsrail'de se\ inçle kaTşılandı. Gazeteler-
de çıkan yorumlar özellikle Grass' ın Yahudı-Al-
man yakjnlaşmasının en coşkulu savunucu olduğu
üzerinde yogunlaştı. tsrail'in en çok satan gazetesi
Yediot Aharonofta çıkan bir haberde "Almanya'da-
ki sol kanadın Israirin politikalanna yönelttjği sert
eleştirikre hep karşı çıktı ve başta Amos Oz olmak
üzere İsrailli yazariarta hep yakın ilişkiler içinde ol-
du" şeklinde açıklamalara yer verildi.
'Biz doğduğumuzda yannnşük'
• -\a yaşarsın ve romanlara malzeme ürertrsin
ya da yazarsın. Ama hem yazmak hem yaşamak—
Bu mumkün değfi."
• İki Almanya'nın birleşmesine karşı çıktığı yo-
lundaki eleştirilere de yanıt veriyordu: "Ben Alman
BirliğTne karşı filan değflim. Beo, bir tarann diğer
taran ilhak etmesme ve 16 milyon Doğu Almanın geç-
mişlerini unutmaya zorlanmasına karşıyun. İki halk
40 yıl boyunca ayn rejimlerde yaşadılar. Her şey da-
ha yavaş. daha dikkatli vapılmalı \e Alman federa-
li/mi temel alınmalıvdı. Ben genişletilmis, bir Fede-
rai Almanya Cumburiyeti'ni değil, Alman devlede-
rinden oluşan bir bbüği ssvunuyordum. Anayasamı-
zm federalizm iikesi çiğnendi. Berlin yine başkent ola-
cak. Bertin'in başkent olması tarihimizde hep mer-
kezivetçiliğe gidişi temsil etmiştir. Ve bu durumdan
Almanlar hiç hoşlanmamışlardır."
• Hitler dönemi hakkında şunlan söylüyordu:
"Biz doğduğumuzda yanmıştık. Bu benim kuşağj-
nun yaşadığı bir deneyimdir. Bu sorun. hep benim
konum olarak kalacakor. Suç™ Suç ve her şeyin yi-
nelenmemesi için duyulan sorumluluk- Bu yahıiz-
ca benim değiL sa\aş sonrası edebiyatının, BöU, Si-
egfried Lenz ve diğerierinin de özefligidir.''
• "Demir perdenin kaJdınlmasından bu yana
Batı Almanter "muzaffcr" bir tutum içinde oldular.
Bana öyie gelryor ki, zafer insanlan budala vapıyor.
Yennıek, statükm-a güven duygusunu verir. Böylece
kapitalizme giden yolu tümü\1e açnk. Komünizmin
ortadan kalkışından sonra 19.yüzyılaözgü obarbar,
vahşi kapitalizmin içine duşmek nasü mumkün oia-
bUmiştir?"'
• "Yılda birçok kez, kimi zaman uzun süreteriçin
bu son derece VTMHCU ülkevi terk etme gereksinimi-
niduyuyorum. Portekiz'in >a da Danimarka'nın bir
adasının yolunu tutuvorum. Aimanya ile aranıa rae-
safe ko> mak istiyorum. Uzaktan bakıkhğında se\ gi-
li daha çekici oluyor ve sizi dönmeye çağmyor."
le görülür hale getirdi. Almanya ona şük-
ran borçludur!
İngiltere: Nefis! Fevkalade!
London Re\iew of Books dergisinden
Mary-Ka> V\'ilmers,seçimden çok mut-
lu:
- Önceden tahmin etmiştik. Özellikle
Almanya'da birçok kişi hoşnutsuz tepki
gösterecektir-Grass'ın "tki Almanya'nın
birleşmesi"yle ilgili görüşleri yüzünden-
ama Nobel Ödüiü politik bir ödül değil,
yalnızca bir edebiyat ödüiü. Bunu akıl-
dan çıkarmamanın artık zamanı geldi!
Irish Times tan Eileen Battersby sevin-
cini şöyle dile getirdi:
- Nefis! Fevkalade! Hiç şaşırtıcı bir
karar değil. Grass onu çoktan hak etmiş-
ti. Almanya'da kızanlar olacaktır: çünkü
Grass'ın Almanya tarihini doğru yorum-
Iamış olması işlerine gelmiyor. Grass.
Almanya'nın göbeğinde bu kadar gücün
birikmesini doğru bulmuyor, onun çok ön-
ceden sözünü ettiği sorunlar bugün birer
birer ortaya çıkıyor.
Fransa: Günter Grass hoşnuttur her-
halde, ben değiL
Fransa'nın Liberation gazetesinin ede-
biyat eleştirmem Mathieu Lindon hiç
hoşnut değil!
- Günter Grass hoşnuttur herhalde, ben
değil, diyor. O sadece bir yazar, hepsi bu.
Bu ödüiü alacak bir Alman yazar var, o
da Peter Handke. Ama onun politik gö-
rüşlen bunu engelliyor. Bana kalırsa Al-
manca yazan en büyük yazar Thomas
Bernhard'dı, ama Nobel'i vermediler.
ABD: O Nobel'i daha önce almanuş
mıydı?!
Tostmodernist bir masalcı'
VVashington Post'un başeleştirmeni Jo-
nathan YardJey şaşkın:
- O Nobel'i daha önce almamış mıy-
dı? Bu ödüiü bu zamana kadar almamış
olması bir skandaldır. Itiraf edeyim, ben
onun daha l960'lı yıllarda bu ödüiü al-
mış olduğunu sanıyordum. Eğer bir Ame-
rikan yazan önermem istenirse, üçünü
öneririm: Philip Roth, Joyce Carol Oates
ve Eudora \Velty.
HoDanda: Sürpriz, ama şasırtıcı değiL
Vrij Nederlandadlı haftalık kültürder-
gisinin şefredaktörü Carel Peters'in yo-
rumu şöyle:
- Sürpriz, ama şaşırtıcı değil. Grass
büyük bir yazar, ama aynı zamanda inat-
çı birtartışmacı da. Herkitabı büyük tar-
tışmalar yaratıyor. Son yapıtı öncekile-
rin düzeyinde değil. ama gayet okunur bir
kitap.
Fınlandiya: Yaşasm! Harika!
Hufvııdstadsbladet gazetesinin edebi-
yat eleştirmem Elisabeth Nordgren çok
mutlu:
- Yaşasın! Harika! I972'de Heinrich
Böll bu ödüiü aldığı zaman ben Günter
Grass'ın alacağmı sanmıştım. Grass, epok
romanlannın yazan, postmodernist bir
masalcı. Keyifle anlatıyor ve neşeyle oku-
nuyor.
Güney Afrika: Çoktan almatrvdi-
1991>ilının Nobel Edebiyat Ödülü'nü
kazanmış olan Güney Afrikalı yazar Na-
dine Gordimer de çok sevinçli:
- O bu ödüiü çoktan almış olmalıydı.
Grass hakkında hem bir insan hem de bir
yazar olarak söylenecek çok şey var. Onun
sanatsal özgünlüğü ve politik onuru ak-
lı almaz derecede. Ben şimdi "Nihayet!"
diyorum. Ondaki hümanizmin, espritü-
elliğın, mizahın, ince iğnelemenin ve kor-
kusuz tavnnın benzeri başka hiçbir yazar-
da görülmemiştir. Almanlann onun son
yapıtına kızmalaryanlış; Grass sürekli ola-
rak hareket zeminini değiştiriyor ve Al-
manlar ona ayak uyduramıyorlar.
Japonya: Nefis bir karar!
Grass'ı kutlayan bir başka Nobel'li ya-
zar da, bu ödüiü 1994'te alan Kenzabu-
ro Oe.
- Günter Grass, savaş sonrası Avrupa-
sı'nın tartışmasız en büyük yazan. Ja-
ponya'da onun milyonlarca okuru var;
ben de onlardan biriyim. Nefis bir karar!
Candan kutluyorum.
Rusya: Rus>a'da kararsevinçU birşaş-
kuıhkyaratn. İnostrannja Literatura(Ya-
bancı Edebiyat) dergisinden Grigorij
Tcharrisjvili:
- Karar Rusya'da sevinçli bir şaşkınlık
yarattı. Dergimizde onun son romanı "Be-
nim Yüzyıhm"ı dizi halinde yayımla-
maktayız, çok iyi rastladı. Okurlanrruz-
la bir anket yapmıştık. En sevdikleri ya-
zarlar sıralamasında Grass 3. gelmişti.
Halen bu ödüle layık bir Rus yazar yok.
Norveç: tsveç Akademisi'nin sevindi-
rici bir karan. Aftenposten gazetesinin
kültür redaksiyonunun şefı Jan E. Han-
sen, karardan ötürü Isveç Akademisi'ni
kutluyor:
- Çok sevinç verici bir karar. O büyük
bir yazar. Yazdıklan tartışmalar yaraüyor.
Adı birçok spekülasyonlarda geçiyor. Ba-
na kalırsa gayet sevindirici bir karar ol-
du.
Haldun Dormen'in hazırladığı Türk Müzikaller Geçidi, Londra'da sahnelenecek
'Türkiye'demürikale uygunyeryok'
Depremzedelere katkıda bulunmak istiyor.
FECİRALPTEKTN
Haldun Dormen tarafından hazırlanan 'Türk Mü-
zikaller Geçidi' 11. 12 ve 13 ekim tarihlerinde Lond-
ra'da depremzedeleryaranna sahnelenecek. Kronolo-
jik bir yapıya sahip olan müzikalde Dormen'in yanı
sıra Nevra Serezü, Erol Evgin, Ayşegül Aldüiç. Haüt
Ergenç, Ruhsar Öcal gibı sanatçılar rol alıyor. Vvest-
mınister Beledıyesi Kültür Dairesı Başkanı Harvej'
Marshall'la Londra Büyükelçisi Ozdem Sanberk'in de
destekledikleri Türk Müzikaller Geçidi 11 Ekim'deCri-
terion Tiyatrosu'nda. 12 ve 13 Ekım tarihlerinde de
Hackney Empire Tiyatrosu'nda izleyiciyle buluşacak.
Uzun sütedir gündemde olan müzikaller projesini
önceleri ciddiye almadığını, ancak Doğuş Şirketler
Grubu'nun sponsorluğu üstlenmesiyle, gerçekleşme-
sini daha olası görerek hazırlıklara başladığını belir-
tiyor Dormen. Bugüne dek aralarında 'İstanbul'un
Hikâyesi'. 'Naunlar', 'Ben Anadolu' gibi oyunlann
bulunduğu çeşitli yapıdan îngiltere'ye götüren Dor-
men, yine Londra'da bir çalışma yapması teklif edil-
diğinde daha ilgi çekici olacağını düşünerek bir mü-
zikali yeğlediğini söylüyor. 17 Ağustos depreminin ar-
dından Türk Müzikaller Geçidi 'nin gelirinin deprem-
den zarar görenlere aktanlmasına karar verilmiş: "Dep-
remzedeler varanna olması esere farklı bir anlam kat-
n. İnşaUah i>i paralar kazanın.. Böylece hem Londra'da
Türk yapmaruu sergileverek hem de depremzedelere
katkıda bulunarak bir taşla iki kuş vurmuş oluruz."
Dormen, Türk Müzikaller Geçidi'nin içinde yer
alan yapıtlan kendi beğenisi doğrultusunda seçmiş. GÖs-
teri, sultanlann bestelerinden başlayıp 'Leblebici Hor-
hor'. İstanbul Efendisi", Lüküs Hayaf, Hisseli Ha-
rikalar Kumpaması', *Yedi Kocab Hürmiiz' gibi ya-
pıtlarla sürüyor: "tşin içinde, müzikallerin dışında
Türk müzikleri de var. Londra'da sunacağımız yapıt-
lan bir araya getirirken kronolojik bir sıra izledim.
Bunun yanı sıra hem daha önce üzerinde yine Melih
Kibar'ın çahşnğı hem de k»la> sahnelenebilir >apıtla-
n seçmeye özen gösterdim."
Türk Müzikaller Geçidi'nde şarkılar Türkçe, Dor-
men ile NevTa Serezli'nin sunuşlan ise tngilizce ola-
rak gerçekleştirilecek. Serezli'nin bölümünü üstlene-
ceği daha önce açıklanan YıldızKenter ise turne prog-
ramı nedeniyle projede yer alamayacak.
Müzikal yapımlann Avrupa'da çok ilgi gördüğünü
belirtiyor Dormen. Türkiye'de ise müzikal sahneleme-
ye uygun mekân olmamasından şikâyet ediyor: "Ne
yazık ki Türkiye'de müzikal sergile>ecekbina yok. Ege-
men Bostancı 'nın zamanında Şan Trv-atrosu vardi- Şan
Tryatrosu yandıktan sonra müzikaller için yer kahna-
dı. Şimdi yeni bir salonun açüacağı yolunda söylenti-
ler var. İnşaUah bu gerçekleşir de Türkiye'de müzikal-
ler eski havasınadöner. Çünkü insanlar müzikalleri se-
vivorlar. Hem müzik. şarkı dinlemek hem de dans ve
oyun izlemek eğlencefi gelijor izleyiciye.''
Müzikal yapımları zaten beğenerek izleyen Avru-
palılann. Türk müziklerinden oluşan bir yapıtı da il-
ginç bulduklarını söylüyor Dormen: "Zaten kaçgece.
kaç kişiye oynuyoruz ki_ O> nandığı zaman da ilgi gö-
riiyor tabü."
Türk Müzikaller Geçidi, Dormen Tiyatrosu'ndan ba-
ğımsız bir yapıt. "Sadece bir gece" diyor Dormen,
"Eğer Doğuş Şirketler Grubu da uygun görürse, bir
gecefiğine lstanbulda da depremzedeler varanna oy-
namak Ktivoruz"
KUŞBAKIŞI
MEMET BAYDUR
Newtonf
un Macerası
Memleketimizde bilime, bilimsel alanın gücüne
ve güzelliğine inanan insan sayısının pek fazla ol-
madığı söylenebilir. Seçim sonuçlarına bakarak
bile böyle bir savı fısıldayabiliriz. Ote yandan bilim
nimetlerinden faydalanan yani teknolojiden durma-
dan yararalanan insanlarımız da giderek artmak-
tadır. Bilim ileteknolojiyi birbiriyle kanştıran birara
kesimin varlığından da söz edilebilir. Cep telefo-
nu, televizyon, bilgisayar, otomobil dolu bir ülke-
de bilimsel inançtan uzak yaşanabilir mi? Bu so-
ru epey zamandır aklımı kurcalıyor. Kimi siyasi li-
derler uzay araştırma merkezlerinin, uzaya gönder-
dikleri mekikleri başanyla çaltştırmak için Kuran'dan
yararlandığını iddiaeder. Kimi yazarlanmız san ba-
sınımızın sanat dergilerinde yayımladıkları "maka-
lelerinde", padtşah Ikinci Selim'in 1571 yılında
saraya müneccimbaşı olarak tayin ettiği Takiyed-
din el-Raşid'i, Kopemik ve Tyco Brahe'den da-
ha degerli ve önemli ilan eder. Bir Türk cihana be-
del diyenlerimiz de bir tek vidasını kendilerinin
yapmadığı aletlerle övünürler durmadan.
Bilimsel düşünce tarzının onsekizinci yüzyıla ka-
dar günlük hayatı pek etkilemediğini biliyoruz. Ke-
şifler ve icatlar henüz başlamadığından olacak bi-
lim o zamana kadar yalnızca kilise ile itişiyordu do-
ğal olarak. Inanç insanlan ise bilime, işlerine gel-
diği sürece itiraz etmemeyi uzun ve zahmetli bir
evrim sonucu öğrendiler.
Bertrand Russell'a göre bilimsel görüş, "bili-
me bakış şeklimiz" olumlu ya da olumsuz olsun,
insanlık için önemli bir konudur. "Sanat alanında
olduğu gibi bilimsel görüşün kendisi de iki yönlü-
dür. Yaratanlarile değeriendirenleraynı kişilerde-
ğillerdir ve birbirinden farklı zihinsel alışkanlıklara
sahiptiıier" diyor Russell haklı olarak. Gerçekten
de evimizdeki buzdolabının termo-dinamik yasa-
lannın sonucu ya da ürünü olduğunu hangimiz, ka-
çımız biliriz? Bilim adamının çıkış noktası, olup bi-
tenin nedeninin aynı kaynaktan geldiğini kanrtla-
maktır. Sorunun tek bir denkleme indirgeneceği inan-
cı, kendini gözlem ve deneyle sınayarak ilerlemek
zorundadır. Bilim temelde işte bu olguya duyulan
inançtan kaynaklanır, Bilim adamında bu inanç
yoksa işi zordur. Değeriendiricinin (ya da teknolo-
ji tüketicisinin) böyle bir inanca gereksinimi yok-
tur. Russell bu ve benzeri konulara Sceptical Es-
says/Sorgulayan Denemeler adlı yapıtında derin-
lemesine eğilmiştir.
•••
Fizik bilimini diğer bilimlerden ayıranın ne oldu-
ğuna bakmadan önce bütün bilimleri birteştiren te-
mel olgunun gözlem ve deney yapmak olduğunu
bir kere daha anımsayalım. Kopernik'in açtığı yol-
da ilerleyen dehalar içinde deneyin önemi Galileo
ile, gözlemin önemi de Kepler ile artık sarstlmaz
bir biçimde kanıtlanmıştır. Pozitif bilime bu iki yön-
teme başvurmadan adım atılamaz. Peki öyleyse
fiziği diğer bilimlerden ayıran nokta nedir? New-
ton'dur.
Bütün öbür bilimlerin hâlâ Newton öncesi dö-
nemi yaşadıklannı söyleyebiliriz. Doğa Yasası New-
ton'la başlar. Doğal olarak bu durumdan ne Ikin-
ci Selim'in haberi vardır, ne de Müneccimbaşı Ta-
kiyeddin Efendi'nin. Onlar Newton öncesi efendi-
lerdir. Günümüzdeki "efendilerin" yirminci yüzyıl
sonundaki durumlanysa acıklı güldürü sınıriannı da
aşmaktadır.
Newton matematik, mekanik, yerçekimi ve op-
tik alanlarında insanlığın dev adımlaratmasını sağ-
lamış bir dâhi bilim adamıydı. Yirminci yüzyıla ge-
lene kadar aklınıza gelebilecek her alanda bilime
model oluşturan fiziksel dünyanın mekanik açık-
lamasını Newton'a borçludur insanlık.
Bilimin diyalektiği bize şunu da gösterir: New-
ton, Kepler ile Galileo'nun omuzlannda; Einstein
ise Nevvton ile Maxwell'in omuzlannda yüksel-
miştir. Bütün bu insanları birieştiren asıl ortak nok-
taysa, evreni anlama ve açıklama merakının ve is-
tençlerinin güçlü olmasıdır.
•••
Bilimsel bilgi, bilimsel ilgi olmayan ortamfarda ko-
lay filizlenmiyor. Sir Isaac Nevvton, 1665-1666 yıl-
lannda parça parça doğrulan seçip bir kuramın bü-
tünlüğünde birieştirme düşüncesine ulaştıgı zaman,
üniversite öğrenimini henüz yeni bitirmiş genç bir
delikanlıydı. Evrendeki tüm cisimlerin birbirini bel-
li bir kuvvetle çektiğini ve bu kuvvetin cisimlerin
birbirine görecel kütleleriyle doğru, aralanndaki
mesafenin karesiyle ters orantılı değiştiğini söylü-
yordu. Evreni açıklamaya başlamıştı Newton.
'17 Ağustos'u Hatırlayalım'
Babylon'da
özel projelerKültür Servisi - İs-
tanbul Kültür ve Sa-
nat Vakfi ve Pozitif Ta-
nıtım ve Üretim A.Ş.
tarafından, müzisyen-
lerin desteğiyle düzen-
lenen ve gelirleri dep-
rem bölgesindeki re-
habilitasyon çalışma-
lanna aktanlacak olan
"17Ağustos'u Haürta-
yahm" konserieri seri-
si bugün saat 18.00'de
Babylon'da başlıyor.
" 17 Ağustos'u Hatır-
layalım" konserieri 17
Ağustos sonrası oluşan
kolektif bilinci yaşatma-
nın yanı sıra, Türkiye'de
bu tarih ile başlayan ve
yeni miladı oluşturacak
fikir/ proje/ işbirliği sa-
hiplerini Babylon'da top-
lamayı hedefliyor.
Konserler kış sezonu
boyunca her hafta pazar
günleri saat 18.00'de
Babylon'da gerçekleşe-
cek. 4 milyon TL olarak
belirlenen biletler konser
günü Babylon gişesinden
temin edilebilecek. Tür-
kiye'nin önde gelen caz
müzisyenlerinin özel pro-
jeleriyle sahne alacağı '17
Ağustos'u Haariayaum'
konserlerinin ekim ayı
programı ise söyle: 3
Ekim'de Kerem Görsev
Trio, 10 Ekim'de Free-
Key Trio. 17 Ekim'de Ön-
der Focan Vbkalist Proje-
si, 24 Ekim'de Tuna Öte-
nd/lmer Demirer/ Kür-
şat And ve Ateş Tezer, 31
Ekim'de Fatih Erkoç Qu-
artet