Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3 EKİM 1999 PAZAR
10 PAZAR YAZILARI dishab(â cumhuriyet.com.tr
Başkentte ambasızbirgün12 milyon nüfuslu bir kentin
merkezınin yaklaşık yüzde 20'lik bir
kısmını bir gün aniden (hani yani pek
aniden olmasa da, önceden tanhi
biliniyordu) hem de hafta ortasında
trafiğe kapatirsanız ne olur? 200.000
kişinin oturduğu. en azından bir o
kadarıntn da çalıştığı, toplam 160
km'lik bir yol şeridinde ulaştırmanın
düğümlendiğı bir ağda •'sevrüsefer*
sabahın 7sinden akşamın 21 'ine,
toplu taşımacılık. taksi, bisiklet,
paten-roler ve benzeri "vesait" hariç
"yasaklanırsa" ilgili insanlar, semt
sakinlen ne düşünür? En önemlisi
böyle bir girişim ne getirir. ne
götürür? Fransa'da 1998"de ilki
dûzenlenen. Pans de dahil 34
beledıyenın ıştirak ettigı "envülesans
ma voiture-kentte arabamsız"
kampanyasının alanı ve kapsamı bu
yıl genişledı. Her 22 Eylül'de
düzenlenmesine karar verilen bu
çevrecilık seferberliğine bu kez
Fransa'dan 66, Italya'dan 92 kent ve
tsviçre'nın Cenevre kantonuna bağlı
5 yerleşim merkezi katıldi. Pans
Belediyesi yetkililerinin
açıklamalanna göre bu yeni deneyim
de bir önceki gibi bir hayli
başanlıydı. Paris'ingörkemli resmi
geçit meydanı Concorde'un da içinde
bulunduğu "yaya bölgesine" sabahın
ilerleyen saatlerinde gelen turistler
herhalde bu beklenrnedik değişimden
en fazla yararlananlar oldu. 100
metre öteye ünlü Champs-Elysees
caddesinin girişine göz atıldığı
zaman, ama yine görkemli bir polis
kordonunu (yalnızca bu meydanin
etrafmda 1200 polis görevliymiş)
çaresizce aşmaya çabalayan "mahşeri
araba" karmaşası görrnemezlikten
gelinemezdi.
Fransa'da yaklaşık 8 milyon insanı
doğmdan ilgilendirdiği ileri sürûlen
bu **sayg»değer çaba" sonucunda
Parıs'te arabalara kapatılan yörede
hava kirlenmesı yüzde 30 oranmda
düşmüş. Pekı, bu alanın hemen
dışında kalan çemberde kirlenmenin
yüzde 25"i aşan oranda artmasına ne
demeli? Otomobil. kamyon,
motosiklet gibi motorlu taşıt
trafiğinde kent genelinde yüzde
30'luk bir hafifleme yaşanırken
girilmez bölgede ulaştırma yüzde
60'ın üstünde azalmış. Paris'in
merro. otobüs gibi toplu taşımacılık
araçlan alışılagelmışten yüzde 10
fazla yolcu taşırken taksilerin müşteri
sayısı yüzde 180 oranmda yükselmiş.
PARİS
UĞUR
HÜKÜM
Paris'i bir anda yaya cennetine
çeviren bu "arabasız kent"
girişimınin en çok sevindirdiklerinin
başında turistlerin dışında çocuklar
ve yaşlılar geliyor. Paten- roleri ve
bisikletleriyle sokaklara dökülen
çocukJar (çarşamba günleri ilk ve
orta eğitünde ya hiç ders yok ya da
öğleden sonra serbest) ve evlerinin
önüne oturabilen veya ortahkta
huzurla dolaşabilen emeklilerin
kentin yoğun görüntüsünü neredeyse
bir taşra kasabasının havasına
dönüştürüyordu. Örneğin, 4 şeritli ve
tek yönlü olmasına karşın sabahın ilk
saatlerinden itibaren tam bir düğüm
olan Reamur sokağı (göçmen
Türklerin de yoğun olarak çalıştığı
konfeksiyon atölyeleri \e teksril
depolannın bulunduğu Sentier
mahallesinin ortasından geçen cadde)
sakinleri pazar sabahlannda bile
rastianmayan bir mutluluk
yaşıyorlardı. Zira tek tük geçen
vasıtalann (elektrik ve LPG'yle
çalışan arabalara "kısmen yasakh"
bölgeye girme hakkı tanınmıştı) hızı
da saatte 30 km'yle rüm kentte
sınırlanmıştır. Hafıften serpiştiren
yağmura aldınş etmeden kafedeki
kaldınm masasına oturmuş,
kahvesini içmekte olan ihtiyar bayan
"Hayatlannın en keyifli günlerinden
birini yaşadıklannı" yanlannda
oturan "cafe" patronuna söyleyınce,
patron bu girişimden hiç memnun
kalmadığını, Fransızlara özgü
mizahla kanşık şikâyet tonuyla ifade
ediyordu. "Çevreyi böyle bir hafta
devamlı temizlemeye kalkarlarsa,
hafta sonunda bia de temizlemeleri
gerekir. Kapıya anahtan asanz."
Çünkü özellikle turistik semtlerden
uzak olan esnafın (lokanta,
kahvehane, büfe, vb...) ana gelir
kaynağı civarda çalışan veya
buraiardan nakliye maksadıyla geçen
müşterilerden sağlanıyor.
Yeşil Çevre Bakanı, girişimin (doğal)
öncüsü bayan Dominique Voynet
bakanlar kurulu toplantısına
bisikletiyle gelirken "Seferberliğin
uygar bir toplum yolunda atılması
gereken temel adunlardan olduğunu
ve Avrupa çapuıda butipçabalann en
kısa zamanda yaygınlaşması"
gerektiğini savunuyordu. Bakanlar
Kurulu toplantısına başbakan Lionel
Jospin elektrikli bir arabayla avdet
ederken hükümetin 2 numarası eski
Avrupa Komisyonu Başkanlanndan
Jacques Delors'un kızı. Istihdam ve
Dayanışma Bakanı .Martine Aubry,
meslektaşı Şehirden Sonımlu Bakan
yetkisinde Devlet Sekreteri Claude
Bartolone'la *^andeme"e (ikı kişılik
bisikJet) binmeyi yeğliyordu.
Komünist Ulaştırma Bakanı Jean-
Claude Gayssot ise toplantıya bir
korurnası eşliğinde yaya gelmişti.
Hepsinin dileği toplu taşımacılık ve
çevre kültürünün gelişmesi.
"Kentte arabamsız" yaşayabilir
miyız, bilmiyoruz? Ne var ki rüm
curcunasına karşın seferberliğe bu yıl
katılan 14 milyon ttalyan veya
250.000 tsveçreli'den de pek de
hiddetli tepki yükselmedi... Dansı
2000 yılında "arabasız kent" olmaya
çalışacak yeni kentlenn başına.. Söz
gelimi yalnızca Karaköy'den
Mecidiyeköy'e bir büyük tstanbulköy
fıkrine ne dersiniz? Merak etmeyin,
bir günlüğüne canım...
Dünyanın en
güzel kahvesiMatanzas, Küba'nın kuzeyinde
küçük bir şehırdir. Öyle tunstlerin
uğrama âdetı olduğu yerlerden bile
değil. Cılız bir derenın etrafına
kurulmuş eskı bir Anadolu
kasabasını andınr. Oraya giderken
belli bir amacımız yoktu. bu
yûzden emekli korist Feüpenin
gönüllü rehberliğine kolayca
bıraktık kendımizi... Felipe öğle
sıcağında bizi ısrarla uzun ve dik
bir yokuşa sürüyor. çöl ortasında
su vaat eden bir kervancıbaşı gibi
parmağıyla yokuşun tepesinde bir
yerleri gösteriyor ve "Semafore...'*
diyordu sürekîi. "Semafore*... Biz
başımız önde nefes nefese
yürürken. emekli korist Felipe,
ayağında tertemiz makosenleri,
üzerinde ütülenmekten sararmış.
tüvit ceketi \e eğıtımlı nefesı ile
dimdikti. Sonunda güneş en
tepedeyken
Semafore'ye vardık.
Burası büyük bir
mezarlığı, okuldan
bozma bir kilisesi ve
parmakhklann
ötesinde uzanan
enfes bir deniz
manzarası olan
ağaçlıklı bir ~ " ~ " ~ " ~
bahçeydi. Kilisenin içinde yeni
ergen bir kızcağız annesinın
gözyaşjan eşliğinde kutsanıyordu.
Ancak kilisede papaz, anne ve
kızdan başka hiç kimse yoktu.
Neresinden bakılırsa bakılsın
öksüz bir törendi bu. Tombul kız
ve sulu gözlü anasının şen bir
Katolik ülkeye yakışacağını
düşündüm bir an; o küçük
kilisedeki yalnızlıklan
hüzünlüydü. Dar sokaklar
boyunca yokuş aşağı ınerken
Felipe aniden eski bir evi
ışaret etti: "Bakın burası
öğretmenimin evi..." Kısa bir
sessizlik oldu, çünkü o anda herkes
şunu fark etmişti: Hiçbirimizin
parmağımızla evini
gösterebileceğimiz
öğretmenlerimiz yoktu. Bütün
öğretmenler adına ihtiyar
Felipe'nin evi belli olan
öğretmenine saygı duyduk.
Güneş azıcık tepemizden etegini
çektiğinde kahve istedi canımız.
Felipe küçük bir evin mutfak
camını tıkladı.
Kübalı bir kadın termosundaki
kahveden camdan su bardaklannın
dibine ikı parmakcık koydu ve
pencereden uzattı. Daha
damaklanmıza değdiğinde
anlamıştık; bu hayatımızda
içtiğimiz en lezzetli kahveydi.
Burukluğu, koyuluğu ve tadı tam
kıvamındaydı. Felipe kadına biraz
bozukluk uzattı. yolumuza devam
ettik. Bir Küba e\ i görmek
istediğimizi söyleyince iç avTusa*--•'•
mavı çintlerle donatılmış eski bir
evin demir kapısını \urdu Felipe.
Ölmüş bir radyoloğun eviydı
burası: şimdi yalnızca yaşlı kansı,
evlenmemiş kızı ve
köpekleri yaşıyordu.
Köpeklerin
hav lamalan
eşliğinde taş
avlunun labirent gibi
iç içe geçen
odalannda
dolaşıyoruz. Evin
- ^ ^ — • — • kızına göre: Onlar
bir cehennemin içındeler...
Doktorun çalışmâ odasındaki kitap
dolu raflar ilişiyor gözüme. Evet,
onca yoksulluk varken, kitaplar
yine de yerli yerinde. Marx"ın
Kapital'i bile dimdik ayakta!
Çuvallara tıkıştınlarak evlenn
rutubetli bodrumlannda ceset gibi
çürümeye terk edilen kitaplar
geliyor aklıma: "Yazıyooor! Kitap
cinayetlerini yazıyor_" Derken
cennet olmak uğruna yakıp yıkılan
kitaplar... lliklerime kadar
ürpererek kitaplann
ölümsüzlüğünü duyumsuyorum.
Derken küllerinden yeniden
doğanlan... "Burası bir
cehennem™" Anne kızını azarlıyor,
kız oralı olmadan teyzelerinin
Miami'de yaşadıklannı söylüyor.
Felipe avlunun demir kapısını
açıyor.
MATANZAS
ŞANŞIN
TÜZÜN
İ
Rugbyşaınpiyonası renkligörüntülere sahne oluyor
Dürrya Rugby Şampiyonası'nın önceki gün yapdan
açüışında Galli taraftarlar, biralannı keyifle
yudumlayarak Arjantin-Galler karşüaşması öncesinde
heyecanlannı yatıştırmava çahştılar. Rugby sporuna
özellikle İngiltere. Fransa ve bu ülkelerin eski
koionilerinde Ugi çok büyük. (RUETERS)
Rus mafyası artık her yerdeRus mafyası sonunda Stuttgart'a da el attı.
Artık el atmadığı büyük Alman kenti
kalmadı gibi bir şey. Yapmadıklan "iş" yok.
Irili ufaklı soygunlar, çalıntı mallann
pazarlanması, Doğu Avrupa'dan kaçak
sigara, insan tıcareti, "bağtş" ve alacak
toplama, çek "tahsil etme".. hep onlann
başının altından çıkıyor. Frankfurt'tan sonra
yeni başkent Beriin'de de "yeraltı" artık ^ — ^ ^ ~ " -
onlardan soruluyor. Geçenlerde Stuttgart'ta yakayı ele veren
Yladimir'i gündüz görseniz, gece uykunuz kaçar. Dev yapılı,
kapı gibi. görünümü dehşet verici. En ünlü plastık cerrahi
uzmanı bile Vladımir'de başanlı olamaz. Polis onu basına,
"En zor işJerin üstesinden gelen örgüt adamı" diye tanıtırken
çok öfkeli bakıyordu Vladimir. Söylentilere göre Rusya'da
6500 çete var. Yüz bine yakjn "eleman" bu çetelere çalıyor.
Hdmut Kohlün 1980'li yıllarda Alman asıllı Ruslara
ülkenin kapılannı açması sonucu bugüne kadar Almanya'ya
1 milyon civannda göçmen yerleşti. Daha geldikJeri gün
ellerine Alman pasaporru tutuşturulan bu insanlann çoğu.
STUTTCART
\HMET
VRPAD
aradan geçen yıllara ve tüm devlet desteğine
karşın topluma pek uyum sağlayamadı.
Yaşlan 14-18 arası Rus çocuklannın
oluşturduklan irili ufaklı gençlik çeteleri
gittikçe daha çok polisiye olaya kanşmakta.
Almanya'dakı Rus mafyasına da bunların
arasından "eleman" seçiliyor. Devam
ettikleri dıskolara sık sık ani baskmlar
^ ^ - » — ^ — gerçekleştiren Alman polisi, bunu
engellemek, çıban başını büyümeden kesmek uğraşısında.
Benzeri toplumsal sorunlar, Almanya"nm Rusya'dan yıllardır
aldığı Yahudi asıllı göçmenlerle de yaşanıyor.
Bu ülkeden göçmek isteyen Yahudilere Almanya'nın kapılan
açık. Berlin Yahudi cemaatinden tarihçı Julius Schoeps'ün
"Almanya'ya gelen Rus Yabudilerinden yüzde 4O'ı Yahudi
değil" açıklaması çok ilginç! Moskova'da bu işin de
karaborsası varmış. Schoeps'e göre. "4 bin marta bashran,
Yahudi olduğunu kanttiayan betgeleri elde edebiliyor. Alman
polisi. Rus nıafyasının ülkeye böylece 'yasal yoldan' adarn
soktuğuna inanıyor
Üniversite Adayları
Gelecek elinizdei
ergı
BAYILERDE
4Ekim 1999
Saat: 20.30
Atatürk Kültür Merkezi Büyük Sa
T a k s i m/lSTANB
T.C KültürBakanlığı'nın katkılanyla
şaire
saygı.
gecesiÇ o c u k l a r ı m ı z i ç i n
Biletsatışlan; AKMTel: (0212)251 56 00/254
Vakkofama Taksim Tel: (0212)251 15 71
Suadiye Tel: (0216) 360 90 90
CumhurtyC Kitap Kulüpleri'nde
TÜRK SİLAHLI KUVVETLERtNt GÜÇLENDİRME VAKFI
VAKFIN BANKA BAĞIŞ HESAP HTHARALARI
HOLLA.NDA FLORINİT C Zıraa! Bankası Yenışelur Ankara Şubesı 47100 no'lu hesap
AMERİK.4MK)LARiT C ZıraalBankaM Venısehır .\nkara Şubesı64826 no'lu hesap
ANAMUR ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN
DosyaNo: 1998 84
Davacılar Ayşe Kantar ve arkadaşlan tarafmdan davalılar Ebe Patoğlu. Fatma Patoğlu
ve Dursun Patoğlu aleyhine mahkememıze açılan dava sonunda. Hüseyin ve Fatma'dan
olma, 1317 dogumlu Mehmet Patoglu'nun. Anamur ilçesi Korucuk Köyü Cilt: 0035, Kü-
tük Sıra No: 0014'te kayıtlı 1936 d.lu Ayşe Kantar, aynı yerCilt: 035-01, Sıra No: 2. Sı-
ra No: 23'te kayıtlı Döne (Fatma) Demir ile Anamur lİçesi. Emirşah Köyü Cilt: 0022, Ka-
yıt Sıra No: 0Ö99'da kayıtlı 1927 dogumlu Fatma Türkay'ın babalan olduğunun tespıti-
ne karar verilmıştır. Bu davalılar tüm aramalara rağmen bulunamadığından. işbu ilanın
yayımlanmasından itibaren 15 gün içinde temyiz için mahkememize başvurmalan, aksi
fıaİde karann kesinleşmiş sayılacağı ılan olunur. 9.9.1999. Basın: 43323
SATILIK
DAİRE
Çengelköy
Altınköy-1
Sitesi'nde
sahibinden
Tel:
0216 - 335 55 40
Stockholm'e
eylül gençlerle
birlikte geldi
Aylann en nazlısı. en
alımlısıdır eylül. Meğer
sevgili yazar ve
^gazetedaşun" Işıl
Ozgentürk de eylül
vurgunlanndanmış. tki
hafta önceki yazısında
bunu okuyunca
sevindim. Zaten bu
konuda fazla yalnız
olmadığımı biliyordum.
Stockholm'e eylül, çok
beklenen bir sevgili gibi
geldi. Alışılmamış bir
güzellikte geçen yazdan
sonra bu güzelim ayda
bu başkentin yemyeşil
doğası güz renklerine
dönüşmeye başladı:
Koyu san, açık
kahverengi, kırmızımsı
kahverengi, san.
kavuniçi ve portakal
rengi. Bu kente sevgilim
eylül. lzmir üzümüyle ve
Ege'nin mor incirleriyle
de geldi. Komşu bakkal
Lübnanlı, sağ olsun,
çingenepalamudu,
sivribiber de
bulunduruyor.
Geçenlerde sarma
yapmak için asma
yaprağı aldım. "Bu böyle
yenmez ha" dedi kasada.
Güldüm. O zaman sordu
ülkemi. Söyleyince
"Pardon" dedi, "Biz
yemek pişirmeyi zaten
sizden ögrendik."
Sabahları ışe giderken şu
çiçekçi kızın yaz başında
olduğu yerde bir
dondurmacı var. Bu
sabah gördüm.
Dondurma çeşitleri ve
fîyatlannın olduğu
listenin yanına iri
harflerle yazmış: "Arük
sonbahar! Bütün fîyatlar
pazarhğa açıkör!"
Eylül, bu kente öfkeli
gençleriyle geldi. Zaten
okullann açıldığı her
dönemde burada gençler
biraz hareketli olur. Bu
kez gençler kenti
i«tiyot1arV "
Oluşturduklan hareketin
adı "Reclaim the cfty." -
Neden Ingilizceyse- Özel
otolann kenti
doldurmasma, merkezi
yerlerde gıderek daha
çok sayıda yüksek
gelirliler için "yuppie
bariar" açılmasına -hani
şu koyu renk takım
elbiseli. beyaz gömlekli.
siyah ya da lacivert
kravatlı, kısa tıraşlı ve
"nead-sefli cep
telefonlu. geleceğin
fînans yıldızı gençlerin
gittikleri yerlere- ve
kendilerinin kentin sapa
yerlerindeki baraka
diskolara mecbur
bırakılmalanna karşı
çıkan gençler. "Kent
merkezini geri istiyonız
1
"
diye ızinsız bir sokak
gösterisi yaptılar.
Sokakta dans eden,
ayaküstü mutfaklardan
aldıklan yemeği yiyen
gençlere kalkanlı polis
saldırdı. Çevreden
kazayla geçenler bu
saldından paymı aldı.
Gençlerin bir kısmı
polise taş attı ve bir
Mercedes hasar gördü.
ama 200 'den fazla gencin
yaka-paça gözaltına
alınması, yerlerde
sürüklenmesi, polis
köpeklerine ısırtılması ve
coplanması için bir
neden yoktu. Şimdi olay
üst makama aksetmiş
durumda. Son 3 yılda 11
binden fazla "aşın polis
şidded" şikâyetinden
yalnızca 100 kadannın
bir üst makama ulaştığı
düşünülürse Eylülcü
gençler, yedikleri
dayakla. karako1larda
çınlçıplak soyundurulup
aranmalanyla ve evlerine
10-12 saattelefon
edememiş olmalanyla
kalacaklar.
Kuzeyin takvimi güzelim
güneyden epey geridir.
Burada artık elma
ağaçlan meyveye duralı
birkaç hafta oluyor.
Bırçok kişi bahçesindeki
ağaçtan meyve
toplamıyor. Oysa
kuşburnu, böğürtlen,
çayüzümü, ahududu gibi
"küçük" yemişleri bin
bir zahmetle toplarlar. En
geç çiçek açan çalı,
STOCKHOLM
GÜRHAN
UÇKAN
kırmızımsı meyvesiyle
kuşburnu. Hakiki
Çingene pembesi bir
çiçek. Hiç
düşünmemiştim, uzun
sabah yürüyüşlerimden
birinde birazını
kopardım, kokladım.
Bayağı güzel ve yoğun
bir koku. Kent
merkezinde bile
parklarda meşe palamutu
^ryen, taşıyan sincaplar
var. Benim dış semtte de
karaca. ceylan, oğlak ve
çayır tavşanı. Pek kolay
görülmeyen ama olan
diğer vahşi hayvanlar
arasında tilkı, kunduz ve
sansar var.
Eylül, renkleriyle sevgi
saçıyor bu kente. Ben
Ankara'nın eylülüne de
çok tutkunumdur.
Bu yıl gelemedim.
Bu ay şöyle bir
KavakJıdere'de,
Çankaya'da, Botanik
Bahçesi'nde yürümek,
Atakule'rün altında.
Sevilla'da, bu bahçeye ve
sevgilil Ankara'ya
bakarak bir cin- tonik
içmek, artık bir başka
eylüle kaldı. Aslına
bakarsanız bu sayfanın
sevgili okurlan, eylül
ayında herkese, içine
kuşburnu çiçeğinin
yapraklannı koyduğunuz
mektubu
gönderebileceğiniz bir
sevgili gerek... Ne
dersin, sevgili Işıl,
seninle bir "Eylül
vurgunlan derneğj" mi
kursak?..
ANADOLU LİSELERİ VE
KOLEJLERE H.4ZIRLIK KURSLARINDA
BAŞARIYA GİDEN YOLDA
"SEÇENEKLERtV EN ÎYİSİ"
İSJANBUL ERKEKLİSESİ
İlk öğretim 7. ve 8. sıruflar için, Anadolu Liseleri
ve Kolejlere Hazırlık Kurslanmızn
KAYITLARI DEVAM ETMEKTEDİR.
Not: Kursumuz 09 Ekim 1999 tarihinde
başlayacaktır.
Kurs kontenjanımız sınırlıdır.
İSTANBUL LİSESİ
KURS YÖNETİMİ
Istanbul Lisesi Türkocağı Cad. No: 4 Cağaloğlu
34440/lstanbul
Telefon: (0 212) 527 01 52 514 15 70 /4Hat
CATERING ve
TÜM ZİYAFET
ORGANİZASYONLARINIZ
ÇOK SEÇENEK, ÖZEN,
KALİTE İLE HAZIRLANIR
VE SUNULUR.
Tel.: O.212 657 32 85
Romanlannız ve ansıklopedilerıniz
yerinizden alınır.
Tel: 554 08 04