Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 21 EKİM 1999 PERŞEMBE
HABERLER
eminde yerleşme' adına doğal SlT'ler yeniden tehdit altında
ınbuFun akciğerleri
preme' yakalandı
j Kentin kuzeyindeki Sanyer'in ormanlık alanlannda yayüan bu yağma yapılaşması, deprem paniğine kucak
açarak daha' da genişlemek istiyor. ^Fotoğraf: UĞUR GUNYÜZ)
:ndiğı bır ortam-
ıın "depreme da-
unda odaklanma-
r ve yazılannı da
ısikolojik eğflim-
ğleyen bırçok ga-
tı güvenlı yapıla-
sıra "sağlam ze-
)ile yayımlanıyor.
açak olduğu için,
meden süregelen
ıpılaşmanm dep-
1 paniğüu" yaşa-
: kışı ellenne "je-
otojik bölgekme haritalanm" aiıp, depre-
me karşı en güvenceli bölgelere "taşın-
ma" yanşına girmiş durumdalar...
Dahası. yine aynı hantalarda "sağlam
zeminh'yerler" olarak gösterilen bölgeler-
de de gayrimenkul fiyatlan "rekor" dü-
zeylere ulaşırken, bu kesimlerde ınşa edıl-
mış bınalarla ilgıh pazarlama ilanlannda
bile "jeolojik bilguer" ve "jeofizik değer-
ler" artık en başa yazıhyorlar...
Istanbul için ışte bu "arayışuı'' en fazla
yoğunlaştığı kesimler ise aslında kentin ve
kent halkmın "genel yaşam çıkarlan" adı-
na imar ve yapılaşma sınırlan getirilmiş
bulunan "kuzev SİTalanlan"...
Başta Boğaziçı öngörünüm. gengörü-
nüm ve etkilenme bölgeleri olmak ûzere,
Anadolu yakasında tüm Beykoz ilçe sınır-
lannı, Avrupa yakasında da tüm Sanyer ıl-
çe sınırlannı ıçine alan bu koruma alanla-
n, sadece ormanlık arazileri ve doğal-kül-
türel çevre zengmlikleri nedeniyle StT de-
ğiller. Aynı zamanda kısmen "tanmsal"
topraklan kapsamalan ve hatta "içme su-
yu havzalan koruma kuşaklannı" da ba-
nnmalanndan ötürü, yoğun yapılaşma
baskısına karşı 'imar yasaklarT uygula-
nanyöreleri oluşturuyorlar...
Üstelik bu kısıtlamalar, sadece 1995 'de-
ki Beykoz-Sanyer SİT kararlan ve daha
esinde çekler kabul edilmiyor, toptancılar peşin para istiyor
laf zor durumdae Sanatkârlar
kanı Hasan
deprem öncesi
ılar, toptancılar
Lzan'na mal
tüzaman
p para
unuttujar."
ra Bölgesi esnafi çek-
örmemesi nedeniyle
belirtiyor. Sakarya.
af ve sanatkârlar oda-
.nafa bir defaya mah-
rıesini istiyor.
[armara Bölgesı'nde
olmak üzere tûm es-
ndilerinden nakit pa-
r
or. Kocaeli Belediye
atıldığı toplantılarda
nrken, esnaf da eski-
ımlannı vefasızlıkla
mobilya dükkânı yı-
ahibi Izzet IşıklTnın
k kullandığı yerdeki
mış. Dükkânı gibi e-
uğu başka illere gön-
•tanbul'un heryanına
ıdi eğer kredi alamaz-
lin mümkün olmadı-
zaran var ve piyasa-
borçlu. Borçlulannın
paranın peşinde koş-
ğını söylüyor. "Borç-
borcumuzu ödemez-
ışamayK" diye konu-
pazan esnafunn dep-
)eprem öncesi itibar-
;eklerinin kabul gör-
peşin parayla çalış-
)r ve bu yıkımı nasıl
tkârlarOdalanBirli-
da aynı konuya dik-
Mobilyacı Izzet Işıkk, bölge esnafinın kredi kullanamadığını, nakit para bula-
madıklan için de ekonomik darboğaza girdiklerini söyledi.
kat çekerek "Adapazan deprem öncesi ivi pa-
zardı. İmalatcılar, toptancılarçek karşılığı Ada-
pazan'na mal > ığarlardı. Ama kötü zaman ge-
lince ticaret >apıp para kazandıklan esnafi
unuttular" diye yakînıyor.
Deprem bölgesinde işyeri ağır hasarlı esna-
fa yüzde 20 faizlı bir yıl ödemesiz 3 yıl taksıt-
le 1 milyarhk yardım yapılıyor. Orta hasarlı iş-
yeri sahiplerine 750 milyon, az hasarlı işyeri sa-
hiplerine 500 milyon TL ödenecek. Adapaza-
n'nda 7 bin 827 işyen tamamen enkaz haline
gelmiş durumda. Hasan Alişan'a göre bu mik-
tar zor durumdaki esnafi kurtarmaya yeterli
değil. Sakarya, Kocaeli, Bolu, Yalova esnaf ve
sanatkârlar odalan birlikleri geçen gûnlerde
toplanarak bir bildirge hazırladı. Deprem böl-
gesindeki esnaf odalannın kısa, orta ve uzun
vadeli istek ve önerileri şöyle sıralanıyor:
"BöJgeesnafina verilen kredflerin mevcut fa-
izoranlan düşürülmeli özel bankalann vermiş
otduklan kredi faiz oranlan da yü/de 40'a ka-
dar düşürülmeli. Bölge ekonomisinin kısa za-
manda canlanması için fon kaynaklı kredüer
acilen devreye sokıdmah. Deprem bölgesindeki
ihaleler fl bazmda yapıhnah, yıküan veyanm
kalansanayi steferi veyapı kooperatiflerinin bir
an önce bitirilmesi için düşük faizli kredi sağ-
lanmalı. Depremden zarar gören merkezlerin
acikn imar tadili >apılarak öncetikk işyerieri-
rıininşaedilebilrnesiicingerekenekonomikdes-
tek resim, vergi, harç ve vbieri muaf rutulma-
h, hasarlı bulunan isyerlerinin ticari faaliyetle-
rine başlay abilmeleri için devlet taranndan bir
defaya mahsus işlefme başına 3 bin dolar hibe
olarak verilmeli. GeHr ve kıırumlar \ergUeri
betirli bir süre ahnmamah ve enerji desteği sağ-
lanmah."
V SÖZEN KENTLEŞMEYLE İLGÎLÎ KONFERANS VERDÎ
diyelerin görevi artmalı'Eski
ediye
in
in
ı yaşam
eri
erel
lyerel
takjan
tesi
rtelcilik
Dr.
ne,
TÜ
lömii
auşan
• ?îQf. Dr. Nurettin Sözen, "yerel yönetimler yasa
' tasaftSi"rıın geriye dönüş olduğunu söyledi.
özen, çağdas-feelediyenin kentte yaşayan insanlann
/aşam kalitesini arttıncı görevleri yerine getirmesi
gerektiğini söyledi.
ırettin Sözen, ileri ülkelerde
îrkezi yönetimlerin toplumun
ııel poîitikalannı belirledigini.
fdaş belediyenin kentte
.şayan insanlann yaşam
'litesini arttıncı görevleri
Mne getirdiğini belirtti.
3öç engellenmeli'
*öçün kentleşme olgusuna
ktılmak için yapıldığını
tlirten Sözen, "Kentlere
Xşanan göçün birçok nedeni
^asında aş ve iş, onemli rol
</
nuyor. Göçii engcllemek için
^itim, sağuk ve kültür gibi
fcnnetfcrin köytere, kasabakra
ulaşünlması gerekryor" dedi.
Sözen, geçen yıllarda
lstanbul'da gerçekleşen
HABITAT-H Kongresi'nde.
herkesin bannma ihtıyacının
karşılanması gerektiğinin
vurgulandığını belirterek
"Konut hakkını kullanmayan
insan. geri kalan bütün haklannı
da kullanmıyor demektir"
maddesını ımzalayan
yönetıcilerin. buna
uymadıklannı söyledi. Sözen,
beledıyelerin sadece çöp
toplayan, su getiren, yol yapan
bir kuruluş olmaması
gerektiğini, bunun yanmda
kültür, spor, turizm gibi kentleri
çağdaş görünüme kavuşturacak
etkinliklerin de yapılmasının
önemli olduğuna dikkat çekti.
" Yerel yönetimler yasa
tasansı"nın geriye dönüş
olduğunu savunan Sözen şöyle
devam etti:
"2 binli yıDarda yeni bir
demokratik yasa yapılarak yerel
yönetimlerin sorunlan çözülmesi
gerekirken 1930'lardaki yasalar
uygulanryor, bu yasa>a ila\eter
yapılıyor. Türkive'de eskiden
beri yerel yönetimler y asası
olmasına karşuı istedigimiz
yerinde yönetim uy gulanmadL
Bir dünya kenti olan İstanbul'un
devlet ve halk tarafından
bilinmesi gerek. tstanbul kongre
merke/i olmaya uygun biçilmiş
bir kaftan, şehirde 3000-4000
kişinin konuk edileceği bir
kongre merkezi olması lazun."
önceki 1974-1983 Boğaziçi
SlT ilanlanyla da sınırlı de-
ğiller...
1%0'lann ortalannda ha-
zırlıklanna başlanan ve
1980'de Bayındırhk Bakanlı-
ğı'nca onaylanan 1/50.000
ölçekli Nâzun Plan ile
1994'de (Sözen dönemi) ve
1995'de (Erdoğan dönemi)
yapılan aynı ölçekli "İstan-
buJ Metropolitan Planla-
n"nda da kentin bu kuzey
bölgeleri "İstanbul'un akci-
ğerleri" denilerek yoğun yer-
leşme alanlan "d^ında" tu-
tuldular.
Böylece, şimdi deprem
sonrasında "sağlam zenimti"
gerekçesiyle yenı yapılaşma
özlemlerinin bır kez daha "gözdesi'' duru-
nıuna gelen "Karadeniz kuşağı'' hemen
tüm yasal imar kurallannda "koruma böl-
geleri'' şeklinde belirlenirken, Kuzey Ana-
dolu Fayı'nın tehdidi ve "riski" altında pa-
nik ortamı yaşanan "Marmara kuşağı'' ise
aynı planlarda "yerleşme bölgeleri*' olarak
belirlendi...
Peki, lstanbul'da gelecek kuşaklann da
"yeşilini, suyunu ve yaşam kaynaklanm yi-
tirnîeden gelişmesini" sağlamak amacıyla
belirlenmiş bu genel nâzım plan ilkeleri ve
SlT karalan gerekçelen, şımdi depremle
birlikte öne çıkan "jeolojik verfler" ışığın-
da acaba yeniden gözden mi geçirilmeli-
dir?..
Kentin kuzeye yayılma-
sını önlemek için getirilmiş
olan, ancak yağmacı imar
polıtikalan yüzünden bu-
güne dek çok da sağlıklı uy-
gulanamayan ımar yasakla-
n "sağlam zeminde yerleş-
me" adına artık kaldmlma-
lı mıdır?
Önümüzdeki günlerde
daha da yoğun tartışılmaya
aday görünen bu sorular
için hemen belirtelim ki
"rnimarlık-sehircitikve mü-
hendhKk" ilkelerinin ortak
paydası "hayır'' yanıtım
vermektedir.
Çünkü sağlam yapı inşa
etmek ya da güvenli zemin
kullanmak adına, bir ken-
tin ve kent halkının gelece-
ğinin gerçek "yaşama gû-
vencelerini" oluşturan or-
manı, tarım alanlannı, iç-
me suyu havzalannı, doğal
ve kültürel çevre değerleri-
nı "gözden cıkarmak" bi-
limsel olarak asla kabul
edilemez bır tavır. Aynı şe-
kilde Kuzey Anadolu Fa-
yı'na "yakm" olduğu ge-
rekçesiyle kentin planlarda
doğru belirlenmiş ve tarih-
sel yerleşme bölgelerini de
kapsayan gelişme alanlan-
nı "terk etmeyi" özendir-
mek de çağdaş uygarlık bi-
Hnci içinde "ilkel bir spe-
kûlatif rutumdan" başka
hıçbir anlam taşımıyor... Bu
nedenle şimdi depremden
asıl alınması gereken ders,
"hem doğaya, hem de jeolo-
jiye duyarlı" bir ımar ve
kentleşme sürecini artık
başlatabılmek; bunun için
de gerekli yasal ve bilimsel
önlemleri bu ülkeye ve Is-
tanbul'a kazandırmak olsa
gerek. Böylesı bir hedefe
ulaşabihnek ise "zemmko-
şullanna ay kın" ve teknik
yeterlilikten yoksun "dene-
timsiz'' yapılaşma ıle Kara-
deniz Kuşağı'ndaki SlT ku-
rallanna ve koruma ilkele-
rine açıkça "tecavüz" eden
"rant yapılaşmasının",
yağmaya dayalı imarpoliti-
kalannm "birbirine koşut
ağn- veyûz kızarba suçlan"
olduğunu açıkça ilan edip,
her iki yanlışın da önlene-
ceği bir hukuku ve politi-
kayı bır an önce benimse-
mektengeçiyor...
Eğer bu duyarlılık, son
zamanlardakı deprem pani-
ğini de sömürmeye başla-
yan "StTalanıyağmacdan-
mn" pazarlama söylemleri
önüne geçemezse, Istanbul
sadece çarpık ve çürük ya-
pılaşmanın değil, "doğasını
yok eden sağlam (!) yapüaş-
manın" da çok daha ağır
tahribatını yaşamaya başla-
yacak demektir. Işte bunun
da engellenebilmesi için,
mühendislerin "her tiirlü
zemine bina yapılabilir; ye-
ter ki tekniğine uyulsun ve
riskli yûksekliklere özenil-
mesin" formülünü öncelik-
le İstanbul'un "gûneyinde"
yaşama geçirmek, deprem-
den kaçma adına kentin ak-
ciğerlerini tümüyle yok
edecek yeni tür imar ay-
mazlığının da "panzehiri-
ni" oluşturmuyor mu?..
PERŞEMBE
ORHAN BURSALI
Halkm Ekonomik
Hakları Yasası
Türkiye ekonomisi kelimenin tam anlamıyla bat-
mış. 2000 yılında 43 milyar dolar dış borç ödemek
zorunda dan ve toplayacağı verginin neredeyse
tamamını faiz ödemelerine harcayacağını açıkla-
yan bir hükümet, bir devlet var yukanda!
Daha dehşet verici olan şu: Hükümetin, Türki-
ye'yi bu bataktan NASIL KURTARACAĞINA ilişkin
kısa, orta ve uzun vadeli hiçbir öngörüsü, projesi,
planı, düşüncesi yok. Iktidar pusulası tek yönü
gösteriyor: Dışardan dış borç almak! (45 milyar
Dolar!) Ve böylece çarkı en azından bugünkü ba-
tak durumunda tutabilmek.
Batan geminin kaptanı, gemi sakinlerine "Her-
kes kendini kurtarsın!" diye bir tüıiü bağırmıyor,
ama herkes mesajı almış, öyle davranıyor!
Yeni dış borçlar akmaya başlayıncaya kadar, ik-
tidar, zam yapmaktan başka fikir üretecek durum-
da değil. Yıl sonuna doğru veya yeni yıl başlann-
da, bir sabah TV canlı yayınlarında, daha önce
gördüğümüz şu tabloyla karşılacağız. 5 yıl önceki
TV ekranlannda Başbakan Tansu Çiller • Murat
Karayalçın'ın yenni. Ecevtt - Bahceli alacak, dra-
matik bir atmosfer içinde, Türkiye'nin bilinen ger-
çeğini açıklayacaklar, halka yükiü vergiler, belki
devalüasyon ve iş dünyasına yine bir defalık yeni
vergiler!
Halkm karşısına bile çıkmayabilirler, ama yapa-
cakları budur.
ANAP lideri Sayın Yılmaz'ın son seçimlerden
önce partinin lideıiik ve milletvekilliği kadrosundan
dışladığı, eski vitrindeki politıkacılardan llhan Ke-
sici, önceki gün TV2'de Ekonomi Dosyası progra-
mında kendi kurtuluş reçetesini açıklarken, hükü-
metin işçi, memur, işveren (belki sivil örgütler!) vb
temsilcilerini toplayarak, açık yüreklilikle durumu
anlatarak fedakâriık ıstemesi gerektiğini söyledi.
Radikal önlemler öneren ekonomi uzmanlanmız
var. Örneğin Korkut Boratav, önceki günkü yazı-
sında, hükümetin hiper enflasyonu göze alarak
fazla para basmasını, faızleri bu parayla ödemesini
ve bu faiz zincirinden kurtulmasını, çıkış yollann-
dan biri olarak görüyor.
•••
Buraya kadar olanlann hepsi, artık kahve soh-
betlerinde de konuşulur oldu. Türkiye'nin hangi
önlemlerie ve hangi bedelleri ödeyerek bu açmaz
içinde nefes almayı başaracağını, bugünkü hükü-
metin -eğer ömrü yeterse!- eğılimleri ve yetenek-
leri -veya yeteneksizlıkleri- belirleyecek. Bunu gö-
receğiz.
Bütün bu karmaşanın içinde beni ilgilendiren,
olayın öncesi ve geleceği.
öncesi: Politikacılar niçin elbirtiğiyle, iktidariar
niçin zincirleme yönetimleriyle Türkiye'yi uçuru-
mun kenanna getirip üstelik bir de arkadan itecek
noktaya getirdıler? Veya ülkeyi bu noktaya getir-
memeyi niçin başaramadılar?
Sonrası: Politikacılar, yani gelecekte iktidar ola-
cak siyasi partilerin, varsayalım ki büyük bedeller.
ödeyerek bu açmazdan kurtulan Türkiye'yi, .yj
bir beş yıllık dönemden sonra aynı noktaya
memelerinin ne gibi bir GARANTISİ var?
•••
Türkiye daha uzun bir süre bu zihniyetlerin yö-
netimi altında kalacağına göre, siyasal yönetimle-.
rin ekonomıdeki mutlak güçlerine, alacaklan karar-
lara, kullanabilecekleri yetkilere ve yapacaklan uy-
gulamalara Ar>IAYASAL sınırlamalarla limitler geti-
rilmesi, ülkenin ve halkın genel ekonomik çıkarlan-,
nın indirilebileceği/yokedilebileceği sınıriann belir-'
lenmesi, çok mu ütopik?
Örneğin iç borçlanmaya -hatta dış borçlanma-
ya- limitler (hiç anlamam, ama, yıllık toplam vergi
gelirierinin, veya gayri safi milli hasılanın yüzdeleri-
ne göre vb) getirilmesi gibi düşünceler olamaz mı?
Ekonomide sorumsuzca, vurdumduymazca
mutlak, sınırsız güç kullanımının sonuçlannı yaşı-
yoruz.
4 yılda bir halkın eline verilen oy silahı ise, bir
oyuncaktan başka bir şey değil. Işe yaramadığını,
görüyoruz.
Ben kendi adıma, yeni bir anlaşıyla, iktidarlann
mutlak ekonomik güçlerini sınırtamayı ciddi olarak
vaat eden, halkın ve ülkenin ekonomik dokunul-
mazlık haklan olduğunu kabul eden ve bunu da
yasalaştımrıak için söz veren partiyi destekleyece-
ğim.
Bağcılar'da kaçak yapılaşma
'FP'li belediye
yasa tanımıyor'
BARIŞDOSTER
Bağcılar Belediye Mec-
lisı DSP Grup Başkanı
Mustafa Akdal, FP'lı Be-
lediye Başkanı Fe>zullah
Kıyıknk'ın yasalan tanı-
madığuıı ve depremden
büyük zarar gören ilçede
hiçbir şey yapmadığını sa-
vundu. Akdal, "Bağolar'ı
depremden çok belediye-
nin yanuş ve kamınsuz uy-
gulamalan, imar mevzu-
aüna ay kın tutumlan yık-
ü" dedı. Beledıyede cuma
namazının da suiistimal
edildiğini ve cuma günle-
ri namaz bahanesiyle kım-
senin iş yapmadığını savu-
nan Akdal, Içişleri Baka-
nı'nı Bağcılar Belediye-
si'nde yaşananlan araştır-
maya çağırdı.
Akdal, büyük depremde
60 yurttaşın öldüğu Bağcı-
lar'm, lstanbul'da Avcı-
lar'dan sonra depremden
en çok zarar gören ilçe ol-
duğunu anımsatarak. ilçe-
de 11 binanın tamamen yı-
kıldığını, 4 bmanın binnci,
44 binanm ikinci, 69 bina-
nın ise üçüncü derecede
hasar gördügünü vurgula-
dı. Akdal, "Belediye imar
yasalanna hiç uymuyor.
Mesda, YenigOn MahaUe-
si'nde azami 3 kata izin
varken. önce9 katçıkılrruş.
ardından da 1 kat eklene-
rek 10 katn bina yapumış.
Yurttaşlann Kıyıkhk'ı
uyannasına karşın, beledi-
ye başkanı gelip gördüğü
binanm milli servet oldu-
ğunu ve yıkamayacağını
söyiemiş" dedi.
Yıkılanbinalannkatla- ••
n kaçak çıkılan bınalar ol-
duğuna ve yandaki yapıla-
nn üstüne yıkıldıİdanna
dikkat çeken Akdal, Kı-
yıklık için suç duyurusun-
da bulunduklannı söyledi.
Akdal, deprem sonrası
deprem mağdurlanyla bir-
likteilçenindurumunube-
lediye meclısinde tartış-
mak istediklerini, ama
FP'lilerin mağdur yurttaş-
lan dışan çıkardıklannı
kaydetti. Akdal, FP'li
Meclis Başkanvekili Yusuf
Erkoç'un 14 Ekim
1999'daki meclis toplantı-
sına 3 FP'li bayan üyenin
türbanla ve arka kapıdan
girmesine izin verdiğini,
bu olay üzerine durumu kı-
nadıklannı ve DSP grubu
olarak 2 arkadaşlanm sa-
londa bırakarak oturumu
terk ettiklerini söyledi.