23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 21 EKİM 1999 PERŞEMBE HABERLER eminde yerleşme' adına doğal SlT'ler yeniden tehdit altında ınbuFun akciğerleri preme' yakalandı j Kentin kuzeyindeki Sanyer'in ormanlık alanlannda yayüan bu yağma yapılaşması, deprem paniğine kucak açarak daha' da genişlemek istiyor. ^Fotoğraf: UĞUR GUNYÜZ) :ndiğı bır ortam- ıın "depreme da- unda odaklanma- r ve yazılannı da ısikolojik eğflim- ğleyen bırçok ga- tı güvenlı yapıla- sıra "sağlam ze- )ile yayımlanıyor. açak olduğu için, meden süregelen ıpılaşmanm dep- 1 paniğüu" yaşa- : kışı ellenne "je- otojik bölgekme haritalanm" aiıp, depre- me karşı en güvenceli bölgelere "taşın- ma" yanşına girmiş durumdalar... Dahası. yine aynı hantalarda "sağlam zeminh'yerler" olarak gösterilen bölgeler- de de gayrimenkul fiyatlan "rekor" dü- zeylere ulaşırken, bu kesimlerde ınşa edıl- mış bınalarla ilgıh pazarlama ilanlannda bile "jeolojik bilguer" ve "jeofizik değer- ler" artık en başa yazıhyorlar... Istanbul için ışte bu "arayışuı'' en fazla yoğunlaştığı kesimler ise aslında kentin ve kent halkmın "genel yaşam çıkarlan" adı- na imar ve yapılaşma sınırlan getirilmiş bulunan "kuzev SİTalanlan"... Başta Boğaziçı öngörünüm. gengörü- nüm ve etkilenme bölgeleri olmak ûzere, Anadolu yakasında tüm Beykoz ilçe sınır- lannı, Avrupa yakasında da tüm Sanyer ıl- çe sınırlannı ıçine alan bu koruma alanla- n, sadece ormanlık arazileri ve doğal-kül- türel çevre zengmlikleri nedeniyle StT de- ğiller. Aynı zamanda kısmen "tanmsal" topraklan kapsamalan ve hatta "içme su- yu havzalan koruma kuşaklannı" da ba- nnmalanndan ötürü, yoğun yapılaşma baskısına karşı 'imar yasaklarT uygula- nanyöreleri oluşturuyorlar... Üstelik bu kısıtlamalar, sadece 1995 'de- ki Beykoz-Sanyer SİT kararlan ve daha esinde çekler kabul edilmiyor, toptancılar peşin para istiyor laf zor durumdae Sanatkârlar kanı Hasan deprem öncesi ılar, toptancılar Lzan'na mal tüzaman p para unuttujar." ra Bölgesi esnafi çek- örmemesi nedeniyle belirtiyor. Sakarya. af ve sanatkârlar oda- .nafa bir defaya mah- rıesini istiyor. [armara Bölgesı'nde olmak üzere tûm es- ndilerinden nakit pa- r or. Kocaeli Belediye atıldığı toplantılarda nrken, esnaf da eski- ımlannı vefasızlıkla mobilya dükkânı yı- ahibi Izzet IşıklTnın k kullandığı yerdeki mış. Dükkânı gibi e- uğu başka illere gön- •tanbul'un heryanına ıdi eğer kredi alamaz- lin mümkün olmadı- zaran var ve piyasa- borçlu. Borçlulannın paranın peşinde koş- ğını söylüyor. "Borç- borcumuzu ödemez- ışamayK" diye konu- pazan esnafunn dep- )eprem öncesi itibar- ;eklerinin kabul gör- peşin parayla çalış- )r ve bu yıkımı nasıl tkârlarOdalanBirli- da aynı konuya dik- Mobilyacı Izzet Işıkk, bölge esnafinın kredi kullanamadığını, nakit para bula- madıklan için de ekonomik darboğaza girdiklerini söyledi. kat çekerek "Adapazan deprem öncesi ivi pa- zardı. İmalatcılar, toptancılarçek karşılığı Ada- pazan'na mal > ığarlardı. Ama kötü zaman ge- lince ticaret >apıp para kazandıklan esnafi unuttular" diye yakînıyor. Deprem bölgesinde işyeri ağır hasarlı esna- fa yüzde 20 faizlı bir yıl ödemesiz 3 yıl taksıt- le 1 milyarhk yardım yapılıyor. Orta hasarlı iş- yeri sahiplerine 750 milyon, az hasarlı işyeri sa- hiplerine 500 milyon TL ödenecek. Adapaza- n'nda 7 bin 827 işyen tamamen enkaz haline gelmiş durumda. Hasan Alişan'a göre bu mik- tar zor durumdaki esnafi kurtarmaya yeterli değil. Sakarya, Kocaeli, Bolu, Yalova esnaf ve sanatkârlar odalan birlikleri geçen gûnlerde toplanarak bir bildirge hazırladı. Deprem böl- gesindeki esnaf odalannın kısa, orta ve uzun vadeli istek ve önerileri şöyle sıralanıyor: "BöJgeesnafina verilen kredflerin mevcut fa- izoranlan düşürülmeli özel bankalann vermiş otduklan kredi faiz oranlan da yü/de 40'a ka- dar düşürülmeli. Bölge ekonomisinin kısa za- manda canlanması için fon kaynaklı kredüer acilen devreye sokıdmah. Deprem bölgesindeki ihaleler fl bazmda yapıhnah, yıküan veyanm kalansanayi steferi veyapı kooperatiflerinin bir an önce bitirilmesi için düşük faizli kredi sağ- lanmalı. Depremden zarar gören merkezlerin acikn imar tadili >apılarak öncetikk işyerieri- rıininşaedilebilrnesiicingerekenekonomikdes- tek resim, vergi, harç ve vbieri muaf rutulma- h, hasarlı bulunan isyerlerinin ticari faaliyetle- rine başlay abilmeleri için devlet taranndan bir defaya mahsus işlefme başına 3 bin dolar hibe olarak verilmeli. GeHr ve kıırumlar \ergUeri betirli bir süre ahnmamah ve enerji desteği sağ- lanmah." V SÖZEN KENTLEŞMEYLE İLGÎLÎ KONFERANS VERDÎ diyelerin görevi artmalı'Eski ediye in in ı yaşam eri erel lyerel takjan tesi rtelcilik Dr. ne, TÜ lömii auşan • ?îQf. Dr. Nurettin Sözen, "yerel yönetimler yasa ' tasaftSi"rıın geriye dönüş olduğunu söyledi. özen, çağdas-feelediyenin kentte yaşayan insanlann /aşam kalitesini arttıncı görevleri yerine getirmesi gerektiğini söyledi. ırettin Sözen, ileri ülkelerde îrkezi yönetimlerin toplumun ııel poîitikalannı belirledigini. fdaş belediyenin kentte .şayan insanlann yaşam 'litesini arttıncı görevleri Mne getirdiğini belirtti. 3öç engellenmeli' *öçün kentleşme olgusuna ktılmak için yapıldığını tlirten Sözen, "Kentlere Xşanan göçün birçok nedeni ^asında aş ve iş, onemli rol </ nuyor. Göçii engcllemek için ^itim, sağuk ve kültür gibi fcnnetfcrin köytere, kasabakra ulaşünlması gerekryor" dedi. Sözen, geçen yıllarda lstanbul'da gerçekleşen HABITAT-H Kongresi'nde. herkesin bannma ihtıyacının karşılanması gerektiğinin vurgulandığını belirterek "Konut hakkını kullanmayan insan. geri kalan bütün haklannı da kullanmıyor demektir" maddesını ımzalayan yönetıcilerin. buna uymadıklannı söyledi. Sözen, beledıyelerin sadece çöp toplayan, su getiren, yol yapan bir kuruluş olmaması gerektiğini, bunun yanmda kültür, spor, turizm gibi kentleri çağdaş görünüme kavuşturacak etkinliklerin de yapılmasının önemli olduğuna dikkat çekti. " Yerel yönetimler yasa tasansı"nın geriye dönüş olduğunu savunan Sözen şöyle devam etti: "2 binli yıDarda yeni bir demokratik yasa yapılarak yerel yönetimlerin sorunlan çözülmesi gerekirken 1930'lardaki yasalar uygulanryor, bu yasa>a ila\eter yapılıyor. Türkive'de eskiden beri yerel yönetimler y asası olmasına karşuı istedigimiz yerinde yönetim uy gulanmadL Bir dünya kenti olan İstanbul'un devlet ve halk tarafından bilinmesi gerek. tstanbul kongre merke/i olmaya uygun biçilmiş bir kaftan, şehirde 3000-4000 kişinin konuk edileceği bir kongre merkezi olması lazun." önceki 1974-1983 Boğaziçi SlT ilanlanyla da sınırlı de- ğiller... 1%0'lann ortalannda ha- zırlıklanna başlanan ve 1980'de Bayındırhk Bakanlı- ğı'nca onaylanan 1/50.000 ölçekli Nâzun Plan ile 1994'de (Sözen dönemi) ve 1995'de (Erdoğan dönemi) yapılan aynı ölçekli "İstan- buJ Metropolitan Planla- n"nda da kentin bu kuzey bölgeleri "İstanbul'un akci- ğerleri" denilerek yoğun yer- leşme alanlan "d^ında" tu- tuldular. Böylece, şimdi deprem sonrasında "sağlam zenimti" gerekçesiyle yenı yapılaşma özlemlerinin bır kez daha "gözdesi'' duru- nıuna gelen "Karadeniz kuşağı'' hemen tüm yasal imar kurallannda "koruma böl- geleri'' şeklinde belirlenirken, Kuzey Ana- dolu Fayı'nın tehdidi ve "riski" altında pa- nik ortamı yaşanan "Marmara kuşağı'' ise aynı planlarda "yerleşme bölgeleri*' olarak belirlendi... Peki, lstanbul'da gelecek kuşaklann da "yeşilini, suyunu ve yaşam kaynaklanm yi- tirnîeden gelişmesini" sağlamak amacıyla belirlenmiş bu genel nâzım plan ilkeleri ve SlT karalan gerekçelen, şımdi depremle birlikte öne çıkan "jeolojik verfler" ışığın- da acaba yeniden gözden mi geçirilmeli- dir?.. Kentin kuzeye yayılma- sını önlemek için getirilmiş olan, ancak yağmacı imar polıtikalan yüzünden bu- güne dek çok da sağlıklı uy- gulanamayan ımar yasakla- n "sağlam zeminde yerleş- me" adına artık kaldmlma- lı mıdır? Önümüzdeki günlerde daha da yoğun tartışılmaya aday görünen bu sorular için hemen belirtelim ki "rnimarlık-sehircitikve mü- hendhKk" ilkelerinin ortak paydası "hayır'' yanıtım vermektedir. Çünkü sağlam yapı inşa etmek ya da güvenli zemin kullanmak adına, bir ken- tin ve kent halkının gelece- ğinin gerçek "yaşama gû- vencelerini" oluşturan or- manı, tarım alanlannı, iç- me suyu havzalannı, doğal ve kültürel çevre değerleri- nı "gözden cıkarmak" bi- limsel olarak asla kabul edilemez bır tavır. Aynı şe- kilde Kuzey Anadolu Fa- yı'na "yakm" olduğu ge- rekçesiyle kentin planlarda doğru belirlenmiş ve tarih- sel yerleşme bölgelerini de kapsayan gelişme alanlan- nı "terk etmeyi" özendir- mek de çağdaş uygarlık bi- Hnci içinde "ilkel bir spe- kûlatif rutumdan" başka hıçbir anlam taşımıyor... Bu nedenle şimdi depremden asıl alınması gereken ders, "hem doğaya, hem de jeolo- jiye duyarlı" bir ımar ve kentleşme sürecini artık başlatabılmek; bunun için de gerekli yasal ve bilimsel önlemleri bu ülkeye ve Is- tanbul'a kazandırmak olsa gerek. Böylesı bir hedefe ulaşabihnek ise "zemmko- şullanna ay kın" ve teknik yeterlilikten yoksun "dene- timsiz'' yapılaşma ıle Kara- deniz Kuşağı'ndaki SlT ku- rallanna ve koruma ilkele- rine açıkça "tecavüz" eden "rant yapılaşmasının", yağmaya dayalı imarpoliti- kalannm "birbirine koşut ağn- veyûz kızarba suçlan" olduğunu açıkça ilan edip, her iki yanlışın da önlene- ceği bir hukuku ve politi- kayı bır an önce benimse- mektengeçiyor... Eğer bu duyarlılık, son zamanlardakı deprem pani- ğini de sömürmeye başla- yan "StTalanıyağmacdan- mn" pazarlama söylemleri önüne geçemezse, Istanbul sadece çarpık ve çürük ya- pılaşmanın değil, "doğasını yok eden sağlam (!) yapüaş- manın" da çok daha ağır tahribatını yaşamaya başla- yacak demektir. Işte bunun da engellenebilmesi için, mühendislerin "her tiirlü zemine bina yapılabilir; ye- ter ki tekniğine uyulsun ve riskli yûksekliklere özenil- mesin" formülünü öncelik- le İstanbul'un "gûneyinde" yaşama geçirmek, deprem- den kaçma adına kentin ak- ciğerlerini tümüyle yok edecek yeni tür imar ay- mazlığının da "panzehiri- ni" oluşturmuyor mu?.. PERŞEMBE ORHAN BURSALI Halkm Ekonomik Hakları Yasası Türkiye ekonomisi kelimenin tam anlamıyla bat- mış. 2000 yılında 43 milyar dolar dış borç ödemek zorunda dan ve toplayacağı verginin neredeyse tamamını faiz ödemelerine harcayacağını açıkla- yan bir hükümet, bir devlet var yukanda! Daha dehşet verici olan şu: Hükümetin, Türki- ye'yi bu bataktan NASIL KURTARACAĞINA ilişkin kısa, orta ve uzun vadeli hiçbir öngörüsü, projesi, planı, düşüncesi yok. Iktidar pusulası tek yönü gösteriyor: Dışardan dış borç almak! (45 milyar Dolar!) Ve böylece çarkı en azından bugünkü ba- tak durumunda tutabilmek. Batan geminin kaptanı, gemi sakinlerine "Her- kes kendini kurtarsın!" diye bir tüıiü bağırmıyor, ama herkes mesajı almış, öyle davranıyor! Yeni dış borçlar akmaya başlayıncaya kadar, ik- tidar, zam yapmaktan başka fikir üretecek durum- da değil. Yıl sonuna doğru veya yeni yıl başlann- da, bir sabah TV canlı yayınlarında, daha önce gördüğümüz şu tabloyla karşılacağız. 5 yıl önceki TV ekranlannda Başbakan Tansu Çiller • Murat Karayalçın'ın yenni. Ecevtt - Bahceli alacak, dra- matik bir atmosfer içinde, Türkiye'nin bilinen ger- çeğini açıklayacaklar, halka yükiü vergiler, belki devalüasyon ve iş dünyasına yine bir defalık yeni vergiler! Halkm karşısına bile çıkmayabilirler, ama yapa- cakları budur. ANAP lideri Sayın Yılmaz'ın son seçimlerden önce partinin lideıiik ve milletvekilliği kadrosundan dışladığı, eski vitrindeki politıkacılardan llhan Ke- sici, önceki gün TV2'de Ekonomi Dosyası progra- mında kendi kurtuluş reçetesini açıklarken, hükü- metin işçi, memur, işveren (belki sivil örgütler!) vb temsilcilerini toplayarak, açık yüreklilikle durumu anlatarak fedakâriık ıstemesi gerektiğini söyledi. Radikal önlemler öneren ekonomi uzmanlanmız var. Örneğin Korkut Boratav, önceki günkü yazı- sında, hükümetin hiper enflasyonu göze alarak fazla para basmasını, faızleri bu parayla ödemesini ve bu faiz zincirinden kurtulmasını, çıkış yollann- dan biri olarak görüyor. ••• Buraya kadar olanlann hepsi, artık kahve soh- betlerinde de konuşulur oldu. Türkiye'nin hangi önlemlerie ve hangi bedelleri ödeyerek bu açmaz içinde nefes almayı başaracağını, bugünkü hükü- metin -eğer ömrü yeterse!- eğılimleri ve yetenek- leri -veya yeteneksizlıkleri- belirleyecek. Bunu gö- receğiz. Bütün bu karmaşanın içinde beni ilgilendiren, olayın öncesi ve geleceği. öncesi: Politikacılar niçin elbirtiğiyle, iktidariar niçin zincirleme yönetimleriyle Türkiye'yi uçuru- mun kenanna getirip üstelik bir de arkadan itecek noktaya getirdıler? Veya ülkeyi bu noktaya getir- memeyi niçin başaramadılar? Sonrası: Politikacılar, yani gelecekte iktidar ola- cak siyasi partilerin, varsayalım ki büyük bedeller. ödeyerek bu açmazdan kurtulan Türkiye'yi, .yj bir beş yıllık dönemden sonra aynı noktaya memelerinin ne gibi bir GARANTISİ var? ••• Türkiye daha uzun bir süre bu zihniyetlerin yö- netimi altında kalacağına göre, siyasal yönetimle-. rin ekonomıdeki mutlak güçlerine, alacaklan karar- lara, kullanabilecekleri yetkilere ve yapacaklan uy- gulamalara Ar>IAYASAL sınırlamalarla limitler geti- rilmesi, ülkenin ve halkın genel ekonomik çıkarlan-, nın indirilebileceği/yokedilebileceği sınıriann belir-' lenmesi, çok mu ütopik? Örneğin iç borçlanmaya -hatta dış borçlanma- ya- limitler (hiç anlamam, ama, yıllık toplam vergi gelirierinin, veya gayri safi milli hasılanın yüzdeleri- ne göre vb) getirilmesi gibi düşünceler olamaz mı? Ekonomide sorumsuzca, vurdumduymazca mutlak, sınırsız güç kullanımının sonuçlannı yaşı- yoruz. 4 yılda bir halkın eline verilen oy silahı ise, bir oyuncaktan başka bir şey değil. Işe yaramadığını, görüyoruz. Ben kendi adıma, yeni bir anlaşıyla, iktidarlann mutlak ekonomik güçlerini sınırtamayı ciddi olarak vaat eden, halkın ve ülkenin ekonomik dokunul- mazlık haklan olduğunu kabul eden ve bunu da yasalaştımrıak için söz veren partiyi destekleyece- ğim. Bağcılar'da kaçak yapılaşma 'FP'li belediye yasa tanımıyor' BARIŞDOSTER Bağcılar Belediye Mec- lisı DSP Grup Başkanı Mustafa Akdal, FP'lı Be- lediye Başkanı Fe>zullah Kıyıknk'ın yasalan tanı- madığuıı ve depremden büyük zarar gören ilçede hiçbir şey yapmadığını sa- vundu. Akdal, "Bağolar'ı depremden çok belediye- nin yanuş ve kamınsuz uy- gulamalan, imar mevzu- aüna ay kın tutumlan yık- ü" dedı. Beledıyede cuma namazının da suiistimal edildiğini ve cuma günle- ri namaz bahanesiyle kım- senin iş yapmadığını savu- nan Akdal, Içişleri Baka- nı'nı Bağcılar Belediye- si'nde yaşananlan araştır- maya çağırdı. Akdal, büyük depremde 60 yurttaşın öldüğu Bağcı- lar'm, lstanbul'da Avcı- lar'dan sonra depremden en çok zarar gören ilçe ol- duğunu anımsatarak. ilçe- de 11 binanın tamamen yı- kıldığını, 4 bmanın binnci, 44 binanm ikinci, 69 bina- nın ise üçüncü derecede hasar gördügünü vurgula- dı. Akdal, "Belediye imar yasalanna hiç uymuyor. Mesda, YenigOn MahaUe- si'nde azami 3 kata izin varken. önce9 katçıkılrruş. ardından da 1 kat eklene- rek 10 katn bina yapumış. Yurttaşlann Kıyıkhk'ı uyannasına karşın, beledi- ye başkanı gelip gördüğü binanm milli servet oldu- ğunu ve yıkamayacağını söyiemiş" dedi. Yıkılanbinalannkatla- •• n kaçak çıkılan bınalar ol- duğuna ve yandaki yapıla- nn üstüne yıkıldıİdanna dikkat çeken Akdal, Kı- yıklık için suç duyurusun- da bulunduklannı söyledi. Akdal, deprem sonrası deprem mağdurlanyla bir- likteilçenindurumunube- lediye meclısinde tartış- mak istediklerini, ama FP'lilerin mağdur yurttaş- lan dışan çıkardıklannı kaydetti. Akdal, FP'li Meclis Başkanvekili Yusuf Erkoç'un 14 Ekim 1999'daki meclis toplantı- sına 3 FP'li bayan üyenin türbanla ve arka kapıdan girmesine izin verdiğini, bu olay üzerine durumu kı- nadıklannı ve DSP grubu olarak 2 arkadaşlanm sa- londa bırakarak oturumu terk ettiklerini söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle