23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 EKİM 1999 PERŞEMBE 14 J v U J L l LJ-K. kultur@cumhuriyet.com.tr Kaan Arslanoğlu 'İntihar'da kişinin toplumla ve insan kavramıyla çelişmesini anlatıyor \ aşaıııla ölüm arasmda..•FECtRALPTEKİN Polıtik-psikolojik romanlarıyla çağ- daş Türk edebıyatında kendine özgü bir yer edınen Kaan Arslanoğlu'nun yenı kıtabı. 'Intihar- Zamanımızın Bir Kah- ramanı' Adam Yayınlan'ndan çıktı. Ön- cekı yapıtlarında 1980'leri ve bu döne- mın kişiler üzerindeki izdüşümlerini ir- deleyen Arslanoğlu. fntihar'da '80 son- rasında biçimlenen apolıtik kuşagın top- lumsal ve etik sorunlarını gündeme ge- tıriyor. Içinde bulundugu yozlaşmiş dü- zen \ e sosyal çevTesiyle olan çelişmele- rinden kaçarak yaşamını sorgulamak ve ölümleyaşamarasında bir karar verebil- mek için dağlara. kendi yalnızlıgına çe- kilenbiradamın intihartırmanışi sırasın- dakı gerı dönüşleri ve kişisel hesaplaş- malan aracılığıyla hem günümüz insa- nının ruhsal çözümlemesini yapıyor hem toplum-birey çatışmasını ortaya koyu- yor Tartışmaya açtıgı gerçeklerin yanın- da Arslanoğlu'nun dil ve anlatımdaki ustalığı da. tntıhar'ı 'kolay yutulur ve zorsindirilir' bir roman olarak çıkanyor okumn karşısına. -1 nrihar'da.önceki romanlannızda fb- nu oluşturan politik betimlemeden biraz uzakiaşıp toplumsal eleştirivi öne çıkar- dığınm söyleyebilir miyiz? ARSLANOĞLL - Evet. bugüne dek polıti k-psıkoloj ik çizgıde romanlaryaz- mama karşın lntihar'a başlarken ama- cım. politik yönü geriye çekmek \e kı- şilerin psıkolojik durumlannı anlatmak- tı. Burada, bir adamın çevresindekı top- lumla veınsan kavramıyla olan çelişme- sı: etiyle kemığiy le bir ınsanın gözünden toplumun ve dünyanın görünümü, hatta toplumdan öte bir insan eleştirisi var. In- tihar. hümanist birantıhümanist yapıt, ya- ni 'insancıl bir insan karşıö" roman as- lında .. Intiharidaki adamın esinlendigi tip Xntihar'a başlarken amacım politik yönü geriye çekmek ve kişilerin psikolojik durumlannı anlatmaktı. Burada bir insanın gözünden toplumun ve dünyanın görünümü; hatta toplumdan öte bir insan eleştirisi var. Intihar, hümanist bir antihümanist yapıt, yani 'insancıl bir insan karşıtf roman aslında... (Fbtoğrafc KADERTUĞLA) ıse. Lermontov'un 'Zamanımızın Bir Kahramam" kıtabındakı Peçonn karak- teri. Peçonn de dogduğu günden ıtiba- ren yaşamı bir can sıkıntısı olarak görü- yor: içındeki boşluk ve anlamsızlık duy- gusundan kurtulamıvor. Ancak Lermon- tov'un kitabında Peçorin dışardan anla- tılmakta. Intıhar'm en önemli farkı ise. roman kahramanmın içerden kendinf an- latması. ApoMtik bir dönemin kitabı - Intihar'ı önceki ronıanlannızdan a>t- ran bir nokta da. 1980'lerin eieştirisinden çok, 80 sonrasında apolirize edilmiş bir kuşağın 1990'larda yaşadığı kaos ve kim- iik bunalımını sorgulaması sanınm_. ARSLANOĞLL -Romanlanmgıttık- çe günümüze yaklaşıyor. Intihar da, apo- litık dönemin bir kıtabı. Romanın kah- ramanı. kısa bir politik geçmişi. felsefi ve sıy ası bir bakış açısı olmasına karşın. çok fazla kitap okumayan ve politikay- la pek ılgilenmeyen bir tıp. Onunki da- ha çok. kendi kişiliğıy le toplumun çelış- mesinden doğan ruhsal bir sorun; zama- nımıza oldukça uygun yani... Zaten ki- tabın ısmı 'Zamanımızın Bir Kahrama- nı'olacakken.bır uyarlama roman sanıl- masını önlemek için 'İntihar' başlıgına karar verildi. Intihar bir uyarlama roman değıl. ama Lermontov'un yapıtından kuv\etle esınlendığı söylenebılir - Romanın kahramam Erdem, tam an- lamıvla 'tutunamayan' bir karakter de- ğil aslında. Düzen içindekendine yeredin- miş, toplum yaşamına uyum saglamış bir adam_ ARSLANOĞLU - Bu romanda, Zama- nımızın Bir Kahranıanı'nda olduğu ka- dar 'Tutunamayanlar'a. Şeyh Bedrettin'e \e hatta 'Lotita'ya da göndermeler \ar: ancak Erdem tam anlamıyla bir tutuna- mayan değil tabiı kı. Çok çalışkan, işın- de çok başanlı, aile yaşantısı oldukça uyumlu bir üst düzey yönetici; ancak yi- ne de bir şey lerden. tüm yozlaşmışlıgı ve çürümüşlüğünün bilincinde olarak düze- Zerrin Tekindor'un figürselyorumlan KJYMETGtRAY ANKARA - Kadın ya da kadınlar dünyasına açı- lan bir penceredır Zerrin Tekindor'unyapıtlan. Ara- lanna yer yer çocuklann katıldığı bir dünyaya.. An- cak kadınlar ve çocuklar. yaşam kesiti içinden çeki- lip alman, çevremizde gezinip dolaşır olmanın öte- sinde yorumlartaşımaktadır. Bunlaröznel dünyanın imgeleri olarak resimlerdeki yerlerini ajırlar. Beden- sel olarak yapıtın içinekatıldıklan anda, yaratılan sa- nal mekânın parçası olurlar ve son derece özgün ve ıronik imgelere bürünürler Gerçek kimlikleri. sanal ortamlar ve fantastik yorumlarla örtüştürülerek gı- zemli düşselliklerin derinliklerinde kaybolur ve Zer- rin Tekindor'un kahramanlanna. oyunculara dönü- şür. Bu aşamada seçilen kahraman sözcüğü, bilınçli bir yaklaşımla katılır sanatçının yapıtlanna. Bu kahra- manlap'oyuncular yoruma çok katmanlı anlamlar ka- zandıran ironik ve gızemlı kimliklerdır. Çoğu zaman tiyatro bilinen bir tıyatro oyununun kahramanla- a'oyunculandır, kimi zaman korkuluklar ya da ya- kin çevreden alınan tiplemelerdir kahramanlaştınlan. Değişmeyense. kadın olmalandır. Kadm. ruhunungizemli aynntılanyla bütünleşen kadınsı bezemelerle sarmalamakta v e saklamaktadır. Yaşamın ınsanın yüzüne yansıyan tüm sırlannı sak- layan maskemsi boya dokusu, duyguların açık ola- rak yansımasına ket vuran gözler. salt yüzün kadınsı gü- zellığini çevreleyerek gizemlı sırlan saklavan abartılı Tekindor'un sergisi Ankara Emlak Sanat GalerisTnde sürüyor. saç biçimlen. süsleme v e süslenme ile özdeşleşen kadm- si dürtünün sakladığı duyjıusallığı saran giysiler yansır Tekindor'un tuvallerıne On plana çıkan bezeme. süsle- me. güzelleştırme eylemleri; sanatçının çevresine. insanlara ve dünyaya güzellikler ıçınden bakma se- çimi ve insanlara sıcak. sevecen ve dost y aklaşımıy- la örtüşür. Bu baglamda bir başka etken. Tekindor'un tiyatro sanatçısıkımlığı.baskınseçimlerkatarresim- lerine. Oynanan onlarca oyunun çarpıcı kahraman- ları sahnelenn anlık geçıcılıgınden sıyrılıp tuvalle- kalıcılı^ına, ya.kalapma^a, b,aş]ar Kostyrnlçru, makyajları. evlemleri. replıkleri ve hatta sahne ışı- ğıyla aydınlanan görünümleriyle, farklı bir bakış açısından. dogrudan doğruya sahnenın içinden. ola- yın ıçinde var olan sanatçının yorumundan süzüle- rek resıınlenmeye başlanırlar Tiyatro edebiyatının görkemlı oyunlarınm kahra- manları bu varsıllığı doyumsayan bir sanatçının tu- \ alıne yansımaya başlar. Yepyeni yorumlar ve aynm- lı imgeler kazanan kımliklerıyle başka bir sanat da- lında yenıden canlanırlar. Kadın dünyasımn gizem- len ıle örtüşen yorumlarla bütünleşerek resımlenir- ler. Kral Lear'den Ferhat ile Şırin'e. Istanbui Efen- disi'nden Ölüm'e, Büyük Âşıklann Sonuncusu'n- dan. Gürültülü Patırtılı Bir Hikâye'ye. Göğe Açılan Pencere'derı Geyıkler Lanetler'e ulaşan katmanlar- dan öznel yaklaşımlarla seçilerek tuvallere aktarılan yorumlaraevrilirler. Cudana'lar. Efsunlular ile korkuluklar ve portre- ler sanatçının yapıtlan arasında özgün yorumlarla bırleşirler. Tekindor'un yaşamında tiyatro sanatçısı ve res- sam kimlıgini bırleştirmesine koşut bir yorumla sanat ya- pıtına dönü^ürler. ne uyum saglamaktan rahatsız. Toplum- la çelişen ınsanlar 1990'larda bir tutuna- mayan rolü oynamaya: 80 öncesınde ol- duğundan çok daha fazla ödün verme- lerine ve kendilerinı satarak tutunmava çalışmalanna karşın *a\kın' havalannı ko- rumaya uğraştılar. Öyle kı 1980 sonra- sında marjınallik adeta tıcarileştı. Ben In- tihar'da bunlann karşıtını göstermek is- tedim. 'Bir mesaj vermeye çalıştım" - Erdem, sonunda tüm arkadaşlan. işi ve ailesini geride bırakıp \aşamını sorgu- lamak ve intihan düşünmek için, belki de mutiak yalnızlığa ka\uşabilecegi tek ver olan dağlara sav uruvor kendini. Peki ken- di iradesivle ölümc bu denli yaklaşması- na karşın, vine de derinlerde bir yaşama bağlıltğı yok mu Erdem'in? ARSL4NOĞLL - Tabıi kı var ve bu baglılık da ölüm korkusundan kaynak- lanıyor. Daha 16-17 yaşlanndayken çok yakın ikı arkadaşıyla bırlikte. 35 yaşına geldığinde intihar edecegine söz veren Erdem. aslında tüm yaşamını ölüm kor- kusuyla ve ölümü düşünerek. ölümün üzerine giderek geçinyor. Zamanı geldi- ğindede. insanların kendılerıni sorgula- masını engelleyen felç edicı kent yaşa- mını bırakıp kendi yalnızlıgına çekıli- yor; yaşayıp yaşamayacağına karar ver- mek için... -Toplumun yodaşmışlığı ve çürümüş- lüğünün karşısında duran roman kahra- manına 'Erdem' ismini verirken, bu is- me imgesel bir anlam \ üklemeyi düşiin- müşmüydünüz? ARSLANOĞLL - Erdem ismınin dü- şünülmüş. sembolık bir anlamı var tabıi, çünkü bu bir ahlakromanı. Intihar. etık bir tartışma açıyor aslında. Toplumsal yaşam- da geçerlıliğı olan değerlermı. yoksa tüm bu degerlere başkaldıran adam mı daha dogru? Erdem, düşünce sürecın- dekı genye dönüşlerle çeşitli ah- lakı sorunları ırdeliyor. Hatta so- nunda. toplumun öne çıkardıgı yoz cınselliğe karşı, bılerek. sırf kötü bir şey yapmış olmak için kansını da aldatıyor. Kendisine bu ısmı veren babasına bile, 'ya sen çok mu erdemKydin?' diye- cekkadaröfkeli... - Romanın sonunda hrmanı- şını tamamlıyor ve dağın zine- sine ulaşıyor Erdem. İşte bura- da 'Doyulacak şey değıl bak- mak .. Doyulacak şey degil so- luk almak..' sözleri dökülüyor ağzından. Erdem'in ölüme ya da yaşama karar verip verme- diğini bilmivoru/: ancak bu söz- ler si/den okuı a bir ileti taşıyor mu? ARSLANOĞLL - Genelde romanlarımın sonunu yoruma açık bırakma egilımım var; an- cak İntihar'da bir mesaj verme- ye çalıştıgımı söyleyebılırım. Buradan bir intihar sonucu da çı- kanlabılır. ama Erdem'ın aklın- dan geçenler. 'herşeyerağmen ne gereği var—'a daha yakın sa- nınm. Erdem'in saatıni zirveden aşağıya. boşluğa fırlarması da, bundan sonrakı yaşamının ku- rallara ve zamanlara baglı kal- mayacagını göstermiyor mu? Saat gözden kaybolurken Er- dem de zamanla olan çelişkısi- ni yokediyor. Üç eski genel müdür, Devlet Tiyatrolan'nda gelinen durumu 'bilinen' sorunlarla dile getirdi 6 Sanatçılar çözümü siyasflerde aramamah' Kömîr Servisi- Devlet Tıyatrolan'n- da yaşanan çalkantılar Tiyatro Tiyatro dergısının düzenledigı, üç eski genel müdürün katıldığı bir toplantıda tartı- şildı. Kısa bir süreöncetartışmalı birşe- kılde görevınden alınan eski Devlet Ti- yatrolan Genel Müdürü Lemi Bügin, TOBAV Başkanı Tamer Levent. yönet- men Yücei Erten ve dergmın sahibı Mus- tafa Demirkanh'nın katıldığı toplantı- da. bugün gelinen durumun öncesi de ko- nuşuldu. Rahmi Dilligii ise davet edildi- ği halde toplantıya gelmedi. Tiyatronun 'prestij kaydettiğini' vur- gulayan Mustafa Demirkanlı, Lemi Bıl- gın'ingörevdenalınıştarzını 'Saraydar- besi' olarak nıtelendırerek. "Bakanhğın tiyatroja müdahil okiuğu bir siirec Le- mi Bilgin'in üzerinden yaşanmıştır" de- di. Lemi Bilgın de, beş günlük bir turne için Almanya'da bulundugu bir sırada Devlet Tiyatroları Genel Müdür Yar- dımcısı Rahmi Dilligilın bakanlıkça ve- kâleten kendi yerıne atanmasıyla başla- yan süreci degerlendırdı. Bilgin, bu tav- n 'siyasi erkin tiyatrova yaptığı bir dar- be' olarak niteiendirdi. Bilgin, "Baka- nın genel müdür değiştirme vetkisi var- dır, ama içişierimize müdahale edemez, Bir yıl önce görevden alınan yönetküer, benim y urtdışında olmamdan istifade ediierek yeniden görev lerinin başına ge- tirildüer. Bu. akıl almaz bir rutarsıziık- tır*" dedı. t Pevlet Tiyatrolan KİT de^İr~ Geçen y ıl benzer bir yöntemle göre- ve getirildiğinin anımsatılması üzerine Bilgin, kendısının herhangi bir kadro değişiklığine gitmedigini savundu. Bil- gin, Kültür Bakanlığı'nın belli çevTeler tarafından tiyatronun ıçine çekildığıni v urguladı: "Tiyatronun geieceğme ifişkin planbnn bakanlık için çokönem taşıma- djgı bir gerçek. [>4av ısıv la bakanlık gün- lük müdahalelerde bulunuvor ve bu nok- tada sıkıntı başgösteriyor. Zamanla öy- le bir eğilim oiuştu ki, herkes sorunlan çözmek için bakanlığı adres göstermeve başladı. Bakanlık, tiyatrova her dediği- ni vaptırabilir gibi bir hava doğdu. Bu tu- tumun karşısında oMuğunuz zaman da sorun yarattığınız düşünülüyor." Yücel Erten, mevcut durumun bula- nık bir geçmişten geldiğinı ve ufkunun da bulanık olduğunu belirtti. Erten, Devlet Tıyatrolan'nın şımdiki 'başıeğik' durumunu hıç hak etmediğı- ni söyledi: "Bu kurum, 1950'lerde kü- çük kadrolarla, küçük bütçeleıie, der- me çatma binalarda kaliteli bir hizmet sunuvordu. Bu geçmiş, bugün \anlan noktayı daha da acıklı bir hale getirir. Si- yaset edenlerin bir kııruma o kurumun vasasını çiğneyerek müdahaleetmeieh hoş değil. Ama tiyatronun kendi içinde de sonınlar var. Bazı sanatçılann bu siyasi müdahilleri davet ettiklerini düşünüyo- rum." Erten, sıyasılerın De\let Tıyatro- lan'na eleman alırken kendi partiiılen- nı de kuruma sokmak ıstediklenni vur- ücel Erten, Tamer Levent ve Lemi Bilgin'in katıldıklan toplantıda bilinen eleştiriler, öneriler yinelendi. Sanatçılann siyasileri çözüm yeri olarak görmelerinin, siyasi erkin müdahalesini davet ettiği vurgulandı. guladı. "DevletTıyatrolanheryılbinler- ce insanın alındtğı bir KİT değil. 60-70 kişinin içine bir-iki yandaşını sokmanın bir sivasetçivc ne tür bir yaran olabilir? Sonuçta sanatın hukukunu ciğnenıişolur, bu da siyasetçinin kendi onurunu, sana- h \e kurumu örseler. Devlet livatrola- n'nda çalışan sanatçılar da ayaklan ta- şa çarptığında sivasileri çözüm yeri ola- rak görmemelL Artik bunlann karşılık- lı olarak ögrenilmesinin zamanı gdmiş- tir." Erten. Devlet Tiyatrolan'nı olutnsuz yöndeetkileyen başka olguları da 'genel müdüryardımcılannın sanatçılar arasın- dan seçilmesi" ve 'sivil toplum örgütle- rinin. kendi başkanlannı iktidara getir- me amacım taşımalan" olduguna değın- di. Ilk durumun. genel müdür yardım- cılannın iktıdar yanşına gırmelenne ne- detı olacağını belirten Erten. dört genel müdür yardımcısının sanatçı olmasını gerektiren bir mevzuatın da bulunmadı- ğını anımsattı. Devlet Tıyatrolan'na yakın duran ikı siv ıl toplum örgütünün TOBAV ve Dev- let Konservatuvarları Mezunlan Daya- nışma Derneği (DKMDD» ikı başkanı- nın genel müdür yardımcısı olarak gö- re\ yaptığını söyleyen Erten. "Sh'iltop- hım örgütü, başkanını iktidara taşıma amacım taşımamalı. Fleşfirisini vapma- lı \e çözüm önerileri getirmelidir" dedi Cüneyt Gökçer ile başladı TOBAV Başkanı Tamer Levent ıse bu eleştiriye Dev let Tiyatrosu'nun kendini yönetecek elemanlan yetıştiremediğı, bir sivil toplum örgütünün başkanından gö- rev yapması ıstendiğınde görevden kaç- manın anlamsız olduğu yanıtını verdi. TOBAV'ın yıllarca. yöneticıliginbıretık ve esterik içinde yapılmasına i'ışkın pek çok çalışmalar yaptığını. Tiyatro Oyun- cuları Meslek BırliğT'ni (TOMEB)kur- duğunu söyleyen Levent. "Hem bu ka- dar emek vereceksin, hem de görev ve- rüdiğinde yok yapmam' diyeceksin. Bö>- le şe> olmaz" dıye konuşru. Devlet Tiyatrolan "ndakı ilk yırtığın yıllar önce Cüneyt Gökçer" in Kültür Ba- kanlığı'nca görevden alınmasıylaoluş- tuğunu anımsatan Levent. "Kurum o dönemden bugüne hanedanlık zihnive- rinin şemsiyesi altında vaşadı. buna kar- şı çıkanlar kı/ağa alındı. Son > aşananlar bu sürvcin bir uzanfısKJır" dedı. IŞILDAK VE YELPAZE ATİLLA BİRKİYE Ekimin Damlalam Bütün dolunayları yazıp da vermıştın; aceleyle, buruşuk bir kâğıt parçasına. Binlerce yıl sakladım onu yiıreğimde. Ekım gelince, kurumuş yapraklara bastım. Ekim gelince yüregimdeki kâğıt parçasını çıka- np baktım. Bütün dolunaylar yazdığın gibi duruyordu. Ekım rüzgânydı göğsüme işleyen, yine ceketi- min önü açık. Dolunaylara baktım. Bir tanesı yere düştü, bir tanesi parmaklartmın arasından kayıp da. Ekim dolunayıydı bu. Engelleyemedim, tüm çaba boşunaydı. Tek bir gözyaşı yere düşer ya, işte onun gibi bir tek Ekim dolunayı yere düştü. : Ortadan ikıye bölündü. Bir yanda hüznün tarihı, öte yanda aşkın tarihi vardı. Ekım rüzgânydı göğsüme işleyen, yıne ceketi- min önü açık. En büyük işım tüm kenti sessizce yürümek, bel- ki bir de, bir tek bir gözyaşı. Yürürken geçmişe götürdü benı, Ekim rüzgârı. Anılar canlandı gözlerımın önünde. Hiçbir şıirıni yayımlatamamış yaşlı bir şairin genç kıza olan aşkı aktı gözlerimden, Istanbul'un Ekim yapraklı yollarına: Dolunayın denizden battığı bir körfez gecesiydi. Hep birlikte kızıllığı izlıyorduk. Söz biriiği etmıştık sanki, hiç konuşmuyorduk. Yalnızca yureklenmızın kızıllık karşısında heye- canı vardı, kumsalın yanan ateşine eşlik eden. Dalgalar hüzunlu aynlık şarkısını söylüyordu, öte yandan. Dalgalar gün doğusundandı. Genç kız gün batısında, dolunaya bakıyordu. Yaşlı şair, yalnızca genç kıza baktı ve bir tek be- nım duyduğum dizeleri mırıldandı: , • Dolunayın denizden battığı geceydi Tüm kızıllığıyfa ızlediğimız . , . . . Hemen yani başımda Çok mu zaman kaybettik ' . , sevgilim Dokunabilseydim sana -^ Yıllar önceydi. Ekim rüzgân, beni Istanbul'un yapraklı sokak- lanna geri getirdi. Dolunaylann yazılı olduğu kâğıdı katlayıp yüre- ğime koydum yine. Ekım eksik kalmıştı. - . ' • . . Ekım bir yandan yaza el sallârken san ve buruk; öte yandan kışa da merhaba dıyordu. Bu gri bir merhabaydı. Belki bunda da mutluluk bulmalıydı insan, birşi- irin bir dizesini anımsarcasına. Çünkü kışmardında, umut vardı. -•=—• : - Adı ilkbahar olan, sonra yaz bir başka umut ışt ği- Küçük bir filiz de olsa umut, kurumuş bir ağaç- ta çıkan, insan yeşertmelı onu, yüreğinın tüm se- siyle. Çünkü şimdi hayatın gerçeği, gül yaprağındaki Ekimin damlalarıydı. Argun Okumuşoglu'nun sergisi Kerem Görsev Jan Bar'da • KültürServisi- ' Argun Okumuşoglu'nun yenı resımlerinden oluşan sergı AFM Kerem Görsev Jazz Bar'da açıldı. Okumuşoglu'nun . kanşık teknikle ve lastik mühürle yaptığı çalışmalanndan oluşan \egenellikle kendi yazdığı masallan yansıttıgı sergide 18 resim bulunyor. 5 Kasım'a kadar görülebilecek sergı için Gündüz Vassaf şunlan söylüyor "Kımı yazar. ressam vardır alır kendi dünyasına götürürbizı. Yavaş yavaş onun dilini öğrenir, düşleriyle sarmaş dolaş olur. korkulannı aşklannı yaşarsınız Argun ıse taa uzaklardan bir ' yerlerden. başka zamanlardan tanıdıklanmla başbaşa bırakıyor benı, ve bıze bırakıyor kendi dillerimizle gördüklerimize yenıden bakmayı" Karikatüristler Amasya'da bir araya geliyor • Kültür Servisi - Kankatur Vakfı tarafından mayıs ayında Ankara'da düzenlenen 5. Uluslararası Ankara '- Kankatür Festivalı'ne katılan kankatürcülerin yapıtlanndan olşan 'Avrupa-Avrupa' başlıklı sergi ve Nezih Danyal'ın kışısel sergisi yann Amasya'da açılıyor. Avrupa Komısyonu Türkıye Temsilciligi'nın katkılarıyla oluşturulan sergınin açılışı Bimarhane'de saat 17.30'dayapılacak Kâmıl Masaracı, Semıh Poroy, Nezih Danyal açılışa konuk olarak katılacaklar. Karikatünstler aynca cumartesı günü saat 13.00'te Bımarhane'de 'Kankatür ve Mızah' konulu birsöyleşi yapacak. kıtaplannı ımzalayacak. 27 Ekım'e kadar sürecek olan sergı 29 Ekim'de Trabzona gıdecek. 'Yayıncılap ulusal güvenlik belgesi almak zorunda' • ANKARA(AA)-Danıştay 10 Dairesi, yayın kuruluşlarının sahıplen ve yöneticileri hakkında. Başbakanlık'tan ulusal güvenlik açısından sakınca bulunmadıgını gösteren belge alma zorunluluğu getıren yasal düzenlemenin yürütmesınin durdurulması ıstemını reddettı tptalı ıstenen düzenleme. yayın kuruluşlannın ortakları. yönetim kurulu başkan ve üyeleri ıle sorumlu müdürleri hakkında, Başbakanlık'tan esas ve kriterleri yine bu makam tarafından belirlenecek 'ulusal güvenlik açısından sakınca bulunmadıgını' gösterır belge alınmasını öngörüyor. Daırenın kararında 'söz konusu düzenlemenin uygulanması halınde telafisi imkânsız zararlar doğuracağı' sonucuna ulaşılmadığı ıfadesine yer verildi. Danıştay 10. Dairesf nin bu karanna yapılacak itıraza, bir üst kurul olarak Danıştay Idari Dava Daırelen Genel Kurulu bakacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle