Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 EKİM 1999 PERŞEMBE
14 J v U J L l LJ-K. kultur@cumhuriyet.com.tr
Kaan Arslanoğlu 'İntihar'da kişinin toplumla ve insan kavramıyla çelişmesini anlatıyor
\ aşaıııla ölüm arasmda..•FECtRALPTEKİN
Polıtik-psikolojik romanlarıyla çağ-
daş Türk edebıyatında kendine özgü bir
yer edınen Kaan Arslanoğlu'nun yenı
kıtabı. 'Intihar- Zamanımızın Bir Kah-
ramanı' Adam Yayınlan'ndan çıktı. Ön-
cekı yapıtlarında 1980'leri ve bu döne-
mın kişiler üzerindeki izdüşümlerini ir-
deleyen Arslanoğlu. fntihar'da '80 son-
rasında biçimlenen apolıtik kuşagın top-
lumsal ve etik sorunlarını gündeme ge-
tıriyor. Içinde bulundugu yozlaşmiş dü-
zen \ e sosyal çevTesiyle olan çelişmele-
rinden kaçarak yaşamını sorgulamak ve
ölümleyaşamarasında bir karar verebil-
mek için dağlara. kendi yalnızlıgına çe-
kilenbiradamın intihartırmanışi sırasın-
dakı gerı dönüşleri ve kişisel hesaplaş-
malan aracılığıyla hem günümüz insa-
nının ruhsal çözümlemesini yapıyor hem
toplum-birey çatışmasını ortaya koyu-
yor Tartışmaya açtıgı gerçeklerin yanın-
da Arslanoğlu'nun dil ve anlatımdaki
ustalığı da. tntıhar'ı 'kolay yutulur ve
zorsindirilir' bir roman olarak çıkanyor
okumn karşısına.
-1 nrihar'da.önceki romanlannızda fb-
nu oluşturan politik betimlemeden biraz
uzakiaşıp toplumsal eleştirivi öne çıkar-
dığınm söyleyebilir miyiz?
ARSLANOĞLL - Evet. bugüne dek
polıti k-psıkoloj ik çizgıde romanlaryaz-
mama karşın lntihar'a başlarken ama-
cım. politik yönü geriye çekmek \e kı-
şilerin psıkolojik durumlannı anlatmak-
tı. Burada, bir adamın çevresindekı top-
lumla veınsan kavramıyla olan çelişme-
sı: etiyle kemığiy le bir ınsanın gözünden
toplumun ve dünyanın görünümü, hatta
toplumdan öte bir insan eleştirisi var. In-
tihar. hümanist birantıhümanist yapıt, ya-
ni 'insancıl bir insan karşıö" roman as-
lında .. Intiharidaki adamın esinlendigi tip
Xntihar'a başlarken
amacım politik
yönü geriye çekmek
ve kişilerin
psikolojik
durumlannı
anlatmaktı. Burada
bir insanın
gözünden toplumun
ve dünyanın
görünümü; hatta
toplumdan öte bir
insan eleştirisi var.
Intihar, hümanist bir
antihümanist yapıt,
yani 'insancıl bir
insan karşıtf roman
aslında... (Fbtoğrafc KADERTUĞLA)
ıse. Lermontov'un 'Zamanımızın Bir
Kahramam" kıtabındakı Peçonn karak-
teri. Peçonn de dogduğu günden ıtiba-
ren yaşamı bir can sıkıntısı olarak görü-
yor: içındeki boşluk ve anlamsızlık duy-
gusundan kurtulamıvor. Ancak Lermon-
tov'un kitabında Peçorin dışardan anla-
tılmakta. Intıhar'm en önemli farkı ise.
roman kahramanmın içerden kendinf an-
latması.
ApoMtik bir dönemin kitabı
- Intihar'ı önceki ronıanlannızdan a>t-
ran bir nokta da. 1980'lerin eieştirisinden
çok, 80 sonrasında apolirize edilmiş bir
kuşağın 1990'larda yaşadığı kaos ve kim-
iik bunalımını sorgulaması sanınm_.
ARSLANOĞLL -Romanlanmgıttık-
çe günümüze yaklaşıyor. Intihar da, apo-
litık dönemin bir kıtabı. Romanın kah-
ramanı. kısa bir politik geçmişi. felsefi
ve sıy ası bir bakış açısı olmasına karşın.
çok fazla kitap okumayan ve politikay-
la pek ılgilenmeyen bir tıp. Onunki da-
ha çok. kendi kişiliğıy le toplumun çelış-
mesinden doğan ruhsal bir sorun; zama-
nımıza oldukça uygun yani... Zaten ki-
tabın ısmı 'Zamanımızın Bir Kahrama-
nı'olacakken.bır uyarlama roman sanıl-
masını önlemek için 'İntihar' başlıgına
karar verildi. Intihar bir uyarlama roman
değıl. ama Lermontov'un yapıtından
kuv\etle esınlendığı söylenebılir
- Romanın kahramam Erdem, tam an-
lamıvla 'tutunamayan' bir karakter de-
ğil aslında. Düzen içindekendine yeredin-
miş, toplum yaşamına uyum saglamış bir
adam_
ARSLANOĞLU - Bu romanda, Zama-
nımızın Bir Kahranıanı'nda olduğu ka-
dar 'Tutunamayanlar'a. Şeyh Bedrettin'e
\e hatta 'Lotita'ya da göndermeler \ar:
ancak Erdem tam anlamıyla bir tutuna-
mayan değil tabiı kı. Çok çalışkan, işın-
de çok başanlı, aile yaşantısı oldukça
uyumlu bir üst düzey yönetici; ancak yi-
ne de bir şey lerden. tüm yozlaşmışlıgı ve
çürümüşlüğünün bilincinde olarak düze-
Zerrin Tekindor'un figürselyorumlan
KJYMETGtRAY
ANKARA - Kadın ya da kadınlar dünyasına açı-
lan bir penceredır Zerrin Tekindor'unyapıtlan. Ara-
lanna yer yer çocuklann katıldığı bir dünyaya.. An-
cak kadınlar ve çocuklar. yaşam kesiti içinden çeki-
lip alman, çevremizde gezinip dolaşır olmanın öte-
sinde yorumlartaşımaktadır. Bunlaröznel dünyanın
imgeleri olarak resimlerdeki yerlerini ajırlar. Beden-
sel olarak yapıtın içinekatıldıklan anda, yaratılan sa-
nal mekânın parçası olurlar ve son derece özgün ve
ıronik imgelere bürünürler Gerçek kimlikleri. sanal
ortamlar ve fantastik yorumlarla örtüştürülerek gı-
zemli düşselliklerin derinliklerinde kaybolur ve Zer-
rin Tekindor'un kahramanlanna. oyunculara dönü-
şür.
Bu aşamada seçilen kahraman sözcüğü, bilınçli bir
yaklaşımla katılır sanatçının yapıtlanna. Bu kahra-
manlap'oyuncular yoruma çok katmanlı anlamlar ka-
zandıran ironik ve gızemlı kimliklerdır. Çoğu zaman
tiyatro bilinen bir tıyatro oyununun kahramanla-
a'oyunculandır, kimi zaman korkuluklar ya da ya-
kin çevreden alınan tiplemelerdir kahramanlaştınlan.
Değişmeyense. kadın olmalandır.
Kadm. ruhunungizemli aynntılanyla bütünleşen
kadınsı bezemelerle sarmalamakta v e saklamaktadır.
Yaşamın ınsanın yüzüne yansıyan tüm sırlannı sak-
layan maskemsi boya dokusu, duyguların açık ola-
rak yansımasına ket vuran gözler. salt yüzün kadınsı gü-
zellığini çevreleyerek gizemlı sırlan saklavan abartılı
Tekindor'un sergisi Ankara Emlak Sanat GalerisTnde sürüyor.
saç biçimlen. süsleme v e süslenme ile özdeşleşen kadm-
si dürtünün sakladığı duyjıusallığı saran giysiler yansır
Tekindor'un tuvallerıne On plana çıkan bezeme. süsle-
me. güzelleştırme eylemleri; sanatçının çevresine.
insanlara ve dünyaya güzellikler ıçınden bakma se-
çimi ve insanlara sıcak. sevecen ve dost y aklaşımıy-
la örtüşür. Bu baglamda bir başka etken. Tekindor'un
tiyatro sanatçısıkımlığı.baskınseçimlerkatarresim-
lerine. Oynanan onlarca oyunun çarpıcı kahraman-
ları sahnelenn anlık geçıcılıgınden sıyrılıp tuvalle-
kalıcılı^ına, ya.kalapma^a, b,aş]ar Kostyrnlçru,
makyajları. evlemleri. replıkleri ve hatta sahne ışı-
ğıyla aydınlanan görünümleriyle, farklı bir bakış
açısından. dogrudan doğruya sahnenın içinden. ola-
yın ıçinde var olan sanatçının yorumundan süzüle-
rek resıınlenmeye başlanırlar
Tiyatro edebiyatının görkemlı oyunlarınm kahra-
manları bu varsıllığı doyumsayan bir sanatçının tu-
\ alıne yansımaya başlar. Yepyeni yorumlar ve aynm-
lı imgeler kazanan kımliklerıyle başka bir sanat da-
lında yenıden canlanırlar. Kadın dünyasımn gizem-
len ıle örtüşen yorumlarla bütünleşerek resımlenir-
ler. Kral Lear'den Ferhat ile Şırin'e. Istanbui Efen-
disi'nden Ölüm'e, Büyük Âşıklann Sonuncusu'n-
dan. Gürültülü Patırtılı Bir Hikâye'ye. Göğe Açılan
Pencere'derı Geyıkler Lanetler'e ulaşan katmanlar-
dan öznel yaklaşımlarla seçilerek tuvallere aktarılan
yorumlaraevrilirler.
Cudana'lar. Efsunlular ile korkuluklar ve portre-
ler sanatçının yapıtlan arasında özgün yorumlarla
bırleşirler. Tekindor'un yaşamında tiyatro sanatçısı ve res-
sam kimlıgini bırleştirmesine koşut bir yorumla sanat ya-
pıtına dönü^ürler.
ne uyum saglamaktan rahatsız. Toplum-
la çelişen ınsanlar 1990'larda bir tutuna-
mayan rolü oynamaya: 80 öncesınde ol-
duğundan çok daha fazla ödün verme-
lerine ve kendilerinı satarak tutunmava
çalışmalanna karşın *a\kın' havalannı ko-
rumaya uğraştılar. Öyle kı 1980 sonra-
sında marjınallik adeta tıcarileştı. Ben In-
tihar'da bunlann karşıtını göstermek is-
tedim.
'Bir mesaj vermeye çalıştım"
- Erdem, sonunda tüm arkadaşlan. işi
ve ailesini geride bırakıp \aşamını sorgu-
lamak ve intihan düşünmek için, belki de
mutiak yalnızlığa ka\uşabilecegi tek ver
olan dağlara sav uruvor kendini. Peki ken-
di iradesivle ölümc bu denli yaklaşması-
na karşın, vine de derinlerde bir yaşama
bağlıltğı yok mu Erdem'in?
ARSL4NOĞLL - Tabıi kı var ve bu
baglılık da ölüm korkusundan kaynak-
lanıyor. Daha 16-17 yaşlanndayken çok
yakın ikı arkadaşıyla bırlikte. 35 yaşına
geldığinde intihar edecegine söz veren
Erdem. aslında tüm yaşamını ölüm kor-
kusuyla ve ölümü düşünerek. ölümün
üzerine giderek geçinyor. Zamanı geldi-
ğindede. insanların kendılerıni sorgula-
masını engelleyen felç edicı kent yaşa-
mını bırakıp kendi yalnızlıgına çekıli-
yor; yaşayıp yaşamayacağına karar ver-
mek için...
-Toplumun yodaşmışlığı ve çürümüş-
lüğünün karşısında duran roman kahra-
manına 'Erdem' ismini verirken, bu is-
me imgesel bir anlam \ üklemeyi düşiin-
müşmüydünüz?
ARSLANOĞLL - Erdem ismınin dü-
şünülmüş. sembolık bir anlamı var tabıi,
çünkü bu bir ahlakromanı. Intihar. etık bir
tartışma açıyor aslında. Toplumsal yaşam-
da geçerlıliğı olan değerlermı. yoksa tüm
bu degerlere başkaldıran adam mı daha
dogru? Erdem, düşünce sürecın-
dekı genye dönüşlerle çeşitli ah-
lakı sorunları ırdeliyor. Hatta so-
nunda. toplumun öne çıkardıgı
yoz cınselliğe karşı, bılerek. sırf
kötü bir şey yapmış olmak için
kansını da aldatıyor. Kendisine
bu ısmı veren babasına bile, 'ya
sen çok mu erdemKydin?' diye-
cekkadaröfkeli...
- Romanın sonunda hrmanı-
şını tamamlıyor ve dağın zine-
sine ulaşıyor Erdem. İşte bura-
da 'Doyulacak şey değıl bak-
mak .. Doyulacak şey degil so-
luk almak..' sözleri dökülüyor
ağzından. Erdem'in ölüme ya
da yaşama karar verip verme-
diğini bilmivoru/: ancak bu söz-
ler si/den okuı a bir ileti taşıyor
mu?
ARSLANOĞLL - Genelde
romanlarımın sonunu yoruma
açık bırakma egilımım var; an-
cak İntihar'da bir mesaj verme-
ye çalıştıgımı söyleyebılırım.
Buradan bir intihar sonucu da çı-
kanlabılır. ama Erdem'ın aklın-
dan geçenler. 'herşeyerağmen
ne gereği var—'a daha yakın sa-
nınm. Erdem'in saatıni zirveden
aşağıya. boşluğa fırlarması da,
bundan sonrakı yaşamının ku-
rallara ve zamanlara baglı kal-
mayacagını göstermiyor mu?
Saat gözden kaybolurken Er-
dem de zamanla olan çelişkısi-
ni yokediyor.
Üç eski genel müdür, Devlet Tiyatrolan'nda gelinen durumu 'bilinen' sorunlarla dile getirdi
6
Sanatçılar çözümü siyasflerde aramamah'
Kömîr Servisi- Devlet Tıyatrolan'n-
da yaşanan çalkantılar Tiyatro Tiyatro
dergısının düzenledigı, üç eski genel
müdürün katıldığı bir toplantıda tartı-
şildı. Kısa bir süreöncetartışmalı birşe-
kılde görevınden alınan eski Devlet Ti-
yatrolan Genel Müdürü Lemi Bügin,
TOBAV Başkanı Tamer Levent. yönet-
men Yücei Erten ve dergmın sahibı Mus-
tafa Demirkanh'nın katıldığı toplantı-
da. bugün gelinen durumun öncesi de ko-
nuşuldu. Rahmi Dilligii ise davet edildi-
ği halde toplantıya gelmedi.
Tiyatronun 'prestij kaydettiğini' vur-
gulayan Mustafa Demirkanlı, Lemi Bıl-
gın'ingörevdenalınıştarzını 'Saraydar-
besi' olarak nıtelendırerek. "Bakanhğın
tiyatroja müdahil okiuğu bir siirec Le-
mi Bilgin'in üzerinden yaşanmıştır" de-
di.
Lemi Bilgın de, beş günlük bir turne
için Almanya'da bulundugu bir sırada
Devlet Tiyatroları Genel Müdür Yar-
dımcısı Rahmi Dilligilın bakanlıkça ve-
kâleten kendi yerıne atanmasıyla başla-
yan süreci degerlendırdı. Bilgin, bu tav-
n 'siyasi erkin tiyatrova yaptığı bir dar-
be' olarak niteiendirdi. Bilgin, "Baka-
nın genel müdür değiştirme vetkisi var-
dır, ama içişierimize müdahale edemez,
Bir yıl önce görevden alınan yönetküer,
benim y urtdışında olmamdan istifade
ediierek yeniden görev lerinin başına ge-
tirildüer. Bu. akıl almaz bir rutarsıziık-
tır*" dedı.
t
Pevlet Tiyatrolan KİT de^İr~
Geçen y ıl benzer bir yöntemle göre-
ve getirildiğinin anımsatılması üzerine
Bilgin, kendısının herhangi bir kadro
değişiklığine gitmedigini savundu. Bil-
gin, Kültür Bakanlığı'nın belli çevTeler
tarafından tiyatronun ıçine çekildığıni
v urguladı: "Tiyatronun geieceğme ifişkin
planbnn bakanlık için çokönem taşıma-
djgı bir gerçek. [>4av ısıv la bakanlık gün-
lük müdahalelerde bulunuvor ve bu nok-
tada sıkıntı başgösteriyor. Zamanla öy-
le bir eğilim oiuştu ki, herkes sorunlan
çözmek için bakanlığı adres göstermeve
başladı. Bakanlık, tiyatrova her dediği-
ni vaptırabilir gibi bir hava doğdu. Bu tu-
tumun karşısında oMuğunuz zaman da
sorun yarattığınız düşünülüyor."
Yücel Erten, mevcut durumun bula-
nık bir geçmişten geldiğinı ve ufkunun
da bulanık olduğunu belirtti.
Erten, Devlet Tıyatrolan'nın şımdiki
'başıeğik' durumunu hıç hak etmediğı-
ni söyledi: "Bu kurum, 1950'lerde kü-
çük kadrolarla, küçük bütçeleıie, der-
me çatma binalarda kaliteli bir hizmet
sunuvordu. Bu geçmiş, bugün \anlan
noktayı daha da acıklı bir hale getirir. Si-
yaset edenlerin bir kııruma o kurumun
vasasını çiğneyerek müdahaleetmeieh hoş
değil. Ama tiyatronun kendi içinde de
sonınlar var. Bazı sanatçılann bu siyasi
müdahilleri davet ettiklerini düşünüyo-
rum." Erten, sıyasılerın De\let Tıyatro-
lan'na eleman alırken kendi partiiılen-
nı de kuruma sokmak ıstediklenni vur-
ücel Erten,
Tamer Levent
ve Lemi
Bilgin'in
katıldıklan
toplantıda
bilinen
eleştiriler,
öneriler
yinelendi.
Sanatçılann
siyasileri çözüm
yeri olarak
görmelerinin,
siyasi erkin
müdahalesini
davet ettiği
vurgulandı.
guladı. "DevletTıyatrolanheryılbinler-
ce insanın alındtğı bir KİT değil. 60-70
kişinin içine bir-iki yandaşını sokmanın
bir sivasetçivc ne tür bir yaran olabilir?
Sonuçta sanatın hukukunu ciğnenıişolur,
bu da siyasetçinin kendi onurunu, sana-
h \e kurumu örseler. Devlet livatrola-
n'nda çalışan sanatçılar da ayaklan ta-
şa çarptığında sivasileri çözüm yeri ola-
rak görmemelL Artik bunlann karşılık-
lı olarak ögrenilmesinin zamanı gdmiş-
tir."
Erten. Devlet Tiyatrolan'nı olutnsuz
yöndeetkileyen başka olguları da 'genel
müdüryardımcılannın sanatçılar arasın-
dan seçilmesi" ve 'sivil toplum örgütle-
rinin. kendi başkanlannı iktidara getir-
me amacım taşımalan" olduguna değın-
di. Ilk durumun. genel müdür yardım-
cılannın iktıdar yanşına gırmelenne ne-
detı olacağını belirten Erten. dört genel
müdür yardımcısının sanatçı olmasını
gerektiren bir mevzuatın da bulunmadı-
ğını anımsattı.
Devlet Tıyatrolan'na yakın duran ikı
siv ıl toplum örgütünün TOBAV ve Dev-
let Konservatuvarları Mezunlan Daya-
nışma Derneği (DKMDD» ikı başkanı-
nın genel müdür yardımcısı olarak gö-
re\ yaptığını söyleyen Erten. "Sh'iltop-
hım örgütü, başkanını iktidara taşıma
amacım taşımamalı. Fleşfirisini vapma-
lı \e çözüm önerileri getirmelidir" dedi
Cüneyt Gökçer ile başladı
TOBAV Başkanı Tamer Levent ıse bu
eleştiriye Dev let Tiyatrosu'nun kendini
yönetecek elemanlan yetıştiremediğı, bir
sivil toplum örgütünün başkanından gö-
rev yapması ıstendiğınde görevden kaç-
manın anlamsız olduğu yanıtını verdi.
TOBAV'ın yıllarca. yöneticıliginbıretık
ve esterik içinde yapılmasına i'ışkın pek
çok çalışmalar yaptığını. Tiyatro Oyun-
cuları Meslek BırliğT'ni (TOMEB)kur-
duğunu söyleyen Levent. "Hem bu ka-
dar emek vereceksin, hem de görev ve-
rüdiğinde yok yapmam' diyeceksin. Bö>-
le şe> olmaz" dıye konuşru.
Devlet Tiyatrolan "ndakı ilk yırtığın
yıllar önce Cüneyt Gökçer" in Kültür Ba-
kanlığı'nca görevden alınmasıylaoluş-
tuğunu anımsatan Levent. "Kurum o
dönemden bugüne hanedanlık zihnive-
rinin şemsiyesi altında vaşadı. buna kar-
şı çıkanlar kı/ağa alındı. Son > aşananlar
bu sürvcin bir uzanfısKJır" dedı.
IŞILDAK VE YELPAZE
ATİLLA BİRKİYE
Ekimin Damlalam
Bütün dolunayları yazıp da vermıştın; aceleyle,
buruşuk bir kâğıt parçasına.
Binlerce yıl sakladım onu yiıreğimde.
Ekım gelince, kurumuş yapraklara bastım.
Ekim gelince yüregimdeki kâğıt parçasını çıka-
np baktım.
Bütün dolunaylar yazdığın gibi duruyordu.
Ekım rüzgânydı göğsüme işleyen, yine ceketi-
min önü açık.
Dolunaylara baktım.
Bir tanesı yere düştü, bir tanesi parmaklartmın
arasından kayıp da.
Ekim dolunayıydı bu.
Engelleyemedim, tüm çaba boşunaydı.
Tek bir gözyaşı yere düşer ya, işte onun gibi bir
tek Ekim dolunayı yere düştü. :
Ortadan ikıye bölündü.
Bir yanda hüznün tarihı, öte yanda aşkın tarihi
vardı.
Ekım rüzgânydı göğsüme işleyen, yıne ceketi-
min önü açık.
En büyük işım tüm kenti sessizce yürümek, bel-
ki bir de, bir tek bir gözyaşı.
Yürürken geçmişe götürdü benı, Ekim rüzgârı.
Anılar canlandı gözlerımın önünde.
Hiçbir şıirıni yayımlatamamış yaşlı bir şairin genç
kıza olan aşkı aktı gözlerimden, Istanbul'un Ekim
yapraklı yollarına:
Dolunayın denizden battığı bir körfez gecesiydi.
Hep birlikte kızıllığı izlıyorduk.
Söz biriiği etmıştık sanki, hiç konuşmuyorduk.
Yalnızca yureklenmızın kızıllık karşısında heye-
canı vardı, kumsalın yanan ateşine eşlik eden.
Dalgalar hüzunlu aynlık şarkısını söylüyordu, öte
yandan.
Dalgalar gün doğusundandı.
Genç kız gün batısında, dolunaya bakıyordu.
Yaşlı şair, yalnızca genç kıza baktı ve bir tek be-
nım duyduğum dizeleri mırıldandı: , •
Dolunayın denizden battığı
geceydi
Tüm kızıllığıyfa ızlediğimız . , . . .
Hemen yani başımda
Çok mu zaman kaybettik ' . ,
sevgilim
Dokunabilseydim sana -^
Yıllar önceydi.
Ekim rüzgân, beni Istanbul'un yapraklı sokak-
lanna geri getirdi.
Dolunaylann yazılı olduğu kâğıdı katlayıp yüre-
ğime koydum yine.
Ekım eksik kalmıştı. - . ' • . .
Ekım bir yandan yaza el sallârken san ve buruk;
öte yandan kışa da merhaba dıyordu.
Bu gri bir merhabaydı.
Belki bunda da mutluluk bulmalıydı insan, birşi-
irin bir dizesini anımsarcasına.
Çünkü kışmardında, umut vardı. -•=—•
:
-
Adı ilkbahar olan, sonra yaz bir başka umut ışt
ği-
Küçük bir filiz de olsa umut, kurumuş bir ağaç-
ta çıkan, insan yeşertmelı onu, yüreğinın tüm se-
siyle.
Çünkü şimdi hayatın gerçeği, gül yaprağındaki
Ekimin damlalarıydı.
Argun Okumuşoglu'nun sergisi
Kerem Görsev Jan Bar'da
• KültürServisi- '
Argun
Okumuşoglu'nun yenı
resımlerinden oluşan
sergı AFM Kerem
Görsev Jazz Bar'da
açıldı.
Okumuşoglu'nun .
kanşık teknikle ve
lastik mühürle yaptığı
çalışmalanndan oluşan
\egenellikle kendi
yazdığı masallan
yansıttıgı sergide 18
resim bulunyor. 5
Kasım'a kadar
görülebilecek sergı için Gündüz Vassaf şunlan
söylüyor "Kımı yazar. ressam vardır alır kendi
dünyasına götürürbizı. Yavaş yavaş onun dilini
öğrenir, düşleriyle sarmaş dolaş olur. korkulannı
aşklannı yaşarsınız Argun ıse taa uzaklardan bir '
yerlerden. başka zamanlardan tanıdıklanmla başbaşa
bırakıyor benı, ve bıze bırakıyor kendi dillerimizle
gördüklerimize yenıden bakmayı"
Karikatüristler Amasya'da
bir araya geliyor
• Kültür Servisi - Kankatur Vakfı tarafından mayıs
ayında Ankara'da düzenlenen 5. Uluslararası Ankara '-
Kankatür Festivalı'ne katılan kankatürcülerin
yapıtlanndan olşan 'Avrupa-Avrupa' başlıklı sergi ve
Nezih Danyal'ın kışısel sergisi yann Amasya'da
açılıyor. Avrupa Komısyonu Türkıye Temsilciligi'nın
katkılarıyla oluşturulan sergınin açılışı Bimarhane'de
saat 17.30'dayapılacak Kâmıl Masaracı, Semıh
Poroy, Nezih Danyal açılışa konuk olarak katılacaklar.
Karikatünstler aynca cumartesı günü saat 13.00'te
Bımarhane'de 'Kankatür ve Mızah' konulu birsöyleşi
yapacak. kıtaplannı ımzalayacak. 27 Ekım'e kadar
sürecek olan sergı 29 Ekim'de Trabzona gıdecek.
'Yayıncılap ulusal güvenlik
belgesi almak zorunda'
• ANKARA(AA)-Danıştay 10 Dairesi, yayın
kuruluşlarının sahıplen ve yöneticileri hakkında.
Başbakanlık'tan ulusal güvenlik açısından sakınca
bulunmadıgını gösteren belge alma zorunluluğu
getıren yasal düzenlemenin yürütmesınin
durdurulması ıstemını reddettı tptalı ıstenen
düzenleme. yayın kuruluşlannın ortakları. yönetim
kurulu başkan ve üyeleri ıle sorumlu müdürleri
hakkında, Başbakanlık'tan esas ve kriterleri yine bu
makam tarafından belirlenecek 'ulusal güvenlik
açısından sakınca bulunmadıgını' gösterır belge
alınmasını öngörüyor. Daırenın kararında 'söz konusu
düzenlemenin uygulanması halınde telafisi imkânsız
zararlar doğuracağı' sonucuna ulaşılmadığı ıfadesine
yer verildi. Danıştay 10. Dairesf nin bu karanna
yapılacak itıraza, bir üst kurul olarak Danıştay Idari
Dava Daırelen Genel Kurulu bakacak.