Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 EKİM 1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HjJV\JiıUİVJJ. / ekonomi(5cumhuriyet.com.tr 13
ŞİRKETLERDEN
• MOTHERCARE.
banyo ürünlenyle
ebeveynlere kolaylıklar
sunuyor. Mothercare
Banyo Seti'nde,
çıkanlabilen raflı küvet,
iki bölümlü tas, banyo
süngeri ve başhklı bebek
bornozlan bulunuyor.
• MAZHAR ZORLU
HOLDtNG
kuruhışlanndan Ege
Yüdız, Ege Pen, Mutfak,
Bahçesaray \e Rattan
şirketkrinin geteneksel
bayiler toplanüsı
gerçekleş,tirikü. Antalya'da
düzenlenen toplanbda.
1999 \iuiun
değerlendirmesi yapıhrken
2000 >ibran hedefleri
beiiriendi.
• CASTROL, Boğaziçi
Üniversitesi'nin
işbirliğiyle 27-28 Ekim
tarihlerinde düzenlenen
Uluslararası Yağlama
Teknikleri Konferansı'nın
sponsorluğunu üstlendi.
Castrol 100. yıl
kutlamalan çerçevesinde
eğitime verdiği desteğe
devam ediyor.
• YAŞARBANK, finans
sektöründe uzun yıllardır
hizmet veren Fehmi
Güttekin'in finans grubu
başkanhğına getirdi. Eski
Vakıflar Bankası G«nei
Müdûrü Gültekin, 199Tde
bü görevinden »nlarak.;^
Bayındır Holdingde Icra
Kunıhı Üyesi olarak görev
yapıraşü."
• AUER dünyanın en
küçük kombısı olan
Micra'yı tüketicinin
beğenisine sundu. Diğer
kombilerin tüm
özelliklenni daha küçük
boyuta sığdıran Micra,
kombisine yer arayanlann
sorununa da çözüm
getirdi.
• MAYOCLINIC'in
ağustos ayında başlatnğı
Ankara ve İstanbul'daki
irtibat büruJanna
hastalann daha çok kalp,
prostat, diyabet, göz, eklem
Utihabı, kanser. çeşitü
tümörter, hornıonal
bozukluklar ve kas
hastalıklan şikâyetiyle
başvurduklan beürtiliyor.
• CARREFOURSA 23
Eylül-3l Arahk
tarihlennde CarrefourSA
Cart ile en
azl50
mılyonluk
alışveriş
yapan
müşterileri
arasından
yapılacak
çekilişle
şansh 100
kışiye en
fazla l milyarlık hediye
çeki verecek.
• BOEDMG'in McDonneU
Douglas'ın MD-95
modeline dayanarak
geliştirdiği 717-200
uçaklannın ilki American
AirTran Havayollan'na
tesfimedikii.2bin905
km'ye kadar hiç
durmadan ucabilen, 100
yolcu kapasiteü Boeing
717-200'ler bugüne kadar
110'u opsryonju toplam
225 sipariş akü.
• BAYINDIRBANK'ta
Hazine ve Sermaye
Piyasalan Genel Müdür
Yardımcılığı'na Gökhan
Günay, Sermaye Piyasalan
Birim Müdürlüğü'ne
Recep Atakan, insan
Kaynaklan ve tnşaat
Emlak Genel Müdür
Yardımcılığı'na da Ahmet
Neşe Okakın atandı.
Komişyon Türkiye'ye verilmesi öngörülen 600 milyon Euro'luk krediye yeşil ışık yaktı
AB kefil bile oluyorBRÜKSEL(AA)-AB Komis-
yonu, Avrupa Yatınm Banka-
sı'ndan (AYB) Türkiye'ye ve-
rilmesi öngörülen 600 milyon
Euro'luk düşük faizlı krediye
kefîl olarak yeşil ışık yaktı. Tür-
kiye'de yaşanan deprem felake-
tinden sonra yeniden yapılan-
maya destek amacıyla AB Ko-
misyonu tarafindan önerilen kre-
dinin. hasar gören altyapı tesıs-
• Fransa'nın en büyük işverenler derneği MEDEF, Türkiye'nin Helsinki
Zirvesi'nde adaylığına tam destek verdiğini açıkladı. Insani Yardım Fonu'ndan da
11 milyon Euro'luk bir yardım öngörülüyor.
lerinin onanm ve inşasına yö-
nelik kaynak olarak verileceği
bıldirildi. Bu arada Fransa'nın en
büyük işverenler demeği ME-
DEF, Türkiye'nin Helsinki Zir-
vesi'nde adayiığına tam destek
verdiğini açıkladı.
Kredinin kullanılma kapsamı-
na giren altyapı tesisleri arasın-
da yollar, köprüler, demiryolla-
rı ile su, gaz. elektrik dağıtım
şebekeleri, telekomünikasyon
hatlan, konutlar ve küçük ve or-
ta boyutlu işletmelerin (KOBl)
sanayi ihtiyaçlan da bulunuyor.
AB Komisyonu, depremden son-
ra tnsani Yardım Fonu'ndan (EC-
HO) 4 milyon Euro'luk bir yar-
Soysal: Türkiye 50 yıl geride
Avrupa
özjelleştirmeleri
sorguluyor
ÖZLEMYÜZAK
Türkiye'de bugüne kadar sürdürülen yanlış po-
lirikalardan ders alınmadan özelleştirme süreci bü-
tün hızıyla sürerken. Avrupa'da özellikle kamu hiz-
metlerinin özelleştırilmesi kapsamlı bir şekilde
sorgulanmaya başlandı. Bu tartışmayı alevlendi-
ren unsur ise geçen haftalarda tngiltere'de mey-
dana gelen ve 100'e yakın insanın ölümü ile so-
nuçlanan tren kazası oldu. Tren kazası kamuou-
yunda derin tartışmalara yol açarken Ingiltere
Başbakanı Tony Blair. hükümetinin hazırladığı en
büyük proje olan havayollan kontrolünün özel-
leştirilmesini askıya almayı duşündüklerinı açık-
ladı. Havacılık sektöründe Ingiltere'nin 8 bin
üyeli en büyük sendikası Balpa'nın genel sekre-
teri Christopher Darke, "Kimse özel bir kurulu-
şun kânnı arttırmak için gmenlik harcamalan-
nı kısması sonucu hava>oUannda meydana gele-
bilecek bir faciaya seyird kalmak istemez" sözle-
ri ile özellikle hiz-
met sektöriindeki
özelleştirmelere kar-
şı olmalannın gerek-
çelerini ifade etti.
Fransa'da yayım-
lanan Le Monde ga-
zetesi de "Ulusal çı-
karlar ve toplumun
yaran ve menfaaü söz
konusu olduğunda
bir kamu hizmetinin
kârfa olabiürmi ya da
kâriılığını bekkmek
doğnı dur mu" so-
rusunu sorarak ka-
mu hizmetlerinin
özelleştirilmesine
farklı bir boyut ka-
zandınyor. Avrupa
Komisyonu'nun da özelleştirilmesinden yana ta-
vır aldığı elektnk ve demiryollan gibi hizmetle-
rin yeniden sorgulanması gerektiğine işaret edi-
liyor. Avrupa'da özelleştirmeler "Türkiye'uinalı-
şık obnadığı'' bir biçimde sorgulanırken Türki-
ye'de Özelleştirme Yüksel Kurulu'nunaçıkladı-
ğı 2000 yılı özelleştirme programı, aralannda
Türk Hava Yollan, Türk Telekom ve TCDD'nin
de yer aldığı kamu hızmeti veren ve ülke açısın-
dan stratejik önem taşıyan kurumlan da kapsıyor.
Konu ile ilgili görüşlerini aldığımız Kamu Iş-
letmeciliğinı Geliştirme Vakfı (KİGEM) Başka-
nı Prof. Dr. Miimtaz SoysaL Türkiye'nin Avru-
pa'yı 50 yıl geriden izlediğini söyledi. ÖYK ka-
rarlannın "EVfF'yi tatmin etme çabasuu" yan-
sıttığını belirten Soysal, "Dünyanın arük IMF
ve Dünya Bankasf nın yapısal uyum programla-
nnı tartışmaya ve sorgulamaya başladığı bu dö-
nemde, Türkiye'deki kraldan çok krakılar, yani
özeUeştirmeciİer, bu gelişmeleri algılamaktan hâ-
lâ çok uzaklar" dıye konuştu.
• îngiltere ve
Fransa'da
özellikle kamu
hizmetlerinin
özelleştirilmesini
n doğruluğu
tartışılırken,
yapılanlardan
ders almayan
Türkiye'de
özelleştirmeler
yanlışlan ile
r
-Surüyor.
'Karanhkta kalacağız' diye dayaülan nûkleersantrahn toplamdakipayıyüzde3oiacak
'Mıımyakun:: alditinıacası
Ekonomi Servisi - Türkiye'nin karanlıkta
kalmaması için tek alternatif olarak sunulan
Akkuyu Nükleer Santralı tamamlandığında
Türkiye'nin elektrik ihtiyaanm sadece yüz-
de 3'ünü karşılayabilecek.
Nükleer lobiler tarafindan "temiz enerji"
olarak sunulan nükleer santralden gelişmiş ül-
kelerin atık sorunu nedeniyle vazgeçtiği ve
ekonomikömürlerini tamamlayan reaktörle-
ri teker teker kapattıklan gözden kaçınlır-
ken, pazar bulma kaygısı içinde bulunan şir-
ketlerin Türkiye, Kore. Pakistan, Hindıstan gi-
bi ülkelerde yoğun bir kamuoyu baskısı oluş-
turmaya çalıştıklan bilı-
niyor. Nükleer santralin,
tüm enerji kaynaklannın
tüketilmesinin ardından
bir alternatif olarak gün-
deme gelmesi gerektiği-
ni kaydeden Elektrik Mü-
hendısleri Odası Başka-
nı Ali Yiğit. "'Ov^a Tûr-
Idye su \ç termik ka> nak-
larm sadeceyüzde30'umı
jeotermal ka> nağın da yüzde 2.97'sini kuilan-
nuş durumda. Doğalgazia bir yılda biünesi
mümkün çevırim santraDeri kuöanılabilecek-
ken nükleersantralin dayaolması siyasi birter-
cih olduğunun en öneınli göstergesi" dedi.
Enerji Bakanı Cumhur Ersümer tarafin-
dan dile geririlen ve bunun için yıllık 4-5 mil-
yardolarlıkyatınma ihtiyaç duyulduğu yönün-
deki açıklamalann Devlet Planlama Teşkila-
tı tarafindan bazırlanan bir çalışma ile yalan-
landıâını anımsatan Yiğit şöyle konuştu:
"30 Haziran 1999 tarihinde TEAŞ'a yaa-
lan veCumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e
de ileülen DPT'nin çahşmasında Bakanhğua
Tnrkiye'nin enerji ihtiyaanı abarttıgı ve önü-
ne gelen ber projeye > iizde yüz saün alnıa ga-
rantisi vererek tûketimden fazla bir enerji
projesi olusturuktuguna dikkat çekümisti. An-
• EMO Başkanı Ali Yiğit,
Enerji Bakanı Cumhur Ersümer
tarafindan dile getirilen yaünm
ihtiyacının Devlet Planlama
Teşkilatı tarafindan hazırlanan
bir çalışma ile adeta
yalanlandiğını anımsattı.
cak Ersümer bu teknik raporu görmezUkten
gelerek önlerindeki Od engel olarak bid ve
DPT'vi göstenmştLAkkuyu başta olmak üze-
re sivasilerİB bugün dajatngı enerji poiitika-
hnnın hiçbir teknik davanagı buhınınamak-
tedır."
Bazı gazetelerin öncekı gün Greenpeace ta-
rafindan gerçekleştirilen eylemle ilgili olarak
"Mum rau yakahm?" şeklinde başlık atma-
sını da eleştiren Yiğit. "Buniar 3-4 yd önce
de 'Karanlıkta Kalacağız' diye manşet atmış-
brdı. Kanıuoyunda buyönde bir anlayış inuj
oiuştunna gayretiadeler" diye konuştu.
Öte yandan ihalede
yer alan şirketler, Tür-
kiye Elektrik tletim ve
Dagıüm A.Ş. (TEAŞ)
tarafindan açılan Ak-
kuyu Nükleer Santral
ihalesinde. tekfif geçer-
lilik süresinin uzatımı-
nı kabul ettiklerini bil-
dirdiler. Enerji Bakan-
lığı, Akkuyu Nükleer
Santralı ihalesinin karar aşamasımn, 31 Ara-
lık 1999 tarihine kadar uzatıldığını bildirdi.
Şirketlerin üç yıldan fazla bir süredir art
arda gelen uzatrnalara karşı ek maliyet ta-
lep etmemelerini, "Türkiye'ye ne kadar
mecbur oMukiaruun göstergesi' olarak ka-
bul eden Greenpeace Akdeniz Ofisi Enerji
Kampanyası Melda Keskin. Türkiye paza-
nnı kaybetmemek için şirketlerin her şeye
razı olduklannı söyledi. Keskin, Akkuyu'mın
2010 gibi devreye girmesi durumunda mev-
cutelektrikteki payının sadece yüzde 3'teka-
lacağtnı dile getirerek, Türkiye'de karayolu
taşımacıhğı için itnal edilen petrol ilebirsant-
ralin elektriğinin hiç ilgisi olmadığı halde
'Enerjimizin yüzde 50'si itfaal, öyleyse nük-
leersantral kurmahyız" manağının işlenmeye
çalışıldığını kaydetti.
dımı Türkiye'ye aktarmayı ka-
rarlaşürmıştı. Komisyon, aynı
fondan 11 milyon Euro'luk bir
yardım daha öngörüldüğünü ve
bunun hazırlıklannın tamamlan-
mak üzere olduğunu bildirdi.
AB'nin karar organı olan Kon-
sey'de, eylül ayında Türkiye'ye
yardım konusunda görüş birliği
sağlanmasından sonra, 3 yıllık ve
600 milyon Euro'luk krediye de
yeşil ışık yakıldı. AB Ko-
misyonu, bugünkü toplan-
tısında AYB kredisine ke-
falet güvencesi verirken bu
karann AB Konseyi ve Av-
rupa Parlamentosu tarafin-
dan süratle onaylanmasını
istedi.
Yapüan açıklamada, AYB
yetkililerinin Türkiye ile
müzakereleri sürdürdüğü
ve ihtiyaç belirlemesinin
yapıldığı, Dünya Banka-
sı'run verilerine göre dep-
remin yarattığı maddi zara-
nn 2,8 ila 6,1 milyar Euro
arasmda olduğunun belir-
lendıği ifade edildi.
AYB'nin 1965 yılından bu
yana Türkiye'ye toplam 13
milyar Euro kaynak sağla-
dığı da hatırlatıldı.
TÜSİAP'mgpzisi
Fransa'nın en büyük iş-
verenler derneği MEDEF,
Türkiye'nin Helsinki Zirve-
si'nde adaylığına tam des-
tek verdiğini açıkladı. Pa-
ris'te TÜSÎAD ve MEDEF
heyetleri arasmda yapılan
görüşmelerden sonra ya-
yımlanan ortak bildiride,
Türk ve Fransız işadamla-
nnın, Helsinki Zirvesi'nin,
Türkiye'nin AB adaylığının
tanınması açısından büyük
bir fırsat oluşturduğu gö-
rüşünû taşıdıklan bıldıril-
di. Bildiride, AB ve Türki-
ye arasındaki ilişkilerin de-
rinleştirilmesinin, Avru-
pa'nın siyasi istikrarı \e
uluslararası ekonomik reka-
bet açısından da önem ta-
şıdığı vurgulandı. TÜSİ-
AD Başkanı Erkut Yüca-
oğlu basına yaptığı açıkla-
mada/Fransiz işadamİan-
nın Türkiye'nin adaylığı-
na tam destek verdiklerini
hatırlatarak bu görüşme sı-
rasında Fransız işadamlann-
dan, Türkiye'nin adayhğı
için engel teşkil edebilecek
ülkeler üzerindeki etkileri-
ni kullanmaları talebinde
bulunduklannı söyledi.
Aldo Kaslomld, Musta-
fa Koç, Feyiıan Kalpakoğ-
lu, Lütfi Yenel, Haluk Tü-
keJ, Pekin Baran, Şeri Ege-
li, Fuat Süren, Mümtaz Te-
ker,GukJo Manzüû'nın yer
aldığı TÜSİAD heyeti, bu
akşam Fransa'nın Avrupa
işlerinden Sorumlu Baka-
nı Pierre Moscoviti ile gö-
rüşecek. TÜSİAD heyeünin
Fransa temaslan yann sona
eriyor.
ONUK YAZAR/Prof. Dr. HÜSNÜ KIZILYALLI
Cumhuriyet tarihinde Tür-
kiye'de sadece iki istikrar
programı, 1946 ve 1960/61
programlan tam başanlı ol-
muştur. Her iki program da şok program-
dır. 1946 Eylül devalüasyonu (yüzde 35)
ve alınan mali-parasal tedbirierle 1946'da
milli gelirde yüzde 32 artış fıyatlarda sa-
dece yüzde 4.3 artışla gerçekleştirilmiş
ve 1947'de tüketici fiyat endeksi yüzde
6'ya inerken milli gelir (GSMH) yüzde 4.2
artmıştır. 1958 devalüasyonunu müte-
akip istikrara kavuşmayan ekonomi, 27
Mayıs 1960'dan sonra alınan mali - pa-
rasal tedbirler ve 1 Ocak 1961 günlü
"standby" sayesinde dengeye kavuş-
muşve 1958'de yüzde 20.5 ve 1959'da
yüzde 28.5 olan enflasyon 1960'da yüz-
de 2.3 (GSMH arbşı yüzde 3.4) ve 1961 'de
yüzde -0. 7'ye (GSMH artışı yüzde 2)
düşürülmüştür. 1962-68 dönemi istikrar
içinde kalkınma yılları olmuştur.(!)
Bundan sonra Türkiye'de uygulanan
istikrar programlannın tümü başansız ol-
muştur.
Kademeli, genellikle 3 yıllık olan bu
uyduruk programlarda maaş-ücret kı-
sıntısı ve KİT mamüllerıne fiyat zammı dı-
şında ciddi hiçbir tedbır alınmadığı için,
sonuçta üretim ve gelir nâhak yere azal-
mış, işsizlik ve iflaslar artmış, gelir dağı-
lımı daha da bozulmuş ve enflasyon ora-
nı artmışıtr. (Bu sonuçlar Türkiye'de IMF
anlaşmalannın alamet-i farikası sayılırol-
muştur.) Bir de dış ödemeler dengesi,
alınan dış kredilerin de yardımıyla geçi-
ci olarak düzelmiştir.
Söz konusu istikrar paketlerini tipik/ge-
leneksel IMF "standby" programı ola-
rak kabule imkân yoktur. Çünkü 1980'ler-
den önce IMF, dış denge kadar iç den-
geyi de sağlamaya önem verirdi ve bu
amaçla ciddi mali-parasal tedbirler alın-
madan "standby anlaşması" yapmazdı.
Böyie bir program kısa vadedefiyatis-
tıkrannı sağladığı gibi, istikrar içinde kal-
kınmayı da sürekli olarak hızlandırırdı.
Yine bu "standbylarda kısa vadeli ya-
TÜPkiye'de İstikrar Ppognamları ve IMF (i)
bancı sermaye (sıcak para) girişi kısrtla-
nırdı. Ancak geçici olarak kullanılmalan
halinde faydalı olan kısa vadeli serma-
yenin devamlı kaynak olarak kullanılma-
sının mantığı yoktur, sakıncalan açıktır.
Kısa vadeli büyük hacimli yabancı ser-
maye hareketlerı 1997-98 Uzakdoğu kri-
zinin ana ve Türkiye'nin son 25 yıllık eko-
nomik- mali sıkıntılannın önemli bir ne-
deni olmluştur. Ancak her türlü sermaye
hareketinin serbestisi uluslararası ser-
tisna ederek, sermaye piyasası ve ban-
kalara kolaylıklar sağlayarak özendirme-
si anlaşılır degildir.
1997-99 döneminde Türkiye ile müza-
kerelerinde IMF'nin hem ekonomik - ma-
li dengeler üzerine özellikle kısa vadede
önemli bir etkisi(2) olmayan hem de ege-
menlik haklanna müdahale niteliğinde
olan, ama uluslararası sermayenin arzu-
su(3) olan özelleştirme, tahkim, sosyal gü-
venlik vetanm reformlan, memur maaş-
mayenin isteğidir ve 1990'larda IMF bu
istege uygun tavırsergilemiştir. Örneğin
Türkiye'de 1994 "standby°\n\n temel ve
kalıcı öğesi, esasen geçici olan ek vergi
degil, yüzde 400 faizli (ve fiilen kur ga-
rantili) süper bonolann öncülük ettiği de-
vamlı sıcak para girişidir - bu yüzden dış
açık sorunu geçici olarak çözülmüş, kar-
şıhğında ise enflasyon üç haneliye yak-
laşık olarak yerleşmiştir.
Malezya gibi bazı ülkelerin kısrtladığı,
bazılannın ikili kur (dual rate) uyguladığı
(Güney Afrika gibi) pek çok ülkenin pa-
rasal genişleme üzerine etkilerini sterili-
ze ettiği sıcak parayı Türkiye'nin son yıl-
larda yeni vergi teşvikleri ile - sermaye
kazançlannı (capital gains) vergiden is-
lannı kısıtlama ve uyduruk bütçe tedbiri
- 1999'da en az 9 katrilyon TL. açığa
karşın 0.7 katrilyon TL. gelir tedbiri gibi
konulan "standby"\n ön şartı olarak ile-
ri sürecek yerde, gerçek vergi reformu-
nu (kayrt dışı ekonomiyi vergileyen ver-
gi teşvik, istisna ve indirimlerini kaldıran
- bir kısmını geçici olarak), kamu sektö-
ründe israf. lüks ve yolsuzluklan önleye-
cek tedbirierı ve bu tedbirleri uygulaya-
cak (4) tarafsız ve ehil idare ve bağımsız
yargıyı kurmasını (maaş artışları da ya-
parak) ön şart olarak ileri sürmesi. eko-
nomik, mali ve hukuki istikrarı sağlama
açısından daha mantıklı olmaz mıydı?
"Standby" uğruna halkın karşı olduğu
(5) tahkimi ve sosyal güvenlik reformu-
nu bile kabul eden hüküme-
tin, kamuoyunun tam arzusu
oian bu haklı davasında azim-
le ve samimiyetle gayret sar-
fedeceği aşikâr iken, bu yola gidilme-
mesi neyle açıklanabilir?
1997-98 Uzakdoğu krizinin doğma-
sında önceden erken uyan yapmamak-
tan kusurtu bulunan, gerekli yardımı or-
ganize etmede beceriksiz kalan, bu ve
benzeri nedenlerie ağır eleştirilere uğra-
yan IMF'nin "standby" anlaşmalannda,
yardım isteyen ülkelerin içinde bulundu-
ğu güç durumdan yararianarak, ıç ve dış
denge ile doğrudan ilgisi olmayan ve
milli egemenlik konusu olan reformlan
(bankacılıkla ilgili) empoze etmesinin ya-
kışıksızlığını ve özellikle Bato ülkelerine em-
poze edilemeyecek reformlarda ısrann
haksızlığını pek çok iktisatçı belirtmiştir.(6)
Benzeri hemangi birBatı ülkesinde mev-
cut olan ve dış dengeyi olumsuz etkile-
meyen bir uygulama / usulün değiştiril-
mesini istemek IMF'nin yetki alanında
(jürisdiction) degildir. IMF bu şekilde yet-
kisini aşarak talepte bulunuyorsa, Tür-
kiye müttefik ülkeler (ABD gibi) aracılığıy-
la IMF yönetimine baskı yaparak hem hak-
sızlığın giderilmesini, hem de gerçekçi /
sağlam bir istikrar programı sunmak kay-
dıyla "standby" kredisini sağlayabilir.
(1/ Hüsnü Kızılvallı, Economics ofTransiti-
on Askgate, 1998, ss. 506,547.
(2) Bu hususlafbu konulardayapılan ayn ça-
lışmalarda tespit edilmiştir.
(3) AT Ankara lemsilcisi de bu reformlann
yapılması halinde Türkiye 'nin AT'yeûyelıkşan-
sının artacağım belirtmiştir (Hürriyet 14 Ağus-
tos 1999, s. 19).
(4) Türkiye 'nin son çeyrek asra kadar dün-
yanın en dürüst idarelerinden birine sahip iken,
artık saydamlık/dürüsüükaçısından en alt sıra-
lara düstüğü malûmdur.
(5) Bu konuları referanâuma götrümekten
hûkümetin özenle kaçınması bu iddianın mes-
nedidir
(6) Örneğin: Martin Feldstein, 'Refocusing
the IMF', Foreign Affairs, Month/April 1998,
ss. 20, 33.
İŞÇtNİN EVREMNDEN
ŞUKRAN SONER
Oldu da Bitti
SSK yasasında işçilere atılan kazıkla, yargının ka-
mu yaran denetimini ortadan kaldırmayı hedefleyen,
kapitülasyon yasası tahkimle beklenen sıcak para-
yı getiremeyen Ecevit hükümeti.JMF ve Dünya Ban-
kası'na yaranma karariarında Özal hükümetlerini
bastınyor.
özal döneminde yapılan özelleştirmelerde, uzun
dönemde ortada kalan yine işçi olurdu, ama hiç de-
ğilse gizli, oldubitti bir kararla bir günde kendini so-
kakta bulmazdı. Özelleştirmelerde işyerlerinde ça-
lışan işçilerin başkaişyerlerinenaklinden, işletmede
kalacaklarsa, iş güvencelerini görecelı olarak dü-
zenleyen maddelere uzanan bir dizi hüküm gün-
demde olurdu.
Deri-lş Sendikası'nın başkanı Yener Kaya, dertli;
bütün içtenliği ile anlatıyor "Biz Tuzla 'daki özel sek-
törde çalışan üye işçilerimizin dertieri ile uğraşırken,
onlann sendikasızlaştınlması, işten atılmalanna kar-
şı direnirken, kamudan sürpriz, habersiz bir büyük
darbeyedik. Türkiye 'de ilk kez kamuda bu kadar çok
sayıda işçi, habersiz, kendini 13. madde ile atılmış
olarak sokakta buluyor" diyor.
özelleştirme Yüksek Kurulu bu ayın 12'sinde al-
dığı bir kararla Istanbul'da veAnadolu'da Sümerbank'a
ait önemli işyerierinin hepsini birden kapatıyor. Cum-
huriyet tarihinin sanayileşme simgesi işyerteri Bey-
koz Deri Kundura, Istanbul Teknik Üniversitesi'ne; Ba-
kırköy Konfeksiyon Sanayii, Galatasaray Üniversite-
si'neveriRyor. Yüzlerce, toplam binlerce işçiye ise ka-
pının yolu gösteriliyor.
Kimin malını, kime veriyorsunuz? Işçiyi nasıl bu ka-
dar kolay sokağa atıyorsunuz?.. Hesabını soran mı
var?
Beklenmedik bir kararla kendilerini sokakta bulan,
hazıriıkstz yakaJanan Beykoz Deri Kundura işçileri di-
reniyoriar. Ama medya sansürünü aşıp kamuoyuna
ulaşmak, seslerini duyurmak hiç de kolay değil. Ka-
ran ancak işten atıldıktan sonra öğrenmiş olmalan
Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun taktiği, uyanıklığı.
"Oldu da bitti"y\ yaptıktan sonra, şimdi kararda im-
zalan olan hükümet üyeleri bile, "Haberimizyoktu"
ile işin içinden sıynlmaya bakıyoriar.
Gerçek şu ki kendilerini sokakta bulan işçilerin, sen-
dikalarm tek tek verecekleri kavga ile bu işin yolu ke-
silecek gibi değil. Hükümet, Özelleştirme Yüksek
Kurtriu tam gaz gidiyor. Godot'yu bekler gibi bekle-
dikleri, Türk ekonomisine zarar mı yoksa yarar mı ge-
tirdiği tartışmalı dışardan sıcak para için yapmaya-
caklan yok.
Borsa yupileri şaşkın beklenen sıcak paranın gel-
mediğinin hayıflanmasında, kraldan çok kralcı bir
politika izleniyor. Satır aralannda da olsa, kimi aklı
başında IMF, Dünya Bankası uzmanlan bile bu ka-
dar hızlı, sonuçlan hesapsız özelleştirmelerin, emek
karşrtı politikalann ekonomiye zarar vereceği uyan-
lannı yapmak zorunda kalıyorlar.
Sermayenin aklı başında, uzun dönemli çıkarian-
nı gözeten sözcüleri, kalemleri, "özelleştirmenin
böylesi de doğru değil. Ortada yağma var, yolsuz-
luk var. İşçi bu kadar rahat sokağa atılamaz" anla-
mına gelen çıkışlar yapıyoriar. Dinleyen kim?
Hükümeti gözü kara gittiği, kamu malını yağma-
layap, işçiyi sokakta bırakan bu yoldan döndürecek
ciddi, caydırtcı göç, örgütlülük gerekiyor. Hükümet,
Türk-lş'te sesin-soluğun kesilmiş olmasından cesa-
retle almış başını gidiyor, bildiğini okuyor.
Hükümet sadece ve sadece gücünün yetmediği
eli öpüyor. En son öpülen el Merve Kavakçı'nın
şahsında Fazilet'lilerin elleri oldu. Hûkümetin yumu-
şak karnının siyasal Islam olduğu, olacağı koalisyo-
nun oluşumundaki dengelerden, her üç partinin iç
.yapılanması, zaaflan ile belliydi. Asker korkusu ol-
masa çok daha fazlasını yapacaklar ya...
Ama doğrusu Ankara DGM Savcısı'nın son gece
yansı operasyonunun yanda kalması, özünde siya-
sal Islamın gücüne teslim olmasa, demokrasi adına
çok sevindirici ve umut verici olabilirdi. Sonuçta si-
yaset ilk kez devlet adına haksız, anlamsız, hatta
hukuk dışı bir güç gösterisine "dur" diyor.
Bakarsınız yol olur, siyaset, hükümetler ve paria-
mento devlet adına çok sık, polis gücü desteğinde
gerçekleştirilen yargısız infazlara, insan haklannın
ağır ihlallerine "yefer" demeyi öğrenirler. Alışkanlık
edinirler. Polis baskınlannda, cezaevlerinde insanla-
nn öldürülmeleri durur. Insanlar, hele de hep düşü-
nürler, yazartar, çizerier, solcular.. durup dururken
gece yanlan evlerinden teröre hedef olarak yaka pa-
ça alınıp götürülemezler. Hukuk, yasalar, insan hak-
lannın temel ilkeleri işletilir...
FP'lilerin, siyasal Islamcılann ayağa kalkmalan,
demokrasi yaygaralannın sadece kendileri için oldu-
ğunu sayısız deneyim ve dersle öğrenmiş olmakla
biriikte, Merve Kavakçı'nın bir gece yansı yaka pa-
ça götürülmesi işleminin durdurulması demokrasi
adına hayırtı bir iş sayılabilir. Evet, belki de herkes için
bir başlangıç, bir yol açabilir.
Cazetelerle görüşülecek
SEKA'yı batıran
kâğıt ithalatı
COŞKUNYAMAN
BALIKEStR - SEKA
Genel Müdürlüğü ile Ba-
lıkesir Müessese Müdür-
lüğü, dört aydır çalışma-
yan Bahkesir SEKA'nın
.yeniden üretime geçmesi
için Doğan, Sabah ve Tür-
kiye gruplan ile görüşme-
ler yapacak.
"Ulusalba-
sından yeterli
talep yok, bu
durumda üre-
tip stok yap-
maktansa hiç üretmemek
dahaiyi" diyen SEKA yet-
kilileri, daha ucuz ve kali-
teli olduğu için ithal kâğı-
dı kullanan Doğan, Sabah
ve Türkiye grubunun 4 bin
ton kâğıt sipanşinde bu-
lunmalan durumunda üre-
time geçebileceklerini açık-
ladı. Aylık 8 bin ton kâğıt
üretme kapasitesi olan Ba-
hkesir SEKA'nın, diğer
müşterilerin de siparişleri
ile ayda 5 tonluk birüretim
yapabileceği, bunun da ye-
terli olacağı öğrenildi. Bu
arada, SEKA'nm TEDAŞ'a
olan elektrik borcu faiziy-
le biriikte yaklaşık 10 tril-
yona yaklaşırken, SE-
KA'nm sipariş alması ve
üretime geçmesi halinde
bu borcun sorun yaratma-
yacagıvurgulandı. Selüloz-
İş Sendikası Balıkesir Şu-
be Başkanı
Fehmi Ateş,
"SEKAmi-
Kservetimiz,
SEKA'ya
sahip çık-
manyız" diyerek, gazete
sahiplerini de kâğıt gerek-
sinimlerini SEKA'dan kar-
şılamaya çağırdı.
Geçen yılın temmuz
ayında özelleştirme kap-
sarrana alınan 9 SEKA fab-
rikası ile ilgili çalışmalarda
sürüyor. Özelleştirme 1da-
resi Başkanı UğnrBayar'ın
son^çıklamasına ve 2000
Yılı Tahmini Takvimi'ne
göre, SEKA 2000'in ikin-
ci çeyreğinde özelleş,tirile-
cek.