Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10EKİM1999PAZAR
10 D I Ş H A B E R L E R [email protected]
LaetitiaDünyanın en seksi top-model artisti
Korsıka kökenli Laetitia Casta, 36
bin belediye başkanı üyeli
"Betediye Başkanlan BirfiğT
(BBB) tarafindan Fransız
Cumhuriyeti'nin simgesi
"Marianne" (Mariyan) seçildi.
36.000 adet Casta büstû yakında
öncelikle belediyelerin tören
salonlanru sûsleyecek.
"Angiosakson liberalizmTne
özenenler "2. bir "Cumhuriyet'iıııiz
bile olamadı" diye hayıflanadursun.
burun kıvırdıklan "Devtetçi
Fransa" V 'Cumhuri>'et'te ilerliyor.
Hem de en güzel kadınlannı
sembol yapa yapa... Ama ne
hikmetse21 Eylül 1792'dedoğan 1.
'Cumhuriyet'in saptadığı istence ve
ilkelerinden hiç taviz vermeden
(daha doğrusu vennemeye
çahşarak). "Liberte, EgaBte, •
Fraternite - Özgürtûk, EşKlik,
KardeşHk." (Aslolan
Cumhuriyet'lerin "sayısı" mı
"kaütesi" mi? Ne dersiniz, dostlar?)
Şu anda fiyatı 3 FF (225.000 TL)
olan, yurtiçi 20 grama kadar
standart posta pullann üstünden
tutun, tûm resmi ve gayri resmi
makalanndan geçin,
Cumhurbaşkanı katına değın bir
büst ve onunresmi,rölyefî veya
gölgesi, hatta izdüşümü Fransa'yı
temsil eder: "Marianne."
Fransızlar bir âlem! O kadar
Vohaire'leri var. Balzac'lan var,
Napoteon, Jaures, General De
Gaulle'leri var... Bu "koca koca
adamlara" rağmen, o "koskoca"(!)
millete yok ille de "Marianne".
Üstelik başında kırmızı bir
"Frigvalı Külahı", bir gögsü
ortalıkta bir afet. Nasıl afet
olmasın?
Fransız Romantik Ekolü'nün önder
siması litograf ve ressam Eugene
Delacrobt'nın (1798-1863)
devrimci rüyalan en güzel süsleyen
tablosunu "La Liberte menant le
people- Ozgürliik Halkın
Önünde"sini hatırlar mısınız?
Arkasında haykıran yığınlar, ön
planda 3 sembol kişi. Ama en önde,
başında "Kızıl Frigya Külahlı
Mızrak"ıyla bir göğsü açıkta güzel
ve kararlı bir "Marianne". Veya 19.
yy'ın tanınmış graNÜrcülerinden
Boizot'un "korsesini tüm
Fransızlan korumak için açmış bir
Marianne" imajı. Prusyalı
işgakilerle işbirliği yapan.
kraliyetçi muhafazakâr ve kilise
yanlılanna karşı "göğûs göğüse"
savaş veren Fransızlann sembolü.
1792 yılında I. Cumhuriyet kurulur
kurulmaz çıkartılan ilk
kararnamelerden birinde. "Devlet
mühüründeki kral veya mutlakiyete
atıfta bulunan tüm süngeler
atılacak. Yerine 'La'France'ı ('la'
Fransızcada dişiyi anlatan ön ek) en
iyi anlatacak eiinde rruzrak taşıyan,
antik (bu tarihi sıfat Frigya
külahnun seçimini gctiımiş) anonim
bir "kadın' ftgürii konacak"
ifadesine yer vermiş. Hem de kimin
önerisiyle? "Fransız cumhuriyeti
PARIS
UĞUR
HÜKÜM
tek ve bölünmez bir bütündür.
Ambletn, işaretlerimiz tüm dünya
halklan için özgürlük ve
cumhurhetçi kıvancımızın
göstergesi olabilmelidir" şeklinde
konuşan Blois Piskopusu'nun.
1. Cumhuriyet'in ilk meclisi Ulusal
Konvansiyon (1792-95)
milletvekili, din-devlet ayınmına
anayasal değişikliklerin yolunu
açan, laikliğin ilk adımlannı atma
cesaretini gösteren Papaz (Abbe)
Gregoire (Henry 1750-1831)
düşüncesiyle. Yeri geldiğinde
mücadele, bazen de iffet ve
bılgeliğin simgesi "Laik Azize
Kadın". "Marianne" ise 1848 Paris
Komünü'nün Içişlen Bakanı
Ledru-Rollin'den geliyor. 1848
Devrimi'nin ardından kurulan II.
Cumhuriyeti bir askeri darbeyle
yıkan Imparator Louis-Napoleon
Bonapart'e (Brumaire) karşı,
Londra merkezli gizli bir
örgütlenmeye giden ünlü
cumhuriyetçi Ledru-RoBin'ın
(1807-1874) kurduğu teşküahn adı
"Marianne". Daha sonralan Rodin
bile, bronz "Marianne" heykelleri
yapar. Büst olarak ilk bilinen III.
anneCumhuriyet (1871-1940)
heykeltıraşlardan Jean-Antoine
tnjalbert'in 92 cm. boyundaki
yapıtıdır. "Marianne"ın
anonimlikten çıkması "Medya
Devri"nin eseridir. 1969'da
heykeltıraş Aslan (Alain)
döneminin yıldızı Brighte
Bardot'tan ilk "Star Marianne"ı
yaratır. 65 cm'lik bu kalıba daha
sonra Catnerine Deneuve, Mireiile
Mathieu gibi ünlüler de girer. Son
olarak da bu yıl "BBB" "2000
yıhnın Marianne"ını seçmeye karar
verir. "Geleceği şimdiden ek alacak
gerçek bir devrimin simgesi" olnıası
amaçlanan birbirinden güzel 5 aday
belirlenir: 1) Çağıyla doğrudan
bağlantılı, gazeteci DanieDa
Lumbroso. 2) Kariyerle aile
hayatını ustalıklı bağdaştırmasını
bilmiş, manken Estelle HaUyday. 3)
Çalışkanlık, cesaret, özveri timsali
şarkıcı Patricia Kaas. 4)
Kompleksiz, iradeli çağdaş kadın
imajıyla TV sunucusu Natnane
Simon ve
5) tnsana açık, dünyaya
gülümseyen (Fransızlann 'mflli'
maskotu çizgi roman kahramanı)
'Astertı' filminin sevimli ve seksi
kadını 'Falbala'nın adeta da
kendisi, yıhn, evrenin en beğenilen
mankeni Laetitia Casta.
Tabii ki derhal itirazlar yükseldi.
"Niçin yainızca güzel kadınlar?
Örneğin bir yazar, düşünür Simone
de Beauvoir veya büim kadını trene
Joliot-Curie veya 1968 Mayıs'uun
eli bayrakh snHarda taşman
Caroline de Brenden veya
FremainviUe (Paris banÜyölerinden)
betediye reisinin yaptığı gibi Sudanlı
zenci kadın olmasın?" Şimdi bir
düşünelim. belediyeler, vilayetler,
okullar, pul üstleri Hülya Avşar,
Ayşe Arman, Defhe Samyeli, Arzum
Onan, Sibel Can arasında yapılacak
bir yanşma sonucu seçilecek bu
hanımlardan birinin görüntüleriyle
bezenecek. Birileri de itiraz edecek,
Sabiha Sertel, Füruzan, İdU Biret,
Nermin Abadan-Unat, Mûbeccel
Betik-Kıray dunırken "öteküere"
itibar edilir mi? Hatta bazılan da
diyecek ki, üstelik başında "Frigya
kfilahı" yok ama, bizim geleneksel
"başörtüsüyle" Gülay Pınarbaşı
var. O da gûzel, hem de eski
manken, hem de yazar, hem de vs,
vs... "tster külah, kep,şapka, ister
eşarp, başörtüsü", başta
taşınanlann neyi simgelediğine
bakmak gerek. "Oteki"ni biz
anlatmayalım. 21 yaşındaki Laetitia
Casta'yı "2000 YUının Marianne"ı
ve Fransa'mn sembolünü 15.000
belediye başkanı bizzat "ay"lanyla
sectiler. "Marianne'm Külahı",
"Ozgürtükçü, EşhÜkçi ve Kardeşce
bir cumhurrvetçiliğin, bireyin
açüımının. kadının erkek egemen
toplum baskısından kurtuluşunun
simgesi, 21. yüzvüın, insanın
geieceğinin kadın oiduğuna
inananlann sÜHgesL"
Külahlan değişmeye hazır mıyız
beyler?..
Lorenzo'nun
armağanıBazı şehirlere
gitmeden önce
nelerle
karşılaşacağınızı
bilirsiniz:
Alabildiğine
sıcak bir hava,
yelken, puro ve ^ _ _ — _
ellili yıllardan
kalma büyük Amerikan
arabalan...
Havana bu şehirlerden
biriydi; sizi önyargılannıza
mahcup etmeyen şehirlerden.
Bu yüzden Lorenzo beş
dolara 56 model pembe
Plymouth'uyla bütün bir
öğleden sonra şehri
gezdirmeyi kabul ettiğinde
hiç şaşırmamıştım. Genç bir
Latin sürücüden
beklenmeyecek kadar
sessizdi, onurlu bir ensesi
vardı, tüm dikkatıni
arabasındaki müzige vermiş,
elleriyle şarkının ritmini
yakalamış, parmaklan
yavaşça direksiyonu dövmeye
başlamıştı. Dayanamayıp
kasedin kimin olduğunu
sordum. "GloriaEstefan"
dedi. Ben o an sadece,
Ispanyolca söylemenm bir
şarkıcıya adamakılh ayncalık
kattığını düşünüp
Lorenzo'yla Gloria'yı baş
başa bırakacaktım. eğer
hemen arkasından gururla
eklemeseydi: "Miami'den
babam gönderdi!" Bu şehirde
kaldığım bir hafta boyunca
tanıştığım Kübalılar hakkında
iki şey öğreniyordum. biri
doğallıkla isimleriydi, diğeri
ise Miami'de bir akrabalannın
olduğu. Miami'de bir amca.
yeğen, hala, hatta daha uzak
bir akraba... Küba'da
kimsesizlik, Miami'de
yaşayatı bir akrabanm
olmamasıydı. O şehirle
kurduklan kan bağı sanki
yaşama bağlayan bir umuttu
onlar için. Çoğu yıllardır tek
bir haber dahi alamamıştı o
şehirden; yine de kimsesiz
değilleıdi. İki şehir, hem bu
HAVANA
ŞANŞEN
TÜZÜN
kadar yakın hem
de bu kadar uzak
nasıl olabilirdi
birbirine?
Lorenzo'nun
gururluses
tonunun
—-^_^-_- ardındaki haberci
hüzün "Baba
Miami'de, oğul
Havana'da"diye fısıldamıştı
kulagıma. Bir adet Gloria
Estefian: Miamıdeki babadan,
cennetten gelen bir armağan...
Lorenzo birden sakinliği ile
ters düşen ani bir dönüş yaptı:
"Hemingway"in banna
götüre>im sizLJ" Er- nes-ti-
no... Birden anımsanan eski
bir sevgili gibi. Ne çok
sürmüştüm Ispanya'da ayak
izlerini. Ta ki Plaza Mayor
civannda bir bann kapısında,
şehirdeki anı avcılanndan
bıkan birinin astıgı
"Hemingway buraya hiç ayak
basmadı" tabelasıyla burun
buruna gelene kadar... O
zamana kadarsa "Senyor
Hemingwa>' bu
kuşkonmazlara bayıhnh" ya
da "Sığır filetosunu az pişmiş
severdi" ya da "Şeker hastası
olduğundan hiç tatlı siparişi
vermezdi" türünden bir yıgın
palavrayı büyük bir iştahla
yalayıp yutmuştum. Şimdi
Küba usulü Eraestino'ya ne
derdim acaba? Lorenzo
düşüncelerimı okumuş gibi
"Floridita gerçek bir
Hemingway bandır" dedi,
"Martinisini öneririm ve
yanmda bir de sigara..."
Sanınm bayılacaktım
buna: "Bir adet
Hemingway ban:
Havana'daki Lorenzo'dan,
cennetten gelen bir
annağan-." Pembe
Plymouth'un kuyruklan
şahlanmıştı ve Havana FM,
Lorenzo için çalıyordu:
"Otomobil uçar gider. ömrüm
gibi geçer gider / Ben talihin
peşindevim, talih benden
kaçar gider."
Bebek
panda
turpgibL.
ABD'nin San
Diego hayvanat
bahçesinde doğan
panda herkesi
sevince boğmuştu.
Soyu tükenmekte
olan hayvanlardan
olan pandalara
hayvanat
bahçelerinde özel
ilgi gösteriüyor.
Bebek pandayı
muayene eden
veteriner alo
buçuk haftafak
vavrunun çok
sağhkh buldu.
(Fotoğraf:
REUTERS)
Gurbette mektup yazmanın raconu
STOCKHOLM
GÜRHAN
UÇKAN
Mektup yazmak hassas ve
önemli bir iştir, öyle hafıfe
alınmaz. Insanyurtdışında
"eslddikçe". memleketteki
adresleri çoğalır. Kime
mektup yazılacağı kadar,
hangi ortamda yazılacağı da
önemlidir. Ancak bundan
sonra mektubun içerigi
gelir. Bu satırlann yazannın
aldığı mektubu okuyana dek
yaptığı seremoniyi
bilenleriniz, yazma
konusunda da ne kadar
tumturaklı olduğunu tahmin
eder! Mektup yalnızca
haberleşme aracı değildir;
bir buluşmadır, paylaşmadır,
bir sestir. Kimisi
sımsıcaktır, kimisi buz
gibidir, kimisi bomboştur.
En eziyetli olanı, nezaketen
yazılandır. Ama her gelen
mektup mutlak
yanıtlanmalıdır. Yurtdışmda
yaşayan için altm bir
kuraldır bu.
Önce en sevdiğiniz kalemi
cebinize koyarsanız.
Dışanda, bir pub'da ya da
kafede yazacaksanız,
spiralli küçük boyutlu
bloknot elverişlidir. Kadehle
küllük arasına iyi sığışır.
Aynca, yanıtlayacağınız
mektuba da yer olmalıdır.
Isveçliler komşulanna bile
kolay kolay selam
vermezler, ama dışanda iki
bira içince başlarlar
herkesle konuşmaya, sarhoş
samimiyeti kurmaya. Siz de
bir masaya oturmadan bu
tür 'potansiyel tehükeyi' göz
önüne alarak masayı ona
göre, yani çevrede sızden
birkaç kadeh ileride olanlar
olup ohnadığına göre
seçeceksiniz. Ben iş
değiştirmeden önce çok
kültürlü bir mektup
ortamına sahiptim. Işte
bazılan: Yunanlı pizzacı
Maestro, Yugoslav pub
'NeşeliKondüktör'(')
sahibi gerçek bir gamlı
baykuştu-, Süryanilerin
pizzacısı 'Cennet Pîzza' -
pizzası rezaletti. bİT kez
yemek yetmişti bana-, bizim
vatandaşlann restoranı Lilla
(Küçük) Harem, onlann
akrabalannın lokantası
Efes, benimle bazen
Türkçe, bazen Isveççe
konuşan Kürtlerin pub'ı
"99" ve bizim dış
mahalledeki mönüsünde
'sac ka\ıırma' bile olan
'hakiki İngUiz pub'ı' New
Castlelnn(î). (Önceki
yazımı okumuş olanlannız
bana artık "Yanu ne
ortalıkta dolaşryorsun, gh
evindeyaz!"
demeyeceklerdir). Mektubu
yazdınız, sonra ne
yapacaksınız? Benim
önceden yaptı§ımı: Pul
seçeceksiniz! Oyle hep
Kral'ın, Kraliçe'nin fılan
olduğu pullan değil;
doğadan, kentten görüntüler
olanlan. Ben daha çok kuş,
kelebek ve gemili pullan
severim. Gitmeyi, ulaşmayı,
ele geçmeyi simgeliyorlar
diye. Çocuğu pul biriktiren
dostlara özellikle kıyak
geçerim. Benim bu pul
merakım, gençliğimde kız
arkadaşlanmı eve "pul
koleksiyonumu göstermeye"
getirmemden
kaynaklanmıyor, ha! Bizim
eve bırak kız arkadaşı,
erkek arkadaş bile sokmazdı
rahmetli annem! Bir, benim
Pakistanh sınıf arkadaşıma
ayncalıklı davranırdı,
"Yazık gurbetteki Arap'a"
derdi!
Türkiye'ye gidecek
mektubu postaneye elden
verirseniz, dikkatlı olmanız
gerekir! Derhal Asya
tarifesi uygulayabilirler.
Posta kutusunu
yeğleyecekseniz, üzerinde
yazan son açılma saatine
dikkat etmeniz gerekir. Ben
öyle kenarda. tenhadakı
yalnız posta kutulannı
sevmem! Yahıızlığı,
olumsuzluğu yansıtır o
görünüş. Şöyle orta yerde,
yanmda yurtiçi postanın
atıldığı mavi renkli posta
kutusu olanlannı yeğlerim.
Sanki daha güvenli gelir
bana, mektubun yerine
varma şansı artacakmış
gibi. Ondan sonrası
postacıya kamnştır; geçen
yazımda dedim ya, ben işte
bu yüzden severim
postacılan...
Ingiltere;
Avrupa'nın
HindistanıIngiliz medyasının,
tngiltere'de işler yolunda
gitmediği zamanlar hemen,
"Aman, üçüncü dün\a
ülketerinden farkunız
kabnadı" diye ağlaşması
boşuna değil. Son birkaç
aydır sağlık kurumlanndaki
skandala varan ihmalleri
eleştirirken, bu söylemi çok
sık kullanmaya başladılar.
Hastalann soğuktan ya da
bakımsızlıktan ölmelerinin
ancak üçüncü dünya
ülkelerinde görülebileceğini
üstten bakan bir tavırla ima
etmiş olmasına kızgmhk da
duysam, biliyorum ki tngiliz
medyası gerçekten haklı.
Her ne kadar eski başbakan
Tbatcherhanım,
Muhafazakâr Parti'nin son
kongresinde gaza gelip
"Avrupa'nın en iyisi biziz"
demiş de olsa bu ülke hiçbir
Avrupa ülkesinde
görülmeyecek boyutta
facialar yaşıyor, her iki ya da
üç yılda bir. Bu yüzden de
geçenlerde 29 yaşlı tngilizin
trafik kazasında öldüğü G.
Afrika'ya, kazaların facia
boyutlannda olduğu
Hindistan'a ya da herhangi
bir üçüncü
dünya ülkesine
lafedecek
halleri yok
bana
sorarsamz. En
sonşu
Paddington
tren
istasyonunda
meydana gelen tren kazasına
bakın. Onlarca insan
yaşamını kaybetti. Şu
yazının yazıldığı sıralarda
rakamm 100'ü geçeceği
söyleniyordu, düşünebiliyor
musunuz?
Bu ülke benim gözümde
çoktan Avrupa'nın >••'>•
Hindistan'ı durumundaydı
zaten. Ve biliyor musunuz
ben bu ülkeye gelişimin
sanınm üçüncü yılında,
kendi ülkemde daha önce
tanık olmadığm bir facianın
tam ortasına düşmüştüm.
Londra'yı bilenler King's
Cross'u da bilirler tabii.
Birçok metro hattımn
kesiştiği, aynı adı taşıyan
çok önemli bir tren istasyonu
vardır burada.
Bu istasyonun karşısındakı
bir hamburgercide
çalışıyordum ben.
Bir gün, her zamankinden
farklı olduğunu
her nasılsa hissettiğimiz
siren seslerini duymamızla
ne oluyor diyerek dışan
firladık. Bir de ne görelim,
onlarca itfaiye, ambulans,
polis arabasıyla doknuş
bizim işyerinin önü.
îstasyonda, yürüyen
merdivenlerde başlayıp her
yanı saran bir yangm olmuş
meğer. Hamburgercide
bulaşıkçıyız ama. adı lazım
değil, o dönemin en popüler
haftalık haber dergisinin de,
söylemesi ayıp
Londra muhabirliğini
yapmaktayız.
Dolayısıyla ufak bir de
fotoğraf makinemiz
bulunmakta.
Panik, telaş, feryat arasında,
oraya kadar nasıl
gidebildiğimi hâlâ
anlayabilmiş değilim, bir de
baktım istasyonun,
LONDRA
içeridekilere geçit vermeyen
o kahrolası, sözüm ona çıkış
kapısmın önündeyim.
ttfaiyeciler, inamn onlar
dünyanın en kahraman
insanlan, canla başla
çalışıyorlar. Ambulanslar ''•
doğal olarak biraz uzakta. '
r
.
Kimi çıkanyorlarsa
istasyonun önüne koyuyor
itfaiyeciler. Orada da kim
varsa ambulanslara kadar
taşınmasına yardım ediyor.
Çünkü kazazede sayısı bir
hayli yüksek. Zaten zeki bir
adam sayılmam, iyice
aptallaşmışım. Allah'tan ' *
bazen aptallığımdan
üzülmeyi bile unuttuğum
zamanlar olur. Bu da öyle bir
zaman olmah ki,
ambulanslara yaralı
taşıyanlardan biri de ben
oldum. Ne acıydı, bir
bilseniz. Birileri hiçbir
canlının layık olmadığı
biçimde yaşamlannı
yitiriyorken, ben de son
dakikalanna tanık
oluyordum. Korkunçtu.
King's Cross metro
istasyonundaki bu yangında
50'den fazla insan ölmüştü.
Thames Nehri'nde batan
gemide ölen
MUSTAFA
ERDEMOL
60 kişiyi, biri
ben bu ülkede
iken, diğeri
çok önce
gerçekleşen
iki stadyum
faciasında
_ _ _ ^ ^ ^ . ^ _ ölen toplam
100'den fazla
kişiyi hesaba katmadan,
Ingiltere'de sadece tren
kazalannda ölen insan
sayısını söylememi ister
miydiniz? Bu ülkenin
tarihindeki en büyük tren
kazası 22 Mayıs 1915'te
olmuş ve 227 kişi yaşamını
yitirmiş. 1952EkinıMrM
<
Harrow and Wealdstone'da
112, Arahkl957'de
Lewisham'da 90, Kasım
1967'de Heather Green'de
49, Şubatl975'te
Moorgate'de 43, Aralık
1988'deClapham
Junction'da 35,
Temmuz 1984'te Falkirk'de
13,Arahkl973'teEaling'de
10, Haziran 1986'da
Luckingston'ta 9, 1997'de
Southall'de 7, Nisan 1979'da
Paisley'de 7, Mayıs 1969'da
Morpeth'de 6, Haziran
1975'te Nunecaton'da
6 kişi meydana
gelen tren kazalannda
ölmüşler.
Her toplumsal felaketten,
kendimi kahredecek acılar
duymak gibi garip bir huy
edindim son yıllarda. Çok
ama çok etkileniyorum
inamn.
Bu son kazada da böyle
oldu. Kaza, sabah saat
sekizde meydana gelmiş. ~*
Ben de saat yedide kalkmış,
trafığe kanşmışım. Yani
onlarla yeni bir güne aynı
saatlerde başlamışmı.
Geleceğe ilişkin ne planlan
vardı kimbilir diye
düşünmedim. Sabah sabah
insanlar bunlan düşünmezler
çünkü. Bence çoğu, öğlende
ne yiyeceklerini
planlıyorlardı. Bu çok kolay
gerçeİdeşebilecek bir şeydi
ne de olsa. Oysa,
görüyorsunuz işte, fena
yanıldılar.
İFSAK\tsrumuLroroûd»« akaou »iMTûRiai otrmea
101. DONEM
FOTOĞRAF SEMİNERLERİ
BAŞLIYOR
40 YILLIK DENEYtMLİ tFSAK'IN
101. DÖNEM FOTOĞRAF SEMTNERLERİ
12 EKtM 1999 SALI - 16 EKİM 1999 CUMARTESİ
GÜNLERİ BAŞLIYOR.
Cumanesi gönleri 11.15 - 13.15; Salı gûnleri 19.15 - 21.15 sa-
ıtteri arasında yıpılacak ve 8 hafta sürecek olın seminerlerde;
Fotoğraf Makinesi,
lşık ve Kullanımı.
Filtreler ve Yardımcı Araçlar.
Kompozisjon.
Çekim Teknikleri.
Karanlıkoda,
Fotoğrafçılığın Evrimt ve Geleceği,
denleri işlenecektir.
• Seminerler sırasındı çekim ve karanhkoda
uygulamalan >apılacaktır.
Aynntıh bilgi için, 292 42 01 ve 292 18 07 no'lu
telefonlardan saat: 13JO'dan soara bilgi alınabilir.
ADRES: Istiklal Cad. Ayhan lşık Sok. \o: UK.2 Ozverim Apt
Beyoğlu - tstunbuL
TEMA
EĞİTİM UZMAN1
iitim Matervaii Gclistirme (EL
ARIYOR
Eğitim uzmanı yetiştiren bir fakülteden mezun
(Yüksek Lisans Tercih Nedenidir)
Seyahat engeli bulunmayan
însanlarla kolay ve etkili iletişim kurabilen
Işbirliğine dayalı ekip çahşmalanna yatkın
Çok iyi düzeyde Windows, Word, Excel, Power
Point bilen (Corel dahil)
Materyal geliştirme konusunda
en az 3 yıl tecrübeli
Askerliğini yapmış (Erkek adaylar için)
Yukarıdaki özelliklere sahip adaylar, 22 Ekim
1999 tarihinc kadar, talip olunan görev kodunu
belirttikleri fotoğraflı özgeçmişlerini, TEMA Vakfı
İnsan Kaynakları Bölümü'ne fakslayabilir, ya da
TEMA Vakfı Çayır Çitnen Sk. Emlak Kredi
Bloklan A-2 Blok Kat: 2 d: 10 80620
Levent/lstanbul adresine gönderebilirier.
Faks:212 281 1132
BURDUR VALİLİCİNDEN
1. Valiliğimiz tarafindan Burdur ll Merkezinde yaptırılması kararlaştınlan
Iç Güvenlik Harekâtı Şehitleri Anıtı için 2886 Sayılı Kanun'un 52'nci mad-
desine göre yanşma usulü ile Anıt Projesi yaptırılacaktır.
2. Yaptınlacak proje yanşmasına katılıp derece alanlardan Birinciye
2.500.000.000 lira, Ikinciye 1.500.000.000 lira ve Üçüncüye 750.000.000
lira ödül verilecekter.
3. Şartname ve ekleri Burdur Bayındırtık ve Iskân Müdüriüğü'nden te-
min edilebilir.
4. Yanşmaya verilecek yapıtlar 31 Aralık 1999 günü saat 17.00'ye ka-
dar Burdur ll Özel Idare Müdürlüğü'ne belge karşılığında teslim edilecek-
tir. llan olunur. Basın: 48214
SARIKAYA ASLİYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN
DosyaNo: 1998/258
Davacı Maliye Hazüıesi'ni temsilen Sankaya Mal Müdürlüğû vekili Av. Canan Sezgin tara-
findan davahlar Saffet Izci ve arkadaşlan aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasmda; Yozgat
ili, Sankaya üçesı, Yukansankaya kö>ıinden davahlar Meryem Izci, Şah Ismaıl tzci, Cavide Iz-
cı, Hava Izci ve Saffet tzci'nin bilinen adreslerine davetıye çıkanlmış ise de bila ikmal iade edil-
miş olup, davalılara ilanen teblıgat yapılmasına karar verilmiş olduğundan; Davahlar Hava tzci
(Tayfer), Saffet Izci. Cavide Izci, (Çandır). Şah Ismail Izci ve Meryem Izci'nin duruşmanın atı-
lı bulunduğu 09.11.1999 günü saat 09 OO'da mahkememizde hazır bulunmalan veya kendılenni
bir vekil ile temsil ettiımeleri, aksi takdirde yokluklannda yargılamaya devam edileceği ve karar
verileceği hususu dava dilekçesi yerine kaim olmalc üzere ilanen tebliğ olunur. 27.09.1999
Basın: 47218
ŞİRKETİMİZ GEMİLERİİHTİYACI KİMYASAL
JLAÇLAR (KAZAN, KULER, TANK VS.) 1 YIL
SÜREYLE SÖZLEŞMEÜ OLARAK PEYDERPEY
SATIN ALINACAKT1R.
1 - Ihale kapalı zarfla teklff almak suretiyle yapriacaktır.
2- Ihale ile ilgili şartnameler, şirketimlz Meclisi Mebusan
Cad. Haaın Çıkmazı Denizhan No: 7 Kat: 2 Fındıkh Istan-
bul adresindeki Malzeme İkmal Daire Başkanlığı'ndan te-
min edilebilir.
3- Ihalenin muhammen bedeli 11.926.000.000 TL olup
geçici teminatı 357.780.000 milyon TL'dır.
4- Teklifler teklif verme son günü olan 25.10.1999 saat
17.00'ye kadar Mlz. Ikm. D. Bşk. Madde 2'deki adresine
verilecektir. Postadaki gecikmeler dikkate alınmaz. (Tel:
252 26 00/186-178).
5- Şirketimiz 2886 sayılı Kanuna tabi olmadığından iha-
leyi yapıp yapmamakta veya dilediğine dilediğı mıktarda yap-
makta serbesttir.
DENİZ NAKLİYATI TA.Ş.
GENEL MÜDÜRLÜĞÛ
Basın: 48224
Maliki bulunduğumuz "OBO ENGİN"
gemisine ait gemi sicil tasdiknamesi kaybedildiğinden hükümsüzdür.
Vakıf Deniz Finansal Kiralama A. Ş.
Nüfiıs kağıdı, ehliyet, paso ve Marmara Üniversitesi
kimliğirni kaybettim. Hükümsüzdür.
ÖMER BÜLENT MIZRAK
Moskova'da uzman Tıp Doktorluğu
eğitimi almak istryorsanız.
0 216 414 19 02 - 0 216 338 00 08