24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 OCAK 1999 CUMA HABERLER DUNYADA BUGUN ALt SİRMEN Kopkmamak Gerek Türkıye terör ıle mücadelede yol aldı. Apo Suri- ye'den çıkanldı. PKK çökertıldi. Bunlar yapılması gereken şeylerdi. Bu başannın şerefinin kıme aıt olduğunu ıse artık bütün kamu- oyu bıliyor. 1984ten 98'e kadargeçen 14 yıl ıçin- de, Suriye'nın Türkıye'dekı terörü destekJemesine siyasilerveonlann oluşturdukları, birbırlerinı izleyen hükümetlerseyirci kaldılar, nihayetGenelkurmay'ın işe el atması ve kuvvet kullanma tehdidiyle, Suri- ye'nintavrı değıştı. Işın en hazın yönü ıse bu başarıdan kendisine pay çıkarmak ısteyen 55. hükümetın, Genelkurmay'ın olası bir harekât halinde bunun şümulünün ne ola- cağı konusunda hükümete sorduğu soaıya, hükü- metin cevap vermek gereğini bile duymamasıdır. Neyse, sıyasılerin kendi alanlarını boşaltmalan ve bu boşluğun başka güçler tarafından kaçınılmaz olarak doldurulması ayn bir konu. Bizim asıl üzerınde durmak ıstediğjmiz nokta, bir ülkenin terör ile mücadele ederken izlemesi gere- ken yol. Polisıye önlemler olmadan terör ile mücadele edilmez. Silaha silahla yanıt verilerek bu zorunluluk yerine getirilmiş ve askeri alanda önemli bir üstün- lük sağlanmıştır. Ikinci nokta, terörün dış desteklerinin kesilmesi- dir. Bu da Suriye'ye karşı alınan tavırla önemli öl- çüde sağlanmıştır. Kabul etmek gerekir ki bunlar yerine getirilmesi zorunlu koşullardır. Ama bir de yeterli koşullann bi- rincileri izlemesi gerekmektedir. llk bakışta ne denlı çelışkili gibi görünürse görün- sün, teröre karşı asken alandakı mücadeleyi gev- şetmezken, demokratik önlemleri de yürürlüge koy- mak gerekir. Türkiye bu alanda. yeterli kararlı davranışı gös- terebilmış değıl. Belkı de politıkacılann uzun araş- tirmalann, iyi incelemelenn sonucu olan politikala- n üretememiş olmasının da bu eksiklıkte büyük pa- yı olduğu söylenebilır. Ama son haberler, Ankara'nın, askeri alandaki üstünlüğün de verdiğı rahatlıkla, bu konudakı boş- luğu dolduracak kımi hareketlenmeler içınde oldu- ğunu gösteriyor. Gerçekten de Irak'ta kurulacak olan ve Türkiye'ye de yayın yapmayı öngören KTV'ye Türkiye ters bakmadığını Dışişleri Bakanlı- ğı Sözcüsü ağzıyla açıklamıştır. Dahası da var, zaman zaman kimi çevrelerle ga- zetecilik dışı ılışkiler içınde olan bir gazetecinin de bu Kürtçe yayın yapacak TV'ye ortak olması, ters bakmamanın da ötesinde bir desteğin varlığının göstergesidir. Keşke, tümuyle Türkiye'de bulunacak ve Kürtçe yayın yapacak özel bir TV kanalı, daha önce yaşa- ma geçirilebilseydı. Çünkü yasaklama hiçbir şeyi çözmüyordu, üstelık de ıletişım olanaklarının bu denli güçlü olduğu günümüzde. Bu gerçek çok yazıldı. Ama, sıyası kadrolann de- mokratik yureklılık yoksunluğu yüzünden, Kürtçe yayın yapan özel bir televızyon yaşama geçirileme- di günümüze kadar. Ama ne oldu? MED TV çıktı ve •tooşluğu PKK propagandasıyla doldurdu. Kürtçe TV'den. terör ve ayrılrkçılık propaganda- sı yapılmadığı sürece. korkmamak gerek. Yasak. il- giyi daha çok çekıyor ve yasaklanan şeyi daha ca- zip kılıyor. Kürtçe kaset yasağı kalktığında ne oldu? Kaset satışları düştü. Ispanya'da Bask dılı eğıtımi o bölgede başladık- tan sonra bu öğrenıme büyük bir talep patlaması olmadı. Yasak ortadan kalkmca ılgı söndü. Bölge insanları İngilizce öğrenmeyi daha yararlı buldular. Ama ispanya'da yasakların kalkması ETA'yı ve si- yasi örgüt HB'yı mesnetsız bırakıp zayıflattı, terö- rün anlamsızlığını ortaya çıkardı. Etnik terör ile mücadele ederken üniter devlet çerçevesı ıçındeki demokratik açıhm ve önlemler- den korkmamak gerek. Üniversite olayları GergmlikTV ekranına sıçradı AYKUTKLÇLKKAVA Üniversıtelerde değişık sıyasi görüşlere sahıp öğ- renci grupları arasında so- palı-satırlı kavgalara dönü- şen gergınlık önceki gece Kadir Çelik'in hazırlayıp sunduğu "Objektif" prog- raınıyla ekranlara sıçradı. Canlı yayında "ülkücü" öğrencilerin "firtbolmüsa- bakası* izleyen fanatikleri andıran bağırışlardan son- ra sol göruşlü öğrencilere. "ipten kanktan kurtulmuş insanlar" dı\en \IHP ts- tanbul İl Başkanı Mehmet Gül. Istanbul Ünnersıtesı (IÜ) Fen Fakültesı Konfe- rans Salonu'nu yandaşla- nnın "tekbtr" sesleri eşlı- ğinde terk ettı. Objektif programma ka- tılan üni\ ersıte öğrencilen. programın yapılacağı IL Fen Fakültesi Konferans Salonu'na fakiiltenın. gin- şinde oluşturulan "güwn- tik çemberi1 " altında üni- versite kımliklerırn ginş kapısmda polise teslim ederek gırdiler İlk tartış- ma da bu sırada yaşandı. Fakülteye türbanla girmek isteyen öğrencilere izın \e- rilmedi. Bu arada kalaba! ık basın ordusu da programın başlamasından yaklaşık yarım saat sonra salona alındı. Türbanlı öğrencılerın fakülteye gırişıne izın ve- rilmemesi üzerıne prog- ramda masanın önüne "ba- sörtüsü" koyarak konuşan IÜ Edebiyat Fakültesi 3. sı- nıf öğrencisi Hasan Kii- çük. IÜ Rektörü Kemal Alemdaroğlu'nu ağır bir dille eleştırdikten sonra kendısini destekleyen sağ görüşlu öğrencilerle bırlik- te önceden planlandığı an- laşılan gecenin ılk protes- tosuyla salonu terk etti. Sol görüşlü ve ülkücü öğrencı grupları arasında sert tartışmalar yaşanırken programı yöneten v e başta YTL öğrencısı BanşYıIdı- nm olmak üzere bazı öğ- rencilerin konuşmasına müdahalesi eleştirilen Çe- lik'ten gecenin. "Meslek hayatunın en zor gecesini. en zor programını yaşıyv- rum" itırafı geldı. Tartışmalar sona erdi denilirken söz verılen ve öğrenci grupları arasında yaşanan şiddet olaylannı tartışmaktan çok ülkücü propaganda yapan Istanbul Ülkü~Ocakları Başkanı MHP tstanbul tl Başkanı Mehmet Gül'ün konuşma- sı "KatiL katil" dıye bağı- ran sol görüşlü öğrenciler- cebirsüreengellendi. Ko- nuşmasınm' sonunda Çe- lık'e. "tpten kaztktan kur- tulmuş insanlan burayaça- ğırmışsın»*1 dıyen Gül, sa- londan ülkucü öğrencilenn sloeanlan eşliğınde aynl- dı.~ Gül'ün. tekbir sesleri al- tındadışan çıkanlırken ya- şanan ızdıhamda TV 8 mu- habırı Coşkun Han'poğiu başından hafıf şekilde ya- ralandı. Ülkücülerin Gül'ün çıkışını fotoğrafla- mak isteyen basm mensup- lanna tehdıtler savurması dikkat çekiciydı. Gül'ün. Cunıhuriyet'in yönelttığı bir soruya. "Si- yasi kimliğimi kapıda bıra- kıp salona öğrenci kimli- ğimle girdim'" şeklinde y a- nıt vermesi sanki gecenin kısabirözetiydi. Musa kavminin 3 bin yıllık sürgünden sonra 'vaat edilmiş topraklar' üstündeki devleti: Israil Çöidekicennetvecehennem1o\\ım\ız ünlü Lut Gölü . yani Ölü Denız. Sağımız çorak tepe- ler, dağlar. Onlar da ölü. Önü- müz. ardımız. dörtyanımızçöl. Yürek daraltan. ıç karartan topraklar Tepeler arasından döne döne inen yol bizi İsraıl sınınna götürüyor. Sının burada Ürdün Irmağı'nın kol- lanndan bıri çıziyor. Ama cılız suyun öte yanında da değişen bir şey yok. Tek fark, Israil bölümündeki çorak toprak- lann neredeyse her milimetre karesinin mayınlanmış olması. Bakımlı birasfalt yol bizi Kudüs'e taşıyor. Yol tam için- den geçmiyor ama, haritadan Jericho (Araplarca: Ar-Riha) kasabasının az açığından geçtığinizi anlıyorsunuz. Jericho. Müslümanlann "Ürdün Çö- Ki". Israillilerin "YahudiÇölü" diye an- dıklan çorak topraklann kuzeyinde bir Filistin kasabası. Kuruluş sancıları \e acılan yaşayan Filistin devletinin şim- diki başkenti. Yol boyu yoksul. kavruk, ağaçsız. susuz Arap köyleri. Minibü- sün Filistinli Arap sürücüsü; bin Türk. öteki Alman iki gazeteci, bir Katolik rahibe, iki genç turistten oluşan yolcu- lanna bilgi veriyor. Buralan gezmek içın en iyi mevsim olduğunu söylüyor. Eğeryazıngelseydik.solukbilealama- yacağımızı anlatıyor. Kınk dökük İngı- lizcesiyle cümlesini noktalıyor. - Sir, in summer. Palestina is not good. İl's a hell! (>azın Filistin iyi değildir efendim. Bir cehennemdir.) Sürücünün anlatmak ıste- diği pek masum. Yazın hava- nın cehennem sıcağına dö- nüştüğünü vurgulamaktan öte niyeti yok. Oysa gerçek- ten bir halkın cehenneminde yol alıyoruz: Filistin cehenneminde. 1947'de. 2. Dünya Sava- şı'nın hemen ardından. 6.5 milyon Yahudinin Alman ırkçılığı yüzünden gaz oda- lannda, toplama kamplann- da yok edilişinin "vrcdandi- yeti"ni ödemek isteyen Ba- tı, Birleşmış Milletler'den bir karar çıkardı. Karar Ya- hudi halkınm. Te%xat' ın müj- deledıği "Vaat edilmiş top- raldar" üstünde bir devlete kavuşmalannı öngörüyordu. Uluslararası Yahudi lobi- sinin güçlü propagandasıyla birlikte pek parlak bir slogan Avrupa ve Amerika başkent- lerinde çınlamaya başladı: "Vatansız halka, halksız topraklan\erin!** Tevrat: şımdi içinde yol aldığımız, minibüs süriicü- sünün yaz sıcağında cehen- nem diye tanımladığı top- rakları Fıravun'dan kaçan Musa kavmine vaat edildı- ğini habervenyor. Doğru. Ama vaat edilmiş toprak- lardan kovulup dünyanın dört bir yanına dağılan Ya- hudilerden sonra o topraklar 3 bin yıl boyunca "halksız" değildı. Filistin. irili ufakh Arap köy ve kasabalanyla ve birkaç topraklan terk et- meyen Yahudi köyüyle do- luydu. İsa'nın ana babasının kasabalan Nazareth (Arap- ça: Nasıra), DaMid Peygam- ber'in (tbranıce Davıd). ondan 1000 yıl sonra da fsa"nındogduğu Bethlehem (Ibranice: Ekmek E>i de- mek. Araplaroraya Beyt-ül- Lahm diyorlar yani Et Evi) bu yörenın kentleri. Nüfu- sun ezici çoğunluğu Müslü- man Araplardan oluşuyor ve onlar kendi öz yurtların- da istenmeyen, ıtilip kakılan, sürülen. dövülen ve zulmedilen bir halk. Israil'ın "cehennem" yüzünü hızla aşıp bütün dinlenn kutsal kentıne, bü- tün dinlerin buluştugu. kapıştığı. çekiş- tiği. yanştığı. dövüştüğü Kudüs'e ulaş- tık artık. ÖmerCamii'nin altın kaplama kubbesi. Mescid-i Aksa'nın gözalıcı mimarisi, David kuleleri. Kanuni Sul- Musevi haremlik veselamhk'ı Ağlama Duvan. Yahudilerin en kutsal tapınağı. Bir açıkhava tapınağı burası. Söylenceye göre. Da> ud Peygamber'in kurduğu tapınak daha sonra Musa kavminin ilk tapınağı oldu. Ancak Viusa dinini benimsemeyen Romalılar bu tapınağı vıktüar. Tapınağın kkhntılanndan bir duvara Yahudi dindarlar gidip ağladılar ve Romaklan Tann'ya şikâyet ettiJer. Bu gelenek bugiin de siiriiyor. Yahudi müminler özellikle Yahudi köktendinciliğinin simgesi kara gi>sili Hazidfler bu duvann önünde sarsıla sarsıla dua edhorlar. Yahudi şeriaü, İslam şeriaöndan çok farklı değil. Nitekim Ağlama Duvan'nda da haremlik- selamlık var. Ağlama Duvan "nda ibadet etmek isteyen Vahudi kadınlar. başlannı örtmek ve bir paravanla ayrılan kendilerine ait böliime gitmek zorundalar. D'ltflV JERUSALEM m T E t AViV A Y D I N F. N G I N • Eski Kudüs'te Ağlama Duvan'nın dibinde ileri geri sarsılarak dualar mınldanan Kasidi'nin tam tepesindeki cami minaresinden ezan sesi yükselirken, hemen arkasındaki Ermeni kılisesinin çanlan çınlamaya başhyor. Gel gör ki Kudüs, insanoğlunun üç büyük dininin buluştugu harikulade bir dinler ve ırklar ve halklar mozayiği olabilecekken, kinin, nefretin ye düşmanlığm zehirli tohumlannın yeşerdiği bir kente dönüşmüş. tan Süleyman'm ordürttuğü görkemli kent duvarlan. Mimar Sinan hünerini yansıtan Şam Kapısı ıle yeryüzünün bu- güne kalmış en eskı kenti. Bütün dinle- rin kutsal tapınağı: Kudüs Yahudiler ona Ibranı dilinde Yerushalayün diyor- lar: yani: Banş Toprağı. Müslümanlar onu kutsamışlar ve adını da El-Kuds koymuşlar: yani Kutsal Hıristiyanlar onu Jerusalem diye çağınyorlar ve 1999 yıldır. onun daracık. egri büğrü sokak- lannı. "haçınısırtındataşıyarak'adım- layıp çarmıha gerildıği kentı kutsal bi- liyorlar. Herkes. herkese dflşman ...Ve her biri insanlığa 'ebedi banş''ı muştulayan Tevrat, Incıl ve Kuran. bu Hınstiyan: Yahudilere düşman Çünkü Isa'yı Romalılara onlar ıhbaretti. lsa'nın çar- mıha eerılmesinin baş suçlusu Yahudi- ler. Müslümanlara düşman. Çünkü o kutsal topraklan -sonradan- Müslüman barbarlar işgal etti ve hâlâ ellerinde tu- tuyorlar. Koskoca haçlı ordulannı geri püskürten, kutsal topraklan kirleten hep onlar. Müslüman: Hıristiyanlara düşman. Kılıç zoruy- la Kuran buyruğuyla (cihad) fethettık- leri bir kenti onlardan gen almak içın onlarca, hatta yüzyıllarca taa Avru- pa'Iardan kopup gelmiş Haçlı ordula- nylaçarpıştılar Ogünlerdeserpilipboy atandüşmanlıkeksilmeksizin-belkiar- tarak- savas yerine diplomasi. yani sa- de Müslümanlan bu kutsal kentten kov- manın hesaplan içindeler. Üstelik onlar varlıklı ve güçlü. Müs- lüman Filistinli ise artık yoksul ve ça- resız Son kitabı, Kuran'ı reddediyor, hak dinini kabul etmek bti yana. onu ka- bul edenleri boğmak istiyorlar. Musevi: Hıristiyanlara düşman. Çünkü Tev- rat' ı reddedip yenı bir dını (lsa dini) be- nimsediler. Benimsemekle kalmadılar bu kutsal kentte hak iddia ediyorlar. Oy- sa bu topraklar, bu kent Yahudilere va- at edilmiş Tevrat bunu böyle buyuru- yor. Burası Yahudi kenti ve salt Yahudi kenti. Müslümanlara düşman. Çünkü Tev- rat'ı reddedip yeni bir dini (Muham- med dini) benimsediler. Önceki iki kı- tabı (Tevrat ve tncil) ilga ettiklenni daki Arap satıcının sesi. az ötede kü- çücük Yahudi öğrencilere dinsel bilgi veren Haham'm mınltısma kanşıyor, Katolik kilisesinden çıkmış beli kuşak- lı, ayağı sandaletli rahip de aralanndan geçıp gidıyor. Müslüman esnaftan kefıyeli bir Arap, Skandinavya'dan kopup gelmiş, tsa'nın çarmıhını taşıdığı Via Doloro- sa'yı soran mini eteklı kıza yolu tarif ederken. "kipe" (Musevi kepı) satan bir Yahudi. Ortodoks kilisesmi ziyaret edip hacı olmaya gelmiş bır Rusa bozuk pa- rası olup olmadığını soruyor. Ağlama duvannın dibinde ileri geri sarsılarak dualar mınldanan Kasidi'nin tam tepesindeki cami minaresinden ezan sesi yükselirken, hemen arkasın- daki Ermeni kilisesinin çanlan çınla- maya başlıyor. Gel gör ki Kudüs. insanoğlunun üç büyük dininin buluştugu harikulade bir dinler ve ırklar ve halklar mozayiği ola- bilecekken, kinin. nefretin ve düşman- lığm zehirli tohumlannın yeşerdiği bir kente dönüşmüş. Ürdün sımnndan bu yana uzanan çöl benzeri çorak topraklarda Filistinli Arap köylerinin ınanılmaz sefaleti; iş- siz, aşsız ve yoksul Araplann katlanıl- mazyaşamı ve Kudüs'te ete kemiğe bü- rünmüş nefret. Bir "yeryüzü cehenne- mi"nin başka bir tanımı ne olur ki?.. Nitekim Kudüs te sıradan bir turist bile bu cehennem gergınliğmı duyumsayabilir, hatta "şansı (?) elverirse" gözlemleyebilir. Ömeğin dört günlük İsraıl gezımiz sırasında günlerimi- zin büyük bölümünü geçirdi- ğimiz Kudüs'te. Müslüman Filistinli gençlerin.heryerde devriye gezen Israil guvenlik güçlerini "dcü ehnek" içın bulduklan oyun, az ışıklı. bol gürültülü havai fişekler pat- latmaktı. Israil polisi ve askerleri hangı patlamanın oyun. han- gısınin gerçek olduğunu şan- sa bırakmayacak kadar dene- yimli ve tedbirliler. O yüzden kent içınde bir oraya. bir bu- raya koşuşan askerleri ve on- lan izleyen çığlık çığlığa am- bulanslan gprmek. gözlemek bır günllftf.yâşarf gerçegftr sW den ıbaret.--: ' ••"•..> ->> •* Keza Eski Kudûs'ün ünlü Damaskus (Şam) Kapı- sı'ndan, Jaffa (Yafa) Kapı- sı'ndan girerken herhangi bir denetim yok. Bıma karşılık doğrudan Ağlama Duvan'na açılan Dung Kapısı'ndan gir- mek için çok yoğun bir dene- timden geçmek zorundası- nız. Ancak dedektörlü kapı- lardan. x ışınlı aygıtlann önünden geçip ve askerlerce çok büyük bir titizlikle sürdü- riilen üst baş aramalanna kat- landıktan sonra Yahudilerin tapındığı Ağlama Duvan'na ulaşabilıyorsunuz. Eski Kudüs: Mescid-ül-Aksa> Ağlama Duvan, Mezar Kilisesi isa'nın doğduğu kentte l ç büyük tek tannlı din burada, bu dmarlarla çe\ rilmiş küçücük alanda buluşuyor. Burası Eski Kudüs. Bütün dinlerin kutsal saydığı kent Kuran onu kutsadı; İsa onun daracık sokaklannda haçını sırtında taşıyarak çar- mıha gerildiği tepeciğe y ürüdü; Musa, Teyrat'taona "vaat edilmiş toprak" dedi ve Yahudi kavmine armağan etti Üç büyük din, bu daracık alanda iç içe. yan yana. karşı karşıya, omuz omuza, diş dişe bir arada. Şam'daki Eme>i Bağdat'taki Abbasi halifeleıi Sdçuklu hakanlarvOsmanlı hüküm- darlan "Tapınak Tepesi"ndeki camileri İslanı sanatının incelikleriyle be- zedfler. Hıristiyanltğın bütün kollan. Katolikler, Protestanlar, Ortödoks- lar Eski Kudüs'te hak iddia ettiler. Hem Vahudilerle, hem Müslümanlar- la. hem de birbirleriyle çekişerek. dövüşerek kendi kiliselerini kurdular. Eski Kudüs'te ezan sesi. çan sesine kanşıyor \c arada Yahudi Hazidilerin Ağlama Duvan'ndaki mınltılan duyuluyor. Fotoğraf bu tabkryu açıkça sergilemekte. (1) Görkemli altın kubbesi De Ömer Camii. (2) Ömer Ca- mii'nin sağmda, dışı çok daha sade. ama ici inanılmaz güzellik \e değer- de bezekleıie süslü Nlescid-ül-Aksa. (3) Mescid-ül-Aksa'nın arka tarafi en eski Yahudi tapınağının duvanna yaslanıyor. Duvann arka yüzü Yahu- dilerin en önemli "açıkhava" tapınağı: Ağlama Duvan. Ağlama Duvan'na ve Mescid-ül-Aksa'ya sırtınızı döndünüz mü karşınızda Mezar Kilisesi. Hazreti İsa'nın çarmıha gerildiği tepecikte kurulmuş Hınstiyan kilisesi. kentte, banşı değil savaşı. sevgıyi değil nefreti. dostluğu değil düşmanlığı bes- liyor. Turist gözüyle dolanıldığında bi- le bu kentte nefretin ve kinin elle tutu- lur, gözle görünür kılındığını sezebılir- sıniz. Kudüs sokaklannda ve ille de du- \arlarlaçevnli kutsal "eski kenfte hoş- görüsüzlük her yani kaplamış. Şu tabloyabakın: vaşın silahsızı sürüp gidiyor. Musevileredüşman. Kılıç zoruyla ka- zanılmış kutsal kenti hile ve desise ile geri aldılar. Karşı çıkıldığında zorkul- landılar ve çağm en ileri teknolojisiyle ve ABD ve Avrupa'nın Yahudi lobile- rinın bitmez tükenmez parasal destek- leriyleyendiler. Kenti geri almakla kalmadılar. şimdi açıkladılar. Dahası Yahudi halkına vaat edilmiş bu kutsal topraklardan ve kut- sal kentten çekip gitmiyorlar. zor kulla- nıyor. suikastlarla. gerilla savaşı ile, *in- tifada" ile direniyorlar. Işte Kudüs.. düşman kardeşlerin hep- si yan yana, iç içe. karşı karşıya, diş di- şe. omuz omuza bir arada yaşıyorlar. Eski Kudüs'ün Müslüman çarşısın- Kudüs'ten bir dolmuş tak- sıye atlayıp 12 kilometre ka- dar güneye ınerseniz Beyt-ül- Lahm'dasınız. Yani Bethlehem'de. Yani Davud Peygamber'in, ondan 1000 yıl sonra da lsa Peygam- ber'in doğduğu kentte. 39 bin nüfuslu bir kasaba. Bethle- hem hem Musevilerin. hem Hınstiyanlann en kutsal kent- lennden bıri ve bugün 7000 bin dolayında Hıristiyan ve birkaç bin Israil askeri dışında bütün nüfus Filis- tinli Müslümanlardan oluşmakta. Beth- lehem sokaklannda dolaşmak. kutsal sayılan bir kentte keyifli bir turistik tur olmaktan çok uzak. Otsuz. ağaçsız ve umutsuz bir kentte işsiz. aşsız ve gele- ceksiz Filistinli gençleramaçsız. hedef- siz dolanıyorlar. Daha sonra göreceğımiz ve yann an- latacağımız Israil'in öteki yüzünü he- nüz görmedığimiz halde. bu yoğunluk- ta yoksulluğun ve her yanında, her so- kağında ağır silahlarla donanmış asker- lerin dolandığı kentteki boğuntunun bir kader olamayacağını, bu soluk alınmaz cehennemin "doğal" olmadığını sezdik. Kentte herkes birbırinden kuşkulanı- yor, korkuyor ve düşmana bakarcasına bakıyor. Bu düşmanlık bu topraklarda banşın tepelerdeki diplomatik banş gö- rüşmeleriyle çözülemeyecek kadar yo- ğun ve kök salmış. Galiba İsrail'in "bu yüzünü" cehen- nem olarak nitelememizin ve Israil'ın "bu yüzü"nde banş umutlannı yok de- necek kadar cılız buluşumuzun nedeni de. toplumun kılcal damarlanna kadar sinişmiş bu nefret ve düşmanlık. Tarihm ne tuhaf cılvesi: Musa dinine inanmış Yahudi kavmi ile Muhammed ümmeti Filistinli Araplar amcaoğulla- n. Hepsinin kökü Sami ırkı. BunaTev- rat da tanık, Kuran da tanık. Aynı soyun çocukları, amcaoğullan bugün ölümü- ne düşman. Bu acılı topraklan cehennem kılan da işte bu. Yann: Çölde bir yurt yaratmak
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle