Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 OCAK 1999 CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Uğur Mumcu suikastı sanığı Abdullah Argun Çetin, Pişmanlık Yasası'ndan yararlanmak istedi
'Cezaevmde basla altmdaynn
9
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ga-
zetemiz yazan Lğur Mumcu"nun katle-
dilmesine kanştığı gerekçesiyle ölüm ce-
zası istemiyle yargılanan Abdullah Ar-
gun Çetin. kendisiyle yargılanması gere-
kenlerin MİT Yasası'na sığındıklannı ile-
ri sürdü. Ankara"daki Ulucanlar Ceza-
evi'nden öliimle tehdit edilmesı nedeniy-
le KırşehirCezaevı'ne nakledildığinı be-
lirten Çetin. Pişmanlık Yasası'ndan ya-
rarlanmak istediğıni, gerekli yer ve zama-
nın oluşması halinde Mumcu suikasttyla
ilgili yeni şeyler açıklayacağını söyledi.
Çeteoluşumlanna ve Mumcu suikastı-
na katıldığı gerekçesiyle hakkında idatn
istemiyle dava açılan Abdullah Argun Çe-
tin'in yargılanmasma Ankara l No'lu
DGM'de dün başlandı. Davayı çok sayı-
da basın mensubunun yanı sıra gazetemiz
adına Yönetim Kurulu Başkan Vekili Atfl-
la Coşkun izledi.
Duruşmada Uğur Mumcu'nun ablası
avukat Beyhan Mumcu. kardeşi Ceyhan
Mumcu ıle avukatlan Emin Değer, Metin
Günday ve Halil Se>inç de müdahil ola-
rak hazır bulundular.
KırşehirCezaevi'nden erken saatlerde
sıkı güvenlik önlemlen altında mahkeme-
ye getirilen Çetin, duruşmaya avukatsız
çıkanldı. Kimlik saptamasının ardından
savunma yapması için söz hakkı \erilen
sanık Çetin, Türkiye'de ikametgâh adre-
sinin bulunmadığını ve beüi işinın olma-
dığuıı söyledi. Çetin. ne ile suçlandığını
bıldiğini, ancak iddıanamenin henüz ken-
disine tebliğ edilmediğı bıldirdi. Mahke-
me Başkanı M. Orhan Karadenizın ıd-
dianameyi okumasınm ardından savun-
ma için söz hakkı verilen Çetin. emniyet
ifadesini kabul etmezken savcılık ve ye-
dek hâkimlikte verdiği ifadelerin doğru
olduğunu belirtti.
Çetin. Pişmanlık Yasası'ndan yararlan-
mak için Adalet Bakanlığı'na dilekçe ver-
diğini ve dilekçesine yanıt gelınceye ka-
dar duruşmada savunma yapmayacağını
söyledi. Başkan Karadenız, sanığa. yan-
lış yere başv urduğunu. bu konuda kendi-
lerine başvurması gerektiğıni ve İçişleri
Bakanlığı'ndan bilgi istendikten sonra
Pişmanlık Yasası'ndan yararlanıp yarar-
lanmayacağına karar vereceklerini anlat-
tı.
Başkan Karadeniz. Çetin'in suikasttan
bir gün önce Uğur Mumcu 'nun evinin bu-
lunduğu sokakta keşif yaptıklan yönün-
de ifade verdiğini anımsatarak keşfi niçin
yaptıklarım sordu. Kime suikastdüzenle-
neceğini bilmedığıni. bunun kendısıne
söylenmediğini iddıa eden Çetin. şimdi-
ye kadar aynntılı ifade vermediğini. yü-
zeysel şeyler söylediğıni. daha konuşaca-
ğışeylenn olduğunu bildirdi. Başkan Ka-
radeniz'ın. rahatsızlık geçirdiğine ilişkin
doktor raporunun bulundugunu anımsat-
ması üzerine Çetin. herhangi bir rahatsız-
lık gecirmedığini ilen sürerek. "Diri de-
meierindense ölü demelerini tercih ede-
rinT diye konuştu.
Duruşmada söz verilen müdahil Cey-
han Mumcu. sanığın TBMM'de kurulan
Uğur Mumcu Suikastını Araştırma Ko-
misjonu'na verdiği ifadenın dosyadabu-
lunmadığını belırterek bu ifadenın getir-
tilmesinı istedi. Komisyona verdiği ifa-
denin doğru olduğunu yineleyen Çetin'in.
daha ekleyeceği şeylerin bulundugunu
söylemesı üzerine duruşma savcısı Ham-
za Keleş. sanığın 1997 yılında kendisine
verdiği ifade sırasında, komisyona yaptı-
ğı açıklamayı kabul etmediğini anımsat-
tı.
Keleş, sanıktan bu çelişkili durumu ay-
dınlahnasını istedi. Sanık Çetin, 1997 yı-
lında ağır baskı ve tehdit altında bulundu-
gunu söyledi. Mahkeme Başkanı Kara-
deniz'in. komısyonda ifade verirken bas-
kı altında olup olmadığını sorması üzeri-
ne Çetin. komisyona gizli olarak gittiğmi
ve konunun basına sonradan yansıdığını
bıldirdi. Yeniden söz alan savcı Keleş. sa-
nığın kimin ya da kimlerın baskı ve teh-
dıdi altında olduğunu sorması üzerine Çe-
tin. "Daha sonra açıklayacağım. Ben bu-
rada yalnız yargılanmamahyırn. Bütün
meseleo'"dedi.
Başkan Karadeniz'in. "Yanındaldmler
olmalı" sorusuna Çetin. "Yanımda olma-
sı gerekenler kendilerini biliyorlar. Onlar
MIT Yasası'nın 26. maddesûıe sığınıyorlar,
ama ben sığuımıyorum" yanıtını verdi.
Verilen kısa aradan sonra Mahkeme
Başkanı Karadenız, TBMM Uğur Mum-
cu C inayetini Araştırma Komisyonu rapo-
ru ile sanığın ifadelerinın istenmesıne,
bomba uzmanı ile sanığın gelecek duruş-
mada yüzleştirilmesine. Çetin'in akli den-
gesinin yerinde olup olmadığının belır-
lenmesi için Bakırköv Ruh ve Sinir Has-
talıkları Hastanesi'ne sevkine, Pişmanlık
Yasasf ndan yararlanmak için dilekçe ve-
rilip verilmediğinin sorulmasına ve yeni
anlatımlan nedeniyle sanığın tutukluluk
halinin devamına karar vererek dumşma-
yı 4 Şubat gününe erteledi.
Cimento fabrikası icin izin verildi
İznik Gölü'ne
yeni ölüm
fermanı
• ABD'li Cargill firmasına Yüksek Planlama
Kurulu tarafından verilen özel izinden sonra
aynı bölgede 77 bin metrekarelik arazi sanayi
alanı ilan edildi ve plana da "çimento fabrikası
yeri" notu konuldu.
LEVENTGENCELLI
BURSA - Dünyamn en
verimli tanm topraklarına
sahip İznik Gölü havzası.
parsel bazında çıkarılan
aynealıklı imar planlanyla
elden gıdiyor. ABD'li Car-
gill firmasına Yüksek
Planlama Kurulu tarafın-
dan verilen özel izinden
sonra aynı bölgede 77 bin
metrekarelik alana çimen-
to fabnkası ıçın onay venl-
dt.
Bayındırlık ve lskân Ba-
kanlığı Teknik Araştırma
ve Uygulama Genel Mü-
dürlüğü'nün, tznik Gölü
havzasının koruma planın-
da yaptığı değişiklikle
merkezi Denizli'de bulu-
nan Eren Holding'e Gede-
lek Köyü Açmatepe Mev-
kii'nde fabrika izni verildi.
Başkanlık tarafından yapı-
lan plan değişikliğiyle de
77 bin metrekarelik arazi
sanayi alanı ilan edildi ve
plana da "çimento fabrika-
sı yeri" notu konuldu. Bur-
sa Valiliği'nin daha önce
izin vermediği çimento
fabrikasıyla ilgili çok ya-
kında ruhsat başvurusu ya-
pılacağı açıklandı.
ABD'li Cargill'in mısır
işleme fabrikasına karşı çı-
kan Bursa Akademik Oda-
lar Birliği. Bayındtrlık ve
lskân Bakanlığı'nın son
karanyla ilgili de yargıya
başvuracak olan DYP Bur-
sa Milletvekili Turhan Ta-
yao, Bayındırlık ve İskân
Bakanı Yasar Topçu'nun
yanıtlaması istemiyle ver-
diği soru önergesinde, bu
izinle ilgili çıkarlan sorgu-
ladı.
Bursa Valiliği'ne yaptı-
ğı ruhsat başvurulanndan
sonuç alamayan Eren Hol-
ding'in. Bayındtrlık ve ls-
kân Bakanlığı'na havale
edilen ikinci başvurusunun
olumlu sonuçlanmasımn
öyküsü de ilginç. Bakan-
lık, 1/25000 ölçekli İznik
Gölü Çevre Düzeni Planı
üzerinde makilik-fundalık
olarak gözüken ve bitişi-
ğinde zeytinlikler ile su
havzası koruma bandı bu-
lunan 77 bin metrekarelik
araziyi sanayi alanına dö-
nüştürdü. Plan değişikli-
ğinde Eren Holding'inara-
zısi çimento fabrikası ola-
rak tanımlandı. Bursa'yı
ayağa kaldıran izne gerek-
çe olarak da "Çimento fab-
rikasının kimyasal atık. toz
veduman üretmeyecektek-
nokojide olmasT gösteri Idi.
Orhangazi-lznik arasında-
ki çok verimli tanm bölge-
lerini sanayiye açacak ka-
rarlannpeşpeşeçıkanlma-
sına seyirci kalmayacakla-
nnı söyleyen Baro Başka-
nı AB Arabacı. Cargill ör-
neğinde olduğu gibi çi-
mento fabrikasına yönelik
aynealıklı kararın iptali
için Odalar Birliği olarak
dava açacaklannı söyledi.
DYP Bursa Milletvekili
Turhan Tayan da ızni sor-
guladı. Tayan. "Cargill fab-
rikasının kurulmasma kar-
şı verdiğiıniz mücadde sı-
rasında bu tesisin diğer te-
sislere yol ve ömek olacağt-
nı ifade etmiştik. Maalesef
korktuğumuz başımıza gel-
di. Tüm Bursalılan bu ka-
rara karşı durmaya çağın-
)t)rum"dedi. Tayan. Ba-
yındırlık ve Iskan Bakanı
YaşarTopçu'dan şu sorula-
nn yanıtlannı istedi:
"Bakanlığınız tarafın-
dan Gedelek Köyü Açma-
tepe me% kiinde bir çimen-
to fabrikası kurulmasına
izin verildiği doğru mu-
dur? Bakanbğınız tarafın-
dan verildiği iddia edilen
izin talebinin dahaönce Ba-
yındırlık ve İskân Ll Mü-
düıiüğü tarafından incele-
meye alındığı ve reddedil-
dnğ doğru mudur? Doğru
ise şartlarda ne gibi degi-
şikliklerolmuş da şimdi izin
\erilmiştir? Cargiü fabri-
kasından hemen sonra İz-
nik Gölü çevresinde bir de
cimento fabrikalan kurul-
masına izin verilmesi bir
hükümet politakası mı-
dır?"
Bursa'da yayımlanan ye-
rel Olay gazetesinde İbra-
hûn Öge imzasıyla verilen
bir haberde de Eren Hol-
ding'e izin almadan, yatı-
nmıyla ilgili teşvik veril-
diği öne sürüldü.
Sendika başkanları tekstil işverenine 'sağduyu' çağrısında bulundu
Türk-İş Genel Başkanı Ba\ram MeraL DİSK Genel Başkanı Rıthan Budak, Hak-İş Genel Başkanı Salim l slu. tekstil sektöriinde yaklaşan
grev, kamu işyerlerindeki toplusözleşme görüşmeleri ve ekonomik kriz karşısında ortak tavir konulanm görüşmek ûzere bir araya geldiler.
'Işçüeri greve zorlamayın'İstanbul Haber Servisi - Işçi sen-
dikalan konfederasyonlan başkan-
ları. tekstil sektörü işverenlerine
"sağduyu" çağrisında b'ulunaraklş-
çinin greve zorlanmamasını istedi-
ler. Türk-lş Genel Başkanı Bayram
Meral, DİSK Genel Başkanı" Rıd-
van Budak. Hak-lş Genel Başkanı
Salim Lslu. birlikte gerçekleştirdik-
leri toplantıda ekonomik krizin fa-
turasının işçiye çıkanlmasına izin
vermeyeceklerini kayde-
derek "Kriz tkareti yap-
mayın" dediler.
fürk-lş. DİSK ve Hak-
İş genel başkanlan dün
tekstil sektöriinde yakla-
şan grev. kamu işyerle-
rindeki toplusözleşme
göriişmeleri ve ekono-
mik kriz karşısında ortak
tavır konularını görüş-
mek üzere DİSK Genel
Merkezi 'nde bir araya
geldiler. Meral, Budak ve
Uslu, toplantı öncesi ba-
sına gündemleriyle ilgili
bilgi verdiler. Ekonomik
krizin emekçi, yoksul
halkın sırtına yüklenme-
sine karşı birlikte dura-
caklannı ifade eden
DİSK Genel Başkanı
Rıdvan Budak. bunun sü-
rekli olacağını. temsil et-
tikleri işçilerin talepleri-
ne uygun davrandıklannı
söyledi.
Türkiye sendikal hare-
ketinin. işçilerin yıllar
süren mücadeleler sonu-
cu elde ettiği ekonomik.
demokratik kazanılmış
haklarından vazgeçme-
yeceğini vurgulayan Bu-
dak. "Tekstil sektöriinde
amaç dışı. anlam dışı gre-
\i zorlay anlara karşı bir-
likte duracağız. Tekstil iş-
kolundaki üç sendikamız
toplusözleşmenin açma-
za girdiği süreçte bir ara-
• Ekonomik krizin emekçi, yoksul halkın sırtına yüklenmesine
karşı birlikte duracaklarını ifade eden konfederasyon başkanlan.
" Bu^döne.mde stoklanm erjtmek isteyen, krizi fırsat bilen
birtakım iş çevreleri grev i zorlamaktadırlar" dediler.
ya geldiler. Üç sendikamızın talcbi-
ne uygun olarak konfederasyon baş-
kanlan bir araya geldik. olumlu bir
tablo ortaya çıktı. Birlikte dunışu-
muz, lürkive'ninçalışanemekçiin-
sanlanna, işsizlerine. sahipsizlerine
güç ve destek verecektir" dedı.
Türk-lş Genel Başkanı Bayram
Meral de sorun çıkarmak gibi bir ni-
yetleri olmadığını ifade ederek
"Türkiye'nin bugün bütçesinin yüz-
de 45'i faizk-rc gitmektedir. 99 büt-
Budak, Meral ve Cündav adaylar arasında geçiyor
DSP'nin adayiçingözü
sendika başkankınnda
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DSP
Parti Meclisi (PM) dünkü toplantısında
adaylann merkez yoklamasıyla belirlenme-
sini kararlaştınrken birçok sivil toplum ör-
gütü yöneticisi ve kamu görevlisinin
DSP'den adaylıga hazırlandığı bildirildi.
Türk-lş Genel Başkanı Bayram Meral.
DtSK Genel Başkanı Rıdvan Budak ve
TESK Genel Başkanı DervişGünday'ın ya-
nı sıra Emniyet Genel Müdürü Necati Bili-
can. DİE Başkanı Orhan Giivenen ve SSK
Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu'nun da
DSP'den aday olacaklan bildirildi. Budak
ise DSP yöneticilerinin açıklamalannın ter-
sine adayhğının kesinleşmediğini bildirdi.
DSP lideri Bülent Ecevit. dün Çankaya
Köşkü'ne çıkarak hükümeti kurma görevi-
ni aldıktan sonra PM'yi topladı. PM toplan-
tısında genel ve yerel seçimlerde gösterile-
cek adaylann merkez yoklamasıyla belir-
lenmesi kararlaştınldı. Ecevit'in, kendisini
iktidara taşıyan 61 millervekilinin tamamı-
nı yeniden aday göstereeeği kaydedildi.
19. dönemde Adana milletvekili olarak
görev yapan Timuçin Savaş'ın Adana ana-
kent belediye başkanlığına aday gösterile-
bileceği; yine aynı dönemde bu ilin millet-
vekili olan İbrahim Ozdiş'in de belediye
başkanı ya da milletvekili adayı olarak de-
ğerlendirileceği bildirildi. PM üyelerinden
RızaYılmazile 19.dönemmilletvekillerin-
den Mehmet Kerimoğiu, Ender Karagül ve
Mustafa Yılmaz ın da milletvekili adayı
gösterilebileceği ifade edildi.
DSP'nin seçimlerde sivil toplum örgütle-
rinden de çok sayıda aday gösterebileceği
öğrenildi. CHP üyesi Budak'm partisiyle
ilişkilerinin kopma noktasına geldiği, DSP
milletvekili adayı olarak parlamentoya gi-
rebileceği belirtilirken Meral ileGünday'm
da DSP adaylan arasında yer alabileceği ku-
lislerde dile getirildi. MeraFin Türk-îş'ten
aday isimleri bildirebileceği de öğrenildi.
Bilican, Kıhçdaroğlu, Güvenen ile İstan-
bul Defterdan Mehmet AkifHamzacebi'nin
adlan da DSP aday adaylan arasında anılı-
yor.
Özellikle Ankara ve lzmir'de ilk kez ye-
rel seçimlere iddialı girmeye hazırlanan
DSP, Ankara'da anakent belediye başkan
adayını da ilk açıklayan parti oldu. . îzmir
Milletvekili AhmetPriştina nın dalzmir'den
beledive başkan aday ı gösterilmesi bekleni-
yor. DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak ise
DSP yöneticilerinin açıklamalannm tersine
adaylığmm kesinleşmediğini bildirdi.
çesinde bu daha da artacaknr. İşve-
renlerin resmi kayıtlanna göre ilk
büyük 503 firma gelirinin yüzde
5rinüı repove faizden elde ediyor. E-
mek para kazanmıyor, para para ka-
zanıyor. Bütçenin ve gelirlerin bü-
yük kısmını faize bağlayanlann dert
yanmaya hakkı yoktur~ dedi.
Tekstil işkolunda ortalama ücre-
tin 48 milyon olduğunu anımsatan
Meral şunlan söyledi: "48 miryon
alan bir işçi kriz gerekçe-
siyle kapının önüne ko-
nursa sorun büyür. YaO-
nmlarına yatınm katn-
lar. fabrikalanna fabrika
kattılar. Ancak fabrikala-
nnda üretim yapan işcile-
ri ufak bir kriz gerekçe-
siyle sokağa atmava kal-
kıvorlar. Ne gerekiyorsa
yapacağız. Farklı konfe-
derasyonlann birliğini
sağladık. Bütün imkânla-
nmızla tekstil işçisinin ya-
nındayız.Temsil ettiğimiz
kitlcnin sorunu çözülene
kadar yanındayız"
Hak-tş Genel Başkanı
Salim Uslu, Türkiye'deki
kronik yapısal sorunlar
nedeniyle çalışanlann
ağır faturalar ödediğini
ve ödettirilmeye devam
edilmek istendiğıni kay-
detti. IMFpatentli politi-
kalann üç konfederasyo-
nun birlikte hareket et-
mesini zorunlu kıldığını
anlatan Uslu, bu birlikte-
likle çalışanlann potan-
siyelini, geleceğe ilişkin
düşünce ve düşlerini ül-
kenin genel sürecine kat-
mak istediklerini ifade
etti. Tekstil sektöriinde
işçi çıkarmanın haklı ve
ahlaki bir çözüm olmadı-
ğını savunan Uslu. teks-
til işverenlerini akılcı ve
sağduylu davranmaya
çağırdı.
Prof. Dr. oyan, toptan eşya fiyat endeksi ile tüketici fiyat endeksi arasındaki makasın açıldığını söyledi
'TEFE-TUFE farkı tekelin göstergesi'
• Türk-îş Araştırma Müdürü Oyan, enflasyon açıklamalannda 3
aldatmaca yapıldığını savundu. Oyan, hükümetin benimsediği
yüzde 54.3'lük geçen yılın aynı ayma göre TEFE oranıyla
toplumun gerçekte yaşadığı enflasyon olan yüzde 84.6 arasında
30 puanlık fark olduğuna dikkat çekti.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Türk-lş Araştırma Müdürü Prof. Dr.
OğuzOyan, 1998 yıl sonu itibanyla top-
tan eşya fiyat endeksi ile tüketici fiyat
endeksi arasında açılan makasın. "tekel-
leşmenin göstergesi" olduğunu bildirdi.
Türk-lş Araştırma Müdürü Oyan, enf-
lasyon açıklamalannda 3 aldatmaca ya-
pıldığını bildirdi. Oyan, TEFE bazında
açıklanan enflasyonun toplumun büyük
çoğunluğunu ilgilendirmediğini. birön-
ceki yılın aynı ayma göre değişim oranı
açıklamasıyla da ay ay yaşanan enflasyo-
nun yok sayıldığını kaydetti. Oyan, "Bir
önceld yıluı aynı ayma göre değişim, fiyat
arttşlannm ancakgeleceğe dönük eğilimi
konusunda bir ölçüde bilgi verir" dedi.
Oğuz Oyan. 12 ayhk ortalama bazın-
da 1997 yılında yüzde S5J olan TÜ-
FE'nin 1998 yılında yüzde 84.6 olduğu-
na, 1997 yılında yüzde yüzde 81.8 olan
TEFE'nın de 1998 yılında v üzde 71.8 ol-
duğuna dikkat çekti. Oyan. hükümetin
benimsediği yüzde 54.3'lük geçen yılın
aynı ayına göre TEFE oranıyla toplumun
gerçekte yaşadığı enflasyon olan yüzde
84.6 arasında 30 puanlık fark olduğuna
dikkat çekti. Bunun dışındayıllık ortala-
mada TEFE ile TÜFF. arasındaki maka-
sın açıldığına işaret eden Oyan. aradaki
13 puanlık farkın "tekelci fiyatlanmanın
göstergesi" olduğunu belirtti. Oyan şu
değerlendirmeyi yaptı:
"Sermaye. ekonominin bir çok alt sek-
töründe tekelci bir hâkimiyet kurmuş-
tur; öyle ki tekelleşme derecesi Türki-
ye'de daha gelişmiş ülkelerin önüne ge-
çebilmiştir. Bu durumda. maliyet artı
kâr biçiminde bir tekelci rıvatlama da-
ha kolay yapılmaktadır. Fiyat artışlann-
da özel kesimin yüzde 80 dolayında bir
katkısı olduğunu düşünürsek tekelci fi-
yatlamanın öncelikleözel kesimi ilgilen-
dirdiği anlaşılır. Kamu kcsiminin
1998'in ilk 6 ayında fiyat artişına gitmc-
nıesi.TEFEfiyatlannındüşükçıkması-
na neden olmuştur. Ancak kamu kesimi-
nin fiyatlannın önümüzdeki dönemde
bu geriden gelişi telafi etmek durumun-
da kalabilecegi ve 1999'da tam ters bir
etkinin ortaya çıkabileceği unutulma-
malıdır."
Prof. Oyan. üçüncü aldatmacanın
"memur maaşlanna ve kamu topiusöz-
leşmelerine yüzde 54J'lük enflasyon da-
yatması" olacağını belirtirken "1999'un
beklenen enflasyonu olan yüzde 44'ün e-
sas alınmaya çauşdması katmerli bir al-
datmaca anlamına gelecektir. Maliye
Bakanım'nın da altını çi/diği gibi bir
tarafta yüzde 54 enflasyon. öbür tarafta
yüzde 130 faizle borçlanan devlet büyük
bir çelişkidir. Ancak enflasyonun yüzde
84 olarak alınması halinde de mali ser-
mayeye aktanlan rantın aşınlığı ortadan
kalkmamaktadır" diye konuştu.
HAFTAYA BAKIŞ
AHMET TANER KIŞLALI
Sistemi mi Değiştirmeli,
Partileri ml? (2)
Siyasal bilimcilerin üzerinde birleştikleri bir yargı
vardır:
- Bir ülkedeki siyasal parti sistemini ve o partile-
rinyapısını bilmek, o ülkenin anayasastnı bilmekten
çok daha önemlidir... O ülkenin rejimi hakkında çok
daha doğru bir fikir verir.
Nedeni de çok yalın!
O anayasayı yaşama geçiren ya da geçirmeyen,
işleten ya da işletmeyen o partilerdir...
Geçen yazımda dört soru sormuştum:
Siyasal sistemi mi değiştirmeli? O sistemi çıkma-
za sokan partileri mi değiştirmeli? Yeni partiler mi kur-
malı? Yoksa o partileri yönetenleri, özellikle de "de-
mirbaş" genel başkanlannı mı değiştirmeli?
Sistemde yapılacak köklü bir değişikliğin yarata-
cağı sakıncalar, geçen yazının konusuydu. Şimdi sı-
ra son iki soruyu yanıtlamakta...
• • •
Suçu kişilerde aramak kolaydır, ama yanıltıcıdır.
Bırakın genel başkanlığı, milletvekilliği bile yap-
ması "caiz" olmayan bazı siyasetçilerimizin olduğu
doğru... Ama Ecevit'in, Yılmaz'ın, Baykal'ın, Ku-
tan'ın, Cindoruk'un oiumsuz insanlar olduklannı kim
söyteyebilir?
Hepsi de zekidir.. deneyimlidir.. dürüsttür. düşün-
düğünü anlatma yeteneğine sahiptir.. Hepsi de, bir
partiye genel başkanlık yapabilecek nitelikte insan-
iardır.
öyleyse yanlış nerede?
Yanlışlık onlann genel başkan olmasında değil..
Yanlışlık, hatalan biriktiği, yıprandıkları, hatta parti-
lerine yük konumuna geldikleri durumda da, otur-
duklan yerden kıpırdatılamamalarında.
Yanlışlık, onlann yanlışlarını önleyecek süreçlerin,
kendi partilerinin içinde işleyememesinde.. Ve de
onlargibi düşünmeyenlere, partilerinin içinde hayat
hakkı tanınmamasında!..
Partilerin bu yapısı değişmediği sürece; falanca ki-
şi partisinin başından gitse de, yerine filanca kişi gel-
se ne değişir? Aynı oiumsuz tutumları, bu kez de o
filanca kişi ve "etrafı" takınmaya başlar.
• • •
Demokrasi oyununun oyuncuları bellidir.
Siyasal partiler ve baskı gruplan.. Partiler, iktidara
gelmek amacıyla kurulurlar. Baskı gruplan da o ikti-
dan ve dolayısıyla partileri etkilemek amacı taşırlar.
Çağdaş demokrasilerde, ülke yönetimine asıl ka-
tılım, bu iki aracı ile olur..
Türkiye'de son yıllarda "sivil toplum" hızla gelişi-
yor. Ve sivil toplum geliştikçe de, baskı gruplannın
ağıriığı artıyor. Ama siyasal partilerin demokratik ol-
mayan yapılan, bu gelişimin izlenmesini önlüyor. Si-
vil toplum örgütleri güçlenirken, partiler zayıflıyorlar.
toplumsal beklentilerin gerisine düşmeye-başlıyor-
lar.
Demokrasimizi çıkmaza sokan iki temel çelişki iş-
te buradadın
Bir, partilerin anti demokratik yapısı.. İki, partilerin
sivil toplum örgütlerinden kopukluğu! •-"-" -
• • •
fie yapmalı?
Partilerin, üyelik ödentilerini veren, gerçek üyele-
re dayalı olması sağlanmalı.. Önseçimler, tüm üye-
lerin oy verecekleri biçimde düzenienmeli.. Parti içi
seçimlerde, orantılı temsil (nisbi temsil) sistemi uy-
gulanmalı..
Ve her sivil toplum örgütü, kendi düşünce ve çı-
karlanna uygun olan parti ile "organik ilişki" içine gir-
meli..
Böylece, milletvekillerinin gerçekten de "milletin
vekillen" olması olasılığı artacaktır. Partinin her dü-
zeydeki yönetim kademelerinde, parti içindeki bütün
gruplar "güçleriölçüsünde" temsi! edilecektir. Kim-
se kendisini yönetimden dışlanmış hissetmeyeceği
için, parti çok daha canlı ve etkili olacaktır.
Ve "lider sultası" olanağı ortadan kalkacaktır!
Daha da önemlisi..
Özellikle sivil toplum örgütlerinin parti içindeki tem-
sili sayesinde.. Siyaset, kişisel çıkartarın öne çıktığı
çirkin bir oyun olmaktan kurtulacaktır!
• • •
Peki, partileri böyte bir yapısal değişmeye zorla-
yacakyasal düzenlemeler gerçekleştirilemezse.. Ve
bugünkü partiler, böyle bir yapısal değişime karşı di-
rençlerini sürdürürlerse ne yapmalı?
Bu konudaki tüm umutlann kesildiği noktada...
Benzer ideolojileri paylaşan sivil toplum örgütleri
bir araya gelmeliler. Ve yukardaki koşullan yaşama
geçirecek "yen;" partilerin çekirdeğini oluşturmalılar.
Yeni bir umudun doğuşu, ancak umutların tüken-
diği noktada kolaydır.
Hele bir de o umut, 75 yıl öncesinin ışığını, 21. yüz-
yıla taşımaya adaysa!
FP'li yönetimin baskısı
Belediyede telefon
görüşmesi yasağı
İstanbul Haber Servisi -
İstanbul Büyükşehir Bele-
diyesi'ne bağl; müdürlük-
lerdeki FP'li yöneticiler.
çalışanlar üzerinde despot
yönetimlerde dahi görül-
meyen bir baskı uygulu-
yor. Halkalı Altmşehir'de
bulunan Yanıcı Parlayıcı
Kimyevi Maddeler Depo
Müdüriüğü'ndeki çalışan-
lann telefon göriişmeleri
yasaklandı.
İstanbul Büyükşehir
Belediyesi Kontrol Daire
Başkanlığı'nabağlı Yanıcı
Parlayıcı Kimyevi Madde-
ler Depo Müdürlüğü'nün
Altınşehir ve Aydınlı'da
bulunan şefliklerinin birer
"toplama kampı" olduğu
iddia edildi. Büyükşehir
Belediyesi'nin bir çok bi-
riminden bu şefliklere sür-
günler yapıldığını öne sü-
ren çalışanlar. "Bu şeflik-
ler, şehrin çok drçında ol-
ması nedeniyle FP'li \öne-
tkik'rin istemediği eleman-
lar buralara süriilüyor*'
dedı.
Anadolu yakasmda otu-
ranlann Altınşehir'e, Av-
rupa yakasında oturanlann
da Aydınlı'ya genellikle
sürgün edildiklerini öne
süren çalışanlar. beledıye
bünyesinde sürgün edilen
yaklaşık 250 personel ol-
duğunu belirttiler. Sürgüne
gönderilenlere bu şeflik-
lerde hiç bir iş yaptınlma-
dığını. ot yolmak, boya ba-
dana yapmak gibi ışlere
zorlandıklannı iddia eden
çalışanlar, daha sonra şun-
lan anlattı:
"Buralann adı farklı ol-
sa da birer sürgün yeri. İn-
şaat mühendisi. endüstri
mühendisi. ziraat mühen-
disL matematik mühendi-
si olup da buralara sürgün
edilenlervar. Bu teknikele-
manlann buralarda yapa-
bileceği bir iş yok. Sürgüne
gönderilenler mahkemeve
başvuruyorlar. Davayı ka-
zananlar, eski yerlerinde
bir iki gün çalıştınldıktan
sonra yeniden sürgüne
gönderiliyor. Sürgündeki-
ler seçimleri dört gözle
beklİTOrlar."