28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 OCAK 1999 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Uğur Mumcu suikastı sanığı Abdullah Argun Çetin, Pişmanlık Yasası'ndan yararlanmak istedi 'Cezaevmde basla altmdaynn 9 ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ga- zetemiz yazan Lğur Mumcu"nun katle- dilmesine kanştığı gerekçesiyle ölüm ce- zası istemiyle yargılanan Abdullah Ar- gun Çetin. kendisiyle yargılanması gere- kenlerin MİT Yasası'na sığındıklannı ile- ri sürdü. Ankara"daki Ulucanlar Ceza- evi'nden öliimle tehdit edilmesı nedeniy- le KırşehirCezaevı'ne nakledildığinı be- lirten Çetin. Pişmanlık Yasası'ndan ya- rarlanmak istediğıni, gerekli yer ve zama- nın oluşması halinde Mumcu suikasttyla ilgili yeni şeyler açıklayacağını söyledi. Çeteoluşumlanna ve Mumcu suikastı- na katıldığı gerekçesiyle hakkında idatn istemiyle dava açılan Abdullah Argun Çe- tin'in yargılanmasma Ankara l No'lu DGM'de dün başlandı. Davayı çok sayı- da basın mensubunun yanı sıra gazetemiz adına Yönetim Kurulu Başkan Vekili Atfl- la Coşkun izledi. Duruşmada Uğur Mumcu'nun ablası avukat Beyhan Mumcu. kardeşi Ceyhan Mumcu ıle avukatlan Emin Değer, Metin Günday ve Halil Se>inç de müdahil ola- rak hazır bulundular. KırşehirCezaevi'nden erken saatlerde sıkı güvenlik önlemlen altında mahkeme- ye getirilen Çetin, duruşmaya avukatsız çıkanldı. Kimlik saptamasının ardından savunma yapması için söz hakkı \erilen sanık Çetin, Türkiye'de ikametgâh adre- sinin bulunmadığını ve beüi işinın olma- dığuıı söyledi. Çetin. ne ile suçlandığını bıldiğini, ancak iddıanamenin henüz ken- disine tebliğ edilmediğı bıldirdi. Mahke- me Başkanı M. Orhan Karadenizın ıd- dianameyi okumasınm ardından savun- ma için söz hakkı verilen Çetin. emniyet ifadesini kabul etmezken savcılık ve ye- dek hâkimlikte verdiği ifadelerin doğru olduğunu belirtti. Çetin. Pişmanlık Yasası'ndan yararlan- mak için Adalet Bakanlığı'na dilekçe ver- diğini ve dilekçesine yanıt gelınceye ka- dar duruşmada savunma yapmayacağını söyledi. Başkan Karadenız, sanığa. yan- lış yere başv urduğunu. bu konuda kendi- lerine başvurması gerektiğıni ve İçişleri Bakanlığı'ndan bilgi istendikten sonra Pişmanlık Yasası'ndan yararlanıp yarar- lanmayacağına karar vereceklerini anlat- tı. Başkan Karadeniz. Çetin'in suikasttan bir gün önce Uğur Mumcu 'nun evinin bu- lunduğu sokakta keşif yaptıklan yönün- de ifade verdiğini anımsatarak keşfi niçin yaptıklarım sordu. Kime suikastdüzenle- neceğini bilmedığıni. bunun kendısıne söylenmediğini iddıa eden Çetin. şimdi- ye kadar aynntılı ifade vermediğini. yü- zeysel şeyler söylediğıni. daha konuşaca- ğışeylenn olduğunu bildirdi. Başkan Ka- radeniz'ın. rahatsızlık geçirdiğine ilişkin doktor raporunun bulundugunu anımsat- ması üzerine Çetin. herhangi bir rahatsız- lık gecirmedığini ilen sürerek. "Diri de- meierindense ölü demelerini tercih ede- rinT diye konuştu. Duruşmada söz verilen müdahil Cey- han Mumcu. sanığın TBMM'de kurulan Uğur Mumcu Suikastını Araştırma Ko- misjonu'na verdiği ifadenın dosyadabu- lunmadığını belırterek bu ifadenın getir- tilmesinı istedi. Komisyona verdiği ifa- denin doğru olduğunu yineleyen Çetin'in. daha ekleyeceği şeylerin bulundugunu söylemesı üzerine duruşma savcısı Ham- za Keleş. sanığın 1997 yılında kendisine verdiği ifade sırasında, komisyona yaptı- ğı açıklamayı kabul etmediğini anımsat- tı. Keleş, sanıktan bu çelişkili durumu ay- dınlahnasını istedi. Sanık Çetin, 1997 yı- lında ağır baskı ve tehdit altında bulundu- gunu söyledi. Mahkeme Başkanı Kara- deniz'in. komısyonda ifade verirken bas- kı altında olup olmadığını sorması üzeri- ne Çetin. komisyona gizli olarak gittiğmi ve konunun basına sonradan yansıdığını bıldirdi. Yeniden söz alan savcı Keleş. sa- nığın kimin ya da kimlerın baskı ve teh- dıdi altında olduğunu sorması üzerine Çe- tin. "Daha sonra açıklayacağım. Ben bu- rada yalnız yargılanmamahyırn. Bütün meseleo'"dedi. Başkan Karadeniz'in. "Yanındaldmler olmalı" sorusuna Çetin. "Yanımda olma- sı gerekenler kendilerini biliyorlar. Onlar MIT Yasası'nın 26. maddesûıe sığınıyorlar, ama ben sığuımıyorum" yanıtını verdi. Verilen kısa aradan sonra Mahkeme Başkanı Karadenız, TBMM Uğur Mum- cu C inayetini Araştırma Komisyonu rapo- ru ile sanığın ifadelerinın istenmesıne, bomba uzmanı ile sanığın gelecek duruş- mada yüzleştirilmesine. Çetin'in akli den- gesinin yerinde olup olmadığının belır- lenmesi için Bakırköv Ruh ve Sinir Has- talıkları Hastanesi'ne sevkine, Pişmanlık Yasasf ndan yararlanmak için dilekçe ve- rilip verilmediğinin sorulmasına ve yeni anlatımlan nedeniyle sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek dumşma- yı 4 Şubat gününe erteledi. Cimento fabrikası icin izin verildi İznik Gölü'ne yeni ölüm fermanı • ABD'li Cargill firmasına Yüksek Planlama Kurulu tarafından verilen özel izinden sonra aynı bölgede 77 bin metrekarelik arazi sanayi alanı ilan edildi ve plana da "çimento fabrikası yeri" notu konuldu. LEVENTGENCELLI BURSA - Dünyamn en verimli tanm topraklarına sahip İznik Gölü havzası. parsel bazında çıkarılan aynealıklı imar planlanyla elden gıdiyor. ABD'li Car- gill firmasına Yüksek Planlama Kurulu tarafın- dan verilen özel izinden sonra aynı bölgede 77 bin metrekarelik alana çimen- to fabnkası ıçın onay venl- dt. Bayındırlık ve lskân Ba- kanlığı Teknik Araştırma ve Uygulama Genel Mü- dürlüğü'nün, tznik Gölü havzasının koruma planın- da yaptığı değişiklikle merkezi Denizli'de bulu- nan Eren Holding'e Gede- lek Köyü Açmatepe Mev- kii'nde fabrika izni verildi. Başkanlık tarafından yapı- lan plan değişikliğiyle de 77 bin metrekarelik arazi sanayi alanı ilan edildi ve plana da "çimento fabrika- sı yeri" notu konuldu. Bur- sa Valiliği'nin daha önce izin vermediği çimento fabrikasıyla ilgili çok ya- kında ruhsat başvurusu ya- pılacağı açıklandı. ABD'li Cargill'in mısır işleme fabrikasına karşı çı- kan Bursa Akademik Oda- lar Birliği. Bayındtrlık ve lskân Bakanlığı'nın son karanyla ilgili de yargıya başvuracak olan DYP Bur- sa Milletvekili Turhan Ta- yao, Bayındırlık ve İskân Bakanı Yasar Topçu'nun yanıtlaması istemiyle ver- diği soru önergesinde, bu izinle ilgili çıkarlan sorgu- ladı. Bursa Valiliği'ne yaptı- ğı ruhsat başvurulanndan sonuç alamayan Eren Hol- ding'in. Bayındtrlık ve ls- kân Bakanlığı'na havale edilen ikinci başvurusunun olumlu sonuçlanmasımn öyküsü de ilginç. Bakan- lık, 1/25000 ölçekli İznik Gölü Çevre Düzeni Planı üzerinde makilik-fundalık olarak gözüken ve bitişi- ğinde zeytinlikler ile su havzası koruma bandı bu- lunan 77 bin metrekarelik araziyi sanayi alanına dö- nüştürdü. Plan değişikli- ğinde Eren Holding'inara- zısi çimento fabrikası ola- rak tanımlandı. Bursa'yı ayağa kaldıran izne gerek- çe olarak da "Çimento fab- rikasının kimyasal atık. toz veduman üretmeyecektek- nokojide olmasT gösteri Idi. Orhangazi-lznik arasında- ki çok verimli tanm bölge- lerini sanayiye açacak ka- rarlannpeşpeşeçıkanlma- sına seyirci kalmayacakla- nnı söyleyen Baro Başka- nı AB Arabacı. Cargill ör- neğinde olduğu gibi çi- mento fabrikasına yönelik aynealıklı kararın iptali için Odalar Birliği olarak dava açacaklannı söyledi. DYP Bursa Milletvekili Turhan Tayan da ızni sor- guladı. Tayan. "Cargill fab- rikasının kurulmasma kar- şı verdiğiıniz mücadde sı- rasında bu tesisin diğer te- sislere yol ve ömek olacağt- nı ifade etmiştik. Maalesef korktuğumuz başımıza gel- di. Tüm Bursalılan bu ka- rara karşı durmaya çağın- )t)rum"dedi. Tayan. Ba- yındırlık ve Iskan Bakanı YaşarTopçu'dan şu sorula- nn yanıtlannı istedi: "Bakanlığınız tarafın- dan Gedelek Köyü Açma- tepe me% kiinde bir çimen- to fabrikası kurulmasına izin verildiği doğru mu- dur? Bakanbğınız tarafın- dan verildiği iddia edilen izin talebinin dahaönce Ba- yındırlık ve İskân Ll Mü- düıiüğü tarafından incele- meye alındığı ve reddedil- dnğ doğru mudur? Doğru ise şartlarda ne gibi degi- şikliklerolmuş da şimdi izin \erilmiştir? Cargiü fabri- kasından hemen sonra İz- nik Gölü çevresinde bir de cimento fabrikalan kurul- masına izin verilmesi bir hükümet politakası mı- dır?" Bursa'da yayımlanan ye- rel Olay gazetesinde İbra- hûn Öge imzasıyla verilen bir haberde de Eren Hol- ding'e izin almadan, yatı- nmıyla ilgili teşvik veril- diği öne sürüldü. Sendika başkanları tekstil işverenine 'sağduyu' çağrısında bulundu Türk-İş Genel Başkanı Ba\ram MeraL DİSK Genel Başkanı Rıthan Budak, Hak-İş Genel Başkanı Salim l slu. tekstil sektöriinde yaklaşan grev, kamu işyerlerindeki toplusözleşme görüşmeleri ve ekonomik kriz karşısında ortak tavir konulanm görüşmek ûzere bir araya geldiler. 'Işçüeri greve zorlamayın'İstanbul Haber Servisi - Işçi sen- dikalan konfederasyonlan başkan- ları. tekstil sektörü işverenlerine "sağduyu" çağrisında b'ulunaraklş- çinin greve zorlanmamasını istedi- ler. Türk-lş Genel Başkanı Bayram Meral, DİSK Genel Başkanı" Rıd- van Budak. Hak-lş Genel Başkanı Salim Lslu. birlikte gerçekleştirdik- leri toplantıda ekonomik krizin fa- turasının işçiye çıkanlmasına izin vermeyeceklerini kayde- derek "Kriz tkareti yap- mayın" dediler. fürk-lş. DİSK ve Hak- İş genel başkanlan dün tekstil sektöriinde yakla- şan grev. kamu işyerle- rindeki toplusözleşme göriişmeleri ve ekono- mik kriz karşısında ortak tavır konularını görüş- mek üzere DİSK Genel Merkezi 'nde bir araya geldiler. Meral, Budak ve Uslu, toplantı öncesi ba- sına gündemleriyle ilgili bilgi verdiler. Ekonomik krizin emekçi, yoksul halkın sırtına yüklenme- sine karşı birlikte dura- caklannı ifade eden DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak. bunun sü- rekli olacağını. temsil et- tikleri işçilerin talepleri- ne uygun davrandıklannı söyledi. Türkiye sendikal hare- ketinin. işçilerin yıllar süren mücadeleler sonu- cu elde ettiği ekonomik. demokratik kazanılmış haklarından vazgeçme- yeceğini vurgulayan Bu- dak. "Tekstil sektöriinde amaç dışı. anlam dışı gre- \i zorlay anlara karşı bir- likte duracağız. Tekstil iş- kolundaki üç sendikamız toplusözleşmenin açma- za girdiği süreçte bir ara- • Ekonomik krizin emekçi, yoksul halkın sırtına yüklenmesine karşı birlikte duracaklarını ifade eden konfederasyon başkanlan. " Bu^döne.mde stoklanm erjtmek isteyen, krizi fırsat bilen birtakım iş çevreleri grev i zorlamaktadırlar" dediler. ya geldiler. Üç sendikamızın talcbi- ne uygun olarak konfederasyon baş- kanlan bir araya geldik. olumlu bir tablo ortaya çıktı. Birlikte dunışu- muz, lürkive'ninçalışanemekçiin- sanlanna, işsizlerine. sahipsizlerine güç ve destek verecektir" dedı. Türk-lş Genel Başkanı Bayram Meral de sorun çıkarmak gibi bir ni- yetleri olmadığını ifade ederek "Türkiye'nin bugün bütçesinin yüz- de 45'i faizk-rc gitmektedir. 99 büt- Budak, Meral ve Cündav adaylar arasında geçiyor DSP'nin adayiçingözü sendika başkankınnda ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DSP Parti Meclisi (PM) dünkü toplantısında adaylann merkez yoklamasıyla belirlenme- sini kararlaştınrken birçok sivil toplum ör- gütü yöneticisi ve kamu görevlisinin DSP'den adaylıga hazırlandığı bildirildi. Türk-lş Genel Başkanı Bayram Meral. DtSK Genel Başkanı Rıdvan Budak ve TESK Genel Başkanı DervişGünday'ın ya- nı sıra Emniyet Genel Müdürü Necati Bili- can. DİE Başkanı Orhan Giivenen ve SSK Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu'nun da DSP'den aday olacaklan bildirildi. Budak ise DSP yöneticilerinin açıklamalannın ter- sine adayhğının kesinleşmediğini bildirdi. DSP lideri Bülent Ecevit. dün Çankaya Köşkü'ne çıkarak hükümeti kurma görevi- ni aldıktan sonra PM'yi topladı. PM toplan- tısında genel ve yerel seçimlerde gösterile- cek adaylann merkez yoklamasıyla belir- lenmesi kararlaştınldı. Ecevit'in, kendisini iktidara taşıyan 61 millervekilinin tamamı- nı yeniden aday göstereeeği kaydedildi. 19. dönemde Adana milletvekili olarak görev yapan Timuçin Savaş'ın Adana ana- kent belediye başkanlığına aday gösterile- bileceği; yine aynı dönemde bu ilin millet- vekili olan İbrahim Ozdiş'in de belediye başkanı ya da milletvekili adayı olarak de- ğerlendirileceği bildirildi. PM üyelerinden RızaYılmazile 19.dönemmilletvekillerin- den Mehmet Kerimoğiu, Ender Karagül ve Mustafa Yılmaz ın da milletvekili adayı gösterilebileceği ifade edildi. DSP'nin seçimlerde sivil toplum örgütle- rinden de çok sayıda aday gösterebileceği öğrenildi. CHP üyesi Budak'm partisiyle ilişkilerinin kopma noktasına geldiği, DSP milletvekili adayı olarak parlamentoya gi- rebileceği belirtilirken Meral ileGünday'm da DSP adaylan arasında yer alabileceği ku- lislerde dile getirildi. MeraFin Türk-îş'ten aday isimleri bildirebileceği de öğrenildi. Bilican, Kıhçdaroğlu, Güvenen ile İstan- bul Defterdan Mehmet AkifHamzacebi'nin adlan da DSP aday adaylan arasında anılı- yor. Özellikle Ankara ve lzmir'de ilk kez ye- rel seçimlere iddialı girmeye hazırlanan DSP, Ankara'da anakent belediye başkan adayını da ilk açıklayan parti oldu. . îzmir Milletvekili AhmetPriştina nın dalzmir'den beledive başkan aday ı gösterilmesi bekleni- yor. DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak ise DSP yöneticilerinin açıklamalannm tersine adaylığmm kesinleşmediğini bildirdi. çesinde bu daha da artacaknr. İşve- renlerin resmi kayıtlanna göre ilk büyük 503 firma gelirinin yüzde 5rinüı repove faizden elde ediyor. E- mek para kazanmıyor, para para ka- zanıyor. Bütçenin ve gelirlerin bü- yük kısmını faize bağlayanlann dert yanmaya hakkı yoktur~ dedi. Tekstil işkolunda ortalama ücre- tin 48 milyon olduğunu anımsatan Meral şunlan söyledi: "48 miryon alan bir işçi kriz gerekçe- siyle kapının önüne ko- nursa sorun büyür. YaO- nmlarına yatınm katn- lar. fabrikalanna fabrika kattılar. Ancak fabrikala- nnda üretim yapan işcile- ri ufak bir kriz gerekçe- siyle sokağa atmava kal- kıvorlar. Ne gerekiyorsa yapacağız. Farklı konfe- derasyonlann birliğini sağladık. Bütün imkânla- nmızla tekstil işçisinin ya- nındayız.Temsil ettiğimiz kitlcnin sorunu çözülene kadar yanındayız" Hak-tş Genel Başkanı Salim Uslu, Türkiye'deki kronik yapısal sorunlar nedeniyle çalışanlann ağır faturalar ödediğini ve ödettirilmeye devam edilmek istendiğıni kay- detti. IMFpatentli politi- kalann üç konfederasyo- nun birlikte hareket et- mesini zorunlu kıldığını anlatan Uslu, bu birlikte- likle çalışanlann potan- siyelini, geleceğe ilişkin düşünce ve düşlerini ül- kenin genel sürecine kat- mak istediklerini ifade etti. Tekstil sektöriinde işçi çıkarmanın haklı ve ahlaki bir çözüm olmadı- ğını savunan Uslu. teks- til işverenlerini akılcı ve sağduylu davranmaya çağırdı. Prof. Dr. oyan, toptan eşya fiyat endeksi ile tüketici fiyat endeksi arasındaki makasın açıldığını söyledi 'TEFE-TUFE farkı tekelin göstergesi' • Türk-îş Araştırma Müdürü Oyan, enflasyon açıklamalannda 3 aldatmaca yapıldığını savundu. Oyan, hükümetin benimsediği yüzde 54.3'lük geçen yılın aynı ayma göre TEFE oranıyla toplumun gerçekte yaşadığı enflasyon olan yüzde 84.6 arasında 30 puanlık fark olduğuna dikkat çekti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk-lş Araştırma Müdürü Prof. Dr. OğuzOyan, 1998 yıl sonu itibanyla top- tan eşya fiyat endeksi ile tüketici fiyat endeksi arasında açılan makasın. "tekel- leşmenin göstergesi" olduğunu bildirdi. Türk-lş Araştırma Müdürü Oyan, enf- lasyon açıklamalannda 3 aldatmaca ya- pıldığını bildirdi. Oyan, TEFE bazında açıklanan enflasyonun toplumun büyük çoğunluğunu ilgilendirmediğini. birön- ceki yılın aynı ayma göre değişim oranı açıklamasıyla da ay ay yaşanan enflasyo- nun yok sayıldığını kaydetti. Oyan, "Bir önceld yıluı aynı ayma göre değişim, fiyat arttşlannm ancakgeleceğe dönük eğilimi konusunda bir ölçüde bilgi verir" dedi. Oğuz Oyan. 12 ayhk ortalama bazın- da 1997 yılında yüzde S5J olan TÜ- FE'nin 1998 yılında yüzde 84.6 olduğu- na, 1997 yılında yüzde yüzde 81.8 olan TEFE'nın de 1998 yılında v üzde 71.8 ol- duğuna dikkat çekti. Oyan. hükümetin benimsediği yüzde 54.3'lük geçen yılın aynı ayına göre TEFE oranıyla toplumun gerçekte yaşadığı enflasyon olan yüzde 84.6 arasında 30 puanlık fark olduğuna dikkat çekti. Bunun dışındayıllık ortala- mada TEFE ile TÜFF. arasındaki maka- sın açıldığına işaret eden Oyan. aradaki 13 puanlık farkın "tekelci fiyatlanmanın göstergesi" olduğunu belirtti. Oyan şu değerlendirmeyi yaptı: "Sermaye. ekonominin bir çok alt sek- töründe tekelci bir hâkimiyet kurmuş- tur; öyle ki tekelleşme derecesi Türki- ye'de daha gelişmiş ülkelerin önüne ge- çebilmiştir. Bu durumda. maliyet artı kâr biçiminde bir tekelci rıvatlama da- ha kolay yapılmaktadır. Fiyat artışlann- da özel kesimin yüzde 80 dolayında bir katkısı olduğunu düşünürsek tekelci fi- yatlamanın öncelikleözel kesimi ilgilen- dirdiği anlaşılır. Kamu kcsiminin 1998'in ilk 6 ayında fiyat artişına gitmc- nıesi.TEFEfiyatlannındüşükçıkması- na neden olmuştur. Ancak kamu kesimi- nin fiyatlannın önümüzdeki dönemde bu geriden gelişi telafi etmek durumun- da kalabilecegi ve 1999'da tam ters bir etkinin ortaya çıkabileceği unutulma- malıdır." Prof. Oyan. üçüncü aldatmacanın "memur maaşlanna ve kamu topiusöz- leşmelerine yüzde 54J'lük enflasyon da- yatması" olacağını belirtirken "1999'un beklenen enflasyonu olan yüzde 44'ün e- sas alınmaya çauşdması katmerli bir al- datmaca anlamına gelecektir. Maliye Bakanım'nın da altını çi/diği gibi bir tarafta yüzde 54 enflasyon. öbür tarafta yüzde 130 faizle borçlanan devlet büyük bir çelişkidir. Ancak enflasyonun yüzde 84 olarak alınması halinde de mali ser- mayeye aktanlan rantın aşınlığı ortadan kalkmamaktadır" diye konuştu. HAFTAYA BAKIŞ AHMET TANER KIŞLALI Sistemi mi Değiştirmeli, Partileri ml? (2) Siyasal bilimcilerin üzerinde birleştikleri bir yargı vardır: - Bir ülkedeki siyasal parti sistemini ve o partile- rinyapısını bilmek, o ülkenin anayasastnı bilmekten çok daha önemlidir... O ülkenin rejimi hakkında çok daha doğru bir fikir verir. Nedeni de çok yalın! O anayasayı yaşama geçiren ya da geçirmeyen, işleten ya da işletmeyen o partilerdir... Geçen yazımda dört soru sormuştum: Siyasal sistemi mi değiştirmeli? O sistemi çıkma- za sokan partileri mi değiştirmeli? Yeni partiler mi kur- malı? Yoksa o partileri yönetenleri, özellikle de "de- mirbaş" genel başkanlannı mı değiştirmeli? Sistemde yapılacak köklü bir değişikliğin yarata- cağı sakıncalar, geçen yazının konusuydu. Şimdi sı- ra son iki soruyu yanıtlamakta... • • • Suçu kişilerde aramak kolaydır, ama yanıltıcıdır. Bırakın genel başkanlığı, milletvekilliği bile yap- ması "caiz" olmayan bazı siyasetçilerimizin olduğu doğru... Ama Ecevit'in, Yılmaz'ın, Baykal'ın, Ku- tan'ın, Cindoruk'un oiumsuz insanlar olduklannı kim söyteyebilir? Hepsi de zekidir.. deneyimlidir.. dürüsttür. düşün- düğünü anlatma yeteneğine sahiptir.. Hepsi de, bir partiye genel başkanlık yapabilecek nitelikte insan- iardır. öyleyse yanlış nerede? Yanlışlık onlann genel başkan olmasında değil.. Yanlışlık, hatalan biriktiği, yıprandıkları, hatta parti- lerine yük konumuna geldikleri durumda da, otur- duklan yerden kıpırdatılamamalarında. Yanlışlık, onlann yanlışlarını önleyecek süreçlerin, kendi partilerinin içinde işleyememesinde.. Ve de onlargibi düşünmeyenlere, partilerinin içinde hayat hakkı tanınmamasında!.. Partilerin bu yapısı değişmediği sürece; falanca ki- şi partisinin başından gitse de, yerine filanca kişi gel- se ne değişir? Aynı oiumsuz tutumları, bu kez de o filanca kişi ve "etrafı" takınmaya başlar. • • • Demokrasi oyununun oyuncuları bellidir. Siyasal partiler ve baskı gruplan.. Partiler, iktidara gelmek amacıyla kurulurlar. Baskı gruplan da o ikti- dan ve dolayısıyla partileri etkilemek amacı taşırlar. Çağdaş demokrasilerde, ülke yönetimine asıl ka- tılım, bu iki aracı ile olur.. Türkiye'de son yıllarda "sivil toplum" hızla gelişi- yor. Ve sivil toplum geliştikçe de, baskı gruplannın ağıriığı artıyor. Ama siyasal partilerin demokratik ol- mayan yapılan, bu gelişimin izlenmesini önlüyor. Si- vil toplum örgütleri güçlenirken, partiler zayıflıyorlar. toplumsal beklentilerin gerisine düşmeye-başlıyor- lar. Demokrasimizi çıkmaza sokan iki temel çelişki iş- te buradadın Bir, partilerin anti demokratik yapısı.. İki, partilerin sivil toplum örgütlerinden kopukluğu! •-"-" - • • • fie yapmalı? Partilerin, üyelik ödentilerini veren, gerçek üyele- re dayalı olması sağlanmalı.. Önseçimler, tüm üye- lerin oy verecekleri biçimde düzenienmeli.. Parti içi seçimlerde, orantılı temsil (nisbi temsil) sistemi uy- gulanmalı.. Ve her sivil toplum örgütü, kendi düşünce ve çı- karlanna uygun olan parti ile "organik ilişki" içine gir- meli.. Böylece, milletvekillerinin gerçekten de "milletin vekillen" olması olasılığı artacaktır. Partinin her dü- zeydeki yönetim kademelerinde, parti içindeki bütün gruplar "güçleriölçüsünde" temsi! edilecektir. Kim- se kendisini yönetimden dışlanmış hissetmeyeceği için, parti çok daha canlı ve etkili olacaktır. Ve "lider sultası" olanağı ortadan kalkacaktır! Daha da önemlisi.. Özellikle sivil toplum örgütlerinin parti içindeki tem- sili sayesinde.. Siyaset, kişisel çıkartarın öne çıktığı çirkin bir oyun olmaktan kurtulacaktır! • • • Peki, partileri böyte bir yapısal değişmeye zorla- yacakyasal düzenlemeler gerçekleştirilemezse.. Ve bugünkü partiler, böyle bir yapısal değişime karşı di- rençlerini sürdürürlerse ne yapmalı? Bu konudaki tüm umutlann kesildiği noktada... Benzer ideolojileri paylaşan sivil toplum örgütleri bir araya gelmeliler. Ve yukardaki koşullan yaşama geçirecek "yen;" partilerin çekirdeğini oluşturmalılar. Yeni bir umudun doğuşu, ancak umutların tüken- diği noktada kolaydır. Hele bir de o umut, 75 yıl öncesinin ışığını, 21. yüz- yıla taşımaya adaysa! FP'li yönetimin baskısı Belediyede telefon görüşmesi yasağı İstanbul Haber Servisi - İstanbul Büyükşehir Bele- diyesi'ne bağl; müdürlük- lerdeki FP'li yöneticiler. çalışanlar üzerinde despot yönetimlerde dahi görül- meyen bir baskı uygulu- yor. Halkalı Altmşehir'de bulunan Yanıcı Parlayıcı Kimyevi Maddeler Depo Müdüriüğü'ndeki çalışan- lann telefon göriişmeleri yasaklandı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kontrol Daire Başkanlığı'nabağlı Yanıcı Parlayıcı Kimyevi Madde- ler Depo Müdürlüğü'nün Altınşehir ve Aydınlı'da bulunan şefliklerinin birer "toplama kampı" olduğu iddia edildi. Büyükşehir Belediyesi'nin bir çok bi- riminden bu şefliklere sür- günler yapıldığını öne sü- ren çalışanlar. "Bu şeflik- ler, şehrin çok drçında ol- ması nedeniyle FP'li \öne- tkik'rin istemediği eleman- lar buralara süriilüyor*' dedı. Anadolu yakasmda otu- ranlann Altınşehir'e, Av- rupa yakasında oturanlann da Aydınlı'ya genellikle sürgün edildiklerini öne süren çalışanlar. beledıye bünyesinde sürgün edilen yaklaşık 250 personel ol- duğunu belirttiler. Sürgüne gönderilenlere bu şeflik- lerde hiç bir iş yaptınlma- dığını. ot yolmak, boya ba- dana yapmak gibi ışlere zorlandıklannı iddia eden çalışanlar, daha sonra şun- lan anlattı: "Buralann adı farklı ol- sa da birer sürgün yeri. İn- şaat mühendisi. endüstri mühendisi. ziraat mühen- disL matematik mühendi- si olup da buralara sürgün edilenlervar. Bu teknikele- manlann buralarda yapa- bileceği bir iş yok. Sürgüne gönderilenler mahkemeve başvuruyorlar. Davayı ka- zananlar, eski yerlerinde bir iki gün çalıştınldıktan sonra yeniden sürgüne gönderiliyor. Sürgündeki- ler seçimleri dört gözle beklİTOrlar."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle