19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet tmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmeni: Orhan Erinç 0 Genel Yayın Koordınatörü: Hikmct Çetinkaya# YazıişlenMüdürü Ibrahim Yıldız "• Sorumlu Mudur: Fikret İlkiz 9 Haber Merkezi Müdürü. Hakan Kara 9 Görsel Yönetmen. Fikret Eser Istihbarat: Cengiz Yıldınm # Ekonomı: Özlem >. üzak • Kültür: Handan Şenköken 9 Spor: Abdülkadir Yücelman 9 Makaleler. Sami Karaörcn 9 Düzeltme: Abdullah Yazıcı 9 Folograf: Erdoğan Köseoğlu 9 Bilgı-Belge: Edibe Buğra 9 Yurt Habcrlcrı: Mehmel Faraç Yayın Kurulu tlhan Selçuk {Başkan). Orhan Erinf, Oktay Kurtböke. Hikme» (.etinkaya. Şükran Soncr. F.rgun Baicı, Ibrahim \ ıldız. Orhan Bursaü. Mustafa Balha\. Hakan Kar». Ankara Temsilcisi: Mustafa Balbay Atatürk Bulvan No: 125, Kat:4, Bakanlıklar-Ankarâ Tel: 4195020 (7 hat), Faks: 4195027 •IzmırTemsilcisı Serdar Kızık, H.ZiyaBlv 1352 S.2-3Tel:4411220. Faks:4419117 9 AdanaTemsilcisi: Çetin Yiğenoğlu, inönüCd. 119 S. No:l Kat 1. Tel: 363 12 11, Faks: 363 12 15 Müessese Müduriî. Üstüa Akmen # KooFdmalor Ahmet Konüsan 0 Muha- sebe BûJent Yener 0 Idare Hüse\in Gürcr • IslcuiK Önder Çdik • Bılgı- Işlem Nail İnal S Bılgısavar Sıstem Mürih« Çiier • Sanş Fuifet Kuz» MEDYA C: • Yönelım Kurulu Başkanı - Genel Mudûr Gülbin Erduran • Koordmator Reha lşıtman • Genel MudürYaniımcısı. SndaÇoban Tei 514 07 53 - 513 95 80-5138460-61.Faks: 5138463 \ a>ımla>an >e Basan: Yenı Gün Haber Ajansı, Basın \e Ya>mcılık A Ş Türtocaiı Cad. 39 4] Cagaloglu 34334 Ist PK:246 Istanbul TellO2!2) 512 05 05 (20 hat) Faks- (0212)513 V- 95 8 OCAK 1999 !msak:5.49 Güneş: 7.22 Ögle: 12.18 Ikindi: 14.38 Akşam: 16.59 Yatsı: 18.277 www.cumhurivet.com.tr Hong Kong'da tenis gündemde • Dış Haberler Servisi - Hong Kong'da düzenlenen Süper Power (Süper Güç) Tenis Turnuvası'nda dünyanın en ünlü tenisçileri kortlara çıkmaya başladı. Dün ABD'li tenisçi Serena "VV'illiams Taylandlı Tamarine Tanasugarn ile yaptiğı maçı kolay aldı. ABD'li tenisçi Taylandlı rakıbini 6-2 6-1'lik skorla yendi. Anadolu liselerinde sınıf geçme • ANKARA (ANKA> Mil- li Eğitim Bakanhğı, fen li- selerinden sonra Anadolu li- seleri ile süper liselerde de eğitim kalitesinin arttınlma- sına yönelik olarak sınıf geçmeyi zorlaştıracak. Ana- dolu liseleri ve süper liseler- de yıl sonu not ortalamasıy- la sınıf geçme barajı 2'den 3'e yükseltilecek. Anadolu liselerinde fen ve matematik grubu derslerin yabancı dil- le okutulmasına devam edi- lecek. Sanatçıya emeklilik güvencesi • ANKAftA(ANKA)- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, part-time çalıştığı, ancak bu çalışmasını belgeleyemediği gerekçesiyle yaşlılık aylığı SSK tarafından kesilen sanatçının yüzünü güldürdü. Yüksek Mahkeme. akit türü ne olursa olsun sanatçının sanatını yaparken gösterdiği mesleki çalışmanın yasa kapsamında olduğuna hükmetti. Sanatçılann çalışmalartnı bir hizmet akdinde olduğu gibi sınırlama ve çerçeve içerisine almanın düşünülemeyeceğinin vurgulandı. Four Seasons ikinci kez listede • Haber Merkezi - Four Seasons. Amerika'da yayımlanan Fortune dergisi tarafından ikinci kez Amerika'da çalışabilecek en iyı 100 şirket arasında gösterildi. Bu sıralamaya girebilmek için firmalann en az 100 yıllık geçmişe ve en az 500 çalışana sahip olması gerekiyor. TGC'nin sergisi • İstanbul Haber Servisi - Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), meslek sorunlannı konu alan bir karikatür sergisi açacak. 9 Ocak günü saat 14.00'te açılacak sergide Necmi Rıza Akçalı. Turhan Selçuk, Semih BalcıoSlu. Ferruh Doğan. Nezih Danyal. Ercan Akyol. Yurdagün Göker, Semih Poroy. Tan Oral ve Kâmil Masaracı'nın basının sorunlannı yansıtan karikatürleri yer alacak. ÖYLSIOOcak'ta • ANKARA (ANKA) - Eğitim fakültelerinin öğretim üyesi açığının kapatılması ve öğretmen yetiştirmede deneyimli öğretmenlerden yararlanılması amacıyla 350 öğretmen yurtdışında lisansüsrü eğitirne gönderilecek. "Öğretmenler Arasından Yurtdışına Yüksek Lisans Öğrenimi Görmek Üzere Gönderilecek Adaylan Seçme Sınavı (ÖY'LS)" 10 Ocak Pazar günü yapılacak. Sınava yaklaşık 500 adayın katılması beklenırken 55 barajını aşan 350 öğretmen yüksek lisans eğitimi için resmi-burslu statüde yurtdışına gönderilecek. YÖK Disiplin Yönetmeliği'nin antidemokratik olduğu belirtildi 'Baslacı uygıılama 9 Isfanbul Haber Servisi- YÖK'ün Disiplin Yönetmeliği'nin, öğretim elemanlannın siyasal ve ideolojik haklannı kullanmalannı yasakladı- ğı belirtilerek yönetmeliğin anaya- sa ve yasalara aykın v e antidemok- ratik olduğu vurgulandı. Öğretim Elemanları Sendikası (ÖES) Genel Başkanı Prof. Dr. İz- zettin Önder. YÖK'ün Disiplin Yö- netmeliği'nin anayasa ve yasalara ay- kırı olduğunu belirterek öğretim elemanlannın bu yönetmeliğin ip- tali için dava açarak toplu halde kal- kışmada bulunduklannı söyledi. Bu yönetmeliğin Memurin Muhake- matı Yasası'nı da aşarak öğretim elemanlannın akademik unvanları- nı da elınden aldığını vurgulayan Önder, yönetmeliğin basm ve yayın organlanna görüş bildirmesıni smır- lamasıyla akademisyenlerin top- • Disiplin yönetmeliğinin anayasaya aykın olduğunu belirten öğretim elemanlan, yönetmeliğin tamamen idarenin takdirine bırakılmış yaptınmlar içerdiğini kaydettiler. Yönetmeliğin. üniversitelerin. 1982'deki baskı rejimi atmosferine yeniden sokulmasına neden olacağı belirtildi. lumla iletişim kurma \e toplumu aydınlatma görevini görmezden gel- diğini söyledi. Önder. yönetmeli- ğin öğretim üyesinın ideolojik ve si- yasi faaliyetlerini yasaklamasının da anayasaya venlmiş haklan orta- dan kaldırmayı amaçladığını ve bu anlamda anayasaya da aykın oldu- ğunu ve tümüyle idarenin takdirine bırakılmıj yaptınmlar içerdiğini kaydetti. Önder, yönetmeliği hazır- layan YÖK'ün kendisini yasamanın yerine koyduğunu belirterek eko- nomik yapı sıkıştıkça bu tür baskı- lann ortaya konulduğunu söyledi. tstanbul Üniversitesi Sosval Bi- limler Enstitüsü Müdürü ve idare hu- kukçusu Prof. Dr. Ali Ülkü Azrak da YÖK'ün Disiplin Yönetmeli- ğı'ndeki değişikliğe. YÖK'te za- manla yaşanan düşünce değişikliği ve lÜ'deki yönetim değişikliğinin yol açmış olabilecegini belirterek di- siplin yönetmeliğinin bürün demok- ratik hukuk devletlerinde olduğu gıbi Türkiye Cumhunyeti Anayasa- sı'nın 38. maddesiyle debelirlenen "Kanunsıızsuçvecezaolmaz" ilke- sıylebağdaşmadığını söyledi. Disip- lin için getirilen yaptınmlann kanun- la düzenlenmesi gerektiğini belirten Azrak, "Yönetmeliğin kanuni te- S ı r n a k l ı ü c k ı z ö ğ r e n c i C a m l ı c a K ı z L i s e s i ' n d e Düşleri gerçek oldu • Şırnaklı Öğrenciler Sahile, Çiğdem ve Aysel, bir subay eşi olan Bilge Keçecigil'in çabalan sonucu yatılı olarak Çamlıca Kız Lisesi'ne yerleştirildiler. FİGEN ATALAY Onlar için tstanbul'da oku- mak bir 'rüya'ydı. Bu rüya. bir subay eşinin yardımıyla gerçek oldu. Artık Şırnakls- tiklal tlkögretim Okulu me- zunu ev kızı" değil. önce Çamlıca Kız Lısesi. daha sonra da üniversite mezunu avukat, matematik öğretme- ni ve işletmeci birer genç kız olmayı amaçlıyorlar. Şırnak'taki eğitim yasam- lanna ailelerinin engelleme- si nedeniyle nokta koymak üzereyken kendilerini Çam- lıca Kız Lisesi "nde bulan Sa- hile, Çiğdem ve Aysd'in ya- şamlan. halen 1. Ordu Kur- may Başkanlığı'nda görev- li olan Tümgeneral Omer Keçecigil'in. ikı yıl önce Şır- nak Tümen Komutanlığı'na atanmasıyla değişti. Ömer Keçecigil'in eşı BflgeKece- dgfl,başlangıçtayalnızca 10 gün için Şırnak'a gitti ama Şırnaklı kızlarla tanıştıktan sonra oradan aynlamadı. Çünkü yapmak istediği pek çok şey vardı. Bunlardan en önemlisi, evınin temizlı- ği sırasında tanıştığı Sahile. Çiğdem ve Aysel'in de ara- ^lannda bulunduğu Şırnaklı ktzlara yardım etmek. onla- nn eğitimlerine devam et- melerini sağlamaktı. *Ev temiztiğine son'' Bilge Keçecigil'in kızlar- la yaptığı ilk anlaşma, oku- la gidenlerin ev temizliği işi- ni bırakmalan yönünde ol- du. Ailelerince okuldan alın- mış olanlann da halk eğitim merkezlerine devam etmele- rini sağlayan Bilge Keçeci- meii olduğu söyleniyor. Doğnıdur. Ama hangi kanuna uygundur? Bu yönermelik aslında bir dünva görii- şününvansımasıdır" diye konuştu. Akademik unvanlann geri alınma- sını da getiren yönetmeliğin. üniver- sıtelerin, 1982'deki baskı rejimi at- mosferine yeniden sokulmasına ne- den olacağını belirten Azrak. "Öğ- retûnfiyeliğibümkratik telkinlerle alınmaz. Büimsel çauşmalarla elde edilir*'dedi. 10 Siyasal Bilgiter Fakültesı Ma- Iiye Bölümü Başkanı Prof. Dr. Bur- han Şenatalarda disiplin yönetme- liğinin. egemen ideolojik iklimin bir yansıması olduğunu belirterek Almanya Yükseköğretim Kanu- nu'nda disiplin konusunda bir dü- zenleme olmadıği gibi disiplin yö- netmeliği debulunmadığını vurgu- ladı. Almanya'da disiplin düzenle- melerinin üniversitelere bı- rakıldığını vurgulayan Şe- natalar, üniversitelerin tüm kurumlardan farklı ve özel konumu olması gerektiğini kaydetti. Şenatalar. Kadir Çelik'in llJ'de düzenlediği programındatÜ'nüntoplu- mun üniversite hakkındaki kanaatini olumsuz yönde et- kilediğini, toplumun sivil re- jıme ve demokrasiye olan inancını zedeleyıci etki yap- tığını savundu. tstanbul Barosu Başkanı Doç. DT. Yücel Savman ise Türkiye'de demokratik ol- mayan her yönetmeliğe, de- mokratıkliği tartışmah ana- yasaya gönderme yapılarak karşı çıkılan bir dönem ya- şanmasmın karamsarlık ve- rici olduğunu ve bunların kriz dönemi uygulamalan olduğunu söyledi. Sayman. yönetmeliğin toplumun üniversiteden beklediklerini alma hakkını da ortadan kal- dırdığını belirrti. Düşleri gerçeğe dönen Sahile, Çiğdem ve Aysel, kendilerini İstanbuPa getiren Bil- ge KeçecigirieÇamlıca Kız l.isesi'nin bahçesinde. (Fotoğraf: K.AAN SAĞANAK) gil, Şırnak'ta bulunduğu iki yıl boyunca ailelennce oku- la gitmeleri engellenmek ıs- tenen kız çocuklarının egı- timlerine devam etmeleri için büyük çaba gösterdı. Kızla- nn askeri tesislerdeki sos- yal aktivitelere katıhmlannı sağladı. Burada birlıkte ba- leler. defıleler. konserler iz- lendi. Biige Keçecigıl bu arada kızlardan Sahile'nin Istan- bul'daki bir okulda okuma- smı sağlamak için gırişimle- re başladı. Kimi zaman so- nuçsuz kalan bu çabalar, so- nunda meyvesini verdi. Ai- lesinın Istanbul'da okuması için çok zor izin verdıği Sa- hile. bu öğretim yılının ba- şındaÇamlıca Kız Lisesi'ne yatılı öğrenci olarak kabul edildi. Onu. Çiğdem ve Av - sel izledi. Üç kızm ailesi de Şımak'ta yaşadığı iki yıl boyTinca Bil- ge Keçecigil'i tanıyıp. gü- venmişlerdi.Bugüveni.Şır- nak halkıyla yumuşak insa- ni ilişkiler kurmasına v e as- keri tesislerdeki şeffaf yaşa- ma bağlayan Keçecigil. "Şjr- naklı kı/lar >e aileicri için elimden gelen vardımı vap- ma>a çalıştım. Onlar Kürt- çe. ben Türkçe konuşuTOr- dukama birbirimizi antn nr- duk"dedi. Ama Şırnak halkına göre 15-16 yaşındaki bir kız ço- cuğunun Istanbul'a gitme- si. kötü yola düşmesiyle es, anlamlıydı. Burada. Bilge Keçecigil'in çok yakın ilgi- si, yatılı bir kız okulunun. 1. Ordu Kurmay Başkanlı- ğı'nın. İstanbul Valiliği'nin ve Istanbul Milli Eğitim Mü- dürlüğü'nün koruması altın- Gazetemiz yazan Erdal Atafoek, tstanbul Erkek Lisesi öğrencileri \«lilerine "Gençleriefietişbmı''konulu bir konftrans verdi Atabek, aile içi iletişimin kopuk olduğıınu söyledi 'Çocuklara sorumluluk verin * Istanbul Haber Servisi-Eğirim kurum- lannda sadece bilgi verildiğini söyleyen Erdal Atabek, kişilik eğıtimının de ta- mamlanmasını istedi. Atabek, özgüven- lerinin gelişmesi için çocuklara sorumlu- luk verilmesini istedi. Gazetemiz yazan Erdal Atabek dün Is- tanbul Erkek Lisesi öğrencileri velilerine "Gençterk İletişim" konulu bir konferans verdi. Çocuklann özgüveni olmadan ye- tiştiklerini söyleyen Atabek. eğitimdeki ek- sikliklerin bu sonucu doğurduğunu be- lirtti. Büyüklerin çocuklanna sorumluluk vermediklerini ifade eden Atabek, "On- lann bütünsorunıluluğunu öztüikle anoe- lerüstünealıyor.MümkünoLsadersideça- uşacakiar. Bunlar yanlış. Lütfen onun so- nımluluklanm si/ almavın" dedı. Toplum olarak duygulanmızı yönet- meyi bilmediğimizi de söyleyen Erdal Atabek, gençlerin eğitimi konusunda şu bilgileri verdi: "Gençterimizi hedefseçe- bOirhalegetirmeHjTZ.t nherstte>« şrecek bir genç, iki yıllık program yapabilmeli. Genç 'hayır' dcmesini bilmeli. Bugön eği- tim kunımlan sadece bilgi veriyor. Ama kişilik eğitimi yok." Gerek toplumda ge- rekse aile içinde iletişimin kopuk olduğu- na da dikkat çeken Atabek. "Çocuğumu- zu ranınııvoruz. Evet çocuklanmızın om- letten hoşlandığmı bilnoruz. Ancak duy- gulannı bilmiyoruz" dedi. da olsalar bile! Halen Çamlıca Kız Lise- si nde öğrenim gören Çiğ- dem lise 1. Sahile ve Aysel lise ikinci sınıftalar. Okul müdürü GünerTanlı ve pan- siyonmüdüryardımcısı Ay- ten Tezey'in anlattıklarına göre üçü de okula çok iyi uyum sağlamış durumdalar. Cstelik dersleri de iyi. Ayten Tezey, Şırnaklı bu üç kızla da Doğu ve Guneydoğu'dan ge- len öteki yatılı kız öğrenci- lerle de sevgiye dayalı bir ilişki kurduklannı, bunun da onlann uyum sağlamasma yardımcı olduğunu söyledi. Istanbul'a kendi kararla- nyla geldiklerini vurgula- yan kızöğrencilerden Sahi- le avukat. Aysel matematik öğretmeni, Çiğdem de işlet- meci olmak. sonra da evle- rine dönüp. Şırnak'ın kal- kınmasına yardımcı olmak istiyorlar. 'Kötü kız olmadık* Sahile. Aysel ve Çiğdem. birkaç gün sonra yanyıl ta- tili için evlerine gidecekler. Bu tatilde onlan önemli bir sorumluluk bekliyor. Kendi ailelerine \e çevrelerine gör- düklerini, yaşadıklarını an- latacaklar. 'kötü kız' olma- dıklanm gösterecekkr ve ls- tanbul'daki yatılı kız okulla- nnda başka Şırnaklı kızlara da yer olduğunu anlatacak- lar. Yeter ki aileleri kızlan- nı Istanbul'a göndermeye razı olsun... 25 öğrenciye ktırs İstanbul Milli Eğitim Mü- dürü ÖmerBalıbey'ın verdi- ği bilgiye göre Şırnaklı 25 li- se son sınıf öğrencisi bu ya- nyıl tatilinde tstanbul'a ge- tirilerek ücretsiz olarak üni- versiteyehazırlıkkurslanna katılmalan sağlanacak. Istanbul Vlilli Eğitim Mü- dürlüğü ile 1. Ordu Kurmay Başkanlığı'nın işbirliğiyle getirilecek öğrenciler. tstan- bul'da yatılı okullarda ko- nuk edilecekler. Bu arada, önümüzdeki öğ- retim yılında Şırnak'tan İs- tanbul'a kız öğrenciler geti- rilerek buradaki yatılı kız okullarına yerleştirilmesi planlanıyor. Siyanürle tilki avına tepkiler sürüyor Yasalar hayvanlan korumaya yetmiyorİZMİR(CuınhuriyetEge Bürosu)- Kayseri'de tilki- lerin siyanürle zehirlene- rek katledilmesi. dünyada nesli tükenmekte olan hay- vanlann korunmalanna yö- nelik yasalann ve yaptınm- lann Türkiye'deki yetersiz- liğini gündeme getirdi. Çev- re kuruluşlan, savcılığa tes- lim edilen suçluların 1937'den kalma Av Yasa- sfna göre komik bir para ce- zası sonucu salıverildikle- rine dikkat çektiler. Çevre- ciler. iki kilo baklava çalan çocuklann on yıla yakın hapse mahkûm edildikleri- ni anımsatarak "Nesli teh- likede olan ve yaşamalan için mflyonlarca dolaıiık ko- ruma programlan uygula- nan tilkilerin iki kilo bakla- va kadar değerleri yok mu " görüşünü dile getirdiler. 'Cezalar gülünç' Kayseri'de tilkilerin kat- ledilmesi olayına tepkiler sürüyor. Doğal Hayatı Ko- ruma Derneği (DHKD). suçlulann yakalanması ve adalete teslim edilmesinin sevindirici olmasına kar- e-posta : tan (« prizma. net. tr şın. suçlulann teslim edil- diği cumhuriyet savcılığın- da bu kişilerin komik para cezalanna çarptınlarak ser- best bırakıldıklannı hatırlat- tılar. Bu durumun 'iizücü ve sık sık karşıiaşılan durum" olduğuna değinen çevTect- ler. tilki katliamı yapanla- nn 1937'den kalma ve ar- tık birçok maddesi bir an- lam ifade etmeyen Av Ya- sası'na göre yargılandığını belirttiler. Av Yasası'na gö- re az bir para cezasıyla suç- lulann serbest kaldığını be- lirten çevreciler, aynı yasa- da öngörülen "6 aya kadar hapis cezası" nın uygula- nabileceğine dikkat çektiler. Öte yandan Merkez Av Komisyonu'nun (MAK) 1998-99 kararlannın tilki başına 50 milyon lira para cezası öngördüğünü, ayn- ca tüm araçlara el konul- ması ve hiçbir surette veril- memesi gerektiğini vurgu- layan DHKD, şu açıklama- yı yaptı: "Saynn savcılan- mızın bugiin çağdışı kalmış bir kanun olan 3167 sayıh Av Yasası ile etkili cezalar ver- mekte zoıiandıklannı ka- bul etmekle beraber, her yıl güncelleştirilen MAK Ka- raıian ile3167 sa\ilı Av Ya- sası'nı daha ciddi bir şekil- de yorumlayarak etkin ve çağdaş bir ceza paketi ver- memelerini anlamakta zor- luk çekiyoruz." Bu arada son derece ze- hirli bir madde olan siyanü- rün rahatça ve kilosu 800 bin liradan faruralı olarak sa- tılmasının da ciddiyetle ele alınması gereken bir başka konu olduğu belirtildi. SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN İşin 'Rengi', Ne Zaman Değişiyor? A BD Başkanı Johnson'ın. o 'fca&rtekmes/'ndenfark- r \ sız, Kıbns mektubunu aldığı zaman (5 Haziran 1964); acaba Ismet Paşa, Başkan Truman'ın, Tür- kiye ve Yunanistan'ı, 'Truman Doktrini'ne dahil eden yardım anlaşması 'nı imza ettiği zaman (22 Mayıs 1947), söyledtkJerini hatırlamamış mıdır? Aynen dlyordu ki: "...bu yardım, Türkiye'ye zaruri ve normal müdafaa mal- zemesinin bir kısmını temin suretiyle, harp netice- sinde düşmüş bulunduğunuz iktisadi güçlüklerin kısmen telâfisinde de ferahlatıcı bir âmil olacak- tr." (23 Mayıs 1947). Sonradan başına belâ olacağı- nı, ne bilsın? Aynı 1947 senesinde, Washington'ın, Mü- târeke yıllannda olduğu gıbi. Türkiye'yi bir 'heyetler' akınına uğrattığı. hiç mı dikkatinı çekmemışti? Tru- man'ın yardım anlaşmasını imzaladığı gün, General Oliver başkanlığında bir askeri heyet Ankara'ya var- mış; ABD'den, bir Denız hey'eti de yola çıkmıştı. 'Truman Doktrini', maksadı belli bir 'doktnn': Sta- lin / Beria yönetimindeki Rus (Bolşevik) yayılmacılığı- nı önlemek! Nitekım Ağustos'ta gelen bir başka ABD (Mafi) hey'etinin Başkanı, bunu açık açık söylemış. dı- yor ki: "...yapabileceğimiz tek şey, Türkiye'yi ve Dünya'yı, komünist grubunun sürüklemek istedi- ği yolun dışında bırakmaktır" (Cumhuriyet, 22 Eylül 1947). Bu aslında, gizli bir uyan: Truman Doktrini' çer- çevesinde verilecek yardım, komünizmle savaş ıçın ge- çerlidir. 1964 yazında, Rumlann ve Yunanlılann Kıbnsta giriştikleri Türk kınmına karşı, Ankara sesıni yükseltin- ce, Başkan Johnson'ın mektubu buna dayanarak geliyor: 'Türkiye, ABD'den aldığı silah ve mühim- mat, Kıbns'ta kullanamaz!'. (5 Haziran 1964). Eskiler hatırlayacaktır; mektubun akabinde, Ismet Paşa palas pandıras VVashington'a gıtmış. John- son'la elli dakikalık bir görüşme yapmıştır (22 Haziran 1964): oradan Ingiltere'ye geçer. İngiliz Hükümeti'nin görüşünü alır (28 Haziran 1964), nihayet Paris'te Yu- nanistan Başbakanı Papandreau ile görüşuher. An- kara'ya döndükten sonra verdiğı demeç. 1947'de yap- tığı anlaşmanın, elini kolunu nasıl bağlamış olduğunun, aczini ifade eder: "...biz karanmızı verdik, sabırla ve soğukkanlılıkla bekleyeceğiz. Göreceğiz ve so- nunda muvaffak olacağız" (6 Temmuz 1964). Oysa Cihet-i Askeriye, başka türlü düşünüyordu. Deniz Kuvvetien Komutanı, Amiral Necdet Uran'a göre, "...donanma sekiz aydır istim üstünde bekli- yor"du; kara Kuvvetleri Komutanı General Ali Kes- kiner, demişti kr. "...sabır taştı, güneyde birlikleri zor zaptediyoruz. Gerektiğinde her türlü planları uygu- layacak planlara sahibiz. Biriikler tatbikat ve eği- timlerini aralıksız sürdürüyor..." (Cumhuriyet, 15 Ağustos 1964) Nitekim, Türk jetlen harekete geçmiş, Kıbns'ta Rum hedeflerini vurmuştu: çıkarmanın eli ku- lağındagibı görünuyordu; bunlann hepsi lâfta kaldı. çün- kü Feruz Ahmad'ın dediğı gıbi, "Türkler gene Kıb- ns'a çıkmak için siyasal bakımdan hazırlıklı değil- di!" Neden? Belki de -Ismet Paşa dahil- Türk siyasi kadrolan, 'Yardım Anlaşması' ile, VVashington'ın Tür- kiye'yi nasıl bir kıskaca aldığını, yeni farketmişlerdi. Onun şaşkınlığıydı bu! ABD, Bolşevizm'den korkuyordu; Türkiye'ye kottuk çıkması, onun Ortadoğu'ya inişini önlemek ıçindi; bu fırsattan yararianıp, Anadolu'yla il- gili eski plânlannı gündeme alıyordu. "..Ha Kemalist'. ha Bolşevik'!... eir başka Haziran'da. 1921 Haziranı'nda yaşanmış olaylar, eskı planlan pek güzel yansıtmıyor mu? Ana- dolu, zayıf düşmüş, kolsuz kanatstz ona gelirse, VVashington 'manda'ya bile iştahlıdır yoo, Anka- ra'daki TBMM Hükümeti gibi, anti-emperyalist la- ik ve demokratik; üstelik, bolşeviklerle işbiıiiği ha- linde gelir, ondan bağımsızlığını ve toprak bütün- lüğünü koruyabilmek için, yardım isterse, o za- man iş değişir. Gerçekten de, Cumhuriyet Türkiye'sı- ne ABD yönetimı, ılk silah ambargosunu çoğumuzun zannettıği gibi 70'li yıllarda değil; taa o zaman Anka- ra, VVinchester Repeating Arms Company'den kül- liyetli miktarda silah ve mühımmat talebinde bulunun- ca uygulamıştı. Şimdi istermisiniz, 'o belgeler'e birgöz atalım. Varan 1 / "...Dışişleri Bakanhğı Yakındoğu Işleri Da- iresi, 1 Haziran 1921. (Müsteşar'a not) Sayın Bay Retcher, VVinchester Repeating Arms Company'nin Washington temsilcisi Bay Frank S. Bright dün ba- na gelerek, şirketinin dış satışlar müdürü'nden al- dığı bir mektubu gösterdi. Bu mektubun bir kop- yası ektedir. Göreceğiniz gibi 'yeni' diye söz edi- len bir Türk hükümeti VVinchester şirketi'nden 300.000 tüfek ve 600.000.000 fişek satın almak is- temektedir..." "...(buraya dikkat!) 'Yeni Türk Hükümeti' deyimin- den ne kastedildiğini bilmediğim gibi, adı geçen Edam Bey'i de tanımadığımı, dolayısıyla Bakanlı- ğımızın bu konuda görüş belirtmek durumunda bulunmadığını kendisine söyledim. Ancak adın- dan söz edilen hükümet hakkında ek bilgileralmak- tan çok memnun olacağımı, Edam Bey hakkında da bazı şeyler öğrenmek istediğimi sözlerime ek- ledim. Anladığım kadanyla, Bay Bright, aynntılı bil- gi gönderilmesi isteğiyle şirketine telgraf çekmiş..." "...(buraya dikkat!) 'Yeni Türk hükümeti' deyimin- den Ankara'daki 'milliyetçi' hükümeti anlamak ge- rekiyorsa, o zaman, görüşüme göre bu silahlann Türkiye'ye değil, Bolşevik Rusya'ya gidebileceği- ni düşünebiliriz. (imza)..." Varan 2ı "Dışişleri Bakanhğı, 27 Haziran 1921 / Bay W. Scott-Boody / 100 West 80 th Street / New/York Crty / Efendim, Türk hükümetine 300.000 mavzer tüfeğiyle, 600.000.000 mavzer fişeği satıl- masının Dışişleri Bakanlığı'nca onaylanıp onay- lanmayacağına ilişkin 1 Haziran 1921 tarihli mek- tubunuzu almış bulunuyoruz..." "...(buraya dikkat!).. Cevap olarak, Yunanlılarla Kemalistler şu anda savaş durumunda bulunduk- ları için, taraflardan birine veya diğerine yapılacak her türlü yardımda bakanlığımızın işbirliği veya rı- zasının söz konusu olmayacağını kesinlikle bildir- mek isterim. En sadık bendenizim. / Dışişleri ba- kanı Y. Robert Bliss / Bakan 3. Yardımcısı..." Soyut' bakma, tarih gözüyle 1 , bak! V^eterince açık değil mi? ABD için Kemalistler'le Bol- I şevikler arasında pek bir fark yoktur; Türklerle Yu- nanlılar kapıştıkları takdirde, Türklere yardım asla söz konusu olamaz; gerçi Yunanlılara yardımın da söz ko- nusu olamayacağı açıkça belirtilmiş ama. 1919'dan iti- baren Türkiye'deki ABD hey'etlerinin Anadolu'daki Rum, Ermeni, Süryâni ve diğer Hıristıyan azmlıklara, na- sıl sahip çıktıklan düşünülürse; bunun; Dışişleri'nin dip- lomatik inceliklerinden bırisı olduğu, kolayca aniaşılır. Truman Doktrini çerçevesi içinde Yunanistan ve Türkiye'ye yapılan yardım da, aynı mantık içinde yürütülmüş; açıkça değilse bile, Yunanistan ve Kıb- ns'taki Rum Cemaatı. el altından kollanmıştır. O ka- dar ki, Ortadoğu'da yeniden ayağa kalkmış olan Türkiye'nin, önce 'öğrenci terorizmi', arkasından 'düşük yoğunluklu bir savaş', ve nihayet 'din ağır- lıklı eylemci bir muhalefetle' hırpalanıp. zayıf dü- şürülmesi gündeme alınmıştır. Bu muhalefetler'e, ABD elbette 'desteğini' eksik etmeyecekti. işte Amnesty International USA'nın, Türkiye'de- ki 'insan hakkı ihlalleri'n't, -dünya kamuoyunda ülke- sini gözden düşürmek için,- Türk yurttaşlannı 'jurnai- ciliğe' özendiren teşebbüsü de; -soyut olarak değil-, bu tarihi perspektif içinde ele alınıp değerlendirilmelidir; çünkü gerçek manası, ancak o zaman, meydana çıkar. http:// www. prizma.net. tr/ A İLHAN http://www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle