17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5OCAK1999SALI HABERLER DUNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Rüzgâr Eken... Terönst Apo'yu ala-yı vâlâ ıle kabul eden D'Ale- ma yönetımi. aradan çok geçmeden nasıl bir be- layabulaştığını anlamaya başladı. PKK lideri, ken- disini başka bir ülkeye göndermek isteyen Italyan yönetimini "Hıçbtr güç beni gitmeye zoriayamaz, eğerbanş sorununu çözmezseniz, ozaman Avru- pa'yı göçle istila ederiz" diye tehdit etti. Apo, Türkiye'ye yönelık tehditlerini de sürdürü- yor ve ilan ettıkleri "tek taraflı ateşkesl'e Anka- ra'nın uymaması halınde. Türkiye'ye savaşlann en büyüğünü açacaklarını söylüyor. Bu açıklamadan çıkan sonuç, Apo'nun şımdrye dek yapacaklarının hepsıni yapmamış olduğu, bundan sonra çatışmayı daha da tırmandıracağı- dır ki, bunun gerçekle hıçbır ılgısı olmadığı açıkça ortadadır. PKK büyük bir darbe yemiştir. Evet terör bıçak- la kesilirgıbi bitrnez. Apo'nun. değil Suriye'den ay- nlmak zorunda kalması. bu dünyadan aynlması bi- le, terörü birden sona erdırecek bir öğe değil. Ama PKK'nin, kimi büyük heyecan uyandırıcı eylemler yapması halinde bile, eski gücünde olmadığı, olay- lann gelişmesını denetleyebilecek gücü yitirdiği bir gerçek. Bu yüzden. Apo'nun tehditlerinin fazla bir kıymet-i harbıyesi yok. Sorunun bu yönünü bırakalım bir yana da gele- lim Italyanın durumuna: Doğrusu, tabii ki Italyan- lann hepsi değil, ama Italyan yönetımi bu durumu hak etmiştir. Rüzgâr ekenlerın fırtına biçmeleri vaktidir şimdi. İtalya'nın teröre hiçbir bahane olmayacağını bil- mesi, kendi ımzaladığı anlaşmalardaki tanıma gö- re, tabii ki kendi yasaları çerçevesınde Apo'ya te- rörist muamelesi yapması gerekirdı. Bir noktaya dıkkat çekmek ısterim. İtalya'nın kendi yasalarına ve anayasasına göre, Anayasa Mahkemesi'nın daha önce verdıği karar da göz önünde bulundurulunca, bızde ölüm cezası hâlâ yürürlükte olduğu ve DGM'ler sıvilleştırilemediği için Apo'yu Türkiye'ye iade etmesınin mümkün ol- madığını bilıyor ve kabul edıyoruz. Ama, iade et- memek, ona gerçek birterörist muamelesi yapma- mak anlamını da taşımaz. Gerçekten Apo'nun yandaşları gemilerle Ital- ya'ya doğru yolculuğa çıkarlarsa. Italya bu D'Ale- ma'nın kimi açıklamalanna göre pek haklı sayılma- sı gereken bu sığınmayı hangi "insani nedenlere" dayanarak reddedebılecektir ki? Görüyorsunuz durum traji-komik, trajik olan ya- nı bunca insanın yaşamıyla, yazgısıyla böylesine sorumsuz biçimde oynanması, komik olan yanı ise D'Alema'nın kendi kazdığı kuyuya düşmesidir. Bu eleştiriyi salt biz, duygusal nedenlerte yapı- yor değiliz. Baştan beri, Türkıye'de oluşan abartılı tepkiyi olduğu kadar, demokratikleşme yolunda gerekli adımları atamayan Ankara'yı da, ölüm ce- zasına demagojık biçimde yaklaşan polıtikacılan- mızı da eleştırdık. Evet, D'AJema'yıyalnızbızeleştirmıyoruz, Italyan ' politikacıları ve basını da kıyasıya eleştiriyor. r JJApo'ya kucak açanlar, bıraz yakın geçmışe bak- salardı, davranışlanntn sonucunun ne olacağını ko- .layca görebılirlerdı. Terör örgütü ASALA'ya kucak açan Fransa bu tavrının sonucunun ne olabilece- ğini Orly katliamını yaşayarak gördü. Rüzgâr ekenin fırtına bıçeceği, önce Paris'te gö- rüldü, şimdi de Roma'da görülüyor. Umanz. bu olayların gelişmesi, herkese, ama is- tisnasız herkese. terörün hiçbir siyasi gerekçesi olamayacağmı öğretir ve teröre karşı gerçekten caydırıcı bir uluslararası dayanışmanın yaşama geçmesi sağlanır. Sanlıurfa operasyonu 'Cephane PKK'ye götürülüyordu' ÖZCAN GÜNEŞ SANLIURFA - Sanlıurfa "da öncekı gün düzenlenen operasyonda yakalanan. aralannda uçaksavar ve suıkast için kullanılanlann da bulunduğu 37 bin merminin, terör örgütü PKK'ye götürüldüğü. ancak örgüt sommlulany la ırtıbat kurulamaması sonucu Siverek ılçesine getirildiğı öne sürüldü. Kaçakçilann Kuzey Irak'ta Zaho'dan aldıklan mermilen. 7 bın Alman Markı nakJiye ücreti karşılığında bir hafta önce Habur sınır kapısından Türkiye'ye geçırdikleri belirlendi Yakalanan bu kışılenn daha önce de aynı yolla getirdikleri mermilen, bölgedeki aşiretlere pazarladıklan bildinldi. Sanlıurfa Emniyet Müdürlüğü ekıplerince. Siverek- Diyarbakır karayolunda kurulan pusu sonucu 73 DS 977 plakalı kamyonun mazot tankına yerleştirilmış 5 litrelik plastılc yağ bidonlanna saklanmış halde yakalanan 3 7 bm 45 adet merminin, PKK'ye satılmak istendiği anlaşıldı. Kamyon sürücüsü Abdülhamit Şıvga ıle özel otomobillenyle gözcülük yapan sılah kaçakçılan Sinan Çelik ve Hatnza Gezik sorgulannda, mermıleri Zaho'dan aldıklarını ve bir hafta önce Habur sınır kapısından Türkiye'ye geçış yaptıklarını söylediler. Emniyet yetkililen, kamyon sürücüsü Abdülhamıt Şıvga'nın evınin orda olması nedeniyle mermi yûklü kamyonun önce Şırnak'a götürüldüğünü, ardından kaçakçılann ıstemı üzerine Nusaybin- Mardin-Vıranşehır- Karakeçı hattından Siverek ılçesine getirildiğini bildirdiler. Alıcılar ıle kaçakçılann ırtibat kuramaması üzerine mennılenn Siverek'egeri getinldığını belırten yetkıliler, cephaneliğin Sıverek'e boşaltılacağınm anlaşılması üzerine operasyon düzenlendiğini söylediler. Cephane yüklü kamyonun Türkiye'ye gınşinden ıtibaren güvenhk güçleri tarafından izlendiğini, teslım edileceğı yenn belırlenmesı amacıyla operasyonun bekletıldığıni anlatan emniyet yetkililen, kaçakçılann daha önce aynı yolla getirdikleri mermilen Siverek teki aşiretlere sattıklannı ıtiraf ettiklerini söylediklenni belirttiler. Diyarbakır'da gözaftı Meımı kaçakçılığıyla ilgilı olarak Diyarbakır'da da 6 kişinın gözaltına almdığını, sorgulamalan tamamlandıktan sonra sanıklann Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığı'na sevk edileceğinı bıldıren yetkılıler, yakalanan mermilerın ise Diyarbakır Kolordu Komutanlığı'na teslim edıleceğıni söylediler. 1980'den buyana savaş koşullarındayaşayan ülke » ı ı Burası KazımheCamii. Bağdat'ın bellddeen r ÇOguniUKta a m a . . . güzel mabedi. İrak Şüleri için bir camidenöte anlamı var. Onlara sorarsamz "Kazımiye Camii'ni ziyaret edip Hazreti Ali'nin toru- nu Hazreti Kasım'ın türbesine v üz süren hacı ohır'\ Abbasi döneminin rüm parlak- unğuu yansıtan Kazuniye CamiL Irak'ta çoğunluğu oiuşturan, ama siyasal iktidann uzağuıda tutulan Şiiler için sosyai, siyasal ve kültürel bir buluşma merkezi. Bağdat'ın en iyi ve en "güvenliklT oteli: El Raşid. Acu- ' nı ünlü Abbasi Halifesi Harun el Resid'den alryor. He- men bütün yabancı gazeteciler bu otelde kalıyor. Otelin giriş kapısına, yere, renkli mozaik taşlarla bir Bush portresi çizilmiş. Dibine de bir "resimaltr yaalmış: Bush is crirninal! (Bush suçludur). Otele her adım atan Bush'u çiğne\erek girmek zorunda. "Yakında bir de Clin- ton mozaiği ektenecek mi" sorusunu otel görevlisi '"Hazuianrjor" diye yanıtladı. Irak'ın egemeni: BaasPartisiSUNUŞ Deniyor ki Saddam bir delidir. Belki... Ama Mussolini de pek sağlam akıllı değildi doğrusu. Deniyor ki Saddam zalim bir diktatördür. Doğru galiba... Ama HUler'den daha zalim olduğunu da söyleyemezsiniz ya. Deniyor ki Saddam, Irak halkını demir pençesinin altında inim inim inleterek yönetiyor. Olabilir... Ama Stalin, bunu çok daha sert bir demir pençe ile ve çok daha uzun süre becermişti. Hem de 200 milyonluk bir ülkede. Diktatörlük rejimleri. diktatörün adıyla anılır; doğru. Ama bu gitgide biryamlgıya ebelik eder. Diktatörün ülkeyi "tek başına" yönettiği samsı egemen olur. Sanılır ki diktatör mutlak egemendir, ağzından çıkan yasadır, dilediğini yapar ve buyruğu sorgusuz, duraksamasız yerine getirilir. Bu. çağımızm diktatörlüklerini yanlış, en azından yalınkat kavramaktır. Diktatör bir lider, ama aynı zamanda bir simgedir. Ülkeyi pençesi altına almış "güç ün simgesi. Mussolini, Italya 'da devlet erkinin "kifide somutlanması "vdı. Liderdi ve simgeydi. Daha sonra Faşist Parti 'ye dönüşecek oldn Fasci di Combattimento örgütünün lideri ve simgesi. Hitler'in altmdan Almanya S'asyonal Sosyalist tşçi Partisi 'ni (NSAPD) çekin, geriye belki de gülû'nç bir Avusturyah onbaşı eskisi kalır. Stalın, Sovyetler Birliği Komünist Partisi 'nin (SBKP) özçocuğuydu. SBKP'nin rahminden doğdu. Onu SBKPyarattı ve o SBKP'yı dönüştürdü. Ikisini birbirinden ayırmak, vanlışa bilerek çanak tutmak demek. • •• Buraya kadarı bilinenlerin, hele erbabınca "iyi bilinenlerin " bir tekrarı. Ama Saddam Hüseyin söz konusu olduğunda. bu gerçek çoğu kez (hatta hep) göz ardı ediliyor. Bir keskin nişancı Saddam 'ı alnından \l ursa. bir Cruise fiizesi o an bulunduğu binaya isabet edip binayı ve Saddam'/ yok etse, sanılıvor ki ertesi gün "yeni bir Irak" doğacak... Baas Partisi gerçeğinı gözden ırak tuttukça. bugünkü Irak 'ı anlamak mümkün değil. Evet, Saddam Hüseyin bugün, Irak 'm politik çizgisinde belirleyici bir kişiliktir. Bu söylenebilir. Ama hemen ardından eklemek gerekir: Saddam yok edilse, Irak Baas Partisi saflanndan yeni bir Saddam Hüseyin çıkaracaktır ••• Bu yazı dizisi, Baas Partisi ekseninde "Irak düğümü "nü ele almaya çahşacak. Son bombardımamn hemen ardından, altı uzun ve tatsız gün geçirdiğimız Irak 'ta, Baas 'ın çekirdek kadrosundan bir veya birkaç yetkili ile görüşmek için sürekli girişimlerde bulunduk. Savaş koşullarında sürekli yer degiştiren ve saklanan Baas önderlen ile verilen onca söze rağmen görüşmek uzun süre mümkün olmadı. Irak tan ayrıhşımızdan iki gece önce. kaldığımız "ElRaşid" oteline gece yarısına yakın, yanında fkoruması olduğunu sandığım) biri ile bırlikte kendini Jabbar olarak tanıtan bir lraklı geldi Açık sözlü, sorularıma kısıtlama getirilmeven ve sabahın erken saatlerine kadar süren bir sövleşi oldu. Ertesi gün, ilk günden beri randevu taleplerimi ilettiğim Irak Enformasyon Bakanhğı Basın Merkezi görevlisine Jabbar 'ı sordum. Bilgiç bir gülümsemeyk "Daha ne istiyorsun ? Baas 'tan bir yetkili ile görüşmek istiyordun ya " diye yanıtladı. Jabbar ın sorularıma verdiği vanıtları tartıştığım lraklı tantdıklanm. "birinci elden bilgi ve değerlendirmeier" olduğunu ısrarla belirinler. Ama aynı kişiler, gerek Irak Yüksek Devrim Konseyi 'nde, gerek Baas Partisi sekretanasında "Jabbar"adlı birinin olmadığını da aynı açıklıkla ıfade ettiler. Baas Partisi 'nde temsil yetkısi taşıyıp taşımadığını doğrulatamadığımız, kimliğini saklayan bir kaynağm "güvenilirlik "i meslek ilkeleri açısmdan kuşkulu. O vüzden "Jabbar "la yapılan konuşmayı çok ilginç olmasına rağmen, bağımsız bir "söyleşi" olarak sunma hakkını kendimızde görmüyoruz. Ama bu ya:ı dizisinde. "bugünkü Baas "a ilişkin bölümlerde, Jabbar 'ın anlattıklarını büyük ölçüde kullandığımızı belırtmek de meslek ilkelerinin bir gereği. ~T*^ ugün Irak'ta siyasal ikti- m 3 dar, sözcüğün tam anla- ğ ~\ mıyla Baas Partisi'nin J-.J elınde. Irak Baas Partisi Birinci Sekreteri Saddam Hüseyin önderligindekı partı. Yüksek Dev- rim Konseyi'nde mutlak ağırlık ta- şımakta. Bu anlamda 1980'den bu yana -kısa aralıklar dışında- sürek- li savaş koşullarında yaşayan Irak'ta, bir "shil iktidar"dan söz et- mek mümkün. Savaş koşullan. or- dunun ülke siyasetınde belirleyici güce dönüşmesıne değil. sıvil siya- sal güç Baas'ın milıtanstleşmesine yol açmış. Nitekim Yüksek Devrim Konse- yi üyeleri, askeri kariyerden gelme- melerine rağmen artık üniforma ta- şıyorlar ve örneğin asker olmayan Saddam Hüseyin. kimi resmi me- tınlerde "Feldmareşal Saddam Hü- seyin"' olarak anılıyor. Partınin tam ya da resmi adı: Hizb-ül-Baas el - Arabi-el İştirak Çevirisini. Türkçe konuşan bir Irak- A Y D I N F N G t N lışöyleyaptı "Arap Dirilişinin Sos- yalist Partisi". Yabancı dilde yayım- İanan resmi metinlerde ise partı ken- dini Sosyalist Arap Diriliş Partisi di- ye adlandınyor. İrak Baas'ı adına konuşabileceğini söyleyen Jabbar anlatıyor: "_ bu tamamıyla Arap dünyası- na hasveArap dünyasının gerçekle- rine dayanan bir sosyalizmdir. Pek çok temel önermelerini, Kuran ve Incil metinlerinden esink-nerekûrvfe • Yüksek Devrim Konseyi üyeleri, Saddam Hüseyin dahil askeri kariyerden gelmemelerine rağmen artık üniforma taşıyorlar. mistir. Parti önderliğini sova dayan- mayan, babadan oğula geçmeyen, ancak tslamın meş>eret (danışma) ve imamet kummlanyla bağdaştı- ran bir işleyiş olarak düzenler. Keza parti (Baas), kamu mülkünün halk adına bekçisi ve yöneticisidir..." An- cak Arap ulusuna özgü bir sosya- lizm arayışmdan söz eden Baas Par- tisi'nin örgütlenme tnodeli ve yön- temi Komünist Enternasyonal'den Her yerde ve her şeyde Saddam Hüseyin Iraka adım atan bir yabancı hemen fark ediyor; başını ç«irdiği her \erde, sokaklarria. koca bina- ların cephe duvariarında, kent içindeki dev pano- larda.resmidaireierde, ev lerde. bürolarda mutla- ka bir Saddam Hüseyin fotoğrafi var. Bu fotoğraf ya da ressam fırçasından çıknıa tablolarda Sad- dam Hüseyin, akla gelebilecek her konumda ve kı- Iıkta yer aİnwn Bir öğreneiye soru soran sivil gi- >1mli Saddam: gencral üniformalı Saddam; Dic- İedcyüzen mayolu Saddam: moderngivsilikan- si ve çocuklanyla poz vermiş aile babası Saddam; başında kefijesiyle bede> iler arasındaki Saddam; dua eden Saddam; petrol rafinerisini denetleyen başı kasklı Saddam; hurma toplay an köylü kıİık- lı Saddam; Yüksek Devrim Konseyi''ne başkanhk eden Baas lideri Saddam; yürüyüşe çıkmjş spor giysili Saddam; rahat bir ev kılığı ile kahve içen Saddam... Her yerde mutlaka ve ille de Saddam-. Bu de\ koleksiyona yukandaki fotoğraf yeni ek- lendi: Bir sınır kapısuıda Av dın Engin'li Saddam!- Dünden bugüne Baas (Diriliş) # Baas "diriliş. yeniden doğuş" demek Partınin tam adı: "Hizb-ül- Baasel-Arabi-el İştirak." (Baas Par- tisi. 1943de. MişelEflakveSalihel Bitaradlı bin Hmstıyan. öteki Müs- lüman ıki Arap aydinı tarafından. Şam"da kuruldu. 0 İlk ya da Irak'ta yeğlenen te- rimle "Kuruluş Kongresi"nde ka- bul edilen parti programının temel hedefi şöyle tanımlandı: "Bütün Arap halkını, tek parti, tek ülke, tek bavrak ve tek devletin çatısı altında toplamak." Gene programa göre Baas (ya da Arapça söylenişine uy- gun yazılırsa: Ba's), sosyalist bir Arap toplumu inşaını da temel par- ti hedefi olarak vurguluyordu. # Baas teonsveni ve ideolocu Mişel Eflak, Komünist Enternasyo- nal "den büyük ölçüde esinlenmiş v e bütün Araplar için "tekparti" ilke- sinin altını çok kalın çizmişti. Bu- na karşılık tek tek Arap ülkelerin- de, ana parti merkezine bağlı "ulu- sal seksiyonlar" örgütlenmesi ön- görülmekteydi. • Önce Suriye Baas Partisi ku- ruldu. Onu, Irak Baas"ı izledi(7Nİ- san 1947). Bir yıl sonra da (1948) Mısır, Ürdün ve Lübnan Baas Par- tileri (Baas bölgesel seksiyonları) kuruldu. 0 Kuruluşunu izleyen yıllarda Arap dünyasında büyük coşkuyla karşı lanan. siyasal düzleme büyük hareketlilık getiren Baas L'lusal Merkezi (bütün Arap ülkelerini kapsayan merkez), bugün varlığı kâğıt üstünde, hatta kimilerine gö- re varlıgi tartışmalı en ust siyasal or- gan nıteliğinde. Buna karşılık böl- gesel Baas yönetimleri (bölgesel seksiyonlar) farklılıklargösteriyor. Irak ve Sunye'de iktidardalar. Mı- sır Baas"ı (artık) yasaklı ve yeraltın- da etkinlık göstenyor. Körfez böl- gesındeki Arap emirliklerinde de (Umman. Kuveyt. Abu Dabi, Du- bai. Katar. Bahreyn) illegal çalış- makta. Lübnan'da varlığını sürdü- rüyor ama artık eski gücü yok. Ba- asçıların tersini ıddia etmelerine rağmen Libya ve Cezayir'de zaten hiç kurulamadı. Sudan Baas'ı üstü- ne ise -en azından biz- herhangı bir bilgiye ulaşamadık. ölçüde esinlenmiş. Baas üst yönerimi tıpkı Komin- tern gibi bütün Araplann (yani dev- letlerden bağımsız olarak bütün Araplann) siyasal örgütü (olma id- dıasında). Tek tek Arap devletleri geçicı bir olgu olarak algılanıyorve tek bir Arap devietinin sınırlan için- deki Baas örgütlenmesi "bölgesel yönetim" olarak adlandınlıyor. Ama hemen belirtelim. bu model ve şema 1950'li yıllardan kalma ve bugünün Baas gerçeğınde kâğıt üs- tünde kalmış bir "ideal modePden öte anlam taşımıyor. tktidardakı iki partınin. Irak ve Sunye Baas parti- lerinin arasındaki soğuk ılişkiler ve sürekli "AsılBaasbenim~yanşı bu- nun kanıtı. Baas'ın iktidar yolu Irak Baas Partisi güçlü ve görece köklü bir parti. Bugün ellı yaşını ge- ride bıraktı. Iktidara yürüyüşü de • •çak zorlu, zikzakiı. yenilgi ve yen- gilerle parti içi entrika ve çekişme- lerle örülmüş"bir siyasal savaşım- dan sonra mümkün oldu. Bir başka deyımle herhangi bir askeri darbeyle ıktidan alan bir gü- cün, sonradan kurduğu yapay bir partı değil. Kurulduğu günden itiba- ren iktıdara yönelmış ve en azından Irak ve Sunye'de bunu başarmış bir partı. Irak'ta Baas ilk iktidar denemesi- ni. 14 Temmuz 1958'de yapti. Ku- ruluşundan itibaren Irak ordusu ıçinde örgütlenmeye ağırlık veren parti, Türkiye. Pakıstan. İngiltere ve tran'la Bağdat Paktı. (daha sonra CENTO) adı verilen ABD güdü- münde biraskeri ittifak kurmuş olan Irak'taki Haşimi hanedanının siya- sal iktıdannı devirdi. Kral Faysal ve Başbakan Nuri EsSaid öldürüldüler. Bu darbe, General Kasım'ın ba- şında bulunduğu "Hür Subajlar" diye anılan askerlerce gerçekleştiril- mışti. Ancak darbeci güç tümüyle Baas Partisı'ne yaslanıyordu ve darbeye de. Baas ıdeolojisinin Arap ülkele- rınde yaygınlık, saygınlık ve etkın- lik kazanmasıyla gündeme gelen Mısır-Suriye-Irak"ın başını çekece- ğı bir Birleşık Arap Cumhuriyetı ku- rulmasına, yanı Baas'ın "düş"üne ve temel hedefine Kral Faysal'la In- giliz dostu Başbakanı Nuri Es Sa- id'ın karşı çıkmalan yol açmıştı. 1958 darbesinde Baas. iktidann ucundan yakaladı. gerçı rutunama- dı ama bırakmadı da. 8 Şubat 1963'de. bu kez tümüyle Baas'ın yönetımınde bir darbe gerçekleşti. Jabbar anlatıyor "_^ Şubat 1963 bir devrimdi. Sos- yalist, demokratik ve ulusal yani an- tiemperyalist bir de\Tİm. Bu devri- mi parti (Baas), bütün askersel ve si- vil biçimlenişleriy le gerçekleştirdi. 8 Şubat Devrimi, Baas'uı iktidar yü- rüyüşünün en önemli dönemecidir ve zafeıie sonuçlanmıştır..." Baas 1963 darbesınde de ülkenin tek egemeni olamadı. tktıdanntadı- nı almış generallerle Baas arasında gelgitlerle. çekişmelerle. suıkastlar- la, kuşkulu öümlerle dolu beş yıl ya- şandı. Saddam Hüseyın'in parti içinde sivrilmeye başlayışı da bu döneme rastlıyor. •Ve 17 Temmuz 1968 17 Temmuz 1968 'de yeni ve -şim- dilik- sonuncu bir darbeyle Baas Partisi mutlak iktidan ele geçirdi. Dersler çıkarılmıştı ve orduda çok köklü tasfiyeler yapıldı. Ordunun kilit noktalanna sadece Baas üyesi ya da Baas'a sadakatı kuşkusuz su- baylaryerleştirildi vebu, bugüne ka- dar süren bir "iktidar yöntemi" ola- rak Irak'ta kurumlaştı. Yarın: iktidar klrlenmesl
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle