17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5OCAK1999SALI 10 DIŞ HABERLER KAVŞAK OZGEN ACAR Keynesçiliğin ikinci baharı Avrupa ve TurKıye cıddı ışsızlık soru- nu yaşıyor. işsizlik oranı Avrupa'da or- talama yüzde 11, Türkıye'de ıse yüzde 13.5. Avrupa'da işsizlık, küreselleşme sürecinde dev şirketlerin bırieşmesı son- rasında benzen ışlerin yapımının ortadan kalkmasından doğuyor. Avrupa Bırlı- ği'nde (AB) enflasyon, ortalama yüzde 2'nin altında. Türkıye'de yüzde 80in üs- tunde. Türkıye'de işsizlık, Doğu Asya ve Rusya'daki ekonomik buna- lımlar nedenıyle ihracatın etkilenmesinden kaynakla- nıyor. Türkıyedekı ekono- mik hastalığa "stagflation" denıliyor. Aynı anda yaşanan "stagnation" durgunluğu ve "inflation" fiyat artışını anlatabilmek ıçın 1971'de türetilmiş bir sözcük. Dur- gunluğu "stag", fıyat artışı- nı "flation" yansıtıyor. 15 AB ülkesınin 13'ünde iktidara gelen solcular ve sosyal demokratların 1999'daki temel hedefi "istihdam"\ art- trmak. Almanya'nın yeni Başbakanı Ger- hard Schroeder "Benim Avrupam da- ha sosyal, daha adil, daha demokrat oiacak" diyor. Fransız Maliye Bakanı Do- minkjueStraııss-Kahn "Modern Avru- pa solunun sıyasa! gündemı sosyaldir" derken, Italya Başbakanı Massimo D'Alema da "Halk Avrupas/"na çağn- da bulunuyor. AB'de bırınci destek "şır- /cet/er"edeğıl "ha//f"ayönelıyor. Avrupa- lı ekonomistler, Ingilız ıktisatçı John May- nard Keynes'in büyüme teorılerınde "devletçı" görüşe önderlik yapan 63 yıl öncesinin kitabını tozlu raflardan indır- diler. Keynes'in "İstıhdam, Faız ve Pa- John Maynard Keynes ranın Genel Teonsi" adlı kitabı şu gün- lerde "en çoksatan kitaplar" listesinde. Keynes kitabında ekonominın direksiyo- nunu devlete vermiş, her ne olursa ol- sun "istıhdam" yaratılmasına öncelik tanınmasını önermiştı. Başta eski ABD Cumhurbaşkanı Franklin D. Roose- velt, hatta Nazi Almanyası'nda Adolpti Hitler bile Keynes'in ögretisi ıle 1930 ekonomi bunalımından çıkmışlardı. Yüz- de 12'iik işsizlik nedeniyie Keynes'e sanlanlann başın- da Almanya'nın yeni Maliye Bakanı Oskar Lafontaine geliyor. Bakan, yaratılacak istihdamı finanse edebilmek içtn vergı geürtenni Keynes gi- bi arttrmayı hedeflıyor. Sol ık- tidariar AB'yı yönettiğine gö- re 1999'da Keynesçiliğin ye- niden doğuşu yaşanacak de- mektir. Avrupa'dan farklı ola- rak aynı anda işsizlik ve yük- sek enflasyon yaşayan Tür- kıye'dekı sosyal demokrat- lanmız, Batı'da değer kazanan sosyal- leşme trenine bınmemek içın ellerinden gelenı yapmakla kalmıyor, iktidan pro- mosyonculara bırakacak her türfü orta- mı da yaratıyoriar. Türk sosyal demok- rası tanhinın, bugünkü sosyal demokrat liderieri utançla anacağından kuşkumuz yok. Batı'da, "yüzyılımızın saatli sosyal bombası" denilen işsizlik hakkındaki iki tanryı kendilenne sunalım. Londralı birser- maye pazarlama şirketinin başkanı Ja- mes Young "Bu yıl sonunun ikramiye- si, işinden atılmamaktır"öerken, Kotom- bıya Başkanı Andrees Pastrana Arart- go ıse "İstıhdam, banşın yeni adıdır" dıyor. Bilinmeyen yönüyle Keynes Türk ekonomistlennin, günümüz AB ekonomıstlenne kıyasla Keynesçılığı da- ha lyi bilmelerine karşın, ınsanların John Maynard Keynes hakkındaki bilgıleri azdır. Keynes, 1. Dünya Savaşı'nda, Ha- zine Bakanlığı'nda orta düzeyde bır bü- rokrattı. Fransa, Ingiltere'ye olan borç- lannı ödeyemıyordu. Keynes, Başba- kan Uoyd George a bir önerı sundu. Fransa'da ünlü tab- lolar vardı. Ingiltere, Fran- sa'dan borçlarına karşıhk bazı tablolar alabılirdı. Önenyı be- nimseyen Başbakan, Keynes'i bu işle gö- revlendirirken bir ko- şulu vard). Pariamen- to ve basın bu alışverişi duymamalıydı. Savaşta, sılah yerine tablo ahnması, hü- kümeti güç durumda bırakabilırdi. Ulu- sal Gaieri Müdürü Sir Chartes Holmes, kılık değıştırip uzman olarak Keynes'in yolculuğuna katıldı. Ikih Nısan 1918'de Alman topçulannın dövdüğü Fransa'ya gizlice gitti. Tablo alım bütçesi, ogünün 20 bin, günümüzün yartm milyon ster- lini idi. 20 bın sterlin Fransa'nın borcun- dan sılinecekti. Keynes, aralannda 19. yüzyıl Fransız izlenimcileri Degas, Mo- net, Delacroix, Gaugin, Ingres gibi ünlülerin 27 tablosunu aldı. Bu tablola- ra bugün 60 milyon steriın deger biçili- yor. Keynes, tablolan güvenlık nedeniy- le üç ayn arabayfa Paris'ten Manş De- nizi'ne taşıdı. Bir muhrıbin korumasın- daki bır buharlı gemiye yükledi. Ingiliz uçakları da gemiyi koruyordu. Ingiliz gümrükçülerineda- hi göstermeden Londra'ya getırdi. Keynes'in evıne uiaşma sahnesıni, ünlü yazar Vırgmia WooÜP'un kız karde- şi Vanessa Befi şöy- le anlatıyor: "John, eve döndüğünde gece iyice ileriemiştı. (Eşcinsel olan) Keynes (erkek arkadaşı) Duncan Grant'a, yorulduğu için taşıyamadığı bir tabloyu, bıraktığı ana kapmın yanın- dan alıp ıçen getinvesini istedi." Gale- ri müdürü, tutucu otauğu için Cezanne'ın bır tablosunu istememiş, keynes de bu- nu kendisine satın almıştı. Keynes'in Fransa'dan getirdiği 27 tablo, deposun- da yıllarca saklanan galeride ilk kez üç yıl önce sergilendı. Dolara karşı 'avru' Biriiğin güç doğurduğunu anlatan tı- pik bir ömek vardır. Ince btr ağaç dalı ko- layca kınlabilir. Oysa on ince ağaç dalı birbtrinebağlandığındakınlmaz. "Euro* yazılıp, Batı dillerinin tümünde çeşıtlı bi- çimlerde, Türkçe'de "avru" olması ge- reken AB'nin yeni para birimı. 1 Ocak Cu- ma günü yürürlüğe gırdi. Bayrağı olan AB artık devlet olmanın, egemenliğin gere- ği sayılan kendi parasını da yaratıyor. Dünya merkez bankalarınca uygula- nan önemli bır temel ilke vardır Örneğın TC Merkez Bankası, dövız rezervlerini sa- dece dolara bağlamaz. Bu, dolann yö- rüngesıne gırme kay- gısından kaynaklan- maz. Dolann dege- rinde ortaya çıkacak beklenmedik bir de- ğişimın olumsuz yan- lannt Türkiye'ye ithal etmeyi önleme ama- ctnı taştr. Merkez Ban- kası rezervlerini, al- tın, dolar, mark, ster- lin, frank, yen gibi çe- şitli döviz kurlanndan oluşan bir sepet bi- çiminde saklamayı yegler. Böylece birin- de olan olumsuz gelişme. öteki parala- nn lehine olacağı içın zarar da sigorta- lanmış olur. Sorumluluğu ulusal merkez bankala- nndan aynı gün devir alan Avrupa Mer- kez Bankası şemsiyesi altında 15 ülke- nın 11 'i ile bir dövız sepeti oluştuaıldu. Üyeterin ekonomik güçleri, paralannın değerleri ile orantılı olarak avru, Biriiğin resmi para birimı oldu. Bir avru, 1.17 do- lara ya da 366.190 TL'ye esit bir kur ola- rak ortaya çıktı. ingiltere, Ispanya, Da- nimarka "şimdilik" avruya katılmaya- caklannı açıkladılar. Yunanıstan, zorun- luluklannı yerine getirmediğı için dışlan- dı. AB, dünya ticaretinin yüzde 20'sine egemen bir birlik. ABD'nin dış ticanetin- den fazla bir ticarete sahıp. Avru ile, do- lardan sonra dünyanın en güçlü ve is- tıkrarlı para binmı olma yotunda dönü- şü olmayan bir noktaya girildi. Amerika- lılar dolar emperyalızmıne karşı güçlü bir dövizm boy göstermesınden kaygı- lı. Bazı Amerikalıların kaygılan farklı. Av- ru güçtenmez de, Avrupa ekonomısini za- yıflatırsa ne olur? Bu oluşum siyasal eri- meye. dolayısıyla Avrupa'da yeni siya- sal çalkantılara yol açabılir. Şu anda kâğıt üzerinde iştem gören av- ru, 1 Ocak 2002'de ulusal paralarta bir- likte tedavüle çıkacak. Ulusal paralar, 1 Temmuz'da müze ve özel koleksiyonlar- da tıpkı pullar gibi yertenni alacak. Bu ara- da, avru ile ilgili bazı noktalara dikkat çe- kiliyor. Bılgisayaıiar- da avru tuşu olmadı- ğı için, dünya gene- linde işlemler yapıla- mryor. E harfi ile ida- re ediliyor. Finmalar kurfarklannınardına sığınarak aynı malı, ömeğin elektrikli tıraş makinesini Ispan- ya'da 90, Hollanda'da 103, Almanya'da 118, Fransa'da 124 dolara satıyortardı. Avru ile sağlanan tek kur saydamlığı tü- keticinin lehine oiacak. Tüketıci tek av- ru fiyatı ıle neyin, nerede daha ucuz ol- duğunu kolayca algılayacak. Döviz de- ğiştirme işlemleri olmayacağı ıçın ban- kalar ile döviz bürolannın kazançlan aza- lacak. Kurlarda rakamları yuvarlama so- runlan çıkıyor. Fiyatı 175 Fransız Frankı olan bir şaraptan 26.92 avru diye söz edi- lecek. Bazı dev mağazalar, Brüksel'de- ki lokantalar daha geçen yıl ortalannda çift fiyatla müşterilerini avruya alıştırma- ya başladılar. Avrunun değerinde belire- cek olumsuz değişmeler nedeniyle AB üyelerınin birbirlerinı karşılıklı suçlama- lannın yaratacağı sorunlardan korkulu- yor. Ömeğin, Ispanyollar Almanlardaki iş- sizliğin ya da tersine Almanlar Ispanyol- lardakı enflasyonun avruyu olumsuz et- kilediğinden yakınacaklar. Tüpkiye 'avru'ya yatkın Merkez Bankası Başkanı Gazi Er- çe) "Avru Tûrkiye'de sorunyaratmaz. Halkımız yabancı para kullanmaya alrşkındır" diyor. Erçel hakk. Türkiye'de her köşe başındaki süpermarket, banka, eczaneye "döviz bürolan" da eklendi. Törkiye'nin AB ile eko- nomik üışkiferinin boyutu önemli. Tür- kiye'nindışsatımının yüzde 47*si, dı- şalımının yüzde 51 'i AB ıte. Olaya Brükserin rakamlanndan bakacak olursakAB'nin tüm dtşsatımında Tur- kiye 7., aJımda ise 11. sırada. Türkt- ye'nin dış borçlan 100 milyar dola- ra dayandı. Bunun yüzde 4O'ı Avru- pa para birimleri ile... 1987'den bu yana 15 milyar dolarlık "Eurobond" tahvili çıkanldı. Avrupa paralannın Türkiye Merkez Bankast rezervinde payı yüzde 60, döviz mevduatında ise yüzde 40. Türk işçilerinin 13 mil- varddartıkdöviz mevduatının önem- li bölümü yine Avrupa paralan. Kuş- kusuz Türkiye'ye avru akışı turizm gir- dileri. işçi havaleleri ile hızfanacak. Gazetelerin ekonomi sayfalanndaki göstergeiere avru sütunlan da ek- lenecek. Elmek: oacar(a superonline.com Fax: 0312. 468 15 79 Devrimin 40. yılmda istemese de kapılarmı kapitalizme açmak zorunda kalıyor 'Kiiba eaııı fanustan çAYÇAATAY 1990'lann başında sosyalist blok ülkeleri birer birer dökülürken Küba lideri Fidel Castro, dün- yaya sesleniyordu : " Ya sosyalizm ya ölüm." 9 yıl sonra bugün, Küba değişiyor. Castro, dev - rimin 40. yılı dolayısıyla yaptıgı konuşmada kü- reselleşmeyi lanetlese de küreselleşme çağında ayakta kalmak için kapitalizmi ülkeye davet et- mek zorunda kaldı. Küba Komünist Partisi'nin Merkez Komite üye- lerinden birinin ifadesiyle Küba, Sovyetler Birli- ği'ninyıkılmasınınardın- dan "cam fanustançjkü". Soğuk savaş yıllannda Sovyetler Birliği'nden al- dığı krediler ve uygun ko- şullarda yapılan ticaret an- laşmalanyla ayakta kalan ve ekonomisi temel ola- rak şeker kamışına daya- nan Küba, SSCB'nin çö- küşünün ardından en bü- yük kredi kaynağmı yıtir- di. Küba, bugün yabancı sermayeyi ülkeye çekmek için önemli tavizler veri- — — " • — • — — — yor. Castro, yatınmcılann bir yıl içinde yatmmlannın yüzde 80'inin geri aiabileceklerini taahhüt ediyor. ABD ambargosuysa somut olarak yabancı ya- tmmcılar üzerindeki etkisini kaybetmiş durum- da, Ülkeye pek çok yabancı şiricet yatınm yaptı. Ül- keye gelen ilk yatınmcılardan olan Kanadalı She- ritt şirketi kânnı 5 yılda 4'e katladı. Ülkenin en büyük nikel madenini işleten şirketin yönetim kurulu başkanı Ian Delaney, Castro tarafından • Fidel Castro, devrimin yıldönümü dolayısıyla yaptıgı konuşmada, kûreselleşmeyi lanetledi. Ancak bugün, ABD ambargosuna rağmen, ülkede yatınm yapan yabancı yatınmcılann sayısı artıyor. Türkiye'den de Küba'ya çok sayıda turist gidiyor. "cesur" olarak nitelendırildi. Ülke tunzmi son yıllarda önemli bir ivme ka- zandı. Türkiye'den de Küba'ya çok sayıda tunst akıyor. Batistadönemındeki kumarhanelen kapa- tan Castro: bugün, kumarhanelerden gelır elde ediyor. Smırlı serbestgirişimcilik, yabancı senna- ye ve turizm sektöründeki gelişmenin elbette top- lumsal yansımaları da olacaktı. Castro geçen yılın başında Papa II. Jean Paul'ü agırladı. Kübalılar uzun yıllar sonra ilk kez ge- çen 24 Aralık'ta Noel'i kutladılar. Noel, resmi ta- til ilan edildi. Ernesto Che Gueva- ra'nın silah arkadaşlann- dan Ramiro Valdcz, ülke- nin son dönemde yaşadı- ğı durumu şu sözlerle ifa- de ediyor: "Devirierdefi- şebilir. Koşullar >e \ön- temlerdegişebilir'". Ardın- dan da eklıyor: "Ama uğ- nına sa>-aşılan idealler dc- ğişmedi". Küba deneyımı. dünya- nın jandarmalığına oyna- yan ABD'nin siyasi gücü- nün, savunucusu olduğu ^~"^~~~'^~^~'""l — " kapitalizmin işleyişinı en- gelleyemediğinin kara mı- zah örnegi olarak tarih sayfalanna yazılacak ol- sa gerek. ABD'nin kendi iç yasalanndan ibaret olan bu ambargolan, yabancı firmalarada da uy- gulamayı denemesinin, aslında gücünün mü güç- süzlüğünün mü göstergesi olduğunu, siyaset bi- limcilerin degerlendirmesi gerek. Kendine özgü koşullarda devrim yapan ve "bu iş böyle de olabilirmiş" dedirten Küba, bugün ken- dine özgü adımlarla kendi yolunda yürüyor. Ge- lecegi, geldiği zaman görecegiz. Kübalılar devrimin 40. yılını yüzkrinde gülüm$emc> k kutladılar. Sağlıkta ve eğitimde devrimiba'da 40 yıl önce devrim ger- çekleştiginde Fkkl Castro, devri- min üç temel hedefıni açıklamış- tı: Saglık. egitım ve sanayileşme. Son kırk yıl içinde Küba'nın sanayileş- me konusunda büyük başanlar kaydettigı söylenemez. Küba, ağırlıklı olarak Sovyet- ler Bırliği ile uygun koşullarda yapılan ti- carete ve buradan gelen yardımlara bagım- lı bir tanm ekonomisi olarak kaldı. Şeker sattı. petrol aldı. Sovyet sistemi çöktügün- de de Küba enerji ihtiyacınm yüzde 50"si- ni karşılayamaz durumda kalmıştı. Öte yandan devnmın saglık ve eğitim konulanndaki başansı tartışılmaz. Tümü ücretsız olan saglık sistemiyle Dünya Saglık Örgûtü, Küba'nın 2000 yılı saglık hedeflenne şimdiden ulaştıgını ka- bul ediyor. Ülkede hasta başına düşen ya- tak sayısı 134'e 1. Türkiye'de her 450 kişi- ye 1 yatak düştügü düşünülürse aradaki fark daha da beliıpnleşiyor. Küba dünya- nın en gelışmiş biyoteknolojisine sahıp ül- keler arasında yer alıyor. Gen teknolojısi son derece ileri. Çocuk hastahklan neredeyse tamamen yok edilmiş durumda. Geliştiri- len aşılarla ülke Latin Amerika'nın aşı ih- tiyacını karşılıyor. Türkiye'nin de Küba'dan aşı ithal etmesı gündemde. Bebek ölümle- ri oranı binde 8. Kalp naklinden ilik nakli- ne başanlı ameliyatlar yapılıyor. Ülkedeki ortalama yaş Türkiye standartlannın çok üs- tünde. 1996 verilerine göre kadınlar için 78. erkekleriçin73. Küba'daokur-yazarlık oranı yüzde 96. Or- ta ögretimde her 37 ögrenciye 1 öğretmen düşüyor. Egitim alanındakı bu başan gün- lük gazete tüketimine de yansıyor. Türki- ye'de her bin kişiden 44'ü bir günlük gaze- te okurken bu sayi Küba'da binde 122'ye çıkıyor. Madah/onun bu yüzünden bakıldı- gmda \Vorld Almanac 1999 verilenne gö- re kişi başına düşen gayri safi yurtıçı hası- lalannda yaklaşık 4.500 dolarlık bir fark bu- lunan iki ülke arasında insan yaşamına ve egitimine verilen kalite açısından çok net bir farklıhk bulunuyor. "956 'nın Kasımı'nda Fidel deiçlerinde 82 kişi Granma gemisinden denize indi. 956'mn Kasımı'nda Kûba kıytlanna sokulan Gramna gemisinden denize inip yan bellerine kadar suya gömülü ve sılahlannı başlannın üstünde tutarak ve ansıztn ve bir anda açılan top ve mıtralyöz ateşi altında karaya çtkıp ve karanlıklan polis köpekteri gibi kokiayan araştıran ışıklardan sakınarak ve sanldınız teslim olun seslerini ve iri kurbağalan çiğneyip bataklıklara ve şekerkamtşı tarialanna , dalarak ve palmiyeleıie hındıstancevizi ağaçlannm ardı sıra \ tepeieri tırmananlar Sierra dağında buluştu. Fidel de içlerinde 82'nin 12'sı sağ kalmıştı. Fidel de içlerinde 12 kişıydiler 56'nm Kasımt'nda Fidel de içlerinde 150 kışiydiler Aralığı'nda 56'nm Fidel de içlerinde 500 kişıydiler Şubatı'nda 57'nin , Fidel de içlerinde 1000 oldufar 5000 oldular Fidel de içlerinde Fidel de içlerinde bir milyon yûz milyon bûtün insanlık oldularyıktılar..." (Nâzım Hikmet) Kükreyen devin ambargosu Sovyetter BirliğTnin 1991de dağılmasının ardından ekonomisi yoğun olarak Sovyet sistemine bağuntı olan Küba'da da ekonomik bir kriz baş gösterdi. SSCB've düma pa/ariannın çok üstünde fryatlara satngı başta şeker oimak üzere tanm ürürüeri karşüıgında petrol satın alan küba, 90'iann başından itibaren bir enerji krtiiğına da girdi. 1993 >ilına geBndiğinde Küba'nın >~aşadığı >oğun bunabmm Fidel Casrro'nun çöküşünü haarladıgı beklentBİ Washington'da epe> artmışh ki ABD 9ü"lann başından itibaren Küba' \ ı boğmak içifl bir dizi yasa çıkardı. VVashington, Irak'a karşı u.\guladığı stratejinin bir benzerini o günkrde Küba'ya karşı uygulamaya koydu. Ekim 1990'da Mack yasa degişikliği ile Rakamlarla Küba ve Türkiye Gayri Safi Yurtiçf Hasıta (GSYİH-1996 y # KIŞI başrna duşen GSYIH (1996 yılı) YMttoptam rthatat Y**k toplam ıhracat Turizm Kent nüfusunun toplam nûfusa oranı Ortaiamayaşamsüresi Günlük gazete tukettmı (her 1000 kışıde) Hastane yatait sayts Yıtlık bebeK ölum orarn Kaynak: 1999 MorklAlmanac KÜBA 16.2m«y»$ 1.480$ 3.5 milyar $ 2.1 milyar $ 1.34 milyar $ %76 Kadm 78.1 yıl Erkek 73.3 yıl 122 134(oşlye1 %08 TÜRKİYE 379.1 milyar $ 6100$ 42 milyar $ 22 milyar $ 7mByar$ %71 Kadn 75.4 yıl Erkek 70 4 yıl 44 450ktşiye1 %38 Yabancıyatırımlar artıyorA BD ambargosu altmdaki Kü- /\ ba"ya yatınm yapan çok faz- .ZJL la sayıda yabancı şirket var. Italyan telekomünikasyon şirketi STET ve Meksikalı Grupo Domos ortaklıgı, ülkeye giren ilk yabancı şirket. Küba'daki yabancı yatınm- lann çogu lspanyol, Italyan ve Ka- nada kökenli. Kanada ortaklığı olan Shentt bun- lann en büyügü. Küba'nın en büyük nikel madeni olan Moa'yı işleten Shentt'in Yönetim Kurulu Başkanı Ian Delaney, ABD yönetimı tarafın- dan halk düşmanı ilan edildi ve şey- tanla işbirliği yapmakla suçlandı. Helms-Burton yasası Küba ile işbir- liği yapan kışilerin ABD"ye girişini yasaklıyor. Türk şirketlerinin de Küba ile tı- cari ilişkileri son dönemde arttı. Türkiye'den Küba'ya gıden turist sayısı her \ıl artıyor. Saglık sektörü son derece gelişmiş olan Küba ıle Eczacıbaşı ilaç firma- sı arasında da yakın dönemde yapıl- mış bir iyi nıvet anlaşması bulunu- yor. Şirket yönetim kurulu üyesi Ay- Türkiye'nin Küba Büyükelçisi Ataman Yalgm, Cumhuriyet'in sorulannı yanıtladı 6 ABD ambaı^osunu dikkate alan yok 9 rTTürkıye'nin Küba Büyükelçisi Ataman / Yalgm ıle Türkiye ile Küba ilişkıleri- -L. ni konuştuk. Türkiye ile Küba arasmdaki ilişküerdeson dönemde yaşanan gefişmeleri değeıiendirir misiniz? - Siyasi anlamda Küba ile ilişkilerimiz iki senedir gayet ıyi. Özellikle Birleşmiş Mil- letler'de, uluslararası forumlarda gayet iyi iş- birligimiz var. BM gibi, tnsan Haklan Ko- misyonu gibi. Türkiye'nin, Karayipler'e ve Latin Ame- nka'ya açılma programı çerçevesinde de Küba'nın çok önemli bir rolü var. Hatta ga- teway. yanı kapı olarak da Küba tespit edil- miş durumda. Latin Amerika'ya Küba üze- rinden açılma hedefleniyor. Latin Amerika'ya açılma programı hak- kında bilgi verir misiniz? - Latin Amerika ile Türkiye arasında. bir- kaç yıl, hatta bırkaç ay öncesine kadar bir ilişkıden söz etmek mümkün değildi. Fakat İsmaflCem'ıngelmesınden sonra, müsteşa- nmızın da yeni planlan çerçevesinde Tür- kiye, Latin Amerika ve Karayıp adalan ara- sındaki ılışkileringeliştirilmesi kararlaştınl- dı. Dolayısıyla o konuda yakın temaslar ya- pıldı. Say ın müsteşar Küba'yı ziyaret etti. Sa- yın bakan bu sene Meksika ile Arjantin'ı zı- yaretetti. Bu çerçeve içinde Latin Amerika'ya açılma. Latin Amerika'ya Türkiye'yi tanıt- ma, tican ilişkileri geliştirme çabası içinde- yız. Bu da gayet hızlı bir şekılde gelişiyor. Tıcari ilişkilerimiz ne durumda? - Ekonomik ve ticari ilişküerde yeni pa- zarlara açılma ıhtiyacımiz var. Buralarda 200 küsurmilyonun üzerinde nüflıs var. Ka- rayipler'de, şımdiye kadar pek bilmedıgi- mız, hatta akredite olmadığımız. ilişkimizın bilebulunmadıgı küçük küçük devletlerda- hı var. BM'de hepsı de birer oy sahıbi. Bu devletlere kendimizı tanıtırsak bunlarla iş- bırlıgine girersek tabıi kı siyasi forumda da, ekonomik alanda da lehımize bir durum ya- ratabilecegiz. Latin Amerika ıle ticaretımiz çok fazla de- gil. Küba ile özellikle. Fakat Küba'nın dışa açılma polıtikası çerçev esınde bay ağı bir fa- aliyet var. Henüz daha neticelenmış çok bü- yük miktarlaryok, ama artmakta oldugu gö- rülüyor. Turizmde örneğm. Türkiye'den bu- raya epey turist akmış durumda. Işadamla- nmıztek tük yatırımlara başladılar. Özeliik- le tunzm alanında yatırımlar konusunda ça- 1 ışma var. Dolayısıyla sanınm bu yıl epey bir ticaret oiacak Küba ıle Türkiye arasında. Bu olav aynı zamanda ABD ambargosu- başlajan kısrtlamalar 1996tta yürürlüğe giren Helms-Burton yasasıyla en üst noktaya nlaştı. Vasa. Küba'nın yabancı \ahnmcilar aracılığıyla ABI)"\ç mal saümı yasakianmak isfcndiği gibi yabancı işletmccücrin Küba'ya yaünm yapması da engellenmeye çahşikb. Hdms-Burton yasasu dünyaya özünde bir mesajı \eriy«rdu: Yâ Küba y& ABD. Bu dönemde aynca gazetedler \c akaderaisyenkrin dışında sıradan ABD >atandaşlanna Küba'ya gezi yasağı vardı. Bu yasağauymayanlan 10 yıla kadar hapis. 250 bin dolara kadar para cezası bekliyordu. ABD'nin uluslararası siyaset arenasında neredeyse tartışması/ olan gücü, küresellcşen dünyada scrbest piyasa rekabeüne karşı koyamadı. 1998'de yapılan son Birkşmiş Milktler G«nel Kurulu'nda ABD'nin Küba'ya uyguladığı ambargoy u savunan iki ülke vardı: ABD'nin kendisi \c IsraiL han Suskun'un verdiği bilgiye göre dünyanın en gelişmiş biyoteknolo- jisine sahip olan Küba'dan gen tek- nolojisi ithal edilmesine yönelik ça- lışmalar sürüyor. Saglık Bakanlığı'nın da Küba'dan çocuk aşısı ithal edılmesi yönünde girişimlen olduğu belirtiliyor. Bunun yanında Şeker Fabnkala- n, Kübalı Cubazucar firmasıyla iki yıl önce şeker endüstrisi alanında ış- birligi anlaşması yaptı. Tekel de pu- ro üretimı konusunda Cubatobacco ile ortak ginşimde bulundu. nun Türkiye tarafından dikkate alınmama- sı anlamııu da tasnor mu? - Hayırtaşımıyor. Çünkü ABD ambargo- su artık hiç kımse tarafından dikkate alın- mıyor. 1998'in eylül ayındakı son BM ge- nel kurulunda ambargonun kalkması için yapılan oylamada 157 ülke kalkmasi lehin- de oy verdi. ABD \e lsraıl kalkmaması le- hinde oy verdı. Dolayısıyla Ortak Pazar ül- keleri. Kanada büyük çapta iş yapıyorlar. Hiç kimse ABD ambargosuna bakmıyor. Küba'da ekonomik dışa açılımın siyasi yansımaları neler? - Küba'nın dış politikası çok faal zaten. Aşagı yukan bütün dev letlerle diplomatik iliş- kilerini başlattı. Büyük bir ziyaret akını var Küba'ya. Her ülkeden başbakan, devlet baş- kanı, dışişlen bakanı nezdınde neredeyse herhafta iki üç kişi gelecek kadar ziyaret var.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle