Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3OCAK1999PAZAR CUMHURİYET SAYFA
15
HaMkİpekin
büyük keşfi
Hatay'daki Mustafa
Kemal
Üniversitesi'nde Kuran
ve hadislerden alıntılar
içeren "şeriatın el
kitabı" gibisinden
"Çalışma Ekonomisi"
kitabının okutulmasını
bilimsel özgürlük
adına savunan ve
üniversite senatosuna
da savunduran rektör
Prof. Dr Haluk ipek
vardı ya... Hani bir
de, laiklikten ve
Atatürkçülükten
zerre kadar ödün
verilmediğini - _
açıklamıştı. Meğer,
Haluk İpek, 196O'lı
yıllarda genç yaşında
dünya bilim tarihine
geçmiş bir kişiymiş de
haberimiz olmamış.
Haluk ipek,
Erzurum'daki Atatürk
Üniversitesi'nde henüz
asistan iken, llıca
Köyü'nün "balıklı göl"
olarak anılan alabalık
havuzundaki balıkların
sırtında Arap abecesi
ile "lailaheillallah"
yazdığını ortaya
çıkartmış ve
dolayısıyla balıklann
kutsal olduğunu
keşfetmiş.
*Ö M Ü R I L I K
Patronlann çete sanı-
ğı olması, kapitaliz-
min "organize suç" ol-
duğunun kanıtıdır.
» Ömür E. Kurum
D E N İ Z S O M
Bektronik posta: som@posta.cumhuriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Yeni yıla zamla girilmiş...
"Gelen aideni aratmıvor!"
Yalım Erez, kendi hükümetini kurdu kuruyor
M halede yolsuzluk gensorusuyla düşürülen
Mesut Yılmaz Hükümeti'nin Sanayi veTica-
ret Bakanı Yalım Erez, Cumhurbaşkanı Sü-
leyman Demirel den aldığı görev gereği ye-
ni hükümeti kurma çalışmalannı sürdürüyor. Erez'in
laflarına bakılırsa, hükümeti kurdu bile!
Eğer Erez, Demirel'e bir bakanlar kurulu listesi
verirse başbakan olacak. Erez, güvenoyu alamasa
bile başbakanlık koltuğuna oturacak ve söyledıği-
ne bakılırsa herşeyi 30 güne sığdırıp epey "icraaf'ta
bulunacak.
1995 yılında Tansu Çiller başbakanken, Yalım
Erez, Türkiye Odalar ve Borsalar Birtiği Başkanı'ydı.
içtikleri su ayrı gitmezdi. Çiller, 1995 sonunda Erez'i
önce milletvekili sonra bakan yapmıştı.
27 Ağustos 1995'te Yalçın Doğan'ın Milliyet'te yaz-
dığına göre, Çiller'in önemli görevlere atadığı kişi-
lerin arkasında hep Erez vardı. Örneğin Erez'in ye-
ğeni Ömer Yıldız, Sağlık Bakanlığı'na müsteşar yar-
dımcısı olmuştu.
Aynı günlerde Türkiye gazetesinden Sebahattin
ÖnkibardaÖmer Yıldız'ın kurduğu alt kadroları ya-
zıyordu. Önkibar'ın yazdığına göre Ömer Yıldız, bir
yakınını Sağlık Bakanlığı llaç ve Eczacılık Genel Mü-
dürlüğü'nde Uyuşturucu Daire Başkanı yapmıştı.
Uyuşturucu Daire Başkanlığı, hastanelerde tıbbi
amaçla kullanılan morfin gibi uyuşturuculardan so-
rumlu olduğu gibi, polis operasyonlarında yakala-
nan uyuşturucuların kaydının tutulmasından, depo-
lanmasından ve imha edilmesınden de sorumluy-
• • •
du. Önkibar, Uyuşturucu Daire Başkanlığı'na atanan
kişinin, PKK'Iİ olduğu iddiasıylaDGM'deyargılanan
ve uyuşturucu kaçakçılığına karıştığı söylenen biri
olduğunu yazıyordu.
1995 sonundaki seçimde Çiller, Erez'i milletveki-
li yaptı. Sonra da bakan. Erez bakan olunca Sağlık
Bakanlığı'ndaki müsteşar yardımcısı yeğenini yanı-
na aldı. Ömer Yıldız, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'na
müsteşar oldu. Bu arada, Sağlık Bakanlığı'ndaki
Uyuşturucu Daire Başkanı değişti. Değişikliğin mah-
keme karan ile olduğu söyleniyor.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez ihalede yol-
suzluk gensorusuyla düşürülen hükümetin bakanı
Erez, kendi hükümetini kurma çalışmalannı sürdü-
rüyor ve her işi 30 güne sığdıracağını söylüyor.
>SlZ SEDASIZ (!
l _ L J L
--—
- -
'- -
l i
) NURİKURTCEBE
I •, 1 : , ^ 1
MM
liliiy»' v
' - - ' • -
f;
l- .
p-
E---'-
Yüksek YerilimHattı
Erdinç UTKU
Dünya güneş sısteminin "sürgün yeri" mi?
Ne bu vahşet. bu acı ve bu dram!
Tokat SSK'den zalimlere tükürük
Tokat Sosyal Sigortalar Kurumu
Hastanesi'nde Kardiyoloji Servisi'ne
gidin, hastaların yattığı yerin
' girişinde hemşirelerin oturdu-
ğu bölümde ki burada zaman
zaman doktorlar da oturuyor
bir pano var...
Panoda aynen şöyle yazıyor:
"Bacımın örtüsü batmakta zalimin
gözüne/Acınm tükrüğe billahi tükür-
mem yüzüne."
Zalim kim? Kim yüzüne tükürme-
ye bile değmez? Başhekim Dr. Ahmet
Gümüştekin ya da servis sorumlusu
Dr. Mehmet Köse bu soruların yanı-
tını biliyorolmalı. Eğer, "genişçaph bir
soruşturma" başlatmak üzere hareke-
te geçerler de panodaki bu yazıyı gö-
remezlerse, bizde panonun fotoğrafı
var göndeririz!
İstanbul'da okul teftişi böyle olur
Istanbul Pendik'te Fuat Köprülü II-
köğretim Okulu'na, yılın son hafta-
sında teftişe müfettiş geliyor. Herhan-
gi bir ihbar falan yok. olağan teftiş
yapılıyor. Ancak. nasıl oluyorsa mü-
fettişin teftişe geleceği önceden ha-
ber alınıyor ve şu tesadüfe bakın ki,
biri sabahçı ikisi öğlenci üç bayan öğ-
retmen, rahatsızlanıp rapor alı-
yor. Yine şu tesadüfe bakın ki, ra-
hatsızlanan üç öğretmen de tür-
banlı! Tabii, müfettiş türbanlı öğ-
JL
retmenleri göremiyor. Teftiş dediğiniz
zaten böyle oluyor!
ÇED KÖŞESİ
OKTAY EKİNCİ
Küba'nın 'korunıacı9
devrimi...
Bugünlerde Küba halkı devri-
min 40. yılını kutluyor. 5 Ocak 1999
günü başkent Havana'da yapılacak
uluslararası şölende Türkiye'yi de
iki şairımizin temsil edeceğmi se-
vinerek öğrendım. Dursun Özden
ve Tekin Gonenç. say dam gösten-
leri eşliğinde "Küba Uzak Degil/
Atatürk Yeniden" adlı özgün mü-
zik çalışmalannı sunacaklarmış.
Doğrusu, çok ycrinde bir seçim: her
iki şairimizi de şimdiden kutluyo-
rum... Küba halkı, aslına bakılırsa
40 yıldır tarihe geçen bir şiir yazı-
yor. Daha doğrusu. tarihın derinlik-
lerinde yazılan "destanlara" 20.
yüzyılın ikincı yansındabıryenisi-
nidahaekliyor....
Yüzyılın ilk yarısmda, yedi dü-
veli dize getiren kııvayi Milliye
Destam'nı Anadolu halkı yazmış ve
Mustafa Kemal Atatürk ün ön-
derliğinde Cumhuriyet Devriminı
gerçekleştirerek. 1923'ten itıbaren
bağımsız bir Cumhuriyet'i kurma-
nın coşkusunu yaşamıştı...
2 Ocak 1959 günü Fidel Castro
önderliğindeki Kübalı devrim güç-
leri de Havana'ya girerek ABD sö-
vurgular gibiydi: "Kübalı öğren-
cilerin, tıpkı Jose Marti gibi, ken-
di ulusunun bağımsızlığı için sa-
vaşmış ve empen alistleri dize ge-
tirmiş Atatürk'ü tanıyarak yetiş-
melerinde büyük yarar var..."
Kültürel kimlik
Kübalılar. bağımsız bir ülkenın
yurtsever bireyleri olarak "ulusal
kimliklerine" önem verirken. Jo-
se Marti gibi daha 19. yiizyılda Is-
panyol sömürgeciliğine karşı Kü-
ba'yı savunan \e üstelik bir "ts-
panyol eliti" olmasına rağmen bu-
nu yapan aydın kahramanlarının
heykellerinı kentlerin en güzel mey-
danlarına dikmekle de yetinmiyor-
lar... Ha\ana'daki "Devrim Müze-
si'ni" gezenler, Küba Devrimi'nin
1956"da Vleksika'dan >ola çıkan
Granma yatındaki 82 devrimci ta-
rafından değil. 15. yiizyılda Kris-
tof Kolomb'un adaya çıkışı sıra-
sında bu Avrupalı işgalcilerin ateş-
lı silahlarına karşı okla. yayla \e
mızrakla karşı koyan "yerliler"
(Kübalı Kızılderililer) tarafından
başlatıldığını adım adım izlerler...
Havanadaki tarihi kent dokusu ve "kolonyal mimarisi".
Devrim'in kültür mirası olarak ulusal kimliği de ayakta rutuyor...
mürgeciliğinin zalim diktatörü Ba-
tista"nın yönetimine son verdıkle-
rinde, kenti teslim alan birliklerin ba-
şında "Binbaşı Che" vardı. Fidel
ve Ernesto Che Guevara da tıpkı
Atatürk ve arkadaşlarının Türkı-
ye'de yaptıklan gibi, önce kokuşmuş
eski yönetımin gerici ve teslimiyet-
çi kurumlannı kaldırdılar; ama he-
menardındandaKüba'nm "ulusal
değerlerine" sahip çıkarak. yay-
gın bir eğitim \ e kültür kampanya-
sıyla "Kübalı olma" bilincini •'dev-
rimin güvencesi" olarak rehber
yaptılar... Bugün, ABD'nin onca
acımasız ekonomik ve siyasal am-
bargosuna \e ulaşım kuşatmasma
rağmen, "küreselleşen" dünyada
adeta tek başına kalan Küba halkı-
nın (rüm yoksulluk ve olanaksız-
lıklara da meydan okuyarak) '"Dev-
rimin 40. Yılını" coşkuyla kutla-
yabilmesi, işte o 1959'dan bu yana
hemen hiç ödün verilmeyen "ulu-
sal değerlere bağlı yurtseverlik
bilincinin'" bir ürünü ve e\Tensel ka-
zanımıdır.
Nitekjm, 1994'ün Kasım aymda
Küba ziyaretimizde. Esenyurt Be-
lediye Başkanı Dr. Gürbüz Ça-
pan ın "İstanburaJoseMarti'nin
heykelini dikelim, siz de Hava-
na'ya Atatürk heykeli dikin" şek-
lindekı önerisine hıç koşulsuz hemen
"e\'ef diyen Havana Belediye Baş-
kanı Corrado Martinez Coro-
na'nın şu sözleri de 1923 ve 1959
devrımlerinin benzerliğini sanki
Bu yüzlerce yıllık direnişi 2 Ocak
1959'da Batista'yı devirerek nokta-
layan devrimcilerin "tarihe olan
saygılarının" birbaşkaanlamlı ör-
neği de "Küba bayrağının" de-
ğıştirilmemesi ve "ulusal bir mi-
ras" coşkusuyla sos> alist Küba'nm
da bayrağı olarak dalgalanmasını
sürdürmesidir. Küba'nın tarihine.
kültürüne ve "geçmiş uygarlık de-
ğerlerine" saygı ve bağlılığın bel-
ki de en çarpıcı göstergesi ise "1959
Devrimi öncesi Havana kent do-
kusunun" inarulmazbirtitizlik için-
de "olduğu gibi" korunmasıdır.
Yüzlerce yıl halka kan kusturan sö-
mürgeci bir geçmişe ait "kolonyal
mimarinin" hemen tüm yapılan, so-
kaklan, detaylan ve meydanlan, bu
sömürgeciliği tarihe gömen bir dev-
rimci yönetim tarafından 40 yıldır
da "kültür mirası" olarak koru-
nuyor. Üstelik. onca parasızlığa rağ-
men "restorasyon bürolan" kuru-
larak ve yeni yapılan binalara da
ancak "tarihi kent merkezi dışın-
da" izin verilerek...
tşte, "Küba 40 yıldır nasıl da-
yandı" sorusunun yanıtında bütün
bunlarvar. Dansı,korumacılığı "tu-
tuculuk" (hatta gericilik) sayıp, kü-
reselleşmenin kültür yabancılaşma-
sı içinde neden bunalım geçirdikle-
rıni hâlâ kav rayamayan kimi bizim
"solcuların" başına...
ÇED Köşesi. "korumacı" Kü-
ba Devrimi'ne nice 40. yıllar dili-
yor...
HAYVANLAR ÎSMAIL GILGEÇ
KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇ AK -» «-.- '«'•
behicak<: turk.net-
ÇİZGİLİK K.İMİL MÂSAHACI
HARBİ SEMİH POROY
r iV
f
\
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 3 Ocak
İN6İUZLER MİSIR'DA..
-1883'TE 8U6ÜN, IM61U2LŞR
MISte'M KALACAKLARIMIİLAN
ETMİŞLEROİ, ÛNLÜ KİIS/R MİL-
LIYETÇÎS/ ARASl FHŞAMIN >*•
BANCILAHA TAKiNDIĞI TAVRI BA-
MANLI YÖNETIMİNPEKİUtSUÛ
BABlALİ, BATIU &EVL£TL£RE
Narn YOUAYIP DURU^IU PRO-
i
5/SUeDİ. r. OÛ/VSM SAVAŞIHA
DeiiM SOZOE osjMAvu YOME.
TİMWİ>£, SERÇBKTE İSE İN-
GİUZ H4/aMETİAt>E KAIN
MIStR, J
GİLTERE İHIFHRATORUJGUNA
KtTlLCH. BÖYLECE £ulf£yp
K4NALIMO4 EL £ GECİRMİ&MU
SEYHGALİP
OE ÖIMÜ$TÜSARAY &U-£-
MlHPE Ç/IUŞtBK£N, HERŞE-
İ TEeKEDİPMEVLEVİ OL-
A4U?7ZJ. Ç.İLE DCLDURM4K
İ İ Ö E Kotrm sove*
YSMIKAP/ A4EVLEVİHAMELE
RlME KAPAttOl. GALAJA t4£V-
IŞEYHLİğîME YUK££LİPl
ŞAİR, 42 Y/UlXj
KISA CA4ZÜA/PE 8İRCOK
beoE
tiÜSN-Ü /{$K "ADLI MW-
ZUM ESERİİL£,"SOHSETİU.
İYE" "$ERH/ CEZİflE-/
MESA/EI/İ' 6181 BS&UE-
Ri VAfZDIR...
PANO
DENtZ KAVUKÇUOGLU r
Merhaba :
Pencereden sokağı seyrediyorum. Yüzlerinde
uzun bir gecenin yorgunluğunu taşıyan insanlaf
geçiyor. tek tük... Gökyüzü gri ve ıslak... Karşn
daki yapraksız ağacın dibinde bir köpek, üşüyen
sahibine inat, uzun uzun eşeleniyor. Radyo Ame^
rikan-ingiliz saldırısında ölen Iraklıların sayısınj
veriyor. Susturuyorum.... Sahi, siz bu ölümlerih
nedenini biliyor musunuz? Yoksa hiç düşünmer,
diniz mi? Öyleyse boşverin. zorlamayın kendinP
zi!.. Başka ne diyebilirim ki size? -
• • • Ö
Yeni yılın ilk günü bugün. Sokak keyfim hiç mf
hiç yok. Kendime ekşi elması bol bir meyve ta^
bağı hazırlayacağım. Yanında bir şişe koyu-bu-
ruk, kırmızı "Bordeaux-Libournais". Etiketinirv
üzerinde, "Chateau Le Bon Pasteur Pomerol
1993" yazıyor. Sakın adına bakıp da pahalı bir şe^
sanmayın. Dün, küçük bir içki dükkânından aldırrv
Sonra biraz Jacques Brel, biraz Yves Montand,
dinleyip Paris'in kırmızı kiremitli damlarını düşü1
!
neceğim. Penceresi, eski yüzlü evlerin loşlaştır-
dığı, küf kokulu bir avluya açılan, o yatağı dağh
nık küçük odayı... Hamburg'da oturup, Paris'i
düşlemek... Sonra Istanbul'u... Tuhaf değil mi?'
Bir zamanlar ne kadar sık kullanırdım bu cüm^
leyi: "Şimdi İstanbul'da olsam..." Her yerde, hep'
başka bir yeri özlemek... Bu duyguyu hiç tatma-
mış insanlar da yaşıyor aramızda... Kimbilir, na-
sıl bir dünyadır bu insanların dünyası? j
Elma dilimlerini tabaöa yerleştirirken, aklıma
başka sorular takılıyor:lnsan, yozlaşırken önce1
ahlakı mı, yoksagözleri, kulakları, damağı mı bo-,
zuluyor? Ya da tümü birden mi? Zor bir soru!
Acaba hâlâ, "Le chanson des vieux amants"ı,.
"Les feuilles mortes"u dinleyerek âşık olan var mı?
Şimdi biri gelip. bana "Ne zaman doğdun" diye
sorsa, ne derim? Buna Özkan Mert'ten bir yanıt
buluyonjm: "...Dün doğdum derim daha I Ve za-
ten yaşamak I Hergün I Doğmak değil midir I Bir
razda..."
Eğer insan kırmızı şarap içerken, yanında ekşt
elma yemenin tadına varamamışsa. insana. do-
ğaya ve dünyaya "sınlsıklam" âşık olamamışs^
ve de hiçbir kavgaya karışmamışsa, yeniden do-
ğabilir mi? Her gün yeniden yeniden doğmanın'
yolu, bir parça da "eksiksiz" sevebilmekten geç
1
miyor mu? Yeni bir başlangıç yapmalıyım: "...Se-,
ni eksiksiz sevebilmek toprağım I Seni eksiksiz sej
vebilmek yıldızlanm, göğüm I Seni eksiksiz seve-
bilmek tütünüm, şarabım I Seni eksiksiz sevebil-*
mek sevgilim..." >>
• • •
:
i
Dünya bir yaş daha yaşlanmış!..Önümde"merr
haba" diyeceğim dipdiri bir üç yüz altmış beş
gün dururken, dünyanın yaşı umurumda değil,
doğrusu... Hiçbir şey yapamazsam, oturur düş-
lerkurarım, Nuşin Kavukçuoğlu gibi: "Birevren,
yaratınm gönlümce I Umutlaıia süslerim tüm ağaç
dallannı I Çobanlara ateş yakarım en yüce doruK-
larda I Salkımlarla donatınm evlerin panjurlannı /}
Istiridyelerden salıncaklarasanm erişilmez bulut-
lara /Bahktara îâfer şarkılan soylefırîm... I ...Be-t
yaz dumanlar tüttürürüm evlerin bacalanndan '/•
Gönlümce en güzel evreni yarattım diye I Yürü^
rüm elimde meşale, dostluğa kardeşliğe." Ağzı--'
na sağlık. güzel annem. El, elimi tut, yeni yıla birS
likte "merhaba" diyelim.
• • • v
Merhaba dünya. Merhaba Akdeniz'in kısrak'
başı, bin çiçekli Türkiyem. Merhaba barış. Mer-,
haba dostluk. Merhaba umut. Merhaba güzel ine
sanlar. Merhaba sevgili okurlar. Merhaba yeni yıl*
Merhaba yeni doğacak günler. Merhaba...
BULMACA SEDAT YAŞAYA\
1 2
SOLDAN SA- 1 2 3 4
ĞA:
1/ Et. balık ya
da sebzeden
oluşan ve ha-
mura sarılarak
fınndapişirilen
yiyecek... ls-
kambillerleoy-
nananbiroyun.
2/ Etken... Iz-
mır'in bır ilçe-
si. 3/ "lstan-
bul'un orta ye-
ri—' Garipli-
ğim, mahzunluğum du-
yurmayın anama" (Or- <
han Veli)... Yabancı. 4/
Vlaun da denilen büyük
bır orman ağacı... Gü- 3
reştebıroyun.5/İkiyü- 4
zü beyaz kapsız yorgan.
6/Ceylan... Filipinler'de
yetişen ve "Manila ke-
neviri'" adlı elyafı ve-
ren muz türü. II "Hajv"
anlamında kullanılan
söz... Hastalıktan kurtulma, iyileşme. 8/ Tez canlı... Bir/
toplulukta benimsenmiş alışkanlıklann, gelenek ve gö- •
reneklerin tümü. 9/ Franz Kafka'mnbirromanı... "Tu
r
ran —": Ressamımız.
YLKAR1DAN AŞAĞIYA:
1/ Maden ocaklanndan çıkarılan kısır taş \e toprak yv>
ğını... Ankara'nın bir ilçesi. II Hatay ılinde bır göl ve.
ova... "Ak sakallı bir — Hiç bilmez ki hal nice Eme6'
vermesin hacca / Bir gönül yıkar ise" (Yunus Emre). 3/"
Güney Amerika'da yaşayan. tavuğa benzerbir kuş... BiJ
çalgı. 4/ Genellikle sevecen ve hüzünlü bir konu ışleyen
küçük lirik şiir... Uluslararası Çalışma Örgütü'nün sim-
gesi. 5/ Keçi kılından hayvan çulu. vem torbası gibi şey»
ler dokuyan kimse. 6/ Bölmeli göçebe çadın... Barındıtf
ma. 7/ Derviş selamı... Tiyatrolarda oyunu alkışlamaK
için parayla tutulmuş kimse. 8/ Yaşamın sonu... Beton",
dan, dört köşe döşeme taşı. 9/ " Oraloğlu'": OyuıY-0
cumuz... Kınk kemıkleri bır arada tutmak için kullanı+"
lan tahta gibi düz nesne. . ı
KALBİNİZ SİZİN İÇİN ÇALIŞIYOR,
YASIZ
TÜRK K.ALP VAKFI
Muavene. leslııs, Tedavı, Kontrol
19 Mayıs Cd. No: 8 Şişlı/İSTANBUL Tel: (0 212)212 07 07
(pbx) 10 Hat Faks: (0 212) 212 65 35
Romanlarınız ve ansiklopedileriniz
. .. yerinizden alınır.
Tel: 554 08 04