17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3OCAK1999PAZAR CUMHURİYET SAYFA 15 HaMkİpekin büyük keşfi Hatay'daki Mustafa Kemal Üniversitesi'nde Kuran ve hadislerden alıntılar içeren "şeriatın el kitabı" gibisinden "Çalışma Ekonomisi" kitabının okutulmasını bilimsel özgürlük adına savunan ve üniversite senatosuna da savunduran rektör Prof. Dr Haluk ipek vardı ya... Hani bir de, laiklikten ve Atatürkçülükten zerre kadar ödün verilmediğini - _ açıklamıştı. Meğer, Haluk İpek, 196O'lı yıllarda genç yaşında dünya bilim tarihine geçmiş bir kişiymiş de haberimiz olmamış. Haluk ipek, Erzurum'daki Atatürk Üniversitesi'nde henüz asistan iken, llıca Köyü'nün "balıklı göl" olarak anılan alabalık havuzundaki balıkların sırtında Arap abecesi ile "lailaheillallah" yazdığını ortaya çıkartmış ve dolayısıyla balıklann kutsal olduğunu keşfetmiş. *Ö M Ü R I L I K Patronlann çete sanı- ğı olması, kapitaliz- min "organize suç" ol- duğunun kanıtıdır. » Ömür E. Kurum D E N İ Z S O M Bektronik posta: [email protected] Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Yeni yıla zamla girilmiş... "Gelen aideni aratmıvor!" Yalım Erez, kendi hükümetini kurdu kuruyor M halede yolsuzluk gensorusuyla düşürülen Mesut Yılmaz Hükümeti'nin Sanayi veTica- ret Bakanı Yalım Erez, Cumhurbaşkanı Sü- leyman Demirel den aldığı görev gereği ye- ni hükümeti kurma çalışmalannı sürdürüyor. Erez'in laflarına bakılırsa, hükümeti kurdu bile! Eğer Erez, Demirel'e bir bakanlar kurulu listesi verirse başbakan olacak. Erez, güvenoyu alamasa bile başbakanlık koltuğuna oturacak ve söyledıği- ne bakılırsa herşeyi 30 güne sığdırıp epey "icraaf'ta bulunacak. 1995 yılında Tansu Çiller başbakanken, Yalım Erez, Türkiye Odalar ve Borsalar Birtiği Başkanı'ydı. içtikleri su ayrı gitmezdi. Çiller, 1995 sonunda Erez'i önce milletvekili sonra bakan yapmıştı. 27 Ağustos 1995'te Yalçın Doğan'ın Milliyet'te yaz- dığına göre, Çiller'in önemli görevlere atadığı kişi- lerin arkasında hep Erez vardı. Örneğin Erez'in ye- ğeni Ömer Yıldız, Sağlık Bakanlığı'na müsteşar yar- dımcısı olmuştu. Aynı günlerde Türkiye gazetesinden Sebahattin ÖnkibardaÖmer Yıldız'ın kurduğu alt kadroları ya- zıyordu. Önkibar'ın yazdığına göre Ömer Yıldız, bir yakınını Sağlık Bakanlığı llaç ve Eczacılık Genel Mü- dürlüğü'nde Uyuşturucu Daire Başkanı yapmıştı. Uyuşturucu Daire Başkanlığı, hastanelerde tıbbi amaçla kullanılan morfin gibi uyuşturuculardan so- rumlu olduğu gibi, polis operasyonlarında yakala- nan uyuşturucuların kaydının tutulmasından, depo- lanmasından ve imha edilmesınden de sorumluy- • • • du. Önkibar, Uyuşturucu Daire Başkanlığı'na atanan kişinin, PKK'Iİ olduğu iddiasıylaDGM'deyargılanan ve uyuşturucu kaçakçılığına karıştığı söylenen biri olduğunu yazıyordu. 1995 sonundaki seçimde Çiller, Erez'i milletveki- li yaptı. Sonra da bakan. Erez bakan olunca Sağlık Bakanlığı'ndaki müsteşar yardımcısı yeğenini yanı- na aldı. Ömer Yıldız, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'na müsteşar oldu. Bu arada, Sağlık Bakanlığı'ndaki Uyuşturucu Daire Başkanı değişti. Değişikliğin mah- keme karan ile olduğu söyleniyor. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez ihalede yol- suzluk gensorusuyla düşürülen hükümetin bakanı Erez, kendi hükümetini kurma çalışmalannı sürdü- rüyor ve her işi 30 güne sığdıracağını söylüyor. >SlZ SEDASIZ (! l _ L J L --— - - '- - l i ) NURİKURTCEBE I •, 1 : , ^ 1 MM liliiy»' v ' - - ' • - f; l- . p- E---'- Yüksek YerilimHattı Erdinç UTKU Dünya güneş sısteminin "sürgün yeri" mi? Ne bu vahşet. bu acı ve bu dram! Tokat SSK'den zalimlere tükürük Tokat Sosyal Sigortalar Kurumu Hastanesi'nde Kardiyoloji Servisi'ne gidin, hastaların yattığı yerin ' girişinde hemşirelerin oturdu- ğu bölümde ki burada zaman zaman doktorlar da oturuyor bir pano var... Panoda aynen şöyle yazıyor: "Bacımın örtüsü batmakta zalimin gözüne/Acınm tükrüğe billahi tükür- mem yüzüne." Zalim kim? Kim yüzüne tükürme- ye bile değmez? Başhekim Dr. Ahmet Gümüştekin ya da servis sorumlusu Dr. Mehmet Köse bu soruların yanı- tını biliyorolmalı. Eğer, "genişçaph bir soruşturma" başlatmak üzere hareke- te geçerler de panodaki bu yazıyı gö- remezlerse, bizde panonun fotoğrafı var göndeririz! İstanbul'da okul teftişi böyle olur Istanbul Pendik'te Fuat Köprülü II- köğretim Okulu'na, yılın son hafta- sında teftişe müfettiş geliyor. Herhan- gi bir ihbar falan yok. olağan teftiş yapılıyor. Ancak. nasıl oluyorsa mü- fettişin teftişe geleceği önceden ha- ber alınıyor ve şu tesadüfe bakın ki, biri sabahçı ikisi öğlenci üç bayan öğ- retmen, rahatsızlanıp rapor alı- yor. Yine şu tesadüfe bakın ki, ra- hatsızlanan üç öğretmen de tür- banlı! Tabii, müfettiş türbanlı öğ- JL retmenleri göremiyor. Teftiş dediğiniz zaten böyle oluyor! ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ Küba'nın 'korunıacı9 devrimi... Bugünlerde Küba halkı devri- min 40. yılını kutluyor. 5 Ocak 1999 günü başkent Havana'da yapılacak uluslararası şölende Türkiye'yi de iki şairımizin temsil edeceğmi se- vinerek öğrendım. Dursun Özden ve Tekin Gonenç. say dam gösten- leri eşliğinde "Küba Uzak Degil/ Atatürk Yeniden" adlı özgün mü- zik çalışmalannı sunacaklarmış. Doğrusu, çok ycrinde bir seçim: her iki şairimizi de şimdiden kutluyo- rum... Küba halkı, aslına bakılırsa 40 yıldır tarihe geçen bir şiir yazı- yor. Daha doğrusu. tarihın derinlik- lerinde yazılan "destanlara" 20. yüzyılın ikincı yansındabıryenisi- nidahaekliyor.... Yüzyılın ilk yarısmda, yedi dü- veli dize getiren kııvayi Milliye Destam'nı Anadolu halkı yazmış ve Mustafa Kemal Atatürk ün ön- derliğinde Cumhuriyet Devriminı gerçekleştirerek. 1923'ten itıbaren bağımsız bir Cumhuriyet'i kurma- nın coşkusunu yaşamıştı... 2 Ocak 1959 günü Fidel Castro önderliğindeki Kübalı devrim güç- leri de Havana'ya girerek ABD sö- vurgular gibiydi: "Kübalı öğren- cilerin, tıpkı Jose Marti gibi, ken- di ulusunun bağımsızlığı için sa- vaşmış ve empen alistleri dize ge- tirmiş Atatürk'ü tanıyarak yetiş- melerinde büyük yarar var..." Kültürel kimlik Kübalılar. bağımsız bir ülkenın yurtsever bireyleri olarak "ulusal kimliklerine" önem verirken. Jo- se Marti gibi daha 19. yiizyılda Is- panyol sömürgeciliğine karşı Kü- ba'yı savunan \e üstelik bir "ts- panyol eliti" olmasına rağmen bu- nu yapan aydın kahramanlarının heykellerinı kentlerin en güzel mey- danlarına dikmekle de yetinmiyor- lar... Ha\ana'daki "Devrim Müze- si'ni" gezenler, Küba Devrimi'nin 1956"da Vleksika'dan >ola çıkan Granma yatındaki 82 devrimci ta- rafından değil. 15. yiizyılda Kris- tof Kolomb'un adaya çıkışı sıra- sında bu Avrupalı işgalcilerin ateş- lı silahlarına karşı okla. yayla \e mızrakla karşı koyan "yerliler" (Kübalı Kızılderililer) tarafından başlatıldığını adım adım izlerler... Havanadaki tarihi kent dokusu ve "kolonyal mimarisi". Devrim'in kültür mirası olarak ulusal kimliği de ayakta rutuyor... mürgeciliğinin zalim diktatörü Ba- tista"nın yönetimine son verdıkle- rinde, kenti teslim alan birliklerin ba- şında "Binbaşı Che" vardı. Fidel ve Ernesto Che Guevara da tıpkı Atatürk ve arkadaşlarının Türkı- ye'de yaptıklan gibi, önce kokuşmuş eski yönetımin gerici ve teslimiyet- çi kurumlannı kaldırdılar; ama he- menardındandaKüba'nm "ulusal değerlerine" sahip çıkarak. yay- gın bir eğitim \ e kültür kampanya- sıyla "Kübalı olma" bilincini •'dev- rimin güvencesi" olarak rehber yaptılar... Bugün, ABD'nin onca acımasız ekonomik ve siyasal am- bargosuna \e ulaşım kuşatmasma rağmen, "küreselleşen" dünyada adeta tek başına kalan Küba halkı- nın (rüm yoksulluk ve olanaksız- lıklara da meydan okuyarak) '"Dev- rimin 40. Yılını" coşkuyla kutla- yabilmesi, işte o 1959'dan bu yana hemen hiç ödün verilmeyen "ulu- sal değerlere bağlı yurtseverlik bilincinin'" bir ürünü ve e\Tensel ka- zanımıdır. Nitekjm, 1994'ün Kasım aymda Küba ziyaretimizde. Esenyurt Be- lediye Başkanı Dr. Gürbüz Ça- pan ın "İstanburaJoseMarti'nin heykelini dikelim, siz de Hava- na'ya Atatürk heykeli dikin" şek- lindekı önerisine hıç koşulsuz hemen "e\'ef diyen Havana Belediye Baş- kanı Corrado Martinez Coro- na'nın şu sözleri de 1923 ve 1959 devrımlerinin benzerliğini sanki Bu yüzlerce yıllık direnişi 2 Ocak 1959'da Batista'yı devirerek nokta- layan devrimcilerin "tarihe olan saygılarının" birbaşkaanlamlı ör- neği de "Küba bayrağının" de- ğıştirilmemesi ve "ulusal bir mi- ras" coşkusuyla sos> alist Küba'nm da bayrağı olarak dalgalanmasını sürdürmesidir. Küba'nın tarihine. kültürüne ve "geçmiş uygarlık de- ğerlerine" saygı ve bağlılığın bel- ki de en çarpıcı göstergesi ise "1959 Devrimi öncesi Havana kent do- kusunun" inarulmazbirtitizlik için- de "olduğu gibi" korunmasıdır. Yüzlerce yıl halka kan kusturan sö- mürgeci bir geçmişe ait "kolonyal mimarinin" hemen tüm yapılan, so- kaklan, detaylan ve meydanlan, bu sömürgeciliği tarihe gömen bir dev- rimci yönetim tarafından 40 yıldır da "kültür mirası" olarak koru- nuyor. Üstelik. onca parasızlığa rağ- men "restorasyon bürolan" kuru- larak ve yeni yapılan binalara da ancak "tarihi kent merkezi dışın- da" izin verilerek... tşte, "Küba 40 yıldır nasıl da- yandı" sorusunun yanıtında bütün bunlarvar. Dansı,korumacılığı "tu- tuculuk" (hatta gericilik) sayıp, kü- reselleşmenin kültür yabancılaşma- sı içinde neden bunalım geçirdikle- rıni hâlâ kav rayamayan kimi bizim "solcuların" başına... ÇED Köşesi. "korumacı" Kü- ba Devrimi'ne nice 40. yıllar dili- yor... HAYVANLAR ÎSMAIL GILGEÇ KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇ AK -» «-.- '«'• behicak<: turk.net- ÇİZGİLİK K.İMİL MÂSAHACI HARBİ SEMİH POROY r iV f \ TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 3 Ocak İN6İUZLER MİSIR'DA.. -1883'TE 8U6ÜN, IM61U2LŞR MISte'M KALACAKLARIMIİLAN ETMİŞLEROİ, ÛNLÜ KİIS/R MİL- LIYETÇÎS/ ARASl FHŞAMIN >*• BANCILAHA TAKiNDIĞI TAVRI BA- MANLI YÖNETIMİNPEKİUtSUÛ BABlALİ, BATIU &EVL£TL£RE Narn YOUAYIP DURU^IU PRO- i 5/SUeDİ. r. OÛ/VSM SAVAŞIHA DeiiM SOZOE osjMAvu YOME. TİMWİ>£, SERÇBKTE İSE İN- GİUZ H4/aMETİAt>E KAIN MIStR, J GİLTERE İHIFHRATORUJGUNA KtTlLCH. BÖYLECE £ulf£yp K4NALIMO4 EL £ GECİRMİ&MU SEYHGALİP OE ÖIMÜ$TÜSARAY &U-£- MlHPE Ç/IUŞtBK£N, HERŞE- İ TEeKEDİPMEVLEVİ OL- A4U?7ZJ. Ç.İLE DCLDURM4K İ İ Ö E Kotrm sove* YSMIKAP/ A4EVLEVİHAMELE RlME KAPAttOl. GALAJA t4£V- IŞEYHLİğîME YUK££LİPl ŞAİR, 42 Y/UlXj KISA CA4ZÜA/PE 8İRCOK beoE tiÜSN-Ü /{$K "ADLI MW- ZUM ESERİİL£,"SOHSETİU. İYE" "$ERH/ CEZİflE-/ MESA/EI/İ' 6181 BS&UE- Ri VAfZDIR... PANO DENtZ KAVUKÇUOGLU r Merhaba : Pencereden sokağı seyrediyorum. Yüzlerinde uzun bir gecenin yorgunluğunu taşıyan insanlaf geçiyor. tek tük... Gökyüzü gri ve ıslak... Karşn daki yapraksız ağacın dibinde bir köpek, üşüyen sahibine inat, uzun uzun eşeleniyor. Radyo Ame^ rikan-ingiliz saldırısında ölen Iraklıların sayısınj veriyor. Susturuyorum.... Sahi, siz bu ölümlerih nedenini biliyor musunuz? Yoksa hiç düşünmer, diniz mi? Öyleyse boşverin. zorlamayın kendinP zi!.. Başka ne diyebilirim ki size? - • • • Ö Yeni yılın ilk günü bugün. Sokak keyfim hiç mf hiç yok. Kendime ekşi elması bol bir meyve ta^ bağı hazırlayacağım. Yanında bir şişe koyu-bu- ruk, kırmızı "Bordeaux-Libournais". Etiketinirv üzerinde, "Chateau Le Bon Pasteur Pomerol 1993" yazıyor. Sakın adına bakıp da pahalı bir şe^ sanmayın. Dün, küçük bir içki dükkânından aldırrv Sonra biraz Jacques Brel, biraz Yves Montand, dinleyip Paris'in kırmızı kiremitli damlarını düşü1 ! neceğim. Penceresi, eski yüzlü evlerin loşlaştır- dığı, küf kokulu bir avluya açılan, o yatağı dağh nık küçük odayı... Hamburg'da oturup, Paris'i düşlemek... Sonra Istanbul'u... Tuhaf değil mi?' Bir zamanlar ne kadar sık kullanırdım bu cüm^ leyi: "Şimdi İstanbul'da olsam..." Her yerde, hep' başka bir yeri özlemek... Bu duyguyu hiç tatma- mış insanlar da yaşıyor aramızda... Kimbilir, na- sıl bir dünyadır bu insanların dünyası? j Elma dilimlerini tabaöa yerleştirirken, aklıma başka sorular takılıyor:lnsan, yozlaşırken önce1 ahlakı mı, yoksagözleri, kulakları, damağı mı bo-, zuluyor? Ya da tümü birden mi? Zor bir soru! Acaba hâlâ, "Le chanson des vieux amants"ı,. "Les feuilles mortes"u dinleyerek âşık olan var mı? Şimdi biri gelip. bana "Ne zaman doğdun" diye sorsa, ne derim? Buna Özkan Mert'ten bir yanıt buluyonjm: "...Dün doğdum derim daha I Ve za- ten yaşamak I Hergün I Doğmak değil midir I Bir razda..." Eğer insan kırmızı şarap içerken, yanında ekşt elma yemenin tadına varamamışsa. insana. do- ğaya ve dünyaya "sınlsıklam" âşık olamamışs^ ve de hiçbir kavgaya karışmamışsa, yeniden do- ğabilir mi? Her gün yeniden yeniden doğmanın' yolu, bir parça da "eksiksiz" sevebilmekten geç 1 miyor mu? Yeni bir başlangıç yapmalıyım: "...Se-, ni eksiksiz sevebilmek toprağım I Seni eksiksiz sej vebilmek yıldızlanm, göğüm I Seni eksiksiz seve- bilmek tütünüm, şarabım I Seni eksiksiz sevebil-* mek sevgilim..." >> • • • : i Dünya bir yaş daha yaşlanmış!..Önümde"merr haba" diyeceğim dipdiri bir üç yüz altmış beş gün dururken, dünyanın yaşı umurumda değil, doğrusu... Hiçbir şey yapamazsam, oturur düş- lerkurarım, Nuşin Kavukçuoğlu gibi: "Birevren, yaratınm gönlümce I Umutlaıia süslerim tüm ağaç dallannı I Çobanlara ateş yakarım en yüce doruK- larda I Salkımlarla donatınm evlerin panjurlannı /} Istiridyelerden salıncaklarasanm erişilmez bulut- lara /Bahktara îâfer şarkılan soylefırîm... I ...Be-t yaz dumanlar tüttürürüm evlerin bacalanndan '/• Gönlümce en güzel evreni yarattım diye I Yürü^ rüm elimde meşale, dostluğa kardeşliğe." Ağzı--' na sağlık. güzel annem. El, elimi tut, yeni yıla birS likte "merhaba" diyelim. • • • v Merhaba dünya. Merhaba Akdeniz'in kısrak' başı, bin çiçekli Türkiyem. Merhaba barış. Mer-, haba dostluk. Merhaba umut. Merhaba güzel ine sanlar. Merhaba sevgili okurlar. Merhaba yeni yıl* Merhaba yeni doğacak günler. Merhaba... BULMACA SEDAT YAŞAYA\ 1 2 SOLDAN SA- 1 2 3 4 ĞA: 1/ Et. balık ya da sebzeden oluşan ve ha- mura sarılarak fınndapişirilen yiyecek... ls- kambillerleoy- nananbiroyun. 2/ Etken... Iz- mır'in bır ilçe- si. 3/ "lstan- bul'un orta ye- ri—' Garipli- ğim, mahzunluğum du- yurmayın anama" (Or- < han Veli)... Yabancı. 4/ Vlaun da denilen büyük bır orman ağacı... Gü- 3 reştebıroyun.5/İkiyü- 4 zü beyaz kapsız yorgan. 6/Ceylan... Filipinler'de yetişen ve "Manila ke- neviri'" adlı elyafı ve- ren muz türü. II "Hajv" anlamında kullanılan söz... Hastalıktan kurtulma, iyileşme. 8/ Tez canlı... Bir/ toplulukta benimsenmiş alışkanlıklann, gelenek ve gö- • reneklerin tümü. 9/ Franz Kafka'mnbirromanı... "Tu r ran —": Ressamımız. YLKAR1DAN AŞAĞIYA: 1/ Maden ocaklanndan çıkarılan kısır taş \e toprak yv> ğını... Ankara'nın bir ilçesi. II Hatay ılinde bır göl ve. ova... "Ak sakallı bir — Hiç bilmez ki hal nice Eme6' vermesin hacca / Bir gönül yıkar ise" (Yunus Emre). 3/" Güney Amerika'da yaşayan. tavuğa benzerbir kuş... BiJ çalgı. 4/ Genellikle sevecen ve hüzünlü bir konu ışleyen küçük lirik şiir... Uluslararası Çalışma Örgütü'nün sim- gesi. 5/ Keçi kılından hayvan çulu. vem torbası gibi şey» ler dokuyan kimse. 6/ Bölmeli göçebe çadın... Barındıtf ma. 7/ Derviş selamı... Tiyatrolarda oyunu alkışlamaK için parayla tutulmuş kimse. 8/ Yaşamın sonu... Beton", dan, dört köşe döşeme taşı. 9/ " Oraloğlu'": OyuıY-0 cumuz... Kınk kemıkleri bır arada tutmak için kullanı+" lan tahta gibi düz nesne. . ı KALBİNİZ SİZİN İÇİN ÇALIŞIYOR, YASIZ TÜRK K.ALP VAKFI Muavene. leslııs, Tedavı, Kontrol 19 Mayıs Cd. No: 8 Şişlı/İSTANBUL Tel: (0 212)212 07 07 (pbx) 10 Hat Faks: (0 212) 212 65 35 Romanlarınız ve ansiklopedileriniz . .. yerinizden alınır. Tel: 554 08 04
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle