Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
tmtivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmeni Orhan Erinç
# Genel Yayın Koordınatörii Hikmet
Çerinka\a 9 Yazıişleri Müdûrü' Ibrahim
Yüdrz # Sorumlu Müdür: Fikret tlkiz
0 Haber Merkezı Müdürü. Hakan
Kara 9 Görsel Yönetmen- Fikret Eser
tstıhbarat CengizYıldınmO Ekonomi Özlem
Yüzak 9 Kültür Handan Şenköken 9 Spor
Abdülkadir Yücelman 9 Makaleler Sami
karaoren 9 Duzeltme Abdullah Yazıcı 9
Fotograf. Erdoğan Köseoğlu 9 Bılgı-Belge
Edibe Buğra 9 Yurt Haberlen Mehmet Faraç
Yayın Kurulır Ilhan Selçıık
(Başkan). Orhan Erinç, Okta>
Kurtböke. Hiknıet Çetinkavâ.
Şükran Soner. Ergun Balcı.
Ibrahim V ıldız. Orhan BursaİL
Mustafa Balbav Hakan Kara.
Ankara Temsılcısr Mustafa Balbay Atatürk Bulvan
No 125. Kat:4, Bakanlıklar-Ankarâ Tel: 4195020 (7
hat). Faks 419502791zmirTemsılcısi:SerdarKızık.
H.ZıyaBlv 1352 S. 13Tel 4411220, Faks. 4419117
9 AdanaTemsılcısı. Çetin Yiğenoğlu, inönüCd. 119
S No:l Karl.Tel 363 12 11,Faks 363 12 15
Müessese Muduru l stün Alonen •
Koordınator Ahmet Konılsan • Muha-
«ebe Biiknl Yener 0 Idare Hü«yin
Gürcr • ljk-orn- Öoder Çe«k • Bıİgı-
Işlem >«U Iıuü 0 Bılgısayar Sıstem
Mörâvtt Çiler0S3tış FazfrtKuaı
MEDYA C: 0 Yönetim Kunılu
Başkanı - Genel Mudur Gûlbin
Erduran 0 Koordınator Reha
Işıtman 0 Genel MüdurYardımcısı
SevdaÇoban Tel 514 07 53 -
513 95 80 - 513*46fr61, Faks-5138463
V aytnlayan ve Bauu: Yenı Gün Haber Ajansı, Basın ve Yayıncıltk A Ş
TQrkocağıCad.39 41Cagalo8lu343J4lst PK.246 îstanbul Tel (0'212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0/212)513 85 95 27OCAK.1999 Imsak: 5.43 Güneş: 7.13 Öğle: 12.24 Ikindi: 14.57 Akşam: 17.20 Yatsı: 18.45 www.cumhuriyet.com.tr
Pisa Kulesi
doğrultulacak
I Haber Merkeri -
ttalya'ntn Pisa kentinde
bulunan ünlü kuleyi
onanm çalışmalan baştadı.
Yüzyıllar içinde giderek
eğilen Pisa Kulesi'ni
dogrultmak amacıyla
başlatılan çalışmalar
büyük bir dikkat ve
yavaşlıkla
gerçekleştiriliyor.
Siyanüp
dayanışması
• ANKARA-BERGAMA -
KÜTAHYA(ANKA)-
Yörelerinde siyanürle altın
üretmek isteyen Eurogold
şirketine karşı uzun yıllar
verdikleri mücadeleden
zaferle çıkan Bergamalılar,
bu kez Kütahya'nın
Dulkadir köylülerine kucak
açıyor. Bergama Belediye
Başkanı Sefa Taşkm,
siyanürlü gümüş madeni
nedeniyle kansere
yakalandiklan bilimsel
araştinnalarla saptanan
Dulkadir köylülerine
Bergama'nın kapılannın
açık olduğunu belırtti.
'Sanal aşk'
beyazperdede
• Haber Merkeri - Günlûk
yaşamın vazgeçilmezleri
arasında yerini alan
tntemet'in sosyal
yaşamımızdaki etkileri
ilginç bir hikâye ile
beyazperdeye faşındı.
Başrollerinı Meg Ryan ve
Tom Hanks'in oynadığı
'Ybu've Got Mail' adlı
filmde sanal ortamda
gerçekleşen bir aşk hikâyesi
konu ediliyor. IBM'in
sponsorluğunda cuma günü
ülkemızde de gösterime
girecek filmi izleyenler
arasında yapılacak çekiliş
sonucu üç kişiye IBM ve
ODTÜ tarafından yürütülen
IDE-A (tnternet'e Dayalı
Eğitim Asenkron) projesi
kapsamında ücretsiz eğitim
hakkı verilecek.
Atatürk'ün
odasmda gezfeıtl
• ANKARA (ANKA)-
Yıldız Teknik Üniversitesi
Dolmabahçe Sarayı'nda
Atatürk'ün yaşamını
yitirdiğı odayı, bir
kamerayla içinde interaktif
gezinti yapılabilecek şekilde
Internet'teki sitesine taşıdı.
Sitede, izleyiciler. tek bir
kareden oluşan görüntüye
kumanda ederek odanm
içinde interaktif bir gezinti
yapabiliyorlar. Sitede
uygulanan teknikle
Atatürk'ün son anlannı
geçirdiği oda üç boyutlu
olarak algılanabiliyor.
Sitenin adresi
"www.yildiz.edu.tr/dbahc".
Kütüphaneye
I NEVŞEHİR
(Cumhuriyet) - Nevşehir'de
geçen yıl içerisinde Kültüt
Bakanlığı Kütüphaneler
Genel Müdürlüğü'nün yanı
sıra resmi kurum ve
kuruluşlarla vatandaşlann
toplam 43 kütüphaneye 11
bin 225 kitap bağışında
bulunduğu bildirildi. Geçen
yıl kütüphanelerden
yararlananlann sayısı da bir
önceki yıla göre yüzde 10.5
oranında artarak 509 bin
22'ye y-ükseldi.
Toposlan'a
yeşılortu
• GAZİPAŞA(AA)-
Akdeniz Bölgesi'nin
simgesi haline geien Toros
Dağlan'nda Orman tşletme
Müdürlüğü'nün 1977
yılında başlattığı
ağaçlandırma çalışmalanmn
sürdügu bildirildi. Yetkililer,
Toros Dağlan'nın ılçedeki
bölümüne 22 yılda 25
milyon adet çam fıdanı
dikildiğini söylediler.
Yetkililer, Toroslar'daki çam
ağaçlannm yöredeki iklimi
de olumlu yönde
etkilediğine dikkati çekerek,
30 orman köyündeki
binlerce orman köylüsüne
de iş ımkânı yaratıldığını
vurguladılar.
Diyarbakır'da 2 bin 370 sokak çocuğundan çoğunun düşük ücretle çalıştınldığı belirtildi
Sömürü çocuğu bımaltıyorDİYARBAKIR (AA) - Diyarbakır Dic-
le Üniversitesi 'nce yapılan bir araştırma-
da, düşük ücret karşılığı sömürülen ço-
culdann, çocukluklannı yaşayamadıklan
için psikiyatrik sorunlarla karşılaştıklan,
birçofunun da kazandıklannın birbölümü-
nü tiner benzeri keyif verici maddelere
harcadıklan belirlendi.
Dicle Üniversitesi Psikiyatri Anabilim
Dalı öğretim görevlileri Prof. Dr. Remzi
Oto ile doçent ve yardımcı doçentler Me-
Hkşah Ertem, Ayteldn Sır, Mustafa Ozkan
ve Rojda Geter tarafından "sokaktaki ço-
cuklar'' ile ilgili bir araştırma yapıldı.
Araştırmanın sonuçlan hakkında bilgi ve-
ren Prof.Dr. Oto, çocuk işçiliğinin giderek.
• Diyarbakır'da yapılan "sokaktaki çocuklar" araştırması,
sömürünün çocuklarda psikolojik sorunlar yarattığını ortaya
koydu. Çocukluklannı yaşayamadıklan için bunahma giren
çocuklar kazançlannın bir bölümünü keyif verici
maddelere harcıyor.
organize içeriği olan işçilik boyutunu aşa-
rak kendi başına ve tümüyle istismara açık
bireysel bir çatışma halini almaya başla-
dığını belirtti. Düşük ücret karşılığı sö-
mürülen çocuklann, çocukluklannı yaşa-
yamadıklarını ve psikiyatrik sorunlarla
karşı karşıya ve eğitim olanaklanndan yok-
sun kaldıklannı kaydeden Prof. Dr. Oto,
kırsal kesimlerdeki çocuklann tanm ve
hayvancılıkta, sanayisi gelişmiş şehirleT-
de de iktisadi işletmelerde çahştınldıkla-
nna dikkati çektı.
Çoğunluk kırsal kökenli
Yapılan araştırmada. Diyarbakır'da be-
lirlenebilen 2 bin 370 sokak çocuğunun yüz-
de 79.4'ünün kırsal kökenli, yüzde
68.4'ünün halen öğrenci, yüzde 67.6'sınm
6 ve daha fazla kardeşi olduğunun belir-
lendiğini kaydeden Prof. Dr. Oto, çocuk-
DEVLET BAKAINI HASAN GEMlCt: KORUMA YAŞI 25'E KADAR UZATILDI
'On bin genç yurt çansı altında'
MUTLUSERELİ
ANKARA -Türkıye'de Sosyal Hizmet-
ler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'na
(SHÇEK) bağh yetiştirme yurtlannda 9 bin
553 çocuk ve genç bannıyor. 6 bin 820 er-
kek, 2 bin 733 kız çocuğunun banndığı yurt-
larda. çocuklann dörtte üçü eğitimini sür-
dürüyor. Devlet Bakanı Hasan Gemki,
yurtlarda kalan çocuklann 18 yaşını dol-
dunır doldurmaz çıkanldıklan iddialannın
gerçekleri yansıtmadığını belirterek, halen
yurtlarda 18 yaşını bitirmiş 832 gencin
bulunduğunu bildirdi. Gemici, yasal açı-
dan korunma karannın 18 yaşında otoma-
tik olarak kalkmasına karşın 25 yaşına ka-
dar uzatılabildiğini söyledi.
1957'den bu yana çeşitli örgûtlenmeler
kapsamında, 1983 'ten bu yana da SHÇEK
bünyesinde etkinliklerini sürdüren yetiş-
tirme yurtlannda 1998 yıl sonu rakamla-
nna göre 13-18 yaş grubunda bulunan ve
eğitim, iş, meslek nedeniyle 25 yaşına ka-
daruzatılabilen, özel koşullarda ömürbo-
yu süren bakım ve yetiştirme sürecinde
10 bine yakın genç bannıyor
Gemici. halen yurtlarda 18 yaşını bitir-
miş 832 gencin bulunduğunu belırterek.
"Kız çocuklan ve özürlü çoculdanmız için
gerekli hallcrde korunma süresi ömür bo-
yunca uzatılmaktadır*1
dedı. Gemici. ay-
ncayurtlardan aynlan çocuklar için "Genç-
Bkevleri'" oluşturulduğunu bildirdi. Yetiş-
tirme yurtlanndan"aynlan çocuklann mes-
lek ve iş sahibi olmalannı sağladıklannı
anlatan Gemici, 1998 yılında işe yerleşti-
rilen gençierin sayısında yüzde 254 ora-
nında artış olduğunu kaydetti.
SHÇEK'nin rakamlanna göre, yetiştir-
me yurtlanyla ilgili bazı veriler şöyle:
- 41 yılda yetiştirme yurtlannda top-
lam 1S0 bin kişi barındırıldı.
- Türkiye'dekı 95 yetiştirme yurdunun
30'u kız. 65'i erkek yurdu olarak hızmet
veriyor.
- Yetiştirme yurtlarındaki 6 bin 820
erkek çocuğunun 5 bin 66'sı öğrenimi-
ne devam cdiyor. 647 erkek öğrenci çe-
şitli kurs, mesleki eğitim ve piyasadaki
iş atöhelerinde iş ve meslek öğrenimle-
rini sürdürüvor. 567 genç ise özürlü ol-
maları nedeniyle alt ö/el sınıflara, eği-
tilebilirler iş okullanna devam ediyor.
- 2 bin 733 kız çocuğunun 2 bin 29'u öğ-
renımını sürdürüyor. Kız öğrencilerin de
29l'i çeşitli mesİek edindirme program-
lanyla, kamu ve özel sektör işletmelenn-
de iş ve meslek öğreniyor, 413'ü özürle-
rine uygun programlardan yararlanıyor.
- Toplam 7 bin 63S genç eğitim süre-
cinde bulunuyor.
-18 yaşını tamamlayan 832 gencin 278'i
liseye. 327'si üniversite ve yüksekokulla-
ra, 56'sı da iş ve meslek eğitimine devam
ediyor. 171 özürlünün korunması sürüyor.
- Yetiştirme yurdundan aynlan genç-
ierin iş için yerleştirildiği kamu kurum-
ları arasında Milli Eğitim Bakanlığı
(MEB) birinci sırada yer alıyor.
lann yüzde 31.6'sının 8 yaşından önce,
yüzde 49.3' ünün günde 7 saatten fazla ça-
lıştığı ve günlük gelirlennin de 150 bin li-
rayı geçmediğinin belirlendiğinı açıkladı.
Prof. Dr. Oto, çoğu zaman günün erken
saatlennde sokaklarda çalışmaya başla-
yan çocuklann yüzde 90.4'ünün okumak
istediğini, yüzde 49.3'ünün zaman zaman
aç kaldığını, yüzde 44"ünün sigarayı de-
nediğini ve ıçtığini saptadıklannı ifade
ederken, sokak çocuklannın bir bölümü-
nün de keyif almak için. kazandığı para-
nın bir bölümünü tıner benzeri uyuşturu-
cu nitelikli maddelere yatırdıklannı bil-
dirdi. Çocuklann gelirlerinin bir bölümü-
nü de annelerine verdiklerini ifade eden
Prof. Dr. Oto şöyle devam etti:
"Bu çocuklann kendilerinden daha bü-
yük yaştaki çocuklardan oluşan sokak çe-
teleri ile karşılaşmalan. olumsu/ sağlık ko-
şullan. sosyaL fiziki ve cinsel isrismarlarla
her an karşılaşabOecekleri bir ortamda ot-
malan önemle üzerinde durulması ve çö-
zülmesi gereken bir sorundur. Yapılan araş-
nrmada, kızçocuklannın yüzde 6.8'inin cin-
sel tacize uğradığı bUdirilmiştir. Çoğunlu-
ğu 2 ve>a 3 odalı gecekondularda. kalaba-
lıkaileleriy le berabervaşavan bu çocuklar,
vaş ve cinsiyet farkı gözetilmeksizin. diğer
aik bireyleriyle avıu odayı paylaşmakta-
dırlar. Bu durum. çocuğun cinsel ve psiko-
sosyal gelişimini oJumsuzyönde etkflemek-
tedk."
Sokak Çocuklan Projesi Sorumlusu Dr.
Yıbnaz Kaya da Diyarbakır'da yaptıklan
araştırmada, 2 bin 370 sokak çocuğu ol-
duğunu belirlediklerini söyledi. Sokak ço-
cuklannın topluma kazandınlması amacıy-
la kurulan "75. Yıl Çocuk ve Gençlik Mer-
kezi"nin önümüzdeki günlerde hizmete
gireceğini belirten Dr. Kaya, istenmeyen
davranışlarda bulunan sokak çocuklannı
önümüzdeki günlerde hizmete girecek olan
merkezde eğiterek topluma kazandırma-
yı amaçladıklannı kaydetti.
Yelkenlere tarih rüzgârı
A\Tistralya'nın Sydney kentinde diizenlenen
Avustraha Günü kutlamalannda, tarih yeniden
canlandı. İngiltere'den 200 yıl önce AvustraJya'ya
kadar gidebilen az say ıdaki yelkenliden birisi olan
HMAS Bounrv'nin bir benz«ri kurlama gösterilerine
kabldL Sydney 'de limarıı dolduran binlerce kişi
HMAS Bounrv ve diğer velkenlilerin oluşturduğu
görüntüyü hayranlıkla İ/Jedi.
SERÜVENCtLER 84 GÜN SONRA GÜNEY KUTBLrNA ULAŞTI
Antarktika çıkarmasıDış Habener Servisi - An-
tarktika'nın korunması ıçın
önceki gün Yeni Zelanda'da
başlayan ve 24 ülkenin tem-
silcisinin katıldıği uluslarara-
sı toplantmın dünkü bölü-
münde kıtanın açıklannda
sürdürülen korsan balıkçılık
konusu ele alındı. Antarkti-
ka açıklannda kaçak avlan-
mayı önlemek için hazırla-
nan yasalarm yeterince uygu-
lanamadığmı belirten lngil-
tere Çevre Bakam Michael
Meacher, bu konuda ulusla-
rarası baskınm arttınlması
gerektiğıni söyledi.
Kırtup büyüsü
Bu arada Avustralyalı ve
Yeni Zelandalı serüvenciler,
84 gün içinde Antarktika'yı
katederek Güney Kutbu'na
vardılar. Yeni Zelandalı Pe-
ter Hillary ile Avustralyalı
EncPha^jsveJohnMuir.hc-
defledikleri noktaya dün sa-
bah ulaştılar. Hillary, Yeru Ze-
SÖYLEŞİ ATTİLÂ ILHAN
'Çıkmaz Sokak'
Antarktika'yı çevre kirliliğinden kurtarmak iizere 24 ülkenin katılımıvla önceki gün
başlayan zirvede dostluklar pckişiyor. tngiltere ÇevTe Bakanı Michaeİ Meacher, Ye-
ni Zelanda'daki Antarctic Heritige Trust'ın Başkanı David Crear'a, 1950 yılında Gü-
ney Kutbu'na vartnak için ilk girişimde bulunan, ancak başarüı olamavan Robert
Scott'ın yolculuğu «nrasında kuüandtğı lambayı armagan etti. (Fotograf: REUTERS)
landa televizyonunun One Network
Nevvs programına yaptığı açıklama-
da. "Güney Kutbu'na varmak her şe-
yedeğerdTdedi.
Kutuptaki sıcaklığın sıfinn altında
30 derece olduğunu belirten Hillary.
o anda başka hıçbır yerde olmak iste-
mediklerini söyledi.
Gezinin sözcüsü Marc Spendlove
ise yaklaşık üç aydır su yüzü görme-
yen serüvencilerin, kutuptaki istas-
yondaduş alıpyemek yediklerini söy-
ledi. Serüvencilerin geceyi kutupta ge-
çirdikten sonra bugün geri dönüş yol-
culuğuna çıkacaklan belirtildi.
Everest Dağı'na ilk çıkan Edmund
Hfllary'nin torunu Peter Hillary, Eric
Philips ve John Muir, Güney Kutbu'na
ulaşmak üzere Scott Base'den geçen
Kasım ayında yola çıktılar ve Ingilız
maceracı Robert Falcon'un 1910-1913
yıllannda denediği yolu ızlediler.
Yaklaşık üç ay içinde 2 bin 800 ki-
lometrelik yolu kateden üç kişilik eki-
bi, kutupta yaklaşık 100 kişilik neşe-
li bir kalabalık karşıladı. Üç macera-
cayı Ingiltere Kraliçesi D. Elizabeth.
Yeni Zelanda Başbakanı Jennv Ship-
ley ve Avustralya Federal lletişim Ba-
kanı Richard Akton telgraflarla kut-
ladılar.
Kraliçeden gelen kutlamamesajınm
kendileri için çok büyük bir sürpriz ol-
duğunu belirten Philips. geziye göste-
rilen olağanüstü ilgiden duyduklan
memnuniyeti dile getirdı.
Bvvelce âeğindi<pvx gibi...
Daha önce yazdıgım cıbı...
Gecen yazımda,belırfn|ınıgıbı
Dimkii rrukalemde_dedıgım^i3i
Yukanda söyiedigım gıbı..
Şimdi iŞ4ret effiğrım gıbı
Altını çizdigjm gıbı...
İşte görcLüğünüz- &bı
söylüyorum
DOGRU SOZE NE TJEN1R
Elektrofizyoloji uygulaması başladı
Kalp hastalığında
ameliyatsız dönem
e-posta: tan (« priztna. net. tr
Îstanbul Haber Servisi -
Kalp atım anormallikleTİ ve
kalp delikleri ameliyatsız
tedavi edilmeye başlandı.
Amerikan Hastanesi Pe-
diatrik Kardiyoloji ve Elekt-
rofizyoloji Uzmanı Dr. Vol-
kan Tuzcu, Amiral Bristol
Hemşirelik Yüksekokulu
Konferans Salonu'nda. "Pe-
diatrik Kardiyolojide Yeni
Uygulamalar ve Türidye'de
Yeni Bir Dal: Ptdiatrfe Öekt
rofizyoloji" konulu konfe-
rans verdi. Almanya'daki
Giessen Ünivertesi'nde Pe-
diatrik Elektrofızyoloji Bö-
lümü Direktörü de olan Dr.
Tuzcu, elektrofızyoloji sa-
yesinde açık kalp ameliya-
tının yenni elektrofizyolo-
jinin almaya başladıemı söy-
ledi.
llaçla tedavinin başansız
olması, kişinin hayatı bo-
yunca ilaç kullanmak iste-
memesi, ilaçlann alerji yap-
ması veya ilaç kullanımına
rağmen ani ölüm nskı bu-
lunan hastalara bu yöntemı
uyguladıklannı anlatan Dr.
Tuzcu şöyle devam etti:
"Elektrofizyoloji, özel bir
bilgisayar sistemi. Hem teş-
his hem de tedavide kullanı-
lryor. ,\njiyo laboratuvann-
da bu sistem ile kalbin için-
deki elektrik admlannın ha-
ritası çıkanhyor. Özel kate-
ter sayesinde eksrra elekt-
riksel iletiyi veren yoDarözel
bir radyofrekans enerjisi ile
yakıbyor. 2-3 saat süren bu
işlemden sonra kişievine gi-
debiliyor."
Tuzcu, hastanede bunu
daha çok çocuk hastalann te-
dav isinde kullanacagını. an-
cak erişkin hasta gelmesi
halınde de uygulama yapa-
bileceğini belirtti. Tuzcu,
anne karnındaki çocuğun
kalp hastalıklannın 4aylık-
tan itibaren bu alet sayesin-
de tespit edilebildiğini kay-
detti.
Unlü rejisör William Wyler'ın o filmını, Izmir'de
1940'da filan görmüştüm {'Çıkmaz Sokak' /
'Dead End'); o tarihte, neyi anlatmak istediğini tam
olarak, yerine oturtamasam da, beni fena halde
çarpıyor; o hızla, kannca karannca, bir roman de-
nemişrjm, hiç unutmam! Filmin, süsleyip püsle-
yip, 'Amerikan Rüyası' ('The American Dream')
adını taktıklan, 'sınıf atlamak' olayının acı diyalekti-
ğini anlattığını, niceyıl sonra anlayacağım: Paris'de,
bir akşam Miss Higgins'le tartışırken!.. Ne filmdir o!
Senaryosunu. Sidney Kingslay'ın Broadvvay'i yık-
mış piyesinden, Lillian Hellman yazmış; meraklısı-
nın değerini deıtıal anlayacağı, son derece görkem-
li bir oyuncu kadrosu tarafından, oynanıyor: Sylvia
Sidney, Joel McRea, Humphrey Bogart, Claire Tre-
vor, Wendy Barrie, Allen Jenkis, Marjorie Maine,
vd. Sosyal ve sınıfsal çelişkıyi 'yedirerek', beşeri si-
nema yapmanın, başanlı bir örneğidir 'Dead End';
'Amerikan Rüyası'nın, 'çıkmazını' adamın yüzüne
adeta çarpar. Adma, boşuna 'Çıkmaz Sokak' denil-
memiştiri
Futbol söyleşirken, 'sınıf atlamak' demiştim de,
oradan hatırladım: 'Klâsik Şema'ya uygun gelişmiş
Bat Avrupa ülkelerinde, herşey o kadar milimi mi-
limine 'yeheşmiştir' ki, 'sınıfatlamak', handiyse im-
kânsızdır; o yüzden, 'sınıfbilinci' yoksul halk katman-
lannda, hızla gelişir. kısa sürede 'siyasi hareketlere'
dönüşür; Birieşik Amerika toplumu, 'Klâsik Geliş-
me Şeması'na uyrnuyor; henüz genç bir toplum ya,
toplumsal hiyerarşi yerii yerine oturmamış, o yüzden,
'sınıf atlama' şansı mevcut, ama kimlere?..
Onlar glbi olmak' için...
Filmden, hâfızama ateşle nakşedilmiş, sahne, han-
gisi miî-Çocukluğunun. yoksul mahallesine, se-
kiz kişi öldürmüş ünlü bir gangster olarak dönen, 'Be-
bek Yüzlü Martin'in, çocukluk arkadaşı Dave Con-
nel ile karşılaşması: Dave, kolej mezunu, altı yıl fa-
külte okumuş, mimar ama işsiz, tabela ressamlığı ya-
pıyor: öteki 'âsi', 'düzene' karşı ama, boğazına ka-
dar paraya batmış: 'Gömleği yirmi, -özel dikilmiş-
esvabı 200 dolar.' 'Âsi' tavsifinin üzerinde durmak
isterim. Burjuvazi'nin '//rt;o'yükselişdevrinde, bu-
nun özel bir anlamı var, bunun ne olduğunu, yıllar ön-
ce, mukayeseli olarak şöyle anlatmaya çalışmıştım:
"...atalım Köroğlu'nu, bildiğimiz eşkrya, eşkıya-
nın da zalimi ve kanlısı; tepkisi içinde yaşadığı
koşullaradır, bu koşullan Bolu Bey'i temsil eder,
eder ya, Köroğiu'nun onun düzeni yerine öner-
diği bir başka düzen yoktur; daha da kötüsü, Bo-
lu Beyi'nin düzenini, o kendi sartanatı ve bencil-
liği içinde, aynı derecede zalim ve bencil olarak
sürdürür. Kapitalist topluma başkaldırmış âsile-
rin en krallan, bildiğimiz gibi, Amerikan toplumun-
dan çıkmıştr nedir bir Al Capone, nedir bir Lucky
Luciano? Kapitalist topluma bireysel tepkiler de-
ğil mi?.." (Politıka, 27 Haziran 1976)
'Dead End'de, Bebek Yüzlü Martin' ('Baby Fa-
ce Martin
1
), Luciano'lann. Al Capone'lerin, bir ben-
zeri! Düzene isyanı, onu değiştirmek için değil, 'on-
lar gibi olmak' için: zaten, onlann yasalara uy-
durup da yaptığını ve yaşadığını, o yasadışı ola-
rak yapıp yaşamaya çabahyor! O geçış dönemi top-
lumlannda, aynı şeyi -tam olarak değilse bile- 'ya-
sallaştırmanın' en kolay ve geçerli yolu, ne? Erkek
çocuğu için futbol, kız çocuğu için mankenlik, mo-
dellik, şarkıcılık vs! Daha dün ağzı sakızlı mahalle kı-
zı, konuya komşuya 'gündeliğe' gidıyor; biraz eli
ayağı düzgün, sesi uygun; 'p/yasa'daki manken, fo-
to/model, sunucu ve şarkıcılan, usturupluca taklit
edebilıyorya; şaşmaz, Media'nın -hassaten televiz-
yonun-büyüleyici 'çekim alanına 'düşecek, 'düğün-
ler'öe şarkı okumaktan, ya da 'amatör' defilelerde
'görünmekten' başlayıp, kendini o dünyanın renkli
ışıklan içine atacaktır: görünüşte 'delikanlı', oysa ya-
n 'jigolo', yan 'pezevenk' bir 'it' çıkar, elinden tuta-
cak olursa, yaşadı: baş döndürücü bir hızla, hem 'giz-
li fuhuş piyasası 'nda nam salar; hem de 'paparaz-
zi'lerin, 'salon magazinleri'nin, baştacı olur hele, bir
de 'soyunursa', yok mu ya!
Her yerde öyle mi?
Gözünüzden kaçmamıştır: 'Özal Demokrasisi-
nin' Media'sı, nasıl 'fikir' yerine propagan-
da'yı vitrine çıkarmış; 'haberi' kaynatıp dediko-
duVu yukan çekmişse; aynen bunun gibi,fikirada-
mını, yazan çizeri, sendikacıyı, 'hafrfsemiş'; on-
lann yerine, futbolcuyu, mankeni, sunucuyu, şar-
kıcıyı; bunların incir çekirdeği doldurmaz, 'ya-
şantılannı' 'önemsemiştir.' Nedeni basit, Ameri-
ka'da nasıl yapıldıysa, oyle yapıyortar hayat paha-
lılığının kavurduğu bir kara kalabalığı, ancak böy-
le bir 'yüksek sosyete rüyasıyla', avutabilir; ka-
falannı, ciddi düzeyde sosyal değişiklikler talep
edecek, bazı 'siyasetlere' yormalannı önleyebi-
lirsiniz! Başanyorlar mı? Başanyorlar: son on yıldır,
'uçuk' olmaktan başka 'özelliği' olmayan, -yâni be-
şeri zaaflannı ya da tutkulannı teşhirden hoşlanan-
sıradan 'sosyete' kadınlan bile, ülkenin 'ünlüleri" ara-
sında sayılabiliyor.
Evet bu, Birieşik Amerika'da da böyledir; oysa,
Batı Avrupa ülkelerinde, değildir: Burjuvazi, 'Aıis-
tokrasi'nin 'ümmetahlâkını'tuzla buz etmiştir ama,
yerine 'katı ve acımasız', 'lâik' burjuva ahlâkını koy-
muştur ki, onun değeriendirme düzeninde, böylesi
'şönretler
r
\, burjuvazi'nin 'değerleharasına kabulet-
mek' yoktur. Fransa'daki 'Monde' ve 'demi/Mon-
de' tefrikini, yıllar önce yazmıştım: 'Monde' -ki as-
lında 'dünya' demektir- 'yüksek burjuva sosyetesi'
anlamına geliyor; 'demi/Monde' ise, 'yan/Sosye-
te'; 'burjuvazi', ilkinde yaşar, ikincisiyle gönül eğ-
ler. Paris'de bir müzikol 'şöhreti', ne kadar zengin
ve ünlü olursa olsun, 'demi/Monde'dan sayılır; yük-
sek bir siyaset adamının, onun eşinin, ya da bir sa-
nayi baronunun, 'resmen ve alenen' gece kulüple-
rinde, onunla sarmaş dolaş olması, biriikte kafa çek-
mesi, ya da sadece görunmesi, aleyhine bir nottur.
Margot'nun, yağmuriu bir kış günü, fıstık yeşilleri ve
şeker pembeleri grymiş, Amerika'lı turist kadınlan gös-
tererek, ne dediğini unutabilir miyim: "-...görgüsüz
bunlar! Hem görgüsüz, hem zevksiz! Tek ölçü-
leri, para! Fransız Ihtilâli'nin 'kilise ahlâkı'nı, laik
bir ahlak'la tamamladığını bilmiyoriar: lâik ahlâk,
servet anarşisinin, sınırlannı çizer; lâik hukuk,
aşınsını cezalandırır!"
Peki, ya 'ulusal' bir burjuvaziniz yoksa!
'Servet anarşisi* mi?
i I I lusal' bunuvazi, ne Türkiye'de mevcut, ne de
\J Birieşik Amerika'da! O yüzden, her iki ülke-
de de, 'servet anarşisi' almış yürümüştür. ABD'nin,
gezegenin tek süper gücü olması, o 'anarşiyi', klâ-
sik şemaya uygun gelişmemiş toplumlara, 'aktarma-
sını' kolaylaştınyor. Türkiye bunlardan birisi: 'Ümmet
Ahlâkı'nı inkılap döneminde bırakıp, yerine lâik
bir ahlâk geliştirecekti; ulusal bir burjuvazisi ol-
madığı için, geliştiremedi: 'ecnebi' ahlâk deger-
lerini, üstelik yalan yanlış, 'taklit ediyor': yakın
zamanlara kadar, örnek Batı Avrupa ülkeleriydi, el-
li yıldır ABD'nin 'baskısı' altında olsak da, zenginle-
rimiz de, aydınlanmız da, Fransız'a, Ingiliz'e, Alman'a,
'benzemekle' övünürierdi; Özal'dan itibaren, iş çığ-
nndan çıkmıştır: o yüzden, peçetelerie havlular ka-
nşıyor, onun için mahalledeki oğlan futbol oynarsa,
mahalledeki kız şarkı söylerse, 'yükselebileceğini'
sanıyor.
Oysa 'özel' televizyonlarda, sadece haber başlık-
lannı seyretmek bile, ülkemizin de, 'Dead End'deki
'Baby Face Martin'lerle, bir türlü unutamadığı eski
sevgilisı, kaldınmadüşmüş Francine'lerle, diploma-
lı işsiz mimar Dave Connel'lerle dolup taştığını gör-
meye yeter!
http:// www. prizma.net. tr/ A ILHAN
http://www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm