20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet tmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmeni Orhan Erinç # Genel Yayın Koordınatörii Hikmet Çerinka\a 9 Yazıişleri Müdûrü' Ibrahim Yüdrz # Sorumlu Müdür: Fikret tlkiz 0 Haber Merkezı Müdürü. Hakan Kara 9 Görsel Yönetmen- Fikret Eser tstıhbarat CengizYıldınmO Ekonomi Özlem Yüzak 9 Kültür Handan Şenköken 9 Spor Abdülkadir Yücelman 9 Makaleler Sami karaoren 9 Duzeltme Abdullah Yazıcı 9 Fotograf. Erdoğan Köseoğlu 9 Bılgı-Belge Edibe Buğra 9 Yurt Haberlen Mehmet Faraç Yayın Kurulır Ilhan Selçıık (Başkan). Orhan Erinç, Okta> Kurtböke. Hiknıet Çetinkavâ. Şükran Soner. Ergun Balcı. Ibrahim V ıldız. Orhan BursaİL Mustafa Balbav Hakan Kara. Ankara Temsılcısr Mustafa Balbay Atatürk Bulvan No 125. Kat:4, Bakanlıklar-Ankarâ Tel: 4195020 (7 hat). Faks 419502791zmirTemsılcısi:SerdarKızık. H.ZıyaBlv 1352 S. 13Tel 4411220, Faks. 4419117 9 AdanaTemsılcısı. Çetin Yiğenoğlu, inönüCd. 119 S No:l Karl.Tel 363 12 11,Faks 363 12 15 Müessese Muduru l stün Alonen • Koordınator Ahmet Konılsan • Muha- «ebe Biiknl Yener 0 Idare Hü«yin Gürcr • ljk-orn- Öoder Çe«k • Bıİgı- Işlem >«U Iıuü 0 Bılgısayar Sıstem Mörâvtt Çiler0S3tış FazfrtKuaı MEDYA C: 0 Yönetim Kunılu Başkanı - Genel Mudur Gûlbin Erduran 0 Koordınator Reha Işıtman 0 Genel MüdurYardımcısı SevdaÇoban Tel 514 07 53 - 513 95 80 - 513*46fr61, Faks-5138463 V aytnlayan ve Bauu: Yenı Gün Haber Ajansı, Basın ve Yayıncıltk A Ş TQrkocağıCad.39 41Cagalo8lu343J4lst PK.246 îstanbul Tel (0'212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0/212)513 85 95 27OCAK.1999 Imsak: 5.43 Güneş: 7.13 Öğle: 12.24 Ikindi: 14.57 Akşam: 17.20 Yatsı: 18.45 www.cumhuriyet.com.tr Pisa Kulesi doğrultulacak I Haber Merkeri - ttalya'ntn Pisa kentinde bulunan ünlü kuleyi onanm çalışmalan baştadı. Yüzyıllar içinde giderek eğilen Pisa Kulesi'ni dogrultmak amacıyla başlatılan çalışmalar büyük bir dikkat ve yavaşlıkla gerçekleştiriliyor. Siyanüp dayanışması • ANKARA-BERGAMA - KÜTAHYA(ANKA)- Yörelerinde siyanürle altın üretmek isteyen Eurogold şirketine karşı uzun yıllar verdikleri mücadeleden zaferle çıkan Bergamalılar, bu kez Kütahya'nın Dulkadir köylülerine kucak açıyor. Bergama Belediye Başkanı Sefa Taşkm, siyanürlü gümüş madeni nedeniyle kansere yakalandiklan bilimsel araştinnalarla saptanan Dulkadir köylülerine Bergama'nın kapılannın açık olduğunu belırtti. 'Sanal aşk' beyazperdede • Haber Merkeri - Günlûk yaşamın vazgeçilmezleri arasında yerini alan tntemet'in sosyal yaşamımızdaki etkileri ilginç bir hikâye ile beyazperdeye faşındı. Başrollerinı Meg Ryan ve Tom Hanks'in oynadığı 'Ybu've Got Mail' adlı filmde sanal ortamda gerçekleşen bir aşk hikâyesi konu ediliyor. IBM'in sponsorluğunda cuma günü ülkemızde de gösterime girecek filmi izleyenler arasında yapılacak çekiliş sonucu üç kişiye IBM ve ODTÜ tarafından yürütülen IDE-A (tnternet'e Dayalı Eğitim Asenkron) projesi kapsamında ücretsiz eğitim hakkı verilecek. Atatürk'ün odasmda gezfeıtl • ANKARA (ANKA)- Yıldız Teknik Üniversitesi Dolmabahçe Sarayı'nda Atatürk'ün yaşamını yitirdiğı odayı, bir kamerayla içinde interaktif gezinti yapılabilecek şekilde Internet'teki sitesine taşıdı. Sitede, izleyiciler. tek bir kareden oluşan görüntüye kumanda ederek odanm içinde interaktif bir gezinti yapabiliyorlar. Sitede uygulanan teknikle Atatürk'ün son anlannı geçirdiği oda üç boyutlu olarak algılanabiliyor. Sitenin adresi "www.yildiz.edu.tr/dbahc". Kütüphaneye I NEVŞEHİR (Cumhuriyet) - Nevşehir'de geçen yıl içerisinde Kültüt Bakanlığı Kütüphaneler Genel Müdürlüğü'nün yanı sıra resmi kurum ve kuruluşlarla vatandaşlann toplam 43 kütüphaneye 11 bin 225 kitap bağışında bulunduğu bildirildi. Geçen yıl kütüphanelerden yararlananlann sayısı da bir önceki yıla göre yüzde 10.5 oranında artarak 509 bin 22'ye y-ükseldi. Toposlan'a yeşılortu • GAZİPAŞA(AA)- Akdeniz Bölgesi'nin simgesi haline geien Toros Dağlan'nda Orman tşletme Müdürlüğü'nün 1977 yılında başlattığı ağaçlandırma çalışmalanmn sürdügu bildirildi. Yetkililer, Toros Dağlan'nın ılçedeki bölümüne 22 yılda 25 milyon adet çam fıdanı dikildiğini söylediler. Yetkililer, Toroslar'daki çam ağaçlannm yöredeki iklimi de olumlu yönde etkilediğine dikkati çekerek, 30 orman köyündeki binlerce orman köylüsüne de iş ımkânı yaratıldığını vurguladılar. Diyarbakır'da 2 bin 370 sokak çocuğundan çoğunun düşük ücretle çalıştınldığı belirtildi Sömürü çocuğu bımaltıyorDİYARBAKIR (AA) - Diyarbakır Dic- le Üniversitesi 'nce yapılan bir araştırma- da, düşük ücret karşılığı sömürülen ço- culdann, çocukluklannı yaşayamadıklan için psikiyatrik sorunlarla karşılaştıklan, birçofunun da kazandıklannın birbölümü- nü tiner benzeri keyif verici maddelere harcadıklan belirlendi. Dicle Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı öğretim görevlileri Prof. Dr. Remzi Oto ile doçent ve yardımcı doçentler Me- Hkşah Ertem, Ayteldn Sır, Mustafa Ozkan ve Rojda Geter tarafından "sokaktaki ço- cuklar'' ile ilgili bir araştırma yapıldı. Araştırmanın sonuçlan hakkında bilgi ve- ren Prof.Dr. Oto, çocuk işçiliğinin giderek. • Diyarbakır'da yapılan "sokaktaki çocuklar" araştırması, sömürünün çocuklarda psikolojik sorunlar yarattığını ortaya koydu. Çocukluklannı yaşayamadıklan için bunahma giren çocuklar kazançlannın bir bölümünü keyif verici maddelere harcıyor. organize içeriği olan işçilik boyutunu aşa- rak kendi başına ve tümüyle istismara açık bireysel bir çatışma halini almaya başla- dığını belirtti. Düşük ücret karşılığı sö- mürülen çocuklann, çocukluklannı yaşa- yamadıklarını ve psikiyatrik sorunlarla karşı karşıya ve eğitim olanaklanndan yok- sun kaldıklannı kaydeden Prof. Dr. Oto, kırsal kesimlerdeki çocuklann tanm ve hayvancılıkta, sanayisi gelişmiş şehirleT- de de iktisadi işletmelerde çahştınldıkla- nna dikkati çektı. Çoğunluk kırsal kökenli Yapılan araştırmada. Diyarbakır'da be- lirlenebilen 2 bin 370 sokak çocuğunun yüz- de 79.4'ünün kırsal kökenli, yüzde 68.4'ünün halen öğrenci, yüzde 67.6'sınm 6 ve daha fazla kardeşi olduğunun belir- lendiğini kaydeden Prof. Dr. Oto, çocuk- DEVLET BAKAINI HASAN GEMlCt: KORUMA YAŞI 25'E KADAR UZATILDI 'On bin genç yurt çansı altında' MUTLUSERELİ ANKARA -Türkıye'de Sosyal Hizmet- ler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'na (SHÇEK) bağh yetiştirme yurtlannda 9 bin 553 çocuk ve genç bannıyor. 6 bin 820 er- kek, 2 bin 733 kız çocuğunun banndığı yurt- larda. çocuklann dörtte üçü eğitimini sür- dürüyor. Devlet Bakanı Hasan Gemki, yurtlarda kalan çocuklann 18 yaşını dol- dunır doldurmaz çıkanldıklan iddialannın gerçekleri yansıtmadığını belirterek, halen yurtlarda 18 yaşını bitirmiş 832 gencin bulunduğunu bildirdi. Gemici, yasal açı- dan korunma karannın 18 yaşında otoma- tik olarak kalkmasına karşın 25 yaşına ka- dar uzatılabildiğini söyledi. 1957'den bu yana çeşitli örgûtlenmeler kapsamında, 1983 'ten bu yana da SHÇEK bünyesinde etkinliklerini sürdüren yetiş- tirme yurtlannda 1998 yıl sonu rakamla- nna göre 13-18 yaş grubunda bulunan ve eğitim, iş, meslek nedeniyle 25 yaşına ka- daruzatılabilen, özel koşullarda ömürbo- yu süren bakım ve yetiştirme sürecinde 10 bine yakın genç bannıyor Gemici. halen yurtlarda 18 yaşını bitir- miş 832 gencin bulunduğunu belırterek. "Kız çocuklan ve özürlü çoculdanmız için gerekli hallcrde korunma süresi ömür bo- yunca uzatılmaktadır*1 dedı. Gemici. ay- ncayurtlardan aynlan çocuklar için "Genç- Bkevleri'" oluşturulduğunu bildirdi. Yetiş- tirme yurtlanndan"aynlan çocuklann mes- lek ve iş sahibi olmalannı sağladıklannı anlatan Gemici, 1998 yılında işe yerleşti- rilen gençierin sayısında yüzde 254 ora- nında artış olduğunu kaydetti. SHÇEK'nin rakamlanna göre, yetiştir- me yurtlanyla ilgili bazı veriler şöyle: - 41 yılda yetiştirme yurtlannda top- lam 1S0 bin kişi barındırıldı. - Türkiye'dekı 95 yetiştirme yurdunun 30'u kız. 65'i erkek yurdu olarak hızmet veriyor. - Yetiştirme yurtlarındaki 6 bin 820 erkek çocuğunun 5 bin 66'sı öğrenimi- ne devam cdiyor. 647 erkek öğrenci çe- şitli kurs, mesleki eğitim ve piyasadaki iş atöhelerinde iş ve meslek öğrenimle- rini sürdürüvor. 567 genç ise özürlü ol- maları nedeniyle alt ö/el sınıflara, eği- tilebilirler iş okullanna devam ediyor. - 2 bin 733 kız çocuğunun 2 bin 29'u öğ- renımını sürdürüyor. Kız öğrencilerin de 29l'i çeşitli mesİek edindirme program- lanyla, kamu ve özel sektör işletmelenn- de iş ve meslek öğreniyor, 413'ü özürle- rine uygun programlardan yararlanıyor. - Toplam 7 bin 63S genç eğitim süre- cinde bulunuyor. -18 yaşını tamamlayan 832 gencin 278'i liseye. 327'si üniversite ve yüksekokulla- ra, 56'sı da iş ve meslek eğitimine devam ediyor. 171 özürlünün korunması sürüyor. - Yetiştirme yurdundan aynlan genç- ierin iş için yerleştirildiği kamu kurum- ları arasında Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) birinci sırada yer alıyor. lann yüzde 31.6'sının 8 yaşından önce, yüzde 49.3' ünün günde 7 saatten fazla ça- lıştığı ve günlük gelirlennin de 150 bin li- rayı geçmediğinin belirlendiğinı açıkladı. Prof. Dr. Oto, çoğu zaman günün erken saatlennde sokaklarda çalışmaya başla- yan çocuklann yüzde 90.4'ünün okumak istediğini, yüzde 49.3'ünün zaman zaman aç kaldığını, yüzde 44"ünün sigarayı de- nediğini ve ıçtığini saptadıklannı ifade ederken, sokak çocuklannın bir bölümü- nün de keyif almak için. kazandığı para- nın bir bölümünü tıner benzeri uyuşturu- cu nitelikli maddelere yatırdıklannı bil- dirdi. Çocuklann gelirlerinin bir bölümü- nü de annelerine verdiklerini ifade eden Prof. Dr. Oto şöyle devam etti: "Bu çocuklann kendilerinden daha bü- yük yaştaki çocuklardan oluşan sokak çe- teleri ile karşılaşmalan. olumsu/ sağlık ko- şullan. sosyaL fiziki ve cinsel isrismarlarla her an karşılaşabOecekleri bir ortamda ot- malan önemle üzerinde durulması ve çö- zülmesi gereken bir sorundur. Yapılan araş- nrmada, kızçocuklannın yüzde 6.8'inin cin- sel tacize uğradığı bUdirilmiştir. Çoğunlu- ğu 2 ve>a 3 odalı gecekondularda. kalaba- lıkaileleriy le berabervaşavan bu çocuklar, vaş ve cinsiyet farkı gözetilmeksizin. diğer aik bireyleriyle avıu odayı paylaşmakta- dırlar. Bu durum. çocuğun cinsel ve psiko- sosyal gelişimini oJumsuzyönde etkflemek- tedk." Sokak Çocuklan Projesi Sorumlusu Dr. Yıbnaz Kaya da Diyarbakır'da yaptıklan araştırmada, 2 bin 370 sokak çocuğu ol- duğunu belirlediklerini söyledi. Sokak ço- cuklannın topluma kazandınlması amacıy- la kurulan "75. Yıl Çocuk ve Gençlik Mer- kezi"nin önümüzdeki günlerde hizmete gireceğini belirten Dr. Kaya, istenmeyen davranışlarda bulunan sokak çocuklannı önümüzdeki günlerde hizmete girecek olan merkezde eğiterek topluma kazandırma- yı amaçladıklannı kaydetti. Yelkenlere tarih rüzgârı A\Tistralya'nın Sydney kentinde diizenlenen Avustraha Günü kutlamalannda, tarih yeniden canlandı. İngiltere'den 200 yıl önce AvustraJya'ya kadar gidebilen az say ıdaki yelkenliden birisi olan HMAS Bounrv'nin bir benz«ri kurlama gösterilerine kabldL Sydney 'de limarıı dolduran binlerce kişi HMAS Bounrv ve diğer velkenlilerin oluşturduğu görüntüyü hayranlıkla İ/Jedi. SERÜVENCtLER 84 GÜN SONRA GÜNEY KUTBLrNA ULAŞTI Antarktika çıkarmasıDış Habener Servisi - An- tarktika'nın korunması ıçın önceki gün Yeni Zelanda'da başlayan ve 24 ülkenin tem- silcisinin katıldıği uluslarara- sı toplantmın dünkü bölü- münde kıtanın açıklannda sürdürülen korsan balıkçılık konusu ele alındı. Antarkti- ka açıklannda kaçak avlan- mayı önlemek için hazırla- nan yasalarm yeterince uygu- lanamadığmı belirten lngil- tere Çevre Bakam Michael Meacher, bu konuda ulusla- rarası baskınm arttınlması gerektiğıni söyledi. Kırtup büyüsü Bu arada Avustralyalı ve Yeni Zelandalı serüvenciler, 84 gün içinde Antarktika'yı katederek Güney Kutbu'na vardılar. Yeni Zelandalı Pe- ter Hillary ile Avustralyalı EncPha^jsveJohnMuir.hc- defledikleri noktaya dün sa- bah ulaştılar. Hillary, Yeru Ze- SÖYLEŞİ ATTİLÂ ILHAN 'Çıkmaz Sokak' Antarktika'yı çevre kirliliğinden kurtarmak iizere 24 ülkenin katılımıvla önceki gün başlayan zirvede dostluklar pckişiyor. tngiltere ÇevTe Bakanı Michaeİ Meacher, Ye- ni Zelanda'daki Antarctic Heritige Trust'ın Başkanı David Crear'a, 1950 yılında Gü- ney Kutbu'na vartnak için ilk girişimde bulunan, ancak başarüı olamavan Robert Scott'ın yolculuğu «nrasında kuüandtğı lambayı armagan etti. (Fotograf: REUTERS) landa televizyonunun One Network Nevvs programına yaptığı açıklama- da. "Güney Kutbu'na varmak her şe- yedeğerdTdedi. Kutuptaki sıcaklığın sıfinn altında 30 derece olduğunu belirten Hillary. o anda başka hıçbır yerde olmak iste- mediklerini söyledi. Gezinin sözcüsü Marc Spendlove ise yaklaşık üç aydır su yüzü görme- yen serüvencilerin, kutuptaki istas- yondaduş alıpyemek yediklerini söy- ledi. Serüvencilerin geceyi kutupta ge- çirdikten sonra bugün geri dönüş yol- culuğuna çıkacaklan belirtildi. Everest Dağı'na ilk çıkan Edmund Hfllary'nin torunu Peter Hillary, Eric Philips ve John Muir, Güney Kutbu'na ulaşmak üzere Scott Base'den geçen Kasım ayında yola çıktılar ve Ingilız maceracı Robert Falcon'un 1910-1913 yıllannda denediği yolu ızlediler. Yaklaşık üç ay içinde 2 bin 800 ki- lometrelik yolu kateden üç kişilik eki- bi, kutupta yaklaşık 100 kişilik neşe- li bir kalabalık karşıladı. Üç macera- cayı Ingiltere Kraliçesi D. Elizabeth. Yeni Zelanda Başbakanı Jennv Ship- ley ve Avustralya Federal lletişim Ba- kanı Richard Akton telgraflarla kut- ladılar. Kraliçeden gelen kutlamamesajınm kendileri için çok büyük bir sürpriz ol- duğunu belirten Philips. geziye göste- rilen olağanüstü ilgiden duyduklan memnuniyeti dile getirdı. Bvvelce âeğindi<pvx gibi... Daha önce yazdıgım cıbı... Gecen yazımda,belırfn|ınıgıbı Dimkii rrukalemde_dedıgım^i3i Yukanda söyiedigım gıbı.. Şimdi iŞ4ret effiğrım gıbı Altını çizdigjm gıbı... İşte görcLüğünüz- &bı söylüyorum DOGRU SOZE NE TJEN1R Elektrofizyoloji uygulaması başladı Kalp hastalığında ameliyatsız dönem e-posta: tan (« priztna. net. tr Îstanbul Haber Servisi - Kalp atım anormallikleTİ ve kalp delikleri ameliyatsız tedavi edilmeye başlandı. Amerikan Hastanesi Pe- diatrik Kardiyoloji ve Elekt- rofizyoloji Uzmanı Dr. Vol- kan Tuzcu, Amiral Bristol Hemşirelik Yüksekokulu Konferans Salonu'nda. "Pe- diatrik Kardiyolojide Yeni Uygulamalar ve Türidye'de Yeni Bir Dal: Ptdiatrfe Öekt rofizyoloji" konulu konfe- rans verdi. Almanya'daki Giessen Ünivertesi'nde Pe- diatrik Elektrofızyoloji Bö- lümü Direktörü de olan Dr. Tuzcu, elektrofızyoloji sa- yesinde açık kalp ameliya- tının yenni elektrofizyolo- jinin almaya başladıemı söy- ledi. llaçla tedavinin başansız olması, kişinin hayatı bo- yunca ilaç kullanmak iste- memesi, ilaçlann alerji yap- ması veya ilaç kullanımına rağmen ani ölüm nskı bu- lunan hastalara bu yöntemı uyguladıklannı anlatan Dr. Tuzcu şöyle devam etti: "Elektrofizyoloji, özel bir bilgisayar sistemi. Hem teş- his hem de tedavide kullanı- lryor. ,\njiyo laboratuvann- da bu sistem ile kalbin için- deki elektrik admlannın ha- ritası çıkanhyor. Özel kate- ter sayesinde eksrra elekt- riksel iletiyi veren yoDarözel bir radyofrekans enerjisi ile yakıbyor. 2-3 saat süren bu işlemden sonra kişievine gi- debiliyor." Tuzcu, hastanede bunu daha çok çocuk hastalann te- dav isinde kullanacagını. an- cak erişkin hasta gelmesi halınde de uygulama yapa- bileceğini belirtti. Tuzcu, anne karnındaki çocuğun kalp hastalıklannın 4aylık- tan itibaren bu alet sayesin- de tespit edilebildiğini kay- detti. Unlü rejisör William Wyler'ın o filmını, Izmir'de 1940'da filan görmüştüm {'Çıkmaz Sokak' / 'Dead End'); o tarihte, neyi anlatmak istediğini tam olarak, yerine oturtamasam da, beni fena halde çarpıyor; o hızla, kannca karannca, bir roman de- nemişrjm, hiç unutmam! Filmin, süsleyip püsle- yip, 'Amerikan Rüyası' ('The American Dream') adını taktıklan, 'sınıf atlamak' olayının acı diyalekti- ğini anlattığını, niceyıl sonra anlayacağım: Paris'de, bir akşam Miss Higgins'le tartışırken!.. Ne filmdir o! Senaryosunu. Sidney Kingslay'ın Broadvvay'i yık- mış piyesinden, Lillian Hellman yazmış; meraklısı- nın değerini deıtıal anlayacağı, son derece görkem- li bir oyuncu kadrosu tarafından, oynanıyor: Sylvia Sidney, Joel McRea, Humphrey Bogart, Claire Tre- vor, Wendy Barrie, Allen Jenkis, Marjorie Maine, vd. Sosyal ve sınıfsal çelişkıyi 'yedirerek', beşeri si- nema yapmanın, başanlı bir örneğidir 'Dead End'; 'Amerikan Rüyası'nın, 'çıkmazını' adamın yüzüne adeta çarpar. Adma, boşuna 'Çıkmaz Sokak' denil- memiştiri Futbol söyleşirken, 'sınıf atlamak' demiştim de, oradan hatırladım: 'Klâsik Şema'ya uygun gelişmiş Bat Avrupa ülkelerinde, herşey o kadar milimi mi- limine 'yeheşmiştir' ki, 'sınıfatlamak', handiyse im- kânsızdır; o yüzden, 'sınıfbilinci' yoksul halk katman- lannda, hızla gelişir. kısa sürede 'siyasi hareketlere' dönüşür; Birieşik Amerika toplumu, 'Klâsik Geliş- me Şeması'na uyrnuyor; henüz genç bir toplum ya, toplumsal hiyerarşi yerii yerine oturmamış, o yüzden, 'sınıf atlama' şansı mevcut, ama kimlere?.. Onlar glbi olmak' için... Filmden, hâfızama ateşle nakşedilmiş, sahne, han- gisi miî-Çocukluğunun. yoksul mahallesine, se- kiz kişi öldürmüş ünlü bir gangster olarak dönen, 'Be- bek Yüzlü Martin'in, çocukluk arkadaşı Dave Con- nel ile karşılaşması: Dave, kolej mezunu, altı yıl fa- külte okumuş, mimar ama işsiz, tabela ressamlığı ya- pıyor: öteki 'âsi', 'düzene' karşı ama, boğazına ka- dar paraya batmış: 'Gömleği yirmi, -özel dikilmiş- esvabı 200 dolar.' 'Âsi' tavsifinin üzerinde durmak isterim. Burjuvazi'nin '//rt;o'yükselişdevrinde, bu- nun özel bir anlamı var, bunun ne olduğunu, yıllar ön- ce, mukayeseli olarak şöyle anlatmaya çalışmıştım: "...atalım Köroğlu'nu, bildiğimiz eşkrya, eşkıya- nın da zalimi ve kanlısı; tepkisi içinde yaşadığı koşullaradır, bu koşullan Bolu Bey'i temsil eder, eder ya, Köroğiu'nun onun düzeni yerine öner- diği bir başka düzen yoktur; daha da kötüsü, Bo- lu Beyi'nin düzenini, o kendi sartanatı ve bencil- liği içinde, aynı derecede zalim ve bencil olarak sürdürür. Kapitalist topluma başkaldırmış âsile- rin en krallan, bildiğimiz gibi, Amerikan toplumun- dan çıkmıştr nedir bir Al Capone, nedir bir Lucky Luciano? Kapitalist topluma bireysel tepkiler de- ğil mi?.." (Politıka, 27 Haziran 1976) 'Dead End'de, Bebek Yüzlü Martin' ('Baby Fa- ce Martin 1 ), Luciano'lann. Al Capone'lerin, bir ben- zeri! Düzene isyanı, onu değiştirmek için değil, 'on- lar gibi olmak' için: zaten, onlann yasalara uy- durup da yaptığını ve yaşadığını, o yasadışı ola- rak yapıp yaşamaya çabahyor! O geçış dönemi top- lumlannda, aynı şeyi -tam olarak değilse bile- 'ya- sallaştırmanın' en kolay ve geçerli yolu, ne? Erkek çocuğu için futbol, kız çocuğu için mankenlik, mo- dellik, şarkıcılık vs! Daha dün ağzı sakızlı mahalle kı- zı, konuya komşuya 'gündeliğe' gidıyor; biraz eli ayağı düzgün, sesi uygun; 'p/yasa'daki manken, fo- to/model, sunucu ve şarkıcılan, usturupluca taklit edebilıyorya; şaşmaz, Media'nın -hassaten televiz- yonun-büyüleyici 'çekim alanına 'düşecek, 'düğün- ler'öe şarkı okumaktan, ya da 'amatör' defilelerde 'görünmekten' başlayıp, kendini o dünyanın renkli ışıklan içine atacaktır: görünüşte 'delikanlı', oysa ya- n 'jigolo', yan 'pezevenk' bir 'it' çıkar, elinden tuta- cak olursa, yaşadı: baş döndürücü bir hızla, hem 'giz- li fuhuş piyasası 'nda nam salar; hem de 'paparaz- zi'lerin, 'salon magazinleri'nin, baştacı olur hele, bir de 'soyunursa', yok mu ya! Her yerde öyle mi? Gözünüzden kaçmamıştır: 'Özal Demokrasisi- nin' Media'sı, nasıl 'fikir' yerine propagan- da'yı vitrine çıkarmış; 'haberi' kaynatıp dediko- duVu yukan çekmişse; aynen bunun gibi,fikirada- mını, yazan çizeri, sendikacıyı, 'hafrfsemiş'; on- lann yerine, futbolcuyu, mankeni, sunucuyu, şar- kıcıyı; bunların incir çekirdeği doldurmaz, 'ya- şantılannı' 'önemsemiştir.' Nedeni basit, Ameri- ka'da nasıl yapıldıysa, oyle yapıyortar hayat paha- lılığının kavurduğu bir kara kalabalığı, ancak böy- le bir 'yüksek sosyete rüyasıyla', avutabilir; ka- falannı, ciddi düzeyde sosyal değişiklikler talep edecek, bazı 'siyasetlere' yormalannı önleyebi- lirsiniz! Başanyorlar mı? Başanyorlar: son on yıldır, 'uçuk' olmaktan başka 'özelliği' olmayan, -yâni be- şeri zaaflannı ya da tutkulannı teşhirden hoşlanan- sıradan 'sosyete' kadınlan bile, ülkenin 'ünlüleri" ara- sında sayılabiliyor. Evet bu, Birieşik Amerika'da da böyledir; oysa, Batı Avrupa ülkelerinde, değildir: Burjuvazi, 'Aıis- tokrasi'nin 'ümmetahlâkını'tuzla buz etmiştir ama, yerine 'katı ve acımasız', 'lâik' burjuva ahlâkını koy- muştur ki, onun değeriendirme düzeninde, böylesi 'şönretler r \, burjuvazi'nin 'değerleharasına kabulet- mek' yoktur. Fransa'daki 'Monde' ve 'demi/Mon- de' tefrikini, yıllar önce yazmıştım: 'Monde' -ki as- lında 'dünya' demektir- 'yüksek burjuva sosyetesi' anlamına geliyor; 'demi/Monde' ise, 'yan/Sosye- te'; 'burjuvazi', ilkinde yaşar, ikincisiyle gönül eğ- ler. Paris'de bir müzikol 'şöhreti', ne kadar zengin ve ünlü olursa olsun, 'demi/Monde'dan sayılır; yük- sek bir siyaset adamının, onun eşinin, ya da bir sa- nayi baronunun, 'resmen ve alenen' gece kulüple- rinde, onunla sarmaş dolaş olması, biriikte kafa çek- mesi, ya da sadece görunmesi, aleyhine bir nottur. Margot'nun, yağmuriu bir kış günü, fıstık yeşilleri ve şeker pembeleri grymiş, Amerika'lı turist kadınlan gös- tererek, ne dediğini unutabilir miyim: "-...görgüsüz bunlar! Hem görgüsüz, hem zevksiz! Tek ölçü- leri, para! Fransız Ihtilâli'nin 'kilise ahlâkı'nı, laik bir ahlak'la tamamladığını bilmiyoriar: lâik ahlâk, servet anarşisinin, sınırlannı çizer; lâik hukuk, aşınsını cezalandırır!" Peki, ya 'ulusal' bir burjuvaziniz yoksa! 'Servet anarşisi* mi? i I I lusal' bunuvazi, ne Türkiye'de mevcut, ne de \J Birieşik Amerika'da! O yüzden, her iki ülke- de de, 'servet anarşisi' almış yürümüştür. ABD'nin, gezegenin tek süper gücü olması, o 'anarşiyi', klâ- sik şemaya uygun gelişmemiş toplumlara, 'aktarma- sını' kolaylaştınyor. Türkiye bunlardan birisi: 'Ümmet Ahlâkı'nı inkılap döneminde bırakıp, yerine lâik bir ahlâk geliştirecekti; ulusal bir burjuvazisi ol- madığı için, geliştiremedi: 'ecnebi' ahlâk deger- lerini, üstelik yalan yanlış, 'taklit ediyor': yakın zamanlara kadar, örnek Batı Avrupa ülkeleriydi, el- li yıldır ABD'nin 'baskısı' altında olsak da, zenginle- rimiz de, aydınlanmız da, Fransız'a, Ingiliz'e, Alman'a, 'benzemekle' övünürierdi; Özal'dan itibaren, iş çığ- nndan çıkmıştır: o yüzden, peçetelerie havlular ka- nşıyor, onun için mahalledeki oğlan futbol oynarsa, mahalledeki kız şarkı söylerse, 'yükselebileceğini' sanıyor. Oysa 'özel' televizyonlarda, sadece haber başlık- lannı seyretmek bile, ülkemizin de, 'Dead End'deki 'Baby Face Martin'lerle, bir türlü unutamadığı eski sevgilisı, kaldınmadüşmüş Francine'lerle, diploma- lı işsiz mimar Dave Connel'lerle dolup taştığını gör- meye yeter! http:// www. prizma.net. tr/ A ILHAN http://www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle