19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
•:"», SAYFA CUMHURİYET 27 OCAK 1999 ÇARŞAMBA 14 KULTUR 24 sanatçının katılımıyla gerçekleşen 'Günceler' başlıklı sergi Apel Galeri'de yer alıyor Yüzydın belleği ve beflek mekânı Dr. AYŞEGÜL GÜÇHAJV 16 Ocak 1999 tarihınde Apel Galen'de 24 sanatçının katılımıy- la "Günceler" başlığını taşıyan bir sergi düzenlendı. 16 Şubat'ta sona erecek olan sergiye Ahmet Müderrisoğlu, Alp Tamer Ulukı- lıç, Arzu Başaran, Aydan Bakör, Balkan Naci Islimyeli. Banş Eren, CanGökna,CananDağdeten,Em- re Zeyrinoğlu, Fatma Tûlin Öz- türk, Ferhan Taylan Erder, Hale Arpacıoğlu, Hayriye Koç, tsmet Ergiin, Jale Erzen, Meriç HızaL Murat Morova, Müserref Zeyti- noğlu. Nurcan Giz, Reyyan So- muncuoğlu, Sümbül Eren, Şeyma Reisoğlu Nalça. Yavuz Tanyeti ve Zeynep Perinçek katılıyor. İlk elden belgenin arşivi Sergiyi galennin de sahibi olan Nuran Terzioğlu koordine ediyor. "Günceler" sergısinin birgeçmi- şi de var. 1996 yılında Ankara'da Enersis'te aynı adla bir sergi dü- zenleyen Terzioğlu'nu günce ko- nusunda esinleyen. 17. yüzyılda yazılmış bir Osmanlı güncesini konu edınen bir doktora tezi ol- muş. Güncelerin resmi tarih ka- yıtlanna yeni boyutlar kazandır- dığını ve yayımlanmak üzere ya- zılmadığı için ıçtenlikJi olduğunu düşünen Terzioğlu'nu, bu yazı formunun tanhin akışına etki edip etmediği sorusu harekete geçirmiş. Ortaçağ skolastisizmine bir tep- ki olarak gelişen, insanın ruhsal ve biçımsel değerlerini, eleştırel bir bireycilığı ortaya çıkaran Rö- nesans hareketinin doğuşunda gün ışığına çıkan güncelerin katkısı- nı vurgulayan Terzioğlu. Fransız- cada günce anlamına gelen "jour- nal" sözcüğünün daha sonralan "gazete" anlamında kullanıldıği- na dikkat çekiyor ve dokunmatik bir ortamda güncenin anlamının sorunsallaştınlması gerektiğini vurguluyor. Sanatçının üretıminın de birçe- şit günce olduğu noktasından ha- reketle düzenlenen sergi, bir tür "arşiv" olarak da değerlendirile- bılır; resmi tarihm dışında, tarihin yazmadığı bıçimdeoluşturulmuş.. ilk elden belge niteliğinde bir ar- şıv. Bu arşivi oluşturan bireyle- rin, ıktidardan bağımsız, olayla- ra duyarlılıkla yaklaşan bir grup sanatçı olması ise ayn bir önem taşıyor. "Günceler" sergisinin gerçek- leştirildiği galeri mekânının kim- liği de belleğe gönderme yapan bir tema için uygun zemin olarak de- ğerlendirilebilir. Bilindiği gibi Apel Galeri, Galatasaray Lise- si'nin arka caddesinde bir on do- kuzuncu yüzy ıl yapısmın giriş ve >u sergi ile Türkiye'nin sanat mozayiğini oluşturan, birbirinden çok farklı sanatçılar ve diller aynı sanat olayı çerçevesinde buluşuyor, galeri de ülkenin sanat haritasını çıkarma işlevini üstleniyor. Emre Zeytinoğlu - "Güncelerimi ben tutmam; "O" tutar" Meriç Hızal - "Güneş Saati ikinci katında yer alıyor ve giriş katı çağın hi-tech karaktenne gön- derme yaparken ikinci kat, yapı- nın özgün konumuna saygı gös- terilerek çok az müdahaleyle ko- runmuş ve yapıldığı yüzyıhn ve çevreleyen uzamın çelişkin ka- rakteri binyılın son yıhna da yet- kin bir biçimde aktanlmış. Özel- likle "Günceler" temalı sergi dü- şünülürken yapının, Osmanlı Im- paratorluğu başkenti Istanbul'un değişım ve dönüşüm çağı olan on dokuzuncu yüzyılın ikinci ya- nsına tanıkhk etmiş olan karak- terinin göz önünde bulundurul- ması bir zorunluluk gibi görünü- yor- Salt tema ortakhğı var TemaJı sergılerin sanatçının öz- gürlük alanmı kısıtlayabilme ris- kine karşın "günce" formu, tüm öznelliği içerisinde sanatçıyı ya- ratısında özgür bırakan bir seçım. Sanatçılann günceleri de kuşku- suz çok geniş bir skalaya yayılı- yor ve kendisini kimı zaman bi- reysel bir "not tutma" olarak gös- terirken kimı zaman da resmı ta- rihin dışında, bir sanatçının nes- nel gözlemleri olarak beliriyor. K.imi zamansa-Meriç Hızal'm "Güneş Saati" adlı çalışması ör- neğinde olduğu gibi -her türlü yo- rumun dışında evrenin bir parça- sı olan dünya için bir "dilek" ki- pinde konuşan formlarla karşıla- şılıyor sergi mekânında. Yukan- da da belirtildiği gibi, sanatçılar tümüyle özgür seçimleri dogrul- tusunda çahşıyor ve salt tema or- taklığı içerisindeler. Form dili ve konu açısından bireysel çalışılıyor ve kimi sanatçı kişisel güncesini gündeme getirirken, kimi sanat- çı -Ferhan Taylan Erder'in "Yaban Havucunun GüncesT çalışmasın- da olduğu gıbı-doğanın güncesi- ni tutmayı yeğliyor. Sergiye katı- lan sanatçılar bu günceleri tuval, kolaj, yontu. seramik, enstalas- yon, fotoğraf ya dabaskı teknik- İenyle ızleyıcıye sunuyor. "Günceler''sergisi, bazı sanat- çılann tavırdeğılsede yapıtlann- da kimi değişimlere tanık oluyor. Modern-sonrasının doğaya ve ta- nhe kapılannı açan tavn içerisin- de üretimini sürdüren Meriç Hı- zal bu değişimi yaşayan sanatçı- lardan. Hızal, siyasal çağnşımla- ra açık çalışmasında son yıllar- daki "güneş saati" temasını vur- gularken taş ve ahşap gibi iki zıt malzemeyi bir arada kullanmaya başlıyor. Gözün kareye tamamla- dığı taş çerçeve içerisinde yer alan ahşap çember. evrendeki sonsuz döngüyü \ urgularken ortaçağ sa- natının tinsel varsıllık simgesi olan altın varak yiten değerlere bir özlem gibi duruyor Yapıtın adını da belırleyen "Güneş Saati" çalışmanın dördüncü boyutu olan zaman boyutuna bir tür uyan ni- teliği de taşıyan bir göndermede bulunuyor. Gözün, küreye tamam- ladığı çember ise sanatçının 199O'Iı yıllarda uzam olarak yeğ- ledıği evrenı imliyor. "Sevgi,dost- lukzamanı" ifadesiyle sanatçının işlennde bugüne değin rastlan- mayan yazı, yeni bir ifade bıçimi olarak Hızal'ın repertuvanna gi- riyor. Serginin gazetesi 'Günce' Balkan Nacı tslımyeli'nın gün- cesi fotoğrafik bir enstalasyon. Yedi siyah-beyaz fotoğraf ve her bir fotoğrafın üzerine kırmızı bir harf gelecek şekilde "Nothing" sözcüğünün eşlik ettiği çalışma- sı biryandan sanatçının kendi fo- toğraftannm kullanılmasıyla özöy- küsel bir anlatı gibi dururken, ts- limyelfnin yapıtlanna hemen her zaman eşlik eden yazı, ıçeriği açı- sından görsel anlatıyla çelişkin bir yapı göstenyor ve izleyiciyi her zaman olduğu gibi zorlu bir oku- ma edimine çağınyor. Murat Morova el yapımı kâğıt kullandığı güncesini kolay okunur olmaktan çıkararak cam aracılığjy- la elde ettiği gölgeyı plastik bır öğe olarak devreye sokuyor. Kullan- dığı yazı nedeniyle tek yönlü - dınsel- okuma kıpine açık gibi görünen merni görselleştiren Mo- rova. uyguladığı teknikle yapıtı- nın çoğul okumalara açık olduğu- nu ımliyor. Bu noktada Ekim 1998'de'lstanbul Bılgi Üniversi- tesi veRockefellerVakfı'nınbir- lıkte düzenledıği "Beliekten Mo- dernliğe"' sergisi kapsamında yer alan "DtapJinkrarası Geçişler, Et- kileşimler" konulu panelde dinsel temalarla ılgılı tartışmalar üzeri- ne Batı sanatının kökeninin dıne dayal ı olduğunu vurgulayarak sa- natı varsıllaştıran dinsel öğeler üzenne tartışmalara nokta koyan Beral Madra'nm yerinde müda- halesini anmamak elde değil. Müşerref Zeytinoğlu yitirdiği Tüm okuüara 'Shakespeare in Love' Çocukların edebiyat klasiklerine ilgisini arttırmak amacıyla îngiltere 'de dün gösterime girenfılm ilköğretim öğrencilerine ücretsiz gösteriliyor Küttür Servisi - Eleştirmenlerce büyük ilgi gören %e övgü yağmuruna tutulan, "Shakespeare in Love", 56. Altın Küre Ödüllen'nde 'En lyi Komedi Fümi' ödü- lüne değer bulunurken filmın o>-uncusu Gvvjııertı Paltn»' da 'En lyi Kadın Oyun- cu Odülü'nün sahibi oldu. Filmin senar- yosunu yazan Marc Norman ve Tom Stop- pard 'En lyi Senaryo Ödülü'ne değer bu- lundu. John Madden'in yönettıği 'Shakespeare in Love' filmi, Ingiltere'de dünden itiba- ren yaşama geçirilen çok ilginç bir kam- panyanın malzemesi oldu. Film, çocukla- nn edebiyat kJasıklerine ilgi duymalannı sağlamak amacıyla düzenlenen ulusal bir kampanya kapsamında îngiltere"deki tüm ilköğretim düzeyındeki öğrencılere ücret- siz olarak gösteriliyor. Büyük şairin ya- şamının ilk dönemlerıne ışık tutan ve Gwyneth Paltnm ile Joseph Fiennes'ın başrollerinde oynadığı film, ülkedeki 28 sinemada öğrenciler tarafından ücretsiz bıletlerle izlenebilecek. Kampanya şubat ayında da 'Twelfth Night- Onikinci Gece' adlı yapıtın TrevorNunn'ın gerçekleştir- diği sinema versiyonunun ücretsiz göste- rimiyle sürecek. Her iki film de 'FBm Edu- cation' adlı dernek tarafından gösterile- cek. Daha kolay anlayabilmek için Söz konusu filmler. hükümet tarafin- dan gösterirru desteklenen bir dizi filmin ilk ikisini oluşturuyor. Kampanya kapsa- mma ahnan filmlerin ortak özelhklen ise konulannı klasik edebiyatın yapıtlanndan alıyor olmalan. Dığer bır deyişle 'edebi- yat u>arlamalan'olmalan. 1999'u'Nati- onal Year of Reading-Ulusal Okuma Yılı' ilan eden bir grup aktivıst, bu 'beyazper- de okumaJan'mn, televizyon ve sinema- nın çocuklann edebi yapıtlara yönelik il- gilerini yok etmediğınin ispatı olacağını umuyorlar. tngiltzlerin büyük yazannın yaşamıra konu alan Londra'daki Kings Kolejı'nde yapılan bir araştırma da sonucun bu yön- de olacağını gösteriyor. Araştırmaya göre derslerde klasiklenn beyazperdeye adap- ALltın Küre Ödülleri'nde en iyi komedi filmi seçilen 'Shakespeare in Love' hükümet tarafından desteklenen, çocuklar için düzenlenen ulusal kampanya kapsamında gösteriliyor. Edebiyat uyarlamalan içeren filmlerle sürecek olan kampanya, çocuklann kitaba ilgi göstermesini amaçlıyor. tasyonlannı izleyen çocuklar klasik ede- bıyatı okumaya iki yıl daha erken başlıyor- lar. Daha düşük gelırli çocuklann okudu- ğu okullarda yapılan araştırmalar da okul- larında. kitaplann televizyon ya da sine- ma filmi versıyonlarını izleyen çocuklann. edebiyat ürünlerine ilgi duymak konusun- da sadece yazılı metinlen okuyan çocuk- lara oranla daha çok ılerleme sağladıkla- nnı gösteriyor Projeyi yöneten sinema uzmanı Profe- sörCollinMcCabe. Britanya'daki okullar- da okuyan öğrencilerin edebiyat bılgisi düzeyırun düşüklüğünü gördükten sonraka- pıldığı dehşetin böyle bir işe kalkışması- na neden olduğunu söylüyor. McCabe, si- nema ve televizyonlardaki uyarlama film- lerin, bu durumun düzelmesine yardım edeceğine inanıvor. "Çocuklar bir filmi izlerken okumaya \e yazmaya zorunlu ol- madıklannı a>ırt ediyoriar. Ama a>nı za- manda istedikleri zaman bu filmlerin ki- taptannı okuyabileceklerini de..." McCabe, bu egıtim sayesmde çocukla- nn edebiyat alanında iki yılda gösterebi- lecekleri gelişmevi yedi haftada göster- diklerini ve bu sonucun araşürmay ı gerçek- leştirenleri bile şaşırttığını söylüyor. Projenin ilkokul çocuklarına yönelik bölümünü yürüten Dr. David Parker da çocukların okul dışında televizyon ve si- nemayla beslendıklenni belirterek, "Dic- kens veya Shakespeare'in yapıtlan görün- tü ve sesin yardınmla çocuklar için daha kolav ulaşılır olabilir. Bu ulaşılabilirlik so- nucunda da çocuklann, fiimlerin orijinal kaynaklan olan kttaplarla da etkileşimle- ri artabilir. Biz okulumuzda bu sonucu göz- iemledik" diyor. Zamana ayak uydurmak Pek çok eğitımci ve drama öğretmenı de aynı görüşleri paylaşıyor. Onlara göre ço- cuklann edebiyata olan ilgilenni arttıracak ve Shakespeare' i onlar açısından daha ko- lay ulaşılır kılacak her girişim yerinde ve doğru. Eğitimciler, modern çağın çocu- ğuna hitap etmek için öğretmenlerin ken- dilerini zamana uydurmalannı ve buna gö- re hareketetmeleri gerektiğini düşünüyor- lar. 'Shakespeare in Love' aslında bir Sha- kespeare bıyografisi değil. Cnlü yazann ya- şamının hâlâ daha kahn bir sis perdesiyle örtülü olduğu herkesçe bilinen bır gerçek. Tom Stoppard'm senaryosu, Shakespe- are'in Romeo ve Juliet'i yazarken içinde bulunduğu ruh halinı aynntılanyla işle- yen incelikli ve özenli bir çalışma. Filmde büyük yazar, yapıtını oluşturur- ken tüm yazarlann zaman zaman yaşadık- lan 'ilham yoksunluğu'na düşer; ancak âşık olduktan sonra yapıtı tamamlayabilir. 'Shakespeare in Love' bir Shakespeare uyarlaması olmadığı halde. vazann pek çok oyununa da göndennelerde bulunuyor. Bu anlamda da kampanyamn işlevine ve amacına uygun bir film olarak görülüyor. annesine adadığı "Requkm"iyle belki de ilk kez doğrudan birey- sel güncesini izleyiciye açıyor. Sanatçının son yıllara ait işlen göz önüne aiındığmda yapıtlan- nın tarih-toplum-gelenek üçgeni- ne sıkışmış bireyin açmazlan üze- rine odaklandığı anımsanacaktır. Zeytinoğlu'nun Haziran 1998'de Floransa sergisinde gerçekleştir- diği "Kurban" adlı açık-mekân enstalasyonu, sanatçının gelene- ği sorgutama tavnnın ilginç bır ömeği idi. 1996 yılında Enersis'te düzenlenen "Günceler" sergisı- ne yine tartışmalı bir konuda, "ka- dın sonınlarT üzerine tartışmala- nn dolaylı bir yansımasıyla katı- lan Zeytinoğlu "Doğrudan me- sajlann dar açısının bir şablon gi- bi be>inlere yerleşmesinden duy- duğu endişekri" dile getiriyordu bu sergiye eşlik eden ve editörlü- ğünü Nuran Terzioğlu'nun yaptı- ğı "Günce" gazetesinde. Apel "Günceler"i için gerçekleştirdi- ği "Requiem"de de kişisel bir so- runu işlemeyı yeğleyen sanatçı, dolaylı ve simgesel anlatım biçi- mini terk etmiyor. Yapıtının mer- kezinde yer alan belli belirsiz fi- gür, hastanelerin steril kimyasmı çağnştıran serum etiketleri ara- sından görünerek izleyiciyi sım- geleri çözümleyerek günceyi "oku- maya" davet ediyor. Fatma Tülin Öztürk de yapıtın- da değişimlere tanık olunan bir sanatçı. Kariyennin başlangıcın- dan itibaren insanın varoluşsal so- runlannı figür bağlamında irde- leyen Oztürk'ün yapıtında figürün yerinı mımarinin aldığını görmek ilginç birdeneyim. "ParisGünce- sT ile "Günceler"e katılan sanat- çının renk skalasında da gn-ma- viye doğru bir yoğunlaşmaya ta- nık olunuyor. Sanatçının 'resmi güncesT Emre Zeytinoğlu. Galen Apelcie düzenlenen "Günceler" sergisiyle bir kez daha gündeme yerleşiyor. 24 sanatçının katılı- mıyla gerçekleşen ortak sergıde hemen her sanatçı kendisine ait bir günce hazırlarken Emre Zeyti- noğlu kendisine ilişkin bilgiler içeren. fakat kendisi tarafından değil, "O"nun tarafından tutulan. güncelerle sergiye katıldı. Binyılın sonunda insanın bi- rey-oluş'tan çıkarak belge-nesne- "ye dönüşme tehlikesini OrweD metaforuyla imleyen sanatçı. iro- nik çalışması "Güncelerimi ben tutmam; 'O' rutar" ile George Orvveirın 1984'üne bir gönderme yapıyor v e Orvvell' m vizyonunun doğruluğunu kanıtlıyor. "Kont- rol Edilrniştir" damgası taşıyan on bir klasörden oluşan çalışma. sanatçının doğumundan bugünü- ne değin yaşamının değişik evre- lerinde hakkında tutuhnuş dos- yalan içeriyor. Sergi mekânının hi- tech denebilecek bölümünde yer alan çalışma, yerleştirildiği mekâ- nı değerlendirmesiyle de dikkat çe- kiyor. Giriş katının metalik at- mosferi teknoloji metaforuyla "Büyûk Ağabey"in gücüne gön- derme yaparken, duvara klasörle- rin yalnızca sırtınm yerleştirilme- si "boş içerik"le ince ince alay ediyor. Bu klasörlerde sanatçının YÖK'e sunulan faaliyet raporla- n. ehliyet alabilmek için gerekli belgeleri içeren dosyalar; asker- lik durumunu belgeleyen dosya- lar, eğitim durumuna ilişkin bel- geleri içeren dosyalar vb. yer alı- yor. Bu klasörlerden hiçbıri sa- natçı tarafından hazırlanmış bel- ge ve bilgıleri içermiyor. Bunlar, "Büyük Birader"in Emre Zeyti- noğlu hakkında oluşturduğu gün- celer. Sanatçının "resmi günce- sT 'Büyük Birader dosyaladı Emre Zeytinoğlu. hakkında tu- tulan günceler için şunları söylü- yor: "Yaşamınun her anını 'Bü- yük Birader' izledi ve dosvaladı. Onun yüzünü hiç görmedim ama, o beni i>i tanryor. Benim için han- gi olaylar onemli. hangüeri önem- siz, o karar veriyor \e hiçbir ayTin- üvi kaçırmaksızm yazıyor (kaçtr- madığuu sanıyor). Elbettc ondan çalabildiğim kimi aynnülar var. O ayrınülan yalnızca zihnimde konıyonun ve burada açıklama- ya da niyetim yok.Çahşmadaonun için çok önenili olan "güncelerim' görülmekte. Oy sa, bence bu bUgi- ler beş para etmez." İlginç mekânı ile dikkat çeken Galeri Apel, açılışınm üzerinden kısa bir süre geçmesine rağmen önemli birkültürel işlev üstlenmiş görünüyor. "GünceJer"temalı ser- gisi ile Türkiye sanat mozaiğini oluşturan, birbirinden çok farklı sanatçılan ve dilleri aynı sanat olayı çerçevesinde buluşturarak Türkiye'nin bir anlamda sanat ha- ritasını çıkarma işlevı üstleniyor. Kültürel bir bellek olarak nitele- nebilecek Apel. binyılın sonunda geniş birarşive sahip olacağa ben- ziyor; mekân kadar çelişkin, me- kân kadar anlamlı. mekân kadar varsıl bir arşiv. DEFNE GOLGESt TURGAY FİŞEKÇİ Karikatür Kitaplığı ^ Karikatür sanatımızın, şiirle biriikte, yüzyılımız- da ülkemizin en gelişkin sanat dallanndan biri ol- duğu kabul ediliyor. Çizgiyle mizah yapma sanatı olarak tanımlanan karikatür, yüzyılımızda günlük basırun ve dergile- rin içinde yer bularak geniş bir yaygınlığa kavuş- tu ve kendine vazgeçilmez bir konum sağladı. İlk karikatür dergimiz olan ve ilk sayısı 1869'da yayımlanan Teodor Kasap yönetimindeki 'Diyo- jen'den bu yana pek çok çızer gelip geçti. Karikatürümüzün tarihini araştıran tek kişilik or- du Turgut Çeviker, 'Gelişim Sürecinde Türk Ka- rikatürû' albümleriyle bu sanatın cumhuriyete dek olan geçmişini ortaya çıkanp günümüz kuşaklan- na sunmuştu. 1993'ten bu yana Çeviker, bir yandan 'Güldiken' adlı mizah kültürü dergisinin yayımını sürdürürken bir yandan da Iris Yayınları'nda yayımladığı kitap- larla karikatür sanatının kuramına katkıda buluna- cak ürünler kazandırıyor kitaplığımıza: Hippokra- tes'in Gülmeye ve Deliliğe Dair, Franz Rosent- hal'in Erken Islam'da Mizah, Charies Baudela- ire'in Gülmenin özü, Arthur Koestler in Mizah Ya- ratma Eyiemi, Emst H. Gombrich-Ernst Krich'in Sa- natta Karikatür, Mizah ve Yergi, John Morreal'in Gülmeyi Ciddiye Almak, Mustafa Şekip Tunç'un Gülmek Nedir ve Kime Gülüyoruz?.. Bu dizide yeni yayımlanan iki kitap, 1950'lerden bugüne büyük bir atılım içinde olan karikatür sa- natımızı hem tanımak hem de üzerinde düşün- mek için bulunmaz değerde yapıtlar. Bunlardan ilki, ülkemizdeki yazısız karikatür dev- riminin öncülerinden olan Turhan Selçuk'un Gra- fik Mizah'\. Grafik Mizah, Turhan Setçuk'un karikatür anla- yışına verdiği isim. Kitapta 1950'den günümüze ün- lü çizerimizin karikatür üstüne yazılan, konuşma- lan, soruşturmalara verdiği yanıtları, onun sanatı üstüne yazılmış kimi yazılar ve kaynakça yer alı- yor. Yazılarda ilk ayrımsanan özellik, Turhan Sel- çuk'un daha karikatüre başlangıç yıllannda bu sa- natın geçmişiyle ve o günkü temsilcileriyle derin bır hesaplaşmaya girmiş olması, kendi sanatını bu hesaplaşmanın içinde geliştirmesi. Kitabı yayına hazırlayanın başansı ise bu yazı- lan seçip sıralarken yazıda geçen karikatürleri de bulup kitaba yerleştirmış olması. Böylelikle kitabın hemen her sayfasında bir karikatür yer alıyor. Ki- tabın bu özelliği, ona son derece canlı bir karika- tür tarihi özelliği kazandırıyor. Örnekier, tartışma- lar, anılaria tatlılaşıp zenginleşen geçmiş, söyleşi- ler, hepsi bir arada son derece canlı bir bütün oluş- turuyor. Sonuçta, Grafik Mizah, yalnızca Turhan Selçuk kitabı olmaktan çıkıp bütün karikatür geçmişımizi yansıtan bir düşünce ve albüm kitabı olmuş. İkinci kitap Tan Oral'ın Yaza Ç/ze'si de aynı ya- yın anlayışıyla hazırlanmış. Ünlü çizerimizin 1960'lar- dan günümüze dek karikatür sanatı üstüne yaz- dığı yazılardan yapılan seçmeler, karikatür örnek- leriyle zenginleştarilmiş. • ",•-•• " •• -, -r 4 :?r Tan Oral, 'çizgili iletişim' biçimlerinden biri ola- rak görüyor karikatür sanatını. "Çünkü o, sağlıklı iletişimin iç ferahlatan nefes borulannı her zaman açık tutar. Çünkü mizah, dünyayı gülünç olmak- tan kurtanr. lyi soluklanmış güçlü bir kahkaha ni- ce kötülüğü üfürür, götürür." Tan Oral'ın kitabı da karikatür sanatının geçmi- şi ve bugünü üstüne sorgulamalar, anı yazılarının yanı sıra 'kent ve mizah' bölümüyle de ilgi çeki- yor. Bu bölümde, mimar olan çizerin kent sorun- lanyla karikatür sorunlannı iç içe işleyen yazılannı buluyoruz. Her iki kitapta renkli karikatürlerin gerçek renk- leriyle basılmış olduğunu da belirtelim. Toplumumuzda bunca sevilen, yaygınlaşan ka- rikatür sanatını daha yakından. üstelik de birinci ağızdan, çağdaş sanatımızın önde gelen iki adın- dan tanıyabilmek için önemli iki kitaba sahibiz ar- tık. Bu fırsatın değeriendirilmesini diliyorum. Fazıl Say, Fransa'da Yılın CD'si Ödülüne aday • Kültür Servisi - Ünlü piyanist Fazıl Say, 1998 yilında pıyasaya sürülen Mozart CD'siyle Fransa'da Yılın CD'si Ödülü'ne aday gösterildi. Uluslararası birçok CD arasından seçilen ilk 5 CD'ye verilen ödüller, 9 Şubat'ta Paris'te geTçekleştırilecek törende açıklanacak. Fransız 1. Kanalı'ndan naklen yayımlanacak ödül törenine katılacak olan Fazıl Say. National de France Orkestrası eşhğinde lOdakikalıkbırprogramsunacak. ' • Kramp konseri • Kültür Senisi - Hard rock grubu Kramp, geçen günlerde Ada Müzik'ten çıkan lstanbul Sokaklan adlı albümünün ardından lstanbul'daki ilk konserini veriyor. Konser cumartesi günü 17.00'de Ait Kemancı'da gerçekleştirilecek. Biletler konser günü Ait Kemancı"dan temm edilebilir. Daha fazla bilgi için 0212-252 99 24 numaralı telefona başvurabilirsiniz. K Ü L T Ü R » Ç İ Z t K K Â M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle