Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 OCAK 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
17
SSK'de
devpim!
Sosyal Sigortalar
Kurumu'nda sağlık
hizmetlerinin
özelleştirilmesine
yönelik plan yürürlüğe
girdi. Ankara'da
başlatılan uygulama
ile SSK'nin poliklinik
hizmetleri özel bir
şirkete devredildi.
Bundan sonrasında
istanbul ve fzmir'de
de polikliniklerinin
özelleştirilmesi
gündeme
gelecek.
Uygulama daha
sonra tüm yurda
yayılacak ve SSK'nin
yerini özel poliklinikler
alacak. Yeni Diinya
Oüzeni'nin öngördüğü
son aşamada ise
klinikler de
özelleştirilecek ve
SSK hastaneleri
tümüyle devreden
çıkartılacak.
SSK'nin yok
edilmesine yönelik
Ankara'daki ilk
uygulama
promosyonlu medya
aracılığıyla
kamuoyuna "SSK'de
büyük devrim" diye
sunuldu.
Yeni Dünya
Düzeni'nde büyük
kabul gören "büyük
devrim"in yaratıcısı
Kemal Kılıçdaroğlu da
SSK Genel Müdürlüğü
görevinden istrfa edip
Demokratik Sol
Parti'den milletvekili
adaylığına soyundu.
Elektronik posta: som@posta.cumhuriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- 10 yıl sonra ekmek 125
milyon lira olacakmış...
"Bugünkü fınncılann
kıvmetini bilelim!"
I
stanbul'un "şerıat varoşu" Sultanbeyli'nin Re-
fah'tan olma Fazilet'e geçme belediye baş-
kanı Ali Nabi Koçak hakkında İstanbul Vali-
lığı ll Idare Kurulu'nda son iki yıl içinde alın-
mış üç ayrı karar varmış. Kararlar, Koçak'ın 3194 sa-
yılı imar Yasası'na, 1996 Mali Yılı Bütçe Yasası'na,
1580 sayılı Beledıyeler Yasası'na, 657 sayılı Devlet
Memurları Yasası'na, 775 sayılı Gecekondu Yasa-
sı'na ve 2886 sayılı Devlet Ihale Yasası'na aykırı
davranışları nedenıyle alınmış.
ll Idare Kurulu'nun 1 Ekim 1997 tarih ve 345 sa-
yılı kararı ile Ali Nabi Koçak'ın, görevi kötüye kul-
lanmak ve görevi ihmal suçlanndan İstanbul Asliye
Ceza Mahkemesi'nde yargılanmasına lüzum görül-
müş.
10 Hazıran 1998 tarih ve 230 sayılı karar ile, Ali
Nabi Koçak'ın görevi ihmal ve resrni evrakta sahte-
cilik suçlarından İstanbul AğırCeza Mahkemesi'nde
yargılanması uygun bulunmuş.
Ali Nabi Koçak
ll idare Kurulu'nun 17 Hazıran 1998 tarih ve 250
sayılı karannda Ali Nabi Koçak'ın görevi ihmal ve gö-
revi kötüye kullanmak suçlarından yıne istanbul As-
liye Ceza Mahkemesi'nde yargılanması kabul edil-
miş.
Koçak hakkında üç ayrı dava açılması karara bağ-
landığı halde, bugüne dek davalardan haber alına-
mamış.
Eski Adalet Bakanı Hasan Denizkurdu bıle, da-
vaların ne olduğunu merak etmiş; 23 Aralık 1998'de
2525 sayılı biryazıyla Ceza işlerı Genel Müdürlüğü'ne
durumu sormuş...
_ Denizkurdu gitmiş, Adalet Bakanlığı'na Selçuk
Öztek gelmiş, Ali Nabi Koçak'ın davalarına sıra gel-
memiş...
Başka birsuçtan 10 ay hapis cezası bulunan, an-
cak cezası tecil edilen Koçak hakkında tehdit ve ölü-
me azmettirme iddiasıyla verilen bir şikâyet dilek-
çesi de Sultanbeyli Cumhuriyet Savcılığı'nda bek-
lermış...
Ali Nabi Koçak, 10 ay hapis cezasının üstüne bir
ceza daha alsa kendinı hapishanede bulacakmış...
Ama içi rahatmış.
Hani davalar günün birinde açılırsa diye Fazilet Par-
tısi'nden milletvekili seçilmek için belediye başkan-
lığından istifa etmiş.
Meclis'e kapağı atarsa, hakkında açılmayan da-
valar açılsa bile kendiliğinden rafa kalkacakmış.
Derler ki, Ali Nabi Koçak Meclis'e girdiğinde Re-
fah'ın en meşhur milletvekillerinden firardakı Şevki
Yılmaz'ı hiç aratmayacakmış.
Masal bu ya... Memleketin birinde öyle birdemok-
rasi varmış ki demokrasi düşmanlarının en çok
hoşuna giden şey demokrasiymiş.
SESSÎZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE
Yüksek Yerilim Hattı
Erdinç UTKU
Güvenilır kaynaklardan aldığımız bılgiye göre.
bu devirde kimseye güvenmeyeceksin.
Kadıköy'de bir altgeçit yapıldı
Kadıköy'den Aydın Hatipoğlu, Ka-
dıköy Belediye Başkanı Selami Öz-
türk'e dıyor ki: "Erenköy Acun So-
kak'ta, tren yolunda yayalann kaza-
ya uğramaması gerekçesiyle başlatı-
lan. fakat amacını aşan altgeçit inşa-
atı, eski bir korunun son ağaçlannı
da yok etti. Yayaların güvenliği için
yapıldığı söylenen altgeçit iki kamyo-
nun yan yana geçebileceği ge-
nişlikte ve altı metre yükseklik-"
te yapılırken fıstıkçamlan, atkestane-
leri, maviçamlar, dutlar, boruçiçekle-
ri sorumsuzca ve acımasızca kesildi.
Semt sakinlerinin itirazına rağmen
bahçe duvarları yerle bir edildi. Kazı
çalışmalan, binalarda çatlaklara neden
oldu. Bütün bunlar ne için oldu?"
Hastanede kadın-erkek doktor ayrımı
Ihlas Holding'e bağlı Türkiye Gaze-
tesi Hastanesi'nin radyoloji servisin-
de iki bayan doktor görev yapıyordu.
Geçenlerde bırinin işine son verildi.
Radyoloji uzmanı Dr. Azize
Güngörün işine son verilirken
yerine aynı işı yapacak bir er-
kek doktor alınacağı bildirildi.
Hastane yöneticilerinın söylediğine
göre. erkek hastalar bayan doktor-
dan rahatsız oluyordu. Ulusal bay-
ramları resmi tatil kabul etmeyen ve
yalnızca dini bayramlarda fazla me-
sai ödeyen Türkiye Gazetesi Hasta-
nesi'nde tıp bilimi, şeriat virüsüne
yenik düşmüştü!
, OKUR MEKTUPLARI
'' tletişim: Zeynep Eşiyok Faks: 0.212. 513 85 95
. Türkocağı Cad. 39/41 Cağaloğlu 34334 İstanbul
Yazımız Mardin
9
in Bostanlı
Köyü 'ndeki 2 7 çocuğa dair.,
Ben lOsenedırJandarmaAstsubay-
hk yapmaktayım. Şu an bulunduğum
yer Mardın llı. Dargeçıt Ilçesı. Bos-
tanlı Köyü. 20 hanelik ve etrafı tama-
men boş bir bölge. Dış dünya ile ır-
tibatımız 15 gün ile bir ay arasında
'a^pjefi. trzâfifaşıytciiarm gelmesi-
ne daır Burada siyah-beyaz bır ya-
şam sürüyor \ e yazacaklanm bu du-
rağan hayatın ıçındeki 6 ile 14 yaş-
lan arasındaki 2
7
çocuğa dair... Ba-
smdan yapılan 8 yıllık eğıtım şama-
tasının, gözükmeyen acı bir yuzü bu-
radaki okulumuzdur. Yanyıl tatilınin
ya^utıdı^ı ^utuıılcıdc okalunıuzhâ-
İâ kapalı. Buradakı çocuklar sadece
geçen yıl, vekılöğretmen tarafından
bir sene okurulmuşlar. Ama gelen \ e-
kılöğretmen de, buranın muhafaza-
kâr yapısına uygun olarak ve Kürtçe
dilde diyalog kurmuş çocuklarla. Bu-
na raemen. Batmanlı olan v ekilööret-
meni getirmeye çalıştık. ama sonuç
alamadık. Bunun üzerine kendimiz
okulun kjnk camlanm taktırdık. öğ-
rencilere kırtasiye yardımı yaptık ve
kurduğumuz soba ile geç de olsa oku-
lumuzu açtık. Yaprıgım işin ciddiye-
tİHİ ve vfflrflecek yanlış bir îemelin
zor yıkılacagını bildiğımden, büyük
bir ilde özel bır okulda öğretmenhk
yapan öğretmen arkadaşlardan prog-
ram ve tavsiyelen ile yardımcı kıtap-
lan aldım Aynca o özel okulla da
"kardeş okul" sürecinı ba$latmış ol-
duk. Postmodern zamanlardan bah-
sedildiği veütopikşe-
\ lerden dem vuruldu-
fu zamanımızda. reel
bir gerçeği yanı daha
modernlığı dahı tanı-
mamış bu çocuklan
bu karanlıktan kurtar-
mayı sağlamak için
yardımlannızı istıyo-
ruz. Önlük, kırtasıye.
özellikle boyalı hikâye
kıtaplan ve her çeşit il-
kokul çağına ait kıtap-
lan göndenme büyük-
lugünü gösteren herkese şimdiden
yürekdolusu sevgiler. Karanlığa bır
mum yakmanın belki de en kestirme
yolu. boş ve beyaz bir kâğıt gibı du-
ran çocuklanmızın beyinlerine iyi
bir şeyler karalamaktır. Adres: Bos-
tanlı Köyü Dargeçit-Mardin
Yener Sazak
'* "Muş LisesVne kitapyardımı
Muş Lisesi 'nde tngüizce ögretmeni olarak çalışmaktayım. Bün-
" yemizde bulunan kütüphaneyi venileme çahşması yapmaktayız.
^Gündetn dışı kalmış eski kitaplangüncelleştirmek, çağdaş ve ile-
frici birçizgiye taşımak için duvarlı okurlann tngiltce ve Türkçe
ifkitap bağışında bulunmalarını beklivoruz.
:
Adres; Muş Lisesi 49100 Muş ' Mehmet Ateş
Tencere verdiği için kapatılan gazete
Köşe yazılannı sevmem. haber-
lerden hoşlanmam. Tabak. teyp. ütu.
çatal. bıçak okurum. Şinasi'\e bar-
dak, Namık Kemal'e çanak dağıt-
madıgı için kızanm. Basında dev-
rim yaratan işadamlanna imrenırim;
çünkü bizi mağazaya. markete gitme
derdinden onlar kurtardılar. Gerek-
sinimlerimizi onlar karşıladılar. Sa-
yelerinde çıplaklığa elveda dedı oda-
İanmız: zenginleşti mutfaklanmız.
Gazeteleri örnek aldı Beşiktaş. Fut-
bola yatınm yapmadı Stada gelen-
lere parayla kaşık dağıttı. Galatasa-
ray, üçüncü lig oyuncularıyla yanşa
katıldı; Ali Sami Yen'e koşanlann el-
lerine ba\ ul uıtuşturuldu. Bav ul, spor-
dan fazla kazandırdı. Plak şırketı se-
se değıl, çaydanlığa yatmm yaptı.
Kaset demlığı değil. demlik kaseti sat-
tırdı. Kimilerı basının utkusunu çe-
kemedi. Ikindi; 10 kupona düdüklü
tencere verdiği için iki gün kapatıl-
dı. Ülke yasa boğuldu. Züniyet i 00
kupona bisiklet dağıttığı için yayını-
na bir hafta ara vermek zorunda kal-
dı. Halk olayı protesto etti. Zillıyet,
okurları kuponla televizyon sahibi
yapmanın bedelıni ödedi. Zilliyet'in
kapısı bir ay kilitli kaldı. Basm öz-
gurlüğü demek. tencere verme özgür-
lüğü demektır. Gazetelenmızı yalnız
bırakmayın lütfen. yoksa buzdola-
bına. fıncana, çukur tabağa hasret
kalabılıriz.
Sülevman Ekim / PK: 15 Çay Afyon
Mumcu veAksoy'u anıyoruz
ADD istanbul şubelen olarak ya-
nn akşam AKM'de saat 19.30'da
dernek kurucu genel başkanımız
Prof. Dr. Muamraer Aksoy ve de-
ğerli gazeteci Uğur Mumcu'yu an-
ma gecesı düzenliyoruz. Üç Denız
Topluluğu'nun konser vereceğı an-
ma gecemizde laik, demokratik
Cumhuriyetımize ve Atatürk dev-
rimlerine sahip çıkan kişi ve kurum-
iara "teşekkür ödülû" \ erilecektir.
ADD Ist. ll Merkez Şube Başkanı
Bilge Bilgiçin açılış konuşması ya-
pacagı ve Prof. Dr. Miimtaz Soy-
sal'ın konuk konuşmaci olarak ka-
tılacağı gecede ödül alacak kişi ve
kuruluşlar; Prof. Dr. Mümtaz Soy-
sal, Vural Sava?, Prof. Dr. Kemal
Alemdaroglu. Prof. Dr. Nur Serter.
Kemal Yavuz, Prof. Dr. Türkân
Saylan. Prof. Dr. Necla Arat. Prof.
Dr! Meriç Nelidedeoğlu, Prof. Dr.
Tiirkel Minibaş. Vlengü Eıtei Di-
lek Türker, Taj-fiın Talipoğlu, Ber-
gama Köylüleri, Cumhuriyet gaze-
tesi, Radyo Cumhuriyet, Fahri L'Bal,
Hilmi Çamurdan, Ali Karlık.
ADD İstanbul Şubesi
KİM KtME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakid turk.net
vor?
ÇİZGtLİK KÂMİL MASARACI .
HARBİ SEMtH POROY
BULUT BEBEK MRAYÇÎFTÇI
TARİHTE BUGÜN Mi MTAZ ARIKAN 27Ocak
AUCE fÇ/N YAZ/L4N MASALLÂR..
1832'PE BU6ÜM, ÜNLÜ YAZAR LEU/IS CAgBOLL O
KMBOL) İUGlLTE/ee 'DE" 0OSDÜ- CHARLES PODGSOM
ADIYLA M/treMAr/K PROPeSÖRÜ OLAfSAK-
FOIZMüU-£El ', "PerERMiMAHTLAK ÜSrÜNe ÖN
INC£l£M£LEM" GİSt CİODÎ YAPlTlAfZ
ALMIŞTr. BU ABAPA, ÇOCUtCLAEA SEV6İSİ,
LA OYUMLA/S OYNAYtP MASALLA& ALA
&AŞKA yÖMÜUÜ GÖSrEGMEKTEYP/'. IŞTB, YA-
A TAfJtDIĞl SİM AİLENIN fCÜÇÜK KJZ(
L./&0ELL fÇfM yAZD/Ğf "Â)LİS HA&/&4L/1/Z
NOı4 %
(AUC£'S AP(/EtSn/£E£ '*/ tA/OUPEKCANO')
VE PrGef? MASALLAR.INI BÖrLE vAZUtŞTJ (SOLPA\.
BU rtlR KİTHPLAKPA LEU/IS CAeeoU. AP/NI OJLCANM/Çrt.
PANO
DENİZ KAVUKÇUOĞLL
'Modern' Türk Düğünü
Büyükotellerimizin "balo"salonlannda sıkçagö-
rülen düğün törenlerinden birindeydim. Gelinle da-
madın anne babaları kapıda davetlileri karşılıyor-
lar, "saygınlık" derecelerıne göre, gelenlere yer
gösteriyorlardı. Koyu kırmızı halılarlakaplı, tavanın-
da büyük kristal avizeler sarkan salonun giriş ka-
pısının karşısına düşen duvarın önünde bir sahne
kurulmuştu. Müzisyenlerses düzenini kontrol edi-
yorlar, yaşlıca bir garsonun gözetiminde komiler,
sahnenin sağ tarafında, yeni evlenen çifte, getiri-
lecek armağanlann konacağı beyaz örtülü uzun
bir masayı kırmızı kurdelelerle süslüyorlardı.
Düğün sahiplerinin doğal heyecanı, koşuştur-
maları dışında salona gözle görülür bir "ciddiyet"
egemendi. Masalarına yerleşen davetliler çevrele-
rini süzüyorlar, tanıdıklanna hafifçe gülümseyerek
selam veriyorlardı. Kadınlar "abıye" giysilerini giy-
mişler, en pahalı takılannı takmışlardı. Berber elin-
den yeni çıkmış saçları bozulacak endışesiyle baş-
lannı sağa sola çevirirken anı hareket etmemeye
özen gösteriyorlar, arada bir elleriyle düzeltiyorlar-
dı. Salona bir göz atacak herhangi bir yabancı, da-
vetlilerin saç renklerine bakıp "Demek, Türklerin ka-
dınlan sanşın, erkekleri esmer oluyormuş!" diye
düşünebilirdi. Içerisini, insanın içini bayıltan yoğun
bir parfüm kokusu sanmıştı.
Erkeklerin büyük çoğunluğu koyu renkte takım
elbiseler giymişlerdı. Eşleriyle konuşurken yüzleri
"nasuh" bir ifade alıyordu. Anlattıklannın can ku-
lağıyladinlenmesini istiyoriar, amayanlanndaki ka-
dınlar bir şeyler anlatmaya başlayınca. gözle gö-
rülür bir sabırsızlıkla ya sözlerini kesiyorlar ya da
dinler gibi yapıp dinlemiyoriardı.
Biraz önce alkışlar arasında, kar gibi gelınliği ve
peşinden yerlerde sürünen duvağı ile keçi sakallı,
gözlüklü, ince uzun "iletişimci" damadın kolunda
salona giren gelinin ailesiyle Antalya'da bir tatil kö-
yünde tanışan Isviçreli arkadaşım Paul, bu "mut-
lu gün" için çağrı alınca, "Gitmesem ayıp oluri" di-
ye düşünmüş, beni de yanına takıp tanımadığım
bu insanlann arasına getirmışti. "Modern" Türk
düğünü Paul için görülmeye değer, "yeni" bir şey-
di. "Sıkılırsakkaçanz!" düşüncesiyle giriş kapısının
yanındakı yuvarlak masalardan birine oturmayı
önermiştim. Aramızda konuşuyorduk. Paul için bu_
düğün gecesinin ilk saatlennin birözelliği yoktu. Gö-'
zü arada bir yeni gelenlere takılıyor, masalar dol-.
dukça bana dönüp "Ne kadar kalabalık! Bizde bu'
kadarinsan davetedilmez... "gibisinden yorumlar-'
da bulunuyordu. Bir ara, "Bu insanlarneden bu ka-'
darciddi" diye sormuş, benden, "Herhalde günün
yorgunluğunu üzerlerinden daha atamamışlar..."'
türünden "pektatminkârolmasada, itirazedileme-)
yecek biryanıt" alınca, bır daha ağzını açmamıştı.
Yemek servisi sona ermek üzereyken bir org, iki >
gitar, bir de davuldan oluşan "orkestra", yemek
müziğiilehafîfdansmüzığikanşımı "repertuvar"\nı'
bitirip "Türk popu "na geçince salonda bir kaynaş-'
ma olmuştu. önce birkaç çocuk, sonra birkaç genç'
kız, sonra da birkaç kadın piste çıkıp dans etme-
ye başlamışlardı. Bu "feminin"ortamı yadırgadığı,.
Paul'ün gözlerinden okunuyordu. Pistte usta birer
dansöz gibi dans eden çocuklan, genç kızlan, ka-'
dınları izliyorduk. Boyunlarını, gerdanlarını, bel ve
kalçafarım dansözler gibi kıvınyoriar;arada bir el-4
lerini enselerinde birleştirip saçlarını yukanya kal-
dırıyor, sonra başlannı birden geriye atıp aynı an-
da saçlannı salıvererek "şuh" bir hava yaratıyor-
lardı. "Or/fesfra"yavaş yavaş "oryental" parçala-
ra geçerken pistteki feminin" görüntü de bozul-
maya başlamıştı. Dans eden kadınlar, epeyce bir
zamandır masalarında rakı, votka, viski içerek ken-
dilerini seyreden kocalannagidip onlan da "dans"a
kaldırıyorlardı. Erkekler önce direnecek gibi oluyor-
lar, sonra "ısrariara dayanamayıp" kalkıyorlardı. Bu
arada yalnız Paul'ün değil, bir "Türk eriteği" ola-
rak, benim de anlayamadığım bır "refleksle" bir
yandan ceketlerini çıkarırken aynı anda da masa-
daki öbür erkeklerin ellerine, kollanna sanhp onla-
n da peşlerinden sürüklüyorlardı. Pist "erkekleştik-
çe" kadınlar bırer ikişer yerierine oturuyorlardı.
Ortada adım atacak yer kalmamıştı. Kravatlan kay-
mış, gömlek etekleri pantolonlanndan fırlamış er-
kekler terden sırılsıklam olmuşlardı. "Oryental"
nağmelerie coştukça coşuyorlar. birbirleriyle kal-
ça tokuşturuyoriardı. Paul büyülenmiş gibiydi...
Ben ise gülüyordum. Bir saat önceki o "oturak-
H", "ağınbaşlı", "ciddi" adamlartn dans pistindeki
halleri gerçekten komikti. Siyasetimiz, ekonomimiz,
medyamız da böyle değil miydi? Birtürlü "orta"yı
bulamamak, herhalde bize özgü bir durum olma-
lıydı. Ya "ciddiyet"ten ölecek gibi oluyorya da "su-
luluk"tan yerlere seriliyorduk. Ben bir daha gülün-
ce, Paul, "Neye gülüyorsun" diye sordu. Bir an gö-
zümün önüne Reha Muhtar'ın "haberşovlan" ge\-
mişti... "Hiç..." dedim, "öylesine güldüm..." Elin
gâvuruna neye güldüğümü söylesem, anlayacak
mıydı sanki?..
Faks:0216-418 8410
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5SOLDAN SAĞA:
1/ Türk müzi-
ğinde hızlı bir
usul.2/Istenilen
nitelikleri taşı-
yan...Birsporda 3
erişılmış derece- ,
lerin en üstünü.
3/ "Aşkın gül
açan bülbül öten
vaktınde ' Yâ-
ranla tarab yâr
i!e - - - dileriz"
(Yahya Ke- 8
mal)... Uzaklık g
anlatmakta kul-
lanılan söz. 4/ Atrn bir tûr
hızlı yürüyüşü... Osman-
lı devletindegümrük ver-
gısı. 5/ Lütesyum ele-
mentinınsımgesi... Atın 3
ya da eşeğin yeni dog- 4
muş yavrusu. 6/ Briçte c
bir löveyi üstün bir kâ-
ğıtla almayıp daha aşa- 6
ğıbırkâğıÜaalma...Tan-
ntanımaz. 7/ Bir gıda Q
maddesi...Biçem,tarz.8/ g
Keskin kokulu doğal
madde... Ilgi ekı. 9/ Gümüşbalığı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Deve yavrusu. 2/ Herba- '
kımdan birbirineuyma işı. mutabakat... Satrançtabirtaş.
3/Zararauğramatehlikesi... Yapıcılıkta dolmalannkay-'
mastnı öniemek için bunîann eteklenne moloz taşıyla örü- !
len kaplama. 4/ Osmanlı devletinde Bulgarlardan oluş-
turulan "voynuk" örgütündekı subaylara verilen ad. 5/
Bir gezegen... Bir soru eki. 6/ Kesıntılerden sonra kalan
mıktar... Unvan. 7/ Bir renk... Elektnk donanımında kul-
lanılan ve bağlantılann yerleştinlmesıne yarayan yuva.
8/ Gerçeğe uygun, asıl, esas. 9/ Kastamonu"nun bir il-
çesı... " Naci": Ressamımız.