Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10OCAK -999PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Türk tıbbı kendini yenflemeH
Bir grup hekim sağlık alanındaki aksakhklar ve eğitimin kalitesinin
yükseltilmesi için Türk Tıbbı Reformu Çalışma Grubu oluşturdu
SAADETUSLU
Bir grup profesör,
Türk tıbbının oiması
gerekenden çok geri-
de olduğunu vurgula-
yarak gereken düzenle-
melerin acilen yapılma-
sını istediler. Neredeyse
tüm yetkilerin Sağlık
Bakanlığfnda toplandı-
gını belirten profesörler.
"Demodevepothik
bir yapna sahip
olan bu kurumu-
-. .. ' muz, birçok yet-
kisini Türk Ta-
bipier Birliği'ne
devretmesiveta-
, -•, mamen yatinm-
laıia ilgilenmesi
tstanbd Cniversitesi Enfeksiyon
HastalıklanAnabüimDaüBaş-
kanı Prof. Semra Çalangu. T
Yed
't
f1
^ .
Tıp Fakultesı
Dekanı Prof. Dr. Korkmaz Amığ, Ankara Ünivera-
tesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Oğretim C'yesi Prof.
Dr. Senih Baskan, Istanbul Tıp Fakültesi Göz Ana-
bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. ErcanÖngör. lstanbul
Tıp Fakâltesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Da-
lı Başkanı Prof. Dr. Semra Çalangu, lstanbul Tıp Fa-
kültesi Genel Cerrahi Öğretim Uyesi Prof. Dr. Ya-
vuz Bozfakıoğlu, tstanbul Tıp Fakültesi Algolajı
Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Serdar Erdine. İs-
tanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Orhan Anoğul
ve yönetim danışmanı Fenıdun Kandemir. Türki-
ye'deki tıp çalışmalan ve eğitiminde ciddi aksakhk-
lar olduğunu düşüncesinden yola çıkarak bir çalış-
ma başlattılar. Durumun düzeltilmesi ıçin bugüne
kadar 7 toplantı yapan ve bir rapor hazırlayan Türk
Tıbbı Reformu Çalışma Grubu. Türk tıbbının ciddi
bir reform içine girmesi gerektiğini vurguladılar.
Clkemizde tıp ve sağhk sektörüne ait konulann hiç-
bir zaman geniş bir bakış açısı ile ele alınmadığına
dikkat çeken grup raporunda şunlara dikkat çekti:
"Bu konuda paıiamentonun gereken önemi verme-
si sağlanamamış. ve gereken hukuki düzenlemeter ve
sorumJuluk dağıhmı yapıimamıştır. Bu da sektörün
önemli bir vuyon eksikliğini ortaya koymaktadır. Bu-
radaki diğer bir faktör, insan sağlığı ve hayabnı di-
rekt ilgilendiren böyle bir konunun siyaset üstü hak
getirilmemiş ve kişisel bcklentilerin üzerine çıkanla-
manıış olmasıdır. Bu nedenle, YÖK'ün kendi üzeri-
ne düşen sorumluluklannı elden ycldiğincc yerine
getimıeye çalışması da bir türlü veterli otmamakta-
dır."
Köklü reformlar yapılmaması yüzünden üniver-
sıte kanunlannın da yetersiz kaldığına dikkat çeki-
len raporda, öncelikli problemler ve çözürn önerile-
ri şöyle sıralandı:
Bakanlık yetkHeri sımrlanmalı
Yetkilerin neredeyse bütünü, Sağlık Bakanhğı'nın
elinde bulunmaktadır. Demode ve politik bir yapı-
ya sahip olan bu kurumumuz, birçok yetkisini
TTB'ye devTetmesi ve tamamen altyapı ve yatınm-
larla ilgilenmesi gerekmektedır. TTB'nin yetkıleri
ise son derece sınırlı bulunmaktadır. Oysa ki bu ku-
rumun sorumluluklannın genişletilmesi. ancak bu-
nun için de kurumun gerçekten sorumluluk almaya
istekli ve siyaset üstü bir bakış açısına sahıp olma-
sı gerekmektedır. TTB. Sağlık Bakanlığı'na bağlı
sağlık tesislerinın denetim ve kontrolü, serbest ta-
babet ve muayenehanelerin denetim ve kontrolü.
TUS'un yönetilmesi, ihtisas derneklerinin denetim
ve kontrolü, mezuniyet sonrası eğitim ve ilgili de-
netim standartlannın ve kriterlerinin oluşturulması,
aynca bu standartlannın sürekli geliştirilmesi gibi
sorumluluklar taşıması gereklidir. Cniversite stan-
dartlan yeniden düzenlenmeli. Tıp fakültelerinin
açılma yetkisi, denetim ve kontrolü YÖK'te toplan-
malıdır.
Eğftim yeniden düzenlenme»
Tıp fakültelerindeki eğitim konusu çalışmalann
ilk bâsamağını oluşturmalıdır. "Nasd bir hekim ye-
tiştirilnıelidir"' konusu çok önemlidır. Bunun ıçın de
gereken çalışma standart \e kriterlerinin tıp fakül-
teleri içinde oluşturulması gerekır. Öğretim üyele-
rinin kendilerini tamamen eğitim, araştırma ve ge-
liştirmeye adamalan sağlanmaltdır. Aynca, tıp fakül-
tesi öğrencilerinin smavlan 5. sınıfta bitmektedir.
Son sınıf öğrencileri konsantrasyonlannı hastalara
değil TUS'a ayırmaktadırlar. Tıp eğitiminin amacı-
nın ıvi beürlenmesi. uygun programlann yapılması
ve bu programlann doğru yürüdügünün denetlenme-
si gerekir.
a) Hangi profile sahip öğrencilerin tıp fakültele-
rine girmesi gerektiği önceden belırlerunelidir,
b) Bu kişi tıp mesleğini gerçekten sevmelidir. Ay-
nca bu mesleği aşırı maddi kazanç sağlayacak bir
meslek olarak görmemelidir.
c) Yetenekleri ve değerieri açısından uygun olma-
lıdır. Cniversite seçimleri öncesinde aday öğrenci-
lere bu konuda hizmet vermek üzere. tıp fakültele-
nnde oluşturulacak bürolarda gereken yönlendirme
yapılabılir. Aynca bu adaylar. fıziksel ve psikolojik
açıdan da bu mesleği > apmaya yeterli olmalıdır. Bu-
nun için aynca bir sağlık muayenesinden gecirilme-
lıdir.
d) Bu öğrencileryabancı dil öğrenme yeteneğine
de sahip olmalıdır. Tıp fakültelerinde, bir yıl lngi-
lizce hazırlık smıfı olmalı ve hazırlık sınıfı öncesin-
de yabancı dil barajıru geçenler tıp eğitiminin birin-
ci smıfma başlamalı,
e) Tıp eğitiminin dili mesleğin yapısı nedeniyle
Türkçe olmalıdır.
EflJtmen kalitesi düşük
f) Tıp fakültelerinin öğrenci ve öğretim üyesi sa-
yısı mevcut koşullar ve ülke ihtiyaçlanna göre ye-
niden planlanmalıdır. Her iki taraf açısından nitelik
konusunda asla ta\ iz verilmemelidir. Mevcut fakül-
telerin stantandartlan hızla > ükseltilmeli \ e ortak bir
stardart oluşturulmalıdır. Şu anda öğrenci sayısı çok
yüksek. öğretim üyesi sayısı ve kalitesi ise çok dü-
şüktür.
g) Tıp fakültelerinin giriş puanı sürekli düşmek-
tedir. Tıp fakülteleri. verdikleri eğitimin başansının
göstergesi olarak uzmanlık smavını kazanan öğren-
cilerin sayısını kriter olarak almaktadırlar. Oysa ki
birinci basamak hekimlik ve aile hekimlıği özendi-
rilmelidir. Bu konuda TTB söz sahibi olmalıdır.
ğ) Tıp fakültelerindeki müfredatların yeniden dü-
zenlenmesi, aynı tip ve standart programlann uygu-
lanması gereklidir. Bunun için ülke genelinde ortak
bir görüş ve kararlılık yaratılarak bütün tıp fakülte-
k) Fakültelerde yapılan sınav sorulannın hazırlan-
ması konusunda bir objektiflik ve standart mevcut
değildir. Sorulann sorulma şekli veya yanıtlamalar-
da hatalar yapılmaktadır. Zaman zaman yazılı yeri-
ne sözlü sınav tercih edilebılmektedir. Oğrencilere
sorulacak sorulann önce anabilim dalı akademik
kurulunda daha sonra anabilim dallan büyük kuru-
lunda tartışılması ve sorulmaya değer bulunanlann
bir soru bankası sistemine dahili gerekmektedir.
1) Doçentlik, uzmanlık ve öğrencilik sınavlann-
da, düzeyleri arasında büyük farklılıklar olmasına
karşın hep aynı sorular sorulmaktadır. Oysa ki he-
def gruba ve düzeyine göre selektif olunmalıdtr. Bu
konuda da öğretim üyelerinin kendilerini özeleştiri-
ye tabi tutmalan gereklidir.
m) Birtıp eğitmeninin konumu son derece önem-
lıdir. Eğitmenlerin eğitimi de bu açıdan çok hayati-
dir. Eğitmen kalitesinin yükseltilmesi hem eğitimin
iyileştirilmesi hem de iyi bir hekim yetiştirmek için
gereklidir. Bu nedenle kredilendinlme sistemi içine
eğitmenlerin de alınması gereklidir. Öğretim üyele-
ri çoğunlukla kongrelere katıldıklannda kredilendi-
rilmeierinde bir işe yaramayacağı düşüncesiyle
kongreye katılma belgesi almaya dahi ihtiyaç duy-
mamaktadırlar.
Sınava gelmîyorlar
n) Eğitmenlerin eğitimi kapsamında sınav lann
yapılması. derslere girilmesi konulannda da bir eşit-
lik bulunmamaktadır. Aynca bu konulann yasal ola-
rak değerlendirilebileceğı bazı kuralların işletilme-
mesi de söz konusudur. Dersine girmeyen, sınav so-
rusu hazırlamayan, sınava dahi gelmeyen öğretim
üyeleri vardır. Aynca dersin asla değiştirilmemesi.
lstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Orhan
AnoğuL
İÜ. Genel Cerrahi Öğretim Üyesi Prof. Ya-
vuz Bozfakıoğlu
Pharma Yönetim Daıuşmanı Fenıdun Kon-
demir.
lerinde aynı şekilde uygulanmalıdır.
b) Mezuniyet öncesi dönemde müfredat program-
lan aşın uzmanlık bilgilerinden ziyade ülkemizin
öncelikli temel sağlık sorunlanna ve koruyucu he-
kimliğe yönelik olarak oluşturulmalıdır. Mevcut du-
rumda aşın bilgilerle mezun olan öğrenci, sağlık
ocaklanna gittiğinde ne yapacağını bilememekte,
tomografi. ultrasonografiden başlayarak birtakım
yöntemleri kullanmaya eğilimli olmakta, bulundu-
ğu bölgenin halkı ile yabancılaşmakta ve en kısa za-
manda TUS'u kazanıp bölgesinden aynlarak ihtisa-
sa başlamayı hedeflemektedir. Dolayısıyla halkın da
pratisyen hekime güveni sarsılmaktadır. Bu neden-
le eğitilen kişilerin öncelikle iyi ve yararlı bir pra-
tisyen hekim olarak yetiştirilmeleri gerekmektedir,
ı) TUS'un da bu müfredata göre ayarlanması ve
değerlendırilmesi gereklidir. Bu sınavlann standart-
lannın oluşturulması ve yürütülmesi yetkisi TTB'ye
veriimelidir. Ancak TTB 'nin bu sorumluluğu objek-
tif kriterlerle yapabilir oiması gereklidir. TUS'u ka-
zanan hekimler sınavlarda kazanacakları başanya
orantılı olarak eğitimlennin bazı bölümlerini tek-
rarlamak, pratisyen olarak hekimliğini sürdürmek
veya ihtisas yapmaya gerçekten hak kazanmak gibi
seleksiyona tabi tutulmalıdır. thtisas yapmaya hak
kazananlann da aynca bir mülakata alınması. bun-
lann önceden belirlenmiş objekrif kriterlere göre ya-
pılması gereklidir. Aynca. öğrencilik dönemindeki
disiplin dosyası da dikkate alınmalı ve başvuru dos-
yasına eklenmelidir.
i) Kjyafet konusunda da hekimJiğe yaraşır bir gi-
yim tarzı benimsetilmelidir. Hastanın karşısına çı-
kan hekim. görüntüsüyle güven uyandırmalıdır.
j) Fakültelerdekı eğiticilerde bir standart ve eşit-
lik bulunmamaktadır. Aynı kurum içinde dahi eğit-
men lerde düzey farkı vardır.
Ankara l niversitesi Tıp Fakültesi Genel
Cerrahi öğretim üyesi Prof. Semih Başkan.
öğretim üyesinin o derse herhangi bir nedenle katı-
lamaması halinde başka bir öğretim üyesinırt o der-
si aynı yapı ve verimlilikle sürdünnesi gereklidir.
Bunun denetlenmesinde akademik kurul sorumlu
olmalı. disiplin ve prensiplerinden asla ödün veril-
memelidir.
o) Öğretim üyelerinden yararlı ders anlatamayan-
lar görevden alınmalıdır. Bu konuda öğrenci değer-
lendirilmeleri en iyi kriterlerden biridir. Öğrencile-
rin öğretim üyelerini değerlendirmelerinden çekinıl-
memeli, tam tersine teşvik edilmelidir. Bu konu stan-
dardize edilerek formlann kullanıldığı bir sistem
içinde eğitmenlerin değerlendinlmeleri sağlanmalı-
dır. Öğrenci bir şeyler alırsa bunu mutlaka önyargı-
sız değerlendirecektir,
ö) Tıp fakülteierinin mezuniyet öncesi ve sonra-
sı eğitim komisyonlan vardır. Bu eğitim komisyon-
lan derslerin verimliliği konusunda öğrencilerin de
görüşlerini alarak kendi dekanlıklanna bununla il-
gili önerileri sunabilir. Bu öneriler bütün öğretim
üyelerinin katıldığı bugünkü yasalara göre genel
akademik kurullarda tartışmaya açılabilir. Burada
oluşturulacak ortak görüş kapsamında ortaya çıkan
sonuçlar uygulanabilir,
p) Eğitmenlerin eğitiminde kongreye katılan he-
kimlerin fakülteye dönüşlerinde edinilen bilgilerle
ilgili mutlaka yazılı özetleyici bir rapor vermesi. bu
raporun anabilim dalı içinde dağıtılması ve tartışıl-
ması gerekmektedır. Bu konu üniversite yönetimi-
nin sorumluluğundadır,
r) Mezuni>et sonrası ve sürekli tıp eğitiminde dü-
zenlenen kongre, seminer ve sempozyumlarda dev-
let hastanesi hekimlerinin de bu toplantılara katıla-
bilmesi konusunda 5 iş gününü geçmemek ve yıllık
izinden sayılmamak kaydıyla bir haklan söz konu-
sudur. Bu hekimlenn sürekli tıp eğitimi konusunda
bilgilendirilmelen
ve onlara katılıp
kredi almalan teş-
vik edilmelidir.
Bukredilerinile-
rideki özlük hak-
larına ve akade-
mik vükselmelenne
de yansıtılması ge-
reklidir,
s) Tıp fakül-
tesi eğiti-
minin
politika
veya
betızer
unsur-
lann
ta-
Yeditepe Tıp Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. Korkmaz Altuğ.
mamen üzerinde tutulması gereklidir. Üniversite
içinde herkes kendisi ispat edecek şekilde çalışmak
zorundadır.
ş) Öğrencilerin eğitimi sırasında büyük hastane-
lerden de yararlanılmalı, iyi ve planla rotasyon prog-
ramlan hazırlanmahdır. Bü>-ük hastanelerin üniver-
site öğrencilenne rotasyon hizmeti vermesi gerek-
lidir. Bu hem öğrencilenn bakış açılannı genişlete-
rek daha kaliteli yetişmesine olanak tanıyacak hem
de bu hastanelerin verdiğı hizmetin kallitesini yük-
seltecektir,
t) İhtisas mezuniyet sınavlan ülkemizde halen çok
eski yöntemlerle yapılmaktadır. Bu smavlar yeniden
düzenlenmeli, tek bir konsey tarafından ve tek bir
merkezde yapılması sağlanmalıdır. Bunun için üni-
versite. TTB. Sağhk Bakanlığı ve SSK'nin yetkili
hekimlerinin katıldığı bir ortak konsey oluşturul-
malıdır.
- Üniversite standartları yeniden düzenlenmeli.
Tıp fakültelennin açılmalı yetkisi. denetim ve kont-
rolü YÖK'te toplanmalıdır. Şu anda fakülte açma
yetkisi TBMM'de bulunmaktadır. Tababet Uzman-
lık Yönetmeligi'ne göre bir servis açılabilmesi için
minimum 30 maksimum 80 yatağın bulunması ge-
rekmektedir. Aynca bir cerrahi serv isinde bir asis-
tana 6 vatak. dahili branşlarda da 8 yatağın uygula-
mada bulunması gerekir. Oysaki Pamukkale Üniver-
sitesi Tıp Fakültesi'nde yatak kapasitesi 32'dir. Ya-
ni bir hastanenin yatak sayısı, servise eşdeğer. Bu
açıdan bakıldığında mezuniyet öncesi ve sonrası tıp
eğitiminde birçok fakültemiz sınıfta kalırdurumda-
dw. Serbest hekimlik ve moayenehane standanlan-
nın gelrştirilfnesf. mezuniyet sortrası eğitimin için-
de yer alan diğer önemli bir konudur. Denetleme
ve kontrollennin TTB tarafından yürütülmesi. he-
kimlerin ancak gereken gelişim ve standartlan ko-
ruması halinde faaliyetlerine olanak tanımalıdır.
Benzer standartsızlıklar dergilerde de söz konusu-
dur. Her fakültenin, eğitim hastanesınin. özel hasta-
nelerin. endüstrınin. demeklerin. tabip odalannın
ayn ayn dergilerı mevcuttur. Yazılann kişisel ilişki-
lerle yayımlanmaması için üniversitelerde komis-
vonlar kurulmalıdır. Tam gün çalışma. yanm gün ça-
lışma konusu da çok önemli bir problem olarak kar-
şımızda durmaktadır. Ünıversitelerin birçok klini-
ğinde veya büyük hastanelerin kliniklerinde saat
15.00'ten sonra uzman hekim veya öğretim üyesi
bulmak çok zordur. Üniversite ve büyük hastaneler-
de tam gün çalışılma zorunluluğu getirılmelidir.
Hastane yönetimi ve işletmeciliği tamamen farklı bir
konudur. Üniversitelerin işletme bölümlerinde oku-
yan ve bu konuya istekli öğrencilerin yetiştirilmesi
gereklidir. Böylece hastane yönetimleri gerçek pro-
fesyonellere devTedılmeli, ancak idan kontrolleri yi-
ne TTB tarafından yönetilmelidir.
- Hasta ve hekim haklan konusunda da gereken
hukuki dezenlemeleryapılmalıdır. Hekim tayinleri-
nin. hâkim tayinlerine benzer şekilde çalışmasını
sağlavacak bir sistem getirilmeli ve hekimler gü-
vence altına alınmalıdır. Aile hekımliği. pratisyen
hekimler v e sağlık ocaklan kapsamında ele alınma-
lıdır. Sağlık ocağı açma ve yatınm konulan bakan-
lık kapsamında kalmalıdır. Sağlık sevk zincıri oluş-
turulmalıdır. Nezle olan kişinin üniversiteye gelme-
si önlenmelidir.
Rapor ve sağlık kurullan hekimlerin iyi niyetli
olarak farkında olmadan etik olmayan bir yaklaşım
içine girmesine neden olmaktadır. Sağlıklı insanla-
nn sağlık raporu alarak mazeret göstermeleri siste-
mın bozukluğunun bir sonucu olarak karşımıza çık-
maktadır. Bu yeniden tanımlanması ve düzenlen-
mesi gereken bir konudur. Bu ve benzer birçok fak-
tör. tıp mesleğinin ilerlemesine engel olmakta, has-
talara verilen hizmet ve tedavi kalitesini düşürmek-
te. güven ve kaynak israfı yaratmakta hekimleri ve-
ya diğer meslektaşlannı etik dışı davTanışlara teşvik
etmekte. tedavide gerekli olan ilaç ve malzeme te-
darikçilerin olaylan suiistimal etmelenne zemin ha-
zırlamaktadır.
DEĞİŞEN
DUNYADAN
HÜSEYİN BAŞ
'Attac' ya da yeni kapşıtçılap
Aralarında Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKO-
DER), CUMOK, BirieşikMetal IşSendikası, Eğitim-
Sen'in bazı şubeleri ve Özelleştirme Karşıtı Plat-
form'un da bulunduğu bir MAI karşıtı Çalışma Gru-
bu'nun varlığı, adına sol denilen partiler dahil tüm
siyasal formasyonlann bir yolunu bulup iktidara
kapılanmanın ötesinde gözlerinin hiçbir şeyi gör-
mediği bir ülkede, kuşkusuz, sevindirici bir geliş-
medir. Sosyal demokrat ve merkez partilerin ge-
zegene dayatılan Yeni Dünya Düzeni önünde saf
tuttuklan bir ortamda, halkı, bu düzenin tehltkele^-
riyle ilgili uyarma görevini, birkaç yıldan bu yanâ
salt "hükümetlerdışı sivil toplum" örgütleri (ONĞ)
ve çokuluslu büyük finans devlerinin karmaşık sö-
mürü mekanizmalannın ipliğini pazara çıkarmaya
yeminli, son derecede yetkin ve dürüst birtür "eko-
nomik kontrekspertiz" uzmanları üstlenmişlerdir.
Keynesçi ve Marksist ekonomi uzmanları, üniver-
site öğretim üyeleri, çeşitli disiplinlerdeki araştır-
macılardan oluşan bu gruplar, ilk kez Fransa'da
1995 kışında patlak veren büyük grev hareketi sı-
rasında "Ekonomistlerin Tek Düşünceye Karşı
Çağnsı" adıyla ortaya çıkmıştır. Onu aynı türde
başka oluşumlar izlemekte gecikmemiştir. Cum-
huriyet okuyucularının yakından tanıdıkları ciddi
Le Monde Diplomatique'in başyazan Ignacio Ra-
monet'in girişimiyle kurulan ve günümüz ekono-
mik krizlerindeki rolü bilinen günde 1500 milyar
dolara ulaşan sermaye hareketlerinin vergilendiril-
mesini ilk kez yirmi yıl önce ortaya atan ve halen
bunun kavgasını veren 1981 ekonomi Nobel'li Ja-
mesTobin'inadınıtaşıyan "Tobin Yurttaşlara Yar-
dım Vergisi Hareketi" Action pour la taxation des
transactions financieres pour L'aide aux Citoyen
(Attac), aynı zamanda "Çok Taraflı Yatınm Anlaş-
ması'na (MAI) karşı, çeşitli sendika, sivil toplum ör-
gütü ve çevrecilerin de yer aldıklan oluşumun ko-
ordinasyonunu da başanyla yöneterek OECD bün-
yesinde sessiz ve derinden yürütülen bir numara-
lı halk düşmanı MAI girişiminin tekerine çomak so-
kulmasında da etkin olmuştur. Gerçekten de At-
tac, çoğul sol koalisyonun başbakanı üonel Jos-
pin'in, geçen 14 kasımda ülkesini MAI görüşme-
lerinden çekmesinde ve bu ürkünç "komplonun",
en azından şimdilik, engellenmesinde önemli rol
oynamıştır. Ancak sivil toplum örgütlerinin MAI ko-
nusunda işleri bitmiş değil.
Finans devleri daha kolay kotanlacağı düşünce-
siyle MAI'yi Dünya Ticaret Örgütü bünyesine taşı-
mışiardır. Savaşımı şimdi bu alanda sürdürmeye
hazırlanan Attac'ın gücü ise her geçen gün daha
artmaktadır. Katılımlar her gün 40 ila 60 üye düze-
yindedir. Üst düzey görevtileri, işsizler, öğrenciler,
ekonomistler, gazeteciler ve çok sayıda hekim de
Attac'ın üyeleri arasındadır. Medyadan da destek
gören bu sivil toplum örgütüne maddi yardımda
bulunanlar da eksik değildir. Nitekim bir ulusa]
araştırma merkezi uzmanı, "pazar diktatörlüğûıii
karşı savaş için", Attac'a, 180 milyar TL bağışla-
mıştır. Benzer sivil toplum hareketleri Belçika, Hol-
landa, Isviçre, Birleşik Devletler ve Kanada'da da
mevcut bulunmaktadır. Yine Fransa'da toplum dı-
şına itilmiş insanların sorunlarını sahiplenen "Eşit-
sizliklere KarşıAlarmAğı"(RAI), Işsizliğe Karşı Ey-
lem Birfiği" (AC), "Mesken Hakkı"(DAL) da bunlar
arasındadır. Sivil toplum kuruluşulannın "çevrenin
ve atmosfer"\n korunmasıyla ilgili uluslararası zir-
velerde ciddi birer baskı grubu olarak ağırlıklarını
duyurduklan, bu konuda olumlu adımların atılma-
sında önemli rol oynadıklan kimsenin saklısı değil-
dir. Şu sıralar Fransa'da CGT gibi büyük sendikat
örgütler, bağlı sendikalannı Attac'la işbirliğine yö-
neltmenin hazırlığındadır. Sozü edilen sivil toplum
kuruluşları, AMI ve benzer komplolaria ilgili girişim-
leri kamuoyuna duyurmada güvenilir kaynaklar-
dan yaralanmakta ve edinilen bilgi ve belgeleri çe-
şitli broşürler, incelemeler ve internet yoluyla ka-
muoyuna aktarmaktadırlar.
Attac ve benzeri sivil toplum örgütlerinin vahşi
kapitalizmin küresel komplolannın ipliğini pazara
çıkarmada ne denli etkin olduklannı anlamak için
1998 Eylülü'nde Cenevre'de bir araya gelen 450
çokuluslu şirketin para baronlarının, Christian De
Brie'nin Le Monde Diplomatique'in Aralık 98 sa-
yısında yayımladığı "MAI nasılparçaparça edildi"
adlı harika yazısının başında yer alan paragrafa
göz atmak yeteriidir: "Aktivist gruplann ortaya çık-
ması kamu düzenini, yasal kurumlan ve demokra-
tik sürecizayıflatmaktadır. (...) Sivil toplumun ge-
niş kesimlerinin çıkarlannı temsil ettiklerini ilan e-i
den bu hükümetler dışı aktivist örgütlehn yasallı-i
ğını saptamak için kural getirilmeiidir."
"Istedikleri yerde, istedikleri zaman, istedikleri-,
ni üretmek, gereksinmelerini istedikleri gibi sağ-
lamak ve sosyal, vergisel ya da çevresel alanda
mümkün olan en azyüke manız kalarak istedikle-
ri gibi satmak." Para baronlannın dünyaya dayat-
mak istedikleri yasa bu. IMF'nin yolunu gözleyen
eli kolu bağlı "hükümetlerin", iktidardalaşındahal-
kın çıkarlarını koruma görevlerini unutan partilerin'
yokluğunda, seslerini yükselterek talanlanna kar-}
şı çıkanları suçlamalan, dahası. zapturapt altına
almmalarını istemeleri bu yüzden. Ama pabuç bu
kez sanıldığı kadar ucuz değil!
Yılmaz, hükümete dayatma olamayacağım söyledi
'Seçimsiz istikrar olmaz'
tLHAN L YGUN
SAKARYA - Başbakan Mesut Yümaz.
hükümetin kurulması için uzlaşma diye yo-
la çıkıldığını. dayatmanın olmayacağmı ka\ -
dederek "Bu hükümet. 3 ajtk bir hökûmet
olacak" dedi.
Yılmaz dün EGS Holding tarafından Ka-
rasu ile Kaynarca arasındaki 100 dönüm ara-
zi üzerinde gerçekleştinlecek "İpek Vbhı Va-
disi Serbest Bölge Projesi''nin tanıtımı için
Sakarya Üniversitesi Kampusu'nda düzen-
lenen törene katıldı. Iftar yemeğini de bura-
da yiyen Başbakan Yılmaz. gazetecilerin çe-
şitli konulardaki sorulannı yanıtladı.
Yılmaz. DSP Genel Başkanı Bülent Ece-
vit başkanlığında kurulacak 56. hükümet
için, '•dayatma olup olmadığı" sorusunu.
"Hükümet için uzlaşma diye yola çıktık. Da-
yatma olmaz. Bu hükümet 3 aylık bir hükü-
met olacak" diye yanıtladı. Yılmaz, kurula-
cak hükümetin ağırlıkh olarak hangi kanun-
lan Meclis'ten geçireceğinin sorulması üze-
rine "Fazla unıudum yok. Bankalar \asasi
biam için çok önemli. Fakat, Bankalar Ka-
nunu'nda uzlaşma sağlanamadı. Görüşme-
ler de> am edivor. Bizinı için en önemli kanun
bu" dedi "Seçimden sonra parlamentoda
aynı tabtoçıkarsa neolacak" sorusunu "O za-
man bir seçim daha >ap«lır'" diye vanıtlavan
Yılmaz.u
tstikran seçmen sağlar. Bunun yo-
lu da seçimdir. Seçimsiz istikrar olmaz" şek-
linde konuştu. DYP'nin. Milli Eğitim Baka-
nı'nındeğiştinlmesini istemesinin bir dayat-
ma olup olmadığı şeklindeki soruyu da Yıl-
maz. "Biz Savın Çiller'ln açıklamasmı tek-
viz>ondan Sajın Ecevit ile izledik. Çiller te-
k'viz>onda açıklama t aparken Ecevit bana4
defa "bunlan hiç konuşmamıştık' dedi" şek-
linde vanıtladı.
Meral, çözüm için hükümetin kurulmasını beklediklerini söyledi
4
Çıkanlan işçiler geri alınsın'
Bolu muhabirimiz
Öner'i kaybettik
fstanbul Haber Servisi - Türk-lş
Genel Başkanı Bayram Meral. kuru-
lacak olan hükümetten, "kriz baha-
nesiyle" işten atılan işçilerin yeniden
işe alınmasını isteyeceklerini belirte-
rek aksi takdirde işçilerin önüne dü-
şerek ölünceye kadar yürüyeceğini
söyledi.
Bayram Meral dün ITGIWF
(Uluslararası Deri Giyim ve Tekstil
Çalışanlan Federasyonu) Genel Sek-
reteri Neil Kearney ile birlikte. Tuz-
la Organize Deri Sanayi Bölgesi'nde
işverenler tarafından, "kriz bahane-
sı" ile işten çıkanlan ve nay lon çadır-
larda işe dönmeyi bekleyen işçileri
ziyaret etti. Bugüne kadar Türkiye
Deri-lş Sendikası üyesi 1500 işçinin
işine son verildi. 21 fabrikadan çıka-
nlan yaklaşık 500 işçi ise fabrikalar
önünde naylonlarla kapladıklan ku-
lübelerde yeniden işe alınmayı bek-
liyor. Meral direnişteki işçilere yap-
tığı konuşmada. hükümetle yaptık-
lan anlaşmada, kriz bahanesiyle işçi
çıkaran şirketlere. atılan işçiler geri
alınıncaya kadar kredi verilmemesi-
ni sağladıklannı söyledi. Bu tür şir-
ketlerin özel bankalardan da kredi
kullanmasının önüne geçilmesini is-
tediklerini anlatan Bayram Meral.
u
Hükümet kurulur kurulmaz ilk işi-
miz sizin işedönmenizigörüşmek ola-
caktır. Eğer bir sonuç alamazsak o
zaman burava gelip önünü/de ölün-
ceye kadar v üriiyeceğim. Yeter ki siz
birlikteliğinizi sürdürün" dedi.
Kriz bahanesiyle Türkiye genelin-
de 85 bin işçinin işten çıkanldığını ve
bu işçilerin geri alınması için çalış-
tıklannı anlatan Meral daha sonra
şunlan söyledi; "Hükümetin kuruJ-
masını destekJediğimiz soyleniyor.
Hükümet olmalı ki. bu sorunlan bi-
rileriylegöriişelim. İvi kötü bir hükü-
met olmalı. Şu anda Türkiye'nin ko-
numu belli. Devamlı yönetkilerle ve
işverenlerlegöruşüyonız. Bacalar rüt-
meli ki, sbJer çahşabilesiniz.'*
Kurulan hükümetlerin hepsinin
aynı olduğu şeklinde laf atılması üze-
rine Meral, "O zaman beni gönde-
rin. Bir işçinin başbakan olduğu gö-
rühnüş ıııüdür" dedi.
Neil Kearney de yaptığı kısa ko-
nuşmada, direnişteki işçilere temsil
ettikleri çeşitli ülkelerdeki sekiz bu-
çuk milyon işçinin selamını getirdi-
ğini ve mücadelelerinı destekledikle-
rini söyledi.
Yurt Habeıieri Servisi -
Gazetemizin 20 yılı aş-
kındır Bolu muhabiriiği-
ni yürüten Doğan Öner
(65) dün astım rahatsızlı-
ğı nedeniyle yattığı Bolu
SSK Hastanesi'nde kalp
yetmezliğinden yaşamını
yitirdi.
1933 yıhnda Bolu'da
dünyaya gelen Doğan
Öner. uzun süre Devlet
Su İşleri Bolu 11 Müdür-
lüğü'nde işçi olarak ça-
lıştı. Kamu görevi sıra-
sında yaklaşık 25 yıl ön-
ce Cumhuriyet'in Bolu
muhabirüğini üstlenen
Doğan Öner. DSl'den 15
yıl önce emekli olmuştu.
Öner, gazetemiz muha-
birliğinin yanı sıra Bolu
Sesimiz. Bolu Haber ve
Bolu Gündem gazetele-
rinde de köşe yazılan ya-
zıyordu. Son 10 yıldır
kronik astım hastalığın-
dan rahatsız olan Öner,
geçen hafta rahatsızhğı
nedeniyle Bolu SSK Has-
tanesi'ne kaldınlarak te-
davi altına alındı. Doğan
Öner. nefes almadaki
güçlükler nedeniyle ön-
ceki gün oksijen tüpüne
bağlanmıştı. Dün sabah
kalbinin durması üzerine
bitkisel yaşamagiren Ön-
er, dün 21.20 sıralannda
yaşamını yitirdi.