Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10OCAK1999PAZAR
4 HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALİ SİRMEN
Arnavutköylü Niko
Sevgili,
Onu, on yıl kadar önce Atina - Istanbul arasın-
dakı kısa uçak yolculuğunda tanıdım. Aslında, kö-
tü anılaria dolu bir seyahatin sonuydu. Bir Alman
vakfının düzenlediği toplantı için gitmiştim Ati-
na'ya.
Tamamını izlemediğım, yarım bırakıp döndü-
ğüm, yarım bırakma nedenlerimi de oradaki Rum,
Kıbnslı Rum ve onlar tarafından getirilme nedeni-
nı hâlâ anlamadığım Kıbrıslı Ermeni muhataplan-
maanlattığımtoplantının başansızlığını, karşımda-
kilerin bağnazlığını gördükten sonra; artık bizim
aydınlann, Ege'ninöbüryanınınaydınlanylaönko-
şulsuz, sınıriarı iyi çizilmemiş toplantılara katılma-
lannın hiçbir yararı olmadığını anlamıştım.
Uçakta arkalara doğru bir yerdeydim. O yanıma
gelip oturduğunda dikkatimi çeken, uçağı yaban-
sıyan köylü tavırlan oldu. Canım sıkılıyordu, kim-
seyle fazla sohbet etmek istemiyordum. O ise bi-
rilerryle laflamaya can atıyordu.
Sonunda, sevımliliği yabaniliğimi yendi. Gemi-
ciydi, Yunanıstan'da yaşıyordu. Ama vatanı Arna-
vutköy'dü. Bütün Istanbul, hatta Anadolu Rumla-
n gibi, ruhunun bir parçası doğduğu yerde kalmış-
tı. Yunanistan'da da otursa, Arnavutköy'de yaşı-
yordu anılarında. Ve şimdi yurduna uçuyordu.
Heyecanlıydı, Arnavuktöy'den söz ederken göz-
leri parlıyordu. "Bızım çocuklara hediyeleraldım"
diyor, bakkalın, berberin adlarını sıralıyordu. Onu
hem sevdim, hem de bir etnik mozaiğin zenginli-
ğini yitirmiş eski Istanbul'a, o güzelim kentten göç-
mek zorunda kalıp da ikinci vatanlarında da ya-
bancı kalan insaniara hüzünlendim.
Uçakta yemek servisı başlayınca, Niko ekme-
ği büyük büyük kopararak, hostesten iki kez da-
ha ekmek isteyerek, tabağını parlatıncaya kadar
sıyırarak yedi önündekileri. Ege'nin iki yakası ara-
sında, Yunanlı aydınlann birtüriü varlığını anlama-
dıklan dostluk köprüsü, etiyle kanıyla canıyla ya-
nımdaydı.
Hepsi, topu topu, bir saat on dakikalık bir yol-
culuktu. Bız de olsa olsa, yarım saat kadar lafla-
mıştık. Ama Arnavutköylü Niko'yu ömrüm boyu
unutmayacağım.
Bilmem o gidişınde düşlerindeki Arnavutköy'ün
ne kadarını buldu. hangi dostlanyla halleşti, han-
gilerinin yittiğini öğrendi?
Ama bir zamanlar vadisindeki çılekleriyle ünlü
Arnâvutköy, haşince yağmaladığımız Istanbul'un
en eski ve günümüzde de diğerierine oranla do-
kusu en az bozulmuş Boğaz köyü ıdı.
"Idi" diyorum Sevgili, çünkü onu da üçüncü
köprünün ayakları altında ezmeye hazırlanıyor,
Ulaştırma Bakanı Topçu, hem de bir hiç uğruna.
Istanbul'un üçüncü Boğaz geçişi büyük tartış-
malara neden oluyor. Uzmanlar, Istanbul trafiğinin
yalnızca yüzde 10'unun bu güzergâhta olduğunu
söylüyor. Yeni projenin raylı bir sistem ve tüp ge-
çitle, taa Pendık, hatta Tuzla'dan başlayıp Yeşil-
köy'e kadar uzanacak, kentin trafik sorununa, da-
ha önemli çözüm getirecek biçimde geliştirilmesı
gerektigini vunguluyorlar.
Artık herkes bilıyor kı köprü insan degil, araçta- •
şıyor. Köprüden geçen araçlann dörtte üçü özel
araç, oysa geçenlerin dörtte biri bununla seyahat
ediyorlar. Toplu taşımacılık köprülerde gelişmiş
degil. Kısacası yeni köprü hiçbir şeyi çözmeyecek.
Toplu taşımacılığa öncelik veren raylı sistem ve tüp
geçit ise Pendik - Yeşilköy arasında bir güzergâh-
ta saatte 60.000 kişiyi taşıyacak.
Ama inat, rant tutkusu hiçbir şey dinlemiyor. Bir
rant uğruna nice semtler batıyor.
Sevgili, doğduğum yerlerin ölümünü izliyorum,
neacı duygu bilemezsin. "Keşke" diyorum, "etki-
li ve yetkiiiler de Amavutköylü Niko kadar içten se-
vebilselerdi şu Istanbul'u." . . .
Divriği
Belediye Başkanı'na
yargılama karan
SfYAS(Cumhııriyet)-
Divriği Belediye Başka-
nı Muharrem Yağbasan,
gazetemizde yayımlanan
söyleşıde "'güvenlikgüç-
lerini alenen tahkir ve
tezyif" ettiği iddiasıyla
Sıvas Ağır Ceza Mahke-
mesi'nde yargılanacak.
Belediye Başkanı Mu-
harrem Yağbasan hak-
kında7Eylüll995tarih-
li Cumhuriyet gazetesin-
de terör nedeniyle yörede
köylerin boşaltıldığina
ilışkın söyleşide. "Üçede-
Id bazı idari uygulamala-
n konu ederek kamu gö-
revtileri ve güvenlik güç-
lerini alenen suçladığı. 0-
çedeki idari uygıılamala-
n çarpıttığı, göre\iyle
bağdaşmayan açıklama-
larda bulunduğu" gerek-
çesiyle ll Idare Komisyo-
nu'nca soruşturma açıl-
mıştı.
Mülkiye Başmüfettişi
Halil Yılmaz ile Ayhan
Nasuhoğlu'nca yürütü-
len soruşturma sonunda,
Yağbasan'ın yargılanma-
sına karar verilmişti.
Divriği Belediye Başka-
nı adına avukatı Ceyhan
Mumcu'nun itirazı üze-
rine Danıştay 2. Daire
Başkanlığı. Sıvas II 1da-
re Komisyonu karannı
usulden bozmuştu.
Danıştay'ın, Adalet
Bakanlığı "ndan izın alın-
madan Yağbasan'ın yar-
gılanamayacağı gerekçe-
siyle karan usulden boz-
masi üzenne Sıvas Mu-
hakemat Komisyonu
ikinci bir karar aldı. Ko-
misyon Yağbasan'ın,
"Basın \olu ile suç isnat
etmek" yenne "Güven-
lik güçlerine alenen tah-
kir ve tezyif" suçundan
yargılanmasına karar
verdi. Komisyon karan-
na göre Yağbasan, Ada-
let Bakanlığı Ceza İşleri
Genel Müdürlüğü'nden
alınan 17.8.1998tarihve
1.133.275 1998 sayılı
izinle, 7.9.1995 ve 6.1.
1996 tarihli Cumhuriyet
gazeteleri, 1.5.1996 gün-
lü Yeniyüzyıl gazetesi ile
11.1.1994günve38sa-
yılı Tempo dergisinde
yayımlanan açıklamala-
n nedeniyle yargılana-
cak.
Yağbasan, Memurin
Muhakematı Kanu-
nu'nun 5., Ceza Muha-
kemeleri Usulü Kanu-
nu'nun 163. ve eylemine
uyan TCY'nin 159. mad-
desi uyannca Sıvas Agır
Ceza Mahkemesi'nde
yargıç önüne çıkacak.
CHP'den uzun süredir
Divriği Belediye Baş-
kanlığı'nı yürüten Mu-
harrem Yağbasan 18 Ni-
san'da yapılacak seçim-
lerde CHP'den milletve-
kili adayı olmaya hazırla-
nıyor
İsroHüstiine 'olumsuz'sorulan derledik ve bir Yahudi'yeyöneMk
Sunuş
Irak ve îsrail'i kapsayan bu altı günlükyazı
dizisinin sonuncusu bir söyleşiye ayrıldı. hrail'e
ayrılan bölümde bu ülkenin ikiyüzünü, çölde
yaratılan cenneti veyaşanan cehennemi
sergilemeye çahşmışîık. Ancak îsrail üstiine
Türkiye ve dünya kamuoyunda bir dizi olumsuz
yargı var. Bu sorulan bir Yahudi 'ye yöneltmek
ilginç olurdu. Ama hangi Yahudi 'ye? Bir
politikacı yuvarlak yanıtlarla geçistirebilirdi;
sokaktaki adamın ise bilgisi, kültürü yetmezdi.
Bir ' 'kurucu " amdık. Kurucular bir kuşak.
1948 'den 1960 'a kadar dünyanın dörî
köşesinden Îsrail toprağına göç eden;
biryandan ülkeyi çevreleyen 21 Arap
ülkesinin somuî tehditlerini göğüslemek,
art arda patlayan irili ufaklı savaşlarda
tüfeği omuzlamak; biryandan da acımasız
çölde yeni bir yurt yaratmak için kolları
sıvayan Yahudiler bunlar. Çö'lü yeşertmişler,
dağları, düzlükleri ağaçlandırmışlar; dü'şman
bir coğrajyada ııygar bir ülke yaratmışlar.
Derme çatma barınaklara sığınıp
çağdas kentler kurmuşlar ve çokyoğun,
çok zorlu kapışmalarla geçen bir dönemin
yaşayan îamklan. Sorularımızı onlardan
birine yönelttik. Kimilerinde bocaladı.
Kimilerine zeki yanıtlar verdi. Kimilerine
verdiği yanıtları kendi de beğenmedi.
Kimilerini şaşırtıcı bir içtenlikle, özeleştiri
yaparcasına yamtladı. Biz bu ilginç söyleşiyi
hiç yorumsıız aktarmayı yeğledik.
Bir 'kurucu' ile dobra dobra...irinci soru: Bu ülke, bu
devlet kurulurken "Vatan-
sız halka, halksız toprakla-
rıverin"' dendi. Propagan-
da böyleydi. Ama bu kötü
biryalandı. Çünkü bu topraklar halk-
sız degildi. Siz Filistinlileri kovarak bu
topraklara el koydunuz.
Davit Angel - Bakın, Birleşmiş Mil-
letler, 29 Kasım 1947'de bu toprakla-
nn iki halk, iki ulus arasında pay edil-
mesini kararlaştırdı. Bu, Îsrail Devle-
ti "ntn kurulmasmı resmen kabul eden
bir karardır. Filistin muhacirleri denen
Araplar bu topraklarda olsa olsa iki ku-
şak ya da üc kuşaktır yaşıyorlardı. Bu-
na karşılık bundan 150 yıl önce Filis-
tin, yani Palestina denilen bölgede 50
bin Yahudi yaşıyordu. Çogu Osmanlı
yani Türk devletine bağlı Türk vatan-
daşlanydı.
- Peki ne kadar Arap vardı?
Davit Angel - En çok 40-50 bın.
- Yani sızce bu topraklarda binlerce
yıldan beri Araplar yaşamıyorlar mıy-
dı ? îsrail boş topraklara degil. o A rap-
ların yaşadıgı topraklara el koyarak
kurulmadı mı ?
Davit Angel - Tarih kitaplanna ba-
karsanız, bu topraklarda ancak birkac
köy v'ardı. Galilee'de, ülkenin orta ke-
simlerinde veya çölde birkaç Bedevi
kabilesi vardı. Fakat aslında bütün
Araplar. Arap ülkelerinden tsrail'e ça-
lışmak. iş bulmak için gelmiş.
- Yani tsrail devletinin kuruluşun-
dan önce?
Davit Angel - Evet. Bundan 100 se-
ne evvel, Ulusal Siyonist Kongresi bu
topraklann Yahudi ulusunun anayurdu
olduğunu anlattı Ardından yavaşyavaş
buraya idealist Yahudiler gelmeye baş-
ladılar. Onlarla birlikte bu topraklara
refah da geldi. Çünkü ış getirdiler, tek-
noloji getirdiler. Burada yaşayan Arap
köylüler tarımda çok geriydiler. çok
yoksul yaşıyorlardı. Buradaki tanm ilk
idealist Yahudilerle başladı.
- Toprakları satın mı aldı bunlar?
Davk Angel-Pektabii.
- Kimden aldılar?
Davit Angel - Buradaki topraklar as-
lmda Osmanlı lmparatorluğu zamanın-
da, Osmanlı padişahlannın toprak pay-
laştırma sistemine göre buradaki bey-
liklere verilmişti. Padişahlar "'Bu top-
rak senin. Sen de bana verginı ver" de-
diler.
- Peki îsrail devleti kurulduğunda,
1948'de yani, buradaki topraklann ne
kadarı Yahudilere aitti?
Davit Angel - 1947 paylaşma harita-
sında Yahudilere bırakılan topraklann
yüzde 80'ı Yahudiler tarafından daha
önce resmen satın alınmış topraklardı.
Ama değersiz topraklardı. Bataklık.
cöllük...
- Kimden satın almmış bunlar?
DavitAngel - Burada yaşayan beyler-
den. Bedevılerden... Tapulu topraklar
yani...
İkinci soru: Anayasanızda. "Îsrail
bir Yahudi devletidir" diyeyazıyor. Fi-
->- m H
JERUSALEM
AN 1)1 N
buçuk asırdan beri bura> a
gelen Yahudiler, buraya
Arap ülkelerinden işçi ge-
tirdiler. Arap ışçı yani.
Onlar burada 2 bin sene
yaşamadılar. 2 bin sene-
dır bu topraklarda yaşa-
yan olsa olsa bir iki köy
vardır. Ama onlar 2 bın
sene önce Yahudi köyle-
riydi: sonra Hıristiyan ol-
desteği ile...
- Politik destek mi?
Da\it Angel - Pek tabii. Çünkü ora-
daki Yahudiler politik bakımdan çok
aktıfler ve oradaki hükümet üstünde
büyük etkileri var. Yani Yahudi lobisi-
nin Amerikan hükümetinin üstündekı
tesirin cevabı, Amerika hükümetinin
îsrail'i desteklemesi oluyor.
- Yani tsrail, ABDdeki zengin Yahıı-
dilerin desteği ile mi ayakla durabili-
il sizin dçvletiniz degil demiş olı^yor-
suriuz. yanfîf rnı?'
listinlilere, burası sizin yurdıınuz, Isra-
il siziı
suriuz
Davit Angel - Anlamanız Tazım. 2.
Dünya Savaşı sırasında, Holocaust'ta
kaç milyon ınsan öldürüldü? 25 mil-
yon.
- Evet, bunu biliyoruz.
DavitAngel - Ama altı buçuk milyon
Yahudi. yalnızca Yahudi olduklan için
öldürüldüler.
- Evet. dogru
Davit Angel - Yeni bir devlet kurul-
duğu sırada, onlara burası Yahudi lerın
ülkesi, devlet Yahudılerin devletidir
denmeseydı, buraya gelmezlerdi. Baş-
ka ülkelerdeki gibı bir azınlık olarak
vaşayacak olduktan sonra nıye gelsın-
ler kı? Unutmayınız ki yeryüzünde hiç
bir ülke, Yahudi ülkesi gibi değıldir.
Çünkü biz dün>anın en küçük monote-
ist (tek tannlı-AE) dinıyiz. En küçük
ulusuyuz. Ve asimilasyona uğramama-
mız için, bir Yahudi ulusu olarak varlı-
ğımızı devam ettirebilmemız için bu
topraklar, bu ülke Yahudilerin ülkesi.
devleti olarak ilan edildı.
- Gene de sorumun yanıtı degil bu
Fılistinlilerin perspektifinden bu de-
dıkleriniz nasıl anlaşıhr'
Davit Angel - Filistınlılerin perspek-
tifi.. BırkerekımdirFilistinlıter?lsra-
il'in çevresinde 200-300 milyon Arap
var. 21 Arap ülkesi var. Bir asırdan, bir
dular, sonra Müslüman oldular ve Müs-
lüman kalditer Sonra 1948de burada'*'
bulunanlann nüfusu 650 bin idiyse, bu-
nun 150 bini Araptı ve onlar eşit haklı
Israil yurttaşı oldular. Eşit. Askerlik
yapmazlar fakat vergi verirler \e eşit
haklı vatandaş olarak oy verirler. Dive-
lim ki Îsrail yurttaşı olmak istemeyen
150-180 bin kişi Gazza'ya kaçtılar.
Lübnan'a kaçtılar veya Ürdün'e... Bu-
gün Filıstinlilerin nüfusu diyelım kı 3
mılyondur. Fakat 1948'de 3 milyon Fı-
lıstin göçmeni yoktu. 150-180 bin göç-
men vardı.
Üçüncü soru: îsrail SOyasına girdi,
ama hâlâ yapay bir devlet. Yani var-
dımlar, ekonomik ve askeri vardımla
ayakta duruyor. ABDden gelen var-
dım olmasa îsrail kendi ayakları üs-
tünde duramaz. Ne dersiniz?
Davit Angel - Sız, dıyelim kı atletik
olarak zayıf bir çocuksunuz \e okulda
sızi hergün dövmek istiyorlar. Kuvvet-
li bir ağabey bakmaz mısınız etrafınız-
da? Sizı korusun diye yani. Amerika.
Îsrail için kuvvetli bir ağabeydir. Çün-
kü tsrail Devleti'nin bağımsızlığını ılk
kabul eden Amerikalılardır.
- Olabilir. Ama ben 50yasmdaki Is-
rail den söz etmek iste...
Davit Angel - Bakın, bakın. bugün
tsrail aslında Amerikan hükümeti tara-
fından desteklenmiyor: desteklenıyor-
sa Amerika'da bulunan Yahudilerin
yor? 50 yıllık bir aevleNn artık kendi
ayakları üstünde durahilmesi gerek-
mez mi? ' ı
Davit Angel - Bakın bizim, bu ülke-
nin nüfusu 5 milyon Yahudi ve hemen
hemen I milyon tsrail yurttaşı olan
Arap. Yani hepsi 6 milyon... Etrafımız-
da bulunan Arap ülkelerinin nüfusu
300 milyon. Onlann elinde bulunan
topraklar binlerce \c binlerce kilomet-
rekare. Israil'in bütün toprağı 23 bin
kilometrekare. Trakya'dan daha küçük
bir ülke. Şimdi Mısır'la 1979'da yapı-
lan banşa kadar...
- Camp Davit ?
Davit Angel - Evet, evet. tsrail dev-
letinin kuruluşundan itibaren diyelim
30 yıl. Arap ülkeleri tsrail'in varlığını
kabul etmediler. Amerika'nın desteği
olmasaydı, 30 yıl bu topraklarda tutu-
namazdık.
Fakat Mısır ile Camp Davit Anlaş-
ması imzalandıktan sonra tsrail artık
daha bağımsız bir memlekete dönüştü.
Çünkü bugün tsraıl'de bulunan tanm.
sanayi, high-tech. yani yüksek teknolo-
jı... Artık güçlüyüz biz.
Dördüncüsoru: Amerika ve Ingilte-
re, İsraıi devletinin kuruluşunu destek-
lemeleri aslında. Yahudilen çok se\-
diklerinden filan degildi. Onlann asıl
planı Ortadogu petrolleri için hir bek-
çi. hir ileri karakolyaratmaktı. Buplan
bugün de yürürlükte. Ne dersiniz?
Tel Aviv: Tarihte vaad edilmiş topraklar' üstünde, yoktan yaratılan ilk Yahudi kenti
Bir kentin dünü...
Tel Aviv Israil'in başkenti. Ama Yahudiler için daha
derin bir anlarru var. Çöliin denizle buluştuğu yerdeki
çorak topraklarda, 3000 yıllık ^afa limanının bitişiğin-
de, ilk Yahudi göçmenler bir kent kuımaya giriştiler.
...vebugünü
Çöl. kentin içinde başlıyordu. Bugün Akdeniz kıvısın-
da çok bakımlı, çok modern bir kent yükseliyor. ÇöL
kentten yüzlerce kilometre güne\e geriİetilmiş. Yemye-
şil ve zengin Tel Aviv herhangi bir Avrupa başkentin-
den farksız hatta yer yer daha çağdaş. Üstelik Akdeniz
kıjisı bo\ unca uzanan Tel Aviv, her yerinden denize gi-
rilebilecek kadar da temiz. Tel Aviv \ahudilerin çölde
yarattığ] cennetin bir simgesi ve bunu hak ediyor_.
Davit Angel - Sorunuza bir soruyla
cevap vereceğim. Irak petrolleri hangi
havaalanından kontrol ediliyor? Îsrail
havaalanlanndan mı. yoksa Incirlik'ten
mi?
Beşincisoru: Devletin kurulus yılla-
rında tsrail, Yahudiler için bir çekim
merkezi, bir coşku kaynagıydı. Artık
degil. Neden?
Davit Angel- Bakın genç bir gelinin, ,
genç bir damadın seksapeli çok daha
fazladır. Biraz beyaz saç, beyaz bıyık
oldu mu artık o kadar seksapelli olma-
yız. Amabırakalım şimdi seksapeli. Bir
kere teknolojı çok gelişti. tstanbul'dan
uçağa binip gelmek 1 saat 40 dakika.
Amerika'dan 9 saat. CNN ile aynı da-
kikada başka bir ülkede ne olduğunu
görüyorsun. Yani artık îsrail adlı bu ge-
linın çok çekıcıliği kalmadı. Fakat Îs-
rail. Yahudi ulusunun güvencesidir, sı-
gortasıdır. Çünkü Yahudi olduğu için
yaşadığı ülkede bir gün bir baskıyla
karşılaşır, zora düşerse tsrail onun si-
gorta poliçesidir.
- Anlıyonım Ama burada çölügeri-
letmek için dogayı yenmek için çalı-
şan, etrafları düsmanlarla çevrıli olan
Yahudiler, 194H devel 950 de bu ülke-
ye göç edenlen ölümü de göze alarak
geldiler buralara
Davit .Angel - Bugün de aynı tehlike
var.
- Biliyorum. Ama o zamanlar bu in-
sanlar heyecanla gelmislerdi bu top-
raklara. coşkuyla gelmislerdi. Yahudi
diasporasında bu coşku sanki silindi.
Artık îsrail e göç etmek, bu topraklar-
da çogalmak, kendianavurdunugeliş-
tirmek idealleri sanki diasporadaki Ya-
hudiler arasında söndü. Oyle mi?
Davit Angel - Belkj öyledir. Çiinkü .
J ı ı \r\ ,.--/ilKl~ 7 ~!/(IJJ
yurtdışında bulunan Yahudıler şu an
yakın bir tehlike artifuîa değilfer. Âma'
biiiyorlar kı bir tehlike olduğunda tsra-
il"e gelip bannabılirler. Aynca tsrail'de
yaşayan 6 milyon Yahudi 'den başka, en
çok bir kaç milyon da dışanda var. Hep-
si bu. Ama bir Yahudinın. tsrail dışın-
da yaşamasının bir bedeli vardır. Onlar
da bu bedeli seve seve ödüyorlar.
Altıncı soru: Irkçılıktan en çok acı
çeken bu halk, şimdi Yahudi ırkçılıgı
yapıyor...
Davit Angel - Hangi dinden, hangi
mılletten, hangi milliyetten olursa ol-
sun insan insandır. Şimdi 1967 savaşı-
nın sonunda Îsrail kendini öyle bir du-
rumda buldu ki ister istemez başka bir
halka hükmetmesi gerekiyordu.
- Kimleri kastediyorsunuz?
Davit Angel - Buradaki Araplar. Baş-
ka bir ulus üstünde egemenlik kurmak
ınsana aykındır. Ama benim ülkemde
de bazen akıl konuşacağına zorba güç,
kuvvetli kollar konuştuğu için içimiz-
deki canavar uyanıyor ve karşımızdaki
insanlan korunacak bir azınlık olarak
görmek yerine, zorla boyunduruk al-
tında yaşatılmaya kalkışılıyor. Bu in-
sanlık dışıdır. Fark etmez, hangi dinden
olursanız olun fark etmez. Bazı günler
ben utanınm, bir îsrail yurttaşı olarak
bir Yahudı olarak ben utanıyorum.
Yedinci soru: tsrail yayılmacı bir ül-
kedir. Tevrat taki "vaad
edilmiş topraklar" kavra-
mını aşırı yorumlara ugra-
tarak dev bir Yahudi impa-
ratorlugu kurmak istiyor.
Fırsatını buldugu anda Is-
tanbul dan Orta Asya 'ya
kadar uzanan muazzam bir
Yahudi imparatorluğu kur-
mak istiyor.
Davit Angel - Bir kere en
büyük Yahudi krallar döne-
minde. Hazreti Davut ve
Hazreti Süleyman döne-
mınde de Îsrail Krallığı he-
men hemen bugünkü sınır-
lar içindeydi. tdeolojik ne-
denlerle Tevrat'ta. Mısır'da-
kı Nil Irmağı'ndan Dicleve
Fırat'a kadar büyük bir im-
paratorluk meydana getire-
ceğiz. diye yazıldı. Önemli
bulmuyorum.
Bu ülke bize Tann'nın
armağanıdır, dünya ınsan-
lannın. yani Birleşmiş Mil-
letler'in armağanıdır. Biz-
de bir deyiş vardır: Sana bir
armağan \erdikleri zaman
onu al ve onu sakla. Türk-
çeye iyi tercüme edebilecek
misiniz bilemiyorum, ama
bizim ödevimiz, bize veri-
len bu armağanı saklamak-
tır. Bu küçücük ülke bize
bir armağandır ve biz onu
koruyacağız, saklayacağız
veo bize yetiyor...
BİTTI