17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 OCAK 1999 PAZAR 10 PAZAR YAZILARI Artık Meryem'in kucağında değiller...Kim ne derse desın. büyüklerin dünyasında (oculdann sadece \e sadece hayalleri çocuk kalabiliyor. Yaşamın gerçeğinde durum hiç de i; açıcı değil onlar için. Çünkü büyüklerin yarattığı onca sorunla boğuşmaktalar. Dünyanın batısında da doğusunda da değışmeyen bir durum bu. Oysa Batı'nın geçmişınde çocuk hem dini hem de fol klorik açıdan çok önemli>di. Fransa Kralı XIV'. Louis'nin. ünlü Versaille Sarayrnın her yennde çocuk resımleri görmek istediğini yaziyor kimi tarih kitaplan. Hıristiyanlık öğretisınde çocuk. her şeyden önce Meryem'ın dızleri üzerınde ya da kucağında oturan Isa'dy bıldığiniz gibi. Ortaçağın en yaygın görûntüsüydü bu. Rönesans'ta da belli başlı sanat akımlannın en önemli malzemesi çocuklardı. Çocukİsa'yı, Rafaelloda. Leonardo da Vind de ışlemişlerdir eserlerinde. Bızım de edebiyatımızda, folklorumuzda çocuk bır haylı önemli yer tutar. Ünlü Oğuz Destanı nın kahramanı Oguz'un güçlü ve becenklı oluşu çocukken edindıği özellikler olarak anlatıhr. Edebıyatımızdakı en eski çocuk kitabı olduğu söylenen Nabi'nin Hayriye'sınde de yazann kendı oğluna verdiği dini bılgıler, öğütler vardır. Dünyanın en çok okunan kitaplan arasında çocuklann dünyasını anlatanlar büyük yer tutarlar. Gulüver bunlann en bılınenlerinden. Yazıldığı dönemm sansürü LONDRA yüzünden yazarrna oldukça sıkınlılar çektiren Gulliver, bir çocuk klasiği olarak kabul edılmiştir gerçi, ama lngiliz krallığı özerinde rüm monarşileri. iktidarlan eleştiren, büyükler ıçin yazılmış bir masaldır aslında. Yazan Jonathan Swift'in, "insansevmez" (mizantrop) düşüncelerle kaleme aldığı. insan davranışlannı eleştiren birçok eserinden biridir. Ama nedense kitaplannda eleştirdikleri, çocuklann dünyasına uygun bulunmuş olmalı ki bız hâlâ onun eserlerini çok yanlış bir biçimde çocuklar içın yazılmış sanıyoruz. San Odanın Esran. Pal Sokağı'nın Çocuklan. çocuklann dünyasının ne kadar zengın olduğunu anlatan diğer önemli klasiklerdir. ÇocukJar ne yazık ki çok uzun zamandan beri büyüklenn dünyasında, bedenlerinin ve morallerinın kaldıramayacağı sorunlar yaşıyorlar. Gen kalmış ülkelerde. küçücük çocuk vücutlan üzerine yüklenmiş ucuz üretim bayalığının "küçükten vetiştirme" adı altında meşruluk kazandığı bilinıyor. Kimi Uzakdoğu ülkelerinde de çocuklann "seks endüstrisT olarak adlandınlıp ekonomik bir de sıfata kavuşturulan rezilliğin tam ortasında olduklannı herhalde bilmeyen yok. Batı'da da kutsal Meryem'in kucağına layık göriilmüş bulunan çocuk denen muazzam \arlık. sanat ve edebiyat dünyasında gördüğü sevgiyi yaşamın gerçeğinde bulamadı. Korunmasız. kolayca kandmlabilecek küçücük çocuklar. ruh hastası kimılerinin cinsel saldınlanna uğruyor; tüm yaşamlannı etkileyecek bunalımlara sürükleniyorlar. Ingiltere'de pedofilinın (sübyancılık) sürekli arttığını ortaya koyan bir rapor, alınan önlemlerin bir işe yaramadığını kanıtlıyor. Başı sonu belli olmayan seks anlayışınm her dönem değişen "moda" eğilimleri var. Cinsel yaşamın sadece bugün değıl çok eskiden beri çılgınca olduğu lngiltere"de 17. yy'da sevgılilenn birbırlerini _ _ ^ _ _ ^ _ _ _ kırbaçla dövmeleri modaydı. Bu modanın yan sektörlennden bıri de neydi biliyor musunuz? Aynı anda kırk kışiyi bırden kırbaçlayan makinelenn bulunduğu özel genelevler. Sekste sınır tanımamazlık, işi çocuk pornosuna kadar götürebıldı. Yenı ve yaygın "moda" şimdilerde bu. Bir yaşındaki çocuklann bıle porno filmlerde oynatıldığına tanık oldu lngiliz toplumu. Asıl korkunç olanı da çocuklann en güvenılir yer olduğu sanılan aile içinde bu tür sorunlar yaşamalan. Babalan tarafından cinsel MUSTAFA ERDEMOL tacize uğrayan kız ve oğlan çocuklannın dramı günlük gazetelere açıkça konu olabiliyor artık. 19 yaşındaki Metanie Evans babası tarafından dört yaşından ben cinsel tacize uğradığmı anlattı bir gazeteye. Evans sadece babasının değil, anne bir, baba ayn erkek kardeşinin de cinsel saldınlanna uğradı. O erkek kardeş de aynı babanın tacızlenne maruz kalmış bir başka kurban oysa. BehçetNecatigü çocuklann anasız-babasız kalmalanndan duyduğu üzüntüyü Korku başlıklı şiirinde şu dizelerle dile getirmişti: "Tann onlan dört gözden ayırmasın. / Hiçbiri anne baba vokluğu bilmesin. / Büyükler gidince çocuklar küçükse onlar da öimeİi. / Çünkü kendi evlerinden gayn d evieri / HeJe o kq ayian korkulu akşam üzerleri / Bider ki büyükken bu kadar yalnmz da / Ya onlar küçücük kalırsa ardımızda. / Hem onlar geç büyürler, sonra ne güç büyürler / Daha yavnı dünyanın farkında değiller / Ü'şümüş soğuklarda yatağımıza gelirler / Btder ki büyükken bu kadar \ ılmışız da / Ya onlar küçücük kalırsa ardımizda™"1 Necatigil'ın bıldiği çocuklar, anne ve babasız kalmaktan çok korkarlardı malum. Hangimiz korkmadık ki... Ama Ingiltere'de cmsel tacizine uğradığı için babasmı öldürmek isteyen çocuklar bu tür bır korkuyu hiç ama hiç duymuyorlar. Çocuklar için korku duymanın tam zamanı şımdi. Bunca yalnız insan nereden geliyor Eski bir şarkı çalıyor şu anda. "Bütün bu yaüuz insaıüar nereden gelirter" diye soruyoradam. Yalnız insanlann en büyük yükü. her an sırtlannda taşıdıİdan birer kişilik dünyalardır, diye geçiyor aklımdan. Yalnız olmak için Kuzey Kutbu'nda beyaz ayı aramak gerek değil elbette. Biliyorum. "•ikfli >alnızlıklar" belki de en beteri. Ama, ınanıyorum kı yalnız yaşanan mutluluklar da vardır - değeri iş işten geçince bilinen... Her neyse. Stockholm'de karlı bir pazar günü \alnız insanlar ne yaparlar? Kentin göbeğindeki KraliçeCaddesı'ni boydan boya geçerek August Strindberg''m "Mavi KulesPne gıdebılirler. Eğerkarşıdan gelen birinin karnma kafa atma riskini göze alırlarsa caddenin ortasında metal harflerle yazılı Stnndberg sözlerini de bkuyabilirleryürürken. Bilmiyorum o sözleri arasında "Cehennem de kadın. cennetde" var mı. Strindberg, birçok ilişkisi olmasma karşm temelde hep yalnız kalmış bır insandı. "Marmazel Jufie*yi yazacak kadar kadm ruhunu biliyordu, ama bir maço gibı de kadınlan hor görebiliyordu. Şımdi çok kişınin beğenisini giderek daha da artarak kazanan yanı. görüşlenni açıkça söylemesi ve ettiğı laflan geri almamasıydı. Yalnız bir insan. dünyanın en çok dernek üyesi nüfusa sahip olduğu bu ülkede "Pazar Babalan" Derneği'nin biretkinliğine de gidebilir. Buradaki baba, sizın bildiğiniz baba değil; normal baba. Yani çocuk sahibi bir erkek. Çocuğunun annesinden ayn yaşayan - boşanma sonucu ya da düpedüz evden taşınarak- birçok erkek, ikı hafta sonunda bir çocuğunu, çocuklannı doğal annelerinden alır. Bunlar, çocuklannın iki günlük imparatorluğun keyfini sonuna dek çıkarmaya çalışmalanndan tanmırlar. En tutturucu, en yüksek sesle şunu bunu isteyen. çabuk yüz as\p geç gülen bu çocukları sınırlı saatlerde mutlu etmek, evlerine, annelerine yalnızca olumlu mesajlan taşıyarak dönmelerini sağlamak kolay değildir. tşte bu çocuklu yalnız insanlar, müzelere, dev ekranlı ve çok boyutlu sahneye sahip Cosmonova'ya giderler. Benzerleriyle birlikte her şey için kuyrukta dururlar; bilet, dondurma, kola. ıvır zıvır, şeker ve popcorn için. Bu insanlar, bırbirlerine kaçamak da olsa, anlayış dolu bakışlar da atarlar. Ve hatta, eğer mevsim uygunsa parklarda ahbaplık da kurabilirler. Ama dönecekleri yer, yalnızlıktır; kapıdan girer girmez, sırtlanndakı dünyayı antreye bırakıriar ve yeni yalnızlıklann planlamasmı yaparak bir koltuğa uzanırlar. Dergılere, gazetelere ilan da verirler "Kırk vaşında, çocuk sorumı ve herhangi bir aşın tutkusu olmayan bir bey. oruz-kırk yaşlannda. boş zaman değerlendirmesini seven bir kadın arkadas, amw", gibi. Erkekler de: "Ekonomi sorun değO." Evet sevgili tngiliz şarkıcı; bunca yalnız insanın nereden geldığini merak ediyorsun. John Lennon artık yok, ama eskilerden biri bir fısıldayıversin, bunca yalnız insan nereye gidiyor sorusunun yanıtım... Onlar çünkü yalnız dünyalannda çarpan birer yürektirler... ManudveMaıia,rengarenkçekir- g ^ g yoriar. Almanya'mn Dresden kentindeki müzede 8 Ocak'ta açılan böcek maketleri sergisi 15 NisarTa kadar sürecek. Japonya'da üretilen hareketii dev böcek maketleri, bttgisayaria yöne- tiliyor. Sergi, özellikle çocuklann çok ilgisinj çekiyor. (Fotoğraf: AP) Rio De La Plata kıyılannda sıcak bir yaz günü "Gümüş Nehır" olarak da anılan Rio De Le Plata, Arjantin'in başkenti Buenos Aıres'ın bir banliyösü. Arjantin'le Uruguay arasında doğal bir sınır oluşturan nehir Gümüş Nehir olarak adlandınlsa da kahverengi alayor. Ocak ayındayız, ama Güney Amerika'da sıcak yaz günleri yaşanıyor. Saat sabahın 7'si olmasına karşm hava daha şimdiden 20 derece. Herkes pencereleri açık yatıyor. Sabahlan kahvaltıda geleneksel olarak sıcak süt içiliyor ve bir tür Fransız ekmeği olan flantaya reçeli andıran ayva ezmesi sürülüp yeniyor. Rio De La Plata'da gençler kot pantolon ve deri ayakkabılar giyiyor. Sokağa çıkarken cüzdanınızı ve kimliğinizi unutmamanız gerekiyor. En az 2-3 isim, sonra soyadı yazılan ve en önemli belge olan kımlikler her yerde soruluyor. Rio De La Plata'da bütün sokaklann birbirini kestiğini görürsünüz. Burada dolmuş yok. Dolmuş fikrine şoförler sendikası karşı BUENOS AIRES FRANÇOIS MURAT ERGtNÖZ çıkıyor. Bu ilgınç bölge, elli beş yıl önce Ispanya'nın kuzeyinden gelen göçmenler tarafından kurulmuş. O zamanlar Rio De La Plata çok zengindi. Güzel yemekleri, tiyatrolan, tangolan ve Arjantin buğdayıyla ünlüydü. Artık "aguinaldo" yani tatil sona erdi. Aguinaldo haziranda ve Noel'den önce aralık ayında iki kez yaşanıyor. Aguinaldo, 13 ay demektır. Yani 12 ay ödenen maaşa ek olarak bir maaş daha ödenir tatil parası olarak. Halk, tatil için genellikle Pannoux Balnoonire kıyılannı seçiyor. Burada Rusça tabelalara rastlamak mümkün. Rus gemileri, yakındaki Güney Atlanta limanına buradan geçip giderlerdi. Aguinaldo'dan dönen insanlan yoğun bir çalışma hayatı bekliyor. Rio De La Plata'da işten çıkan insanlar sinemalara, tiyatrolara gıttikten sonra geceyi distoketlerde noktalıyorlar. Gençler için diskotekler az masraflı. Çünkü kızlar para ödemiyorlar ve bir bira alana iki bira bedava veriliyor. Şunu da özellikle belirtelim ki, bir prezervatif bir fincan kahveden daha ucuz. tnsanlar kendi sağhldanmn yanı sıra eşlerinin ve çocuklannın da sağlığına büyük önem veriyorlar. AIDS kurbanlan dava açabiliyor. Devlet, bu konuda gerçekten üstüne düşen görevi yapıyor. M i l l i P i y a n g o c e k i l d i B ü y ü k i k r a m i y e . İ s t a n b u l ' d a s a t ı l a n y a r ı m b i l e t l e r e ç ı k t ı A N K A R A (AA)-MiHı Piyango'nun 9 Ocak 1999 tarihli çekihşi Ankara'da yapıldı. 200,000,000.000 LİRA: 785264 tstanbul, Istanbul 20.000.000.000 LtRA: 328455 Mersin, Kırklareli, fzmir, Elazığ 5.000.000.000 LİRA: 202390 Ankara 1.000,000.000 LİRA: 004639 090124 146054 248420409698 574526 609812 674850 768602 919686 015439 094118 167109 254510 417133 575037 616004 708874 809041937001 020709098923 172672 287140 423280 592157 621974718636819908 941087 050880 108507 174879 314655 447033 594776 623123 725345 823063 952505 056851 116856 195387 320840487656 594900623513 736194 845382 959086 059289 122090203439 327289491461 594930 635498 739083 851873 964675 075273 126456 203899333439 501555 596316640741 748935 874588 977864 082865 126599 212031 371037 520851 596555 649236 755129 894066 983583 086276 136892 222188 383762 555697 608673 652897 755707 900895 988983 087873 138000232745 402326 558452 609648 662758 768047 904716 990579 500,000.000 LtRA: 001510 080795 218540 326909 428917 526881605668 719570 791798 920989 002907 087617 227938 328257 444016 529523 625516 726980 796373 930293 011119098856231507 344216 444817 541063 626557 727261817827 933155 014394102452 240204 345384 456972 542112 650046 737586 820409 934255 030684 104624 246834 345409 479722 549959 657828 742310 820798 935507 032780 106208 250500 347743 482378 554644 664678 745631 822814941983 044440 141166 260573 348024 482627 556559665267 763296 826910 942850 045152 141870 261306 364595 485920 588154 672474 764557 827188 943838 055243 159621 268291 368198 490710 595200 673468 765945 829626 944963 057961 174008 276724 390017492372 595782 685302 780233 842180951013 062104 177165 283703 399134 504118 605146 689869 784496 879111 957853 063122 201201 296384 422085 505686 605464 693443 786449 907025 975350 072724 205611 319967 425907 507303 250,000,000 LİRA: 001641 125671288017 371033 448591526157 644435 735894 813114 901214 007917 161312 290899 375594 452442 532784 646660 740972 816895 906574 015100 162425 298579 383397 458527 538682 650867 744986 827160 912719 034077 168521 303040 385137 465971 548952 657504 775894 828516 915111 034236 173682 305002 391985 469670 552337 684684 778873 839250925871 037891 174182 316703 400591476468 559248 685186 781156 847740 927118 043245 208726 337500 407357 477932 561690 689993 785356 850250 934256 044150 221758 338804 409189 479826 562009 691941 789273 853376 935864 059991237967 343827 409270 481393 570577 696373 796725 857051 944685 066570 239719 344848 412666482826 585089 697596 801475 868163 966008 080659 239908 348987 424217 485883 615485 701260 803872 875715 967130 100615 276375 353173 432603 494295 627612 712978 807482 876186 971574 102978 281958 364689 439428 494533 631236 715154 80945 7 889797 992108 108150285593 366782 446967 514441 634636 722002 812106 891023 998097 113090 286600 368211 447575 521350 640560 732176 812240 899448 999804 100,000,000 LtRA: 007317 079501 188351 289950 394928 509230 609226 723990 798978 915680 008147 089407 204051 295975 406020 516877 628009 727296 801499 931649 014126 089462 207937 306233 408387 527340 628714 728992 807789 931919 018536 089854 220686 307045 410751 527635 637590 731943 827350 935950 019406 091089 221000 308198 423864 532322 641456 740658 828312938909 020522 091141 222237 311134426396542102 641619 742913 834706940403 023509 097771 230257 315745 439873 542336 643389 743060 840178 943960 023790 099673 230599 325312 449486 547937 646074 743152 844069 950051 027769 102191 231750 329106 450727 558107 658824 744416 847809954794 040781 109638 239597 334228455841 558334 666160746212 851877 956037 044983 118840 246899 337454 461923 559827 672908 747790 852484958540 045385 124586 247804 362711 461973 561668 678443 753873 854683 968092 045939 126462 250253 370829 465546 563068 683364 754135 863630 971643 047575 129250251531 372119475159 574444 683784 760785 863859 972510 052042 144976 257370 373041 478365 582704 684043 773946 864678 978022 056844 158739 261354 374589 479042 583381 687519 774454 871245 978229 059590 164110 268705 378160491347 583946 700483 777669 886582 980908 068232 167000282561 381961 497510593549 706584 781632 895627 983508 071050 181781 289074 385917 502526600434 713093 793441 907110984965 075110 181958 289459 386618 507969 602246 719891 798774 915011 986671 20,000,000 LİRA: 01306 04727 08944 14286 22382 33639 45819 50829 80439 86081 03308 08632 13201 21157 26955 37942 50305 78060 81711 88130 10,000,000 LtRA: 0270 0729 1117 2544 3631 4869 5273 6156 7367 7471 6,000.000 LİRA: 090 144 494 522 584 707 800 834 3,000,000 LİRA: 04 30 31 87 90 AMORTf: 4 ve 9 Almatı'da 'elmanın tadını gör' Türk Hava Yollan'nın Airbus uçağı ıle Kafkaslar'dan Orta Asya rüzgânnı göğuslerken kanşık duygular vardı içimde. Almatı'da bazı gıda işletmelennde inceleme yapacağım. Yolculuğun iyi geçmesinde THY'nin artık dünya standartlaruıda olan itinalı ve temiz servısinin büyük rolü var. Tam 5 saat sürecek yolculuğun son saatinde. Almatı Havaalanı'nın sis nedenıyle inışe izin vermediğini öğreniyoruz. Ucagımız Taşkent'e yöneliyor. Sisin dağılmasını Taşkem havaalanında 1 saatten fazla bekliyoruz. Almaü'ya sabaha karşı 5 civarmda vanyoruz. Almatı'da güneş 4 saat önce doğuyor. Otelimizde 2-3 saat dinlendikten sonra Almatı'nın günışığında yüzünü görüyoruz. Tüm Sovyet şehirlerinde görülen geniş caddeler ve ağaçlar burada da dikkatimizi çekiyor. Sanki Almatı orman ıçmde kaybolmuş bir kent. Bu nedenle da Almatı'nın şehir yüzü pek gözükmüyor. Mevsim nedenıyle ağaçlann yapraklan dökülmüş. Aralık ayında sıcaklık 6-7 derece. Hava temiz ve kuru. lnsana rahathk veriyor. Istanbul'un kanşık ve hızlı yaşamı burada yok. Kazakistan'da Kazaklar, Ruslar ve diğer ırklar bir arada sorunsuz yaşıyorlar. Rusça her yerde hâkim. Sovyet sısteminin çökmesinden sonra, Kazakistan Rusya ile olan ilişkisıni en sıkı tutan ülke Orta Asya'da. Cumhurbaşkanı Nazarbayev'in güçlü kişiliğinde kristalize olan yönetim, giderek daha iyı şeyler yapma yolunda. Ülkede muhalefet hemen hemen yok. insanlann geçim sıkmtısı çektığı belli. Üniversite mezunu öğretmenin şoförlük, hukuk mezununun tezgâhtarlık yaptığı bir ülke. Verilen ücretler çok düşük. Kazakistan'da doktor, öğretim üyesi 100, öğretmen 50-100, hemşire 50, işçiler de 50 dolar civannda aylık ücret alıyorlar. İş bulmada tanıdık çevre büyük önem taşıyor. Şoförlügümüzü yapan öğretmen, yabancı firmada 500 dolar kazanıyor. Eşi de gazeteci, 300 dolar ahyor. tki küçük kızıyla bu parayla iyi geçiniyor, ama koşullar el\erdiğinde yıne de öğretmenliğe dönme umudunu saklıyor. Kazakistan'da gıda maddelerinin fiyatlan çok yüksek. Bir litre süt veya meyve 1 dolar. Dukkânlarda satılan ürünlerin büyük bır bölümü yabancı ka>7iaklı. Tamek ve Dimes'ın meyve sulannı raflarda görmekten memnunluk duyuyorum. Türk ürünlerini de hemen her mağazada görmek mümkün. Almatı'da iyi oteller, iyı restoranlar hep yabancılann. Başkanlık sarayının hemen yanıbaşında yapılmış bulunan Ankara Oteli en iyı otel konumunda. Ziyaret ettığimiz bır fabrikanın yetkililen. bizi son akşam "Guinness Pub"a götürüyorlar. Bir lngiliz pub'ı olan bu yer oldukça iyı. Canlı müzik yapılıyor. Biz yemeğin seçımini onlara bırakıyoruz. Once "SolyMika'' adlı etli, kanşık sebzeli Rus çorbasınm gerçekten tadına vanyoruz. Yemeğimizi yine iyi pişırilmış, bir Kazak yemeği olan "kuzu kaburgası" ile bira eşliğinde tamamlıyoruz. Restoranda yemek yemek Almatı'da pahalı bir ıstek. Orta bır yemek ıçin en az 20 dolar ödemeniz gerekiyor. Bu yüzden çok lüks sayılıyor.Asıl benı sevindiren, Kazakistan'da 300 bin civannda Ahıska Türkünün olmasını öğrenmek oldu. Kısa bir süre bıze rehberlik yapan Ahıska Türkü Zakir; bizi Almatı'nın büyük pazanna götürüyor. Çeşitli gıysi, kozmetik ve gıda ürünlerimn satıldığı bu büyük kapalı pazar yerinde, bizi ortaya yayılan Türkçe şarkı kasetleri karşılıyor. Pazarda meyve satan Ahıska Türkü hanımlan ve kızlan görüyoruz. Düzgün Türkiye Türkçesiyle ille de elmanın. armadun 'tadını gör" dıyorlar. Burada bulunan Ahıska Türklen. yıllarönce Kafkaslar'dan Orta Asya'ya zorunlu göç yaptınlan Türkler. Çok acı çektiklerini söylüyorlar, ama birbırlerine olan dayanışmalan ve sabırlan kendi kültürlerini korumaya yetmiş. Şimdi rahatlar, artık. Ruslarla görüşmelerimizde Ahıska Türklennin çalışkan olduklannı söylüyorlar. "Ruslar 1 adun atarken onlar 3 adnn arjvorlarrruş." Kazakistan'da Türklenn konumu ve ımajı iyi. Türk işadamlan iyi ışler yapıyor. insanlar, dingin ve uysal gözüküyorlar. Kazaklann sertlığini hissetmiyorsunuz, ama insanlann yüzlerinden fakirliğin gölgesi içinıze yansıyor. Kazakistan herhalde yeni imkânlann oluştuğu bir ülke. Türkiye dahs.fazla Öîieoi-, vermelı, dikkatli adim ahnati Kısa süren ziyaretîmiz sona eriyor, artık dönuyoruz. THY'nin sabah 6.00 uçağı ile Istanbul'a yöneliyoruz. Baharda yeşille kaynaşmış olarak görmek umuduyla Almatı'yı gerilerde bırakıyoruz. Yeni dünya düzeninden insan manzaralan Kanadalı ve Amerikah azılı gericilerin ağzından hiç düşmeyen bir deyiş \ ardı Soğuk Savaş yıllannda Söz Sovyetler Birhği'nden açılır açılmaz, sağın ağzındakı bu deyiş "Kızıl olmaktansa gebersen daha ıyidir- Better dead Than Red" sözcüklenni vurgulayan, ödün vermez bır tutuculuk bildirisiydi. Sovyetler Birliği toz- duman olup tarihe kanşır kanşmaz, onun yandaşı olan Kuzey Amerikah Moskovacılann da sesi sedası duyulmaz oldu. Soğuk Savaş yıllannın pekiştirdiği o ünlü deyiş de belleklerin uzak bir köşesinde unutulmuşluğa terk edilmışti. "Kızıl olmaktansa, gebersen daha iyidir" deyişini ne ağzına alana ne de kalemiyle satırlara aktarana hiç rastlanmıyordu, ama yepyeni deyışler türemişti ortalıkta. Hemen hepsi, belirgin bir sosyal ve ekonomik uygulamayı açıklayan yeni deyişler "KüreseDeşme", "Yeniden Yapılanma", "Kemer Stkma", Yeni Dünva Düzeni" tanımlanyla ilkokul çocuklannın bile sözlüklerine yerleşiverdi. Sokaklan istıla eden sefalet ve yoksulluk tablolan, yeni deyişlerin egemenliğini yadsınmazca belirleyedursun "Ekmek bulamıyorlar mı? Neden pasta yemiyorlar" diyebilecek kadar duyarsız ve umarsız bireyler görülmeye başladı. Yoksullann sırtmdan bütçe dengeleyen Kuzey Amerika "Bırakınız yapsınlar" inancının sa\Tinuculanyla zenginin daha zengmleştiği, yoksulun daha yoksullaştığı bir adaletsızlık ütopyası yaratmıştı. Sosyal yardım parasından başka geliri olmayan çaresiz insanlar, tüm düzenın saldın hedefı olmuş. erkeksiz aıleler, yoksul yaşlılar ve kımsesiz dullar, altta kalanın canı çıksın diyen taş yürekliliğe kurban seçilmişlerdi. Ustelik herkes onlara "TembeUer, asalaklar" diye hakaret etmeye bayılıyordu. Başkan Jean Chretien'den Başkan Bill Ointon'a kadar her güç odağı 'Sosyal Yardım Berduşlan' diye andıklan dar gelirlinin delik cebindekimeteliklere göz dikmişti. Öte yandan, her yıl milyarlarca dolar kâr sağlayan dev firmalar, subvansiyon adı altında halkın cebinden aktanlan paralarla "Şirket Berduşlan- Corporate VVelfare Bums" TORONTO ENGİN AŞKIN deyişine hakkıyla layık bir doymazlığı sergilemekten rahatsızlık duymadılar. Vergi yasalannın "Isviçre pevnirine benzer" koca deliklerinden pahalı avukatlanyla racon kesen varsıllar, bir yandan da vergiler azalmalı türküsünü dillerinden düşürmez oldu. Beyinlerin aklanıp paklanması için devreye giren kartel medyası, artık sadece milyarderlerin borazanı olduğu için kimi zaman pespembe görünümlerle, kimi zaman seks ve sansasyonlarla, yepyeni bir koşullanmışlık cenneti yaratmaya ginşti. Göçmenler, örneğin Türkler de büyüyen depremden etkilenmeye başlamışlardı. Eğitim geçmişi, diploması, dil bilgisi ve deneyimi yeterli bulunmayan göçmen bılginler bekçilik, doktorlar şofbrlük yapıyordu. Pizza götürücülüğü yapmakta olan Güney Amerikalı cerrahlara bile rastlanıyordu. Yeni Dünya Düzeni'nin. vaat ettiği güllük gülistanlık ortam, nasılsa bir türlü gerçeğe dönüşmemiş, onun yerine her gönderde insafsızlığın bayrağı dalgalanmaya başlamıştı. Yaşanan hengâmede Türk göçmenleri ne yapıyordu peki? Tıpkı Türkiye gibi bölünmüş, koşullanmış ve yönlendirilmiş inaçlanyla bir çıkış yolu anyorlardı hepsi. Yeni seçtikleri başkanın tribünlere göz kırpan bir tavırla "Hem Müslüman hem de Türk olmaktan gurur duyduğunu" ilan etmesı epey yankılar uyandırdı. Gardroplanyla Atatürkçüiük yaptığını sananlar, karşıt cepheyi ele geçirmiş olan dincilerle, nurcularla, milli görüşçülerle, trancı yobazlarla, dirsek teması kurmanm erdemlerinden soz etmekteydi. Öbek öbek umut ışıklan da yanıyordu suskun köşelerde. Laik cumhuriyetten zırnık bile ödün verilmez diyen, az da olsa öz. ama birikimli ve namuslu KemalisrJer de vardı. Hem suya hem de sabuna dokunmaya ant içmiş kişilerdi hepsi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle