Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 OCAK 1999 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
KİGEM Başkanı Mümtaz Soysal KİT'lerin Cumhuriyet felsefesinin parçası olduğunu söyledi
Küreselleşınenııı sonu ırkçdık
Mümtaz Soysal
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Kamu tşletmeciliğini Gelıştirme Mer-
kezi Vakfi (KİGEM) Başkanı Mümtaz
Soysal. KİT'lerin Cumhuriyet felsefesi-
nin. kalkınma stratejisinin parçası oldu-
ğunu, bunlann yalnızca ekonomik değil.
sosyal ve kültürel olarak da ışlev gör-
düklerini söyledi. Soysal, gerçek yatı-
nmlan gelişmiş ülkelerde olan uluslar
ötesi sermayenin. uzantılanyla dünya-
dan kendisine doğru akan bir gelir top-
lama mekanızması oluşturduğuna dik-
katçekti.
Ulus devleti zayıflatmaya yönelen bu
yapının özelleştirme. kuralsızlaştırma
ve ticaret serbestliği dayatmasının bu ül-
kelerdekı gelir dağılımmı daha da boz-
duğu ve gelişmiş ülkelere akıma neden
olduğunu anlatan Soysal, sonuçta ırkçı.
yabancı düşmanı eğilımin güçlendiğıni
kaydetti. Soysal. küreselleşmenin getir-
diği sorunlara karşı ülkeler arasında iş-
birliğine gıdilmesinı istedi.
Harb-lş Sendıkasfnca düzenlenen
"Ozefleştinne ve Kamu Sektörünün Ye-
niden Yapılandınlması" konulu 2 gün-
lük semıner dün başladı. Sendika genel
başkanı İzzet Çetin açılış konuşmasın-
da. "Gücümüzü bilerek ve birleştirerek
yannlan kurmamn hazırlığı içinde ol-
malryız" dedi. Türk-Iş Genel Başkan
Vekili Nuri Çelebi. bölünmüşlüğün so-
na ermesi, örgütlenmenin genişletilme-
si gerektiğini kaydetti.
Uluslararası Kamu Çalışanlan Sen-
dikalan Federasyonu (PSI) Genel Sek-
reter Vekili Alan Leather ise yürütüle-
cek kampanyalarda uluslararası sendı-
• Harb-Iş Sendikası'nca düzenlenen "Özelleştirme ve Kamu
Sektörûnün Yeniden Yapılandınlması" konulu seminerde
konuşan Kamu tşletmeciliğini Geliştirme Merkezi Vakfi
Başkanı Soysal, KÎTMerin Cumhuriyet felsefesinin, kalkınma
stratejisinin parçası olduğunu, bunlann yalnızca ekonomik
değil, sosyal ve kültürel olarak da işlev gördüklerini söyledi.
kalarla ortak hareketin önemini vurgu- bu politikalardan vazgeçirmeleri gerek-
ladı. tiğini kaydetti. Soysal. sayılan 35 bini
KİGEM Gene! Başkanı Soysal ıse bulan ulus devleti tanımayan şirketlerin
teknolojik bır gelişme olan küreselleş- dünya ekonomisineegemen olduklannı
menın ideolojik sonuca götürûlmeye ça-
lışıldığına. yenı düzenin kaçınıimaz,
karşı konulmaz olarak kabul ettirilmek
istenildigine dıkkat çekti. Küreselleş-
meyi temsil eden kuruluşlardan Ulusla-
rarası Para Fonu ve Dünya Bankası'nın
yapısal değişim adı altında önerdikleri
politikalann başında kamu hizmetinin
küçültülmesi geldiğini kaydeden Soy-
sal. "özelleştirme. kuralsızlaştırma, ser-
bestticaret politikalannın gelir dağılımı-
nı daha da bozduğuna" dıkkat çekti.
'Adaktsiz dağduıT
Soysal. dünyadaki en üst yûzde 20'lik
dilimin toplam gelirin yüzde 85'ini alır-
ken en alt dilimdeki yüzde 20'nin top-
lam gelirin yalnızca yüzde 1.5'ini alabil-
diğini kaydetti.
Gelişmiş ülkelere akım olduğunu. ka-
pılan kapatsalar bacadan gıriş yaşandı-
ğını söyleyen Soysal. bu ülkelerde ırk-
çı, yabancı düşmanı eğilimlerin arttığı-
nadadikkat çekti.
Soysal, bu ülke ınsanlannın kendile-
rine karşı sorumlulukla, yöneticilerinı
belirtirken egemenliğin devamı ıçin u-
lus devleti engel olmaktan çıkarmaya
çahştıklannı vurguladı. Soysal, para akı-
şının smırsızlaşmasının kullanıldığını,
dev letin güçsüz. denetimsiz. araçsız kal-
masına yönelik ideolojinin yürütüldü-
ğünü söyledi.
Soysal, Türkiye ekonomisinin bılinç-
li bir şekilde döviz kuru ile faiz sının
arasında oluşturulan dengesizliğe da-
yandınldığına dikkat çekti. Yüksek fa-
izden yararianabilmek için Türkiye'ye
gelip Türk Lirası'na çevrildikten sonra
kânyla dışan çıkanp yeni kazanç için
geri dönen bu para sistemiyle "boşuna
dönen bir saadet zmcirT kurulduğunu
anlatan Soysal şöyle konuştu: »
'Yalan söyleniyor'
~Bunu yapan ekonomi, devlet, bem
dışa, hem içe büyük borç altında bulu-
nuyor. Borçlanmayı sürdürmek için ka-
mu varlığını satarak faizterin ödenmesi
geliyor. Oysa "Ekonomiyi daha verimli
hale getıriyoruz. KlT'ler ekonomi üze-
rinde yüktür', deniliyor. Yalan söytüyor-
lar.Yük denen kuruluşlann değil,çok ça-
buk para getirecek kuruluşlann sanşını
saglamaya çalışıyorlar."
Bu politikanın borç faizlerini ödeme-
de de başansız olduğunu vurgulayan
Soysal. Eylül 1998 itibanyla 1 yıl için-
de gerçekleştirilen 1 milyar 500 milyon
dolarlık özelleştirmeden yalnızca 772
milyon dolannın tahsil edilebildiğine
dikkat çekti. Soysal, özelleştırmenin ya-
rattığı sorunlan şöyle anlattı:
'Faiz ve repodan gelir'
"KİTIer ara malı üretiyordu. Ucuza
devrettikleri ara mallanyla özel kuru-
luşlann da temel desteğhdiler. Bu yao-
nmlann durması özel kesimdeki yad-
nmsızhğı da arrtirmıştır. Yüksek faize
dayalı politika, > atınmlan zaten azalt-
maktadır. Büyük şirketlerin kârianmn
yanndan fazlasıyannmdan değil repove
faizden geliyor. OzeUeştirmenin sendika-
sızlaşürma olduğu, dümanın her yerin-
de kesin. Özel olan yeıierde medyası da
dahil bu tamamlanmış bir süreç. Ozel
sektör ise alrnada sendikasıziığı koşul ha-
line getirdi. Özelleştirme olduğu zaman
sendikalar ortadan kalkacak."
Türk halkınm "devlet ana, devlet ba-
ba" söylemine dikkat çeken Soysal,
"Kamu hizmetini bir tkari hizmet ola-
rak görmek, verimülik değil kâr kıstası-
na göre beliriemek: \atandaşı. öğrenci-
yi, hastayı müşteri saynıak: hastaneyi,
okulu işletme saymak Türk halkının ba-
kış açısna. yaşama tarnna, devlet kav-
ranuna aykın duşmektedir" diye konuş-
tu.
Küreselleşme kaynaklı saldınlara karşı çalışanlann en etkili silahının tüketiciler olduğu belirtildi
6
Sendikal hak iıısaıı haklacbr'
Hür Isci Hakları Konfederasyonu uyesi Martens
'Devşirketler
dünyaya egemen'
BARIŞDOSTER
Uluslararası Hür tşçi
Sendikalan Konfederas-
yonu (ICFTU) Sendikal
Haklar Bölümû Başkanı
George Martens, küre-
selleşmenin emeği değil,
sermayeyı desteklediği-
ni beîirterek, "Küresel-
leşme. sendikalan nere-
deyse sistemden silmeve
çahştrken, her alanda
sermayenin önünü açıyor
ve işini kolaylaştırryor.
Buna karşı emeğin daya-
nışma içinde olmasışart
7
'
dedi.
DİSK ve Avrupa Sen-
dikalar Konfederasyo-
nu'nun birlikte düzenle-
dikleri hak ihlalleri ko-
nulu uluslararası toplan-
tıya kattlmak için İstan-
bul'da bulunan Martens,
küreselleşmenin serma-
yenin ülkeden ülkeye
serbest dolaşımını sağla-
dığını. amaaynı şeyin iş-
çiler için geçerli olması-
nın gerçek yaşamda ola-
naksız olduğunu vurgu-
ladı. "Küreselleşmenin
gerçek yaşamdaki anl&-
nu. emekçilerin kazanct-
nın sürekii olarak azai-
ması demektir" diyen
Martens. sermayenin çı-
karları için emekçilerin
kazanılmış haklannın
çiğnenmesinin kabul
edilemeyeceğini söyledi.
Küreselleşmenin yal-
nızca emekçilerin haklanna aykın ol-
madığmı, bir yönüyle insan haklanna
da aykın olduğunu beHrten Martens,
son yıllarda özellikle büyük şirketler-
de görüimeye başlanan insan kaynak-
lan birimlerinin, sendikalann işlevleri-
ni üstienmeye başlamalanna dikkat
çekti. Martens "tnsan kaynaklan bi-
rimleri sendikalan işyerierirnk gereksiz
hale gerirmeye çaüşıyorlar. Amâçlan
sendikalann yerini almak. Çahşanlar-
la bire bir görüşerek. onian öncelikle
t/luslararası Hür
Işçi Sendikalan
Konfederasyonu
Sendikal Haklar
Bölümü Başkanı
George Martens,
küreselleşmenin
emeği değil,
sermayeyi
desteklediğini
beürterek
"Küreselleşme
sendikalan
neredeyse
sistemden silmeve
çalışırken, her
alanda sermayenin
önünü açıyor ve
işini kolaylaştınyor.
Buna karşı emeğin
dayanışma içinde
olması şart" dedi.
şirket çıkarian yönünde
oıotive etmek, kendi
önerdikJeri ücreti ve ko-
şullan kabullendirmek
istiyorlar'* diye konuştu.
Emekçilerin kitlesel
birlikteliğinin kınlmak
istendiğini, savunma ref-
lekslerinin zayıflatılma-
smın amaçlandığmı ifa-
de eden Martens, küre-
selleşmenin en önemli
adımlanndan biri olarak,
sendikalann etkisizleşti-
rilmeye çalışılmasını
gösterdi. Martens "Dön-
ya genefindeld çokuluslu
dev şirketler, ki bunlann
bazılan pek çokde>1etten
daha zengin ve güçlüler,
küreselleşme sa\esinde
uluslararası alandaki et-
kiniikkrini, dolaşım öz-
gûriüklerini daha da art-
nrdüar" dedi.
Küreselleşmenin ve
çokuluslu şirketlerin
emekçi haklanna yöne-
lik saldınlanna karşı, iş-
çilerin de kendilenni sa-
vunmalannm şart oldu-
ğunu belirten Martens
şunlan söyledi :"Bunun
önceükli yolu da ulusal
alanda olsun, uluslarara-
» alanda olsun daha çok
biıiiktelik \e dayaruşma-
dan geçiyor. Emekçilerin
sendikalarıru korumala-
n, savıınmalan ve güç-
kndirmeleri gerekiyor.
Sendikalann da dayanış-
ma içinde olması şart.
Çfinkü şirketler bize karşı birlikte ha-
reket ediyor, birlikte çalışıyorlar." Mar-
tens, Türkiye'de sendikalann önünde
ciddi engeller olduğunu da belirtti ve
şöyle devam etti: •'Bu engellerin bir bö-
lümü sendika] alanla ilgili, bir bölümü
de demokra» eksikliginden kaynakta-
nan genel engeller. Sendikalann bu den-
li baskı görmesi ve engetenmesi anlaşı-
labilir değil. Bu durum, çalışanlann ça-
lışma koşullannı ve iş güvencelerini
olumsuz yönde etkiliyor."
Avrupa Komisyonu'nun sponsoıiuğunda DİSK tarafindan Armada Oteli'nde düzenlenen uluslararası 'Sendikal
Hak İhlalleri' sempozy umunun dünkü bölümünde, DİSKMn hazuiadığı Türkiye'deki sendikal hak ihlalleri rapo-
ru ulusal ve uluslararası hukuk açısından değerlendirildi.
İstanbul HaberServisi-Çalışanlann.
küreselleşme kaynaklı saldınlara küre-
sel bır dayanışma grevi ile yanıt vere-
cek durumda olmadıklan belirtildi. Iş-
veren saldınlanna karşı en etkili silah
olan. 'nîketicilerin ortak tepki göster-
mesi'nın gerektığı vurgulandı. Sendi-
kal haklann. dünyanın her bölgesınde
temel insan hakkı olarak savunulması
istendi. Avrupa Komisyonu'nun spon-
sorluğunda DİSK tarafından düzenle-
nen uluslararası 'Sendikal Hak İhlalle-
ri' sempozyumunun dünku bölümünde,
DİSK'in hazırladığı Türkiye'deki sen-
dikal hak ihlalleri raporu ulusal ve ulus-
lararası hukuk açısından değerlendıril-
di. İstanbul Cniversıtesi öğretım üyesı
Prof. Dr. Metin Kutal. düzenlemelere
bakıldığında Türkiye'de çalışanlar açı-
sından sendikalaşma sorununun gözük-
mediğini. ancak bunun yanıltıcı oldu-
ğunu söyledi. Prof. Kutal, kamu görev-
lisi konumunda gözüken ama aslında
işçi olan yüz binlerce kişınin sendikal
haklannı kullanmadığma dikkat çekti.
Sözleşmeli personel konumundaki ka-
mu çalışanlan ile özel güvenlik görev-
lilerinin yasa gereğı sendikalaşma hak-
lannın bulûnmadığını anımsattı.
I995'te gerçekleştirilen anayasa deği-
Âstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Kutal,
düzenlemelere bakıldığında Türkiye'de çalışanlar açısından
sendikalaşma sorununun gözükmediğini, ancak bunun yanıltıcı
olduğunu söyledi. Prof. Kutal, kamu görevlisi konumunda
gözüken ama aslında işçi olan yüz binlerce kişinin sendikal
haklannı kullanmadığma dikkat çekti.
şikliğı ile sendikalann sıyaset yapma
yasağının kaldınldığını, paralannı dile-
diklen bankada değerlendirme olanağı
sağlandığını ifade eden Kutal şöyle ko-
nuştu:
'Ktsıtiamalar
"Anayasa'nın 52. maddesindeki bu
değişiklik çok önemli. Ancak Anaya-
sa"nın sendika yöneticisi olabilmek için
10 >illık kıdem isteyen 51'incL bir işye-
rinde tek bir sözleşmeyi geçerli küan
53'üncü ve hak grevini yasaklayan
54'üncü maddelerindeki kisıtlamalar
süriiyor. Bu maddeter Avrupa hukuku-
na da aykındır. Hatta 51. maddenin,
Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesi
halinde iptal edilmesi büyük olasıhknn"
Prof. Kutal, Türkıye'nın ımzaladığı
ILO sözleşmeleri gereği iş güvencesi
yasasmı çıkarmak ve kamu çalışanlan-
Avrupa'da insan haklanna saygı ön planda
Tüketid bilinciönemli• ETUF-TCL Genel Sekreteri Patrick Itschert, "Fransa'da
tüketicilerin yüzde 70'i, Avrupa'da yüzde 56'sı pahalı da olsa
tercihini çevresel etki gibi toplumsal yaran bulunan mallardan
Tekstîlde anlaşmaya doğru
İstanbul Haber Servisi - Tekstıl
sektörûnün dev firmalannda çalışan 70
bin işçinin greve çıkmasına 2 gün kala,
işçi ve işveren sendikalan arasındaki
pazarlıklar sürüyor. Tekstil Işverenleri
Sendıkası (TİS) zam oranını yüzde 45'e
çıkardı. TİS Genel Başkanı HalitNarin,
dün Türk-tş'e bağlı Teksif Sendikası
Genel Başkanı Zeki Polat ve Hak-tş'e
bağlı Öziplik-lş Sendıkası Genel
Başkanı Yusuf Engin'le ayn ayn görüştü.
Narin daha önce önerdiği yüzde 25'lik
zam oranını yüzde 45'e çıkaridıklannı
Polat ve Engin'e iletti. Ancak TtS'in
esnek çalışma başta olmak üzere
kazanılmış hakIan geri alan önerilerinde
geri adım atmadığı öğrenildi. TtS'in yeni
yaklaşımının Teksif Sendikası tarafından
görüşülmeye değer bulunduğu, TİSK
Başkanı Narin ile TEKSİF Başkanı
Polat'm bugün saat 14.00'te yeniden bir
araya gelecekleri öğrenildi. DtSK'e bağlı
Tekstil tşçileri Sendikası Genel Sekreteri
Süleyman Çelebi'nin de bugün saat
12.00'de Halit Narin ile görüşeceği
kaydedildi.
yana yapıyor" diye konuştu.
İstanbul Haber Servisi - Avrupa
Tekstil lşçileri Sendikalan Federasyo-
nu (ETUF-TCU Genel Sekreteri Pat-
rick Itschert. Fransa'da tüketicilerin
yüzde 70"inin satın aldıklan her mal
için ekonomik faktörden önce toplum
yaran gözettiklerini söyledi. Avrupa
genelinde tüketicilerin yüzde 56'sının
önceliğinin de toplum yaran olduğu-
nu anlatan Itcshert.
u
Bu gruba giren
tüketiciler, satın aldıklan şeyler yüzde
10 daha pahalı olsa bile çevreye, insan
haklanna saygılı firmalann ürünleri-
ni tercih ediyor" dedi. Tüketicılenn bu
bilinçli davranışının yaygınlaştınlma-
sı gerektiğini belirten Itscher şunlan
söyledi:
" İşvcrenlcrin küreselleşme kaynakh
saldınlanna karşı çalışanlar. küresel dü-
ze>de birdayanışma greviyle yanıt vere-
cek durumda değiller. Çünkü pek çok
ülkede bu tür grevler yasak. Ancak tü-
ketki tepkisi işveren saldınlanna karşı
çok etkili bir silah olarak kuUanılabilir.
Bu tepkiyi örgütlemek gerekir."
Patrick Itscher. Berlin duvannm yı-
kılmasından sonra Avrupa dahil işve-
relerin her yerde "tepeden bakmaya"
başladıklannı, işyerlerinde msan hak-
lannı göz ardı ettiklerini ifade ederek
bu tür ihlallerin önlenmesinde, işçi
sendikalannm uluslararası dayanış-
masıyla bazı yerlerde olumlu sonuç-
lar alınabildiğini ifade etti. Itcsher bu
saptamasına örnek olarak Levıs fır-
masının Macaristan'daki fabrikasında
sendıklaşmaya karşı direnen işvere-
nin. sendikalann dayanışmasıyla na-
sıl geri adım atmak zorunda kaldığını
anlattı.
na sendikal haklannı vermek zorunda
olduğunu kaydetti. Uluslararası Özgür
İşçi Sendikalan Konfederasyonu Tem-
sılcısi George Martens, geçen yıl ICF-
TU olarak İnsan Haklan Evrensel Bil-
dirisi'nin 50. yılını kutladıklannı, kut-
lama etkinliklennde "sendikal hakla-
nn insan hakkı'' olduğu temasmı işle-
diklerini anlattı. İnsan Haklan Evrensel
Bildirisinde "Sendikal Haklar" adıy-
la özel bir bölüm bulunduğunun ve
"Herkesüı daha iyi >aşamak için sendi-
ka kurma ve sendikalara katıima hak-
kı vardır" ıfadesınin yer aldığının altı-
nı çizen Martens, •'Bubizim için kilit bir
maddedir" dedi.
Sendikal haklann dünyanın her böl-
gesinde insan hakkı olarak savunulma-
sı gerektiğini vurgulayan Martens, "Bu
Avrupa ülkeleri kadarAsya ülkeleriiçin
de geçeriidir. Düm anın tüm ülkeleri için
aynmsız bunu savunmalıyız. Önce eko-
nomik sonra demokratik haklar yakla-
şımı. insan haklannın bolünmezliğine
saldındır" diye konuştu.
'Sürekli eteştiriliyoruz'
ILO Türkiye Temsılcısı Gülay Aslan-
tepe ise Türkıye'nın 2821 sayılıSendi-
kalar Kanunu ile 2822 sayılı Toplu tş
Sözleşmesi, Grev ve Lokavt kanunlan-
nın yürürlüğe girdıği 1983'ten bu yana
ILO'nun her yıl haziran ayında yapılan
toplatılannda eleştırildiğini anlattı. Tür-
kiye'de 11 milyon çocuktan 4 milyonu-
nun çalıştınldığına dikkat çeken Aslan-
tepe, sorunun ahlaki boyntunun yanı sı-
ra sosyal boyutunun da önemli olduğu-
nu, çocuk emeğinin sömürüldüğü yer-
de yetışkin işçinin kovalandığını iletti.
"Sendikal Hak İhlalleri Sempozyu-
mu" dün sona erdi. DİSK Genel Sek-
reteri Murat Tokmak yaptığı kapanış
konuşmasında sempozyum katılımcı-
lannın hemen hepsınin işçi konfederas-
yonlan arasında sağlanan ışbirliğinin
önemini vurgulamasına dikkat çekti.
Sempozyuma katılan uluslararası sen-
dikalann temsilcileri de grev aşamasm-
daki tekstil işçileri ve Tuzla Organize
Deri Sanayii'nde direnişlerinı sürdüren
den işçileriyle dayanışma içinde olduk-
lannı kaydettiler.
HAFTAYA BAKIŞ
AHMET TANER KIŞLALI
Kazananlar.. Kaybedenler..
Olayları soğukkanlı değerlendırmesı gerekenler
bile duygusal.. Bir vaveyladır gidiyor. Basının kö-
şe başlanndan canhıraş feryatlar yükseliyor.
- Çiller herkesi oyuna getirdi..
- Çiller'in feraseti..
- O bilgisayardan anlar, ötekiler anlamaz.. Işte
fark buradan kaynaklanıyor..
- Kadın hepsini de parmağında oynatıyor...
Vay canına!.. "Sen neymişsin be abla!"
• • •
Bugünkü hükümet modeli Çiller'in isteğine uy-
gun mu?
Hayır!.. Eğer uygun olsaydı, öneri önüne ilk gel-
diğinde kabul ederdi.
Onun ilk istediği kendi başbakanlığıydı. Bunun
gerçekleşmemesi halinde de, eski hükümeti çağ-
nştırmayacak, dolaylı olarak etkili olabileceği bir
formülü "ehven-/şer"sayacaktı.
En doğruyu Sayın Baykal söyledi. Çiller ölümü
görünce zatürreeye razı oldu!
Ama Çiller'in ölüm diye düşündüğü Yalım Erez
modelini işlemez hale getiren de bizzat Baykal'ın
kendisi oldu. Eğer akıl dışı koşullar öne sürerek işi
uzatmasaydı, Erez hükümeti çoktan kurulmuş ola-
caktı.. Yani Çiller uyanıncaya kadar. atı alan çok-
tan Üsküdar'ı geçecekti..
Çiller iki türlü kaybetti.
Hem tükürdüğünü daha aradan iki hafta bile
geçmeden yalayarak.. Güvenilmez, burnunun
ucunu bile görmekten aciz görüntüsünü biraz da-
ha pekiştirerek..
Hem de, "kadim dostu" Fazilet Partisi'ni orta-
da bırakarak.. Ondan da kopup, sipsivri kalarak...
Belki hızlı ölümden kurtuldu, ama zatürreenin
ağır ağır, acı çektirerek öldürmesi olasılığından
kurtulamadı.
• • •
Baykal'ın kaybı Çiller'inkinden daha da acı!
Çünkü Çiller kaybederken, asıl rakibi olan Yıl-
maz ve Erez'in doğrudan kazanmasını önledi..
Kendisi ile aynı alanda at oynatmayan solcu Ece-
vit'i güçlendirdi.
Baykal ise hem kaybetti, hem de kaybederken
baş rakibini güçlendirmış oldu.
Ustelik de en azından berabere bitirebileceği bir
maçı kaybetti...
"Liderier dışında", bir milletvekilinin başkanlığın-
da, geniş tabanlı seçim hükümeti önerisi O'na ait-
ti. Erez modeline, "Sonunda benim dediğim nok-
taya geldiniz" diye, kıvırtmadan. daha ilk günden
sahip çıksaydı kazanacaktı.
Hem Ecevit'e hem de Çiller'e, tüm kapıları ka-
patmış olacaktı.
Çilleryenilmeye, kaybetmeye mahkûmdu.. Sa-
dece yenilgisini küçülttü.
Baykal ise, yenilgisini kendi hatası ile hazırlamış
oldu.. "Anahtarkonumunageldim, fırsatbu fırsat-
tır" dediği için; kazancını arttırmak amacıyla, kü-
çük hesaplar içine girdiği ıçin kaybetti...
• • •
Sayın Kutan maçı berabere bitirdi.. Kazana ile
kaybı birbinni götürdü.
Sayın Erez'in kapısina gıtmesinın Fazilet Partı-
si'ne puan kazandırdığı doğrudur. Böylece FP'nin
hiçbir şekilde hükümete giremeyecegi savlan cid-
di birdarbe almıştır. Bu noktanın kararsız seçmen
üzerinde etki yapacağı da doğrudur.
Ama unutulan başka bir doğru daha var.
O da, Çiller'in Ecevit'e mahkûm olmasıyla be-
raber, Sayın Kutan ve arkadaşlannın siyaset sah-
nesinde tamamen yalnızlaştıklan gerçeğidir!..
Sayın Yılmaz ıse. kazananlar arasında yer alıyor.
Rakipleri sayılabilecek Çiller ile Erez'i hükümet
dışında tuttu. Ve de güvendiği, seçimler sonrasın-
da yeniden ortaklık hesaplan yaptığı, Ecevit'in ik-
tidannın sağlanmasında en önemli etken oldu.
Rakiplerinin güçlenmesinı önledi. dostunun
güçlenmesine yardım etti.
• • •
Olayın en büyük galibi, kuşkusuz ki Ecevit.
Meclis'teki sandalyelerin ancak onda birinden
biraz fazlasına sahip olan bir partinin önderi..
Ama seçimlere "tek başına hükümet" olarak gi-
diyor.
Üstelik DSP Genel Başkanı'nın iki kazancı da-
ha var.
Birincisini FP'ye karşı takındığı net tutumla, la-
ik çevrelerde sağladı.. Ikincisini de, Baykal'ın son
olaylarda kendi kendini yıpratmasıyla. dolaylı ola-
rak elde etti..
Son bir kamuoyu yoklamasında sorulmuş:
"Cumhurbaşkanını bugün halk seçseydi, kime oy
verirdiniz?" Ecevit açık ara birinci, arkasından De-
mirel geliyor.
Evet, Ecevit kazançlı!
Ama asıl önemli olan kısa vadede değil, uzun va-
dede kazanmaktır. Ve daha da önemlisi, kişilerin
değil toptumun kazanmasıdır.. Demokrasinin ka-
zanmasıdır.
Ecevit'in ise.. Partisinin bu yapısıyla ve solun
güçbirliğine karşı takındığı olumsuz tutumuyla;
uzak gelecek için umut verdiğini düşünmek, ne ya-
zık ki kolay değil!
Türkiye Cazeteciler Cemiyeti
4
10 Ocak artık bayram
değil yas günü'
İstanbul Haber Servi-
si-" 10 Ocak Çalışan Ga-
zeteciler BaATamı^nı ga-
zeteciler yas günü olarak
anıyor.
Türkiye Gazeteciler
Cemiyeti'nden (TGC)
yapılan yazılı açıklama-
da, çalışan gazetecilere
birtakım sosyal haklar
kazandıran 212 sayılı
yasanın 10 Ocak
1961'de yürürlüğe gir-
mesinin uzun yıllar "Ça-
lışan Gazeteciler Bayra-
mı" olarak kutlandığı
belirtildi. Açıklamada,
gazetecilerin 10 Ocak
gününü artık bayram
olarak kutlamadığı, yas
günü olarak andığı vur-
gulanarak "Gönül ister-
di ki, 212 sayılı yasadan
bu yana geçen 38 yılda
büyük yapısal gelişme ve
büyüme gösteren med-
yada bu sorunlar aşılmış
olsun. Yasanın 38. yıldö-
nümünde bir yandan iş-
ten çıkarma olaylannın
yaşanması, bir yandan
gazetecilerin bazı işlet-
mderde 212 sayılı yasa-
dan 1475 sayılı İş Yasası
kapsamına geçirilmeleri
üzüntü vericidir. Böyle-
sine büyümüş işletmele-
rin 212 sayılı yasanın ga-
zetecilere sağladığı bazı
özlük haklannı rahatuk-
la karşılamalan gerekir.
Bugüne kadar karşıla-
nan ve bugün de karşıla-
nabilir olan sosyal yü-
kümlülükler bahane edi-
lerek gazetecilerin gaze-
teci kimliği ellerinden
ahnmamalıdır" denildi.