Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 OCAK 1999 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
TRT özerkliğini sağlayamadı, özel teleyizyonlar darboğazda, medyada tekelleşme gündemde
Dudak uçuldatan uygulamalar
• TRT'nin özel radyolarla ve televizyonlarla belli belirsiz rekabete başladığı söylenebilir. Ama ille
de kendini 'resmi ağız' gibi gösterme alışkanhğından kurtaramadığı için yayınlannda henüz
'içtenliğe' ulaşamadı. Özel televizyonlara gelince hemen hemen hepsi haberlerdeki cıvıklıklara
inatla devam ettiler. 'Ekonomik kriz' nedeniyle kimi izlenceler, yerli diziler yayından kaldınldı,
çahşanlann işlerine son verildi. RTÜK çeşitli özel radyo ve televizyonlara kapatma cezası verdi.
MAHMUT T. ÖNGÖREN
1998 yılında ekrandan geriye
neler kaldı? Sıralayınca insanın
dudağını uçuklatacak neler neler..
Korkmazsanız. okuyun bakın.
Önce yasalardan başlayalım.
TRT'nın özerkliğini sağlayacak.
hiç olmazsa kurumu protokol ha-
bercilığınden \e siyasal partilere
bağımlılıktan kurtaracak biryasa-
nın RTÜK Yasası'ndan sonra yü-
rürlüğe sokulması gerekıyordu
Ama TBMM. 1998'de de böyle
bir yasa çıkarmaya ya vakit bula-
madı ya da gönlü razı olmadı.
Şimdı iktidaryanşı var, TRT'nın
özerkliğı \e bağımsızlığı kımin
işine gelir kı? Ama TRT kendını
her bakımdan yenılemek zorun-
da. TRT eskısi gıbı reklamlardan
çok para kazanamıyor. Gerçı ge-
çen yılkı Ayaktopu Şampıyona-
sı'ndaki karşılaşmalann naklen
yayını için alınan reklamlarTRT'ye
hatın sayılır bir gelir sağladı, ama
kurumun teknık altyapısının ve
donanımının büyük yatınmlar so-
nucunda yenılenmesi şart. Aynca,
parasal açığm kapatılması da ge-
rekiyor.
Eğitim yerine at yanşlan
Peki. ne yapsın TRT? Kanalla-
nndan binni özelleştirecek ve el-
de edeceği geliri de bu işlere ayı-
racak. 1998 içinde kurumda alınan
en önemlı kararlardan bin bu. Ba-
kalım 1999'da bu karann yaşama
geçtiğini ve işe yaradığını göre-
cek miyiz? TRT'nın devlet ve ge-
lip gıden hükümetler tarafından
başınaçıkanlan sorunlardan biri de
vencılerdı. Yıllarca önce belirsiz
nedenlerle TRT'nin elinden alınıp
PTT'ye ve sonra da yeniden
TRT'ye verilen vericilerin durumu
da adamakıllı seçiklik kazanama-
dı 1998'de.
TRT'nin radyo ve TV yayınla-
nna gelince.. 1998 yıhiçinde özel
y i^aglajJîg
li belirsiz bir rekabetin başladığı
söylenebilir. Ama TRT. genelde
özellerin düzeyıne ınmek isteme-
diği veeski yıllann kemıkleştirdi-
ği tekdüzelığinden \e ılle de ken-
dini "resmi ağız" gibı gösterme
alışkanhğından kurtaramadığı için.
yayınlannda henüz -içtetıliğe" ula-
şamadı. Buarada, 1998'in sonla-
rına doğru TRT'nin Açık Öğretim
eğitim yayınlanna at yarışlannı
tercih etmeye yeltenmesi "çiğfik*
olarak yorumlandı
Öte yanda. aynı TRT'nin 1998
ıçınde kitle ıletişim araçlarında
şiddete ve trafik canavarına karşı
bir kampanya başlatması ve yıl so-
nuna doğru da radyolarda ve tele-
vızyonlarda kullanılan Türkçenin
düzeltilmesi nedeniyle bir danış-
ma kurulu oluşturması ıse sonuç-
lan 1999'da alınabılecek olumlu
adımlar arasında sayılabilirdi.
1998'in sonlannda ve yeni vılın
da başlannda TRT'ye olumlu not
verilmesini sağlayan bır başka adım
da, sinemasal değennin pek de
v üksek olmadığı ileri sürülen. ama
Cumhuriyet tarihini adım adım ız-
lediği belirtilen •'Cumhuriyet*' fıl-
mınin aynı anda 61 sinema salo-
nunda gösterilerek, T\T
yayının-
dan önce, çok geniş bir izleyıci
kıtlesıne erışmesiydi.
Özel televizyonlara gelince. he-
men hemen hepsı 1998'de de ha-
berlerdeki cıvıklıklara inatla de-
vam ettiler. Aynı televizyonlann
yapay senaryolar. yapay oyuncu-
larla yabancı pembe dizılere öze-
nen yerli dizilere ağırlık verrnesi
ve ünlülerin dekatıldığı TVyanş-
malanyla ortalığı bulandırması ve
bir de acayipleşmekte birbıriyle
yanşan "talk-show'cular"la ya-
ymlan daha da sulandııması dudak-
İan uçuklatan etkenleryaratlı.
Ne var ki. yıl sonuna doğru özel
televizyonların tüm dünyayı ve
DUtOUtMAKAXAt1NAKAtflYAfltAMtTİtA2M
KAHKONe DAİt VfkOkU KAIAt UYAMNCA
YAYtNUUZ, IADYO VIT1UVİZYON OST KUtlHU
TAKAFINMN, 20 OCAK \99* TAtMNM
KAMMUN 4/M MAODİtİNMKİ "ÇOCUKMMN VI
YAMIMAMAST İIKESİNİN İKAllOUÜCÇEShlf
Türkiye'yi etkilediğı belirtilen eko-
nomik krizın içine düştüğü. bu ne-
denle kımı ızlencelen ve yerli dı-
zileri yayından kaldırdığı ya da en
azından bu türdeki yayınlann üc-
retlennı azalttığı ılen sürüldü.
Medyada tekelcilik
Gerçekte. özel televizyonların
parasal bakımdan zordurumdaol-
d^ğu^pz^llıklçkadrolan dışında-
kı ızlencelen hazırlayanlara doğ-
ru dürüst iicret ödeyemediklen,
kâr etmeyip kara para aklamaya
ve bır de patronlann dev let ve hü-
kümetler düzeyınde kendi tecim-
sel işlerinı yürütebilmek için bas-
kı kurmaya yaradığı ilen sürüldü.
Gerçekte, ekonomik kriz mı özel
televızyonlan zora koşuyor ya da
onların kuruluşundakı çarpıklık
mı ışlerı zorluvor. bu durumun iç-
yüzübelki 1999'unılerıdekigün-
İerinde ortaya çıkacaktır.
Özel telev izyonlann 1998'de ge-
nellikle nasıl kulianıldığını anla-
yabılmek ıçın. '•Türkiye'de med-
yada tekelcilik \ar mı" sorusunun
yanıtını araştırmak gerekır.
Bu soruyu Kurtui Alruğ, "PoJi-
tikanm Nabzı1
" adlı iziencesinde
sordu. Nezih Demirkent. Nazmi
BOgin ve NailGüreli "Var" dıye ya-
nıtladılar. Daha sonra, "Dr.Stress"
adlı TV izlencesınde Güneri Cıva-
oğhıise"Yok"dedı.
Prof. Dr. Emre Kongarise Cum-
hunyet'te şu gözlemi yaptı: "Te-
levizyon sahibi holdingkrin sade-
ce reklam pastasından değiL özei-
teştirme teşvik kredi tahsis ve ben-
zeri işkmlerle halkın vergilerinden
>a da me> duanndan toplanmış fon-
lan kullanmalan. ancak onlann
"kamuoyu oluşturma güçlerıyle
orantılı olarak' oianakhgörülmek-
tedir."
Kürdistan TV'si uyduda~
lşte bu sorunlann yaşandığı dö-
nemde ve 1998 sonlannda Türk
hükümetinin. Kuzey Irak'taki Kür-
distan Demokratik Partisi'nin ya-
yın organı Kürdistan TV'nin
(KTV) yerel yayından uydu yayı-
nına gecmesine olumlu baktığı ha-
beri geldı. Milliyet'in haberine gö-
re. Turkish Daily Nevvs gazetesi-
nın sahibi tlnurÇevik,uyduyayın
için teknık donanımla ılgıli ıhale-
yi üstlendiğinı. konunun duyarlı-
lığı nedeniyle hükümet olurunu
aldıktan sonra ıhaleye katıldığını
ve Kürtçe. Arapça ve Türkçe ya-
yın yapacak KTV'nin uydu yayın-
İannınŞubat 1999'da başlayacağı-
nı vemerkezstüdyoyapımınınise
Nısan 1999"da tamamlanacağını
söyledi.
Kjsacası. en azından Kürtçe söz-
lü müzık yayınına göz yumuldu-
ğu ya da yumuşak bakıldığı anla-
şılan Güneydoğu'da şimdi de KTV
ıle MED TVye rakip çıkılarak
PKK'nın etkınliğinın zayıflatılma-
sına bir de TV ıle çalışılacak. Bu-
nunlabirlikte, Güneydoğu'da 1998
yılında sayısı giderek artan verel
radyolann etkin bır şekilde denet-
lenmesi amacıyla RTÜK'ün de
•birtakım önlemler aldığı biliniyor.
RTÜK. geçen yıl Batı Anado-
lu'da da önlemler alarak çeşitli özel
radyolara ve televizyonlara kapat-
ma cezası verdi. Bu kapatma ce-
zasından bıri. "CMacakO Kadar"
adlı ızlencesinden ötürü Kanal
D'ye verilince, Levent Kırca bü-
yük tepki gösterdi ve tüm ekıbıy-
le Ankara'ya geldi. açlık gTevine
başlayacağınıaçıkladı vebirtakım
sıyasetçilerden de RTÜK Yasa-
sı'nı değişrirme vedemokratikleş-
tirme sözüaldı.
Medya patronu ve mafya
Kırca'nın açlık grevı uzun sür-
medı. Ama daha önemlisi. CHP
MilleTvekili ErcanKarakaş'm Kır-
ca'ya verileTi sözü tutarak RTÜK'ü
demokratikleştiren bir yasa tasa-
nsı hazırladığı haben 1998in son-
lannda Ankara'dan duyuldu. Ba-
kalım. böyle bır yasa tasarısı
1999'da TBMM'den geçebılecek
mı?
1998. aynı zamanda. özel tele-
vizyonlann büyüklerinde ve kü-
çüklerinde çahşanlann işlerine son
verildıği bir yıl da oldu. Öte yan-
da. ıçınde özel televızyonlann da
yer aldığı medyada. medya patro-
nu-mafya-siyasetçi ilisjkileri hem
de kasetlerle kanıtlandı ve daha
önce salt sözü edilen bu durum
gızlenemeyecek bıçımde sırıttı.
Ortaya çıkan bu gerçekler. özel
radyolann ve televizyonlann ışa-
damlannın eline geçmesınm sa-
kıncalannı anımsattığı gibi, kimi
gazetecilerın gazetecilik dışında
patronlann tecimsel işlerine katıl-
dıklannın da belirlenmesine yol
açtı.
Iş çevrelerinin özel televizyon-
lar üzerindeki egemenliklerine \e
büyük kulis etkınlığıni ıktidarla
beraber yürütmelerine karşın,
TBMM 'dekı medya tekelleşmesi-
ni daha da güçlendırecek v e TV sa-
hiplerine kamu ıhalelenne gırme
yolunu açacak 3984 sayılı Radyo
ve Televizyonlann Kuruluş ve Ya-
yınlan Hakkında Yasa'da değişik-
lik öngören tasannın maddeleri-
ne geçilmesinin TBMM'de 170'e
karşı 218 oyla reddedilmesi belki
de bu alanda 1998'de görülen en
olumlu olaydı.
Öte yanda, gazetelenn promos-
yon amacıyla çanak-çömlek da-
ğıtması yasak ıken. bu uygulama-
nın özellikleözel televizyonlarda-
ki reklamlarla sürmesı de 1998'in
dudak uçuklatan uygulamalann-
dan bır başkası oldu.
Küçükdevadam dagitti.
Petrucciani bu yıl Ellington için konserler vermek istiyordu
CUMHUR CANBAZOĞLU
Art Tatum'u anımsatan tekniği. Bffl Evans gibitemizyorumu \-anh.
Cazın küçük de\ adamı ya da bilınen lakabıy-
la 'küçük prens' Michel Petrucciani çarşamba
günüNevv York'tabırhastanede>aşama\edaet-
ti. Herzamanoespnlıkonuşmalannda.doğumun-
dan ben yakasını bırakmavan hastalığa müziğin
yardımıyla sürekli gahp geidiğıni, mağlubiyeti
ise konser sırasında yaşamak istedığini söy lüvor-
du Petrucciani.
Ikı yıl önce Bergamo'da v erdıği konserin son-
lanna doğru yığılıp kalmış, kendine gelmesine
rağmen devam edememişti. çünkü sağ kolu kı-
nlmıştı ve o günden sonra serçe parmaginı hiç
kullanamamıştı.
Hastalığını sürekli küçümsemeye çalışmıştı.
ama kemikleri erıdiğınden her konser projesin-
den önce korkuyakapılıyordu. bir türlükararve-
remiyordu. Hastalığı. sanatını ve kadınlarla iliş-
kilenni de etkiliyordu. Bir söyleşide kadınlar
üzerine şunlan anlatmıştr "Beniseviyorlar, çün-
kü küçüğünı. Bir şekilde annelikduygulannı tat-
min ediyorlar."
tki kez evlendı Petrucciani. ilk evliliğinı ltal-
yan pi> anist Gilda Buttoposarlo'yla >apmış, ama
evliliği uzun sürmemişti. Sonra Amenkah hem-
şiresi Man'y le e\ lenmiş, iki de çocuk sahibi ol-
muşttı. Hastalığı kalıtımsal olduğundan ilk ço-
cuğunda da ortaya çıkmıştı...
Petrucciani. 36 yıl öcne Orange'da müzisyen
bır ailenin bireyi olarak doğmuştu. Kardeşlenn-
den bın babası gıbı gitar çalıyor. dığen de kontr-
bas eğıtımı görüyordu.
Michel doğduğunda vücudundakı sakatlığı
gören doktorlar bebeğın hemen ölebileceğini
söylemışlerdı. Ancak Michel yaşamayı başar-
mış ve daha üç yaşında pıyano ıstemiştı. Anne-
babası oyuncak bır pıyanoyla gönlünü almaya ça-
lışmışlardı. ama Michel oyuncağı kınpgerçek bir
piyanoda ısrar etmış v e küçük yaşta müzığe olan
yeteneğıni ıspatlamıştı. 18'ınegeldığindecazda
karar krlmış. profesyonel müzığe ise Keith Jar-
rett'ı da keşfeden saksofon ustası Charks Lloyd'un
yardımıyla başlamıştı. Lloyd o günlerde müziği
bırakıp Doğu dinlerinı incelıyordu. Ancak bu
özürlü çocuğun müziğini duyunca her şeye ara
\ erip onunla Montreux Caz Festivah'nde aynı sah-
neyi paylaşmıştı.
Böylece uluslararası sahnede gözükmeye baş-
layan Petrucciani ABD'dealbümleryayımlamış.
ünlü cazcılarla ortak konserler vermışti.
Kitleler neden Petrucciani'yi bu kadar tutuyor-
lardı? 4O'Iı yıllann büyük piyanısti ArtTatum'u
anımsatan tekniği. Bill E\ans'ınki gibi temiz yo-
rumu vardı. Virtüözitesı kuvvetli ve yapaylığakaç-
madan kolaylıkla romantik bir atmosfer yarata-
biliyordu. Cazın en önemli dınamiklerınden
svving'i sev iyor ve her sefennde büyük bir ıstek-
le çalıyordu. Konserlerinin hepsi bir daha tekrar-
lanamayacak ölçüde özgün deneylerdı.
Türkiye'de verdiği konserlen ızleyenleranım-
sayacaklar, sahneye bir yardımcısının kolunda ge-
lir. piyanoya zorlukla ulaşırdı. Piyano özeldi,
ayaklannın pedallara ulaşabilmesi için ilavelerya-
pılırdı. Kısa bir süre tuşlara baktıktan sonra her
şeyi unutur. yalnız müziğin sihrini yaşar ve ya-
şatırdı mınık usta. Eylülde çıktığı Avrupa turne-
sınde "Fazla vaktim yok. ama y-apacağun o ka-
dar çok şe> var kL 1999 çok önemli Duke Elling-
ton' ın 100. doğum yılı. Pivano için >a/dıklannı ek-
siksiz çaüp konserler vermek istivorum" demiş-
ti, ama olmadı...
Michel Petrucciani'ninbazı albümleri: Flash,
100 Hearts, Promenade With Duke, Piano Solo,
Pianism, Conference de Presse, Marvallous. Po-
vver of Three, Both Words Michel Plays Petruc-
ciani, Music. Playground, Au Theatre Des
Champs-Elysees, Oracle's Destiny, Tcot Suite.
'Canlandırdığım kişinin ruhunun derinliklerine inmeliyim'
GÜRHAN UÇKAN
STOCKHOLM - Onu ilk kez
Ankara'da, Tunalı Hilmı'deki sine-
mada görmüştüm. Ben ve en eski
arkadaşım V'arolmanm Dayanıl-
maz Hafıfliği filminın başlannda
Lena Olin şokunu atlattıktan son-
ra. Juliete Binoche'de takılıp kal-
mıştık PhilipKaufman'ınfılmin-
denbuyana 12yılgeçmışbıle. Ju-
liette Bınoche bu arada "Köprüüstü
Aşıklan" (Carax, 1991), -Oksiye''
(Malle, 1993), "Üç Renk" (Kies-
lovvski, 1993). "DamdakiSüvarr
(Rappenau. 1995)veu
İngilizHas-
ta"(Minghella, 1995)filmlerinde
oynadı. HalenParis'inbirdışsem-
tinde. 5 yaşındaki oğluyla yaşıyor.
Duygulu. gizemli. cinsel çekıcılı-
ği tanıdıkça belli olan ve zekı ka-
dın tiplerinın başanlı yorumcusu.
lngiliz Hasta'dakı rolünden ötürü
Oscar alınca Los Angeles'tan ge-
len film önerilerini neden geri çe-
virdiğini şöyle yanıthyor:
- Bir zamaıüar, Hintli film yö-
netmeni Satvajit Rav "la yapılan bir
söyleşiyi okumuştum. Hindistan'ı
asla terkedemeveceğini, >apüğı işin
ruhunda bu ülkenin vattığını sö\-
lüvordu. Ben dc bu cv duvgusunu
içimde şiddetie hissediy orum ve on-
dan kopmak istemivorum. Bu nc-
denle hep burada kalmayı yeğle-
dinı: İngilizcevle didişrim ve asla
temelli olarak buradan aynlmayı is-
temedim.
Julıette Bınoche geçen yıl Lond-
ra'da bir tiyatroda bır Pirandello
pıyesınde oynamıştı ve Andre
Techine'ın fılmi ABce Martin'de yer
almıştı.
Karakter oyuncusu unvanından
hoşnut. Bu nedenle bırbırinden çok
farklı rollerı kabul ediyor. Kendi-
ne Merh Streep'ı örnek alıyor.
- Çok havran olduğum Nlerly
Streep, filmden filme değişmeyi gö-
ze alabilivor. Bunu Holh-Mood'da
Juliette Bınoche, son filmi Andre Techine'in 'Alice ve Martin'inde.
vapnıak mümkün,ama action füm-
lerinde değiL
Son filmi kohusunda Andre
Techine'in önerisını, onun hare-
ketlerkonusundaki özel ılgısınden
ötürü kabul ettiğini söylüyor:
- Techine, >eni teknolojinin bir
esiri değil: başanlı bir koreograf
gibi çalışıyor. A\nı anda iki kame-
ra kullanarak hem bütün hem de
parça görünrüleri alıvor. Ben, veni
şeyleri dcncnıevi. yeni vorumlar ge-
tirmeyi seven biriyim. Avnen. faz-
la konuşmaa gerekmeyen bir dans-
çının müztğc yeni vorumlar getir-
mesi gibi. Ama senanoya \azarken
her çekim açısını özellikle belirten
Cara\'la defalarca tarbşmak zo-
runda kaJdım.
En çok hangi rolünden etkilen-
dıği sorusuna şu yanıtı veriyor:
- Kesinlikle lngiliz Hasta filnıin-
deki Hanaroiümden. Havaümda hiç
bu kadar korkmamrçnm. O uzun
çekimin ilk bir av ında sürekli titre-
dim. Filmde nasılgözükmediğiııe şa-
şınyorum. Aynı zamanda bu film.
benim için bir dönüm noktası oldu.
Yönetmen .\nthony Minghellabe-
ni sürekli olarak riskler göze alma-
ya ve kendi sınırlanmı zoriamaya
teşvik etti.
Sürekli olarak yorumu zor ve
sorunlu kadınlar rollerine uygun
görülmesi konusunda ise kendi yo-
rumu şu:
- Benden beklenilen ba/ı şeyler
var. aküğım rollerle aramdald ba-
o benzeriikler. Ama her karakte-
rin bir kendi rrajedisi v^r. Belki
bunun nedenL hayatın trajik olma-
sı. Çünkü hep ölümle bitiyor. Ben
her şeyden önce, canlandınlan ki-
şinin ruhunun derinliklerine ine-
bileceğim roUeri yeğliyorum. Ne
var ki bu benim beürii bir katego-
riyi içeren kutuya hapsolmak iste-
diğimi göstermez. George Sand'ın
dediği gibi, ben ne kadınun ne de
erkek. Yalnızca bir çocuğum.
Diane Kury'nın y apmakta oldu-
ğu film Enfants du Siedede yaza-
nn Chopin'le olan ilişkısınin göl-
gesınde kalan, Alfred de Musset'yle
olan aşkını yaşayan kadını canlan-
dıracak.
Juliette Binoche'nin Hollywo-
od'la hiçbir ilgisı yok. Avusturya-
lı Michael Haneke ve Sırp Emir
Kusturica, onun gözünde Steven
Spidberg'den önce gelıyor.'HoOy-
wood beklevebilir."
Safinaz'la Temel
Reis evleniyor
• Temel
ReİS'ın 70.
yaşına girdiği
bugünlerde
yapımcılan. çizgi
kahramanın
öyküsünü daha
ilginç hale
getirebilmek içi
Safinaz'la Temel
Reis'i
evlendirmeye
karar verdi.
Bundan sonra
öyküler aile için
konulardan oluşacak.
Bu konular izleyicilenn
ilgisini çekmezse
yapımcılar iki
kahramanın
boşanmasına karar
verecek.
• James Bond
fılmlerinin haklan
konusunda MGM ve
Sony arasındaki davayı
MGM şirketı kazandı.
iki dev sinema şırketi
arasındaki dava 1997
yılında Sony'nin
kendılerine bağımlı
şirket Colombia
Pictures aracılığıyla
yeni bir Bond dızisi
çekimıne başlayacağını
açıklamasıyla
başlamıştı. MGM,
davalar nedeniyle
kendilenne zaman
kaybettirdiklen
gerekçesiyle Sony'ye
dava açacak.
• sophie Marceau
ve Denise Richards
Pierce Brossnan'ın
üçüncü kez Bond'u
canlandıracağı Bond
filminin kızlan
olacaklar. Filmın ismi
"The World is not
Enough' olarak
belirlendi.
• venedik Film
Festivali 1999
yılında 1-11 Eylül
tarihleri arasında
gerçekleşecek.
Festivalin bu yılki
başkanının Alberto
Barbera olacağı
açıklandı.
• Alain Delon un
yaşamını konualan
biyografinin mahkeme
denetiminden
geçmeden
yayımlanması
yasaklandı. Alain
Delon, Bernard Violet
adlı gazetecinin kaleme
aldığı kitabın yazımını
engellemek için
mahkemeye
başvurmuştu. Son
alınan kararda ise
kitabın mahkeme karan
olmadan
yayımlanamayacağı
bildirildi
• Jacques
Offenbachm
'Hoffman'dan Öyküler'
adlı operasının 1993
yılına kadar kayıp olan
bölümleri ilk olarak 24
Ocak günü Hamburg
Dev let Operası
tarafından
seslendirilecek. Ancak
bu konserin
gerçekleşmesi
durumunda Fransız
müzikolog Jean
Christophe Keck ile
parçalan Almanya'da
yayımlayan Schott
International arasında
bır hukuk savaşının
başlaması bekleniyor.
OfFenbach Hoffman'dan
Öyküler'in 1881'de
Pans'te gerçekleşen
prömiyerinde yapıtın
çok büyuk bir
bölümünü çıkarmıştı.
Bubölümler 1993
yılında bulunduğunda •
Fransız tıyatro
yönetmenı Yvess Josse
parçalan düzenlemesi
için Keck'e verdi.
Schoot ise geçen kasım
ayında kayıp bölümün
fotokopilenni ele
geçırdi ve yayımladı.
Keck şu anda kayıp
bölümün telif haklannın
kendisinde olduğunu
savunuyor.
• Leonardo
Dİ CaprİO nun
başrolünü üstlendiği,
Danny Boyle'nin
yönettiği "The Beach'
filmi Tayland'lı
çevreciler tarafından
protesto edildi. Filmın
Phi Phi adasında
gerçekleşen çekimleri
sırasında set ekibinin
çevreyi kirletmesi
nedeniyle çevreciler "20
Century Fox' film
şirketini dava ettiler.
Çevreciler filmin
çekimlenne izin verdigi
ıçın Tayland Orman
Bakanlığı'nı da dava
edeceklerinı açıkladıiar.
• John Travolta
"Family Man'. Denzel
VV'ashington 'Lazarus
the Hurricane', Arnold
Schvvarzenegger da
'Endof Days'
filmlenyle yeni sezonda
izleyicı karşısına
çıkacak. Üç filmin
ortak özelliği binyılın
sonunu konu alıyor
olmalan. Hollyvvood'un
ünlü yapımcılan da
binyılın sonunu
kutlamak için
hazırlıklara başladılar.
VVarner Bros da Bugs
Bunny ve Daffy Dug
gibı kahramanlannı bir
araya getirdiğı uzun
metrajlı bır çızgi film
hazırlayacak.
• Jonathan
Frakhesm
yönetmenlığıni
üstlendiği 9. Uzay Yolu
filmi Star Trek in
Surrection 2620
sinemada göstenme
gırdıği Amenka'da bir
haftada 27 mılyon 300
bın dolar hasılat elde
ederek bır rekora imza
attı. Uzay Yolu uzun
yıllar ülkemizde ,
televızyonlarda \
gösterilmışti.
• Steven
Soderbergh Eimore
Leonard'ın romanından
beyazperdeye aktardığı
'Aşk ve Para' ile
Amerika'da51 sinema
eleştirmeninin oy
kullandığı Ulusal Film
Eleştirmenleri
Ödülü'nü kazandı. ' Er
Ryan'ı Kurtarmak'ın en
iyi film seçilmesine
kesin gözüyle !
bakılırken Aşk ve
Para'nın başansı tam
bir sürpriz oldu. Steven
Soderbergh aynca
Steven Spielberg'i en
iyi yönetmen
klasmanında da geçerek
en iyi yönetmen seçildi.
• Nureyev in öiüm
yıldönümü nedeniyle
Pans'te sanatçının
koreografisinı
üstlendiği yapıtlar
sahnelenecek. 6 Ocak
1993'te AIDS'tenölen
sanatçının yeniden
izleyicıyle buluşacak
koreografilen arası da
Don Kişot ve Bayadere
ver alıyor.