26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 OCAK 1999 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Yeni yıla grevde giPdHep • ANKARA (AA) - Türk-İş, Hak-tş ve DİSK'e üye toplam 413 işçi. yeni yıla grevde girdi. Çalışma Genel Müdürlüğü verilennden yapılan derlemeye göre her üç konfederasyona bağlı 10 sendika tarafindan 25 işyerinde uygulanan grevlere, toplam 1551 işçiden 413 'ü katılıyor. 10 işyeri ile en çok işyerinde grev uygulayan sendika Türk-lş'e bağlı TÜMTÎS... En uzun grev ıse yaklaşık 5 yıl ıle Muğla-Paradıse Elegance Oteli'nde yine Türk-lş'e bağlı TOLEYÎS tarafindan sürdürülüyor. Tekstilve TOLEYlS, 3 "er işyerinde: Belediye-tş ve OLEYİS 2'şer işyennde; Tek Gıda-lş. Gıda-tş, Tez Koop- tş. Türk Metal \e Öz Çelik- tş sendıkalan 1 'er işyerinde grev uyguluyor. Tek Gıda-lş Sendikası'nın Kayseri'de kurulu Meytat Meyve Suyu işyerinde 132 işçinin katılımı ile uyguladığı grev ise en çok işçinin katıldığı grev nıteliğinde Trafikte yeni uygulama önerisî • İstanbul HaberServisi- Yeşılay Cemiyeti Başkanı Selahattin Kaptanağası. trafik denetlemelerinde alkol muayenesiyle beraber bağımlıhğa yol açan uyancı haplar içın de kontrol yapılması jgerektiğini kaydetti Ozellikle uzun yol araçlannı kullanan sürücülerin uyumamak ve zinde kalmak içın uyancı haplar kullandıkiannı vurgulayan Kaptanağası. bu sürücülerin kendilerinin ve yolculannın hayatını tehlikeye attığını belirtti. Maden ocağmda kaza: 1 ölü • SOMA (AA) - Manisa'nın Soma ılçesınde, özel sektöre aıt kömür ocağmda meydana gelen ış kazasında bır kışı öldü. Alınan bılgıye göre Soma Kömürlen AŞ'de usta olarak göre\ r yapan Mevlüt Ödül (34). şlam suyunun akıtıldığı boruyu onarmak için 184 metre derınlikte çalışmaya başladı Borulardan bınnin patlaması üzenne basınçlı su, Ödül'ü karşıdakı çelik kasalara fırlattı. Başı kasaya çarpan Mevlüt Ödül, boynu kınlarak olay yerinde öldü. Ödül'ün cenazesi, ış arkadaşlan ve Maden-lş Sendıkası Soma Şubesi yöneticileri tarafindan toprağa verilmek üzere. memleketı olan Balıkesir'in Balya ilçesıne bağlı Danişment köyüne göndenldi. Soba laciası: 3öki • ESKİŞEHİR(AA)- Eskişehır'de, kömür sobasından sızan karbonmonoksıt gazından zehirlenen bır anne ile iki kızı öldü. Alınan bilgiye göre Gökmeydan mahallesi Menekşe sokakta oturan Candan aılesinın fertlennin evden dışanya çıkmaması üzerine. komşulan durumu polise bildırdi. Eve giren güvenlik güçleri, Bilgen (19) ve ablası Figen Candan'ı (26) ölü, anne Güllü Candan'ı (47) ise baygın halde buldu. Tıp Fakültesı Hastanesı'ne kaldırılan Güllü Candan, müdahaleye rağmen kurtanlamadı. MEB'e protesto • ANKARA (ANKA) - Milli Eğitim Bakanlığı'nın, öğretmen ve yöneticilerin ders ve ek ders saatlerine ilişkin yaptığı düzenleme, öğretmenlerin protestolarıyla karşılaştı. Egitim-Sen. yeni düzenlemenın iptali içın dava açmaya hazırlanırken, yüzlerce öğretmen de bakanlığa protesto fakslan gönderdi. Tepki gösteren öğretmenler arasmda ozellikle çıraklık ve yaygın eğitim merkezlerinde görevli öğretmenlenn çokluğu dikkat çekti. Protesto fakslannda öğrermenler ekonomik yetersizlikler ıçinde bunalırken, yan ,. ödemelerden elde edılen gelirlenn azaltılmasının gerekçesi soruldu. Aynca fen ve Anadolu liselerinde görevli öğretmenlerinin de yabancı dil derslennde uyguladıklan "testlen", tepki olarak yapmayacaklannı bildirdiği öğrenildı. Nüfus cüzdanı, ehliyet, adliye kimlik kartı, tasarruf teşvik kartı ve kredi kartlanmı kaybettim. Hükümsüzdür. ÖZNUR BAŞ Massachusetts Üniversitesi'nden Türkiye tarihi uzmanı Ahmad 'Türkiye yerini iyi belirlemelfEBRU TOKTAR ANKARA - Massachusetts Cniversitesi Türkiye tarihi uzma- nı Prof. Dr. FerozAhmad. Balkan. Ortadoğu. Akdenız ve Karadeniz ülkesi olan Türkiye'nin sahip ol- duğu jeopolitik pozisyona dikkat çekerken. Türkiye'nin bunu tam olarak kullanamadığını vurgula- dı. 1952'ye kadar dış politikada izlenen başanlı stratejinın Türki- ye'nin NATO'ya gırmesı ile etkı- sizleştiğini anlatan Ahmad. "Tür- kiye. arşi% lerini de tamamen aça- rak, hakkındaki füm olumsuz imajlan yıkabilir" dedı. • Cumhuriyet'in sorulannı yanıtlayan Ahmad, SSCB'nin yıkılmasından sonra NATO'nun yeni dünya düzeninde kendi yerini sorgulamaya ve genişlemeye başladığını vurguladı. Türkiye hakkmda "Ittihat ve Terakki, Ittihatçıhktan Kemaliz- me. Demokrasi Sürecinde Türki- ye, Yeni Türkiye'nin Oluşumu, Çok Partili Hayatın Kronolojisi" adlı 5 kıtabı bulunan ABD Mas- sachusetts Üniversitesi Tarıh Bö- lümü öğretım üyesi Prof. Dr. Fe- roz Ahmad, Türkiye'nin jeopoli- tik konumunun sağladığı olanak- lan anlattı. Cumhuriyet'in sorulannı ya- nıtlavan Ahmad, SSCB'nın vıkıl- masından sonra NATO'nun yeni dünya düzeninde kendi yenni sor- gulamaya ve genişlemeye başladı- ğını vurgulayarak şunları söyle- di: "SSCByıkı]dı.artık yeni dün- ya düzeni var. NATO şektl değişti- riyor. NATO, yeni dünyada ne çe- şit bir rol alacağını bulmaya çalışı- yor. Türkiye, buradaki rolünü iyi beliriemeii. Türkiye'nin jeopolitik pozisyonu. ona birçok ülkeden çok büyiik avantajlar sağlryor. Türki- ye, bunlan çok iyi kullanmak zo- runda. Türkiye. Orta Asya Türk Cumhuriyetleriyle ilişkilerini ge- liştirmeli. Türkiye, Arap ülkeleriy- le çorili. Türkiye. Ortadoğu'da banşın kurulmasında da işlev yüklenebilir." Ahmad, Türkiye'nin dış politi- kasmdaki seçeneklerini NATO'ya girdikten sonra çok iyi kullana- madığını belınerek "Sovyederin baskılan, Türkiye üzerindeki söz- de istekJeri *e Boğazların korun- ması gerekliliğL Türkiye'yi NA- TO'ya girmeye zorladı. Ancak ABD arşMerine dayanan bir araş- ürma gösteriyor ki Türkiye'nin NATO'ya girişinde,Türk polhika- cılannın aktif bir sryaset izfcme- mesi de etkili oldu" dedı. Türkiye'nin Batı dünyasında Osmanlı Imparatorluğu'nun son dönemınden bu yana kötü bir iz- lenıme sahıp olduğunu söyleyen Ahmad. bunda Amerika \e Ingil- tere'deki Yunan lobisının de etki- li olduğunu söyledi Ahmad, Tür- kiye'nin kendi kültürlenni ve de- ğerlerinı arttıran etkinlikler dü- zenlemesi gerektığini de sözler- ıneekledi. SORUŞTURMA SÜRÜYOR Türbana peruktakıyyı • Tire Kaymakamı Vural Demirtas, herkesin kılık kıyafet genelgesine uymak zorunda olduğunu, uymayanlar hakkında işlem yapılacağını söyledi. Demirtas,, öğretmen Leyla Atalay'ın, meslekten atılma korkusuyla tûrbanı çıkanp derslere peruk takarak girdiğini belirterek " Bu öğretmen hakkında Cumhuriyet Bayramı kutlamalanna türbanla katıldığı için açılan soruşturma sürüyor" dedi. NECATİAYGIN İZMtR - Tire Kahrat llkögretim Okulu Öğret- meni Leyla Atalay. tür- banla derslere girdiği için geçirdiği bir dizi soruş- turma sonucunda, türban yerine peruk takarak derslere giriyor. Tire Kaymakamı Vural De- mirtaş, herkesin kılık kı- yafet genelgesine uymak zorunda olduğunu, uy- mayanlar hakkında işlem yapılacağını söyledi. De- mirtaş, öğretmen Leyla Atalay'ın, meslekten atıl- ma korkusuyla türbanı çıkanp derslere peruk ta- karak girdiğini belirterek "Bu öğretmen hakkında Cumhuriyet Bayramı kutlamalanna türbanla katıldığı için açılan soruş- turma sürüyor'" dedi. Tire Kaymakamı Vural Demirtaş, türban uygula- masınm yalnız okullarda değil tüm resmi kuruluş- larda uygulandığını. ta- vız venlmesinin söz ko- nusu olmadığını söyledi. Demirtaş. okullarda öğ- retmeninden, öğrencisi- ne herkesin kılık kıyafet genelgesine uymak zo- runda olduğunu. uyma- yanlar hakkında gerekli işlemin yapılacağına dik- kât çekti. Kahrat llkögre- tim Okulu Öğretmenı Leyla Atalay'a derslere türbanla girdiği için önce uyan, ardından kınama cezası verildiğini vurgu- layan Demirtaş şöyle ko- nus.ru: "Bu öğretmen uyan ve kınama cezası aldıktan sonra yönetmelik gereği meslekten ihraç istcmi ile soruşturma açılması aşa- masma gelindiğinde. tür- banı çıkararak 'perukla' derslere girmeye başladı. Öğretmen hakkında Cumhuriyet Bayramı tö- renkrine türbanla katıl- dığı için soruşturma açd- dx Bu soruşturma sürü- yor. Atalay, Cumhuriyet bayramı törenlerine tür- banla katıldığı için açılan soruşturmaya ilişkin sa- vunmasında, törenin okul bahçesinde yapıMı- ğuu, türbanın dışanda ta- kılmasında sakınca otana- dığı kanısıvla törene de türbanla kabldığını öne sürmüş. Bu olayla ilgili soruşturma henüz ta- mamlanmadı. İlçemize türbanlı bir öğretmenin atamasının yapüdığını öğrendim, ancak bu öğ- retmen henüz gelip göre- ve başlamadL" DUZYAZI tğitim-Sen'Iiöğretmenter.55.hükümerisınıftabıraktıklankar- ^iKadl k ö yPostanesi'ndeprotestoeylemiyaparakBaşbakan- lık'a postaladılar. Bir grup Eğitim-Sen üyesi öğretmen, eğitim çalışanlannın içinde bulunduğu olumsu/ ekono- mik, sosyal ve sendikal koşullann sıralandığı büyük bo>utlu temsili karneyi, düzenledikleri ey lemle koliye yerleş- tirerek hükümete postaladı. Eğitim-Sen İstanbul 2 No'lu Şube Başkanı Alaattin Dinçer, e\lem sırasında yaptığı açıklamada. "Bu hükümet de geçmiş hükümetler gibi sendikal. ekonomik \e sosyal haklanmı/ı istediğimizde sır- ümı/dan copu eksik etmedi. Hükümet, 1998'de yüzde 85'lik enflasyon ortamında eğitim emekçilerine yüzde 60 zanı \erdi. Hükümet, eğitim emekçilerine hâlâ yüzde 25 zam borçludur. Eğitim emekçileri olarak bize bu sefalet ücretini layık gören 55. hükümeti verdiğimiz karneyie sınıfta bırakük*' dedL (Fotoğraf: YUSUF ZlYA AY) 6 YOK sılayönetinıi'ne tepki Öğretim elemanlan '12 Eylül dönemi yasaklan bile geride kaldı' diyerek Danıştay'a başvuruyor deki birçok üniversıtenın çalışanla-SAMtH AZMİ EZER ADANA - Yüksek Öğretım Ku- rumu (YÖK) Dısiplin Yönetmeli- ği 'nde yapılan ve Resmi Gazete'de yayımlanan yeni defişiklikler, üni- versitelere adeta sikıyönetim hü- kümleri getiriyor. Öğretim eleman- lan. YÖK'ün 12 Eylül'ün ardın- dan kurulmasıyla konulan yaptı- nmlan da geride bırakan. yasak- lanmamış sıyası yayınlan bile bu- lunduramama, izin almadan her- hangi bır yerde ücretsiz iş dahi ya- pamama, akademik unvanı tümüy- İe yıttrme gibi kısıtlamalara tepki göstererek peş peşe Danıştay'a başvuruda bulunuyorlar. YÖK'ün "Yüksek Öğretim Ku- rumlan Yönetici, Öğretim Elema- m ve Memuıian Disiplin Yönetme- Bği^nın bazı maddelennde yapılan değışıklikler Resmi Gazete'nın 7 Kasım 1998 tarihlı sayısında ya- yımlandı. Yönetmelikle getınlen bir kısım hükümlerin 657 sayılı Devlet Memurlan Yasası, Anaya- sa ve e^Tensel hukuk ilkelerine ay- kın olduğu ileri sürüldü. Öğretim Elemanlan Sendikası ve Öğretım Elemanlan Dernekleri öncülüğün- de Türkiye'nin değişık kentlerin- n. yürütmenın durdurulması ve yö- nermelikdeğişikliklennin iptali is- temiyle Danıştay'a başvurmaya başladılar. Yönetmelikte yapılan bir deği- şıklıkle getinlen. kamu görevinden çıkarma eezası alanlann üniversi- te öğretim mesleğinden de çıkanl- mış sayılacaklan hükmünün yetki öğesi yönünden, meslekten ya da kamu görevinden çıkanlan öğre- tim elemanlarının akademik un- vanlannı hıçbır şekılde kullanama- yacakian hükmünün de gerek 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu'na, Badem şekerine 3yü hapis BlîRSA(AA)- Bursa Adliyesi'nin taşınması sırasın- da 5. Asiiye Ceza Mahkemesi Hâkimi Ahmet Vedat Güneş'e ait 100 gram bademşekerini yiyen 4 hüküm- lü için, 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası istendi. Bursa ?. Sulh Ceza Mahkemesi'nde dün yapılan du- ruşmada, Hâkim Ahmet Vedat Güneş'in masasında bulunan bademleri yedikleri ileri sürülen ve Bursa Ce- zaevi'nde hükümlü bulunan Erkan Biçim, Ahmet Çî- çek ve Ali Susam'ın sorgulan yapıldı. Davanın diğer sanığı Cem Taş ise tahliye olduğu için duruşmaya ka- tılmadı. Sanıklar duruşmada. Bursa Adliyesi'nin yeni yeri- ne taşınması sırasında 20 hükümlünün görev yaptığı- nı, adliye personelinin ta^ınma sırasında kendilerini deneîlediğini söylediler. gerekse 657 sayılı Devlet Memur- lan Kanunu'na, dolayısıyia huku- ka açıkça aykın olduğu belirtildi. Öğretim elemanlannca Danış- tay'a gönderilen başvuru dilekçe- lerinde. yasaklanmamış yayınlarla ilgili kısıtlamalann Anayasa'ya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşme- si'ne aykınlık taşıdığı, yönetmelik değişıİcliklerinin genel olarak üni- versıtelerde bilimsel özerklik ve özgürlüğün bütünüyle ortadan kalkması sonucunu doğuracak bir düzenin yerleştirilmesı amacıyla hazırlandığının anlaşıldığı öne sü- rüldü. Taşmma sırasında bir masanın çekmecesinde bulu- nan eşyalann yere döküldüğünü kaydeden sanıklar, dökülen eşyalan da gardiyan Salih Kaplan'a teslim et- tikJerini belirttiler. Kaplan'ın dökülen eşyalar arasın- da bulunan bir poşetteki 100 gram bademi kendileri- ne dağıttığını ifade eden sanıklar, " Bademleri yediği- miz doğrudur. Fakat kime ait olduğunu bilnüy orduk, Bize ikranı edüdi" dediler. Tanık olarak duruşmaya katılan Salıh Kaplan da, eş- yalann taşınması sırasında görevli olduğunu kabul ederken kamyondan eşya boşaltıldığı sırada bademle- rin yere döküldüğünü ve bademleri sahipsiz sanarak mahkûmlara dağıttığını söyledi. Duruşma, dosyadaki eksikliklerin giderilmesi için ertelcndi. NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR 1999 yılının ilk günü, Türki- ye gibi kaotik bir ülkede, çe- telerin cirit attığı bir toprak parçasında insan nasıl umut- lu olabilir, diye sorabilirsiniz? Bu soruyu ben de kendi ken- dime soruyorum. Gerçekten bu ülkede umutla yaşanabilir mi? Gazetelerin manşetlerine bakarsanız, umut piyangolar- da. Halk umudunu, Loto'dan, Toto'dan, Piyango'dan çıka- cak paraya bağlamış durum- da. Türkiye 1998'e, çetelerden hesap sorma, demokrasi ve insan haklarında ilerlemeler kaydetme umuduyla girmişti. Bu umutlann önümüzdeki yı- la taşınmasıyla bu yılı bitirdik. Önümüzdeki yıl neler olabilir? 1999'a siyasi ve ekonomik krizle birlikte giriyoruz. Insan- lığın bir yüzyılı daha geride bı- rakacağı son yılı yaşayacağız. Artık 2000'lere gözümüzü dikmek zorundayız. Türkiye, içinde yaşadığı zortuklan na- sıl aşabilir, kafayı buna yorma- lıyız. Şimdiye kadar, hep kar- şılaştığımız sonuçlar konu- sunda tartıştık. Düşündük ki. 'Umudu Kesme Yurdundan' madem karşı taraf demokra- siyi kullanacak, o zaman de- mokrasiden vazgeçebiliriz. Madem Türkiye'de savaş var, o zaman anti-militarist olama- yız. Halbuki, içinde yaşadığımız güçlükler, zaten demokrasiye yeterince sahip çıkamama- mızdan kaynaklanıyor. Unut- mayalım ki Türkiye, Kürt so- rununu da, siyasi Islamı da demokrasi dışı tercihlerin egemen olduğu dönemlerden devraldı. Birçoğumuzun üze- rinde ittifak ettiği bir gerçek var ki, sorunlanmızı 12 Eylül asken darbesi ağırlaştırdı. 12 Eylül öncesı, solun önünü ke- sebilmek amacıyla önce iç kargaşayaratıldı, ardından bu kargaşayı önlemek bahane- siyle asken darbeye girişildı. 12 Eylül'ün generallerini anımsayın. Onlar, çıkaracak- lan kanunlarla ve alacakları şiddet önlemleriyle Türkiye'yi huzura kavuşturacaklarını id- dia ediyorlardı. 12 Mart ve 12 Eylül askeri darbelerinin temel anlayışına göre, bu ülkede de- mokrasi lükstü. Bu nedenle 1961 Anayasası'nı önce bu- dadılar, sonra tamamen yok ettiler. idamlara başvurdular. cezaevlerini zulüm merkezle- ri haline getirdiler. Sonra ne oldu? Türkiye, ta- rihinın en büyük çürümesini yaşadı. Siyasi islam olağa- nüstü büyüdü, ırkçılık bır milli ideoloji haline dönüştü. Çete- ler, bu düzeni korumak içın sı- lahlandınldılar. Kürt sorunu, ölüm ve yıkım yaratan bir şe- kilde toplumsal dengelerı al- tüst etti. Şimdi ortaya çıkan tabloya bakıp bu sonuçlardan nasıl kurtulacağımızı düşünü- yoruz. Kurtulma yöntemleri de, bazı çevrelerde 12 Mart ve 12 Eylül dönemlerinin uygulama- lannı yeniden gündeme geti- riyor. YÖK Yönetmeliği'ndeki son değişiklikleri öğretim üye- leriyle tartışıyoruz. Alınan ön- lemlerin 12 Eylül'den beter ol- duğunu söylüyorlar. Sonuçta YÖK, "irticaya karşı mücade- le" adı altında, universıteyi ta- mamen otoriter bır sistem al- tınasokuyor. Bu yolla. sistemi koruyacağını sanıyor. Unut- mayalım ki, böyle bır yola başvurulduğunda yalnızca otoriter ideoloji yanlılan güçle- niyor. Faşizm bu topraklarda böyle boy veriyor. "Biz anti-militarist olama- yız" diyen anlayışı düşünüyo- rum. Önce militarizmın ne ol- duğu konusunda bir anlaş- maya varmalıyız. Militarizm, siyasi literatürde yönetimin askerileştirilmesi anlamına geliyor. Sözlüktekı karşılığı ise, "Bütün yurt davalarının sade- ce ordu gücüyle çözülebile- ceğine inanıp ona göre dav- ranma siyaseti..." Son dönemde Türkiye'de, yaşanan buhranla birlikte top- lum içinde militarizme yatkın bir eğilim güç kazanıyor. Ama unutmayalım ki 12 Mart ve 12 Eylül de bu duyguları kışkırta- rak tepemize bindi. Demok- rasiden vazgeçerek şimdiye kadar bir şey elde edemedik. Ozellikle yaşadığımız son 30 yıl bu konuda çok çarpıcı ör- neklerle dolu. Gelin biz yine, demokrasi- den vazgeçme ve sorunları askerler yoluyla çözme konu- sundaki propagandalara iti- bar etmeyelım. Yaşadığımız bunca acıdan sonra demok- rasinin ve çoksesliliğin, içinde yaşadığımız buhranı aşmanın en doğru yolu olduğu nokta- sında birleşelim. Çeteleri de, ırkçılığı da, siyasi islamı da tehlikeli bir güç olmaktan çı- karacak yol, halkın katılımı, şeffaflık ve demokrasiden ge- çiyor. Demokrasi dışı yollan çok denedik, sağcı bir ege- menlığe boyun eğdik, sonuç- larını yaşıyoruz. Denemedığımiz tek yol de- mokrasi ve şeffaflık oldu. 2000. yılagirerken umanm bu yollan deneyecek birikimi ya- ratınz. Hepinize, barış, sevgi dolu yeni yıllar diliyorum. Nâ- zım'ın dılıyle, "Umudu kesme yurdundan" ORHAN BIRGIT Kulak mı Köstebek mi? Cumhurbaşkanı, katı bir başkanlık sıstemını sağlayacak anayasa değişikliğinin hazırlayıcısı mı değil mi? Birkaç gündür başkent kulislerinde elden ele dolaştırılan ve "Egemenliği Türkiye Büyük Millet Meclisiile Cumhurbaşkanı tarafindan eşit olarak kullandırmayı amaçlayan" anayasa taslağı ger- çekten bir Çankaya ürünü müdür yoksa bırileri- nin özel amaçlarla hazırladığı birtahrip malzeme- si mi? Cumhurbaşkanlığı, böyle birtaslak hazırlığı ile ilgilerinin olmadığını bildiren bir yalanlama ya- yımladı. Yalım Erez'in hükümeti kurmakla görevlendi- rilmesi üzerine küplere binen Doğru Yol Partısi Genel Başkanı Tansu Çiller, "padişahlık kurma arzusu" gibi gördüğü değişikliğın partilerine "yan- lışlıkla cumhurbaşkanlığından fakslandığını" söy- lüyor ve Demirel'i mahcup etmek ıstemedıkleri için ellerindeki kanıtı açıklamadıklarını da ekliyor. Önce bir anımsatma yapaiım: Demirel'in bır süreden beri ülkenin geleceği için başkanlık yada yan başkanlık sistemlerıni savunur olduğu doğrudur. Ama 1999'un bu ilk "Düzyazı"sının konusu başkanlık sistemleri değıldır. Zaten bızim bu ko- nu üzerindeki görüşlerimız, sistemi savunanlar- la taban tabana çelişmektedir. Geçen yılın son haftasında Hürriyet gazetesı- nin kimi yöneticilerinin telefon konuşmalannı içe- ren kasetleri açıkladıkları içın üç DYP yönetıcısi- nin ortak basın toplantısı üzerine yazdığım yazı- da şöyle demiştim: "Akşener ve arkadaşlannın partisi, herkızdık- lan kimse ya da kimselerin haberleşme özgürlü- ğüne kulak uzatabiliyorlarsa, acaba bugunlerde hücum hedefi yaptıklan Çankaya Köşkü'nun te- lefonlan da o kulaklann frekanslan içinde midir?" Akşener, anımsayacaksınız o basın toplantı- sında Hürriyet yöneticilerinin telefonlarını sapta- yan kasetlerin bir vatansever tarafindan kendile- rine gönderildiğinı söylüyordu. Çiller ise anayasa taslağı adı verilen malzeme- nin, partisinin genel başkanlığınayanlışlıklafaks- lanmış olduğunu savunuyor. Şımdi olasılıkları değerlendirelım: Cumhurbaşkanlığında gerçekten öyle bır ana- yasa değişikliği hazırlığı yapılıyorsa o hazırlığıp metni yanlışlıkla bir başka yere gönderılebilir mi? Hele o başka yer cumhurbaşkanına karşı her gun bir hücum malzemesi yaratmak içın grup kürsu- sünden, miting otobüslerinin üstlerine kadar fır- manmaklayetinmeyerek özel gazetesini vetele- vizyonunu da seferber eden bır polıtikacının fak- sı olabilir mi? Her gün bana da okurlarımdan faks mesajları gelir. Bunların kiminde çıkış cıhazının numara ve isimleri yazılı değildir. Merak ettiğim için sorup öğrenmiştım. O tür korsan faksı gönderen, dilerse kendi aygıtının gerçek kımlığını alıctya yansıtmayacağı gibi nu- mara değişikliği de yapılarak karşı tarafın faksın- da başka bir kimliğin çıkmasını da sağlayabiliyor- muş. Bu, cumhurbaşkanlığının anayasa taslağı ha- zırladığı iddialarına değil. köşkün yalanlamasına inananların kolaylıkla benımseyeceğı bir olasılık- tır. Yani bir merkezde hazırlanan tahrip belgeleri- nin, çeşitli adreslere ulaştırılarak amaca yönelik ortamın yaratılmasına çalışılmak. Gelelim, öteki olasılığa. Yani Çillerler kaynaklı, ama en geniş desteğinı radikal Islamcı basından alan söylentılere. Cumhurbaşkanlığında gerçekten böyle bır ha- zırlık olduğunu ıddıa eden lıder, kendi genel mer- kezfakslannınnumaralarının yanlışlıkla aranılmış olduğu masalından vaz geçerek Çankaya'da ya köstebek kullandığını kabul etmelı ya da yandaş- larınca köşkün telefon ve fakslarının dinlenebil- diğini mertçe söylemelidir. Demirel'in öyle bir hazııiık yaptığına kamuoyu- nu gerçekten inandırmanın tek "doğru yol "u öy- le bir itiraf olacaktır. Faks: 0212-6770762 E-Mail: obirgitİcumhuri- yetcom.tr Rekabet Kurulu 'Ozel okul zamlan soruşturuluyor' İstanbul Haber Servisi - Rekabet Kurulu. Özel Okullar Derneği'nin 14 Mayıs'taki özel okul zamlanyla ilgili açıklamalannın, Rekabetin Korunması Kanunu'na aykın olup olmadığının belirlenmesi için açılan soruşturmanın sürdüğünü belirtti. Rekabet Kurulu'ndan yapılan yazılı açıklamada. Özel Okullar Derneği'nin 14Mayıs 1998 tarihindeki toplantısında. Özel Okullar Derneği'nin özel okul fiyatlanna yapılacak zamlarla ilgili açıklamalannın 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun'un 4. maddesine aykın olup olmadığının belirlenmesi için ön araştırma açılmasına karar verildığı kaydedildi. Açıklamada. Rekabet Kurulu'nun yapılan önaraştırma sonucunda, özel okullarla ilgili soruşrurma açılmasına karar verdiği belirtılerek "Rekabet Kurulu'nun basında çıkan haberler üzerine özel okullar hakkında 'ücret tespitinde rekabeti sınırlay ıcı anlaşma. teşebbüs \ e eylem birliği yapıp yapmadıklannın tespiti' için res'en başlatağı soruşturma baien devam etmektedir~ denildı. Açıklamada. önaraştırma raporu ıle behrlenen konuların taraflara teblig edildiği. ancak raporda yer alan konulann yalnızca raportörlerin görüşlerini yansıttığı \e soruşturmanın sürdügu kaydedildi. Rekabet Kurulunca bu yönde alınmış bır karar olmaması ve soruşturmanın henüz sonuçlanmamasına karşın Rekabet Kurulu dışından yapılan "Özel okullar aklandı" ' şeklindeki açıklamaların gerçegi yansıtmadiğı ve kamuoyunu yanlı^ yönlendirme amacı - taşıdığı savunuldu. '(_•
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle