19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 1OCAK1999CUMA Unutulmayan Mustafa Necati... R A H M İ K U M A Ş Eğitimci-Hukukçu, Eski Trabzon Millet\>ekili 1 892 yılında tzmir'de doğan den Saffet Ankan, H. Âli Yücel, Tevfik Mustafa Necati, unutulmaz millı egitim bakanlanmızdan. Baba soyu bakımından Da- rendelidir. Öğretmenlik, avu- katlık, gazetecilik yaptıktan ileri, Ceial Vardımcu Hasan Sağiam da- ha uzun süre bakanlık yaptılar. Bız Mus- tafa Necati'yi Eğitim Bakanı olarak ni- çin unutamiyoruz? sonra I. Dönemde (23 Nisan 1920) Sa- ruhan Milletvekili seçildi. 28 yaşında, 2 ve 3. dönemlerde ise tzmir milletve- killiğı yaptı. Kurtuluş Savaşı"na Ege'de gönüllü olarak katıldı, daha sonra Mus- tafa Kemal'in yeni devleti sağlamlastır- ma çalışmalanna katkı yapmaktan biran olsun geri kalmadı. Öyle ki Istiklal Mahkemesi Başkan- lığı bile vardır. Bakan oiarakonu kuru- luşunda kendi imzası da bulunan "Mü- badele, Imar ve lskân Vekili" olarak 20.10.1923 'te Fethi Okyar hükümetin- de göriiyoruz. tnönü'nün kurduğu ilk cumhuriyet hükiımetınde de bu görevı- ni sürdüren M. Necati, II. lnönü hükü- metinde Adalet Bakanı oldu. III. lnönü hükümetinde ise Hamdullah Suphi Tan- növer'in yerine Maarif Vekilliğine ge- tirildi. 21.12. 1925'ten 1 Ocak 1929'da ölümle sona eren görev süresi, kendine gelinceye dek görülen eğitim bakanla- n arasında, ona en uzun süre bujjörevi yapan bakan sanını kazandırdı. Oyle ki kendinden sonra bu göreve getirilenler- Çıkardığı yasalar Tevhid-i Tedrisat Vasasu onun döne- minden önce çıkanlmıştır, ama yasaya geçerlik kazandıran Necati olmuştur. 3 yıl 10 gün süren bakanlığı döneminde çıkarttığı önemli yasalan buraya alalım ki onun ne denli bir eğitimci bakan ol- dugu aniaşılsın: 1- 22 Mart 1926 günlü, 789 sayıli Maarif Teşkilaüna Dair Vasa (Ölümü- ne dek duyulan gerekler üzerine bu ya- sada 4 kez degişiklik yapılmıştır.) 2- 22 Nisan 1926 günlü. 819 sayılı Mu- allim Mekteplerine Muavenet Hakkın- daYasa, 3- 20 Mayıs 1926 günlü, 842 sayılı Ök Mektep Muallim ve Muavinleri Hak- kında Vasa, 4- 8 Haziran 1926 günlü, 915 sayılı LJse ve Orta Mekteplere Ahnacak Ley- li Meccani Talebe Hakkında Yasa, 5- 26 Mayıs 1927 günlü, 1052 sayılı Meslek Mektepleri Hakkında Yasa. 6- 22 Haziran 1927 günlü. 1130 sa- yılı Maarif Vergisi Hakkında Yasa, 7- 23 Haziran 1927 günlü. 1135 sa- yılı Mektep Vergisi Yasasını Değiştiren Yasa(Bu yasa ilk önce 13 Nisan 1925 günü 616 sayı ile çıkmıştır.) 8- 3 Kasım 1928 günlü, 1353 sayıü Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hak- kında Yasa, 9- 24 Mayıs 1928 günlü, 1288 sayılı Bevnelmilel Erkânın Kabulü Hakkında 10- 24 Nisan 1926 günlü. 822 sayılı Lise ve Orta Mektepler Talebesinden Nihari (yatısız, günlü öğrencılığınden) Ücreti Alınmaması Hakkında Yasa, 11- 24 Nisan 1926 günlü, 823 sayılı Mektep Kitaplanmn Maarif Vekâletin- ce Tabı Hakkında Yasa. Bu yasalann TBMM'de görüşülmesi sırastnda kimi zaman açıklayıcı konuş- malan olmuştur Necati'nin. Ama ben bu- raya onun okul kitaplan ile ilgili yasa gö- rüşülürken söylediğı şu sözleri alıyo- rum: "Malumuâliniz mektep kitaplan muhtekirlerin elindedir ve evliya-yı et- fale (ögrencüerin ana-babalanna) çok pahalıya mal olmaktadır.7 * "Köy çocuklannı köyden alıp da şe- hirde okutmak hatabdır. (_) Onun için köy çocuklannı şehirde okutmay acağc. köyündeokutacağız.(...) Köv mekteple- rini beş yıl yapamıyoruz. Bunun sebebi ise köyiü çocuğunun babasuıa lazun ol- masıdır™" (20.3.1926 TBMM) sözleri- ni söyleyen bakan Köy Enstitüleri'ne giden eğitim anlayışının ilk durağını oluşturmuştur. Mustafa Necati yokluklar içinde Türk eğitimine çag açan birbakandır. Bunun için destanlaşmış bir bakandır. 1925 yı- lının son günlerinde bakan olduğunu bi- liyoruz: 1925 yılı bütçesi katma bütçe ile birlikte 9 milyon lira dolayındadır. 1926 ve 1927 yıllan bütçeleri ise 1925 yılı bütçesinden 2 milyon lira daha ek- siktir. açıkçası 7 milyon lira dolayında- dır. 1928 bütçesi ise yaklaşık 6.5 mil- yon liradır. Bakanlık yaptığı yıllar büt- çeden aldığı paralar önceki yıllara göre daha az olan M. Necati, yine de olağa- nüstülükler yarattı. Bakın nasıl? 12.4.1927 günü şunlan söyleyerek: "Bu- rada şu cihete Meclis-i ÂJi'nin biDıassa dikkatini rica ederim ki yüzlerce mües- sese ve binlerce memur ve binlerce tale- beyi idareeden MaarifVekâleti'nin mer- kezi e\ rak işleri yalnız bir mümeyyiz ve iiç kâtiple tedvir olunmaktadır. Bu hali cumhuriyet devrinde kırtasiyeciliğin ne kadar asgari bir hadde indirilmiş oldu- ğunu misal olmak iizere hususi bir ifB- harla arzediyorum." Yine bu konuşma- sının sonlanna doğru: "Dünkü maarif dümevi değildi. millideğildi.bittabiide- mokratik de değildi. Bugünkü maarif dünyev idir, moderndir. milüdir " sözle- rini söylemekten geri kalmıyordu. 22.4.1928 günü 1928 Eğitim Bakan- lığı bütçesi üzerinde konuşurken, ilk cumhuriyet yılında (1923-1924) devlet ilkokullanndakı öğrenci toplamı 337.618 idi, 1927-1928 yılında ise bu sayı 423.263'e yükselerek yüzde 26 oranın- da bir artış gözlenmiştir diyordu. Ama düşününüz ki bütçesi dört yıl öncesine göre hemen hemen o oranda azalıyor- du. Devletten aldığı paranın azlığına karşın olağanüstülükler yaratan ikinci ba- kanın gideceğı (Yücel'ın) yolun taşla- nnı da döşüyordu M. Necati. 1 Ocak 1929 günü apandisit ameliya- tı sonrasında beklenmedik biçimde öle- rek ulusu yasa boğan Mustafa Necati, gözleri açık gitti. Çünkü o gün Gazi ile birlikte çok önem verdiği millet mektep- lerini açacaktı. Ölümünün üzerinden 70 yıl geçti. 70 yıl sonra anılıyorsa bu ki- şi, onun ulusun belleğınde derin ızleri kaldı demektir. Bu durumu da en iyi, onun 3 Şubat 1925 günü TBMM'de sa- kat kalmış gazilerle ilgili yasa görüşü- lürken söyledikleri açıklar: - ( „) Bir millet ki, dünün haünnı aramaz, bir millet ki. bu memleket uğ- runda kendi ruhundan kopan kuvveti bu memleketin temellerini kuranlan unu- tursa, o millet için istikbal muhatarah- dır, tehlikelidir. Rahat uyu Necati, senı unutmadık, unutmayacağız... ARADABÎR Prof. Dr. CELAL ERTUĞ Demirelln Beklentileri Demirel, Türkiye'deki istikrarsızfıklann, çözümsü- zlüklerin, tıkanıklıklann tırmanışa geçmiş olmasının bırsistem hastalığının uzantısı olduğunu gündeme getirtiş, tartışmaya açmıştır. Somut önerilerle yapılması gerekeni dile getirmektedir. Demirel, Türkiye'de, siyasal mekanizmanın yeniden yapılanmasının gerektiğine, sistemin işlerlik kazanması için "değişim"egereksinim olduğunu vurgulamaktadır. Bunun içinde 56. hükümeti kuracak başbakan adayına da bazı "koşullaha" görev vermiştir. Çünkü Demirel hiçbir düzenleme yapılmadan gidilecek seçimlerden bir "umar" beklemiyordu. Gerçekten Türkiye'de siyasal düzeneğin (mekanizmanın) yapılanması, demokratikteşmenin doğasına ters düşecek doğrultuda gelişmişti. Sistemin, vazgeçilmez öğeleri olan partiler, demokrasi kültüründen, demokrasinin bir yaşam biçimi olduğu kavramından yoksundular. Siyasal örgütleşme, tabandan "bireysel inisiyatiften başlamıyor", "Beni seçeceği ben seçerim" düşüncesinden geliyor, popülizm, Makyavelizm, çıkarcılık zincirleşmesi". "Al gülüm ver gülüm" hesabı, partileşmenintemel ilkelerini oluşturuyordu. Yine partileşme modelinin doğasında, rüşvet, yolsuzluk, çeteleşme, mafyalaşma tohumlan her an harekete geçme fırsatı bekliyordu. Işte özürlü yapılanmanın anatomisi bu görüntüdeyken 56. ya da 66. hükümet farklı olamayacaktı... Çünkü var olan sistem işlerliğini yitirme noktasına gelmıştir. Bugünkü Meclis'in aritmetiği ortadayken bu fotoğraf gözler önünde dururken yalnız "erken seçimlerden" çözüm beklemek mantıkla bağdaşabilir mi?.. Türkiye'nin bütün sıkıntısı, demokratik kuruluşa, yapılanmaya sahip olmayan partiler, yine demokratik işlerlik kazanamamış parlamentolar ve asla iktidar olamayan hükümetleriyle ülkenin özürlü bir sistemi sürdürmek zorunda kalmasından kaynaklanıyordu.. Merkeziyetçi, otoriter, uzaktan kumandalı, bütün yetkilerin Ankara'da toplandığı, hiyerarşik elitleşme ile kademeleşmiş bir yönetim anlayışı halk iradesinin Meclis'e yansıyamamış olması, keyfıiik düzenine, hiçbir uygar ülkenin "Bu da bir demokrasidir" demesi mümkün değildir. Işte Demirel, buncayıl bu özürlü sistemin içinde doğru'yu bulmayı sabırla bekleyen, mücadele veren siyasetçi bir kişi olarak şimdi "Değişim", "Reform" önerisiyle karşımızdadır. Demirel'i en çok eleştiren karşıtı olarak şimdi ona, geldiği bu noktada hak veriyor, özellikle Meclis üyelerini, aydınlan yazarian yapıcı tartışmaya çağınyorum. İLAN T.C. GAZİPAŞA KADASTRO MAHKEMESİ'DEN EsasNo: 1998/58 KararNo: 19%, 243 Davacı Hüseyin Aksoy mırasçısı olan Fatma Aksoy ve Emine Aksoy adma mahkememizden venlen karar teblığ edilememış ve adresleri de belirlenememış ol- duğundan mahkememizden verilen 25.7.1996 tanh ve 1998.58 esas 1996/243 karar sayılı karann ilanen teb- lığine karar venlmiş olmakla; Gazipaşa Pazarcı Mahaüesi 22 ada 19 ve 84 parsel sayılı taşınmazlann 19 parsehn fen bilirkişilerinin 13.5.1996 tanhlı raporlannda A harfi ile gösterılen 1279.44 m2 84 parselin fen bılırkişilenn 13.5.1996 ta- nhli raporlannda A harfı ile gösterilen 1255.46 m2'lik bölümünün eşit paylar halinde davalı Hasan Özgenç rnirasçılan Tahsin Özgenç, Leyla Yıldınm, Hüseyin Özgenç adına, Krokıde 19 parselin B harfi ı!e gösterilen 1308.42 m2 8 parselin B harfi ile işaretli 1279.69 m2 yüzölçü- mündekı bölümün eşit paylar halinde davalı Hasan Öz- genç mirasçılan Mustafa Özgenç, Celalettın Özgenç, Fatma Altay adına, Krokide 19 parselin C harfi ile gösterilen 960.27 m2 yüzölçümündeki bölüm ile 84 parselin C harfi ile gös- terilen 932.88 m2 yüzölçürnündeki bölümün davalı Hatice Tekfur adına tapuya kayıt ve tesciline. Dava konusu 22 ada 19 parselin yüzölçümünün 3548.13 m2. 22 ada 84 parselin yüzölçümünün 3468.03 m2 geldiğinden yüzölçümlennin bu şekilde düzeltilmesıne karar verildiğinden yukanda adı geçen davacı mirasçılanna tebliğ tanhmden itıbaren 15 gün sonra teblığ edilmiş sayılacağı ve karann kesinleştiri- . lecegi ilanen tebliğ olunur. 22.12.1998 Basm: 67429 Dış Politikada Onur... ERTUĞRUL KAZANCI 2 0 Kasım 1922 günü baslayan Lozan Konferansı'nın ilk oturumunda kür- süye çıkan TBMM Dışişleri Bakanı ve Başdelegesi tsmet Paşa'nın ko- nuşmasındaki içerik geniş yankılar uyandırdı. Beklenmedik biranda söz alan tsmet Paşa: "Devlettertarafindan birbirle- rinin hak ve özgürlüklerine eşitlik esasına daya- lı olarak saygı gösterilmedikçe banşın gerçekleş- mevecegini"' açıklıkla dıle getirdı. Türkiye'nin, kendi yerini belirleme ve başkalannın buyurgan- lığına karşı dikilerek uyduluğu rcddetmesi önem- li bir olay oldu. Konferansın egemen çevreleri için, Anadolu'nun yeni temsil anlayışı, kesinlik- le uyumlu değildi. Çok değişik bir görüntünün karşısında kalan dünya kamuoyu. bağımsızlık ih- tilalinin onurunu yansıtan Ismet Paşa'nın dav- ranışıyla bocalamış ve şaşırmıştı!.. Sağuklı dış ilişkiler: Yeni Türkiye'nin dış po- litıkası, Gazı Paşa'nın. "Tam bagımsızhk". Is- met Paşa'nın ise "mutlak eşitlik" tanımlanyla belirttikleri zemine, Lozan'dan itıbaren otur- muştur. "Yurtta ve dün> r ada banş ilkesi", "özû- •e ve sözüne güveoiür bir devlet olabihne" rut- kusuyla birlikte yürütülmüştür. Dış üıskileri, ül- ke çıkarlanna en uygun yöntemlerle sürdürmek özenle izlenmiştir. Duyarlı bir dış polıtikanın sonuçlan, kısa sü- rede görülmüştür. Örneğin, emperyalizmin Ana- dolu'daki yayılmacılıgına öncülük eden Yuna- nistan, onca çatışmaya karşın daha on yılı bul- madan Türkiye'nin sağiam dostlanndan biri ko- numuna gelmiştir. Başbakan tsmet Paşa'nın Ati- na, Yunanistan'm ünlü devlet adamı Venize- los'un Ankara zıyaretleri sıcak bir sınırdaşlığın kurulmasında etkili olmuştur. İkinci Dünya Sa- vaşı sırasında "HellenJer'inyıırdunauzanan so- mut bir dostluk gösterisi" çeşitli maddesel des- teklerle Anadolu'dan gelmiştir. Kurtuluş Savası'nda tutarlı ilişkiler kurulan Sov- yetler, Başbakan Ismet Paşa'nın, "planlıkalkın- Y A P I ^ KÛLTOR SANAT YAY1NOUK Pl KREDİ TS FESTIVAL YAPI KREDİ SANAT TİVALl Hukukçu ma" sistemini yerinde inceleyen gezi dönüşün- den sonra daha da ağırlıkl ı bir komşu kımliği ka- zanmıştır. Sanayileşmeye yönelik "devtetçi ve planhekonomKi*" öngören kalkınma yardımı. ge- nış ölçüde Sovyet kaynaklı olmuştur. Böylece de lnönü'nün 1937 yılında Başbakanlık görevinden aynlmasına değin geçen dönem "KİT" > lerin top- lumcu ekonominin temel taşlan olarak yüksel- melerini sağlamıştır. Cumhuriyetimizin "Onun- cu Yıl" kutlamalanna. şimdilerde bile coşkuy- la izlenen "Türkiye'nin kalbi Ankara" Fılminin yapımcılığını üstlenerek katılan Sovyet temsil- cilerine gösterilen içten ilgi belleklerdedir. Ama, bunlarakarşın I945'te Moskova'nın.Türkiye'ye ilişkin "saldn-mazfak Paktı" süresinin bitimiyle birlikte gündeme gelen yersiz ve dayanaksız toprak istemlerinı arkalamasına en sert tepki Cumhurbaşkanı tnönü'den gelmiştir: "Anado- lu'daki anti emperyalist direnç, kuzeydeki iilke içinde de geçmişte set oluştururken sonralan ta- kınılan yayıİmacı tutum" kesin bir karşıt tavır- la reddedilmiştir. tnönü "Yaşanılan Uişkilerde esasyardun; devletlerin varkklanna saygın olmak ... yerek tşui-özünüaçıkça belırtmekten kaçınm»- mıştır. Iran. Suriye ve Irak'ı kapsayan sorunlar: Cum- hurbaşkanı Atatürk"ün direktifleri ve tsmet lnö- nü'nün hükümetlerinin öngörülü dış politikala- n sonucunda çözümlenmiştir "Balkan Antan- ü" kapsamında ise Bulgaristan, Romanya ve Yugoslavya ile yakın bağlar kurulmuştur. Batı dünyasıyla geliştirilen eşit koşullardaki dost- luklar. Türkiye'yi "aranılır ama içişlerina kan- şüamavan uydu olmaktan uzak" bir ülke statü- sünde tutmuştur. lkinı Dünya Savaşı'nın olağanüstü karmaşa- sında, kavgalara girmemekle birlikte çevresi "yangın yerine dönmüş" bir devlet konumunda kalan Türkiye "miBşef" Inönü'nün politik "de- hası" sonucunda dış ilişküeri kendi açısından yön- lendirmeyi becerebilmiştir. ABD Başkanı Ro- oseveR, lngiltere Başbakanı Churchill,Nazı Füh- reri Hhtler, Italyan Duçe'si Mussolini: saygınlık dolu banşçı bir uluslarlararası siyaset izleyen Inö- nü'yedaima "birhizadave eşit şekilde" bakabi- len siyasal öğelerolabilmişlerdır. Çok karşıt re- jimlerin etkin olduğu bir dünyada Türkiye, Ba- tı basınının diliyle "Son dereceölçülü bir büyük devtet adamı bulunan" !nönü"nünyönetimınde: "dostluğu herkesçe istenilen" bir ülke özelliği- ni korumuştur. Sonrası ve sonuç: Türkiye'nin dengeli dış iliş- kileri, koşullanyla bağlanülan ve uluslararası düz- lemdeki yeri, 1950 sonrasının iktidarlannın eliy- le değiştirilerek yörüngesinden çıkanlmıştır. Üst değerli amaçlarda halkına coşku verebilen dev- rimci ivme, onur yitirmiştir. Sosyo-ekonomik ve kültürel anlamda kitleleri ileri ve toplumcu aşa- malara yöneltebilen tinsel güç; içerde kınlmış, dışanya ise kötücül saptamalarla yansımıştir. Emperyalizme karşı öncülük yapan bir ülke "mazlum" Asya-Afrika halklannı sömürenler- le bir olmuştur. Halkın ve TBMM'nin bilgi ve onayından giz- leHmiş hükümetler arası ikili uzlaşmalar sap- '-tartmiştir. "Bir koy, beş al" şeklindeki hafif dış poHtakalar ancak "biz Cihargirane bir devletol- mavacağız n -ilkesinin sorumsuzca çiğnenmesi olarak tarihe geçmiştir. Tehlıkeli bağımlılık bu- nahmlanna gönüllü girmiş bir ülke "Avrasya" köprusünde belirivermiştir. Ulusal açıdan en haklı konularda bile yalnız kalmaktan doğan yakınmalanmızın nedenleri- ni son elli yıla dönerek araştırmamız gerekmek- tedir. Gerçekçilik, tutarlılık ve özsaygınlıkölçüt- leriyle yapılacak bir irdeleme, bugünkü içler ka- rartan durumumuz için yanıt oluşturacaktır. tsmet tnönü'nün aramızdan aynlışının 25. yıl- dönümünde uluslararası ilişkiler açısından öne- rilecek ölçüt, bu büyük devlet adamı ve diplo- matın yetkili bulunduğu dönemlerdeki dış poli- tikayı aynntılanyla değerlendirerek rek dersler çıkarmak olacaktır. CUARTETO CEDRON (Tango Topluluğu) 9 Ocak 1999 Cumartesi Saat: 19.30 Atatürk Kültür Merkezi Konser Salonu Bllet Ryatlan: 3.000.000 TL 2.000.000 TL O C A K Nüfus cüzdanımı, Askerlık Cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. ABDULLAH TEKtN Yapı Kredi Sanat Festivali artık "bütün yıl" sürüyor! Türkiye'de festival anlayışını değiştiren, belirli bir zaman aralığıyla kısıtlı kalmayıp bütün yıla yayılan Yapı Kredi Sanat Festivaii, 1999 yılında da nitelikli ve zengin programıyla sanatseverleri bir araya getirmeye devam ediyor. Yapı Kredi Sanat Festivali 1999a tüm sanatseverleri bekliyoruz. YAPI >€TKREDİ ZeN GRUBU (Doğaçlama Müzik) 30 Ocak 1999 Cumartesi Saat: 19.30 Atatürk Kültür Merkezi Konser Salonu Bllet Ryatlan: 2.000.000 TL 1.500.000 TL TC Kültür Bakanlığı İşblrllglyle BIM Satış Nofctalan: 31 Aralık 1998 tarhınden rtıbaren bıletlerinizi aşağıdakı satış noktalarından alabılırsiniz. • Yapı Kredı Yayınlan Galatasaray Kitabevi (0212) 252 67 45 • Atatürk Kültür Merkezi Gışeleri (Her gün 10 30 -19.30 saatlen arasında açıktır.) (0212) 292 08 48 - 292 08 49 • Yapı Kredı Akmerkez Şubesı (0212) 282 08 65 • Suadiye Vakkorama (0216) 350 87 42 • Telefonla rezervasyon yaptırmak tçın (0212) 249 18 29'u arayabılırsınız. • Rezervasyodunu yaDtırdığınız bıletleh, 48 saat içinde, istıklal Caddesı No: 285 Beyoğlu adresindekı Yap* Kredı Yayınlan Galatasaray Kitabevi'nden almanız gerekmektedir. • Rezervasyonlannızda kredı kartı kullanabilirsiniz. • Aynlan bitetlenn tûmürûn alınması zorunludur. • Satılan bılet geri alınmaz. IntMMt Af»cılı|ryta BİMSabfE http.//*wv* superonlme.com/ykykultur PENCERE 1999... Bugün 1999'un ilk günü... Sayıların uğuruna ya da uğursuzluğuna göre evrende yaşamın sürdüğüne inananlar vardır; "Hu- nıfilik" evreni harfler ve sayılarla açıklamaya ça- lışır. Hurufiliğe göre insanın yüzünde 2 kaş, 4 kirpik ve 1 saçtan oluşan 7 çizgi göğü; yüzün iki yanın- daki 2 sakal, 2 bıyık, 2 yanak kıllan ve 1 dudak al- tı kıllanndan oluşan 7 çizgi yerı simgeler. Toplam 14 çizgiyle, bunlann insan yüzünde konuşlandık- lan 14 yerin toplamı 28'dir. 28 ne?.. Arap abecesi 28 harf değil mi!.. Kuran demek ki 28 harfle yazılmış. öy'eyse in- san yüzündeki 28'in anlamı şıppadak ortaya çık- maz mı?.. Peki, 1999'un anlamı ne?.. • Şişgöbek 9'lann bu yıl bir araya toplanmalan- nın elbet bir anlamı var. Türkçe'de 9 üzerine söylenmiş deyişleri alt al- ta sıraladık mı, 9'un sıradan bir sayı olmadığı he- men ortaya çıkar: Dokuz doğurmak... Dokuzayın birçarşambasında biraraya gelmek... Dokuz köyden kovulmak... Dokuz canlı olmak.. Dokuz yorgan eskitmek.. Dokuz babalı olmak... Eski Türkler'de 9 sayısı yaşama işlemiştir; ata- lanmız öndere selam ve saygı için yere dokuz kez diz vururlardı. Alparslan Türkeş'ın ideolojisinın adı "9 Işık" değil miydi!.. AJtay destanına göre Tann önce 9 dallı bir ağaç yaratmış; sonra bu dallardan 9 kişi, onlardan da 9 oymak yaratmış... 9 oymağın başı Oğuz Han, verdiği şölende, 900 at, 9 bin koyun kestirmış; hayvan derisinden 99 havuz yaptırmış, 9'una rakı, 90'ına kımız dol- durmuş. Yalnız 9 havuza konduğuna göre rakının o dönemde pahalı bir içki olduğu anlaşılıyor. Asya'daki atalanmız 99 tann olduğuna inanır- lardı; 99 tannnın her birinin yeri ayrıydı. Atalanmız giydikleri hırkanın sağ koluna 4, sol koluna 5 çıngırak takarlarmış... 4artı 5 needer?.. 9 değil mi!.. Sonuç: Şiş göbek 9, Türkler'in yaşamında özel yeri olan uğuriu bir sayıdır. • 1999'daüçtane9var. 9'laradikkat!.. 1999 hem '21'inciyüzyıl'a giriş kapısı.. Hem '3'üncü bin yıl'a... 1999 bizim için dönüm noktası olacak... Türkiye ya bir Sevr vazosu gibi parçalanacak.. Ya bütünleşecek. Ya irtica karanlığına sürüklenip kör bir kuyuda boğulacak.. Ya aydınlanacak. 1999 yılındaki 3 şişgöbek 9 sayısı yılın Türkiye için iyi olacağmı vurguluyorlar. 1999 mutlu ve kutlu olsun!.. tLAN T.C. AMASRA ASLtYE HUKUK HÂKİMLtĞt'DEN EsasNo: 1998'99 tş Davacı SSK Kurumu Genel Müdürlüğü Zonguldak şubesince davalı Turgut Tepe aleyhıne mahkememıze açılan alacak davasının mahkememizde yapılan yargı- laması sırasında venlen ara karan gereğince: Amasra ilçesi Gömü Köyü nüfusuna kayıtlı Hakkı oğlu 1975 d.lu Turgut Tepe'ye duruşma gününü bildi- rir davetiye tebliğ edilememiş olup, davalının adresi tüm aramalara rağmen tespıt edilememiştir. Davanın duruşması 18.3.1999 günüdür. Duruşmaya gelmemeniz halinde duruşmaya yoklu- ğunuzda devam edileceği ve karar verilecegi ilanen tebliğ olunur. Basın: 67440 İLAN T.C. DENİZLİ 3. ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1997 331 Davacı Süleyman Muza vekili tarafından davalı öz- dilen Tekstıl Turizm, lnş.San. Tic. Ltd. Şti. ve Mehmet Latif Bedır aleyhine mahkememizde açılan menfi tes- pit davasının yapılan yargılaması sırasında venlen ara karan gereğince, Davah Mehmet oğlu 30.11. 1979 d.lu, Van Erciş Or- gûçü kö>öi nüf. kayıtlı Mehmet Latif Bedir adına çıkar- tılan davetiyenin teblığ edılmediğı, tüm araştırmalara rağmen bulunamadığından dava dılekçesı ve duruşma gününün ılanen tebliğine karar veri Imekle 9.2.1999 du- ruşma günü saat 09.00'da kendisı veya temsil ettireceğı vekille davasını takip ettirmesi. aksi halde yargılamaya yokluğunda devam edileceği ve bu şekilde karar verileceğinden dava dilekçesi ve meşruhatı ilanen teb- liğ olunur. Basm: 67226 KEŞAN ASLtYE 2. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1998/204 Davacı Mustafa Karademır vekili tarafindan davalı- lar Müstecep oğlu lsmail vs. hakkında açılan tapu ipta- li ve tescil davasının mahkememizde yapılan açık yar- gılaması sonunda verilen karar gereğmce: Daacı vekili dava dilekçesi ile dava konusu edılen Keşan, Altmtaş Köyü'nde kam 2712 parsel sayılı taşın- mazın davalılar adına kayıtlı olan tapu kaydınm ıptalı ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilme- sini talep etmiş ise de dava dilekçesi ve duruşma günü- nün davalilara Keşan Altıntaş Köyü adresine teblığ edi- lemediğı gıbi yapılan tahkıkatlara rağmen de açık ad- resleri tespit edilemediğinden dolayı davalılar Müste- cep oğlu lsmail, Müstecep oğlu lsmail kansı Güllüzar lsmail oğlu Abdi ve lsmail kızı Kübra'nm işbu davanın 28.1.1999 tarihli duruşmasmda bızzat hazır bulunma- lan veya kendilerinı bir vekille temsil ettırmelen, ettır- meyip mazeretsiz olarak duruşmaya gelmedikleri tak- dirde HUMK'nin 213. ve 337. maddelen gereğince yargılamanın adı geçen davalılann yokluklannda yapı- larak karar verilecegi hususu davetiye yerine kain ol- mak üzere ilanen tebliğ olunur. 18.11.1998 Basm: 59427
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle