Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 OCAK 1999 CUMA
HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALİ SİRMEN
Darbe Yılı mı?
Çok şükür bir yeni yılı daha gördük. Bugün bir-
çok gazetede, birçok falcının, astroloğun, 1999
tahminlerinı okuyabılirsiniz. O kadar güç değil bun-
ları söyleyip yazmak; nasıl olsa gelecek yıl kimse
anımsamayacak.
Köşe yazarian da farklı değil. Onların yazdıklan
da unutulacak. Gazetelerin ömrü 24 saat. Plastik
torbalar çıkmadan önce, bu ömür kesekâğıdı ola-
rak uzardı.
Gazeteciliğe yeni başladığım yıllarda, bir gün
Karaköy'den uskumru almıştım, (o zamanlar us-
kumru vardı) bir de baktırn, balıklar Akşam gaze-
tesinden yapılmış bir kesekâğıdına doldurulmuş,
içeride uskumrular, dışanda benim yazı. Dünyalar
benim olmuştu.
Ama artık eskı yazılannızı içi balık, meyve dolu
kesekâğrtlan üzerinde göremezsiniz. Zamanlar de-
ğişti.
Eski dosyalan açıp bakıyorum şimdi, geçmişyıl-
lar için neler yazdığımı görmek için.
1997 başında, yeni yıl tahmini yaparken Türki-
ye'nin ufkunda, ya köktenci sivil darbe ya da as-
keri darbe olasılığının güçlü olduğunu yazmışım.
Sonra herhaldeyeni yıla girerken kimsenin içinı ka-
rartmamak için olsa gerek, orta sağ ve soldaki ge-
lişmeler ve bütünleşmelere umut bağlamışım.
Gazetecinin işi zor, hele hele renkli basmayan,
iç açıcı dilber resimleri koymayan, promosyon ver-
meyen. Cumhuriyet1
te çalışan bizlerin daha da zor.
Hem doğru gördüğünüzü, bildiğinizi sandığınızı
yazacaksınız hem de umut kınntılarını silmemeye
çalışarak en ufak belirtiye bel bağlayacaksınız.
Güç iş.
1997 öngörülere uygun geçti. Gerçi iki darbe-
den biri gerçekleşmedi, ama bunun nedeni orta
sağ ile orta solun toparianıp bütünleşmelerinden
çok, 28 Şubat süreci oldu. Kimileri kızıyorlar, 28
Şubat sürecine. Bunların sayıları da gittikçe azalı-
yor. Çünkü liberal, demokrat kişiler arasında da
"Eğer o süreç olmasaydı, neler olurdu" dıye dü-
şünenler artıyor.
Onları militarizmle, tepeden inmecilikle suçla-
mak anlamsız. Çünkü gerçekten tamama yakın
çoğunluğu demokrasiyi istiyor. Ama demokratik
rejimin onsuz olmazlan işlevlerinı yerine getireme-
yince, sivil darbe kapıya dayanınca, politikaya du-
yulan güven sarsılıyor, özgürlüklerin var olan ya da
elde kalanlarının da hepten hem de uzun bir süre
için elden gitmesı korkusu ağır basıyor.
1999'u da böyle geçireceğiz. Kendi oyunlannın
esiri olmuş liderlenn sultasındaki partilere güven
kaybolmuş. Kamuoyu yoklamalarında uzak aray-
la başı çekiyor, kararsızlar. Bu durumda 18 Nisan
seçimleri ne yazar?
1999'da da ufukta, iki darbeden biri görünüyor.
Meğer ki toplumsal değişim isteği, siyasal arena-
ya yansısın.
Haftada bir "Ayıptır Söylemesı" adı altında bir
söyleşi programı yaptığım Kent TV'de bu haftaki
konuğum olan, Adalet Bakanı Hasan Denizkur-
du, bu konuda iyimser.
Sayın Denizkurdu, doğrulan polıttk kaygı taşıma-
dan dile getirdiğı için kısa sürede, herkesin dikka-
tini çeken bir kişi.
llki dün gece yayımlanan ve bu gece 23.15 ile
yarın 15.15'te de tekrarlanacak olan programda-
ki dobra dobra konuşmasında, insanın tüylerini
ürperten gerçekleri büyük yüreklilikle açıklayan
Sayın Bakan, 18 Nisan seçimlerinin, bizatihi ken-
diliğinden çözüm getirmeyeceğini, ama artık bu
çözümsüzlüğün, toplumun değişim isteğinin
önünde durulmasını imkânsız kılacağını söylüyor
ve gelecekten umutlu olduğunu belirtiyordu.
Ben yaptığım için değil, konuğu çok ilginç oldu-
ğu için izleyin derim o programı. Ve dilerim ki 1999
Hasan Denizkurdu'nu haklı çıkanr da 2000 yılına
yeni hamlelere hazır, kurumlarını oluşturup oturt-
makta olan bir toplum olarak gireriz. Yeni yılınızı
kutlanm.
Tartışma sürüyor
YSK, bir arada
iki seçime karşı
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu)-Yüksek Se-
çim Kurulu (YSK) Baş-
kanı Tufan Algan, iki se-
çimin bir arada olmasına
karşı çıkarak. "Bubizim
için büyük bir sıkıntı.
Kargaşa yaratacağını
düşünüyoruz" dedi.
Yeniden Doğuş Parti-
si Genel Başkanı Hasan
Celal Güzel, dün YSK
Başkanı Algan'ı ziyaret
ederek yurt dışındaki
seçmenlerin oylannı bü-
yükelçilik ve konsolos-
luklarda kullanmalan-
nın sağlanmasını istedi.
Tufan Algan ise yurt
dışındaki seçmenler ko-
nusunda TBMM'deki
uyum komisyonunda bir
yasal düzenleme bulun-
madığını anımsattı.
Anayasanın 67. madde-
sinde öngöriilen yasal
düzenleme yapılıncaya
kadar yurt dışında otu-
ran yurttaşlann gümrük
kapılannda oy kullana-
bileceklerine ilişkin bir
kararaldıklannı belirten
Algan. TBMM'den çı-
kartılacak yasal düzen-
lemeyi yeterli süre olma-
sı durumunda uygulaya-
caklannı söyledi.
Algan, milletvekili ve
yerel idareler genel se-
çimlerinin birlikte yapıl-
ması konusunda kaygı-
ları bulunduğunu belirt-
ti.
Seçim çalışmalannda
bütün çabalanna karşın
kendilerine yeterli ola-
nak verilmediğini bildi-
ren Algan, görev yapa-
caklann egitimi konu-
sunda da istedikleri yar-
dımı göremediklerini
vurguladı. tki seçimin
birlikte yapılmasına kar-
şı olduklannı belirten
Tufan Algan, şunlan
söyledi."
''tki seçimin bir arada
olmasının sıkınülan var.
Biz bunu daha önce ifa-
de ettik. Ama yüce Mec-
lis, buna rağmen her iki
seçimin birlikte yapılma-
sı hususunda bir karar
ve bilahara bir kanun ÇH
kardı. Bu bizim için bü-
yük sıkıntı. Sıkıntı der-
ken bize yönelik bir fia-
ki sıkıntıyı kastetmiyo-
rum. Netice itibanyla va-
tandaşunız ve görevliler
açısından büyük bir sı-
kıntı ve kargaşa yarata-
cağını düşünüyoruz."
Algan. gazetecilerin
sorulan üzerine iki turlu
seçime hazır olduklan-
nı, ancak iki seçim ara-
sında yeterli sürenin bu-
lunması gerektiğini söy-
ledi.
Tufan Algan, kapatı-
lan RP"nin genel başka-
nı Necmettin Erba-
kan'ın bağımsız adaylı-
ğının olanaklı olup ol-
madığına ilişkin soru
üzerine, bağımsız aday-
lık için başvurulann baş-
lamadığını, başvuru
olursa değerlendirilece-
ğini vurguladı. Algan,
bunun örneği bulun-
duğunu anımsanıadıgını
belirtti.
Av. Murat Cano yargıdaki sorunlarm çözümünün özerk örgütlenmeden geçtiğini söylüyor
'Yargı bağunsızfağıııa düzen engeP
AYŞE YILDIRIM
Yönetsel ve siyasal bakımdan tam ba-
ğımsız, parasal bakımdan özerk bir ku-
rum oluşmadıkça yargı düzeninde so-
runlann temelden çözülemeyeceğıni
belirtiyorAvukat MuratCano. Savcı ve
yargıçlann, bugünkü düzen yüzünden
"bağunh" olduklannı. bu nedenle ini-
siyatif kullanmaktan kaçındıklannı vur-
gulayan Cano, bunun sonucu olarak
yargıya güvenin zedelendığine dikkat
çekiyor. Cano ile adalet sıstemindeki
sorunlan ve çözüm önerilerini konuş-
tuk.
- Son dönemlerde oldukça hareketli
günler yaşadık; çete-mafya-devlet iliş-
kileriyle ilgili... Bütün saviar geliyor, yar-
gıda bir yerde tıkanıyor. Sorun ne sizce?
Yargı mı işlemiy or yoksa yargıya bir ta-
kım müdahaleler mi söz konusu?
"Bence hepsinden kaynaklanıyor Bu
saydıklannızın hepsinin ayn ayn bu so-
nucun oluşmasında paylan var. Nedır
onlar diye bakarsak. Bir kere hemen ka-
musal bir hak ve sorun olduğu için tes-
lim edelim ki yargı bağımlıdır. Şimdı ta-
bı bağımlılıktan toplumun ne anlaması
gerektiği çizgisini konuşmak istiyorum.
• Yargının bağımlı olduğunu, görev yeri değiştirme ve atamalan siyasi yönetimin
başında bulunduğu bir kurumun yaptığım söyleyen Cano "Idareden kastım,
Adalet Bakanhğı ve müsteşannın oy ve karar olarak katılmak yetkisine haiz
olduklan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu. Şimdi bunlann arasında terfi de önemli.
ama bence nakil gerçek bir tehdit unsurudur" diyor.
Işte Osmanlı'nın kapıkulu değil yargı. ve savcılar üzerinde belirli bir çekin-
Mahkemeler bağımsızdır. kimse onla- genlik yaratıyor. Simdi bu adalet dağı-
ra emir veremez. Hâkimler azledile- tacak insanlar üzerinde hem böyle bir
mez. 65 yaşını doldurmadan emekli
edilemezler gibı güvenceler yasalarda
var. Ama bence bağımlılık şu unsurlar-
dan oluşuyor: Bir kez tayin. terfi ve na-
kılleri idarenin başında bulunduğu bir
kurum yapıyor. Idareden kastım. Ada-
let Bakanlığı ve müsteşannın oy ve ka-
rar olarak katılmak yetkisine haiz ol-
duklan Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulu. Şimdı bunlann arasında terfi
de önemli, ama bence nakil gerçek bir
tehdit unsurudur. Şimdi düşününüz, bi-
rinci sınıfbıryargıçsınız vadasavcısı-
nız. Iştebirinci bölgedesiniz. Biryaşam
düzeniniz var, bir aile düzeniniz var, ço-
cuklannızokuyor. Yaptıklannızı beğen-
mediği için sizi idare alıyor filan yere
sürüyor.
Doğal olarak bu görev yapan yargıç
bağımlılık var hem de bunlara kaç ku-
ruş maaş ödeneceğini yine idare belir-
liyor. Yani geçim derdi bakımından da
bir bağımlılık vardır"
- Peki güvenlik güçlerine bağunlılık._
"' Bu üçüncü bir şey, zabıtay a korkunç
bir bağımlılık vardır. Zabıtadan kastım.
polis vejandarma güçleri. Buradan kas-
tım şu: Yasaya göre, cumhuriyet savcı-
lan suç sayılan fiillerin işlenmesinden
itibaren olaylara el koymak, delilleri
toplamak, delillerin korunmasına yö-
nelik tedbirleri almak, bu konuda zabı-
taya görev vermek. emir vermek yetki-
lerine haizdir. Ama bu pratikte böyle
işlemiyor. Polis ya da jandarma, her-
hangi bir olayla ilgili ne kadar belgege-
tiriyorsa, nasıl getiriyorsa. o belgelerle
sınırlı ve onlann içeriklerine göre görev
yapılabiliyor. Getırmiyorsa da yapjla-
mıyor. Hatırlayınız, 1977 tstanbul Üni-
versitesi katliamı davası 20 yıl sonra ye-
niden başlatıldığı zaman konuyla ilgili
istihbarat raporu ne kadar zor getirtildi,
tam geldığinden de endışeliyim.
'Gelen belge sınırlı'
"Abdı Ipekçi davası. Uğur Mumcu
davası. Yani şimdı bu suçlar savcılann
resen kovuşturacaklan. delil toplaya-
caklan, el koyacakJan suç değiller mı?
Hayıröyle. Ama savcı: polis ve jandar-
ma birimlerinin getireceği bilgıler ve
belgelerle sınırlı, getirmemışse de bir
şey yapamadı."
- Yapujnıyor diyorsunuz. yetkiler mi
sınırlı, yoksa yapnuyorlar mı?
"Bazen yetkılennı yeteri kadar karar-
lılıkla kullanmıyorlar bence. Buradan
kastım şu; adli emre karşı muhalefet
suçtur. Savcı ya da mahkeme yürüttüğü
Kamu çalışanlan maaşlannm yüzde 30 arttınlmasmı yeterli bulmadı
Geçhn düzeyimemurmiığı/iuı 2.5kııtı
AINKARA/İSTANBIL (Curahuriyet) -
Hükümetın memur. sözleşmeh ve emekli
aylıklanna arttınm oranını ortalama yüzde
30'a yükseltmesı kamu çalışanlannca ye-
terli bulunmadı. Kamu Emekçileri Sendıka-
lan Konfederasyonu (KESK). kamu çalı-
şanlannın aylık artışlannın toplusözleşme-
li, grevli sendika hakkı sağlanarak taraflar
arasında belirlenmesi gerektiğini vurgular-
ken yapılan enflasyon hesaplannın çalışan-
lan kapsamadığını bıldırdi.
Parlamentodaki tüm partilerin memur ay-
lık arttınmlannı seçim öncesinde yükseltme
arayışma girmeleri 1999 bütçe tasansı yeri-
ne geçicı bütçenın çıkanlmasma neden olur-
ken hükümet aldığı yetkiyi kullanarak 120
trilyon lıralık ek yükle aylık artış oranını
vergi indirımi olmaksızın yüzde 25'ten yüz-
de 27.5"e çekmiş oldu. Ancak bu oranla ka-
mu çalışanlannın yüzde 40-50 olan istem-
len karşılanmazken hükümet Uluslararaaı •
Para Fonu"na (1MF) verdığı sözü yerine ge-
tirrnedi. Seçim öncesi artışı olarak nitelen-
dirilen 2.5 puanlık artışa karşın kamu çalı-
şanlannın yıllık ortalama enflasyon bazın-
da kayıpları karşılanmadı. Maliye Bakanı
Zekeriya Temizel de bu kaybın karşılanma-
dığını kabul etmtşti. Kümülatif bazda enf-
lasyon kaybının karşılandığı kabul edildi-
ğinde ise gelecek 6 aylık dönemde yaşana-
cak enflasyon göz önüne ahnmamış oluyor.
Böyle kamu çalışanlan 6 ay boyunca eriyen
ücretleriyle geçinmek zorunda kalıyorlar.
KESK ise 2.5 puan artışının "bir anlam
ifade etmediğinr vurgularken 1998 Ocak
ayında 100 kabul edilen ücretlerin yılsonun-
da yapılan artışlara karşın 76.4'e kadar ge-
rilediğine dikkat çekti. KESK'ten yapılan
açıklamada. "Enflasyon hesaplaması ücret-
lere yönelik değildir. Hesaplamadaki tükctim
kahbı ortalama aile içindir. Knflasyonun sap-
tandığı kullanılan mal sepeti de çalışanlann
tüketim kalıplannı yansıtmıyor. Ccretlilerin
gelirlerinin önemli bir kısmını kapsayan gı-
da harcamalanndaki arns yüzde lOÖ'dür"
Emekli-Sen üyeleri CHP tl Örgütü'nün önünde, verilen yüzde 30 /ammı protesto ettiler. (Fotoğraf: UÖUR DEMtR)
denildi.
Ortalama memur maaşının yüzde 30'luk
artışla 80 milyon lıradan 104 mılyon liraya
çıkabilirken KESK. bu tutarla gıda harcama-
sı için gerekli 87 mılyon lıra düşüldükten
sonra kira, yakacak. giyım, sağlık gibi temel
ihtiyaçlar için yalnızca 17 mılyon lira kaldı-
ğma dikkat çekti. KESK. 260 milyon lıralık
asgari geçım düzeyinın ortalama memur ma-
aşının 2.5 katı olduğunu vurguladı.
FP Bolu Milletvekıli Mustafa Yünlüoğlu
da net 57 milyon lira olan asgari ücretı,
U
1997 yibnda 205 dolar olan asgari ücret
1999 yıh ilk 6 ay ı için 182 dolara düşmüştür.
Bu kayıp nastl telafi edilecektir" sorusuyla
TBMM gündemıne taşıdı. Başbakan Mesut
Yılmaz tarafından yanıtlanması istenılen
önergede, yoksulluk sınınnın 4 kişilik aile
için 240 milyon lira olduğuna dikkat çekı-
lerek "4-5 milyona ulaşan kayıtlı ve bir o ka-
dar da kayıtdışı çalışan satandaşlanmız ve
aileieri bu ücrede nasıl geçinecektir
r>
denil-
di.
Tepkiler
DlSK'e bağlı Emekli-Sen üyelen, dün
güvenlik güçlerinın. Taksım Anıtı önünde
eylemlerine ızin vermemesi üzenne CHP ıl
örgütü önünde toplanarak açıklama yaptılar.
Emeklı-Sen Genel Sekreteri RasimÖzyap-
tığı açıklamada, Türkiye'de tahsil edilen ge-
lirvergısinın yüzde 30"unuemekçilerin öde-
dığine dikkat çekti. Çalışma Bakanı'nın da
itiraf ettiği gibi 25 yıl sonra ilk defa Istan-
bul'da bir dıspanserin temelınin atıldığmı
anımsatan Rasim Öz, sosyal güvenlik ku-
rumlannın gelirinin yüzde 38"inın yatınm-
lar yerine özel sağlık şirketlerine ödendiği-
ni söyledi Türkiye'deki yapay kriztn bede-
linin emeklilere ödetılmek ıstendığinı savu-
nan Rasim Öz, "Emeklilen? reva görülen ay-
lık 60 milyon liranın 10 kannı bir yılbaşı ge-
eesinde harcayanlar. elbette ki emeklilen ve
emekçileri anlayamazlar. Emekliler olarak
yılbaşım kuüayanuyor. bu sefaleti lanediyo-
ruz" dedi. TBMNfden Emekliler Sendika-
sı yasa tasansının bir an önce çıkanlmasını
isteyen Rasim Öz. tüm emekli ve emekçile-
ri mücadelelerine destek olmaya çağırdı.
KESK Bursa Şubesi de Ulu Camıi Posta-
nesi'nden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ba-
kanı Nami Çağan'a faks çekerek maaş artı-
şının günün koşullanna uygun şekilde dü-
zenlenmesini istediler.
Polisten yılbaşı öıicesi gözaltılar
kovuşturma veya bakmakta olduğu da-
vayla ilgili herhangı birbelgeyi devle-
tin şu veya bu kurumundan istediği za-
man o bilgi ve belgenin tayin edilen za-
manda. istendiği biçimde intikali zo-
runlu. Buna aykın davranmak da suç.
Ama bu suç işlendiği zaman işlem yap-
mıyorlar."
- Bu nedenle adli kolluk oluşturulma-
sı tartışılıy or...
"Şimdi tabii bu noktada adli zabıta
yok denebilir. Şimdi orada da bence ha-
yale kapılmak çok doğru değü. Çünkü
zabıta dediğimiz şey insan unsuru ba-
kımından rahat ve çabuk oluşturulabi-
lir. ama işlevleri bakımından kolay bir
şey değil. Şimdi suç unsurlannın tanım-
lanması. belırlenmesine yönelik çalış-
malar var. teknik çalışmalar var. Sözge-
limi parmak izi. sözgelimi balistik in-
celeme. Şimdi polisin belirli bir kısmı-
nı ayıklayalım. adı zabıta olarak nitelen-
dirilsin, doğrudan sav cılıklara bağlaya-
lım. Polis o noktada, tayin, terfi bakı-
mından amiri savcı olacağı için biraz
daha sıkı davranabilir.
Ama eğer onun altma balistik labo-
ratuvarlan. parmak izi laboratuvarlan
veremezseniz hangi delıli nasıl ayıkla-
yıp getirecekler. Yani tek-
nik ve teknolojik olanakla-
nyla da o kurumun oluştu-
rulmasını düşünmek gere-
kiyor. Sadece bir şapka de-
ğişikliği sonuç yaratmaya
yetmiyor. O zaman pratik-
te şu çıkıyor ortaya; zabı-
tayı yasalann verdiği yet-
kiyle etkin biçimde kullan-
mak ve bu işlevini yapma-
yanlar hakkında da adli iş-
lem yapmaktan tereddüt
etmemek gerekiyor. Savcı-
lann da. mahkemelerin de
bu yetkisi var ama bunun
kullanıldığı kanısında de-
ğilim. Yani bazı davalan
hatırlayın, görev yapan po-
lis memurlann mahkeme-
lere çağnlması ya da geti-
rilmeleri ya da celp edil-
meleri, fotoğraflannın
gönderilmelerine dair ka-
rarlar yıllarca yerine geti-
rilmiyor. Mahkeme bu ka-
rarlan yerine getirmeyen
amirleri, yetkilileri hakkın-
da herhangi bir işlem yap-
mıyor Suç duyurusunda
bulunmuvor, savcılık ko-
vuşturma açmiyor, kamu"
davalan açılmıyor.
İşteburadadenilebilirkı
memurun muhakemat ya-
sası var. Memurun muha-
kemat yasası. ışlenen su-
çun kovuşturulmasına en-
gel değil. Olsa olsa dava
şartıdır. Anlatabiliyormu-
yum yani işin bu noktası
savcı ve hâkimin inisiyatif
kullanmasıdır."
- Bu inisiyatifi kullana-
cak yapıda, kişilikte, so-
rumlulukta yargıç ve sav-
cılar mı yok?
"Hayır. çoğunluğu böy-
ledir aslında. Ama 1982
Anayasasf ndan sonraki
toplumsal süreç yani bu
çok fazla kendini düşün-
me. bireysel anlamda ve
idarenin belirleyici konu-
mu yukanda sözünü etti-
ğim nakil tehdidiyle birleş-
tiği zaman o ınisiyatifı kul-
lanmaktan geri duruyor.
Ama öyle bir noktaya gel-
di ki toplum, siyasetten u-
mut yok.
İstanbul HaberServisi -lstanbul
Emniyet Müdürü Hasan Ozdemir,
6 ayn lav silahlı saldın ve bomba-
lama eylemini gerçekleştiren
DHKP'C örgütünün 3 üyesi ile ara-
lannda örgütün lıden konumunda-
ki Salih Mirzabeyoğlu'nun da bu-
lunduğu İBDA'C örgütünün 4 üye-
sinin yakalandığını açıkladı.
Özdemir. yaptığı basın açıkla-
masında, Terörle Mücadele Şube
Müdürlüğü ve MÎT'in yasadışı Is-
lami Büyük Doğu Akmctlar/Cep-
hesi (İBDA/'C) örgütüne yönelik
çalışmalan sonucunda. örgütün
elebaşı konumundaki Salih Mirza-
beyoğlu'nun yanı sıra 3 kişinin da-
ha yakalandığını belirtti. Özdemir,
1985 yıhnda kurulan İBDA'C'nin,
Türkiye'deki siyasal düzeni yıka-
rak yerine Ortadoğu ülkelerini de
içine alan Büyük Doğu Is-
lam Devleti oluşturmak
istediğini söyledi. Örgü- 4
tün. isteyenin istediği za-
man eylem gCTçekleştire-
bilme ilkesini yerleştırdi-
ğini açıklayan Hasan Öz-
demir, örgütün yaym or-
ganlan yoluyla militanla-
ra gönderilen mesajlarla
kaos ortamlannda eylem
yapılmasına çalışıldığını
belirtti. Örgüt üyelerinin
bu nedenle "Türban ey-
lemlerT, "8 yıüık kesinti-
siz temel eğitimi protesto
eytemleri" \ e dığer göste-
riiere katıldığına dikkati
çeken Özdemir, örgütün
yılbaşı dolayısıyla da ey-
lem hazırlığı içerisinde
bulunduğunu söyledi.
Özdemir'ın verdiği bil-
giye göre, yakalanan sa-
• Emniyet Müdürü Özdemir, 6 ayn lav silahlı saldın ve bombalama eylemi
gerçekleştiren DHKP-C örgütünün 3 üyesi ile aralannda örgütün lideri
konumundaki Salih Mirzabeyoğlu'nun da bulunduğu yasadışı IBDA/C örgütü
üyesi 4 kişinin yakalandığını açıkladı.
nıklann üzerlerinde ve gösterdik-
len yerlerde yapılan aramalarda,
dört tabanca, iki kuru sıkı tabanca,
bir dürbünlü tüfek, bir havalı tü-
fek, iki av tüfeği. kamera, örgüt
bayrağı. örgütsel doküman ve mal-
zemeler ele geçinldi. Asıl adı "Sa-
lih tzz£t Erdiş" olan, eşi Haynye
Erdiş ve diğer 2 sanıkla birlikte
gözlem altında tutulan Salih Mir-
zabeyoğlu'nun, oruç tutmadığı ve
günde 3 paket sigara içtiği öğrenil-
di. Örgütün önde gelen isimlerin-
de Bandınna Cezaevi 'nde bulunan
Kazım AlbayTak gazetemize gön-
derdiği faksla Mirzabeyoğlu ve aı-
lesinin gözaltına alınmasmı pro-
testo ettiklenni ve süresız açlık
grevine basladıklannı açıkladı.
Lav silahlı saldın hazırhğı
Özdemir. bir başka operasyonda
gözaltına alınan DHKP C örgütü
üyesi olduğuöne sürülen kişilerin,
ekonomik değeri yüksek sanayi te-
sislerine lav silahlı saldın hazırlı-
ğı içensinde olduklannı bildirdi.
Hasan Özdemır, Devrimcı Halk
Kurtuluş Partisi/ Cephesı
(DHKPC) örgütüne yönelik ola-
rak Terörle Mücadele ve İstihbarat
Şube müdürlükleri ile MlT'in or-
tak operasyon düzenlediğinı belirt-
ti. Örgütün "Silahb Propaganda
Birlikleri"ni oluşturan 3 kişinin.
operasyonlar sonucunda yakalan-
dığını ifade eden Özdemir, bu ki-
şilerin süreklı silah ve bomba eğı-
tımi yaptıklarının belirlendiğıni
öne sürdü.
Özdemir. gözaltına alınan kışı-
lerin şu eylemleri yaptığım öne
sürdü: "14 Ağustos 1998'de, I.Ü.
Beyaat Yerleşkesi önündeki Çevik
Kuv'vet Şube Müdürlüğü'ne bağjı
polis otohüsünc bombaiı saldın dü-
zenlenmesi, 29 Ağustos 1998'de,
ANAP Bakırköy İlçe Binasına
1999'da da DGM'lere hayır'İnsan Haklan Derneği (İHD) İstanbul ŞubesL Toplumsal Hu-
kuk Araşörmalar Vakfi (TOHAY) ve Çağdaş HukukçularDer-
neği İstanbul Şubesi (ÇHD)yapüklan ortak açıklamada, "Biz-
ler 1999 yılında, 2000'e bir kala arbk Devlet Gihenlik Mahke-
meteri'nin varlığını istemiyonız'" dedfler. tstanbul DGM önün-
de yapılan basın açıldamasını okuyan ÇHD tstanbul Şubesi
Başkanı Murat Çetik. 1 iirkiyv Cumhuriyeti'nin hukuk siste-
minde "özelyvtkili mahkemelerin'' her zaman var olduğuna dik-
kat çekerek 12 Eylül darbesi sonrasında resmi politikayı befir-
leyenlerin 1982 yılında DGM'leri yeniden sistemin içine aldık-
lannt söyledi. İnsan haklan savunuculan vt> demokrat hukuk-
çular olarak DGM'lerin özei yetkili oluşlan, tarafsız ve bağım-
sız olamadıklan. adil yargdanma hakkını yok ettikleri. savun-
maya hakvermedikleri keyfigözalbna alınmalan. iskenceyi gö-
zaltma kayıpolaylannı adeta meşrulaşürdığı gerekçeleriyİe hep
karşısında otduklanni belirten ÇtliL "Bunun için tüm kamu-
oyuna, DGMlerde yargılanma sırası size de geimeden 'hayır'
deyin çağnsı yapıyoruz'' dedl (Fotoğraf: KEREM1LGAZ)
bombalı saldın düzenlenmesL, 19
Eylül 1998'de. Fatih İlçe Emniyet
Müdürlüğü Binası'na lav silahı ile
saldınlması, 27 Şubat 1998'de, Ga-
ziosmanpaşa Küçükköy Jandarma
Karakolu'na bombab ve silahlı sal-
dın düzenlenmesi sonucunda 29
jandarmapersonelininyaralanma-
sı, 5 Kasım 1998'de, Sultanah-
met'te bulunan İstanbul AdliyeSa-
rayı Binası'na bomba konulması.
16 Kasım 1998'de, Küçükçekmece
Vergi Dairesi'ne bomba konulma-
sı."
Özdemir'in verdiği bilgiye göre,
gözaltına alınan kişilerin üzerle-
rinde ve gösterdıkleri yerlerde ya-
pılan aramalarda. bir lav silahı ile
ayaklı demirdüzenek, iki tabanca,
bir susturucu, dört şarjör. 11 adet
elektrikli funye, üç saniyeli fitile
bağlı adi fünye. dört adı
funye, iki el bombası ve
maşalar ele geçinldi.
3 kişinin, işadamları
Rahmi Koç,Sakıp Saban-
cı. Turgay Ciner, Halis
Toprak. Bülent Eczacıba-
şı,Ali Balkaner, Cem Boy-
ner ve İsmail Aytemiz'e
yönelik suikast hazırlığı
içinde olduklan öne sü-
rüldü.
Kaplancdar
nakledildi
Uçakla Anıtkabır'e yö-
nelik intihar saldınsı giri-
şımı planıyla yeniden ka-
muoyunun dıkkatını çe-
ken Anadolu Federe Is-
lam Devleti örgütünün 27
üyesi. Metris Ceza-
evı'nden Kırklareli E Ti-
pi Cezaevı'ne nakledildi.
'Başında habeıier
şüpheli'
Işte basın ortada. Her ne
kadar kamusal görevini ya-
pıyorsa da çoğu zaman
yargının yerine geçip hü-
küm kurar tarzda yazıyor.
Dolayısıyla verdiği habe-
rin doğruluğundan. verile-
nin gerçekten ibaret olup
olmadığından endişe edi-
yorsunuz. Geriye adalet
kalıyor. Şimdi ona da gü-
ven duymadığınız zaman
her şey çetelerin, yağma-
cılann eline kalır. Bu da
umutsuzluğa yol açacaktır.
L'mutsuzluk da toplumun
haksızlar karşısında sus-
masına neden olacaktır.
Nitekim öyle de olmuş-
tur."
- Hâkim ve savcılar ba-
ğımlılar ve inisiyatif kullan-
mıyor diyorsunuz. Peki ne
yapmak gerekiyor bu ba-
ğımlılıktan kurtarmak
için?
"Şimdi tabii ki yargıç ve
savcılann göreve alınmala-
nndan tutun, tayin, nakil,
terfilerine kadar. maaşlan-
na kadar bütün işlemlenni
yapan, denetleyen. bağım-
sız dedikleri (ten çok ba-
ğımsız sözcüğünü bu nok-
tada tutmuyorum belkı),
özerk denilebilecek bir ku-
rumlan olmadıkça bu iş te-
melden çözülmez.. Yargıç
ve savcıyı temsil edecek,
denetleyecek. tayin edecek,
nakledecek malı bakımdan
özerk, idari ve siyasal ba-
kımdan ise tam bağımsız
bir kuruma ihtiyaç var.'"