19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 OCAK 1999 CUMA HABERLER DUNYADA BUGUN ALİ SİRMEN Darbe Yılı mı? Çok şükür bir yeni yılı daha gördük. Bugün bir- çok gazetede, birçok falcının, astroloğun, 1999 tahminlerinı okuyabılirsiniz. O kadar güç değil bun- ları söyleyip yazmak; nasıl olsa gelecek yıl kimse anımsamayacak. Köşe yazarian da farklı değil. Onların yazdıklan da unutulacak. Gazetelerin ömrü 24 saat. Plastik torbalar çıkmadan önce, bu ömür kesekâğıdı ola- rak uzardı. Gazeteciliğe yeni başladığım yıllarda, bir gün Karaköy'den uskumru almıştım, (o zamanlar us- kumru vardı) bir de baktırn, balıklar Akşam gaze- tesinden yapılmış bir kesekâğıdına doldurulmuş, içeride uskumrular, dışanda benim yazı. Dünyalar benim olmuştu. Ama artık eskı yazılannızı içi balık, meyve dolu kesekâğrtlan üzerinde göremezsiniz. Zamanlar de- ğişti. Eski dosyalan açıp bakıyorum şimdi, geçmişyıl- lar için neler yazdığımı görmek için. 1997 başında, yeni yıl tahmini yaparken Türki- ye'nin ufkunda, ya köktenci sivil darbe ya da as- keri darbe olasılığının güçlü olduğunu yazmışım. Sonra herhaldeyeni yıla girerken kimsenin içinı ka- rartmamak için olsa gerek, orta sağ ve soldaki ge- lişmeler ve bütünleşmelere umut bağlamışım. Gazetecinin işi zor, hele hele renkli basmayan, iç açıcı dilber resimleri koymayan, promosyon ver- meyen. Cumhuriyet1 te çalışan bizlerin daha da zor. Hem doğru gördüğünüzü, bildiğinizi sandığınızı yazacaksınız hem de umut kınntılarını silmemeye çalışarak en ufak belirtiye bel bağlayacaksınız. Güç iş. 1997 öngörülere uygun geçti. Gerçi iki darbe- den biri gerçekleşmedi, ama bunun nedeni orta sağ ile orta solun toparianıp bütünleşmelerinden çok, 28 Şubat süreci oldu. Kimileri kızıyorlar, 28 Şubat sürecine. Bunların sayıları da gittikçe azalı- yor. Çünkü liberal, demokrat kişiler arasında da "Eğer o süreç olmasaydı, neler olurdu" dıye dü- şünenler artıyor. Onları militarizmle, tepeden inmecilikle suçla- mak anlamsız. Çünkü gerçekten tamama yakın çoğunluğu demokrasiyi istiyor. Ama demokratik rejimin onsuz olmazlan işlevlerinı yerine getireme- yince, sivil darbe kapıya dayanınca, politikaya du- yulan güven sarsılıyor, özgürlüklerin var olan ya da elde kalanlarının da hepten hem de uzun bir süre için elden gitmesı korkusu ağır basıyor. 1999'u da böyle geçireceğiz. Kendi oyunlannın esiri olmuş liderlenn sultasındaki partilere güven kaybolmuş. Kamuoyu yoklamalarında uzak aray- la başı çekiyor, kararsızlar. Bu durumda 18 Nisan seçimleri ne yazar? 1999'da da ufukta, iki darbeden biri görünüyor. Meğer ki toplumsal değişim isteği, siyasal arena- ya yansısın. Haftada bir "Ayıptır Söylemesı" adı altında bir söyleşi programı yaptığım Kent TV'de bu haftaki konuğum olan, Adalet Bakanı Hasan Denizkur- du, bu konuda iyimser. Sayın Denizkurdu, doğrulan polıttk kaygı taşıma- dan dile getirdiğı için kısa sürede, herkesin dikka- tini çeken bir kişi. llki dün gece yayımlanan ve bu gece 23.15 ile yarın 15.15'te de tekrarlanacak olan programda- ki dobra dobra konuşmasında, insanın tüylerini ürperten gerçekleri büyük yüreklilikle açıklayan Sayın Bakan, 18 Nisan seçimlerinin, bizatihi ken- diliğinden çözüm getirmeyeceğini, ama artık bu çözümsüzlüğün, toplumun değişim isteğinin önünde durulmasını imkânsız kılacağını söylüyor ve gelecekten umutlu olduğunu belirtiyordu. Ben yaptığım için değil, konuğu çok ilginç oldu- ğu için izleyin derim o programı. Ve dilerim ki 1999 Hasan Denizkurdu'nu haklı çıkanr da 2000 yılına yeni hamlelere hazır, kurumlarını oluşturup oturt- makta olan bir toplum olarak gireriz. Yeni yılınızı kutlanm. Tartışma sürüyor YSK, bir arada iki seçime karşı ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu)-Yüksek Se- çim Kurulu (YSK) Baş- kanı Tufan Algan, iki se- çimin bir arada olmasına karşı çıkarak. "Bubizim için büyük bir sıkıntı. Kargaşa yaratacağını düşünüyoruz" dedi. Yeniden Doğuş Parti- si Genel Başkanı Hasan Celal Güzel, dün YSK Başkanı Algan'ı ziyaret ederek yurt dışındaki seçmenlerin oylannı bü- yükelçilik ve konsolos- luklarda kullanmalan- nın sağlanmasını istedi. Tufan Algan ise yurt dışındaki seçmenler ko- nusunda TBMM'deki uyum komisyonunda bir yasal düzenleme bulun- madığını anımsattı. Anayasanın 67. madde- sinde öngöriilen yasal düzenleme yapılıncaya kadar yurt dışında otu- ran yurttaşlann gümrük kapılannda oy kullana- bileceklerine ilişkin bir kararaldıklannı belirten Algan. TBMM'den çı- kartılacak yasal düzen- lemeyi yeterli süre olma- sı durumunda uygulaya- caklannı söyledi. Algan, milletvekili ve yerel idareler genel se- çimlerinin birlikte yapıl- ması konusunda kaygı- ları bulunduğunu belirt- ti. Seçim çalışmalannda bütün çabalanna karşın kendilerine yeterli ola- nak verilmediğini bildi- ren Algan, görev yapa- caklann egitimi konu- sunda da istedikleri yar- dımı göremediklerini vurguladı. tki seçimin birlikte yapılmasına kar- şı olduklannı belirten Tufan Algan, şunlan söyledi." ''tki seçimin bir arada olmasının sıkınülan var. Biz bunu daha önce ifa- de ettik. Ama yüce Mec- lis, buna rağmen her iki seçimin birlikte yapılma- sı hususunda bir karar ve bilahara bir kanun ÇH kardı. Bu bizim için bü- yük sıkıntı. Sıkıntı der- ken bize yönelik bir fia- ki sıkıntıyı kastetmiyo- rum. Netice itibanyla va- tandaşunız ve görevliler açısından büyük bir sı- kıntı ve kargaşa yarata- cağını düşünüyoruz." Algan. gazetecilerin sorulan üzerine iki turlu seçime hazır olduklan- nı, ancak iki seçim ara- sında yeterli sürenin bu- lunması gerektiğini söy- ledi. Tufan Algan, kapatı- lan RP"nin genel başka- nı Necmettin Erba- kan'ın bağımsız adaylı- ğının olanaklı olup ol- madığına ilişkin soru üzerine, bağımsız aday- lık için başvurulann baş- lamadığını, başvuru olursa değerlendirilece- ğini vurguladı. Algan, bunun örneği bulun- duğunu anımsanıadıgını belirtti. Av. Murat Cano yargıdaki sorunlarm çözümünün özerk örgütlenmeden geçtiğini söylüyor 'Yargı bağunsızfağıııa düzen engeP AYŞE YILDIRIM Yönetsel ve siyasal bakımdan tam ba- ğımsız, parasal bakımdan özerk bir ku- rum oluşmadıkça yargı düzeninde so- runlann temelden çözülemeyeceğıni belirtiyorAvukat MuratCano. Savcı ve yargıçlann, bugünkü düzen yüzünden "bağunh" olduklannı. bu nedenle ini- siyatif kullanmaktan kaçındıklannı vur- gulayan Cano, bunun sonucu olarak yargıya güvenin zedelendığine dikkat çekiyor. Cano ile adalet sıstemindeki sorunlan ve çözüm önerilerini konuş- tuk. - Son dönemlerde oldukça hareketli günler yaşadık; çete-mafya-devlet iliş- kileriyle ilgili... Bütün saviar geliyor, yar- gıda bir yerde tıkanıyor. Sorun ne sizce? Yargı mı işlemiy or yoksa yargıya bir ta- kım müdahaleler mi söz konusu? "Bence hepsinden kaynaklanıyor Bu saydıklannızın hepsinin ayn ayn bu so- nucun oluşmasında paylan var. Nedır onlar diye bakarsak. Bir kere hemen ka- musal bir hak ve sorun olduğu için tes- lim edelim ki yargı bağımlıdır. Şimdı ta- bı bağımlılıktan toplumun ne anlaması gerektiği çizgisini konuşmak istiyorum. • Yargının bağımlı olduğunu, görev yeri değiştirme ve atamalan siyasi yönetimin başında bulunduğu bir kurumun yaptığım söyleyen Cano "Idareden kastım, Adalet Bakanhğı ve müsteşannın oy ve karar olarak katılmak yetkisine haiz olduklan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu. Şimdi bunlann arasında terfi de önemli. ama bence nakil gerçek bir tehdit unsurudur" diyor. Işte Osmanlı'nın kapıkulu değil yargı. ve savcılar üzerinde belirli bir çekin- Mahkemeler bağımsızdır. kimse onla- genlik yaratıyor. Simdi bu adalet dağı- ra emir veremez. Hâkimler azledile- tacak insanlar üzerinde hem böyle bir mez. 65 yaşını doldurmadan emekli edilemezler gibı güvenceler yasalarda var. Ama bence bağımlılık şu unsurlar- dan oluşuyor: Bir kez tayin. terfi ve na- kılleri idarenin başında bulunduğu bir kurum yapıyor. Idareden kastım. Ada- let Bakanlığı ve müsteşannın oy ve ka- rar olarak katılmak yetkisine haiz ol- duklan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu. Şimdı bunlann arasında terfi de önemli, ama bence nakil gerçek bir tehdit unsurudur. Şimdi düşününüz, bi- rinci sınıfbıryargıçsınız vadasavcısı- nız. Iştebirinci bölgedesiniz. Biryaşam düzeniniz var, bir aile düzeniniz var, ço- cuklannızokuyor. Yaptıklannızı beğen- mediği için sizi idare alıyor filan yere sürüyor. Doğal olarak bu görev yapan yargıç bağımlılık var hem de bunlara kaç ku- ruş maaş ödeneceğini yine idare belir- liyor. Yani geçim derdi bakımından da bir bağımlılık vardır" - Peki güvenlik güçlerine bağunlılık._ "' Bu üçüncü bir şey, zabıtay a korkunç bir bağımlılık vardır. Zabıtadan kastım. polis vejandarma güçleri. Buradan kas- tım şu: Yasaya göre, cumhuriyet savcı- lan suç sayılan fiillerin işlenmesinden itibaren olaylara el koymak, delilleri toplamak, delillerin korunmasına yö- nelik tedbirleri almak, bu konuda zabı- taya görev vermek. emir vermek yetki- lerine haizdir. Ama bu pratikte böyle işlemiyor. Polis ya da jandarma, her- hangi bir olayla ilgili ne kadar belgege- tiriyorsa, nasıl getiriyorsa. o belgelerle sınırlı ve onlann içeriklerine göre görev yapılabiliyor. Getırmiyorsa da yapjla- mıyor. Hatırlayınız, 1977 tstanbul Üni- versitesi katliamı davası 20 yıl sonra ye- niden başlatıldığı zaman konuyla ilgili istihbarat raporu ne kadar zor getirtildi, tam geldığinden de endışeliyim. 'Gelen belge sınırlı' "Abdı Ipekçi davası. Uğur Mumcu davası. Yani şimdı bu suçlar savcılann resen kovuşturacaklan. delil toplaya- caklan, el koyacakJan suç değiller mı? Hayıröyle. Ama savcı: polis ve jandar- ma birimlerinin getireceği bilgıler ve belgelerle sınırlı, getirmemışse de bir şey yapamadı." - Yapujnıyor diyorsunuz. yetkiler mi sınırlı, yoksa yapnuyorlar mı? "Bazen yetkılennı yeteri kadar karar- lılıkla kullanmıyorlar bence. Buradan kastım şu; adli emre karşı muhalefet suçtur. Savcı ya da mahkeme yürüttüğü Kamu çalışanlan maaşlannm yüzde 30 arttınlmasmı yeterli bulmadı Geçhn düzeyimemurmiığı/iuı 2.5kııtı AINKARA/İSTANBIL (Curahuriyet) - Hükümetın memur. sözleşmeh ve emekli aylıklanna arttınm oranını ortalama yüzde 30'a yükseltmesı kamu çalışanlannca ye- terli bulunmadı. Kamu Emekçileri Sendıka- lan Konfederasyonu (KESK). kamu çalı- şanlannın aylık artışlannın toplusözleşme- li, grevli sendika hakkı sağlanarak taraflar arasında belirlenmesi gerektiğini vurgular- ken yapılan enflasyon hesaplannın çalışan- lan kapsamadığını bıldırdi. Parlamentodaki tüm partilerin memur ay- lık arttınmlannı seçim öncesinde yükseltme arayışma girmeleri 1999 bütçe tasansı yeri- ne geçicı bütçenın çıkanlmasma neden olur- ken hükümet aldığı yetkiyi kullanarak 120 trilyon lıralık ek yükle aylık artış oranını vergi indirımi olmaksızın yüzde 25'ten yüz- de 27.5"e çekmiş oldu. Ancak bu oranla ka- mu çalışanlannın yüzde 40-50 olan istem- len karşılanmazken hükümet Uluslararaaı • Para Fonu"na (1MF) verdığı sözü yerine ge- tirrnedi. Seçim öncesi artışı olarak nitelen- dirilen 2.5 puanlık artışa karşın kamu çalı- şanlannın yıllık ortalama enflasyon bazın- da kayıpları karşılanmadı. Maliye Bakanı Zekeriya Temizel de bu kaybın karşılanma- dığını kabul etmtşti. Kümülatif bazda enf- lasyon kaybının karşılandığı kabul edildi- ğinde ise gelecek 6 aylık dönemde yaşana- cak enflasyon göz önüne ahnmamış oluyor. Böyle kamu çalışanlan 6 ay boyunca eriyen ücretleriyle geçinmek zorunda kalıyorlar. KESK ise 2.5 puan artışının "bir anlam ifade etmediğinr vurgularken 1998 Ocak ayında 100 kabul edilen ücretlerin yılsonun- da yapılan artışlara karşın 76.4'e kadar ge- rilediğine dikkat çekti. KESK'ten yapılan açıklamada. "Enflasyon hesaplaması ücret- lere yönelik değildir. Hesaplamadaki tükctim kahbı ortalama aile içindir. Knflasyonun sap- tandığı kullanılan mal sepeti de çalışanlann tüketim kalıplannı yansıtmıyor. Ccretlilerin gelirlerinin önemli bir kısmını kapsayan gı- da harcamalanndaki arns yüzde lOÖ'dür" Emekli-Sen üyeleri CHP tl Örgütü'nün önünde, verilen yüzde 30 /ammı protesto ettiler. (Fotoğraf: UÖUR DEMtR) denildi. Ortalama memur maaşının yüzde 30'luk artışla 80 milyon lıradan 104 mılyon liraya çıkabilirken KESK. bu tutarla gıda harcama- sı için gerekli 87 mılyon lıra düşüldükten sonra kira, yakacak. giyım, sağlık gibi temel ihtiyaçlar için yalnızca 17 mılyon lira kaldı- ğma dikkat çekti. KESK. 260 milyon lıralık asgari geçım düzeyinın ortalama memur ma- aşının 2.5 katı olduğunu vurguladı. FP Bolu Milletvekıli Mustafa Yünlüoğlu da net 57 milyon lira olan asgari ücretı, U 1997 yibnda 205 dolar olan asgari ücret 1999 yıh ilk 6 ay ı için 182 dolara düşmüştür. Bu kayıp nastl telafi edilecektir" sorusuyla TBMM gündemıne taşıdı. Başbakan Mesut Yılmaz tarafından yanıtlanması istenılen önergede, yoksulluk sınınnın 4 kişilik aile için 240 milyon lira olduğuna dikkat çekı- lerek "4-5 milyona ulaşan kayıtlı ve bir o ka- dar da kayıtdışı çalışan satandaşlanmız ve aileieri bu ücrede nasıl geçinecektir r> denil- di. Tepkiler DlSK'e bağlı Emekli-Sen üyelen, dün güvenlik güçlerinın. Taksım Anıtı önünde eylemlerine ızin vermemesi üzenne CHP ıl örgütü önünde toplanarak açıklama yaptılar. Emeklı-Sen Genel Sekreteri RasimÖzyap- tığı açıklamada, Türkiye'de tahsil edilen ge- lirvergısinın yüzde 30"unuemekçilerin öde- dığine dikkat çekti. Çalışma Bakanı'nın da itiraf ettiği gibi 25 yıl sonra ilk defa Istan- bul'da bir dıspanserin temelınin atıldığmı anımsatan Rasim Öz, sosyal güvenlik ku- rumlannın gelirinin yüzde 38"inın yatınm- lar yerine özel sağlık şirketlerine ödendiği- ni söyledi Türkiye'deki yapay kriztn bede- linin emeklilere ödetılmek ıstendığinı savu- nan Rasim Öz, "Emeklilen? reva görülen ay- lık 60 milyon liranın 10 kannı bir yılbaşı ge- eesinde harcayanlar. elbette ki emeklilen ve emekçileri anlayamazlar. Emekliler olarak yılbaşım kuüayanuyor. bu sefaleti lanediyo- ruz" dedi. TBMNfden Emekliler Sendika- sı yasa tasansının bir an önce çıkanlmasını isteyen Rasim Öz. tüm emekli ve emekçile- ri mücadelelerine destek olmaya çağırdı. KESK Bursa Şubesi de Ulu Camıi Posta- nesi'nden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ba- kanı Nami Çağan'a faks çekerek maaş artı- şının günün koşullanna uygun şekilde dü- zenlenmesini istediler. Polisten yılbaşı öıicesi gözaltılar kovuşturma veya bakmakta olduğu da- vayla ilgili herhangı birbelgeyi devle- tin şu veya bu kurumundan istediği za- man o bilgi ve belgenin tayin edilen za- manda. istendiği biçimde intikali zo- runlu. Buna aykın davranmak da suç. Ama bu suç işlendiği zaman işlem yap- mıyorlar." - Bu nedenle adli kolluk oluşturulma- sı tartışılıy or... "Şimdi tabii bu noktada adli zabıta yok denebilir. Şimdi orada da bence ha- yale kapılmak çok doğru değü. Çünkü zabıta dediğimiz şey insan unsuru ba- kımından rahat ve çabuk oluşturulabi- lir. ama işlevleri bakımından kolay bir şey değil. Şimdi suç unsurlannın tanım- lanması. belırlenmesine yönelik çalış- malar var. teknik çalışmalar var. Sözge- limi parmak izi. sözgelimi balistik in- celeme. Şimdi polisin belirli bir kısmı- nı ayıklayalım. adı zabıta olarak nitelen- dirilsin, doğrudan sav cılıklara bağlaya- lım. Polis o noktada, tayin, terfi bakı- mından amiri savcı olacağı için biraz daha sıkı davranabilir. Ama eğer onun altma balistik labo- ratuvarlan. parmak izi laboratuvarlan veremezseniz hangi delıli nasıl ayıkla- yıp getirecekler. Yani tek- nik ve teknolojik olanakla- nyla da o kurumun oluştu- rulmasını düşünmek gere- kiyor. Sadece bir şapka de- ğişikliği sonuç yaratmaya yetmiyor. O zaman pratik- te şu çıkıyor ortaya; zabı- tayı yasalann verdiği yet- kiyle etkin biçimde kullan- mak ve bu işlevini yapma- yanlar hakkında da adli iş- lem yapmaktan tereddüt etmemek gerekiyor. Savcı- lann da. mahkemelerin de bu yetkisi var ama bunun kullanıldığı kanısında de- ğilim. Yani bazı davalan hatırlayın, görev yapan po- lis memurlann mahkeme- lere çağnlması ya da geti- rilmeleri ya da celp edil- meleri, fotoğraflannın gönderilmelerine dair ka- rarlar yıllarca yerine geti- rilmiyor. Mahkeme bu ka- rarlan yerine getirmeyen amirleri, yetkilileri hakkın- da herhangi bir işlem yap- mıyor Suç duyurusunda bulunmuvor, savcılık ko- vuşturma açmiyor, kamu" davalan açılmıyor. İşteburadadenilebilirkı memurun muhakemat ya- sası var. Memurun muha- kemat yasası. ışlenen su- çun kovuşturulmasına en- gel değil. Olsa olsa dava şartıdır. Anlatabiliyormu- yum yani işin bu noktası savcı ve hâkimin inisiyatif kullanmasıdır." - Bu inisiyatifi kullana- cak yapıda, kişilikte, so- rumlulukta yargıç ve sav- cılar mı yok? "Hayır. çoğunluğu böy- ledir aslında. Ama 1982 Anayasasf ndan sonraki toplumsal süreç yani bu çok fazla kendini düşün- me. bireysel anlamda ve idarenin belirleyici konu- mu yukanda sözünü etti- ğim nakil tehdidiyle birleş- tiği zaman o ınisiyatifı kul- lanmaktan geri duruyor. Ama öyle bir noktaya gel- di ki toplum, siyasetten u- mut yok. İstanbul HaberServisi -lstanbul Emniyet Müdürü Hasan Ozdemir, 6 ayn lav silahlı saldın ve bomba- lama eylemini gerçekleştiren DHKP'C örgütünün 3 üyesi ile ara- lannda örgütün lıden konumunda- ki Salih Mirzabeyoğlu'nun da bu- lunduğu İBDA'C örgütünün 4 üye- sinin yakalandığını açıkladı. Özdemir. yaptığı basın açıkla- masında, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ve MÎT'in yasadışı Is- lami Büyük Doğu Akmctlar/Cep- hesi (İBDA/'C) örgütüne yönelik çalışmalan sonucunda. örgütün elebaşı konumundaki Salih Mirza- beyoğlu'nun yanı sıra 3 kişinin da- ha yakalandığını belirtti. Özdemir, 1985 yıhnda kurulan İBDA'C'nin, Türkiye'deki siyasal düzeni yıka- rak yerine Ortadoğu ülkelerini de içine alan Büyük Doğu Is- lam Devleti oluşturmak istediğini söyledi. Örgü- 4 tün. isteyenin istediği za- man eylem gCTçekleştire- bilme ilkesini yerleştırdi- ğini açıklayan Hasan Öz- demir, örgütün yaym or- ganlan yoluyla militanla- ra gönderilen mesajlarla kaos ortamlannda eylem yapılmasına çalışıldığını belirtti. Örgüt üyelerinin bu nedenle "Türban ey- lemlerT, "8 yıüık kesinti- siz temel eğitimi protesto eytemleri" \ e dığer göste- riiere katıldığına dikkati çeken Özdemir, örgütün yılbaşı dolayısıyla da ey- lem hazırlığı içerisinde bulunduğunu söyledi. Özdemir'ın verdiği bil- giye göre, yakalanan sa- • Emniyet Müdürü Özdemir, 6 ayn lav silahlı saldın ve bombalama eylemi gerçekleştiren DHKP-C örgütünün 3 üyesi ile aralannda örgütün lideri konumundaki Salih Mirzabeyoğlu'nun da bulunduğu yasadışı IBDA/C örgütü üyesi 4 kişinin yakalandığını açıkladı. nıklann üzerlerinde ve gösterdik- len yerlerde yapılan aramalarda, dört tabanca, iki kuru sıkı tabanca, bir dürbünlü tüfek, bir havalı tü- fek, iki av tüfeği. kamera, örgüt bayrağı. örgütsel doküman ve mal- zemeler ele geçinldi. Asıl adı "Sa- lih tzz£t Erdiş" olan, eşi Haynye Erdiş ve diğer 2 sanıkla birlikte gözlem altında tutulan Salih Mir- zabeyoğlu'nun, oruç tutmadığı ve günde 3 paket sigara içtiği öğrenil- di. Örgütün önde gelen isimlerin- de Bandınna Cezaevi 'nde bulunan Kazım AlbayTak gazetemize gön- derdiği faksla Mirzabeyoğlu ve aı- lesinin gözaltına alınmasmı pro- testo ettiklenni ve süresız açlık grevine basladıklannı açıkladı. Lav silahlı saldın hazırhğı Özdemir. bir başka operasyonda gözaltına alınan DHKP C örgütü üyesi olduğuöne sürülen kişilerin, ekonomik değeri yüksek sanayi te- sislerine lav silahlı saldın hazırlı- ğı içensinde olduklannı bildirdi. Hasan Özdemır, Devrimcı Halk Kurtuluş Partisi/ Cephesı (DHKPC) örgütüne yönelik ola- rak Terörle Mücadele ve İstihbarat Şube müdürlükleri ile MlT'in or- tak operasyon düzenlediğinı belirt- ti. Örgütün "Silahb Propaganda Birlikleri"ni oluşturan 3 kişinin. operasyonlar sonucunda yakalan- dığını ifade eden Özdemir, bu ki- şilerin süreklı silah ve bomba eğı- tımi yaptıklarının belirlendiğıni öne sürdü. Özdemir. gözaltına alınan kışı- lerin şu eylemleri yaptığım öne sürdü: "14 Ağustos 1998'de, I.Ü. Beyaat Yerleşkesi önündeki Çevik Kuv'vet Şube Müdürlüğü'ne bağjı polis otohüsünc bombaiı saldın dü- zenlenmesi, 29 Ağustos 1998'de, ANAP Bakırköy İlçe Binasına 1999'da da DGM'lere hayır'İnsan Haklan Derneği (İHD) İstanbul ŞubesL Toplumsal Hu- kuk Araşörmalar Vakfi (TOHAY) ve Çağdaş HukukçularDer- neği İstanbul Şubesi (ÇHD)yapüklan ortak açıklamada, "Biz- ler 1999 yılında, 2000'e bir kala arbk Devlet Gihenlik Mahke- meteri'nin varlığını istemiyonız'" dedfler. tstanbul DGM önün- de yapılan basın açıldamasını okuyan ÇHD tstanbul Şubesi Başkanı Murat Çetik. 1 iirkiyv Cumhuriyeti'nin hukuk siste- minde "özelyvtkili mahkemelerin'' her zaman var olduğuna dik- kat çekerek 12 Eylül darbesi sonrasında resmi politikayı befir- leyenlerin 1982 yılında DGM'leri yeniden sistemin içine aldık- lannt söyledi. İnsan haklan savunuculan vt> demokrat hukuk- çular olarak DGM'lerin özei yetkili oluşlan, tarafsız ve bağım- sız olamadıklan. adil yargdanma hakkını yok ettikleri. savun- maya hakvermedikleri keyfigözalbna alınmalan. iskenceyi gö- zaltma kayıpolaylannı adeta meşrulaşürdığı gerekçeleriyİe hep karşısında otduklanni belirten ÇtliL "Bunun için tüm kamu- oyuna, DGMlerde yargılanma sırası size de geimeden 'hayır' deyin çağnsı yapıyoruz'' dedl (Fotoğraf: KEREM1LGAZ) bombalı saldın düzenlenmesL, 19 Eylül 1998'de. Fatih İlçe Emniyet Müdürlüğü Binası'na lav silahı ile saldınlması, 27 Şubat 1998'de, Ga- ziosmanpaşa Küçükköy Jandarma Karakolu'na bombab ve silahlı sal- dın düzenlenmesi sonucunda 29 jandarmapersonelininyaralanma- sı, 5 Kasım 1998'de, Sultanah- met'te bulunan İstanbul AdliyeSa- rayı Binası'na bomba konulması. 16 Kasım 1998'de, Küçükçekmece Vergi Dairesi'ne bomba konulma- sı." Özdemir'in verdiği bilgiye göre, gözaltına alınan kişilerin üzerle- rinde ve gösterdıkleri yerlerde ya- pılan aramalarda. bir lav silahı ile ayaklı demirdüzenek, iki tabanca, bir susturucu, dört şarjör. 11 adet elektrikli funye, üç saniyeli fitile bağlı adi fünye. dört adı funye, iki el bombası ve maşalar ele geçinldi. 3 kişinin, işadamları Rahmi Koç,Sakıp Saban- cı. Turgay Ciner, Halis Toprak. Bülent Eczacıba- şı,Ali Balkaner, Cem Boy- ner ve İsmail Aytemiz'e yönelik suikast hazırlığı içinde olduklan öne sü- rüldü. Kaplancdar nakledildi Uçakla Anıtkabır'e yö- nelik intihar saldınsı giri- şımı planıyla yeniden ka- muoyunun dıkkatını çe- ken Anadolu Federe Is- lam Devleti örgütünün 27 üyesi. Metris Ceza- evı'nden Kırklareli E Ti- pi Cezaevı'ne nakledildi. 'Başında habeıier şüpheli' Işte basın ortada. Her ne kadar kamusal görevini ya- pıyorsa da çoğu zaman yargının yerine geçip hü- küm kurar tarzda yazıyor. Dolayısıyla verdiği habe- rin doğruluğundan. verile- nin gerçekten ibaret olup olmadığından endişe edi- yorsunuz. Geriye adalet kalıyor. Şimdi ona da gü- ven duymadığınız zaman her şey çetelerin, yağma- cılann eline kalır. Bu da umutsuzluğa yol açacaktır. L'mutsuzluk da toplumun haksızlar karşısında sus- masına neden olacaktır. Nitekim öyle de olmuş- tur." - Hâkim ve savcılar ba- ğımlılar ve inisiyatif kullan- mıyor diyorsunuz. Peki ne yapmak gerekiyor bu ba- ğımlılıktan kurtarmak için? "Şimdi tabii ki yargıç ve savcılann göreve alınmala- nndan tutun, tayin, nakil, terfilerine kadar. maaşlan- na kadar bütün işlemlenni yapan, denetleyen. bağım- sız dedikleri (ten çok ba- ğımsız sözcüğünü bu nok- tada tutmuyorum belkı), özerk denilebilecek bir ku- rumlan olmadıkça bu iş te- melden çözülmez.. Yargıç ve savcıyı temsil edecek, denetleyecek. tayin edecek, nakledecek malı bakımdan özerk, idari ve siyasal ba- kımdan ise tam bağımsız bir kuruma ihtiyaç var.'"
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle