Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EYtÛL 1998 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
(UŞBAKIŞI ÖYKÜLER MEMET BAYDUR
Az geüşmiş bir iilke: ABDy.sr.öbürıpeseleye gehnce, ben hıçbir
aman Chopin'ı lcüçümseyen bır şey
jytemedım ne o akşamüstü, ne de baş-
aJbir zaman. Sıze bu asılsız lafı taşıya-
ınkım oldugunu tahmin etmek çok zor
iğil. O masadâ dört kişıydik topu to-
u ve konu Chopin değildi. Evet belki
ışka birbağlamda -bagımsızlık bağla-
unda belki- o v e mûziği söz konusu ol-
ıuştur ama dediğim gibi, ben hiçbir za-
lân Chopin'i küçümseyen bir şey söy-
•rfîedim o gün, ne de başka bır zaman.
eilret oradaydı. Nedim oradaydı, bu
lüzik meselesini de o att! ortaya sanı-
Bpn. oiadaydırri, bir de Canan. Serin
ır akşamüstü, dört arkadaşın buluşma-
dajıa y anm saat geçmeden özentinin,
ıncın. aşagılık ya da yükseklık duygu-
jniin-ikisı de aynı kapıya çıkar- neden-
z alaycıiığın ve kendımıze ve başka-
mna-duyduğumuz nefretın yapışık ça-
luruna bulanmıştı. Bırbırlenni yirmı yıl-
ır tanıyan bu dört ın>>an neden bu den-
bır öfkeyle, bu denlı acımasız gınşı-
jfduk blFbınmize? Aynı kumaştandık.
.ynrdokuma tezgâhlannda dokunmuş-
dcSınıfianmız. gıysıierimiz. ışıkian-
nz,'dekorlanmız çok benziyordu bir-
ırlerinerDeğişımi doğal olmayan birbi-
ımde i anda kalmış yaratıklar gibı. her-
ırimiz bu değışrmın yanda kalmasının
edenfr
ö1arak öbürküieri suçluyordu
elki.
Herkes kendi gözünde diğerleri içın
ırtehditoluşturuyordu. Herkesiçinge-
ye lcalanlar yan cahıldi. Herkes... me-
:Ie ne ülursa olsun, her durumda \ e her
• Sözcüklerin içerdiği
anlamlardan çok, yarattıklan
havanın peşindeydik hepimiz.
Bu tavır giderek bütün
hayatımızı yamalı ve bitli bir
yorgan gibi kapladı, örttü, yok
etti. Biz bir şeyler
söylüyorduk. Karşımızdaki
kişi bizim söylediklerimizden
çok, kendi dinlerne şekil ve
yöntemleriyle ilgileniyordu. O
konuşmaya başlayınca biz de
aynı şeyi yapıyorduk.
Söylenene değil, bizim nasıl
duyumsadığımıza bakıyorduk.
konumda aslında ve yalnızca kendısin-
den söz edıyordu. Bu durumun lök gi-
bi ortaya çıkmaması için usta işi hileler
ve şaklabanlıklar geliştirilmişti. Kısa
notunuzda da belirttiğiniz gibi Cho-
pin'in bu meseleyle yakından uzaktan
bir ılgısı yoktu ya da olmaması gerekir-
di, ama artık aramızda olmayan ve ter-
cihan dilımizı ve mantık derinligimızi
bılmeyen ınsanlan kokulu sohbetleri-
mize alet etmek gibi kötü bir alışkanlı-
gımız da vardı.
Sözcüklenn ıçeıdiği anlamlardan çok,
> arattıklan havanın peşindeydik hepimiz.
Bu tavır giderek bütün hayanmızı yama-
lı ve bitlı bir yorgan gibi kapladı, örttü,
yok etti. Biz bır şeyler söylüyorduk.
Karşımızdakj kışi bizim söyledikleri-
mizden çok, kendi dınleme şekil ve yön-
temleriyle ilgileniyordu. O konuşmaya
başlayınca biz de aynı şeyi yapıyorduk.
Söylenene değil, bizim nasıl chıyumsa-
dığirruza bakıyorduk. Bu durumun ile-
tişimsizlik olmadığını söylüyorsunuz.
Bu durum, daha çok telgrafin tellerine
binlerce ton ağırlıgında bir duyarsızlık
kargasının konması sonucu gibıymiş.
Kopuklugun ötesınde, yabancılaşma-
nın bile ötesinde bır yıkımın sonucuy-
muş bu durum.
Kısa notunuzun son satırlannda göz-
lerini kıs ve dıkkat et, lyice bak kendi-
ne ve çevTene, iyice kıs gözlerini, bü-
tün görüntü aklının aynasında iyice net-
leşene kadar, kıs kıs kıs... gözlerini iyi-
ce yummadan önce ulaşabileceğin o pek
net göriintüyü bellegine, çocuklugunun
küçük çakısıyla kazıyabilirsen ve bir
daha unutmayacağına inanıyorsan, işte
o noktadan hareket ederek kendini, ya-
ktn çevreni ve memleketini anlamaya
BELKİ başlayabilirsin diyorsunuz. Bu
satırlanntz bana yıllarca önce, bir baş-
kent balkonunda söylediklennizi anım-
sarrı.
Insanın en 'geri kalmış1
halinin mil-
hyetçi hal oldugunu söylemiştiniz. Yurt-
severbirpaylaşmacı olmanın mantığın-
dan söz açmıştınız. Savmızı pek anla-
mamıştım ama hayranlıkla dinledığimı
anımsıyorum. İşte yine eski hastalık:
anlatılanlardan çok, nasıl dinledığimi
hatırhyorum!
öte yandan şöyle bir çelişkinin de
farkındayım: Siz de söylediklerinizden
çok, sözcüklennizin sızi dinleyen insan
üstündeki etkisini izliyordunuz. Bunun
çok da kötü bir şey olmadığını biliyo-
rum. Öte yandan o akşam, o başkent
balkonunda size hayran dört gencin bu-
lunması... nasıl derler, hoşunuza gidiyor-
du -kimin gitmez?
Akşamın çığnndan çıkmasının nede-
ni neydi? Toplumsal sorunlardan, ay-
dın sorumluluğundan, eşcinsellerin ib-
ne olmadığından, zencilerin birbirieri-
ne benzemediğinden söz ediyorduk ki
grafık denilen sanatlarla ve grafık sa-
natçılarla yakın ilişkileri olan, Kavram-
sal Sanat'ı hiç mi hiç anlamadığımı söy-
ledi. Beuys'un Ölü Tavşanı üzerine de-
rin bir tartışma başladı. Canan da kalın
-tombul- kirli işaret parmağını burnu-
ma sallayıp beni post-modern olma-
makia suçladı.
Nedim hem Canan'a, hem Nedret'e
hak veriyordu. Bir aydınlanma noktası!
Onlan ne kadar çok sevdiğimi düşün-
düm. Bu hakaret yağmunı altında bir so-
kak köpeği gibi gözlerimi kısıp, kafa-
mı düzen dostlanma baktım ve şunu dü-
şündüm: Amerika Birleşik Devletleri
geri kalmış -az gelişmiş- yardıma muh-
taç bir ülkedir. Ilkeldir, çünkü ilkesiz-
dır. Bir şoför imparatorluğudur. Kendi-
ni begenmıştir. Korkaktır ve çökeceği-
ni bilir.
Bunun konuyla ilgisi ne ...çökecegi-
ni bilir dedim ve sustum. Diger mese-
leye gelince, ben hiçbir zaman Chopin'i
küçümseyen bir şey söylemedim ne o ak-
şam, ne de başka bir zaman. Şimdi söy-
lüyorum işte: Chopin'i severim, hep
sevdim. Nocturne'lerini dinlerim. Oy-
sa sayın Cumhur™"
Yönetmen Zhang Yimou, Puccini'nin ünlü operasını Yasak Şehir'de sahneliyor
Vapıtın bin
kişUik
kadrosunun
üçte ikisi
Çinliler'den
oluşuyor. •
Floransa'dan
Çin'e giden
350teknik
eleman ve
sanatçmın
görev aldığı
'1\ırandot'ta
rol alan 260
Çinli asker
aynı zamanda
güvenlikten de
sorumlu.
t. . •
Kültür Senisi -Yûzyılın sonuna yak-
ujilan şu günlerde Çm Kültür Dünyasi'nın
n önemlı etkınlıkjennden bıri gerçekk-
yor. "KHII MıarTariabn" ıle Berlin Film
estivali'nde Altın Ayı'yı. Venedik Film
estıvalı'nde "Kızıl Fener" ıle Gümüş
>slan.\ıne Venedik'te'*QiuJu'nunÖy-
üsü'' île Altın Aslan ödülünü kazanan,
Yaşamak" adlı filmiyle 1994 Cannes
ılm Festivali'nde Jün Özel Ödülü alan
önetmen Zhang Yimou, Çin hükümdar-
ınnın uzun yıllar atalan için dua ettik-
:n Yasak Şehır'deki kutsal tapmakta Puc-
iıtfnin TurandorOperası'nı sahneliyor.
Guzef ama zalim Çin Prensesi Turan-
ot'un öyküsünü ışliyor opera. Kendi-
yle evlerımek ısteyen adaylann. sordu-
U üç sorunun yamtını verememesı ha-
nde başlannı İcestinyor Turandot An-
ık kıyılanpek çokcanın, kesılen pek çok
aşın ardmdan Prens Calaf bu katı kalbi
ıtmuşSöna>'i başarryor.
Ünlü ftînfyönetmern Zhang Yımou'nun
ır kaçfilmfflin Çın'de göstenlmesi hâ-
ı yasafc,Yhnou'nun tek opera tecrübe-
de kûltflr devrimı sırasında sahneledi-
komüm^ bir opera. Orkestrayı Zubin
Idrta'nınyönettiği bu kültürolayının top-
9
iflkesine dönüyor
ün sahnelenmeye başlanan 'Turandot'ta orkestrayı
Zubin Mehta yönetiyor. Hazırlıklan dört yıl süren bu operayı
13 EylüTe dek 4200 kişinin izlemesi bekleniyor. Çin
usulünde sahnelenecek opera 15 milyon dolara mal oldu.
lam maliyeti 15 milyon dolar. Yaklaşık
dört yıl süren hazırhklarsonunda Turan-
dot'un kalbi Puccinı'nin zihninde canlan-
dırdıgı mekânda teslim oldu Prens Ca-
laf a.
Operanın sahnelenmesi sürecınde en zor
aşama Kültür Bakanlığı'nı operayı Yasak
Şehir'de sahneleme konusunda ikna et-
mek otmuş. Zubin Mehta, beş yıl öncetek-
Iif geldiğinde Çin hükümetinin katı tav-
n nedeniyle bu projenin tamamlanması-
na olanaksız gözüyle baktığını söylüyor.
Kültür Bakanlığı'nın izni vermeden ön-
ce Zhang Yimou'nun program ve taslak-
lannı en ınce aynntısına kadar inceleyıp
operanın tam bir Çin yapıtı olduğu ve
Çin usulünde sahneleneceğı konusunda
ikna edilmek ıstendıgi söyleniyor.
Oscar ödülüne de aday gösterilmiş olan
yönetmen Zhang Yimou operanın gerçek
Çin kültürünü yansıtması için elinden
gelen hassasiyeti göstermiş. 600 bin do-
lara mal olan altın işlemeli ipek kostüm-
lerin, özgün makyajın, 100 Çinli halk
dansçısınm yapıtı özgün haline yaklaş-
tırdığı kesin.
Aynntılar konusundaki bu hassasiyet
yapıtın maliyetinı oldukça artnrmış elbet-
te. Sonuç olarak da sadece Çinliler için
sahnelenecek olan iki gösten dışındakı
gösterilerin bilet satış fiyatlan 150 ve
1250 dolar arasında değişiyor. Zubin
Mehta bilet fıyatlanna değinirken böyle
bır prodüksiyonun ne kadar masrafh ol-
dugunu anımsatıyor:
"Klasik müzik hiçbir zaman i>i para
getirmez hatta çoğu zaman para kaybet-
ririr. Ama bu kez para kaybetme lüksü-
ne sahip değiliz."
"Turandot"ta Floransa'dan Çin'e giden
350 teknik eleman ve sanatçı da görev alı-
yor. Opera'nın başrollerinde dönüşümlü
olarak Giovanna CasoDa, Sharon Svveet
ve Audre> Slottier rol alacak. Gösteride
rol alacak 260 Çinli asker aynı zamanda
güvenlikten sorumlu. Yapıtın bin kişilik
kadrosunun üçte ıkisi Çinlilerden oluşu-
yor.
Dün Çin'de sahnelenmeye başlayan
Turandot'tan herkes başka şeyler bekli-
yor. Pek çok uluslararası şirket bu kültür
etkinligini Çin'de ortak bulabilmek için
kullanmaya başladılarbile. Mc Donalds'ın
ardından Çin pazannda yer kapma sava-
şma gırmiş olan Kentucky Fried Chicken
ve Pizza Hut, ekıbin beslenme sponsor-
lugunu üstlendi.
Çin gösteri sanatlan yetkilileri Turan-
dot'u degerlendirirken yapıtın 70 yıldır
pek çok kez sahnelendiğini, ancak bu
gösterilerin BatTnın Çin'e bakış açısını
yansıtırken gerçek Çın'i göz ardı ettiği-
ne deginiyor. Bu nedenle Turandot'un
Çinli bir yönetmen tarafindan kendi ül-
kesınde sahnelenıyor olmasından olduk-
ça hoşnutlar.
Öte yandan Çinli tarih uzmanlan. bu
tarihi mekânın başka bir amaçla kullanıl-
masını gereksiz bır gösteriş olarak deger-
lendiriyorlar. Yetkılilere Çin içın bu ka-
dar büyük önem taşıyan mekânın başka
bır amaçla kullanılmaması konusunda
baskı uyguluyorlar.
Çin hükümeti haziran ayında bir açık-
lama yaparak Çinli sanatçılann Turandot'u
New York'ta sahnelemelerine izın verme-
yeceklerini belirtmişti. Bunun üzerine
organizatörler hükümetle karşılıklı güve-
ni bir türlü saglayamadıklanndan yetki-
lilerin son anda alacaklan bir erteleme ve
iptal karanna karşı sigorta etrirdiler ya-
pıtı.
Yimou operayı degerlendirirken şun-
lan söylüyor: "Daha ilk provada sanat-
çılarparçalansöv1eme>e başladıklan an-
da büyülendim. Daha önce hayarımda
böyle bir şe\ duymamıştım. Sesleri ve or-
kestramn uyumu mu hteşemdi."
Olüııı sahnede sorgulanacalKültürServisi- KrançoisMitterand'ın ya-
ıma gözlerini yummadan kısa bır süre
ıce ölüm kavTamını 'birbaşan' olarak ni-
leildiBrite'sine neden olan kitap, önümüz-
:kı ocakayında Ingiltere tiyatrolannda sah-
•lenecek. Fransız psikolog Mariede Hene-
l'in ölümcül hastalarla çalıştıktan sonra
ızdığı "Yakm Ölüm" adlı kitap 'yaşam
;rsi' nıteligı taşıyor.
Oyunu Pans'te yaşayan ünlü tngiliz yö-
•tmen Frter Brook sahneye koyacak. ln-
nlara yaşama sevıncı aşıîamayı amaçla-
ın bir kitabın ölüm konusunu seçmesı bı-
z ters gıbı görünebilır, ancak oyunu sah-
leyecek olan Gate Tiyatrosu'nun sanat
nışmanı MickGordon, kitabı okuroku-
az yapıtın tıyatro sahnesine taşınmasının
runlu oldugunu düşünmüş. Gordon ki-
3i sahneye taşıma görevıv le ılgılı olarak
nlan söylüyor: "Bu güne kadar üstten-
jinı en önemH iş veömrümün sonuna ka-
r bu işle uğraşacağıma inanıyorum. Ya-
mınuzda başunıza gelen en önemli şey-
lerden biri deölüm vebu kavramın bizeda-
ha i>i insanlar olmamız konusunda bir şey-
ler öğretebileceğini düşünüyonım. bu ne-
denle de bu yapıtı herkesle pa>laşmak isti-
yorum."
Kitabın tıyatroya uyarlanması sürecin-
de yazar Henzel'm de büyük katkılan var.
Gordon, kitabı okuduktan hemen sonra
Paris'egiderek Henzerietanışmış. Göriiş-
meler sonrasında Henzel'in yapıtının ti-
yatroya uyarlanmasına ikna olmasının ar-
dından hazırlıklar başlamış hemen. 28 ya-
şındaki Gondon'ı en çok etkileyen şey Hen-
zel"in Mıtterand'ın yatagının başındada söy-
ledigi 'ölüm gelmeden önce ölmeye başla-
mavın' sözü
Henzel yaşamının son 12 yılında Mıtte-
rand'ın da çok yakın arkadaşıydı. Mitte-
rand psikolog dostunu iyileştirme birimin-
de sık sık zıyaret ediyordu. Henzel bu bi-
rimde ölümcül hastalara intihar eden ba-
basına aşılayamadıgı düşünceyi işliyor:
'Son dakika>a kadar her hücrenle var oL'
Mitterand 1992 yılmdaki prostat kanse-
n amelıyatı geçirdiği sırada Henzel'i ça-
gırmıştı başucuna. Bu ameliyatı takip eden
üç yılda aynlmaz bir ikili haüne geldiler.
Mitterand ölüm üzerine yaptıklan hoş soh-
betlere duydugu minnetten dolayı son ki-
tabının önsözünü de yazmayı kabul etmiş-
ti. Mitterand şu cümlelere yer veriyordu ön-
sözde: "Kitaptan çıkan en güzel ders şu:
Ölüm insamn kendisinden beklenen kişi
olmasını sağhyor, en geniş anlamryla bir
başan olarak görülebilir ölüm"
On beş dile çevrilen kitap şimdi de ti-
yatro sahnelerinden ulaşacak izleyıcilere.
Yedi hafta süren provalann arduıdan Hen-
zel de geçen günlerde oyunun son seklini
görmek için Londra'ya gitti. Özellikle has-
talara nasıl yaklaşılacagı, ellerinin nasıl
tutulacağı konusunda oyunculara özel ders-
ler verdi. Gordon sahnelenen yapıtın da
kitap kadar etkili olup olmadığını gözlem-
leyebilmek için hastanelerden buldugu 70
kadar hastaya da izletti oyunu. Hastalar
oyun sonrasında uzun süre sahneyı terk et-
meyerek o>r
uncular. yönetmen ve yazarla
söyleşmeyı, heyecanlannı paylaşmayı yeğ-
lediler. Gordon tecrübelerini şöyle değer-
lendinyor: "Gurur duvduğumuz nokta
ayunun insanlan çökertmemiş olmasndı.
Hepsi neredeyse hıckırarak ağlryordu, ama
a\ru hepsi son derece güçlü\dü."
Gordon, kitabı ılk okudugunda ölüm-
den ne kadar çok korktugunu fark ettigıni
söylüyor. Oyun, sahnelenişj sırasında en faz-
la 50 kişilik izleyici topluluklanna sunu-
lacak. Ölüm üzerine düşüncelerden oluşan
bir oyun için 75 dakika yeterli bir süre gi-
bi gözükse de bugüne kadar provalan iz-
lemiş olan herkes metnin uzatılması gerek-
tigi yorumunu yapıyor.
Gordon bu durumu ölümle uğraşmanın
insandaki zaman kavrammı degıştırmesi-
ne baglıyor- "Sağa sola koşuşturmayı bı-
rakıp kendi içinizde dcvinnıeve başlryor-
sunuz. Zihin de maddesel zamandan içsel
zamana geçiş yapıvor." Miüerrand için ölüm bir başanydı.
Y A P I Y O R L A R ?
Ferzan Ozpetekyeni
filmine başlıyor
• Luclano
Pavarottl, Jose
Carreras ve Placido
Domıngo'nun 10
Temmuz'daki Paris
konserleri sırasında
kaydedilen CD,
yayımlandıgı ilk hafta
içinde 1 milyon adet sattı.
• cerard
Depardieu ve Ornelia
Mutı'lı 'Montecnsto
Kontu' yann Fransız
televizyonlannda
göstenme
gıriyor. 100'erdakıkalık
dört bölümden oluşan
dizi, Muti'nin rol aldığı
ilk televizyon yapımı
olma özelliğinı taşıyor.
100 milyon Fransız
Frangı'na mal olan
dizinin yapuncılıgını
Medıaset üstlenmiş.
• Robert De Niro
televiz>ona hayır dedi.
Dört yıldır yayımlanan
lngilız yapımı 'Fnends'
adlı dızide şöyle bır
görünmesı için kendisine
yüklü bir ücret teklif
edildiği, ancak De
Niro'nun dizinin
yönetmenıne 'Hayır,
teşekkür ederim' yanıtını
verdiği söyleniyor.
• Jean-Claude Van
Damme, haftahk
'Entertainment
Weekly'ye uyuşturucu
tedavisı görmekte
oldugunu açıkladı. Van
Damme, geçen yıl Hong-
Kong'da çevırdıgı bır
film sırasında kokain
kullanma>a başlarmş.
• Nicole Kidman 22
Eylül'de sahneye çıkacak.
Bugüne dek sinema
filmlenyle tanınan
Kidman, Covent
Garden'da 'Mavi Oda'
adlı oyunda tol alıyor.
• Jack Nicholson.
Sean Conner) ve Clint
Eastwood, bırlikte yeni
bir filme hazırlanıyorlar.
Eashvood'un hem
oynayıp hem yönetecegi
fılmm adı 'Space
Covvboys". Filmde, özel
bır görev için yenıden bır
araya gelen üç eski
pilotun öyküsü
anlatılıyor.
• Meryl streep, yeni
filmı '50 Vıolins'in
çalışmalan nedeniyle
Venedik Film Festivali'ne
katılamayacagını
açıkladı. Streep'in
'Dancing at Lughnasa'
isimli filmi perşembe
günü festivalin yanşma
bölümünde gösterilecek.
• Ferzan özpetek
yeni filmı 'Harem
Suare'nin çekimlerine 24
Ekım'de başlıyor. Türk,
Fransız ve ttalyan ortak
1
yapımı olan filmde yine
Türk, Fransız ve ttalyan
oyuncular rol alacak.
• Francis Bacon m
yaşamını konu alan John
Maybury'nin yönettiği
'Love is the Devil' adlı
film, 52. Uluslararası
Edinburgh Film
Festivali'nde en iyi
Ingıliz yapımı ödülünü
kazandı. Filmde Bacon'1
canlandıran Derek Jacobi
ıle ünlü Ingiliz ressamın
sevgilisıni canlandıran
Daniel Craig de en iyi
oyuncu ödüllerini
paylaştılar.
• steven
Spielberg'ün 'Saving
Private Ryan' adlı son
fîlmi Sıngapur'da 16
yaşından küçüklere
izletilmiyor. Kültür
Bakanlığı'ndan yapılan
açıklamada filmin kaba
gerçekçiligi, grafiklerle
elde edilen vahşetı ve şok
edici dili ıle 16 yaşından
küçük gençler ve
çocuklar için zararlı
olduguna karar venldi.
Necmi Sönmez'în Uluslararası
GrupSergisi
• Kültür Servisi - 'Skulpturale Ideen ' Heykelsi
Düşünceler' başlıgı altında Frankfurt'taki Galerie
Martına Detterer'de Mathilde ter Heijne (H). Ulrike
Kessel (D), DidierTrenet (F), Joelle Tuerlinckx ve
Tyyne Claudia Pollmann'ın (D) katıldıgı bir grup
sergısi düzenleyen Necmi Sönmez. bu sergide
çalışmalanna heykel ile yerleştirme, üç boyutlu obje
ile video-fılm tekniklerini kullanarak. farklı estetik
olgularla çalışan uluslararası sanatçılan bir araya
gettrmeyi hedefledi. Davetli sanatçılann yeni
işlenyle katılacagı sergi, farklı kuşaklara ait olan
sanatçılar arasında yaratıcı bir diyalog kurulmasını
amaçlamaktadır. Son yıllarda açtıklan sergilerle
isimlerini duyuran bu sanatçılann çalışmalan ilk kez
Frankfurt kentinde izleyicilere sunulmuş olacak.
Mondrian Vakfı, AFAA, Frankfurt Fransız Kültür
Enstitüsü, Steinberger Otelleri ve Frankfurt
Belediyesi Kültür Fonu tarafindan desteklenen sergi
nedeniyle bir katalog yayımlandı. 11 Eylül-15 Ekim
1998 tarihlerinde izlenebilecek olan serginin başka
kentlere de taşınması planlanıyor.
1. Çevre Haberleri Yarışması
• Kültür Servisi - Doğal Hayatı Koruma Dernegi,
VVWF, Bird Life International; Garanti Bankası'nın
desteğiyle 1. Çevre Haberleri Yanşması düzenliyor.
Yazılı basın haberleri, haber fotografı, TV haberi,
radyo haberi olmak üzere 4 kategoriden oluşan
yanşma içın öngörülen değerlendirme kriterleri; çevre
ve çevre sorunlan konusunda bilinç ve duyarlılık,
kamuoyunu bılinçlendirici, aydınlatıcı ve eğitici
nıtelikte haber, süreklılık ve takip, çevre konusunda
gerekli dinamikleri harekete geçirecek nitelikte üslup.
farklı ve yaratıcı bakış açısı, spesifik bir çevre
sorununu sürekli işlemek ve çözümüne katkıda
bulunmak olarak belirlendi. 1 Ocak 1998 ve 31
Ağustos 1998 tarihleri arasında belirtılen
kategorilerde haberleri yayımlanmış haber sahipleri,
30 Eylül'e kadar başvurabilecekler. Jüri
değerlendirmesinin ardından ödül töreni 22 Ekim'de
Çıragan Oteli'nde yapılacak.