Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 6 TEMMUZ1998 PAZAR CUMHURİYET SAYF*
17
Uçaktaki
gazeteler
Nokta dergisinin de
yazdığı gibi uçaklarda
Cumhuriyet gazetesi
bulunmaması
konusuna THY Basın
ve Halkta ilişkiler
Müdürü Faik Akın, bir
kez daha açıklık
getirmeye çalıştı.
THY, uçakta yolculara
vereceği gazeteler
için tirajları esas
afıyormuş. Tiraj ^
hesabına göre
de her uçağa iki
adet Cumhuriyet
gazetesi
düşüyormuş.
Promosyonla ayakta
durmaya çalışan Yeni
Yüzyıl ve Radikal'den
beşer adet
alınıyormuş. Bu arada
THY'nin yaptırdığı bir
ankete göre uçak
yolcularının talep
ettiği gazeteler
Cumhuriyet, Hürriyet,
Milliyet ve Sabah'mış.
Cumhuriyet en çok
aranan gazete fakat
en az bulunanı...
Türkiye genelinde de
öyle değil mi? En çok
okunmak istenen
gazete fakat en az
satılanı. Ne yapsak şu
Cumhuriyet'i!
D E N İ Z S O M
Etektrortik posta: som0posta.cunitiuriyetcont.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Vergide, götürû
dönem bitmiş...
"Artık veraM aötürme
dönemi baslıvor!"
S
osyal Srgortalar Kurumu'nun ayakta tedavi
hizmetlerini özelleştirme girişimine yönelik
eleştirilere Türk Eczacıları Birliği Başkanı
1 Mehmet Domaç da katıldı. Domaç, SSK'nin
"Ayakta Muayene ve Tedavi Sözleşmesi" baş/<klı bel-
ge ile kamuoyuna açıkça deklere etmeden zımni ola-
rak ayakta tedavinin bir bölümünü özelleştirme yolu-
na gittiğini bildirdi.
Hastane bahçelerinde poliklinik binaları açılarak so-
runa büyük ölçüde çözecek küçük yatınmlar yerine özel
şektörden hizmet satın alma yoluna gidildiğini söyle-
yen Türk Eczacılar Birliği Başkanı, "Söz konusu ka-
rar, kurumun tercihini belirlemektedir" dedi.
Özel şektörden sağlık hizmeti alınırken özel polikli-
niklerde SSK'nin eczane açma düşüncesini de eleş-
tiren Mehmet Domaç, "Bir taraftan hizmeti özelleşti-
rirken diğer taraftan eczacılık hizmetinin SSK tarafın-
dan verilmesi tam bir çelişki yaratmaktadır" görüşü-
nü savundu.
SSK'ye ozelDomaç, SSK Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğ-
lu'na gönderdiği mektupta ise özetle şöyle dedi:
"SSK ciddi bir karar vermek durumundadır. Ya özel
kurumlardan hizmet satın alacaksınız ki buna ecza-
neler de dahildir ya da hizmeti kendiniz üreteceksiniz.
Türk Eczacıları Birliği, SSK hastanelerindeki birkimi ön-
lemek amacıyla ayakta tedavide özel hastanelerden
hizmet satın alınması yerine. bu hizmetin nicelik ve ni-
teliklerini arttırarak SSK tarafından verilmesini öner-
mektedir. Ancak SSK'nin böylesi bir tavrı olmadığı gi-
bi aksi yönde davranmaktadır. 0 zaman da çifte stan-
dartı ortadan kaldırmak gerekiyor. Çok az sayıdaki
SSK'linin bulunduğu köy, belde ve ilçelerde hizmeti
serbest eczanelerden alacaksınız, milyonlarca SSK'li-
nin bulunduğu yerde ise hizmeti siz vereceksiniz. Bu
konuda birkarar verilmesi gerekiyor."
Türk Eczacıları Birliği Başkanı Domaç, mektubun-
da ayrıca yasal duruma da değindi:
"SSK'nin sunduğu çoğu ilaç hizmeti eczacısız ola-
rak verilmekte olduğu gibi eczacılık mesleğinin temel
kurallanna aykırıdır. Çok sayıda SSK eczanesi yasa-
ya aykırı olarak eczacısız çalıştınlmaktadır. SSK ayn-
ca, eczaast olmayan eczaneler şikâyet edildiğinde
geçici görevle birkaç günlüğüne söz konusu eczane-
lere eczacı gönderip yasaya aykırı işe bir de muvazaa
karıştırarak yetkilileri yanıltmaktadır. Bu tür uygula-
malar da kurumun kamuoyunda güveninı zedelemek-
tedir."
Domaç, ayakta tedavi hizmetinin özelleştirilmesi
sonucu ortaya çıkacak tabloyu da şöyle çizdi:
"Sağlık hizmetlerinin fiyatının sürekli artması ve
ayakta tedavi hizmetinin standardize edilememesi ne-
deniyle kurumun ekonomik çıkmazı bugünkünden çok
daha fazla olacaktır."
PALAS PANDIRAS
"Ahrette iman,
dünyada makam"
Imza: Süleyman
Demirel
-AMûmBozacı r-
SESSİZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE
Yüksek YerilimHattı
Erdinç UTKU
Insanlar özgün dogarlar. bezgin ölürler.
Nişantaşı'nda bir kız lisesi vardı
Istanbul'un gözde ve eski okulla-
rından biriydi Nişantaşı Kız Lisesi...
Varoşlar okulsuzluktan kırılırken
"hayırsever" bir işadamı 270 mil-
yar liraya onanmını üstlenip kentin
göbeğindeki okula kendi adını verdi.
Orası artık Nuri Akın Lisesi oldu...
Nişantaşı Kız Lisesi'nin de bir mü-
diresi vardı: Melek Kuyucu... Hâlâda
var. Hatta, avukat eşinin vekâleti ile
bizi mahkemeye vermişti.
Sonra bir skandal patlamış, "Reha
Muhtar'la Show Haber"in gündemi-
ne oturmuştu okul. Bazı ögretmenler
kız öğrencilere sarkıntılıkla suçlan-
mıştı. Açılan dava devam ediyor. Du-
ruşmalarda öğretmenlerin suçsuzlu-
ğu anlatılıyor. Bir tanık öğrenci ifade-
sinde "Sanık öğretmenlere karşı olay
tarihinde üst derecedeki idareci-
ler tarafından doldurulduk. Bu
dolduruş sonucu ben de bu şe-
kilde ifade vermiş olabilirim. 0
ifadem doğru değildir" diyor.
Milli Eğitim müfettişlerinin soruş-
turması sonucu bazı "üst derecede-
ki idareciler" görevden alınıyor. Gö-
revden alınan okul müdiresi Melek
Kuyucu, Bölge Idare Mahkemesi'nden
aldığı kararla koltuğunu koruyup da-
ha sonra mahkemenin durdurduğu
atamayı onaması üzerine Danıştay'a
gidiyor. Danıştay 5. Daire Başkanı'nın
"bir ayda biter" dediği davanın dos-
yası neredeyse bir yıldır rafta bekli-
yor.
Nişantaşı'nda yerinden oynayan
taşlar tekrar yerine oturmuyor.
ÇED KÖŞESÎ
OKTAY EKİNCt
'GAP ve Kültür' (2)
Bukö*ede 14.06.1998 günüya-
yımlanan "GAP ve Kükür" baş-
İıklı yazıma sözlü ve yazılı olarak
birçok olumlu tepki gelirken ikı
kışiden de eleştiri ve hatta "tep-
ki" aldım. Bırı. GAP Bölee Kal-
kınma Idaresi Başkanı Dr. f.H. Ol-
ca> Lnver; diğerı ise ODTÜ Mi-
nıarlık Fakültesi'nden Y. Doç. Dr.
Neriman Şahin Güçhan...
Anımsanacaktır. l4.0fr.l998
gûnlü ÇED Köşesi'nde 2-
5/06 l998"deŞanlıurfa"dayapılan
semyozyuma deginmiş ve özellik-
le Hasanke>Tin .sularaltında kal-
ınaMiıa bıranlamda "razı olunan"
göriiş ve değerlendirmeleri eieşîrr-
miştim. Bunu yaparken de sempoz-
yuma GAP idaresi adına katılan
Prof. Dr. Servet Mutlu'nun yine
"*a>nı çizgideki" tutumunu. bir
biliın adamına ve hatta bir L'NDP
(BıVf Çevre Programı) temsilcisi-
neyakıştıramadığınııgizlememiş.-
tim...
Ünver'in açıklamaları
Işte bu vazım üzerine aynntılı bil-
«ilerle donatılmış bir yanıt t>ön-
deren GAP Böl. Kal. Id. BaşkT Dr.
I. H.OIcay Ünver. kültür varhkla-
rının korunmasıyla ilgili yakla-
şımlann sadece Prof. Dr. Servet
Mutlu'nun konuşmalanyla yorum-
lanması durumunda "eksik bilgi-
lere" dayannıış olacağını belirti-
yor.
Söyler misiniz; bunun neresi
"dujarlılık" ve bu nasıl bir koru-
ma çabasıdır?..
GüçhaıTın 'tepkisi'
ODTÜ öğretim iiycsi Y. Doç.
Dr. Neriman Şahin Güçhan da hem
bize. hem de -nedense- GAP ida-
resine gönderdiöi tepki yazısında.
14.06.1998 tarihîi ÇED Köşe&i jıin
"vanlış ve hatta yalaıı haber"
ofdugunu belirterek. yıne sözü
Prof. Dr. Servet Mutlu'yla ilgili
eleştinme getirip özetle şöy le söy-
lüyor: "Sn. Mutlu da kendi kişi-
sel ğöriişünün GAP'taki kültür
varlıklarının korunması para-
lelinde olduğuntı (...) >urguladı
(...) Onun LNDPde de GAP'ı
çok iyi temsil edeceğini düşünü-
yorum..."
Bu doğru olsa bile. GAP idare-
sinin "resmi" görüşüyle GAP'ın
UNDPdeki "resmi temsilcisinin"
kişisel görüşleri arasındaki farkın,
sonuçta "Hasankevfi boğacak
baraj projesinden vazgeçme"
karanna dönüşüp dönü^meyeceği
konusunda ise hemen hiçbir şey
söylemeyen N. Ş. Güçhan, kızgın
satırlarını yine de "işbirliği yap-
ma" çağrısıyla şövle noktalıyor:
"Ama bunu, doğru bir amaç, tu-
tarlı bir tavır ve onca emek har-
cayan kişi ve kurumları (GAP
idaresi) mesnetsizce suçlayarak
değil: onlarla birlikte emek. dü-
Zavallı Hasankeyf... Sözde duyarlı kişi ve kurumların "ne ka-
darını kurtarabiliriz" tartışmasını >üreği burkularak izliyor...
Bu nedenle yine yazısı ekinde
aynı kültür varlıklan için ne gibi
"çatşmHfanrryapıtdı ğınfSzetîeyeTT
birde rapor ileten Olcav Ünver.
—ketdi deyimıylede "-»zdttkteHa-
saıkeyfkonusunda" izlenen ça-
balın iseşöyleözetliyor: "1991'de
ba)lattığımız kazı ve kurtarma
prejesi. Hasankeyf SİT alanın-
davüzev araştırmasının yapıJma-
sı, Kurtarılması gerekli alanlar-
dakazı calışmalarının yapılma-
sı. aşınabilir ulanların taşınma-
sı (...) amaçlanmakradır."
Uınerin sadece kendi yazısın-
da Jeğil. ekındekı resmi raporda bi-
le "aynen" yer verilen bu ifade-
lercdebaktığımızda. nedenseeleş-
4w
lü 7ED Köşesi'ndeki kaygıîarı-
mı:m "hakh" \e "yerinde" ol-
dutu açıkça ortaya çıkmıyor mu'.'
'Kurtarma" sözü. Hasan-
ke)f'in sularaltında bırakılması-
na "karar verildiğinin" kanıtı
deal mı? Yine. "kurtanlması ge-
reten alan" denirken. aynı za-
nıjida "kurtarılmaması gere-
keı alanların" da varhğını kabul
etnek böylece ilan edilmiyor mu?
Hee. "taşınabilirolanlann taşın-
nıaı" sözüne ne demeli? Bu da
açı:ça. böylesinegörkemli birta-
rih.el başkentin elbette ki "taşına-
maaeak" olan mımari ve kentsel
deierlerındeıı "vazgeçildiğini"
gösermiyor mu?..
şünce ve eylem gerçekleştirerek
" NtFcfiyehm'.' Öylegorüîîuyor Jtf
bu tartışmada sanki bir "sağıriar
harrV
da. şu son çağrısıyla ilgili olarak
şunu söylemek gerek:
1 - Hasankeyf i sıılar altına göm-
mek "doğru bir amaç" olamaz.
2- "Ne kadar kurtarsak kâr-
dır" anlayışı. ne kültür adına. ne
uygarlık adına. ne de bilim. mimar-
lık. insanlık ve "işbirliği" (!) adı-
na asla tutarlı bir tav ır değildir.
3- Dünyada eşi olmayan uygar-
lık değerlerinin "hangi parçala-
rını feda edelim" (ki. büyük ço-
ğunluğugözdençıkartılıyor)diye
emek, düşünce veeylem" ise za-
ten bıze göre bir iş değil...
Nitekim. belki de bunu bildik-
leri için büyük masraflarla v e en
geniş katılımla düzenledikleri GAP
ve Kültür Sempozy umu'na bile ne
bizleri çağırdılar, ne de bunca açık
kaygı ve eleştirilerimize rağmen hiç
değilse; "bu kültür yoksunu pro-
jeleri artık gözden geçireceğiz"
diyorlar. Açıkçası. duyarlı kesim-
leri "o.valıyorlar". Kimi duyarlı
görünen kişilerde bunu hâlâ fark
etmiyor ve üstelik bıze yüklenip.
eleştiri mektuplarının birkopyası-
nı da GAP idaresine sjöndert
py
göndererek
"takdir" bekliyorlar.
Ne için?..
HAYVAIVLAR ISM.UL GVLGEÇ
KIM KİME DUM
(
DUM A BEHtÇ AK
/ /
3LL
r
-g=, lcr-—-
0
y
w
behicakuı turk.nei
TARİHTE BUGUN MÜMTAZARIKAH 26 Temmuz
ABD-JAPONrA GSRGINUĞL
1941"0£ SUSÛN, A8D &4ŞXC4Aff FBANKJJN 0£1A.
NO KOOSEVeLT, TAPONVA'tilN AMaOtKA'DAKJ
TİCARİ ÇHCA/HAR'N/N PONDU£uU>U6U*JU
AÇIKIADI- JAPONYA'NIN 193O'UJ y/UASDA &4Ş-
44XAV PoSu ASH* /ÇGALl J2PON O/Ş (?L£Gt, ?
&/VCAMH/N, FI3AAISI2 HİMOİÇM'Mİ l>€ KOItU-
MALAR/C!) AlTfAJA AO&UXA£/A// AÇ/KcAtAA-
SIYIA YEMİ 8IZAŞAMA GOSTSRİYOEDU.E/İ7E5İ
BUN, A8t> '0E JAPOHL4PA ZA&Ş/ OSI7MMA-
LAR SAŞLft&f. PBTROL S4T1ÇI M DE&HAL.
İ İ İ
,
İL£ Û£ ÇAT/Ç-
UME GEÜy&iD
6ALİUİN VANlSriSA,
MAK Bi£ ZOKUKJUILUK
VE ONLAZt, 8İRKAÇAYSONSA L
PA HAZfeLiKSIZ YAKAL/yACA/Hr/Ş.
BUCAK İCRA MEMURLUĞITNDAN GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI
DosvaV: I W 1451
Satılmasına karar verilen gayrimenkulün cınsı. kıjmetı. adedı. ev sifı: Burdur ıli Bucak ılçesı Atılla Mah. Ta^kuyu me\ kıındc kaın. 4773 m2 miktarında 55 pafta. 227 par-
selde kavıtlı \e üzerinde Mermer Ijletme AtölyeM (fabnka») bulunan ü^ınmaz. 23.352.740.700 TL. muhammen bedellc satılacaktır. Satış şartları: 1- Satıv 4 4.1998 günü
saat 09.30'dan 09 45'e kadar adliyenın batı kısmında açık arttırma suretıyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmm edılen kıymetın vüzde 75'ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa ala-
caklan mecmuunu \e >atıs masraflarını geçmek şartı ile ıhale olunur. Boyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıranın laahhüdü baki kalmak şartıyia 14.9.1998 günû saat
09.30-09/ 45'te ikincı arttınnaya çıkanlacaktır. Bu arttırnıada da rüçhanlı alacaklılann alacağını ve satış masraflannı geçmesi şartıyia en çok arttırana ıhale olunur. 2- Art-
tırmaya ı^tırak edeceklerm, tahmin edilen kıyme lin)üzde 20'sı nıspetınde pev akçesi veva bu mıktar kadar mıilı bir bankanın temınat mektubunu \ermelen lazımdır. Satış.
peşin para ıledır. alıcı ıstediğinde 20 günü geçmemek üzere mehil venlebılir. Dellaliye resmi. ıhale pulu. tapu harç ve masraflan alıcıya aıttir. Bınkmiş vergiler satış bede-
lınden ödenır. 3- ipotek sahibı alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gaynmenkul üzenndekı haklannı hususıyle faız \e masrata daır olan iddialannı dayanağı belgeler ileon
beij gûn ıçmde daıremıze bildırmelen lazımdır. Abi takdırde haklan tapu sıcili ile sabıt olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4- Satış bedelı hemen veya venlen
mühlet ıçmde ödenmezse lcra ve Itlas Kanunu'nun 133. maddesı gereğince ıhale feshedihr. İkı ıhale arasındaki t'arktan \e"«50 faızden alıcı ve kefillen mesul mtulacak ve
JııçJ)i^hüJtmehaceiJiajm^^
Teye^alıcıyaWoTie^o^SnleMır6^atışalştirak edeTılerırrs^rtnameyı görmü^ ve münderecatını kabul etmış sayılacakları. başkaca bilgi almak ısteyenlerin 1997,1451
sayılı dosya numarasıvla memurlugumuza başvurmaları ılan olunur. 6 "1998 (*) llgililer tabinne ırtıfak hakkı sahıplen de dahıldır. Basm: 34582
GAYRIMENKUL AÇIK ARTTIRMA ILA.M(ANTALYA 2. SULH HUKUK
MAHKEMESİ SATIŞ MEMURLUĞU)
Esas: IWX MSatıs.
Aıılalya Mcrkez Arapsuyu Mah. 6070 ada. 1 parsclde kayıllı la^ınmaz. Anlalya 2. Sulh Hukuk MahkcmcMnın IW7 2IÜ E. 1W7,1646 K. sayılı karan
gereğince ^ıtılacakiır.
Satı^a konu Anlalva Mcrkez Arapsuyu Mah. 6070 ada. 1 parı>elde kayıtlı ta^ınmaz tapu kaydına göre 368.00 m2'lik ham toprak tarla olarak kayıtlıdır.
Ancak parselin larla vasfmda olmadığı. bir ımar parseli olduğu. arsa vasfı taşıdığı ve üzerinde ağaçlar bulunduğu tespit edilmiştir. Parselin bir kısmı imar
yolu içinde kalmakta olup. bu kısım yola terk edildikten sonra inşaat izni verilecektir. Parscl 4 kat inşaata müsait olup ticari saha içinde kalmaktadır. Ma-
halli rayıçlere söre arsanm m2"si 30.WH).000 TL'den 368.00 m2x3O.0OO.0O0 TL / m2 = 11.040.(KX».00O TL.'dir. Üzerindeki agaçlar ve arsası dahil toplam
11.340.000.000 TL.'dır.
1. Satış !5.(W. I<WX günö saal 9.00 - 9.10 arasında Anfalya Adliye Sarayı Kat: 3 No: 22'dcaçık arttırma ile yapılacaktır. Bu satışta dcğerinin % 75'ini
bulmadıgı takdırdc 25.09 IWX günü aynı yer ve saatte 2. arttırma yapılacaktır. 2. Satısta dcğerinin0
o40'ı ve mahkeme masraflarını geçtiği takdirde en çok
arttınına ihale cdılccektir.
Satış peşin para ıledir. ancak isteyen alıcıya 20 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Satısa iştirak eden degerinın %20'si nispetınde teminat yatırma-
sı sarttır. Ihaleye ı-jlirak eden şartnameyı görnıüş ve münderecatını kabul etmij sayılacakları. ba>kaca bilgi almak isteyenlerin Memurluğumuzun I99X 14
E. sayılı dosva>ına başvurmaiarı ılün olunur Bjsın: 33669
PANO
DENİZ KAVUKÇUOGLU
Odun' BahPi
Bahri'ye kim, ne zaman bu adı takmıştı, bilmi-
yorum. Herkes onu "Odun" diye çağırırdı. Ben.
"Odun" Bahri'yi 1966 yılında Heidelberg'de ta-
nımıştım. Almanya'ya gelen ilk ";şç/7er"dendi. Ko-
nunun yabancısı olanlar belki pek bilmezler, da-
ha sonraki yılların tersine. 196O'lı yılların başında
Almanya'ya gelen Türklerin çoğuniuğu "işçilikle
ilk kez tanışan insanlardı. Biraz para kazanmak,
birazyeniyerlergörmek, birazmacerahevesi.-der-
ken soluğu burada almışlardı.
Kendi anlattığınagöre "Odun"Bahri, "Sultanah-
metSanat'tanayrılmış", bir süre abisinin "56Im-
pala'sında direksiyon salladıktan" sonra askere
gitmişti. Askerlik dönüşü, "kaderin cilvesi", Ga-
latasaray'daki "Karavan Pavyon'a fedayi yazıl-
mıştı". Daha sonra Beyoğlu'nun arka sokakların-
da, uzunca süren "pezevenklik" dönemi başlamış-
tı.
"Odun" Bahri'nin inanılamayacak kadar uzun
bir dili vardı. Yaz günleri Heidelberg'de, Schloss-
quell Birahanesi'nin işlek bir kavşağa bakan ağaç-
lı bahçesinde, kaldırıma yakın masalardan birine
oturur, gelip geçen kadınlara dilini çıkartırdı. Bir
kadını gözüne kestirdi mi, önce dudaklarını bü-
zer, büzülmüş dudaklannın arasından hafifçe ucu-
nu gösterirdi. Kadın yaklaştıkça, dili yavaş yavaş
dışanya doğru uzamaya başlar, sonra birden fır-
layıp, ağzının çevresinde bumunun ucunu, çene
çukurunu sıyırarak bir pervane gibi hızla dönme-
ye başlardı. Insanı tiksindiren bir gösteriydi. Yan
masalarda oturan Almanlar, Italyanlar, Yunanlılar,
Türkler "Odun" Bahri'ye "Sen manyakmısın"di-
ye sorduklarında, o yaptığı işin, "karı tavlamada
acayip birdümen" olduğunu anlatmaya çalışırdı.
Dinleyenler pek üstelemezler, "Adam bunca yılpe-
zevenklikyapmış, birbildiği vardır" diye düşünür-
lerdi.
"Odun" Bahri'nin "manyak bir pezevenk" ol-
masının yanı sıra bir başka özelliği daha vardı. Be-
yoğlu'nda "iş tutarken ", nasıl fırsat bulmuşsa, gi-
dip Komünizmle Mücadele Derneği'ne üye ol-
muştu. Kendisine Türkiye'den Tevetoğlu'nun,
Darendelioğlu'nun kıtapları, derneğin dergileri,
ticaret odalarının benzer yayınları gelir, o da bun-
ları biz "solcu"öğrencilere vermeye çalışırdı. Ak-
lınca "komünizme karşı mücadele" edıyordu.
"Odun" Bahri, "Türk milletinin dünyanın en asilmil-
leti" olduğuna inanmıştı. Bir "sokak milliyetçisi"
idi. Ayaklarında beline kadar uzun lastik çizme-
ler, sırtında turuncu renkte tulumu, burnunda ko-
ku maskesi, kentin ortasından geçen Neckar Ir-
mağı'na akan lağım ağızlarının dolmuş filtrelenni
temizlerken, yanında aynı işi yapan Yunanlı, Ital-
yan arkadaşlarına "atalannın üç kıtada nasıl at
koşturduğunu" anlatırdı. Arkadaşları bir bunun
anlattıklarına, bir de tulumuna sıvanmış pislikle-
re bakarlar, hiçbir şey söylemezlerdi. O ise üste-
ledikçeüstelerdi. Üzerinegelsinler, "hırçıksın", ra-
hatlas/n isterdi.
"Odun" Bahri birahaneye bir gün bir köpekle gel-
miş. Kaldırıma yakın masalardan birinde uslu us-
lu oturuyor, kadınlara dil çıkartmıyormuş. Çevre-
de Türkler "Odun"öak\ bu değişikliği yadırgamış-
lar. Biraz meraktan, biraz da "şamata olsun" di-
ye onun masasına geçmışler. Karşısında onca
Türk'ütorarada gören "Odun" Bahri, "dünyamri
en asil milleti..." diye başlamış anlatmaya. Hem
anlatıyor, hem de "Eleniki! Eleniki!" diyerek yanın-
da oturan köpeği seviyormuş. Derken, yan ma-
sada oturan Yunanlılardan bir genç, "Acaba yan-
lış mı duyuyorum" diye, köpeğin adını sorup,
"Odun"Bahri'den "Eleniki!"yanıtını alıncabir bi-
ra şişesi indirmiş kafasına!.. Yunanlı gençler, ma-
sadaki Türkler'in "İyi oldu pezevenge" diyen ba-
kışları arasında iyice benzetmişler "Odun"u.
"Odun" Bahri bu sopadan sonra kaçıp gitmiş-
ti Heidelberg'den. Nereye gittiğini hiç kimse me-
raketmemişti. Olayı, FeridunAbi'yle "CafeLutz'ta,
her zamanki masamızda otururken bir arkadışı-
mız gelip anlatmıştı. Ben heyecanlanıp, sonu gel-
meyecek bir "iyi mi olmuş, kötü mü olmuş" tar-
tışmasına girişirken, "Yeni Ufuklar"a gönderece-
ği Thomas Mann yazısının son düzeltmelerini
yapan Feridun Güzeldoğu, başını kaldırmış, yü-
zünden hiç eksik olmayan gülümsemesiyle, "Sus
artık, Deniz!" demişti. "Nefesine yazık!" Arkada-
şımız gidince bana uzun uzun "puştluğun, peze-
venkliğin" milliyeti olmadığını anlatmıştı. Ardın-
dan birer konyak içmiştik.
Arada bir televizyon görüntülerinde, kalabalık-
lar içinde "Odun" Bahri'yi görür gibi oluyorum. Aca-,
ba gerçekten "O" mu? Bilemiyorum. O kadar
çoklar ki...
BULMACA SEDAT y:
SOLDAN SAĞA:
1/Akdenizyöre-
sine özgü bitki '
topluluğu... Öz- 2
demir Asaf ın
soyadı.2/Ayak-
lı içki kadehi. pı-
yale... Bir zekâ
oyunu. 3/ Balı
alınmış petek...
Mezopotam-
ya'da kurulmu^
""efrbüyüTcsTteleî^
den biri. 4/ Bir
koşucuya. diğer
koşucular kümesinden
sıyrılma olanağı veren
çaba... Verme. ödeme 1
5/ Bir tür kalın ve ağır 2
çizme. 6/ Kuyruksoku- 3
mu kemiği... Bir işi ya- 4
pıp yapmamaya karar c
verme gücü. 7/Eski dil-
de yüz, çehre... Pamuk
ıpliğinısaiTnayayarayan ^
1 2 3 4 5
kizdebiriuzunluğunda- 9
kiölçü... Hındistan'dabûtün
tanrıçalara verilen gene! ad. 9/ Geminin çektiği suyu gös-
termek için baş ve kıç bodoslaınaları üzerine konulan işa-
retler... Düşüncesızce her ışe atılan.
YLKARIDANAŞAĞIYA:J/Ördeğe benzer bir suku-
şu... Soy. sülale. 2/ Anksra'nın bir ilçesi... Türk halk mû-
ziğinde. bağlama ailesınden çalgıların en küçük boylu-
su. 3/ Sert ve fazla kızarmayan bir domates türü... Öğü-
tülmüştahıl.4/Amazonbölgesindebataklıksıkorman...
Konya ilinde bir baraj. 5/ Kum falı. 6/ Kadastro harita-
lannda parseller topluluğu... Behçet Necatigil'ın bir şı-
ir kitabı. II Eski Mısır'da güneş tannsı... Bir yerde otuı-
ma. 8/ Andre Malraut'nun. Ispanya Iç Savaşı'nı konu
alan ünlü romanı... Yeteneği ve saygınlığıyla ünlü kadın
opera şarkıcılanna verıien ad. 9/ Sarhoş ya da külhanbe-
yi bağırması.. Bir kimsenindavranışlanna temel olan ah-
lak ilkelerının tümü.