15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
- SAYFA CUMHURİYET 26 TEMMUZ 1998 PAZAR 12 PAZAR KONUGU KKTC Cumhıırbaşkanı Denktaş suprojesinin ekonomiyi kalkmdıracağım, Türkiye den masterplanı beklediklerini söyledi 'Kıbns'ın geleceğikaranlık değfl' g Türkiye, sonunda akılcı bir siyaset güderek, KKTC'nin pek çok sorununun çözümüne yardımcı olacak Manavgat Çayı'ndan adanın kuzeyine balonla su taşınması projesini hayata geçirdı. Ama iş bununla bitmiyor. Türkiye'nin, KKTC'li müteşebbislerin önünü de açması gerektiği vurgulanıyor. Kuzey Kıbns'a anavatandan yardım götürüleceğine, buraya yatırımların özendirilmesi gereğinin altı çizilıyor. Bu konulan. Lefkoşa'daki konutunda KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'la konuştuk. Denktaş, bunların dışında, S-300 füzelerinin Güney Kıbns'a konuşlandınlması, Rum tarafının AB üyeliği olasılıklan. KKTC'nin egemenliğinin tanınması konulannda da tutumunu anlattı. "Tutumumdan hiç ödün vermediğim için bana 'Uzlaşmaz Denktaş' di>orlar" dedi. SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU İBD 'nin Kıhrıs ÖzelKoordinatörü Ric- ImrJ Halbrooke, deyiın yerindeyse havlu atn. Siz- ce bundan sonra ne olur? - Kanımca Halbrooke"un taktiğı şu: taraflarla görüşüp sanki mesele. bir-iki oturumda halledile- bilecek hır meseleymış gıbi. "Mademkibenimde- dığimi kahuletmiyorsunuz, ben buradan çıkınca si- n suçlanm" dıyerek toplantıdan çıkıp taraflardan bınnı ağır bır bıçımde suçlaması bence kabul edı- lebıiirbir>öntemdegıldir. Butaraflara, "BenABD C'umhurhaşkanrnı temsüen geliyorum. Benim söy- lediğim vönde gitmezseniz, buna uymazsanız ben sizi bütiin dün> a>a karşı suçlanm \e siz de buna baş kaldıranıa/sınu" anlamına gelen. kabul edilemez bir baskı nıetodudur. Ben buna boyun eğemem. Holbrooke'unyardımcısı Tom Miller. bugünler- de bııray a geleeeİt. Kendısıne. "Bu metotla Kıbns soruııuniçbirzamanhalledilemez"diyeceğim. Bı- zinı adiınız 'uzlaşmaz'a çıkmıştır; çıkanlmıştır. ^ ^ ^ • " \eden udınız 'uzlaşmaz'a çtkarıldı? - Çünkü biz dünyanın. hukukun üstünlüğüne bakmaksızın. uluslararası anlaşmalan dikkate al- maksızın davranmasına boyun egmiyoruz. Bu an- laşmalar altında Türkiin statüsü neydi? 1%3'ten sonra Rum bunu ne yapmaya çalıştı? Bir ortaklık cumhunvetını.azınlıkcumhunyetınedönüştürrnek ıçınakıttığı kanlar, 11 yılyaptığı insafsızlık, insan- lık dı^ı muamele karşısmda Kıbns Türklen diren- di \c bunlan nıeşru hükümet kabul etmedi, diye bi- zi uzlaşmaz görüvorlar. Şunu söylemek istiyorlar: Tüm dünya Kıbns Rum"unu meşru hükümet ola- rak kabul etmiştir. Size ne oluyor da kabul etmi- yorsıınuz?Bizebunusoruyorlar. Bunusormaklada zatcn Kıbns meselesıni anlamadıklannı ya da an- lamak istemediklerini görüyoruz. Onların sordu- ğu. "Size ne oluyor?*" :->orusunun cevabı da şu: "Olan bi/e olmaktadır. Vapılan bizim haklanmıza karşı yapıimaktadır. Toplu mezatiara gömülen be- nim insanımdır. Ve tek neden de Kıbns RurrTunu meşru hükümet olarak tanımamamızdır. Tanınıa- yız ve tanımayacağız. (, ünJdi nteşnı hokümet de- ğildirlen" Nasıl ki Glion"daKlerides(K.ıbnsRum Yönetı- mi lideri)sorulanmacevaben."Sizinhükümetmiz olmadığımı biliyorum, ama biitün dünya bana 'Meşru Kıfrrıs Hükümetı' diyor. Dünyayadönüpde 'Ben meşru Kıbns hükümeti değılım", dememi bekler misin?" dıyebilmıştir. Ben de kendisine şöyle dedım:"Hayır. KJerides. Ben bunu sö\ lemeni beklemem. Ama dünyanın sa- na "Sen Kıbn^ Türklerının hükümetı olmadığını bı- liyorsun bız de bilıyoruz. Kibns Türklerinin hükü- meti olmak ıçın adam öldürdün. Insanlan toplu mezarlara gömdün. 11 yıl bu insanlan adanın yüz- de 3"üne hapsettın. Haklarını tanımadın. En so- nunda Türkıve gelip de bunlan kurtarmasaydı tek bir Türk bıle bırakmayacaktın. Dolayısıyla Türk- lerin ve bütün Kıbns'ın hükümeti olamazsın", de- mesi la/ım ki sen gerçekleri görebilesin, benimle bir anlaşma yapabilesin." Bu konuşma Cordoves'in (BM Genel Sekrete- n"11111 Kıbns Özel Temsilcısil önünde geçti. Cor- do\es'e dönüp dedım ki. "Şimdi anJadın mı Kıb- ns meselesinin neden halledilemediğini? Bunlaror- taktık cumhuriyetini meşru hükümetotabilmekiçin yıktılar. ktndilmne Kjbns hükümeti unvanı bıra- kılınca bu un\anı sıkı sıkj ellerinde tutabilmek için bütün stratejileriıu, taktiklerini. siyasetlerini bu yö- ne yünlcndirdiler. O yön de bizimle uzlaşma yönü- ne ters düşer. L /laşması için bizim kendisine eşit es- ki bir ortak olduğumuzu. kendisi kadar egemen. kendisi kadar eşit haklara sahip olduğumuzu ka- bul etmesi, bizim hükünıetimiz olmadığını doğru- laması la/ım. Bunu da bana değil. bütün dünyaya karşı vapması lazım." Siz bunlan Holbrooke'a da söylediniz - Evet, ama ne oldu? Holbrooke gitti. Klerides'le konuştu. Klendes ona aynı şeyleri söyledi. Yani, "Ben Türklerin hükümeti değilim. hükümetleri ol- mak da istemem. Uzlaşırsak ortak hükümet kura- cağız" dedı. Hükümet olarak sen bütün dünyayı kandınTia\ a devam edeceksın, ambargolan. baskı- "Hayır"demelerininnedeninedir, sizce? -Çünkü arada AB bunlara yeşıl ışık yaktı. Yu- nanistan AB içinde gereken mane\ra\ı yapmıştır. Türkiye bunun içinde yoktur. Yunanıstan şantajla diğer hükümetlen korkutmus,tur. "Siz Kıbns'ı al- mazsanız biz de öbür üye adaylannın baş\ urulan- nı\etoederiz"demiştır. Kıbns'ayes.il ı^ıkyakıldı- ğı günden itibaren zaten Kıbns meselesini Rum- larla halletme olasılığı ortadan kalkmıştır. Çünkü \B masadakı bütün parametreleri kabul etmeyen kararlarçıkarttı. ^^^^m Bu parametreler nelerdi? - Rumlar ve Türk iki eşit toplumdur. garanti an- laşmaları devam edecektir, iki kesimlilik şarttır ve bu hiçbir şekilde bozulmayacak, mal-mülk müba- delesi yapılacak, AB üyeliğine başvuru anlaşma- dan sonra olacak, ayn referandumlarla kararlaştı- rılacak. Türkiye'nin garantisi olduğu gibi devam edecek. Bu parametreler çerçevesinde görüşmeler sürüyordu. Oerken AB ortaya çıktı \e dedi ki: "Meşru Kıbns hükümeti yegâne muhatabımız- dır. Ermeniler, Marunilergibi azınlık toplumu olan Kıbns TürkJeri ile temas edilir ve onlara AB've gi- rişin ne kadar güzel bir şey olduğu anlatılır." Rauf Denktaş KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş 27 Ocakl924'te Baf kasabasındadogdu.llkokul öğrenınıını IstanbuKeKıbrıs'ta vaptı.l941 'de Lefkoşa-lngılız Okulu'ndan mezun oldu. 1944-47 arasında Ingiltere'de hukuk eğıtım gördü. 194^'de Kıbns'a döndü \e a\ukatlık yapmaya başladı. 1949"danl958'e kadar savcılık yaptı.İ960"ta Türk Cemaat MeclisıBaşkanlığı ile lcra Komisetesı Başkanlığı'na seçıldı. 1960-1963 arası TMT adına Nacak gazetesını çıkardı 28 Şubat 1964'teBM'de yaptığı konuşma nedenışle Makarıos tarafından ıstenmeyen kıs.ı ılan edıldi ve Kıbns'a gırmesı yasaklandı 1968"de gırış vasağı kalkınca Ada'ya döndü \e Cemaat Meclisi Başkanı oldu.l9V3'teKıbris Cumhurbaşkanı muavinKe Türk Yönetımı Başkanı oldu. 15 Kasım 1983'te Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyetı'nin ilan edilmesiyle Cuınhurıyet kurucu meclısinı kurdu. 1985 anayasasına göre cumhurbaşkanlığı için bağımsız olarak adaylığını koydu. alınmaması gereken hatalı kararlardır. Bunun ha- talı olduğunu söyledik. Bunun üzerine herkes ba- na geldi ve o pasaportlan iade etti. Öbür parti li- derlen bütün muhalefetlenne rağınen şu noktada birleştilenKıbns Rum'u Kıbrıs Türkü'nün hükü- meti değildir. Kıbns Rum'u bütün Kıbns'ı temsil etmez. Bıze söz söylemeye hakkı yoktur. Bu, bü- > ük bir aşamadır. Şimdiye kadar her şeyimize mu- halif olan partilerin dahi bu çizgiye gelmiş olması büy ük bır aşama. Kıbrıs Rumlannın bizim hükümetimiz olmadı- ğını dünya bir anlasa \e Kıbns Rumlan'na söyie- se meselenın yüzde 50'si halledilmiş olur. Çünkü Rum alıp kaçamayacağını anlar. Sizce S-300fîizeleri Güney Kıbns 'a ge- - Bence gelmeyecek. Çünkü bu füzelerin gelme- si demek kıyametin kopması demektir. Ama Ruslara bufîizeler için bir miktar ödeme yapıldu.. -Onun bir \olunu bulurlar. Başka silah alırlar, başka bır yatınma gırerler. Bu fuzeleri adaya ge- tırmelerı çılgınlık oİur. Bunu yapmaları için çıldır- mış olmalan lazım. Ama bu adamlar I963"te de. 1967'dede. 1974"te deçıldırmıştı. Geçmişindebu kadar çıldırma egilimı gösteren ınsanlar yeniden çıldırmaz mı?Çıldınr. Ama çıldıranın da cezası ve- rilır. Ama umarım. Rum toplumu gerçekten uya- nacak ve Türkiye"nin kararlılığı karşısında, "Bu- na lü/um yoL Öturup masaya konuşua," diyecek. El altından bana haber göndenp. "De\let olduğu- nu/u kabul etsek ne kaybederiz? Çünkü anlaşma olduğunda devlet gibi haklar tanınacağı ıne>dan- da. Şinıdidtn. de\ letsiniz, de\ ip sadece sınırlan, na- sıl işbiriiği yapacağımızı konuşsak ne ka\ bederiz?" diyenler var. Sen Rum olarak bütün Kıbrıs'ın ege- meni olmak için savaşverdin 1963"ten 1974'e ka- dar bir sa\aş\erdin\ ekazanamadın. Bizi yüzde 3 toprağa hapsettın. Ama yine boyun eğmedik. 1974'te darbeyle halletmek için büyük bir adım at- tın, yine kaybettin. Bugün o lıalk kuzeyde kendi devletini. hükümetini kurdu. Sen ne kazandın? Ayağının içinden Türk'ü attın. egemen oldun. A- y ı sürdüreceksin. 1960 anlaşmalarını hep inkâr ede- ceksin, Türkiye'yi işgalci kabul ederek bütün dün- yanın önünde de\amlı suçlayacaksın. ondan sonra da. "Beninıle uzlaşmıyor" diye şikâyet edeceksin ve bunlar senin yanına kalacak. öyle mi? Bö\ le anlaşma olur mu. böyle bir metotla bir ye- re vanlır mı? Bütün bunlann sonucundadır ki 23 Nısandeklarasyonuyla"Artıkdev1ettendevleteko- nuşuruz~ demek zorunda kaldık. Bu, anlaşmaya ters düşen bir yaklaşım değildir. Çünkü vanlacak anlaşma eski ortaklar arasında yeni bir ortaklık kurma yönünde olması gerektiğine göre yeni or- taklann e^ıtlıklennin. egemenliklerinin kabul edil- edin. Bunun üzerine bir şey bina edelim" diyoruz. "Hayır" diyorlar. Bütün uyarılarımıza ve baş\ urularımıza rağmen bu yolda yürümeye de\am edıyorlar \'an den Bro- ek buraya geliyor. Ona. "Hukukun kutsallığı ulus- lararası aniaşmalann üstünlüğü". diyorum bana şöylece\ap veriyor: "Bana hukuktan söz etme. Bu hukuksal değiL si- >asi bir meseledir. Bütün düny a Rum'u kabul etmiş- tir. Size ne oluyor? Junıp on the Train (Treni kaçır- mayın). Hangı treni?' diyorum. Kıbrıs trenf di- yor." Ama bu Kıbns treni değıl. Rum treni. Ben bu- na binemem. Bindiğımde 34 yıldır. "Sen hükümet değilsin' dedığim Rum tarafının yaptığı baş\uru- yu geçerli kabul eden birisi olurum. Bütün davamı kaybederim. Bana. "l%0 anlaşmalan eskimiş an- laşmalardır" diyor. Peki, uluslararası örgütün başkalan arasında ya- pılmış. beşli imza taşıyan bir uluslararası anlaşma- yı değiştirme yetkisi v ar mı? Siz bunu nasıl yok \ ar- sayabiliyorsunuz? Bana. "Bu anlaşmavı sizin oku- duğunuz gibi okumuyoruz' dı\or. Bu anlaşma be- nim için. beş taraf (Rumlar. Türkler. Türkiye, Yu- nanistan, Ingiltere) için yapılmıştır. İngiltere'ye üs verilmiştir. Bu anlaşmayı okuduklarında Ingiİizle- rin üsleri tamam. Türkiye'ye. Yunanıstan'a eşit haklar verilmiştir. Bu haklardan birisi Kıbns'ın. Türkiye ve Yunanistan'ın üye olmadığı biryere gi- demeyeceğini söyler. Yunanistan. bu noktayı unut- muştur. Bizhatırlatıyoruz. Siz, "Yoköyledeğirdi- yorsunuz. Bu anlaşmalar altında Türkiye'ye \eri- İen bir hakkı siz geçersiz sayıyorsunuz. Yunan da Rum da geçersiz sayıyor. ama iki taraf geçerli ka- bul ediyor. Bu geçerli mi. geçersiz mi. diye karar verinceve kadar bu benim hakkımdır, Ben bunu savunuyorum. Türkiye'y le birlikte ben bunu sav u- nurken siz. "Bu yoktur" biçiminde birtutum içine nasıl gırersınız 0 BM Genel Sekreten'nin. "ABüye- liğine başvuru uzlaşmadan sonra olur. A> n ay n re- ferandumla kararlaştınlır." parametresı \ ar. Önu da dikkate almadınız. Yanı siz. "Su bulansa da bulanmasa da kuzuyu yiyeceğim," durumuna getiriyorsunuz. Bizim de buna itiraz etmememizi beklıyorsunuz. Biz öy le bir milletin e%latlanyız kı şerefsizliğe boyun eğme- yiz. Sizbize. "Türkiye'ninhakvehukukunuinkâr et. Rumlar"ın trenine bin, •kıbns trenine bindim". diye sevin. Onun istediği limana gel ve Yunanis- tan'ın kucağına düş,11 diyorsunuz. Biz bunu kabul edemey iz. Biz bunu sö\ lev ınce de' Intransigent(uzlaşmaz) Denktaş. katı Denktaş." oluyoruz. Ama ben bunu söy lemeye mecburum ve söylemeye de devam ede- cegim. 1 Orada bir noktayı soanakistiyontm. Bir kaç hafta önce Atina 'daydım... - Belli. yüzünden nur akıyor... ^ ^ ^ • • * Konuştuğum bazı yetkililere Rum tara- fının AB üyeliğinin ne zaman gerçekleşebileceği- ni sorduğumda, "AB bunu süriincemede bıraka- cak, ta ki bir uzlaşma sağlanana kadar," dediler. Siz o konuda ne dü$iinüyorsunuz? - Tabıı ki bu başvuru üç günde bitecek bır şey değıl. Ama burada anlamadıklan bir şey var. Bu adamlara, 1963"ten sonra. Kıbrıs hükümeti olma- dıklan halde Kıbrıs hükümeti muamelesi yapıldı- ğı için bu un\ an altında masada ne konuşurlarsa ko- nuşsunlar Türkleri yok farzeden siyasetlenni yü- rütme olanağı verildi. Bu nedenle de Kıbns mese- lesı hollolmadı. Şimdi, bu siyasetlerini sürdürdük- leri sürece de bizimle yeniden ortaklık kurmazlar. O ortaklık bana 1960 anlaşmasından daha iyi bir hak verecek. Bunu yapmazlar. yapmalarını bekle- meyelim. Eşyanın tabıatına aykındır. Bız bunu der- ken, siz bu sefer Kıbrıs hükümetini daha da şeref- lendirip başlanna taç taktınız. AB'ye ada\ ülke yaptınız. Rum 30 yıl bekleyebilir. Kıbns Türkleri de acelem yok, diyebilir. Ama üç-beş dönem son- ra Yunanistan yine AB Başkanı olunca bu ışi biti- nr. Kıbns'ın üyeliği Yunanistan'ınbaşkanlığı sıra- sındaalevlenmişti. Kapılanya\aşyavaşka^atıyor- lar. Bizim direnişimiz buna karşı. Bizim direnişi- miz. "Gidersiniz, ama bizi götüremezsinizr mesa- jını vermek ıçindir. Çok katı olmalıyız. esneklik yok. Esneklik gösterirsek bu ış gider. ^^ a ^^ m Ama bu tarufta esneklik gösterenler bu- lunduğunu biliyoruz. Avrupa 'da rahatça dolaşa- bilmek için bazdarı eski Kıbrıspasaportlarını kul- lanıyorlar... - İnsanlara hayatı zindan ederseniz. bütün insan haklannı inkâr ederseniz 200 bin Kıbrıslı Türk'ün rrde 200-300 kiı rh; ı böv lc uiıIÇltlUC - W U - J W K1ŞI l^ICI lllt l l d l i C l M l C K IÇ1 yola teşebbüs etmiş olabilır. Bunun hiç bir anlamı yok. Yaşamak için mecburiyet altında alınan. ama ma Güney'de egemen oldun. Ne hakla. "Kuzeyde de egemen olacağım." diye tutturuyorsun? Kuzey- de de egemen olursan Türklere bazı haklar vere- ceksin. Yine bazı şeyleri paylaşmak zorunda kala- caksın. Sen bunu 1960 anlaşmasında istemedın. Ya azınlık ol. ya da yıkanm, dedin. Yıktın da. Şimdi niye aynı haklan bize vermek için uğra- şıvorsun? Vermemek için uğraşıyorsun. ama \er- meye hazırmışsın gibi görünüyorsun dünyaya. Ni- ye bu oyunu oynuyorsun? "Ben egemen oldum. Kimse bana kanşamaz. Ekonomim yükseliyor. AB'ye gireceksem girerim.Türk'ten bana ne?" ni- ye dıyemıyorsun? Bız ise senin boyunduruğuna girmemeyi kazandık. Bütün Kıbns"ı Yunanistan'a mal etmemeyi kazandık. Egemenliğimizi kazan- dık. Bırak bizi de egemen olarak yaşayalım. On- dan sonra gün gelir. "Bakın. yan yana yaşıyoruz. Artık komşuluk köprüleri kuralını. İ> i iİişkiler içi- ne gireüm," diyebiliriz. Bu da bizi birleşmeye gö- türebihr. Yol budur. Bunu neden görmüyorsunuz'1 Görmüyorlar. çünkü alıp kaçabileceklerine ina- nıyorlar. Ya da alıp kaçmış olduklanna inanıyorlar. ^ ^ ^ ^ " Herkes burasıyla ilgilı siyasetten söz edi- yor. Ama işin ekonomik boyutu da var. Devlei ola- bilmek de galiba buradan geçiyor. Su getirmekle yeni bir şey başlatılıyor. Yatırım veistihdamı da art- tırmak lazım. Burayı daha önemli bir hale getir- mek için sizce ekonomik olarakgüçlendirmekge- rekmiyor mu? Gözlediğim kadanyla bu konuşul- muyor... - Yabancılar da bize, "Ekonominize bakın. HaJ- kınıza acımıyor musunuz? Onlar (Rumlar) 14 bin dolar yılda kişi başına gelir sahibiler. Burada ise dört bin dolar" diyorlar. Onlar 14 bin dolarsa. 3.5-4 milyardolarlık yar- dım ve kredi aldılar. Bunun dörtte binni bize verin degörün bakın bizdeneleryapanz... 1974'te eko- nomimizı boğarak kışi başına gelirimizi 300 dola- ra düşürmüştünüz. Biz 300 dolardan buraya çık- mışsak demek ki bir şey başarabiliyoruz. Bunu da sadece Türkiye'nin desteğiyle yaptık. Artık Tür- kiye de bunu anladı. Türkiye bir siyaset gürtü. "Ayaklannızınüzerindedurun,"' dedi. Ama gelirim ne'? Gelir kaynaklanm ne'1 Ayakta duracağım ve ekonomimi ilerletecegim. Bu mümkün mü? Müm- kün değil. Dış destek lazım. Dış destek de ya para yatınmıyla olacak. ya da buraya yatınmcı getire- ceksiniz. Ben buraya ev latlanmızı yatırdım. şehit- lerverdim. Kıbns Türkiye için çok önemli biryer- dir. Bırakılmaz ve bırakılmayacaktır da. Buranın ekonomısini kalkındırmak. Güney Anadolu'yu kalkındırmak, belki de ondan daha önemlıdir. Rah- metli Özal'ın. "Benyatınmcıyasiyasigaranti \eri- rim,"sözü vardı. Bunu bakanlar kurulundan karar olarak da çıka- racaktı. Ama bu olmadı. Yatınmcıya siyasi garan- ti verilmesi lazımdı. Yapılan protokoller. bütün son muamelelerle bu garanti venlmektedir. Bizim De- mirel'le imzaladığımız son deklarasvon (23 Nisan deklarasyonu) bir garantıdir. Türkiye'nin biitün dünyaya "KKTC'ye dokunursan bana dokunmuş otursun," sözü bir garantıdır. tşte bu nedenle Sa- bancı ilk defa olarak TEMSA'yı getırerek bir or- taklık kurdu. Sabancf nın buraya adım atmış olma- sı bir başlangıçtır. Bu da. artık güvenin gelmekte olduğunun bir göstergesidir. Bunun arkasının ge- leceğınden de emınım. Türkiye'ye gelen turistin yüzde 2-3'ü buraya sevkedilebilse buranın ekonomik kan damarlan ar- tık çalışır. tşte. o zaman da ağaç bü\ ümeye başlar. Bugün büyük üniversitelerimız, 12-15 bin kadar öğrenci var. Bu öğrenciler ve aileleri buranın eko- nomik kan damannı şimdiye kadar çalıştırdı. Da- ha da geliştırecegiz. Bizim geleceğımiz karanlık değil. aydınlık. \e- terki Türkiye bununla ılgili birmasterprojehazır- lasın. Su meselesi bır başlangıçtır. Yıllarca bekle- diğimiz bir şeydi. Şimdi denız altından su gelirse ve kurak Mesarya arazısı yeşillenirse bunun yan sa- nayileri deoluşur. 2(X) bin kışinin ekonomisini güç- lendirmek büyük bir mesele değil. Şimdiye kadar- ki yaklaşım. ne kadar kesebiliriz. biçimindeydi. Olmaz. Buraya vereceksın ki sonra devşireceksin. Yardımı da azaltacaksın. AB bıze ambargo koyun- ca fabrikalanmız kapanmaya başladı. Türkiye'ye. ".AlTdiyoruz. almıyor. almak ıstedığini gümrükçü geçirmiyor. Bürokratık engeller yüzünden. Yıllar- dırbunlarlauğraşıyoruz. Hâlâbubürokratik engel- ler var. Ben en üst kademede bu bürokratık enge- lerin kalkması için uğraş veriyorum. Bürokrat da haklı. "Sen en üst kademede protokol yapün. Ama benim uyguladığım > asayı değiştirmedİn. Ben senin protokolünü değil. yasayı uvgulanm." dıyerek bır yerinden takıvor. Işte orada tıkanıyoruz. Bunlar da bunalım yaratıyor. gü\ en azaltıyor. Türk Hüküme- ti şimdi bunlan ele aldı. Dıleriz halledecek. Burada daha az mı müteşebbis var.yok- sa tasarruf eksikliği mi bulunuyor? -Ne daha az müteşebbis var. ne de tasarruf ek- sikliği... Müteşebbis olarak yapılan atılımlara kar- şı verilen sözlertutulmazvebunlarsıfırlaçarpılır- sa böyle olur. Ekonomi jstikrar ister. Verilen söz tutulur.^Crettiğini alınm." dediler. Burada beyazeşya fabrikası kuruldu. İki parti mal Türkiye'ye gönderildi. Sonra Türkiye'deki beyaz eşya üretıcileri hükümete. "Neyapıyorsunuz? Bun- lar bizimle rekabetebaşladılarT dediler. Bunun üze- rine bu ihracat yasaklandı. Bjzim tabnka'da battı. Bavul ticaretı yapılıyordu. Ansızın bir karar çıka- nldı. şu şu eşyalargiremez, dendi. Rakı. şarap fab- rikası kurduk. Azerbaycan"a rakı satacağız. Tekel, "Rakı benim tescilli markamdır. Bunu Azerbay- can'asatamayız,"dedı Hanıherürettığimi alacak- tın? Bunu halletmek için Tekel Genel Müdürü, Gümrük Bakanı gelir gider. sözler\erilir. Amata- kılır, kalır. Ben buraya ev lallarımı yatırdım. O hal- de Türk gençlenne Kıbn^'ta iş sahası açmak be- nim boynumun borcudur. bürokratik engelleri kal- dınnak benim görevımdır. dıyerek bir hükümet bunlan 24 saatte kaldınr. Acı konuşuyorum. Be- nim insanlanm da teşebbüslerinı vapar. Böylece herkesin yüzü güler ve gençler de burada kalır. ^^^^^m Peki. Türkiye bu bürokratik engelleri kaldırmak istemiyor mu? -Kaldırmak istiyor. Üst kademede konuşuluyor, protokoller yapıtıyor. Ama iş yasa değiştirmeye, yolu açması için bürokratlara emir vermeye gelin- ce tıkanıklıklar başlıyor. Yani biz Tekel'i batırmak mı istiyoruz':' Bu ol- maz. Biz şimdiye kadar bu sıkıntılarımızı içimize atmaya çalıştık. Kendımıze "Nankör" dedirtmek istemedik. Ama kazanılmış Kıbns davasının kay- bedilmemesi buna bağlıdır. Artık burada gözler. kalpler, yollar açılmalıdır. \"ardım göndereceğine bunlan yap ki ben de senden yardım istemeyeyim. mmmmm Şarap fabrikası ne durumda? - Çalıştıramadık. Bağları söktüler. Şimdi bunu sebze konservesi fabrikasınadönüştürmek içintek- lifler var. Muazzam bir et kombinası kurduk. Tür- kiye"den gelenleroldu. ihaleyi kazandı. ama para- sını veremedi. Şimdi tesıs orada duruyor. Yazık- tır. Sen buraya gel. evlatlannı feda et. bütün dün- yayı karşına al. Sonra da 200 bin kışinin ekonomı- sini 24 yıldır ayağa kaldırma... Yabancılann elin- de silah, 'Ekonominize bakın." diyorlar. Bundan sonra, Rum benimle ortaklık kurup ekonomimi kalkındınr mı? ^ ^ ^ ^ * Bir aralık iki taraf arasında telefon hat- ları kurulmuştu. O nasıl sonuç verdi? - Telefon hatlan orada duruyor. BM. "Bir gün- de 20 bin telefon konuşması oldu." diye yalan söy- ledi. Hesap mı bilmiyorsunuz. dayak mı yemedi- niz? Olacak iş değil. Biz protesto ettik. Çünkü BM raporunakoyacaklardı.Gustave Peıssel(Emekliye aynlan BM Genel Sekreten'nin eski Kıbns tem- silci yardımcısı) "Bir hata olmuş, rapora koyma- yiz," demiş. Ama kasıtlı yapılmış bir hataydı. KKTC kaç ülkeyle ticaretyaptyor? - Seksen kadar ülkevle. Türkive dışında en çok ticaretyaptığımızülkeingiltere. Ama vergisini ver- mek suretiyle. Hong-Kong, Japonya, Kore gibi ül- kelerle de ticaretımiz var. ŞİŞLİ 4. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN GAVRLVIENKULÜN AÇIK ARTTIl^LA İLANI DosvaNo W% 538 Tal.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle