13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 MART 1998 SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Nedim Gürsel'in son kitabı 'Gemiler de Gitti' Can Yayınlan tarafından yayımlandı Oykü tadmdagezıldtabıESRA ALİÇAVUŞOĞLU "Gemiler de btrer birer gittiler: kadınlar gibL Oy- sa ahş.mıştım onlara. Her sabah penceremdeydiler. ya- tarken başucumda. Lyanıruyanmaz gemikri görüyor- dum. gün boyu çalışbğun masanın üzerindeki beyaz kâğrtiardan ne zaman başımı kaidırsam karşımday- dılarT Nedim Gürsel'in son kitabı 'Gemiler de Gitti' Can yayınlan tarafından yayımlandı. Gürsel, gezi izlenim- lennden oluşan kitabında okuyucuyu öyküsel bir tat- la yeni yolculuklara çıkanyor. •GemilerdeGitti' yolculuk dünyasının kentten ken- te uzanan öyküsünü anlatırken, yazann, kentlere mal olmuş kişilerin içsel serüvenlerine de götürüyor oku- yucuyu. "Bu kente geüs, nedenimin karşıma çıkan ilk yaph nın alnına bir arma, kaderin kesin bir işareti gibi nak- şedildiğini düşündüm" dıyen Gürsel 'GenvOer de Git- ti'de salt bir coğrafyanın anlahlmadığım, tıpkı kadın bedeninin tüm aynntılannı keşfetmek gibi bir şey ol- duğunu söylüyor. Nedim Gürsel ile 1993-97 yıllan arasında yazdığı son kitabı ve gittiği her kentle kurduğu öznel ilişki üze- rine konuştuk. -'Gemılerde Gitti',DenizEKayan Kent\fenedik'ten başlayarak okuyucuyu başka yerierin büyüsüne taşn yor. Once. kitaptaki bölürrikrle başlayahm-. NEDİM GÜRSEL - Gemiler de Gitti yedi bölüm. Bir gezi kitabı ama, öykü tadında okunması için ca- baladım kitabı yazarken. Sadece yolculuklar ya da bir coğrafya parçası değil, o coğrafya parçasına baglı ya- ratıcının dünyası da çok önemli. Örneğın, 'Denize Ka- yan Kent Venedik'i anlatırken hem kenti hem de Fa- tih'in portresini yapan BeUini'den söz ettim. Istedim ki okur, hem kentin içinde dolaşsın, hem de Bellini'nin tablolan içinde. Bir başka bölüm ise Tiflis'i anlatıyor. Cumhurbaşkanı Şevardnadze'nin davetlisi olarak Tiflis'e gittiğimde naif ressam Pirosrnanişvfli'nin ya- pıtlannı keşfettim. Bu çok heyecan vericıydi. Tiflis'i anlatırken Pirosmanişvili'nin dünyasmı da yansıtma- yaçalıştım. Mehmet Yaşjn'lebirlikteGüneyltalya'ya yaptığunız bir yolculukta Mussotini döneminde, Ali- ano köyüne sürgün edilen yazar Carkt Levi'nin yaşa- dığı yeri bulduk ve hiçbir şeyin değişmemesi karşı- 'Bir cografya parçasında dolaşmanın bir kadın gövdesini keşfetmek kadar heyecan verici olmasını istiyorum.' sında çok şaşırdık. 50 yıl sonra Levi'nin sürgün yolu- nu izledik. - Kitabınadmdanda anlaşdacağı gibi transaüantik- ler büyük bir yer tutuyor. Ozeflikk bu konunun secfl- me nedeni neydi? Transatlantikler bir dönemin simgesi. Kitaba adını da veren bölümü Atlantik Okyanusu kıyısında ıssız bir evde yazdım. Yabancı yazarlan konuk eden bir ev- di bu, Fransa'da. Henüz Titanik fılminin projesi bile yokken, belki de bir sezgiyle, A\Tupa'dan 'yeni dûnya'ya gidip ge- len, herbiri şehirbüyüklüğündeki transatlantik gemi- lerini anlattım. Transatlantikleri anlatırken aslında bu- gün artık bitmış olan bir dönemin de nostaljisini yan- sıtmaya çalıştım. - Ktabınızm önemfi bir bölümünü deTüridye oluş- tunıyor_ Konya'ya daha önce hiç gitmemiştim, çok etkilen- dim. Konya'da Mevlana'nın dünyasına girdim. Beni asıl ilgilendiren Şems ile Mevlana'nın ilişkisiydi. Bu ilişki bazılannın söyledıgı gibi salt rrustik bir ilişki de- gil- - 'GemilerdeGitti'yi birgezi kitabı olarak nitelemek mümkün ama öykü tadı daha ağır basmıyor mu? Elbette. Kitap, öykü olarak da okunabilir. Çünkü her bölümde bir anlatı ve gerçekten yaşamış insanla- nn serüvenleri var. Zaten kitabı öykü olabilecek bi- çimde ele almaya çalıştım. - Gezi, roman, öykü derken geçen yd ilk şiir ldtabt- nız da yayımlandı. Farklı alanlarda yeni projeleriniz varmı? Bugüne dek açıklamadım ama uzun metraj bir fil- min senaryosunu yazdım. Yönetmenliğini Seçkin Ya- sar'ın yapacağı Türk-Yunan ortak yapımı olan bu fılm için Eurimages'den destek aldık. 'Sevgüim Istanbul' adlı kitabımdan yola çıkarak yazdığım bu senaryo da genç bir Yunanlı kadının Türk sevgilisinı görmek için Istanbul'a gelişi anlatıhyor. Türk sevgilisi ünlü bir ga- zeteci ama tehlikeli konulara el atıyor ve kaçınlıyor. Kadın, sevgilisini aramaya başhyor ama tstanbul'la kadın arasındaki ilişki filmin temelini oluşturuyor. Senaryoyu yazarken çok zorlandım, çünkü diyalog yazamıyorum. Öykülerimde de yolculuk kitaplanm- da da daha çok betimlemeler vardır. - Kitaplannızda dikkat çeken noktalardan biri de kentieri kişileştiriyor ohnanız. tstiyorum ki bir coğrafya parçasında dolaşmak bir kadın gövdesini keşfetmek kadar heyecan verici ol- sun. Amacım bu heyecanı okura aktarabilmek. O da okurken bu heyecanı hissedebilsin. 'Gemiler de Git- ti'yi yazarken okurlan çok düşündüm. Keyif alsınlar, bir şeyler öğrensinler istedim. - Kitaplannızm çoğu FransızcayaçevrildL Türk ya- zartann yurtdışında ilgi görmemesini neye bağbyor- sunuz? On kadar kitabım Fransa'da yayımlandı. Boğazke- sen de geçen hafta Almanya'da çıktı. Korece de dahil olmak üzere on kadar ülkeyle anlaşma yaptık. Bun- lann içinde ne yazık ki Anglo-Sakson ülkeler yok. Türk edebiyatının yurtdışında tamnmamasının nede- nini; yazınsal yetkinlikte Türkceden yabancı dillere çeviri yapabilecek eleman olmamasına bağlıyomm. Bu durum Fransa'da kınldı. Paris'ten söz etmişken önümüzdeki ekim ayında Türk yazarlar antolojisi ya- yımlayacağız. 18.yüzyıldanbuyanaParis birçokTürk yazan etkilemiş bir şehir. Yahya Kemal'den, Ahmet Haşim'e. Attilâ İlhan'a kadar birçok yazar Paris'e na- sıl bakmışlar; Fransız okurlanna, Türk yazarlann Pa- ris'i nasıl gördüklerini anlatan bir kitap hazırlayacağız. Sanat ile doğa arasındaki ilişki Borusan Sanat Galerisi'nde Giiııümüz sanatmın uenceresnıden manzaralarJ^L ," " ' ,, *""* ''•—, "' (T* "^ " f H^* 1 AHUANTMEN Borusan Sanat Galerisi, günümüz sanatında geçmişin izlerini arayan "Ay- nıhklar/Aynbklar" \ e çocuklarla genç- lere yönelık "Çoğaltmalar'" gibi ilgı çe- kici sergilerin ardından. ızleyiciyi yine düşünsel boyutta karşılaştırmalar yap- maya çağıran bir etkınliğe, çağdaş sa- natçılann resimler, fotoğraflar ve vide- olarla oluşturduğu "Manzara" sergisi- ne yer veriyor. Küratörlüğünü Beral Madra'nın üstlendiğı sergı, seçilmişbir dizi yapıt aracılığiyla manzaranm, "postmodern süreçte nasıl göründüğû- nü w gösterikn'gini" gözler önüne sermeyi amaçlıyor. Sanat ile doğa arasındaki ilişki- yi gündeme getirirken günümüz sanatçısının manzara resim gele- neğine bakışına dair ipuçlan da ta- şıyan sergi, Türkiye'de 1960'lann son yansından günümüze uzanan süreçte manzara resminin alışıla- gelmiş varlığını sorgulayan sanat- çılann üretimini gösteriyor. Altan Gürman, Nur Koçak, Serhat Ki- raz, Bedri Baykam, Muştafa Pan- car, AntonioCosentino. Önder Er- gün ve Gü\çn İncirlioğlu'nun ya- pıtlannın yanı sıra bir de video var sergide: Angela Metitopoulos yö- netiminde Mehmet Ateş, Bülent Baş, trena Ba> kaL Dena Erkenci, Onur Eroğlu. Oğuz tçöz,Tülay Ko- catürk, Teoman Madra. Aleri Pet- nde, Cumhur RadytKU ve Ümit Özsoy'un ortak çahşmalannın ürü- nü olan "tstanbul Görüntüleri 1995". birçok video sanatçısının vazgeçemediği 'yol' temasıyla başlayarak izleyiciyi Istanbul'da gezdiriyor, bu kentin yaşattıklan- nı ve hissettirdiklerini, yan gerçek yan hayal ürünü bir görüntüler sil- silesi içinde üç adet ekrandan ve yere yerleştirilmiş aynalardan yan- sıtıyor. Bu video enstalasyonundaki ay- nalar, manzara resminin kendisine bir tür gönderme olarak algılana- bilir belki. Doğaya öykünen man- zaralann bir diğer yönü de sanat- çının kendi kimliğinin, içinde yaşandı- ğı koşullann ve ruhsal halinin birayna- sı olabilmeleri değil mi? Türkiye'de manzara resmine kavramsal boyutta eğilen ilk sanatçı olan Altan Gür- man'ın serginin gırişinde yer alan man- zaraları, bu açıdan değerlendirilebilir. Bugün artık hayatta olmayan Gür- man'ın, içinde yaşadığı dönem içinde attığı çağdaş adımlara örnek olan man- zaralan, Türkiye'nin tarihsel geçmişi- ne ve o günkü koşullanna dair ipuçlan taşırken, o koşullarda yaratan bir sanat- çmın doğaya-dünyaya dair bakışını da nasıl etkilediğini gözler önüne seriyor. Gürman'ın yarattığı yapay doğa kur- gusunda, manzara değil coğrafya, gök- yüzü deği! sınırlar, renkler değil simge- ler rol oynuyor. Çağlar boyunca sanata önceleri arka planda tamamlayıcı bir öğe, 18. yüzyıl- dan başlayarak da kendi başına bir tür olarak giren manzara, resım sanatıyla öyle özdeşleşmiş bir alan ki güzel bir manzara karşısında bile "resim gibi" deyiveriyoruz. Gombrich. bu durum ile manzara resim geleneği arasında bağ- lantılar kurarak, doğanm bize pitoresk görünmesinin nedenini manzara resim- lerine bağhyor. resımlerden yansıyan manzaralann. manzaranın kendisi ka- dar 'sahka' olmaya başladığını savunu- yor. Bir başka sanat tarihçisi Robert Cumming de "Constable'a yaraşır manzara" ya da "Turner'vari bir gök- yüzü" gibi gündelik dile girmiş deyiş- lere değinerek, bu tür resimlerin doğa- anat ile doğa arasındaki ilişkiyi gûndeme getirirken günümüz sanatçısının manzara resim geleneğine bakışına dair ipuçlan da taşıyan sergi, Türkiye'de 1960'lann son yansından günümüze uzanan süreçte manzara resminin alışılagelmiş varlığını sorgulayan sanatçılann üretimini gösteriyor. vironmentalarf (çevre sanatı) gibi baş- lıklar altında 'dünyanuı' ruh halini kav- rayarak yorumlamaya çalışan sanatçı- lar çoğaldı. Bu sanatçılann çoğu gale- ri mekânlannı terk ettiler, bizzat doğa- da çalışmaya başladılar. Borusan Sanat Galerisi'ndeki 'Man- zara' sergisine seçilmiş yapıtlarda da sanatçıyla doğa arasındaki ilişkiden çok sanatçıyla çevTesi arasındaki ilişki gündeme geliyor. Nur Koçak'ın 'Gü- ney Sanayi 1978-1998' baslıklı çalış- ması, vapura inip binen Istanbullunun karşılaştığı gündelik görüntülerden bi- rini çerçeve içine alırken, o aşinalık duygusuyla oynayarak bir ya- bancılaşma etkisi yaratıyor. 20 yıllık bir zaman dilimini kapsa- yan bu iş. yıllar içinde olabildi- gıne 'geBşen' Istanbul dekoruna göndermede bulunan bir perde gibi adeta. Koçak'ın zaman içinde don- muş bir kent köşesinı gündeme getirdiği yapıtıyla, Mustafa Pan- car'ın insan eliyle sürekli dönü- şen, değişen doğaya gönderme- de bulunduğu 'Hafrfyat' resmi arasında ilişki kurmak mümkün. 'Hafriyat'. lstanbul'da bugün ar- tık denize değil, yollara açılan kayıkhaneleri bulunan evleri ak- la getiriyor. Sergide, değişen 'manzara- lar' karşısında çağdaş insanın yaşadığı içsel gerginliği Bedri Baykam ın resminde. bir çıkış yolu arayan bireyin doğa ile kül- türü banştırma çabasının izleri- ni de Antonio Cosentinonun 'Menekşe' adlı yapıtında bulabi- liriz. Ünlü Fransız sanatçı Yves Kkin. ilk yapıtının 'hayali bir imza atöğı gökyüzü' olduğunu söylemişti... Borusan Sanat Ga- lerisi'nin üst katında karşılıklı duran Onder Ergün ile Serhat Kiraz'ın doğrudan doğa göz- lemlerine dayanan yapıtlan, Klein'ın o sözlerini çağnştınyor. Ergün'ün denizı, Kiraz'ın gök- yüzünü hem doğadan bir kesit ya bakış açımızı nasıl etkilediğini göz- ler önüne seriyor. Günümüz sanatının penceresinden manzaraya baktığımızda ise sanatçının çevresine yaklaşımında tümüyle farklı kaygılann rol o>nadığını görüyoruz. Güzel manzaralar yaratmak, günümüz sanatçısını ilgilendirmiyor. Bir kere manzara sözcüğü bile, bugün artık ade- ta devri kapanmış bir resim türünü ifa- de etmekten çok, insan manzaralan, kent manzaralan, ruh manzaralan gibi çeşitli irdeleyici başlıklann tamamlayı- cı öğesi işlevinı görüyor. Sanat ve do- ğa arasındaki ilişki, sanatçı ve çevresi arasındaki ilişkiye dönüştü. Teknolojik gelişmeler doğayı tahrip ettikçe, sanat- çının karşısındaki manzaraya eleştirel bir gözle bakması neredeyse bir zorun- luluk haline geldi. Sanatçılann ruh hal- lerini yansıtan manzaralar çoktan geri- de kaldı; 'earthart' (toprak sanatı), 'en- hem de doğadan soyutlanmış imgelere dönüştürdükleri resimleri, hayal ile ger- çek arasında bir yerde duruyor. Adrian Stokes'un değindiği gibi doğayı kurgu- lamak zaten maddi gerçeklikten çekil- meyi, gerçeği reddetmeyi beraberinde getiriyor bir bakıma. 'Manzara' sergisine Thomas Mo- ore'un ünlü yapıtı 'Ctopya' üzerine te- mellendirdiği 'Turco Pastoral Utopia' adlı çalışmasıyla katılan Güven Indr- litfğlu ise siyah-beyaz harabe fotoğraf- lan ve yapay ışık gibi malzemelerle sanki söz konusu metnin anlamını, Tür- kiye topraklarından bakarak- sorgula- maya girişiyor. Bu topraklarda var olan, ama değerlendirilmeyen doğal potansi- yele göndermede bulunuyor belki In- cirlioğlu. Geleneksel haliyle geniş kitlelere en çok seslenen tür olan manzara resimle- rine bir de günümüzün penceresinden Nabokov'un serveti ve onuru geri veriliyor 100. yaşta düzeltilen lıata Kültür Servisi - LoUta'nın yazan Vladi- mir Nabokov, 1924 yılında annesi Elena Iva- nova Rukavishnikov'a yazdığ mektupta San Petersburg'un 75 km. güneyinde bulunan V)Ta'daki yazlık evinin çe\Tesindeki orma- nı şöyle anlatıyordu; "Dünyadaki her yer- den daha çok seviyorum buralan" Bir kita- bında da onu San Petersburg'un köylerine benzeyen bir yere götürenlerin emrine gire- ceğini belırtmiş, çocukluğunun geçtıği yer- leri görniek için bazen sahte bir pasaportla Rusya'ya dönmeyi düslediğini anlatmıştı. Nabokov. yaşadığı ve sevdiği bu yerleri on sekiz yaşında (1917) terk etmek zorunda kalmıştı. Iki yıl sonra da Avrupa'daki Rus göçmenlerin arasına kanşmak için annesi \e ikı erkek. iki de kız kardeşiyle Kınm'a kaç- mıştı. Bir avuç mücevher dışında yanlanna hiçbir şey almamışlardı. Nabokov bır daha Rusya'ya giremedi, ama doğduğu yerlerden uzakta anılannı, çoukluğunu saf bir şekilde korumaya özen gösterdi. Uzun yıllar ABD'de kaldıktan sonra 1961 yılında geldiği Isviç- re'de 1971'de vefat etti. Şimdi Rus yetkili- ler, devrim sırasında alınan topraklann bir bölümünü Nabokov ailesine geri vermeye hazırlanıyor. Bu girişimde Nabokov'un oğ- lu Dimitri'nin Rus yöneticilerle kurdugu iyi ilişkılerin payı olduğu söyleniyor. 1917'de haciz konan mallar, bugün yasal varislere ia- de ediliyor. Dımitri Nabokov ise şunlan söy- lüyor: "Bu büyük yanlışhğı düzeltmek üzere atilan ilk adım. Babamın doğumunun 100. >> bolması bu adım için lirsat yararb. Sonbahar- da babamın 100. vaşını kuüama törenlcri San Petersburg'da bu aile mirasınm bize takdi- mnlebaşlayacak." Pekiyi ya bugün verandası renkli camlar- la süslenmiş, iki katlı büyük evden geriye neler kalmış? 1942 yılında Alman askerle- rince işgal edilen ev 1944'te çıkan yangmda harap olmuş, genye kalan tuğlalar da etraf- taki köylülerce götürülmüş. Nabokov'un 'Vahşi ormanianm, kayın ağaçlarun ve ku- zey kÖknarianm' diye anlattığı bölgeler bu- gün parklara dönüşmüş. Simon Beaufoy yeni bir senaryoya başladı 'Anadan Doğma'ylaşansı açddı Kühür Servisi - oyuncular, büyük prodüksi- yonlar ve milyonlarca dolar- İık reklam kampanyalanyla dünya pazannı elinde tutan HolljAvood ile rekabete kal- kışan tngıliz sineması 'The FuD Montj' ile moral kazan- dı. ingilizîer. fılmin gişe re- korlan kırması ve maliyeti- nin iki katı para kazanmasm- dan sonra biraz daha cesaret- lenerek yeni filmlere imza atacağa benziyor. Türkiye'de 'Anadan Doğ- ma' adıyla gösterilen ve Os- car sonrası yeniden afışlere çıkan filmin senaristi Simon Beaufoy. filmin 120 milyon poundluk kar yapmasından sonra 'AmongGiant' adlı ye- ni bir film için hazırlıklara başladı. Beaufoy "un yeni fil- minde üç direk boyacısı ara- sında geçen uygunsuz biraşk üçgeni anlatıhyor. Beaufoy, 'AmongGiant'ın bu yılın en dikkat çekici ve adından söz ettirecek fılmlerinden biri olacağını belirtiyor. Eleştir- menler.'The Full Monty'nin • Türkiye'de 'Anadan Doğma' adıyla gösterilen ve Oscar sonrası yeniden afışlere çıkan filmin senaristi Simon Beaufoy, filmin 120 milyon poundluk kar yapmasından sonra 'Among Giant' adlı yeni bir fılm için hazırlıklara başladı. başarısının, senaristin yeni filmi için büyük bir önem ta- şıdığını söylüyorlar. En İyi Film Oscan'na aday olan ve geçen günlerde Ingiliz film eleştirmenleri tarafindan ve- nlen 'En Ki Senaryo' ödülü- nü de kazanan filmin sena- risti Simon Beaufoy yeni fil- mi 'Among Giant'ın da tıpkı diğer filmi gibi başanlı ol- masını amaçlıyor. Beaufoy yeni senaryosu için: "The FuD Monty'nin başansından sonra yeni filmin Hollywo- od'da nasıl tepki göreceği be- ni gerçekten çokendişekndi- riyor. Dağıümcı firmalar bu fıİmi de 'The FuH Monrv'in taşıdığı mesaja benzer bir fihn olarak algıladılar. Fakat bu çok farkh bir film " diyor. Izleyicinin bir seçim yap- ması gerektiğinde 'The FuD Montj'i seçmesınden kork- tuğuna değinen Beaufoy, bu filmin The Full Monty'den daha ciddi bir fılm olduğunu belirtiyor. 'Among Giants'da tıpkı 'The Full Monty'de olduğu gibi kötü ekonomik şartlar altında calışmak zorunda ka- lan Sheffıeldlı bir grup insa- nın öyküsünü anlattığını ifa- de eden Beaufoy, çok riskli olmasma rağmen nakit para kazanmak zorunda oldukla- n için Yorkshire'da elektrik- li direk boyacılığı yapan in- sanlann öyküsü olarak ta- nımlıyor yeni fılmini. Step- hen Garrett'in prodüktörlü- ğünü yaptığı filmde, 'Bras- sedOfT. 'CMağan Şüpheliler' \ e 'Babam İçin' adlı fılmler- den tanman Pete Postlethwa- ite ve 'Muriel'sVVedding' fıl- miyle dikkat çeken Rachd GrifTrths rol alacak. tDSO'da bu hafta • Kültür Servisi- Istanbul Devlet Senfoni Orkestrası (İDSO) haftalık konserleri kapsamında bu kez şef Andrew Greenwood ile Bilkent Gitar Cçlüsü'nü ağırlıyor. Cuma günü saat 19.00'da, cumartesi günü de saat 11.00'de gerçekleşecek olan konserleTde Hoinic'in Gitar Cçlüsü ve Orkestra ve Barok Konçertosu, Keith Jarrett'in Keman İçin Ağıt'ı, Sarasate'nin Giriş ve Tarantella'sı ve Holst'un Gezegenler Süiti seslendirilecek. 'Venedik Tacipi'ne ırkçılık sudaması CiUtür Servisi - Shakespeare'in ünlü yapıtı Venedik Taciri, yapılan bir araştmna sonucunda Yahudi karşıtı olarak değerlendirildi. Ingiltere, Almanya. Avusturya ve Amerika'da bin öğretmenle yapılan araşftrma sonucunda, öğretmenlerin yüzde 5'i Shylock'un öğretılmemesi gerektiğini söylerken yüzde 40'ı da Venedik Taciri'ni Yahudi karşıtı olarak değerlendirdı. Araştırma, 1998 tiyatro sezonunda Shakespeare'in yapıtlannı sahneleyen Globe Tiyatrosu tarafından gerçekleştirildi. 1596 yılında yazılan oyun bugüne dek aykm olma özelliğini korudu. Birçok kez protesto edilen oyun, Israil'de sahnelendiğinde seyirciler salonu terk etmişti. Globe Tiyatrosu, oyunu Güney Londra'daki okullarda sahnelemeyi ve öğrencilerle atölye çalışmalan gerçekleştirmeyi planlıyor. Tiyatronun eğitim biriminden Alaıstair yaptığı açıklamada, "Oyunu sahnelemezsek ve öğrencilere öğretmezsek diğer insanlann önyargılannı nasıl anlatacağız onlara?" dedi. Tiyatro TKM'den 'Anda' • Kültür Servisi -1989 yılında Mehmet Ülker tarafından Tekirdağ'da kurulan TKM, Mesut Esef Özfınncf nın yazıp yönettiği 'Anda' adlı oyun ile tstanbullu sanatseverlerle ilk kez buluşuyor. Hıleli ilişkiler ve kurmaca bir kan kardeşliği üzenne oturan oyun, DP'nin iktidara geldiği 1950 yılında başlayıp, o dönemde dünyaya gelen Mustafa'nın hayatı ekseninde ülkenin yakın tarihini özetliyor. 13 Nisan'dan itibaren Beşiktaş Belediyesi Akatlar Kültür Merkezi'nde sahnelenecek olan oyunda; Reşit Z. Omaroğlu, Ahmet Naim, Bülent Ünal, Ulutürk Topdemir, Engin Taşseven. Fırat Doğruoğlu. Funda Tezol. Ergün Aydın Özfirıncı, Adem Tannverdi, Karmen Şat, Fırat Özbent. Müge Gülener, Özlem Çağlar, Murat Gültekin, Hatice Memiş, llker Incegül, Gülşen Yıldız, Aslı Başaran, Nesrin Başaran, Mehmet V. Dündar, Cengiz Kavuşturan ve Tuncer Turan rol alıyor. (282 60 76) İZDSO logo arıyor I İ Z M İ R (AA) - Temmuz ayında yapılacak olan ABD. Kanada ve Belçika turnesinin hazırlıklanna başlayan Izmir Devlet Senfoni Orkestrası (İZDSO), tanıtım programlan kapsamında bir logo yanşması düzenledi. Afiş, broşür, tanıtım filmleri ve Cumhuriyet'in 75. yıldönümü kutlamalannda da kullanılacak olan logo için başvurulann en geç 30 Nisan'a dek yapılması gerekiyor. Logonun seçici kurulunda Numan Pekdemir, Hakkı Öztür, Gören Bulut. Yaşar Aksoy, Münire Yurdayüksel ve Ferruh Eken yer alıyor. SeHm Altan'ın resimleri TBM Sanat Galerısi'nde • Kültür Servisi- Selim Altan'ın resim sergisi 20 Nisan tarihine dek Tem Sanat Galerisi'nde izleyicilerin beğenisine sunuluyor. 1959 yılında lstanbul'da doğanve 1978'de Istanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Resim Bölümü'ne giren sanatçı, Neşet Günal ve Adnan Çoker atölyelerinde eğitim gördü. 1985 yılında Şeref Akdik sanat ödülünü alan Altan, birçok karma \e kişisel sergiye de katıldı. Aksanat'ta bu hafta I Kültür Senisi - Aksanat'ta bu hafta gerçekleştirilecek olan etkinlikler kapsamında yann saat 12.30'da, yönetmenliğini M. Carne'ın yaptığı "Quai Des Brumes' adlı film, saat 19.30'da Marlen Adamadze (bariton) ve Nina Adamadze'nin (mezzosoprano) verecekleri konser izlenebilir. Perşembe günü saat 12.30'da lazerdiskten izlenebilecek olan 'The Art Ensemble Of Chicago' topluluğunun 'Live From The Jazz Shovvcase' konseri. saat 18.30'da Ayşen Nuran Aldoğan'ın 'Kilimlerle Anadolu'da Bir Gezinti' baslıklı dialı söyleşisi yer alırken cuma günü saat 12.30'daki 'Ivo Pogorelich in vılla Contarini" konseri lazerdiskten, saat 19.00'da ise 'Alacaklılar' adlı oyun izlenebilir. Hafta sonu etkinlikleri kapsamında cumartesi günü saat 14.00'te 'Gunsn Roses' konseri lazerdiskten müzikseverlerin beğenisine sunulurken saat 19.00'da 'Alacaklılar' adlı oyun sahneleniyor. Ferhat Ozgür'ün resim sergisi • Kühür Servisi - Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim Bölümü'nü bitiren Ferhat Özgür, aynı bölümde yüksek lisans ve doktora programmı tamamladı. Bir yıl boyunca Paris'teki müzelerde incelemeler yapan Özgür, Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü'ne araştırma görevlisi olarak girdi. Bugüne dek pek çok kişisel sergi açıp. ödül alan ve seçme grup sergilerine katılan sanatçının resim sergisi, bugün Türkiye Iş Bankası Parmakkapı Sanat Galerisi'nde açılıyor. Sergi, bayram ve pazar günleri dışında her gün 12.00-19.00 saatleri arası görülebilir. (244 20 21)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle