Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
31 MART 1998 SALI CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Nedim Gürsel'in son kitabı 'Gemiler de Gitti' Can Yayınlan tarafından yayımlandı
Oykü tadmdagezıldtabıESRA ALİÇAVUŞOĞLU
"Gemiler de btrer birer gittiler: kadınlar gibL Oy-
sa ahş.mıştım onlara. Her sabah penceremdeydiler. ya-
tarken başucumda. Lyanıruyanmaz gemikri görüyor-
dum. gün boyu çalışbğun masanın üzerindeki beyaz
kâğrtiardan ne zaman başımı kaidırsam karşımday-
dılarT
Nedim Gürsel'in son kitabı 'Gemiler de Gitti' Can
yayınlan tarafından yayımlandı. Gürsel, gezi izlenim-
lennden oluşan kitabında okuyucuyu öyküsel bir tat-
la yeni yolculuklara çıkanyor.
•GemilerdeGitti' yolculuk dünyasının kentten ken-
te uzanan öyküsünü anlatırken, yazann, kentlere mal
olmuş kişilerin içsel serüvenlerine de götürüyor oku-
yucuyu.
"Bu kente geüs, nedenimin karşıma çıkan ilk yaph
nın alnına bir arma, kaderin kesin bir işareti gibi nak-
şedildiğini düşündüm" dıyen Gürsel 'GenvOer de Git-
ti'de salt bir coğrafyanın anlahlmadığım, tıpkı kadın
bedeninin tüm aynntılannı keşfetmek gibi bir şey ol-
duğunu söylüyor.
Nedim Gürsel ile 1993-97 yıllan arasında yazdığı
son kitabı ve gittiği her kentle kurduğu öznel ilişki üze-
rine konuştuk.
-'Gemılerde Gitti',DenizEKayan Kent\fenedik'ten
başlayarak okuyucuyu başka yerierin büyüsüne taşn
yor. Once. kitaptaki bölürrikrle başlayahm-.
NEDİM GÜRSEL - Gemiler de Gitti yedi bölüm.
Bir gezi kitabı ama, öykü tadında okunması için ca-
baladım kitabı yazarken. Sadece yolculuklar ya da bir
coğrafya parçası değil, o coğrafya parçasına baglı ya-
ratıcının dünyası da çok önemli. Örneğın, 'Denize Ka-
yan Kent Venedik'i anlatırken hem kenti hem de Fa-
tih'in portresini yapan BeUini'den söz ettim. Istedim
ki okur, hem kentin içinde dolaşsın, hem de Bellini'nin
tablolan içinde. Bir başka bölüm ise Tiflis'i anlatıyor.
Cumhurbaşkanı Şevardnadze'nin davetlisi olarak
Tiflis'e gittiğimde naif ressam Pirosrnanişvfli'nin ya-
pıtlannı keşfettim. Bu çok heyecan vericıydi. Tiflis'i
anlatırken Pirosmanişvili'nin dünyasmı da yansıtma-
yaçalıştım. Mehmet Yaşjn'lebirlikteGüneyltalya'ya
yaptığunız bir yolculukta Mussotini döneminde, Ali-
ano köyüne sürgün edilen yazar Carkt Levi'nin yaşa-
dığı yeri bulduk ve hiçbir şeyin değişmemesi karşı-
'Bir cografya parçasında dolaşmanın bir kadın gövdesini keşfetmek kadar heyecan verici olmasını istiyorum.'
sında çok şaşırdık. 50 yıl sonra Levi'nin sürgün yolu-
nu izledik.
- Kitabınadmdanda anlaşdacağı gibi transaüantik-
ler büyük bir yer tutuyor. Ozeflikk bu konunun secfl-
me nedeni neydi?
Transatlantikler bir dönemin simgesi. Kitaba adını
da veren bölümü Atlantik Okyanusu kıyısında ıssız
bir evde yazdım. Yabancı yazarlan konuk eden bir ev-
di bu, Fransa'da.
Henüz Titanik fılminin projesi bile yokken, belki
de bir sezgiyle, A\Tupa'dan 'yeni dûnya'ya gidip ge-
len, herbiri şehirbüyüklüğündeki transatlantik gemi-
lerini anlattım. Transatlantikleri anlatırken aslında bu-
gün artık bitmış olan bir dönemin de nostaljisini yan-
sıtmaya çalıştım.
- Ktabınızm önemfi bir bölümünü deTüridye oluş-
tunıyor_
Konya'ya daha önce hiç gitmemiştim, çok etkilen-
dim. Konya'da Mevlana'nın dünyasına girdim. Beni
asıl ilgilendiren Şems ile Mevlana'nın ilişkisiydi. Bu
ilişki bazılannın söyledıgı gibi salt rrustik bir ilişki de-
gil-
- 'GemilerdeGitti'yi birgezi kitabı olarak nitelemek
mümkün ama öykü tadı daha ağır basmıyor mu?
Elbette. Kitap, öykü olarak da okunabilir. Çünkü
her bölümde bir anlatı ve gerçekten yaşamış insanla-
nn serüvenleri var. Zaten kitabı öykü olabilecek bi-
çimde ele almaya çalıştım.
- Gezi, roman, öykü derken geçen yd ilk şiir ldtabt-
nız da yayımlandı. Farklı alanlarda yeni projeleriniz
varmı?
Bugüne dek açıklamadım ama uzun metraj bir fil-
min senaryosunu yazdım. Yönetmenliğini Seçkin Ya-
sar'ın yapacağı Türk-Yunan ortak yapımı olan bu fılm
için Eurimages'den destek aldık. 'Sevgüim Istanbul'
adlı kitabımdan yola çıkarak yazdığım bu senaryo da
genç bir Yunanlı kadının Türk sevgilisinı görmek için
Istanbul'a gelişi anlatıhyor. Türk sevgilisi ünlü bir ga-
zeteci ama tehlikeli konulara el atıyor ve kaçınlıyor.
Kadın, sevgilisini aramaya başhyor ama tstanbul'la
kadın arasındaki ilişki filmin temelini oluşturuyor.
Senaryoyu yazarken çok zorlandım, çünkü diyalog
yazamıyorum. Öykülerimde de yolculuk kitaplanm-
da da daha çok betimlemeler vardır.
- Kitaplannızda dikkat çeken noktalardan biri de
kentieri kişileştiriyor ohnanız.
tstiyorum ki bir coğrafya parçasında dolaşmak bir
kadın gövdesini keşfetmek kadar heyecan verici ol-
sun. Amacım bu heyecanı okura aktarabilmek. O da
okurken bu heyecanı hissedebilsin. 'Gemiler de Git-
ti'yi yazarken okurlan çok düşündüm. Keyif alsınlar,
bir şeyler öğrensinler istedim.
- Kitaplannızm çoğu FransızcayaçevrildL Türk ya-
zartann yurtdışında ilgi görmemesini neye bağbyor-
sunuz?
On kadar kitabım Fransa'da yayımlandı. Boğazke-
sen de geçen hafta Almanya'da çıktı. Korece de dahil
olmak üzere on kadar ülkeyle anlaşma yaptık. Bun-
lann içinde ne yazık ki Anglo-Sakson ülkeler yok.
Türk edebiyatının yurtdışında tamnmamasının nede-
nini; yazınsal yetkinlikte Türkceden yabancı dillere
çeviri yapabilecek eleman olmamasına bağlıyomm.
Bu durum Fransa'da kınldı. Paris'ten söz etmişken
önümüzdeki ekim ayında Türk yazarlar antolojisi ya-
yımlayacağız. 18.yüzyıldanbuyanaParis birçokTürk
yazan etkilemiş bir şehir. Yahya Kemal'den, Ahmet
Haşim'e. Attilâ İlhan'a kadar birçok yazar Paris'e na-
sıl bakmışlar; Fransız okurlanna, Türk yazarlann Pa-
ris'i nasıl gördüklerini anlatan bir kitap hazırlayacağız.
Sanat ile doğa arasındaki ilişki Borusan Sanat Galerisi'nde
Giiııümüz sanatmın
uenceresnıden manzaralarJ^L ," " ' ,, *""* ''•—, "' (T* "^ " f H^*
1
AHUANTMEN
Borusan Sanat Galerisi, günümüz
sanatında geçmişin izlerini arayan "Ay-
nıhklar/Aynbklar" \ e çocuklarla genç-
lere yönelık "Çoğaltmalar'" gibi ilgı çe-
kici sergilerin ardından. ızleyiciyi yine
düşünsel boyutta karşılaştırmalar yap-
maya çağıran bir etkınliğe, çağdaş sa-
natçılann resimler, fotoğraflar ve vide-
olarla oluşturduğu "Manzara" sergisi-
ne yer veriyor. Küratörlüğünü Beral
Madra'nın üstlendiğı sergı, seçilmişbir
dizi yapıt aracılığiyla manzaranm,
"postmodern süreçte nasıl göründüğû-
nü w gösterikn'gini" gözler önüne
sermeyi amaçlıyor.
Sanat ile doğa arasındaki ilişki-
yi gündeme getirirken günümüz
sanatçısının manzara resim gele-
neğine bakışına dair ipuçlan da ta-
şıyan sergi, Türkiye'de 1960'lann
son yansından günümüze uzanan
süreçte manzara resminin alışıla-
gelmiş varlığını sorgulayan sanat-
çılann üretimini gösteriyor. Altan
Gürman, Nur Koçak, Serhat Ki-
raz, Bedri Baykam, Muştafa Pan-
car, AntonioCosentino. Önder Er-
gün ve Gü\çn İncirlioğlu'nun ya-
pıtlannın yanı sıra bir de video var
sergide: Angela Metitopoulos yö-
netiminde Mehmet Ateş, Bülent
Baş, trena Ba> kaL Dena Erkenci,
Onur Eroğlu. Oğuz tçöz,Tülay Ko-
catürk, Teoman Madra. Aleri Pet-
nde, Cumhur RadytKU ve Ümit
Özsoy'un ortak çahşmalannın ürü-
nü olan "tstanbul Görüntüleri
1995". birçok video sanatçısının
vazgeçemediği 'yol' temasıyla
başlayarak izleyiciyi Istanbul'da
gezdiriyor, bu kentin yaşattıklan-
nı ve hissettirdiklerini, yan gerçek
yan hayal ürünü bir görüntüler sil-
silesi içinde üç adet ekrandan ve
yere yerleştirilmiş aynalardan yan-
sıtıyor.
Bu video enstalasyonundaki ay-
nalar, manzara resminin kendisine
bir tür gönderme olarak algılana-
bilir belki. Doğaya öykünen man-
zaralann bir diğer yönü de sanat-
çının kendi kimliğinin, içinde yaşandı-
ğı koşullann ve ruhsal halinin birayna-
sı olabilmeleri değil mi? Türkiye'de
manzara resmine kavramsal boyutta
eğilen ilk sanatçı olan Altan Gür-
man'ın serginin gırişinde yer alan man-
zaraları, bu açıdan değerlendirilebilir.
Bugün artık hayatta olmayan Gür-
man'ın, içinde yaşadığı dönem içinde
attığı çağdaş adımlara örnek olan man-
zaralan, Türkiye'nin tarihsel geçmişi-
ne ve o günkü koşullanna dair ipuçlan
taşırken, o koşullarda yaratan bir sanat-
çmın doğaya-dünyaya dair bakışını da
nasıl etkilediğini gözler önüne seriyor.
Gürman'ın yarattığı yapay doğa kur-
gusunda, manzara değil coğrafya, gök-
yüzü deği! sınırlar, renkler değil simge-
ler rol oynuyor.
Çağlar boyunca sanata önceleri arka
planda tamamlayıcı bir öğe, 18. yüzyıl-
dan başlayarak da kendi başına bir tür
olarak giren manzara, resım sanatıyla
öyle özdeşleşmiş bir alan ki güzel bir
manzara karşısında bile "resim gibi"
deyiveriyoruz. Gombrich. bu durum ile
manzara resim geleneği arasında bağ-
lantılar kurarak, doğanm bize pitoresk
görünmesinin nedenini manzara resim-
lerine bağhyor. resımlerden yansıyan
manzaralann. manzaranın kendisi ka-
dar 'sahka' olmaya başladığını savunu-
yor. Bir başka sanat tarihçisi Robert
Cumming de "Constable'a yaraşır
manzara" ya da "Turner'vari bir gök-
yüzü" gibi gündelik dile girmiş deyiş-
lere değinerek, bu tür resimlerin doğa-
anat ile doğa arasındaki ilişkiyi
gûndeme getirirken günümüz sanatçısının
manzara resim geleneğine bakışına dair
ipuçlan da taşıyan sergi, Türkiye'de
1960'lann son yansından günümüze uzanan
süreçte manzara resminin alışılagelmiş
varlığını sorgulayan sanatçılann
üretimini gösteriyor.
vironmentalarf (çevre sanatı) gibi baş-
lıklar altında 'dünyanuı' ruh halini kav-
rayarak yorumlamaya çalışan sanatçı-
lar çoğaldı. Bu sanatçılann çoğu gale-
ri mekânlannı terk ettiler, bizzat doğa-
da çalışmaya başladılar.
Borusan Sanat Galerisi'ndeki 'Man-
zara' sergisine seçilmiş yapıtlarda da
sanatçıyla doğa arasındaki ilişkiden
çok sanatçıyla çevTesi arasındaki ilişki
gündeme geliyor. Nur Koçak'ın 'Gü-
ney Sanayi 1978-1998' baslıklı çalış-
ması, vapura inip binen Istanbullunun
karşılaştığı gündelik görüntülerden bi-
rini çerçeve içine alırken, o aşinalık
duygusuyla oynayarak bir ya-
bancılaşma etkisi yaratıyor. 20
yıllık bir zaman dilimini kapsa-
yan bu iş. yıllar içinde olabildi-
gıne 'geBşen' Istanbul dekoruna
göndermede bulunan bir perde
gibi adeta.
Koçak'ın zaman içinde don-
muş bir kent köşesinı gündeme
getirdiği yapıtıyla, Mustafa Pan-
car'ın insan eliyle sürekli dönü-
şen, değişen doğaya gönderme-
de bulunduğu 'Hafrfyat' resmi
arasında ilişki kurmak mümkün.
'Hafriyat'. lstanbul'da bugün ar-
tık denize değil, yollara açılan
kayıkhaneleri bulunan evleri ak-
la getiriyor.
Sergide, değişen 'manzara-
lar' karşısında çağdaş insanın
yaşadığı içsel gerginliği Bedri
Baykam ın resminde. bir çıkış
yolu arayan bireyin doğa ile kül-
türü banştırma çabasının izleri-
ni de Antonio Cosentinonun
'Menekşe' adlı yapıtında bulabi-
liriz.
Ünlü Fransız sanatçı Yves
Kkin. ilk yapıtının 'hayali bir
imza atöğı gökyüzü' olduğunu
söylemişti... Borusan Sanat Ga-
lerisi'nin üst katında karşılıklı
duran Onder Ergün ile Serhat
Kiraz'ın doğrudan doğa göz-
lemlerine dayanan yapıtlan,
Klein'ın o sözlerini çağnştınyor.
Ergün'ün denizı, Kiraz'ın gök-
yüzünü hem doğadan bir kesit
ya bakış açımızı nasıl etkilediğini göz-
ler önüne seriyor.
Günümüz sanatının penceresinden
manzaraya baktığımızda ise sanatçının
çevresine yaklaşımında tümüyle farklı
kaygılann rol o>nadığını görüyoruz.
Güzel manzaralar yaratmak, günümüz
sanatçısını ilgilendirmiyor. Bir kere
manzara sözcüğü bile, bugün artık ade-
ta devri kapanmış bir resim türünü ifa-
de etmekten çok, insan manzaralan,
kent manzaralan, ruh manzaralan gibi
çeşitli irdeleyici başlıklann tamamlayı-
cı öğesi işlevinı görüyor. Sanat ve do-
ğa arasındaki ilişki, sanatçı ve çevresi
arasındaki ilişkiye dönüştü. Teknolojik
gelişmeler doğayı tahrip ettikçe, sanat-
çının karşısındaki manzaraya eleştirel
bir gözle bakması neredeyse bir zorun-
luluk haline geldi. Sanatçılann ruh hal-
lerini yansıtan manzaralar çoktan geri-
de kaldı; 'earthart' (toprak sanatı), 'en-
hem de doğadan soyutlanmış imgelere
dönüştürdükleri resimleri, hayal ile ger-
çek arasında bir yerde duruyor. Adrian
Stokes'un değindiği gibi doğayı kurgu-
lamak zaten maddi gerçeklikten çekil-
meyi, gerçeği reddetmeyi beraberinde
getiriyor bir bakıma.
'Manzara' sergisine Thomas Mo-
ore'un ünlü yapıtı 'Ctopya' üzerine te-
mellendirdiği 'Turco Pastoral Utopia'
adlı çalışmasıyla katılan Güven Indr-
litfğlu ise siyah-beyaz harabe fotoğraf-
lan ve yapay ışık gibi malzemelerle
sanki söz konusu metnin anlamını, Tür-
kiye topraklarından bakarak- sorgula-
maya girişiyor. Bu topraklarda var olan,
ama değerlendirilmeyen doğal potansi-
yele göndermede bulunuyor belki In-
cirlioğlu.
Geleneksel haliyle geniş kitlelere en
çok seslenen tür olan manzara resimle-
rine bir de günümüzün penceresinden
Nabokov'un serveti ve onuru geri veriliyor
100. yaşta düzeltilen lıata
Kültür Servisi - LoUta'nın yazan Vladi-
mir Nabokov, 1924 yılında annesi Elena Iva-
nova Rukavishnikov'a yazdığ mektupta San
Petersburg'un 75 km. güneyinde bulunan
V)Ta'daki yazlık evinin çe\Tesindeki orma-
nı şöyle anlatıyordu; "Dünyadaki her yer-
den daha çok seviyorum buralan" Bir kita-
bında da onu San Petersburg'un köylerine
benzeyen bir yere götürenlerin emrine gire-
ceğini belırtmiş, çocukluğunun geçtıği yer-
leri görniek için bazen sahte bir pasaportla
Rusya'ya dönmeyi düslediğini anlatmıştı.
Nabokov. yaşadığı ve sevdiği bu yerleri
on sekiz yaşında (1917) terk etmek zorunda
kalmıştı. Iki yıl sonra da Avrupa'daki Rus
göçmenlerin arasına kanşmak için annesi \e
ikı erkek. iki de kız kardeşiyle Kınm'a kaç-
mıştı. Bir avuç mücevher dışında yanlanna
hiçbir şey almamışlardı. Nabokov bır daha
Rusya'ya giremedi, ama doğduğu yerlerden
uzakta anılannı, çoukluğunu saf bir şekilde
korumaya özen gösterdi. Uzun yıllar ABD'de
kaldıktan sonra 1961 yılında geldiği Isviç-
re'de 1971'de vefat etti. Şimdi Rus yetkili-
ler, devrim sırasında alınan topraklann bir
bölümünü Nabokov ailesine geri vermeye
hazırlanıyor. Bu girişimde Nabokov'un oğ-
lu Dimitri'nin Rus yöneticilerle kurdugu iyi
ilişkılerin payı olduğu söyleniyor. 1917'de
haciz konan mallar, bugün yasal varislere ia-
de ediliyor. Dımitri Nabokov ise şunlan söy-
lüyor: "Bu büyük yanlışhğı düzeltmek üzere
atilan ilk adım. Babamın doğumunun 100. >>
bolması bu adım için lirsat yararb. Sonbahar-
da babamın 100. vaşını kuüama törenlcri San
Petersburg'da bu aile mirasınm bize takdi-
mnlebaşlayacak."
Pekiyi ya bugün verandası renkli camlar-
la süslenmiş, iki katlı büyük evden geriye
neler kalmış? 1942 yılında Alman askerle-
rince işgal edilen ev 1944'te çıkan yangmda
harap olmuş, genye kalan tuğlalar da etraf-
taki köylülerce götürülmüş. Nabokov'un
'Vahşi ormanianm, kayın ağaçlarun ve ku-
zey kÖknarianm' diye anlattığı bölgeler bu-
gün parklara dönüşmüş.
Simon Beaufoy yeni bir senaryoya başladı
'Anadan Doğma'ylaşansı açddı
Kühür Servisi -
oyuncular, büyük prodüksi-
yonlar ve milyonlarca dolar-
İık reklam kampanyalanyla
dünya pazannı elinde tutan
HolljAvood ile rekabete kal-
kışan tngıliz sineması 'The
FuD Montj' ile moral kazan-
dı. ingilizîer. fılmin gişe re-
korlan kırması ve maliyeti-
nin iki katı para kazanmasm-
dan sonra biraz daha cesaret-
lenerek yeni filmlere imza
atacağa benziyor.
Türkiye'de 'Anadan Doğ-
ma' adıyla gösterilen ve Os-
car sonrası yeniden afışlere
çıkan filmin senaristi Simon
Beaufoy. filmin 120 milyon
poundluk kar yapmasından
sonra 'AmongGiant' adlı ye-
ni bir film için hazırlıklara
başladı. Beaufoy "un yeni fil-
minde üç direk boyacısı ara-
sında geçen uygunsuz biraşk
üçgeni anlatıhyor. Beaufoy,
'AmongGiant'ın bu yılın en
dikkat çekici ve adından söz
ettirecek fılmlerinden biri
olacağını belirtiyor. Eleştir-
menler.'The Full Monty'nin
• Türkiye'de 'Anadan
Doğma' adıyla
gösterilen ve Oscar
sonrası yeniden afışlere
çıkan filmin senaristi
Simon Beaufoy, filmin
120 milyon poundluk
kar yapmasından sonra
'Among Giant' adlı yeni
bir fılm için hazırlıklara
başladı.
başarısının, senaristin yeni
filmi için büyük bir önem ta-
şıdığını söylüyorlar. En İyi
Film Oscan'na aday olan ve
geçen günlerde Ingiliz film
eleştirmenleri tarafindan ve-
nlen 'En Ki Senaryo' ödülü-
nü de kazanan filmin sena-
risti Simon Beaufoy yeni fil-
mi 'Among Giant'ın da tıpkı
diğer filmi gibi başanlı ol-
masını amaçlıyor. Beaufoy
yeni senaryosu için: "The
FuD Monty'nin başansından
sonra yeni filmin Hollywo-
od'da nasıl tepki göreceği be-
ni gerçekten çokendişekndi-
riyor. Dağıümcı firmalar bu
fıİmi de 'The FuH Monrv'in
taşıdığı mesaja benzer bir
fihn olarak algıladılar. Fakat
bu çok farkh bir film " diyor.
Izleyicinin bir seçim yap-
ması gerektiğinde 'The FuD
Montj'i seçmesınden kork-
tuğuna değinen Beaufoy, bu
filmin The Full Monty'den
daha ciddi bir fılm olduğunu
belirtiyor.
'Among Giants'da tıpkı
'The Full Monty'de olduğu
gibi kötü ekonomik şartlar
altında calışmak zorunda ka-
lan Sheffıeldlı bir grup insa-
nın öyküsünü anlattığını ifa-
de eden Beaufoy, çok riskli
olmasma rağmen nakit para
kazanmak zorunda oldukla-
n için Yorkshire'da elektrik-
li direk boyacılığı yapan in-
sanlann öyküsü olarak ta-
nımlıyor yeni fılmini. Step-
hen Garrett'in prodüktörlü-
ğünü yaptığı filmde, 'Bras-
sedOfT. 'CMağan Şüpheliler'
\ e 'Babam İçin' adlı fılmler-
den tanman Pete Postlethwa-
ite ve 'Muriel'sVVedding' fıl-
miyle dikkat çeken Rachd
GrifTrths rol alacak.
tDSO'da bu hafta
• Kültür Servisi- Istanbul Devlet Senfoni Orkestrası
(İDSO) haftalık konserleri kapsamında bu kez şef
Andrew Greenwood ile Bilkent Gitar Cçlüsü'nü
ağırlıyor. Cuma günü saat 19.00'da, cumartesi günü de
saat 11.00'de gerçekleşecek olan konserleTde Hoinic'in
Gitar Cçlüsü ve Orkestra ve Barok Konçertosu, Keith
Jarrett'in Keman İçin Ağıt'ı, Sarasate'nin Giriş ve
Tarantella'sı ve Holst'un Gezegenler Süiti
seslendirilecek.
'Venedik Tacipi'ne ırkçılık
sudaması
CiUtür Servisi - Shakespeare'in ünlü yapıtı Venedik
Taciri, yapılan bir araştmna sonucunda Yahudi karşıtı
olarak değerlendirildi. Ingiltere, Almanya. Avusturya ve
Amerika'da bin öğretmenle yapılan araşftrma
sonucunda, öğretmenlerin yüzde 5'i Shylock'un
öğretılmemesi gerektiğini söylerken yüzde 40'ı da
Venedik Taciri'ni Yahudi karşıtı olarak değerlendirdı.
Araştırma, 1998 tiyatro sezonunda Shakespeare'in
yapıtlannı sahneleyen Globe Tiyatrosu tarafından
gerçekleştirildi. 1596 yılında yazılan oyun bugüne dek
aykm olma özelliğini korudu. Birçok kez protesto
edilen oyun, Israil'de sahnelendiğinde seyirciler salonu
terk etmişti. Globe Tiyatrosu, oyunu Güney Londra'daki
okullarda sahnelemeyi ve öğrencilerle atölye
çalışmalan gerçekleştirmeyi planlıyor. Tiyatronun
eğitim biriminden Alaıstair yaptığı açıklamada,
"Oyunu sahnelemezsek ve öğrencilere öğretmezsek
diğer insanlann önyargılannı nasıl anlatacağız onlara?"
dedi.
Tiyatro TKM'den 'Anda'
• Kültür Servisi -1989 yılında Mehmet Ülker
tarafından Tekirdağ'da kurulan TKM, Mesut Esef
Özfınncf nın yazıp yönettiği 'Anda' adlı oyun ile
tstanbullu sanatseverlerle ilk kez buluşuyor. Hıleli
ilişkiler ve kurmaca bir kan kardeşliği üzenne oturan
oyun, DP'nin iktidara geldiği 1950 yılında başlayıp, o
dönemde dünyaya gelen Mustafa'nın hayatı ekseninde
ülkenin yakın tarihini özetliyor. 13 Nisan'dan itibaren
Beşiktaş Belediyesi Akatlar Kültür Merkezi'nde
sahnelenecek olan oyunda; Reşit Z. Omaroğlu, Ahmet
Naim, Bülent Ünal, Ulutürk Topdemir, Engin Taşseven.
Fırat Doğruoğlu. Funda Tezol. Ergün Aydın Özfirıncı,
Adem Tannverdi, Karmen Şat, Fırat Özbent. Müge
Gülener, Özlem Çağlar, Murat Gültekin, Hatice Memiş,
llker Incegül, Gülşen Yıldız, Aslı Başaran, Nesrin
Başaran, Mehmet V. Dündar, Cengiz Kavuşturan ve
Tuncer Turan rol alıyor. (282 60 76)
İZDSO logo arıyor
I İ Z M İ R (AA) - Temmuz ayında yapılacak olan ABD.
Kanada ve Belçika turnesinin hazırlıklanna başlayan
Izmir Devlet Senfoni Orkestrası (İZDSO), tanıtım
programlan kapsamında bir logo yanşması düzenledi.
Afiş, broşür, tanıtım filmleri ve Cumhuriyet'in 75.
yıldönümü kutlamalannda da kullanılacak olan logo
için başvurulann en geç 30 Nisan'a dek yapılması
gerekiyor. Logonun seçici kurulunda Numan Pekdemir,
Hakkı Öztür, Gören Bulut. Yaşar Aksoy, Münire
Yurdayüksel ve Ferruh Eken yer alıyor.
SeHm Altan'ın resimleri TBM
Sanat Galerısi'nde
• Kültür Servisi-
Selim Altan'ın resim
sergisi 20 Nisan
tarihine dek Tem
Sanat Galerisi'nde
izleyicilerin
beğenisine
sunuluyor. 1959
yılında lstanbul'da
doğanve 1978'de
Istanbul Devlet
Güzel Sanatlar
Akademisi Yüksek
Resim Bölümü'ne
giren sanatçı, Neşet
Günal ve Adnan
Çoker atölyelerinde
eğitim gördü. 1985
yılında Şeref Akdik sanat ödülünü alan Altan, birçok
karma \e kişisel sergiye de katıldı.
Aksanat'ta bu hafta
I Kültür Senisi - Aksanat'ta bu hafta
gerçekleştirilecek olan etkinlikler kapsamında yann
saat 12.30'da, yönetmenliğini M. Carne'ın yaptığı "Quai
Des Brumes' adlı film, saat 19.30'da Marlen Adamadze
(bariton) ve Nina Adamadze'nin (mezzosoprano)
verecekleri konser izlenebilir.
Perşembe günü saat 12.30'da lazerdiskten izlenebilecek
olan 'The Art Ensemble Of Chicago' topluluğunun
'Live From The Jazz Shovvcase' konseri. saat 18.30'da
Ayşen Nuran Aldoğan'ın 'Kilimlerle Anadolu'da Bir
Gezinti' baslıklı dialı söyleşisi yer alırken cuma günü
saat 12.30'daki 'Ivo Pogorelich in vılla Contarini"
konseri lazerdiskten, saat 19.00'da ise
'Alacaklılar' adlı oyun izlenebilir. Hafta sonu
etkinlikleri kapsamında cumartesi günü saat 14.00'te
'Gunsn Roses' konseri lazerdiskten müzikseverlerin
beğenisine sunulurken saat 19.00'da 'Alacaklılar' adlı
oyun sahneleniyor.
Ferhat Ozgür'ün resim sergisi
• Kühür Servisi - Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Resim Bölümü'nü bitiren Ferhat Özgür, aynı bölümde
yüksek lisans ve doktora programmı tamamladı. Bir yıl
boyunca Paris'teki müzelerde incelemeler yapan Özgür,
Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim
Bölümü'ne araştırma görevlisi olarak girdi.
Bugüne dek pek çok kişisel sergi açıp. ödül alan ve
seçme grup sergilerine katılan sanatçının resim sergisi,
bugün Türkiye Iş Bankası Parmakkapı Sanat
Galerisi'nde açılıyor. Sergi, bayram ve pazar günleri
dışında her gün 12.00-19.00 saatleri arası
görülebilir. (244 20 21)