23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 MART1998SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMI 11 ŞİRKETLERDEN • BRtTtSHAinvays'le yolculuk etmek isteyenler, şirketin tnternet'teki web sitesi aracılığıyla uçak rezervasyonu yapürabiliyor ve bulunduklan yerden bilet ücretini ödevebürvorlar. B2S2332S1 • GtMA 2 bin metrekarelik Adapazan'ndaki ilk mağazasını Adapazarlılann beğenisine sundu. Gima'nın bu yıl içinde her ay iki mağaza açarak, satış alanmı yüzde 80 büyütmeyi hedeflediği belirtiliyor. İlk mağazasını 1956 yılında Kızılay'da açan, '93'te özelleştirme kapsamına alınan Gima, '96 yılında FİBA Holding'e geçti. •SHELL Türkiye, "Shefl Akaryakıt Sistemi" uygulamasını tüketicilerin beğenisine sundu. FizUriHte ve proje çalışmalan iki yıMır sürerken; pilot uyguiaması ise geçen aylarda tstanbul Avrupa yakası ve Trakya Bölgesi'nde 17 akaryakıt istasyonunda başlaükh. Sistemin 1.5 yıl içinde >nrt genelinde yaygınlaşacağı ifade ediüyor. • HARLEY DAVlDSON'm 5. Istanbul Uluslararası Motosiklet- Bisiklet Fuan'ndaki standında, Ortaköy'de bulunan show-roomunda sergilenen klasik modellerinin yanı sıra, 1998 Özel95'inci yıl modelleri ve Harley ekibi tarafindan özel olarak yaratılan modelleri de sergileniyor. • MİS Süt'ün yüzde 60 hissesinin Nestk'ye geçmesi üzerine yönetim kadrosunda değişiklikler başladı. Pazariamadan Sorumlu Genel Müdür YardımcüığTna Nestle bünyesinden Afrika Zimbabwe'de görevli Murat Belgil ve yine Nestle bünyesinden Bemard Boinot. Üretimden Sorumlu Teknik Miidür alarak göreve başladı. • EUROPAY Intemational'ın Türkiye ofısi aracılığıyla 5.5 milyona yakın Maestro ve MasterCard. banka müşterilerine ve tüketicilere dağıtıldı. MasterCard ve Maestro ile gerçekleştirilen işlem hacminin 5.4 milyar dolara ulaştığı belirtiliyor. • tPRAGAZ, kibrit, çakmak veya sabun iie yapdan gaz kontroUerinde üziicü olaylan önlemek amacıyla "Gaz Kontrol Köpüğü" adh ürünü tüketicilerin beğenisine sundu. I AEG, ürün yelpazesini yenileyerek "softline" serisini piyasaya sundu. Su ve elektrik tüketimini minmuma indirdiği belirtilen ürünlerin, sessiz çalışmalanyla, evlerdeki gürûltü kirliliğine son verdiği ifade ediliyor. • SİEMENS-Nevv Bridge ürünleri, Türk Telekom'un artan "kiralık data servisi" talebini karşüayabilmek amacıyla açügı 7 milyon dolariık üialevi kazandı. Şebeke, 3000'i aşkın port sayısıyla, Türkrye'deki tüm illerde, Lefkoşa'da ve potansiyeli olan çeşitli noktalardaki 200"ü aşkuı erişim merkezini kapsayacak. • E.G BARTERING flrmasının sahibi Celal Gürsoy tarafindan kaleme alınan "Dünyada ve ve Türkiye'de Barter (takas) ticareti" konulu kitap, Türk literatüründe ilk defa kitap olarak okuyuculann karşısına çıkıyor. • KONGRE dergisinin düzenlediği "Demiryolumu Istiyorum" kampanyasına Devİet Demir Yöllan Genel Müdürü Tekin Çuıar ile demiryolu çaiışanlan ve halktan gelen 1000'e yakuı imzageldL Üretici teslim ettiği pancann bedelini alamazken kaçakçılık yaygmlaştı Şekerde 80 trflyonhık vurgun SADULLAHUSUMİ Daha önceki yazılanmda, pancar üretici- lerinin devletten 115 trilyon îiralık alacağı- nı hâlâ tahsil edemediğini belirtmiş ve 6 ay önce teslim edilen pancar bedellerini ödeme- yen devlet ve hükümet yetkililerini eleştir- miştim. Yazılar çıktıktan sonra pancar böl- gelerinden telefonlar yağmaya başladı. Tele- fonlar sadece teşekkür için değildi. Yeni ye- ni bilgiler ve vurgun haberleri de getiriyor- du. Örneğin, aktanlan bilgiler, hükümetin kendı devletini göz göre göre nasıl trilyon- larca lira zarara uğrattığını. aynca, milyon- larca pancar üreticisinin, hükümetin ve Şe- ker Şirketi'nin beceriksizliğine nasıl kurban gittiğini ortaya koyuyordu. Hükümetin izlediği yanlış politikalar yü- zünden miiyonlarca üretici, 6 ay önce teslim ettiği pancar bedellerini alamadı. ama yurda kaçak veya sınır ticareti yolu ile şeker sokan- lann 6 aylık vurgunu 80 trilyon liraya ulaş- tı... Bir tek kuruş vergi ve fon vermeden!.. Evet, yanlış okumadınız... Milletin kese- sinden, devletin kasasından tam 80 trilyon li- ra, hükümetin ilgisizliğinden. belki yanlış izlenen politikalar yüzünden karaborsacıla- nn ve kaçakçılann kasalanna aktı... 80 tril- yon lira tahmini bir rakam... Bu rakam 60 trilyon lira olabilir. 100 trilyon liraya da çı- kabilir. 40 trilyon lira da olsa. 80 trilyon lira da ol- sa elbette önemlidir. Ama asıl önemli olan Milyonlarca pancar üreticisi hükümetin beceriksizliğine kurban gitti. böylesine vurgun yolunun açılmasıdır. Yet- kililerin buna firsat vermesidir. Pancar üreticKİ zarar gördü Daha da önemlisi, üc büçük milyon pan- car üreticisinin bu uygulamalar yüzünden zarar görmesidir. Eğer, trilyonlarca lira vur- gunculann kasalanna akacağı yerde. devle- tin kasasına gitseydi, şimdi üç buçuk milyon pancar üreticisinin alacağı olan 115 trilyon lira ödenmiş olacaktı. Üreticiler borç, harç içinde kıvranmayacaktı. Bankalara ve esna- fa olan borçlannı vadelerinde kapatabilece- ği için ceza öder gibi fazladan milyonlarca lira faiz ödemek zorunda kalmayacaktı. Ye- ni ürün pancar ekimi için yeniden yüksek fa- izli krediler almayacaktı. Böylece, 1998 yı- lı pancann maliyetini iki katına çıkaracak fazla ödemeler yapmamış olacaktı... Şu anda Şeker Şirketi 'nin depolannda tam bir milyon 350 bin ton civannda şeker var. Geçen yıla kadar fabrikalannm kapılannda kuyruklar oluşan ve her gün Türkiye piya- salanna 6 bin ton şeker satabilen şirket. ar- tık devTe dışı kaldı. Uzun vadeli satışlara baş- ladığı halde, şirketin kapısmı çalanlar azal- Sakıp Sabancı 'Erken seçim tarüşmalan lüzumsuz' Ekonomi Servisi - Sabancı Hol- ding Yönetim K.urulu Başkanı Sakıp Sabancı, erken seçim tartışmalan- nın yoğunlaştığı şu günlerde siyasi- lerin seçimi gündeme getirmeleri- nin "lüzumsuz" olduğunu söyledi. Sabancı. "Bizi seçime mahkûm edi- yoriar. Mecbur ediyoriar. Seçim de- diğinizde istikrarsızlık zigzag etme- ye başlıyor. Enflasyon nrmandığı gi- bi diğer meseleler dalga dalga geü- yor" dedi. Lastik Takviye Malzemeleri Gru- bu ile ilgili tüm yetkilerini Güler Sa- bancı'ya devreden Sakıp Sabancı, dün düzenlenen basın toplantısı çı- kışında gazetecilerin sorulannı ya- nıtladı. Sabancı, istikrann gerçekleşme- sini frenleyen seçime mecbur edil- diklerini söyleyerek, erken seçimin faturasının çok ağır olacağını ifade etti. Sasagrevi Holdingin yaşadığı değişim rüz- gânnı Ankara'dan da beklediklerini dile getiren Sabancı, Sasa'da dün başlayan grevle ilgili bir soruyu şöy- le yanıtladı: "Bir çok şirketimiz var. Bunlann hepsinde otomatik toplusözleşme ol- masını arzu ederiz ama demokrasi- nin icabı, işçj-işveren münasebetleri- nin icaplan nedeniyle bazılannda belli zamanlarda da grev olacakür. tnşallah grev hayırlı neticeleıie bitsin. Hem işçiye hem işverene hcm de ül- keye fazla zarar açılmasın, isteğimiz var." Sabancı. kardeşi ÖzdemirSaban- cı'nın öldürülmesiyle ilgili olarak da sanık Mustafa Duyar'ın Pişmanlık Yasası'ndan yararlandınlması konu- sunda yanlış yapıldığı görüşünü tek- rarladı. Bu arada, Kordsa'nın Genel Müdürlük görevi daha önce Bek- sa'nın Genel Müdürü olan Bülent Savaş'a verildi. OSD Genel Sekreteri Prof. Dr. Ercan Tezer 'Artik di'myttyu anaç ümtileeek' MEHMETSARAÇ Otomotiv Sanayicileri Derneği (OSD) Genel Sekreteri Ercan Tezer, Türkiye'nin. maliyet ve kalite çizgisi bakımmdan yabancı ortaklann nez- dinde bir üretim merkezi olmaya aday bir ülke ol- duğunu belirtti. Genel Sekreter Prof. Dr. Ercan Tezer'le yerli otomoth sanayiinin durumu, ortaklıklar ve As- ya krizinin ülkemize yansımalannı konuştuk. Te- zer'in Cumhuriyet'in sorulanna verdiği yanıtlar şöyle: - Otomotiv sektörünün Türk sanayündeki yeri nedir? - Türkiye'deki otomotiv sanayiinin yerini be- lirlerken dünya otomotiv sanayiinden bağımsız saptama yapmak zor. Otomotiv diğer sanayiler içinde en fazla küresel nitelik taşiyan sanayi. 97'de dünyada 61 ülkede 36 milyonuotomobil ol- mak üzere toplam 54 milyon taşıt aracı üretildi. Ancak 54 milyonluk üretimin yüzde 75'ini 8 ül- ke gerçekleştiriyor. - Peki böyle bir dünyada Türkiye nerede? - 1980'li yıllann ortasından sonra hükümet bir yandan koruma sınırlannı aşağıya indirirken bir yandan bu sektörde özel bazı teşvik mekanizma- lan yaratmaya başladı. 9O'lı yıllann başından iri- baren sektör rekabete açılmaya başladı. 93'e ka- dar hızlı talep artışı varken 94 kriziyle üretim 220 bine düştü. Bu ortam kapasite, teknoloji ve modelde büyük yatınmlann yapılmasını sağladı. - Yerli üretici, yabancılarla anlaşmalar yapıyor, birtesmeler gerçekleştiriyor. Bu gelişmeier yerli sanayiye neler gerirecek? - Maliyet ve kalite çizgisi bakımından yaban- cı ortaklann nezdinde bir üretim merkezi olma- ya aday bir ülke sınıfına giriyor Türkiye. Ford, Otosan'la, Tofaş, Fiat'la anlaşmalar yaptı. Rena- ult'da zaten yabancı sermaye ortaklığı yüksekti. - Rekabete açıbnanın etkisi nasıl oldu, bu ko- nuda fırmalar neler yapnlar? -Olumluoldu. Yeniden yapılanmaya gitti. ISO 9000belgelerinialdı. - Otomotiv sektörünün 2000'li yülardaki pro- jeksiyonlan nedir? - Türkiye bürokratik birtakım tedbirleri aksat- madan yüriitürse ve genel konjönktür bu işi de engellemezse.. desteklemezse demiyorum çün- kü destekleme konusunda hiçbir zaman böyle bir firsat yakalayamadık. thracatı. ana ve yan sana- yinde 2000'li yıllarda 3.5-4 milyar dolara çıkar- ma şansına kavuşacağız ve artık dünya için araç üretilecek. Tezer, otomorhin gdeceğini parlak görüyor. - Hedef, Türkiye'\i otomotiv üretim merkezi haline mi getirmek? - Türk Traktör \e Uzel. ABD pazanna girdiler ki son derece seçici pazar. Türkiye'nin bulundu- ğu coğrafyada en büyük şansı otomotiv üretim merkezi olmak. Türkiye küresel sanayi bünye- sinde önemli bir üretim merkezi haline gelecek. - Üretim merkezi haline gelmesi beklenen sek- törün hanrlanmış bir ihracat stratejisi var mı? - Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın hazırladığı ulu- sal ihracat statejisi planı var. Tartışılması gereken ihracat stratejisi değil, rekabet stratejisi olması la- zım. Bugün Türkiye'nin kendi pazan da bir ih- raç pazan. Geçen yıl otomotivde yüzde 36'ya yüzde 37'ye yakın ithalatpayı oldu. Dünyaölçe- ğinde çok yüksek rakam. - Dünyanın önemli otomotiv firmalan arbk Türkiye'de». - Evet ve hiç şüpheniz olmasın özel fîyatla ge- liyorlar. Pazan parçalamak. belirli oranda hâki- miyet kurabilmek için. Türkiye'de bin kişiye 50 civannda otomobil düşüyor. Dünyada ise 90. Tü- ketim alışkanlıklan değişiyor. Genç nüfus, ara- ba sahibi olmak istiyor. - KüreseUeşmenin sonucu olarak yoğun bir re- kabet var ve her fırma, marka pazarda. Türki- ye'de üretici ve ithalatçı firmalar için uygulanan şartlar arasındaki farklar neler? - tthalatla yerli üretim arasında bir farklılığın olmaması gerekirken yerli sanayi aleyhine hak- sız rekabet var. Enflasyonla dolann değeri ara- sında bir kıyaslama yaptığınızda; bir yıllık süre- de dolarla ithalat yapmak yüzde 20 daha uygun. dı. Çünkü. yurda kaçak girdiği ileri sürülen veya sınır ticareti yolu ile gelen şekerler, çok ucuz olduğu için piyasalarda kapış kapış gi- diyor. Dünya piyasalannda bir ton şekerin fiya- tı 310 ile 330 dolar arasında. Yasal yollardan ithalat yapılırsa, gümrük ve fonlarla birlikte bir ton şekerin Türkiye'ye maliyeti 600 do- lan geçiyor. Şeker Şirketi'nin satışlan da bu civarda. Ancak gümriiksüz, fonsuz yurda ka- çak veya sınır ticareti yolu ile giren şekerin maliyeti ise 330 dolan geçmıyor. Arada, 270 ile 300 dolara yakın fark var... Bunedenleka- raborsacılar veya sınır ticareti yolu ile yurda sokulan şekerler, piyasalarda 500 dolar civa- nnda satılabiliyor... Böylece, kaçakçılar veya sınır ticareti ya- panlar. ton başma 200 dolara yakın para ka- zanırken onlardan mal alanlar da ton başma en azından 100 dolardan fazla para kazan- mış oluyorlar... Şeker Şirketi'nin zaran Bazı gazetelerin yazdığı gibi piyasalarda- ki vurgun, Şeker Şirketi'nin vadeli satışlann- dan kaynaklanmıyor. Peşin parası olmayan- lar veya parasını bağlamak istemeyenler şe- keri, şirketten almak zorunda kalıyor, ama parası olanlar, kaçak piyasalardan tamamını peşin ödeyerek yan fıyatla satın alabiliyor. Türkiye'nin 1997 yılı şeker rekoltesi 2 milyon 400 bin ton. Yurda kaçak veya sınır ticareti yolu ile giren şeker miktan 700 bin ton civannda. Şu anda bile Türkiye'de 500 bin ton civannda kaçak şeker bulunduğu ileri sürülüyor. Sadece ocak, şubat ve mart aylannda Türkiye'ye girdiği tahmin edilen kaçak şeker miktan 300 bin ton. Türki- ye'nin iç tüketımi ise birmil- yon 900 bin ton. Bu duruma göre Türkiye sınırlan içinde tam bir milyon 200 bin ton şeker fazlası var... Bu durumda Şeker Şirke- ti, vadeli sahşlaryaptığı için vurgun azalıyor. Aksine, Şe- ker Şirketi vadeli satış yap- mazsa, toptancılar kaçak şe- kere daha fazla yönelecek ve asıl vurgunlar o zaman arta- cak... Üstelik, Şeker Şirketi vadeli satışlar yaparak ayak- ta kalabiliyor. Vadeli satışla- n kaldırdığı anda, şirketin bir kilo bile şeker satmasi müm- kün olmayacak ve şirket bel- ki de bir süre sonra batacak. Nitekim, Şeker Şirketi yıl- lardan beri kârdaydı. Sadece 1996 yılındaki kân 9 trilyon 500 milyar lira olmuştu. A- ma son iki yıldan beri izle- nen yanlış politikalar yüzün- den Şeker Şirketi 7 trilyon li- ra zarar etti. Eğer bu uygula- malar devam ederse şirketin gelecek yıl zaran belki de 40 veya 50 trilyon lirayı bula- cak... Hükümetin izlediği yanlış politikalar nedeni ile Şeker Şirketi 1997 yılında ilk kez zarara uğradı. Üreti- cilerin ve tüketicilerin cebin- den de yüzlerce trilyon lira çalınmış oldu. Bunakarşılık, kaçakçılann, karaborsacıla- nn vurgunlan da 80 ile 100 trilyon liraiara ulaştı... Şeker kıtlığı yaşadıgımız dönemlerde, Sanayi Bakanı Yalım Erez bir yazıma gön- derdiğı açıklamada "Şeker suannsı olmayacak" demış- ti. Doğrusu ıtıraf etmek iste- rim ki bu iddiaya inanmak istememiştim. Zira, bir gün şeker açığının yasadışı yol- larla kapatılabileceği hiç ak- lıma gelmemişti. Sanayi Bakanı'nın dediği gibi şeker, piyasalanmızda gereğinden fazla bollaştı, a- ma trilyonlar da karaborsacı- lann ve kaçakçılann kasala- nna uçtu!.. Tikveşli'nin planladığı yatınmla 50 bin kişiye istihdam olanağı sağlanıyor GAP hayvancıhkla w anlam kazanacak9 FATMAKOŞAR ŞA1VLIURFA - Bugüne kadar 12 milyar dolarhk yatınm yapı- lan Güneydogu Anadolu Projesi (GAP), bölge insanına hayvancı- lık aracılığıyla gelir sağlayacak. Kaynak yaratılarak ödenek bu- lunması ve yatınmlann planla- nan şekilde gerçekleşmesi halin- de 2005 yılında bitirilmesi öngö- rülen GAP'ın illeri, tanm ve hay- vancılığın yeniden dirildiği yö- reler haline gelecek. Sanayicilerin ilgisini çekmeye başlayan GAP'a "adamakılb** yatınmlann ilki Tikveşli Şirket- İer Gurubu tarafindan yapılacak. Bitirildiği zaman "bölgeye hayat kazandırmasr ve ülkeye yılda toplam 4.3 milyar dolarhk gelir saglaması beklenen GAP, toplam 32 milyar dolarhk yatınm kapa- sitesine sahip. TJkveşü'den yatınm Tikveşli Şirketler Grubu, da- mızlık ithalatının serbestbırakıl- ması durumunda "hemen" haya- ta geçireceği projeyle, bölgenin tanm ve hayvancılık potansiyeli- Hayvancılık sempozyumu Proje masaya yatınldı Güneydogu ve Doğu Anadolu bölgelerinde hayvancılık sektörünün genel yapısı ve gelişmesine yönelik önlemler Şanlıurfa'da gerçekleştirilen scmpozyumda tartışıldı. Tanm ve Köyişleri Bakanlığı GAP Bölge Idaresi, Tikveşli Şirketler Grubu ile TEMA Vakfı tarafindan organize edilen sempozyumda, GAP Bölge Idaresi Başkanı Ofcay Ünver. Türkiye'nin hayvansal ürünlerde üretici ve ihracatçı konumunda iken. bu özelliğini yjtirdiğini belirtti. Ünver, bölgeyi tanma dayalı ihracat üssü yapmayı planladıklannı ifade etti. Hayvancılık projesi Güneydogu'ya hayat kazandırabUir. ni değerlendirecek. Yaklaşık 1.5 yıldır, illerden 11 bin civannda damızlık talebi toplayan Tikveş- li, 50 bin kişiye iş alanı sağlama- yı planlarken üreticiye "basıt" şekilde para kazandırabilmeyi hedefliyor. Tikveşli'nin projesine göre da- mızlıklar üreticiye dağıtılacak, üretim yapılacak ve ardından or- taya çıkan hammaddenin değer- lendirileceği fabrika kurulacak. Proje toplam 50 milyon marklık yatınmla gerçekleştirilecek. Üre- ticiye dağıtılacak 10 bin tane da- mızhğa 30 milyon marklık yatı- nm yapılacak. Bunun ardından kurulması planlanan dağıtım zin- ciri ile fabrika için de 20 milyon mark harcanacak. Iki yılda bitecek Tikveşli proje için Tanm ve Köyişleri Bakanlığı. GAP Idare- si ve Ziraat Bankası'na başvurdu. Proje sonucunda GAP'ın, geçici işçi istihdam eden bir bölge yeri- ne, tanm ve hayvancıhğın geliş- tiği, halkın para kazandığı bir alan olması sağlanacak. Toplanan 11 bin damızlık tale- binin 3 bin üreticiden geldiğini belirten Tikveşli Şirketler Grubu Başkanı Doğan Vardarh. proje- nin hemen hayata geçirilebilece- ğini ve en geç 2 yıl içinde bitire- leceğini söyledi. "Şu anda ham- madde olsa fabrikay ı hemen ku- ranz" diyen Vardarh, üreticiye bu şekilde destek verilmesi duru- munda darboğazın aşılacağım ifade etti. Vardarh, ithalat izni için giri- şimlerde bulunduklannı dile ge- tirdi. Vardarh, "Bu yatınm doğa- ya uygun. Her yönüyle bölgeye katkı sağlayacak. Şu anda eküen buğday; arpa ve pamuktan daha çok katma değer sağlayan yem bitkileri ekilecek. Bunlar erozyo- nu da önlüyor. Üretkiye daha çok geür getiriyor" dedi. İŞÇtNEV EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Seçmeyi Unuttuk CHP'nin yinelenen genel kunjllannda çıkan olaylan, CHP parti ıçi çekışmesi, Baykalcılarla, şu ya da bu bi- çimde muhalefete düşmüş olanlann kavgası olarak de- ğerlendirmek bence çok eksik kalır. Son yıllarda kaç siyasi parti ya da kaç sendika, de- mokratik örgüt içinde, şekil olarak eski yönetimlerin, başkanlıklann onaylatılması niteliğindekiler dışında ger- çek anlamda bir genel kurul yaşandı ki? Şakası bile hoş değil. Ama biz toplumsal kültür olarak galiba gerçek de- mokrasiyi, siyasi partiler, sendikalar, sivil toplum örgüt- leri içinde seçme seçilme haklannı kullanmayı, demok- ratik düzen içinde değişimi, yenilenmeyi unuttuk. Darbeler; siyasi partilerin, sendikalann, demokratik örgütlerin kapanması, olağanüstü koşullar, geçişdöne- mi yönetimlerinin oluşması, yeniden kurulan örgütlen- meler, üstüne 12 Eylül'ün yasaklı düzeni, örgüt içi de- mokratik işleyişleri tümden yok etti. Türkiye'nin belki de en önemli demokrasi sorunu, örgüt içi demokrasinin yok edilmiş olması, hem de niteliklerine bakılmaksızın lider diktatoryalannın oluşmasıdır. Demokrasimiz; partisini, sendikasını eriten, kişisel çı- karlannı her şeyin üstünde tutan, her tür kirlenmeye bu- laşmış, kimlik erozyonuna uğramış liderlerin ne paha- sına olursa olsun koltukta kalabilmelerinin, bu uğurda her şeye zarar verebilmelerinin sancılannı yaşıyor. MHP'de genel başkan eceliyle ölünce yer yerinden oynadı. Alparslan Türkeş'in yerini alma kavgasının bir dizi olaylı genel kurul sonrası dahi noktalandığını san- mıyoruz. MHP'deki Türkeş yaşarken de su yüzüne çık- madan gelişen iktıdar kavgası, yenı partilerin doguşu- nu getirmese bile, aynı ideolojik kökenli kadrolann, ki- mi yol ayınmlan gerekçesiyle, önemli bir bölümünün ANAR DYR BBP ve hatta Refah'a, taban oylannda D- SP'ye bile geçmesi sonucunu getirdi. REFAH'ın kapanması Necmetn'n Erbakan'ın yasak- lı olması sonrası kurulan FP'de iktidar kavgasını ertele- mek üzere her çareye başvuruluyor. Aslında Erbakan, partisini iktidara taşırken bile lider olarak Türkeş'ten da- ha çok yıpranmıştı. Bir arada tutmak istediği farklı çı- karlar ve çizgilerden daha önemli olarak kendi kimlik erozyonu ve kirliliğe bulaşması, tutarsızlığı anlamında açığa çıkmıştı. Ama bırakınız iktidarda iken şımdi yasak- lı iken bile Erbakan'ı yenebilmek karşıtlan, en yıpran- mamış genç kadrolar için dahi kolay gözükmüyor. Par- ti içi demokrasinin işletilmesınin sözünün geçemeyece- ği bir partide, hesaplaşmalar habıre erteleniyor. Merkez sagın, merkez solun bölünmüşlüğünün orta- dan kalkamayışında belirleyıcı neden, partiler içi de- mokrasinin gündemde bile olamayışı değil mi? Partile- rinin içinde kimliklerini ortaya koyamıyanlar ya da lider- lerte aralan açılıp yer kaybedenler, soluğu bir başka par- tide alıyor. Parti değıştirme parti ıçi demokrasi yenne kul- lanılmak isteniyor. Parti ıçi demokrasiyi işletemeyen DYR DTP'yi doğurmakla kalmadı, hâlâ durmadan erir- ken Tansu Çiller'e hesap soramıyor. DSP'de ise parti kavramı ile Ecevit'lerin kımliği özdeşleşmış bulunuyor. Parti örgütü, taban yönetımlerı kavramlan bile oluşmu- yor. En çok gürültü yine çıkarsa solda çıkıyor. Oralarda ne kadar tüketilse de hâlâ bıreylerin ya da kadrolann kar- şı çıkışları gündeme gelebiliyor. En çok kavganın CHP'de yaşanıyor olması, CHP'ye şüphesiz zarar ve- riyor, ama aynı zamanda da hâlâ CHP'de bir yaşam kı- pırtısı olduğunu da gösteriyor Tabii bir yerler kapmanın ne kadar cazıp geldiğini ve yer kapmak uğruna her tür değerin çiğnenebıldiğini, parti, örgüt çıkarlannın rafa kaldınlabildiğıni de... Siyasi iktidarlar, sermaye için bir güç olmaktan çık- tıklan için kimsenin içlerinde olup bitenle pek ilgilenme- diği sendikal yaşamda durum daha bile vahim. Sendi- kal yaşamdakı kavgalarda artık sendika içi demokrasi- nin, tabanın adı geçmıyor. Oralarda olsa olsa büyük çı- karlann paylaşımında çatışan liderler kavgası oluyor. Sessiz sedasız Türk-lş içinde kaç sendikada darbe ol- du. Gelen hep gideni arattı. Daha büyük kirlenmelerin, yozlaşmanın, satışlann batağında kişisel servet büyü- tüp, işçi çıkariannı geriletmede katkıda bulundu. Şimdi yine kamuoyu pek ilgilenmedi. En büyük sen- dikal örgüt Türk-lş'in yönetiminin hukuken variığı tartış- malı. Yasalara göre yeterli delege imzası ile olağanüs- tü genel kurul çağrısı yapılmış bulunuyor. Yönetim, ge- nel kurula gitmeyi göze alamıyor. Kim haklı, kimin da- ha çok ayıbı var? Kim daha çok kirlenmiş? Bunlann tar- tışmasına girmeye, işçilerin umudu, çıkarörgütleri sen- dikalann düştüğü kirlenmenin anormal boyutlan karşı- sında utanıyor, daha doğrusu söylenecek söz kalmadı- ğını düşünüyorum. Ama büyük başkanlar hiç utanmı- yor, haksız çıkarlanna, olabilecek kadar daha çok pay katmak üzere, iktidar sürelerini uzatmaya bakıyoriar. Bunun sonu nereye mi vanr? Yasalar, hukuk işletilir- se, yönetim genel kurula gitmemekte, muhalefet genel kurula götürmekte diretirse, Türk-lş'in yargı karan ile kayyıma teslim edılmesi bile gündeme gelebilir. Olamaz demeyin. DlSK'e bağlı Genel-lş Sendikası'nda oldu bi- le. Yeterli imza ile genel kurula gidilmeyince, muhalefet yargıya gitti. Sendikanın kayyıma teslim edilmesı kara- nnı aldı ve bu karar da üst yargıda onaylandı. Bir sen- dikal örgütte bukadar büyük demokrasi ayıbı işlenirse?.. Türkiye özellikle 12 Eylül sonrası, sandık demokrasi- sini yaşatma, demokratik kurumlan, gerçek demokra- siyi işletmeden, tabela olarak koruma mantığının, ya- saklı düzenin bütün olumsuzluklannın sonuçlannı yaşı- yor, ağır bedellerini ödüyor. Bu düzeni kırmak, kaostan çıkmak üzere, herkesin bulunduğu yerde üzerine dü- şen bir şeyleri yapması gerekiyor. Betek Boya Başkanı Akpınar 'Türkiye'nin boya tüketimi yetersiz' Ekonomi Servisi - Betek Boya Yönetim Kurulu Başkanı Celal Akpınar. Türkiye'de kişi başma 3.5 kilogram boya tüketiminin yetersiz olduğunu söyleyerek, "Yiınanistan'da bo>a tüketimi 11 kilogram. gelişmiş Avrupa ülkelerinde ise 18 kilogram. Boya tüketimi insanlann refah se\iyesi\ le ilintiti. Refah seviyesinin artmasıyla boya tüketimi de artacak" dedi. Betek Boya'nın piyasaya çıkacak yeni ürünlerini ve 1998hedeflerini tanıtmak için Antalya'da düzenlediği bayi kongresinde konuşan CAPAROL Akpınar, Türkiye'de, boyadaki kalite eksikliğinin söz konusu olduğunu söyledi. Akpınar, pazar paylannın yüzde 10 olduğunu belirterek öncelikle kaliteyi önemsediklerini ifade etti. Türkiye'de boya üretiminin ortalama yüzde 8 arttığını kaydeden Akpınar, firmanın yüzde HOreel büyüme sağladığını belirtti. Beş yıldır boya sektöründe faaliyet gösteren firma, Alman inşaat boyası üreticisi Caparol'ün lisansına sahip.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle