25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 4 ŞUBAT 1998 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER Sanat Oğretmeni Yetiştirme Sorunu... Prof. OLCAY KIRIŞOGLU 4ntak\a \Iustafa Kemal Unnersıtesı Eğıtım Fakultesı Oğr Uvesı S anat, okul oncesınden baş- layarak her oğretım aşama- sında oğretılmesı ve oğre- nılmesı gereken bır konu alanıdır Adına sanat eğiti- mi desek de okullardakı adı hâlâ Resim-lş dersi olsa da. yapılan ış eğrtim ve oğretim'dır Oğretılmeyen bır konu alanının eğıtsel ışlevınden, ama- cından da soz edemeyız Her birey, yetenekli ya da yeteneği SH rurh, iistun ya da geri ya da ozurtu olsun, sanab öğrenmeli, sanatı \ aşamalıdır. Ül- kemiz ıçin sanat eğitüıu bır fante/j değil bir zorunluluktur. Turkjye'nın sanatçılara, eleştumenle- re, sanat tanhçılenne. estetıkçılere ge- reksınımı olduğu kadar, sanattan tad alan, kûlturünu ozumseyen sanatı ya- parak v a da ızleyerek yaşayan eleştırel duşunen yaratıcı bıreylere gereksınımı vardır Bu nedenle duygu ve sezgıyle voğrulmuş bır us'un ürünu olan sanat okullanmızda bır konu alanı, bır ders ola- rak >er almalı ve oğretılmelıdır Sanatı Idm öğretecek: Bu onemlı dersın oğretmenı, sanat oğretmeni, yanı Resım-Iş oğretmenıdır Bugunun sanat oğretmeni hem sanatçı hem eğjtimci'dır Bu oğretmen, oğrete- ceğı konuyu çok ıyı bılmelı bu alanda eğıteceğı kışıyı çok ıyı tanımalı öğret- menlık meslek bılgılen ve alarnn ogre- tımıne yonelık vontem bılgı ve deneyı- mııledonatılmışolmalıdır Sanatsal bıl- gı \e deneyım onun oğreteceğı alanın çok ıyı kavranmasmı sağlavacaktır Bır sa- natçının sahıp olduğu anlatımsal, ıletı- şımsel araştıncı eleştırel goruş, duşu- nuş ve duyarlık butun bunlan oğrencı- sıne kolay kazandırmada başlıca etmen- dır Resim-tş oğretmeni yetiştirmede du- nım: Resım-Iş oğretmeni yetiştirme ala- nında, Gazı Eğıtım Enstıtusu bunyesın- de 1932'de kurulan Resım-lş Eğıtımı Bolumu'nden başlayarak gunümuze ka- dar daha nıtelıklı sanat eğıtımcısı yetış tırme yonunde pek çok değışıklık yaşan- mıştır Bu değışıklıkJerde amaç, sanat- çılık ve eğıtımcılık özellıklennı bunye- sınde toplayan daha nıtelıklı sanat oğ- retmeni yetıştırmektır Ancak her za- man kuram ıle uygulamanın uyuşmadı- ğı gıbı, burada da amaç ıle uygulama ara- sında anlamlı bır buluşma sağlanama- mıştır Resım-lş eğıtımı bolumlennın programlan gerekenden fazla sanat ağır- lıklı olmuş, sanat eğıtımcısı yetıştırmek ıçın gereklı olmayan kımı anasanat dal- lan bu programlarda yer almıştır Bolumler gıderek sanat oğretmeni ye- tiştirme amacından uzaklaşmış, sanat- çı yetıştırmeye yonelmıştır Bu durum yalnız yapıya değıl, oğretım elemanla- nnın ve oğrencılenn davTanışlanna da yansımıştır Ozelhkle grafîk, tekstıl, se- ramık gıbı anasanat dallan gençlere pı- jasada çalışma olanağı sağladığından oğrencılerce yeğlenmış ve bu oğrencı- ler eğıtımcı olmay ı hıç duşunmemışler- dır Oğretmenlik meslek bilgileri ile sanat dallan arasında dengelı bir bağın kuru- lamamış olma.su sanann oğretimine \o- nelik meslek bilgılenne (ozel oğretım derslen) programlarda çok az yer veril- miş olmasu bolumlerin oğretmen vetiş- tirme işlevini iyice azaltmışür. Yuksek lısans ve doktora eğıtımın- de de benzer bır olumsuzluk yaşanmak- tadır Oğrencıler yûksek lısans ve dok- torayı sanat eğıtımı anabılım dalında yapmalan gerekırken sanatta yuksek lısans ve yeterlılık yapmaya doğru yon- lendınlmışlerdır Programlardakı bu amaç dışı uzmanlaşma, sanat oğretmen- lığı ıçın gereklı bılgı ve deneyım butun- lüğunu öğretmenlık aleyhıne bozmuş tur Yeniduzenleme: Yukanda sayılan bu- tun bu olumsuzluldan duzeltmek hıç de zor değıldır aslında Resım-lş oğretme- ni olmak ıçın gereklı olmayan kımı ana- sanat dallan açılmayabılır, oğretmenlik meslek bılgılen yenıden düzenlenır, sa- natın oğretimine yonelık ozel oğretım derslennın saatlen arttınhr kapsamı ge- nışletılebılır, okul uygulamasına daha çok ağırlık venlebılırdı Bu son onen ıle ılgılı olarak Y01C Dunya Bankası Mıl- lı Eğıtımı Gelıştırme Projesı kapsamı ıçınde bır çalışma yapılmıştır Her ko- nu alaıu ıle ılgılı bır yabancı bır Tûrk uz- mandan oluşan ekıpler, matematık sos- yal bılgıler gıbı alanlaryanında sanat oğ- retırru ıle ılgılı konulan saptamış, prog- ram kıtaplannı yazmıştır Yabancı danış- manlarla bırlıkte > apılan çalışma budur Bu, sanatın oğretimine yonelık sanat eğıtımı yontem ve uygulamasını duzen- leme çalışmasıdır Dersın kredı saau art- tınlmış ıçenğı düzenlenmıştır Bu, duzenleme yabancı uzmanlar ol- madan da yapılamaz mıydı9 Elbette ya- pılabılırdı Yukanda sayılan olumsuzluk- lan gormek ıçın elbette bır yabancı go- zune gereksınım yoktu Yabancılar gıbı bızler ve bu kurumlarda gorev yapan pek çok oğretım elemanı aksak vanla- n görmuştur Ancak bizde cksik olan, her kurumun kendi içinde sağlaması gereken ozeleştiri ve ozdenetım ıle unrversiteler arası düzevde kurulması gerekü ıletişim ve tşbırliğidir. Bu da, daha nitelikli sanat eğitimcisı yetiştirmede buyük eksiklik- tir. Şımdı eğıtım fakûltelennm yenı du- zenlenmesı çalışmalan ıçınde Resım-lş ve Mûzık eğıtımı bolümlen de ele alın- mıştır Ancak, yapısal yonden ıyıleştır- me çalışmalan olumlu vonde olmamış- tır Gereksız ana^anat dallan, bolumle- nn sanat oğretmenı yetiştirme ışlevle- nnden uzaklaşmalan gıbı duzeltılmesı hıç de zor olmayan konular nedenıyle Re- sım-lş eğıtımı bolümlen, aynı gerek- çeyle Muzık eğıtımı bolumlen bır an- lamda cezalandınlmak ıstenmektedır Eğıtım fakûltelennm yenıden yapı- lanmasında Resım- Iş eğıtımı bolumle- n ıle Mûzık eğıtırru bolümlen bırer ana- bılım dalına ındınlmış bu ıkı bolum Guzel Sanatlar Eğıtımı Bolumu başlığı altında toplanmıştır Ikı ayn alan, salt sa- nat olarak tanımlandıkJan ıçın bır ara- > a getınlmışnr Bu, çok açık bıçımde bo- lümlen kuçultmekte, çalışma alanlan- nı daraltmaktadır Değıştınhnek ıstenen ve sanat eğıtı- rrunden odûn venldığı saptanan program- lara karşın bu kez odün, sanattan yanı alan bılgısınden v enlmek ıstenmektedır Bır başka devışle geçmışte çok buyük çabalarla alan bilgısı eğitımi > onunde el- de edılmış bır adım şımdı genye alın- mak ıstenmektedır Konu alanı öğretımınde yapılan bu sınırlamanın yanında, Guzel Sanatlar Eğıtımı Bolumu adı altında bırbınnden farklı ıkı ana bılım dalına donüşturulme- sının yönetım bakımından da kımı sa- kıncalan olacaktır Bu durum bugün çoğu Resım-Iş eğı- tımı ve Müzık eğıtımı bolumlennde sa- nata yaklaşım yonünden dekanlarla ya- şanan sorunlara benzer sorunlann bu kez bolum başkanlan ıle yaşanmasına neden olacaktır Çünku, bu ıkı sanat alanı, program- lan, oğretım düzenlen, çalışma bıçım- len, mekân ve donanım gereksınımle- n, yonetımlen bakımından bırbırlenn- den çok farklıdır Aslında yenıden bır duzenleme ıçın çok fazla değışıklığe ve çabaya da ge- rek yoktur Kendımıze uygun modelı daha once gelıştırerek bulmuştuk Bu- gun de kımı sorunlann vaşandığı Resım- lş eğıtımı bolumlen geçmış orneklerden yararlanılarak bugunun koşullanna go- re duzenlenebılırdı zaman geçmış de- ğıl şımdı de duzenlenebılır Sonuç: 1 - Sanat hem bılgı hem de bır uy gulama alanıdır Bu bılgı ve uygula- manın süresı ve yoğunluğu öğretım ya- pılacak kurumun duzeyı, öğretılecek ço- cuğun yapısı ıle orantıh değıldır Han- gı duzeve yonelık olursa olsun sanat oğ- retmenı vetıştırmenın yoğunluğu ve nı- telığı değışmez 2- Sanat eğıtımı bolumlen doğru ge- rekçeleruzenne>apılandınlmalıdır Bu- rada en temel gerekçe "sanat oğretme- ni'' yetıştırmektır 3- Sanat oğretmenı en az bır anasa- nat dalında eğıtım gormelı, yaratıcı so- run çozme surecı ıçınde uygulamayı es- tetık, eleştın. sanat tanhı bağlamında sanat ıle ılgılı bılgılen çok ıyı oğrenme- hdır 4- Sanat oğretmenı oğreteceğı alan ıle ılgılı ögretme ve oğrenme kavram- lannı ıyı bılmelıdır 5- Bölümlenn yenıden yapılandınlma- sında her uygulama yanlışında, yanlış ne- rede ıse onun duzeltılmesıne gıdılmelı, her yanlışta bırbaşka olumsuzluğa sapıl- mamalıdır 6- Sanat öğretmenı yetiştirmede alan bOgüeri ıle oğretmenlik meslek bilgileri ızlencelerde (programlarda) anlamlı bır ılışkı ve denge ıçınde yurutulmelıdırler 7- Unıversıtelenn sanat oğretmenı ye- tıştıren bolumlenne oğrencı seçımmde standardı yuksek tutmalı, oğretmenlik nı- telıklenne gore yenı sınav bıçımı ve ol- çutler saptanmalıdır 8- Değışıklıkler, bolum başkanlan- nın da ıçınde bulunduğu bır uzmanlar top- luluğunun goruşü ahnarak yapılmalı- dır ARADABİR KEMAL OCAK Emeklı KİEB Mufettışı "Dokunulmaz Dokusu" Değişmeli Sayın Mıllı Eğıtım Bakanımız Hıkmet Uluğbay.çok yakın geçmışte tanık olduğum bır olayı anlatarak ko- nuya gınmek ıstıyorum Bundan bırkaç yıl once MEB'e onkılometreuzaklıktabırılkoğretımokulunagıttım Mev- sımyazdı Ustelık hava sıcaktı Okul mudurunun oda- sının kapısına vardığımda, kapıda dort çrft erkek ayak- kâbısımn ofduğunu gordum Kaptyı çanpiçerı gırmek ısteyınce ıçlennden bınsı sert btr ses tonuyla "ayak- kabılannızla buraya gıremezsınız" dedı Nedenını sor- dum Burada topluca vakrt namazlannı kıldıklannı ve buranın temız kalması gerektığını açıkladı Önce ıkı- lem geçırdım, sonra bunun doğru olmadığını soyle- dım ve uzuntuyle buradan aynldım Içımden de, an- laşılan yobaz, tutucu, yanlı, kadercı kadrolar okullara sınsıce ve bır planın parçalan olarak egemen olmuş- lardı Boylece de laık ve demokratık cumhunyetın okullannda yavaş yavaş dın sıyasallaşırken ve Arap- laşırken Turk-lslam sentezlı eğıtımde guç kazanma- ya başlamıştı Ozelhkle 1950 ve 1980 sonrası ders programlannda yapılan değışıklıkler demek kı bu amaç- la ıdı Mıllı Tanh, Mıllı Coğrafya tenmlennın getınlme- sı, felsefe ve mantık derslennın okullardan kovulması ıse bunun bır sonucuydu Bu nedenle de bugune dek eğıtım sıstemımız bırturlu dogmatık durağan yapıdan, demokratık ve uretken bır yapıya kavuşamamıştı Bozulan bu programlar, kuşaklar arasında çatışma- nın yolunu açmış, ınsanlara kımlık bunalımı getırmış, unıversttelerde oruç tutmuyorsun dıye oğrencıler yu- reklennden hançerlenmıştı Doğrusu dun dergâhlara, tankatlara, şeytılere gı- den el-etek open ırtıcacı bazı yonetıcıler bugun sın- mışlerdır Ama kuşkunuz olmasın kı yann onlar orta- ya yıne çıkacaklardır; daha guçlu, daha şımank ola- raki Cumhunyetten bu yana ulkemız eğıtım duzeyını yukselterek çağdaş bır ulke olma ve Batı olçutlennı ya- kalamayı hedeflemıştır Bu bağlamda ve katkılannız- la gerçekleştınlen sekız yıllık eğıtım reformu bunun bır ışaret fişeğı olmuştur Arkasından yapılacak olan ış ıse oğretmen yetiştirme somnudur Bunun da yolu yuksek oğretmen okullan deneyımını ve yuksek eğı- tım okullannı 2547 sayılı YÖK yasasının yedeğınden kurtararak yaşama geçırmektır Eğıtımde fırsat eşıtlı- ğını sağlamak, bolgelerarası dengesızlıklen kaldırmak ve anayasa buyrugunu yenne getırmektır Ikı bınlı yıl- larda aılesıne ulusuna, yurduna, çevresıne ve ınsan- lığa en çok yararlı olacak ınsan tıpını yaratmak ıçın ye- nı ve çağdaş programlar gelıştırmektır Bakınız, bu konuda Genelkurmay Genel Sekreten Sayın Tumgeneral Erol Ozkasnak ne dıyor "Ordu- muz ulkemızdekı her turfû yenılığın oncusudur" Bu duşunce yenndedır ve doğrudur Tanzımat'ta Meşru- tıyet'te ve Cumhunyet'te ordu yenılıklere onculuk et- mıştır Sayın bakanım, sızden ozur dıleyerek bır dılekte bu- lunmak ıstıyorum Eğer Atatürk'u, laık ve demokra- tık cumhunyetı savunmak, çağdaş duşunceyı yerieş- tırmek, yenı bır ınsan tıpı yaratmak ıstıyorsanız -kı bun- da kesınlıkle kuşkumuz yoktur- o zaman Mıllı Eğıtım Bakanlığı'ndakı bu dokunulmaz dokuyu değıştırmelı- sınız Sız, çok genç yaşına karşın Sıvas Kongresı'nde "Manda ve Hımayeyı" reddeden Mıllı Eğıtım Bakanı Mustafa Necat'nın koltuğunda oturuyorsunuz Sız, dunya klasıklennı bıze kazandıran eğıtımde devnm ya- pan ve UNESCO tarafından 1997 yılında anılan ve ha- len buyruğunuzla okullarda anılmaya devam edılen Ha- san Âlı YuceJ gıbı bır eğıtım bakanının oturduğu kol- tukta oturuyorsunuz ve elbette bunun bılıncındesınız Sayın Bakanım, bugun bır kısım medya, Ikıncı Cum- hunyetçıler, Halıfecıler ve Osmanlıcılar zaman zaman Sevr'ı gundemde tutmak ıstemektedırler Ne ıduğu bellı olmayan bazı kışıler de bunun ozlemı ıçındedır- ler OysaSevraşağılık, utanç vencı, Turk ulusunun her turlu bağımsızlık ve ozguriuğunu ortadan kaldıran ve bır ulusu gerçekten yok eden bır antlaşmadır Ama Mus- tafa Kemal bunu savaş alanlannda yırtmış ve tanhın çopluğune atmıştır Arkasından da 1920'de "En Bu- yük Umudum Gençlerde "dır demıştır Işte bu gençlen Kuvayı Mıllıye Mısakı Mıllı ve Mu- dafaaı Hukuk çızgısınde yetştırmek ıstıyorsak sekız yıl- lık, hatta on bır yıllık zorunlu ılkoğretım çok gereklıdır Bu yasa buyuk umuttur ve ulkemızın geleceğı bakı- mından da onem taşımaktadır Aynca toplumsal ba- nşın sağlanması ve demokrasının korunması da bu- nabağlıdırdıyoruz Inancımız budur Sızın de bu ınanç- ta olduğunuzu bılıyorum En denn saygılanmla Balkanlar'daki Tarih... MESUTTUFAN O smanlı'nın Balkanlar'daki en son dayanağı Amavutlardı Hem orduda hem de v onetımde bu- yuk bır bağlılıkla hızmet verrruş- lerdı Her yedı sadrazamdan bı- n Arnavut kokenlıdır ve Arna- vut paşalann da haddı hesabı yoktur Ozelhkle Abdülhamit donemınde Amavutlann padışaha >akmlığı ve Sultan'ın butun koruma alayının Ar- navutlardan oluştuğu bılınıvor Balkan Savaşı oncesınde Balkanlar'da büyük bır kargaşalık yaşanmaktaydı 1908'de meşru- tıyetın ılan edılmesıyle durum daha da gergın- leşmıştı Arnavut Yeniden Doğuş Hareked. Ayas- tefanos Antlaşması'nın hemen arkasından olu- şuyor Ruslann bu antlaşmada elde ettığı buyuk Bulganstan (Makedonya nın neredeyse tama- mmı kapsıyordu) Berlın Konferansı nda bıraz- cık olsun ufaldıysa da, Işkodra Golu'nun Batı yakasındakı buyuklu kuçuklu bır suru Muslu- man Arnavut yerleşım merkezı, Karadağ'da kal- dı Bugunku Arnavutluk-Karadag sının 1877- 78 savaşındakı ateşkes hattıdır Amavutlar, Yeni Osmanlı hareketının başan- sızlığı ıle hayal kınklığına duşmusler ve ardın- dan Jon Turk hareketı ıçınde yenı Turk mıllı- >etçılığı karşısında kımlık sorunu ıyıce patlak vermıştır Jon Turk komıtesını kuranlann da başı nda gelenler (İbrahim Temo gıbı) Arnavut- lar olduğu halde, Turklenn Balkanlar'dakı bu- tun Musluman ahalıyı Türk gormesı karşısın- da tsmaıl Bey ya da HocaTahsin(lstanbul Ünı- versıtesı Rektoru) Turkıye'den umıdı kesıp Ar- navutluk'a donerek hıç olmazsa ulkelennı Sırp ve Yunap ışgalınden kurtarmak ı,çm mucadele- ye atılmışlardı Arnavut ısyanı 1910'da patlak verdığınde, ıs- yancılann ısteklen Arnavutça eğıtım, yerel yo- netımde oncelıkle Arnavut yerlı memur ve as- kerlık hızmetlennı de Rumeh'de yapma olana- ğının venlmesıydı Bu asgan ısteklen bıle za- manında gerektığı gıbı karşılayamadı Osmanlı yönetımı Sılah zoruyla bastırma gınşımlen so- nuçsuz kaldı 1910 ısyanında butün Kosova ve Makedonya'nın neredeyse yansını Arnavut ıs- yancılar ele geçırmışlerdı bıle Sonunda ıstek- lerkabuledıldı ama ış ışten geçmıştı z^aten bu- tun o bölgede Osmanlı otontesı sozde kalmış- tı artık ve antlaşma uygulanamadan da Balkan Savaşı felaketı geldı Osmanh'nın 600 yıllık egemenlığınden genye kalanlar da bır ıkı ayda bıttı 1 Sonuç Amavutlann kaygılannı da haklı çıka- racaktı ulkelennın parçalanmasını, Karadağ, Sırbıstan ve Yunanıstan tarafından paylaşılma- smı onleyemedıler Arnavutluk'un sınırlannın resmen tanınması on > ıl sonra kesınleştı O donem ıçın, Savunma Bakanı ve Sadra- zam Mahmut Şevket Paşa anılannda şoyle dı- yor "Balkanlar'dailkpatlavacaksa\aşta \rna\ut- lann bağunsıziıkiannı ılan edeceklen kesın. Ku- rulacak buvuk bir \rnav utluk. daha kuçuk bır Sırbistan. daha küçuk bir Vunanistan \e daha kiıçük bır Bulganstan demek olduğu için Tur- kıye'nin ılerde Balkanlar'da guçlu bır muttefi- ki olabilir, ama tek sorun doğuda Ermeni isya- nı ve gûneyde Arap isyanı. Bir şev yapmak çok guç_." Sonuç bıldığımız gıbı, Turkıye'nın aleyhıne gelışıyor Ne Arap ısyanının ustesınden gelebı- lıyor Turkıye ne de Arnavutluk' u ehnde tutabı- lıyor Ve neredeyse yuz yıl sonra bıle aynı sorunun çozulmemesı bızı hâlâ kovalıyor Isyanlann ne- denlennı ınceleyıp, çozup, >abancı mudahale- lere fırsat vermemek yıne bızım elımızde değıl mı 9 İsyanı bastırmaya harcanan para, zamanın- da vatınm olarak bölgeye aktanlsaydı, bugün bu noktada olmazdık zaten TARTIŞMA Sevginin Formülü Olur mu? S evgı de kafa emeğının bır urunu olduğuna göre, Dunyaya geldığım ıçın mı bılmem/Sızı sevdığım ıçın sevınçlıyım ben, dıye gınş yaparak, Sevmek deyınce sızı yaşayacağım/Kendıkendı mı bıle sevmeyı/Sıze ıhanet sayacağım, şeklınde dızeler yakalasak, Sevgıyı çozmekıçın/tnmelı * yepyenı sözcüklerle/Yeryuzunun en dıptekı dennlıkJenne/Oradan ışıkhızında firlamalı/ Gokyuzunun en uzak yıldızlannın uzenne, tarzında eklemeler yapsak ve en büyuk paha bıçılmez mucevheratın sevgı olduğunu sergıleyerek, ınsanlığın geleneğının de geleceğının de sevgı ıle ıç ıçelığını goruntulesek sevgı hakkında söylenecek sozler bıter mı 9 Insanın değıl, ınsanlığın doğuşuyla duşuncenın eşdeğer olduğunu vurgulayabılınz Düşunce yaşamaya da denktır Yaşamak mutlak değen alınacak bır olgudur Gormek yaşamaktır Duymak yaşamaktır Yurümek, koşmak, okumak, yazmak ve sevmek yaşamaktır Sevmek yaşamaktır'a vannca sevginin gızemlennı bulmada bır hızlanma goze çarpar Tum yaşam dılımlen, kesıtlen sevginin kapsamına gırmış olmaktadır Orneğın konuşuyorsak yaşıyoruz, yanı sev ıyoruz Hareket edıyorsak yaşıyoruz yanı sevıyoruz Sevgı belkı de tum sozcukJenn merkezıdır Sevgı yaşamın atomudur, boylece sevgı belkı de tum olumlu gelışmelen- enerjılen-olgulan uzenne çeken sanatın mıknatısı sayılabılır Unlu fızıkçı Aynştayn (Eınsteıne) rhadde ve enerjı ıçın E=mc2 formülunü ınsanlığa sunmuştur E yenne sevgıyı mı koymalı acaba. benzetme yaparak0 m kutle olarak bılınıyor Yanı m=ınsan olsa, ışıklaştığı oranda (c=ışıkhızı) enerjıleşecektır, oyle değıl mı°tt Bizim için bir ışıkolduo" derken sevgıyı vurgulamıyor muyuz9 "O"nun aktıf bınmıyle ışıklaştığı oranda sevgısı anılmıyor mu9 O'nun fıkırlen, ışıklan-enenısı onemlı dıye neden sonsuzluğu vurgulanz 9 Evet, benzetmemızı şoyle açalım m yenne ınsanı koyup c ıle ışıklaştıkça (soyutlaşma) enerjıye. "Sıfır" vade farkı ile• •• e r e y peşin fiyatına taksitle! v anı sevginin buyuğune vanldığı gozlemlenmez mı ne dersınız 9 E=mc2 formulunu yenıden ele alalım E'nın enerjı yanı sevgı m'nın de katı madde, yanı ınsan olduğunu varsaydığımıza gore ınsan buyudükçe doğal olarak sevgısı de buyuyecektır Katı bır cısmı ısıttığımızda, cısım, ısı ala ala nasıl sıvı duruma geçıp hal değıştınyorsa, ınsan da bılınç ala ala hal değıştınp yannlann ınsanı olup toplumunda buyumez mı r) tnsan demek duşunce demekse, yaşamak demekse sevgı de demektır Insan ışıklaştıkça sevgı salmaya başlamaz mı° Yoksa sevgıyı nerelerde aramalı 9 Sev gıyı durmadan akıp gıden, tam dokunulduğunda daha ılen fişkıran Heraklit'ın akarsuyunda mı aramalı 9 Durağan değıl mı 9 En ıçımızde mı sevgı9 En uzaklarda mı 9 "Tamam bulduk" denılemeyecek formulu mu \ar9 Sevgı bır sonsuzlukolmalı' Sevgıye mınımum ve maksımum bır yelpaze açısından yaşayarak vaklaşılmalıdır 9 Sevgı madem kı "Buldum" dendığınde v epyenı bır alternanstan (penyottan) donup bıze el salhyor, o halde sevginin soluğunu hıssetmek, duymak ıçın her an değışım ıçınde olmalıyız' Sız ne dersınız9 tzzet Haznedar / Istanbul Tıp Fakultesı Fızıkçı PENCERE Kleopatranın Burnu, Clintonun Nesi?.. Fransız matematıkçı Blaise Pascal, "Duşun- celer" adındakı yapıtında, tanhsel yazgımızın kı- şının en anlamsız tutkularına bağlı olduğunu vur- gulamak amacıyla der kı "Kleopatra 'nın burnu daha kısa olsaydı, tum dunyanın çehresı değışırdı." Değışır mıyd>7 Sanmıyorum 7'ncı Kleopatra "fettan, haspa, hasna, mus- tesna" bır hatundu, Isa'dan once69 yılındadoğ- du, Roma Imparatorluğu'nu bırbmne kattı, Sezar'la ve Antonius'la kırdığı cevızler, Mısır'ın geleceğı- nı etkıledı, aradan 2000 yıl geçtı, Uçuncu Bınyıl'ın eşığındeyız, dunyada değışmış olan ne? 2000 yıl once Kleopatra'nın burnu nedenıyle ul- keler savaşa suruklenıyordu Bugun ABD Başkanı Clınton'un kamışı yuzun- den Ortadoğu kan golune donuşecek • Hınstıyan ınanışına goreTann'nın dolledığı bâ- kıre Meryem'den doğan Isa'nın gozlennı açtığı dunyada "Super Guç" kımdı? Roma Imparatorluğu1 Barbarlann yaşadığı yeryuzunde sozde uygar Roma, Ortadoğu'nun da egemenıydı Bugun durum ne? Ortadoğu'da egemen sozde uygar Amerıka Bırieşık Devletlen'dır, gunumuzde barbaıiarahad- dını bıldırmek "SuperGuç"un gorevıdır, ABD'nın başında da Bıll Clınton var, şu çevresındekı ha- tunlan sureklı "cınsel tacız"\e rahat bırakmayan uçarı çapkın Başkan'ın başı sonunda derde gır- dı Ben sayısını unuttum Gennrfer Flowers mı, Monıca Levvinsky mı, Paula Jones mu, Kath- leen Wîley mı Başkan'ın "cınsel tacızı"ne "ma- rvz" kalan bın dedı kı "Sız gorunuşe bakmayın, Bıllyumuşaktır, hem kamışı 12 santımdır" Dunya medyası epey bır sureden ben Bıll'ın kamışının boyuyla uğraşıyordu Inanılacak şey değıl1 Super Guç Amenka ışı gucu bıraktı, Av- rupafeleğını şaşırdı dunya bu yuzden şallak mal- lak oldu, neredeyse savaş çıkacak Isa'dan once 30 yılında Roma Imparatoru Se- zar, Kleopatra'nın burnu yuzunden Ortadoğu'yu ateşe vermıştı, Isa'dan sonra 1998'de Clınton'un kamışı yuzunden bolgemız topun ağzında Uzmanlar dıyorlar kı "Clınton uçkurgate' sorunuyla kuşatılmasay- dı, Irak'a karşı daha yumuşak davranabılırdı, ama sert olduğunu kanıtlaması gerek' ABD Cumhur- başkanı bu nedenle Irak 'a saldırmak zorunda " • Basra Korfezı'neyığınakyapıldı, Incırlık'teger- gın bekleyış var Bırieşmış Mılletler Genel Sekreten Kofi Annan ışı "yumuşatmak" ıçın elınden gelenı yapıyor Ne yapıyorsun be adam? Turk Dışışlerı Bakanı ismail Cem Bağdat'a gı- decek, ABD Dışışlen Bakanı Bayan Madelemeı Albnght dunya başkentlennı kapı kapı dolaşıp des- tek ârıyor çunku Başkan Clınton'un Amerıkan kamuoyu onunde vazıyetı kurtarması ıçın Bağdat'i vurması kaçınılmaz Ne demıştı Pascal "Kleopatra'nın burnu daha kısa olsaydı, tum dunyanın çehresı değışırdı " Kleopatra'dan bu yana 2000 yıl geçtı, ama dun- ya bugun daha ılkel, gunumuzun Sezar'ı erkeklı- ğını Ortadoğu'yu savaşa surukleyerek mı kanıt- layacak? KÖLTÜR, SANAT MİMARLIK DERGİSİ yapı ŞUBAT SAYISI BAYİLERDE yapı endüstri merkezi yayınları Tel (0212)247 41 85 pbx Faks (0212)241 11 01 e posta yay n@yem net Web www yem net ELEKTRİK MÜHENDİSİ Elektnk malzemelerı uretım ve temsılcılığı yapıyoruz Teklıf ve satış bolumunde çalışabılecek, Ingılızce bılır bay veya bayan muhendısler, 9/2/98 tarıhıne kadar başvuaı ve CV beklıyoruz Tel: 0212. 280 45 34 Fax: 264 77 31 4. LEVENT TRABZON ASLİYE 2. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1997 279 Davacı Koksal Kartal vekılı Av Ozer Atalay tara- fından davalı Narute Kartal aleyhıne açılan boşanma davasında, davalı Narute Kartal'ın Cumhunyet ma- hallesı, Zeytınlık sokak. Yavuz Apt Kat l D 3 Trab- zon'dakı adresınden aynldığı ve bu adresten başka ad- resının de bulunmadığı davalının duruşmanın atılı bulunduğu 18 02 1998 gunu saat 10 00'da duruşma- da hazır bulunması, duruşmaya gelmedığı takdırde davanın vokluğunda >xırutulup sonuçlandınlacağı hu- susu dava dılekçesı teblığı yenne geçerlı olmak üzere ılanen teblığ olunur Basın 59244
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle