Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 4 ŞUBAT 1998 ÇARŞAMBA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Sanat Oğretmeni Yetiştirme Sorunu...
Prof. OLCAY KIRIŞOGLU
4ntak\a \Iustafa Kemal Unnersıtesı Eğıtım Fakultesı Oğr Uvesı
S
anat, okul oncesınden baş-
layarak her oğretım aşama-
sında oğretılmesı ve oğre-
nılmesı gereken bır konu
alanıdır Adına sanat eğiti-
mi desek de okullardakı
adı hâlâ Resim-lş dersi olsa da. yapılan
ış eğrtim ve oğretim'dır Oğretılmeyen bır
konu alanının eğıtsel ışlevınden, ama-
cından da soz edemeyız
Her birey, yetenekli ya da yeteneği SH
rurh, iistun ya da geri ya da ozurtu olsun,
sanab öğrenmeli, sanatı \ aşamalıdır. Ül-
kemiz ıçin sanat eğitüıu bır fante/j değil
bir zorunluluktur.
Turkjye'nın sanatçılara, eleştumenle-
re, sanat tanhçılenne. estetıkçılere ge-
reksınımı olduğu kadar, sanattan tad
alan, kûlturünu ozumseyen sanatı ya-
parak v a da ızleyerek yaşayan eleştırel
duşunen yaratıcı bıreylere gereksınımı
vardır Bu nedenle duygu ve sezgıyle
voğrulmuş bır us'un ürünu olan sanat
okullanmızda bır konu alanı, bır ders ola-
rak >er almalı ve oğretılmelıdır
Sanatı Idm öğretecek:
Bu onemlı dersın oğretmenı, sanat
oğretmeni, yanı Resım-Iş oğretmenıdır
Bugunun sanat oğretmeni hem sanatçı
hem eğjtimci'dır Bu oğretmen, oğrete-
ceğı konuyu çok ıyı bılmelı bu alanda
eğıteceğı kışıyı çok ıyı tanımalı öğret-
menlık meslek bılgılen ve alarnn ogre-
tımıne yonelık vontem bılgı ve deneyı-
mııledonatılmışolmalıdır Sanatsal bıl-
gı \e deneyım onun oğreteceğı alanın çok
ıyı kavranmasmı sağlavacaktır Bır sa-
natçının sahıp olduğu anlatımsal, ıletı-
şımsel araştıncı eleştırel goruş, duşu-
nuş ve duyarlık butun bunlan oğrencı-
sıne kolay kazandırmada başlıca etmen-
dır
Resim-tş oğretmeni yetiştirmede du-
nım:
Resım-Iş oğretmeni yetiştirme ala-
nında, Gazı Eğıtım Enstıtusu bunyesın-
de 1932'de kurulan Resım-lş Eğıtımı
Bolumu'nden başlayarak gunümuze ka-
dar daha nıtelıklı sanat eğıtımcısı yetış
tırme yonunde pek çok değışıklık yaşan-
mıştır Bu değışıklıkJerde amaç, sanat-
çılık ve eğıtımcılık özellıklennı bunye-
sınde toplayan daha nıtelıklı sanat oğ-
retmeni yetıştırmektır Ancak her za-
man kuram ıle uygulamanın uyuşmadı-
ğı gıbı, burada da amaç ıle uygulama ara-
sında anlamlı bır buluşma sağlanama-
mıştır Resım-lş eğıtımı bolumlennın
programlan gerekenden fazla sanat ağır-
lıklı olmuş, sanat eğıtımcısı yetıştırmek
ıçın gereklı olmayan kımı anasanat dal-
lan bu programlarda yer almıştır
Bolumler gıderek sanat oğretmeni ye-
tiştirme amacından uzaklaşmış, sanat-
çı yetıştırmeye yonelmıştır Bu durum
yalnız yapıya değıl, oğretım elemanla-
nnın ve oğrencılenn davTanışlanna da
yansımıştır Ozelhkle grafîk, tekstıl, se-
ramık gıbı anasanat dallan gençlere pı-
jasada çalışma olanağı sağladığından
oğrencılerce yeğlenmış ve bu oğrencı-
ler eğıtımcı olmay ı hıç duşunmemışler-
dır
Oğretmenlik meslek bilgileri ile sanat
dallan arasında dengelı bir bağın kuru-
lamamış olma.su sanann oğretimine \o-
nelik meslek bilgılenne (ozel oğretım
derslen) programlarda çok az yer veril-
miş olmasu bolumlerin oğretmen vetiş-
tirme işlevini iyice azaltmışür.
Yuksek lısans ve doktora eğıtımın-
de de benzer bır olumsuzluk yaşanmak-
tadır Oğrencıler yûksek lısans ve dok-
torayı sanat eğıtımı anabılım dalında
yapmalan gerekırken sanatta yuksek
lısans ve yeterlılık yapmaya doğru yon-
lendınlmışlerdır Programlardakı bu
amaç dışı uzmanlaşma, sanat oğretmen-
lığı ıçın gereklı bılgı ve deneyım butun-
lüğunu öğretmenlık aleyhıne bozmuş
tur
Yeniduzenleme: Yukanda sayılan bu-
tun bu olumsuzluldan duzeltmek hıç de
zor değıldır aslında Resım-lş oğretme-
ni olmak ıçın gereklı olmayan kımı ana-
sanat dallan açılmayabılır, oğretmenlik
meslek bılgılen yenıden düzenlenır, sa-
natın oğretimine yonelık ozel oğretım
derslennın saatlen arttınhr kapsamı ge-
nışletılebılır, okul uygulamasına daha
çok ağırlık venlebılırdı Bu son onen ıle
ılgılı olarak Y01C Dunya Bankası Mıl-
lı Eğıtımı Gelıştırme Projesı kapsamı
ıçınde bır çalışma yapılmıştır Her ko-
nu alaıu ıle ılgılı bır yabancı bır Tûrk uz-
mandan oluşan ekıpler, matematık sos-
yal bılgıler gıbı alanlaryanında sanat oğ-
retırru ıle ılgılı konulan saptamış, prog-
ram kıtaplannı yazmıştır Yabancı danış-
manlarla bırlıkte > apılan çalışma budur
Bu, sanatın oğretimine yonelık sanat
eğıtımı yontem ve uygulamasını duzen-
leme çalışmasıdır Dersın kredı saau art-
tınlmış ıçenğı düzenlenmıştır
Bu, duzenleme yabancı uzmanlar ol-
madan da yapılamaz mıydı9
Elbette ya-
pılabılırdı Yukanda sayılan olumsuzluk-
lan gormek ıçın elbette bır yabancı go-
zune gereksınım yoktu Yabancılar gıbı
bızler ve bu kurumlarda gorev yapan
pek çok oğretım elemanı aksak vanla-
n görmuştur Ancak bizde cksik olan, her
kurumun kendi içinde sağlaması gereken
ozeleştiri ve ozdenetım ıle unrversiteler
arası düzevde kurulması gerekü ıletişim
ve tşbırliğidir. Bu da, daha nitelikli sanat
eğitimcisı yetiştirmede buyük eksiklik-
tir.
Şımdı eğıtım fakûltelennm yenı du-
zenlenmesı çalışmalan ıçınde Resım-lş
ve Mûzık eğıtımı bolümlen de ele alın-
mıştır Ancak, yapısal yonden ıyıleştır-
me çalışmalan olumlu vonde olmamış-
tır Gereksız ana^anat dallan, bolumle-
nn sanat oğretmenı yetiştirme ışlevle-
nnden uzaklaşmalan gıbı duzeltılmesı
hıç de zor olmayan konular nedenıyle Re-
sım-lş eğıtımı bolümlen, aynı gerek-
çeyle Muzık eğıtımı bolumlen bır an-
lamda cezalandınlmak ıstenmektedır
Eğıtım fakûltelennm yenıden yapı-
lanmasında Resım- Iş eğıtımı bolumle-
n ıle Mûzık eğıtırru bolümlen bırer ana-
bılım dalına ındınlmış bu ıkı bolum
Guzel Sanatlar Eğıtımı Bolumu başlığı
altında toplanmıştır Ikı ayn alan, salt sa-
nat olarak tanımlandıkJan ıçın bır ara-
> a getınlmışnr Bu, çok açık bıçımde bo-
lümlen kuçultmekte, çalışma alanlan-
nı daraltmaktadır
Değıştınhnek ıstenen ve sanat eğıtı-
rrunden odûn venldığı saptanan program-
lara karşın bu kez odün, sanattan yanı
alan bılgısınden v enlmek ıstenmektedır
Bır başka devışle geçmışte çok buyük
çabalarla alan bilgısı eğitımi > onunde el-
de edılmış bır adım şımdı genye alın-
mak ıstenmektedır
Konu alanı öğretımınde yapılan bu
sınırlamanın yanında, Guzel Sanatlar
Eğıtımı Bolumu adı altında bırbınnden
farklı ıkı ana bılım dalına donüşturulme-
sının yönetım bakımından da kımı sa-
kıncalan olacaktır
Bu durum bugün çoğu Resım-Iş eğı-
tımı ve Müzık eğıtımı bolumlennde sa-
nata yaklaşım yonünden dekanlarla ya-
şanan sorunlara benzer sorunlann bu
kez bolum başkanlan ıle yaşanmasına
neden olacaktır
Çünku, bu ıkı sanat alanı, program-
lan, oğretım düzenlen, çalışma bıçım-
len, mekân ve donanım gereksınımle-
n, yonetımlen bakımından bırbırlenn-
den çok farklıdır
Aslında yenıden bır duzenleme ıçın
çok fazla değışıklığe ve çabaya da ge-
rek yoktur Kendımıze uygun modelı
daha once gelıştırerek bulmuştuk Bu-
gun de kımı sorunlann vaşandığı Resım-
lş eğıtımı bolumlen geçmış orneklerden
yararlanılarak bugunun koşullanna go-
re duzenlenebılırdı zaman geçmış de-
ğıl şımdı de duzenlenebılır
Sonuç: 1 - Sanat hem bılgı hem de bır
uy gulama alanıdır Bu bılgı ve uygula-
manın süresı ve yoğunluğu öğretım ya-
pılacak kurumun duzeyı, öğretılecek ço-
cuğun yapısı ıle orantıh değıldır Han-
gı duzeve yonelık olursa olsun sanat oğ-
retmenı vetıştırmenın yoğunluğu ve nı-
telığı değışmez
2- Sanat eğıtımı bolumlen doğru ge-
rekçeleruzenne>apılandınlmalıdır Bu-
rada en temel gerekçe "sanat oğretme-
ni'' yetıştırmektır
3- Sanat oğretmenı en az bır anasa-
nat dalında eğıtım gormelı, yaratıcı so-
run çozme surecı ıçınde uygulamayı es-
tetık, eleştın. sanat tanhı bağlamında
sanat ıle ılgılı bılgılen çok ıyı oğrenme-
hdır
4- Sanat oğretmenı oğreteceğı alan
ıle ılgılı ögretme ve oğrenme kavram-
lannı ıyı bılmelıdır
5- Bölümlenn yenıden yapılandınlma-
sında her uygulama yanlışında, yanlış ne-
rede ıse onun duzeltılmesıne gıdılmelı,
her yanlışta bırbaşka olumsuzluğa sapıl-
mamalıdır
6- Sanat öğretmenı yetiştirmede alan
bOgüeri ıle oğretmenlik meslek bilgileri
ızlencelerde (programlarda) anlamlı bır
ılışkı ve denge ıçınde yurutulmelıdırler
7- Unıversıtelenn sanat oğretmenı ye-
tıştıren bolumlenne oğrencı seçımmde
standardı yuksek tutmalı, oğretmenlik nı-
telıklenne gore yenı sınav bıçımı ve ol-
çutler saptanmalıdır
8- Değışıklıkler, bolum başkanlan-
nın da ıçınde bulunduğu bır uzmanlar top-
luluğunun goruşü ahnarak yapılmalı-
dır
ARADABİR
KEMAL OCAK Emeklı KİEB Mufettışı
"Dokunulmaz Dokusu"
Değişmeli
Sayın Mıllı Eğıtım Bakanımız Hıkmet Uluğbay.çok
yakın geçmışte tanık olduğum bır olayı anlatarak ko-
nuya gınmek ıstıyorum Bundan bırkaç yıl once MEB'e
onkılometreuzaklıktabırılkoğretımokulunagıttım Mev-
sımyazdı Ustelık hava sıcaktı Okul mudurunun oda-
sının kapısına vardığımda, kapıda dort çrft erkek ayak-
kâbısımn ofduğunu gordum Kaptyı çanpiçerı gırmek
ısteyınce ıçlennden bınsı sert btr ses tonuyla "ayak-
kabılannızla buraya gıremezsınız" dedı Nedenını sor-
dum Burada topluca vakrt namazlannı kıldıklannı ve
buranın temız kalması gerektığını açıkladı Önce ıkı-
lem geçırdım, sonra bunun doğru olmadığını soyle-
dım ve uzuntuyle buradan aynldım Içımden de, an-
laşılan yobaz, tutucu, yanlı, kadercı kadrolar okullara
sınsıce ve bır planın parçalan olarak egemen olmuş-
lardı Boylece de laık ve demokratık cumhunyetın
okullannda yavaş yavaş dın sıyasallaşırken ve Arap-
laşırken Turk-lslam sentezlı eğıtımde guç kazanma-
ya başlamıştı Ozelhkle 1950 ve 1980 sonrası ders
programlannda yapılan değışıklıkler demek kı bu amaç-
la ıdı Mıllı Tanh, Mıllı Coğrafya tenmlennın getınlme-
sı, felsefe ve mantık derslennın okullardan kovulması
ıse bunun bır sonucuydu Bu nedenle de bugune dek
eğıtım sıstemımız bırturlu dogmatık durağan yapıdan,
demokratık ve uretken bır yapıya kavuşamamıştı
Bozulan bu programlar, kuşaklar arasında çatışma-
nın yolunu açmış, ınsanlara kımlık bunalımı getırmış,
unıversttelerde oruç tutmuyorsun dıye oğrencıler yu-
reklennden hançerlenmıştı
Doğrusu dun dergâhlara, tankatlara, şeytılere gı-
den el-etek open ırtıcacı bazı yonetıcıler bugun sın-
mışlerdır Ama kuşkunuz olmasın kı yann onlar orta-
ya yıne çıkacaklardır; daha guçlu, daha şımank ola-
raki
Cumhunyetten bu yana ulkemız eğıtım duzeyını
yukselterek çağdaş bır ulke olma ve Batı olçutlennı ya-
kalamayı hedeflemıştır Bu bağlamda ve katkılannız-
la gerçekleştınlen sekız yıllık eğıtım reformu bunun bır
ışaret fişeğı olmuştur Arkasından yapılacak olan ış
ıse oğretmen yetiştirme somnudur Bunun da yolu
yuksek oğretmen okullan deneyımını ve yuksek eğı-
tım okullannı 2547 sayılı YÖK yasasının yedeğınden
kurtararak yaşama geçırmektır Eğıtımde fırsat eşıtlı-
ğını sağlamak, bolgelerarası dengesızlıklen kaldırmak
ve anayasa buyrugunu yenne getırmektır Ikı bınlı yıl-
larda aılesıne ulusuna, yurduna, çevresıne ve ınsan-
lığa en çok yararlı olacak ınsan tıpını yaratmak ıçın ye-
nı ve çağdaş programlar gelıştırmektır
Bakınız, bu konuda Genelkurmay Genel Sekreten
Sayın Tumgeneral Erol Ozkasnak ne dıyor "Ordu-
muz ulkemızdekı her turfû yenılığın oncusudur" Bu
duşunce yenndedır ve doğrudur Tanzımat'ta Meşru-
tıyet'te ve Cumhunyet'te ordu yenılıklere onculuk et-
mıştır
Sayın bakanım, sızden ozur dıleyerek bır dılekte bu-
lunmak ıstıyorum Eğer Atatürk'u, laık ve demokra-
tık cumhunyetı savunmak, çağdaş duşunceyı yerieş-
tırmek, yenı bır ınsan tıpı yaratmak ıstıyorsanız -kı bun-
da kesınlıkle kuşkumuz yoktur- o zaman Mıllı Eğıtım
Bakanlığı'ndakı bu dokunulmaz dokuyu değıştırmelı-
sınız Sız, çok genç yaşına karşın Sıvas Kongresı'nde
"Manda ve Hımayeyı" reddeden Mıllı Eğıtım Bakanı
Mustafa Necat'nın koltuğunda oturuyorsunuz Sız,
dunya klasıklennı bıze kazandıran eğıtımde devnm ya-
pan ve UNESCO tarafından 1997 yılında anılan ve ha-
len buyruğunuzla okullarda anılmaya devam edılen Ha-
san Âlı YuceJ gıbı bır eğıtım bakanının oturduğu kol-
tukta oturuyorsunuz ve elbette bunun bılıncındesınız
Sayın Bakanım, bugun bır kısım medya, Ikıncı Cum-
hunyetçıler, Halıfecıler ve Osmanlıcılar zaman zaman
Sevr'ı gundemde tutmak ıstemektedırler Ne ıduğu
bellı olmayan bazı kışıler de bunun ozlemı ıçındedır-
ler OysaSevraşağılık, utanç vencı, Turk ulusunun her
turlu bağımsızlık ve ozguriuğunu ortadan kaldıran ve
bır ulusu gerçekten yok eden bır antlaşmadır Ama Mus-
tafa Kemal bunu savaş alanlannda yırtmış ve tanhın
çopluğune atmıştır Arkasından da 1920'de "En Bu-
yük Umudum Gençlerde "dır demıştır
Işte bu gençlen Kuvayı Mıllıye Mısakı Mıllı ve Mu-
dafaaı Hukuk çızgısınde yetştırmek ıstıyorsak sekız yıl-
lık, hatta on bır yıllık zorunlu ılkoğretım çok gereklıdır
Bu yasa buyuk umuttur ve ulkemızın geleceğı bakı-
mından da onem taşımaktadır Aynca toplumsal ba-
nşın sağlanması ve demokrasının korunması da bu-
nabağlıdırdıyoruz Inancımız budur Sızın de bu ınanç-
ta olduğunuzu bılıyorum En denn saygılanmla
Balkanlar'daki Tarih...
MESUTTUFAN
O
smanlı'nın Balkanlar'daki en
son dayanağı Amavutlardı Hem
orduda hem de v onetımde bu-
yuk bır bağlılıkla hızmet verrruş-
lerdı Her yedı sadrazamdan bı-
n Arnavut kokenlıdır ve Arna-
vut paşalann da haddı hesabı yoktur Ozelhkle
Abdülhamit donemınde Amavutlann padışaha
>akmlığı ve Sultan'ın butun koruma alayının Ar-
navutlardan oluştuğu bılınıvor
Balkan Savaşı oncesınde Balkanlar'da büyük
bır kargaşalık yaşanmaktaydı 1908'de meşru-
tıyetın ılan edılmesıyle durum daha da gergın-
leşmıştı Arnavut Yeniden Doğuş Hareked. Ayas-
tefanos Antlaşması'nın hemen arkasından olu-
şuyor Ruslann bu antlaşmada elde ettığı buyuk
Bulganstan (Makedonya nın neredeyse tama-
mmı kapsıyordu) Berlın Konferansı nda bıraz-
cık olsun ufaldıysa da, Işkodra Golu'nun Batı
yakasındakı buyuklu kuçuklu bır suru Muslu-
man Arnavut yerleşım merkezı, Karadağ'da kal-
dı Bugunku Arnavutluk-Karadag sının 1877-
78 savaşındakı ateşkes hattıdır
Amavutlar, Yeni Osmanlı hareketının başan-
sızlığı ıle hayal kınklığına duşmusler ve ardın-
dan Jon Turk hareketı ıçınde yenı Turk mıllı-
>etçılığı karşısında kımlık sorunu ıyıce patlak
vermıştır Jon Turk komıtesını kuranlann da
başı nda gelenler (İbrahim Temo gıbı) Arnavut-
lar olduğu halde, Turklenn Balkanlar'dakı bu-
tun Musluman ahalıyı Türk gormesı karşısın-
da tsmaıl Bey ya da HocaTahsin(lstanbul Ünı-
versıtesı Rektoru) Turkıye'den umıdı kesıp Ar-
navutluk'a donerek hıç olmazsa ulkelennı Sırp
ve Yunap ışgalınden kurtarmak ı,çm mucadele-
ye atılmışlardı
Arnavut ısyanı 1910'da patlak verdığınde, ıs-
yancılann ısteklen Arnavutça eğıtım, yerel yo-
netımde oncelıkle Arnavut yerlı memur ve as-
kerlık hızmetlennı de Rumeh'de yapma olana-
ğının venlmesıydı Bu asgan ısteklen bıle za-
manında gerektığı gıbı karşılayamadı Osmanlı
yönetımı Sılah zoruyla bastırma gınşımlen so-
nuçsuz kaldı 1910 ısyanında butün Kosova ve
Makedonya'nın neredeyse yansını Arnavut ıs-
yancılar ele geçırmışlerdı bıle Sonunda ıstek-
lerkabuledıldı ama ış ışten geçmıştı z^aten bu-
tun o bölgede Osmanlı otontesı sozde kalmış-
tı artık ve antlaşma uygulanamadan da Balkan
Savaşı felaketı geldı Osmanh'nın 600 yıllık
egemenlığınden genye kalanlar da bır ıkı ayda
bıttı
1
Sonuç Amavutlann kaygılannı da haklı çıka-
racaktı ulkelennın parçalanmasını, Karadağ,
Sırbıstan ve Yunanıstan tarafından paylaşılma-
smı onleyemedıler Arnavutluk'un sınırlannın
resmen tanınması on > ıl sonra kesınleştı
O donem ıçın, Savunma Bakanı ve Sadra-
zam Mahmut Şevket Paşa anılannda şoyle dı-
yor
"Balkanlar'dailkpatlavacaksa\aşta \rna\ut-
lann bağunsıziıkiannı ılan edeceklen kesın. Ku-
rulacak buvuk bir \rnav utluk. daha kuçuk bır
Sırbistan. daha küçuk bir Vunanistan \e daha
kiıçük bır Bulganstan demek olduğu için Tur-
kıye'nin ılerde Balkanlar'da guçlu bır muttefi-
ki olabilir, ama tek sorun doğuda Ermeni isya-
nı ve gûneyde Arap isyanı. Bir şev yapmak çok
guç_."
Sonuç bıldığımız gıbı, Turkıye'nın aleyhıne
gelışıyor Ne Arap ısyanının ustesınden gelebı-
lıyor Turkıye ne de Arnavutluk' u ehnde tutabı-
lıyor
Ve neredeyse yuz yıl sonra bıle aynı sorunun
çozulmemesı bızı hâlâ kovalıyor Isyanlann ne-
denlennı ınceleyıp, çozup, >abancı mudahale-
lere fırsat vermemek yıne bızım elımızde değıl
mı
9
İsyanı bastırmaya harcanan para, zamanın-
da vatınm olarak bölgeye aktanlsaydı, bugün
bu noktada olmazdık zaten
TARTIŞMA
Sevginin Formülü Olur mu?
S
evgı de kafa
emeğının bır
urunu
olduğuna
göre,
Dunyaya
geldığım ıçın mı
bılmem/Sızı sevdığım
ıçın sevınçlıyım ben, dıye
gınş yaparak, Sevmek
deyınce sızı
yaşayacağım/Kendıkendı
mı bıle sevmeyı/Sıze
ıhanet sayacağım,
şeklınde dızeler
yakalasak, Sevgıyı
çozmekıçın/tnmelı *
yepyenı
sözcüklerle/Yeryuzunun
en dıptekı
dennlıkJenne/Oradan
ışıkhızında firlamalı/
Gokyuzunun en uzak
yıldızlannın uzenne,
tarzında eklemeler yapsak
ve en büyuk paha
bıçılmez mucevheratın
sevgı olduğunu
sergıleyerek, ınsanlığın
geleneğının de
geleceğının de sevgı ıle ıç
ıçelığını goruntulesek
sevgı hakkında
söylenecek sozler bıter
mı
9
Insanın değıl,
ınsanlığın doğuşuyla
duşuncenın eşdeğer
olduğunu
vurgulayabılınz
Düşunce yaşamaya da
denktır Yaşamak mutlak
değen alınacak bır
olgudur Gormek
yaşamaktır Duymak
yaşamaktır Yurümek,
koşmak, okumak, yazmak
ve sevmek yaşamaktır
Sevmek yaşamaktır'a
vannca sevginin
gızemlennı bulmada bır
hızlanma goze çarpar
Tum yaşam dılımlen,
kesıtlen sevginin
kapsamına gırmış
olmaktadır Orneğın
konuşuyorsak yaşıyoruz,
yanı sev ıyoruz Hareket
edıyorsak yaşıyoruz yanı
sevıyoruz Sevgı belkı
de tum sozcukJenn
merkezıdır Sevgı
yaşamın atomudur,
boylece sevgı belkı de
tum olumlu gelışmelen-
enerjılen-olgulan uzenne
çeken sanatın mıknatısı
sayılabılır Unlu fızıkçı
Aynştayn (Eınsteıne)
rhadde ve enerjı ıçın
E=mc2 formülunü
ınsanlığa sunmuştur E
yenne sevgıyı mı koymalı
acaba. benzetme yaparak0
m kutle olarak bılınıyor
Yanı m=ınsan olsa,
ışıklaştığı oranda
(c=ışıkhızı)
enerjıleşecektır, oyle
değıl mı°tt
Bizim için bir
ışıkolduo" derken
sevgıyı vurgulamıyor
muyuz9
"O"nun aktıf
bınmıyle ışıklaştığı
oranda sevgısı anılmıyor
mu9
O'nun fıkırlen,
ışıklan-enenısı onemlı
dıye neden sonsuzluğu
vurgulanz
9
Evet,
benzetmemızı şoyle
açalım m yenne ınsanı
koyup c ıle ışıklaştıkça
(soyutlaşma) enerjıye.
"Sıfır" vade farkı ile• ••
e r e y
peşin fiyatına taksitle!
v anı sevginin buyuğune
vanldığı gozlemlenmez
mı ne dersınız
9
E=mc2
formulunu yenıden ele
alalım E'nın enerjı yanı
sevgı m'nın de katı
madde, yanı ınsan
olduğunu varsaydığımıza
gore ınsan buyudükçe
doğal olarak sevgısı de
buyuyecektır Katı bır
cısmı ısıttığımızda, cısım,
ısı ala ala nasıl sıvı
duruma geçıp hal
değıştınyorsa, ınsan da
bılınç ala ala hal
değıştınp yannlann
ınsanı olup toplumunda
buyumez mı
r)
tnsan
demek duşunce demekse,
yaşamak demekse sevgı
de demektır Insan
ışıklaştıkça sevgı salmaya
başlamaz mı° Yoksa
sevgıyı nerelerde aramalı
9
Sev gıyı durmadan akıp
gıden, tam
dokunulduğunda daha
ılen fişkıran Heraklit'ın
akarsuyunda mı aramalı
9
Durağan değıl mı
9
En
ıçımızde mı sevgı9
En
uzaklarda mı
9
"Tamam
bulduk" denılemeyecek
formulu mu \ar9
Sevgı bır
sonsuzlukolmalı' Sevgıye
mınımum ve maksımum
bır yelpaze açısından
yaşayarak
vaklaşılmalıdır
9
Sevgı
madem kı "Buldum"
dendığınde v epyenı bır
alternanstan (penyottan)
donup bıze el salhyor, o
halde sevginin soluğunu
hıssetmek, duymak ıçın
her an değışım ıçınde
olmalıyız' Sız ne
dersınız9
tzzet Haznedar /
Istanbul Tıp Fakultesı
Fızıkçı
PENCERE
Kleopatranın Burnu,
Clintonun Nesi?..
Fransız matematıkçı Blaise Pascal, "Duşun-
celer" adındakı yapıtında, tanhsel yazgımızın kı-
şının en anlamsız tutkularına bağlı olduğunu vur-
gulamak amacıyla der kı
"Kleopatra 'nın burnu daha kısa olsaydı, tum
dunyanın çehresı değışırdı."
Değışır mıyd>7
Sanmıyorum
7'ncı Kleopatra "fettan, haspa, hasna, mus-
tesna" bır hatundu, Isa'dan once69 yılındadoğ-
du, Roma Imparatorluğu'nu bırbmne kattı, Sezar'la
ve Antonius'la kırdığı cevızler, Mısır'ın geleceğı-
nı etkıledı, aradan 2000 yıl geçtı, Uçuncu Bınyıl'ın
eşığındeyız, dunyada değışmış olan ne?
2000 yıl once Kleopatra'nın burnu nedenıyle ul-
keler savaşa suruklenıyordu
Bugun ABD Başkanı Clınton'un kamışı yuzun-
den Ortadoğu kan golune donuşecek
•
Hınstıyan ınanışına goreTann'nın dolledığı bâ-
kıre Meryem'den doğan Isa'nın gozlennı açtığı
dunyada "Super Guç" kımdı?
Roma Imparatorluğu1
Barbarlann yaşadığı yeryuzunde sozde uygar
Roma, Ortadoğu'nun da egemenıydı
Bugun durum ne?
Ortadoğu'da egemen sozde uygar Amerıka
Bırieşık Devletlen'dır, gunumuzde barbaıiarahad-
dını bıldırmek "SuperGuç"un gorevıdır, ABD'nın
başında da Bıll Clınton var, şu çevresındekı ha-
tunlan sureklı "cınsel tacız"\e rahat bırakmayan
uçarı çapkın Başkan'ın başı sonunda derde gır-
dı Ben sayısını unuttum Gennrfer Flowers mı,
Monıca Levvinsky mı, Paula Jones mu, Kath-
leen Wîley mı Başkan'ın "cınsel tacızı"ne "ma-
rvz" kalan bın dedı kı
"Sız gorunuşe bakmayın, Bıllyumuşaktır, hem
kamışı 12 santımdır"
Dunya medyası epey bır sureden ben Bıll'ın
kamışının boyuyla uğraşıyordu Inanılacak şey
değıl1
Super Guç Amenka ışı gucu bıraktı, Av-
rupafeleğını şaşırdı dunya bu yuzden şallak mal-
lak oldu, neredeyse savaş çıkacak
Isa'dan once 30 yılında Roma Imparatoru Se-
zar, Kleopatra'nın burnu yuzunden Ortadoğu'yu
ateşe vermıştı, Isa'dan sonra 1998'de Clınton'un
kamışı yuzunden bolgemız topun ağzında
Uzmanlar dıyorlar kı
"Clınton uçkurgate' sorunuyla kuşatılmasay-
dı, Irak'a karşı daha yumuşak davranabılırdı, ama
sert olduğunu kanıtlaması gerek' ABD Cumhur-
başkanı bu nedenle Irak 'a saldırmak zorunda "
•
Basra Korfezı'neyığınakyapıldı, Incırlık'teger-
gın bekleyış var
Bırieşmış Mılletler Genel Sekreten Kofi Annan
ışı "yumuşatmak" ıçın elınden gelenı yapıyor
Ne yapıyorsun be adam?
Turk Dışışlerı Bakanı ismail Cem Bağdat'a gı-
decek, ABD Dışışlen Bakanı Bayan Madelemeı
Albnght dunya başkentlennı kapı kapı dolaşıp des-
tek ârıyor çunku Başkan Clınton'un Amerıkan
kamuoyu onunde vazıyetı kurtarması ıçın Bağdat'i
vurması kaçınılmaz
Ne demıştı Pascal
"Kleopatra'nın burnu daha kısa olsaydı, tum
dunyanın çehresı değışırdı "
Kleopatra'dan bu yana 2000 yıl geçtı, ama dun-
ya bugun daha ılkel, gunumuzun Sezar'ı erkeklı-
ğını Ortadoğu'yu savaşa surukleyerek mı kanıt-
layacak?
KÖLTÜR, SANAT MİMARLIK DERGİSİ
yapı
ŞUBAT SAYISI
BAYİLERDE
yapı endüstri merkezi yayınları
Tel (0212)247 41 85 pbx Faks (0212)241 11 01
e posta yay n@yem net Web www yem net
ELEKTRİK MÜHENDİSİ
Elektnk malzemelerı uretım ve temsılcılığı
yapıyoruz Teklıf ve satış bolumunde
çalışabılecek, Ingılızce bılır bay veya bayan
muhendısler, 9/2/98 tarıhıne kadar başvuaı
ve CV beklıyoruz
Tel: 0212. 280 45 34 Fax: 264 77 31
4. LEVENT
TRABZON ASLİYE 2. HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
1997 279
Davacı Koksal Kartal vekılı Av Ozer Atalay tara-
fından davalı Narute Kartal aleyhıne açılan boşanma
davasında, davalı Narute Kartal'ın Cumhunyet ma-
hallesı, Zeytınlık sokak. Yavuz Apt Kat l D 3 Trab-
zon'dakı adresınden aynldığı ve bu adresten başka ad-
resının de bulunmadığı davalının duruşmanın atılı
bulunduğu 18 02 1998 gunu saat 10 00'da duruşma-
da hazır bulunması, duruşmaya gelmedığı takdırde
davanın vokluğunda >xırutulup sonuçlandınlacağı hu-
susu dava dılekçesı teblığı yenne geçerlı olmak üzere
ılanen teblığ olunur
Basın 59244