18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
» 2 ŞUBAT 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI İşçi södeşme beMiyor • ANKARA (AA)- Türk-İş, Hak-İş ve DlSK'e bağlı sendikalar, bu yıl içinde toplam 552 bin 784 işçi adma topluiş sözleşmesi masasına oturacak. Sözleşmesi bu yıl yenilenecek 552 bin 784 işçinin çoğunluğu özel sektörde çahşıyor. Eximbank'a kredi • Ekonomi Servisi - Tiirk Eximbank yurtdışından, 75 milyon dolar tutannda, 1 yıl vadeli EURO sendikasyon kredisi aldı. On iki uluslararası bankanın katıldığı bu ihracat finansmanında kullanılacağı bildirildi. Krediyle ilgili anlaşma, katılımcı banka temsilcileri ıle Türk Eximbank Genel Müdür Vekili Ahmet Kılıççıoğlu ve Genel Müdür Yarduncısı Bekiı Bora tarafindan dün imzalandı. Otomotivde ithatotçıyız • BLRSA(AA)- Otomobil ve ticari araç ithalatıyla birlıkte, ana sanayi firmalannın yedek parça ithalatının büyük boyutlara ulaştığı, sektörden ihracat yoluyla elde edilen her bir dolara karşılık, asgari üç dolarlık ithalat yapıldığı belirlendi. DtE ve Otomotiv Sanayicileri Derneği (OSD) verilerine dayanılarak yapılan hesaplamalara göre, Türkiye'nin 1996 Ocak-Eylül dönemınde 3 milyar 118 milyon olan otomotiv ve yan sanayi ıthalatı, 1997 yılının aynı döneminde 3 milyar 857 milyon 232 bin dolara ulaştı. Müteahhitlepin bankası • ANKARA (AA)- Türkıye ve Uluslanuası Müteahhitler Birliği, yurtdışında karşılaşılan finansman eksiğini gidermek amacıyla Müteahhıtlık Yatınm Bankası kurma çalışmalanna hız verdi. Türkıye ve Uluslararası Müteahhitler Birliği Genel Sekreteri Yılmaz Gürer. banka ıçın Hazine Müsteşarlığı'naön müracaat yapıldığını bıldirdi. Sermayesi başlangıçta 50 milyon dolar, gelecekte ise 100 milyon dolar olarak planlanan bankanın, fizibilite çahşmalan mart ayında bitirilecek. SEKA için dava • KOCAELİ(AA)- Selüloz-tş Sendikası Genel Başkaıu Mithat San. Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun SEKA'nın özelleştirilmesi karanyla ilgili olarak "iptal" ve "yürütmenin durdurulmasr istemiyle Danıştay'a ba$\ıırduklanm bildirdi. San yaptığı açıklamada. ÖYK'nin Başbakanlık'a bağlı geçici bir teşkilat olduguna dikkat çekerek "Kurul, SEKA'yı özelleştirmekJe değil, özelleştirmeye hazırlamakla yetkilidir" dedi. Tarım sigortası ertelendi • ANKARA (AA)- Tanm desteklemesinin de malıyetinı azaltacak tanm üriinlerinin zorunJu sigortalanmasına ilişkin düzenlemenin bu yıl içinde yasalaşmas\, gelecek yıldan itibaren de uygulanmasma karar verildi. Kriz dericiyi etkHiyop • IZMİR(AA)-Kore'de yaşanan fınansal krizin Türkiye"deki dencileri etkilemeye başladığı bildirildi. Izmir Ticaret Odası tarafindan yapılan yazılı açıklamada, deri ve deri ürünleri sanayiinin, toplam imalat sanayii üretiminin ihracatında ikinci sırada yer aldığı belirtildi. TİMSE Başkanı San, kamu ihalelerindeki yolsuzluklann yasadan kaynaklandığını söyledi 'Sistem yolsuzhığa açık'• Türkiye înşaat Müteahhitleri Sendikası (TÎMSE) Başkanı Sami San, son 2 yıldır kamu ihalelerinin en çok indirim yapan firmalara verilmesini öngören sistemin değiştirilmesi ve yozlaşmaya yol açan smırsız müteahhitlik karnesi uygulamasma son verilmesi gerektiğini söyledi. NURSEL KARSAVURAN Meclis Genel Kurul Salonu in- şaatındaki büyük boyutlu yolsuz- lukla yeniden gündeme gelen ka- mu ihaleleri tartışılırken gözler müteahhitlik firmalarına çevrildi. Meclis yolsuzluğunun tüm firma- lan şaibe altında bıraktığını belir- ten Türkiye Înşaat Müteahhitleri Sendikası (TÎMSE) Başkanı Sami San, son 2 yıldır kamu ihalelerinin en çok indirim yapan firmalara ve- rilmesini öngören sistemin değiş- tirilmesi ve yozlaşmaya yol açan smırsız müteahhitlik karnesi uygu- lamasına son verilmesi gerektiğini söyledi. K.amuda uygulanan ihale yön- temlerinin yol açtıgı şaibelen, Em- lak Konut'un yaratüğı müteahhit- lik fırmalannı. müteahhitlerin sis- temi yozlaştıran uygulamalannı anlatan TİMSE Başkanı Sami Sa- n, öncelikle kamu ihale sistemini eleştirdi. Ihak sistemi bozuk Kamu ihalelenndekı şaibelerin 1984 yılında başladığını belirten San. "Yüzde 20'ye kadar indirim yapan ve en yüksek teminaü veren firmalann teklifleri dikkate alındı. Bö> lece müteahhitler teminat > an- şına girdikr ve birebir tcminaüar verümeye başlandı. Sistemdeki bo- zulma böytece başladı" dedi. Puanlama sistemine geçilmesiy- le ihaleye çıkan kuruluşa verilen takdir hakkının bazı firmalann kayınlmasına yol açtığını anlatan San, "tdareler çok rahamkla dile- dikkri firmalara,ihalelere katüma belgesi verir okhı" dıye konuştu. 2886 Sayılı Kanun'un 44. madde- sine göre davetyoluyla yapılan iha- lelerde istenilen firmalann çağnlıp ihalenin verildiğini anlatan San bu uygulamanın da yozlaştınldığını bildirdi. San, tüp geçit gibi işlerde uygulanması gereken davet sıste- minin yumuşatılarak, "ilgiB baka- nın uygun göreceği" ibaresinin ge- tirilmesiyle basit bir lojman inşa- atının bile 44. madde kapsamına alındığını söyledi. Anahtar tesümi ihale Yüzde 65-70'leri aşan indirim- leri yapan firmalara ihalelerin ve- rilmesini, sistemin açmazı olarak nitelendiren Sami San, yüksek in- dirimlerie yapılan işlerin sağlıklı olması ve zamanında bitirilmesi- nin imkânsız olduğunu bildirdi. San, son dönemde yapılan ihale- lerde aynı yöntemin uygulandığı- nı belirterek, yüzde 76 oranındaki indirimle 90 milyar liralık keşifbe- deli olan DSl'nin sayısal fotogra- metik harita işlerini Hapa Mühen- dislik'in aldığıru anımsattı. Yatınmlar için yeterli kaynak ol- madığuu anlatan Sami San, bina inşaatlannda projenin tamamlanıp kullanılacak tüm malzemenin be- lirlenmesinin ardından anahtar tes- limi ihale yapılmasını önerdi. Bu sistemde korumacılık nedeniyle iyi firmalann ihalelere giremediğini belirten San, "Yetersizfinnalarişi abyor. Yapılmayan inşaaüann be- dcli ödeniyor, ka>ınlma yapılıyor. Anahtarteslimiihalelerdemüteah- hit çalamaz" dıye konuştu. Müteahhidin iyi niyetli olmama- sı halinde devletin memuru ne ka- dar başanlı olursa olsun çalacağı- na dikkat çeken San, "Sistem yol- sırduklara açık. Kapı açık kalırsa Meclis ihalelerindeki yolsuzluklar sistemin sorgulanmasına yol açû. hırsızhk, yolsuriuk yapan müteah- hh otur. Bugünkü sistemle sıfira in- dirilemez" dedi. 'İddialan reddedemem' "Ateş oünayan yerden duman çıkınaz, heptaniz şaibe albndayız" diyen Sami San, yolsuzluklann iyi denetimle önlenebileceğini belir- terek, Meclis yolsuzluğu konusun- da TBMM eski Başkanı Mustafa Kalemli'yı de isim vermeden eleş- tirdi. San şunlan söyledi: "Müte- ahhitlcrhırsızdeniyor. Bu ortamıi- ki taraf da yarabyor. Firmalann ba- zılan kayınlrvor. Denetleme elema- m diirüstisedeğiştiriliyor. O neden- le isi veren değil, yapüran önemİL" Emlak Konut müteahhhieri 1980'li yıllann ortalanndan iti- baren bazı müteahhitlik firmalan- nın ortayaçıktığını ve çok fazla bü- yüdüklerini anlatan San, "Bunla- ra yüksek avanslar ödendi, yüksek fıyatlarla işteryapülar. Son dönem- de büyüyen firmalara hakın. bun- lar EmlakKonut'un işleriile bu ha- le gekiiler. Toplu Konut ldaresi'nin ihaleleri Emlak Konut ihalelermin yan fiyaüna yapddL Kalhefarla var ama, fiyatiar arasında da çok fark var. Emlak Konut'un ihalelerini hep baa firmalar ahyor. Veren olur- sa müteahhitlik firması niye alma- sm Id?" diye konuştu. Mesa'yı yadırgadım Meclis ihalesinde Emlak Ko- nut'un "gelişigüzelkeşnV' ihaleye çıktığını belirten San, devleti ka- zıklamak isteyen birine, fiyatlan daha da şişirebılecek ortamın yara- tıldığını söyledi. San. ihaledeöde- me fazlası gözüktüğünü belirterek, "L'zun yıllar iş yapnuş insanlann boşluğa düşmesini >adırgadım. Türkrse'de buna btn/er pek çok firmalar var. Ve bu son olmayacak- or. tşler kapah devre devam edi- yoı^dedi. Bazı müteahhitlere verilen kar- ne uygulamasma bir smır getiril- mesini isteyen San, smırsız karne uygulamalannın sistemi yozlaştır- dığı görüşünde. San, müteahhitlik karnesi alan herkesin ihale alma- ması gerektiğini vurguladı. Zorunlu tasarruf nemalan bugün ödeniyor ANKARA (AA) - Çahşanlann Tasarrufa Teşvik Edilmesi ve Bu Tasarruflann Değerlendirilmesine Dair Kanun uyannca, hak sahiplerine, geçen yıla ait nemanın ödenmesi bugün başlıyor. Bu ay içinde toplam 140 trilyon lira nema ödemesi yapılacak. Söz konusu kanunun yürürlüğe girdigi 1 Nisan 1998 tarihinden geçen yılın aralık ayı sonuna kadar olan kümülatif nema oranı yüzde 273.99 olarak belirlendi. Hesapta 1997 yılı sonu itibanyla 340 trilyon 53 milyar 271 milyon lirası anapara ve 589 trilyon 297 milyar 111 îp%»n lirası da faiz olmak üzere toplam 929İriîyon 350 milyar 382 milybn lira birikti. Bupat^jın 199 trilyon 19 miİyar941 milyon lirası, anapara, nema ve şahıs kesintisi olarak hak sahiplerine ödendi. Aynca 2 trilyon 280 milyar 569 milyon lira ilgili kurumlara ödenirken Ziraat Bankasf na da 3 trilyon 527 milyar 618 milyon lira yatınm harcamalan ve komisyon olarak ödeme yapıldı. Bu ödemelerin dışında hesapta kalan 705 trilyon 540 milyar 431 milyon lira, tahvil, gelir ortaklığı senedi ve devlet iç borçlanma senedi alınarak n'emalandınldı, Nakit sorunu yok Hazine Müsteşarlığı yetkilileri, geçen yıl sonunda açıklanan iç borçlanma programında nema ödemeleri için gereken kaynağın da dikkate alındığmı, bu nedenle ödemeler konusunda Hazine'nin nakit sorununun bulunmadığmı kaydettiler. Karne sistemi Nasıl müteahhit olunur? 1- Bir müteahhitlik firması- nın işini taşeron olarak üstlenen fırma müteahhit olabiliyor. Mü- teahhitHk firmasından yaptığı iş için belge alan taşeron Bayın- dırhk ve İskan Bakanlığı'na bas- vurarak müteahhitlik karnesi alabilir. 2- Teknik egitim görenler mi- marlık, mühendislık fakülteleri mezunlan, mezun olduklan yıl- lara göre kademeli olarak müte- ahhitlik karnesi alabilirler. 3- Kamuda çalışmış müsteşar, daıre başkanı, genel müdür, böl- ge müdürü veya şantiye mühen- disleri kendilerine verilen mü- teahhitlik kameleri ile fırma ku- rabilirler. 4- Müsteşar, daıre başkanı ve- ya bölge müdürü düzeyındeki kamu görevlilerine verilen smır- sız karneler, 1984'ten sonra or- taya çıkan firmalann kurulma- sına yol açtı. Sistem nasıl çahşıyor? - 2886 Sayılı Kanun'un 44. maddesine göre davet yoluyla ıhaleler yapılıyor. Istediği fir- mayı çağınp ıhaleyi veriyor. - 44. maddede yapılan degi- şiklikle basit bir lojman ihale- sinde bile bazı firmalar özellik- le davet ediliyorlar. Bazı firma- lar bu yolla kaynlıyorlar. - Yüksek indirim yapan fir- malara verilen ihalelerde hayali ödemeler yapılıyor. Hayali öde- melerle müteahhitlik firmasının işi bitirmesi sağlanıyor. - En yüksek indirimi yapan firmalara ihale verilerek, ehil firmalar bu ihalelerden kaçınlı- yorlar. Yüksek indinmler bazı firmalann özellikle korunmala- nna yol açıyor. - Müteahhitlik firması işi al- dı ğında, "beni koru, barhm, öt- düm" diye daha ışin başında yalvarmaya başlıyor. İhale ile il- gjli şaibelerin ortaya çıkmama- sı için fırmaya, yapılmayan işle- rin bedellcri ödeniyor, yüksek avanslar veriliyor. - Müteahhidi sıkı denetleyen dürüst denetmenler değiştirili- yor. DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ/ ERGtNYILDIZOĞLU LONDRA Meksika krizınden daha üç sene geçmeden Tayland'da başlayan ben- zer bir krizin hızla yayılarak tüm dünya ekonomisini tehdit eder hale gelmesi, ister istemez, mali piyasalann işleyişi ve küreselleşme üzerindeki kuşkulan güçlendirec^ti. Öyie de oldu. 2000 do- layında devlet yöneticisi, üst düzey bü- rokrat ve uzmanın katılımıyla Davos'ta toplanan Dünya Ekonomik Foru- mu'nda bu kuşkular dile getirildi. Fo- rum'un gündemini belirten "Agende 1998: Managing Volatility" başlığın- da, volatiltte piyasalann davranışına, management (yönetim) iradi müdaha- leye ilişkin olarak kullanılıyor ve Fo- rum'un kurucusu (Klaus Schvvab) ve genel müdürünün (Claud Smadja) In- ternational Herald Tribune'e biıiikte verdikleri makalede tespit ettikleri gibi "Yeni oyun için yeni kurallar" arama- yı amaçlıyordu. 15 senedir, piyasalann serbestçe iş- leyişinin ekonomik ve kalkınma sorun- lannı çözeceğini, küreselleşmenin kay- nak dağılımını optimum hale getirece- ğini ve siyasi iradenin bu sürecin yolun- dan çekilmesi gerektiğini ısrarla savu- nanlann, bugün bu görüşlerinden vaz- geçmelerini ya da vazgeçseler bile, sırf bu tutumun ideolojik öneminden dola- yı, bunu açık yüreklilikle, hemen rfade etmelerini beklemek aşın bir iyimserlik olur. Bu seneki Forum'un da gösterdi- ği gibi daha bir süre endişe ve eleştiri- ler satır aralannda, dolaylı bir dille ve "neo liberal" kampta ideolojik bir kar- gaşaya yol açmayacak bir şekilde dile getirilmeye dikkat edilecek. Yeni oyunun yeni kurallan Hem Schvvab ve Smadja'nın ortak makalesindeki hem de Forum'da ya- yımlanan tebliğ ve basın bildirilerindeki teorik ideolojik sancılar, bu işin çok zor olacağını ortaya koyuyor. Örneğin eko- nomik küreselleşmenin yerel "Mali krizler üzerinde bir hızlandıncı etki yarattığı" ve "Bir bölgede başlayan krizin hızla, yıkıcı bir şekilde, ülkele- ri birbiri ardına etkisi altına aldığı" ifadeleri, ister istemez küreselleşmenin istikrar bozucu bir süreç olduğunu ka- bul ediyor. Schvvab ve Smadja'nın IHT'de "küresel ekonominin işleyiş biçimlerine henüz hâkim değiliz" ifa- deleri ise bugüne kadar küreselleşme- ye dizilen tüm övgülerin ne kadar ace- leci ve temelsiz olduğunu itiraf ediyor. Diğertaraftan, "Uluslararası mali pi- yasalar için bir düzenleyici çerçeve- Davos'ta Gündemye gereksinim var mı?"... "Yükselmekte olan ekonomi- leri nasıl dünya ekonomisiyle bütünleştirece- ğiz?" gibi soru- lar ise oldukça il- ginçti. Uluslara- rası piyasalar için düzenleyici bir çerçeveye gerek varsa(ki,ömeğin G. Soros bunun hayati bir önem kazandığını dü- şünüyor - Atlan- tic Monthly 5/01/98), bu dü- zenlemeyi kim ve nasıl yapacak? Buna cevap ver- mek için, IMF ve Dünya Banka- sı'nın aldığı ka- rarlarda bugüne kadar hep ABD'- nin beliheyici olduğunu; küreselleşme sürecinin başını, çoğu ABD kaynaklı, az sayıda dev şirketin çektiğini; dün- yanın en büyük 100 ekonomik biriminin 50'sini özel şirketlehn oluşturduğunu; sayılan 20'yi geçmeyen büyük banka- nın, küresel mali piyasalann yüzde 80'inden fazlasını kontrol ettiğini; sayı- lan 10'u geçmeyen medya şirketierinin küresel kamuoyu oluşturmada büyük rol oynadığını; sayılan 10'u bulmayan bilgisayar ve yazılım şirketlerinin, bu pi- yasalann hemen tümüne hâkim oldu- ğunu hatıhamak yeter sanınm. Peki, "...yükselmekte olan ekono- mileri, dünya sistemiyle bütünleştir- mek" amacından ne anlamak gerekir dersiniz? "Dünya sistemi" halen ABD liderliğinde, hiyerarşik bir devletler ve ekonomik ilişkiler sistemi; devletlerara- sı ilişkiler, egemenlik ve bağımlılık, ekonomik ilişkiler ise belirlenmiş bir iş- bölümü içinde rekabet ilişkileri değil mi? Öyleyse, bu "yükselmekte olan ülke- lerin dünya sistemine entegrasyo- nu" (Bunlar zaten küreselleşme süreci- nin içinde değil miydi?), bu hiyerarşik sistem içinde yerierinin yukandaki pa- ragrafta değindiğim çok az sayıdaki si- yasi ve ekonomik öznenin küresel ge- reksinimlerine uygun bir şekil- de düzenlenme- si anlamına gel- meyecek mi? Davos "Gün- dem"i, bu soru- ya dikkati, "Pi- yasa payı elde etmek için sür- dürülen reka- bet sürecinde- ki ekonomik diplomasi dün- ya politikasının sürücü gücü haline geldi" di- yerek dolaylı bir şekilde cevap veriyor ve sonra entegrasyon sü- recinin "Hem yükselmekte olan ekonomi- lerin sosyal, ekonomik ve siyasi yapılan hem de geliş- miş ülkelerin halihazırdaki konumla- n üzerinde büyük bir basınç yarata- cağını..." ve gelişmiş ülkelerin "lider- lik kapasitelerini zoıiayacağını" ekli- yor. Tüm dolambaçlı ve cilalı laflara rağ- men bir emperyalist rekabet, kontrol ve yeniden paylaşım manzarası değil mi bu? lyimserler ve kötümserier Bu manzara, geçen yüzyılın sonunda dünya ekonomisinin durduğu noktayı korkutucu bir şekilde hatııiatıyor. Yine de iyimser yaklaşımlar eksik değil. Ör- neğin, independent Strategy'nin Baş- kanı, David Roach "Küreselleşmenin ulusal ekonomileri ve utusal para ge- reksinimini ortadan kaldıracağını..." bu sürecin "gelecek 20 sene içinde dolar etrafında bütünleşeceğini" dü- şünüyor... Neuromancer (1984) roma- nının yazanna göre "Teknolojik geliş- me içinde, ulusal kimlikler giderek birbirine karışacak". Teknoloji analis- ti, George Gilder'e göre bilgisayar "bo- om"u "Az sayıda bilgili insanın dü- şüncelerinin değerini ve ABD'nin egemenliğini arttıracak... Eğitim ve üretim sistemleri bu yönde yeniden şekillenecek". Rock Mountains Ins- titute Araştırma Müdürü Amory Lo- vins'e göre "Lexus'ün genişliği ve lüksünü, Mercedes'in ciddiyetini, Volvo'nun güvenini, BMVV'nin hızlan- ma kapasitesini, Ford'un fiyatıyla bir- leştirecek arabalar bekliyor bizi". Bu süper arabalar çok az ve temiz yakıt kullanacak, kazalan engelleyecek vb. Bir başka analist Benn Steil'e göre uluslararası piyasalarda, birçok fırma ortadan kalkacak ve dev yatınm fonla- n egemen olacak. Bilgisayaria yapılan ticaret aracıyı kaldıracak, tüketicinin gü- cünü arttıracak. özetle bu analistlere göre gelecek parlak. Prof. Kennedy (Yale Ünivers'ıtesi) ise bu kadar iyimser değil. Söze "Kimin geleceği... Timbuktu'daki yoksul Müslüman gencin mi yoksa benim öğrenciterimin mi?" diyerek başlıyor. Fransız devriminden önce Paris'in ha- vasını hatırlatıyor Prof. Kennedy ve "Bu iki dünya arasındaki fark gelecek 20 seneyi belirteyecek" diyor. Çokuluslu şirketlere hizmet veren bir başka ana- list R. O'Brien da gelecek uluslararası savaşlardan ziyade, "iç savaş olası- lıklannın" endişe yarattığını düşünü- yor. Bu kötümser yaklaşımlar, Robert Kaplan'ın birkaç sene önce Atlantik Monthly'de yayımlanan ve toplumsal yapılann yakın gelecekte, kıtlık, nüfus patlaması, hastalıklar, etniksavaşlarvb. ile parçalanacağını öngören "The Co- ming Anarchy" makalesinin yankılan- nı taşıyorlar. (*) Ben de kendimi iyimserler arasında sayamıyorum doğrusu. Ancak, kötüm- serliğimin ek bir nedeni daha var. Bir zamandır, geleceğe ilişkin yapılan pro- jeksiyonlar arasında, geleneksel olarak baskı, sömürüye karşı ve özgürlükler için çabalamış olan "sol"un damgasını taşıyan bir projeye rastlanmıyor. Muha- fazakâr gündem, uzun dönemli bakışa, korkulara ve umutlara ve projelere sa- hip. "Sol"un bugün hep doğru itirazlar- da ve uyanlarda bulunmasına rağmen, bir türiü belini doğrultamamasının ar- kasındagaliba, uzun dönemli projesun- ma becerisini kaybetmiş -daha doğru- su bir amnezya içine düşmüş- olması yatıyor. Sistemin işlemediğini ve büyük felaketlere gebe olduğunu bizzat kendi savunucularının kabul ettiği bir dönem- de, toplum ve demokrasi açısından ne büyük bir eksiklik... 0 Bu Aktarmalar, VVall Street Jour- nal'ın Davos'ta yaptığı görüşmelerden alındı (30-31/01/98). ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Asıl "Dehşet"... Başbakan Yardımcısı Bülent Ecev'rt, Susurluk raporunu okudukça kendisine terbastığını vedeh- şete düştüğünü açıklıyor. Dehşet, Arapça bir sözcük; bir olay karşısında duyulan ürküntü ya da yılgı anlamına geliyor. Yıllardır, ülke siyasetinın en önde gelenlerinden biri ve şu sırada da hükümetin iki numaralı kişisi, Susurluk raporu karşısında dehşete düşebiliyor. Asıl dehşet verici olan, raporun kendisi değildir; asıl bu toplumu dehşete düşürmesi gereken nok- ta, önde gelen bir siyasetçinin rapor karşısında dehşete düşmesidir. Sayın Ecevit, ülke siyasetçi- leri içinde. göreli olarak daha duyarlı sayılır. Bu ne- denle de Susurluk karşısında, en az şaşırması ge- reken siyasetçilerden biri Ecevit olmalıdır. Kuşkusuz sorun Sayın Ecevit değildir. Siyaset- çiler, ülke sorunları karşısında, ortalama yurttaşın bilinç düzeyinden bile çok uzak, bir uzay/ı yaban- cılığı görüntüsü sergiliyor. Türkiye siyaseti açısın- dan asıl dehşet verici olan tam da bu noktadır: Si- yasetçiierin duyarsızlığı. ••• Bu toplum, son otuz yıl boyunca işleyeni bilin- meyen cinayetlerle iç içe yaşatılıyor. Manisa örne- ğinde olduğu gibi çocuklann işkence gördüğü bir ülke konumundadır; düşünce suçlan nedeniyle hapis sayısının en yüksek olduğu ülkelerden biri- dir. KısacaTürkiye, insanhakveözgürlüklerininen çok baskı altında tutulduğu bir dehşetı, yıllardır acıyla yaşıyor. Geçen hafta tam bir kara günler haftasıydı; 24 Ocak (1993) Uğur Mumcu'nun, 31 Ocak (1990) Muammer Aksoy'un ve 1 Şubat'ta (1979) Abdi ipekçi'nin alçakça öldürülmelerini yeniden yaşa- dık. Bu üçlünün ve öbür öldürülenlerin katilleri, yıl- lardır bulunmuyor. Bu öldürmelerden yalnızca bir teki bile sıyasetçı olsun olmasın. toplumun tüm bi- reylerini dehşete düşürmeye yeterdi; yetmeliydi. Gözaltında kayıplar ya da Cumartesı Anneleri Susurluk raporundan çok önce dehşet duyulma- sını sağlamalıydı. Bir türlü yargı karşısına çıkarılamayan, üstelik görevlerı başında tutulan sanık güvenlik görevlile- rinin varlığı, neden ülkeyı yönetenlerı bir türlü deh- şete düşürmüyor? Neden? Hükümet, gerçekten çok daha dehşetengiz iş- lerle uğraşıyor. Ecevit'in dehşete düştüğünü açık- ladığı gün, bu hükümetin bir bakanı, Sayın Eyüp Aşık, raporda adı geçen sanıkların en ünlülerinden olan Yeşil'ın sağ olduğunu ve koruma altında tu- tulduğunu açıkladı. Hiç savsaklanmadan bir an önce yargı önüne çıkarılması gereken bu kişiye ilişkin adı geçen açıklamadan daha dehşet verici ne olabilır? Buyurun bir başka dehşete: Aynı bakan, önce Haluk Kırcı'nın birkaç gün önce Emniyet Genel Müdürlüğü'nde güvenlik görevlileriyle görüştüğü- nü açıkladı; sonra ağız değiştirerek, görüşmenin Emniyet Müdürlüğü'nün dışında bir yerde gerçek- leştirildığini söylemek zorunda kaldı. • • • Türkiye'de, eğer azıcık duyariıysanız, sizi deh- şete düşürecek o kadar çok şey var kı. Millet Meclisi yönetimine dek uzanan ve tüm ka- mu kesiminı saran hırsıziık ve yolsuzluklardan yal- nızca biri nedeniyle topluma ter basıyor. Yüzde yüzlere ulaşan enflasyon; lise ve üniver- site öğrenimi görmüş olan gençler arasında işsiz- lik oranının yüzde 35-40 dolayında bulunması; okul çağındaki çocuklann en ağır onarım ışlerinde işçi olarak çalıştınlması; köylerde kadınların ücretsiz aile işçısi olarak ağır sömürü altında bulunmaJan; varlıklıyı daha variıklı, yoksulu daha yoksul yapan bir ekonomik düzen; çökertilmiş, rüşvetsız işleme- yen ve durumlan bir türlü düzeltılmeyen kamu ku- rumları vb. sizleri dehşete duşürür. Bu durumda siyasetçilere söylenmesı gereken şudur: Bırakın dehşete düşmeyı ve düşürmeyi; bo- zukluklann en azından bir bölümünü olsun düzelt- meye çalışın; iş yapın. Toplum, sizin elinizde yıllardır gerçek dehşeti ya- şıyor. ••• Büyük usta Ali Ulvi'ye Tann'dan rahmet, seven- lerine başsağlığı diliyor, geçmiş bayramınızı kut- luyorum. Dönem zararı zora soktu ÇUKOBİRLİK 'mirasyedi' • ÇUKOBİRLİK 1.9 trilyon Hralık dönem zarannı elindeki malvarlığı ile kapatmayı hedefliyor. Atıl mülklerini satabilmek için Anamur'dan Diyarbakır'a kadar 13 ildeki varlıklannı elden HACERGEMİCİ ADANA- ÇUKOBİRLİK1.9 trilyon liralık dönem zarannı elindeki malvarlığı ile kapatmayı hedefliyor. Atıl mülklerini satabilmek ıçın yaklaşık 3 yıldır raflarda duran ve halen TBMM'de bulunan tasannın yasallaşmasını bekleyen ÇUKOBİRLİK, Anamur'dan Diyarbakjr'a kadar 13 ildeki varlıklanm elden çıkaracak. "Aül mallann ne üreticiye ne çalışana bir faydası var1 " diyen ÇUKOBlRLtK Yönetim Kurulu Başkanı Osman Cökçe. Sanayi ve Ticaret Bakanlığrmn da görüşlerinin bu yönde olduğunu söyledi. Çukurova Pamuk Yerfıstığı ve Yağlı TohumlarTanm Satış Kooperatifleri Birliği (ÇUKOBlRLtK) 1996- 97 dönemini 1.9 trilyon lirazararlakapattı. Birlik Yönetim Kurulu Başkanı Osman Gökçe, kurumun yıllardır zarar ettiğini anımsatarak "Bu rakam her geçen gün artıyor. Biriiklerie ilgili yasa tasansının Meclis"ten geçmesini beklh-oruz. Bu tasan yasallaşırsa radikal tedbirier gündeme gelecektir. Bazı fabrika tezgâhlanmız. arsalanmı/, işlettnelerimiz atıl durumda bekliyor. Bu halleri ile üreticUere hiçbir faydaian yok. Anamur'dan Diyarbakır'a kadar 13 ildeki hemen tüm yaünmlanmız atıl durumda. Bunlann saülmasını planlıyoruz" dedi. Atıl mallann gerçek değerinin belirlenmesi için bilirkişi verilmesini isteyeceklerini de kaydeden Gökçe, Reşatbey'deki 400 metrekarelik bir arsanın da birliğe ait olduğunu anımsatarak bu yerlerin satışınm gündeme gelebıleceğini bildirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle