Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 2 ŞUBAT 1998 PAZARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Öğretmen Yetiştirmede Tutulan Yol
Prof. Dr. SUZAN ERBAŞ
Sımf Oğretmenhğı Bolumu Başkanı
B
ugüoe NasılGefindi: Tur-
kıye Cumhunyetı'nın ku-
ruluşundan gunumuze
değın. lıse öğretmenle-
nrun çoğu. fen- edebıyat
fakultelerınde okuvup
mezun olmuşlardır llkokul oğretmen-
len yırmı vıl oncesıne değın lıse duze-
yınde öğretmen yetıştıren okullarda, or-
taokul oğretmenlen de eğıtım enstıtu-
lennde eğıtım gorduler
Yetmışlı yıllarda oğretmen >etıştır-
me konusunda son derece sorunlu bır su-
reç yaşandı Eğıtım enstıtülen ve oğret-
men okullan gıbı oğretmen yetıştıren
kurumlar. o donemde yaşanan olaylar-
dan çok fazla etkılenıp, sıyasal kavga-
lann odak noktalan olmuşlardı Eğıtım
durmuşru. oğrencıler hemen hemen hıç
ders gormeden sınav lara sokulup mezun
edılmışlerdı
Öğretmenlenn mesleksel nıtelığını
yükseltmek ıçın 1982 yılında ünıversı-
telenn bünyelennde "egjtim fakultele-
ri"nın kurulmasına karar venldı Boy-
lece ortaöğremm ıçın oğretmen yetıştır-
mek Mülı Eğıtım Bakanlığı'nın sorum-
luluğundan alınarak sıyasal oyunlardan
daha uzak \e bılımsel bır eğıtım veren
unıversıtelere devredıldı Aynı tanhler-
de temel eğıtımın bınncı basamağında
(kademesınde) gorev alan öğretmenle-
nn eğıtım suresı uzatılıp, ıkı yıllık yuk-
sekokul bıtırmelen öngoruldu 1992 yı-
lında, bu eğıtım yuksekokullanndakı
eğıtım suresı dort > ıla yukseltıldı ve bu
okullar "sınıf öğretmenliği bölümleri-
Lludağ Lnnersıtesı Eğıtım Fakultesı
"ne donuşturulerek yakın unıversıtele-
nn eğıtım fakultelenne bağlandılar Boy-
lece öğretmenlenn eğıtım suresı ve da-
ha onemlısı, eğıtım gorduğu kurumun
statusu açısından bır eşıtlık sağlandı
Ancak acele >apılan butun uvgulama-
larda olduğu gıbı eğıtım fakultelennm
anı kunıluşunda da bazı noktalar goz-
den kaçmıştı Dıkkate ahnmayan en
onemlı nokta, ortaokullar ıçın (bugün-
ku ılkoğretımın ıkmcı basamağı, v anı 6-
8 sınıflar)oğrermen]enn\etıştınlmesın-
den vazgeçılmesı va da unutulması ıdı
Eğıtım fakultelennm kuruluşu olduk-
ça kapsamlı bır çalışma ıdı ve kısa bır
sureıçınde gereklı ışlemleryapılıpuy-
gulama> a geçınldı Kurulma aşamasın-
dakı en buyuk sorun, oğretım elemanı
sağlanması ıdı
Yuksekeğıtım okullannda büyûk sa-
yıda nıtelıklı ve dene\ ımlı oğretmenler
olmasma karşın akademık kanyere sa-
hıp olanlann say/isı çok azdı Sınıf öğ-
retmenliği bolumlennın eğıtım suresı-
nın dort yıla çıkanldığı gunleTde, o do-
nemın Mıllı Eğıtım Bakanı, bu lcurum-
lardakı oğretım elemanlannın sayısını
uç yuz altmış olarak belırttı
Bu elemanlardan ancak sekızının bır
akademık unvana sahıp olduğu, gen ka-
lan uç yuz ellı ıkı kışının çoğunun ıkı
ya da uç yıllık okullardan mezun oldu-
ğu, yanı lısans derecesının bıle olmadı-
ğı so>lendı Her ne kadar son yıllarda
bu arkadaşlar lısanslanm tamamlamış,
çoğu yuksek lısans yapmışsa da dokto-
ralannı tamamlav ıp akademık kanyere
yonelen elemanlann sayısı fazla değıl-
dır Yıne sınıf öğretmenliği bolumlen-
nın, dort yıla çıkanldığı o gunlerde, Tur-
kıye'nın doksanlı yıllann ortası ıçın sı-
nıf oğretmenı gereksuıımı yıllık dokuz-
on bm, ondan sonrakı yıllar ıçın on ıkı
bın olarak belırtıldı Bu gerçek, yıllar-
dan ben bılınmesıne karşın sınıf öğret-
menliği bolumlennın 1997/98 eğıtım
oğretım yılı dahıl, toplam oğrencı kon-
tenjanlan halen beş bın cıvanndadır
Akademık personel açığı, başka fakül-
telerden geçen, yetışmış akademık ele-
manlarlakapatıldı Bukışıleralanlann-
da uzman, ama çoğunlukta eğıtım sorun-
lanndan uzak olanlardı Buna karşın,
genç arkadaşlar daha fazla ozel oğretım
yöntemlenne yönlendınlıp, alaneğitim-
cüer (uzmanlık alanlan, fizık edebrvat
gıbı) yetıştınlmeye başlandı
Eğıtım fakultelennm, dallanndakı
eğıtımın duzeyının yukseltılmesı, oğ-
retmen olarak ış bulma kolaylığının ya-
nında, dalında da ış bulma olanağının var
olması, lıse mezunlanmn, eğıtım fakul-
telennm ılgılı bölumlenne yönelmesi-
ru berabennde getırdı
Fen-edebıyat fakultelennm ılgılı bo-
lumlennı bıtırenlenn, dallannda ış bul-
ma şansının duşuk olması nedenıyle eğı-
tım fakultelenne olan ılgı arttı Bunun
sonucunda. eğıtım fakûltelennın gınş pu-
anlan yukseldı Fen-edebıyat fakûlte-
lennın mezunlanmn bellı bır kısmı, es-
kıden ben alan öğretmeni olmayı ıste-
mışlerdı
Ancak bu fakultelenn mezun sayıla-
nnın hızla artma&ı ve dallannda ış bul-
ma olanağının azalmasıy la bırlıkte, me-
zunlann çoğunluğunun öğretmenlığe
yonelmesıne yol açtı Esas gorev len, te-
mel bılımlerde nıtelıklı uzman ve araş-
tınnacı eleman yetıştırme olan fen-ede-
bıyat fakultelen, oğretmen yetıştınlen ku-
nımlara donuştüler ve kendılennı de
boyle algıladılar Fen-edebıyat fakulte-
lennden mezun ve alanlannda uzman
olanlann eksık olan pedagojık formas-
yonu bır sertıfıka (OFS) ıle tamamlan-
dı v e bu kışıler on dort-on sekız yaş gru-
bu çocuklanna alan dersi vermek ıçın
son derece uy gun duruma getmldıler Ge-
lecek yazımda "eğitinı fakultelerinin ye-
niden yapılanmasr uzennde duraca-
ğım
Zamanla değışık nedenlerden dolayı
buyuk oğretmen açığı yaşandı "Orta-
okul öğretmeni" açığı, lıse oğretmenle-
nnın alt smıflara ders v ermesıyle kapa-
tılmava çalışıldı Burada üzerinde du-
rulması gereken son derece onemli bir
konuyu açıkça beiirtmek gerekjyor: \\-
köğretimin ikinci basamağında sosval
bUgüerve fen bilgisi dersleri birkaç alan-
dan oluşur. Örnek olarakfizik.kiım a ve
biyolojiden oluşan fen hilgisi dersi, hem
konular vonunden, hem işleme ozelük-
lerinden hem de oğreneılenn vaş, ozelli-
ği bakımından, tek dallı lise oğretmen-
leri tarafından verilmesi uygun olma-
yan özel bir uzmanhk alaıudır.
Ilkoğretımın her ıkı basamağında öğ-
retmen açığı artınca, kendı dallannda oğ-
retmene gereksınım duyulmaması sonu-
cunda. bu oğretmenlenn (kımya, Al-
manca vb) alan dışı atamasına başlan-
dı Sonra eğıtım formasyonu almamış
fen-edebıyat fakultelen mezunlanmn
dışında da öğretmenlık uygunluğuna
bakılmaksızın, başvuran butün ünıver-
sıte mezunlannın oğretmen olarak ata-
ması yapıldı
Burada bır ozeleştın yapmaya gerek
vardır Eğıtım fakultelenne gelen bazı
meslektaşlar, kadrosuzluk nedenıyle eğı-
tım fakultelennde çalışmayı kabullen-
dıler, ancak eğıtım fakûltelennın sıste-
mını benımsemedıler Eğıtım fakûltele-
nnın ışlevıne ujgun konulan ele alıp
oğretmen yetıştırmeye'yonelık araştır-
ma yapmak yenne, yetışjıklen fakulte-
nın çalışma alanmdan uzaklaşamadılar
Bazı eğıtım fakultelen 'nde öğrencılenn
öğretmenlikbecerilerineönetn verflme-
yipalanbılgılenneyukknıldı Bunun dı-
şında yıllardan ben sınıf öğretmenliği
açığı bılınmesıne karşın bu bolumlere
fazla onem v enlmedı. kontenjanlan ge-
rektığı gıbı arttınlmadı
Sonuç olarak oğretmen yetıştınlme-
sı plansız. Mülı Eğıtım BakanlığYnın oğ-
retmen gereksınmesı dıkkate alınma-
dan gerçekleştınldı
Oğretmenlık nıtelığıne sahıp olma-
yanlann öğretmen olarak atanması hem
eğıtım fakultelennde ozel oğretım ders-
lenne yeterlı onem venlmemesı hem de
oğretmenlık uygulamasının gereğıne
uygun olarak yurutulmemesı. okullan-
mızda çağdaş ve venmlı olmayan eğı-
tım yontemlennın kullanılmasını bera-
bennde getırdı
Işlenen konularda yeterlı bılgılen ol-
mayan, çocuklann gelışımı ve ozel oğ-
retım yontemlennden haberdar olma-
yan "oğretmenler'', tamamen şekılcı bır
dısıplın ve ezbere dayalı bır oğretım uy-
guladılar Yukanda söylenenlerden an-
laşıldığı gıbı öğretmen yetıştınlmesm-
de gerçekten büyük sorunlar vardı
ARADABİR
Prof. Dr. MEHMET NEŞŞAR
Pamukkale Lnı\ Tıp Fakultesı Oğretım byesı
Tevflk Fikperten
Atatürk'e
Hülya Ergin'ın, Cumhunyet gazetesının (24 Ara-
lık 1997) 'Olaylar ve Goruşler' koşesınde yayımla-
nan ve Tevfik Fıkret'ın duşuncelen ıle yaşamının dı-
le getınldığı yazıyı okuduktan sonra şaınn duşunce-
len ıle gunumuz olaylan arasındakı benzerlıklen de-
ğeriendırmeyı uygun buldum (Tevfik Fıkret'ten alın-
tılar, metınde tırnak ıçensınde ve koyu ıtalık olarak
yer almaktadır)
Kuşkusuz, "Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür" ola-
bılmenın ılk koşulu, bıreyın "fıkır sahıbı" olabılmesı,
yanı "duşunebı/mesı'dır Duşunebılmeveozellıkleoz-
gOr duşunebilme ıse sanıldığı kadar kolay olmadığı
gıbı, Fıkret'ın omeğını verdığı bıreysel dürustluğün,
toplumsal sorumlulukla butunleşerek ya$am bıçimı
olarak^benımsenmesı de "Sis"ten "Şafak"a doğru
bır evnmı gerektınr Çağdaşlık ve gen kalmışlık ya da
katılımcı demokrası ıle monarşı arasındakı temel ay-
nm burada ortaya çıkar
Insanı obur canlılardan ayıran duşunebilme yete-
neğı, bır yandan gelışmenın lokomotrfını oluşturur-
ken ote yandan da, hemen her donemde ve her aşa-
mada bıreylenn fıkırten nedenıyle baskıya uğrama-
sına yol açmıştır Fıkret bu doğal olguyu hem yaşa-
mak zorunda kalmış hem de en guzel dıle getıren şa-
ırler arasında yer almıştır "inhına"yı (boyun eğme-
yi) reddettığı ıçın kopanlan onca "kelle"ye karşın du-
şunebılmenın tadını almış başlar ıse, hemen her do-
nemde ve her aşamada yıne de dık kalmayı surdur-
muşlerdır
"Kendı göklennde, yartbmsız kanat çtrpabilmek"
öncelıkle ufku gorebılmeyı gerektınr Bu ufka aklın
emeğı, emegın uretkenlığı, uretkenlığın genlığı (refah)
ve genlığın sevgıyı beslemesı ıle ulaşılabılır Akıl ve
emeğı ıle uretememış "efendiler" olanak buldukla-
nnda "doyunca, tıksınnca, çatlayıncaya kadar"
yemektedırler Dıkkat edılırse bu tembel "efendi-
ler"den oluşan toplumlann gelışemedığı, ılen kabul
edılen ulkelerde ıse bıreylerının gınşımcı, çalışkan ve
uretken oldukları açıkça gorulmektedır
Fıkret'ın dıle getırdığı toplumsal bozukluklar ve etık
çurumenın 130 yıldır değışmemış olmasının teme-
lınde "kulluk"\an bıreylığe geçememış olmak yatar
Osmanlı-demokrat çatışmasının ozunu de oluşturan
bu olgu, ozgur duşunce ve katılımcılığın onunu tıka-
makta, statukoyu korumak ve gunu kurtarmak adı-
na gelışme onlenmeye çalışılmaktadır Altı yuzyılı
aşan bır geleneğın kısa surede değışmesı kuşkusuz
kolay değıldır, ancak çıkış yolunun Mustafa Kemal
tarafından gostenlmış olduğu da yadsınamaz Bu-
yuk ondenn toplumun onemlı bır kesımı ıçın tek kur-
tuluş olarak yenıden doğuşu kadar, onun 60 yıl uzak-
tan ulaşan şahın bakışlanndan urkenlenn saldınlan-
nın doruğa ulaşması da bunu kanıtlamaktadır Ata'nın
geleceğı emanet ettığı, kulluğu kabul etmeyen ve sı-
nırlanamayan gençlenn her donemde, her grubun he-
defi olmasının temel nedenı de budur Gençlığın "baş
eğmesini" onlemek, değışık "tutsaklık boyundu-
ruklan" altına gırmeden duşunmelenne ve duşun-
celennı ozgurce soylemelenne olanak vererek, gu-
numuzun "sılık, korkak, donek ve suskun" ınsanla-
nnın yennı almalannı sağlamak zorunludur Ata'yı ne-
rede ıse unutarak oluşturulan yıkımın ayıbı geç de ol-
sa, ancak bu şekılde gıdenlebılır Bu gorev yaşam-
saldır ve öncelıkle eğıtımcılere duşmektedır
Son olarak, Tevfik Fıkret'ın çığlığına, Namık Ke-
mal'ın, ozguriuklenn baskı ve çağdışı kurallarla or-
tadan kaldınlamayacağını, bunun nedenının ıse ın-
sanın duşunme yeteneğının yok edılememesı oldu-
ğunu anlattığı başkaldınsı ıle yanıt vermek ıstıyorum
"Ne mumkun zulm ıle bıdat ıle ımhayı humyet
Çalış ıdrakı kaldır muktedırsen ademıyetten
1
"
Yağmalamada Yeni Yol!
G
A\. Dr. CENGIZ ABBASGIL
unlerdır TEKEL e aıt Akhısar Sı-
gara Fabnkası ıle Samsun ve
Yenı Harman adlannın karşılı-
ğında >abancı bır sıgara şırke-
tı, Bntısh Amencan Tobacco
(BAT) ıle yapılacak ortaklık tar-
tışılmaktadır Bu konuda ulkesını seven herke-
sın ve her kesımın, duyarlı olması beklenır Do-
ğal olanı da budur Çunku şımdıye kadar yapı-
lan uygulamalar, ozelleştırme ve yabancı ana-
mal (sermaye) gınşımlennm ulke çıkarlanna
uygun olmadığını ortaya koymuştur Ustelık bu
konudakı gınşımlenn yasalara uygun olmadığı
da Ana> asa Mahkemesı kararlan ıle açıkça bel-
gelenmıştır Durum boyleyken koru korûne bır
ınatla ozelleştırme adı altında ülke kaynaklan-
nı rasgele peşkeş çekercesıne davranmanın da
anlaşılır >anı kalmamıştır
Bu haınce ısrar, şu sıralarda TEKEL'ın başın-
da da kara bulut olmuştur Ulke servetlenmn he»
de yabancılarla bırlıkte yok edılmesının oyunu
TEKECde de sergılenmek ıstenmektedır Boy-
le bır gınşım ne ulke çıkarlanna ne de ekono-
mık kurallara uymaktadır Zıra gotureceğının,
getıreceğının kat kat fazla olacağı ışın başında
ortaya konanlarla anlaşıhruştır Bır fabnka ve ıkı
ad (ısım) hakkı karşilığında ortaya ne konursa
konsun, az kalacaktır
Ancak bundan da onemlısı anamalın yandan
fazlasının yabancı ortağa aıt olmasıdır Boyle-
ce hem malvarlığı hem de soz hakkı ıkram edıl-
mektedır Kıme
9
Yabancılara Bugınşımbaştaanayasaolmak
uzere gerek 4046 sa> ılı ozelleştırme uygulama-
sı ıle ılgılı gerekse 6224 sa>ılı yabancı serma-
>e ıle ılgılı yasalara da avkındır Nıtekım, üye-
lennın buyuk çoğunluğunu TEKEL ışçılennın
oluşturduğu Tek Gıda-lş Sendıkası. ışlemı ıptal
ıstemı ıle yargıya goturmuştur Bu nedenle ko-
nunun yasal ve yargısal boyutu uzennde durma-
yacağız Ancak konu gundeme gelmışken kımı
gerçeklen bazı çevreiere ve ozellıkle ilgili ügi-
sizlerin dıkkatıne sunmakta yarar ummaktayız
Gelincn bu aşama. Özal'ın kötu miraslanndan
birini daha sergüemiştir. O> nanan ov un da yeni
değildir. Ta seksenlı MİIara gıtmektedır. Oyun
ilk olarak vabancı sıgara ıthal ıznı ıle başlanuş-
tır. Ama hıç kımse ozellıkle ılgılı ılgısızler, ora-
lı bıle ohnamışlardır
Hatta Özal'ın buyuk ekonomık zekâsının ürü-
nu dı>e alkışlayanlar bıle olmuştur Bu konuda
en can alıcı gınşım 1986'da 1177 sayılı Tutun
ve Tutun Tekelı Yasası'nın tutun tekelını ongö-
ren 38 maddesı, 3291 sayılı yasanın 17 mad-
desı ıle kaldınlarak ortaya konmuşpır Gene ıl-
gıli ıfgısrzlerden ses çıkmamıştır Yapılan ışın be-
lırli bır senaryonun uygulama aşamalan oldu-
ğunu kımse gormemış ya da gormek ısteme-
mıştır
Yapılan ışın yabancı sıgara şırketlennın ken-
dı ulkelennde yasaklamalar nedenı ıle azalan tû-
ketım sonucu daralan pazarlannın yabancı ul-
kelerde yenıden yaratılmasına yonelık olduğu-
nu nedense kımse gormek ıstememıştır Merak-
lısı varsa bu konudakı oyunun çok güzel bır oze-
tını Cumhuriyrt'ın 16 Ocak '98 basımındakı
Deniz Som'un sutunundan ızleyebılır Olayın
bır başka ılgınç ve sınsıce yanı daha var Yapı-
lan ışın kamuoyundakı algılanması ozelleştırme
olmaktadır
Gerçı sonuç olarak bu bır ozelleştırme olmak-
la bırlıkte teknık uygulama yenı bır ortak bul-
mak ya da yenı bır ortakhk kurmak şckJınde or-
taya çıkmaktadır Eğer bu ış tutarsa az da olsa
ozelleştırmeler sonucunda ortaya çıkabılen ve
bılınen kımı engellerden kurtulmanın da yolu açıl-
mış olacaktır Doğaldır kı bu bızım kışısel sez-
gımızdır Ancak uzak bır olasılıkda değıldır Ya-
nı TEICEL'e ozel olarak uygulanan bu gınşımın
genelleştınlerek herturyağmalamanın yenı yo-
lu olmasından korkulur
Sırası gelmışken Tutun Tekelı Yasası'nın her
nasılsa kaldınlmamış ıkı maddesını ılgılılere
hatırlatmakta yarar ummaktayız Anılan yasa-
nın 29 maddesı, Bakanlıklararası Tutun Kuru-
lu'na, 30 maddesı ıse Mıllı Tutun Komıtesf ne
aıt olup bunlapn kuruluş ve gorev lennı duzen-
lemektedır Malıye, Gumrukve Tekel, Tanm ve
Tıcaret bakanlanndan kurulan bakanlıklararası
tutun kurulunun gorev ı mıllı tutun polıtıkasını
tespıt etmektır
Bu kurul gorevını venne getınrken yasa ge-
reğı, Mıllı Tutun Komıtesı'nın teklıf ve dılek-
lennı goz onunde tutmak zorunluluğundadır
Mıllı Tutun Komıtesı, bırçok resmı kuruluş tem-
sılcısıntn yanında zıraat odalan.tanm fakulte-
len, ve Turk/ye !şçı Sendıkalan Konfederasyo-
nu temsılcilennın bır ara>a gelmelen ıle kurul-
muş bır kuruldur Yasanın kendısıne verdığı gö-
rev olanağı nedenı ıle mıllı tutun polıtıkasının
oluşumunda etkılı gorev ûstlenebılır Şımdı ak-
la gelen soru, bu komıtenın yasaca kendısıne ve-
nlen gorev ı başanp başaramadığıdır Daha doğ-
nısu, bu komıte faalıyette mıdır
9
Eğer yanıt ha-
yırsa hemen faalıyete geçınlmelıdır Yok eğer fa-
alıyette ıse etkınlığını arttıracak gınşımlerde
bulunmak gerekır
Bu bağlamda, ışçı konfederasyonuna önem-
lı gorev düştuğu ınancındayız Zıra, hem kendı-
smın ulke genelındelü etkınlığı goz ardı edıle-
meyecek duzeydedır hem de kendısıne bağlı bu-
lunan tutun ışkolundakı ışçılenn örgutlen olan
sendıkanın gucu onemlı bır katkjdır Yeter kı
cıddı olarak çaba göstenlıp olayın ustune gıdıl-
sın ve bu guç, ulke çıkarlan ıçın kullanılsın
Boylece, bu konudakı onemlı ulusal çıkarlann
korunmasında, sadece dort hukumet uyesmden
oluşmuş bır sıyasal kurulun tek söz sahıbı ol-
masının onune geçılebılır ınancındayız
Bizleri yıllardır,
bir sırrın ya da bazı sırlann
korunması adıoa
katillerimizle bir arada,
yan yana yaşamaya
mahkûm edenlerin
yargı önüne getirilecekleri
günlerin uzak olmamasını
beklijoruz.
İPEKÇİ AİLESİ
Kankatür sanatının büyük ustası
ALİULVİ
ERSOY
Uluslararası Hürnyet Karikatür
Yanşması Seçicıler Kurulu'nun
süreklı üyesı olarak, yanşmamızın
bugünkü düzeyine ulaşması içın
on dört yıldır emek verdın. Seni
unutmayacağız...
Aydın Doğan Vakfi
Yanşnıalar Koordinatörlüğü
Büyük usta
AIİULVt
çizgilerinde yaşıyor.
KARİKATÜR VAKFI
Sevgılı dostumuz ressam
ÖZERKABAŞ
aramızdan aynldı. Yapıtlan ve anısı yaşayacak. Sevgılı kızı
Kabaş'ın, yakınlannın ve dostlannın
acısını paylaşınz
BtLGECAN ALKOR, RABÎA ÇAPAN, ÜLFET-MENGÜ ERTEL,
CANDEĞER FURTUN,
BtLGE GÜRMAN, SEVÎM KI^ALI, SEYHUN-ERCAN TOPUZ.
Profesör
ÖZER KABAŞ'ı
(Ozer Ağabeyimizi)
yıtırmış olmanın uzuntusu ıçındeyız
ADASAJNAT
MEHMET - BUKET GÜRELl ve NURİ KUZUCAN
Değerlı kültür adamı, ressam, eğıtımcı ve derneğimız üyesı
ÖZER KABAŞ'ın
kaybından denn uzüntü duyuyor, kendısını saygıyla anıyoruz.
LLUSLARARASI PLASTİK SANATLAR DERNEĞİ
Dunya Sağlık Teşkılatı Kalp ve Damar Hastalıklannı
"Dünyanm 1 Numamlı İnsanlık Düşmanı"
ılan ettı
TURK KALP VAKFI
79 Mayıs Cd No 8 Şışlı/İSTANBUL
Tel (0 212) 212 07 07 (pbx) 10 Hat
Faks (0 212) 212 68 35
ACI KAYBIMIZ
Cemıyetımızın uyesı, basin kartı sahıbı, değerlı arkadaşımız
YALÇIN ÖZENER
1 Şubat 1998 Pazar gunu vefat etmıştır Vefatı camıamızda buyûk uzuntu yaratan Yalçın
Özener'ın cenazesı 2 Şubat 1998 Pazartesı gıınu saat 11 4S'te Turkıve Gazetecıler
Cemıvetı nde vapılacak torenın ardından Fatıh Camıı'nde kılınacak öğle namazını
takıben Topkapı Eskı Çamlık Mezarlığı nda toprağa \ enlecektır Yalçın Ozener'e
TanrTdan mağfıret, kederlı aılesıne ve uyelenmıze başsağlığı dılerız
TÜRKfYE GAZETECÎLER CEMtYETÎ
CUMHURİYETTEN
OKURLARA
ORHAN ERİNÇ
Ali Ulvi Yok Ama
Karikatürleri Var
Her ışın zor bır yanı vardır Hele profesyonel bır ça-
lışmayı amatormuşçesıne surdurme alışkanlığını ko-
rumayı ılkelennız arasında saymakta dırenırsenız
zor, daha da zor olur
Kendınıze duyduğunuz saygıyı zedelersenız, çev-
renıze de okuriarınıza da saygı duymamaya başlar-
sınız
Ali Ulvi, bu goruşu Babıâlı'de yaşama geçıren
buyuklerden bırıydı Bu nedenle de kendısını yenf-
lemenın zorunluluğuna ınanmıştı Okurlanna duy-
duğu saygıyı ancak bu yolla surdurebılırdı Surdur-
du de Yoksa 50 yılı Cumhunyet'te geçen 58 yıllık
kankatür seruvenınde hep onde olup, hep ayakta ka-
labılır mıydı''
Bır kankaturu çızmek ıçın harcanan çını murekke-
bını yazı yazmak ıçın kullansanız, kelımelen yakla-
şık 100 harflı bır cumle oluşturursunuz Bu cumle-
nın, kankaturun anlattığını anlatabılmesı ıçın bıroz-
deyış değerınde olması gerekır Her gun bır ozdeyış
yaratmak ıse olanaksızdır
Ama çızgı sanatını bınkımınızle ve dunya goruşu-
nuzle yoğurarak kullanırsanız her gun hıç unutulma-
yacak, her zaman da taze kalacak bır yaprt oluştu-
rursunuz
Yalnız ulkenızın değıl, dunyanın sayılı çızeıien ara-
sında anılırsınız
IşteAlı Ulvi bu nrtelık ve nıcelıklen ıle yaşadı ve ara-
mızdan aynldı
By-pass amelıyatı ertesınde hıç amelıyat olmamış
gıbı gorunuyordu Goğsune yapışık ve bılgısayara
bağlı kordonların ızın verdığı uzaklıktakı dıvana ge-
çıp oturuyor, sohbet edıp okuyordu.
Salı gunu eve çıktığı akşamkı konuşmasında "Çok
yorgun ve halsızım" demış, dığer arkadaşlara sor-
duğu gıbı banada "yoksa oluyormuyum?" dıye ek-
lemıştı Narkozdan ve yattığı ıçın kaslannın gevşe-
mesınden olduğunu soyleyıp moral vermeye çalış-
tım Yenıden konuşmak ıçın sozleşıptelefonu kapat-
tık Nereden bılebılırdım kı artık hemen hepsı bır
başyapıt olarak olumsuzleşen kankaturlen ıle yaşa-
yacak
Cumhunyet buyuk bır aıle Geçen hafta bır baş-
ka kaybın acısını daha yaşadık Ofsetten oncekı do-
nemde, harflerın kızgın potalarda enmış kurşun ka-
nşımıyla satır halıne getınldığı gunlerde (Bu ışı ya-
panlara operator denırdı) gazetemıze uzun yıllar
emeğı geçmış olan Necdet Hazan da aramızdan ay-
nldı Gece nobetlennde bır yandan çalışırken bır
yandan da potasının ustunde kâğrtta pastınmaya da
balık pışırerek yemeğını hazırlayan Necdet Usta ar-
tık anılarda kaldı Bılgısayarla yazı dızmek şımdı da-
ha kolay Ama asıl ışının dışında Lınotıpın sağladığı
keyrfler de yok oldu
•
Azerbaycan'da Haydar Alıyev'e karşı duzentenen
darbenın onlenmesınde onemlı rol ustlenen, eskı
MİT Musteşar Yardımcısı Ertuğrul Guven, Susur-
luk halkasımn bu ayağihi Arikara Büromuzuh diş hM"-
berleredıtoruLaleSanibrahımoğlu'naanlatti Olay-
larataraf olan ılk ağızdan yapılan bu açıklamalar, çe-
te orgutlenmesının petrol ve doğalgaz boru hatlan-
na uzanması ve ıstıhbarat operasyonlanna getınlen
ozeleştırıler açısından onemlıydı
•
Bır bolumu sansur edılerek açıklanan Susurluk
raporundakı karanlık bağlantılarla ılgılı değeriendır-
meler ve gızlenen bolumlere ılışkın kulıslen Alper Bah
lı yazdı
•
Turkıye'nın ınsan haklannda sınıfta kalırken yok-
sulluk sıralamasında on sıralarda yer aldığını Merih
Ak haberleştırdı
• '
Manısaiı gençlerle ılgılı davanın Yargıtay'da bozul-
masjnın ardından ıkı yıldır buyuk sıkıntılar çeken
gençlenn duygulannı Necatı Aygın aktardı
Başbakanlık Teftış Kurulu Başkanı Kırtlu Savaş'ıı
Susurluk raporunda Ozgur Ulke gazetesı'nın borri
balanmasının Kurt ışadamı Behçet Cantürk' ^
dağı vermek ıçın gerçekleştığı açıklamasının buyu
bır kronolojik hata olduğunu Aykut Kuçükkaya ol
tayaçıkardı Çunku Ozgur Ulke gazetesı bombal
madan 11 ay once Behçet Canturk oldurulmuşt
Raporda aynca havaya uçurulan gazetenm adı
özgur ulke yenne Ozgur Gundem gazetesı ol
yanlış yer aldı
•
Azerbaycan'dakı darbe gınşımınde yer aldığı ı<
dıa edılen Ferman Demirkol'un İU Hukuk FakutteJ
sı'ndekı sozleşmesının 1 yıl uzatılma ışlemının h *
kuk dışı olduğunu Cem Ulutaş haberleştırdı
Susurluk raporuyla gundeme gelen kumarhaneç-
ler konusunda donemın Tunzm Bakanı Abdulka<fi|'
Ateş'le Devnm Sevımay goruştu Ateş, Ömer Lüfr
fü Topal'a casıno açmak ıçın en fazla ızın veren ba{-
kan olduğu ıddıalanna karşılık olarak prosedurufı
gereklennı yenne getırdığını, asıl onemlı olanın T<^
pal'a temız kâğıdı verenlenn araştınlması olduğurji
söyledı •;
• j
Önumuzdekı pazartesıye kadar gonlunuzce tjf
hafta geçırmenız dıleğı ve saygılanmızla
orhan.erınc(« raksnet.com
Üyemiz
Prof. Ozer
Kabaş'ı
kaybettik.
Hepimizin başı sağolsun.
DAYANIŞMA
PARTİSI