Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 2 ŞUBAT 1998 PAZARTESİ
HABERLER
KUTLU SAVAŞ'IN HAZIRLADICI SUSURLUK RAPORU'NUN TAM METNİ - 6
Sakallı terminatör: YEŞÎL
G
örüştüğümüz Gümrük Teşkilatı şoförü
Kemal Uzuner, Cem Ersever'm evıne
geldiğini, kapalı valizini aldığını. diğer
kişilerin de eve geldiğini, sonra gittik-
lerini anlatmakta ve Cem'le yıllara da-
yalı ilişkisini açıklamakta, ancak silahlı mücadeleye
alışkrn ve yatkın Cem ve arkadaşlannın o saatlerde
ve ev dışında kaybolmasına hiçbir açtklık getireme-
mektedir.
Aslında görüştüğümüz onlarca kişiden sonra ola-
yın cereyan tarzı hakkmda bir şüphe duymamak ge-
rekir. Ersever'in zararlı olmaya başladığı. giderek
devleti ve kunımlannı hedef tuttugu, ilişkilerinin
yanlış boyutunun büyüdüğû ve yargı önünde bır ce-
zayı hak ettiği muhakkaktır. Burada, olayı uzunca
anlatarak Sn. Başbakan "ın dikkatine sunmak istedi-
ğimiz temel husus; bu dönemde Ankara'da oluşan ha-
vanın göstergesi olması itibanyla bu konunun taşı-
dığı önemdir.
MÎT'in tabiriyle, yakalayanlar Cem'i ve arkadaş-
larını "İnfazgrubuna teslim" etmişlerdi. "tnfazgnı-
bu" ibaresi kanaatimizce birçok olayın düğüm nok-
tasıdır. "tnfaz grubu"na kim emir verebilir? Böyle
bir grubu kimler kurabilir? Devlette bu yetki olacak-
sa sistem nasıl işleyecektir? Ve hangi amaçla bu sis-
tem çalıştınlacaktır?
Şu husus bilinmektedir. OHAL bölgesinde bu ka-
rar mercii; başçavuşlara, komiser yardımcılanna. çok
daha önemlisi bu yetki dünkü terörist yannki potan-
siyel suçlu itirafçılara kadar inmiştir. 1996 yılında ko-
lordu komutanının her türlü düzensizliğe son vermek
için harekete geçmesi, bu adam öldürmedeki keyfi-
liği de bir noktaya kadar önlemiştir. Çünkü, mahke-
melere kadar gitmiş bir konu nedeniyle elden ele tes-
lim edilmiş kişilerin, devlet elindeyken köprü altın-
da ölü olarak bulunmasının faili meçhul olamayaca-
ğı aşikârdır.
OHAL bölgesinde bunlar olurken, Cem Ersever
ve arkadaşlannın Ankara'da faili meçhul bir cinaye-
te kurban olmalan, artık kamu yarannın dışında ka-
mu zaran tevlit eder boyutlara gelindiğini ispat eden
bir örnek oluşturmaktadır.
M A H M U T Y I L D I R I M ( Y E Ş İ L )
Sn. Başbakan'a hiçbir açıklama yapmadan,
MlT'in Yeşilhakkındaki tespitlerini, olduğugibi tak-
dim etmekte fayda görülmüştür. Burada yer almayan
ancak devlet kurumlarımızın üzüntü verici ve mut-
laka tahsis edilmesi gereken tutumlannın delili olan
farklı ilişkilere daha ileride temas edilecektir.
Aşağıdaki ifadelerin tamamı, değiştirilmeden Mil-
li tstihbarat Teşkilatrmızın cümleleriyle sunulmak-
tadır.
YEŞtL KOD MAHMUT YILDIRIM
' Gerçekadı: Mahmut Yıldınm <''-)'"'• ' ' ^~\
Kod adı: Ahmet Yeşil- Mehmet Kırnua Tire-S»-
kalb-Terminatör
-Satth-Derdioğlu, Bingöl/Solhan 1953 doğumlu-
dur.
- 08.04.1973 tarihi itibariyle BingöiyGenç Ilçe Jan-
darma Komutanlığı tarafindan faydalanılmıştır. Ay-
nı tarih itibariyle, verdiği bilgilerin anılan komutan-
lıkçadeğerlendirilmesinde güçlük çekildiği gerekçe-
siyle teşkilatımıza devredilmiştir.
- Anılan tarihte Tatvan Bölge Müdürlüğümüz ta-
rafindan faydanılmaya başlanmıştır.
- Ekim 1973-Kasım 1975 tarihleri arasında asker-
de olması nedeniyle temas kurulmayan adı geçenden
askerliği sonrası Milli Görûş konusunda istifade edil-
meye başlanılmıştır. Ancak Mayıs 1989 ayında ya-
ratmış olduğu çeşitli komplikasyonlar nedeniyle teş-
kilatımızla ilgisi yeniden kesilmiştir.
- Bilahare şahıs, Tunceli J. Blg. Komutanı'nın
emirleriyle ve anılan komutanlık adına, Nazimiye
ve Ovacık bölgelerinde istihbari bilgıler toplayarak,
güvenlik kuvvetleriyle birükte uygulamalara katıl-
mıştır.
Klmllğl deşifre oldu
- Bu çalışmalar sonucunda bölgedeki vatandaşlar
nezdinde deşifre olması nedeniyle. Jandarma Asa-
yiş Komutanı tarafindan Diyarbakır'a çekilmiştir.
Bu dönemde Tunceli J.A.K.'lığmda bir personeli-
mizle tanışan adı geçen, Diyarbakır'daki Jandarma
Asayiş Komutanı 'na bağlı olarak kırsal alanlarda ça-
lışmalar yaptığını ifade etmiştir.
- Mart 1992 ayında Tunceli Güvenlik Komutanı-
na bağlı olarak faaliyet yürüten şahıs; ilgıli binmi-
miz personeli ile yaptığı bir sohbette. Tunceli'deki P-
KX faaliyetini drije eden Aysel Doğan'ı illegal ola-
rak sorguya alacağını, konuşmadığı takdirde ortadan
kaldıracağını, ifade etmesi üzerine. personelimiz ta-
rafindan "Böyle bir evlemiyapmamasr yönünde ik-
na edilmiştir. 17.03.1993 tarihinde ilgili birimlerimi-
ze, "Adı geçen ile komplikas\onlara neden olabilccek
bir kişi olması nedenhle, kati surette temasta bulu-
nulmamaana azami özen gösterilmesi" yönünde ta-
limat verilmiştir.
- 27.05.1992 tarihinde Muş ilinde güvenlik kuv-
vetlerince yakalanan 5 PKK mensubu, sorgu ama-
cıyla Özel Harekât Şb. Md.'ne götürülmeleri sırasın-
da adı geçen tarafindan öldürülmüşlerdir. Bingöl bi-
rimimizde görevli 2 personelin de admın geçtiği olay-
la ilgili olarak, 28.05.1995 tarihli AhmetYeşfl adı, im-
zası ve "Asayiş Kolordu Komutanlığı Görevüsi" iba-
reli bir yazı bulunmaktadır.
- Olay sonrası şahısla ilgili olarak intikal eden bil-
gilere göre. adı geçen Bingöl birimimiz tarafindan,
Asayiş Kolordu Yrdc.'nm da bulunduğu bir ortam-
da, Bingöl tl Jandarma Komutanı'nın makam oda-
sında tanınmış ve anılanın (M. Yıldınm) para talebi
üzerine Asayiş Kolordu K. Yrdc. tarafindan para ve-
rilmesinin emredıldiği hususu müşahede edilmiştir.
- Adı geçen, 05.05.1992 tarihinde Muş Valisi,
Emn. Md., tl Jan. K. ve Bingöl Blg. Md/nün hazır
bulunduğu tl Emnıyet Komisyonu toplantısına katıl-
mışnr. Toplantıda Bingöl birimımizden yardım gör-
mediğini ifade etmiştir.
- 07.12.1992 tarihinde Elazığ Emn. Md.lüğü sor-
gu bürosunda karşılaşılan şahsın ısrarlı talebi üzeri-
ne yapılan görüşmede; 1991 yılı içerisinde Muş-Bu-
lanık ilçesi arasında bulunan Jandarma Karakolu'na
eylem yapma hazırlıgındaki 3 teröristi Jandarma tim-
leri ile birlikte ölü olarak ele geçirdiklerini. yine ay-
nı yıl Muş'ta tespit ettiği A. Ocalan'ın kuryesi olan
Hatay'lı bır bayanı (muhtemelen Neval Boz) angaje
ederek, Ankara'da JlTEM'de görevlı bir binbaşı
(Cem Ersever) ile taruştırdığını belırterek, teşkilatı-
mız ile çalışmak istediğini ifade etmiştir. Şahsın bu
teklifi kabul edilmemiştir.
- 27.01.1993 tarihinde Tunceli'de PKK'nin para
istediği şahıslar arasında yer alması nedeniyle gözal-
tına alınan ve bilahare serbest bırakılan Celal Yaşar
ve Kemal kod isimli şahıslann da yer aldığını, ken-
disinın de (Muhsin Gül) zaman zaman Jandarma'nın
bazı görevlerinde çalıştığını,
- Ankara Elmadağ ilçesi yakmlannda öldürülen
emekli Binbaşı Ahmet Cem Ersever'i (Yeşil kod)
Ahmet Demir. itirafçı (General Zinnar kod) Alaat-
tin Kanat, (Mete kod) Ibrahim Babat ile Hoca kod
(ismi bilinmeyen) Antep şivesi ile konuşan gözlük-
lü 35 yaşlannda, kısa boylu şahıslann öldürdüğünü,
Daha sonra A.C. Ersever"in arkadaşı Mustafa De-
niz ve sevgilisi Neval Boz'un da aynı şekilde öldürül-
mesini müteakip, adı geçenlerin silahlannı Ankara
Aydınlıkevler semtındeki Jandarma tstihbaratına bı-
raktıklannı ve otobüsle gidecekleri yerlere gönderil-
diklerini,
'Komlnüstlerî öldürüyorum'
- Yeşıl Kodun her zaman "23 yıldır bu işleri yap-
bğııu. öldürdüğünü ve öldürttüğü kişilerin komünist
okuığunu" sürekli olarak kendilerine söylediğını. bu
suretle her öldüreceği kişilere komünist damgası vu-
rarak, çevresinde topladığı itirafçı ve diğer şahısla-
nn beynini yıkadığını,
- Aynca C. Ersever olayında kullanılmak üzere
Mesut Mehmetoğhı ve Serdar Od isimli itirafçılann
da aynı günlerde uçakla Ankara'ya götürüldüğünü.
ancak adı geçenlerin "Bu olaya girmeyeceklerini"
söylemeleri üzerine silahlannın alınıp. geriye gön-
derildiklerini, bu bilgilerin uçak kayıtlanndan teyid
edilebileceğini,
adlı şahıstan, PKK mıiitai., ;,,a.ik^, •,«. ^ ; , ^ ; ^ . ı . .
ikı adamı vasıtasıyla para talebinde bulunmuştur.
- 16.02.1993 tarihinde Diyarbakır JÎTEM Grup
Komutan Vekili, ilgili birimimizle yaptığı görüşme-
de; adı geçenin teşİtilatımızla ilışkı kurmak istediği-
ni, yanında Muş alan sorumlusu bulunduğunu, Şem-
dinSakık'ı öldürmeyi planladiğını ve eylemden son-
ra Isviçre'ye gitme garantisi istediğini belutmıştir.
Alınan teklif kabul edilmemiştir.
- 07.08.1993 tarihinde ElazığTCarakoçan'da jan-
darmaya teslim olan PKK mensubu SaBh Derviş ad-
lı şahsın ifadesinde; Jandarma Komutanı tarafindan
tanıştınldığı Mahmut Yıldmm'ın "MİTte çahşöğı-
m, Güneydoğu Anadolu sorumluluğunu \ ürüttüğü-
nü,kendisinieğiterek>IİTealacağınısöj1ediğini" be-
lirtmiştir.
- 1994 yılı itibariyle Diyarbakır Cezaevi'nde tu-
tuklu bulunan Muhsin Gül (Kod adı: Kekeç-Pepe-
Metin), 22.07.1994-16.08.1994 tarihleri arasında Di-
yarbakır Cinayet Büro Amirliği'nde verdiği ifadeler-
de Ahmet Demir ile ilgili olarak;
"- 06.04.1994 tarihinde Diyarbalar Şehitiik Ma-
hallesi 75. Sokak 31 No'lu adresinden kaçınlan ve
01.06.1994 tarihinde Mardin yolu 10 Gözlü Köprü al-
tuıda cesedi bulunan Bayram Kanat'ın, Diyarbakır
Jandarma'dagore> li bulunan Ahmet Demir'in plan-
lamasıyla kaçmldığını'",
- Ba>Tam Kanat'ın kaçınlışı sırasında Star mar-
ka bir tabanca ile Uzi marka otomatik bir tabanca-
nuı da adı geçenin evınden gaspedildiğıni, bu olay-
da Ahmet Demir'in yanı sıra Jandarma'da görevli Ali
YEŞİL
MİT
AJANI'
07.08.1993
tarihinde
Elazığ/
Karakoçan'da
jandarmaya
teslim olan
PKK
mensubu
Salih Derviş
adlı şahsın
ifadesinde;
Jandarma
Komutanı
tarafindan
tanıştınldığı
Mahmut
Yıldırım'ın
"MlT'te
çalıştığını,
Güneydoğu
Anadolu
sorumluluğunu
yürüttüğünü,
kendisini
eğiterek
MİT'e
alacağını
söyiediğini"
belirtmiştir.
- L>ı> JI bakır Jandarma sorgu bölümünden Devlet
Güvenlik Mahkemesine sevk edılen Muş Bulanık
Hoşgeldi Köyümuhtannm. îstanburdadolmuşçuluk
yapan ağabeyinin kızı Zeynep Baba ile Bitlis lli Tat-
van Ilçesinde (babası marangozluk yapar) Şükran
Mizgin'in, ilk sorgulamalanndan sonra (serbest bı-
rakılmalannı müteakip, A. Demir ile Elazığ'da ika-
met eden Rezzak kodun, bu şahıslan alarak bır müd-
det işkence ve zorla tecavüz ettiklerini, Şükran Miz-
gın'i Muş girişinde bulunan köprünün altmda öldür-
düklerini, Zeynep Baba'ya ise ne yaptıklannın bilin-
mediğini.)
Banka hesabında trilyonlar
- A. Demir ile A. Kanat'ın 1994 Mart ayı içinde
Diyarbakır'da halk otobüsü şirketi kurmak amacıy-
la Yıldız Yapı Koop.nde Md.lük yapan Ahmet Ka-
ya ile aynı kooperatifte yetkili bulunan Musa Fi-
dan'dan. şirkete üye yapmak bahanesiyle para aldık-
lannı. bunun yanı sıra kandırdıklan kişilerden de
toplam 3 milyar lira topladıklannı, MHP Dyb.İl Baş-
kanı FbrahimVığit'inde 600.000.000. TL.sını aldık-
lannı. ilk etapta topladıklan bu paranın 600.000.000.-
Tl.sını A.Demir'in Elazığ Ziraat Bankasmda, A.De-
mir adına kayıtlı (3003-30) nolu hesabına yaürdık-
lannı, adı geçenin bu hesabında trilyonlan bulan pa-
rasının bulunduğunu.
- Mart 1994 ayı itibariyle A.Kanat'ın kendisini
MHP Güneydoğu sorumlusu olarak tanıtmaya baş-
ladığını. bu dönemde Diyarbakır MHP tl Başkanı Ib-
rahim Yiğit ile arasının bozulduğunu, o tarihlerde
A.Demir ile A.Kanat'ın İ.Yiğit'i kalmakta olduğu tu-
ristik otelden alarak öldürmek amacıyla götürdükle-
rini, daha sonra bilinmeyen bir nedenle serbest bı-
raktıklannı. söz konusu şirket ile ilgili birmiktarpa-
rayı I.Yiğit'ten bu şekilde aldıklannı,
- Şöz konusu olaya Devegeçidi'nde uzman çavuş
ve Kürşad kod (GüJteldn Sütçü). itirafçı İsmail Ye-
şilmen ve itirafçı Burhan Şare'nin tanık olduklannı,
(-Batman'da millerv ekili Mehmet Sincar'ı Alaat-
tin Kanat, MesutMehmetoğlu. tsmail Yeşilmcn ve Ye-
şil kod Ahmet Demir'in birükte planlavip öldürdük-
lerini) bu ota> dan sonra A.Kanat1
ın "Kendisindega-
rantfli imzah kağıt olduğunu" söylediğını,
- A. Demir'in zaman zaman kendisı (M.Gül) ve
diğer arkadaşlanna "İstanbul mafvasını çökerttiğini,
Behçet Cantürk ve aynı şekilde öldürülen diğer maf-
ya ve PKK yanhlannı kendisinin planlayıp öldürttü-
ğünü'' söylediğini,
- Vedat Aydın ve Musa Anter'in öldürülme olay-
lanm da bizzat A.Demir'in planlayıp uygaladığını,
- A.Demir ve A.Kanat grubunun PKK damgalı
tehdit mektuplanyla Diyarbakır ve çevre illerden çok
miktarda para tahsil ettiklerini. bu tahsilatlardan 1993
yılında Melikahmet Caddesi'nde bulunan ve beyaz
eşya ticareti yapan "Cezayir Tlcaret, Öz Diyarbakır,
Diyarbakır Sur. Diyarbakır İtimat" firmalan ile
"Ceylan inşaat İntim İnşaatşirketleri''ne tehdit mek-
tuplannı kendisinin (M.Gül) verdiğini, tahsilatın ise,
Mesut Mehmetoğlu ve A.Kanat tarafindan yapıldı-
ğını,
-1993 yılında PKK davasından Diyarbakır E. Ti-
pi Cezaevinde tutuklu bulunan "Sedef Tıcaret Şirke-
ti" sahibinin kardeşi Abdulkerim Avşar'm itirafçı
koguşuna alınmasını sebep gösteren A. Kanat tara-
findan, Sedef Ticaret'ten 1 mıryar TL. tahsil edildi-
ğini, 1994 yılında bu taleplerini yinelediklerini, an-
cak istenilen para verilmeyince, şirket ortaklanndan
M. Şerif Avşar'ı öldürdüklerini, bu olayın bilinme-
yen bir nedenden dolayı ortaya çıkanldığını,
- Yeşil kod Ahmet Demir'in planlaması doğrul-
tusunda, 10 Ekim 1993 tarihinde Lokman Zuhurfi
(Abdurrahman oğlu 1977 Lice dogumlu) ve amca-
suıın oğlu Zana Zuhurli (18 yaşında) ile PKK mili-
tanı maskesi altında irtibat kuruldugunu, adı geçen
şahıslann daha sonra Mesut Mehmetoğlu, Alaattin
Kanat ve sivil kıyafetli iki asker tarafindan kendile-
rinde bulunan "81-82 telsiz kod'unu kulianmak su-
retiyle Şehitiik Mahallesindeki evlerinden almdıgı-
nı, kısa bir sorgulamadan sonra Pağıvar beldesi, Sa-
ran Tuğla Fabrikasını Bismil istikametini 4 km. geç-
tikten sonra öldürüldüklerini,
- 20 Ekim 1993 tarihinde Av. Hüsniye Öhnez'in
Bismil yolunda öldürülmesı ile ilgili Serdar OD, M.
Mehmetoğlu ve kendisine (M. Gül) görev verildiği-
ni, H.Ölmez'in öldürme eyleminin bizzat kendisi
(M.Gül) tarafındaa gerçekleştirilmesi emrini aldığı-
nı, ancak eylemi gerçekleştiremediklerini,
Baro ba;kanını öldüremedlk'
- Diyarbakır Baro Başkanı Fethi Gümüş ile Ela-
zığ/Karşıyaka Fen Lisesi'nde görevlendirilen öğ-
retmen Suphi Koç'un öldürülmesi yönünde de tali-
mat aldığını, ancak her iki eylemi de gerçekleştire-
mediklerini.
- Bahse konu olaylann planyıcısı ve yürurlüğe ko-
yuculannın J. tsth.'da Kerim Binbaşı olarak tanınan
Abdulkerim Kırca. Ahmet Demir ve Alaattin Ka-
nat olduğunu,
- Ülkeyi daha iyi günlere götürmek ve terörden
temizlemek amacıyla kendisi gibi itirafçılan kandı-
ran bu şahıslann. daha sonra bu işleri şahsi amaç-
lan için yaptıklannı, kadın ve kızlara tecavüz ettik-
lerini ve elde ettikleri para ile lüks hayat yaşayıp
mülk edindiklerini öğrendikten sonra kendisi ile
birlikte itirafçılardan Adil Timurtaş, ismail Yeşil-
men, Burhan Şare ve Serdar OD'un gruptan aynl-
dıklannı,
- Ancak geçim kaynaklan olmadığı için gasp ve
soygun gibi olaylara kanştıklannı,
- Her infaz sonrasında Kerim Binbaşı, Yeşil ve A.
Kanat tarafindan kendilerine 10.000.000 TL. harç-
hk verildiğıni. geri kalanlannın ise teşkilata mal
edildiğinin anılan şahıslarca söylenildiğini,
- Kendisi (M.Gül), A. Demir, l.Yeşilmen ve B.Şa-
re'ninikameteüneleri amacıyla. "OfisGevranCad.
Veniçeri Apt Kat2 No:6" adresınde ev tutulduğu-
nu, aynı evde bulanan siyah ajandada Yeşil'e ait bir-
çok sırlann saklı olduğunu.
- ERNK mühürlü bloknot şeklindeki para tahsil
makbuzlannın ise. 1.5 yıl önce Ankara'da uçakla ya-
kalanan bir PKK'liden ele geçirilen makbuzlar ol-
duğunu. bu makbuzlann Ank.J.tsth. tarafindan A.
Demir'e intikal ettinldiğinı. anılanın da bu koçan-
lan kendisi ve diğer arkadaşlannın vasıtasıyla tah-
sil ettiğini. bu makbuzlarda tehdit şekli ve isteneck
para miktannı, Yeşil, Kanat. Yeşilmen ve M. Meh-
metoğlu'nun belirlediklerini.
- Cezaevine konulduğunun 2. günü A. Demir'in
kendisinin (M. Gül) yanına gelerek "Çekoslavak
marka 15'h silah konusunu emniyet müdüriüğüne
niçin söylediğini'" ve "benim hakkunda başka nekr
söyiedin" diye sorduğunu. kendisinin ise işkenceye
dayanamadığı için söylediğini beyan ettiğini,
Sürecek
Savaş Buldan cinayetinde iki çelişki
Davanın görüldüğü AİHK'ye yazılı bir savunma gönderen Türk hükümeti, Savaş Buldan cinayetinin siyasi olmadığını,
uyuşturucu işi nedeniyle iç hesaplaşma sonucu öldürüldüğünü savundu. Susurluk raporunda ise 'Cinayet, çetenin işi'.
HULYA TOPCU
Kutlu Savaş'ın hazırladığı Susurluk
raporunda devlet içindekı bazı güçler
tarafindan öldürüldüğü kabul edilen
Kürt işadamlanndan Savaş Buldan la
ilgili olarak Avrupa Jnsan Haklan
Komisyonu'na yazılı bir savunma
gönderen Türk hükümetinin, cinayetin
siyasi olmadığını savunduğu ortaya
çıktı. Devletin bu cinayetle ilgili
olarak iki farklı tespitte bulunması
Buldan ailesini harekete geçirdi.
Bujdan'ın ağabeyi Necdet Buldan'la
eşi Pervin Buldan, devletin,
yakınlannı faili meçhul cinayetlerde
kaybedenlere açıklama yapması
gerektiğini vurgulayarak. raporun
AtHM'ye delil olarak sunulacağını
belirttiler. Başbakanlık Teftiş Kurulu
Başkanı Kutlu Savaş'ın hazırladığı
Susurluk raporunda Kürt işadamlanna
yönelik cinayetlerin, devletin bazı
güçlerince işlendiğinin kabul
edilmesi, yakınlannı faili meçhul
cinayetlerde kaybedenleri isyan
ettirdi. Yeşilyurt'ta bulunan Çınar
Oteli'nin casinosundan bazı sivil
kişilerce alınan Savaş Buldan'la
arkadaşlan Adnan YıkluTnı ve Hacı
Karay'ın cesetleri 5 Haziran 1994
tarihinde Bolu Yıgılca ilçesi Karakuş
köyü yakjnlanndaki Taşlı mevkiinde
bulunmuşru. Üç işadamına ölmeden
önce işkence yapıldığı. otopsi
sonucunda anlaşılmıştı. Savcılığa
birçok kez suç duyurusunda bulunan
Buldan ailesi 1995 yılı başlannda da
Avrupa Insan Haklan Komisyonu'na
başvurmuştu.
Bu dava ile ilgili olarak 1996 yılında
AlHK'ye yazılı bir savunma gönderen
Türk hükümetinin. Buldan cinayetinin
siyasi olmadığını savunduğu ortaya
çıktı. Yazılı savunmada. cinayetin
uyuşturucu işi nedeniyle iç
hesaplaşma sonucunda işlendiği
öne sürüldü. Başbakan Mesut
Yıhnaz'ın talimatıyla Susurluk
raporunu hazırlayan Kutlu Savaş.
Kürt işadamlanna yönelik cinayetlerle
ilgili bölümde Türk hükümetinin
önemli bir çelişkisinin gundeme
gelmesine neden oldu.
Daha öncekı yıllarda Buldan
cinayetinin iç hesaplaşma nedeniyle
işlendiğini belirten devlet, Susurluk
sonrasında bunun bazı güçlerce
işlendiğini kabul etmiş oldu.
Buldan'ın ağabeyi Necdet Buldan ile
eşi Pervin Buldan bu cinayetle ilgili
olarak iki farklı tespitte bulunan
dev letin, yakınlannı faili meçhul
cinayetlerde kaybedenlere açıklama
yapması gerektiğini savundular.
Pervin Buldan, Savaş'ın raporunu
AtHM'ye delil olarak
göndereceklerini belirtirken hâlâ
yurtdışında bulunan Buldan'ın
ağabeyi Necdet Buldan. "Biz
AİHM'ye bu cinayetin devletin
içindeki bazı güçlerce işlendiğjne
iÛşkin çok güçlü deliller sunnıuştuk.
Bu rapor da bunu doğruluyor"
demişti.
BÎZBÎZE
ERDAL ATABEK
Insanın 'Bilme Hakkr
Var mı?..
Küçük bir çocuğa 'bunu büyüdüğün zaman öğ-
reneceksin' öed\ğ\n\z zaman 'kişinin bilme hakkı'm
engellediğiniz söylenebilir mi? Bob Franklin'in edi-
törlüğünü yaptığı 'Çocuk Haklan' yapıtında Ric-
hard Ives, 'cinsel eğitim hakkı'm tartışırken 'çocuk-
lann cinsellikle ilgili sahip olduklan en önemli hak,
bilme hakkıdır' diyor.
'Bilme hakkı 'ndan söz ettiğimiz zaman bunuri
toplumumuzda yalnız çocuklar için değil, erişkin-i
ler için de sınırianmasının, kısıtlanmasının olağan
sayıldığını görüyoruz.
Susurtuk raporunun bir bölümünün açıklanma-
ması, 'devlet sım' sayılması pek çok kişi tarafindan
'doğal' karşılandı. Her devletin sırtan vardı, bunlar
açıklanmaz, aradan 25 yıl, 50 yıl geçtikten sonra
açıklanabilirdl. Bunlar da başka devletlere karşı gi-
rişilmiş, ancak açıkça söylenmesi sakıncalı işlerdi;
Her devlet böyle işler yaptığı için de 'devlet sım'
kavramı, kabul edilebilir bir konu sayılıyordu.
Amerika ise Başkan Clinton'ın geçmişte kalmış
kadın ilişkilerinitartışıyor, kadınların kendi nzalan ile
katıldıklan belli olan ilişkilerinin soruşturmasını ya-
pıyor. Başkan'ın bu ilişkiler konusunda yalan söy-
ieyip söylememesi olağanüstü önemli sayılıyor,
çünkü Arnerikan Başkanı'nın yalan söylemesi ka-
bul edilemez.Bizim bilme hakkı' konusundaki du-
rumumuz incelenmelidir. Çünkü, yakın birgelecek-
te bir toplumun 'uygar ve çağdaş sayılması', kişi
başına düşen elektrik, yol, otomobil, telefon, bilgi-
sayargibi nesnelerte değil, 'kişi başına düşen açık-
lanmış bilgi, insan hakkı, konuşma ve yazma öz-
güriüğü' gibi kavramlaria ölçülecek. O zaman eko-
nomik göstergelerte değil, kültürel ve sosyal gös-
tergelerle ölçülecek uygarlık ve çağdaşlık, son mo-
del arabalann direksiyonlannda ilkellerin mi, uygar-
lann mı oturduğunu ortaya koyacak.
Türkiye 'bilme hakkı' bakımından inanılması güç
derecede geri durumdadır. Yöneticiler vatandaşın
bilme hakkını umursamaz, toplum da bu hakkın de-
ğerini bilmez, bilmek de istemez, bilgi ile ilgilenmez,
bikji isteme hakkı olduğunu bile bilmez. Çoğunluk
böyle olduğu için de azınlıkta kalan 'bilgi hakkının
bilincinde olup kulianmak isteyenler tehlikeli sayı-
lır'.
Kanıt istiyor musunuz?
Başbakanlara yapılan suikastlara bakmak yeter-
lidir.
Bülent Ecevrt suikasta uğramıştır. Suikastla il-
gili olarak özel mermi kovanları bulunmuştur. Baş-
bakan olayı aydınlatamamıştır. Olayı aydınlatmaya
gücü yetmemiş, konuyu aydınlatamamıştır. Top-
lum da 'bilme hakkı' üzerinde durmamıştır.
Turgut Özal suikasta uğramıştır. Suikastı yapan,
canlı yakalanmıştır. Mutlaka sorgulanmış, mutlaka
olay öğrenilmiştir. Ama olayın üstüne gidilmesi doğ-
ru bulunmamış, Turgut Özal'ın kendi değertendir-
mesiyle yetinilmiştir. Toplumun 'bilme hakkı' nedü-
şünüimuş ne de toplum böyle bir istekte bulunmuş-
tur,
Mesut Yılmaz'ın muhalefet lideri olarak Buda-
peşte'de burnu kınlmıştır. Bir suikastın açık uyan-
sı olan bu saldın çözümlenememiştir. 'Bilme hak-
kı' gene kullanılamamıştır. Ismet Inönü saldınya
uğramış, Süleyman Demirel saldınya uğramıştır.
Bunlann hepsi de 'münferit olaylar', 'meczup işi'
sınıflandırmasına konulmuş, toplumsal analizleri,
örgütsel bağlantılan ortaya çıkanlamamıştır.
Suikasta uğramayan tek başbakan Tansu Çiller
olmuştur. Belki bu da düşünülmeye değecek bir
saptamadır.
Bütün bu suikastlann ortaya çıkanlamaması ne
demektir?
Bunun tek bir anlamı vardır, siyasal iktidartar ül-
kedeki 'silahlı iktidar'dan daha güçsüzdür. Bu 'si-
lahlı iktidar' ise, artık ortaya çıkıyor ki, ülkedeki ka-
çakçıhktan, uyuşturucudan, kumardan gelen kara
paranın korunup sürdürülmesi için kurulmuştur, yü-
rütülmektedir ve sanılandan çok daha fazla ortağı
bulunmaktadır. Belli olmuştur ki bu işlerin parava-
nı olarak da 'devlet işleri, devlet organlan, devlet
yetkileri' kullanılmıştır. Ancak bu işlerde çok açık ve-
rildiği için kullanılan kirli eller kontrolden çıkmış.
kendi hesaplanna da iş yapmaya başlamışlardır.
Kamu kuruluşlan içindeki, bu kuruiuşlar arasın-
daki, devlet içindeki çatışmalann nedeni de yapı-
lanlan onaylayan ve onaylamayanlar arasındaki gö-
rüş aynlığıdır.
Bu konuyu aydınlatacak olanlar da Türkiye CurrH
huriyeti'nin kuruluş felsefesine sahip çıkan toplurrj
kesimidir. Ordunun, sivil toplum kuruluşlarının, si-
yasal partilerin, halkın 'ortak istekleh' olan 'dürüsi
yönetim, adaletli hayat, bağımsız Cumhuriyet' ka-j
rarı geçmişin tortulannı temizleyecek güçtedir. Bu-;
güne kadar tutundukları her dal birer birer ellerin*
den kayacaktır.
Bir toplumu kurtaracak olan da 'bilme hakkınâ
sahip çıkacak uygarlık erdemi' dir.
Bakan Aşık'a .':
Oğuz'dan destek
• "YaÇatlı, Ağar'ıyada Ağar, Çath'yı ^
öldürecekti" açıklaması ile Ağar ve Susurluk -
çetesinin bazı üyeleri arasındaki zıtlaşmaya dikkati -
çeken Devlet Bakanı Aşık'ın iddialan. Astsubay
Hüseyin Oğuz tarafindan da desteklendi.
ANKARA (UBA) -
Devlet Bakanı E\üp
Aşık'ın. "Ya Abduİlah
Çatlı, Mehmet Ağar"ı ya
da Mehmet Ağar, Abduİ-
lah Çath'yı öldürecekti"
sözlerini. TBMM Susur-
luk Komisyonu'na ifade
veren Astsubay Hüseyin
Oğuz'un da desteklediği
ortaya çıktı.
Bakan Aşık. kamu-
oyunda büyük tartışmala-
ra neden olan, "Ya Çatü,
Ağar'ı ya da Ağar,Çath'yı
öldürecekti" sözleri iîe
Susurluk çetesi ile Meh-
met Ağar arasında son dö-
nemlerde bir çatışma ol-
duğunu gündeme getir-
mişti.
Astsubay Hüseyin
Oğuz'un Susurluk Ko-
misyonu'nda verdiği ifa-
dede ise "Yeşil'in ilişküe-
ri Mehmet Ağar'a kadar
dayanır. Ancak, Mehmet
Ağar 'Bu adamı öldürün'.
diye emir vermiştir" dedi^
ği belirlendi.
Oğuz'un Susurluk Ko-_
misyonu'na verdiği ifade^
sinde, "Susurluk rapo^
runda da adı geçen Mah*
mut Yıldınm'm konuş-1
ması haünde, Türkiye'de'
bir iç savaş çıkar" dedıgı;
göriildü. Oğuz ifadesinde;
"Yeşü'in başmdan geçen-
leri başkalan da biliyor.
Yani Yeşil öldürüise yann
YeşjPin adına çıkıp birinin •
onu anlatabikcek konumu/
da var. \ani Yeşil çıkıp an-,
laursa bilmiyonım ama
herkesin kafası kanşacağı
gibi çok degişik olaylar,
olur. Bana göre bir iç savaş;
çıkar. Bu yalan değikür"
dedı.