18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 2 ŞUBAT 1998 PAZARTESİ HABERLER KUTLU SAVAŞ'IN HAZIRLADICI SUSURLUK RAPORU'NUN TAM METNİ - 6 Sakallı terminatör: YEŞÎL G örüştüğümüz Gümrük Teşkilatı şoförü Kemal Uzuner, Cem Ersever'm evıne geldiğini, kapalı valizini aldığını. diğer kişilerin de eve geldiğini, sonra gittik- lerini anlatmakta ve Cem'le yıllara da- yalı ilişkisini açıklamakta, ancak silahlı mücadeleye alışkrn ve yatkın Cem ve arkadaşlannın o saatlerde ve ev dışında kaybolmasına hiçbir açtklık getireme- mektedir. Aslında görüştüğümüz onlarca kişiden sonra ola- yın cereyan tarzı hakkmda bir şüphe duymamak ge- rekir. Ersever'in zararlı olmaya başladığı. giderek devleti ve kunımlannı hedef tuttugu, ilişkilerinin yanlış boyutunun büyüdüğû ve yargı önünde bır ce- zayı hak ettiği muhakkaktır. Burada, olayı uzunca anlatarak Sn. Başbakan "ın dikkatine sunmak istedi- ğimiz temel husus; bu dönemde Ankara'da oluşan ha- vanın göstergesi olması itibanyla bu konunun taşı- dığı önemdir. MÎT'in tabiriyle, yakalayanlar Cem'i ve arkadaş- larını "İnfazgrubuna teslim" etmişlerdi. "tnfazgnı- bu" ibaresi kanaatimizce birçok olayın düğüm nok- tasıdır. "tnfaz grubu"na kim emir verebilir? Böyle bir grubu kimler kurabilir? Devlette bu yetki olacak- sa sistem nasıl işleyecektir? Ve hangi amaçla bu sis- tem çalıştınlacaktır? Şu husus bilinmektedir. OHAL bölgesinde bu ka- rar mercii; başçavuşlara, komiser yardımcılanna. çok daha önemlisi bu yetki dünkü terörist yannki potan- siyel suçlu itirafçılara kadar inmiştir. 1996 yılında ko- lordu komutanının her türlü düzensizliğe son vermek için harekete geçmesi, bu adam öldürmedeki keyfi- liği de bir noktaya kadar önlemiştir. Çünkü, mahke- melere kadar gitmiş bir konu nedeniyle elden ele tes- lim edilmiş kişilerin, devlet elindeyken köprü altın- da ölü olarak bulunmasının faili meçhul olamayaca- ğı aşikârdır. OHAL bölgesinde bunlar olurken, Cem Ersever ve arkadaşlannın Ankara'da faili meçhul bir cinaye- te kurban olmalan, artık kamu yarannın dışında ka- mu zaran tevlit eder boyutlara gelindiğini ispat eden bir örnek oluşturmaktadır. M A H M U T Y I L D I R I M ( Y E Ş İ L ) Sn. Başbakan'a hiçbir açıklama yapmadan, MlT'in Yeşilhakkındaki tespitlerini, olduğugibi tak- dim etmekte fayda görülmüştür. Burada yer almayan ancak devlet kurumlarımızın üzüntü verici ve mut- laka tahsis edilmesi gereken tutumlannın delili olan farklı ilişkilere daha ileride temas edilecektir. Aşağıdaki ifadelerin tamamı, değiştirilmeden Mil- li tstihbarat Teşkilatrmızın cümleleriyle sunulmak- tadır. YEŞtL KOD MAHMUT YILDIRIM ' Gerçekadı: Mahmut Yıldınm <''-)'"'• ' ' ^~\ Kod adı: Ahmet Yeşil- Mehmet Kırnua Tire-S»- kalb-Terminatör -Satth-Derdioğlu, Bingöl/Solhan 1953 doğumlu- dur. - 08.04.1973 tarihi itibariyle BingöiyGenç Ilçe Jan- darma Komutanlığı tarafindan faydalanılmıştır. Ay- nı tarih itibariyle, verdiği bilgilerin anılan komutan- lıkçadeğerlendirilmesinde güçlük çekildiği gerekçe- siyle teşkilatımıza devredilmiştir. - Anılan tarihte Tatvan Bölge Müdürlüğümüz ta- rafindan faydanılmaya başlanmıştır. - Ekim 1973-Kasım 1975 tarihleri arasında asker- de olması nedeniyle temas kurulmayan adı geçenden askerliği sonrası Milli Görûş konusunda istifade edil- meye başlanılmıştır. Ancak Mayıs 1989 ayında ya- ratmış olduğu çeşitli komplikasyonlar nedeniyle teş- kilatımızla ilgisi yeniden kesilmiştir. - Bilahare şahıs, Tunceli J. Blg. Komutanı'nın emirleriyle ve anılan komutanlık adına, Nazimiye ve Ovacık bölgelerinde istihbari bilgıler toplayarak, güvenlik kuvvetleriyle birükte uygulamalara katıl- mıştır. Klmllğl deşifre oldu - Bu çalışmalar sonucunda bölgedeki vatandaşlar nezdinde deşifre olması nedeniyle. Jandarma Asa- yiş Komutanı tarafindan Diyarbakır'a çekilmiştir. Bu dönemde Tunceli J.A.K.'lığmda bir personeli- mizle tanışan adı geçen, Diyarbakır'daki Jandarma Asayiş Komutanı 'na bağlı olarak kırsal alanlarda ça- lışmalar yaptığını ifade etmiştir. - Mart 1992 ayında Tunceli Güvenlik Komutanı- na bağlı olarak faaliyet yürüten şahıs; ilgıli binmi- miz personeli ile yaptığı bir sohbette. Tunceli'deki P- KX faaliyetini drije eden Aysel Doğan'ı illegal ola- rak sorguya alacağını, konuşmadığı takdirde ortadan kaldıracağını, ifade etmesi üzerine. personelimiz ta- rafindan "Böyle bir evlemiyapmamasr yönünde ik- na edilmiştir. 17.03.1993 tarihinde ilgili birimlerimi- ze, "Adı geçen ile komplikas\onlara neden olabilccek bir kişi olması nedenhle, kati surette temasta bulu- nulmamaana azami özen gösterilmesi" yönünde ta- limat verilmiştir. - 27.05.1992 tarihinde Muş ilinde güvenlik kuv- vetlerince yakalanan 5 PKK mensubu, sorgu ama- cıyla Özel Harekât Şb. Md.'ne götürülmeleri sırasın- da adı geçen tarafindan öldürülmüşlerdir. Bingöl bi- rimimizde görevli 2 personelin de admın geçtiği olay- la ilgili olarak, 28.05.1995 tarihli AhmetYeşfl adı, im- zası ve "Asayiş Kolordu Komutanlığı Görevüsi" iba- reli bir yazı bulunmaktadır. - Olay sonrası şahısla ilgili olarak intikal eden bil- gilere göre. adı geçen Bingöl birimimiz tarafindan, Asayiş Kolordu Yrdc.'nm da bulunduğu bir ortam- da, Bingöl tl Jandarma Komutanı'nın makam oda- sında tanınmış ve anılanın (M. Yıldınm) para talebi üzerine Asayiş Kolordu K. Yrdc. tarafindan para ve- rilmesinin emredıldiği hususu müşahede edilmiştir. - Adı geçen, 05.05.1992 tarihinde Muş Valisi, Emn. Md., tl Jan. K. ve Bingöl Blg. Md/nün hazır bulunduğu tl Emnıyet Komisyonu toplantısına katıl- mışnr. Toplantıda Bingöl birimımizden yardım gör- mediğini ifade etmiştir. - 07.12.1992 tarihinde Elazığ Emn. Md.lüğü sor- gu bürosunda karşılaşılan şahsın ısrarlı talebi üzeri- ne yapılan görüşmede; 1991 yılı içerisinde Muş-Bu- lanık ilçesi arasında bulunan Jandarma Karakolu'na eylem yapma hazırlıgındaki 3 teröristi Jandarma tim- leri ile birlikte ölü olarak ele geçirdiklerini. yine ay- nı yıl Muş'ta tespit ettiği A. Ocalan'ın kuryesi olan Hatay'lı bır bayanı (muhtemelen Neval Boz) angaje ederek, Ankara'da JlTEM'de görevlı bir binbaşı (Cem Ersever) ile taruştırdığını belırterek, teşkilatı- mız ile çalışmak istediğini ifade etmiştir. Şahsın bu teklifi kabul edilmemiştir. - 27.01.1993 tarihinde Tunceli'de PKK'nin para istediği şahıslar arasında yer alması nedeniyle gözal- tına alınan ve bilahare serbest bırakılan Celal Yaşar ve Kemal kod isimli şahıslann da yer aldığını, ken- disinın de (Muhsin Gül) zaman zaman Jandarma'nın bazı görevlerinde çalıştığını, - Ankara Elmadağ ilçesi yakmlannda öldürülen emekli Binbaşı Ahmet Cem Ersever'i (Yeşil kod) Ahmet Demir. itirafçı (General Zinnar kod) Alaat- tin Kanat, (Mete kod) Ibrahim Babat ile Hoca kod (ismi bilinmeyen) Antep şivesi ile konuşan gözlük- lü 35 yaşlannda, kısa boylu şahıslann öldürdüğünü, Daha sonra A.C. Ersever"in arkadaşı Mustafa De- niz ve sevgilisi Neval Boz'un da aynı şekilde öldürül- mesini müteakip, adı geçenlerin silahlannı Ankara Aydınlıkevler semtındeki Jandarma tstihbaratına bı- raktıklannı ve otobüsle gidecekleri yerlere gönderil- diklerini, 'Komlnüstlerî öldürüyorum' - Yeşıl Kodun her zaman "23 yıldır bu işleri yap- bğııu. öldürdüğünü ve öldürttüğü kişilerin komünist okuığunu" sürekli olarak kendilerine söylediğını. bu suretle her öldüreceği kişilere komünist damgası vu- rarak, çevresinde topladığı itirafçı ve diğer şahısla- nn beynini yıkadığını, - Aynca C. Ersever olayında kullanılmak üzere Mesut Mehmetoğhı ve Serdar Od isimli itirafçılann da aynı günlerde uçakla Ankara'ya götürüldüğünü. ancak adı geçenlerin "Bu olaya girmeyeceklerini" söylemeleri üzerine silahlannın alınıp. geriye gön- derildiklerini, bu bilgilerin uçak kayıtlanndan teyid edilebileceğini, adlı şahıstan, PKK mıiitai., ;,,a.ik^, •,«. ^ ; , ^ ; ^ . ı . . ikı adamı vasıtasıyla para talebinde bulunmuştur. - 16.02.1993 tarihinde Diyarbakır JÎTEM Grup Komutan Vekili, ilgili birimimizle yaptığı görüşme- de; adı geçenin teşİtilatımızla ilışkı kurmak istediği- ni, yanında Muş alan sorumlusu bulunduğunu, Şem- dinSakık'ı öldürmeyi planladiğını ve eylemden son- ra Isviçre'ye gitme garantisi istediğini belutmıştir. Alınan teklif kabul edilmemiştir. - 07.08.1993 tarihinde ElazığTCarakoçan'da jan- darmaya teslim olan PKK mensubu SaBh Derviş ad- lı şahsın ifadesinde; Jandarma Komutanı tarafindan tanıştınldığı Mahmut Yıldmm'ın "MİTte çahşöğı- m, Güneydoğu Anadolu sorumluluğunu \ ürüttüğü- nü,kendisinieğiterek>IİTealacağınısöj1ediğini" be- lirtmiştir. - 1994 yılı itibariyle Diyarbakır Cezaevi'nde tu- tuklu bulunan Muhsin Gül (Kod adı: Kekeç-Pepe- Metin), 22.07.1994-16.08.1994 tarihleri arasında Di- yarbakır Cinayet Büro Amirliği'nde verdiği ifadeler- de Ahmet Demir ile ilgili olarak; "- 06.04.1994 tarihinde Diyarbalar Şehitiik Ma- hallesi 75. Sokak 31 No'lu adresinden kaçınlan ve 01.06.1994 tarihinde Mardin yolu 10 Gözlü Köprü al- tuıda cesedi bulunan Bayram Kanat'ın, Diyarbakır Jandarma'dagore> li bulunan Ahmet Demir'in plan- lamasıyla kaçmldığını'", - Ba>Tam Kanat'ın kaçınlışı sırasında Star mar- ka bir tabanca ile Uzi marka otomatik bir tabanca- nuı da adı geçenin evınden gaspedildiğıni, bu olay- da Ahmet Demir'in yanı sıra Jandarma'da görevli Ali YEŞİL MİT AJANI' 07.08.1993 tarihinde Elazığ/ Karakoçan'da jandarmaya teslim olan PKK mensubu Salih Derviş adlı şahsın ifadesinde; Jandarma Komutanı tarafindan tanıştınldığı Mahmut Yıldırım'ın "MlT'te çalıştığını, Güneydoğu Anadolu sorumluluğunu yürüttüğünü, kendisini eğiterek MİT'e alacağını söyiediğini" belirtmiştir. - L>ı> JI bakır Jandarma sorgu bölümünden Devlet Güvenlik Mahkemesine sevk edılen Muş Bulanık Hoşgeldi Köyümuhtannm. îstanburdadolmuşçuluk yapan ağabeyinin kızı Zeynep Baba ile Bitlis lli Tat- van Ilçesinde (babası marangozluk yapar) Şükran Mizgin'in, ilk sorgulamalanndan sonra (serbest bı- rakılmalannı müteakip, A. Demir ile Elazığ'da ika- met eden Rezzak kodun, bu şahıslan alarak bır müd- det işkence ve zorla tecavüz ettiklerini, Şükran Miz- gın'i Muş girişinde bulunan köprünün altmda öldür- düklerini, Zeynep Baba'ya ise ne yaptıklannın bilin- mediğini.) Banka hesabında trilyonlar - A. Demir ile A. Kanat'ın 1994 Mart ayı içinde Diyarbakır'da halk otobüsü şirketi kurmak amacıy- la Yıldız Yapı Koop.nde Md.lük yapan Ahmet Ka- ya ile aynı kooperatifte yetkili bulunan Musa Fi- dan'dan. şirkete üye yapmak bahanesiyle para aldık- lannı. bunun yanı sıra kandırdıklan kişilerden de toplam 3 milyar lira topladıklannı, MHP Dyb.İl Baş- kanı FbrahimVığit'inde 600.000.000. TL.sını aldık- lannı. ilk etapta topladıklan bu paranın 600.000.000.- Tl.sını A.Demir'in Elazığ Ziraat Bankasmda, A.De- mir adına kayıtlı (3003-30) nolu hesabına yaürdık- lannı, adı geçenin bu hesabında trilyonlan bulan pa- rasının bulunduğunu. - Mart 1994 ayı itibariyle A.Kanat'ın kendisini MHP Güneydoğu sorumlusu olarak tanıtmaya baş- ladığını. bu dönemde Diyarbakır MHP tl Başkanı Ib- rahim Yiğit ile arasının bozulduğunu, o tarihlerde A.Demir ile A.Kanat'ın İ.Yiğit'i kalmakta olduğu tu- ristik otelden alarak öldürmek amacıyla götürdükle- rini, daha sonra bilinmeyen bir nedenle serbest bı- raktıklannı. söz konusu şirket ile ilgili birmiktarpa- rayı I.Yiğit'ten bu şekilde aldıklannı, - Şöz konusu olaya Devegeçidi'nde uzman çavuş ve Kürşad kod (GüJteldn Sütçü). itirafçı İsmail Ye- şilmen ve itirafçı Burhan Şare'nin tanık olduklannı, (-Batman'da millerv ekili Mehmet Sincar'ı Alaat- tin Kanat, MesutMehmetoğlu. tsmail Yeşilmcn ve Ye- şil kod Ahmet Demir'in birükte planlavip öldürdük- lerini) bu ota> dan sonra A.Kanat1 ın "Kendisindega- rantfli imzah kağıt olduğunu" söylediğını, - A. Demir'in zaman zaman kendisı (M.Gül) ve diğer arkadaşlanna "İstanbul mafvasını çökerttiğini, Behçet Cantürk ve aynı şekilde öldürülen diğer maf- ya ve PKK yanhlannı kendisinin planlayıp öldürttü- ğünü'' söylediğini, - Vedat Aydın ve Musa Anter'in öldürülme olay- lanm da bizzat A.Demir'in planlayıp uygaladığını, - A.Demir ve A.Kanat grubunun PKK damgalı tehdit mektuplanyla Diyarbakır ve çevre illerden çok miktarda para tahsil ettiklerini. bu tahsilatlardan 1993 yılında Melikahmet Caddesi'nde bulunan ve beyaz eşya ticareti yapan "Cezayir Tlcaret, Öz Diyarbakır, Diyarbakır Sur. Diyarbakır İtimat" firmalan ile "Ceylan inşaat İntim İnşaatşirketleri''ne tehdit mek- tuplannı kendisinin (M.Gül) verdiğini, tahsilatın ise, Mesut Mehmetoğlu ve A.Kanat tarafindan yapıldı- ğını, -1993 yılında PKK davasından Diyarbakır E. Ti- pi Cezaevinde tutuklu bulunan "Sedef Tıcaret Şirke- ti" sahibinin kardeşi Abdulkerim Avşar'm itirafçı koguşuna alınmasını sebep gösteren A. Kanat tara- findan, Sedef Ticaret'ten 1 mıryar TL. tahsil edildi- ğini, 1994 yılında bu taleplerini yinelediklerini, an- cak istenilen para verilmeyince, şirket ortaklanndan M. Şerif Avşar'ı öldürdüklerini, bu olayın bilinme- yen bir nedenden dolayı ortaya çıkanldığını, - Yeşil kod Ahmet Demir'in planlaması doğrul- tusunda, 10 Ekim 1993 tarihinde Lokman Zuhurfi (Abdurrahman oğlu 1977 Lice dogumlu) ve amca- suıın oğlu Zana Zuhurli (18 yaşında) ile PKK mili- tanı maskesi altında irtibat kuruldugunu, adı geçen şahıslann daha sonra Mesut Mehmetoğlu, Alaattin Kanat ve sivil kıyafetli iki asker tarafindan kendile- rinde bulunan "81-82 telsiz kod'unu kulianmak su- retiyle Şehitiik Mahallesindeki evlerinden almdıgı- nı, kısa bir sorgulamadan sonra Pağıvar beldesi, Sa- ran Tuğla Fabrikasını Bismil istikametini 4 km. geç- tikten sonra öldürüldüklerini, - 20 Ekim 1993 tarihinde Av. Hüsniye Öhnez'in Bismil yolunda öldürülmesı ile ilgili Serdar OD, M. Mehmetoğlu ve kendisine (M. Gül) görev verildiği- ni, H.Ölmez'in öldürme eyleminin bizzat kendisi (M.Gül) tarafındaa gerçekleştirilmesi emrini aldığı- nı, ancak eylemi gerçekleştiremediklerini, Baro ba;kanını öldüremedlk' - Diyarbakır Baro Başkanı Fethi Gümüş ile Ela- zığ/Karşıyaka Fen Lisesi'nde görevlendirilen öğ- retmen Suphi Koç'un öldürülmesi yönünde de tali- mat aldığını, ancak her iki eylemi de gerçekleştire- mediklerini. - Bahse konu olaylann planyıcısı ve yürurlüğe ko- yuculannın J. tsth.'da Kerim Binbaşı olarak tanınan Abdulkerim Kırca. Ahmet Demir ve Alaattin Ka- nat olduğunu, - Ülkeyi daha iyi günlere götürmek ve terörden temizlemek amacıyla kendisi gibi itirafçılan kandı- ran bu şahıslann. daha sonra bu işleri şahsi amaç- lan için yaptıklannı, kadın ve kızlara tecavüz ettik- lerini ve elde ettikleri para ile lüks hayat yaşayıp mülk edindiklerini öğrendikten sonra kendisi ile birlikte itirafçılardan Adil Timurtaş, ismail Yeşil- men, Burhan Şare ve Serdar OD'un gruptan aynl- dıklannı, - Ancak geçim kaynaklan olmadığı için gasp ve soygun gibi olaylara kanştıklannı, - Her infaz sonrasında Kerim Binbaşı, Yeşil ve A. Kanat tarafindan kendilerine 10.000.000 TL. harç- hk verildiğıni. geri kalanlannın ise teşkilata mal edildiğinin anılan şahıslarca söylenildiğini, - Kendisi (M.Gül), A. Demir, l.Yeşilmen ve B.Şa- re'ninikameteüneleri amacıyla. "OfisGevranCad. Veniçeri Apt Kat2 No:6" adresınde ev tutulduğu- nu, aynı evde bulanan siyah ajandada Yeşil'e ait bir- çok sırlann saklı olduğunu. - ERNK mühürlü bloknot şeklindeki para tahsil makbuzlannın ise. 1.5 yıl önce Ankara'da uçakla ya- kalanan bir PKK'liden ele geçirilen makbuzlar ol- duğunu. bu makbuzlann Ank.J.tsth. tarafindan A. Demir'e intikal ettinldiğinı. anılanın da bu koçan- lan kendisi ve diğer arkadaşlannın vasıtasıyla tah- sil ettiğini. bu makbuzlarda tehdit şekli ve isteneck para miktannı, Yeşil, Kanat. Yeşilmen ve M. Meh- metoğlu'nun belirlediklerini. - Cezaevine konulduğunun 2. günü A. Demir'in kendisinin (M. Gül) yanına gelerek "Çekoslavak marka 15'h silah konusunu emniyet müdüriüğüne niçin söylediğini'" ve "benim hakkunda başka nekr söyiedin" diye sorduğunu. kendisinin ise işkenceye dayanamadığı için söylediğini beyan ettiğini, Sürecek Savaş Buldan cinayetinde iki çelişki Davanın görüldüğü AİHK'ye yazılı bir savunma gönderen Türk hükümeti, Savaş Buldan cinayetinin siyasi olmadığını, uyuşturucu işi nedeniyle iç hesaplaşma sonucu öldürüldüğünü savundu. Susurluk raporunda ise 'Cinayet, çetenin işi'. HULYA TOPCU Kutlu Savaş'ın hazırladığı Susurluk raporunda devlet içindekı bazı güçler tarafindan öldürüldüğü kabul edilen Kürt işadamlanndan Savaş Buldan la ilgili olarak Avrupa Jnsan Haklan Komisyonu'na yazılı bir savunma gönderen Türk hükümetinin, cinayetin siyasi olmadığını savunduğu ortaya çıktı. Devletin bu cinayetle ilgili olarak iki farklı tespitte bulunması Buldan ailesini harekete geçirdi. Bujdan'ın ağabeyi Necdet Buldan'la eşi Pervin Buldan, devletin, yakınlannı faili meçhul cinayetlerde kaybedenlere açıklama yapması gerektiğini vurgulayarak. raporun AtHM'ye delil olarak sunulacağını belirttiler. Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş'ın hazırladığı Susurluk raporunda Kürt işadamlanna yönelik cinayetlerin, devletin bazı güçlerince işlendiğinin kabul edilmesi, yakınlannı faili meçhul cinayetlerde kaybedenleri isyan ettirdi. Yeşilyurt'ta bulunan Çınar Oteli'nin casinosundan bazı sivil kişilerce alınan Savaş Buldan'la arkadaşlan Adnan YıkluTnı ve Hacı Karay'ın cesetleri 5 Haziran 1994 tarihinde Bolu Yıgılca ilçesi Karakuş köyü yakjnlanndaki Taşlı mevkiinde bulunmuşru. Üç işadamına ölmeden önce işkence yapıldığı. otopsi sonucunda anlaşılmıştı. Savcılığa birçok kez suç duyurusunda bulunan Buldan ailesi 1995 yılı başlannda da Avrupa Insan Haklan Komisyonu'na başvurmuştu. Bu dava ile ilgili olarak 1996 yılında AlHK'ye yazılı bir savunma gönderen Türk hükümetinin. Buldan cinayetinin siyasi olmadığını savunduğu ortaya çıktı. Yazılı savunmada. cinayetin uyuşturucu işi nedeniyle iç hesaplaşma sonucunda işlendiği öne sürüldü. Başbakan Mesut Yıhnaz'ın talimatıyla Susurluk raporunu hazırlayan Kutlu Savaş. Kürt işadamlanna yönelik cinayetlerle ilgili bölümde Türk hükümetinin önemli bir çelişkisinin gundeme gelmesine neden oldu. Daha öncekı yıllarda Buldan cinayetinin iç hesaplaşma nedeniyle işlendiğini belirten devlet, Susurluk sonrasında bunun bazı güçlerce işlendiğini kabul etmiş oldu. Buldan'ın ağabeyi Necdet Buldan ile eşi Pervin Buldan bu cinayetle ilgili olarak iki farklı tespitte bulunan dev letin, yakınlannı faili meçhul cinayetlerde kaybedenlere açıklama yapması gerektiğini savundular. Pervin Buldan, Savaş'ın raporunu AtHM'ye delil olarak göndereceklerini belirtirken hâlâ yurtdışında bulunan Buldan'ın ağabeyi Necdet Buldan. "Biz AİHM'ye bu cinayetin devletin içindeki bazı güçlerce işlendiğjne iÛşkin çok güçlü deliller sunnıuştuk. Bu rapor da bunu doğruluyor" demişti. BÎZBÎZE ERDAL ATABEK Insanın 'Bilme Hakkr Var mı?.. Küçük bir çocuğa 'bunu büyüdüğün zaman öğ- reneceksin' öed\ğ\n\z zaman 'kişinin bilme hakkı'm engellediğiniz söylenebilir mi? Bob Franklin'in edi- törlüğünü yaptığı 'Çocuk Haklan' yapıtında Ric- hard Ives, 'cinsel eğitim hakkı'm tartışırken 'çocuk- lann cinsellikle ilgili sahip olduklan en önemli hak, bilme hakkıdır' diyor. 'Bilme hakkı 'ndan söz ettiğimiz zaman bunuri toplumumuzda yalnız çocuklar için değil, erişkin-i ler için de sınırianmasının, kısıtlanmasının olağan sayıldığını görüyoruz. Susurtuk raporunun bir bölümünün açıklanma- ması, 'devlet sım' sayılması pek çok kişi tarafindan 'doğal' karşılandı. Her devletin sırtan vardı, bunlar açıklanmaz, aradan 25 yıl, 50 yıl geçtikten sonra açıklanabilirdl. Bunlar da başka devletlere karşı gi- rişilmiş, ancak açıkça söylenmesi sakıncalı işlerdi; Her devlet böyle işler yaptığı için de 'devlet sım' kavramı, kabul edilebilir bir konu sayılıyordu. Amerika ise Başkan Clinton'ın geçmişte kalmış kadın ilişkilerinitartışıyor, kadınların kendi nzalan ile katıldıklan belli olan ilişkilerinin soruşturmasını ya- pıyor. Başkan'ın bu ilişkiler konusunda yalan söy- ieyip söylememesi olağanüstü önemli sayılıyor, çünkü Arnerikan Başkanı'nın yalan söylemesi ka- bul edilemez.Bizim bilme hakkı' konusundaki du- rumumuz incelenmelidir. Çünkü, yakın birgelecek- te bir toplumun 'uygar ve çağdaş sayılması', kişi başına düşen elektrik, yol, otomobil, telefon, bilgi- sayargibi nesnelerte değil, 'kişi başına düşen açık- lanmış bilgi, insan hakkı, konuşma ve yazma öz- güriüğü' gibi kavramlaria ölçülecek. O zaman eko- nomik göstergelerte değil, kültürel ve sosyal gös- tergelerle ölçülecek uygarlık ve çağdaşlık, son mo- del arabalann direksiyonlannda ilkellerin mi, uygar- lann mı oturduğunu ortaya koyacak. Türkiye 'bilme hakkı' bakımından inanılması güç derecede geri durumdadır. Yöneticiler vatandaşın bilme hakkını umursamaz, toplum da bu hakkın de- ğerini bilmez, bilmek de istemez, bilgi ile ilgilenmez, bikji isteme hakkı olduğunu bile bilmez. Çoğunluk böyle olduğu için de azınlıkta kalan 'bilgi hakkının bilincinde olup kulianmak isteyenler tehlikeli sayı- lır'. Kanıt istiyor musunuz? Başbakanlara yapılan suikastlara bakmak yeter- lidir. Bülent Ecevrt suikasta uğramıştır. Suikastla il- gili olarak özel mermi kovanları bulunmuştur. Baş- bakan olayı aydınlatamamıştır. Olayı aydınlatmaya gücü yetmemiş, konuyu aydınlatamamıştır. Top- lum da 'bilme hakkı' üzerinde durmamıştır. Turgut Özal suikasta uğramıştır. Suikastı yapan, canlı yakalanmıştır. Mutlaka sorgulanmış, mutlaka olay öğrenilmiştir. Ama olayın üstüne gidilmesi doğ- ru bulunmamış, Turgut Özal'ın kendi değertendir- mesiyle yetinilmiştir. Toplumun 'bilme hakkı' nedü- şünüimuş ne de toplum böyle bir istekte bulunmuş- tur, Mesut Yılmaz'ın muhalefet lideri olarak Buda- peşte'de burnu kınlmıştır. Bir suikastın açık uyan- sı olan bu saldın çözümlenememiştir. 'Bilme hak- kı' gene kullanılamamıştır. Ismet Inönü saldınya uğramış, Süleyman Demirel saldınya uğramıştır. Bunlann hepsi de 'münferit olaylar', 'meczup işi' sınıflandırmasına konulmuş, toplumsal analizleri, örgütsel bağlantılan ortaya çıkanlamamıştır. Suikasta uğramayan tek başbakan Tansu Çiller olmuştur. Belki bu da düşünülmeye değecek bir saptamadır. Bütün bu suikastlann ortaya çıkanlamaması ne demektir? Bunun tek bir anlamı vardır, siyasal iktidartar ül- kedeki 'silahlı iktidar'dan daha güçsüzdür. Bu 'si- lahlı iktidar' ise, artık ortaya çıkıyor ki, ülkedeki ka- çakçıhktan, uyuşturucudan, kumardan gelen kara paranın korunup sürdürülmesi için kurulmuştur, yü- rütülmektedir ve sanılandan çok daha fazla ortağı bulunmaktadır. Belli olmuştur ki bu işlerin parava- nı olarak da 'devlet işleri, devlet organlan, devlet yetkileri' kullanılmıştır. Ancak bu işlerde çok açık ve- rildiği için kullanılan kirli eller kontrolden çıkmış. kendi hesaplanna da iş yapmaya başlamışlardır. Kamu kuruluşlan içindeki, bu kuruiuşlar arasın- daki, devlet içindeki çatışmalann nedeni de yapı- lanlan onaylayan ve onaylamayanlar arasındaki gö- rüş aynlığıdır. Bu konuyu aydınlatacak olanlar da Türkiye CurrH huriyeti'nin kuruluş felsefesine sahip çıkan toplurrj kesimidir. Ordunun, sivil toplum kuruluşlarının, si- yasal partilerin, halkın 'ortak istekleh' olan 'dürüsi yönetim, adaletli hayat, bağımsız Cumhuriyet' ka-j rarı geçmişin tortulannı temizleyecek güçtedir. Bu-; güne kadar tutundukları her dal birer birer ellerin* den kayacaktır. Bir toplumu kurtaracak olan da 'bilme hakkınâ sahip çıkacak uygarlık erdemi' dir. Bakan Aşık'a .': Oğuz'dan destek • "YaÇatlı, Ağar'ıyada Ağar, Çath'yı ^ öldürecekti" açıklaması ile Ağar ve Susurluk - çetesinin bazı üyeleri arasındaki zıtlaşmaya dikkati - çeken Devlet Bakanı Aşık'ın iddialan. Astsubay Hüseyin Oğuz tarafindan da desteklendi. ANKARA (UBA) - Devlet Bakanı E\üp Aşık'ın. "Ya Abduİlah Çatlı, Mehmet Ağar"ı ya da Mehmet Ağar, Abduİ- lah Çath'yı öldürecekti" sözlerini. TBMM Susur- luk Komisyonu'na ifade veren Astsubay Hüseyin Oğuz'un da desteklediği ortaya çıktı. Bakan Aşık. kamu- oyunda büyük tartışmala- ra neden olan, "Ya Çatü, Ağar'ı ya da Ağar,Çath'yı öldürecekti" sözleri iîe Susurluk çetesi ile Meh- met Ağar arasında son dö- nemlerde bir çatışma ol- duğunu gündeme getir- mişti. Astsubay Hüseyin Oğuz'un Susurluk Ko- misyonu'nda verdiği ifa- dede ise "Yeşil'in ilişküe- ri Mehmet Ağar'a kadar dayanır. Ancak, Mehmet Ağar 'Bu adamı öldürün'. diye emir vermiştir" dedi^ ği belirlendi. Oğuz'un Susurluk Ko-_ misyonu'na verdiği ifade^ sinde, "Susurluk rapo^ runda da adı geçen Mah* mut Yıldınm'm konuş-1 ması haünde, Türkiye'de' bir iç savaş çıkar" dedıgı; göriildü. Oğuz ifadesinde; "Yeşü'in başmdan geçen- leri başkalan da biliyor. Yani Yeşil öldürüise yann YeşjPin adına çıkıp birinin • onu anlatabikcek konumu/ da var. \ani Yeşil çıkıp an-, laursa bilmiyonım ama herkesin kafası kanşacağı gibi çok degişik olaylar, olur. Bana göre bir iç savaş; çıkar. Bu yalan değikür" dedı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle