24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15ŞUBAT1998PAZAR 8 PAZAR YAZELARI Bizde olmaz öyle şeyler, demeyinKırmızı beyaz kareli mika çay tabağının üzerinde, ince belli çay bardağım duruyon çayı bu sabah nefıs tutturmuşum. Yanmda da 25 yıldır abonesi oldugum bir Isveç gazetesi. Bir soru dolanıp duruyor kafamda: Bizde de neden olmasın? Nedir olması gerekip de olmayan? Biraz dan geliyorum oraya. Önümdeki gazete de dahil. Stockholm'de satılan günlük gazetelerin yüzde 78'i yeniden kazarulıyor! Yani çöp olup gitmiyor Benim gazetenin hemen hemen dörtte üçü, iade gazetelerden kazanılan kâğıda basılıyor. Düşünebiliyor musunuz? Avrupa'nın en büyük selüloz ve kâğıt üreticisi ve ihracatçısı ülkede, her yer ağaç doluyken günlük gazetenin kâğıdının yeniden kazanılması için çaba harcanıyor ve böylesine başanlı olunuyor! Biz de ise bu işi ancak "gasta, kaat alıyomm" diye bağırarak gezen kayıtsız ekonominin garibanlan yapıyor. Oysa yalruzca günlük gazete kâğıdının yeniden kazanılması, yüzlerce kişiye gelir sağhyor, gazete maliyetinin düşük tutulmasına katkıda bulunuyor ve tüketici vicdanı rahat bir şekilde gazetesini okumasına yardımcı oluyor. Evet, neden STOCKHOLM GÜRHAN UÇKAN bizde de olmasın? Biliyorum çoğunuz hemen bizde olmaz öyle şeyler dediniz. Neden? Gazete ve diğer kâğıt çeşitlerinin bırakıldığı kumbaralaTdan, konteynerlerden çocuklar alır diye mi? Alsınlar. Önemli olan geriye kazanılması değil mi? Hırdavatçı da alsın, eskici de. Ülkemizde çok iyi kalite kâğıda basılan ve bazılan gayet kalın olan gazetelerin yansının kâğıdı geriye kazanılması fena mı olur? Güney tsveç'te bir orman işletmesi var. Kestiği ağaçları. kabuğuna, talaşına dek değeriendiriyor. keresteler, çevre koruma egitimi görmüş şoförlenn sürdüğü, tekerlekleri yola az zarar versin diye özel lastikle hazırlanmış araçlara yüklenip bıçkı fabrikasma gönderiliyor. Burada 1000 kişiye ekmek kazandıran 90 yılhk fabrikada kerestelerden yılda 750 ton gazete kâğıdı imal ediliyor. Çevre korumaya en uygun taşıma şekli olduğu için yeğlenen tren yoluyla kâğıt bobinleri Trelleborg limamna, oradan feribotla Sassnitz'e ve oradan da yine trenle Düsseldorf'daki dağıtım merkezine götürülüyor. Buradan da çeşitli gazetelere göndenlen kâğıtlar, Alman gazete okurlannın evlerine, işyerlerine gazete olarak giriyor. Çevre bilincine sahip okurlar, okuduklan gazeteleri özel kumbaralara bırakıyorlar. Toplanan gazeteler sıkıştınldıktan sonra çoğunluğu trenle. gerisin geriye güney Isveç"e. yani üretimin ormanda başîadığı yere gönderiliyorlar! Böylelikle, hektarlarca ağaç yenne, daha önce kesilmiş ağaçlardan elde edilen kâğıt kullanılmış oluyor. Bir kez daha vurgulayayım, bu devr-i daim işleme, ormanı çok bol olan bir ülkede yapıhyor. Bunun birazıru biz de yapamaz mıyız? Hiçbir şey yapmadan, yalruzca para işleteTek, üretimde bulunmadan zengin olanlann giderek arttığı ülkemizde iyimser olmak kolay değil; biliyorum. Ancak, işe bir ucundan başlayacak insanlann olduğundan da eminim. Kaç ağaç kazanılmaz, kaç işsize iş bulunsa kârdır. Bizde olmaz öyle şeyler, demeyin. KnHinlnr rireVtir BangladeşHkadınlarveçocuklardünrengârenkbirer n.uuınıur ^,ı^n.ıır... ^ ^ gjb iy d i. Miryonlarca kadın ilkbahann gelişini karşüamak üzere çiçeklere büründü. Başkent Dakka ve diğer kentlerde düzenlenen Bahar ŞenliklerTnde halkcoşkm la eğlendi. Bengal takvimine göre 13-14 şubat gürüeri ilkbahann başlangıcını simgeüyor. (REUTER) Nabza göre şerbet veren gazeteciler!Napolyon'un cezasmı çekmekte olduğu Elbe adasından kaçışı haberi, eski imparatorun başkente kadar gelebileceğine ihtimal vermeyen Paris gazetelerinin manşetlerine ilk gün şu cümlerle yansır. "Diktatör Elbe'den kaçü." lktidardan düşürülmüş., tahtını tacını kaybetmiş eski hükümdara layık görülen bu ifade tarzı, Napolyon Paris'e yaklaştıkça değişmeye başlar. Gazeteler ikinci gün biraz daha temkinlidirler. Haber "Kral Paris yolunda" cümleleriyle duyurulur bu kez. Üçüncü gün, yeni imparator başkente bir günlük mesafedeyken manşetler artık son şeklini alır: "Majesteleri yann Paris'te." Her ne kadar bu cesaretin devamı gelmemişse de firann yanm kalacağmı sanıp Napolyon'u belki de en iyi tanımlayan bu unvanı manşetten ve hiç degilse iki gün veren Fransız basınınm bir kere bile olsa cesur davrandığını kabul etmek gerek. Çok iki yüzlü bir davranış olduğu kesin, ama zoru görünce Napolyon için ağzından bal damlayan Fransız basınının ayıplanacak bir tarafi yok bana sorarsanız. Koca imparatorun dönüşünün. gidişinden daha muhteşem olduğunu ilk anlarda fark etmek kolay olmamış, demek ki. Saygının ancak korkuyla sağlanabildiği donemlerde "Tannnın yeryüzündeki elçilerine" yani krallara, padişahlara saygıda kusur etmek herkesin harcı değildi. Komuta ettiği askerlerin arasında disiplini sağlayamadıği ve Karaman seferi sırasında asker sayısının doğru dürüst hesabını veremediği için Fatih'in önce kırbaçladıği sonra da tekme tokat dövdüğü Yeniçeri Ağası Kazancı Doğan'ın, öfkeli sultanın hışmından kolay kurtulduğuna bakmayın siz, kellesınin gıtmesi an meselesiydi. îyi asker oluşu ve dayak yerken Padişah'a ima yoluyla bile en ufak bir saygısızlık göstermeyişi, canının bağışlanmasını sağlamıştır Bir hükümdar ile konuşurken neredeyse bir sanat haline gelmiş olan hitap bıçimlerine başvurmaması halinde bir 'kul'un LONDRA MUSTAFA KEMAL ERDEMOL ne hale sokulduğunun ömekleri çoktur. El pençe divan durmak varken, sululuk yapmak kimin haddineydi? Eğer kral ya da padişah izin vermişse, ölçüsünü bilmek koşuluyla şakalar yapılabilirdi belki. Bunun da bir lütuf olduğu mutlaka hissettirilirdi önceden. Kralın ya da padişahın ola ki her şeyden vehme kapılmak gibi bir huyu vardır, yakınındakilerin bunu bilmeleri ve İcorkmalan çok doğaldır. Abdülhamid zamanında, ufak bir dizgi hatası Servet-i Fünun dergisinin sahibi, matbaacı Ahmet thsan Tokgöz'ün sürülmesine yol açacaktı az daha. Tokgöz'e devlet salnamelennin basılması işi verilmiştir. Salname, devlet örgütüne ve memurlanna ilişkin istatistiki bilgilerin yer aldığı yıllığa deniyor. Yıllığın Abdülhamid'in tahta çıkışmı bildiren bölümünde 'hak kazanarak' anlamına gelen 've'Hstihkak' sözcüğü. 'hak etmeden' anlamını taşıyan 'Ve la istihkak' biçiminde yazılır yanlışlıkla. O zamanlar Abdülhamid'in kardeşi Surtan Murat henüz hayattadır. Abdülhamid'e karşı olanlann bir, •, kısmı Murat'ı tahta çıkarma çabası içindedir. Böyle bir niyeti olmayan diğer muhalifleri ile Murat yanlısı saymaktadır Abdülhamid. Bu yanhşUğı kasıt sanması, hatta bunu Murat yanlılannın özellikle yaptığını düşünmesi ihtimali vardır. Söz konusu salnamedeki yanhş fark edilmediği gibi o haliyle ilgilerce onaylanırbile. Allah'tan Tokgöz son anda farkına vanr, hem durumu hem de kendini kurtanr. Korkusu boşuna değildir. Çünkü aynı salname daha önce devletin kendi matbaasında bastınlmak üzereyken Abdülhamid'le ilgili bir sayfa ters konulmuştur. Matbaa çalışanlan imparatorluğun çeşitli yerlerine sürülmüşlerdir bu yüzden. Hükümdarlar birbirlerine benzerler. Fransız basınının da buna benzer gerekçelerle Napolyon'dan korkmakta hakkı vardı demek istiyorum. Bir zamanlar sadece krallara, padişahlara değil imparatorluk mensuplanna da kelimeler düzeyinde bile saygılı olmak bir gelenekti. . Ancak soylı*lar mı daha hoşgönülü oldu, yoksa insanlar mı daha saygısız bilemem, ama hiçbir şey eskisi gibi değil artık. Düşüp kalçasını kırdığı için birkaç gününü hastanede geçiren lngiltere Ana Kraliçesi'nin 4 yaşındaki atı Lingfıeld'de yapılan yanşmada birinci gelince televizyonda spiker bu haberi nasıl duyurdu öğrenmek ister misiniz? "Aönuı yanşmada birinci olması kocakanyı tekrar ayağa kaldırabilir." Napolyon döneminin Fransız gazetecileri ile Abdülhamid döneminin gazetecisi Ahmed thsan Tokgöz bugünleri rüyalannda bile görebilirler miydi acaba? Nataşalar'a Türk soyadı"Nataşa,Nataşa"dedik. Koca bir ulusun yansma çamur atmayı denedik. Cinsel acizliğimiz nedeniyle kendimizle değil, parasızhk nedeniyle "kötü yola düşen" insanlarla eğlenmeye çalıştık. Nataşa adıyla. çıplak kadın fotoğrafianyla dolu yaymlar çıkardık. Nataşalar'a giden kocalanmıza türküler yaktık. Türkiye-Rusya ilişkilerinin sosyolojik boyutuna kendimize özgü düzeysizliğimizle "katkıda bulunduk." Medya organlanmızda bile bu iğrenç "Nataşa edebiyatına" sıkılmadan MOSKOVAyer vermekten çekinmedik. Sonuç ne oldu? Ruslardan daha üstün, daha dürüst olduğumuzu mu kanıtladık? Bizim Nataşalar ile rekabette çok da güçlü çıkmayan kadınlanmızın onlardan çok daha onurlu olduğuna inancımızı mı pekiştirdik? Eski komünistlerin aslında "namussuz" olduğunu mu ortaya serdik? Hani, yıllar önceki, pek ince sayılamayacak anti komünızm propagandalannda dendiği gibi "Bunlann hepsi bır kilotlu çoraba fıttir"hatta "Sen adamın evine girip iş tutsan, o gelip kapıda şapkanı görünce kansını sana terk ederek geri döner" türü palavralarda biraz da olsa gerçek payı olduğuna mı kanaat getirdik? Nereye vardık? Artık biraz sakinleşmenin, sonuç çıkarmanın ve "Nataşa" adına da öteki adlara gösterdiğimiz saygıyı göstermenin zamanm gelmedi mi? Biz bir şeyler kafamıza dank etmeden tutam değiştiremeyen bir milletiz. O zaman "o çarpıcı şeyi" söyleyeyim: Bugün pek çok Türk erkeği, Rus kadınlanna yalnızca âşık olmakla kalmıyor, onlarla evleniyor, aile kuruyor. Moskova'da ve başka Rusya kentlerinde yaşayan birçok Türk (işadamından mühendisine, öğrencisinden işçisine) Rus kadınlanna soyadını veriyor. Türkiye'de de benzer örnekler az değil. Ne yapacağız şimdi? Küçümsedi ğimiz "Nataşalar" aileye giriyor, HAKAN AKSAY ulusumuza kanşıyor, yavaş yavaş "ortak" çocuklar doğuyor. Onlara da çamur mu atalım? Bu kara çamurlu yola devam mı edelim? Kendimize gelmek için bu karma evliliklerin sayısının hızla artması bile yeterli neden değil mi? Adı gerçekten Nataşa olan ve bir Türk genciyle ciddi ilişkisi bulunan bir kız arkadaşım Türkiye ziyareti sonrasında anlatıyor: "Türkiye'de pek çok insanda, nedense Rus kadınlannın kolay elde edilebilir olduğu yolunda bir anlayış var. Dahası, bunun tersi izlenim veren kadınlan bik 'Bu da ayıu, ama daha nazlı" gibi aşın ryimser bir değerlendiriyle rahatsız ediyorlar. _ _ _ _ _ _ Yalnızca sokak serserileri değil, oldukça Idbar görünenler de aynı tavırda. Hatta polisler bile bizi koruyacaklan yerde başka amaçlar peşinde koşuyorlar. Sokakta rahat gezmek olanaksız. Söylesene, Türklerde başka uluslan küçümseme, aşağüama gibi bir özellik var nudır?" " Vallahi, bizde bir Türk dünyaya bedeldir, diye bir söz var; ama bilmem bu zamanda kim nasıl anlıyor bunu." Bunu dedikten sonra düşündüm. Bütün hayatlarını aynı kentte, aynı sokaklarda yaşayan, dünyadan bihaber olan insanlar bazen gerçekten "Bizim memleket gibisi. halkunız gibisi yok" konuşmalanna bayılıyor. Belki gerçekten öyledir, belki haklıdırlar. Ancak sonuca varmak için kıyaslama şansına sahip olmak gerekmez mi? Bilinçli yurtseverlikle içi boş milliyetçilik birbirine kanştırmada üzerimize yok. Ama insanın, başka ve pek de tanımadığı halklara leke sürmeye çalışması doğrusu biraz ayıp oluyor. Hele hele Rusya halkı gibi aslında kültür birikimi bizimkinden çok daha yüksek, ama son yıllardaki olağanüstü hızlı değişiklikler sonucu biraz afallamış ve ekonomik- sosyal açıdan zayıflamış bir halka tepeden bakmak iki kat ayıp. Vazgeçelim artık bu ayıptan. Yakm bir gelecekte varlıklannı fark edeceğimiz babası Türk, annesi Rus çocuklara saldırmak zorunda kalmamak için kendimizi bugünden dizginleyelim. PAZAR ^ GÜNÜ NÖBETÇt KİTAPÇI r Cumhuriyet ^ kitap kulübü Istiklal Cad. (Aksanat karşısı)Tel:252 38 81/82 ANKARA 5. AŞLtYE HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN 1997213 D.îş 1997 84 Dlş karar Sayı- B.03.4. AHM. 4.06 00 05 Davacı Zekenye Candan vekılı ta- rafmdan davalı Hanım Candan alevhıne mahkememıze açılan ıhtar da- vasımn verilen karar gereğince; Büınen en son adresı "Ömer tazı Gülhöyük kasabası köyü Ş.Koçhısar/Ankara" olan karşı taıaf (dava- lı) Hanım Candan'a ıhtar dilekçesı ve ıhtar karan teblıg edılmemiş. emnıyet araştırması sonucu da adresi tesbit edilememiş olmakla, tale- bın kabulü ile, karşı taıafın müşterek hane adresı olarak belırtılen 140. sokak No 15 Karşıyaka'Y Mahalle Ankara adresıne (anahtann bıtı- şık 13 numaralı bakkal Hasan Yakupoğlu'ndan alınarak) ışbukarann teblığ tarüunden ıtıbaren bir ay içıresinde dönmesıne, dönmedığı tak- dırde M.ICnın 132 maddesi gereğince terk nedeniyle boşanma dava- sı açüacağının ihtanna, ihtar isteyen tarafindan ihtar istenen adına ko- nuta teslım olarak dönüş masrafinın karşılanmak üzere 3.000 000.- li- ra göndenlmesıne, karar venlmış olup, ışbu ıhtar karan karşı taraf da- \alıya ilan yoluyla tebliğine, karar verildiginden ıhtar karannın gaze- tede yayıra tanhınden itibaren 15 gün sonra ılgıhye teblığ edılmış sa- yılacaği, ihtar karan yerine ilanen tebliğ olunur. 5 2 1998 Basın- 4803 CAĞDAS DERSHANE • • w VE OGRETMENLERI IDIL LISESIOGRENCILERINE BAŞARILAR DİLER Ü HatboyuCad. No:44BAKIRKÖY Te:5610646 • 5429056 Of-V/2r/\/\ F X •• DtKiN Vi ŞUBAT 1998 -SAYI: 166 YELKENİMİZİ * PORTATİFBASIT RADAR KULLANIMI S JENERATÖRLER SANDAL İLE İSTANBUL'DAN İSKENDERUN'A Demıraler Sıtesı, 8 Cadde, No 71 Zeytmbumu-ISTANBUL Tel- (0212) 664 16 94 - 510 28 71 • Faks: (0212) 558 67 85 KARAKOY YOLCU SALONU GÜMRÜK MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN Gümrüğümûzce Tezcan Tıcaret H Ercan Tezcan adına tes- cillı, 3465 sayüı 08.11.1989 tarihJi giriş beyannaraesinden ara- nılan toplam 21.066.000.- TL gelir eksığı ile ılgılı olarak dü- zenlenen 20318 sayılı, 19.07.1994 tarihlı ödeme emn ile ilgili olarak mükellefine yapılan tebligatlanmız adres yetersızlifı nedeniyle iade edıldiğinden ve tebligata sarih başkaca adres bulunamadığından ödeme emri yerine kaim olmak üzere 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 28. ve 29. maddelen gereğince ila- nen tebliğ olunur. Basın: 4982 IZMtR 13. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ TAVZİH İLANIDIR DosyaNo: 1997/5937 22.1.1998 tarihlı Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan müdürlüğümüzün 1997 5937 sa- yılı dosyasından 03.03.1998-13.03.1998 tarihlennde yapılacak olan lzmir ili, Buca ılçe- si, Inönü mahallesinde kâm ve tapunun 7241 ada, 19 parselmde kayıtlı taşınmazın satış ilanında: Taşınmazın satış saati 11.30'dan 11,45'e kadar yazılmasi gerekirken. 11 00"den 11.45"e kadar olarak yazılmıştır. "Taşınmazın satışı saat 11.30'dan 11,45'e kadar lzmir 13. lcra Müdürlüğü'nde açık arttırma suretıyle yapılacaktır." Bu nedenle satış ilanında zuhulen " 11.00'den 11.45'e kadar" şeklinde yazılan satış saatlerinin " 11.30'dan 11.45'e kadar" yapılacağı hususu tavzihen ilan olunur. 04.02.1998 Basın Tashih: ORDU l.ASÜYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo. 1996 286 Davacı Emniyet Genel Müdûrlüğü tarafından da- valılar Muharrem Tom- rukçu ve arkadaşlan aley- hine mahJcememizde açı- lan tazminat davasmm ya- pılan duruşmasında, Davalı Yeni Bosna Za- fer Mahallesi Babil Sok. No: 43 Bakırköy/lstanbul adresinde ıkamet eden Muharrem Tomrukçu"nun tüm araştırmalara rağmen adresı bulunamadığından mahkememizde yapılacak olan 11.3.1998 günü saat 9.00'daki duruşmada biz- zat hazır bulunması veya bir avukat göndermesi, aksı takdirde yokluğunda duruşmaya devam edile- ceğı ve karar verileceği ilan olunur. Basın: 3516 GAZİOSMANPAŞA1. ASLİYE HUKUK HÂKÎMLİĞl'NDEN 1994/379 Davacı Maliye Hazinesi'ne izafeten Muhakemat Müdûrlüğü tarafından davalı Orhan Ovalı ve arkadaşlan aleyhlerine açılan alacak davasında. Mahkememizin 18.3.1997 tarih 1994/379 esas 1997 362 karar sayılı ılamı ile davanın kısmen kabulüne, 1331 parsel sayılı taşınmazın tespit edilen değerine ve davalılann hisselerine göre da- valılardan Nunen Erdem'den 33 750000- TL, Orhan Ovalfdan 33.750000 - TL, Murat Er- den'den 8.437.500.- TL, Reşat Erden'den 8.437 500- TL, Güler Akdeniz'den 8.437.500- TL, Serdar Erden'den 8.437.500.- TL, Saıme Baran'dan 11.250.000.- TL, Rukiye Baran'dan 11.250.000TL, Gü2in Baran'dan 11.250.000 TL'nin 22.11.1988 tarihinden başlayacak yasal fa- izi ile birlikte tahsiline, 506 parsel no lu taşınmazın tespit edilen değerine ve davalılann hissele- rine göreNurten Ovalı, OrhanOvalı'dan 1.425.000- TL, Reşat Erden, Murat Erden, Güler Ak- dcniz, Serdar Erden'den 356.250.- TL. Saime Baran, Rukiye Baran, Güzm Boran'dan 475 000.- TL'nin 29.7.1988 tarihinden başlayacak yasal faızi ile birlikte davalılardan ayn a>n alınarak da- vacı Hanne'ye verilnıesine. Harçlar ICanunu gereğince 5.065.200.- TL harcın davalılardan alın- masına, davacının yapmış olduğu 13 432.000.- TL mahkeme masrafi ve 6.564.000.- TL ücreti ve- kâletin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı Hazine'ye verilmesine. temyizi kabil olmak üzere 18.3.1997 tanhınde davacı vekilinin yüzüne kar>ı davalılann gıyabında karar verilmiş olup, lzmir Dikili ICabakum köyünde mukım olduğu bildirilen davalı Orhan Ovah'ya çı- kanlan tebligat bila tebliğ iade edilmış, zabıta araştırmasına rağmen de adresi tespıt edilememiş olduğundan karann tebliğinden inbaren 15 gün içınde temyİ2 edilmediği takdirde karann kesin- leşmiş sayılacağinı bildirir meşruhatlı davetiye yerine kaim olmak üzere ilanen teblıği; Davacı Hazine vekili t.7.1997 tarihlı dilekçesi Ue verilen karan temyız etmış olduğundan Or- han Ovalı'nın hakkında verilen karann faiz yönünden temyiz edılme sebebine ıtırazlannı teblığ- den itibaren 10 gün içinde bildirmesini bildinr meşruhatlı davetiye yenne kaim olmak üzere teb- liğ olunur. 26.1.1998 Basın: 4972 AKDAĞMADENt ASLİYE HUKUK MAHKEMESt Esas No: 1997/173/ Karar No: 1997/381 Hâkim: O Şanal Şanda 31916 Kâtip: Cafer Şahiner 812 Davacı: Dutsun Akol - Mehmet ve Ayşe'den olma 1934 d.lu Akdağmadeni Oluközü köyü Davalr Sakine Mirceter Ova (Akol) - Azeri uyruklu Zerpelni kizı 1951 d.lu Akdağmadeni Olu- közü köyü. Dava: Boşanma. Dava tanhı: 5.8.1997 Karar tanhi- 27 11 1997 Davacı Dursun Akol tarafindan davalı Azen uyruklu Sakine Mirceter Ova (Akol) aleyhıne açı- lan boşanma davasmda mahkememizce yapılan açık yargılama sonunda. Açılan davanın kabulü ile Akdağmadeni ilçesi Oluközü köyü 87 kütük sırada nüfusa kayıtlı Azerbaycan uyruklu Seyid Hüseyın ve Zerbelni kızı 1951 d.lu Sakine Mirceter Ova (Akol)'un boşanmalanna ilişkin hükmü davalı Sakine Mvrceter Ova (Akol)'a »dıesı meçhul olduğundan adı geçen davalıya duyuru yolu ile teblığme karar venlmiştir Duyunı tarihinden itibaren 15 gün son- ra karann teblığ edılmış sayılacağı ilanen duyurulur. Basın: 4042 ÜSKÜDAR1. ASLtVE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN EsasNo: 1997,830 Davacı lst. Muhakemat Müd. vetalı tarafından davalı Agavniva (Yorgı Kiryaki kızı), Tanaş Hris-' tına, Joani Kıryakıs aleyhıne ikame olunan gaiplik-tescil davasmda verilen ara karan gereğince, Os- küdar Selamıalı Mah. Selamsız Sok'ta bulunan. 48 pafta, 125 ada, 4 parselde kayıtlı kâgır dükkân- lı arsa vasfindakı taşınmazın 24/144 hıssesinin davalılar adına kayıtlı olduğu, söz konusu gavrimen- kulün kayyımla idaresı için Osküdar 2. Sulh Hukuk Mahlc'mn 1986/ 1497 E. 1987/265 karar sayı- lı ılamı ile karar verildiği, taşınmazın kayyımla ıdaresi 10 seneyi geçtiği ve bu tarihe kadar bu kışı- leri gören ve tanıyan kimse çtkmadığı bildirilmıştir. Davalılar Agavniva (Yorgı Kıryakı kızı), Ta- naş Hristina-Joani Kiryakıs'in hayat ve mematından haberdar olanlann işbu ilanrn yayın tanhinden itibaren kanunı süresi içinde mahkememizin 1997 ' 830 K. sayılı dosyasından bahisle haberdar et- melen hususu ilan olunur. 15.1.1998 Basın: 4958 KARAKÖY YOLCU SALONU GÜMRÜK MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN Gümrüğümûzce TURBOMAK Dış Tic. Ith. thr. Paz. C.Cenk Sançimen adına tescıl- li 3201 sayılı, 19.6.1990 tarihlı gümrük ginş beyannamesı muhteviyatı eşyadan aranı- lan 20.209.000.- TL gelir eksiği ile ilgili teblıgahmız adres değişikliği nedeniyle iade edildığınden ve tebligata sarih en son adresi tespit edilemediginden ek tahakkukumuz 18.5.1997 tarihli Cumhuriyet gazetesinde ilanen teblığ edilmişti. Bu defa söz konusu gelir eksiği ödeme emri yerine kaim olmak üzere 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 28 ve 29. maddelen gereğince ilanen tebliğ olunur. Basın: 4967
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle