18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİY1T 15ŞUBAT1998PAZAR 10 PAZAR KONUKLARI Uluslararası ilişkiler uzmant emekli GeneralSedat tlhan ve eski DışişleriBakanı VahitHalefoğlu krizi değerlendirdi 'Petrol kavgasına aletolmayalım'Türkiye, askeri açıdan olası bir Körfez savaşına gi- rebilir mi? İLHAN-Bunu, 1990 döneminin Genelkurmay Başkanı te- levizyonda belirginbiçirndeaçıkladı.Evet, Türkiye, Körfez'de olası bir savaşa girebilir. Ama bunun neye mal olacağı çok önemlidir. Girdikten sonra çıkınca neye mal olacağı da çok önemlidir. Türkiye'nin, gücünü kullanarak oraya ginnesi ne kadar akıllıca olur? Esas soru orada yatıyor. Dolayısıyla Türk Silah- lı Kuvvetleri'nin oraya ginnesini hiçbir asker, bugünkü kon- jonktür içinde kolay kolay kabul edemez. Dolayısıyla bir gi- riş söz konusu olamaz. Çûnkü girdikten sonra Irak'ta yaşayan insanlann o girişe karşı gösterecekleri tepki Irakordusunun göstereceği tepkiden çok daha önemli olabilir. Bütün bunlar dikkate alındığında, aynı zamanda sahanın ge- nişliği, büyüklüğü ve dünya politik konjonktürü ve Türki- ye'nin alacağı tepkiler doğrultusunda ben "Askeri ve teknik yönden evet, ama politik yönden büyûk sakıncalar doğurabi- lecek bir hareket olur" dıye düşünüyorum. Onun için de bu hareket, kolay kolay söz konusu olmuyor. Ama son zamanlar- da almış oldıiklan önlemler var. Bunlar çok akılcı. Bir göç sorunu yaşanacak olursa 15 km.'lik bir derinlikte bir tampon bölge kurmak, bu bölgeye gelişleri kontrol altına alarak insani yönden gerekli önlemleri almak gibi... Bu, tam, düşük yoğunlukta çatışma dediğimiz bir konseptin uygulama- sı oluyor ki hem moderndir hem de gerçekten ihtiyaçlara ce- vap veren, insan haklanna önem veren bir uygulama olur. Ben- ce bu, Türkiye açısmdan Irak'a girişten çok daha büyük ya- rarlar sağlar. Ama üzülerek beyan edeyim ki Irak'ın, ABD ve uydulan tarafindan bir savaşa sürüklenmesindeki neden politik olmak- tan çok, daha büyük ölçüde ekonomiktir. Insan buna üzülü- yor. •••H Yani bu birpetrol savaşı mı olacak? tLHAN-Bugün iki unsurtamamıyla göz ardı ediliyor. Ger- çekte bu ne Clinton, ne ABD ne de Ingiltere olayıdır. Bu, pet- rol şirketleriyle silah satış şirketlerinin olayıdır. Şimdiye kadar Irak petrolleri dışarda tutularak fıyatlar yük- sek düzeylerde korunabiliyordu. Bugün ise Irakpetrolünün ye- niden alana girmesi petrol fıyatlan ve kazançlarda büyük dü- şüşlere neden oldu. Yakında Kafkas petroUeri de devreye girecek... CTJKflTC Basra Körfezi 'nde petrol yüzünden yeniden bir savaş patlak vermek ^ üzere. Kendini dünyanın 'jandarması' ve dünya nimetlerinin 'baş hâkimi' görmek isteyen ABD, bu kez de Körfez 'de çok ciddi bir savaş çıkarmak üzere. Bu savaşın Türkiye 've etkileri, savaş sonrası Kuzey Irak 'ta yeniden bir Kürt devleti kurma senaryolarımn gündeme gelebileceği konuşuluyor. Burada dikkat çekilen çok önemli husus, Türkiye 'nin daha 1991 Körfez Savaşı 'nın kayıplarını telafı edememişken ikinci bir savaşla karşı karşıya kalmasının felaket olabileceği. Dünyanın jandarması Amerika nın, Irak ve lideri Saddam Hüseyin 'e iyi bir petrol dersi vermeye hazırlanırken burada Türkiye yi alet olarak kullanmasının Türkiye 'ye vereceği zararları, Türkiye 'nin uğrayabileceği kayıpları emekli Tuğgeneral Sedat llhan ve eski Dışişleri bakanlarından Vahit Halefoğlu ile konuştuk. SÖYLEŞİLER LEYLA TAVŞANOĞLU ması gerekiyor. ABD'yle oturup. bir stratejik konsept içinde sadece Incirlik değil, bunlan nasıl dengeleyeceğinin pazarlı- ğmı yapmalıdır. Türkiye, aynca başka ülkelerle de benzer gi- rişimlerde bulunabilır. Rusya'yla da, Çin'le de aynı girişimde bulunabılir. Türkiye, bir politik uygulamayla kendisine yönelen bu teh- didin ortadan kaldınlmasının yollanm aramalıdır. ••••• Kitle imha silahlannın sadece Irakİa değil, aynı za- manda Suriye, tran, Libya 'da da bulunduğu biliniyor. ABD neden Irak'ı hedefahyor da, öbür üç ülkeye bir şeyyapmı- yor? tLHAN - ABD belgelerinde bu, belirgin biçimde ortaya ko- nulmuştur. ABD, lran'ı zaten gerek petrol, gerek öbür yatınm yönlerinden büyük ölçüde kontrol altına almıştır. Suriye'nin ise petrolü yoktur. Bir de Suriye, silah satışı yönünden bir pa- zardır. ABD, lran'la Irak'ı kontrolü altına aldıktan sonra gü- cünü neden başka yerlere bölsün? Önce, Irak'a vurmak suretiyle hem Iran hem de Suriye'ye çok güzel bir ders vermiş olacak. Dolayısıyla bölgede elinde nükleer, biyolojik ve kimyasal silah olan ülkeler, yani lran ve Suriye, Irak olayından sonra kendi başlarına geleceklerin der- sini almış olacaklardır. Sizce İran 'la Suriye, bu dersi gerçekten alacaklar mı: İLHAN -Evet, onlarda dev- reye girecek. Bunun dışında, bir Saddam fenomeni yaratıla- rak devamlı olarak Irak çevre- sindeki ülkelere silah satışı ya- pılıyor. Dolayısıyla Körfez'de patlak verecek bir savaş, pet- rol şirketleriyle silah satış şir- ketlerinin savaşı olacaktır. Türkiye'nin bu noktayaçok dikkat etmesi gerekiyor. Çün- kü Türkiye'nin bu savaşta ke- sinlikle yeri yok. Türkiye, ne silah ne de petrol satan bir ül- kedir. Bir de şu nokta var. Türki- ye oluşumu tek başına göğüs- lemeli ve bu oluşumun dışın- da kalmalıydı. Bu olanaksız. Kendi çıkarlanmız ve karşı ta- raftaki büyük güçlerin çıkarla- nnı dengede tutmanın yollan- nı aramamız gerekiyor. Eskiden CIA'de (ABD Merkezi Haberalma Örgürü) çalışan Rkhard Haas, bugün en ünlü yazarlardan oldu. O açıkça şöyle yazar: "Bugün, Incüük'te üssün bulunmasının yegâne nedeni hem Kuze> Irak'ta yaşayan Kürtlerin güvenliğini sağla- mak hem de Saddam'a, ilerde herhangi bir girişimde bulu- nursa Türkiye'nin böyle bir savaşayüzdeyüz katıiacağımn beürrjsini vennektir." Böyle bir görüş tabii ki Saddam'ın ve çevTesinin ak- lında vardır. Türkiye'nin bu konularda çok dikkatli olması gerekiyor. ABD Başkanı Clinton 'ın Cumhurbaşkanı Demi- rel'e gönderdiği mektupta bir Körfez savaşı olasüığında tn- cirlik Üssü'nün kuUanımına izin verilmesini istediğisöylen- tüeri var. Sizce böyle bir savaşta Incirlik Üssü kuüandırtlma- Iı mı? tLHAN - Konuya gerçekçi bakmamız gerek. Buna hemen evet ya da hayır cevabı verirsem yanlış anlaşılabilir. Şimdiki halde 900 km. menzılli El Hüseyin, 600 km. menzilli El Ah- baz, 600 km. menzilli Scud'lar var. Bunlar nükleer ya da kim- yasal silahlarla fırlaolabiliyor. Irak'ın bu füzelerinin hedefı ne- resi olabilir? Tabii ki Türkiye. ••••• Bu füzelerin Ankara'ya kadar olan bir alanı vura- cak güce sahip olduklan biliniyor. Irak, bufüzelerle Türki- ye'yi vurursa Ankara bunun ekonomik olarak altından kal- kabilir mi? İLHAN - Tabii ki böyle bir saldmnın çok önemli bir etkisi olur. Ama bunu büyütmemek lazım. Türkiye, biyolojik ve kimyasal silah saldınsına karşı sivil yönden hazır değil. Işin esas üzücü tarafi o. Dolayısıyla böyle bir saldın gerçekten çok sarsıcı bir olay olur. Yalnız, böyle bir saldında beklememiz gereken, Körfez Savaşı'nda tsrail'e attıklan türden birkaç füzedir. Ama bunlar Patriot füzeleri yerleştirilmek suretiyle önlenebilir. Zaten gö- receksiniz. kısa süre içinde Almanya üzerinden ABD'den Pat- riot füzeleri gelecek. MHMB Bunlar nereyeyerleştirilecek? İLHAN - Hem tncirlik Üssü ve çevresine hem de füzeleri karşılayacak noktalara yerleştirilecek. Ancak bizim bir politik karar vermemiz gerekiyor. • • ^ ^ Çevremizdeki tran, Irak ve Suriye, bu kadar güçlü nükleer, biyolojik ve kimyasal silah potansiyeline sahipken Türkiye tek başına bu silahlarla savaşabilir mi, tek başınagö- ğüsleyebilir mi? İLHAN - Hayır. Olanağı yok. O nedenle de Türkiye'nin iş- birliği yapması kaçınılmazdır. Türkiye'nin, kendi çıkarlany- la bu işbirliğini yapabilecek ülkelerin çıkarlannı dengede tut- Em. Gen. SEDAT İLHAN Türkiye'deKara Harp Akademisi 'ni bitirdikten sonra ABD ve Kanada Harp akademilerinde eğitim gördü. 1975 'te general oldu. Üçyıl Milli Güvenlik Akademisi'nin komutanhğımyaptı. Kenan Evren 'in Genelkurmay Başkanlığı döneminde emekli oldu. Altı yıl kadar yurtdışında calıştı. Dokuz Eylül Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü nde öğretim görevlisi oldu. Yeni Asır gazetesine iki yıl süreyle köşe yazılan yazdı. lzmir 'de yayımlanan Gözlem gazetesine köşe yazılan yazıyor. Aynca çeşitli dernek ve vakıflarda da etkin olarak çalışıyor. İLHAN - Alabilirler, fakat bugün lran'la Suriye'nin için- de bulunduklan teokratik ve fa- şist yönetimler belki biraz di- renmeyi sağlayabilır. Ama bu kaçınılmazdır. Yani ister iste- mez yola geleceklerdir. ABD'de, "2021 yılmda ne otabilir?" konulu bir araştırma- dan size bir bölüm okumak is- • .tiyorum: ^ "Türidye^mn 2007 yıbnda Suriye'yle yaprjğı ve başanyla sonuçlandırdığı su savaşı var. ABD'nin, İsrail'in de kanldığı birkoalisyonu 2008'de ikinci bir Körfez savaşı izledi. Petrolden başka üretim olanağı bulunma- yan ülkelerin jeopolitik etkileri 2010 yılında da silinmiş bulun- maktadır. Nedeni şu: Çünkü ABD 2010 yılında sentetik pet- rolü üretmenin peşindedir. Do- layısıyla artık lran'la yeniden Ki ilişkiİer kurulmasi çabasına 0- düecektir. Avnca bölgede Türki- ye, İran ve israil'in yer alacak- lan 'Altın Üçgen' kurulacaktır. Yani tran, Türkiye, İsrail bölge- de etkin duruma getirilecektir." Yani ABD emperyalizmınin, yeni adıyla yeni dünya globaliz- minin hedefi budur. Yani Pax Americana... ABD'nin bu hedefini artık kabul etmemiz gerekiyor. •••• Peki bu hedefi engel- leyen nedir? İLHAN - Bu hedefin ortasın- daki engeller sırasıyla ortadan kaldınlacaktır. Türkiye, globa- lizme bir engel oluşturamaz. O zaman Saddam, Esat ya da Kaddafiolur. Öyleyse Türkiye. kendi çıkarlanyla globalizmın çıkarlannı dengede tutmanın yollannı aramalıdır ABD sade- ce globalizmle uğraşmıyor: bilgi çağını yaşamayabaşladı. Bi- zim Türkiye olarak bilgi çağına nasıl adım atacağımızın da he- saplannı yapmamız gerekiyor. Benim görüşüme göre Altın Üçgen'in kuruluşunda ABD'ye yardımcı olmalıyız, ABD'yle işbirliği yapmalıyız. Yani bu, İran ve tsrail işbirliğini de öngörür. Bu, Iran'ın bugünkü reji- miyle de olur, onun dışında da olabilir. Körfez 'de bir savaş çıktığı takdirde bunun birtakım olası sonuçlart da olacak. Bu olası sonuçlardan en önemlisi Kuzey Irak'ta bir Kürt devleti kurulmasu Bu olasılığı nasıl görüyorsunuz? İLHAN- Başlangıçta. yani birinci Körfez Savaşı'nda ABD böyle bir oluşuma yeşil ışık yakmış olabilir Ama bugün CIA bölgedeki yedi bin ajanını çekerek ABD"nın böyle bir oldu- bitti oluşum olanağı bulunmadığını artık anladığını gösteriyor. Aynca. Kuzey Irak'taki Kürtler ve bütün dünyadaki Kürtler de bir gerçeği ortaya koymuşlardır. O da devlet kurma özellikle- rinin şimdiki halde bulunmadığıdır. Kürtler, Kuzey Irak'ta kendilerine sağlanan olanaklan hiç değerlendiremedıler ve derhal aşiretleştiler, kendi aralannda savaştılar, bütün Batı"nm desteğini kaybettiler. PKK ise insanlan öldürmek suretiyle dünya üzerinde Kürt görüşüne en büyük hıyaneti yaptı. Kürt kökenli insanlann en uygar olarak yaşadıklan ülke de Türkiye. Dünya da bunu gö- rüyor. Onun için şimdi hapiste olan o DEP milletvekillerini ha- yatım boyunca affetmeyeceğim. O DEP millervekilleri Güney- doğu'daki Kürt kökenli vatandaşlanmıza yönetime isteklen- nin daha sağlıkh ulaşabilmesi için o zaman iktidarda olan bir partinin bünyesinde Meclis'e getirildiler. Dünyada bunun kadar güzel bir olanak Kürtlere hiçbir za- man sağlanmadı. Ama bu DEP millervekilleri olanaklannı kullanıp bölgedeki insanlara hizmet vereceklerine Fransa'da. Almanya'da, Yunanıstan'daki PKK işbirlikçıleriyle işbirliği yapmak suretiyle hem kendileri hapse girdiler hem de o böl- gedeki insanlara ihanet ettıler. Artık bugün o bölge insanını öbür bölgelerin insanlanndan ayıran bütün farklılıklann ortadan kaldınlması gerekmektedir. Ortadoğu'da kitle imha silahlannın Irak dışında Suriye, İran ve Libya 'da da olduğu biliniyor. Ama ABD, bu nedenle Irak 'ı boy hedefi almış görünüyor. Sizce bunun ne- deni nedir? HALEFOĞLU -Siz gelmeden Ankara'daki ABD Büyükel- çisi'nin bu konuya verdiği yanıtı okuyordum. Diyor ki: "Bu silahlar hepsinde var. Ama biz bütün bölgedeki bu türden si- lahlann kaldınlması ve bölgenin bu silahlardan anndınima- sını istiyoruz. Ancak Irak, bundan önce elindeki bu silahlan kullandığı ve uluslararası alanda saygm ü\elerin davranışlan- na uygun davranmadığv, iki kez komşulanna sakhrdığı ve bir keresinde de bağımsız bir komşu ülkeyi işgal ettiği için bizim ona güvenimiz kalmamıştır.'' Öbür yanda Daily Telegraph gazetesinde çıkan, bu konu- ların uzmanı bir Israillinin açıklamasında şu husus belirtili- yor: "lraklılann elinde Scud füzeleri adı amnda arük birkaç füzeden başka bir şey kalmamıştır. Bu füzeleri bu başlıklarla donatabilmek büyük bilgi ve beceri gerektirir." Orada, bu teknik bilgi ve beceriyi Iraklılann gerçekleştir- melerinin olanağı bulunmadığı dabelirtiliyor. Yani, böyle bir tehlikenin mevcut olmadığı da ifade ediliyor. Israilli uzman aynca şunlan da ekliyor: "Israü olarak Wz, bir Irakfüzesinin tehdidi alünda degüiz." Biz konuyu medyada izleyebildiğimiz kadanylabiliyoruz. Onun ötesinde bir bilgi sahibi değiliz. Meclis'te bu konu tar- tışıldı. Saddam BM Güvenlik Konseyi'nin 687 sayılı kararına uyarsaABD 'nin tutumunda bir değişiklik olur mu? HALEFOĞLU - Saddam 687 sayılı karara uyarsa bu mesele şimdilik kapanabilir. Ama kara- ra uyacağına dair işaretler daha az^ uyrnavacağına dair işaretler 'daha fazıa. Ama Fransi2:?ann, Ruslartrr •öncülüğünde ve sanı- yorum Arap Birliği Genel Sek- reteri İsmet Abdülmecit'in, hem Arap Birliği Genel Sekreteri ola- rak, hem de belkı ismi konma- dan Mısır Devlet Başkanı'nın teşvikiyle birtakım öneriler ha- zırlandığı biliniyor. Bu öneriler BM'ye sunulacak ve belki buçalışmanın önlenme- sine çalışılacak. Bu ne kadar ba- şanlı olacak, bilemıyoruz. Clinton'un. Cohen'ın, Alb- right'in ve öbür ABD'li yetkili- lerin ifadelerinden bu işe karar- lı olduklan anlaşılıyor. Yani tu- tumlan şu: "Artık bu Saddam meselesini bir kerede çözmek istiyoruz. Böylece büyük bir engeli berta- raf etmiş oluruzJ" îmma^ Diyelim ki ABD Sad- dam'ı vurdu. Ondan sonra ne olacak. HALEFOĞLU - Ecevit, bu konuda şunlan söylüyor: "ABD'nin Saddam'dan son- raki planı Kuzey Irak'ta bir Kürt devleti kurmak." Buna karşılık ABD'nin Ankara'daki Büyükelçisi de "Bi- zim böyle bir planımız yok. Olmamıştır ve bundan sonra da olmayacaktır'' biçiminde bir açıklama yapıyor. Öbür tarafta da yorumculann görüşleri şöyle: "Bunun üç tane nedeni vardır. Bunlardan birisi petrolü kontrol altınaalmak. Ikincisi,petrol fîyatlannın artmasuıa en- gel olmak." Carter zamanından başlayarak Amerikalılar Ortadoğu ban- şuıı sağlamaya çalışıyorlar. Bu biliyorsunuz, Mısır Cumhur- başkanı Sedat'la başladı ve onun canına mal oldu. Ardından tsrail Başbakanı Izak Rabin'in canına da mal oldu. Arkadan Ürdün'le bir anlaşmaya vanldı. Şimdi Sunye kal- dı bu işte. Şimon Peres seçimlere girip banş anlaşmasını ger- çekleştireceği sırada küçük bir marjla seçimleri kaybetti ve o- nun yerine Netanyahu geldi. Bu banş bir prensibe dayanıyor. O da şu: Toprağa karşı banş. Yani İsrail'in 1967'de işgal ettiği Arap topraklarrndan çe- kilmesi ve o Araplarla bir anlaşma yapılması. Bir nokta da şuydu: İsrail, Suriye'nin Golan Tepeleri'nin askerden anndınlmasmı ıstiyordu. tkincisi, israil. burayı ben zaman içinde ancak adım adım geri verebilirim, diyordu. Üçüncüsü de Ürdün Nehri'ni besleyen kaynaklann bir kıs- mı Golan'dan çıkıyordu. tsrail, ben bunu da isterim, diyordu. Ben o zaman çeşitli açıklamalanmda. "Suriye'yle olan banş sonuçta Türkiey'nin başına patlayacak" dedım. ••••• Neden Türkiye'nin başınapatlayacak? HALEFOĞLU - Çünkü bu banşın mimarlan Suriye'yi, özellikle de su meselesinde ikna edebilmek için, "Su tsrail için hayatidir. Sen İsrail'e bu sulan vermeye devam et. Ben sa- na bunun karşüığını Türklerden, Fırat'tan sağlantn" diye- cekler, dedim. Bütün korkum buydu. Ve sonunda bu yavaş ya- vaş ortaya çıkmaya başladı. Buna karşılık da Suriye'nin dediği şuydu: "Nasıltoprağa karşı banşoluyorsa banada Golan'ı hiç şart- sız geri verin." Bu pazarhk devam ederken Şimon Peres kaybetti ve yeri- ne Netanyahu geldi. Netanyahu prensibı değiştirdi. Diyor ki: "Önemliolan toprağa karşı banş değil, güvenceye karşı ba- nstır. Ben güvenligimi sağlayamazsam toprak hiçbir şe>e va- ramaz." tşte, Netanyahu işbaşuıa geldiğinden beri de bu iş yürümü- yor. Çok tekrarladık, ama bir kez daha tekrarlamakta yarar var. Ortadoğu'da bir tekerleme var. O da şu: "Ortadoğu'da Mısır'sız savaş, Suriye'siz de banş olmaz." Bu tekerleme hiç değilse bugünkü gerçeklere uyuyor. Mı- sır'la banş yapıldığından beri Araplarla İsrail arasında savaş olmuyor. Ama Suriye ikna edilemediği için de banş olamı- yor. Irak 'a karşıyapümak istenen olası harekâtla bütün bunlann ne bağlantısı var? VAHİT HALEFOĞLU Antakyada 1919'dadoğdu. Hatay'ın Türkiye'ye katılması çahşmalanndan dolayı Fransızlar tarafindan iki ay hapse mahkûm edildi. Siyasal Bilgiler Fakültesi 'ni pekiyi derece ile bitirdi. Dışişleri Bakanlığı 'na girdi, çeşitli kademelerinde çalıştı. Beyrut, Moskova, Mahey, Bonn da büyükelçilik yaptı. ANAP hükümeti kurulurken Moskova Büyükelçiliği 'nden emekli oldu ve dışardan Dışişleri Bakanlığı 'na getirildi. sinler? Seden petrol fiyatının artmasuıa engel olmak iste- HALEFOĞLU -Çünkü petrolü kontrol eden Amerikan pet- rol şirketlerinin işine petrol fiyatının artması gelmiyor. Şir- ketler Amerikan yönetimi üzerinde etki yapıyor. Üçüncüsü de 'fermuargate'. "CKnton'ın başına gelen fermuargateolayınıör- tebilmek için böyle uluslararası bir kriz yaratmanın yaran vardır" deniyor. Ben konuya iki noktadan bakıyorum. Bunlan birtarafa bı- rakalım ve genelde duruma bakalım. ABD'nin Ortadoğu po- litikası neye dayanıyor. ABD Ortadoğu'da ne istiyor? Biz bu- nu inceleyelim. tngiltere vaktiyle ne istedi? Ve İngiltere'nin yerini almış olan ABD ne istiyor? ingiltere'nin istediği şuydu: P tngiltere'den Hindistan'a kadar olan güzergâhı petrol çı- kıncaya kadar bır güvence altına almak. Amerikalılar için ise belki bu eski önemini muhafaza etmiyor. Bunun yanında ya da bunun dışında iki önemli konu var ABD için. ••••• Bu iki konu nedir? HALEFOĞLU - Birincisi, İsrail'in bu bölgede bağımsız ve guven içinde yaşayabilmesidir. Bu, ABD'nın dış politikası- nm temel ılkelerinden birisidir. tkincisi, dünya petrol rezervlerinin yüzde 65'ine sahip olan bu bölgedeki petrolün güvence altında olması, düzenli bir bi- çimde akmaya devam etmesi. Daha öncekı harekât da bundan olmuştu. Zaman zaman birtakım kaprisli liderler marifetiyle bu pet- rol akışının aksamaması, ılımlı bir fıyatın dışma kaymaması ve Batı sanayisınin ve Batı ihtiyaçlannın bu kaynaklardan kendi çıkarlan çerçevesinde yararlanmaya devam etmesi. Bence bu iki nokta çok önemli. Bunun ikisini sağlamak iÇin HALEFOĞLU - Bu biraz "Kızım sana söylüyorum, kaynanam sen dinle" hikâye- sini de andınyor. Çünkü ABD'nin eski başkanlann- dan George Bush'un Dışişle- ri Bakanı VVarren Christop- her, 20 defadan fazla Suri- ye'ye gitti, Hafız Esat'la gö- rüştü. Ama Esat bır kez bile ABD'ye gitmedi. Esat'ı hep ikna etmeye çalıştılar; başa- ramadılar. Esat bir tek defa bile Tür- kiye'ye gelmedi. Biz şimdi diyoruzki: "Madeleine Albright, bu kadar yeri dolaştj, ama bir tekkere bile kapımızıçalma- ÖV Bu sitemi hem Ecevit, hem başbakan dile getiriyor. Ben de buna katıhyorum. Albright, hiç değilse geçer- ken Ankara'ya uğrayıp böl- gedeki dostunu onore edebi- lir, ya da onunla alışveriş ya- pabilirdi. • • • • Madeleine Alb- right'in Türkiye'ye uğrama- masındaki amaç ne olabilir sizce? HALEFOĞLU - Onlann iddiası şu: Biz sizin bütün görüşlerinizi alıyoruz. Sap- tadığımız politikada da bu görüşlerinizi dikkate alıyo- ruz. Bizimkiler de "ABD'yle aramızda bir diyalog eksiku- ği, bir üetişim eksikligi var" diyorlar. Biz AB'den kopmuşuz. Ruslarla ilişkiler, biraz düzelmiş olmasına karşın hâlâ problemli. Dolayısıyla bir tek ABD kal- mış. ABD'yle de Stratejik İşbirliği Anlaşması diye bir anlaş- manın içine girmişiz. Avrupalılara karşı bir çıkış yapmak istediğimiz zaman ise "Ne yapalım, siz otanazsanız ABD'yle de yapanz, Japonya'yla da, Çin'le de yapanz" gibi gösterişli laflar ileri sürüyoruz. ABD bu mesajı alıyor ve diyor ki: "Benden başka çalacağm kapı yoktur. O nedenle de ben se- ni çantada keklik görürüm. Benim söylediklerimden dışan çı- kamazsın." Son günlerde hem Başbakan Yılmaz. hem Cumhurbaşka- m'nın açıklamalan şunu açıkça gösteriyor: Biz bu meselede sonuna kadarbanşçı yollann, diplomatik kanallann zorlanmasını salık vereceğiz. Ama eğer bütün bun- lar sonuç vermez ve Saddam bütün telkinlerimize. ricalan- mıza rağmen, BM Güvenlik Konseyi'nin kararlarına tam ola- rak uymazsa, o zaman ABD'nin yapacağı hareketi de yadsı- mayacağız. O zaman da Başbakan Yılmaz'ın tabiriyle "I- rak'ın bize sitem etme hakkı kalmaz." Yani benim görüşüm, böyle bir hareket olduğu takdirde Türkiye'nin ABD'nin taleplerine karşı fazla direnç göstere- meyeceği ya da direnç göstermek istemeyeceğidir. ••••• Yani ABD isterse Türkiye bu savaşa da sürüklene- bilir. Csleri de açabilir. öyle mi? HALEFOĞLU - Bu savaşın nasıl olacağı, ne şekılde baş- layıp ne şekilde biteceği, herhalde ABD tarafindan biliniyor da bizler tarafından bilinmiyor. Sadece bir hava harekâtı mı yapılacak? Yoksa kara harekâtı da olacak mı? Ama kara ha- rekâtı için ABD'nin bölgedeki kara kuvvetleri yeterli değil. ABD'li yetkililer, "Bu defaki savaş son derece ağır, son de- rece etkili olacak" biçiminde açıklamalar yapıyorlar. Üç uçak gemisi ve 20 parçadan oluşan bir de filotilla var. Bütün bun- larla "Ben süper gücüm. Ben Ortadoğu'da istediğim düzeni kurmak istiyomm. Karşı gelenier bilsinler ki çıkarianm aley- hine hiçbir şeye kesinlikle izin vermem" demek istiyor. Bütün dünyaya da şu mesajı veriyor: "Benimle hareket etmek ister- seniz pekâlâ. Ama aksi halde ben bunu tek başıma yapabile- cek güçteyim."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle