Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyetİmtiyaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmeni- Orhan Erinç
0 Genel Yaym Koordinatörü: Hikmet
Çetinkay* # Yazıışleri Müdürû. fbrahim
Yüdız '• Sorumlu Müdiir: Fikret tlkiz
• Haber Merkezı Müdürü: Hakan
Kara • Görsel Yönetmen: Fikret Eser
(stihbaraf Cenpz Yüdınm 0 Ekonomı: Özlem
Yûzak • Kültür Handan Şenkökeo • Spor
Abdülkadir Yücelman • Makalekr: Sami
Karaören # Duzeltme AbduUah Yazıcı 0
Fotoğraf: Erdoğan Köseoğlu • Bılgı-Bclge:
EdibeBuğra • YuıtHaberleri. MebmetFanıç
Yayın Kurulu tlhan SelçHk
(Başkan). OrhjiD Erioç, Okuy
Kurtböke, Hikmet Çetinkaya,
Şükran Soner, Ergun Baicı,
fbrahim Yüdız. Orhan Bursah,
Mustafa Balb»v, Hakan Kara.
Ankara Temsilcisi. Mustafa BaJbay Atatürk Bulvan
No: 125, Kat:4, Bakanlıklar-Ankara Tel: 4195020 (7
hat), Faks:4195027#kmırTemsücısi:SerdarKızık,
H.ZıyaBlv. 1352 S.2/3Tel:44H220, Faks.4419117
• Adana Temsilcisi: Çetin Yiğenoğiu, Inönü Cd 119
S.No:l Kat:l,Tel:363 12 ll,Faks:363 12 15
Müessese Müdürü. Üstân Akmen #
Koordmalor Ahmet Koruhan # Muha-
sebe HUent YMKT # Idarc HÜMVİH
Gfinr«l«letme ÖoderÇdik• Bıİp-
tşlem Nlil lnal • Bılgısayar Sıstem:
Mönrvet Çlkr«SaO| FaziktKııa
MEDY.4 C: • Yönetinı Kur
Başkanı - Genel Müdür Güll
Erduran # Koordınatör Re
Ifiomuı • Genel MüdürYarttac
SevdaÇoban Tel 514 07 5:
51395 80-513846(^61,Faks.51384
\avimla\an >e Basan: Yenı Gun Haber Ajansı. Basm ve Yayıncıhk A.Ş.
Türlcocajı tad 39 41 Ca&Uoglu 343J4 Ist PK 246 htanbul Tel (0/212) 51205 05 (20hat) Faks (0712)513 85 95
9ARALIK1998 Imsak: 5.36 Güneş: 7.10 Öğle: 12.03 Ikindi: 14.22 Akşam: 16.43 Yatsı: 18.11 www.cumhuriyet.com.
btanbul'da
Tayland güırii
• Istanbul Haber Servisi -
Tayland Kralı Bhumibol
Adulyadej'in doğum günü
yıldönümü onuruna önceki
gece Polat Renaissance
Hotel Balo Salonu'nda bir
kokteyl verildi. Tayland
Krallığı Başkonsolosu
Sahip Tansuk ile Tayland
Krallığı Fahri Konsolosu
Adnan Polat'ın ev sahipliği
yaptığı geceye
Türkiye'deki konsolosluk
temsiicileri, fahri
konsoloslar ve çok sayıda
konuk katıldı. Türkiye-
Tayland bayraklanyla
donatılan salonda Tayland
müziği eşliğinde sunulan
dans gösterisi konuklann
beğenisini topladı.
(Fotoğraf: AYKUT
KÜÇÜKKAYA)
Kaynanalar
hasta ediyor
• TRABZON(AA)-
Karadeniz Bölgesi'nde
kadınlarda yaygın olarak
görûlen romatızmal
hastalıklann başlıca
nedenlerinden bırinin de
"kaynanalar" olduğu iddia
edildi. Karadeniz Teknik
Üniversitesi (KTÜ) Tıp
Fakültesi Fizik Tedavi
Anabilim Dalı Başkanı
Prof. Dr. Mustafa GtHer,
ailevi rahatsızlıklan ve
kaynana faktörünün
özellikle kas
romatizmasınm artmasına
neden olduğunu söyledi.
Hastalarla bire bir
yaptıklan göriişmelerde.
kadınlann sorunlannı
içlerine attıklannı
belirlediklerini belirten
Giiler "Sorunlannı içlerine
atmalannın istem dışı
hastalıklann çıkmasına
neden olduğunu
belirledık" dedi.
Ege'ye kayak
merkezi
• ÖDEMİŞ(AA)-
"Ege'nin Uludağı" olarak
adlandınlan Jzmir'in
Ödemiş ilçesindeki Bozdağ
Kış Sporlan ve Kayak
Merkezi'nin tamamlandığı
bildirildi. Izmir Valiliği II
Özel tdaresi tarafından
Almanya-Avusturya
konsorsiyumu olan Laitner
firmasına yaptınlan tesisler
için 1 trilyon 850 milyar
lira harcandığı belirtiidi.
Bozdağ Kış Sporlan ve
Kayak Merkezi 'nin
Izmir'de kış turizmine
canlılık getireceği ifade
edildi.
Bu yıl 85 kişiye birden 'devlet sanatçısı' unvanı verilmesiyle başlayan tartışma giderek büyüyor
Unvaın reddeden reddedeneKültür Servisi - 'Devtet sanatçıhğT
sanını Fikret Otyanı ve Orhan Pa-
muk'tan sonra yazanmız Mefih Cevdet
Anday, Avni Arbas ve Arif Sağ da red-
detti.BuyüTti sanatödüllerindeadınıgör-
menin kendisini sevindirdigını behrten
Anday, "Fakat devlet ve sanatçı ilişjdie-
rinde göriişferime aykm bukluğuın dev-
ktsanatçısı sanını neyaakki kabulede-
mfyoruın" dedi.
'Devtet sanatçısı kbne denir?', 'Bu
sanıı kazanmanın öJçütteri nefentir?',
'Oevietin sanatçısoJniakoedemekür?'
1971 yılından bu yana toplam 60 sa-
natçının değer bulunduğu 'devlet sanat-
çıbgı' sanının bu yıl 85 sanatçıya ve-
rilmesi bu sorulan yeniden gündeme
gerirdi.
Bugüne kadar Fazıl HüsnüDağlarca,
Füreya Koral, Höseyia Gezer, Yaşar
Kemal ve Lütfl Akad'ın geri çevirdiği
sanı bu yıl da çeşitli gerekçe-
lerle Orhan Pamuk, Fikret Ot-
yam, Melih Cevdet Anday ve
Avni Arbaş tararindan reddedil-
di.
Devlet sanatçısı sanı alanbir
sanatçının maaşında yalnızca
küçük bir artış oluyor. Hava-
alanlannda VTP salonundan ya-
rarlanabilen sanatçılar, isteme-
leri halinde 1. derece maaş iize-
rinden 72 yaşına dek emekli olabiliyor-
lar. Devlet sanatçılan içinaynca öldük-
Jerinde devlet töreni düzenleniyor.
Devlet sanatçılığı sanına değer gö-
rülen sanatçılann çoğunluğu ise aldık-
lan bupayeden memnun. Listedeyeral-
ması en çok tartışılan Ajda Pekkan ise
devletin kendisini bu ödüle layık gör-
mesinden son derece hoşnut. 'Devlet
sanatçılığı' yla ilgili görüşler şöyle:
Selçuk: tçime
sindiremiyorum.
Anday:
SeviiHİirdi ama_
Sağ:Ayncafak
benirahatstzettt
PaımıJcUk
reddedenlerden.
Arbaş dakabui
etmedL
Mefih Cevdet Anday: Bu yılki sanat
ödüllerinde adımı görmek beni sevin-
dirdi. Fakatdevlet ve sanatçı ilişkilerin-
de göriişlerime aykırı bulduğum devlet
sanatçısı sanıınıneyazıkkikabulede-
miyorum.
Turhan Sdçuk: Yanlış ya da dogru,
şüphesiz ki iyi niyetle yapılmış bir iş-
lem. 'Reddetsem nezaketsiziik mi otur?'
diye düşünüyorum. Kabu! etmeyi ise
içime sindiremiyorum.
Suna Kan: llk dev let sanatçısı sanı
verildiği zaman birkaç kategoriye aynl-
saydı çok daha iyi olurdu. Devlet sanat-
çısı sanı Batı'da yok. Herkes icra etti-
ği sanat içinde iyidir. tlla ki insanlara bir
sanı verilecekse onun çerçevesi buluna-
bilır. Çok sayıda sanatçı birden olunca
herkeste şok etkisi yaptı.
Mengü Ertd: Ben, Türkiye Cumhu-
riyeti vatandaşı olarak devlet ku-
rumlanmızuı iyi niyetle yanlış-
hklardayapabilecegine inanıyo-
rum. Bana da aykın gelen, isim-
ler listesindeki kanşıklığın 'ret
kahramanbğı' ile aş^lacağına
inanmıyor ve kendi açımdan ola-
yı kabulleniyorum.
Rahmi DflKgfl (DevletKonser-
vatuvarlan Mezunlan Dayanış-
ma Derneği Başkanı): Derneği-
miz Türkiye'deki enflasyona tabi dev-
let sanatçılanna kesinlikle onay verme-
mektedir. Devlet sanatçılığı ilk yılla-
nnda onurlu bir mertebe olarak gözü-
müzegörünmektedir. Çok daha saygın,
çok daha etkin, sağlıklı, Cumhurbaş-
kanhğı'nın sanatçısı değil. devletin sa-
natçısını kabul ediyoruz. Bu konuda
statü değiştirilmiştir. Bu tür enflasyon-
lara karşıyız.
Tamer Levent (Devlet Tiyatrolan
Opera ve Balesi Çahşanlan Yardımlaş
ma ve Dayanışma Vakfı Başkanı): Sa
yılan isimlerin dışında bırakılanlanr
eksikliklerinin ne olduğunun açıklanma-
sını diüyorum. Bu listeden, gözünü ka-
payıp parmağınızı bir kişinin ismi üze-
rine koysanız, acaba benden ve benim
gibı olanlardan fazlalığı nedir? O zaman
bu eşitsizliğin sebebi nedir? Buntm açık-
lanması gerekiyor. Aksi takdirde ülke-
mizde sanat kültürünün gelişmesinde
devlet eüyle bir ikilik yarafıldığı izJe-
nimi doğacaktır.
Arif Sağ: Eşdeğerde binlerce sanat-
çının bulunduğu Türkiye'de, sadece 85
sanatçıya tanınan "ayncauk" beni ra-
hatsız etmiştır. Takdire layık diğer ar-
kadaşlanma haksızlık olacağı ve bu sa-
nın sanatçılar arasında ikilik yarataca-
ğı endişesini taşımaktayım.
Eğitimin önemi kozmetikten az
UNICEF Dünya Çocuklannın Durumu Raporu'na göre, ABD'nin kozmetiğe
harcadığı para eğitime aynlsa, 2010 yılında okuma yazma sorunu bitecek
Eğitimde laz çocuktan haksızhğa uğruyor.
ANKARA (Cumhuri>etBün)su)-''UNt
CEF1999 Yıb Dünja ÇÖcuklannın Duru-
mu RaponTnun konusu "Herkes için eği-
tim" olarak belirlendi. Eğitimsizlıkten en
çok kız çocuklannın zarar gördüğünün
vurgulandığı raporda, okuma-yazma bil-
memenin yaşamı tehditedecek sonuçlar do-
ğurabileceğine dikkatçekildi. Yılda 7 mil-
yar dolarek harcamayla 2010 yılına kadar
dünyadaokuma-yazma bilmeyen hiç kim-
se kalmayacağı belirtilerek, bu rakamın
ABD'de kozmetiğe harcanan paradan da-
ha az olduğu vurgulandı.
"UMCEFin 1999 Yıü DünyaÇocukla-
nnın Durumu Raporu", dün UNICEF
Türkiye Milli Komitesi'nce düzenlenen
basın toplantısıyla açıklandı. Toplantıya
Milli Eğitim Bakanı HikmetLluğbay ın ya-
nı sıra UNICEF Türkiye Temsilci Veİcili
AJdfSaatçioğlu ve UNICEF Türkiye Mil-
li Komitesi Başkanı Ibsan Doğramaa da
katıldı. 21. yüzyılın eşiğinde hâlâ dünya-
da yaklaşık I milyar insanın okuma-yaz-
ma bilmediğine dikkat çekilen raporda,
eğitimin en temel insan haklarından biri ol-
duğu vurgulandı. Raporda, şu saptamala-
ra dikkatçekildi:
-OkuDaşma süresi ile çocuk ölüm oran-
lan arasında doğnıdan bir ilişki buiunu-
ym.
- Eğitim hakkının yadsınması, özellik-
le kız çocuklannın eğltiminde gözeçarpı-
yor. Dünyada 855 mih/on okuma-yazma
bilmeyen yetişkinin üçte ıkisini kadınlar
oluşfuruyor.
- Çocuk emeğinin sömürülmesinin en-
geüenmesjnde eğitim en önemU etkenier-
den birini oluşturuvor.
Şiddet kurbanlan
- Çocuk askerler, cinsel ıstismara uğra-
yan çocuklar da dahil olmak üzere, silah-
Iı çaüşma ve şiddet kurbanı tüm çocuklar
açısından eğitim yaşamsal önem taşıyor.
-Geöşmekteolan ülkderdeyaklaşık 150
milyon çocukokula başlamasına karşın,5.
stnifa ulaşmayı başaranuyor.
- Her yıl eğitime 7 milyar dolar ek har-
cama yapılması 10 yıl içinde okuma-yaz-
ma bilmeyen çocuİc kalmamasını sağla-
yacak. Bu miktar, ABDtte kozmetiğe ya
da Avrupa'da dondurmaya bir yılda harca-
nan paradan çok daha azını oluşturuyor.
Dünya yıllık askeri harcamasının ise on-
da birine denk geliyor.
-1990-1997 döneminde Türkiye'de hü-
kümet harcamalannın yüzde 11 'i eğitime
ajnJdL Bu oran Tunus'ta \iizde 19, Fas'ta
yüzde 18,Myanmar'da vüzde 10, Nepal'de
yö/de 11,YeniZclanda'da yüzde 15, Pana-
ma'da yfizde 17, Romanya'da yüzde 10,
Singapur'da yüzde 19 ve Suriye'de yüzde
10 oiarak gerçekleşti.
- 1980-1995 yıllan arasında yetişkin
okuma-yazma oranlan erkeklerde yüzde
81'den yüzde 92'ye, kadınlarda yüzde
50'den yüzde 72'ye yükseldi.
-1990-1995 döneminde, ükokula başia-
yıp 5. sınıfa kadar okumay ı başaranlann
oranı yüzde 89 olarak beüriendL
Erzurum'un Uzundere ilçesinin Kiraz-
lı köyünde açık ilköğretim yoluyla ilköğ-
retimini tamamlayan ve UNICEF Türki-
ye Milli Komitesi'nin bu toplantısı nede-
niyle Ankara'ya gelen 17 yaşındaki Ayşe
Demir, başladığı ılkokulu çeşitli neden-
lerle, özellikle de kız olması nedeniyle ya-
nda bırakmak zorunda kaldığını anlattı.
KLAZOMENAt'DEKİ 2600 YILLIK ÎŞLÎK YENÎLENtYOR
Zeytinyagı tarihine ışık
AYŞEYILDnUM
AYVALJK - Son yıllarda üretimi rû-
ketimden hızlı artan zeytinyagının üre-
ticileri, sektörde devlet polıtıkası oluş-
turulmasını istiyor. 450 bin dolar ne-
deniyle Uluslararası Zeytinyagı Kon-
seyi'nden çıkmak zorunda bırakıldık-
lannı belirten zeytinyagı üreticileri "Bir
yılda ödenen bu parayı 1 milyon 350
bin dolar olarak geri ahyorduk Çok
aa bir karar" dediler.
Tarihi çok gerilere dayanan zeytin-
yagı üretimine yönelik zeytin üretimin-
de ülkemizde gözle görülür bir dalga-
lanma yaşanıyor. Istatistikı bilgilere
göre 1988-1989 ve 1996-1997 yıllan
arasında zeytinyagı üretimimiz 35 ile
190 bin ton arasında seyretti. 1994-
1995 yılında 150 bin tona ulaşan zey-
tinyagı üretimi, 1996-1997 yılında 190
bin tonluk rekor bir seviyede gerçek-
leşti.
Zeytinciliğimızin önündeki en önem-
li sorunun, Türk zeytinyagının dünya-
da tanınmaması ve bunun sonucunda
dışsatunda yaşanan darboğaz olduğu-
nu belirten Komili Sıvıyağlar Pazarla-
ma Müdürü EmreSayın ıklnci sorunun
ise, iç tüketımdeki düşük miktar oldu-
ğunu söyledi. Zeytinyagının tanıtılma-
sı için 1991'de başlattıklan kampan-
yayı her yıl farklılaştırarak sürdürdük-
lerini belirten Komili yetkîlileri, bu
amaçla sponsorluğunu üstlendikleri
1992 yılında Urla'da bulunan tarihi
zeytinyagı işliğini basına tanıttılar.
Ege Üniversitesi Arkeoloji Bölümü
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güwn Bakır
yönetimindeki kazı ekibinin ortaya çı-
kardığı Klazomenai ören yerindeki iş-
liğin M.Ö. 6. yüzyıla ait olduğu belir-
tiidi. Prof. Bakır, Klazomenai zeytin-
yagı üretim işliğinin, Anadolu'da yü-
rütülen bilimsel kazılarda, bütün aitya-
pı elemanlan ile birlikte açığa çıkan-
lan ilk örnek olduğunu belirtti.
KJaziMienai^fcki^tim^işfi^Anadohı'daJdkazılaniarjuJunajıenönemB
Hastalar sosyal guvenceden yoksun'
Astımda sigaraya dikkat
e-posta: tan (a prizma. net tr
Istanbul Haber Servisi -
Prof. Dr. FeyzaErkan, astım-
lı hastalann sigara içilen or-
tamlarda bulunmalannın. as-
tım ataklannın tekrarlanma-
sına neden olduğunu vurgu-
layarak "Bununiçin kamuya
açık yerierde pasifiçkiüği or-
tadan kaldıran Sigara Yasa-
a'nın vüzde lOOuygulanma-
$ı gereldyor" dedi.
u
l l Aralık Dünya Asüm
Gttnö"nedeniyle ÎU Cerrah-
paşa Tıp Fakültesi Oditoryu-
mu'nda 7-8 Aralık tarihle-
rinde hekimlere ve hastalara
yönelik eğitim toplantıları
düzenlendi. Toplantıda ko-
nuşan Istanbul Tıp Fakültesi
Göğus Hastahklan Anabilim
Dalı Öğretim Üyesi ve To-
raks Derneği Bronşiyal As-
tım Çalışma Grubu Başkanı
Prof. Dr. Feyza Erkan, astım
tedavisinin çok pahalı oldu-
ğuna ve Türkiye'nin büyük
bir kesiminin herhangi bir
sosyal guvenceden yoksun
olduğuna dikkat çekti. Er-
kan, her astımlı hastanın teş-
his, düzenli takip ve tedavi
olanaklanna kavuşmasını sağ-
layacak bir sağlık sistemi ku-
rulması gerektiğini belirtti.
Astımın kesinlikle korlcu-
lacak bir hastalık olmadığını,
ancak tedavinin sadece belir-
tilerin oluştuğu zaman değil,
uzun süre devam etmesi ge-
rektiğini vurgulayan Prof. Er-
kan, "Halk arasında astınıa
karşı büyük bir korku var.
Asöm bugün kullanılan yön-
temlerieyüzde 100tedaviedi-
lecek birhastalık değildir. An-
cak. yeterli önlemler ve teda-
vi ileyüzde 100 kontrol alüna
alınabüir ve hasta tamamen
normal bir yaşam sürebittr"
diye konuştu.
Prof. Erkan, astım tedavi-
sinde kullanılan, solunum yo-
luyla alman sprey ve kuru toz
tipi ilaçların halk arasında
kötü yan etkilen olduğu inan-
cının da yanlış olduğunu vur-
guladı.
Astımın kalıtun ve çevre-
sel faktörlerle ortaya çıktığı-
nı ifade eden Erkan, konuş-
masını şöyle sürdürdü:
"Astım,havayoHanndaza-
man zaman gei^en daraima-
lar, nefes darhğı,goğüsteakış-
ma hissL oksürük. hınln gibi
befirtikre yol açar. Bu neden-
le uykudan uyanmalar, ise ve
okula devamsızhk gibi sorun-
lar oluşur. Astım hastanın
kişisel, ailesel ve sosyal
yaşamını olumsuz etkiler ve
ülke ekonomisinde büyük
ekonomik kayıplara neden
olur."
Toplantıda astımın has-
talara, topluma ve ülkeye ver-
diği zarann en aza indiril-
mesi konusunda bütün yet-
kililer göreve çağnldı ve tüm
sağlık kurumlannda, gazete
ve televizyonlarda astım has-
talarına hastalıklanyla ilgili
eğitim verilmesi gerektiği
belirtiidi.
Listeye yeni isimler eklendi
13sanatçıya
dahadevlet
sanatçısı unvanı
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) -Cumhurbaş-
kanı Demirel, gelen tüm
tepkilere karşın "devletsa-
natçjs" unvanı alan sanat-
çılar arasına dün 13 kişi-
yi daha ekledi. Gazeteler-
de, "neden devlet sanatçı-
sı unvanı almadıklan" yö-
nünde adlan geçen bazı
kişiler de yeni listede yer
aldı. Son "Devlet sanatçı-
lan'' lıstesi şöyle:
"Emel Sayın, Muazzez
Ersoy, Sezen .-Vksu, Nflüfer
Yumlu, Ozdemir Erdoğan,
Orhan Gencebay, Sami-
me Sanay, Okay Temiz,
Prof. Muzaffer Arkan,
Prof.Afi Doğan,Gönûl Ya-
zar,NesrinSipahi,Çoipan
bhan."
Yeni devlet sanatçılan-
na 12 Aralık Cumartesi
günü Çankaya Köşkü'nde
yapılacak törenle berat ve
şiltleri verilecek.
Film Sanayii ve Tüm
Sanatçılan Güçlendirme
Vakfı (Film-San) Genel
Başkanı Ümit Utku Kül-
tür Bakanlığı'mn, devlet
sanatçıiığını "işportaya
düşürdüğünü" savundu.
Utku, yaptığı yazıh açık-
lamada, tüzüğe ve ilgili
yönetmeliklere uymadan
ve sanatsal kuruluşların
görüşünü almadan 72 ki-
şiye. geçmiş yıllarda ol-
duğu gibi bol keseden dev-
let sanatçılığı unvanı veril-
mesinin üzüntüyle kar-
şılandığını söyledi.
SÖYLEŞİ ATTİLAİLHAN
Bu 'Aydınlar', Sizce Nereli?
(Demiştim ya, bu fotoğraflar 'hileli'; hileyi sezmek,
tecessüsünüzün derecesine kalmış; ama bu '/assa'lar-
dan, işin erbabı, ne 'hisse 'ler çıkarabilir.)
Sahte bir suitan şenllfii'...
Fotoğraf: 1/ "... işte o zaman aydınlar, en çok da
'yaratıcıları', -yâni sanatçılar- şaşırtıcı davra-
nışlara düştüler; ülke bir yandan 'dolar egemenli-
ğine' sürüklenir, bir yandan yoksullaşırken, aydın-
lar eskiden içine kapatldıkJan ayncalıklar ve ya-
saklar kafesinde çektiklerinin acısını çıkarmaya yö-
neldiler kültür bakımından, liberalliğin çok yarar-
lı olduğuna, körü körüne inanmışlardı; geçirdiği de-
ğişikiik, ülkelerini gündeme çıkardığından, bol bol
seyahat ediyor; elverişli sözleşmeler imzalıyor;
Vıldız' tavjrian takınıyon Münı'h'te ya da Paris'te
banka hesaplan açıp, kendilerini Avrupa'nın 'seç-
kinleri' arasında, onlarla bir hissediyorlardı..."
"... gittikçeedebiyat ve sanatçevresi, Motiere'in
ünlü Mösyö Jourdain'i gibi, Amerika'yı ve Avrupa'yı
taklit etmeye başlamışto: yapısı ve kökeni bakı-
mından, \yice küçük burjuva olan edebiyat çevre-
sinde, yeni eserierin, tuvaletli, smokinli ve şampan-
yalı kokteyllerte tanıtılması, herkesin başını dön-
dürüyordu. Aydınlar, her ne kadar siyasi aygıtın
açgözlü kabalığına soğuk bakıyorlarsa da, düğün
dernek bu geçiş dönemi, yönetimin 'imajını' pe-
kiştiriyordu. Öyle ki, eski zamanlarda olduğu gibi
yeniden o döneme özgü şeyler yaşanmaya baş-
landı; zaten bunlar iktidar çevrelerinde hüküm sü-
ren, mahiyeti şüpheli zenginleşmeler, gürültülü se-
fahat âlemleri ortamına pek de uygun düşmektey-
di..."
"... neticede, eski alışkanlığa dönülecekti: hiç-
bir şeye karşı çıkmamak, hatta siyasi olan her dü-
şünceyi reddetmek! Allah tarafından buna, mağa-
zalann tıkabasa malla dolu olması, yeniden kuy-
ruklara ve yokluklara dönülmesi ihtimalinin orta-
dan kalkmış görünmesi de, yardımcı oluyordu,
ama beri yandan vur patiastn yaşadığı bu sahte sul-
tan şenliği, -bambaşka koşullarda, ulusal cesare-
tin sığınağı olabilecek- bir toplumsal kesimin kı-
nlganlığını meydana çıkanyordu..."
'Dibe vurmus' bfr toplum...
Fotoğraf: 2/ "... uyanış hem acı oldu, hem de işin
içinden, -tereyağından kıl çeker gibi- sıynlabil-
menin güçlüğünü göstenS. Devletinve küttürün yag-
ması, ülkenin rtibannı beş paralık etmişti. Ecnebi
takımı, karşılaştğı tamahkârlık ve görgüsüzlükten
tedirgin olmuştu; çünkü mesela aynı yazaraynı ese-
rinin dünya yayın hakkmı iki ayn yayıncıya sat-
maktan çekinmiyordu; bu da ecnebinin alâkasını
gevşetmişti; ülkenin, yan devletçi yayın düzeni,
adeta sevinci bir öfkeyle duman edilmiş, kaşla göz
arasında patronluğa terfl etmiş bir avuç eski bü-
rokrat tarafından bütün imkânlara el konmuştu, ki
bunlarpiyasa yasalanna uygun davranıyor, yâni ya-
yında ağırlığı 'porno'ya ya da 'polis romanlanna'
veriyordu..."
"... akıllı uslu bir sponsoriuk düzeni yok sayılmaz,
ne var ki, eski dönem kitap piyasasının onca ku-
suruna rağmen, onun çapına ulaşamıyor; safdil
beklentilerin aksine, kitap pazanndaki spekülatif
çılgınlıkla, birkaç haftada bir Gallimard (oturaklı,
hatııiı bir yayinevi) yaratılamayacağı anlaşıldı. Ev-
veice, birçok eserin iik yayın hakkını alabildiğin-
den, inanılmaz tiraja ve satşa ulaşabilen ünlü bû-
yük dergiler, arök birkaç binlik tiraja ve satşa düş-
müş. Eski büyük kitapevleri kısmen eskici dûkkâ-
nına, hemen bütün sinemalar, gazJnoya dönûştü-
rülmüş. Bir zamanlar, totaliterliğin altn kafesi için-
de, saltanat süren aydın çevresi, artık kendini yû-
rekler acısı bir yoksullukla baş başa buluyor..."
"... aydınlar, geçim derdinden baş alamadıklan,
yönetimin mafioso görüntüsünden komplekse
düştükteri, dahası fincancı katriannı ürkütmekten
korktuklan için artık siyasetin s'sini bile duymak
istemiyon birbiri ardınca gelen, devletçilik ve libe-
rallik 'aşın doz' bunalımlan, onlan siyasete karşı
kesinlikle aşılamış oldu; içlerinde bir yerde, eski-
den kalma o siyaset esnafı 'polrtikacılığınt hor gör-
me' eğilimi, yeniden canianıyor. Dibe vurmuş bir
topiumun, en can aftcı sorunlarma göstenfilderitep-
ki nedir; talihlilerinkisi, yâni biri yurtiçinde öbürij
yurtdışında iki sabit evi olanlannki, birinden diğe-
rine gidip geJmek; öbûrterininkisiyse, yan yanya sa-
daka sayılabilecek bir davet beklentisiyie avun-
mak!.."
'Mutlak bir kötümserlik!..'
Fotoğraf: 3/"... şehirdeki evlerini ecnebilere ki-
ralayıp, banndıklan yazlıkiannda; bir an bile na-
sıl olup da Başkan'ın palavralannı ciddiye almak
yanılgısına düştüklerini düşünmüyor; bunu yapa-
cak yerde, ruh çağırmalardan, falcılıktan, kedile-
rinden, köpeklerinden söz ed/yorlar; dahası, orta-
da bu isme lâyık bir para birimi, bir yurttaşlık, bir
devtet mevcut değilken; başlanndaki sözde süper
yönetJci takımının, nasıl olup da -aslında propagan-
da laflanndan ibaret, bilinmez kaçıncı bir mucize
sayesinde;- Paris'tekiler, ya da Berlin'dekiler gibi
etkili olabiieceğine inandıklannı sorgulam/yoriari.."
"... elini ayağını tamamıyla toplumdan vetoplum-
saldan çekmiş yaratıcı intelligentsia, -yâni sanat-
çı aydınlar- vicdan azaplanm, mutiak bir kötüm-
seriiğinin egemen olduğu eserierine döküyorlar
ki; gerçekte bu eserlerde, ülkenin şimdi içinde ya-
şadığı gerçek, insandan ümidini mutlak surette
kesmiş bir dünya görüşünü anlatmak için bahane
olarak kullanılıyor. Yerel yönetimlerden, endüstri
çalışanlanndan bir sürü araşftrmacı, düzenli hiç-
bir gelire sahip olmadıklan halde, dişlerini sıka sı-
ka görevlerini yerine getirmeye çalışadursun; yö-
netimin, tamamıyla kaderine terk etmiş olduğu
üniversite hocalannın çoğu, 'özelleştirme' ihtimal-
lerine karşı kamu hizmetini yürütmeyi secrniş; çün-
kü hiç değilse bir zaman için, ümitsizliğin verdiği
enerjiyle de olsa yeni bir canianma ihtimalinin to-
humlannı orada görüyoriar..."
(Evet, iyi bildinız; devletin, siyasetin, siyasi kadrola-
nn; kültür ve sanat çevrelerinin, bu mertebe perişan
oldugu ülke, Rusya'dır; talihsrz Kuzey komşumz! Fo-
toğraflahn öncekileri Moshe Levvin'in, sonrakileri
Claude Frioux'nun yazılanrvdan aktanlmıştır. (Le Ivkjn-
de Diplomatique, Kasım 1998, s. 16-19)
(Şimdi cevaparayacağımız soru şu mudur? a/ iki Av-
rasya (Turan) ülkesine, Rusya'ya
v e
Türkiye'ye 'Sis-
tem'ın dayattığı 'ideoloji', yâni 'özelleştirme' ve 'kü-
reselleşme', aynı sonuçlan mı vermiştir? b/ Eğer hal
bu ise her iki topiumun 'çıkış kapısı'nı, -vaktiyle yap-
tıklan gibi- birlikte gerçekleştirecekleri bir 'Avrasya
Projeksiyonu'nda araması, doğru olmaz mı?..)
http:// www. prizma.net. tr/ A İLHAN
http://www.eda.tr/-bilgryay/yazar/ailhan.htlrn