Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 ARAUK 1998 ÇARŞAME
10 DIŞ HABERLER
Oslo Banş Anlaşması'na göre Filistin Özerk Yönetimi'nin nihai statüsü Mayıs 1999'da belirlenecek
FiBstindeAİetmedoğrııEMELAKÇALI
T/aser Arafat ve İzak Rabin ın 13 Ey-
1 lül 1993*te, Beyaz Sara> önünde el
sıkışarak imzaladıklan Oslo Banş Anlaş-
ınası, yanm yüzyılı bulan Filistin-Israi]
çatışmasını banşçıl yollardan çözmeye
yönelik tarihi biradım olarak değerlendi-
rilmişti. Filistin tarafinın Oslo Anlaşma-
sı'ndan en büyük kazancı, Batı Şeria ve
Gazze Şeridi "ndeki sınırlı yetki ve toprak
denetimine ragmen Filistin Özerk Yöne-
tımı'nin kurulmasıydı. Büyük umutlarla
imzalanan Oslo Anlaşmasfnın son beş
yıllık süreci ise üç büyük engele takıldı:
Filistin ve Israilli köktendıncilerin şidde-
te yönelmesı, Netanyahu liderligındekı
uzlaşmaz sağcı koalisyonun lsrail hükü-
metinin başına gelmesi ve ABD'nin tsra-
il yanlısı bölge polıtıkası.
îsrail. bu sûreç içinde, Batı Şeria'daki
topraklann yüzde 15'ininFilistinlilereia-
de edılmesi. su paylaşımı. mültecı sorunu
gibı Oslo Anlaşması'nda kabu! ettifı so-
rumluluklan askıya aldı. Filistin özerk yö-
netimi, teröre karşı mücadele etmesi için
Filistin lideri Arafat
'Devlet
bizim doğal
hakkımız'
Filistın'inbağımsızhkilanının 10. yıl-
dönümü için katıldığımız törenlerde,
Filistinlilerin tüm olumsuzluklara ragmen
devlet ilanına giden yolda umut içinde ol-
duklannı gördük. Sürgündeki Filistin dev-
leti, 15 Kasım 1988'de Cezayir'de ılan edil-
di ve aralannda Türkiye'nin de bulundu-
ğu 126 ülke tarafindan tanındı.
YaserArafat Oslo Banş AnJaşması'nın
geçiş sürecinin tamamlanacağı Mayıs
1999'da Filistin devletini bu kez kendi top-
raklan üzerinde ilan edecek ve eğer dev-
let ilanı kabul görürse Filistin, Birleşmiş
Milletler'e girecek. .Netanyahu hükümeti
ise bu konu hakkmda tam bir politika be-
lırlememesine rağmen şimdilik bu karara
karşı çıkıyor.
Eriha'daki karargâhında görüştüğümüz
Yaser Arafat ise Filistin yönetimi'nin tav-
nnm açık olduğunu ve devlet ilanının Fi-
listin halkmın doğal hakkı olduğunu söy-
ledi.
- VVŞe Anlaşması kararlannın u\ gulan-
ması 1999'a kadar gerçekleşse bile Filistin
devleti ilan edilecek mi?
- Devlet bizim doğal hakkımızdır. Biz
devleti 1988 yılında ilan etmiştik. Türki-
ye de bu ilanı tanımışn. Wye Anlaşmasrnm
önemli bir yanı aşın sağcılann temsilcisi
olan Netanyahu'nun bu anlaşmayı imza-
lamış olmasıdır. Siyonistlobinin ABD'de
güçlü olduğunu biliyoruz. Buna rağmen
ABD Başkaru anlaşmayı yürürlüge sokmak
için kararlı bir siyaset izledi. Anlaşmadan
sonra (Sa\oınma Bakanı) Ariel Şaron yer-
leşimcilere -Fılistin'üıdağlannıtşgaledin"
çagnsında bulundu. Bu. iç kargaşa yarat-
maya yönelik bir açıklamadır. Ancak hal-
kımızın morali yüksektir. Bu tür kafalara
nasıl davTanacağını bilır. İsrail'in güçlü
bir uluslararası baskıya hedef olması ge-
rekir. Türkiye de hem ABD hem de lsra-
il üzerindekı etkisini kullanarak harekete
geçebilir.
- Ya Kudiis'ün konumu?
- Kudüs 1967 yılında işgal edildi. Bir-
leşmiş Milletler'in 242 no'lu "banşakar-
şı toprak" karan Kudüs'ü de kapsıyor.
BM'nin 242,348 ve 425 sayılı kararlan da
bu ilkeye dayanıyor. Kutsal Kudüs Filis-
tin'in başkentidir.
• Mayıs 1999'da sona erecek Oslo banş süreci üç büyük engele takıldı. Filistin ve
Israilli köktendincilerin şiddete yönelmesi, îsrail hükümetinin uzlaşmazlığı ve
ABD'nin îsrail yanlısı bölge politikası.
zorlanırken Gazze Şeridi'rün Batı Şeria'ya
bağlanabilmesi için düşünülen iki geçiş yo-
lunun açılması ertelendi. Batı Şeria'nın
Filistin denetimi altında bulunan A bölge-
si. lsrail Ordusu tarafindan ablukaya alın-
dı. Iki sene önce açılması gereken Gazze
Havaalanı'ndan ilk uçuşlar ise ancak ge-
çen günlerde gerçekleşti. Batı Şeria'yı
Gazze Şeridi "ne bağlayan Erez geçiş ka-
pısınm lsrail denetimi altında olması ve Is-
rail'de çalışan Filistinli sayısırun azalnlma-
sından dolayı Filistin Özerk Yönetimi 'nin
ekonomisi İcötüye gitti. Sınırlann kapatıl-
ması ile Filistin 'in günlük ekonomik kay-
bı 6 milyon dolara ulaştı. Ekonomik ba-
kımdan en fazla darbe alan Gazze'de, ge-
lır, Batı Şeria'dakininyansı. Israil'dekinin
ise onda biri konumuna düştü.
1996 'da Tel Aviv'de yaşanan intihar sal-
dınlanndan sonra, geçiş izni olan Filistin-
lilerin bile Kudüs'e ve Israil'e girmeleri
engellendi. Filistin'in Mısır ve Ürdün sı-
nırlan sık sık kapatıldı. lsrail yönetiminin
bu uygulamalan, ekonomik çöküntünün
yanında, sağlık ve eğitimi de olumsuz
yönde etkiledi. Yerleşim bölgelerinin ab-
lukaya alınması, halkın hastane, okul ve
ibadet merkezlerine girişlerini engelledi.
lsrail ekonomisi ise, Arap ülkelerinin yıl-
lardırsüren ambargosunun kalkması ve ço-
kuluslu şirketlerin yaünmlannın ülkeye ak-
maya başlamasıyla ilerleme kaydetti.
lsrail, Filistin topraklan üzerinde ve
Doğu Kudüs'te, 1967'den beri demogra-
fik yapıyı değiştirme amaçlı uyguladığı Ya-
hudi yerleşımleri inşa etme politikasını
Oslo Anlaşması'ndan sonra da sürdürdü.
israil'in en son Har Homa'da Cebel Ebu
Ghneym tepesine 6 bin 500 yerleşim yap-
ma karan, Oslo banşını kopma noktasına
getirdi.
Bu yerleşimlerin yapılmasıyla Batı Şe-
ria ve Doğu Kudüs arasındaki son geçiş
yeri de kapanmış olacaktı. Tüm bu geliş-
meler şiddet olaylanna yol açtı. Filistin'in
özeliikle en yoksul kesimlerinde, Oslo
karşıtı HAMAS gibi gruplara destek art-
tı. Terör olaylan başgösterdi ve 1994'ün
başından beri 225 Filistinli, 170 Israilli
can verdi.
ABD'nin tutumu
Bu arada, Körfez Savaşı'ndan bu yana
bölge politikasını tek başına yöneten ABD,
israil'in yerleşim inşa etme kararlanna
yeterli tepkiyi göstermezken, Kongre ka-
ran ile büyükelçiliğini, İsrail'in baskenti
olarak kabul ettiği Kudüs'e taşıdı. Mayıs
1999'da sona erecek olan Oslo banş süre-
ci hayal kınklığı yaratmaya baslamışken,
Ekim 1998'de Wye Plantation görüşme-
leri başladı.
Wye Plantation görüşmelerine aracılık
yapan ABD Başkaru BillClinton. hıç kuş-
kusuz seks skandalıyla zedelenen itiban-
nı yeniden kazanmayı amaçhyordu. Wye
Anlaşması'na göre Filistin denetiminde
olan A bölgesi topraklannın yüzde 2'den
yüzde 15'e çıkması, Filistinli tutsaklann
serbest bırakılması ve Gazze Havaala-
nı'nınaçılması gibi Oslo Anlaşması mad-
delerinin 100 gün içinde gerçekleşmesi
kararlaştınJdı. lsrail. Wye AnJaşması'nın
hemen arkasından Doğu Kudüs'te, El Ha-
iil'de, Nablus ve Ramallah'ın ortasmda
kalan tepelerde ve Cebel Ebu Gneym te-
pesinde. şu an 11 bini şantiye halinde olan
ve sayısı 30 bin olması planlanan yerle-
şimlerin yapımına başladı. Knesset (lsra-
il Parlamentosu) bu yerleşimlerin yapılma-
sı için 40 milyon dolarlık borç yasasını
onayladı. ABD'den de maddı yardım is-
tedi.
Buna karşıhk lsrail, Filistinli tutsakla-
nn ancak bir bölümünü serbest bıraktı;
Gazze Havaalanı. lsrail denetiminde açıl-
dı ve lsrail askeri Filistin topraklannın
şimdiye kadar sadece yüzde 2'sinden ge-
ri çekildi.
Arafat'ın yerine ileride kim geçebilir sorusu şoruldUğunda Du isim söyleniyor. Son za-
manlarda popülaritesi artan El-Fetih üyesi M a h m u t Abbas ve Tunus'ta yaşayan Dışişle-
ri Bakanı Faruk Kaddumi. Kaddumi, Filistin'e halen giriş yapmadı. El-Fetih'in bağlan-
ülannı dışandan yürütüyor ve halkın desteğinin de arkasında olduğu söyleniyor.
Kudüs Başkonsolosu Ethem Tokdemir Ankara'nın tutumunu değerlendirdi
'Türkiye Filistin davasını destekliyor'
Filistin halkı, Türkiye'nin lsrail ile
yaptığı askeri ortakltk anlaşmasına
tepkı gösterse dahi. Filistin yönetimi,
bu anlaşmalarla birükte Türkiye'nin
lsrail üzerinde etkisinin artacağını ve
banş anlaşması uygulamalan için baskı
yapabileceğini düşünüyor. Arafat,
"Türkiye, sadece tsrail üzerinde değil,
ABD üzerinde de etktsi olan bir ülke"
derken "ABD ile olan ilişkikrinizde
banş anlaşması kararlannın yürürlüğe
gûmesi için gücünüzü kudanabilirsiniz"
mesajı veriyor. Türkiye'nin Doğu
Kudüs'te bulunan başkonsolosu Ethem
Tokdemir'den, anlaşmadaki tıkanıklığın
aşılması ve Wye Plantation görüşmeleri
sırasında da Arafat'ın, Cumhurbaşkanı
DemireTı, Demirel'in de CKnton'ı
aradığını öğreniyoruz. Türkiye,
Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak kabul
etmiyor. Bu yüzden Türk Büyükelçiliği
Tel Aviv'de bıdunurken Türk
Konsolosluğu da Doğu Kudüs'te
bulunuyor. Türkiye'nin Kudüs
Konsolosu Ethem Tokdemir,
Türkiye'nin Batı Kudüs'te
temsilciliğinin bulunmadığını,
kendisinin de lsrail hükümeti tarafindan
resmi olarak tanınmadığını söylüyor.
Tokdemir, Türkiye'nin Filistin davasını
desteklediğini söylerken Türkiye-
Filistin ilişkilerinin de her alanda
geliştiğini ekliyor. Suriye ile yaşanan
kriz sırasında Filistin basınının
Türkiye'yi çok sert eleştirmesini
Tokdemir şöyle açıklıyor: "Arap
ülkeleri Filistin sorununu kullandılar ve
bir noktadan sonra da atölar. Mısır,
Camp David'i imzaladL Ürdün,
OsJo'dan sonra tsrail ile ekonomik ve
askeri alanda birçok anlaşma yapü.
Ancak Türkrve söz konusu olduğu
zaman Araplar kendi aralanndaki
anlaşmazhklan unutuyorlar."
26 milyon dolar yardun
Türkiye, Fihstin'e toplam 4 milyon
dolara varan maddi yardımda
bulunuyor. Kızılay'ın da 2 milyon
dolara varan ilaç, tıbbi malzeme ve
çadır yardımı var. Türkiye, aynca 15-20
bin kadar Filistin polisine narkotik ve
trafik eğitimi veriyor. Anlaşmaya göre
Filistin'in ordu kurmaya hakkı
olmadığı için askeri eğitim verilmiyor.
Türkiye'den uydu yoluyla Filistin milli
televizyonu izlenebiliyor ve
üniversiteler arasında bağlantılar var.
Tokdemir, "Türkrye-Filistin ilisldleri
her alanda geHşiyor. Bu arada Israil-
Türkiye ilişkileri de geüşiyor. lsrail'de
100 bine varan Turk-Yahudi cemaati
var. tstanbul'da da 25-30 bin arası
Yahudi v-aşıyor. lsrail ve Türkiye
arasındaki ticaret ilişkileri de sürekli
gefişıyor" dıyor. Türkiye'nın Filistin
devleti ilanı karanna nasıl yaklaştığı
sorusunu ise Tokdemir. "Sürgündeki
Filistin devletini tanıdığımıza göre kendi
topraklannda da devlet ilan edilince
otomatikman tam>t>r mu sayılacağız;
bu, uluslararası hukuk öğrencileri için
iyi birsonı s^ihr" diyerek yanıtlıyor.
Ancak, Tunus'ta sürgünde bulunan
devlet şu an Filistin'de bulunduğundan
Türkiye'nin Filistin devletini tekrar
hukuken tanımasına gerek yok. Bu
arada Türkiye. Arafat'a devlet başkanı
olarak hitap ediyor ve anlaşmalar da bu
şekilde imzalanıyor.
Halkı ikna etmek kolay değil
• Filistin Askeri Istihbarat Şefi Mahir Farez, dış güçlerin ve
Filistin devletinin kurulmasını istemeyenlerin halkın
bölünmesini kışkırtmaya çalıştıklannı ve muhalif gruplann
içinde îsrail ajanlannın da bulunduğunu söylüyor.
7 ) a n
S anlaşması karşıtı gruplann
ÂJ halk üzerindeki etkisi hakkında
görüştüğümüz Filistin Askeri tstih-
barat Şefi Mahir Farez. "Arafat'ınen
büyük başansı Filistin halkı kadar
inatçı bir halkı seferber edebihnesiy-
di" diye söze başlıyor. "Arafat, Fi-
listin halkına silahlı mücadelevi kabul
ettirdi. Silahlı mücadele bir yere ka-
dar devam eder. Bu kadar kan dökül-
dükten sonra halkı silahh mücadele-
vi bir kenara bırakıp, dünya denge-
İerinin defiştiğine ve masa başında
anlaşılması gerektiğine ikna etmek
ise kolay değil. Halkın tümünün bu-
nu kabul etmesini isteyemezsiniz. Kal-
dı ki banş süreci boyunca İsrail'in tu-
tumu halkın ekonomik ve sosyal du-
rumunun daha körüve girmesine yol
açtı. Halkın bir bölümü banşa inan-
cını kaybetmeye başlayarak FiMstin
yönetiminekarşı bir tavıralmaya baş-
ladı ve desteğjni banş anlaşması kar-
şıtı gruplara yönetttL"
Dış güçler ve Filistin devletinin ku-
rulmasını istemeyenlerin de halkın
bölünmesini kışkırtmaya çahştığını
söyleyen Farez, muhalif gruplann için-
de lsrail ajanlannın da bulundugunu
ve Israil'in de HAMAS'ı el altından
desteklediğini belirtiyor. Farez'den,
Filistin yönetiminin içinde bile MOS-
SAD'la çok sıkı bağlar içinde olan ki-
şiler olduğunu ve Arafat'ın da Filis-
tin yönetiminin de bu gruplardan ha-
berdar olduğunu öğreniyoruz.
Farez, neden bunlann hâlâ yöne-
timde olduğu sorulduğu zaman, Ara-
fat'ın, "CIA ve Israil'i karşmnza al-
maktansa onlann içerideki destekçi-
lerini zorluklan aşana kadar köprü
olarak kullanmalıvız"
1
yanıtım verdi-
ğini söylüyor.
Farez aynca "Halka kötü davranan
da bu tür gruplardır. Bu gruplann ta-
mamen ortadan kaldınlması lsrail ve
.\BD ile ilişkileri bıtirir" yorumunu
yapıyor.
Paylaşılamayan kent Kudüs
İsrail'in baskısı ve yoksulluk HAMAS a yarıyor
Filistin ve lsrail istihbaratının FİAMAS konusunda
işbirligi yaptığını ve HAMAS'ın Filistin'de
gösterildiği kadar etkili oîmadığını öğreniyoruz.
Hamas en fazla desteği Gazze Şeridi gibi yoksul
bölgelerde ve lsrail askerinin koruması altında
bulunan köktendinci Yahudi yerleşimcilerinin
yaşadığı EI-Halil gibi kentlerde sağlıyor.
El-Halii şehir merkezi 800 fsrail askerinin
koruduğu 200 Yahudi yerleşimci ve Filistinliler
arasında bölünmüş durumda. Çocuklar okula
giderken hâlâ Israi! poüsinin kontrolünden geçmek
zorundalar. Islam dini açısından büyük önem taşıyan
Ibrahimi Camii, 1994 yılında, Goldstein adh tarikat
üyesi köktendinci bir Yahudinin, camide ibadet
edenlere karşı düzenlediği katliamdan beri yüzde 80'i
Yahudilere, yüzde 20'si ise Müslümanlara verilmek
üzere ikiye bölünmüş durumda.
Camiye girerken lsrail polisinin kontrolünden
geçiliyor. Eski kentin Filistinlilere ait
dükkânlann bulunduğu çarşısı lsrail askerleri
tarafindan iki yıldır kapalı. El-Halil'de Ocak
1997'den beri Uluslararası Geçici Polis Gücü
(TIPH), yani aralannda Türkiye'nin de bulunduğu
alo ülkenin polis birliği var. Türk Birliği'nden bir
polis bize 1994'teki katliamdan sonra tsraiPin EI-
Halil'de Birleşmiş Milletler'e ait güçleri kabul
etmediğini ve BM'nin yerine kendilerinin geldiğini
söylüyor.
/srail, Kudüs'ü tarihsel ve dini nedenler-
J. den dolayı tek başkenti olarak kabul edi-
yor. lsrail hükümeti ve parlamentosu da
burada bulunuyor. Filistin de Kudüs'ü ta-
rihsel ve dini nedenlerden ötürütek başken-
ti olarak kabul ediyor. Filistin yönetiminin
ise Kudüs'te söz hakkı yok. Arafat Ku-
düs'e giremiyor ve Filistin Özerk Yöneti-
mi'nin Doğu Kudüs'te faaliyet gösterme-
si Oslo Anlaşması'na göre yasak.
Ancak, Filistin Özerk Yönetimi'nin Ku-
düs'ten Sorumlu Devlet Bakanlığı var. Fi-
listin'in Kudüs'ten Sorumlu Devlet Baka-
nı Faysal Hüseyini, Kudüs'ün eski beledi-
ye başkanı olan dedesi ve 1948 Arap- ls-
rail savaşında Arap kuvvetlerinin liderliği-
ni yapmış babası Abdül Kadir Hüseyini ile
beraber Filistin tarihinde önemli bir yer
kaphyor. El-Fetih merkez komite üyesi olan
Hüseyini silah taşımıyor, iyi eğitimli, mü-
kemmel Ingiüzce konuşuyor ve Batı tara-
findan ılımlı olarak biliniyor. Arafat'm Hü-
seyini'yi Batı Şeria'da El-Fetih'in başına ge-
riımeyi planladığı ve bunun da büyük bir
olasılıkla gerçekleşeceği söyleniyor.
Kudüs'ün batı kesimi doğuya göre çok
daha gelişmiş ve baktmlı durumda. Filis-
tinliler ise vergilerini ödemelerine rağmen
belediye hizmetlerinden yeterince yararla-
namamaktan şikâyetçiler. Batı Kudüs'te
bulunan sol görüşlü lsrail gazetesi Kol
Ha'ır'den, HiÜel adlı bir gazeteci, "Ku-
düs'ün, Filistin'in de başkenti olabilmesi
mümkün. Sorun, yeni bir savaştan önce mi
yoksa sonra mı olacağıdır" yorumunu ya-
pıyor.
Yine sol görüşlü olduğunu ve banş sü-
recini desteklediğini söyleyen Batı Ku-
düs'te bir barda tanıştığımız Israilli bir
genç, "Filistinliler istedikleri topraklan ato-
büirler. Ancak Kudüs'ü vermeyiz. Savaş
olursa ben de Kudüs için savaşınm."diyor.
BIÇAK SIRTI
EROL MANİSALI
Toplumsal Körliik
İçinde miyiz?
AvrupaTürkiye'ye, "Ben Kürtkonusunu, tayüz
yılın başından beri sana karşı kullandım, bundaı
sonra da kullanmayı sürdüreceğim" diyor. Sor
beş yıl içinde, en az beş-altı AB karan ve raporun
da 'işlenen' Türkiye, Iran, Irak ve Suriye Kürtleri
nin birieştirilmesi hedefi yer alıyor. Bunlar senaryc
ya da komplo teorisi değil, AB'nin kararlanna, ra-
porfara geçen gerçekler. Ermeni sözde soykınm
için Fransa ve Amerika'da iş mutfakta, bekleme-
de, resmen ve belgeli olarak, süreci başlatılmış, ya-
lan-dolan değil, bu da gerçek. Birkaç yıl sonra her
iki konu da Birleşmiş Milletler'de gündeme getiri-
lecek. 3 Aralık AB Parlamentosu karannda Kürt ko-
nusunun BM'ye getirilmesi 'resmen' yer aldı.
Avrupa Birliği, Türkiye'yi kesinlikle üye yapma-
yacak, kimse daha fazla kendi kendini kandırma-
sın. Kürt, Ermeni, Ege ve Kıbns konulannda Tür-
kiye 'sıkıştınldıkça', Türkiye'nin paüamasını, sert tep-
kiler vermesini önlemek için "Bakseni 12. adaygös-
teriyoruz" diyerek sırtını srvazlayacakJar. Başkan CKn-
ton bile, 3 Aralık'ta, AB Parlamentosu'nun karan-
na karşı Türkiye'nin tepkisini yumuşatmak için,
Türkiye'nin yeri AB olmalıdır, diye bir açıklama yap-
mak gereğini duydu. Bu açıklamanın adresi Türk
kamuoyu ve Ankara, ama Brüksel ile uzaktan ya-
kından ikjisi yok. Clinton amacına ulaştı.
Türkiye, 'üzerinde oynanan oyunlarkarşısında'
AB ile ilişkilerinde gerçekçi bir politika izlemeye baş-
larsa, yalnız AB'nin hesaplan değil, Amerika'nın
da K. Irak hesaplan bundan zarar görür. Şimdi,
Türkiye içinde, 'kendileh ileyakın işbirligiyapan çev-
relerie' bırlikte, Kürt, Ermeni, Ege ve Kıbns konu-
lannda amaçlanna ulaşabilmek için,
- Birtaraftan Türk kamuoyunayanıltıcı bilgiler ve-
rerek Türkiye'nin tepkisini ortadan kaldırmaya ça-
lışacaklar,
- Diğer taraftan da Ankara üzerinde baskılannı
sürdürecekler. Ta ki, varmak istedikleri hedeflerde,
daha sağlam ve geriye dönülemez noktalara ge-
linceye kadar. Ondan sonra üyelikten falan söz
eden olmayacak. Ankara, üyelik ne oldu, derse
karşısına hemen, bizim şu şu konularda bazı ka-
rarlanmız vardı, sen onlan yerine getir, üyelik işini
ondan sonra görüşürüz, diyecekler. Aynen, 1995-
1998 arasında yaptıklan gibi.
Oyalama dönemi
İçinde bulunduğumuz dönemde AB Türkiye'yi
oyalamak, AB perspektifini kaybettirmemek istiyor.
Bir taraftan Kürt, Ermeni, Ege ve Kıbns konulann-
da adımlar atacaidar, öte yandan da Türkiye'nin tep-
kilerini 'frenlemeye' çalışacaklar. Bunun için de
"Bakın, 12. aday oluyorsunuz, fazla sesinizi çıkar-
mayın, tepki göstermeyin, yoksa işler bozulur" di-
ye oyalamaya çalışacaklar.
Böylece Ankara'nın 6 Mart vesayet belgesini de
gündeme getirmesini engellemiş olacaklar, Anka-
ra'nın "günlük yaşama" içinde olmasına ortam ha-
zırlayacaklar. Ankara'da bazı büKÂmtlarmji&âi&fn-
diden ödü patlıyor: Aman sakın ha tepkı göster-
meyelim, gümrük biriiğine dokunmayalım, tutumu
içindeler. "Türkiye'nin uzun vadeli çıkarlannı de-
ğil, sadece günü düşünüyohar, Brüksel ile aram
açılmasın, gümrükbirliğiiçinde benısıkıştınr"'yak-
laşımı içindeler. Işte, Cumhuriyetin 75. yılını anlı
şanlı kutlarken, bazı yüksek bürokratlanmızın için-
de bulunduklan durum. Tabii bunlar yalnız Brük-
sel'in değil, daha başka iç çevrelerin de yoğun
baskısı ve markajı altındalar, iş o kadar basit de-
ğil-
Açık konuşmak gerekirse, Türkiye özeliikle son
5 yıl içinde AB ile ilişkilerinde, kendi kendini alda-
tan, "temennilerie" gerçekleri kanştıran bir ülke
konumuna düşmüştür. Türkiye'nin Avrupa ile iliş-
kileri, doğal gelişmesini sürdürecektir. Ancak, ku-
rumsal olarak Türkiye, kesinlikle AB'nin tam üye-
si yapılmayacaktır. Bunu Avrupa'da herkes biliyor,
yalnızca biz, bilmek ve görmek istemiyoruz. AB'nin
Türkiye'yi tam üye yapmamak için o kadar sağlam
politik, ekonomik, sosyal gerekçeleri var ki. Diğer
taraftan üyeliğin AB'ye hiçbir yaran yok. Bu hesap
dengesi 50 yıl sonra da değişmeyecek. Ancak AB
Türkiye'yi, yukanda açıklanan nedenlerden dolayı
sadece "oyalayacaktır". Şimdi bu süreci yaşıyo-
ruz.
Türkiye içinde bazı çevreler, üzülerek söyleyelim,
özeliikle son 5 yıldan beri, Türkiye'nin ulusal çıkar-
lanna büyük zararlar vermişlerdir ve bu durum sür-
mektedir. Çünkü, AB'nin oyalama taktiğine alet ol-
makta, hatta yardım etmektedirier. Bazı siyasiler,
bazı bürokrasi çevreleri, bazı medya ve iç çevre-
lerimiz, farkında olarak veya olmayarak, onanlama-
yacak zarariara yol açmışlardır. Bü ifade, aslında
çok hafif kalan bir ifadedir.
Bu işe dur demenin zamanı gelmiş değil, çok-
tan geçmiştir. Meseleleri günlük ve noktalar halin-
de ele alanlar, çizginin nereye gittiğini ya görme-
mekte veya özeliikle görmek istememektedirler.
Türkiye artık, AB'ye tam üye "yapılmayacağı var-
sayımına göre" hesaplannı yapmalı, ulusal politi-
kasını bu dogruftuda belirfemelidir.
Bu işi serinkanlı oturup kim düşünecek, kim ya-
pacak? IşteTürkiye'deyanıtı verilemeyen soru bu.
TBMM mi? Hangi Meclis? Hükümet mi? Hangi
hükümet? Entelecensiya mı? Hangi entelecensi-
ya?
Bu durumu çok iyi gören AB, kedinin fareyle oy-
nadığı gibi oynamaktadır. Hem de yıllardır. Gözü-
müzün önünde apaçık duran gerçekleri göremiyo-
ruz. Acaba, toplumsal bir körtük mü yaşıyoruz?
YALOVA SULH HUKUK
MAHKEMESl'NDEN
Sayı: 1998/380 Esas
Davacı Gazi Doğan vekili Av. Şaban Tatar tara-
findan davalılar Sabriye Osma ve arkadaşlan aley-
hine mahkememizde açılan ortaklığın giderihnesi
davasmm yapılan ara karan gereğince:
Çınarcık Esenköy, Kanarya mevkii pafta: 12, par-
sel 563'te kayıtlı 408 m2 miktarh taşınmazın satıla-
rak ortaklığın giderihnesi için dava açılmış olup du-
ruşma günü ve dava dilekçesi davalılardan Çınarcık
Esenköy'de oturur Kadriye Yasemin Tunç, Sabriye
Osma ve Barbaros Metin Tunç'a tebligat
yapılamadığından, yargılamanın bırakıldığı
11.2.1999 günü saat 09.00'a bırakılmış olup, belir-
tilen gün ve saatte duruşmaya gelmeniz, gel-
mediğiniz takdirde yokluğunuzda karar verileceği,
davalılar Sabriye Osma, Kadriye Yasemin Tunç ve
Barbaros Metin Tunç'a dava dilekçesi tebliği yerine
kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 2.12.1998
Basm: 63351