25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 ARAUK 1998 ÇARŞAME 10 DIŞ HABERLER Oslo Banş Anlaşması'na göre Filistin Özerk Yönetimi'nin nihai statüsü Mayıs 1999'da belirlenecek FiBstindeAİetmedoğrııEMELAKÇALI T/aser Arafat ve İzak Rabin ın 13 Ey- 1 lül 1993*te, Beyaz Sara> önünde el sıkışarak imzaladıklan Oslo Banş Anlaş- ınası, yanm yüzyılı bulan Filistin-Israi] çatışmasını banşçıl yollardan çözmeye yönelik tarihi biradım olarak değerlendi- rilmişti. Filistin tarafinın Oslo Anlaşma- sı'ndan en büyük kazancı, Batı Şeria ve Gazze Şeridi "ndeki sınırlı yetki ve toprak denetimine ragmen Filistin Özerk Yöne- tımı'nin kurulmasıydı. Büyük umutlarla imzalanan Oslo Anlaşmasfnın son beş yıllık süreci ise üç büyük engele takıldı: Filistin ve Israilli köktendıncilerin şidde- te yönelmesı, Netanyahu liderligındekı uzlaşmaz sağcı koalisyonun lsrail hükü- metinin başına gelmesi ve ABD'nin tsra- il yanlısı bölge polıtıkası. îsrail. bu sûreç içinde, Batı Şeria'daki topraklann yüzde 15'ininFilistinlilereia- de edılmesi. su paylaşımı. mültecı sorunu gibı Oslo Anlaşması'nda kabu! ettifı so- rumluluklan askıya aldı. Filistin özerk yö- netimi, teröre karşı mücadele etmesi için Filistin lideri Arafat 'Devlet bizim doğal hakkımız' Filistın'inbağımsızhkilanının 10. yıl- dönümü için katıldığımız törenlerde, Filistinlilerin tüm olumsuzluklara ragmen devlet ilanına giden yolda umut içinde ol- duklannı gördük. Sürgündeki Filistin dev- leti, 15 Kasım 1988'de Cezayir'de ılan edil- di ve aralannda Türkiye'nin de bulundu- ğu 126 ülke tarafindan tanındı. YaserArafat Oslo Banş AnJaşması'nın geçiş sürecinin tamamlanacağı Mayıs 1999'da Filistin devletini bu kez kendi top- raklan üzerinde ilan edecek ve eğer dev- let ilanı kabul görürse Filistin, Birleşmiş Milletler'e girecek. .Netanyahu hükümeti ise bu konu hakkmda tam bir politika be- lırlememesine rağmen şimdilik bu karara karşı çıkıyor. Eriha'daki karargâhında görüştüğümüz Yaser Arafat ise Filistin yönetimi'nin tav- nnm açık olduğunu ve devlet ilanının Fi- listin halkmın doğal hakkı olduğunu söy- ledi. - VVŞe Anlaşması kararlannın u\ gulan- ması 1999'a kadar gerçekleşse bile Filistin devleti ilan edilecek mi? - Devlet bizim doğal hakkımızdır. Biz devleti 1988 yılında ilan etmiştik. Türki- ye de bu ilanı tanımışn. Wye Anlaşmasrnm önemli bir yanı aşın sağcılann temsilcisi olan Netanyahu'nun bu anlaşmayı imza- lamış olmasıdır. Siyonistlobinin ABD'de güçlü olduğunu biliyoruz. Buna rağmen ABD Başkaru anlaşmayı yürürlüge sokmak için kararlı bir siyaset izledi. Anlaşmadan sonra (Sa\oınma Bakanı) Ariel Şaron yer- leşimcilere -Fılistin'üıdağlannıtşgaledin" çagnsında bulundu. Bu. iç kargaşa yarat- maya yönelik bir açıklamadır. Ancak hal- kımızın morali yüksektir. Bu tür kafalara nasıl davTanacağını bilır. İsrail'in güçlü bir uluslararası baskıya hedef olması ge- rekir. Türkiye de hem ABD hem de lsra- il üzerindekı etkisini kullanarak harekete geçebilir. - Ya Kudiis'ün konumu? - Kudüs 1967 yılında işgal edildi. Bir- leşmiş Milletler'in 242 no'lu "banşakar- şı toprak" karan Kudüs'ü de kapsıyor. BM'nin 242,348 ve 425 sayılı kararlan da bu ilkeye dayanıyor. Kutsal Kudüs Filis- tin'in başkentidir. • Mayıs 1999'da sona erecek Oslo banş süreci üç büyük engele takıldı. Filistin ve Israilli köktendincilerin şiddete yönelmesi, îsrail hükümetinin uzlaşmazlığı ve ABD'nin îsrail yanlısı bölge politikası. zorlanırken Gazze Şeridi'rün Batı Şeria'ya bağlanabilmesi için düşünülen iki geçiş yo- lunun açılması ertelendi. Batı Şeria'nın Filistin denetimi altında bulunan A bölge- si. lsrail Ordusu tarafindan ablukaya alın- dı. Iki sene önce açılması gereken Gazze Havaalanı'ndan ilk uçuşlar ise ancak ge- çen günlerde gerçekleşti. Batı Şeria'yı Gazze Şeridi "ne bağlayan Erez geçiş ka- pısınm lsrail denetimi altında olması ve Is- rail'de çalışan Filistinli sayısırun azalnlma- sından dolayı Filistin Özerk Yönetimi 'nin ekonomisi İcötüye gitti. Sınırlann kapatıl- ması ile Filistin 'in günlük ekonomik kay- bı 6 milyon dolara ulaştı. Ekonomik ba- kımdan en fazla darbe alan Gazze'de, ge- lır, Batı Şeria'dakininyansı. Israil'dekinin ise onda biri konumuna düştü. 1996 'da Tel Aviv'de yaşanan intihar sal- dınlanndan sonra, geçiş izni olan Filistin- lilerin bile Kudüs'e ve Israil'e girmeleri engellendi. Filistin'in Mısır ve Ürdün sı- nırlan sık sık kapatıldı. lsrail yönetiminin bu uygulamalan, ekonomik çöküntünün yanında, sağlık ve eğitimi de olumsuz yönde etkiledi. Yerleşim bölgelerinin ab- lukaya alınması, halkın hastane, okul ve ibadet merkezlerine girişlerini engelledi. lsrail ekonomisi ise, Arap ülkelerinin yıl- lardırsüren ambargosunun kalkması ve ço- kuluslu şirketlerin yaünmlannın ülkeye ak- maya başlamasıyla ilerleme kaydetti. lsrail, Filistin topraklan üzerinde ve Doğu Kudüs'te, 1967'den beri demogra- fik yapıyı değiştirme amaçlı uyguladığı Ya- hudi yerleşımleri inşa etme politikasını Oslo Anlaşması'ndan sonra da sürdürdü. israil'in en son Har Homa'da Cebel Ebu Ghneym tepesine 6 bin 500 yerleşim yap- ma karan, Oslo banşını kopma noktasına getirdi. Bu yerleşimlerin yapılmasıyla Batı Şe- ria ve Doğu Kudüs arasındaki son geçiş yeri de kapanmış olacaktı. Tüm bu geliş- meler şiddet olaylanna yol açtı. Filistin'in özeliikle en yoksul kesimlerinde, Oslo karşıtı HAMAS gibi gruplara destek art- tı. Terör olaylan başgösterdi ve 1994'ün başından beri 225 Filistinli, 170 Israilli can verdi. ABD'nin tutumu Bu arada, Körfez Savaşı'ndan bu yana bölge politikasını tek başına yöneten ABD, israil'in yerleşim inşa etme kararlanna yeterli tepkiyi göstermezken, Kongre ka- ran ile büyükelçiliğini, İsrail'in baskenti olarak kabul ettiği Kudüs'e taşıdı. Mayıs 1999'da sona erecek olan Oslo banş süre- ci hayal kınklığı yaratmaya baslamışken, Ekim 1998'de Wye Plantation görüşme- leri başladı. Wye Plantation görüşmelerine aracılık yapan ABD Başkaru BillClinton. hıç kuş- kusuz seks skandalıyla zedelenen itiban- nı yeniden kazanmayı amaçhyordu. Wye Anlaşması'na göre Filistin denetiminde olan A bölgesi topraklannın yüzde 2'den yüzde 15'e çıkması, Filistinli tutsaklann serbest bırakılması ve Gazze Havaala- nı'nınaçılması gibi Oslo Anlaşması mad- delerinin 100 gün içinde gerçekleşmesi kararlaştınJdı. lsrail. Wye AnJaşması'nın hemen arkasından Doğu Kudüs'te, El Ha- iil'de, Nablus ve Ramallah'ın ortasmda kalan tepelerde ve Cebel Ebu Gneym te- pesinde. şu an 11 bini şantiye halinde olan ve sayısı 30 bin olması planlanan yerle- şimlerin yapımına başladı. Knesset (lsra- il Parlamentosu) bu yerleşimlerin yapılma- sı için 40 milyon dolarlık borç yasasını onayladı. ABD'den de maddı yardım is- tedi. Buna karşıhk lsrail, Filistinli tutsakla- nn ancak bir bölümünü serbest bıraktı; Gazze Havaalanı. lsrail denetiminde açıl- dı ve lsrail askeri Filistin topraklannın şimdiye kadar sadece yüzde 2'sinden ge- ri çekildi. Arafat'ın yerine ileride kim geçebilir sorusu şoruldUğunda Du isim söyleniyor. Son za- manlarda popülaritesi artan El-Fetih üyesi M a h m u t Abbas ve Tunus'ta yaşayan Dışişle- ri Bakanı Faruk Kaddumi. Kaddumi, Filistin'e halen giriş yapmadı. El-Fetih'in bağlan- ülannı dışandan yürütüyor ve halkın desteğinin de arkasında olduğu söyleniyor. Kudüs Başkonsolosu Ethem Tokdemir Ankara'nın tutumunu değerlendirdi 'Türkiye Filistin davasını destekliyor' Filistin halkı, Türkiye'nin lsrail ile yaptığı askeri ortakltk anlaşmasına tepkı gösterse dahi. Filistin yönetimi, bu anlaşmalarla birükte Türkiye'nin lsrail üzerinde etkisinin artacağını ve banş anlaşması uygulamalan için baskı yapabileceğini düşünüyor. Arafat, "Türkiye, sadece tsrail üzerinde değil, ABD üzerinde de etktsi olan bir ülke" derken "ABD ile olan ilişkikrinizde banş anlaşması kararlannın yürürlüğe gûmesi için gücünüzü kudanabilirsiniz" mesajı veriyor. Türkiye'nin Doğu Kudüs'te bulunan başkonsolosu Ethem Tokdemir'den, anlaşmadaki tıkanıklığın aşılması ve Wye Plantation görüşmeleri sırasında da Arafat'ın, Cumhurbaşkanı DemireTı, Demirel'in de CKnton'ı aradığını öğreniyoruz. Türkiye, Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak kabul etmiyor. Bu yüzden Türk Büyükelçiliği Tel Aviv'de bıdunurken Türk Konsolosluğu da Doğu Kudüs'te bulunuyor. Türkiye'nin Kudüs Konsolosu Ethem Tokdemir, Türkiye'nin Batı Kudüs'te temsilciliğinin bulunmadığını, kendisinin de lsrail hükümeti tarafindan resmi olarak tanınmadığını söylüyor. Tokdemir, Türkiye'nin Filistin davasını desteklediğini söylerken Türkiye- Filistin ilişkilerinin de her alanda geliştiğini ekliyor. Suriye ile yaşanan kriz sırasında Filistin basınının Türkiye'yi çok sert eleştirmesini Tokdemir şöyle açıklıyor: "Arap ülkeleri Filistin sorununu kullandılar ve bir noktadan sonra da atölar. Mısır, Camp David'i imzaladL Ürdün, OsJo'dan sonra tsrail ile ekonomik ve askeri alanda birçok anlaşma yapü. Ancak Türkrve söz konusu olduğu zaman Araplar kendi aralanndaki anlaşmazhklan unutuyorlar." 26 milyon dolar yardun Türkiye, Fihstin'e toplam 4 milyon dolara varan maddi yardımda bulunuyor. Kızılay'ın da 2 milyon dolara varan ilaç, tıbbi malzeme ve çadır yardımı var. Türkiye, aynca 15-20 bin kadar Filistin polisine narkotik ve trafik eğitimi veriyor. Anlaşmaya göre Filistin'in ordu kurmaya hakkı olmadığı için askeri eğitim verilmiyor. Türkiye'den uydu yoluyla Filistin milli televizyonu izlenebiliyor ve üniversiteler arasında bağlantılar var. Tokdemir, "Türkrye-Filistin ilisldleri her alanda geHşiyor. Bu arada Israil- Türkiye ilişkileri de geüşiyor. lsrail'de 100 bine varan Turk-Yahudi cemaati var. tstanbul'da da 25-30 bin arası Yahudi v-aşıyor. lsrail ve Türkiye arasındaki ticaret ilişkileri de sürekli gefişıyor" dıyor. Türkiye'nın Filistin devleti ilanı karanna nasıl yaklaştığı sorusunu ise Tokdemir. "Sürgündeki Filistin devletini tanıdığımıza göre kendi topraklannda da devlet ilan edilince otomatikman tam>t>r mu sayılacağız; bu, uluslararası hukuk öğrencileri için iyi birsonı s^ihr" diyerek yanıtlıyor. Ancak, Tunus'ta sürgünde bulunan devlet şu an Filistin'de bulunduğundan Türkiye'nin Filistin devletini tekrar hukuken tanımasına gerek yok. Bu arada Türkiye. Arafat'a devlet başkanı olarak hitap ediyor ve anlaşmalar da bu şekilde imzalanıyor. Halkı ikna etmek kolay değil • Filistin Askeri Istihbarat Şefi Mahir Farez, dış güçlerin ve Filistin devletinin kurulmasını istemeyenlerin halkın bölünmesini kışkırtmaya çalıştıklannı ve muhalif gruplann içinde îsrail ajanlannın da bulunduğunu söylüyor. 7 ) a n S anlaşması karşıtı gruplann ÂJ halk üzerindeki etkisi hakkında görüştüğümüz Filistin Askeri tstih- barat Şefi Mahir Farez. "Arafat'ınen büyük başansı Filistin halkı kadar inatçı bir halkı seferber edebihnesiy- di" diye söze başlıyor. "Arafat, Fi- listin halkına silahlı mücadelevi kabul ettirdi. Silahlı mücadele bir yere ka- dar devam eder. Bu kadar kan dökül- dükten sonra halkı silahh mücadele- vi bir kenara bırakıp, dünya denge- İerinin defiştiğine ve masa başında anlaşılması gerektiğine ikna etmek ise kolay değil. Halkın tümünün bu- nu kabul etmesini isteyemezsiniz. Kal- dı ki banş süreci boyunca İsrail'in tu- tumu halkın ekonomik ve sosyal du- rumunun daha körüve girmesine yol açtı. Halkın bir bölümü banşa inan- cını kaybetmeye başlayarak FiMstin yönetiminekarşı bir tavıralmaya baş- ladı ve desteğjni banş anlaşması kar- şıtı gruplara yönetttL" Dış güçler ve Filistin devletinin ku- rulmasını istemeyenlerin de halkın bölünmesini kışkırtmaya çahştığını söyleyen Farez, muhalif gruplann için- de lsrail ajanlannın da bulundugunu ve Israil'in de HAMAS'ı el altından desteklediğini belirtiyor. Farez'den, Filistin yönetiminin içinde bile MOS- SAD'la çok sıkı bağlar içinde olan ki- şiler olduğunu ve Arafat'ın da Filis- tin yönetiminin de bu gruplardan ha- berdar olduğunu öğreniyoruz. Farez, neden bunlann hâlâ yöne- timde olduğu sorulduğu zaman, Ara- fat'ın, "CIA ve Israil'i karşmnza al- maktansa onlann içerideki destekçi- lerini zorluklan aşana kadar köprü olarak kullanmalıvız" 1 yanıtım verdi- ğini söylüyor. Farez aynca "Halka kötü davranan da bu tür gruplardır. Bu gruplann ta- mamen ortadan kaldınlması lsrail ve .\BD ile ilişkileri bıtirir" yorumunu yapıyor. Paylaşılamayan kent Kudüs İsrail'in baskısı ve yoksulluk HAMAS a yarıyor Filistin ve lsrail istihbaratının FİAMAS konusunda işbirligi yaptığını ve HAMAS'ın Filistin'de gösterildiği kadar etkili oîmadığını öğreniyoruz. Hamas en fazla desteği Gazze Şeridi gibi yoksul bölgelerde ve lsrail askerinin koruması altında bulunan köktendinci Yahudi yerleşimcilerinin yaşadığı EI-Halil gibi kentlerde sağlıyor. El-Halii şehir merkezi 800 fsrail askerinin koruduğu 200 Yahudi yerleşimci ve Filistinliler arasında bölünmüş durumda. Çocuklar okula giderken hâlâ Israi! poüsinin kontrolünden geçmek zorundalar. Islam dini açısından büyük önem taşıyan Ibrahimi Camii, 1994 yılında, Goldstein adh tarikat üyesi köktendinci bir Yahudinin, camide ibadet edenlere karşı düzenlediği katliamdan beri yüzde 80'i Yahudilere, yüzde 20'si ise Müslümanlara verilmek üzere ikiye bölünmüş durumda. Camiye girerken lsrail polisinin kontrolünden geçiliyor. Eski kentin Filistinlilere ait dükkânlann bulunduğu çarşısı lsrail askerleri tarafindan iki yıldır kapalı. El-Halil'de Ocak 1997'den beri Uluslararası Geçici Polis Gücü (TIPH), yani aralannda Türkiye'nin de bulunduğu alo ülkenin polis birliği var. Türk Birliği'nden bir polis bize 1994'teki katliamdan sonra tsraiPin EI- Halil'de Birleşmiş Milletler'e ait güçleri kabul etmediğini ve BM'nin yerine kendilerinin geldiğini söylüyor. /srail, Kudüs'ü tarihsel ve dini nedenler- J. den dolayı tek başkenti olarak kabul edi- yor. lsrail hükümeti ve parlamentosu da burada bulunuyor. Filistin de Kudüs'ü ta- rihsel ve dini nedenlerden ötürütek başken- ti olarak kabul ediyor. Filistin yönetiminin ise Kudüs'te söz hakkı yok. Arafat Ku- düs'e giremiyor ve Filistin Özerk Yöneti- mi'nin Doğu Kudüs'te faaliyet gösterme- si Oslo Anlaşması'na göre yasak. Ancak, Filistin Özerk Yönetimi'nin Ku- düs'ten Sorumlu Devlet Bakanlığı var. Fi- listin'in Kudüs'ten Sorumlu Devlet Baka- nı Faysal Hüseyini, Kudüs'ün eski beledi- ye başkanı olan dedesi ve 1948 Arap- ls- rail savaşında Arap kuvvetlerinin liderliği- ni yapmış babası Abdül Kadir Hüseyini ile beraber Filistin tarihinde önemli bir yer kaphyor. El-Fetih merkez komite üyesi olan Hüseyini silah taşımıyor, iyi eğitimli, mü- kemmel Ingiüzce konuşuyor ve Batı tara- findan ılımlı olarak biliniyor. Arafat'm Hü- seyini'yi Batı Şeria'da El-Fetih'in başına ge- riımeyi planladığı ve bunun da büyük bir olasılıkla gerçekleşeceği söyleniyor. Kudüs'ün batı kesimi doğuya göre çok daha gelişmiş ve baktmlı durumda. Filis- tinliler ise vergilerini ödemelerine rağmen belediye hizmetlerinden yeterince yararla- namamaktan şikâyetçiler. Batı Kudüs'te bulunan sol görüşlü lsrail gazetesi Kol Ha'ır'den, HiÜel adlı bir gazeteci, "Ku- düs'ün, Filistin'in de başkenti olabilmesi mümkün. Sorun, yeni bir savaştan önce mi yoksa sonra mı olacağıdır" yorumunu ya- pıyor. Yine sol görüşlü olduğunu ve banş sü- recini desteklediğini söyleyen Batı Ku- düs'te bir barda tanıştığımız Israilli bir genç, "Filistinliler istedikleri topraklan ato- büirler. Ancak Kudüs'ü vermeyiz. Savaş olursa ben de Kudüs için savaşınm."diyor. BIÇAK SIRTI EROL MANİSALI Toplumsal Körliik İçinde miyiz? AvrupaTürkiye'ye, "Ben Kürtkonusunu, tayüz yılın başından beri sana karşı kullandım, bundaı sonra da kullanmayı sürdüreceğim" diyor. Sor beş yıl içinde, en az beş-altı AB karan ve raporun da 'işlenen' Türkiye, Iran, Irak ve Suriye Kürtleri nin birieştirilmesi hedefi yer alıyor. Bunlar senaryc ya da komplo teorisi değil, AB'nin kararlanna, ra- porfara geçen gerçekler. Ermeni sözde soykınm için Fransa ve Amerika'da iş mutfakta, bekleme- de, resmen ve belgeli olarak, süreci başlatılmış, ya- lan-dolan değil, bu da gerçek. Birkaç yıl sonra her iki konu da Birleşmiş Milletler'de gündeme getiri- lecek. 3 Aralık AB Parlamentosu karannda Kürt ko- nusunun BM'ye getirilmesi 'resmen' yer aldı. Avrupa Birliği, Türkiye'yi kesinlikle üye yapma- yacak, kimse daha fazla kendi kendini kandırma- sın. Kürt, Ermeni, Ege ve Kıbns konulannda Tür- kiye 'sıkıştınldıkça', Türkiye'nin paüamasını, sert tep- kiler vermesini önlemek için "Bakseni 12. adaygös- teriyoruz" diyerek sırtını srvazlayacakJar. Başkan CKn- ton bile, 3 Aralık'ta, AB Parlamentosu'nun karan- na karşı Türkiye'nin tepkisini yumuşatmak için, Türkiye'nin yeri AB olmalıdır, diye bir açıklama yap- mak gereğini duydu. Bu açıklamanın adresi Türk kamuoyu ve Ankara, ama Brüksel ile uzaktan ya- kından ikjisi yok. Clinton amacına ulaştı. Türkiye, 'üzerinde oynanan oyunlarkarşısında' AB ile ilişkilerinde gerçekçi bir politika izlemeye baş- larsa, yalnız AB'nin hesaplan değil, Amerika'nın da K. Irak hesaplan bundan zarar görür. Şimdi, Türkiye içinde, 'kendileh ileyakın işbirligiyapan çev- relerie' bırlikte, Kürt, Ermeni, Ege ve Kıbns konu- lannda amaçlanna ulaşabilmek için, - Birtaraftan Türk kamuoyunayanıltıcı bilgiler ve- rerek Türkiye'nin tepkisini ortadan kaldırmaya ça- lışacaklar, - Diğer taraftan da Ankara üzerinde baskılannı sürdürecekler. Ta ki, varmak istedikleri hedeflerde, daha sağlam ve geriye dönülemez noktalara ge- linceye kadar. Ondan sonra üyelikten falan söz eden olmayacak. Ankara, üyelik ne oldu, derse karşısına hemen, bizim şu şu konularda bazı ka- rarlanmız vardı, sen onlan yerine getir, üyelik işini ondan sonra görüşürüz, diyecekler. Aynen, 1995- 1998 arasında yaptıklan gibi. Oyalama dönemi İçinde bulunduğumuz dönemde AB Türkiye'yi oyalamak, AB perspektifini kaybettirmemek istiyor. Bir taraftan Kürt, Ermeni, Ege ve Kıbns konulann- da adımlar atacaidar, öte yandan da Türkiye'nin tep- kilerini 'frenlemeye' çalışacaklar. Bunun için de "Bakın, 12. aday oluyorsunuz, fazla sesinizi çıkar- mayın, tepki göstermeyin, yoksa işler bozulur" di- ye oyalamaya çalışacaklar. Böylece Ankara'nın 6 Mart vesayet belgesini de gündeme getirmesini engellemiş olacaklar, Anka- ra'nın "günlük yaşama" içinde olmasına ortam ha- zırlayacaklar. Ankara'da bazı büKÂmtlarmji&âi&fn- diden ödü patlıyor: Aman sakın ha tepkı göster- meyelim, gümrük biriiğine dokunmayalım, tutumu içindeler. "Türkiye'nin uzun vadeli çıkarlannı de- ğil, sadece günü düşünüyohar, Brüksel ile aram açılmasın, gümrükbirliğiiçinde benısıkıştınr"'yak- laşımı içindeler. Işte, Cumhuriyetin 75. yılını anlı şanlı kutlarken, bazı yüksek bürokratlanmızın için- de bulunduklan durum. Tabii bunlar yalnız Brük- sel'in değil, daha başka iç çevrelerin de yoğun baskısı ve markajı altındalar, iş o kadar basit de- ğil- Açık konuşmak gerekirse, Türkiye özeliikle son 5 yıl içinde AB ile ilişkilerinde, kendi kendini alda- tan, "temennilerie" gerçekleri kanştıran bir ülke konumuna düşmüştür. Türkiye'nin Avrupa ile iliş- kileri, doğal gelişmesini sürdürecektir. Ancak, ku- rumsal olarak Türkiye, kesinlikle AB'nin tam üye- si yapılmayacaktır. Bunu Avrupa'da herkes biliyor, yalnızca biz, bilmek ve görmek istemiyoruz. AB'nin Türkiye'yi tam üye yapmamak için o kadar sağlam politik, ekonomik, sosyal gerekçeleri var ki. Diğer taraftan üyeliğin AB'ye hiçbir yaran yok. Bu hesap dengesi 50 yıl sonra da değişmeyecek. Ancak AB Türkiye'yi, yukanda açıklanan nedenlerden dolayı sadece "oyalayacaktır". Şimdi bu süreci yaşıyo- ruz. Türkiye içinde bazı çevreler, üzülerek söyleyelim, özeliikle son 5 yıldan beri, Türkiye'nin ulusal çıkar- lanna büyük zararlar vermişlerdir ve bu durum sür- mektedir. Çünkü, AB'nin oyalama taktiğine alet ol- makta, hatta yardım etmektedirier. Bazı siyasiler, bazı bürokrasi çevreleri, bazı medya ve iç çevre- lerimiz, farkında olarak veya olmayarak, onanlama- yacak zarariara yol açmışlardır. Bü ifade, aslında çok hafif kalan bir ifadedir. Bu işe dur demenin zamanı gelmiş değil, çok- tan geçmiştir. Meseleleri günlük ve noktalar halin- de ele alanlar, çizginin nereye gittiğini ya görme- mekte veya özeliikle görmek istememektedirler. Türkiye artık, AB'ye tam üye "yapılmayacağı var- sayımına göre" hesaplannı yapmalı, ulusal politi- kasını bu dogruftuda belirfemelidir. Bu işi serinkanlı oturup kim düşünecek, kim ya- pacak? IşteTürkiye'deyanıtı verilemeyen soru bu. TBMM mi? Hangi Meclis? Hükümet mi? Hangi hükümet? Entelecensiya mı? Hangi entelecensi- ya? Bu durumu çok iyi gören AB, kedinin fareyle oy- nadığı gibi oynamaktadır. Hem de yıllardır. Gözü- müzün önünde apaçık duran gerçekleri göremiyo- ruz. Acaba, toplumsal bir körtük mü yaşıyoruz? YALOVA SULH HUKUK MAHKEMESl'NDEN Sayı: 1998/380 Esas Davacı Gazi Doğan vekili Av. Şaban Tatar tara- findan davalılar Sabriye Osma ve arkadaşlan aley- hine mahkememizde açılan ortaklığın giderihnesi davasmm yapılan ara karan gereğince: Çınarcık Esenköy, Kanarya mevkii pafta: 12, par- sel 563'te kayıtlı 408 m2 miktarh taşınmazın satıla- rak ortaklığın giderihnesi için dava açılmış olup du- ruşma günü ve dava dilekçesi davalılardan Çınarcık Esenköy'de oturur Kadriye Yasemin Tunç, Sabriye Osma ve Barbaros Metin Tunç'a tebligat yapılamadığından, yargılamanın bırakıldığı 11.2.1999 günü saat 09.00'a bırakılmış olup, belir- tilen gün ve saatte duruşmaya gelmeniz, gel- mediğiniz takdirde yokluğunuzda karar verileceği, davalılar Sabriye Osma, Kadriye Yasemin Tunç ve Barbaros Metin Tunç'a dava dilekçesi tebliği yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 2.12.1998 Basm: 63351
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle