Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4ARALIK 1998 CUK
HABERLER
Dünyadaki ekonomik çalkantı Türk deri sektöründe 14 bin, tekstilde ise bin kişiyi işsiz bıraktı
Bıuıalıııı çalışanı vurdııFATMA KOŞAR
Ülke genelinde özellıkle deri. tekstıl ve
metal sanayiinde işten çıkarmalar sürü-
yor. Uzakdoğu'dan başlayarak dönyaya
yayılan finansal krız, Türkiye'de mali pi-
yasalardan sonra reel sektörleri de etkisi
alnna alırken işveren kesimi "krizinfatu-
rasınT ışçiye çıkarmaya çalışıyor. Ülke
çapinda yaklaşık 2.5 milyon kişinin istih-
dam edildıği teksti! sektöründe 70 bin iş-
çi, işverenin önce "sıfir" olan sonra da
"yüzde5"e çıkanlan zam önerisi üzerine
greve hazırlanırken işten çıkarmalar ya-
şanıyor.
Sendikalar, sektörün kayıt dışı işçi ça-
lıştırması nedeniyle. işten çıkanlanlann
sayısıni tam olarak tespit edemiyor. An-
cak yalnız ılk aşamada, DİSK'e bağlı
Teksti] Jşçileri Sendikası üyesi yaklaşık
bin 100 kişinin işten çıkanldığı belirtili-
yor. Türk-Iş'e bağlı Teksif Sendikası da
özelleştirilen Sümer Holdüıg'e bağlı top-
lam 13 şirketten de yaklaşık 4 bin 380 iş-
çinin işten çıkanldığını bildirdi.
Ihracatın ağır toplan arasında yer alan
deri sektöründe de, satış yapamadığmı ve
stokların biriktiğini gerekçe gösteren iş-
veren, işçi çıkarmayı sürdûrûyor. Deri
sektöründe üretimini durduran binin üze-
rindeki fabrikanın geride 14 bin işsiz bı-
raktıgı vurgulanıyor.
Deri sektöründe "saüşlann artmama-
sı ve stoklann eritilememesi" durumunda
işten çıkarmalann devam eönesi beklenir-
ken bunun sonucunda yaklaşık 70 bin ki-
şinin işsiz kalabileceği bildiriliyor. Art ar-
da fabrikaJann üretimini durdurduğu sek-
törde önemli üretım merkezleri arasında-
ki Tuzla'da 89 işyeri üretimini durdurdu.
Köprü yerine 'toplu taşıma şeridi'• Ulaşım uzmanlanna göre Boğaziçi
Köprüsü ve bağlantı yollannda
otobüs ve servisler için 'toplu taşım
şeridi' aynldığı takdirde, saatte 20
bin kişilik ilave ulaşım olanağı
sağlanabilir. Bu rakam ise hiç yatınm
yapmadan yeni bir köprü kapasitesini
daha devreye sokmak anlamına
geliyor.
OKTAYEKİNCİ
Istanbul Valisi Erol Çakır'ın görevine
başlar başlamaz trafik sorununa el atması,
önce birçoklan için umut vericiydı. Ne var
ki çözüm olarak 'araçiara plakalanna gö-
re gün aşın yasaklamayı' önerince. umut-
lar gülümsemeye dönüştü. Derken Valıli-
ğin gündemi yoğunlaşınca. herkes yine
kendı işinin başma dönüverdi...
Bugünlerde ise Bayındırlık Bakanlı-
ğı'nın >3.köprüihaiesiniseçhnöncesineye-
tiştirme' çabası. yeniden gündemde.
Köprü yerine Demirvolu Töp G«çifi''ni
kararü bir şckilde savunan Necdet \lenar
Ulaştırma Bakanlığı'nı anayasa gereği 'ta-
rafsız' bir bakan olarak Arif Aiımet Deni-
zoigun'a de\Tedince, sankı Bogaz geçışin-
de de tarafsızlık olurmuş gıbi yenı bakan
bu kez 'demiryolu köprüsü' fiknni ortaya
attı.
Yıllann 'siyasal deneyimine' sahıp Ka-
rayollan ise Denızolgun'un bu 'oJgunlaş-
mamış' projesini hemen kendı tanhsel ni-
yetlerine 'entegre' ederek, üzennden de-
miryolu da geçmesi planlanan 3. karayolu
köprüsünü bir 'uzia$ma'(.') projesi olarak
dayatmaya başladı.
Oysa artık hemen herkes bilıyor ki tstan-
bul'un ulaşım ve trafik sorununun köklü
çözümü 'toplu taşımdan' ve 'demiryolu s»-
temJerinden" geçiyor. Bu nedenle 3 köp-
rü dayatması, sadece 'çevresel kayguardan*
ötürü defil, ekonomik ve bifimsei rieden-
lerden dolayı da kabul edilebilir bir yatınm
olarak görülmüyor. Çünkü insana değil
'araca' hızmet ettiği için ulaşımı çözmüyor.
tnsan taşımacılıgı açısından '10 köprüye
bedel' olan demiryolu tüp geçiş ise otomo-
bı) kullanma gereksinimini azalttığından,
kentın genel trafiğinde de rahatlama sağb-
yor... Peki, tstanbul bu sıkıntıyı şu ne za-
man yapılacağı belli oimayan demiryolu
tüp geçişe kadarhep çekecek mi? Vali Erol
Çakır'ın 'arayışı' de\am ettirilemez mi?
Onerdiğı formül 'uygulanamaz' bulundu
diye, yeni formül arayışlanndan da vazgeç-
mek mi gerekir?..
Hemen belirtelim ki eğer Erol Çakır Is-
tanbui'a ayak basar basmaz bu tür yeterli
incelemeden yoksun 'kçisel fîlrirler' orta-
ya atmak yerine, yıllardır bu kentin sorun-
İanna 'kamu yaranna kafa yoran' bilimsel
ve uzman kurumlardan görüşlerini sorsay-
dı, belki de şimdi Bogaz geçişüıi inanıl-
maz bir düzeyde rahatlatacak yöntemleri
çoktan devTeye sokmuştu.
Ancak bir tek koşulla; o da otomobıle
sevdalı karayolcu lobilere kulağını tıka-
mak, hani şu her şeye karşı çıkan meslek
odalan gibi demokratik kurumlara ise inan-
mak ve artık güven duymak...
Ömegın, fnşaat Mühendisleri Odası Is-
tanbul Şubesi'nin diğer ıigıü meslek oda-
lan ve akademik kurumlardan katıhmlarla
gerçekleştirdiğı ulaşım kongrelerinde. son
birkaç yıİdır geliştirilen 'kısa vadeli bir çö-
züm' şöyle:
1- Boğaziçi Köprüsü ve bağlantı yolla-
nnda (e-5 arteri) sabah ve akşam saatlerin-
de bir şerit sadece otobüsler ve servis araç-
lan için 'toplum taşım özel yohT olarak ay-
nldığı takdirde, saatte en az '20.000 kişilik'
bir ek kapasite sağlanacak. Bu hesabı ya-
pan ulaşım uzmanı Erhan Öncü'ye göre,
böylesi bir düzenleme 'hiç yaünm yapma-
dan yeni birköprüeldeeönek' anlamına ge-
liyor.
2- Aynı yaklaşımda daha 'cesur' davra-
nılır ve örneğin yine sabah ve akşam saat-
lerinde otomobiller FatihKöprüsü'ne yön-
lendirilip, Boğaziçi Köprüsü ise sadece
toplu taşıma aynlabilirse, bu kez elde edi-
lecek ek kapasite 'saatte 70 bin kişiyi' bu-
lacak. Yani, tam 7-8 köprü inşa edilrniş gi-
bi olacak...
Şimdi akla şu soru geliyon Bu hesaplar
aslında yetkilı çevrelerce de 'bilindiği' hal-
de, yeni bir köprü 'aşla' nereden kaynakla-
nıyor? Bunun yanıtı da 3. köprünün 'ihate
yönteminde' açığa çıkıyor. 'Yap-işJet-dev-
ret' modeli, istanbuTun ulaşım sorununun
değıl, yeni bir köprüyle 'kazanılacak
paraıun' hesaplandıği biranlayışın modeli.
Yani açıkçası, Istanbul Tanta' kurban edil-
mek isteniyor. Rantın (yani köprü gelır-
lerinin) 'yüksek' olması için de yıllardır
düşünülen kuzeydeki o kente uzak orman-
Iık bölge yerine. yine güneye ve kentin en
yogun yapılaşma alanlannın tam ortasına
kurulmak isteniyor...
Bilmem, Sayın Valimiz bu vahşi proje-
den daha önce harekete geçip, meslek o-
dalanyla el ele vererek mevcut köprülerde
toplu taşım özel yolu uygulamasını baş-
latabilir mi? Böylece 'rant köprüsünün
gereksizliğini' de kanıtlayrp, demiryolu tüp
geçişin tek seçenek olarak önünü açabilir
mi?.. Bekliyoruz...
3 bin 500 işçi işten çıkanldı.
Türk-lş'e bağlı Deri-lş Sendikası'nın
örgütlü olduğu toplam 15 işyerinde ise bu
yıl başlayan eylemler sürüyor. İşten çı-
karmalara karşı eylemlenni sürdüren De-
ri-lş Sendikası, bir öncekj gün 178 işçi-
nin yeniden işe alınmasını sağlarken, 249
işçi işyerleri önünde kurulan çadırlarda
eylemini sürdürüyor.
Gerede'de de deri üzerine çalışan top-
lam 130işyennden 120'sin-
de üretimin durdurulması
sonucu 2 bin 500 kişi işsiz
kaldı.
Deri sektörünün en
önemli üretim merkezlerin-
den biri olan Çorlu'da da de-
ri fabrikalannın yüzde 90'ı
üretime ara verdı. Burada da
kapanan işyerleri, ardında 7
bin dolaymda işsiz bıraktı.
Çorlu'dan sonra üretimini
durduran Uşak 'taki deri fab-
rikalannın yüzde 95'i de ar-
dında 7 bin 500 dolayında
bir işsizler ordusu yarattı.
Türk-lş'e bağlı Deri-lş
Sendikası Genel Başkanı
Yener Kaya işverenin global
krizi bahane ederek üretimi-
ni durdurduğunu belirterek
"Stoklannbulunduğunu biz
de görüyor ve kabul ediyo-
ruz, Ancak işveren krizin fa-
turasını paylaşmaya yanaş-
maktan çok, toplu iş sözkş-
mesini adarma besabını >a-
pıyor" dedi. Kaya "topiu
sözleşme dönemini atlaüp
sonra da stoklan eriterek iş-
leri yoiuna kmTna" hesabı-
nın bu sonuçlan doğurduğu-
na dikkat çekerek "Biz Tuz-
la'da 4 yıldır sendika hakkı
için de mücadele veriyonız.
tş^çren. scndikalıdan kurtu-
lupdaha ucuz iş gücü istiyor.
Oysa biz krizdöneminin fa-
rurasınıpay laşmak için akla
gefecekher teküfi götürdük'"
diye konuştu.
Tekstilde grev
Uzmanlara göre Boğaz Köprüsü sabah ve akşam saaderinde roplu taşımaya aynhrsa saatte 70 bin kişi yararianacak.
Bayındırlık Bakanlığı'nın îzmit Körfez Geçişi ve İstanbul'a 3. köprü girişimi tepki görüyor
^Karayolu egemenliği dayatılıyor'
İstanbul Haber Seniâ - Bayındırlık Ba-
kam YaşarTopçu'nun, ucuz. kitlesel ve gü-
venli ulaşım olan denizyolu ve demıryolu-
na karşı. Izmit Körfez Köprüsü ve istan-
bul'a üçüncü boğaz köprüsü gibı karayolu-
na dayalı dayatmacı projeleri, kıtle örgütle-
rinın "şkkfetü" tepkisini çekıyor. Gönüllü
kuruluşlar ve meslek örgütleri, bakan Yaşar
Topçu'nun
u
bilim dışı. halkın yerine rantın
yanında olan siyasi tercihterini derin kaygı ve
nefretle karşdadıklannı" belirttiler.
Bayındırlık ve Iskân Bakanlığı'nın ulus-
lararası konsorsıyumla hazırladığı Izmit
Körfez Köprüsü sözleşmesinde yer alan
"aynı bölgede çabşan araba vapuru ücrede-
rinin köprü ücretinin yüzde 80'inden daha
ucuzolamayacağınr ongören maddesı, Da-
nıştay tarafından "rekabetükeJerineaykın'"
bulunarak iptal edildi.
TMMOB Gemi Mühendisleri Odası'nın
konuyla ilgilı açıklamasında. "Bakanlığın
• TMMOB Gemi Mühendisleri Odası, karayolu ulaşımuım, aşın yüksek
inşaat bedelleri olan köprü ve otoyollar nedeni ile denizyolu ulaşımı ile
karşılaştınlamayacak kadar pahalı olduğunu vurguladı. Izmit Körfez
Geçişi'nin deniz geçişi bölümünün yaklaşık 1.4 milyar dolar olduğu
belirtilen açıklamada, aynı bölgede çalışan araba vapurlannın yerli
tersanelerde 7 milyon dolara inşa edildiği ifade edildi.
butür politikalannı kaygıvedehşetiçindeiz-
Hyoruz
r
denildı. Bayındırlık Bakanlığı'mn,
en ekonomik ulaşım yöntemi olmasına kar-
şın Türkiye'de son derece az değerlendirilen
denizyolu ulaştmının geleceğine ipotek koy-
ma çabası olarak nitelendırilen sözleşme-
nin, dışa bağımlılığı artıran karayolu ege-
menliğini daha da pekiştireceği vurgulandı.
Karayolu ulaşırnımn, aşın yüksek inşaat
bedelleri olan köprü ve otoyollar nedeni ile
denizyolu ulaşımı ile karşılaştınlamayacak
kadar pahalı olduğu vurgulanan açıklama-
da şöyle denildi:
"Toplam bedeü İJS milyar dolar olan İz-
mit Körfez Geçişrnin deniz geçişi bölümü
yaklaşık 1,4 milyardolartutuyur. Halbukîay-
nı bölgede çaJışan araba rapurlan yerli ter-
sanelerimizde sadece 7 milyon dolara inşa
edüebiliyor. Dolayısıy la bir köprü bedeline
200adet uygun kapasite ve süratte araba va-
puru hizmete sokulabiür. Bunlar göz önüne
alındığında köprülerin gemilerle rekabet
edemeyeceği açıknr."
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği de
(ÇYDD) "Istanbul'a rayh tüp geçit, Türki-
ye'ye demiryıolu" adı altında başlattığı imza
kampanyasını sürdürüyor. Kampanya met-
ninde, ülke düzeyinde ulaşım politikasının,
çağdışı karayolu ve yağmacı otoyolcu tu-
zaklardan kurtanlarak demiryolu ve deniz-
yolu ağırlıklı sistemlerle yönetihnesi isteği
dile getiriliyor.
TMMOB Mimarlar Odası Genel Başka-
m Oktay Ekinci de Bayındırlık Bakanı Top-
çu'nun Istanbui'a üçüncü köprü ile ılgili
sözlerinin devlet ciddiyetiyle bağdaşmadı-
ğını söyledi.
Anıtlar Kurulu'nun istanbul'a üçüncü
köprü yapdamayacağı yönündeki karanmn
"önenûi olmadıgını'' söyleyen Bakan Top-
çu'ya, söz konusu karann yasal olarak Top-
çu'yu da bağladığını anımsatan Ekinci, "Ar-
ök bu yöneticileri içinüze sİDdiremiyonız"
dedi. Asıl amacın ulaşım sorununu çözmek
değil, yap-işlet-devret formülüyle Boğaz'ın
üzerine para kazanma makinesi oturtmak
olduğunu ifade eden Ekinci, "Rant için Is-
tanbul'un feda edilmesine trin >ermeyece-
ğjz" diye konuştu.
SIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR
1960'lann ortalarında siyase-
te giren Süleyman Demirel,
1950'lerin sonunda politikacı
olan Bülent Ecevit'e hüküme-
ti kurma görevini verdi. Buo-
lay aralık ayının 1998'ınde ger-
çekleşti. Her iki siyaset adamı
da defalarca başbakanlık yap-
tılar, şu anda birisi cumhurbaş-
kanı, diğeri başbakan yardım-
cısı.
Demirel ve Ecevit yaşamlan
boyunca birbırlerine rakip o\-
dular. Çok ağır karşılıklı suçla-
malarda bulunduklarını da bili-
yoruz. Demirel ve Ecevit, ya-
şamları boyunca merkezin
sağda ve soldaki iki lideri ola-
rak birçok kez kader ortaklığı
da yaptılar.
Örneğin 12 Mart 1971 aske-
ri müdahalesı dönemınde,
1973 yılında heyecanlı ve tartış-
malı bir cumhurbaşkanlığı seçi-
mi yaşanmıştı. Zamanın Genel-
kurmay Başkanı Faruk Gürier,
cumhurbaşkanı adayı olarak
görevınden istifa etmiş ve za-
Bülent Ecevit'le Süleyman Demirel...
manın Cumhurbaşkanı Cevdet
Sunay tarafından korttenjan
senatörü atanmıştı. Cumhur-
başkanlığına aday olabilmek
için 1961 Anayasası'na göre
parlamenter olmak gerekiyor-
du.
Darbecilerin vesayeti altında-
ki pariamento, bütün baskılara
rağmen, Meclis'in çevresinde
tanklann dolaştırıldığı koşullar-
da Faruk Gürler'i seçmemek
için direndi. Birkaç turiuk geri-
limli bir süreçten sonra asker-
lerin Gürler'i desteklemekten
vazgeçtikleri ortaya çıktı. Bu di-
renışte rol oynayan iki siyaset
adamı Ecevit ve Demirel, aske-
ri darbenin sonunu getırecek
yeni bir uzlaşma ile Fahri Ko-
rutürk'ü cumhurbaşkanlığı için
ortak aday gösterdiler. Koru-
türk Cumhurbaşkanı oldu.
Ecevit'le Demırel'in yaşamla-
rındaki en büyük uzlaşmalan,
1973 cumhurbaşkanlığı seçim-
leriydi. 12 Eylül 1980 askeri dar-
besine kadar, ikisi arasındaki
gerilim sürekli tırmandı. 12 Ey-
lül askeri darbesi ikisini de siya-
si yasaklı haline getirdi, partile-
rini kapattı, onlan da biıiikte ay-
nı yerde gözetim altına aldı.
Ecevit'in aktif siyasi yaşamı
40 yılı geçti. Demirel'in de 40 yı-
la yaklaştı. Demokratik ülkeler-
de siyasetçilerin aktifsiyasi ya-
şamda bu kadar uzun süre kal-
ması pek rastlanan bir olgu de-
ğil. Tek kişi diktatörlüklerinde
bu kadar uzun süre yönetimi
elinde bulundurma örneklerine
çokça tanık olduk. Diktatörler,
genellikle ömürleri vefa ettikçe
ve karşı darbeleri bastırma ba-
şarısını gösterebildikçe iktidar-
lannı sürdürüyorlar.
Ecevit ve Demirel, Türki-
ye'nin büyük altüst oluşlar, bü-
yük acılar yaşadığı dönemin
seçilmiş styasetçileri olarak dü-
şüp kalktılar, hapislere girdiler
ama ayakta kaldılar.
Bu kadar uzun süre bu ülke-
nin kaderinde söz sahibi olan
bu iki siyasi liderin, yaşadığımız
birçok olumsuzluğun da kaçı-
nılmaz olarak en önde gelen
sorumluları sayılmalan gerek-
mez mi?
Türkiye, bu son 35 yılda, ne
yazık ki demokrasi konusunda
başanlı adımlar atamadı. 1961
Anayasası gibi önemli bir de-
mokratik kazanç, bu iki liderin
yönetimleri döneminde yok
olup gitti. Yerini Kenan Ev-
ren'in anayasası aldı. Insan
haklan ihlalleri, "Kürt sorunu",
gelir dağılımdaki adaletsizlik,
yine onların etkili oldukları dö-
nemlerde içinden çıkılmaz ha-
le geldi.
•••
Demirel ve Ecevit, aynı siya-
si anlayışın temsilcisi değiller.
Süleyman Demirel, hâlâ sağın
geleneksel yasakçı anlayışları-
nı savunuyor. Tipik bir statüko-
cu olarak eski çizgisini koruyor.
Ecevit ise bildiğimiz türden bir
sosyal- demokrat değil. 70'le-
rin demokrasi savaşçısı Kara-
oğlan'ı, bugünün Ecevit'inde
bulmak pek mümkün görün-
müyor. Ancak Demirel'e göre
daha ileri bir çizgiyi savunuyor.
Demokrasi konusunda ondan
daha duyarlı.
Acı olanı, onlann kimlikleri ve
kişiliklerinden çok, Türkiye'nin
yeniliğe gerek duyduğu bir dö-
nemde, Demirel ve Ecevit'e
başvurmak zorunda kalması.
Çünkü Türkiye, henüz'demok-
rasinin olmazsa olmaz koşulu
olan pariamento egemenliğini
bile kurabilmiş değil. Ecevit ve
Demirel belki de bu açıdan hâ-
lâ bir anlam ifade ediyor.
Tekstil sektöründe Türk-
lş'e bağlı 50 bin üyeli Tek-
sif, 11 bin üyelı Tekstil ve 8
bin dolayında üyeye sahip
Oz Iplik-iş sendikalan ise
gıçvebazırlaıuyor.
Tekstil Işverenleri Sendi-
kası Başkanı HafitNarin ya-
pılan son görüşmelerde sen-
dikalara yüzde 5 oranında
zam vereceklennı bildırir-
ken sendikalar yüzde 5 zam
önerisine sıcak bakmıyor.
DlSK'ebağü Tekstil Işçi-
leri Sendikası Genel Sekre-
teri Süteyman Çefebi grev
karannı dört gün Önce açık-
ladıklannı belirterek çalış-
ma yasalanna uygun bir şe-
kilde yapılacak girişimlerin
6 gün içinde sonuç verme-
mesi halınde grevin uygula-
ma tarihinin belirleneceğinı
söyledi. Çelebi, işverenin fi-
nansman sorunu bulundu-
ğunu ve faturayı payiaşma-
ya hazır olduklannı ancak
işten çıkarmalan ve yüzde 5
zammı kabul edemeyecek-
lerini belirttı.
Türkiye İşveren Sendika-
lan Konfederasyonu (TlSK)
Genel Başkanı Refik Bay-
dur ise hiçbir işyerinin key-
fı nedenlerle satışınj durdur-
mayacağını belirterek "Kü-
resel krizin faturası hem iş-
verene hem de çahşana çıkı-
yor. Amaç kriziortadan kal-
dırmak olmalı" dedi. Bay-
dur, global krizin etkilerinin
en aza indirilmesi için Tür-
kiye'nin siyasi ıstikarara ka-
vuşturulması gerektığini
ifade ederek "Bu kolay değfl.
Ancak isverenin toplusözleş-
me dönemini aüatmak için
işten çıkartmalar yapDğı
doğrudeğU"dedi
Metal sektöründe de işten
çıkarmalar yaşanıyor.
DtSK'e bağlı Birleşik Me-
tal-lş Sendikası Başkanı
Kamil Kinkır, son günlerde
örgütlü olduklan 15 ışyerin-
den 334 kişinin işten atıldı-
ğını bildirdi. Kinkır, sektör-
de orta ölçekli işletmelerin
işçi çıkarmaya yöneldikleri-
ni belirttı. Metal işkolunda
bugüne dek bin 712 işçi iş-
ten çıkanldı.
Metal sektöründe faaliyet
gösteren Dik-Kan firmasın-
dan 70 kişi, Kormetal'den
120, Sarten'den 80, Barlan
Metal'den 509, Mutafçı-
lar'dan 277, Gazal'dan 153,
Sarten ile AIs Teknik fırma-
lanndan da 80 işçi çıkanldı.
Tekstil Işverenleri Sendi-
kası Başkanı Halit Narin
dün gece ^^^v"de katıldığı
bir programda Türkiye'nin
1998 yılında dünya çapında
yaşanan ekonomik krizden
kıl payı kurtulduğunu belir-
terek, "Asıl kriz 1999yılın-
da yaşanacak. SOO bin ile 1
milyon kişi işsiz kalabilir.
Toplumsal patlamalar ın
yaşanması kaçınılmazdır"
dedi.
BÎRBAKIMA
SERVER TANİLLt
Sevgi Özerin Mektubu...
Sevgi Özel, sevdiğım bir kalem, gözlemlerine de
ğer verdiğim bir araştınmacıdır. Okurlarımızın zama
zaman gazetemizde yazılanna rastladıklan bu yazan
mızın bir ayağı edebiyatta ise, bir ayağı da dil ve eği
tim sorunlanndadır. Ürnıt Yayınlan'nda çıkan Devrim
cilerÂşık Olamaz(dı), Direncin Kuşlan, Aşk Bir Bon
cuktur, Bir Yanım BaharBir Yanım Kış, ilgiyle okunar
öykü kitaplan oldular.
Dil ve eğitim üstüne çalışmalan daha da kabank.
Türk Dil Kurumu'nun -12 Eylül faşizmince- hançer-
lendiği tarihten bu yana, dil kavgasını Türk Dili Derne-
ği'nde sürdürüyor yazanmız.
Zaman zaman mettuplannı alınm Sevgi Özel'in: Bil-
gilendinr, gözümden kaçmış noktalan hatırlatır, uyanr.
Son mektubunda dert küpü...
Bu yıl okullar açılırken, ders kitaplan konusundaki
saptamalannı, gözlemlerini istemiştim kendisinden.
Eğitim sıyasasının bir parçası olarak bu konu üzerin-
de öteden beri durmuş bir kişi sıfatıyia onun söyleye-
ceklerı önemliydı benim için. Radikal gazetesine yol-
ladığı Sekiz Yıllık Eğitim ve Kımi Ders Kitaplan adlı
uzun bir ıncelemesini eklemış mektubuna; örnek di-
ye birkaç ders krtabı da göndermış ki, insan hop otu-
rup hop kalkıyor okudukça. O incelemede söyledik-
leri üstünde aynca duracağım bir yazımda. Bugün,
mektubunda genel olarak dile getirdikJenni -olduğu gi-
bi- alıyorum köşeme.
Sevgi Özel diyorki...
•
"Sevgılı hocam,
"Sizinle telefonla bile konuşmak, sorunlara çözüm
ûretmeyerek, sevinçlerde anlık paylaşımlarla yetine-
rek bir kısırdöngü içinde günleri tüketme çabasında-
ki insanlann çoğaldığı bir coğrafyada, inanın bana i-
laç gibi geliyor. Sabahlan gazetelere bakıyorum, ak-
şamlan ancak TV'len izleyebiliyorum, akiın ipini top-
lum olarak tatile çıkarmak, başka türlü olamaz sanı-
nm. Herkes en çok okunan, en çok izlenen, en çok
satılan, en beğenilen, en çokaranan, en gûzel, en iyi,
en bulunmaz olmak telaşında. Gündem, gündem de-
ğil; gündemsi olabilır herhalde, saat başı değişiyor.
"Neyse ben size eğitim sıyasası, ders kitaplan ko-
nusundaki saptamalanmı, gözlemlerimi yazacaktım.
Okullar açıldı, telefonda da söylediğim gibi, ders ki-
taplanndaki tek değişiklık, ederferi. Bu nedenle ana
babalar günlerce kitapçı kuyrukiannda bekfedi, çoğu
da eski kitaplann peşine takıldı. İnsanlann sokaklar-
daki umarsızlığını, öfkesini iyi ki görmediniz hocam.
Yüksek biryere çıkıp sövesi geliyorinsanın.
"55. hükümetin Başbakanı Mesırt Yılmaz, sekiz
yıllık eğitim sürecine geçişi, geçen yıl 'devrim' olarak
nitelemişti; biliyorsunuz, milliyetçi muhafazakâriar
devrim sözcüğünden bile korkariar, Başbakan bu yıl
reform diyor. Aslında haklı, çünkü yapılan devrim de-
ğil, hatta reform bile değil. Milli Eğitim Bakanı Hik-
met Uluğbay, geçen yıl basına, iki buçuk aylık baka-
nım, gelecekyılçokşeydeğışecekdiyordu, buyılmil-
liyetçi muhafazakâr ortaklan gibi konuşuyor. Gehci
öğretmenlen temizleme çabası içindelermiş, MGK
dayatıyormuş. Türbanlı sakallı öğretmenleri burdan
alıp şuraya göndermenin neresi reform? Buranın ço-
cuklan kurtuldu sayalım, şuranın çocuklan ne olacak,
çünkü o öğretmenler giüiklen yere örümcek tutmuş
kBfalaont da götûritfortar.
"Sevgili hçcam, ders kitabı yazahığı ve yayıncılığı
en kazançk ışlerden biri. Kanıtlamak olanaksız ama,
bu alanda büyük paralann, rüşvetın döndüğü savla-
nıyor. Ders kitaplan Talim Terbiye barajını geçebilirse,
yüzbinlerce basılıyor. Altın, Inkılapyayınevlerigibısay-
gın bilınenlerinyani sıra, genellikle ülkücülerin bu ala-
nı elıne aldığı söyleniyor. Ders kitabıyayıncılannın ço-
ğu, sağ kitaplar basan yayınevleri. Okul müdürierine,
il ve ilçelerdekı millî eğitim müdürierine büyük arma-
ğanlar sunulduğu da akla geliyor. Çünkü kimileri öğ-
retmen aylığıyla edinemeyecekleri bir varsıllıkiçinde.
Yine Talim Terbiye Kurulu üyeleri için de benzeri söy-
lentiler var. Oraya biryerieşen, yeriniyrtirmemek için
meydan savaşı veriyor, bunun bir nedeni olmalı; baş-
ka devlet memurlan ile karşılaştınlamayacak kadarh-
yakalı bir yaşamlan var. Sürekli yurtdışı gezileri, özel
arabalar, olağanüstübırsattanat. Kısacası, çeteleşme
gözle görülecek denli ortada. Kimi ders kitabı yayın-
cılan, taşra kitapçılannı Ankara, Istanbul Hilton'larda
durup dururken ağıhamıyor; kendi kitaplannı tanttıp
satana para ya da başka ödüller veriyor.
"Öğretmenlerarasında şuya da bu kitap önerisiiçin
kavgalarçıkıyor; oysayazan başka ama kitaplann he-
men hemen hepsiaynı. Işin şaşılacakyanı, aldı başın-
da ilerici, bilgilibildiğimizkimılerinin de bu 'müfredat'a
hiç karşı çıkmadan kıtap yazması, basması...
"Buyıl tüm kitapçılan dolandım, geçenyılkileryine
önerilmiş, ama kitaplargeç basıldığı için büyükbirkar-
gaşa yaşandı. Öğretmen sendikalan, örgütleri, yazık
ki bu konuda istenen tepkiyi veremiyor. Hiçbir örgüt,
yazar-yayıncı örgütleriya da ötekidersleri ilgilendiren
konulan irdeleyen örgütler, bu konuyla doğrudan il-
gili değil. Örneğin edebiyat kitaplannda yazınımızın
ustalan yeterince yer alamazken, kimse oklannı Milli
Eğitim'e çevirmiyor, yalnızca konuşuyor, yakınıyor, ya-
kınmalar birkaç makaleye dönûşüyor, o kadar..."
Mektup bu! Sevgi Özel'e teşekkür ederim, konuyu
da sündüreceğim.
1998. BM Okyanuslar Yılı
'Endüstriyelkhiilik
ekolojiyibozuyor'
tstanbul Haber Servisi -
Birleşmış Milletler'in.
'Denizler ve Okyanuslar
Yıh' olarak kabul ettiği
1998 biterken Türkiye'yi
çevreleyen Karadeniz,
Marmara, Ege ve Akde-
niz'deki sorunlar artarak
devam ediyor. Türk Deniz
Araştırmalan Vakfı 'nın
(TÜDAV) dün Deniz Tica-
ret Odası'nda düzenledıği
"Denizler ve Okyanuslar
Yıb" konulu toplantıda.
denizlerimizde evsel ve
endüstriyel kirliligin, lcıyı
bandındaki aşın yapılaş-
manın, aşm avlanmanın ve
petrol ağırlıklı deniz tica-
retinin yarattığı ekolojık
tahribatın olumsuz ekono-
mik sonuçlan olduğu be-
lirtildi.
TÜDAV Başkanı Doç.
Dr. Bayram Öztürk yaptı-
ğı sunuşta, Karadeniz'e
Tuna Nehri'nden aşın ev-
sel ve kimyasal kirlilik gel-
diğini söyledi.
Karadeniz ve Marma-
ra"da mersinbalığı, yunus
gibi türlerin yok olma teh-
likesiyle karşı karşıya ol-
duğunu, kalkan balığı av-
cılığınm ise tehditkâr bo-
yutlara ulaştığını belirten
Öztürk; akdenizfokunun
ise sadece 2-3 birey kaldı-
ğını bildirdi.
Öztürk, Karadeniz kıyı-
lanndan kum alımının ön-
lenmesini istedi. Öztürk,
Fırtma Deresi'ne yapıla-
cak hidroelektrik barajı
projesinin de durdurulma-
sı gerektığini söyledi. Öz-
türk, sorunlann çözümü
için deniz araştırmalanna
hız verilmesi gerektığini
belirterek açık deniz balık-
çılığı. biyolojik antım, kı-
yılann yapılaşmadan ke-
sinlikle korunması ve bi-
yolojik çeşitliliğin korun-
ması önlemlerinin alınma-
sı gerektiğini ifade etti.