25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4/%RALIK1998CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Hombası, toplam 5 ödül kazandığı Antalya festivalinde patlayan 'Gemide' gösterimde Idris kaptanla miirettebatıııa dair Yaklaşık iki ay kadar önce, en iyi ıkın- ci fîlm, en iyi yönetmen (Serdar Akar), en iyi erkek oyuncu (Erkan Can) ve en iyi montaj (Nevzat Dişıaçık) ödüllerini kaza- nışına tanık olduğumuz son Antalya Al- tın Portakal Fılm Festivali'nden muzafifer dönen Yeni Sinemacılaryapımı "Gemkfc" bugun gösterime giriyor. Kum çeken kü- çûk bir geminin kaptanıyla üç kişiden olu- şan mürettebatının, esrar dumanından suç ve paranoya triplerine yuvarlandıklan, şenlikli-şamatalı hikâyesini usul usul an- latan film, îdris kaptanın içses'le verilen (ve Antalya'da cümbür cemaat bütün si- nema yazarlannın diline yapışan) "Bir memkket gibidir gemi._" diye başlayan tiradıyla açılıyor. Gemide dört adam ve bir kadm Bogaz'ı geçip Karadeniz girişinden kum çeken küçük bir gemide, sabah akşam es- rara gark olmuş kendi küçük dünyalann- da takılan, içtikçe acıkıp yiyen, yedikçe içen Idris kaptanla (Erkan Can), kâtipliğini, kâhyalığını yapan şişman Kamil (Haldun Boysan) ve genç tayfa Ali (Yıldıray Şa- hinler), yine sigara üstüne sigara döndü- rerek iyice kelle olmuş vaziyette, katıla ka- tıla gülme krizinde, ahşveriş için karaya çıkmış Boksör'ün (Naci Taşdöğen) geti- receği yiyecekleri bekliyorlar. Beti benzi atan Ali sarararak küpeşteye koşturup de- nize kusar, Kamil masaya yayılıp sızarken Kaptan ha bire sigara sanyor. "Nerde kal- ımştik?" diyerek ve düğmelerini pat pat çözerek soyduğu bir üçüncü sayfa dilbe- riyle hayali sevişmesıni yıllardır hep ay- nı benzetmelerle, aynı jestlerle hallandı- ra ballandıra anlatarak. Memleketin yasa- lanna saygılı ldns kaptanm, işleri çekip çevirmeyi eskı yoldaşı Kamil'ın ellerine bıraktığı gemisinde, her şey kontrol altın- dadır görünürde. Ama Laleli'de dayak yi- yip kaptanın parasıru çaldırmış Boksör'ün, hem de yiyecek alamadan yüzerek gemi- ye dönüşüne kadar. Abuk sabuk cıgaralık kafası gırgırlan- na ara verip para derdine düşerek Bok- Haldun Boysan, Naci Taşdöğen, Erkan Can ve YJdıray Şahinler, Gemide'nin paranoya triplerinden kurtulamayan kişileri. sör'iin öne geçmesiyle Nataşa fuhuşunun merkezı Laleli batakhanelerinde Boksör'ü soyanlan arayan kaptanla mürettebatı (pek olacak ış değılse de) hem paralarına ka- vuşmuş olarak hem de Boksör'ün kavga- da kapıp sırtladığı, genç, güzel ve baygın bir Rumen kadınıyla birlikte dönüyorlar gemiye nice badıreler atlattıktan sonra. Ne var ki sulu takvıyeli, ağır kuru takıl- dığı için genellikle her şeyi unutan ve sa- bahlan 'taş gibi kafasuun içindeki fîllerin tepişmesiyİe' u> anan kaptan, olanın- bite- nin \ahametini anlıyor, bir gün önce yap- tıklannı bölük pörçük hatırladıkça. Cina- yet, ırza tecavüz, gasp suçlannı işledikle- ri paranoyasına gömülmüş ve biblo gibi ordan oraya taşınan bakire fahişeden (!) nasıl kurtulacaklannı bilemeyen '4otka- fa'nın gemisinde düzen bozulmuştur ar- tık. Değişik ama basit konusu, bol sövgü- lü konuşan lümpen kahramanlan. 'ilk film'e özgü acemilikleri banndıran yalın anlatımı, görüntüleri ve müziğiyle seyir- ciyi kıskıvrak içine alıveren "Gemide" kimisine de itıci geliyor, gerçekçilik adı- Yönetmen: Serdar Akar / Senaryo: S.Akar, Önder Çakar / Kamera: Mehmet Aksın / Müzik: Uğur Yücel / Oyuncular: Erkan Can, Naci Taşdöğen, Haldun Boysan, Yıldıray Şahinler, Ella Manea / 1998 Yeni Sinemacılar na diyaloglara yansıyan argo ve sövgüle- rin aşınlıgıyla. Genelde hareketleri sınır- layan, gemi. kamara gibi kapalı mekân- larda geçen, aksiyonu kıt, agır aksak bir tempoda ve çoğu kez trajıkomik boyutlar- da seyreden film, senkron tutmayan dub- laj kusurlan, kadına aç genç mürettebatı baştan çılcaran çekicilikteki, gemiye zor- la kapatılmış yabancı kadının finalde bı- çağa saplanması gibisinden aceleye geti- rilerek zayıfkaçmış kimi başansız sahne- lerve çeşitli amatörlükler de sergüiyor, ama yalın, basit anlatımındaki belirgin sine- ma duygusuyla coşkusu, görmezden ge- linecek gibi değil baştan sona. Esrarın diline vurmasıyla adamlanyla hep aynı muhabbeti koyultan ve günün birinde bina'yla zina'nın dünyayı batınp bitireceğinden, böylece denizin binalara verdiği kumu da geri alacağından filan dem vurffli hayat ve kenevir fılozbfu Kap- tan'la ailesi, gemideki gündelik çarkın içinde gitgide çeşitli tersliklerle karşı kar- şıya kalıp belaya bulaşarak ayakta kalma- ya çabalayan, kendilerini dumanlı, dalga- lı bir âleme hapsetmiş, benzer kökenler- den gelen, aynı özelliklere sahip, parano- yak, uçta karakterler. Geminin sınırlı me- kânlannda yerken, içerken. uyurken, tar- tışıp küfürleri basarak bağnş çağnş kav- ga ederRen. kafa bulurken, bırbirlenni gö- zetlerken, mastürbasyon yaparken ya da zorbaca ırza tecavüz ederken ızlediğimiz bu kahramanlann kısırdöngüsünü hikâye eden "Gemide" okullu bir sinemacmın, Ser- dar Akar'ın ilk yönetmenlik denemesi. Piyasada Erden Kıral. Mustafa Atooldar gibi yönetmenlere asistanlık ettikten son- ra senaryosunu Önder Çakar'1a yazarak yönetmenliğini üstlendiği "Gemider> yi, Yeni Sinemacılar'm yapımcılığında, ta- kım ruhu dayanışmasıyla, nice engelleri aşarak gerçekleştiren, 1964 doğumlu, MSÜ Sinema TV mezunu Serdar Akar, en azından birkaç günlüğüne yer ettiği se- yircinin belleğinde taze kalacak, ağzı bo- zuk ama capcanlı, hakiki karakterleri önü- müze sürüyor bu ilk uzun metrajıyla. "Cıgarahk kafasr gırgırlan Daha ilk sinema serüveninde, Antal- ya'da en iyi aktör seçılmesını hak eden, keş ama insancıl, Idris kaptan yorumuyla akıl- larda kalan Erkan Can'ın yanı sıra, vitri- ni süsleyen konu mankeni Ella Manea'nın dışında öteki oyunculann da başansına ortak olduğu "Gemide" sinematografik ni- telikleriyle kuşkusuz Yeşilçam'da yenı bir soluk estireceğe benzer, şaşırtıcı ve etki- leyici, farklı bır 'ilk fihn' denemesi so- nuçta. Aslında dünya sinema literatüründe yer alacak bir şekilde, aynı ekiple aynı anda, iç içe çekilmış hem birbirlerini tamamla- yan hem de bağımsız olarak seyredilebi- len, Yeni Sinemacılar şirketınin eseri Ser- dar Akar'ın "Gemide"siyle yine okullu genç yönetmen Kudret Sabana'nın önü- müzdeki haflalarda gösterune girecek "La- leli'de Bir Aaze"si, kuskusuz 2000 yılına doğru sinemamızdaki kan değişımıni ör- neİdeyen ve gelmekte olan yeni bir kuşa- ğı haberleyen farklı çalışmalar. Laleli'de- ki fuhuş ve suç âleminden kendi halinde- ki küçük bir kum teknesıne kadar yansı- yan bir dizi, iç içe bağlantılı, gerilım- ta- kip entrikasına dayanan matrak serüven- leri, ince ince tasarlarup kurulmuş, özen- li bir biçimde aktanp "Azizıe''nin bıraktı- ğı yerden öyküyü devam ettirerek yeni bir soluk getiren u Gemide''de, gemi dışında koskoca birer hiç olduklannın farkında, dış dünyaya kapalı. yöneticı ve yönetilen "taş- kafa" kahramanlan ve ağız dolusu söv gü- lerini kolayca unutamayacaksımz. Ya da Serdar Akar'ın "Gemkk''sini seyrettikten sonra, Boğaz'dan geçerken göze takılan kum gemılenne daha başka bir gözle ba- kacaksınız bundan böyle. YENİ BASLAYANLAR Halloween: H2O - Ylrml sene sonra (Korku Bayramı) 20 yıl öncesının, 300 bin dolar gibi düşük bütçeye mal olmuş. ama bütün zamanlann en ünlü korku - gerilim klasikleTİnden binne dönüşmüş John Carpenter ımzalı *Hafloween"in devamlı fılmi "Halkmen: H2O", "Yinni Sene Sonra - Korku Bavnunı" adıyia bugün gösterimde. 1978'de daha korku fîtaılerinin kraliçesi olmamış. gencecik bir Jamk Lee Curtis'in başroldeki Laurie Strode adlı genç bzı oynadığı, unutulmaz John Carpenter başyapıtı "HaBoween"in devamını aktaran "Korku BayramTnda. 20 yıl sonra hâlâ geçmişini geride bırakmaya çabalayan Laurie Strode rolünde yine Jamie Lee Curtis var. Hk filmde başına gelen felaketlerden kurtulabilmek için kendini ölü olarak gösterip kimliğini degiştirerek yaşadıgı kasabayı terk etmişti Laurie. Takma isimle öğretmenlik yaptığı yeni bir kasabada yaşayıp oglu John'u yetiştiren Laurie'nin hayatma şimdi yeniden katil Mfchd Myers girecektir "Koricu Ba\Tamı"nda. Ostelik intikam hırsına kapılmış Michael Myers sadece Laurie'nin peşinde degildir, başka kurban adaylan da sıradadır. C)nu mahvetmek için planlar kuran Michael Myers'm bir kez daha hayatını karartacagı Laurie Strode, cadılar bayramı eglenceieri sırasında biı kez daha "kanın sudan daha yoğun olduğuna" tanıklık edecektır yine... "FridayThel5Th- Kanb Cııma" sensinın devamı filmlerini çeken, "House" serisinin bazı bölümlerini de imzalayan, özellikle korku filmi türünde uzmanlaşmış, deneyimli Steve Minner'ın yönettiği "KorknBa>ramı"nda Jamıe Lee Curtis'in annesi olan Janet Leigh de boy gösteriyor. Isveç 'in JFKolayı sayılan OlofPalme suikastını ele alan aydınlatıcı bir politikgerilim Kimvurduyageünpbaşbakanlımda vururldr... Susurluk'la irini patlayıp üç yıl- dır ortalığa yayılarak kangrenleşen şu malum devlet içinde çeteleşme olgusunun bir daha gitmemecesi- ne, hayatımıza lök gibi çöktüğü şu karmaşık günlerde. v^aktiyle Ab- di Jpekçi cinayetini ele alan 'Uz- tasTna'mn yapımcıhğından yaban- cı fılm ithalciliğine geçerek son yıl- larda Türk sinemaseverlerine il- ginç solcu filmleri kazandırma misyonunu üstlenmişe benzeyen Sabahattin Çetin-Belgc Film saye- sinde seyrettiğimız îs\eç yapımı 'Sista Kontraktet-Son Sözlesme'. izleyicide karakış ayazı etkisini duyuran, sürükleyici bir politik gerilim. Seyrettikten sonra ister istemez 'Vay anasına sayın seyir- ciler!'tepkisi gösterilen. düzeyli bir siyasal belgesel drama, yönetmen KjeU SundvalTın bu filmi. Stockholm'de. 28 Şubat 1986 gecesinde bir sinemadan çıkıp ko- rumasız olarak. sade bir vatandaş gibi kansıyla evine dönerken, hâ- lâ tam tamına aydınlığa kavuşma- mış birtakjm gizli güç ya da güç- ler tarafindan, sokakta sırtından vurularak öldürülen Isveç Başba- kanı OlofPalme cinayetine ilişkin esrar perdesini aralamaya soyu- nan 'Son Sözfcşme', gerçek kim- liği gizli tutulan, John W. Grow takma isimli yazarm 1997'de Lond- ra'da ve Stockholm'de tngilizce basılmış, 'The lltimateContract- Son Sozleşme' adlı, özellikle Is- veç'te kapış kapış giden kitabın- Sista Kontraktet Yönetmen-. Kjell Sundvall / Senaryo: Mats Arenh, Börje Hansson, Johan Bogaeus, John W. Grow'un 'The Ultimate Contract' adlı kitabından / Kamera: Kjell Lageroos / Müzik: Geir Bohren, Bent Aserud / Oyuncular: Mikael Persbrandt, Michael Kitchen, Pernilla August, Reine Brynolfsson, Bjorn Floberg / 1997 Isveç (Belge Film) dan uyarlanmış beyazperdeye. Kansının üstelemesiyle canını her an kaybedebileceği, tehlikele- re açık sokak görevinden Isveç gizli servisinde çalışacağı yeni bir masabaşı görevine geçen Roger Nyman adındaki dürüst bir polisin (Mikael Persbrandt). Palme su- ikastını soruştururken amirlerince çoğu kez hasıraltı edilen \-ardığı so- nuçlara ve anılanna dayanılarak yazılmış, birtakım soruşturma sır- lannı ilk kez kamuoyuna aynntı- lanyla yansıtan, çok satan bir ki- taptan günümüz Isveç 'inin en po- püler ve becerikli yönetmenlerin- den Kjell Sundvall tarafindan si- nemaya uyarlanmış 'Son Sözfeş- me'. Üstünden 12 yıl geçmesine karşın, zaman içinde yetkililerce dosyası kapatılmış olan ve kusku- suz sevenleri kadar güçlü düşman- lan da bulunan, kimilerince sos- yal demokrat bir politikacı, kimi- lerince azılı bir kızıl komünist ad- dedilen Olof Palme'nin, vaktiyle KGB, CIA gibi örgütlerin de adı- nın kanştjğı, hatta Isveç faşistle- rinin, uluslararası silah tekelleri- nin ve Kürt parmağının da kanş- tınlıp bulaştınldıgı cinayetini tem- posu tıkınnda, sürükleyici politik gerilim fılmine dönüştürmüş yö- netmen Sundvall. İlk elde hemen, halen hüküm gjydiği Fransa'da hapse tıkıhnış, ef- sanevi 'ÇakaP Carlos'u akla geti- ren, Ray Lambert (Michael Kitc- hen çok çok iyi) adındaki, son de- rece soğukkanlı bir profesyoneli Palme'nin katlinden sorumlu tu- tuyor film. Daha önce de zaten Güney Afrika, Hindistan, vb. ge- ri ülkelerde çeşitli politik suikast- lar yapmış, çalışmadığında Malta- La Valetta'daki Akdeniz'e nazır bir villada keyif çatan. uluslarara- sı çapta işinin ehli, kiralık katil Ray Lambert, üst makam bir yer- lerden herhalde çok yüklü fatura- lar karşılığında üstlendiği yeni gö- revi yenne getirmeye uçuyor îs- veç'e, yıllar önce ölmüş birinin takma Victor Gales ismi ve kim- liğiyle. Onu Isveç başbakanını öldür- meye azmettrren işadamı ya da po- litikacılann tabii ki adlannın açık- lanmadığı 'Son Sözkşme'de, Ga- les kimlikli Lambert'in habis ni- yetini çakarak durumu amirlerine açıklıyor Roger Nyman, ancak üst- leri onu görevinden alıp başka bir işe devrediyorlarnedense. Derken kansıyla çoluk çocuğunun da teh- ditlere ve tehlikelere maruz kalma- sıyla fittıran gizli servis elemanı Roger Nyman ve ailesi de artık katillerin hedefındedir, tıpkı baş- bakan Palme gibi. Gözü kara ka- til Lambert allahtan filmin sonun- da, Malta'daki villada Güney Af- rikalı hizmetçisi eliyle layığını bu- luyor da bir daha başka cinayetler işleyemiyor. Ama yönlendirip hedefe kilitle- diği, eski bir paralı asker olan Nor- veçli katil, Palme'nin işini bitiri- yor; tabii ki Lambert de onun def- terini dürüyor anında... Olay, kişi ve yerleri bildiren yazılann aktı- ğı, düzeyli birTV 'Docu-drama'sı- nrn gerçekçiliğiyle donatıhmş, ge- rilimkazanantemposu ve heyecan- h atmosferiyle ilgi çeken, özellik- le politik gerilim türünün tutkun- lanna ilaç gibi gelecek cinsten, ay- nı zamanda bilgilendirici ve ay- dınlatıcı nitelikte, ilginç bir Isveç yapımı 'Son Sözfeşme'. Cem Yılmaz gösterisi ve an vız vızz vızzz... Fibnin başında bir barda her zamanki gi- bi yine çevresine sallayıp atıp rutarken tanı- dığımız, bir baltaya sap olamamış, altın yü- rekli, palavTacı serseri Altan'la (Cem Yılmaz) 2.5 yıldır görüşme\ipyollannın çoktan ay- nldığı, tam zıt karakterdeki ağabeyi Nun (Mazhar Alanson), tesadüfen bir kavgada dayanışırken bir araya geliyorlar yeniden. An- laşılan geçmişte ortak bir işe girişmiş iki kardeş, ama hercai gönüllü ve çenesi kuv- vetli üçkâğıtçı Altan işi baünnca çekmış git- miş, rehberlik yapmış, ticarete atılmış falan filan, ancak hiçbir işte dikiş tutturamamış, üstelik bir de hiç iyi gün göstermediği Ay- la'yla (Ceyda Düvenci) sevişerek evlenmiş ama neye el atsa kuruttuğu gibi kocalığı da becerememiş, şimdi de yataklan ayırmış, yokJuk içindeki mutsuz Ayla tarafindan ka- pıya konmak üzere. Sadece ambalajlan içindeki 3-4 tane ta- buresini edindiği bır bar açmanın hayalin- deki Altan hem evliliğini kurtarmanın der- dinde, hem de duygu sömürüsü yaparak ye- niden beraber iş yapalım diyerek yapıştığı ağabeyiyle arasını düzeltmenin peşinde. Bir- likte, sürekli hayırsız evlatlanna verip veriş- tiren, aksi, huysuz ve has- ta babalannı (Selim Naşit Özcan) zıyaret ederler. Çıkmaz ayın son çarşam- basında. küçük bir nakit sorununu halleder etmez ban açacak Altan'la ya- tıp kalktığı bir ecza depo- sunda, son model spor araba hobisi dışında kim- seye minnet etmeden na- musluca çalışıp ot gibi yaşayan bekâr Nuri'nin Bodrum'a kadar uzanan zoraki beraberliğini ek- sen alan fıhnde bir dizi komik ve tehlikeli olay- lar peş peşe sıralanıyor, önceden tahmın edilece- ği üzere. Depodan gizlice kafa yapıcı Rela- ton haplannı >-ürütüp Bodnım'dabunlan do- lara çeviren Altan "ımızın nice bela ve teh- likelerden sonra paranın ancak hayırlısının helal olduğunu, hayırsız paranınsa haydan gelip huya gideceği mesajını verdiği fılm, kendi kendisıyle dalgasını da geçıyor 'Bu ne Herşey Çok Güzel Olacak Yönetmen: Ömer Vargı / Senaryo: Hakan Haksun, Ömer Vargı, Cem Yılmaz / Kamera: Gary Turnbull / Müzik: Mazhar Alanson / Oyuncular: Cem Yılmaz, Mazhar Alanson, Selim Naşit Özcan, Mustafa Uzunyılmaz, Yaşar Güner, Cenk Varcan / 1998 Türkiye (Filma-Cass) biçim hikâye böyle. has- ta mısın bana söyle' şar- kısıyla. Kadm parasız er- kek sevmez gibi özlü de- yişler patlatan Nuri'nin de Bodrum'daki badem gibi tatil dilberlerinden bir Çinli genç kızla (Ayu- mi Takamo) aşktan nasi- bini aldığı 'Herşe>r Güzel Olacak', zıt kardeşleri- mizın 'en azından hayat- tayız, bu da bir şey ya' di- yerek yetinmek dersıni aldıklan finalde de 'Be- nim hâlâ umudum var' şarkasıyla her şeyin gü- zel olacağı mesajını vere- ' rek mutlu sona bağlanı- yor. Artık hem Ayla, hem de bar saplantı- sından kurtulan Altan'la, her şeyi aşmış, hır- sız kardeşını bağışlamış ağabeyi Nuri, ha- yatın dikenli yollannda yeniden saf tutarlar omuz omuza. Artık bar değil bir Çin lokan- tası açacaklardır, çünkü Çinli yenge dönüş yolundadır!.. Son yıllarda ekranda ünlenen, stand up ko- medyen Cem Yıtaıaz'ın kendine özgü mi- zahını, şaklabanlığını oyunculuk yetenek- leriyle birleştirerek perdeye taşıyan bu fılm, sıcak ve komik bir eğlencelik. Esprili diya- loglan ve Cem Yılmaz'ın vücut diliyle ba- yağı komik bir fılm, ama tam tamına kome- di demek ne kadar doğru olur? Belki paro- di ya da neşeli, matrak bir hafif macera fil- mi. Zıt kardeşlerin hızlı rock müziği eşliğin- de, park etmek için alınmış kız gibi Carre- ra marka arabayla bir Easy Rider turu attık- lan sekanstan vanş noktasmm Bodrum ol- duğu bir yol filmi sahnelerine uzayan. şık- şıkırdım bir Cem Yılmaz göstensi 'Herşey Çok Güzel Olacak'. Kimi başanlamamış bölümlerine karşın, basit mantık hatalanndan anndınlmış, Cem Yılmaz'a göre biçihniş hikâyesi, rahat an- latunı, değişik mekânlan, ilk kez film mü- ziğini deneyen Mazhar Alanson'un görün- tülerle uyuşan müzikleri ve olumlu oyuncu- luğuyla, diyeceğimiz bu hoşça vakit geçir- ten, düzgün 'Herşey Çok Gûzel Olacak' ra- hat izlenir ve an vız vızz vızzz diye çıkılır salondan... KEDt GÖZÜ VECDİ SAYAR Yeniden Başlamak Birleşik Avrupa'nın fikir babası kabul edilen Jean Monnet, bir yazısında "Yeniden başlamak olana- ğını bulsam, kültürden başlardım" diyordu. Toplumlann bilinç düzeyierinde bir değişim sağ- lamadan, ciddi toplumsal dönüşümlergerçekleştir- mek olası değil. Bunun en etkin yolu da kürtür ve sanattan geçiyor. Bir "aydınlanma projesi" olan Cumhuriyetimizin 75. yıldönümünü bir film festivali ile anıyoruz. Yeniden başlamanın ve sanatla başlamanın tam zamanıdır. Kesintiye uğratılmış "aydınlanma" sürecine kal- dığımız yerden devam etmek istiyorsak, tarihten alacağımız çok ders var. Tarih bilinci yeterince gelişmemiş birtoplumun üye- teri olarak, bu eksiğimizi kapatmak için biraz çaba göstermemiz, ülkemizde ve dünyada yaşanan sü- reçlere bir göz atmamız gerekiyor. Tarih bilincine sahip olmayan toplumlann gelece- ğe yönelik projelerinde başanya ulaşmalan zordur. Hele, bu toplumlann sanatla ilişkileri zayıflamış, kit- le kültürü tüm kaleleri teslim almışsa... Biz kediler, sanatın gücüne inandığımız için gele- cege umutla bakıyoruz. Ve gelecege ışık tutması için tarihe sanlıyoruz. Politikacılann belirli dönemler için kitleleri yanılt- tığı olmuştur, ama hiçbiri tarihi yanıltamamıştır. Sinemanın da politikacılann dümen suyuna gir- diği, propaganda filmleri ürettiği dönemler olmuş- tur. Bu filmierin sinema tarihindeki yeri ise malumu- nuz. Sinema sanatının, günümüzde propaganda ara- cı olmanın çok ötesinde farklı bir işlevi var. Tarihin yansıtılması ile yetinmiyor, kendisi tarihin aktörü ha- line geliyor. Aynı zamanda da, tarih için inanılmaz zenginlikte bir malzeme oluşturuyor. Kimi zaman saptadığı görüntülerle, kimi zaman tarihe özgün ba- kışı ile... Tarihi algılamamız için bize sonsuz olanak- lar sunan sinema sanatı, tarihçilerin en önemli des- teklerinden birini oluşturuyor. Günümüzde tarih ve sinema karşıhklı bir etkjleşim, verimli bir işbiriiği içersinde. Sinema ve diğer gör- sel-işitsel araçlar çağımızın en etkili silahlan. Bu si- lahların doğru hedeflere yöneldiğinde ne denli etki- li olabileceğini hep birlikte göreceğiz bir hafta süre- since; dünyanın dört köşesinden gelen ve ülkeleri- nin tarihini sorgulayan kurmaca ve belgesel yaprt- lar bizi tarihin labirentlerinde dolaştıracak; kimi za- man yeni şeyler öğreneceğiz, kimi zaman bildiğimi- zi sandığımız olaylara bir başka açıdan da bakabil- menin tadını çıkaracağız. Tarih bir labirentse eğer, bu labirentten çıkış yol- lannı gene tarihte bulabilinz. Bu labirentte, sinemanın gözü ile bir yolculuk yap- maya hazır mısınız? Türkiye Sinema ve Odiovizüel Kültür Vakfı-TÜR- SAK ile Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vak- fı'nın birlikte düzenlediği "1. Uluslararası Sinema ve Tarih Buluşması" bugün Istanbul'da başlıyor. Yeni bir festival, önümüze yepyeni kapılar açıyor. Yeniden başlamanın tam sırasıdır... SİNEMA-TARİH BULUŞMASI'NDA BUGÜN • ALKAZAR SİNEM.\SI'nda saat 12.00'de 'Beyaz Gül'. saat 14 30 da Başka Yerde Yedi Gün'. 16.45'te '2000 Yüında 25 Yaşına Basacak Olan Yonas'. 19.00'da 'Sıkı Denedenen Trenler', 21.30'da ıse 'Aydınlanma Yıüan' adlı fılmler göstenlecek/29J 24 66) • BEYOĞLUStNEMASI'nda saat 12 00de 'Ekiın', 14.30'da 'Yaşasın Meksika', saat 16.45'te 'Ana Caddedeki Dükkân'. 19.00'da 'Grev', saat 21.30'da ise 'VTetnam'ın Uzağuıda' adlı fihnler izlenebilir. (251 32 40) • AKADEMİ tSTANBUL'da saat 10 OO'da 'Yükseten BirDenizCumhuriyetl ve2'. 12.00'de 'Devrim Çocuklan', 15.00'te 'Gülünc İliskiler'. saat 18.00'de 'Güzelük Çağı', saat 21.00 de '1492 Cennetin Keşfı' adlı filmler yer ahyorY257 74 84) • AKSAN.\T'ta saat 11.00'de 'Sıradan Bir Başkan' ve 'Salvador Allende'nin Son Savaşı', saat 15.00'te 'Enver Hoca'nın Arnavutluk'u' ve 'Tito-Stalin: tstisna ve Kural' adlı fılmler izlenebilir/252 35 00) U BtLGİ ÜNİVERSÎTESÎ'nde saat 15.00'te 'tnönü BdgeseB' başlıklı seminer. saat 18.00'de 'Vurun Kahpey'e' ve saat 20.00'de ise bir diğer versiyonuyla 'Vurun Kahpeye' adlı filmler gösterilecek. (216 22 22) Şef Joel Levi, CRR'de • Kültür Servisi- Atlanta Senfoni Orkestrası'mn müzik direktörü ve Kuzey Amerika, Avrupa ve Uzakdoğu'daki başlıca orkestralann konuk şeflerinden Joel Levi, tstanbul Büyükşehir Belediyesi Cemal Reşit Rey Senfoni Orkestrası'mn yann ve pazar günü vereceği konserleri yönetmek üzere lstanbul'a geliyor. Orkestra, konserlerde Bemstein'm 'Candide Uvertürü', Wieniawski'nin 'Keman Konçertosu No.2', Rimski-Korsakof 'un 'Şehrazad' ve Rahmaninov'un 'Paganini'nin Bir Teması Üzerine Rapsodi' adlı yapıtlannı seslendirecek. Joel Levi yönetimindeki CRR Senfoni Orkestrasrmn yann vereceği konserde Cihat Aşkm (keman), pazar günü vereceği konserde ise Idıl Biret (piyano) solist olarak yer alacak. K Ü L T Ü R » Ç İ Z İ K K Â M t L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle